SlideShare a Scribd company logo
1 of 10
Download to read offline
Türkiye İktisat Tarihi (1908­2009)– Korkut Boratav
1) Devrim ve savaş yılları (1908­1922) ;
 Bu dönemin başındaki Osmanlı İmparatorluğu’nu ‘yarı sömürge’ olarak
nitelendirebiliriz.
Osmanlı burjuvazisi sanayide değil, ticarette gelişmişti (dış ticaret), buna
bağlı olarak aracı (komprador) bir özellik taşımaktaydı; ve büyük ölçüde
gayrimüslimlerden oluşmaktaydı.

19.yy’ ın başlarında sanayi devriminin sürükleyici sektörünü oluşturan
tekstil bakımından Osmanlı kendi kendine yetebilmekte iken, yüzyıl sonra iç tüketimin
%80­90’ı ithal malı iplik ve kumaştan sağlanıyordu. ‘Üç beyazlar’ denilen ‘un, şeker ve
pamuk’  tüketimi büyük ölçüde dışarıdan ithal edilen mallarla sağlanmaktaydı.
Kısacası; buğday öğütmek, tütün işlemek ve geleneksel ipekçilikten oluşan
üretim faaliyetleri bütünüyle bugünkü anlamıyla sanayi olmadığından, Osmanlı
ekonomisi büyük ölçüde sanayisiz bir ekonomi  sayılabilir. Toplumun sınai ürün
tüketimi esas olarak ithalat yoluyla karşılanmaktaydı.
Meşrutiyetin ilanından hemen sonra yaygın bir biçimde başlayan grev ve
işçi hareketlerine yönelik ‘Tatil­i Eşgal Kanunu’ çıkarılarak, grev yasaklanmıştır.
Sermaye­emek ilişkilerini yok saymadan , sermaye lehine yapılan bir
düzenlemedir.
Savaş yıllarında dış ticaret büyük bir sekteye uğradı. Bu nedenle Anadolu
çiftçisi, metropoller için üretmeye başladı. Anadolu’dan İstanbul’a hububat sevki,
savaş yıllarının en karlı faaliyeti olarak ortaya çıktı.
Kapitülasyonların tek yönlü olarak kaldırılması da savaş yıllarında
gerçekleşmiştir.
Anadolu bozkırlarının geçimlik üretime mahkum kıldığı geniş ve yoksul
köylü kitlesi , on yılı aşkın savaş ve yıkım döneminin en çok sarstığı sınıf olmuştur.
Savaş yıllarının bilinçli ‘zenginleştirme’ politikalarından en çok nasibini alan
grup, siyasi iktidara yakın bağlar kurmayı başarmış Müslüman ticaret burjuvazisiydi.
2) Açık Ekonomi Koşullarında Yeniden İnşa (1923­1929);
Bu dönemin bir önceki dönemden tamamen kopuk olmadığını bir süreklilik
içinde olduğunu gözlüyoruz.
1923 yılında imzalan Lozan Antlaşması, ithal mallarla yerli mallara farklı
oranlarda tüketim ve satış vergileri uygulanmasını önlüyor; sadece devlet tekeline
konu olan mallarda, kamu gelirlerini arttırmak amacıyla daha yüksek bir fiyatlamaya
imkan veriyordu. Bu durumda birçok malın üretimi ve ithalini devlet eline almak
uygun görünüyordu. Fakat bu tekeller daha sonra imtiyazlı yerel ve yabancı
şirketlere devredilmiştir. Devletin sağladığı tekel durumundan yararlanarak yüksek
kazançlar elde eden zümreler olmuştur.
Lozan ile kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Bahsettiğimiz dönem içinde yabancı
sermayeye yönelik ‘kapitüler ayrıcalıklar olmaması şartıyla davetkar’ bir tutum vardır.
Bu tutum, yarı sömürge Osmanlı ekonomisinin mirası olan demiryolu
şebekesinin ve tütün rejisinin millileştirilmesini önlemedi. Demiryolları Cumhuriyet
rejiminin ilk modern ve dinamik devlet işletmeciliği olarak ortaya çıktı.
1923 yılında ‘İzmir İktisat Kongresi’ gerçekleşmiştir. Bu kongre, Milli
Mücadele yıllarında Ankara ile sağlıklı bağlar kuramamış olan İstanbul ve İzmir’in
Türk­Müslüman sermaye çevrelerinin siyasi iktidarla kaynaşmalarında önemli bir ilk
adım olmuştur. Kongrede; genel olarak kalkınmacı, yerli ve yabancı sermayeyi ve
piyasaya dönük çiftçiyi özendirici, ekonomik hayatın denetiminin milli unsurlara
geçmesini kolaylaştırıcı ve ılımlı bir korumacılığı öngören tezlerin ön plana çıktığı
söylenebilir.
1925 yılında ‘aşar’ kaldırılmıştır. Bu sebeple oluşan gelir kaybının 1926
yılından başlayarak dolaylı vergilerdeki artışlarla ve esas olarak şeker ve gazyağının
vergilenmesiyle karşılandığını saptıyoruz.
1923­1929 yılları tarımsal üretimin hızla büyüdüğü bir dönemdir. Savaş ve
yıkım yıllarından sonra ekonominin yeniden inşası, milli hasılanın en büyük kesimini
oluşturan tarımın dinamizmi sayesinde gerçekleşmiştir.
1927 yılında ‘Teşvik­i Sanayi’ kanunu çıkarıldı. Bu kanun sınai yatırımlara ve
işletmelere çok geniş ve cömert muafiyet, imtiyaz ve teşvikler sağlamaktaydı.
Bahsettiğimiz dönemde Türkiye, dünya ekonomisine esas olarak
hammadde ihraç edip, sınai tüketim malı ithal ederek katılmaktaydı.  1923­1929
döneminin anlamlı bir sanayileşme süreci oluşturmadığı söylenebilir.
1929 Türkiye için önemli bir yıldır. Lozan Antlaşması’nın gümrük tarifelerine
koyduğu sınırlama bu yılda son buluyordu; ve Osmanlı’dan kalan borçların ilk taksidi
de bu yıl ödenecekti. Büyük buhranın ortaya çıkması da 1929’u daha önemli bir hale
getirmiştir.
1923­1929 döneminde dış ticaretin milli hasıladaki payı o kadar fazlaydı ki,
sonraki 50 yıl boyunca aşılamadı. Bu dönem ithalatçı ve ihracatçı sermaye grupları
tarafından ‘altın yıllar’ olarak kabul edilir.

