SlideShare a Scribd company logo
1 of 12
Çoklu zeka, Howard Gardner’in zekayı yeniden tanımlaması olarak çıkmış bir kavramdır. Çoklu
zeka, çevresel ve genetik etmenlerle birlikte insanı yorumlamaya dair yeni bir bakış açısıdır. Buna
göre insan çevresi ile kurduğu tüm ilişkide, iletişim ve etkileşimde zekasını kullanmaktadır. Ancak
Gardner’ın yeni eklediği içten gelen bir form ile dünyayı algılayıp ilişkiye başlayıp
sürdürdüğümüzdür. Çünkü beynimizin pek çok sayıda farklı çalışma merkezi ve işlevi bulunmakta
ve bu işlevler her bireyde farklılık göstermektedir. Birbirinden bağımsız ve ayrı olarak çalışan bu
merkezler aynı zamanda bireyin öğrenme kimliğini ve bilişsel niteliğini de ortaya koymaktadır.
Gardner çalışmaları sırasında insanın sözel, dilsel, içsel, kişilerarası, görsel, işitsel, bedensel gibi
bilinen türlerde zeka türleri ortaya atmamış, bunun dışında duyundevinişsel, kinestetik, tatsal gibi
diğer duyulara yönelik olarak da zeka alanları belirlemiştir.
Bu çoklu zeka kuramının türleri insan beyni ve zekası ile çevre etkileşimi sonucu daha da
çoğalabilir.
8 ana gruba ayrılır:
Mantıksal/matematiksel zeka benzer yönleri arama zekasıdır. Matematiği kullanmaya (böylece
benzer nesne arayışımıza) gelişimimiz içinde çok erken zamanlarda başlarız.
Mantıksal/matematiksel zekanın ilk gelişim aşaması çevremizdeki gerçek fiziksel dünyada bulunan
somut nesneleri kullanmamız ve onlarla oynamamızdır.
Mantıksal/matematiksel zeka geliştikce daha da soyutlaşır. Lisedeki ya da üniversitedeki ileri
matematik ve mantık dersleri çoğunlukla somut dünyadan tamamen uzaklaşırlar. O düzeyde diğer
soyut şeyler hakkındaki soyut düşüncelerle ve başka sembol sistemleri için semboller yaratan
sembolik mantıkla uğraşırsınız! Bu alanlarda sayıların somut dünyada herhangi bir şeyle
ilişkilendirilmeye gerek duymadan ideal soyutlamalar olarak tek başlarına durduklarını
farkedeceksiniz. Aslında bu noktada bazı matematikçilerin ve düşünürlerin “saf matematik” ya da
“sembolik mantık” dedikleri durumda rasyonel modellere, uyumlu tasarımlara ve mantıksal/analitik
işlemlere derin hayranlık duyulur hatta zaman zaman kafa takılır. Pratik düşünceler ve uygulamalar
modellerin tamamıyle estetik güzelliğine yol verirler.
Kendi mantıksal/matematiksel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Bir
hafta boyunca işe gelip giderken kaç farklı türde model bulabildiğinize bir bakın. Her gün farklı bir
küme üzerinde yoğunlaşın: örneğin bir gün dikkatinizi trafiğe verin ve bir desen ya da model görüp
görmediğinize bakın. Bir sonraki gün doğal ve insan eliyle yaratılmıış ortamlara odaklanın. Ne tür
modeller görüyorsunuz? Belirli türdeki arabalarda bulunan kişilerin belirli bir giyinme biçimi var mı?
Ya da saç stillerinde, giysilerinin renklerinde ya da stillerinde baskın olan bir yön var mı? İnsanlar
arasındaki ortak ya da zıt yönlere baktığınızda bir model görüyor musunuz? Başka bir gün
duyduğunuz sesler üzerinde yoğunlaşın: insanların konuşma biçimleri olması (ya da olmaması),
trafikte duyduğunuz ses motifleri ya da çevrenizde duyduğunuz diğer sesler. İşte geçirdiğiniz iki
hafta boyunca bulabildiğiniz her “tümevarımsal” ve “tümdengelimsel” modeli kaydettiğiniz iki liste
yapın. Tümevarımsal modeller parçadan bütüne doğru giderler. Bu modeli az bir bilgiyle
genellemeler yapıldığını her görünüşünüzde farkedebilirsiniz (çalışanlar arasında yapılan bir
araştırmaya ya da ankete göre yapılan yeni bir politika gibi). Tümdengelimsel modeller ise
bütünden parçalara göre giderler. Belirli davranışları, politikaları ve işlemleri dikte ettiren birbirine
bağlı değerlerde, inançlarda ve düşüncelerde bu modeli görebilirsiniz. Bu iki haftanın sonunda
listenizi inceleyip çalışma ortamınızın tümevarımsal bir model mi yoksa tümdengelimsel bir model
mi oluşturduğuna karar verin. Boş bir kağıda iki sütunlu bir tablo yapın. İlk sütuna “Düşünme
Modelleri” ikinci sütuna ise “Durumlar” adını verin. Birkaç gün boyunca normal günlük çalışmalarınız
sırasında kullandığınız farklı mantıksal düşünme modellerini ve bu modelleri genelde hangi
durumlarda kullandığınızı yazın; örneğin “öncelikleri belirleme modeli”, “sınıflandırma modeli”,
“tahmin etme modeli”, “sorun çözme modeli”, “seçenekleri gözden geçirme modeli” ve benzeri gibi.
Birkaç gün süresince yaşamınızın parçası olan farklı modelleri bulun ve not edin. Açık seçik
görülenleri, beklenilenleri ve olağandışı durumları yazın; örneğin telefon kartınızı ya da kredi
kartınızı kullanma, banka hesaplarınızı yönetme gbi. Masanızdan lavaboya, park yerine ya da
fotokopi makinesine kaç adımda gidiyorsunuz? Gün içinde işinizi yaparken kaç kere ara vermek
zorunda kalıyorsunuz? Kaç kişinin giydiği giysi aynı renkte? İnsanların birbirleriyle konuşmalarında
kaç kere aynı ya da benzer konuşma tarzlarını duyuyorsunuz? Hafta boyunca bir sorunu
giderdiğinizde, zor bir işin üstesinden geldiğinizde ya da beklenmedik bir başarı sağladığınızda bir
an durup izlediğiniz adımları not edin. Hafta sonunda listenize bakıp sorun çözme modelinizi
özetleyip özetleyemediğinize bir bakın. Şimdi süreç içindeki her bir adımı 1 ile 4 arasındaki bir
sayıyla degerlendirin: 1, “çok etkili”, 2, “genellikle işe yarar”, 3, “ödül kazandıracak bir yöntem
değildir ama çoğu durumda işime yarar”, 4 ise “ciddi şekilde yenilenmesi gerekiyor” anlamına gelir.
Gün içinde birçok kez normal gününüzün parcası olan garip ya da ilgi çekici şeylerle ilgili hesaplar,
tahminler ve ölçümler yapın. Örneğin bölümünüzün kaç yıllık bir iş tecrübesine sahip olduğunu ya
da iş yerinizdeki insanların kullandığı garajın üç günde ne kadar kazandığını hesaplayın. Ofisinizde
her gün kaç fincan kahve tüketildiğini tahmin edin. Masanızın uzunluğunu ve genisliğini kalemlerle,
şeker paketleriyle ya da karış hesabınızla ölçün. Bunu bir oyun haline getirin. Her gün
hesaplayabileceğiniz, tahmin edebileceğiniz ya da ölçebileceğiniz yeni ve ilginç bir şeyler bulun. Her
bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır.
Mantıksal/matematiksel zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Soyut modelleri tanıyabilme
· Tümevarımsal sonuç çıkarmalar
· Tümdengelimsel sonuç çıkarmalar
· İlişkileri ve bağıntıları farkedebilme
· Karmaşık hesaplamalar yapabilme
Bilimsel düşünebilme ve araştırma yapabilme
Bu zeka büyük olasılıkla bize en tanıdık gelen ve en iyi bildiğimiz türdür. Hepimiz ayakta olduğumuz
zamanların çoğunü sözel zekamızı kullanarak geçiririz. Genel eğitim sistemlerimizin ana
vurgularından biri de budur.
Çağdaş zeka araştırmacılarına göre üç binden fazla farklı dili konuşabilme yeteneğiyle doğarız.
Ama doğduğumuzda bunlardan herhangi birini bile konuşabilir durumda olmayız! Çevremizde
kullanılan dille etkileşimde bulunmaya başladığımızda beyin dilin tüm seslerini tanıyabilir
durumdadır. Kültürel motiflerle, duyma sıklığıyla, bu sesleri taklit etme girişimleriyle ve çok büyük
olasılıkla kendi ayakta kalma içgüdülerimizle dil beynimize iyice yerleşir. Genellikle bu potansiyel
dillerden yalnızca birini ya da ikisini tam olarak hakim olabildiğimiz, karmaşık dil sistemleri halinde
geliştirebiliriz.
Sözel zeka dille yaptığımız her türlü çalışmayla ilgilidir: gazete, kitap ya da satın aldığımız çeşitli
ürünlerin üzerindeki etiketleri okuyabilme yeteneği, düz yazı, şiir, rapor ve mektup yazabilme
yeteneği, dinleyiciler önünde konuşma yapabilme ya da bir arkadaşınızla sohbet edebilme yeteneği
gibi. Başka birinin konuşmasını dinleyebilme ve hem ne söylediğini hem de ne gibi bir mesaj
vermek istediğini anlayabilme de sözel zekanın ilgili olduğu alanlardandır.
Kendi sözel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
· İki hafta boyunca bir mizah dergisini elinizin altında bulundurun. Gün içerisinde söze dayalı komik
şeyleri bulabildiğiniz kadar bulup bir yere yazın. Çevrenizdekilerin yaptığı nükteli kurnazca
yorumlara kulak verin. Yazılı ya da sözlü, resmi ya da samimi diyaloglarınızda geçen kelime
oyunlarını bulun. Kendinize her gün yeni bir şaka öğrenme hedefi koyun ve bunu arkadaşlarınızla
ve ailenizle paylaşın. Bu iki hafta boyunca kendi “espri gücünüzü” nasıl geliştiribildiğinizi izleyin.
· İçinde çapraz bulmacalar, karışık sözcük oyunları, akrostişler ve benzeri oyunlar olan sözcük
oyunları kitabı alın. Haftanın her günü farklı bir sözcük oyunuyla ya da bulmacasıyla uğraşın.
Yapabildiğiniz kadar yalnız başınıza yapmaya çalıştıktan sonra başkalarının müdahale etmesine izin
verin. Kolaydan başlayıp giderek daha karmaşık oyunları ya da bulmacaları yapıp yapamadığınıza
bakın.
· Sabahları işe gitmeden önce bir sözlük alıp gözleriniz kapalı olarak rasgele bir sözcüğe işaret
edin. Sözcüğün okunuşunu ve anlamını öğrenin. Gün içinde ailenizle ya da iş arkadaşlarınızla
konuşurken sözcüğü kullanmaya çalışın. Onu kendi düşünme süreçlerinizde de kullanın. Onu
kullanabileceğiniz ilginç, değişik yollar bulmaya çalışın.
· Gün boyunca duyduğunuz tüm deyimlerin bir listesini tutun. Sözcüklerin kelime anlamlarına
doğrudan bakıldığında çok komik olanlarını bile (örneğin etekleri zil çalmak, dilinde tüy bitmek ve
benzerleri gibi). Ayrıca çevrenizdekilerin konuşmalarında farkettiğiniz çift anlamlı ifadelerin listesini
tutmaya başlayın. Örneğin dilini ısırmak, keçileri kaçırmak ve benzeri gibi. Bu tür şeylerin sözcük
anlamlarını gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın.
· İşte “çevrenizdekilerin söyledikleri şeyleri nasıl söylediklerine” dikkat edin ve kullandıkları
sözcüklerin anlamıyla seslerinin tonunda, ritminde ve yüksekliğinde bir uyuşmazlık olup olmadığını
bulmaya çalışın. Konuşmalarının tonu ya da ritmi değiştirildiğinde sözcüklerinin anlamlarının nasıl
değişebileceğini düşünün. Örneğin birinin “Sana söyleyecek çok önemli bir haberim var” dediğini
duyduğunuzda o kişinin bunu çok monoton, heyecansız bir şekilde söylediğini düşünün. Ya da
birinin diğerine gergin bir tonda rahatlamasını söylemesini gözünüzün önüne getirin.
· Bir dostunuzdan, iş arkadaşınızdan ya da başka birinden on farklı çok ilginç konuyu on farklı
karta yazmasını isteyin. Bunları ikiye katlayıp bantlayın. Gün içinde çeşitli zamanlarda, ara
verdiğinizde ya da arabanızla işten eve giderken cebinizdeki bu kağıtlardan rasgele birini seçip bu
konuda doğaçlama konuşun. Bir çırpıda düşünüp karar vererek ve karşınızdaki kişinin ne dediğinizi
bilerek konuştuğunuzu düşünecekleri şekilde en az beş dakika konuşun.
Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Sözel zekanın
temel özellikleri şunlardır:
· Sözcüklerin sırasını ve anlamını anlayabilme (Anlam bilimi ve sözdizimi)
· Açıklama, öğretme ve öğrenme
· Sözcükler yoluyla espri yapma
· Bir işin akışında diğerlerini ikna edebilme (ikna edici konuşabilme ve yazabilme)
· Anımsayabilme ve çağrışım yapabilme
Daha ayrıntılı dil analizleri yapabilme (dilin kendisiyle ilgili araştırmalar yapma)

Bazı açılardan görsel zekanın insan beyninin ilk dili olduğu söylenebilir. Beyin doğuştan itibaren
görüntülerle ve resimlerle düşünür, hatta onları sözcüklerle ilişkilendirmeden bile önce. Görsel zeka
gördüğümüz her şeyle ilgilenir: hayal edebildiğimiz her türlü şekil, desen ve tasarımlar (düzenli ya
da düzensiz), somut ya da soyut görüntüler ve renklerin ve dokuların tüm yelpazesi. Bunlar sadece
gerçek, somut dış dünyamızda (fiziksel gözlerimizle izlediğimiz) değil aynı zamanda zihin
gözümüzle görebildiğimiz hayal dünyamızın derinliklerindedir (mümkün olan şeyi gözümüzde
canlandırıp hayal kurabilme, hayal dünyasına dalabilme, hayalimizdeki yerlere hayali yolculuklar
yapabilme ve daha önce hiç yapmadığımız şeyleri yaratabilme ve icat edebilme yetenekleri de dahil
olmak üzere).
Uzamsal tarafında bu zeka uzay/zaman sürekliliğindeki nesnelerin yerleşimi ve aralarındaki ilişkiyle
ilgilenir. Böylece, bir nesnenin diğeriyle ilişkili olması öğrenmenin görsel/uzamsal şeklinin uzamsal
tarafını oluşturan çekirdeğidir. Bunun içine yön duygusu da girer; başka bir deyişle yaşadığınız
çevreyi dolduran nesnelere göre nerede olduğunuzu bilme ve bir yerden başka bir yere kolaylıkla
gidebilme.
Kendi görsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
İşe giderken çevrenizde sizi etkileyen görsel uyarıcılara dikkat edin; reklamlardaki göruntüler ve
resimler, mimari modeller, şekiller ve tasarımlar ve işe giderken sürekli gördüğünüz şekiller,
tasarımlar gibi. Öğle yemeğinizi yerken çevrenizdeki renklerin ve sizi nasıl etkilediklerinin daha çok
farkına varmaya çalışın; yediğiniz şeylerin renkleri, “yemek yediğiniz yerde” gözüken renkler ve
çevrenizdeki insanların elbiselerinde, makyajlarında, mücevherlerinde, saçlarında ve benzeri
seylerinde gördüğünüz çeşitli renk kombinasyonları gibi. Arkadaşınızla konuşurken onun söylediği
şeyleri hayalinizde canlandırın; örneğin bir önceki gece başlarına gelenler, size anlattıkları bir
deneyimleri ya da size betimlemeye çalıştıkları gördükleri herhangi şey. Onu zihin gözünüzle
görmeye calışın! Kendi kendinize not yazdığınızda bunun yanına bir de görsel sembol çizin; örneğin
eve giderken bakkaldan almanız gereken bir şey, yarına hazırlanmak için bu gece yapmanız
gereken bir sey ya da yapmanız gereken bir telefon görüşmesi gibi. Akşam eve giderken,
yaşadığınız alanı mümkün olduğunca eksiksiz olarak hayalinizde canlandırmaya çalışın. Eve
geldiğinizde kapıdan girip gözlerinizi kapayın ve yaşadığınız alandaki “sezgilerinizi” denemek
amacıyla evinizin tüm bölümlerinde dikkatlice dolaşın. Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan
“temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Görsel zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Etkin hayalgücü
· Görüntüleri hayalinizde oluşturabilme (görselleştirebilme)
· Boşlukta yolunu bulabilme
· Grafiksel gösterim (resim ya da çizim yapma, heykeltraşlık)
· Uzaydaki nesneler arasındaki ilişkileri algılayabilme
· Nesneleri zihinden kullanabilme
Farklı açılardan doğru algılama

