Hepimiz hayatımızda bazen kitaplardan, bazen filmlerden, bazen ailemizden, bazen iş arkadaşlarımızdan bazen ise hiç tahmin edemediğimiz basit gözüken herhangi birşeylerden hergün yeni birşeyler öğreniyoruz. Hatta bazılarımız hayatlarını, başkalarına birşeyler öğretmekten kazanıyoruz. Peki bu öğrenme denilen şeyin nasıl gerçekleştiğini hiç merak ediyor muyuz?
Bu içerikte elimden geldiğince öğrenme denilen şeyin zihinlerimizde nasıl gerçekleştiğini anlatmaya çalıştım.
Hepimiz hayatımızda bazen kitaplardan, bazen filmlerden, bazen ailemizden, bazen iş arkadaşlarımızdan bazen ise hiç tahmin edemediğimiz basit gözüken herhangi birşeylerden hergün yeni birşeyler öğreniyoruz. Hatta bazılarımız hayatlarını, başkalarına birşeyler öğretmekten kazanıyoruz. Peki bu öğrenme denilen şeyin nasıl gerçekleştiğini hiç merak ediyor muyuz?
Bu içerikte elimden geldiğince öğrenme denilen şeyin zihinlerimizde nasıl gerçekleştiğini anlatmaya çalıştım.
pavio ikili kodlama bilgiyi işleme kuramı, gagne dokuz adım kuramı, rogers değişimin yayılımı kuramı, pragnanz yasaları, bilgiyi aşırı yükleme durumları
Çoklu Ortam Tasarımı Dersi - 2.Bölüm - Bi̇li̇şsel yük kuramı ve çoklu ortam t...oğuzhan şeker
Çoklu Ortam Tasarımı Dersi- 2.hafta
bi̇li̇şsel yük kurami ve çoklu ortam tasarimi
BİLİŞSEL MİMARİ
İnsanların bilişsel sistemi, bilgiyi verimli bir şekilde özümsemek, işlemek ve kullanmak üzere evrimselleşmiştir.
İnsan öğrenmesini daha verimli ve işlevsel hale getirebilmek için, bilişsel mimariyi dikkate almak ve bilişsel yapının işleyişini kolaylaştıracak tasarım ilkelerine başvurmak gerekir.
İnsan bilinci, bireyin etkinliklerini gerçekleştirmesini sağlayan birtakım temel özellikleri barındırır. Bu özellikler, beş başlık altında incelenebilir.
1) Bilgi depolama İlkesi ve Uzun Süreli Bellek
Bireylerin çevrelerini algılama ve yorumlama biçimleri, uzun süreli belleklerindeki birikime göre değişmektedir.
Uzun Süreli bellek, yalnızca hatırlama kolaylaştıran bir bilgi deposu olmaktan öte, hatırlama veya ezberin açık bir biçimde önemli olmadığı bilişsel sorun çözme etkinliklerinde de önemli rol oynayan çok işlevli bir depolama ve örgütleme birimidir.
Uzun süreli bellekte tutulan bilginin çeşit ve miktarı, bireyin farklı bağlamlarda iş görebilmelerini kolaylaştırmaktadır.
Uzun süreli bellek; birbirinden bağımsız, ilgisiz ve parçalar halindeki gerçeklerin ya da kavramların bir arada saklandığı ve yeri geldikçe çağrıldığı bir bilgi havuzu olmaktan öte, insanın bilişsel mimarisinin ve sorun çözmenin temelini oluşturan merkezi bir yönetim birimidir.
Öğretim tasarımcısının önemli görevlerinden biri, uygun bilginin uzun süreli belleğe aktarılmasını sağlamaktır.
2) Ödünç Alma İlkesi ve Bilgi Transferi
Bir bireyin uzun süreli belleğinde tuttuğu anlamlı bilgilerin neredeyse tamamı, diğer bireylerin uzun süreli belleklerinden ödünç alma yoluyla transfer edilmiştir.
Bireyler olarak başkalarının yaptıklarını taklit eder, söylediklerini dinler ya da yazdıklarını okuruz. Böylece sahip olduğumuz bilginin sonsuza dek taşınabilmesini ya da saklanabilmesini kolaylaştırabiliriz .