3) Korumacı – Devletçi Sanayileşme (1930­1939);
          Bu dönemi; korumacılık ve devletçilik himayesinde ‘İlk Sanayileşme Dönemi’
olarak tanımlayabiliriz.
1929 yılında ortaya çıkan ‘Büyük Buhran’ Türkiye ve diğer azgelişmiş
ülkeleri oldukça etkiledi. Büyük buhran hammadde fiyatlarının sınai fiyatlardan çok
daha fazla düşürmüştür.  Buğday fiyatları 1929’dan 1932’te %68 düşmüştür.
1930’lu yıllar çiftçi nüfusun büyük bir huzursuzluğa sürüklendiği zaman
dilimidir. Tarımsal fiyatlardaki düşüşü engellemek, bir yandan da piyasadaki
oluşabilecek rantların tüccara değil, devlete aktarılmasını sağlamak adına
uygulamalar yapılmıştır. 1932’de Ziraat Bankası’na doğrudan çiftçiden buğday alma
hakkı verilmiştir. 1934’de ‘buğdayı koruma kanunu’ çıkarılmıştır.  1935 yılında Ziraat
Bankası ile ortak yapılan çalışmalarla ‘ çiftçi kredi kooperatifleri’ yasalaşmıştır.
Büyük buhranla oluşan tüm ekonomik durumların, Üçüncü Dünya
ülkelerinde ilk sanayileşme hamlelerinin oluşmasını tetiklediği bir gerçektir.
Bu sanayileşme sürecinin, Türkiye’de kapitalizmin gelişmesine katkıda
bulunduğu söylenebilir. Devletin sanayi lehine uyguladığı fiyat politikaları, özel
şirketler için de geçerliydi. Artan kamu yatırımları devlet ile iş yapan müteahhitler,
ticaret ve küçük sanayi için ek talep ve kazanç demekti. Sonraki yıllarda sivrilecek
pek çok sermaye gruplarının kökeninde 1930’lu yıllarda devlet ihaleleriyle elde
edilen kazançlar yatmaktadır.
1930’lu yıllarda yabancı sermayeye bakışın değiştiğini gözlemleyebiliriz.
Yabancı yatırımların önemli bir kısmı millileştirilmiştir.
Devletçi politikanın en belirleyici yönü; tarım dışındaki tüm alanlarda
devletin asli yatırımcı ve üretici unsur olmasıdır. Devletin sanayi faaliyetleri
1934’den itibaren ‘Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’ içinde programlanmıştır. 1938’de
bu planın yeterli uygulandığı kabul edilmiş, bir sonraki planın yapılması 2. Dünya
Savaşı nedeniyle ertelenmiştir.
Sanayi kesimi, Cumhuriyet tarihinin bundan sonraki hiçbir döneminde 1930­
1939 yıllarının ortalama büyüme hızına ulaşamamıştır.  Bu dönemde ‘dış ticaret açığı’
ortadan kalkmıştır. Dış ticaret dengesinin esas olarak ithalatın yaklaşık yarı yarıya
azaltılmasıyla sağlandığı söylenebilir.