Bildiğimiz kadarıyla kendi varlığının, düşüncelerinin ve eylemlerinin farkında olan tek yaratık
insanoğludur. Bu, kendimizinden uzaklaşıp kendi içimizdeki yansımamızdan bir şeyler öğrenebilme
yeteneğidir.
Kendi yaşantınız için şu süreçlerin ne kadar farkında olduğunuzu anlamaya çalışın: yalnızken iş
dışındaki ne tür düşüncelerden gerçekten hoşlanıyorsunuz? Kendi kendinizi yenilemek için neler
yaparsınız? Stresli, kızgın ya da endişeliyken ruh halinizi değiştirmek için ne tür şeyler yaparsınız?
Son yıllarda kendinizle ilgili düşüncelerinizi değiştiren ne tür yeni şeyler keşfettiniz? “Gerçekte ben
kimim?” sorusunu yanıtlamanız gerekseydi ve dış görünüşler, sahip olduğunuz yetenekler, diğer
insanlarla ilişkileriniz ya da işiniz hakkında konuşamasaydınız neler söylerdiniz? İlham almak
istediğinizde ya da yaratıcılığınızı ateşlemeniz gerektiğinde neler yaparsınız? Kendinizi ve
hedeflerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Şu anda ve/veya yakın geçmişte kendinizi geliştirmek için
neler yapıyorsunuz/yaptınız?
İçsel zekanın ilgi alanı kendi kendinin farkında olma, kendini anlayabilme ve iç dünyasıyla ilişki
kurabilme üzerinedir.
Kendi içsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Gün içinde kızgınlık, endişe, can sıkıntısı, sabırsızlık veya düşmanlık gibi duygular hissetmenize
neden olan herhangi bir şey olduğunda, durup sakin olmaya çalışın ve bu duygulara sahip olan
kendinizi dışarıdan gözlediğinizi varsayın. Onları değiştirmeye çalışmayın, analiz edin ve
değerlendirin. Sadece izleyin! Bu duyguların nasıl geliştiğini izleyin! Günlük yaşantınız içindeki farklı
durumlarda kullandığınız değişik türlerdeki düşünme modellerinin listesini çıkarın: örneğin sorun
çözmeye dönük düşünme, yaratıcı düşünme, “enine boyuna düşünme”, hayal kurarak düşünme ve
benzeri gibi. Bir düşünme modelini listenize her kaydedişinizde bu modelle ilişkili olan durumu ya
da olayı da yazın. Günün sonunda kaydettiğiniz her bir düşünme modelini değerlendirin ve bunları
geliştirebileceğiniz ya da kuvvetlendirebileceğiniz yollar olup olmadığını araştırın. Bu alıştırmayı
birkaç hafta sürdurün ve düşünme modelinizde (ve düşünme modeliniz hakkındaki
düşüncelerinizde) ne tür değişiklikler olduğuna bakın. Kağıtlarınızı düzenlemek, masanızın üzerini
toparlamak, süpermarkette kasa kuyruğunda beklemek gibi dikkat gerektirmeyen ya da sıkıcı bir
aktiviteyle uğraşırken dikkatinizi verme pratikleri yapın. Çevrenizde ve kendinizde oluşan her şeyin
farkında olmaya çalışın. Düşündüğünüz şeye dikkatinizi verin. Fiziksel hareketlerinize dikkatinizi
verin. Hislerinizi ve duygularınızı izleyin. Seslerin, kokuların, gördüklerinizin, tatların ve dokuların
farkına varın. Kendinizi “otomatik pilota almayı” kabul etmeyin. Bunu bir farkında olma oyununa
çevirin! Gün içinde kendizini bir yığın işin, gürültünün, yoğunluğun ve kaosun içinde bulduğunuzda
bir an durup birkaç derin nefes alın ve “kendinize gelmeye” çalışın. Dikkatinizi bir süre nefes alıp
verişinizde yoğunlaştırın. Mümkün olduğunca kendinizi her şeyden soyutlayıp dikkatinizin tümünü
nefes alıp verişinizin ritmine bırakın. Bu süreç boyunca çevrenizdeki akım içinde bir denge, sakinlik
ve orta nokta bulup bulamayacağınıza bakın. Bir toplantıda otururken, iş arkadaşınızla sohbet
ederken ya da mesleğinizle ilgili bir şey okurken bu konudaki düşüncelerinizi daha yüksek düzeylere
çıkarmaya çalışın. İlkönce kendinize söyleşide, toplantıda ya da okuduğunuz şeyde hedeflenen
konuların neler olduğunu sorun. Daha sonra durumun çeşitli süreçlerini ve yönlerini (hedeflenen
konular›n d›ş›nda kalan şeyler) analiz edin; örneğin insanlar nasıl ilişki kuruyor?, ne tür iletişim
stratejileri kullanıyorlar?, neler durumun “kuralları” gibi gözüküyor? vb. Son olarak bu durumdan
neler öğrendiğinizi ve bunu kendi yaşantınıza nasıl uygulayabileceğinizi kendi kendinize sorun. Her
akşam, gününüzün nasıl olduğu konusunda kendi kendinizi sorgulamak için birkaç dakika ayırın.
Aşağıdaki soruları yanıtlayın:
Günün en önemli olayları nelerdi ya da hangileri gerçekten zihnimde yer etti?
Gün içinde yaşadığım duygulardan hatırlayabildiklerim hangileri?
Bu güne bir şeyler ekleyebilseydim ya da çıkarabilseydim bu ne olurdu?
Yakın bir arkadaşıma, akrabama ya da önemli başka birine bir cümleyle günümü özetlemem
gerekse ne derdim?
Bu günün bir film ya da roman olduğunu düşünün. Adı ne olurdu?
Hafta sonunda her gün için verdiğiniz yanıtları okuyun ve kendinize aynı soruları sorun ama bu
sefer soruları geçen hafta için yanıtlayın.
Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. İçsel zekanın
temel özellikleri şunlardır:
· Düşüncelerini yoğunlaştırabilme
· Dikkatini verebilme “dur ve gülleri kokla”
· Biliş ötesi (“düşünme hakkında düşünebilme”)
· Farklı duyguların farkına varabilme ve onları ifade edebilme
· Kendi kişiliğinin tüm boyutlarını hissedebilme
Daha karmaşık düşünebilme ve sonuç çıkarabilme

İster bir spor takımı, ister işinizdeki bir çalışma grubu isterse bir organizasyondaki grup projesi
olsun bir takımın parçası olmaktan dolayı yaşadığınız güzel deneyimleriniz var mı? Diğerleriyle
çalışmaktan öğrendiğiniz önemli şeyleri hatırlayabiliyor musunuz? En son ne zaman size birisi bir
konuyu anlatmaya ya da öğretmeye çalıştı? Kendi kendinize bitiremeyeceğiniz bir işi ya da projeyi
(başka kişilere bağımlı olduğunuz durumlar) başkarıyla bitirdiğinizi hatırlıyor musunuz?
Sosyal zekanın ilgi alanı insan ilişkileri, başka kişilerle ortak çalışma, diğer insanları tanıma ve
onlardan bir şeyler öğrenme konularıdır. Zamanımızın çoğunu diğer insanlarla çalışarak ve iletişim
kurarak geçirdiğimizden bazı açılardan bu zeka türlerinin içinde en anlaşılabilir olanı olarak
gözükebilir. Yine de bu konuda ne kadar iyiyiz? Diğer kişilerle yoğun çalışmalar gerektiren
durumlarda her şeyi yeterince anlıyor ve değerlendirebiliyor muyuz?
Çocukluk günlerimizden başlayıp, okul hayatımız yoluyla çalışma hayatına dönüşen dönem
boyunca çoğu Batı toplumlarının normal sosyalleşme süreci nasıl rekabetçi ve dayanaklı bir birey
olacağımız konusunda bize binlerce eğitim fırsatı sunar. Sosyalleşme yetenekleri ya da özellikleri
konusunda ise benzer bir eğitimi almamız çok nadirdir. Bu zeka türünün özellikleri çok karmaşık ve
zor farkedilir olmasına karşın gerçek değeri genelde bilinmez.
Kendi sosyal zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Başka biriyle yaptığınız söyleşinin sonunda “Seni doğru anladığımdan emin olmak için
konuştuklarımızı özetleyeyim” deyin. Sonra söyleşiyi özetleyip karşınızdakinden hata varsa
düzeltmesini isteyin. Konuştuğunuz kişiden ayrıldıktan sonra daha iyi bir dinleyici olmak için
söyleşide yapmış olabileceğiniz en az üç şeyi listeleyin. İlerideki söyleşilerinizde bu “dinleme
stratejilerini” bilinçli olarak uygulayın. Sorun çözmeye yönelik bir toplantıda otururken yaşadığınız
çeşitli etkileşim modellerine dikkat edin. Şu tür şeyleri izleyerek zihninizden bir takım notlar alın
(mümkünse yazılı notlar da olabilir): Kim, ne zaman konuşuyor? Çeşitli kişilerin aynı fikirde
olduklarını ya da olmadıklarını göstermek için kullandıkları sözlü ya da sözsüz ipuçları nelerdir?
Kişiler “kendilerine atanmış roller” yerine ya da onlara ek olarak ne tür roller üstleniyorlar (örneğin
kim “şeytanın avukatını” oynuyor?, kim “arabulucu”?, kim “ortamı yumuşatıyor”? Fark ettiğiniz
değişik görüş açıları nelerdir? (örneğin kim taviz vermeye yatkın?, kim zaten kararını vermiş?,
kimin kafası karışmış ve aydınlatılmaya ihtiyacı var? ve benzeri). Toplantıdan sonra daha iyi bir
toplantı nasıl yapılabilirdi sorusuna vereceğiniz üç seçeneği listeleyin. İşte ara verdiğinizde ya da
öğle yemeğinde tanımadığınız ya da normalde konuşmadığınız insanların bulunduğu bir yere gidin.
Bu yerde “insanları izleme” alıştırmaları yapın. Çeşitli kişilerin neler hissettiğini ya da sizin
gözlemlerinize dayanarak ne tür hikayeleri olduğunu tahmin etmeye çalışın. Giysilerinin size neler
söylediği ya da yürüyüşlerinden veya duruşlarından neler sezinlediğiniz veya başka kişilerle
ilişkilerine bakarak ne tür insanlar olduklarını düşündüğünüz gibi konulara dikkat edin. Uygun bir
fırsat bulduğunuzda izlediğiniz biriyle kısa, havadan sudan bir konuşma yapmaya çalışın ve
sezgilerinizin doğru olup olmadığını denetleyin. Konuşmaya girmek için şu tür ifadeler
kullanabilirsiniz: “Kravatınızdaki desenler çok hoş. Nereden aldınız?” ya da “Okuduğunuz kitap
hakkında çok şey duydum, herkesin söylediği kadar iyi mi?” Konuşmanın nereye doğru gittiğini ve
izlediğiniz insanlar hakkındaki sezgilerinizin ne kadarının doğru olduğunu bulmaya çalışın. Bir TV
show’u ya da filmi seyrederken ya da güzel bir roman okurken ana karakterlerin yerine kendinizi
koymaya çalışın. Hayata onların gözünden bakın ve özellikle aynı görüşte olmadığınız konularda
onların görüş açılarını yakalamaya çalışın. Kendi bakış açınıza en yakın karakterlerle başlayın ve
daha farklı olduğunuz karakterlere doğru ilerleyin.Unutmayın, kendi inançlarınızı ya da değerlerinizi
değistirmeye çalışmıyorsunuz sadece onlarınkini tam olarak anlamaya çalışıyorsunuz! Parçası
olduğunuz bir takımla birlikte çalışırken listeleyebildiğiniz kadar “etkili takım çalışması stratejilerini”
listeleyin; örneğin herkesin kendi üstüne düşeni yapması, uzlaşmaya istekli olma, birbirini
cesaretlendiren ya da destekleyen bireyler, takımın hedeflerinin ve/veya misyonunun kolay
anlaşılabilir ve açık olması gibi. Takım çalışmasını daha verimli hale getirebilecek stratejileri de
listeleyin. Gelecek aylarda takımla çalışmayı sürdürürken bu “iyileştirme stratejilerinden” bazılarını
farkettirmeden uygulayıp uygulayamadığınıza bakın. Haftanın en az iki gününde başka birisiyle
konuşurken onun beğendiğiniz ya da takdir ettiğiniz bir yönünü bulmaya çalışın ve bunu ona
söyleyin. Örneğin yeni giysisi ya da saçı hakkında yorum yapın; toplantıda söylediği bir şeyi ne
kadar beğendiğinizi ya da gülüşünün sizi nasıl ferahlattığını söyleyin. İki yüzlü davranmayın. İyi
yönleri görmeyi “kötü yönleri” göz ardı etmeye çalışın. Bu tür yorumların diğer insanları ve sizi nasıl
etkilediğini dikkatlice izleyin. Bir arkadaşınızdan (güvendiğiniz birinden) bitirdiğiniz bir iş, yazdığınız
ya da yarattığınız bir şey hakkındaki düşüncelerini dürüstlükle söylemesini isteyin. Onlara en çok
neyi beğendiklerini, neyin işlerine yarayacağını, onların üzerindeki etkisini, daha çok nasıl
geliştirilebileceğini, hangi açılardan karışık olduğunu ya da açık olmadığını, nerelerde sorularının
olduğu ve hangi konularda sizinle farklı görüşe sahip olduklarını sorun. Onlar fikirlerini söylerken bu
yorumları sizin gelişmenize yardımcı olacak eleştiriler olarak kabul etmeye çalışın. Herhangi bir
şekilde savunmaya geçmeye kalkmayın ya da moralinizi bozmayın. Vermeniz gereken tek karşılık
eleştirilerini biraz daha açıklamalarını istemek olmalıdır. Daha sonra kendi kendinize şu soruları
sorarak eleştirilerini değerlendirin: “Eleştiriler neye yönelikti?”, “Hangi noktaları kaçırmış
gözüküyorlar?” Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri
vardır. Sosyal zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Etkili sözlü ya da sözsüz iletişim
· Diğer kişilerin ruh hallerine, hislerin, mizaçlarına ve motivasyonlarına karşı duyarlılık
· Grup içinde birlikte çalışma
· Başka birini iyi dinleyebilme ve görüş açılarını anlayabilme
· Kendini başka birinin yerine koyabilme
· “Sinerji” yaratabilme ve muhafaza edebilme

