Alevilikte ahilik konusunda bilmek istedikleriniz bu kitapçıkta sizlere sunulmuştur. Daha fazla bilgi almak için sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
http://www.sahkulu.com
4. ınanç öğelerini tarihin gerisine giderek,
kaynağına ulaşarak aydınlığa çıkarmak
olmalıdır.
KAYNAKÇA
•
Ahılik Araştırma ve Kültür Vakfı(AKVAKIF).
AHiLİK NEDİR? Ekim-1992
ÇAGATAY Neşet: BİR TÜRK KURUMU OLAN
AHiLİK. Türk Tarıh Kurumu. Ankara-1989
Kırşehır Alıflik Araştırma ve Kultur Vakfı,
TURK KÜL TÜRU ve AH:LIK Bayramı. .~
Sempozyumu Teblıglerı. Kırşehır-1986
VILA YETNAME( Yayına HBzırlayan. Esat
KORKMAZ). Ant Yayınları, fstanbul-1995
48
1
•
5. rende nefes vermesi uğur getirmesi
içın usta. yol atası. sağ yol yoldaşı vü sol
yol kardeşi olmak ül".ere dört sımgesel
k ,ı seç: ;.,,;jı. Bunlar orgüte gırene ıın
seı bakımdan öncülük eder. yardımına
koşar, yol gösterirdi
Örgüte giren kışi. Ahi olabılmesi için
üç dalda eğitilird·: Şeriat, tarikat ve mari-
fet bilgisi verıler• " gt:r: :kli bilgiyle dona-
tılır, bır uğraşı alanında yetışrnesi sağla
narak meslek sahibı kılınır ve gerekli be-
ceriler kazandırılarak savaşacak durrna
getirilirdi.
Ahilikle uğraşın ôncüsu bir peygam-
berdi; bu nedenle peygamberler, bır iş,
uğraş sahibı olarak algılarıırdı. Adern, ta-
rırncı, Şid hallaç İdris, tarzı . Nuh. rna-
rangoz; Hut, tıcaret erbat)ı; Salih, deve-
ci. lbrahim. sütçü; lsmaıl, avcı; ishak,
çoban; Yusul, saatçı: Musa, çoban. lül-
kül. ekmekçı; Lut, tarihçı; ÜLoyır. bağcı;
46
•
•
•
7. lışmak istevpr nnce çırak olarak alınır
daha sonr.~ kalfa ve usta olarak Lana-
atında ılerlt ·ıj
Yerel Ahıbabalarının atamaları ve azıl
lerı Kırşehir'deki Ahi Evren Tekkesi piri
tarafından onaylanırdı Her yıl Anado-
lu'ya ve Rumeli'ye Ahı örgütü başkan·nın
görevlendırdiğı nakibler ve halifeler gi-
derdi. Yerel örgullerin durumunu inceler,
esnafı toplar yeni taliplere. kalfalara ve
ustalara peştamal kuşatırdı ; tezgah aça-
caklara izin ve ruhsat vorırdı.
Ahilik bır örgüt olduğu için ona lıer ıs
tcyen giremezdi Örgüte, örgütten yetkılı
birinin aracılıgı ve onayıyla girilir: belli
kurallara göre uygulanan bır gırış törenı
yapılırdı. Yaş ve aşama bakımından kü-
çükten, hüyuğe göstorılen sınırsız bır
saygı zemıninde, herkes birbirinın 'kar-
deşi' ıdı Ahlakı bakımdan kliçültucu, ye-
rılmeye, kölülenrı(•ye elverışlı kı·n<>eler:
44
•
•
•
8. [ iLK iŞ ÔRGÜTÜ )
AHiLiK
Ahılık herşeydcn onço Asya ela uy-
garlık ön..)esi eşitlikçi toplum örgOtlen-
meleri nin bağrında yeşeren arna
Aııadohı'da uygar eşitsizlikçi toplum de-
ğerleri or tarnınd a lılı ılend ır ılorı bir orgut-
tuf 'r'ukarı barbarlık konagını aşarak yer-
leşik yaşama geçen Turkmenlcrın / Turk
lcrın, korıto sokul;ırı komOnal değerlerin
yediciliğinde yarattıkları dayanışmacı /
paylaşmacı yatk nlıgırı urun ıdur
Asycı'dnrı kopup uolen eşitlikçi dona-
nımlı aayarıışın1cı / paylaşınac nsan
5
9. yığınları. insanlık yaşı çok yuksek olan
Anadolu toprağında; yıne aynı yatkınlık
kanalında, bir köle dinı olarak doğan an-
cak, zamanla egemenin ilahı bır ideoloıı
sı durumuna düşen Hristiyanlığa muha-
lefet ederek kendıne yer edınrnış hu top-
rağın yerlısı insanlarla buluştu; bir devlet
dirıı olarak doğan İslamlığa inançsal / sı
nıfsal açıdan başkaldıran İslarnın ıçirıde
ki Ali yandaşlarıyla kaynaştı
Bu buluşup kaynaşmayla genelde.