Bu dönemin sonunda Türkiye 3 beyazı (un, şeker, dokuma­pamuk) kendisi
üretebiliyordu.  Yatırım malı ve ara mal üreten modern sanayinin de bu dönemde
kurulduğu bilinmektedir.
Bu dönemde sanayileşmenin finansal yükü öncelikle köylüler (özellikle
buğday üreticileri), ikinci olarak işçi sınıfı tarafından paylaşıldı. Önceki dönemlere
oranla dış ticaret burjuvazisinin de durumu kötüleşti.

4) Bir Kesinti­İkinci Dünya Savaşı (1940­1945) ;
Savaşın öncesinde başlayan planlama çalışmaları ve sınai yatırım
programları, savunma harcamalarının bütçeye hakim olması yüzünden tümüyle
ertelendi.
Bu dönemde azalan üretim ve ithalat koşullarında oluşan darlıklar ile
beraber önlenemeyen enflasyonist baskıları vardı. Bahsettiğimiz dönemde
Türkiye’yi yöneten iki farklı hükümet, bu problemlere farklı yöntemlerle çözüm
bulmaya çalıştı.
Refik Saydam hükümeti; sorunu katı fiyat denetimleri ve tarım ürünlerine
düşük fiyatla el koyarak çözmeyi denedi. Ocak 1940’ta ‘Milli Koruma Kanunu’
çıkarıldı. İşgücünü denetleyen bazı hükümler içermekle beraber; hükümete, özel
işletmelere geçici el koyma, ithalatta ve iç ticarette azami, ihracatta asgari fiyatları
saptama, temel malların vesikayla dağıtılması gibi geniş yetkiler veren bir kanundur.
Buğday, pamuk, şeker pancarı piyasa fiyatının altında satın alınıyor; pamuklu dokuma
ve şeker(vesikalı dağıtım dışında) devlete yüksek karlar sağlayacak fiyatlarla; ekmek
ve kömür ise ucuza kentli nüfusa satılıyordu.
 