Her ne kadar uzun süreli bellekteki bilginin büyük bir bölümü başkalarından ödünç alınmış olsa da, bu ödünç alma işlemi basit bir kopyala-yapıştır işlemi değildir. Ödünç alma işlemi sırasında alınan yeni bilgi, daha önce uzun süreli bellekte var olan bilgi ile birleştirilir.
Ödünç alma ve uzun süreli belleğe transfer ederken gerçekleştirilen yeniden örgütleme işlemi, çok büyük miktarlarda bilginin kazanımı ve işlenmesini kolaylaştıran bir özelliktir.
pavio ikili kodlama bilgiyi işleme kuramı, gagne dokuz adım kuramı, rogers değişimin yayılımı kuramı, pragnanz yasaları, bilgiyi aşırı yükleme durumları
Çoklu Ortam Tasarımı Dersi - 2.Bölüm - Bi̇li̇şsel yük kuramı ve çoklu ortam t...oğuzhan şeker
Çoklu Ortam Tasarımı Dersi- 2.hafta
bi̇li̇şsel yük kurami ve çoklu ortam tasarimi
BİLİŞSEL MİMARİ
İnsanların bilişsel sistemi, bilgiyi verimli bir şekilde özümsemek, işlemek ve kullanmak üzere evrimselleşmiştir.
İnsan öğrenmesini daha verimli ve işlevsel hale getirebilmek için, bilişsel mimariyi dikkate almak ve bilişsel yapının işleyişini kolaylaştıracak tasarım ilkelerine başvurmak gerekir.
İnsan bilinci, bireyin etkinliklerini gerçekleştirmesini sağlayan birtakım temel özellikleri barındırır. Bu özellikler, beş başlık altında incelenebilir.
1) Bilgi depolama İlkesi ve Uzun Süreli Bellek
Bireylerin çevrelerini algılama ve yorumlama biçimleri, uzun süreli belleklerindeki birikime göre değişmektedir.
Uzun Süreli bellek, yalnızca hatırlama kolaylaştıran bir bilgi deposu olmaktan öte, hatırlama veya ezberin açık bir biçimde önemli olmadığı bilişsel sorun çözme etkinliklerinde de önemli rol oynayan çok işlevli bir depolama ve örgütleme birimidir.
Uzun süreli bellekte tutulan bilginin çeşit ve miktarı, bireyin farklı bağlamlarda iş görebilmelerini kolaylaştırmaktadır.
Uzun süreli bellek; birbirinden bağımsız, ilgisiz ve parçalar halindeki gerçeklerin ya da kavramların bir arada saklandığı ve yeri geldikçe çağrıldığı bir bilgi havuzu olmaktan öte, insanın bilişsel mimarisinin ve sorun çözmenin temelini oluşturan merkezi bir yönetim birimidir.
Öğretim tasarımcısının önemli görevlerinden biri, uygun bilginin uzun süreli belleğe aktarılmasını sağlamaktır.
2) Ödünç Alma İlkesi ve Bilgi Transferi
Bir bireyin uzun süreli belleğinde tuttuğu anlamlı bilgilerin neredeyse tamamı, diğer bireylerin uzun süreli belleklerinden ödünç alma yoluyla transfer edilmiştir.
Bireyler olarak başkalarının yaptıklarını taklit eder, söylediklerini dinler ya da yazdıklarını okuruz. Böylece sahip olduğumuz bilginin sonsuza dek taşınabilmesini ya da saklanabilmesini kolaylaştırabiliriz .
Her ne kadar uzun süreli bellekteki bilginin büyük bir bölümü başkalarından ödünç alınmış olsa da, bu ödünç alma işlemi basit bir kopyala-yapıştır işlemi değildir. Ödünç alma işlemi sırasında alınan yeni bilgi, daha önce uzun süreli bellekte var olan bilgi ile birleştirilir.
Ödünç alma ve uzun süreli belleğe transfer ederken gerçekleştirilen yeniden örgütleme işlemi, çok büyük miktarlarda bilginin kazanımı ve işlenmesini kolaylaştıran bir özelliktir.