Nörolojik bakış açısından müzik zekası (ritmik zeka), zeka türlerimizin ilk önce gelişenidir. Anne
karnındayken bile çevremizi saran ses. ritim ve titreşim dünyasını bir an düşünün. Bazılarına göre
bu zeka sadece müzik ve ritimden ibaret olmadığından aslında “işitsel/titreşimsel zeka’ olarak
adlandırılmalıdır. Ses ve titreşimler, ister doğal olsun isterse insanların yarattığı ortamlardan
gelenler, makineler, enstrümanlar ya da korolar olsun bu zeka tüm ses ve titreşim dünyasıyla
ilgilidir.
Aynı zamanda müziğin, ritmin,sesin ve titreşimin “bilinci etkileme” efektleri de diğer zeka türlerinin
hepsinden daha güçlüdür. Müzik, ses, ritim ve titreşimin ruh halimizi değiştirme, dinsel duyguları
coşturma, ulusal sevinçleri uyandırma, başka birine sevgi, derin üzüntü veya acıyı ifade edebilme
gücünü düşünün. TV ya da film seyrederken bunların yarattığı etkiyi gözünüzün önüne getirin: biraz
sonra ne olacağını sezinlememizi kolaylaştırır, sahnedeki aksiyonu geliştirir ve etkisini güçlendirirler
ve karakterleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Kendi müzik zekanızı (işitsel/titreşimsel zekayı) daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları
yapın:
Gün içinde yapabildiğiniz kadar, seyrettiğiniz çeşitli programları (örneğin bir güldürü programını,
televizyon dizisini ya da bir detektif filmini) hayal edin. Hayal ettiğiniz duruma uygun bir fon müziği
düşünün; örneğin endişe ya da merak uyandıran bir fon, marş, vals, acid rock, romantik ya da
melodik bir müzik. Müziğin zihninizde çaldığını hissedin! Masanızda oturuken işitme duyunuzun
artırma-azaltma düğmesi olduğunu ve onu isteğinize göre artırıp azaltabildiğinizi düşünün. Çok
sessiz olun ve çevrenizde olup biten her şeyi duymaya çalışın. Normal durumlarda duymadığınız
neleri duyuyorsunuz? İşitme duyunuzu daha fazla açıp odanın dışından gelen sesleri de duymaya
çalışın. Son olarak daha da açıp binanın dışından gelen sesleri dinleyin. Başka biriyle yaptığınız
herhangi bir konuşmada sizin ve karşınızdakinin konuşmasının tonunu, ritmini ve sesinizin
yüksekliğini izleyin. Kendi konuşmanızın tonunu değiştirerek konuşmanın havasını değiştirmeyi
deneyin; örneğin heyecan, kızgınlık, sıkıntı ve benzeri mesajları, söylediğiniz şeyleri değil onları
söyleme şeklinizi değiştirerek iletmeye çalışın.Değişik konuşma ritimlerinin konuştuğunuz kişiyi
nasıl etkilediğini gözlemleyin; örneğin hızlı, kesik kesik ya da daha yavaş konuştuğunuzda ne
olduğuna bakın. Kendinizi konuşan ya da dinleyen olarak düşündüğünüzde sesinizin perdesinin nasıl
etkilediğine bakın. Herhangi bir iş gününüzde o günün bir Broadway müzikali olduğunu düşünün.
Gün içinde çeşitli şeyler olurken kendinizin Rogers ve Hammerstein ya da Andrew Lloyd Weber
olduğunu düşünün. Göreviniz popüler şarkıları olan olayları vurgulayacak ya da etkisini
güçlendirecek şekilde hayali izleyici kitleniz için günün bu prodüksiyonuyla entegre etmek. Bu özel
“müzikli anlarda” bir an duraklayıp birkaç dakika kendi kendinize şarkıyı mırıldanın ve durum
içindeki pozisyonunuzun nasıl değiştiğini gözlemleyin. Gün içinde bir sandalyede otururken ya da
koridorda yürürken çevreden gelen titreşimlere kulak verin.Deprem ölçer aygıtı olduğunuzu
varsayın. Kendi içinizdeki “Richter ölçeğinize” bu titreşim motiflerini kaydedebiliyor musunuz bir
bakın. Yolda binanızın yanından geçmekte olan otobüslerin ya da kamyonların gürültüsüne, radyosu
bangır bangır bağırarak geçen bir arabaya, yeni bina inşaatından gelen gürültülere, yolda çalışma
yapan işçilerin gürültüsüne kulak verin. Günlük çalışma şartlarınıza uygun olarak, karşı karşıya
kaldığınız sorunları daha etkili çözebilmenizi sağlamak amacıyla ruh halinizi ya da duyarlılığınızı
etkileyecek değişik türlerdeki müzikleri dinlemeyi deneyin. Örneğin kendinizi çok stresli ya da
gergin hissediyorsunuz. Hangi müzik sizin sakinleşmenizi ve rahatlamanızı sağlayabilir? O müziği
koyun ve kendinizi müziğin sihirli notalarına bırakın. Ya da kendinizi yorgun ve bitkin
hissediyorsunuz. Hangi müziğin sizi toparlayacağını ve enerji vereceğini düşünüyorsunuz? Onu
dinleyin ve ruh halinizi gerçekten değiştirip değiştirmediğini görün. Her zekanın farklı boyutlarını
tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Müzik zekasının temel özellikleri şunlardır:
· Müzik ve ritim yapısını beğenme/değerlendirebilme
· Müziği duyma şemaları ya da kareleri
· Seslere ve titreşimsel motiflere duyarlılık
· Ses, ritim, müzik, ton ve titreşimleri tanıyabilme, yaratabilme ya da yeniden üretebilme
· Ton ve ritimlerin kendilerine has kalitelerini değerlendirebilme.

Bu zeka türü çevremizdeki doğal dünyayı algılama, beğenme ve anlamayla doğrudan ilişkilidir.
Türleri birbirinde ayırt edebilme, çeşitli bitki örtüsünü ve hayvan türlerini tanıyabilme ve
sınıflandırabilme ve doğal dünyaya ilişkin bilgilerimiz ve onunla paylaştıklarımız gibi konularla
ilgilenir. Hayvanlar ve davranışlarının sizin ilginizi çektiği ve meraklandırdığı durumlarda doğaya
dönük zekanızın iş başında olduğunu anlayabilirsiniz. İnsan eliyle yaratılmış, steril ortamlara birisi
saksı ya da vazo çiçeği getirdiğinde ruh halinizdeki değişikliği veya kendinizi daha iyi hissettiğinizi
farkedebilirsiniz. Rahatlamak, yorgunluğumuzu gidermek ya da ruhsal olarak yenilenmek
istediğimizde ne kadar sık doğaya kaçmak istediğimizi bir düşünün. Doğanın gücünü gösterdiği
muhteşem görüntüler karşısındaki tepkinizi düşünün: hava olaylarındaki, “doğal afetler”deki, güz
dönemindeki yaprak dökümünü ya da deniz dalgalarının dur durak bilmeksizin sahildeki kayaları
dövüşünü.
Doktor Howard Gardner doğaya dönük zekanın şu tür kişilerde görülebileceğini belirtmiştir: belli bir
bölgede bulunan bitki örtüsü ve hayvan türlerini tanıyabilen, doğal dünyada başka sonuçsal
ayrımlar yapabilen ve bu özelliğini üretken olarak (avlanmada, çiftçilikte, biyolojik bilimlerde)
kullanabilen kişi.
Kendi doğaya dönük zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Doğal dünyada bir yere, tercihen tanımadığınız bir yere gidin. İnsan eliyle yaratılmış dünyadan
gidebildiğiniz kadar uzağa gidin. Kendinizi “tamamen” bu yerde hissetmeye çalışarak bir süre
geçirin. Çevrenize bakının. Manzaranın tümünü görmeye çalışın. Hemen dikkatinizi çeken şey nedir?
Renkler, sesler, kokular, dokular, şekiller ve tatlar da içinde olmak üzere kaç farklı doğaya ait
nesneyi ayırt edebileceğinizi deneyin. Yakınınızdaki bir hayvanat bahçesine, hayvan hastanesine ya
da sirke gidin. Çeşitli hayvanların hangi kategorilerde gruplandığına bakın (örneğin goriller, kediler,
vb). Bu hayvan bölümlerinden bir kaçına girip alt kategorilere ayrılıp ayrılmadığına bakın. Bazı
hayvanları gruplandırmanız gerekse (aynı kafeste olmaları şart değil) hangilerini bir araya
koyardınız? Bu alt kategorileri belirledikten sonra onlara bir ad verin: biraz komik, ilginç ve sizin
gruplandırma görüşünüze göre anlamlı olabilecek bir ad (profesyonel bir etimoloji uzmanının sizinle
aynı görüşte olup olamayacağını merak etmeyin). Şimdi bu adımları bir botanik bahçesinde ya da
benzer bir yerde bir kez daha yapın. Bulunduğunuz toplulukta ya da kendi evinizde bir “bitki
yetiştirme projesine” katılın (ağaç dikme, çiçek ya da çim ekme gibi). Önce başarılı bir dikim/ekim
için gerekli olan tüm yazılı veya sözlü yönergeleri izleyerek dikiminizi/ekiminizi yapın. Her 4 – 5
günde bir “dikim/ekim yaptığınız yeri” ziyaret edin. Gözlediğiniz değişiklikleri ve diktiğiniz şey
hakkındaki duygularınızı yazabileceğiniz bir “ekim/dikim gazetesine”ne başlayın. Diktiğiniz her
neyse toprağın üstünde ilk kez kendisini gösterdiğinde filizlenmeden önceki ve sonraki farkları da
belirterek hissettiğiniz duyguları not edin. Kendinize bir hayvanla zaman geçirecek bir ortam
ayarlayın: evdeki bir evcil hayvan olabilir, hayvanat bahçesine gidebilirsiniz, ya da çeşitli hayvan
türlerini bulabileceğiniz doğal ortamlar bulabilirsiniz. Belirli hayvanları dikkatlice gözleyin. Bu “dost
yaratıkları” iyice tanımaya çalışın. Ne tür alışkanlıklar farekdiyorsunuz? Ne tür tuhaf davranışlar
ilginizi çekiyor? Onlara karşı hissettikleriniz neler? Şimdi, bu yaratıkların insana özgü özellikleri
olduğunu düşünün: Neler düşünüyorlar? Neler istiyorlar? Onlardan herhangi biriyle
konuşabilseydiniz neler konuşmak isterdiniz? Doğa yürüyüşüne çıkın ve çevrenizdeki doğal ortamın
etkisi üzerinde düşüncülerinizi yoğunlaştırın: duygularınız, düşünceleriniz, hisleriniz, ruhsal
algılamanız ve benzeri gibi. Sizde neler uyanıyor? Yürürken sık sık durup daha fazlasını hissedip
hissedemediğinize bir bakın. Kendi kendinize “kaçırdığım bir şey var mı?” diye sorun. Bunu bir
algılama oyununa çevirin. Beyin-zihin-beden sisteminizin ne kadarında ve hangi düzeylerinde bu
ortamı hissedebildiğinize bir bakın! Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da
özellikleri vardır. Doğaya dönük zekanın temel özellikleri şunlardır:
· Doğayla paylaşım
· Yaşayan canlılara özen gösterme, onları ehlileştirme ve etkileşimde bulunma
· Doğadaki “bitki örtüsüne” duyarlılık
· Türlerin üyelerini tanıyabilme ve sınıflandırabilme
· Bir şeyler yetiştirme ya da besleme
Doğanın kendi üzerindeki ya da kendinin doğa üzerindeki etkilerini idrak edebilme

Tüm zeka modellerinin içinde bedensel/kinestetik zeka, hayatımızın, büyük ihtimalle değerini en az sorguladığımız bir
parçasıdır.Her gün hiç farkında olmadan çok çeşitli ve kompleks bedensel/kinestetik işler yaparız. Bu zeka modeli bedensel
olarak gerçekleştirebileceğimiz hareketlerin tümüyle ilgilidir. Bunların içine sadece insanlık tarihinde bedensel olarak
gerçekleştirilmiş başarılar değil bunun yanında şimdiye kadar farkedilmemiş doğuştan gelen kinetik potansiyeller de dahildir:
çocukların yürüme potansiyelleri, gelişmemizin herhangi bir evresinde büyük ve küçük motor davranışları edinebilme,
geliştirebilme ve yüz ifadeleriyle, duruşla ve diğer bir deyişle ‘beden dili’ ile ifade edebildiğimiz incelikler.
Burada çağdaş araştırmacıların ‘kinestetik beden’ ya da ‘zihinsel beden’ adını verdikleri henüz göze çarpmayan
potensiyellerden de bahsetmemiz gerekir.Bu, fiziksel bedenin hareketlerini ve işlevlerini geliştirmek ve kuvvetlendirmek için
etkin zihinsel performans yoluyla yeteneklerimizi elde ettiğimiz zihinsel bedendir.
Kendi bedensel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın:
Gün içinde çeşitli zamanlarda durup çevrenizde meydana gelen değişikliklere bağlı olarak vücudunuzdan aldığınız
“tepkilere” odaklanın; örneğin stresli ya da kaygı uyandıran bir şeye karşı vücudunuzun tepkisi ne oluyor? Hoşnut olduğunuz
bir durumda ya da belirsizlik zamanlarında nasıl davranıyor? Bir şey yediğiniz durumda ne hissediyor ve benzerleri. İşe
yürüyerek giderken (örneğin otobüsten ya da arabanızdan inip işe giderken) çeşitli yürüme türlerini deneyin. Örneğin yavaş,
düşünceli bir yürüyüş; canlı, enerji dolu ve kararlı bir yürüyüş; sekerek, neşeli bir yürüyüş ve benzeri. Farklı türlerdeki bu
yürüyüşlerin ruh halinizi nasıl etkilediğine dikkat edin. Diğer insanlarla konuşurken “beden dillerine” dikkat edin.
Duruşlarına, el kol hareketlerine ve yüz ifadelerine bakın. Bunlar söylediklerine ne tür şeyler ekliyor? Diğer kişilerle
iletişiminizi geliştirmek için kendi duruş stillerinizi, el kol hareketlerinizi, yüz ifadelerinizi ve diğer “vücut dillerini” bilinçli
olarak değiştirerek denemeler yapın. Haftada iki kez günlük yaşantınızda genellikle düşünmeden sürekli kullandığınız
elinizle yaptığınız değişik aktiviteleri diğer elinizle yapmayı deneyin: sabahları dişlerinizi fırçalamak, saçınızı taramak,
yemek yemek, kendi kendinize not yazmak, kapıyı açmak ve benzeri. Sadece onun farkına varıp daha çok kullanarak
işlevselliğini ne kadar geliştirebileceğinizi görüyorsunuz değil mi? En az günde bir kez her zaman farkında olmadan
gerçekleştirdiğiniz bedensel bir haraketi (sandalyeden kalkmak ya da fotokopi makinesine yürümek gibi) yapmadan önce
durup hareketi yapmak için izlediğiniz adımları teker teker düşünün. Daha sonra onu nasıl gerçekleştirdiğinize dikkat ederek
yapın. Daha önce düşünürken farketmediğiniz ne tür şeyler yapıyorsunuz? “Önceden düşündüklerinizle” “gerçekte
yaptıklarınızın” daha yakın olup olamayacağını görmek için yeniden deneyin. Gün boyunca kağıtlarınızı düzenlemek ya da
sıralamak, e-postalarınızı okumak, ofisinizi ya da evinizi toplamak ve benzeri rutin işleri yaparken DURUN ve vücudunuzun
yaptığınız işin farkında olmasını sağlamayı deneyin; örneğin işi yaparken ayaklarınızda neler hissediyorsunuz? Sonra, bu
‘ayaklarınızın farkında olması durumunu’ muhafaza ederek yaptığınız işi sürdürün. Daha sonra tekrar DURUN. Ellerinizde
neler hissediyorsunuz? Daha sonra hem “ayaklarınızın farkında olması durumunu” hem de “ellerinizin farkında olması
durumunu” koruyarak işinize devam edin. İşinizi yapmayı sürdürüp başka bir farkında olma durumu (örneğin sırtınızın,
bacaklarınızın, boynunuzun ve benzeri gibi) eklemek için durarak vücudunuzun yaptığınız işin nasıl bir parçası olduğunu
hissetmeye çalışın. Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Bedensel zekanın
temel özellikleri şunlardır:
İstemli bedensel hareketlerin kontrolu “Önceden programlanmış” bedensel hareketler “Farkında olma durumunu” bedenin
tüm birimlerine yayma Zihin-beden bağlantısı Taklit yetenekleri …….Geliştirilmiş bedensel işlevler

ÇOKLU ZEKA KURAMI ve ZEKANIN YEDİ TÜRÜ*
(Lütfen Kaynak Göstermeden Alıntı Yapmayınız!)

Doç. Dr. Süleyman TARMAN
OMÜ-GSEB
*Yaşadıkça Eğitim Dergisi
Mayıs/Haziran 1998,
Sayı: 58, sayfa: 12-16.

Önceleri -doğuştan geldiğine inanılan- belli bir zekâ ile doğup yaşamını onunla sürdürme görüşü
hakimken günümüzde, insan Zekâsının sınırları “neyin mümkün olabileceği” hakkındaki inançlarımızla
ilgilidir. Hemen hemen her yaş ve yetenek düzeyindeki bireyin zihinsel fonksiyonları
geliştirilebilmektedir. Aslında farkında olmaksızın kullandığımız Zekâmızın düzeyini, biliş ve algılama
yeteneklerimizin nasıl harekete geçirileceğini keşfederek geliştirmeyi öğrenebiliriz.
Bir problemle karşılaşıldığında Zekâmız, değişik problem çözme yolları arar ve bu sırada bütünleşik
bir uyum içerisinde çalışır, sonuç olarak da bizi doğal sonuca yada başka bir deyişle bizi problemin
çözümüne ulaştırır. Dünyanın her yerinde insan, bu yolları nasıl kendi kendine bilmekte, öğrenmekte
ve anlayabilmektedir? İşte bu soru, araştırmacıları insan Zekâsının doğasını, gizil yönlerini ve
sınırlarını araştırmaya yöneltmiştir.
“Çoklu Zekâ Kuramı” Harvard Üniversitesi bilişsel araştırma projesi “Proje 0”ın müdürü Dr. Harward
Gardner’ın çalıştığı bir araştırmanın sonucudur. Gardner, normal ve yetenekli çocukların bilişsel
potansiyellerinin gelişimini ve beyindeki hasarlardan doğan Zekâ bozukluklarını incelemiştir. Araştırma
Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Boston Emekliler İdaresi Tıp Merkezi’nde yapılmıştır.
Belirli bir kültürel birikimin sonucu olan problem çözme ve özgün bir ürün ortaya koyma yeteneği bir
Zekâ gerektirir. Bir problemin çözülmesi, yaratılan bir hikayenin bitirilmesinden satrançta bir mat
hamlesine veya bir söküğün onarılmasına; özgün ürünler ise bilimsel teorilerden müzik eserlerine,
başarılı politik kampanyalara kadar değişiklik gösterir.(Gardner, H.&Walters, J.M. 1985).
Öte yandan yaşamlarında karşılaştıkları problemleri çözebilen ve kültürümüzde değer verilen ürünler
ortaya koyabilen insanları “zeki” olarak nitelendiririz. Beyin/düşünce sistemi yaklaşımlarına göre ara
verilen, değişik kapsamlı yollar bulma çalışmaları, Zekânın çoklu bir olgu olduğunun keşfi ve Zekâ
hakkına önceden bilinenlerle birlikte çoklu Zekâ araştırmalarını başlattı. Gardner’ın araştırması -bizim
gerçeği öğrenmemizi ve bilmemizi sağlayan- yedi tür Zekâ ortaya çıkarmıştır ve Gardner daha başka
türlerin de olduğuna inanmaktadır.
Bu Zekâ türleri aşağıdaki şekilde sınıflanabilmektedir:
•

Sözel/Dilsel Zekâ

•

Mantıksal/Matematiksel Zekâ

•

Görsel/Mekânsal(Uzamsal) Zekâ
•

Bedensel/Devinduyusal Zekâ

•

Müziksel/Ritmik Zekâ

•

Kişilerarası (İletişimsel) Zekâ

•

İçsel Zekâ

Sözel / Dilsel Zekâ
Sözel/dilsel Zekâ; şiir, mizah, hikaye anlatma, gramer, mecazlar, teşbihler, soyut ve simgesel
düşünme, kavram oluşturma ve kelime yazma gibi karmaşık olasılıkları içeren dil üretim
sorumluluğudur. İnsanın sözel/dilsel Zekâsı, konuşulan kelimenin, okunan şiirin, yazılan yada tartışılan
fikir veya düşüncelerin farkındadır.
Bu Zekâ türünde gelişmiş insanlar okuma, yazma, konuşma ve tartışma gibi konularda başarılıdırlar ve
şiir, mizah, hikaye anlatma, tartışma ve yaratıcı yazım konularında da isteklidirler.
Bu Zekâyı harekete geçirmek için:
•
•
•
•
•

Hoşlandığınız bir hikayeyi okuyun ve hikayenin sonunu kendiniz getirin
Birilerinin kendi fikirleri hakkındaki açıklamalarını dinleyin ve onlarla bir tartışmaya girin.
Hergün, yeni ve ilginç bir kelimenin anlamını öğrenin ve onu kullanmaya çalışın.
Sizi en çok ilgilendiren ve heyecanlandıran bir konuda, bir söylev yapın.
Bir dergiye abone olun yada günlük olaylardan izlenimlerinizi bir günlüğe yazın.