Şükrü   Saraçoğlu  hükümeti(1942)  ise;  piyasa  üzerindeki  sıkı  denetim
mekanizmalarını  kaldırma  ya  da  gevşetme  yoluna  gitti.  İlk  olarak  hububat  alım  fiyatı
yükseltildi  ve  ürünün  %25inden  fazlasının  piyasa  fiyatlarından  satımı  için  çiftçi
serbest  bırakıldı.  Buğday  fiyatlarının  %200  ve  %120,  genel  fiyat   düzeyinin  ise  %90
ve  %75  dolaylarında  arttığı  1942  ve  1943  yılları,   savaş  döneminin  en  yüksek
enflasyonunun  yaşandığı  zaman   dilimdir.  Hükümet,  aşırı  kazançlara  ve  enflasyona
karşı  iki  olağanüstü  vergi  almaya  başladı.  Varlık  vergisi,  ticaret  burjuvazisine;
Toprak  Mahsulleri  Vergisi  ise  fazla  tarımsal  kazanç  elde  edenlere  yönelik
çıkarılmıştı.
1940­1945 dönemi tüm üretken sektörlerin ve milli gelirin daraldığı yıllar
olarak tanımlanabilir.
5) Dünya Ekonomisiyle Farklı Bir Eklemlenme Denemesi (1946­1953);
  1946  yılı  hem  siyasi  hem iktisadi bakımdan bir dönüm noktasıdır. 1946 yılı
tek  partili   rejimden,  çok  partili  parlamenter  döneme  geçiş  yılıdır.  Aynı  zamanda
1946;  kapalı,  korumacı,  içe  dönük  ekonomi  politikaların  değiştirildiği,  ithalatın
büyük  ölçüde   arttırıldığı,  dış   açıkların  kronikleşmeye  başladığı,  dolayısıyla   dış
yardım,  kredi  ve  yabancı  sermaye  yatırımlarıyla  ayakta  duran  bir  ekonominin
yerleştiği önemli bir yıldır.
 
1946  yılının  başında  ‘Beş  yıllık  kalkınma  planı’  hazırlanmıştır.  Bu  plan
korumacı­devletçi anlayışın  sürdürülmesini  içermekteydi.  7 Eylül 1946’da 1 Dolar
1.28  Türk  Lirasından,  2.80  ‘e  aniden  yükselmiştir.  Bu  olayın  ardından  dış  yardım
arayışları  başlamıştır.  Önceden  hazırlanan  plan  yerine  ‘Türkiye  Kalkınma  Planı’
hazırlanmıştır. Fakat bu plan da uygulanmamıştır.
 
1946  yılına  250  milyon  dolar  döviz  rezerviyle  giren,  1946  yılında  100  milyon
dolara  yakın  bir  dış ticaret fazlası veren Türkiye’nin dış yardım arama çabaları ve
sonradan   aldığı  yardımlar  mantık  dışı  görünmektedir.  Dış  ticaret  fazlasının
görüldüğü son yıl 1946’ dır.
 
1946­1953  yılları,  tüm  sosyal  grupların  mutlak  durumlarının  ve  yaşam
koşullarının  düzeldiği,  reel  gelirlerinin  arttığı;  buna  karşılık  ücretli­maaşlı
grupların  göreli  durumlarının   gerilediği,  genel   olarak  mülk  gelirlerinin  ve
özellikle  ticaret  sermayesinin  milli  hasıladan  paylarının  arttığı;  geniş  köylü
kitlelerinin  ise  fiyat  hareketleri  nedeniyle  bozulan  bölüşüm  ilişkilerini,  üretim
dinamizmi içinde fazlasıyla telafi edebildikleri bir dönem olma özelliği gösterir.
6)      Tıkanma Ve Yeniden Uyum (1954­1961) ;
1954­1961  yılları,  savaş  sonunun  genişleme  konjonktürünün  ve  liberal  dış
ticaret  politikalarının   son  bulduğu;  ekonominin   göreli  bir   durgunluk  içinde
dalgalanmalara  tabi  olduğu;  ihraç  mallarına  yönelik  talepteki  düşme  ve  dış
kaynakların  belli  bir  düzeyi  aşması  yüzünden  doğan  dış  tıkanmaya  tepki  olarak
ithalat sınırlamalarına girildiği bir dönem olarak nitelendirilebilir.
1954­1961  dönemi,  liberal  bir  dış  ticaret  rejimi  içinde  dış  dengenin
sağlanamayacağının  anlaşıldığı;  bu  nedenle  dış  ticaret  kontrollerine  gidilen;
ancak   ticaret  açıkları  yine  ortadan  kalkmayan  hatta  artık   müzminleşen,  öte
yandan   geniş  kamu  kesiminin  özel  sermaye  birikimiyle  işlevsel   bir  bütünlük
içinde eklemlendiği bir ekonomik yapının yerleştiği yıllardır.
Bu  dönemin  başında  ‘Milli   Koruma  Kanunu’  çıkarılmış  olsa  da,  4  Ağustos
1958’de  Doların  2.2  Türk  Lirasına  yükselmesiyle  gerçekleşen  devalüasyon
sonucunda fiilen uygulanması durdurulmuştur.

