SlideShare a Scribd company logo
1 of 32
1956 – 20061956 – 2006
ODTÜ’nün kuruluşununODTÜ’nün kuruluşunun
50. yılı50. yılı
bellek dizisi - 3bellek dizisi - 3
5 Mart 19715 Mart 1971
ODTÜ Yurtlarına BaskınODTÜ Yurtlarına Baskın
Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam?
19 Aralık 1970’de
Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu
(SDDF) “Silahı Bırak” haftası düzenledi.
1970’in son aylarına girildiğinde Türkiye’yi “sağcı” ve “solcu”
söylemleriyle bölmeye yönelik kışkırtmalar artmıştı.
Dev-Genç, “can güvenliğinin olmadığı bir
ortamda çağrıyı zamansız bulduğundan”
uymayacağını açıkladı.
Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam?
“Silahı Bırak” haftası devam ederken Ankara’da Dev-Genç
Yürütme Komitesi üyelerinden Nail Karaçam öldürüldü.
23 Aralık 1970 günü,
iki yıl önce yayınlanan bir bildiri
gerekçe gösterilerek
SDDF ve Federasyona bağlı 58
Dernek (bu arada ODTÜ SDD),
kapatılıyordu.
Sanki gençlerin bir iç savaş
ortamına sürüklenmesi teşvik
ediliyordu.
Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam?
1971’in ilk aylarına gelindiğinde üniversite gençliği açıkça hedef
alınmıştı. Üniversite yurtları basılıyor, öğrenciler dövülüyor,
gözaltına alınıyordu.
Sadece öğrenciler değil, öğretim üyelerine de saldırılar
artmıştı. ODTÜ Rektörü Erdal İnönü’nün ve Siyasal Bilgiler
Fakültesi (SBF) öğretim üyelerinden Mümtaz Soysal ile Uğur
Alacakaptan’ın evleri bombalandı.
24 Ocak 1971’de SBF öğrenci yurdu polis tarafından basıldı.
Yurt harabeye döndü, 307 öğrenci gözaltına alındı.
19 Şubat 1971’de Hacettepe Üniversitesi yurtlarına gelen
polis, yurtları boşalttı, Üniversite, senato tarafından kapatıldı.
Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam?
Eğitim-öğretim ortamını başarıyla sürdüren ODTÜ ve Rektörü
Erdal İnönü yıpratılmak isteniyordu.
Bu sükunet ara ara, gazetelerde ODTÜ’nün silah yuvası
olduğu, Yalıncak Köyü’nde atış talimleri yapıldığı, aranan
kaçakların ODTÜ’de gizlendiğine ilişkin gerçekdışı haberlerle
bozulmak isteniyordu.
Diğer üniversitelerde olaylar, eylemler, baskınlar sürerken
Ankara’da eğitimini kesintilerle de olsa sürdürmeye çalışan
tek üniversite ODTÜ idi.
Süreç içerisinde önce kendi akademik sorunlarını sorgulayan
yüksek öğrenim gençliği, üniversite sorunlarının ülkenin
sorunlarından, ülke sorunlarının da dünya sorunlarından ayrı
olmadığını;
Bu arada gençlik örgütlenmiş...Bu arada gençlik örgütlenmiş...
1969’da Dev-Genç adını alan Fikir Kulüpleri Federasyonu
geniş öğrenci kitlelerince benimsenen güçlü bir öğrenci
örgütü haline gelmişti.
... ve Dev-Genç kurulmuştu.... ve Dev-Genç kurulmuştu.
bağımsızlık ve demokrasi için mücadele verilmeden ne ülke
sorunlarının, ne de üniversite sorunlarının çözülemeyeceğini
kavramıştı.
THKO 11 Ocak 1971 tarihinde İş Bankası Emek şubesini
soyarak harekete geçti.
THKO oluşuyor...THKO oluşuyor...
Ancak örgütlenme yöntemi konusunda farklı görüşler vardı.
1969’un sonlarında Deniz Gezmiş ve arkadaşları, devrimci
mücadeleyi “öğrenci hareketi” olma noktasından “halk örgütlenmesine”
taşıyacak, bu uğurda ölümü göze alacak inançlı ve yürekli kadrolardan
oluşacak bir “örgüt” oluşturmaya karar verdiler ve Türkiye Halk
Kurtuluş Ordusu-THKO’yu oluşturdular.
... ve eylemlere başlıyor.... ve eylemlere başlıyor.
15 Şubat 1971’de Amerikalı bir çavuşu Balgat'taki Amerikan
üssünden kaçırdı. Çavuş ertesi gün Bahçelievler’de serbest
bırakıldı.
Anadolu Ajansı'na gelen silahlı üç kişi, THKO adına kaçırılan
dört ABD'linin iade koşullarını açıklıyorlardı:
- 400 bin dolar fidye,
- Tutuklu tüm devrimcilerin salıverilmesi,
- THKO'nun amaçlarını açıklayan bir bildirinin radyodan ilanı.