Ortaçağ'ın temel üretim aracı olan top-
rak / otlak zernininde, çarpıcı gelişrneler
oldu Hz Muhammet'ı murşıt, ~iz Alı'yi
rehber ve ~lacı Bektaş Velı'yi pır kabul
edcın, Arap Yarımadası'nda yeşerip, İs
lam İmparaıorluğu'nun büyürncsırıo ko·
şut olarak Arap ve Arap olmayan halkla-
rın memnuniyetsizliğiyle beslenip boya-
yan geleneksel başkaldırıyı, hoşgôrO te-
melı üı<ırınde yenıden yorumlayıp lslam-
6
10. AHILIGİN KURALLAR!
İLKELERi
iNANÇ ÖGELERi
Anadolu Selçukluları dönemındc ortaya
çıka'1 ve yaygınlaşarak Osmanlı Devle-
tı'nın kuruluşuna önemlı katkılar veren, es-
naf Lanaatçı. çiflçı gıbı çalışn1a kolların
dan ınsanları kapsayan Alıılıgın ulke du-
zcyıncto butuııluk gostorcı ı ı 111 ıç ışleyışı
vrırclı
Ahi Evren, orgutun sürcklıl ıqıni saglo-
mak içın Ahıliçıi, tekke ve Lnvıyelerc bag-
larnıştr 1lerharıgi bir ıncslekto çalışabıl
mek ıçın o mcslogrn Ahı zavıycsıne
baglanm3k Loru ıluydu Brr n1cslektc ça-
43
11. lıkten yoksun bu ortamda, Ahiler öne çı
karak kentleri yönetmeye başladılar He-
men hemen her kentte. başlarında bır
Ahlbaba bulunan esnaf ve sanatkar uer-
neklerı vard Bunlar sılahlı olup aynı ıa
manda sıyasal açıdan yerel bır kııvvelı
temsıl adıyordu. Bulun glin çalışan yıgıt
ler. gecelen dernek merkezıncle toplana-
rak sohbet ederler, lurkuler çagırıp, rakse-
derlerdı Dernek merkezlen aynı zamanda
bırer mısafırhane ıdı uzak yakın yerlerden
ge en yabancılar. bu Ahi odalarında çok
sıcak bır konukseverlık görurlerdı Bu yan-
larıyla Ahıler. Osmanlı Devleti n n kurulu-
şunda da buyuk bı r rol oynadı Osınnn
Gazı'nın kayırıpederi Edebali, bır Atıı şey
hıydı bırçok sılah arkadaşı örçıulo uyey
dı Ahı örgulu, XVlll yy dan sonra loncala-
ra dönuşmeye başladı. ıç ve dış ekono-
mık gelışmelere koşut olarak Meşrutıyet'le
bırlıkte ıy ce zayıflayıp ortadan ka ktı
42
12. •
•
lık öncesı Türk kültürüyle yoguran. Ana-
dolu'ya özgü dinsel-siyasal-düşünsel bir
inanç sıstemi olarak Alevılik-Bektaşilık
yapılanıp bıçımlendı Özelde ıse kentler-
de, zanaat / esnaf zenıininde, üretimi ve
bölüşümü düzenleyen, Alevilik·Bektaşili
ğ ı yaratan kaynakların Arap kanalında
örgütlenip Anadolu'ya sokulan Fütüwet.
uygarlık öncesi eşıtlı kçi insanlık degerle-
rinin ku$atıcılığında yenıden yorumla-
narak, yine Anadolu'ya özgO dinsel-siya-
sal ekonomik bir ış, uğraş OrgOtO olan
Ahilik yaratıldı.
Batın kanalında yapılanan bu ikı olu
şurn ı koşut olarak Sünni egemenin ve
Moğol 'un " beşinci kolu · gibi davranan
Mevlevilik, kentlerde örqiillerıcli Mevlevi
kuşatma, kırda etkilı olarnadı, toprağa /
otlağa sokulamadı: sönıurünUn dayanıl
maz boyutlara ulaştığı sıyasal cşıtsiıligc
duynrlı kırsal kesimde lıızla yaygınlaşan
7
13. b r ugraş örgutu b f ış emek örgutu ola
rak Ahiliği kurdu.
Baba ishak Ayakl anması S lçuklu
ev et nın ne den ı zayıf o dugu u çık
ça ortaya koymuştu Bunu ezınıeyen
lran'dakı Mogol kuvvellerı kumandanı
Baycu, 1243 yılında Selçuklu ulkesıne
yurudu, Sıvasın 80 knı dogusunda bu
lunan Köse Dağı 'nda yapılan savaşta
Selçuk u ordusu. scıyıca kendıs nd n az
o Mogo ordusu a u anç v r cı bır bı
ç d y n d Bu ye gı rı uk
u O vlet Mogol arın yOnetlmıne ırd
Anadolu da tam bır dOşkOnlOk v feryat
devrı t aşladı Anadolu'd Moq 1 r
karşı mucadele edeP bırıcık u ur TOrk-
menler oldu Selçuklu sultan rı y da
onl r adına ktıdarı cll r ndc tul r ar q
ç ib unsuru yer şık un u ırıt..~ı
p M llar a karşı bı direnış
n r m tersıne Mog r
38
14. '
•
yılında öldürülen Şemsi Tebrizi olayında
azmettirici olduğu ılerı sürCıldü; bu
nedenle Mevlevilerin sert saldırılarına
uğradı. Gerçekte ise Şemsı Tebrizı'yi
öldürten Mevlana'nın oğlu Alaeddin
Çelebi'ydir
Olayların tırrnanması üzerıne Konya'yı
terkedip Kırşehir'e yerleşen Ahı Evren,
burada Ahi teşkilatı başkanı ve deb-
bağlar şeyhi olarak yaşanıırıı sürdürdü.
Bu dorıernde Selçuklu sultanları il.
izzettin Keykavus ııc Mogolların des-
legıııı alan iV. Rukneddin Kılıçaslan
ı:.ırasındakı mücadelede Atıı E-vrcrı, il.
Keykavus'Lı desteklcdı Mtıcadoleyı iV
Kılıçaslan knıarıınca Alıı Evren ve Alıılcr
uzerınc baskılar nr ttı, rneclresell)l I
ellerıncJerı alındı. Kırşehır'e valı olnrak
aıanan Nurettin Caca Bey 1261 ya da
262 yılında f<ırşehır'de genış bır askorı
tıarckat başlattı Bu sırada 90 yaşında
11
15. lerdı Ancak giderek, sömürünün ve sı
yasal eşıtsıı igın dayanılmaz boyutlara
ulaşması. kırlardan 1<entlerı kuşatrnası
sonucu Ahı er kendılerı dışında kalan
Turkmen K: (> ılc bırlıkte davranmaya
başlad~. Mogotıar a karşı Selçukluları ıç
tenlikle destt>k eyen ve bu yolda onemıı
direnmeler gosteren Ahıler. Selçuklu yô-
netımının Moqollar'a dayannıasıyla on-
larla kesırı b r kopuşmaya gırdı, bu sureç
ıçE:rı'Sınde, Selçuklu / Moğol yi:"lnlısı bir
kanala ot.Jrdn Mevlevilikten de ıyıce
uıaklaştılar Kırsal kesımde, koyluluk
arasında bır anda yaygıntaşc.1"'1 vP daha
sınıl yogun bır mi.ıcclde;:::ıl'r nnc uıt1rı du-
rumunda bulunan Aluvı 8c•ktaşıl~rio bır
leşıııer Böylece Ahı c.,rın clC'vrırncı yaııı
öne çıkmı~ oldu
Selçuklu sultanı. ırırıır. Moqol yörıeıırnı
n~ gırmec,ı uzerınc Turknıc"ıle• aovletc
karşı tam b r itaatsizlik ıçınP gırdııe• Bu
40
'
•
•
16. •
•
bır başarı da saglamış dururrıdalar
Butı un bu a n layı şa dur demek larr ·1
nı gelınıştir Anadolu tıalk1'11n tar1ı11 nr ye-
nıden yofumlamak, ınsar uretıcı ()Lı u
baq arrı nda Alevılıgı yaratanldrla A~ı ı
yarr:ıtcınların aynı değerlerle insana, çev-
reye ve dünyaya baktıklarını , aynı inancı
paylaştıklarını , aynı hoşgöruylE:> bo ı ı
dıklerın kanıtlamak Ahıııgı ve Ah
Sunnı kirlenmişlikten kurtarmak. onı r r
sınıfsal kırnlıkler nı, neye karşı kır11I rıp
taraf olduklarını g(>llcr örıli rı e sorm •k.
bu yolla oynanmak istenen oyunu /
oyunları bozrnak gorekmektodır
9
17. değin sürdü XIV. yy'dan başlayarak göç
hareketlen ters yönde, yanı Anadolu'dan
İran'a yapılmaya başlandı.