Hepimiz hayatımızda bazen kitaplardan, bazen filmlerden, bazen ailemizden, bazen iş arkadaşlarımızdan bazen ise hiç tahmin edemediğimiz basit gözüken herhangi birşeylerden hergün yeni birşeyler öğreniyoruz. Hatta bazılarımız hayatlarını, başkalarına birşeyler öğretmekten kazanıyoruz. Peki bu öğrenme denilen şeyin nasıl gerçekleştiğini hiç merak ediyor muyuz?
Bu içerikte elimden geldiğince öğrenme denilen şeyin zihinlerimizde nasıl gerçekleştiğini anlatmaya çalıştım.
2. Rogers Değişimin Yayılım Kuramı
Everett Rogers tarafından
geliştirilen “Yeniliğin Yayılımı Teorisi
” insanların yeniliğe uyum süreci ile
bilgi toplama ve belirsizlikleri
ortadan kaldırmaya yönelik bir
teoridir. Rogers bu teoride yeniliği
‘birey ya da örgüt tarafından yeni
olarak algılanan bir fikir, uygulama
ya da nesne’ olarak tanımlar.
Yeniliğin, önceden bilinmeyen,
tanınmayan bir kavram ya da
dizayn olması gerekmemekte;
bireyin ya da örgütün daha önce
kullanmamış olması yeterlidir.
Everett Rogers
3. Yayılma ise yeniliğin bir sosyal sistemin üyeleri arasında belli kanallar
yoluyla zaman içinde iletilmesi sürecidir. Rogers yayılmayı 4 ana ögede
tanımlar:
1) Yenileşme: Yenileşme bilginin algılanması ile başlar, yeniliğe uyum
ya da ret kararı ile sonlanır.
2) İletişim kanalları: Yayılma sürecinin ikinci temel öğesi olan iletişim
kanalları yoluyla yenileşme mesajları bir bireyden diğerine geçer.
3) Zaman: Zaman öğesi yeniliğe uyum süreci ve uyum oranını ifade
eder.
4) Sosyal sistem: Ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelmiş
bir dizi ilişkisiz birimdir.
4.
5. Paivio İkili Kodlama Kuramı
1960’lı yılların sonlarında davranışçılığın etkilerinden
sıyrılmaya başlayan psikoloji araştırmaları, bilişsel
süreçlerin araştırılması üzerinde yoğunlaşmıştır.
Paivio’nun 1960’lı yıllarda başlattığı çalışmalar, otuz yıllık
bir çalışma süreci sonunda, sözel ve sözel olmayan
bilişsel süreçlere eşit ağırlık veren İkili Kodlama
Kuramı’nın geliştirilmesiyle sonuçlanmıştır. İkili Kodlama
Kuramı belleğin biri dili diğeri ise sözel olmayan algıları
temsil eden ve işleyen, iki alt bilişsel sistemden
oluştuğunu varsaymaktadır.
6. Algı ve bellek ile davranışsal beceriler ve bilişsel beceriler
arasında benzerlik, paralellik ve süreklilik vardır.
Dolayısıyla temsili sistemler bilişsel, duyuşsal ve devinsel
bilgileri kapsamaktadır. İşitsel, görsel, tatsal vb. bilişsel
temsiller arasındaki biçimsel fark aslında algılarımızın
farklı niteliklere sahip duyu kanalları aracılığıyla
edinilmesinden kaynaklanmaktadır. Farklı duyu organları
aracılığıyla belleğe ulaşan algılar, bilişsel temsillere
dönüştüklerinde de bu farklılıklarını sürdürmektedirler.
7. Bilişsel yapı, duyusal bellek veya
sembolik sistem olarak
adlandırılmıştır. Sembolik sistem
önce sözel ve sözel olmayan
(imgesel) iki alt sisteme ayrılır
(Paivio,1986). Biliş deneyimlere ve
duyusal algılara paralel olarak
gelişmektedir. Paivio’ya göre
“Bellek, dile ilişkin (sözlü ve yazılı)
yapılar ile sözel olmayan nesne ve
olayları eşzamanda işleyebilen özel
bir yapıya sahiptir. Bellek veya biliş
ile ilgili her kuram bu ikili işlevselliği
yansıtmalıdır (1986, s. 53)”. Sözel
ve imgesel alt-sistemler ise daha alt
düzeyde duyusal-devinsel biçimleri
sembolize eden görsel-işitsel vb.
sınıflara ayrılır (Paivio, 1986).