Eğer koşullar kabul edilmezse, dört Amerikalı 36 saat içinde
öldürülecekti.
4 Mart 1971 – 4 Amerikalı kaçırılıyor4 Mart 1971 – 4 Amerikalı kaçırılıyor
4 Mart 1971 günü, NATO'nun Ankara – Gölbaşı yolu- Kepekli
Boğazı'ndaki Elektronik Taburu'nda görevli ABD'li 4 asker
kaçırıldı.
5 Mart sabahı saat
04:00’de Ankara İl
Jandarma Alayı, Nevşehir
Jandarma Komando Taburu
ve Ankara Toplum Polisi
ODTÜ’yü sardı.
5 Mart 1971 – Hedef ODTÜ5 Mart 1971 – Hedef ODTÜ
SBF ve Hacettepe yurtları kapalıydı. Sıra ODTÜ yurtlarına
gelmişti. Bahane hazırdı: “Teröristler 4 Amerikalıyı ODTÜ
yurtlarında saklıyorlar.”
Öğrenci Birliği’ni
temsilen Başkan Erhan
Erdoğmuş ve Başkan
Yardımcısı Akın Dirik ile
ODTÜ-SFK temsilcisi
Tayfun Mater, Albay
Öztoprak ile görüştüler.
Saat 04:30Saat 04:30
Ankara İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Öztoprak ve
yanındakiler 2. Yurt Müdür odasına geldiler. ODTÜ Rektörü
Prof. Erdal İnönü de şehirdeki evinden çağrılmıştı.
Rektör, Öğrenci Birliği temsilcilerinin de toplantıda
bulunmasını istedi.
Albay Öztoprak bu isteği olumlu karşıladı.
Öğrenci temsilcileri, ODTÜ’nün jandarma bölgesinde
olduğunu, aramanın jandarma tarafından yapılmasında
sakınca olmadığını belirttiler.
Hacettepe, SBF ve İTÜ yurt baskınları sırasında polisin
olumsuz ve güvenilmez tavrını bilen öğrenciler, polisin
yurtlara sokulmamasını istediler.
Ancak telefonla aradığı
İçişleri Bakanı,
“öğrencilerin hiçbir
talebinin
karşılanmamasını”
söyledi.
Polisin SBF ve Hacettepe yurtlarına baskın yöntemini bilen
öğrenciler, yurtların girişlerine barikatlar yığmış, çatılara
yiyecek taşımışlardı. Öğrencilerin çoğu çatılara çıkmıştı.
Albay Öztoprak askerlerinin yanına, Öğrenci Birliği
temsilcileri de 2. yurdun çatısına döndüler. Tedirgin bir
bekleyiş başlamıştı.
Bir el silah sesi duyuldu. Arkasından binlerce makinalı
tüfeğin takırtısı başladı.
“Sağ baldırımın arkasında hafif
bir darbe hissettim. Bir çakıl taşı
atılmış gibi. Elimi uzattım ve
bacağımın kanadığını gördüm.
Sürünerek güvenli bir yere doğru
gitmeye çalıştım...”
Saat 06:30Saat 06:30
O saatlerin tanığı öğrenciler, yaşadıklarını anlatıyor...
“Aynı anda ardarda üç ses
duyduk: İnce bir tık, güçlü bir
tok ve tiz, madeni bir ses. Bir
mermi pencereden camı
dağıtmadan girmiş, koridorla
odaları ayıran duvarı delip
odadaki ranzanın köşebentini
yarmıştı. Saçlarımız diken
diken kendimizi yere attık...”
“Pencereden askerlere bakıyordum. Oda arkadaşım, ‘ateş
ediyorlar’ dedi. Ben, ‘manevra mermisi kullanıyorlardır’ diye
bilgiçlik yaptım.
Derken koridordan bağrışmalar geldi. Bir mermi beton kolona
isabet etmiş, derin bir oyuk açmıştı. O zaman durumun
ciddiyetini anladık. Pencereyi kapattık. Yatakları pencere
kenarına ittik.
Korkmaya başlamıştık...”
“Çatışma başladığında o dönemin tek kız yurdu olan
5. Yurdun çatısındaydık. Askerlerin cam ağaçları altında
mevzilenmelerini yukarıdan ilgi ve merakla izlemiştik.
Gerçek mermi kullanılacağını pek de aklımızdan
geçirmiyorduk. Ta ki, 6. Yurdun çatısında Erdal Şener'in
vurulduğunu ve yukarıda dolaşan helikopterin kendisini
alması için gösterilen yoğun çabaları görünceye kadar.
Çatışmanın sonraki kısmında çatıdaki küçük kapalı alana
sığındık ...”
“Nevşehir Komando Birliğinden geldik. Elimize bir torba mermi
verip ilerideki ışıklı binalara ateş etmemizi söylediler. İçeride
öğrenci olduğunu bilsek ateş eder miydik, aramızda kardeşi
üniversite öğrencisi olanlar da vardı.”
Bir er, olayı gazetecilere şöyle anlatıyordu:
Bu arada Albay Mehmet Öztoprak kalp krizi geçirmiş, kumanda
bir başkasına devredilmişti. Yeni komutan, öğrenciler teslim
olmazsa havan topu ateşine başlayacağını söylüyordu.
“Dev-Genç’in kararıdır: Askerin arama yapmasına izin
verilecektir.”