1071'dcn 1225 yıllarına dcğı n Anado-
lu'ya büyuk dalgalar halınde giren TOrk /
TOrkmen toplulukları. genellikle göçebe
idiler.
1220'de Moğolların, Harezmşahlar
Türk Devleti'ni ortadan kaldırmasından
sonra. Maveraonnehir ve TOrkistan'daki
Türk kentlerinırı tüccar ve sanatkar lıalkı,
dükkanlarını, tezgfıhlarını bırakıp Anado-
lu'ya yöneldiler. Bu ikirıcı bOyuk göç dal-
gasıyla gelenler, öncekilerinin aksine ço-
ğunlukla kentliydileı
1240'ta, Baba lshak'ın ôrıderlığirıdekı
Türkmen Ayaklanmas ı. Selçuklu ordusu
tarafından acımasızca bastırıldı. Arıcak.
Baba lshak'ın mürıtlor i, onun batını
ınançlarını devam ottırdılcr
Anadolu nun kırında. yarıı toprak / ot-
36
•
•
•
18. •
•
olarak,
"-Hiçbir suçu111 ve gDnahım o/nıak
sızın beş seneden ben maruz kaldıglfn
işkence ve zu/üın ile fikır hayatım
µerışan bır vazıya/ledir''. dıye yazar.
Baskıların artması uıerıne Baba
lıyas'ın düşünsel rehberlegındc ve Baba
lshak'ın önderligi.nde Türkmenler,
Arnasya. Tokat, Çorum ve Kırşehır yöre
lerınde 11.Gıyasüddin 'in zulum ve adalet-
siıliğıni öne sürerek isyan elliler. ı uluk-
lanmaktan kurtulan Ahiler do bu ısyana
katıldılar.
11.GıyasOddln'in ölürnündon sonra yc-
rıne oglu il. lzzOddin Keykavus geçir.
Babası 7arnanıncJa tutuklananlar serbest
l>ırakıldı. lutukluluğu sona eren /lıi
Evren do Denizli'ye gıttr Donızli'do kısa
bır süro kalan Ahı Evren. menakıbname
lere qör( buradn bahçıvanlık yapır
Yerıne ögrencis Ahi Sinan'ı halıfe olarak
13
19. lam ülkelerine yaydı ; bu arada Anadolu
Selçuklu Devletı de fütüvvet çağrısı na
uydu Önce lzzerldın Keykavus (1210-
1219). kendı başvurusuyla Halife'den fü-
tOvvet şalvarını aıdı. ardından da Alaad
din Keykubat (1219-12377). 1-la life'nı n
dınsel danışmanı ve Fütüvvetname yaza-
rı Suhraverdi'nın elınden Konya da fütOv-
vet şalvarını giydi Böylece Abbasi sa-
ray fütOwetçılıgı, Anadolu'ya taşınmış ol-
du; Selçuklu sultanlarının korumasında
hemen her yana rahatça yayı l ma olanağı
buldu
34
•
•
•
20. •
•
•
•
idi Camileri. mescitleri, mcdreselerı çok-
tu, bayındır bır kentti. Kentte bılgınler, mü-
derrisler, olgun ınsanlar vardı. Bunların
içinde Ahi Evren adında bır er vardı ki De-
nizli den Konya'ya, oradan da Kayseri'ye
gelmış: Kayseri'den de kalkıp Gülşehri ne
yerleşmişti. Fütüvvet ehlinın ulusuydu: as-
lını. soyunu, nereli olduğunu kımse bil-
rnezdı: çünkü gayb erenlorindondi. Onu
Sadretıin Konevi, alerne bildirmişti: bu
erin gün gibi açık, birçok kcrarneti vardı.
rlacı Bektaş ile Ahi Evren birbirlerıni
pek severlerdı; hatta bir ~ün Ahı Evren
sohbet sırasında, 'Kım bızı şeyh edinirse
onun şeyhi Hacı Bektaş ~iünkar'dır', dedı.
Molla Celalettin'i, Şems-ı Tebriz derviş
yaptı Nasıl derviş yaptığını anlatırsak bu-
na zaman yetmez. isteyen Molla'nın me-
nakıbına bakabilir.
Molla deNiş olunca kcntın türn bılginle
rı, Sclım l~an Gazi oğlu Kılrçarslan'ın oğlu
Sultan Al acıtin KoyhCrsıov'o qidıp, 'Bir
clerviş geldi, ne yaptıysa yaptı:' Molla Ce-
lalellın'i bizden ayırdı. Lnırct yine bite ka-
tılsın•, dediler. Sultan. ·o bunca kıtap oku-
rnuş. bunca bilgili bir er, crenlcrcfcn bırı
gelmiş, onu derviş yaprnış. o da dervişle-
15
21. standart bir ahlaki dısiplın altına girmele-
rı ya da sokulmaları zorunluluğunu orta-
ya çıkardı Bu zorunluluk. fityan ocakları
nın öncOleri I önderleri tarafından gideril-
di .e ,l ıır....ıur şek lrnmeye başladı.
Başlangıçta fOtüwetçi kurallar· olarak
bı' ,,nen bu ilkeler zamanla. fOtüweci, ay-
yar, şatır vb. kuruluşların ortak nitelıkleri
olmaya başladı. Ayrı ayrı adlarla anılan
bu tür kuruluşları kendi potasında topla-
yan fOtOWetcilik. gıderek belli amaçlarla
belli zamanlardd bir araya gelen ve be-
lirlenen ahlaki / yiğitlik kuralları içinde
davranan örgc.ıı;erın genel adı oldu,
Abbasi yönetiminin iyıce zayıflamasıy
la FOtOWetçilik, siyasal bir kimlık olarak
öne çıktı. Bunun üzerine Fütüvvetçiliği,
kendi başkanlığında örgütleyip politik /
siyasal amaçları için kullanmayı pldı :.1
yan Abbasi halıfesi Nasır Lidinillah (sal-
tanatı: 1180-1225) çağının büyük muta-
savvıfı, Şahabüddin Abu Hafs Ömer al-
32
22. •
'
•
nakib, içeri girip bağcıya: şeyhin selamını
söyledi, davetini bildirdi. Ahi Evren. bağ
sahibine gidip, ·size seter 9öründü gel.
bağına sahip ol". dedi. Bag sahıbi, "Bu
gelen kişiye asmadan üıüm ver de yesin",
dediğinde Ahi Evren, 'O söz ettiğin asma
nerededır?', dedi. Bağ sahibi, "Uzun za-
mandır buradasın , asmanın yerini bilmiyor
musun?", deyince, bu kez Ahı Evren "Ben
bağı beklemeye söz verdim; asmayı dik-
meye, bellemeye değil", diye karşılık ver-
di. Bağ sahibi gitti; o asmadan yetecek
kadar salkım üzüm getirdi: yediler.