Mantıksal / Matematiksel Zekâ
Mantıksal/matematiksel Zekâ, bize çoğu kez “bilimsel düşünme” yada tümdengelimci düşünmeyi
çağrıştırır. Bunun yanısıra tümevarımcı düşünme sürecide aynı şekilde karışıktır. Tümevarımcı
düşünme, objektif gözlemler yapma ve incelenen verilerden bir sonuç çıkarma, yargıya varma ve
hipotez kurma yeteneğidir. Tümdengelimci düşünme, genel bir durumu, onun bütününe bakarak
gözleme ve anlama yeteneğidir. Mantıksal/matematiksel Zekâ, problem çözme veya yeni bir şeyin
doğruluğunun tartışıldığı durumlarda harekete geçer. Bu Zekâ, kavramları tanıma, sayılar ve
geometrik şekiller gibi soyut sembollerle çalışma, bilginin belirgin parçaları arasında ilişkiler kurma
ve/veya bu parçalar arasındaki farklı bağıntıları görme kapasiteleri gerektirir.
Bu Zekâ türünde gelişimiş olan insanlar, nesneleri tanımlamada, analiz etmede ve matematik/bilim gibi
konularda problem çözmede başarılıdırlar ve benzer şeyleri eşleştirme, karışık resimlerden şekil
çıkarma, matematik, bilim, bulmaca ve problem çözme gibi konulardan hoşlanırlar.
Bu Zekâyı harekete geçirmek için:
•
•
•
•

Hobinizin 4 ana noktasını belirleyin ve bu ana noktaların herbiri altında 4 alt başlık ve bu alt
başlıkların her birinin altında da 4 alt nokta daha oluşturun.
İki nesneyi kıyaslama ve karşılaştırma yoluyla çözümsel düşünme egzersizleri yapın. Örneğin bir
daktilo ve bilgisayarın kendine has 4 tipik özelliğini ve sonra da bu iki nesnenin ortak 4 tipik
özelliğini bulun.
Genelde saçma olduğu düşünülen bazı konularda, gerekçeleri ile ikna edici bir açıklama yapın.
Örneğin futbolu basketbol topuyla oynamanın yararları.
“Bilimsel yöntem” kullanımı gerektiren bir projede yer alın. Eğer bir aşçı değilseniz yemek
yapmaya, tarifin en başından başlayın.

Sözel/dilsel Zekâ ve mantıksal/matematiksel Zekâ biçimleri, günümüzde tüm Zekâ testleri, standart
başarı testleri ve batı eğitim sisteminde kullanılan kolej giriş sınavları için temeldir.
Görsel / Mekânsal (Uzamsal) Zekâ
Resim, grafik ve heykel gibi görsel sanatlar; denizcilik, harita yapımcılığı ve mimarlık gibi yüzey ve
onun içinde bilginin kullanımını gerektiren durumlar; ve farklı derinlik ve açılardan objeler tasarlama
yeteneği gerektiren satranç gibi oyunlar görsel/mekânsal Zekâ ile ilgilidir. Bu Zekânın temelindeki
anahtar duyu, görme duyusu ve buna bağlı olarak şekiller tasarlama ve zihinde resimler yaratma
yeteneğidir. Uçabildiğimizi iddia ettiğimiz, sihirli yaşantılar geçirdiğimiz ve belki de harika bir macera
hikayesinde başkahraman olduğumuz çocukluk düşlerimizde, tamamıyle bu Zekâ kullanılır.
Bu Zekâ türünde çok gelişmiş olan insanlar, zihinlerinde resimler yaratır ve bunları çizerler. Bununla
birlikte yaratıcıkları, renkleri kullanma ve harita okuma yetenekleri ile iyi bir hayal güçleri vardır. Çizim,
resim, heykel yapımı ve zihinlerinde nesneler tasarlamayı severler.
Bu Zekâyı harekete geçirmek için:
•
•
•
•

Fikir veya düşüncelerinizi ifade etmek için “estetik araçlar”la (boya, kil, renkli ve keçeli kalemler
gibi) çalışın. Örneğin 21. yüzyılın neye benzeyeceği hakkındaki düşüncelerinizi bu araçlarla
anlatın.
Bilerek düş kurun; örneğin hayaliniz, ideal bir tatil yeri ve olabildiğince oranın görsel detaylarıyla
ilgili olmalıdır.
Hayal gücünüzü artıracak çalışmalar yapın; kendinizi tarihin farklı bir döneminde hayal edin veya
kahramanınızla hayali bir sohbet yapın.
Fikir veya düşüncelerinizi başkalarına anlatmak için resim, mimari, grafikler veya bir poster yapımı
gibi çeşitli “tasarım becerileri” ni kullanın.

Bedensel / Devinduyusal Zekâ
Bedensel/devinduyusal Zekâ, duygularını, vücudu kullanarak (dans ve vücut dili gibi), bir oyun
oynayarak (spor yapma gibi) yada yeni bir ürün yaratarak (düşünerek bir icat yapma) ifade etme
yeteneğidir. Eğitimin önemli bir bölümünde yaparak öğrenme, uzun zamandır kabul görmektedir.
Vücutlarımız çok akıllıdırlar. Öte yandan onlar düşündüğümüz şeylerin yapılır yada yapılamaz
olduğunu bilirler. Örneğin size bir parça kağıt verilir ve parmaklarınızı kullanmaksızın bunu daktiloya
takmanız istenirse bunu yapabilirmisiniz? Büyük olasılıkla hayır. Fakat parmaklarınız bunun
yapılamayacağını bilir.
Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, spor yapmayı ve dans etmeyi severler. Bunu yanı sıra ellerini
iyi kullanırlar, vücut kontrol ve koordinasyonunda başarılıdırlar. Aktörler, palyaçolar ve pandomim
oyuncuları gibi insanlar, insan ruhunu derinden etkilemek için vücudun kavrama, anlama ve iletişim
kurmadaki sonsuz olanaklarını en iyi şekilde kullanan insanlardır.
Bu Zekâyı öne çıkarmak için:
•
•
•
•

Dramatik bir oyunda görev alın; bir fikir, düşünce veya duyguyla ilgili bir rol yapın. Güncel olayları
yada modern buluşları inceleyerek mimiklerle anlatın (sessiz film oynamak gibi).
Fiziksel etkinlik ve fazla devinim gerektiren, yarışma olmayan bir oyun oynayın; örneğin,
düşündüklerini el-kol hareketleriyle ifade eden bir grup içindeki insanların isimlerini öğrenin.
Halk dansı, koşma, yüzme ve yürüme gibi fiziksel etkinlik gerektiren aktivitelere katılın. Ruh
halinizi değiştirmek yada karşılaştırmak için farklı yollardan yürümeyi deneyin.
Vücudun bildikleri ve fonksiyonlarının nasıl olduğunun daha da farkına varmak için her gün
yaptığınız ve fiziksel güç gerektiren kar küreme, çim biçme, tabak yıkama ve aracınızı parketme
gibi işlerde dikkatlice kendinizi gözleyin.

Müziksel / Ritmik Zekâ
Bu Zekâ, ritmik ve tonal kavramları tanıma ve kullanma ile çevreden gelen seslere, insan seslerine ve
müzik aletlerine karşı duyarlılık kapasitelerini içerir. Alfabede öğrendiklerimizin bir çoğu bu Zekâ ve “AB-C Şarkısı” sayesindedir. Biraz düşünün; stresliyken müzik sizi nasıl sakinleştiriyor yada sıkılmışken
nasıl gayrete getiriyor veya daktilo yazarken ve egzersiz yaparken düzenli bir ritme ulaşmanıza nasıl
yardım ediyor. Müzik dini inançlarımızın ve ulusal bağların güçlenmesinde, büyük kayıpların ifadesinde
yada şiddetli sevinç durumlarında da kullanılmaktadır.
Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, bir müzik aleti çalmaktan, mırıldanmaktan, şarkı bestelemek
ve bunu seslendirmekten hoşlanırlar.
Bu Zekâyı çalıştırmak için:
•
•
•
•

Ruh halinizi düzeltecek farklı çeşit müzikler dinleyin; örneğin, stresli bir durumda veya öncesinde,
-sınav gibi- korku yaratan durumlarda gevşemek için, enstrümantal müzik çalın.
Duygularınızı anlatmak için -duşta bile!- şarkı söyleyin. Güncel bir melodi kullanın ve ailenizle
ilgili basit bir şarkı besteleyin.
Mırıldanarak, kafanızın içinde değişik titreşimler oluşturun; örneğin, her seferinde ünlü harflerden
birini, değişik yükseklikte ve kalınlıkta kullanın.
Doğadan farklı sesleri içeren kasetler çalın (deniz dalgaları, bir şelale, rüzgar fırtınası ve hayvan
sesleri gibi). Kendinize doğanın örüntüsünden ve ritminden ne öğrenebileceğinizi sorun.

Kişilerarası (İletişimsel) Zekâ
Kişilerarası Zekâ bir grup içinde işbirlikli çalışma yeteneği gerektirir. Diğer insanlarla sözel ve sözsüz
iletişim kurma yeteneği gibi. Bu Zekâ insanlar arasındaki ilgi farklarını ortaya koyar. Örneğin ruh
halleri, huyları, yönelimleri ve amaçlarındaki zıtlıklar gibi. Bu Zekânın daha ileri bir şekli, kendini
başkalarının yerine koyma ve onların niyet ve arzularını anlayabilmedir. Bir şekli de başkalarının
duygu, korku, önsezi ve inançlarıyla özdeşleşebilmedir.
Bu Zekâ türünde çok gelişmiş olan insanlar, genellikle danışmanlar, öğretmenler, terapistler,
politikacılar ve dini liderlerdir.
Bu Zekâyı çalıştırmak için:
•
•
•
•

Başarıyla tamamlanması gereken bir proje için farklı görevdeki güvenilir insanlarla bir araya gelin.
(takım aktivitesi yada komite çalışması gibi)
Bir başkasını derinden ve olduğu gibi dinleme çalışması yapın. Konuşan birini dinlerken genellikle
“aklı kurcalayan” düşüncelere engel olun ve sadece bir noktaya, onların ne dediğine dikkat edin.
Bir kimsenin mimiklerinden -sözsüz ipuçlarından- onun duygularını ve ne düşündüğünü tahmin
etmeye çalışın ve daha sonra tahmininizin doğruluğunu kontrol edin.
Herhangi biriyle -konuşmadan- iletişim kurmak için farklı yollar bulun. Örneğin yüz ifadeleriyle,
vücut şekilleriyle, jestlerle ve seslerle.

İçsel Zekâ
İçsel Zekâ, insanın duygularını, duygusal tepki derecesini, düşünme sürecini (bilişbilgisi) tanıma,
kendini yansıtma ve öz benliğini anlama yetisi ve önsezisi gibi kendi iç görünüşünü bilmesidir. Başka
bir deyişle içsel Zekâ, bizim kendi bilincimizin farkında olmamıza, kendi kendimizi tanımamıza olanak
sağlar; bu, bizim kendimize dönme ve kendimizi izleme aşamasıdır. Bizim kendi kişiliğimiz ve
kendimizi aşma yeteneğimiz, içsel Zekâmızın işleyen kısmıdır. Bununla birlikte, tecrübelerimizdeki
birlik ve bütünlük, yüksek bilinç durumunu fark etme, geleceğin çekiciliğini yaşama ve rüyalardaki
olasılıkları gerçekleştirir ve kapasitemizi artırır.
Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlama, yoğunlaşma,
konsantre olma ve nesne ötesi düşünme konularında başarılıdırlar ve meditasyon yapmaktan
hoşlanırlar.
Gardner’a göre bu Zekâ çok özeldir ve dil, müzik, sanat, dans, semboller ve kişilerarası iletişim gibi
tüm diğer Zekâ türlerini kapsar.
Bu Zekâyı çalıştırmak için:
•
•
•
•

Rutin bir aktivite sırasında pür dikkat göstermeye çalışın. Bu olup biten herşeyin farkında olmaktır.
Örneğin düşünceler, duygular hareket değişiklikleri ve ruhsal durumlar.
Şayet tarafsız olabiliyorsanız, dışarıdan bir gözlemci gibi duygu, düşünce ve ruh halinizi izlemeye
çalışın. Belirsiz durumları, bilinen örneklere uydurmaya çalışın. Örneğin “kızgınlık durumu”,
“şakacılık durumu”, “korku durumu”.
Problem çözme stratejileri ve çözümsel düşünme süreci gibi durumlardaki çeşitli düşünme
stratejilerinde tarafsız olun.
“Ben kimim” sorusuna 25 kelimeyle yada kısa bir cevap yazın. Sizi tatmin edene kadar üzerinde
çalışmaya devam edin. Bir hafta süreyle hergün yeniden gözden geçirin ve gerekli olduğunu
düşündüğünüz düzeltmeleri yapın.

More Related Content

Viewers also liked

3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire Results
3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire Results3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire Results
3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire ResultsVasilis Palazis
 
EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...
EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...
EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...Chungara Revista de Antropología Chilena
 
7 Medical Exhibit Design
7 Medical Exhibit Design7 Medical Exhibit Design
7 Medical Exhibit DesignRick Krautbauer
 
Agradables cosas de la vida
Agradables cosas de la vidaAgradables cosas de la vida
Agradables cosas de la vidajose cruz
 
5 mohammad chamani
5 mohammad chamani5 mohammad chamani
5 mohammad chamaniDheeraj Vasu
 
ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...
ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...
ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...Chungara Revista de Antropología Chilena
 
san fransisco vacation color
san fransisco vacation colorsan fransisco vacation color
san fransisco vacation colorJoshua Powers
 
Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...
Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...
Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...Isabo Fierro
 

Viewers also liked (13)

Production schedule
Production scheduleProduction schedule
Production schedule
 
3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire Results
3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire Results3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire Results
3rd Gymnasium of Mytilene - Eating Habits Questionnaire Results
 
Econix555
Econix555Econix555
Econix555
 
EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...
EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...
EL MINERAL DE PAN DE AZÚCAR. ARQUEOLOGÍA HISTÓRICA DE UN CENTRO MINERO COLONI...
 
Lyric analysis
Lyric analysisLyric analysis
Lyric analysis
 
7 Medical Exhibit Design
7 Medical Exhibit Design7 Medical Exhibit Design
7 Medical Exhibit Design
 
IHI poster
IHI posterIHI poster
IHI poster
 
Agradables cosas de la vida
Agradables cosas de la vidaAgradables cosas de la vida
Agradables cosas de la vida
 
Luis velazquez cabillas uno mas uno
Luis velazquez cabillas   uno mas unoLuis velazquez cabillas   uno mas uno
Luis velazquez cabillas uno mas uno
 
5 mohammad chamani
5 mohammad chamani5 mohammad chamani
5 mohammad chamani
 
ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...
ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...
ELEMENTOS ARQUEOSEMIÓTICOS Y PINTURAS RUPESTRES EN EL DESIERTO DE ATACAMA (NO...
 
san fransisco vacation color
san fransisco vacation colorsan fransisco vacation color
san fransisco vacation color
 
Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...
Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...
Impacto que tiene el conocimientode la rieb para la redacción de actividades ...
 