Saat 11:00Saat 11:00
ODTÜ-SFK temsilcisi Tayfun Mater, elinde beyaz bir bez
sallayarak yurttan çıktı. Ateş durdu.
Kimi yurtlarda öğrenciler teslim olunmasına karşı çıkarak
çatılardan slogan atmaya başladılar.
Ateşin durması üzerine öğrenciler yurtlardan çıkmaya
başlamıştı.
Askeri bir araç yurtların ortasına yanaştı. Öğrenci
temsilcileriyle görüştüler. Öğrenciler, yurtların boşalmakta
olduğunu belirterek, askerin çekilmesini istediler. Yanıt netti:
“Bütün yurtlar boşalmadan buradan tek kişiyi çıkartmam.”
Araç uzaklaştı...
Dev-Genç Yürütme Komitesi üyelerinden Cemal Selmanpakoğlu
elindeki megafonla yurtlara seslendi:
”Ateşe tekrar başladığında benim de içinde bulunduğum
yaklaşık 70, 80 kişilik bir grup bahçedeydik. Can havli ile
kendimi en yakındaki 2. yurda attım...”
Saat 13:00Saat 13:00
Ateş ikinci kez başladı. Birincisinden şiddetliydi.
”Oda arkadaşımla pencereden dışarıyı seyrederken
yanımızdaki yurdun çalışma odasından hemen içeri girmemiz
yönünde bir uyarı duyduk ve ateşin tekrar başlaması ile
kendimizi ancak koridora atabildik. Koridor, bir belediye
otobüsü gibi tıklım tıklımdı.
Burada hatırladığım, kapılardan geçen mermilerden
korunmak icin sırtımızı duvara dayayarak beklediğimiz
sırada duyduğumuz endişe ve korkudur.”
“Öğle saatlerinde inanılmaz şiddette bir ateş başladı.
Mermiler sanki yağmur gibi yağıyordu. Bir dolabın arkasına
boylu boyunca uzandım. Kıpırdamanın imkanı yoktu...”
6. Yurdun çatısından olayları izleyen Erdal Şener isimli
öğrenci yaralanmıştı. Çatıların üzerinde dönüp duran polis
helikopterlerinden yardım istendi, ancak “Deniz Gezmiş’ler
kaçacak” diye yardım edilmedi ve Erdal Şener kan
kaybından öldü.
Jandarma er Mevlut Meriç de miğferini delip başına
saplanan kurşunla hayatını kaybetmişti. Sonraları, yurt
çatısından atılan tabanca kurşununun yüzlerce metre
ötedeki askerin miğferini nasıl olup da delebildiği
tartışılacaktı.
Olayın üçüncü kurbanı, merakla ODTÜ arazisine
yaklaşarak seken bir kurşunla ölen MTA aşçısı Aziz Yalta
olmuştu.
İkinci ateş, yarım saat kadar sürdü. Yurtların duvarları
delik deşik olmuştu.
Öğrenciler yurtları boşalttılar, stadyumda toplandılar.
Saat 14:00Saat 14:00
2. Yurt perceresinden beyaz çarşaf sarkıtıldı. Ateş yeniden
durdu.
Stadyuma polis kordonu arasında alınmakta olan öğrenciler,
parkalarına, bıyıklarına veya yüz ifadelerine göre sıradan
alınıyor, emniyete götürülmek üzere cemselere bindiriliyordu.
“Yurtlar boşaltılırken kimi arkadaşlar tanınmamak için, telaşla
bıyıklarını kesiyorlardı. Polis kordonundan geçerken beni ve
birkaç arkadaşımı ayırdılar. Cemseye bindirildik ve şehir
merkezine doğru hareket ettik.
Balgat köprüsünün
oraya geldiğimizde
bir arkadaş, sanki
servisteymiş gibi
polislere seslendi:
‘Balgat’ta inecek var!’
Ortamı unutup
gülmeye başladık.”
Tutuklanmasına gerek görülmeyenlerden erkek öğrenciler spor
salonuna, kız öğrenciler ise yurtlara gönderildi.
“Yurda gidişimde hatırladığım, ortalığı sarmış olan barut
kokusudur. Hiçbir eşyamızı almamıza izin vermeden yurdu terk
etmemizi istemişlerdi. Alabildiğim tek eşyam, ikinci çatışma
başlangıcında odadan çıkarken alt ranzada bıraktığım ve
içinden kurşun geçmiş olan kabanımdı. Hala saklarım...”
” 5 Mart günü akşama kadar stadyumda kaldıktan sonra
kapalı spor salonuna alındık. Burada Rektörlükten
gönderilen peynir, zeytin, sosisli sandviç gibi şeylerle
akşamı idare ettik. Bu noktada bir itirafta bulunayım:
Konya'dan gelen bir "gariban" olarak hayatımda ilk kez
burada sosis yedim!”
Saat 17:30Saat 17:30
Yaralılar Jandarma ve ODTÜ sağlık araçlarıyla hastaneye
taşınmıştı.
“O gün, bacağımda kurşun olduğu ve ameliyata alınacağım
söylendi. Sonradan öğrendiğime göre, bacağımdaki bir kurşun