Sonra ıkisi de katıra bindi: yine kırk
adımda Konya'ya geldiler. Sadrettin Ko-
nevi, Ahi Evren'e; "Hemen git, o bilginleri
kente çevir: Cuma'nın zamanı geçmeden
gelsinler·. buyurdu.
Ahi Evren, şeyhın ızniylc kalktı; üç
adımda Çarşamba Suy,µ'nun üsl yanında
bılginlere uıa~tı "Buradan öteye siıe git-
meye yol yok , dedi Bil~ınler Ahi Evren'in
söıünü dinlemedıler. Ahı rvren "Ey yer, tut
bunları·, buyurdu
Yer. bütün bılginlerin, atlarını, develerini
ve katırlarını. dizlerine kadar yuttu. Bu kez
aman dilediler. "Yer bizi salıversin, döne-
lim". dediler. Ahı Evren "Ey yer, bırak bun-
17
23. yaşamı ve savaşları kapsamında, Ali yan-
daşlarıyla, Muaviye yandaşları arasındak
mücadeleyi destanlaştırdılar. Horasan'dan
/ TOrkistan'dan Anadolu'ya "Alpler', "Alp
erenler· oldular
Ahılıği birınci dereceden etkıleyen ve
ona önemli katkılar veren Fütüwetçilik,
X. yüzyıldan başlayarak örgütlendı. Fü-
tOWet, çoğulu 'fityan' olan Arapça 'deli-
kanlı, yiğit, eliaçık, gözüpek, iyi huylu ki-.
şi" anlamlarına gelen "feta• sötcüğı..ınden
gelir
Fmevıler yıkılıp, Abbası soyu başa
geçtıkten sonra bu kez Horasan / TOrkis-
tan kökenli askeri bırl klerin güçlJ ve irn-
tiyaılı duruma geçrneıcrıne: rne•kezı oıo
rıtenın ekonomık sömürü ve siyı:ısal eşıı~
sı1lık dayatmalarına karşı bir tepki ola-
rak. IX yüzyıldan ilıbaren bAtıni bır şorrı
siye altında ve Arap halk katında, kımı
örgüılenmeler belırmeye başladı. Abba-
30
24. •
'
•
var, işçileri, çırakları çok; her gün dilediği
kadar deri satıyor: ondan da vergi nlmak
gerek", diyerek onu, gammazladılar. Bu-
nun üzerine sancak beyi birkaç adam
gönderdi, "Varın o da şu kadar mal varsın
Yoktur derse. bu kente geldığınden beri
işlediğı gönün vergisını alın', buyurdu.
Tabakhaneye gittiler, baktılar ki kapı
kapalı: orada kimsecıkler görünrnLiyor
Kapıyı açarak içeri baktılar. Bir de rıc gör-
sünler? ·rnbakhanenirı ıçi eıderhalarla do-
lu. Ağıılarını açıp kendilerine karşı kükre-
yen ejderhaların karşısında hepsinin göz-
ıerı, kültıan alevı gıbı parladı, akılları baş
larınclan gıtti, kaçarak heye gelclılcr; uör-
cJUklerirıi bir bir anlattılar.
Bundan sonra Ahi lıı'5n Kırşehır'c gel-
di; orçıda yerleşti: birçoK kerarnetleı gös-
terdi isteyenler menakıbında bulabilırror
Ahı l vron'e Hünkfır'clan soı ettıler, kc
rarncllerını rırılaıtılrı r l-lıjnkflr'ı gar rnek
onunla konuşmak islucli: SulLıcııkcıı ahö-
yük'c doğru yola çıktı. Bu cluruın l 1Liı ı
kar'a rıı<ıluın oldu; O da Kırşehir'e dogru
yola koyuldu
Kcntın yakınında bır tepe vardı; oradnn
Kırşehir uor unCırdu O tepenın lısl(ınde
buluşlulnr. oturup sohbot elliler Sonra ve-
19
25. AHILIK-FÜTÜWET
Ahılık nedır?
Ahilik, yalnılca Türkler / TOrkmenler
arasında varlıgını surdurmuş olan; du-
şunsel açıdan Ali 'nın adıyla sımgelenen
toplumsal muhalefete baglı, batın i L>ir
kuruluş olmasıyla belırgın, ancak geçı
mını saglayacak bır zanaata sahıp olan
ların gırebıldıgı alışılagelen anlamda bir
tarikattan çok, bellı kuralları, koşulları ve
ınanç gelenogı bulunan, dıne bagl hır
yap !anmadan apayrı ôzellıkler taşıyan
bır uğraş örgutudur, bır iş, emek bırl ğı
dır, bu anlamda bir kururndur
28
26. •
'
'
öldü: evi yık!ldı; onunla birlikle ağacı ke-
senler de yok oldular: aradan bır zaman
geçıı, pınar da kurudu. Fakat yeri bugün
haıa bellidir.
Hacı Bektaş Veli bir kez daha, Ahi Ev-
ren'i ziyaret etmek için yola çıktı. Ahı Ev-
ren de onu karşıladı; buluştular, esenleşti
ler. Biraz sohbetten sonra Ahi Evren, "Sul-
tan'ım ne olur bugün lutfetseniz de bize
gitsek', dedi Hünkar kabul etti; Ahi Evren
tekkesine vardılar.
Kırşehir halkı duyup gelmişti: Hünkar'la
görüştüler; elini ayağını öptüler, himmetini
aldılar.
O sırada Kalacuk kadısı , Sultan'ın em-
rıyle Kırşehir'i denetime gelmiştı. Ahi Ev-
ren in tekkesine uğradı; erenlerın bir ara-
ya toplanmış olduğunu gördü. Hünkar'ın
eli!1i öptü; yer göstor~iler, ge9ıp 9tur~u
1lunkar kadıya ·Ne ıçın gcldınıı?', dıye
sordu. Kadı "Sultan emretti: bu kentte bir
olay olrnuş, onu araşlırrnaya ~ıolchrn·. di-
ye cevapladı Hünkar, 'Bari adamakıl l ı
araştırabilecek misin?", diye sorunca kadı,
"AcJrı rnakıllı araştı rarnasaycJ ırıı, beni gö-
revtendirmezlerdı', dedi. Bu kez 1-lünkar
·sız bunca zamandır araştıralım dedık, bu
düşünceyi güttük; ancak sonunda, şaşır-
21
27. me olduğunun bilince çıkmasıdır.