7) İçe Dönük, Dışa Bağımlı Genişleme (1962­1976) Ve Yeni Bunalım (1977­1979)
Bu  dönemde  1963’ten  başlayan  üç  tane  ‘Beş  Yıllık  Kalkınma  Planı’
hazırlanmıştır. Ayrıca ‘Devlet Planlama Teşkilatı’ kurulmuştur.
Gelişmiş  kapitalist toplumlardan yayılan  tüketim  normları,  radyo,  buzdolabı,
otomobil,  mutfak  eşyaları  vb.  mallara  karşı etkili bir talep meydana getiriyordu. Dış ticaret
tıkanmaları  geçerliyken,  bu  malların  ithal  edilmesi  serbest  bırakılamazdı.  Bu  mallar, bazı
durumlarda  yabancı  sermayenin  katılımıyla  ülke  içinde  üretildi.  Sözü  edilen endüstrilerin
dönemin  ortasından itibaren burjuvazinin tüketim taleplerine yanıt vermenin ötesinde bir
yaygınlık  kazandığı   söylenebilir.  Bu  sanayileşme  ilk  beş  yıllık  kalkınma  planı  süresince
ithalat  oranını  azalmıştır.  Fakat  sonraki  yıllarda ithalatın arttığı gözlenmektedir. Bu durum
üretimde  gereken  ithal  malların  fazlalığına  ve  ara  malların  üretimine  fazla  yatırım
yapılmamasına bağlanabilir.
Soğuk  harp  koşullarında  Türkiye  Batı  Blok’unun  gözetilen,  hatta  bir  anlamda
iltimaslı  bir  üyesi  olarak  ek  olanaklardan  yararlandırılmıştır.  Bu  etkenler,  Türkiye
ekonomisinin  ithal   bağımlılığının  kronik  bir  hal  almasına  ve  ihracatın  ihmaline  önemli
katkılar yapmıştır.
Oluşan  ekonomik  yapı  içinde,  ekonomik  büyüme,  geniş  halk  kitlelerine  aşağı
yukarı  kesintisiz  reel  gelir  artışıyla  intikal  etmiştir.  Genellikle  her  kesimi  hoşnut eden bu
model, 1971’deki askeri müdahale dönemi sayılmazsa 1977 yılına kadar devam etmiştir.
10  Ağustos  1970’te 1  dolar resmen 9TL’den 15 TL’ye çıkarıldı. 1970­1975 yıllarında,
TL’nin  dış  değeri  düşürülmemiş,  hatta ABD’nin devalüasyona gitmesiyle Dolar 13.5 TL’ye
kadar  düşmüştür.1975­77  arasında  ise  mini  devalüasyonlarla  dolar   17.5  TL’  ye  kadar
çıkarıldı.
Türkiye;  petrol  fiyatlarının  yükselmesiyle  1974  yılından  sonra   tüm  dünyanın
sürüklendiği ekonomik bunalıma, 1977 yılında girmeye başlamıştır.
1958,   1970  yıllarındaki  gibi  istisnai  bir  operasyon  sayılan   devalüasyon  1977’den
itibaren  her   yıl,  gerekirse  birkaç  kez  başvurulabilecek  olağan   bir  ayarlama  haline
gelmişti.