çekirdeğinin tamamı değil, yalnızca bir parçası imiş.
Bu, şu anlama geliyor:
Çentikli kurşun
kullanmışlar. Yani, halk
arasında domdom kurşunu
denilenden. Kullanımı
yasal değil.”
Kafeteryada düzenlenen “savcılık bürosu” tek tek öğrencilerin
ifadesini aldı. Ardından öğrenciler üçlü amfiye dolduruldu.
“Geceyi üçlü amfide geçireceğimizi sanarak bazı hazırlıklara
başlamıştık ki geceyarısı ‘et arabaları’ ile Kızılay'a
götürüleceğimiz söylendi.
6 Mart 19716 Mart 1971
Bunun üzerine
öğrenciler direnişe
geçti. ‘Gecenin bu
saatinde Kızılay'da
faşistlerin saldırısına
uğrarız’ denilerek
askerin isteğine karşı
çıkıldı.
‘Taraflar arasında’ yapılan görüşmelerden sonra Kızılay'a
askerin ‘eskort’luğunda gitmemiz kararlaştırıldı!”
Yurtlar didik didik aranmış, Deniz Gezmiş ve kaçırılan
Amerikalılara ilişkin hiçbirşey bulunamamıştı.
Ankara Cumhuriyet
Savcısı Fazıl Alp’e
göre kaçaklar,
ODTÜ’deki yeraltı
tesisat galerilerinde
saklanıyorlardı.
7 Mart 19717 Mart 1971
Galerilerin mimarı Behruz Çinici’nin görüşlerine başvuruldu.
Bu arada yurtlardaki
aramalarda ele geçen
5 tabancanın yanı
sıra ODTÜ orman
memurlarının 9 av
tüfeğine de “balistik
inceleme” için el
konulmuştu.
Deniz Gezmiş ve arkadaşları, ABD’li askerleri serbest
bırakmışlardı. Ancak kendileri yakalanamamıştı.
8 Mart 19718 Mart 1971
Bir günah
keçisi mutlaka
bulunmalıydı.
Savcılık,
ODTÜ
yetkilileri
hakkında
soruşturma
açtı.
9 Mart 19719 Mart 1971
ODTÜ Akademik Konseyi bir bildiri yayınladı:
“Son olaylar Türk Gençliği ile Türk Silahlı Kuvvetlerini karşı
karşıya getirmek için bir tertiptir.”
10 Mart 197110 Mart 1971
Mütevelli Heyet Akademik Konseyi lağvetti. Gerekçe:
“Akademik Konsey politik davranışlar içindedir.”
Rektör Prof. Erdal İnönü bu karar üzerine istifa etti.
İstifası Mütevelli Heyet tarafından kabul edildi.
11 Mart 197111 Mart 1971
Akademik Konsey üyeleri, Fakülte Dekanları ve Bölüm
Başkanları, yayınladıkları ortak bildiride Mütevelli Heyet’in
bu kararının yasa dışı olduğunu belirttiler.
... ve 12 Mart 1971... ve 12 Mart 1971
Başbakan Süleyman Demirel istifa etti.
Silahlı Kuvvetler 12 Mart Muhtırası’nı verdiler:
“Yeni bir hükümet kurulmazsa ordu yönetime el koyacaktır.”
Prof. Dr. Nihat Erim başbakanlığında “yeni hükümet”
kuruldu. Ancak bu, ordunun yargıya ve yasamaya el
koymasına engel oluşturmayacak, Türkiye, 12 Mart
Girdabı’na girecekti...
“Bu hareket, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni ortadan
kaldırmayı amaçlayan düşüncenin başlangıcıdır.”
O günleri yaşamış bir ODTÜ’lüdenO günleri yaşamış bir ODTÜ’lüden
“gençlere kıssadan hisse”“gençlere kıssadan hisse”
“Siyasetle ilgilenmek, herşeyden önce vatandaşlık görevidir.
Bu anılarımız sizleri siyaset ile ilgilenmekten
uzaklaştırmasın.
Siyasette uzlaşmaz tavırlara karşı her zaman dikkatli olun.
Siyasetin haklı, açık, kitlesel ve demokratik olanı;
kışkırtmalara kapalıdır.”
ODTÜ yurtlarına yapılan baskın ve o gün olanlar 12ODTÜ yurtlarına yapılan baskın ve o gün olanlar 12
Mart muhtırası hazırlıklarının parçası mıydı,Mart muhtırası hazırlıklarının parçası mıydı,
bilinmez...bilinmez...
Ama 5 Mart 1971, ODTÜ tarihinde önemli birAma 5 Mart 1971, ODTÜ tarihinde önemli bir
sayfadır.sayfadır.
Bu sunu, arşivlerimizdeki belgelerdenBu sunu, arşivlerimizdeki belgelerden
ODTÜ’nün 50. kuruluş yıldönümündeODTÜ’nün 50. kuruluş yıldönümünde
ODTÜ öğrenci belleğine katkıODTÜ öğrenci belleğine katkı
amacıyla hazırlanmıştır.amacıyla hazırlanmıştır.
Hazırlayanlar
Levent TOSUN (Makina Müh. ’70)
Nermin FENMEN (Kimya Müh. ’80)
Müzik: Moğollar, “Dörde Özlem”
5 Mart 2006, Ankara
1956 – 2006
ODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı
bellek dizisi - 3