8. Bilgiyi İşleme Kuramı
Bilgiyi işleme kuramı insanın bilgiyi nasıl aldığı, depoladığı,
kaydettiği (bütünleştirdiği- entegre ettiğini), geri getirdiğini
(hatırladığını) açıklamaya çalışır. Bilgiyi işleme kuramı 4
soruya cevap arar.
1. Yeni bilgi dışarıdan nasıl alınmaktadır?
2. Alınan yeni bilgi nasıl işlenmektedir?
3. Bilgi uzun süreli olarak nasıl depolanmaktadır?
4. Depolanan bilgi nasıl geriye getirilip hatırlanmaktadır?
Geliştirilmiş olan bilgiyi işleme modeli iki temel öğeye
sahiptir. Birincisi üç tür bellekten oluşan bilgi depoları
ikincisi bilişsel süreçlerdir.
9.
10. Bellek Türleri:
1-Duyusal Bellek: Duyusal kayıtta bilgi orijinal uyarıcıyı
temsil eden bir kopyadır. Burada bilginin kalış süresi kimi
yazarlara göre yarım saniyeden azdır kimi yazarlara göre 1
ile 4 saniye arasındadır. Görsel bilgi 1 saniye işitsel bilgi 4
saniye kalabilir kalış süresi kısadır. Ancak duyusal bellek
kapasitesi sınırsızdır. Duyusal kayıta gelen sınırsız
uyarıcıdan sadece dikkat edilen sınırlı sayıdaki bilgi kısa
süreli belleğe aktarılabilir diğerleri duyusal bellekte
kaybolur.
11. 2- Kısa Süreli Bellek: Dikkat edilen ve algılanan bilgi
duyusal kayıttan kısa süreli belleğe geçirilir. İki fonksiyonu
vardır. Birincisi sınırlı bilgiyi kısa süreli de olsa depolamak
diğeri ise zihinsel işlemleri yapmaktır. Bu yüzden işleyen
bellek olarak da adlandırılır.
3- Uzun Süreli Bellek: İyi öğrendiğimiz bilgiyi sürekli olarak
depoladığımız bellek türüdür. Bu belleğin kapasitesi
sınırsızdır.
12. Bilişsel Süreçler:
Bilişsel süreçler bilginin duysal kayıttan kısa süreli belleğe
geçişinde etkili olan dikkat ve seçici algı. Kısa süreli
bellekte depolama için zihinsel tekrar ve gruplama. Uzun
süreli belleğe transfer için kodlama ve uzun süreli bellekten
geriye getirme süreçleridir.
13. Bilginin Duyusal Kayıttan Kısa Süreli BelleğeAktarılmasını
Sağlayan Süreçler:
Dikkat : Öğrenme dikkat etme süreci ile başlar her an duyu
organlarımız çeşitli uyarıcı bombardımanına tutulmaktadır
biz sadece bizim için önemli olanlara dikkat ederiz ve
işlemeye başlarız.
Algı: Duyusal bilginin anlamlandırılması yorumlandırılması
sürecidir. Bu anlamlandırma kısmen nesnel gerçeklere
kısmen de bizim sahip olduğumuz öznel bilgilere
dayanmaktadır. Algılama büyük ölçüde bireyin
beklentilerinden etkilenir bireye gelen çevresel uyarıcılar
doğrudan saf bir şekilde algılanmaz algılama bireyin pek
çok içsel faktöründen etkilenir.
14. Kısa Süreli Bellekte Bilgiyi Saklama Süreçleri:
SÜREKLİ TEKRAR : Kısa üreli bellekte bilgi kalma süresi
20 saniyedir bu süre zihinsel tekrar veya sesli tekrar ile
sürekli uzatılabilir.
GRUPLAMA : Kısa süreli bellek alacağı bilgi sınırlıdır (5 ile
9 birim) bilgiyi gruplayarak birim sayısı azaltma kısa süreli
belleğin kapasite sınırlılığını azaltma yollarından biridir.