Hangisi hangısinı etkilemiştir?, soru-
suna gelince. Temel olan karşılıklı etkilo-
şimdır. Ancak, ılle de bir öncelik sapta
nacaksa bu öncelik Ahılere verilmelıdır
Bu yaklaşımda bır çıkmaz varmış gibi
görülebilir Asya'dan göç eden yığınlrır
önce Anadolu'nun toprağ ını / otlağını ,
dağını / taşını doldurdu, sonra da kenlle-
rını.
Kaybedecek daha az şeyi ya da mal
varlığı •taşınabilir' olduğu için öncelıkle
yerını yurdunu ıerkeden ve Ahilerin 'ön-
cOlleri' olarak yorumlanabılecek olan As·
yalı göçmenler Anadolu'nun kır ınsanı.
tarım üreticisi, hayvan çobanı olunca,
keııdisıne yakın, özümseyebileceği yoıe
rınce olgunlaşmış kurallar bulamadı Bu-
nu bir süreç içerisinde, çeşıtlı kaynaklar-
dan beslenerek ağır ağır gerçekleştırclı.
Buna karşın. kaybcdocok daha çok
26
•
,
,
28. 1
•
sesinden ürken canavarlar, kaçmaya baş
ladılar; adamlar da bunu görüp gülüştü
ler. Sonra yollarına devam ettiler; vara va-
ra Kırşehir'e geldiler.
O sıralarda Hünkar Kırşehır'de idi. Ahı
Evren·ıe Gölpınarı'nda sohbet ediyordu.
Bunlar da Hünkar'ın orada olduğunu du-
yup vardılar; elini, ayağını öptüler. Hünkar,
bunlara bakıp "O hayvancıklar, size ne
yaptı da o yavruyu tulup boynuna çan ta-
karak bırakırsınız: çanın sesini işıten hay-
vancıkların kimısi kaça kaça güçsüz düş
tü, kimisi ölüm haline geldı. Hakk'a giden
hak uğrum hakkı için hiçbır yerde alnımız
terlemedi, ancak o yavrucuğun ardından
yelışıp boynundan o çanı alıncaya dek al-
nı mı z terledi: işle o yavruya laktığın11
çan•, dedı. 1-lünkar çanı gösterince hepsi
de şaşırıp kaldı; elıni ayağını öperek özür
dılcdıler.
Erenler, suçlarını bağışladı. Kadılıktan
dönüp derviş olana. "Senden dervışlik ko-
kusu gelmekte; dervış olanın lııçbir yara-
tılmışa eziyet elmernesı gerektir'', dedı.
Kadıya ıcaıel verdı, sofra, çerağ, alom
sundu, "O yerın beyıne selam söyle, seni
ona şirin gösterelim; dilinden biz söyleye-
lım de o köyü sana bağışlasın•, dedı
23
29. Kadı, muhiplerıe kalkıp yola düştü. Ka-
lacuk'a varınca beye Hünkar'ın selamını
söyledı. Bey. Hünkar'ın dedr"':i gibı orasını
kadıya bagışladı. Şimdi onun soyundan
gelenlere oralarda ŞeyhoğuUarı· derler."
24
1
•
1
1
.~
•
•
30. ,•
•
-
AHİLiK-ALEViLiK
"Alevil ık-Bektaşilık mi Ahilıği yaratmış
tır, yoksa Ahilik mi Alevilik Bcktaşiliğı?"
ya da 'Alevılık Ahıliktir, Ahılik Aleviliktır·,
"Ahilik. Aleviiiğın bır türevidir" vb. Fazla
taraf kokan yOzeysel kestirimlerle tartış
mayı Oretici kılmak olanaklı değıldir
Doğru olan, anlaşılması / bilinmesi ge-
r0ken Ahiliğin bır Alcvılık yHrqtı sı ya da
türovi olarak değıl, Alevilığ i yaratan in
sanlarla köken ortaklığı olan, aynı değer
lcr tarafından egıtılen, aynı kolektif bilin-
cin taşıyıcıları durumunda bulunan ın
sanlar ırı. hemen hemen aynı zaman ara-
lığında kentlerde yaraltıkl:1r bir örgutlen-
2s
31. dık kaldık: sırrına eremedik gıtti", dedi.
Bu söz kadıyı çok etkiledi; o sırada
Hunkar·ın yüzüne bakınca kendisine bır
hal geld : coştu, esridı: üç gün kendisıne
gelemedı
Kendisine gelince kadılığı ve denetle-
me işını bıraktı. Hlınk§r'ın ayağına düştü,
ona teslim oldu. Hünkar, yanındaki halife-
sine emretıı, halife kadıyı tıraş ettı: tac
gıydirdi.
Kadı, dcrvış olduktan sonra Kalacuk'a
gitti Orada Hünkfır'ın kerametlerini anlat-
tı. birçok kışiyı muhip ettı. Sonra önlerıne
düştu Hunkfır'ı ııyaret ıçın yola koyuldu-
lar
Yolda. otlu-sazlı bır alana geldiler Ora-
da bır bölük kara çanavarının yatmakta ol-
duğunu gördüler içlerinden bıri 07.erlerine
vardı; canavarcıklar kaçtı: o adam kaça-
mayan bır yavruyu yakaladı; bırınde bir
çan varrnış, yavrunun boynuna takıp scılı
vernıek isledi. Kadı, "Gelin oırncyin, oren-
lerın zıyaretine gidiyoruz; bu doğru iş cle-
ğil. hayvanlar bunun sesini duyunca kor-
kudan, koşmaktan kendilerırıi helak eder
ler·. dediyse de dinletemedı.
Yavrunun boynuna çanı taktılar, o,
öbür1erıne yetışeyım dıye koştukça çan
22
•
1
32. şeyi ya da mal varlığı "taşınamaz" olduğu
için daha sonraları ıyıce umarsız kalınca
yerini !erkeden Asyalı göçmen, Anado-
lu'nun kent ınsanı, esnafı / zanaatkarı
olunca, kendine yakın özumseyebılece
ğı, yorumlayabileceği , yeterince olgun-
laşmış, örgütlü duruma gelmış Fütüweti
buldu.Bu nedenle Ahilik. Alevilık-Bekta
şilikle /amandaş olmasına karşın, daha
çabuk kurallandı Bu bağlaında, önccl ikl ı
etkilenme Alevilikten Ahiliğe doğru değil,
Ahilikten Aleviliğe doğru olmuştur, Alevi-
lik-Bektaşiliği etkileyen "öncü kol" rolü
oynamıştır, denilebı lır.Alevı1ık Bektaşılik
başlang ı çla Şii etkiye karşın, eski l ürk
gelenekle rinın, tören l erınin egemen ol
dugu Babailikten etkılendı. İ ıleyen yıllar
da / dönemde, Şii etkirıın ağırlıkta oldu
ğu Ahıliğı kendi ı çı nde özümsedi: kinıi
Ahı merasiın ve ~detlerı , Alevilik-Bektaşi·
lik ınancına eklemlendi
27
33. dalaştılar: Hünkar Sulucakarahöyük'e
döndü; Ahi Evren Kırşehir'e gitti
Hacı Bektaş Ahi Evren'ı görmek için bir
kez daha Kırşehır'e hareket etti. Bu hal
Ahi Evren'e malum oldu: o da karşı çıktı.