More Related Content

Viewers also liked (14)

Bu sehristambulki(1)
Bu sehristambulki(1)Bu sehristambulki(1)
Bu sehristambulki(1)
 
Bellek dizisi 4
Bellek dizisi 4Bellek dizisi 4
Bellek dizisi 4
 
50momentos
50momentos50momentos
50momentos
 
Art of photography igor zenin..
Art of photography igor zenin..Art of photography igor zenin..
Art of photography igor zenin..
 
Bellek dizisi 2
Bellek dizisi 2Bellek dizisi 2
Bellek dizisi 2
 
Bellek dizisi 1
Bellek dizisi 1Bellek dizisi 1
Bellek dizisi 1
 
Od inżyniera do designera
Od inżyniera do designeraOd inżyniera do designera
Od inżyniera do designera
 
Photos magnifique
Photos magnifiquePhotos magnifique
Photos magnifique
 
Od designera do front-end developera.
Od designera do front-end developera.Od designera do front-end developera.
Od designera do front-end developera.
 
Aula01 - Cabeamento
Aula01 - CabeamentoAula01 - Cabeamento
Aula01 - Cabeamento
 
Aula01 - POO
Aula01 - POOAula01 - POO
Aula01 - POO
 
Rif mass
Rif massRif mass
Rif mass
 
Aula02
Aula02Aula02
Aula02
 
Aula03
Aula03Aula03
Aula03
 

Bellek dizisi 3

  • 1. 1956 – 20061956 – 2006 ODTÜ’nün kuruluşununODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı50. yılı bellek dizisi - 3bellek dizisi - 3
  • 2. 5 Mart 19715 Mart 1971 ODTÜ Yurtlarına BaskınODTÜ Yurtlarına Baskın
  • 3. Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam? 19 Aralık 1970’de Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu (SDDF) “Silahı Bırak” haftası düzenledi. 1970’in son aylarına girildiğinde Türkiye’yi “sağcı” ve “solcu” söylemleriyle bölmeye yönelik kışkırtmalar artmıştı. Dev-Genç, “can güvenliğinin olmadığı bir ortamda çağrıyı zamansız bulduğundan” uymayacağını açıkladı.
  • 4. Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam? “Silahı Bırak” haftası devam ederken Ankara’da Dev-Genç Yürütme Komitesi üyelerinden Nail Karaçam öldürüldü. 23 Aralık 1970 günü, iki yıl önce yayınlanan bir bildiri gerekçe gösterilerek SDDF ve Federasyona bağlı 58 Dernek (bu arada ODTÜ SDD), kapatılıyordu. Sanki gençlerin bir iç savaş ortamına sürüklenmesi teşvik ediliyordu.
  • 5. Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam? 1971’in ilk aylarına gelindiğinde üniversite gençliği açıkça hedef alınmıştı. Üniversite yurtları basılıyor, öğrenciler dövülüyor, gözaltına alınıyordu. Sadece öğrenciler değil, öğretim üyelerine de saldırılar artmıştı. ODTÜ Rektörü Erdal İnönü’nün ve Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğretim üyelerinden Mümtaz Soysal ile Uğur Alacakaptan’ın evleri bombalandı. 24 Ocak 1971’de SBF öğrenci yurdu polis tarafından basıldı. Yurt harabeye döndü, 307 öğrenci gözaltına alındı. 19 Şubat 1971’de Hacettepe Üniversitesi yurtlarına gelen polis, yurtları boşalttı, Üniversite, senato tarafından kapatıldı.
  • 6. Nasıl bir ortam?Nasıl bir ortam? Eğitim-öğretim ortamını başarıyla sürdüren ODTÜ ve Rektörü Erdal İnönü yıpratılmak isteniyordu. Bu sükunet ara ara, gazetelerde ODTÜ’nün silah yuvası olduğu, Yalıncak Köyü’nde atış talimleri yapıldığı, aranan kaçakların ODTÜ’de gizlendiğine ilişkin gerçekdışı haberlerle bozulmak isteniyordu. Diğer üniversitelerde olaylar, eylemler, baskınlar sürerken Ankara’da eğitimini kesintilerle de olsa sürdürmeye çalışan tek üniversite ODTÜ idi.
  • 7. Süreç içerisinde önce kendi akademik sorunlarını sorgulayan yüksek öğrenim gençliği, üniversite sorunlarının ülkenin sorunlarından, ülke sorunlarının da dünya sorunlarından ayrı olmadığını; Bu arada gençlik örgütlenmiş...Bu arada gençlik örgütlenmiş... 1969’da Dev-Genç adını alan Fikir Kulüpleri Federasyonu geniş öğrenci kitlelerince benimsenen güçlü bir öğrenci örgütü haline gelmişti. ... ve Dev-Genç kurulmuştu.... ve Dev-Genç kurulmuştu. bağımsızlık ve demokrasi için mücadele verilmeden ne ülke sorunlarının, ne de üniversite sorunlarının çözülemeyeceğini kavramıştı.