Similar to çOklu zeka

çOklu zeka slayt
çOklu zeka slaytçOklu zeka slayt
çOklu zeka slaythasanboran
 
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR106350
 
öğRetme öğRenme Yaklasimlari
öğRetme öğRenme YaklasimlariöğRetme öğRenme Yaklasimlari
öğRetme öğRenme Yaklasimlariderslopedi
 
Gardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn Be zihnin.pdf
Gardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn  Be zihnin.pdfGardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn  Be zihnin.pdf
Gardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn Be zihnin.pdfactivefiren
 
6 buluş nasıl yapılır
6 buluş nasıl yapılır6 buluş nasıl yapılır
6 buluş nasıl yapılırosman keskin
 
çOklu zeka kuramı (2)
çOklu zeka kuramı (2)çOklu zeka kuramı (2)
çOklu zeka kuramı (2)bedihasurul
 
Etkili Iletisim
Etkili IletisimEtkili Iletisim
Etkili Iletisimderslopedi
 

Similar to çOklu zeka (20)

çOklu zeka slayt
çOklu zeka slaytçOklu zeka slayt
çOklu zeka slayt
 
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLARÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR
ÜSTÜN ZEKALI ÇOCUKLAR
 
ÇOKLU ZEKA
ÇOKLU ZEKAÇOKLU ZEKA
ÇOKLU ZEKA
 
Çoklu Zeka
Çoklu ZekaÇoklu Zeka
Çoklu Zeka
 
ÇOKLU ZEKA
ÇOKLU ZEKAÇOKLU ZEKA
ÇOKLU ZEKA
 
öğRetme öğRenme Yaklasimlari
öğRetme öğRenme YaklasimlariöğRetme öğRenme Yaklasimlari
öğRetme öğRenme Yaklasimlari
 
Gardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn Be zihnin.pdf
Gardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn  Be zihnin.pdfGardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn  Be zihnin.pdf
Gardnern be zihninin her birinin anlamn aklayn Be zihnin.pdf
 
6 buluş nasıl yapılır
6 buluş nasıl yapılır6 buluş nasıl yapılır
6 buluş nasıl yapılır
 
Ilhan sürül
Ilhan sürülIlhan sürül
Ilhan sürül
 
Ilhan sürül
Ilhan sürülIlhan sürül
Ilhan sürül
 
çOklu zeka kuramı (2)
çOklu zeka kuramı (2)çOklu zeka kuramı (2)
çOklu zeka kuramı (2)
 