15. Gagne 9 Adım Kuramı:
Gagne 1960’lı yıllarda yeni davranışçı akımın
temsilcilerinden biri olarak kabul edilmekle birlikte, sonraki
yıllarda bilgiyi işleme kuramcılarının öncülerinden biri
olmuş, davranışçı yaklaşımın ilkeleri ile bilgi işlem süreci
yaklaşımının ilkelerini birleştirmiştir. Gagne öğrenmeyi hem
ürün hem de süreç olarak ele almıştır. Gagne’ye göre
öğrenme, gözlenebilir davranışlardan dolaylı olarak
anlaşılır ve öğrenme beyinde gerçekleşir. Modele göre
öğretimin düzenlenmesinde sırasıyla şu adımlar atılmalıdır:
16.
17. 1- Dikkati Çekme:
Öğrenmenin en iyi şekilde gerçekleşmesi için öğrencinin
dikkatini çekecek materyaller tasarlanmalıdır. Öğretmen bu
hedef doğrultusunda görsel(resim, film vb) ve sözel(fıkra
vb) unsurlardan yararlanabilir. İnsanların çoğu biranda tek
bir konuya odaklanabilmektedir. Bundan dolayı öğrencinin
tüm dikkati öğretilecek konu üzerine yoğunlaştırılmalıdır.
18. 2- Öğrenciyi Dersin Hedeflerinden Haberdar Etme:
Öğretmenin öğretime başlamadan önce öğrencilere dersin
içeriği hakkında genel bir bilgi verilmelidir. Böylece öğrenci
ne öğrenmesi gerektiği hakkında güdülenmiş olur ve konu
dışına çıkmaktan kurtulur. Derste neyin öğrenilmesi
gerektiği hakkında az çok bilgi edinmiş olur ve ona göre
kendini odaklar. Böylece dersi kavram çatışmasına
düşmeden daha kısa zamanda öğrenir.
19. 3- Ön Bilgilerin Hatırlatılması:
Öğretilen konuların kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun
süreli belleğe anlamlı bir şekilde kodlanabilmesi için
önbilgilerle anlamlandırılması gerekir. Bunun için öğrenciye
bilgi verilmeden önce ön bilgilerin ortaya çıkarılması
sağlanmalıdır. Böylece öğrenci daha kolay neden sonuç
ilişkisi kurabilir. Öğretmen, öğrencilerin daha önce
kazanmış oldukları bilgileri soru sorarak, açıklama
yaptırarak, tartışarak ortaya çıkarabilir. Bu yöntemle
öğrenme daha hızlı ve kolay gerçekleşir.
20. 4- Uyarıcı Materyalin Sunulması:
Dersin içeriğini sunarken daha etkili ve daha verimli bir
öğretim sağlamak için stratejilerin kullanılması gerekir.
Öğrenciyi hedefe ulaştıracak materyaller doğru seçilmelidir.
Bu materyaller öğrenmeyi kolaylaştıracak cinste olmalıdır.
Öğrenci böylelikle sunulan önbilgilerle karşılaştırır,
anlamlandırır ve uzun süreli belleğe kodlamaya çalışır.
Materyalin düzenlenmesinde öğrenci grubunun gelişim
özellikleri ve sınıf düzeyleri çok etkili bir rol oynar. “sınıf
düzeyi” denilen kavram uyarıcı durumlarının
düzenlenmesinde dikkate alınması gereken ölçütlerden
biridir.
21. 5- Öğrenciye yol gösterme(rehberlik etme):
Öğrenciye yol gösterme öğrenme açısından oldukça
önemlidir. Öğrenme ortamında öğrencilerin yanlış
davranışlar kazanmaması ve başarılı olmalarının
sağlanması için onlara rehberlik edilmesi gerekir. Bunun
için öğrenciye neyi nerede ne zaman ne şekilde yapılacağı
nasıl kodlama yapılması gerektiği yeni bilgilerin hangi ön
öğrenmelere birleştirileceği konularında ipuçları verilmelidir.