  • 8. THKO 11 Ocak 1971 tarihinde İş Bankası Emek şubesini soyarak harekete geçti. THKO oluşuyor...THKO oluşuyor... Ancak örgütlenme yöntemi konusunda farklı görüşler vardı. 1969’un sonlarında Deniz Gezmiş ve arkadaşları, devrimci mücadeleyi “öğrenci hareketi” olma noktasından “halk örgütlenmesine” taşıyacak, bu uğurda ölümü göze alacak inançlı ve yürekli kadrolardan oluşacak bir “örgüt” oluşturmaya karar verdiler ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu-THKO’yu oluşturdular. ... ve eylemlere başlıyor.... ve eylemlere başlıyor. 15 Şubat 1971’de Amerikalı bir çavuşu Balgat'taki Amerikan üssünden kaçırdı. Çavuş ertesi gün Bahçelievler’de serbest bırakıldı.
  • 9. Anadolu Ajansı'na gelen silahlı üç kişi, THKO adına kaçırılan dört ABD'linin iade koşullarını açıklıyorlardı: - 400 bin dolar fidye, - Tutuklu tüm devrimcilerin salıverilmesi, - THKO'nun amaçlarını açıklayan bir bildirinin radyodan ilanı. Eğer koşullar kabul edilmezse, dört Amerikalı 36 saat içinde öldürülecekti. 4 Mart 1971 – 4 Amerikalı kaçırılıyor4 Mart 1971 – 4 Amerikalı kaçırılıyor 4 Mart 1971 günü, NATO'nun Ankara – Gölbaşı yolu- Kepekli Boğazı'ndaki Elektronik Taburu'nda görevli ABD'li 4 asker kaçırıldı.
  • 10. 5 Mart sabahı saat 04:00’de Ankara İl Jandarma Alayı, Nevşehir Jandarma Komando Taburu ve Ankara Toplum Polisi ODTÜ’yü sardı. 5 Mart 1971 – Hedef ODTÜ5 Mart 1971 – Hedef ODTÜ SBF ve Hacettepe yurtları kapalıydı. Sıra ODTÜ yurtlarına gelmişti. Bahane hazırdı: “Teröristler 4 Amerikalıyı ODTÜ yurtlarında saklıyorlar.”
  • 11. Öğrenci Birliği’ni temsilen Başkan Erhan Erdoğmuş ve Başkan Yardımcısı Akın Dirik ile ODTÜ-SFK temsilcisi Tayfun Mater, Albay Öztoprak ile görüştüler. Saat 04:30Saat 04:30 Ankara İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Öztoprak ve yanındakiler 2. Yurt Müdür odasına geldiler. ODTÜ Rektörü Prof. Erdal İnönü de şehirdeki evinden çağrılmıştı. Rektör, Öğrenci Birliği temsilcilerinin de toplantıda bulunmasını istedi.
  • 12. Albay Öztoprak bu isteği olumlu karşıladı. Öğrenci temsilcileri, ODTÜ’nün jandarma bölgesinde olduğunu, aramanın jandarma tarafından yapılmasında sakınca olmadığını belirttiler. Hacettepe, SBF ve İTÜ yurt baskınları sırasında polisin olumsuz ve güvenilmez tavrını bilen öğrenciler, polisin yurtlara sokulmamasını istediler. Ancak telefonla aradığı İçişleri Bakanı, “öğrencilerin hiçbir talebinin karşılanmamasını” söyledi.
  • 13. Polisin SBF ve Hacettepe yurtlarına baskın yöntemini bilen öğrenciler, yurtların girişlerine barikatlar yığmış, çatılara yiyecek taşımışlardı. Öğrencilerin çoğu çatılara çıkmıştı. Albay Öztoprak askerlerinin yanına, Öğrenci Birliği temsilcileri de 2. yurdun çatısına döndüler. Tedirgin bir bekleyiş başlamıştı.
  • 14. Bir el silah sesi duyuldu. Arkasından binlerce makinalı tüfeğin takırtısı başladı. “Sağ baldırımın arkasında hafif bir darbe hissettim. Bir çakıl taşı atılmış gibi. Elimi uzattım ve bacağımın kanadığını gördüm. Sürünerek güvenli bir yere doğru gitmeye çalıştım...” Saat 06:30Saat 06:30 O saatlerin tanığı öğrenciler, yaşadıklarını anlatıyor...
  • 15. “Aynı anda ardarda üç ses duyduk: İnce bir tık, güçlü bir tok ve tiz, madeni bir ses. Bir mermi pencereden camı dağıtmadan girmiş, koridorla odaları ayıran duvarı delip odadaki ranzanın köşebentini yarmıştı. Saçlarımız diken diken kendimizi yere attık...” “Pencereden askerlere bakıyordum. Oda arkadaşım, ‘ateş ediyorlar’ dedi. Ben, ‘manevra mermisi kullanıyorlardır’ diye bilgiçlik yaptım. Derken koridordan bağrışmalar geldi. Bir mermi beton kolona isabet etmiş, derin bir oyuk açmıştı. O zaman durumun ciddiyetini anladık. Pencereyi kapattık. Yatakları pencere kenarına ittik. Korkmaya başlamıştık...”
  • 16. “Çatışma başladığında o dönemin tek kız yurdu olan 5. Yurdun çatısındaydık. Askerlerin cam ağaçları altında mevzilenmelerini yukarıdan ilgi ve merakla izlemiştik. Gerçek mermi kullanılacağını pek de aklımızdan geçirmiyorduk. Ta ki, 6. Yurdun çatısında Erdal Şener'in vurulduğunu ve yukarıda dolaşan helikopterin kendisini alması için gösterilen yoğun çabaları görünceye kadar. Çatışmanın sonraki kısmında çatıdaki küçük kapalı alana sığındık ...”