Ilhan sürül
Ilhan sürülIlhan sürül
Ilhan sürül
 
Ilhan sürül
Ilhan sürülIlhan sürül
Ilhan sürül
 
Ilhan sürül
Ilhan sürülIlhan sürül
Ilhan sürül
 
Ilhan sürül
Ilhan sürülIlhan sürül
Ilhan sürül
 
Ilhan sürül
Ilhan sürülIlhan sürül
Ilhan sürül
 
İnsan ilişkileri
İnsan ilişkileriİnsan ilişkileri
İnsan ilişkileri
 
öDev
öDevöDev
öDev
 
Etkili Iletisim
Etkili IletisimEtkili Iletisim
Etkili Iletisim
 
çOklu zeka
çOklu zekaçOklu zeka
çOklu zeka
 

çOklu zeka

  • 1. Çoklu zeka, Howard Gardner’in zekayı yeniden tanımlaması olarak çıkmış bir kavramdır. Çoklu zeka, çevresel ve genetik etmenlerle birlikte insanı yorumlamaya dair yeni bir bakış açısıdır. Buna göre insan çevresi ile kurduğu tüm ilişkide, iletişim ve etkileşimde zekasını kullanmaktadır. Ancak Gardner’ın yeni eklediği içten gelen bir form ile dünyayı algılayıp ilişkiye başlayıp sürdürdüğümüzdür. Çünkü beynimizin pek çok sayıda farklı çalışma merkezi ve işlevi bulunmakta ve bu işlevler her bireyde farklılık göstermektedir. Birbirinden bağımsız ve ayrı olarak çalışan bu merkezler aynı zamanda bireyin öğrenme kimliğini ve bilişsel niteliğini de ortaya koymaktadır. Gardner çalışmaları sırasında insanın sözel, dilsel, içsel, kişilerarası, görsel, işitsel, bedensel gibi bilinen türlerde zeka türleri ortaya atmamış, bunun dışında duyundevinişsel, kinestetik, tatsal gibi diğer duyulara yönelik olarak da zeka alanları belirlemiştir. Bu çoklu zeka kuramının türleri insan beyni ve zekası ile çevre etkileşimi sonucu daha da çoğalabilir. 8 ana gruba ayrılır: Mantıksal/matematiksel zeka benzer yönleri arama zekasıdır. Matematiği kullanmaya (böylece benzer nesne arayışımıza) gelişimimiz içinde çok erken zamanlarda başlarız. Mantıksal/matematiksel zekanın ilk gelişim aşaması çevremizdeki gerçek fiziksel dünyada bulunan somut nesneleri kullanmamız ve onlarla oynamamızdır. Mantıksal/matematiksel zeka geliştikce daha da soyutlaşır. Lisedeki ya da üniversitedeki ileri matematik ve mantık dersleri çoğunlukla somut dünyadan tamamen uzaklaşırlar. O düzeyde diğer soyut şeyler hakkındaki soyut düşüncelerle ve başka sembol sistemleri için semboller yaratan sembolik mantıkla uğraşırsınız! Bu alanlarda sayıların somut dünyada herhangi bir şeyle ilişkilendirilmeye gerek duymadan ideal soyutlamalar olarak tek başlarına durduklarını farkedeceksiniz. Aslında bu noktada bazı matematikçilerin ve düşünürlerin “saf matematik” ya da “sembolik mantık” dedikleri durumda rasyonel modellere, uyumlu tasarımlara ve mantıksal/analitik işlemlere derin hayranlık duyulur hatta zaman zaman kafa takılır. Pratik düşünceler ve uygulamalar modellerin tamamıyle estetik güzelliğine yol verirler. Kendi mantıksal/matematiksel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Bir hafta boyunca işe gelip giderken kaç farklı türde model bulabildiğinize bir bakın. Her gün farklı bir küme üzerinde yoğunlaşın: örneğin bir gün dikkatinizi trafiğe verin ve bir desen ya da model görüp görmediğinize bakın. Bir sonraki gün doğal ve insan eliyle yaratılmıış ortamlara odaklanın. Ne tür modeller görüyorsunuz? Belirli türdeki arabalarda bulunan kişilerin belirli bir giyinme biçimi var mı? Ya da saç stillerinde, giysilerinin renklerinde ya da stillerinde baskın olan bir yön var mı? İnsanlar arasındaki ortak ya da zıt yönlere baktığınızda bir model görüyor musunuz? Başka bir gün duyduğunuz sesler üzerinde yoğunlaşın: insanların konuşma biçimleri olması (ya da olmaması), trafikte duyduğunuz ses motifleri ya da çevrenizde duyduğunuz diğer sesler. İşte geçirdiğiniz iki hafta boyunca bulabildiğiniz her “tümevarımsal” ve “tümdengelimsel” modeli kaydettiğiniz iki liste yapın. Tümevarımsal modeller parçadan bütüne doğru giderler. Bu modeli az bir bilgiyle genellemeler yapıldığını her görünüşünüzde farkedebilirsiniz (çalışanlar arasında yapılan bir araştırmaya ya da ankete göre yapılan yeni bir politika gibi). Tümdengelimsel modeller ise bütünden parçalara göre giderler. Belirli davranışları, politikaları ve işlemleri dikte ettiren birbirine bağlı değerlerde, inançlarda ve düşüncelerde bu modeli görebilirsiniz. Bu iki haftanın sonunda listenizi inceleyip çalışma ortamınızın tümevarımsal bir model mi yoksa tümdengelimsel bir model mi oluşturduğuna karar verin. Boş bir kağıda iki sütunlu bir tablo yapın. İlk sütuna “Düşünme Modelleri” ikinci sütuna ise “Durumlar” adını verin. Birkaç gün boyunca normal günlük çalışmalarınız sırasında kullandığınız farklı mantıksal düşünme modellerini ve bu modelleri genelde hangi durumlarda kullandığınızı yazın; örneğin “öncelikleri belirleme modeli”, “sınıflandırma modeli”, “tahmin etme modeli”, “sorun çözme modeli”, “seçenekleri gözden geçirme modeli” ve benzeri gibi. Birkaç gün süresince yaşamınızın parçası olan farklı modelleri bulun ve not edin. Açık seçik görülenleri, beklenilenleri ve olağandışı durumları yazın; örneğin telefon kartınızı ya da kredi kartınızı kullanma, banka hesaplarınızı yönetme gbi. Masanızdan lavaboya, park yerine ya da fotokopi makinesine kaç adımda gidiyorsunuz? Gün içinde işinizi yaparken kaç kere ara vermek zorunda kalıyorsunuz? Kaç kişinin giydiği giysi aynı renkte? İnsanların birbirleriyle konuşmalarında kaç kere aynı ya da benzer konuşma tarzlarını duyuyorsunuz? Hafta boyunca bir sorunu giderdiğinizde, zor bir işin üstesinden geldiğinizde ya da beklenmedik bir başarı sağladığınızda bir an durup izlediğiniz adımları not edin. Hafta sonunda listenize bakıp sorun çözme modelinizi özetleyip özetleyemediğinize bir bakın. Şimdi süreç içindeki her bir adımı 1 ile 4 arasındaki bir sayıyla degerlendirin: 1, “çok etkili”, 2, “genellikle işe yarar”, 3, “ödül kazandıracak bir yöntem değildir ama çoğu durumda işime yarar”, 4 ise “ciddi şekilde yenilenmesi gerekiyor” anlamına gelir. Gün içinde birçok kez normal gününüzün parcası olan garip ya da ilgi çekici şeylerle ilgili hesaplar, tahminler ve ölçümler yapın. Örneğin bölümünüzün kaç yıllık bir iş tecrübesine sahip olduğunu ya da iş yerinizdeki insanların kullandığı garajın üç günde ne kadar kazandığını hesaplayın. Ofisinizde
  • 2. her gün kaç fincan kahve tüketildiğini tahmin edin. Masanızın uzunluğunu ve genisliğini kalemlerle, şeker paketleriyle ya da karış hesabınızla ölçün. Bunu bir oyun haline getirin. Her gün hesaplayabileceğiniz, tahmin edebileceğiniz ya da ölçebileceğiniz yeni ve ilginç bir şeyler bulun. Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Mantıksal/matematiksel zekanın temel özellikleri şunlardır: · Soyut modelleri tanıyabilme · Tümevarımsal sonuç çıkarmalar · Tümdengelimsel sonuç çıkarmalar · İlişkileri ve bağıntıları farkedebilme · Karmaşık hesaplamalar yapabilme Bilimsel düşünebilme ve araştırma yapabilme Bu zeka büyük olasılıkla bize en tanıdık gelen ve en iyi bildiğimiz türdür. Hepimiz ayakta olduğumuz zamanların çoğunü sözel zekamızı kullanarak geçiririz. Genel eğitim sistemlerimizin ana vurgularından biri de budur. Çağdaş zeka araştırmacılarına göre üç binden fazla farklı dili konuşabilme yeteneğiyle doğarız. Ama doğduğumuzda bunlardan herhangi birini bile konuşabilir durumda olmayız! Çevremizde kullanılan dille etkileşimde bulunmaya başladığımızda beyin dilin tüm seslerini tanıyabilir durumdadır. Kültürel motiflerle, duyma sıklığıyla, bu sesleri taklit etme girişimleriyle ve çok büyük olasılıkla kendi ayakta kalma içgüdülerimizle dil beynimize iyice yerleşir. Genellikle bu potansiyel dillerden yalnızca birini ya da ikisini tam olarak hakim olabildiğimiz, karmaşık dil sistemleri halinde geliştirebiliriz. Sözel zeka dille yaptığımız her türlü çalışmayla ilgilidir: gazete, kitap ya da satın aldığımız çeşitli ürünlerin üzerindeki etiketleri okuyabilme yeteneği, düz yazı, şiir, rapor ve mektup yazabilme yeteneği, dinleyiciler önünde konuşma yapabilme ya da bir arkadaşınızla sohbet edebilme yeteneği gibi. Başka birinin konuşmasını dinleyebilme ve hem ne söylediğini hem de ne gibi bir mesaj vermek istediğini anlayabilme de sözel zekanın ilgili olduğu alanlardandır. Kendi sözel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: · İki hafta boyunca bir mizah dergisini elinizin altında bulundurun. Gün içerisinde söze dayalı komik şeyleri bulabildiğiniz kadar bulup bir yere yazın. Çevrenizdekilerin yaptığı nükteli kurnazca yorumlara kulak verin. Yazılı ya da sözlü, resmi ya da samimi diyaloglarınızda geçen kelime oyunlarını bulun. Kendinize her gün yeni bir şaka öğrenme hedefi koyun ve bunu arkadaşlarınızla ve ailenizle paylaşın. Bu iki hafta boyunca kendi “espri gücünüzü” nasıl geliştiribildiğinizi izleyin. · İçinde çapraz bulmacalar, karışık sözcük oyunları, akrostişler ve benzeri oyunlar olan sözcük oyunları kitabı alın. Haftanın her günü farklı bir sözcük oyunuyla ya da bulmacasıyla uğraşın. Yapabildiğiniz kadar yalnız başınıza yapmaya çalıştıktan sonra başkalarının müdahale etmesine izin verin. Kolaydan başlayıp giderek daha karmaşık oyunları ya da bulmacaları yapıp yapamadığınıza bakın. · Sabahları işe gitmeden önce bir sözlük alıp gözleriniz kapalı olarak rasgele bir sözcüğe işaret edin. Sözcüğün okunuşunu ve anlamını öğrenin. Gün içinde ailenizle ya da iş arkadaşlarınızla konuşurken sözcüğü kullanmaya çalışın. Onu kendi düşünme süreçlerinizde de kullanın. Onu kullanabileceğiniz ilginç, değişik yollar bulmaya çalışın. · Gün boyunca duyduğunuz tüm deyimlerin bir listesini tutun. Sözcüklerin kelime anlamlarına doğrudan bakıldığında çok komik olanlarını bile (örneğin etekleri zil çalmak, dilinde tüy bitmek ve benzerleri gibi). Ayrıca çevrenizdekilerin konuşmalarında farkettiğiniz çift anlamlı ifadelerin listesini tutmaya başlayın. Örneğin dilini ısırmak, keçileri kaçırmak ve benzeri gibi. Bu tür şeylerin sözcük anlamlarını gözünüzün önünde canlandırmaya çalışın. · İşte “çevrenizdekilerin söyledikleri şeyleri nasıl söylediklerine” dikkat edin ve kullandıkları sözcüklerin anlamıyla seslerinin tonunda, ritminde ve yüksekliğinde bir uyuşmazlık olup olmadığını bulmaya çalışın. Konuşmalarının tonu ya da ritmi değiştirildiğinde sözcüklerinin anlamlarının nasıl değişebileceğini düşünün. Örneğin birinin “Sana söyleyecek çok önemli bir haberim var” dediğini duyduğunuzda o kişinin bunu çok monoton, heyecansız bir şekilde söylediğini düşünün. Ya da birinin diğerine gergin bir tonda rahatlamasını söylemesini gözünüzün önüne getirin. · Bir dostunuzdan, iş arkadaşınızdan ya da başka birinden on farklı çok ilginç konuyu on farklı karta yazmasını isteyin. Bunları ikiye katlayıp bantlayın. Gün içinde çeşitli zamanlarda, ara verdiğinizde ya da arabanızla işten eve giderken cebinizdeki bu kağıtlardan rasgele birini seçip bu konuda doğaçlama konuşun. Bir çırpıda düşünüp karar vererek ve karşınızdaki kişinin ne dediğinizi bilerek konuştuğunuzu düşünecekleri şekilde en az beş dakika konuşun. Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Sözel zekanın temel özellikleri şunlardır: · Sözcüklerin sırasını ve anlamını anlayabilme (Anlam bilimi ve sözdizimi) · Açıklama, öğretme ve öğrenme
  • 3. · Sözcükler yoluyla espri yapma · Bir işin akışında diğerlerini ikna edebilme (ikna edici konuşabilme ve yazabilme) · Anımsayabilme ve çağrışım yapabilme Daha ayrıntılı dil analizleri yapabilme (dilin kendisiyle ilgili araştırmalar yapma) Bazı açılardan görsel zekanın insan beyninin ilk dili olduğu söylenebilir. Beyin doğuştan itibaren görüntülerle ve resimlerle düşünür, hatta onları sözcüklerle ilişkilendirmeden bile önce. Görsel zeka gördüğümüz her şeyle ilgilenir: hayal edebildiğimiz her türlü şekil, desen ve tasarımlar (düzenli ya da düzensiz), somut ya da soyut görüntüler ve renklerin ve dokuların tüm yelpazesi. Bunlar sadece gerçek, somut dış dünyamızda (fiziksel gözlerimizle izlediğimiz) değil aynı zamanda zihin gözümüzle görebildiğimiz hayal dünyamızın derinliklerindedir (mümkün olan şeyi gözümüzde canlandırıp hayal kurabilme, hayal dünyasına dalabilme, hayalimizdeki yerlere hayali yolculuklar yapabilme ve daha önce hiç yapmadığımız şeyleri yaratabilme ve icat edebilme yetenekleri de dahil olmak üzere). Uzamsal tarafında bu zeka uzay/zaman sürekliliğindeki nesnelerin yerleşimi ve aralarındaki ilişkiyle ilgilenir. Böylece, bir nesnenin diğeriyle ilişkili olması öğrenmenin görsel/uzamsal şeklinin uzamsal tarafını oluşturan çekirdeğidir. Bunun içine yön duygusu da girer; başka bir deyişle yaşadığınız çevreyi dolduran nesnelere göre nerede olduğunuzu bilme ve bir yerden başka bir yere kolaylıkla gidebilme. Kendi görsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: İşe giderken çevrenizde sizi etkileyen görsel uyarıcılara dikkat edin; reklamlardaki göruntüler ve resimler, mimari modeller, şekiller ve tasarımlar ve işe giderken sürekli gördüğünüz şekiller, tasarımlar gibi. Öğle yemeğinizi yerken çevrenizdeki renklerin ve sizi nasıl etkilediklerinin daha çok farkına varmaya çalışın; yediğiniz şeylerin renkleri, “yemek yediğiniz yerde” gözüken renkler ve çevrenizdeki insanların elbiselerinde, makyajlarında, mücevherlerinde, saçlarında ve benzeri seylerinde gördüğünüz çeşitli renk kombinasyonları gibi. Arkadaşınızla konuşurken onun söylediği şeyleri hayalinizde canlandırın; örneğin bir önceki gece başlarına gelenler, size anlattıkları bir deneyimleri ya da size betimlemeye çalıştıkları gördükleri herhangi şey. Onu zihin gözünüzle görmeye calışın! Kendi kendinize not yazdığınızda bunun yanına bir de görsel sembol çizin; örneğin eve giderken bakkaldan almanız gereken bir şey, yarına hazırlanmak için bu gece yapmanız gereken bir sey ya da yapmanız gereken bir telefon görüşmesi gibi. Akşam eve giderken, yaşadığınız alanı mümkün olduğunca eksiksiz olarak hayalinizde canlandırmaya çalışın. Eve geldiğinizde kapıdan girip gözlerinizi kapayın ve yaşadığınız alandaki “sezgilerinizi” denemek amacıyla evinizin tüm bölümlerinde dikkatlice dolaşın. Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Görsel zekanın temel özellikleri şunlardır: · Etkin hayalgücü · Görüntüleri hayalinizde oluşturabilme (görselleştirebilme) · Boşlukta yolunu bulabilme · Grafiksel gösterim (resim ya da çizim yapma, heykeltraşlık) · Uzaydaki nesneler arasındaki ilişkileri algılayabilme · Nesneleri zihinden kullanabilme Farklı açılardan doğru algılama Bildiğimiz kadarıyla kendi varlığının, düşüncelerinin ve eylemlerinin farkında olan tek yaratık insanoğludur. Bu, kendimizinden uzaklaşıp kendi içimizdeki yansımamızdan bir şeyler öğrenebilme yeteneğidir. Kendi yaşantınız için şu süreçlerin ne kadar farkında olduğunuzu anlamaya çalışın: yalnızken iş dışındaki ne tür düşüncelerden gerçekten hoşlanıyorsunuz? Kendi kendinizi yenilemek için neler yaparsınız? Stresli, kızgın ya da endişeliyken ruh halinizi değiştirmek için ne tür şeyler yaparsınız? Son yıllarda kendinizle ilgili düşüncelerinizi değiştiren ne tür yeni şeyler keşfettiniz? “Gerçekte ben kimim?” sorusunu yanıtlamanız gerekseydi ve dış görünüşler, sahip olduğunuz yetenekler, diğer insanlarla ilişkileriniz ya da işiniz hakkında konuşamasaydınız neler söylerdiniz? İlham almak istediğinizde ya da yaratıcılığınızı ateşlemeniz gerektiğinde neler yaparsınız? Kendinizi ve hedeflerinizi nasıl değerlendirirsiniz? Şu anda ve/veya yakın geçmişte kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz/yaptınız?