Tepenin üstünde buluştular. Sohbet sıra
sında Ahi Evren, "Erenler Şahı ne olurdu
burada bır pınar olsaydı da abdest alma-
ya. içmeye yarasaydı", dedi. Hünkar, mü-
barek elleriyle bir yeri eştı; arı duru, güze-
lim bır su çıktı ve akmaya başladı. Ahi Ev-
ren, bu kez "Erenler Şahı bır gölgelik
a~aç da olsa: sıcak günlerde gölgelenilir-
dı , dediğinde Hünkar, 'Ne olur Ahi'm",
dedı ve Ahı Evren'in kavak ağacından ke-
silmiş sopasını aldı; bir yere kazıp dıkti,
bır anda yeşerdı: yapraklandı Bıraz daha
sohbet etııler. sonra vedalaşıp yerlerıne
gittiler.
O agaç büyüdü; nıce zaman yaşadı.
Sonra Kırşehir'den bıri geldi, o ağacı kes-
ti; evine yapı gereci olarak kullandı. Ahi
Evren oğulları. ·iyi etmedın, orası Hünkar
Hacı Bektaş Veli ile Ahi Evren ın buluştu
!)u ~erdi; aşıkların, m_uhiplerin ziyaret ye-
rıydi; sana bu yaptıgın hayır getırmez·.
dediler.
Gerçekten de bir süre sonra o adam
20
34. •
Araştırmacılar, Ahiliğe temel olan Ahi
sözcüğünün, kökeni konusunda tam bir
görüş bırliğı içerisinde değıldır. Ancak.
genel kabul gören, tarihsel olaylar. olgu-
lar tarafından doğrulandığı savlanan an-
layış; türkçe, "yiğit, cömert, eliaçık" an-
lamlarına gelen "Akı " sözcuğünün, za-
manla Arapça, ' kardeş' anlamına gelen
'Ahi' biçimine dönüştüğü şeklindedir.
Emevilere karşı Horasan'da, Abbasi ih-
tilalinin önderi Ebu Müslim el Horasani'yi
(...-755) destekleyenler, bir bakıma Ahile-
rin öncüllerıydi. Söylence yüklü de olsa
E:bu Müslım sonraları. bir meslek kesimini
temsil eder oldu. Anadolu Rum abdalları ,
1l acı Bektaş Veli düşüncesinın yılmaı sa-
vaşçıları olduklarının bir sirngosi olarak,
Demirci Ahi Hurdek tarafından Ebu Müs
lim'e bır "'avaş aracı olarak verılerı baltayı .
sürekli yanlarında taşıdılar Ebu Müslım
el-Horasanı'nin tarihi kişiliği. efsaneleşmiş
29
35. ları' deyınce yer, hemen bunları salıverdı
Bunun uzerıne yıne gıtmeye kalkıştılar Ahı
Evren yıne 'Ey yer. tut bunları', dedı Yer
bu kez de, bellerıne kadar yuttu Amana
gc dıler. salıverdı. yıne gıtmeye koyuldu
lar Ahı Evren kızgınlıkla 'Yer tut bunları
bu sefer yer memelerıne kadar yuttu
ôzur dıledıler. yıne salıverdı; doncJ(ıler
Ahı Evren, 'Çabuk olun Cuma'nın vaktı
geçmesın', dıye seslendı. Bılgınler, 'Şın1dı
kaba kuşluk, nasıl ulaşacagız?'. dcdıkle
rınde Ahı E.vren, 'Gozıerınızi yumun' de·
dı yumdular 'Açın· • dedı açtılar bır ele
bakt lar kı Konya nın ıçındeler
Hepsı yerlı yerıne vardı, Cuma kı ındı
Daha sonra Şeyh Sadrellın, Ahı E-vr n ın
b nı bagladı ona ıcazet verdı Bır za
man Konya'da kaldıktan sonra Kayscrı ye
g ttı
Ahı Evıen'ın yedı renkle hoyadıqı bır
s htıyanı vardı. Bu snhlıyan ustti örıulu tlır
kapta dururdu Bırı gelıp derı ısteclıgındo
be melcyle alını atar ne renkle ve kaç la
n derı ısııyorsa verır parasını alırdı Kaç
yuı sahtıyan ıstenırse ıstensın verırdı O
z manlar zanaat ehlınden vorgı almak g
ı egı vardı K mılerı Kayserı sancak be
y varıp • Burada ulu bır ustat t bak
18
36. si yönetımi nin güçlü olduğu dönemlerde
'sivil itaatsizlikten" öteye geçemeyen bu
kıpırdanmalar: devlet otoritesinin zayıfla
masıyla 'tehlikeli' boyutlara sıçradı. Top
lu davranrırak kundakçıl ık eylemlerinde
bulunan. iktidar savaşında şu ya da bu
güç tarafından kullanılan bu unsurlar.
çoğulu ·ayyarun· olan ·yasa tanımaz, ya-
sadışı toplum· anlarnında ·ayyar . "hay-
dut' anlamında ·evbaş· ve çoğulu şut
tar" olan 'kurnaz• an l amında "şatır" adla
rıyla anılmaya başladılar
Kamu yRrarına davran(lıldcırı savıyln
htırokct eden bu fityan ocakları , sonrala-
rı: cJcvıetırı siyasal yapı:.,ı ıı..!_;r::...ır :l: çekile-
rek etkisız kılınmaya çalışıldı. Ô7ellıkle,
cısker ve güvenlık gl'ıçlcrinin yetersiz kal-
dığı Arap olmayan ısıam ülkelerinde
'seyyar milis gaco· olarak kull ırıılm;.ıya
t)nşlanı l dı. Fıtyan oc:nklarırı ı rı, siyasal
amaçlarla devreye sokulrnası onların
31
37. re katılmış; şimdi ben. gel dön. onlara ka-
tılma diyemem: bu doğru olmaz·. dedı
Bilgınler, sultanın bu tavrından alındılar;
Yanından ayrıldıktan sonra. "Böyle zalım
bir sultanın hükmettiği bir kentte oturrna
mız doğru değıldir". dediler Bir perşerrbe
günü tümü Konya'dan çıkıp, Arabıstan'a
doğru yola koyuldular.