  • 17. “Nevşehir Komando Birliğinden geldik. Elimize bir torba mermi verip ilerideki ışıklı binalara ateş etmemizi söylediler. İçeride öğrenci olduğunu bilsek ateş eder miydik, aramızda kardeşi üniversite öğrencisi olanlar da vardı.” Bir er, olayı gazetecilere şöyle anlatıyordu: Bu arada Albay Mehmet Öztoprak kalp krizi geçirmiş, kumanda bir başkasına devredilmişti. Yeni komutan, öğrenciler teslim olmazsa havan topu ateşine başlayacağını söylüyordu.
  • 18. “Dev-Genç’in kararıdır: Askerin arama yapmasına izin verilecektir.” Saat 11:00Saat 11:00 ODTÜ-SFK temsilcisi Tayfun Mater, elinde beyaz bir bez sallayarak yurttan çıktı. Ateş durdu. Kimi yurtlarda öğrenciler teslim olunmasına karşı çıkarak çatılardan slogan atmaya başladılar. Ateşin durması üzerine öğrenciler yurtlardan çıkmaya başlamıştı. Askeri bir araç yurtların ortasına yanaştı. Öğrenci temsilcileriyle görüştüler. Öğrenciler, yurtların boşalmakta olduğunu belirterek, askerin çekilmesini istediler. Yanıt netti: “Bütün yurtlar boşalmadan buradan tek kişiyi çıkartmam.” Araç uzaklaştı... Dev-Genç Yürütme Komitesi üyelerinden Cemal Selmanpakoğlu elindeki megafonla yurtlara seslendi:
  • 19. ”Ateşe tekrar başladığında benim de içinde bulunduğum yaklaşık 70, 80 kişilik bir grup bahçedeydik. Can havli ile kendimi en yakındaki 2. yurda attım...” Saat 13:00Saat 13:00 Ateş ikinci kez başladı. Birincisinden şiddetliydi. ”Oda arkadaşımla pencereden dışarıyı seyrederken yanımızdaki yurdun çalışma odasından hemen içeri girmemiz yönünde bir uyarı duyduk ve ateşin tekrar başlaması ile kendimizi ancak koridora atabildik. Koridor, bir belediye otobüsü gibi tıklım tıklımdı. Burada hatırladığım, kapılardan geçen mermilerden korunmak icin sırtımızı duvara dayayarak beklediğimiz sırada duyduğumuz endişe ve korkudur.” “Öğle saatlerinde inanılmaz şiddette bir ateş başladı. Mermiler sanki yağmur gibi yağıyordu. Bir dolabın arkasına boylu boyunca uzandım. Kıpırdamanın imkanı yoktu...”
  • 20. 6. Yurdun çatısından olayları izleyen Erdal Şener isimli öğrenci yaralanmıştı. Çatıların üzerinde dönüp duran polis helikopterlerinden yardım istendi, ancak “Deniz Gezmiş’ler kaçacak” diye yardım edilmedi ve Erdal Şener kan kaybından öldü. Jandarma er Mevlut Meriç de miğferini delip başına saplanan kurşunla hayatını kaybetmişti. Sonraları, yurt çatısından atılan tabanca kurşununun yüzlerce metre ötedeki askerin miğferini nasıl olup da delebildiği tartışılacaktı. Olayın üçüncü kurbanı, merakla ODTÜ arazisine yaklaşarak seken bir kurşunla ölen MTA aşçısı Aziz Yalta olmuştu. İkinci ateş, yarım saat kadar sürdü. Yurtların duvarları delik deşik olmuştu.
  • 21. Öğrenciler yurtları boşalttılar, stadyumda toplandılar. Saat 14:00Saat 14:00 2. Yurt perceresinden beyaz çarşaf sarkıtıldı. Ateş yeniden durdu.
  • 22. Stadyuma polis kordonu arasında alınmakta olan öğrenciler, parkalarına, bıyıklarına veya yüz ifadelerine göre sıradan alınıyor, emniyete götürülmek üzere cemselere bindiriliyordu. “Yurtlar boşaltılırken kimi arkadaşlar tanınmamak için, telaşla bıyıklarını kesiyorlardı. Polis kordonundan geçerken beni ve birkaç arkadaşımı ayırdılar. Cemseye bindirildik ve şehir merkezine doğru hareket ettik. Balgat köprüsünün oraya geldiğimizde bir arkadaş, sanki servisteymiş gibi polislere seslendi: ‘Balgat’ta inecek var!’ Ortamı unutup gülmeye başladık.”
  • 23. Tutuklanmasına gerek görülmeyenlerden erkek öğrenciler spor salonuna, kız öğrenciler ise yurtlara gönderildi. “Yurda gidişimde hatırladığım, ortalığı sarmış olan barut kokusudur. Hiçbir eşyamızı almamıza izin vermeden yurdu terk etmemizi istemişlerdi. Alabildiğim tek eşyam, ikinci çatışma başlangıcında odadan çıkarken alt ranzada bıraktığım ve içinden kurşun geçmiş olan kabanımdı. Hala saklarım...” ” 5 Mart günü akşama kadar stadyumda kaldıktan sonra kapalı spor salonuna alındık. Burada Rektörlükten gönderilen peynir, zeytin, sosisli sandviç gibi şeylerle akşamı idare ettik. Bu noktada bir itirafta bulunayım: Konya'dan gelen bir "gariban" olarak hayatımda ilk kez burada sosis yedim!” Saat 17:30Saat 17:30