8) Sermayenin Karşı Saldırısı (1980­1988) ;
1979  yılında  ülkenin  siyasi  durumu  çok  karışıktı.  Ecevit  istifa  etmişti  ve  yerini
Demirel’e   bırakmıştı.  İstikrar  programı  düzenleme  görevi  de  Turgut  Özal’a  verilmişti.  T.
Özal  80’li  yıllar  boyunca  iktisadi  politikaların  belirlenmesinde  başrolü  üstlenmiştir.
(Başbakanlık   müsteşarı,  başbakan  yardımcısı,  ANAP  Genel  Başkanı,  Başbakan)  1979
yılının  son  günlerinde  ’24   Ocak  Kararları’nı  hazırlamıştır.  Bu  rapordaki  ilginç  bir  sav;
Türkiye’nin  bu  derece  yüksek  ücretlerle  ihracat  yapamayacağı;  dolayısıyla  ayakta
duramayıp  batacağıydı.  ‘4  Ocak  1980’de  uygulamaya   konan  bu  kararlar;  IMF  ve  Dünya
Bankası’nın empoze ettiği öğeleri barındırmaktaydı.
12  Eylül  1980’  de gerçekleşen  rejim  değişikliği  Özal’  ı  sadece  fiilen  değil, resmen
‘ekonominin  patronu’  yapmıştır.  Eylül  rejimi,  sonraki  üç  buçuk  yıl  boyunca  iktisat
politikalarının   ‘sermayenin  bir  karşı  saldırısı’  şeklinde  gelişmesini,  işgücü  piyasasını
‘askeri’ bir denetim altında tutarak gerçekleştirdi.
1982  yılında  küçük  bankaların  ve  bankerlerin  başlattığı  faiz  yarışı,  büyük  bir
finansal kargaşa ile sonlandı. T. Özal hükümetten ayrılmak zorunda kaldı.
1984­1988  ANAP’ın  parlak  yılları  olarak  adlandırılabilir.  1988  yılı  ANAP’  ın ilk ve son
istikrar  denemesini  içerir.  Kamu  açıklarında  gerçekleştirilen   daralmaya  rağmen,
enflasyonun artmasıyla başarısızlığa uğrar.
Dış  ekonomik  ilişkiler  bakımından  bu  dönemin  özellikleri; ithalatta  liberalizasyon,
ihracatta   çok  cömert  teşvikler  ve  döviz  kurunda  zaman  içinde  ılımlı  tempoda  reel
devalüasyonları hedefleyen bir esnek kur sistemidir.
80’li  yıllar,  bir   bütün  olarak  emek  gelirlerinin  safi  hasıla  içindeki  paylarının
gerilediği;  ancak  hem  göreli  olarak,  hem  de  mutlak  anlamda  büyüyen  artık  kitlesinin
paylaşımında  ticari  ve  mali  sermaye  ile  rantiye  tabakalarının  sanayicilere  göre,  çok  daha
fazla avanatajlı konuma getirildiği bir dönemdir.
9) Finans Kapitale Teslimiyet Ve Popülizme Aksak Dönüş (1989­1997);
Türkiye  ekonomisi,  uluslar  arası  finans  kapitale  teslimiyeti  temsil  eden
1989’   la  başlayan  20  yıl  içinde;  1994,  1998­1999,  2001  ve  (başlangıcı  farklı  olsa
da)2008­2009 yıllarında 3 kez kriz dalgasının içinden geçti.
  Bu  dönem  ANAP’ın  tek  parti  yönetiminin   bittiği  ve  Türkiye’nin
koalisyonlarla kurulan hükümetlerle yönetildiği yılları kapsamaktadır.
1989  yılındaki  işçi  eylemleri  işten  çıkarmalar   ve  kriz  ortamı  nedeniyle
geriledi. 1990­2000 yılları arasında sendikalaşma oranı %41den %21’e indi.
Doksanlı yıllarda KİT’lerin özelleştirilmesi hedefi ön plana çıktı.
1994  yılında  bir  tür  servet  vergisi olan  ‘net  aktif  vergisi’  ve  gelir  vergisine
ek  olarak  ‘ekonomik  denge  vergisi’  aynı  yılın  dolaysız  vergi  hasılatının  %21’ini
sağlayan verimli uygulamalar olarak tarihe geçmiştir.
Sermaye   hareketlerinin  serbestleşmesi  ve  Avrupa  Birliği  ile  imzalana