Cuma günü Konya'da hiçbir yerde
ezan okunmadı. Bu durumu sultana iletti-
ler. Sultan Alaettin, bir adam göndererek
olayı, Şeyh Sadrettin Konevi'ye bildırdi;
"Bıl~inleri geri getirmek için bır çare bul
sun. dedi
O sırada Sadrettin'in tekkesinde toplu-
luk vardı; pilav ve zerde pışırilmiş, türlü
türlü yıyecekler hazırlanmıştı; Konya'da ne
ka(lar yoksul varsa oraya toplanmı~tı.
Sadrettin Konevi. sultanın gönderdıği
adamdan olayı öğrenince, herncn nakibini
çaQırdı; "Çabuk katırına bin, Denizli'ye git,
bagda bır baQcı var, şu kılıkta; bizcfon ~o
lanı söyle, ' $eyh seni çağırıyor', de: lkı
niz de katıra binip hemen gelın;", docli.
Nakib kntıra bınıp gidince Sadreıtın Konc·
vı, yemeklerı ındirtıı, sadece bir kişılık ye-
nıek ayırttı. Katır. kırk adımda Denızlı ye
vard , bır b<lğı'1 kapıs;nın önunde durdu,
16
•
38. Sul1raverdi'ye ( 11
45-1234), geniş kap-
samlı bır fütOWetname yazdırdı Böylece
fütüvvet, bellı kurallar çerçevesınde bir
"öncü örgüt',olağan zanıanlarda atıcılık
vb etkınlıklerle kendinı canlı tutan bır 'iz-
ci örgütü' olarak kurumlaştı l lalife Nasır
Lıdınıllah'ın amacı , bu "öncü örgütü", bu
"izci örgütü" kullanarak sarsılmış Abbasi
egemenliğini yeniden pekişt irmek, güç-
lüyle güçsüzü birleştiren bir toplurnsal
kaynaşma sağlamak ve korıışu yönetim-
leri egemenliğı altına almaya çalışmaktı.
1183'tc örgütün pıri ve şeyhi AbdOl-
cebbar'dan fOtOwet şalvarını giyerek, fü-
tCıvvcl örglitlerının şcfı olcllı. Bu nokıa
claıı soııra lityan örgütleri, ilk ortaya çıkış
aınaçlur ına zıt bir kanalda, /bbcısi yönc-
lırnırıın yuksek çıkarlar iloğ r ullusunda
davranan aristokrat nııclikli brr saray teş
kilatı olarak gelıştı.
Fıtyan ôrgCllerı Nas r ın arrıaçlarını ls-
33
39. tayın eden Ahi Evren, yeniden Konya'ya
döndü Döner dönmez Mev evılerle
arasındakı çalışma yıne alevlen-
dı Moğolların Anadolu'yu istila etmesiyle
Mevlevilikle Ahıhk arasındakı çatışma
siyasal bir nitelik kazandı Mevlana ve
Mevleviler Kırşehir, Aksaray. Karaman ve
Denizlı yörelerinde Moğol yönelımıne
karşı direnen Batıniler ve Ahiler
karşısında Moğol yanlısı bır sıyası tutum
iıledile•
Şems ın öldürülrrıesınden sonra Ahı
fvren, Konya'dakı tekkelerının başına
Seyyid ŞerefOddin ve Ahi Ahmed 'ı vekıl
bırakarak Kı rşehir 'e gitmek zorunda
kaldı Son 14 yılını Kırşehir'de geçiren Ahi
Fvren in Hacı Bektaş Veli ı!o çok yokırı
ilişkılerı vardı Bu ılişkı Vilayetname'dc
şöyle anlatılmaktadır:
·o zamanlar Kırşehir'in adı, Gulşohır
14
40. AHILIGIN DOGUŞU-ÔAGÜTLENIŞI
X. yy'dan başlayarak Batı Türkis-
ıan'da ve İran'da yoğunlaşan Oğuz kö-
kenli TOrkler / TOrkmenler, 1040'ta Gaz-
neliler Devleti'ne karşı kazandıkları Dan-
danakan Savaşı 'ndan sonra Rey kentini
kendilerıne başkent yaparak BQyOk Sel-
çuklu Devleti'ni kurdular.
Anadolu'yu Bizansın elinden almak a-
macında olan Selçuklular: 1048'do Pa-
sinlcr'o, 1054'te Muradiye'ye, 1059'da
Sivas'a. 1064'1e K<ırs'a girdiler. 1071
Malazgirt Savaşı 'ndan sonra Anadolu,
bütünuyle Selçuklulara açılmış oldu.
1071'ı ızleyen göçler. xııı yy'ın sonlarına
35
41. o duğu sarıılan Ahı fvren çarp•şrnada
OldOrOldO
Anı f-vren. adından da anlaşılacağı
gıbı Hoylu'dur Çoc:ukluğurıu ve ılk
eğıtırn dönernını anayurdu olan Azer-
baycan'da geçırdı. Daha sonra Hora-
san'a goçerek Fahrüddin-i Razi'den el
aldı ve O'nun 1-ıızmetınde bulundu 1205
yılında Ar.adolu'ya geldi: 1206 yıhnda
Kayseri ye yerleştı ve burada bır deri
• tolyec;ı kurarak debbağlık yapmaya
başladı Hu nedenle Anı fvrcn ayP
zafl'and.ı debbağların pırıdır 11.ieyen
yıl;arda Anadoh..ı'yu şeh~r şenır, kasab;:ı
kabasn köy köy gezer< k Ahı ıcşıkilatını
kurdı., Sor ra Konya'yı:ı yıırıeşcrck
çalışrrıalllrını buraclan yüruı•ı:ı
SadOddln Köpek olayındün sonra
özcı!lık t' Mevlevilerin ihbarlnrı sonucu
kovuşturmaya ugradı ve llRpscdııd·
Kend sı bu tutukluluk dôn"mınt• ılışkın
12
42. lak mı'l nde ekonomık açıdan buyuk
k r lar ıçınde kıvranan sıyasal açıdan
ki stısmar ed len kıtleler Hac Bek
t ş V 1 ırı (1209-1271) OncOIOğOnde /
Onderliğınde. Ali ve On iki imam sevgısı
ne dayanan. olg Jnluk eşıtlık özgur1uk
vb ılkelerle belırgırı, bu loprag ı özgü
/ vılık Bektaşilıgı yapıldndırd
~.. tıyan kökcnlı ticaret rbabının
açı rlıkt l oldugu kentlerde esnaf / zana-
atkar ı mınınde ıkıncı buyuk qöç dalga
ıyl ÇJ lıp buralarda yeri k yaş ma
g n u kmen kıtleler asıl adı Şeyh