  • 24. Yaralılar Jandarma ve ODTÜ sağlık araçlarıyla hastaneye taşınmıştı. “O gün, bacağımda kurşun olduğu ve ameliyata alınacağım söylendi. Sonradan öğrendiğime göre, bacağımdaki bir kurşun çekirdeğinin tamamı değil, yalnızca bir parçası imiş. Bu, şu anlama geliyor: Çentikli kurşun kullanmışlar. Yani, halk arasında domdom kurşunu denilenden. Kullanımı yasal değil.”
  • 25. Kafeteryada düzenlenen “savcılık bürosu” tek tek öğrencilerin ifadesini aldı. Ardından öğrenciler üçlü amfiye dolduruldu. “Geceyi üçlü amfide geçireceğimizi sanarak bazı hazırlıklara başlamıştık ki geceyarısı ‘et arabaları’ ile Kızılay'a götürüleceğimiz söylendi. 6 Mart 19716 Mart 1971 Bunun üzerine öğrenciler direnişe geçti. ‘Gecenin bu saatinde Kızılay'da faşistlerin saldırısına uğrarız’ denilerek askerin isteğine karşı çıkıldı. ‘Taraflar arasında’ yapılan görüşmelerden sonra Kızılay'a askerin ‘eskort’luğunda gitmemiz kararlaştırıldı!”
  • 26. Yurtlar didik didik aranmış, Deniz Gezmiş ve kaçırılan Amerikalılara ilişkin hiçbirşey bulunamamıştı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Fazıl Alp’e göre kaçaklar, ODTÜ’deki yeraltı tesisat galerilerinde saklanıyorlardı. 7 Mart 19717 Mart 1971
  • 27. Galerilerin mimarı Behruz Çinici’nin görüşlerine başvuruldu. Bu arada yurtlardaki aramalarda ele geçen 5 tabancanın yanı sıra ODTÜ orman memurlarının 9 av tüfeğine de “balistik inceleme” için el konulmuştu.
  • 28. Deniz Gezmiş ve arkadaşları, ABD’li askerleri serbest bırakmışlardı. Ancak kendileri yakalanamamıştı. 8 Mart 19718 Mart 1971 Bir günah keçisi mutlaka bulunmalıydı. Savcılık, ODTÜ yetkilileri hakkında soruşturma açtı.
  • 29. 9 Mart 19719 Mart 1971 ODTÜ Akademik Konseyi bir bildiri yayınladı: “Son olaylar Türk Gençliği ile Türk Silahlı Kuvvetlerini karşı karşıya getirmek için bir tertiptir.” 10 Mart 197110 Mart 1971 Mütevelli Heyet Akademik Konseyi lağvetti. Gerekçe: “Akademik Konsey politik davranışlar içindedir.” Rektör Prof. Erdal İnönü bu karar üzerine istifa etti. İstifası Mütevelli Heyet tarafından kabul edildi.
  • 30. 11 Mart 197111 Mart 1971 Akademik Konsey üyeleri, Fakülte Dekanları ve Bölüm Başkanları, yayınladıkları ortak bildiride Mütevelli Heyet’in bu kararının yasa dışı olduğunu belirttiler. ... ve 12 Mart 1971... ve 12 Mart 1971 Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Silahlı Kuvvetler 12 Mart Muhtırası’nı verdiler: “Yeni bir hükümet kurulmazsa ordu yönetime el koyacaktır.” Prof. Dr. Nihat Erim başbakanlığında “yeni hükümet” kuruldu. Ancak bu, ordunun yargıya ve yasamaya el koymasına engel oluşturmayacak, Türkiye, 12 Mart Girdabı’na girecekti... “Bu hareket, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni ortadan kaldırmayı amaçlayan düşüncenin başlangıcıdır.”
  • 31. O günleri yaşamış bir ODTÜ’lüdenO günleri yaşamış bir ODTÜ’lüden “gençlere kıssadan hisse”“gençlere kıssadan hisse” “Siyasetle ilgilenmek, herşeyden önce vatandaşlık görevidir. Bu anılarımız sizleri siyaset ile ilgilenmekten uzaklaştırmasın. Siyasette uzlaşmaz tavırlara karşı her zaman dikkatli olun. Siyasetin haklı, açık, kitlesel ve demokratik olanı; kışkırtmalara kapalıdır.” ODTÜ yurtlarına yapılan baskın ve o gün olanlar 12ODTÜ yurtlarına yapılan baskın ve o gün olanlar 12 Mart muhtırası hazırlıklarının parçası mıydı,Mart muhtırası hazırlıklarının parçası mıydı, bilinmez...bilinmez... Ama 5 Mart 1971, ODTÜ tarihinde önemli birAma 5 Mart 1971, ODTÜ tarihinde önemli bir sayfadır.sayfadır.
  • 32. Bu sunu, arşivlerimizdeki belgelerdenBu sunu, arşivlerimizdeki belgelerden ODTÜ’nün 50. kuruluş yıldönümündeODTÜ’nün 50. kuruluş yıldönümünde ODTÜ öğrenci belleğine katkıODTÜ öğrenci belleğine katkı amacıyla hazırlanmıştır.amacıyla hazırlanmıştır. Hazırlayanlar Levent TOSUN (Makina Müh. ’70) Nermin FENMEN (Kimya Müh. ’80) Müzik: Moğollar, “Dörde Özlem” 5 Mart 2006, Ankara 1956 – 2006 ODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı bellek dizisi - 3