Bümrük  Birliği  antlaşması  ithalat­ihracat dengesinde kaygılanacak bir bozulmaya
yol açmamıştır.
Serbestleşen  sermaye  hareketleriyle  başlayan  dokuz  yıllık  dönem  boyunca
ekonomik  büyümeden  kaynaklanan  dış  kaynak  gereksnimi  artmamış  böylece
kronikleşen  bir   cari  açık  oluşmamıştır.  Buna  karşılık  yabancı  sermaye  girişleri
cari  dış  kaynak  gereksinimlerinin  çok  üstünde  seyretmiş  bu  durum  ekonomiye
dış kırılganlıklar getirmiştir.
10)  Kesintisiz IMF Gözetimi Ve Krizler (1998­2009) ;
Önceki  yıllarda  serbestleşmiş  olan  dış  ticaret  ve  sermaye  hareketleri  ile
dünya  ekonomisindeki  şiddetli  iniş­çıkışlar birleşince  Türkiye  de çalkantılı, krizli
bir  gelişim  sürecine  savruldu.  1998­1999,  2001   ve  2008­2009  yılları,  bu  sürecin
krizlerini içerdi.
1978­1979  yıllarında  Türkiye  ekonomisini  IMF  programına  teslim  etmemek
için  çetin  bir  mücadele  veren  Ecevit;  1999  yılından  sonra  Türkiye’yi  10  yıllık
IMF/DB  vesayetine  sürükleyecek  antlaşmasını  başlatıp  DB  Başkan  Yardımcısı
Kemal Derviş’in önerisiyle ’15 günde 15 yasa’ nın TBMM’den geçmesini mümkün
kılan bir siyasetçidir.
2001 krizine bir IMF programı ile girilir ve krizin yönetimi IMF’ye devredilir.
AKP  de  2003­2005  yıllarında  IMF  ile  anlaşmaları  sadakatle  sürdürür.  Mayıs
2005’ te yeni 3 yıllık bir anlaşma imzalanır.
“  3  yıllık  bir  program….2007  Kasımında yapılacak olan bir sonraki  genel seçimler
için bir çıpa sağlayacaktır.”
Türkiye  ekonomisi   böylece  1998­2008  yılları  boyunca  kesintisiz   IMF
programlarıyla  yönlendirilmiştir.  Yapısal  olarak  nitelendirilen  ve  reform
nitelendirmesiyle  saygınlık kazandırılan düzenlemelerin büyük bölümü ise Dünya
Bankası patentlidir.
Türkiye  21.  Yüzyıla  ‘yapısal  reform’ gündemiyle girdi. Gündemin 1. Maddesi
popülizmin  yasal,  kurumsal,  mali  ögelerden  oluşan  dayanaklarını  kaldırma
hedefini   oluşturuyordu.  Nihai  amaç  sermaye  üzerinde  doğrudan  veya  dolaylı
olarak  yük  oluşturan  bölüşüm  düzenlemelerinin  tasfiyesi,  işçi  sınıfının  ve
köylülüğün  göreli  durumlarının   belirleyen   ücretlerin,  tarımsal  ürün  ve  girdi
fiyatlarının  tamamen  piyasa  mekanizmasına  teslim  edilmesi  olmaktaydı.  Bu
dönüşüm,  daha  somut  olarak,  sosyal  devlet  uygulamalarının  daraltılması,
bunlardan  
kaynaklanan 
mali  yükün 
artan 
oranlarda 
hizmetten
yararlananlarca(vatandaşlarla)  üstlenilmesi;  işgücü  piyasasını ve tarımı etkileyen
iktisat  politikası  araçlarının  adım  adım  tasfiyesi  ile  gerçekleşebilecekti.  Bu
sürecin  marjinalleştirdiği,  yoksullaştırdığı  çevreler  ise,  piyasayı  düzenleyip,
düzelterek  değil,  tamamen  ayrı  yoksullukla  mücadele  programlarıyla
gözetileceklerdi. Burjuvazinin tüm çevreleri bu yönelişi hararetle desteklediler.
2004­2006  yıllarında  sağlık  iğle  ilgili  reform  oluşturan  yasalar   çıkarılmıştır.
Esnekleşme  hedefinin  önemli  bir  bölümü  tüm   sektörlerde  taşeronluğa  kamu
sektöründe  de  ayrıca  sözleşmeli  statüye  bağlı  istihdamın  yaygınlaşması  ile
hayata geçmiştir.
Türkiye iktisat tarihi