Nasreddın Ebu'I Hakayık bin Ahmet el-
Hoyl ( 11G9 1?61) ol n Ahi Evren'•r ön
culuqurıd / ondcrlıqıııc.Jo. Arap kanalın-
dan lıp d hı önce Arıadolu'y çıır r
v 1 ıkl ult n arınır korurııa ırıd
ı r fa y yılmı oulunaıı FO-
tOwetçilıgi A ya d yaratı k rı k nt de
b lırl y qınd yoru yarak
37
43. ( AHILIGIN KURUCU PiRi ]
AHİ EVREN
Asıl adı, Şeyh Nasır üd-Oin Mahmut
el-Hoyı olan Ahi Evren , Anadolu'da
Ahılıgın kurucu piridır Tartışmalı olmakla
birlıkte 1175'te Hoy'da dogdugu kabul
edılır. 1262 yılın da Kırşehir 'dc Hakk"a
yürüdu Mogol egemenligıne karşı dıre
nen bir Türkmen pndoridir.• •
1240-1245 yılları arasında Mo{ı ollaro
karşı başkaldıran Türkmen şcyhloı ınaen
bırı olan Ahi Evren: Sad ül-Dııı Köpek'ırı
öldurülmesi olayına karıştıgı savıyla hap-
soldu ve zulüm gördü Daha sonra 1247
10
44. lar Taın bu noktada, once Selçuklulara
ardından Moğollar'a yaslanan Mevlevilik
cievreye gırdı, Mevlevılık yoluyla Alevılık
Bektaşılık ve Ahilik baskı altına alınmaya
çalışıldı, duşunsel urunlerı v01< :lıldı
Buıun bunlara karşın, Türkmen direni-
şi kırılamadı; Alevi Bekta:;;ılC'r ve Ahiler
Mogollar'a, bağlısı Selçuklular'a, yanlısı
Mevlcvıfere karşı mucaclelclerını surdur
dulor Mogol baglısı iV Rüknettin Kılıç
Arslan'ın Kırşehır emırlıgınc atadığı bır
Mogol soylusu ve Mevlana rnurıdı olan
Nurettin Caca ayaklanan Ahilerin tüm0-
nl1 kılıçtan geçirdi; Ahi Evren de bu katlı
ndan kurtulamadı (1261)
Anadolu'da ılk feocı ıl devlet olan Sol-
çukhı ogornenligırıiıı gcnış karnında ve
kentlercio, üretim / bölüşüm temelınclc
bır mes'ck örgutlcnmc ının ırısanları ola
rak öne çıkan Ahıler, ba 1 ngıçta rneıke
Lı yönetımle bır çetışkı ıç rısınde degıl
39
45. Alevilik-Bektaşiliğe ulaşamadı ama kenı
ierdt Ahıiıgı zaman zaman önemlı ' kir-
lenmelere uğrattı Bütün bunlara karşılık
Mevlevilik Alevi-Bektaşi ve Ahilerin Sel-
çuklu / Moğol egemenine karşı ortak ı ııü
cadelelerinı kırmaya yetmedi. Osmanlı
döneminde egemenin, bağlısı durumun-
daki tarikatların, mezheplerin yalnızca
adı değişti; başkaldırı kanalında değişen
bir şey olmadı, Alevi-Bektaşi / Ahi daya-
nışrtJası sürdü.
Bu yolda, yönde o günlerden bu ya-
na, Sünnı kuşatma, Sünnileştirme çaba-
ları. sona ermiş değıldır. Sayısız yanlı ya-
zar-araştırmacı bAtıni bir örgüt olan Ahili-
ği, Anadolu Aleviliğıni yaratan insanlarla
aynı kökenden gelenlerin kent koşullnrın
da yarattığı bu örgüıu. bu örgütün ınsan
larını. Sünni anlayışın daracık, karanlık
dünyasına çekmek içın ellerınden geleni
yapıyorlar. Bu noktada azımsanmayacak
8
46. aşamada, Selçuklu sultanları Türkmenleri,
itaat altına alacak bir güce de sahip de-
ğillerdı. Bu nedenle ilk İlhanlı hükümdarı
Hülagü (1256-1265) Anadolu'daki Moğol
kurnandanlarına. Tu(kmenleri tenkil etme-
leri buyruğunu verdi, Sivas ve Kayseri yö-
resindekı Türkmenler'e ağır bir darbe vu-
ruldu, bı r kesimi, güneye inerek Memluk
topraklarına sığındı.
l 277'de Mısır-Suriye TOrk Memlukları
hükümdarı Bay-Bars, Selçuklu devletınde
iktidarı elinde tutan Pervane Muineddin
Süloyrnan ın daveti üzerıne Anadolu'ya
yürüdü ve Elbistan ovasında Moğoi ordu-
sunu ağır bır yenilgiye uğrattı İzloyen sü-
reçle, Anadolu toprağ ı nda çok sayıda
beylikler kuru ldu. Ebu Sayld Bahadır
Han 'ırı ölümü üzerine ( 13.35) Mogollar
arasında şiddcllı bır ıç ınücadolo başladı.
Bu mücadele sonucu. Anadolu tJeylikleri
ıarn bır bağımsızlığa kavuştu Siyasal bir-
41
47. Bnskı. Anadolu Matbaa Amb San. fic.Ltd , Şıı.
Tel (0212) 629 36 75 Fax.·(0212) 629 26 43
Nisan 1998 • İSTANBUL
48. llyas, culhacı: Davut, zırhçı: Lokman, he-
kim; Yunus, balıkçı; lsa, gezgin ve Mu-
hammet, tüccardı.
Ahıliğin genel kural n teliğinde altı il-
kesı vardı Elini açık tut / sofranı açık tut /
gözünü bağlı tut / kapını açık tut / belini
bağlı tut /ve dilini bağlı tut. Bunlardan ilk
ikisı eli sı kı lıktan kaçınmayı ol ı açıklı ğ ı ,
yardımlaşmayı; üçüncüsü, başkalarının
işine karışmamayı. her olup bitenı gör-
rnerncyi: dördüncüsü, konukscverlığı ve
son ikisi kendıne egemen olmayı, duy-
guların, tutkuların tutsağı olmarnayı sim-
gelerdi.
Görüldüğü gibi Ahilik, Alevilik Bektaşı
lıği yaratan insanlarla aynı kökE.'nden ge-
lcnlcrın,yıııe benıer knyııflkla rcloırı besle-
nerek yarallıkları, Anadolu kırını kentte
tamarnlayan. bütünleyen: bir iş , uğraş
ôrgOtOdOr. Bugünün yazar-araştırmacıla
rına duşerı görev, Ahiliğın kural. ilke ve
47