  • 4. İçsel zekanın ilgi alanı kendi kendinin farkında olma, kendini anlayabilme ve iç dünyasıyla ilişki kurabilme üzerinedir. Kendi içsel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Gün içinde kızgınlık, endişe, can sıkıntısı, sabırsızlık veya düşmanlık gibi duygular hissetmenize neden olan herhangi bir şey olduğunda, durup sakin olmaya çalışın ve bu duygulara sahip olan kendinizi dışarıdan gözlediğinizi varsayın. Onları değiştirmeye çalışmayın, analiz edin ve değerlendirin. Sadece izleyin! Bu duyguların nasıl geliştiğini izleyin! Günlük yaşantınız içindeki farklı durumlarda kullandığınız değişik türlerdeki düşünme modellerinin listesini çıkarın: örneğin sorun çözmeye dönük düşünme, yaratıcı düşünme, “enine boyuna düşünme”, hayal kurarak düşünme ve benzeri gibi. Bir düşünme modelini listenize her kaydedişinizde bu modelle ilişkili olan durumu ya da olayı da yazın. Günün sonunda kaydettiğiniz her bir düşünme modelini değerlendirin ve bunları geliştirebileceğiniz ya da kuvvetlendirebileceğiniz yollar olup olmadığını araştırın. Bu alıştırmayı birkaç hafta sürdurün ve düşünme modelinizde (ve düşünme modeliniz hakkındaki düşüncelerinizde) ne tür değişiklikler olduğuna bakın. Kağıtlarınızı düzenlemek, masanızın üzerini toparlamak, süpermarkette kasa kuyruğunda beklemek gibi dikkat gerektirmeyen ya da sıkıcı bir aktiviteyle uğraşırken dikkatinizi verme pratikleri yapın. Çevrenizde ve kendinizde oluşan her şeyin farkında olmaya çalışın. Düşündüğünüz şeye dikkatinizi verin. Fiziksel hareketlerinize dikkatinizi verin. Hislerinizi ve duygularınızı izleyin. Seslerin, kokuların, gördüklerinizin, tatların ve dokuların farkına varın. Kendinizi “otomatik pilota almayı” kabul etmeyin. Bunu bir farkında olma oyununa çevirin! Gün içinde kendizini bir yığın işin, gürültünün, yoğunluğun ve kaosun içinde bulduğunuzda bir an durup birkaç derin nefes alın ve “kendinize gelmeye” çalışın. Dikkatinizi bir süre nefes alıp verişinizde yoğunlaştırın. Mümkün olduğunca kendinizi her şeyden soyutlayıp dikkatinizin tümünü nefes alıp verişinizin ritmine bırakın. Bu süreç boyunca çevrenizdeki akım içinde bir denge, sakinlik ve orta nokta bulup bulamayacağınıza bakın. Bir toplantıda otururken, iş arkadaşınızla sohbet ederken ya da mesleğinizle ilgili bir şey okurken bu konudaki düşüncelerinizi daha yüksek düzeylere çıkarmaya çalışın. İlkönce kendinize söyleşide, toplantıda ya da okuduğunuz şeyde hedeflenen konuların neler olduğunu sorun. Daha sonra durumun çeşitli süreçlerini ve yönlerini (hedeflenen konular›n d›ş›nda kalan şeyler) analiz edin; örneğin insanlar nasıl ilişki kuruyor?, ne tür iletişim stratejileri kullanıyorlar?, neler durumun “kuralları” gibi gözüküyor? vb. Son olarak bu durumdan neler öğrendiğinizi ve bunu kendi yaşantınıza nasıl uygulayabileceğinizi kendi kendinize sorun. Her akşam, gününüzün nasıl olduğu konusunda kendi kendinizi sorgulamak için birkaç dakika ayırın. Aşağıdaki soruları yanıtlayın: Günün en önemli olayları nelerdi ya da hangileri gerçekten zihnimde yer etti? Gün içinde yaşadığım duygulardan hatırlayabildiklerim hangileri? Bu güne bir şeyler ekleyebilseydim ya da çıkarabilseydim bu ne olurdu? Yakın bir arkadaşıma, akrabama ya da önemli başka birine bir cümleyle günümü özetlemem gerekse ne derdim? Bu günün bir film ya da roman olduğunu düşünün. Adı ne olurdu? Hafta sonunda her gün için verdiğiniz yanıtları okuyun ve kendinize aynı soruları sorun ama bu sefer soruları geçen hafta için yanıtlayın. Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. İçsel zekanın temel özellikleri şunlardır: · Düşüncelerini yoğunlaştırabilme · Dikkatini verebilme “dur ve gülleri kokla” · Biliş ötesi (“düşünme hakkında düşünebilme”) · Farklı duyguların farkına varabilme ve onları ifade edebilme · Kendi kişiliğinin tüm boyutlarını hissedebilme Daha karmaşık düşünebilme ve sonuç çıkarabilme İster bir spor takımı, ister işinizdeki bir çalışma grubu isterse bir organizasyondaki grup projesi olsun bir takımın parçası olmaktan dolayı yaşadığınız güzel deneyimleriniz var mı? Diğerleriyle çalışmaktan öğrendiğiniz önemli şeyleri hatırlayabiliyor musunuz? En son ne zaman size birisi bir konuyu anlatmaya ya da öğretmeye çalıştı? Kendi kendinize bitiremeyeceğiniz bir işi ya da projeyi (başka kişilere bağımlı olduğunuz durumlar) başkarıyla bitirdiğinizi hatırlıyor musunuz? Sosyal zekanın ilgi alanı insan ilişkileri, başka kişilerle ortak çalışma, diğer insanları tanıma ve onlardan bir şeyler öğrenme konularıdır. Zamanımızın çoğunu diğer insanlarla çalışarak ve iletişim kurarak geçirdiğimizden bazı açılardan bu zeka türlerinin içinde en anlaşılabilir olanı olarak gözükebilir. Yine de bu konuda ne kadar iyiyiz? Diğer kişilerle yoğun çalışmalar gerektiren durumlarda her şeyi yeterince anlıyor ve değerlendirebiliyor muyuz? Çocukluk günlerimizden başlayıp, okul hayatımız yoluyla çalışma hayatına dönüşen dönem boyunca çoğu Batı toplumlarının normal sosyalleşme süreci nasıl rekabetçi ve dayanaklı bir birey
  • 5. olacağımız konusunda bize binlerce eğitim fırsatı sunar. Sosyalleşme yetenekleri ya da özellikleri konusunda ise benzer bir eğitimi almamız çok nadirdir. Bu zeka türünün özellikleri çok karmaşık ve zor farkedilir olmasına karşın gerçek değeri genelde bilinmez. Kendi sosyal zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Başka biriyle yaptığınız söyleşinin sonunda “Seni doğru anladığımdan emin olmak için konuştuklarımızı özetleyeyim” deyin. Sonra söyleşiyi özetleyip karşınızdakinden hata varsa düzeltmesini isteyin. Konuştuğunuz kişiden ayrıldıktan sonra daha iyi bir dinleyici olmak için söyleşide yapmış olabileceğiniz en az üç şeyi listeleyin. İlerideki söyleşilerinizde bu “dinleme stratejilerini” bilinçli olarak uygulayın. Sorun çözmeye yönelik bir toplantıda otururken yaşadığınız çeşitli etkileşim modellerine dikkat edin. Şu tür şeyleri izleyerek zihninizden bir takım notlar alın (mümkünse yazılı notlar da olabilir): Kim, ne zaman konuşuyor? Çeşitli kişilerin aynı fikirde olduklarını ya da olmadıklarını göstermek için kullandıkları sözlü ya da sözsüz ipuçları nelerdir? Kişiler “kendilerine atanmış roller” yerine ya da onlara ek olarak ne tür roller üstleniyorlar (örneğin kim “şeytanın avukatını” oynuyor?, kim “arabulucu”?, kim “ortamı yumuşatıyor”? Fark ettiğiniz değişik görüş açıları nelerdir? (örneğin kim taviz vermeye yatkın?, kim zaten kararını vermiş?, kimin kafası karışmış ve aydınlatılmaya ihtiyacı var? ve benzeri). Toplantıdan sonra daha iyi bir toplantı nasıl yapılabilirdi sorusuna vereceğiniz üç seçeneği listeleyin. İşte ara verdiğinizde ya da öğle yemeğinde tanımadığınız ya da normalde konuşmadığınız insanların bulunduğu bir yere gidin. Bu yerde “insanları izleme” alıştırmaları yapın. Çeşitli kişilerin neler hissettiğini ya da sizin gözlemlerinize dayanarak ne tür hikayeleri olduğunu tahmin etmeye çalışın. Giysilerinin size neler söylediği ya da yürüyüşlerinden veya duruşlarından neler sezinlediğiniz veya başka kişilerle ilişkilerine bakarak ne tür insanlar olduklarını düşündüğünüz gibi konulara dikkat edin. Uygun bir fırsat bulduğunuzda izlediğiniz biriyle kısa, havadan sudan bir konuşma yapmaya çalışın ve sezgilerinizin doğru olup olmadığını denetleyin. Konuşmaya girmek için şu tür ifadeler kullanabilirsiniz: “Kravatınızdaki desenler çok hoş. Nereden aldınız?” ya da “Okuduğunuz kitap hakkında çok şey duydum, herkesin söylediği kadar iyi mi?” Konuşmanın nereye doğru gittiğini ve izlediğiniz insanlar hakkındaki sezgilerinizin ne kadarının doğru olduğunu bulmaya çalışın. Bir TV show’u ya da filmi seyrederken ya da güzel bir roman okurken ana karakterlerin yerine kendinizi koymaya çalışın. Hayata onların gözünden bakın ve özellikle aynı görüşte olmadığınız konularda onların görüş açılarını yakalamaya çalışın. Kendi bakış açınıza en yakın karakterlerle başlayın ve daha farklı olduğunuz karakterlere doğru ilerleyin.Unutmayın, kendi inançlarınızı ya da değerlerinizi değistirmeye çalışmıyorsunuz sadece onlarınkini tam olarak anlamaya çalışıyorsunuz! Parçası olduğunuz bir takımla birlikte çalışırken listeleyebildiğiniz kadar “etkili takım çalışması stratejilerini” listeleyin; örneğin herkesin kendi üstüne düşeni yapması, uzlaşmaya istekli olma, birbirini cesaretlendiren ya da destekleyen bireyler, takımın hedeflerinin ve/veya misyonunun kolay anlaşılabilir ve açık olması gibi. Takım çalışmasını daha verimli hale getirebilecek stratejileri de listeleyin. Gelecek aylarda takımla çalışmayı sürdürürken bu “iyileştirme stratejilerinden” bazılarını farkettirmeden uygulayıp uygulayamadığınıza bakın. Haftanın en az iki gününde başka birisiyle konuşurken onun beğendiğiniz ya da takdir ettiğiniz bir yönünü bulmaya çalışın ve bunu ona söyleyin. Örneğin yeni giysisi ya da saçı hakkında yorum yapın; toplantıda söylediği bir şeyi ne kadar beğendiğinizi ya da gülüşünün sizi nasıl ferahlattığını söyleyin. İki yüzlü davranmayın. İyi yönleri görmeyi “kötü yönleri” göz ardı etmeye çalışın. Bu tür yorumların diğer insanları ve sizi nasıl etkilediğini dikkatlice izleyin. Bir arkadaşınızdan (güvendiğiniz birinden) bitirdiğiniz bir iş, yazdığınız ya da yarattığınız bir şey hakkındaki düşüncelerini dürüstlükle söylemesini isteyin. Onlara en çok neyi beğendiklerini, neyin işlerine yarayacağını, onların üzerindeki etkisini, daha çok nasıl geliştirilebileceğini, hangi açılardan karışık olduğunu ya da açık olmadığını, nerelerde sorularının olduğu ve hangi konularda sizinle farklı görüşe sahip olduklarını sorun. Onlar fikirlerini söylerken bu yorumları sizin gelişmenize yardımcı olacak eleştiriler olarak kabul etmeye çalışın. Herhangi bir şekilde savunmaya geçmeye kalkmayın ya da moralinizi bozmayın. Vermeniz gereken tek karşılık eleştirilerini biraz daha açıklamalarını istemek olmalıdır. Daha sonra kendi kendinize şu soruları sorarak eleştirilerini değerlendirin: “Eleştiriler neye yönelikti?”, “Hangi noktaları kaçırmış gözüküyorlar?” Her bir zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Sosyal zekanın temel özellikleri şunlardır: · Etkili sözlü ya da sözsüz iletişim · Diğer kişilerin ruh hallerine, hislerin, mizaçlarına ve motivasyonlarına karşı duyarlılık · Grup içinde birlikte çalışma · Başka birini iyi dinleyebilme ve görüş açılarını anlayabilme · Kendini başka birinin yerine koyabilme · “Sinerji” yaratabilme ve muhafaza edebilme Nörolojik bakış açısından müzik zekası (ritmik zeka), zeka türlerimizin ilk önce gelişenidir. Anne karnındayken bile çevremizi saran ses. ritim ve titreşim dünyasını bir an düşünün. Bazılarına göre
  • 6. bu zeka sadece müzik ve ritimden ibaret olmadığından aslında “işitsel/titreşimsel zeka’ olarak adlandırılmalıdır. Ses ve titreşimler, ister doğal olsun isterse insanların yarattığı ortamlardan gelenler, makineler, enstrümanlar ya da korolar olsun bu zeka tüm ses ve titreşim dünyasıyla ilgilidir. Aynı zamanda müziğin, ritmin,sesin ve titreşimin “bilinci etkileme” efektleri de diğer zeka türlerinin hepsinden daha güçlüdür. Müzik, ses, ritim ve titreşimin ruh halimizi değiştirme, dinsel duyguları coşturma, ulusal sevinçleri uyandırma, başka birine sevgi, derin üzüntü veya acıyı ifade edebilme gücünü düşünün. TV ya da film seyrederken bunların yarattığı etkiyi gözünüzün önüne getirin: biraz sonra ne olacağını sezinlememizi kolaylaştırır, sahnedeki aksiyonu geliştirir ve etkisini güçlendirirler ve karakterleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Kendi müzik zekanızı (işitsel/titreşimsel zekayı) daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Gün içinde yapabildiğiniz kadar, seyrettiğiniz çeşitli programları (örneğin bir güldürü programını, televizyon dizisini ya da bir detektif filmini) hayal edin. Hayal ettiğiniz duruma uygun bir fon müziği düşünün; örneğin endişe ya da merak uyandıran bir fon, marş, vals, acid rock, romantik ya da melodik bir müzik. Müziğin zihninizde çaldığını hissedin! Masanızda oturuken işitme duyunuzun artırma-azaltma düğmesi olduğunu ve onu isteğinize göre artırıp azaltabildiğinizi düşünün. Çok sessiz olun ve çevrenizde olup biten her şeyi duymaya çalışın. Normal durumlarda duymadığınız neleri duyuyorsunuz? İşitme duyunuzu daha fazla açıp odanın dışından gelen sesleri de duymaya çalışın. Son olarak daha da açıp binanın dışından gelen sesleri dinleyin. Başka biriyle yaptığınız herhangi bir konuşmada sizin ve karşınızdakinin konuşmasının tonunu, ritmini ve sesinizin yüksekliğini izleyin. Kendi konuşmanızın tonunu değiştirerek konuşmanın havasını değiştirmeyi deneyin; örneğin heyecan, kızgınlık, sıkıntı ve benzeri mesajları, söylediğiniz şeyleri değil onları söyleme şeklinizi değiştirerek iletmeye çalışın.Değişik konuşma ritimlerinin konuştuğunuz kişiyi nasıl etkilediğini gözlemleyin; örneğin hızlı, kesik kesik ya da daha yavaş konuştuğunuzda ne olduğuna bakın. Kendinizi konuşan ya da dinleyen olarak düşündüğünüzde sesinizin perdesinin nasıl etkilediğine bakın. Herhangi bir iş gününüzde o günün bir Broadway müzikali olduğunu düşünün. Gün içinde çeşitli şeyler olurken kendinizin Rogers ve Hammerstein ya da Andrew Lloyd Weber olduğunu düşünün. Göreviniz popüler şarkıları olan olayları vurgulayacak ya da etkisini güçlendirecek şekilde hayali izleyici kitleniz için günün bu prodüksiyonuyla entegre etmek. Bu özel “müzikli anlarda” bir an duraklayıp birkaç dakika kendi kendinize şarkıyı mırıldanın ve durum içindeki pozisyonunuzun nasıl değiştiğini gözlemleyin. Gün içinde bir sandalyede otururken ya da koridorda yürürken çevreden gelen titreşimlere kulak verin.Deprem ölçer aygıtı olduğunuzu varsayın. Kendi içinizdeki “Richter ölçeğinize” bu titreşim motiflerini kaydedebiliyor musunuz bir bakın. Yolda binanızın yanından geçmekte olan otobüslerin ya da kamyonların gürültüsüne, radyosu bangır bangır bağırarak geçen bir arabaya, yeni bina inşaatından gelen gürültülere, yolda çalışma yapan işçilerin gürültüsüne kulak verin. Günlük çalışma şartlarınıza uygun olarak, karşı karşıya kaldığınız sorunları daha etkili çözebilmenizi sağlamak amacıyla ruh halinizi ya da duyarlılığınızı etkileyecek değişik türlerdeki müzikleri dinlemeyi deneyin. Örneğin kendinizi çok stresli ya da gergin hissediyorsunuz. Hangi müzik sizin sakinleşmenizi ve rahatlamanızı sağlayabilir? O müziği koyun ve kendinizi müziğin sihirli notalarına bırakın. Ya da kendinizi yorgun ve bitkin hissediyorsunuz. Hangi müziğin sizi toparlayacağını ve enerji vereceğini düşünüyorsunuz? Onu dinleyin ve ruh halinizi gerçekten değiştirip değiştirmediğini görün. Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Müzik zekasının temel özellikleri şunlardır: · Müzik ve ritim yapısını beğenme/değerlendirebilme · Müziği duyma şemaları ya da kareleri · Seslere ve titreşimsel motiflere duyarlılık · Ses, ritim, müzik, ton ve titreşimleri tanıyabilme, yaratabilme ya da yeniden üretebilme · Ton ve ritimlerin kendilerine has kalitelerini değerlendirebilme. Bu zeka türü çevremizdeki doğal dünyayı algılama, beğenme ve anlamayla doğrudan ilişkilidir. Türleri birbirinde ayırt edebilme, çeşitli bitki örtüsünü ve hayvan türlerini tanıyabilme ve sınıflandırabilme ve doğal dünyaya ilişkin bilgilerimiz ve onunla paylaştıklarımız gibi konularla ilgilenir. Hayvanlar ve davranışlarının sizin ilginizi çektiği ve meraklandırdığı durumlarda doğaya dönük zekanızın iş başında olduğunu anlayabilirsiniz. İnsan eliyle yaratılmış, steril ortamlara birisi saksı ya da vazo çiçeği getirdiğinde ruh halinizdeki değişikliği veya kendinizi daha iyi hissettiğinizi farkedebilirsiniz. Rahatlamak, yorgunluğumuzu gidermek ya da ruhsal olarak yenilenmek istediğimizde ne kadar sık doğaya kaçmak istediğimizi bir düşünün. Doğanın gücünü gösterdiği muhteşem görüntüler karşısındaki tepkinizi düşünün: hava olaylarındaki, “doğal afetler”deki, güz dönemindeki yaprak dökümünü ya da deniz dalgalarının dur durak bilmeksizin sahildeki kayaları dövüşünü. Doktor Howard Gardner doğaya dönük zekanın şu tür kişilerde görülebileceğini belirtmiştir: belli bir
  • 7. bölgede bulunan bitki örtüsü ve hayvan türlerini tanıyabilen, doğal dünyada başka sonuçsal ayrımlar yapabilen ve bu özelliğini üretken olarak (avlanmada, çiftçilikte, biyolojik bilimlerde) kullanabilen kişi. Kendi doğaya dönük zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Doğal dünyada bir yere, tercihen tanımadığınız bir yere gidin. İnsan eliyle yaratılmış dünyadan gidebildiğiniz kadar uzağa gidin. Kendinizi “tamamen” bu yerde hissetmeye çalışarak bir süre geçirin. Çevrenize bakının. Manzaranın tümünü görmeye çalışın. Hemen dikkatinizi çeken şey nedir? Renkler, sesler, kokular, dokular, şekiller ve tatlar da içinde olmak üzere kaç farklı doğaya ait nesneyi ayırt edebileceğinizi deneyin. Yakınınızdaki bir hayvanat bahçesine, hayvan hastanesine ya da sirke gidin. Çeşitli hayvanların hangi kategorilerde gruplandığına bakın (örneğin goriller, kediler, vb). Bu hayvan bölümlerinden bir kaçına girip alt kategorilere ayrılıp ayrılmadığına bakın. Bazı hayvanları gruplandırmanız gerekse (aynı kafeste olmaları şart değil) hangilerini bir araya koyardınız? Bu alt kategorileri belirledikten sonra onlara bir ad verin: biraz komik, ilginç ve sizin gruplandırma görüşünüze göre anlamlı olabilecek bir ad (profesyonel bir etimoloji uzmanının sizinle aynı görüşte olup olamayacağını merak etmeyin). Şimdi bu adımları bir botanik bahçesinde ya da benzer bir yerde bir kez daha yapın. Bulunduğunuz toplulukta ya da kendi evinizde bir “bitki yetiştirme projesine” katılın (ağaç dikme, çiçek ya da çim ekme gibi). Önce başarılı bir dikim/ekim için gerekli olan tüm yazılı veya sözlü yönergeleri izleyerek dikiminizi/ekiminizi yapın. Her 4 – 5 günde bir “dikim/ekim yaptığınız yeri” ziyaret edin. Gözlediğiniz değişiklikleri ve diktiğiniz şey hakkındaki duygularınızı yazabileceğiniz bir “ekim/dikim gazetesine”ne başlayın. Diktiğiniz her neyse toprağın üstünde ilk kez kendisini gösterdiğinde filizlenmeden önceki ve sonraki farkları da belirterek hissettiğiniz duyguları not edin. Kendinize bir hayvanla zaman geçirecek bir ortam ayarlayın: evdeki bir evcil hayvan olabilir, hayvanat bahçesine gidebilirsiniz, ya da çeşitli hayvan türlerini bulabileceğiniz doğal ortamlar bulabilirsiniz. Belirli hayvanları dikkatlice gözleyin. Bu “dost yaratıkları” iyice tanımaya çalışın. Ne tür alışkanlıklar farekdiyorsunuz? Ne tür tuhaf davranışlar ilginizi çekiyor? Onlara karşı hissettikleriniz neler? Şimdi, bu yaratıkların insana özgü özellikleri olduğunu düşünün: Neler düşünüyorlar? Neler istiyorlar? Onlardan herhangi biriyle konuşabilseydiniz neler konuşmak isterdiniz? Doğa yürüyüşüne çıkın ve çevrenizdeki doğal ortamın etkisi üzerinde düşüncülerinizi yoğunlaştırın: duygularınız, düşünceleriniz, hisleriniz, ruhsal algılamanız ve benzeri gibi. Sizde neler uyanıyor? Yürürken sık sık durup daha fazlasını hissedip hissedemediğinize bir bakın. Kendi kendinize “kaçırdığım bir şey var mı?” diye sorun. Bunu bir algılama oyununa çevirin. Beyin-zihin-beden sisteminizin ne kadarında ve hangi düzeylerinde bu ortamı hissedebildiğinize bir bakın! Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Doğaya dönük zekanın temel özellikleri şunlardır: · Doğayla paylaşım · Yaşayan canlılara özen gösterme, onları ehlileştirme ve etkileşimde bulunma · Doğadaki “bitki örtüsüne” duyarlılık · Türlerin üyelerini tanıyabilme ve sınıflandırabilme · Bir şeyler yetiştirme ya da besleme Doğanın kendi üzerindeki ya da kendinin doğa üzerindeki etkilerini idrak edebilme Tüm zeka modellerinin içinde bedensel/kinestetik zeka, hayatımızın, büyük ihtimalle değerini en az sorguladığımız bir parçasıdır.Her gün hiç farkında olmadan çok çeşitli ve kompleks bedensel/kinestetik işler yaparız. Bu zeka modeli bedensel olarak gerçekleştirebileceğimiz hareketlerin tümüyle ilgilidir. Bunların içine sadece insanlık tarihinde bedensel olarak gerçekleştirilmiş başarılar değil bunun yanında şimdiye kadar farkedilmemiş doğuştan gelen kinetik potansiyeller de dahildir: çocukların yürüme potansiyelleri, gelişmemizin herhangi bir evresinde büyük ve küçük motor davranışları edinebilme, geliştirebilme ve yüz ifadeleriyle, duruşla ve diğer bir deyişle ‘beden dili’ ile ifade edebildiğimiz incelikler. Burada çağdaş araştırmacıların ‘kinestetik beden’ ya da ‘zihinsel beden’ adını verdikleri henüz göze çarpmayan potensiyellerden de bahsetmemiz gerekir.Bu, fiziksel bedenin hareketlerini ve işlevlerini geliştirmek ve kuvvetlendirmek için etkin zihinsel performans yoluyla yeteneklerimizi elde ettiğimiz zihinsel bedendir. Kendi bedensel zekanızı daha iyi keşfetmek için aşağıdaki alıştırmaları yapın: Gün içinde çeşitli zamanlarda durup çevrenizde meydana gelen değişikliklere bağlı olarak vücudunuzdan aldığınız “tepkilere” odaklanın; örneğin stresli ya da kaygı uyandıran bir şeye karşı vücudunuzun tepkisi ne oluyor? Hoşnut olduğunuz bir durumda ya da belirsizlik zamanlarında nasıl davranıyor? Bir şey yediğiniz durumda ne hissediyor ve benzerleri. İşe yürüyerek giderken (örneğin otobüsten ya da arabanızdan inip işe giderken) çeşitli yürüme türlerini deneyin. Örneğin yavaş, düşünceli bir yürüyüş; canlı, enerji dolu ve kararlı bir yürüyüş; sekerek, neşeli bir yürüyüş ve benzeri. Farklı türlerdeki bu yürüyüşlerin ruh halinizi nasıl etkilediğine dikkat edin. Diğer insanlarla konuşurken “beden dillerine” dikkat edin. Duruşlarına, el kol hareketlerine ve yüz ifadelerine bakın. Bunlar söylediklerine ne tür şeyler ekliyor? Diğer kişilerle iletişiminizi geliştirmek için kendi duruş stillerinizi, el kol hareketlerinizi, yüz ifadelerinizi ve diğer “vücut dillerini” bilinçli olarak değiştirerek denemeler yapın. Haftada iki kez günlük yaşantınızda genellikle düşünmeden sürekli kullandığınız elinizle yaptığınız değişik aktiviteleri diğer elinizle yapmayı deneyin: sabahları dişlerinizi fırçalamak, saçınızı taramak, yemek yemek, kendi kendinize not yazmak, kapıyı açmak ve benzeri. Sadece onun farkına varıp daha çok kullanarak işlevselliğini ne kadar geliştirebileceğinizi görüyorsunuz değil mi? En az günde bir kez her zaman farkında olmadan