More Related Content

Featured

PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024Neil Kimberley
 
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)contently
 
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024Albert Qian
 
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie InsightsSocial Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie InsightsKurio // The Social Media Age(ncy)
 
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024Search Engine Journal
 
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summarySpeakerHub
 
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd Clark Boyd
 
Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next Tessa Mero
 
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search IntentGoogle's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search IntentLily Ray
 
Time Management & Productivity - Best Practices
Time Management & Productivity -  Best PracticesTime Management & Productivity -  Best Practices
Time Management & Productivity - Best PracticesVit Horky
 
The six step guide to practical project management
The six step guide to practical project managementThe six step guide to practical project management
The six step guide to practical project managementMindGenius
 
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...RachelPearson36
 
Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...
Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...
Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...Applitools
 
12 Ways to Increase Your Influence at Work
12 Ways to Increase Your Influence at Work12 Ways to Increase Your Influence at Work
12 Ways to Increase Your Influence at WorkGetSmarter
 
Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...
Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...
Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...DevGAMM Conference
 

Featured (20)

Skeleton Culture Code
Skeleton Culture CodeSkeleton Culture Code
Skeleton Culture Code
 
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
 
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
 
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
 
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie InsightsSocial Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
 
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
 
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
 
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
 
Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next
 
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search IntentGoogle's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
 
How to have difficult conversations
How to have difficult conversations How to have difficult conversations
How to have difficult conversations
 
Introduction to Data Science
Introduction to Data ScienceIntroduction to Data Science
Introduction to Data Science
 
Time Management & Productivity - Best Practices
Time Management & Productivity -  Best PracticesTime Management & Productivity -  Best Practices
Time Management & Productivity - Best Practices
 
The six step guide to practical project management
The six step guide to practical project managementThe six step guide to practical project management
The six step guide to practical project management
 
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
 
Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...
Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...
Unlocking the Power of ChatGPT and AI in Testing - A Real-World Look, present...
 
12 Ways to Increase Your Influence at Work
12 Ways to Increase Your Influence at Work12 Ways to Increase Your Influence at Work
12 Ways to Increase Your Influence at Work
 
ChatGPT webinar slides
ChatGPT webinar slidesChatGPT webinar slides
ChatGPT webinar slides
 
More than Just Lines on a Map: Best Practices for U.S Bike Routes
More than Just Lines on a Map: Best Practices for U.S Bike RoutesMore than Just Lines on a Map: Best Practices for U.S Bike Routes
More than Just Lines on a Map: Best Practices for U.S Bike Routes
 
Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...
Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...
Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...
 

Türkiye iktisat tarihi