En iyi yol gösterme stratejisi, her adımda biraz yardım
vererek ilerlemedir. Bu suretle, her öğrenci ihtiyacı kadar
destek alma imkanına sahip olur. Hızlı öğrenene bir tek,
yavaş öğrenene ise birkaç örnek yeterli olabilir. Öğrenciye
ipuçları verilerek öğrencinin bilgiyi kendisinin bulması
sağlanmalıdır. Böylece öğrenme kalıcı olacaktır.
22. 6- Davranışı ortaya çıkarma:
Öğrenciye yeni davranışlar öğretildikten sonra bu
davranışın ne derece kazandıklarının yoklanması
gerekmektedir. Öğrenciye yazılı sözlü sorular sorarak
davranışı test edilmelidir. Konuyu kavradığı hissedilen
öğrenciye yap, çiz, söyle gibi ifadelerle öğrendiği davranışa
dönüştürülmesi istenir. Böylece öğrencinin kendisini de
görmesi sağlanmış olur.Öğrencilerde kazandırılmak istenen
davranış gözlenmese öğretim ortamı zenginleştirilmeli
öğrenciye yeni ipuçları verilmelidir.
23. 7- Dönüt-Düzeltme Verme:
Bu aşamada öğrencinin kazanması gereken davranış ne
ise onu yapması beklenir. Öğrenci gösterdiği davranışın
doğruluğu hakkında bilgi almak ister. Öğrenci gösterdiği
davranışın doğru olduğunu öğrenirse davranışı pekiştirir ve
öğrenmeye karşı güdüsü artar. Davranışın yanlış olduğunu
öğrenirse hatasını düzeltir ve o davranışı bir daha
tekrarlamamaya özen gösterir. Öğrencinin kazanması
gereken davranış ne ise onu yapması beklenir.
24. 8- Değerlendirme:
Öğrenmenin sonunda her bir öğrencinin istendik davranışı
ne derecede kazandığının belirlenmesi gerekir. Öğretimsel
olayların verimliliğini değerlendirmek için beklenen
hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmediği sınanmalıdır.
Yapılan değerlendirmeler sonucunda öğrenmenin ne
derece gerçekleştiği gözlenir ve öğrenciler sonuçlar
hakkında bilgi verilerek gerekirse tamamlama eğitimi
yapılır. Değerlendirme öğrencilerin düşünme, anlama,
sorgulama, ilişki kurma, analiz-sentez yapma becerilerini
geliştirme düzeyini ölçmek için yapılmaktadır.
Değerlendirme sonunda öğrenciler arasında karşılaştırma
yapılmamalıdır.
25. 9- Öğrenilenlerin kalıcılığının ve transferinin
sağlanması:
Bir konuda uzmanlığı geliştirmek için yeni bilgilerin başka
alanlara da uygulanması gerekir. Öğrenmenin ilk
oluşumundan hemen sonra, öğrenciye öğrenmeyi
güçleştirici nitelikte alıştırma, örneklendirme, proje vb.
ödevler verilmelidir. Öğrenilen davranışların aralıklı olarak
tekrar edilmesi kalıcılığı büyük oranda etkiler.
Öğrenilenlerin başka alanlara geçişini sağlamak için
öğrenilenlerin yeni durumlarda kullanılması, öğrencilerin
problemlerle karşı karşıya bırakılması yararlı olur.
26. Yapılandırmacı Kuram
Yapısalcı kuramın öğretim sürecinde önemli olan bireye
bilginin nasıl öğretildiği değil bireyin bu bilgiyi öğretim süreç
ve teknolojileri kullanılarak nasıl öğreneceğidir. Bu şekilde
tüm araştırma ve gözlemler öğrenci üzerinde odaklanmış
ve öğrenci merkezli yeni bir öğrenme kuramı ortaya
çıkmıştır. Artık öğrenme biçimi nesnellikten öznelliğe
geçmiştir. Yapılandırıcı kuram öğrenmeyi anlamlı
kılmaktadır. Bireyin var olan bilgilerini ortaya çıkarmasını
sağlamakta, bir bilginin tek doğru olmadığını, farklı kişiler
tarafından yorumlandığında o bilgiye farklı anlamlar
yüklenebileceğini bireye gösterir. Açık ve uzaktan öğrenme
bu anlayışa dayanır.