1. ِاسْ ِ ِ ُبْ َا َه
ُ ب مه س ح ن
Bu acip asırda ehl-i îman, Risale-i Nur'a; ve ehl-i fen ve mektep muallimleri quot;Asâ-yı
Mûsaquot; ya şiddetle muhtaç oldukları gibi; hâfızlar ve hocalar dahi quot;Zülfikarquot;a şiddetle
muhtaçtırlar.
Evet, meselâ i'câz-ı Kur'âniye bahsindeki ekser âyetlerin medar-ı şüphe ve itiraz olmuş
aynı yerlerde, i'cazın lem'aları ve Kur'an'ın güzel nükteleri isbat edilmiş.
Umum Risale-i Nur Şâkirdleri nâmına
SAİD NURSÎ
(Sh:Asa-6)
ِِاسْ ِ ِ ُبْ َا َ ُ َ ِنْ ِنْ َئْ ِ ّ ُ َ ّ ُ ب َمْ ِه
ب مه س ح نه و ا م ش ال يسبح ِح د
َل ّ َ ُ ََيْ ُمْ وَ َحْ َ ُ ا ّ َ َ َ َا ُ ُ َ َ ًا َا ِ ًا
ا سلم عل ك ر مة ل و برك ته ابد د ئم
Aziz, Sıddık Kardeşlerim,
Mâdem Risale-i Nur makine ile taammüm etmeğe başlamış; ve mâdem felsefe ve
hikmet-i cedideyi okuyan mektepliler ve muallimler çoklukla Risale-i Nur'a yapışıyorlar.
Elbette bir hakikat beyan etmek lâzım geliyor.
Şöyle ki:
Risale-i Nur'un şiddetle tokat vurduğu ve hücum ettiği felsefe ise, mutlak değildir;
belki muzır kısmınadır. Çünki, felsefenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye ve ahlâk ve kemâlat-ı
insaniyeye ve san'atın terakkiyatına hizmet eden felsefe ve hikmet kısmı ise, Kur'an ile
barışıktır. Belki Ku'an'ın hikmetine hâdimdir, muaraza edemez. Bu kısma Risale-i Nur
ilişmiyor.
İkinci kısım felsefe ise: Dalâlete ve ilhada ve tabiat bataklığına düşürmeğe vesile
olduğu gibi sefahet ve lehviyyat ile gaflet ve dalâleti netice verdiğinden ve sihir gibi
hârikalarıyla Kur'an'ın mu'cizekâr hakikatlarıyla muaraza ettiği için, Risale-i Nur ekser
eczalarında mizanlarla ve kuvvetli ve bürhanlı muvazenelerle felsefenin yoldan çıkmış bu
kısmına ilişiyor, tokatlıyor. Müstakim, menfaatdar felsefeye ilişmiyor. Onun için, mektebliler
Risale-i Nur'a itirazsız, çekinmeyerek giriyorlar ve girmelidirler.
Fakat gizli münafıklar, nasılki bir kısım hocaları bütün bütün mânasız ve haksız bir
tarzda ehl-i medresenin ve hocaların hakikî malı olan Risale-i Nur aleyhinde istimâl ettikleri
gibi, bazı felsefecilerin enaniyet-i ilmiyelerini tahrik edip Nur'lar aleyhinde istimâl etmek
ihtimaline binaen bu hakikat quot;Asâ-yı Mûsaquot; ve quot;Zülfikarquot; Mecmuaları başında yazılsa
münasip olur.
SAİD NURSÎ
(Sh:Asâ.7)
2. ِاسْ ِ ِ ُبْ َا َه
ُ ب مه س ح ن
İmam-ı Ali (Radyallahü anh) quot;Celcelûtiyequot; sinde, pek kuvvetli ve sarâhata yakın bir
tarzda Risale-i Nur'dan ve ehemmiyetli risalelerinden aynı numara ile haber verdiğini,
quot;Yirmisekizinci Lem'aquot; ile quot;Sekizinci Şuaquot; tam isbat etmişler ve İmam-ı Ali (Radiyallahü
anh) Risale-i Nur'un en son risalesini, quot;Celcelûtiyequot; de, َ ِِسْه ِ ِ َصَا ُوسَى ِهِه
ِبا مه ع ه م ه ب و
ْال ّلْ َ ُ انْ ََت
ظ مة جل fıkrasıyla haber veriyor. Biz bir-iki sene evvel, quot;Âyetü'l Kübrâquot;yı en
son zannetmiştik. Halbuki şimdi, altmışdörtde (Miladî 1944) te'lifce Risale-i Nur'un tamam
olması; ve bu cümle-i Aleviyyenin meâlini, yâni karanlığı dağıtacak, Asâ-yı Mûsa (A.S) gibi
ışık verecek, sihirleri ibtal edecek bir risaleden haber vermesi; ve bu mecmuanın quot;Meyvequot;
kısmı bir müdafaa hükmüne geçip başımıza çöken dehşetli, zulümlü zulmetleri dağıttığı gibi,
quot;Hüccetler Kısmıquot; da, Nur'lara karşı cephe alan felsefe karanlıklarını izâle edip Ankara ehl-i
vukufunu teslime ve takdire mecbur etmesi; ve istikbaldeki zulmetleri izâle edeceğine çok
emâreler bulunması; ve Asâ-yı Mûsa (A.S) bir taşta on iki çeşme akıtmasına ve onbir
mu'cizeye medar olmasına mukabil ve müşâbih, bu son mecmua dahi - quot;Meyvequot; Onbir
Mes'ele-i Nurâniyesi ve quot;Hüccetullahi'l-Bâliğaquot; kısmı onbir hüccet-i katıası bulunması
cihetinde- bize kanaat verdi ki: İmam-ı Ali (Radyallahü anh), o fıkra ile doğrudan doğruya bu
Asâ-yı Mûsa (A.S.) ismindeki mecmuaya bakar ve ondan tahsinkârane haber veriyor.
SAİD NURSİ