  • 8. gerçekleştirdiğiniz bedensel bir haraketi (sandalyeden kalkmak ya da fotokopi makinesine yürümek gibi) yapmadan önce durup hareketi yapmak için izlediğiniz adımları teker teker düşünün. Daha sonra onu nasıl gerçekleştirdiğinize dikkat ederek yapın. Daha önce düşünürken farketmediğiniz ne tür şeyler yapıyorsunuz? “Önceden düşündüklerinizle” “gerçekte yaptıklarınızın” daha yakın olup olamayacağını görmek için yeniden deneyin. Gün boyunca kağıtlarınızı düzenlemek ya da sıralamak, e-postalarınızı okumak, ofisinizi ya da evinizi toplamak ve benzeri rutin işleri yaparken DURUN ve vücudunuzun yaptığınız işin farkında olmasını sağlamayı deneyin; örneğin işi yaparken ayaklarınızda neler hissediyorsunuz? Sonra, bu ‘ayaklarınızın farkında olması durumunu’ muhafaza ederek yaptığınız işi sürdürün. Daha sonra tekrar DURUN. Ellerinizde neler hissediyorsunuz? Daha sonra hem “ayaklarınızın farkında olması durumunu” hem de “ellerinizin farkında olması durumunu” koruyarak işinize devam edin. İşinizi yapmayı sürdürüp başka bir farkında olma durumu (örneğin sırtınızın, bacaklarınızın, boynunuzun ve benzeri gibi) eklemek için durarak vücudunuzun yaptığınız işin nasıl bir parçası olduğunu hissetmeye çalışın. Her zekanın farklı boyutlarını tanımlayan “temel işlemleri” ya da özellikleri vardır. Bedensel zekanın temel özellikleri şunlardır: İstemli bedensel hareketlerin kontrolu “Önceden programlanmış” bedensel hareketler “Farkında olma durumunu” bedenin tüm birimlerine yayma Zihin-beden bağlantısı Taklit yetenekleri …….Geliştirilmiş bedensel işlevler ÇOKLU ZEKA KURAMI ve ZEKANIN YEDİ TÜRÜ* (Lütfen Kaynak Göstermeden Alıntı Yapmayınız!) Doç. Dr. Süleyman TARMAN OMÜ-GSEB *Yaşadıkça Eğitim Dergisi Mayıs/Haziran 1998, Sayı: 58, sayfa: 12-16. Önceleri -doğuştan geldiğine inanılan- belli bir zekâ ile doğup yaşamını onunla sürdürme görüşü hakimken günümüzde, insan Zekâsının sınırları “neyin mümkün olabileceği” hakkındaki inançlarımızla ilgilidir. Hemen hemen her yaş ve yetenek düzeyindeki bireyin zihinsel fonksiyonları geliştirilebilmektedir. Aslında farkında olmaksızın kullandığımız Zekâmızın düzeyini, biliş ve algılama yeteneklerimizin nasıl harekete geçirileceğini keşfederek geliştirmeyi öğrenebiliriz. Bir problemle karşılaşıldığında Zekâmız, değişik problem çözme yolları arar ve bu sırada bütünleşik bir uyum içerisinde çalışır, sonuç olarak da bizi doğal sonuca yada başka bir deyişle bizi problemin çözümüne ulaştırır. Dünyanın her yerinde insan, bu yolları nasıl kendi kendine bilmekte, öğrenmekte ve anlayabilmektedir? İşte bu soru, araştırmacıları insan Zekâsının doğasını, gizil yönlerini ve sınırlarını araştırmaya yöneltmiştir. “Çoklu Zekâ Kuramı” Harvard Üniversitesi bilişsel araştırma projesi “Proje 0”ın müdürü Dr. Harward Gardner’ın çalıştığı bir araştırmanın sonucudur. Gardner, normal ve yetenekli çocukların bilişsel potansiyellerinin gelişimini ve beyindeki hasarlardan doğan Zekâ bozukluklarını incelemiştir. Araştırma Boston Üniversitesi Tıp Fakültesi ile Boston Emekliler İdaresi Tıp Merkezi’nde yapılmıştır. Belirli bir kültürel birikimin sonucu olan problem çözme ve özgün bir ürün ortaya koyma yeteneği bir Zekâ gerektirir. Bir problemin çözülmesi, yaratılan bir hikayenin bitirilmesinden satrançta bir mat hamlesine veya bir söküğün onarılmasına; özgün ürünler ise bilimsel teorilerden müzik eserlerine, başarılı politik kampanyalara kadar değişiklik gösterir.(Gardner, H.&Walters, J.M. 1985). Öte yandan yaşamlarında karşılaştıkları problemleri çözebilen ve kültürümüzde değer verilen ürünler ortaya koyabilen insanları “zeki” olarak nitelendiririz. Beyin/düşünce sistemi yaklaşımlarına göre ara verilen, değişik kapsamlı yollar bulma çalışmaları, Zekânın çoklu bir olgu olduğunun keşfi ve Zekâ hakkına önceden bilinenlerle birlikte çoklu Zekâ araştırmalarını başlattı. Gardner’ın araştırması -bizim gerçeği öğrenmemizi ve bilmemizi sağlayan- yedi tür Zekâ ortaya çıkarmıştır ve Gardner daha başka türlerin de olduğuna inanmaktadır. Bu Zekâ türleri aşağıdaki şekilde sınıflanabilmektedir: • Sözel/Dilsel Zekâ • Mantıksal/Matematiksel Zekâ • Görsel/Mekânsal(Uzamsal) Zekâ
  • 9. • Bedensel/Devinduyusal Zekâ • Müziksel/Ritmik Zekâ • Kişilerarası (İletişimsel) Zekâ • İçsel Zekâ Sözel / Dilsel Zekâ Sözel/dilsel Zekâ; şiir, mizah, hikaye anlatma, gramer, mecazlar, teşbihler, soyut ve simgesel düşünme, kavram oluşturma ve kelime yazma gibi karmaşık olasılıkları içeren dil üretim sorumluluğudur. İnsanın sözel/dilsel Zekâsı, konuşulan kelimenin, okunan şiirin, yazılan yada tartışılan fikir veya düşüncelerin farkındadır. Bu Zekâ türünde gelişmiş insanlar okuma, yazma, konuşma ve tartışma gibi konularda başarılıdırlar ve şiir, mizah, hikaye anlatma, tartışma ve yaratıcı yazım konularında da isteklidirler.
  • 10. Bu Zekâyı harekete geçirmek için: • • • • • Hoşlandığınız bir hikayeyi okuyun ve hikayenin sonunu kendiniz getirin Birilerinin kendi fikirleri hakkındaki açıklamalarını dinleyin ve onlarla bir tartışmaya girin. Hergün, yeni ve ilginç bir kelimenin anlamını öğrenin ve onu kullanmaya çalışın. Sizi en çok ilgilendiren ve heyecanlandıran bir konuda, bir söylev yapın. Bir dergiye abone olun yada günlük olaylardan izlenimlerinizi bir günlüğe yazın. Mantıksal / Matematiksel Zekâ Mantıksal/matematiksel Zekâ, bize çoğu kez “bilimsel düşünme” yada tümdengelimci düşünmeyi çağrıştırır. Bunun yanısıra tümevarımcı düşünme sürecide aynı şekilde karışıktır. Tümevarımcı düşünme, objektif gözlemler yapma ve incelenen verilerden bir sonuç çıkarma, yargıya varma ve hipotez kurma yeteneğidir. Tümdengelimci düşünme, genel bir durumu, onun bütününe bakarak gözleme ve anlama yeteneğidir. Mantıksal/matematiksel Zekâ, problem çözme veya yeni bir şeyin doğruluğunun tartışıldığı durumlarda harekete geçer. Bu Zekâ, kavramları tanıma, sayılar ve geometrik şekiller gibi soyut sembollerle çalışma, bilginin belirgin parçaları arasında ilişkiler kurma ve/veya bu parçalar arasındaki farklı bağıntıları görme kapasiteleri gerektirir. Bu Zekâ türünde gelişimiş olan insanlar, nesneleri tanımlamada, analiz etmede ve matematik/bilim gibi konularda problem çözmede başarılıdırlar ve benzer şeyleri eşleştirme, karışık resimlerden şekil çıkarma, matematik, bilim, bulmaca ve problem çözme gibi konulardan hoşlanırlar. Bu Zekâyı harekete geçirmek için: • • • • Hobinizin 4 ana noktasını belirleyin ve bu ana noktaların herbiri altında 4 alt başlık ve bu alt başlıkların her birinin altında da 4 alt nokta daha oluşturun. İki nesneyi kıyaslama ve karşılaştırma yoluyla çözümsel düşünme egzersizleri yapın. Örneğin bir daktilo ve bilgisayarın kendine has 4 tipik özelliğini ve sonra da bu iki nesnenin ortak 4 tipik özelliğini bulun. Genelde saçma olduğu düşünülen bazı konularda, gerekçeleri ile ikna edici bir açıklama yapın. Örneğin futbolu basketbol topuyla oynamanın yararları. “Bilimsel yöntem” kullanımı gerektiren bir projede yer alın. Eğer bir aşçı değilseniz yemek yapmaya, tarifin en başından başlayın. Sözel/dilsel Zekâ ve mantıksal/matematiksel Zekâ biçimleri, günümüzde tüm Zekâ testleri, standart başarı testleri ve batı eğitim sisteminde kullanılan kolej giriş sınavları için temeldir. Görsel / Mekânsal (Uzamsal) Zekâ Resim, grafik ve heykel gibi görsel sanatlar; denizcilik, harita yapımcılığı ve mimarlık gibi yüzey ve onun içinde bilginin kullanımını gerektiren durumlar; ve farklı derinlik ve açılardan objeler tasarlama yeteneği gerektiren satranç gibi oyunlar görsel/mekânsal Zekâ ile ilgilidir. Bu Zekânın temelindeki anahtar duyu, görme duyusu ve buna bağlı olarak şekiller tasarlama ve zihinde resimler yaratma yeteneğidir. Uçabildiğimizi iddia ettiğimiz, sihirli yaşantılar geçirdiğimiz ve belki de harika bir macera hikayesinde başkahraman olduğumuz çocukluk düşlerimizde, tamamıyle bu Zekâ kullanılır. Bu Zekâ türünde çok gelişmiş olan insanlar, zihinlerinde resimler yaratır ve bunları çizerler. Bununla birlikte yaratıcıkları, renkleri kullanma ve harita okuma yetenekleri ile iyi bir hayal güçleri vardır. Çizim, resim, heykel yapımı ve zihinlerinde nesneler tasarlamayı severler. Bu Zekâyı harekete geçirmek için: • • • • Fikir veya düşüncelerinizi ifade etmek için “estetik araçlar”la (boya, kil, renkli ve keçeli kalemler gibi) çalışın. Örneğin 21. yüzyılın neye benzeyeceği hakkındaki düşüncelerinizi bu araçlarla anlatın. Bilerek düş kurun; örneğin hayaliniz, ideal bir tatil yeri ve olabildiğince oranın görsel detaylarıyla ilgili olmalıdır. Hayal gücünüzü artıracak çalışmalar yapın; kendinizi tarihin farklı bir döneminde hayal edin veya kahramanınızla hayali bir sohbet yapın. Fikir veya düşüncelerinizi başkalarına anlatmak için resim, mimari, grafikler veya bir poster yapımı gibi çeşitli “tasarım becerileri” ni kullanın. Bedensel / Devinduyusal Zekâ
  • 11. Bedensel/devinduyusal Zekâ, duygularını, vücudu kullanarak (dans ve vücut dili gibi), bir oyun oynayarak (spor yapma gibi) yada yeni bir ürün yaratarak (düşünerek bir icat yapma) ifade etme yeteneğidir. Eğitimin önemli bir bölümünde yaparak öğrenme, uzun zamandır kabul görmektedir. Vücutlarımız çok akıllıdırlar. Öte yandan onlar düşündüğümüz şeylerin yapılır yada yapılamaz olduğunu bilirler. Örneğin size bir parça kağıt verilir ve parmaklarınızı kullanmaksızın bunu daktiloya takmanız istenirse bunu yapabilirmisiniz? Büyük olasılıkla hayır. Fakat parmaklarınız bunun yapılamayacağını bilir. Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, spor yapmayı ve dans etmeyi severler. Bunu yanı sıra ellerini iyi kullanırlar, vücut kontrol ve koordinasyonunda başarılıdırlar. Aktörler, palyaçolar ve pandomim oyuncuları gibi insanlar, insan ruhunu derinden etkilemek için vücudun kavrama, anlama ve iletişim kurmadaki sonsuz olanaklarını en iyi şekilde kullanan insanlardır. Bu Zekâyı öne çıkarmak için: • • • • Dramatik bir oyunda görev alın; bir fikir, düşünce veya duyguyla ilgili bir rol yapın. Güncel olayları yada modern buluşları inceleyerek mimiklerle anlatın (sessiz film oynamak gibi). Fiziksel etkinlik ve fazla devinim gerektiren, yarışma olmayan bir oyun oynayın; örneğin, düşündüklerini el-kol hareketleriyle ifade eden bir grup içindeki insanların isimlerini öğrenin. Halk dansı, koşma, yüzme ve yürüme gibi fiziksel etkinlik gerektiren aktivitelere katılın. Ruh halinizi değiştirmek yada karşılaştırmak için farklı yollardan yürümeyi deneyin. Vücudun bildikleri ve fonksiyonlarının nasıl olduğunun daha da farkına varmak için her gün yaptığınız ve fiziksel güç gerektiren kar küreme, çim biçme, tabak yıkama ve aracınızı parketme gibi işlerde dikkatlice kendinizi gözleyin. Müziksel / Ritmik Zekâ Bu Zekâ, ritmik ve tonal kavramları tanıma ve kullanma ile çevreden gelen seslere, insan seslerine ve müzik aletlerine karşı duyarlılık kapasitelerini içerir. Alfabede öğrendiklerimizin bir çoğu bu Zekâ ve “AB-C Şarkısı” sayesindedir. Biraz düşünün; stresliyken müzik sizi nasıl sakinleştiriyor yada sıkılmışken nasıl gayrete getiriyor veya daktilo yazarken ve egzersiz yaparken düzenli bir ritme ulaşmanıza nasıl yardım ediyor. Müzik dini inançlarımızın ve ulusal bağların güçlenmesinde, büyük kayıpların ifadesinde yada şiddetli sevinç durumlarında da kullanılmaktadır. Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, bir müzik aleti çalmaktan, mırıldanmaktan, şarkı bestelemek ve bunu seslendirmekten hoşlanırlar. Bu Zekâyı çalıştırmak için: • • • • Ruh halinizi düzeltecek farklı çeşit müzikler dinleyin; örneğin, stresli bir durumda veya öncesinde, -sınav gibi- korku yaratan durumlarda gevşemek için, enstrümantal müzik çalın. Duygularınızı anlatmak için -duşta bile!- şarkı söyleyin. Güncel bir melodi kullanın ve ailenizle ilgili basit bir şarkı besteleyin. Mırıldanarak, kafanızın içinde değişik titreşimler oluşturun; örneğin, her seferinde ünlü harflerden birini, değişik yükseklikte ve kalınlıkta kullanın. Doğadan farklı sesleri içeren kasetler çalın (deniz dalgaları, bir şelale, rüzgar fırtınası ve hayvan sesleri gibi). Kendinize doğanın örüntüsünden ve ritminden ne öğrenebileceğinizi sorun. Kişilerarası (İletişimsel) Zekâ Kişilerarası Zekâ bir grup içinde işbirlikli çalışma yeteneği gerektirir. Diğer insanlarla sözel ve sözsüz iletişim kurma yeteneği gibi. Bu Zekâ insanlar arasındaki ilgi farklarını ortaya koyar. Örneğin ruh halleri, huyları, yönelimleri ve amaçlarındaki zıtlıklar gibi. Bu Zekânın daha ileri bir şekli, kendini başkalarının yerine koyma ve onların niyet ve arzularını anlayabilmedir. Bir şekli de başkalarının duygu, korku, önsezi ve inançlarıyla özdeşleşebilmedir. Bu Zekâ türünde çok gelişmiş olan insanlar, genellikle danışmanlar, öğretmenler, terapistler, politikacılar ve dini liderlerdir.
  • 12. Bu Zekâyı çalıştırmak için: • • • • Başarıyla tamamlanması gereken bir proje için farklı görevdeki güvenilir insanlarla bir araya gelin. (takım aktivitesi yada komite çalışması gibi) Bir başkasını derinden ve olduğu gibi dinleme çalışması yapın. Konuşan birini dinlerken genellikle “aklı kurcalayan” düşüncelere engel olun ve sadece bir noktaya, onların ne dediğine dikkat edin. Bir kimsenin mimiklerinden -sözsüz ipuçlarından- onun duygularını ve ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışın ve daha sonra tahmininizin doğruluğunu kontrol edin. Herhangi biriyle -konuşmadan- iletişim kurmak için farklı yollar bulun. Örneğin yüz ifadeleriyle, vücut şekilleriyle, jestlerle ve seslerle. İçsel Zekâ İçsel Zekâ, insanın duygularını, duygusal tepki derecesini, düşünme sürecini (bilişbilgisi) tanıma, kendini yansıtma ve öz benliğini anlama yetisi ve önsezisi gibi kendi iç görünüşünü bilmesidir. Başka bir deyişle içsel Zekâ, bizim kendi bilincimizin farkında olmamıza, kendi kendimizi tanımamıza olanak sağlar; bu, bizim kendimize dönme ve kendimizi izleme aşamasıdır. Bizim kendi kişiliğimiz ve kendimizi aşma yeteneğimiz, içsel Zekâmızın işleyen kısmıdır. Bununla birlikte, tecrübelerimizdeki birlik ve bütünlük, yüksek bilinç durumunu fark etme, geleceğin çekiciliğini yaşama ve rüyalardaki olasılıkları gerçekleştirir ve kapasitemizi artırır. Bu Zekâ türünde gelişmiş olan insanlar, başkalarının duygu ve düşüncelerini anlama, yoğunlaşma, konsantre olma ve nesne ötesi düşünme konularında başarılıdırlar ve meditasyon yapmaktan hoşlanırlar. Gardner’a göre bu Zekâ çok özeldir ve dil, müzik, sanat, dans, semboller ve kişilerarası iletişim gibi tüm diğer Zekâ türlerini kapsar. Bu Zekâyı çalıştırmak için: • • • • Rutin bir aktivite sırasında pür dikkat göstermeye çalışın. Bu olup biten herşeyin farkında olmaktır. Örneğin düşünceler, duygular hareket değişiklikleri ve ruhsal durumlar. Şayet tarafsız olabiliyorsanız, dışarıdan bir gözlemci gibi duygu, düşünce ve ruh halinizi izlemeye çalışın. Belirsiz durumları, bilinen örneklere uydurmaya çalışın. Örneğin “kızgınlık durumu”, “şakacılık durumu”, “korku durumu”. Problem çözme stratejileri ve çözümsel düşünme süreci gibi durumlardaki çeşitli düşünme stratejilerinde tarafsız olun. “Ben kimim” sorusuna 25 kelimeyle yada kısa bir cevap yazın. Sizi tatmin edene kadar üzerinde çalışmaya devam edin. Bir hafta süreyle hergün yeniden gözden geçirin ve gerekli olduğunu düşündüğünüz düzeltmeleri yapın.