1. 24.Hafta 2009
ÜCRETSİZ
Yıl 1, Sayı 4
İstanbul...
Ölü Şairler Cemiyeti
Ölü Şairler Cemiyeti'nin ücretsiz yayınıdır.
2. Şiirin Başşehrinden…
Şiir ve şehir; şair ve İstanbul bir gelgit Şair, bu şehrin gizeminden,güzelliğinden
misali sürekli bir duygudaşlık halindedir. doğan hasretin, aşkın, coşkunun ve
Bir harf heceye; heceler kelimeye ve erdemin ülkesini inşa eder. Şiir, İstanbul
İstanbul, şiirin ve şairin mahrecidir. Bu kelimeler cümleye dönüşür de en bakir endazesinde sınanarak "saf"laşır.
şehrin göğünün topladığı bulutlar, şairin şiirler İstanbul’da mayalanır. Güzel
kelimeleri olarak ete kemiğe bürünür ve sanatların "öz"ünde yer alan şiiri mihenk
şiir olur. Her kuytusunda bir gizem taşında bileyen şair, İstanbul’un güzelliği Nevzat AYHAN
unutulmuştur; şair hatırlar, hatırlatır. karşısındaki "hayret"ini şiirle ifade eder. Kültür A.Ş. Genel Müdürü
Yıl 1, Sayı 4
Ölü Şairler Cemiyeti
23.Hafta, 2009
Cemiyet Adına Yayın Sahibi:
Sezgin YILMAZ
Buğra TETİK
Yayımcı:
Bu resim Kitap Zamanı 35. sayısından alıntıdır.
Mahmut Buğra DOĞAN
Tasarım ve Dizgi:
Sezgin YILMAZ
Yayın Türü:
Yerel Süreli Yayın
Her onbeş günde bir Yayımlanır
Ücretsiz Yayın
2. Yurt /501-12
Orta Doğu Teknik Üniversitesi 06531 Ankara
Dergi içerisinde verilen reklamlar kar amaçlı
değildir.
3. İçindekiler Mayıs, 2009
II. Uluslar arası İstanbul Şiir
Festivali
Joachim Sartarius……………….5
Mel Kenne………………………6
İstanbul Dinliyorum /
Orhan Veli Kanık İstanbul İçin /
İstanbul Türküsü /
İstanbul’u Dinliyorum…………..7
İstanbul İçin……………………..8
İstanbul Türküsü
Galata Köprüsü
Galata Köprüsü
1 İstanbulDestanı-I /
İstanbul Destanı-II 5
Ümit Yaşar Oğuzcan
İstanbul
İstanbul Işık Işık
Bu Şehir İstanbul / İstanbul Işıl Işıl
2 İstanbul / İstanbul Işık Işık
Bu şehir 6 Bu şehir
Bir Başka Tepeden /
Hayal Şehir /
İstanbul’un Fethini Gören
Üsküdar /
İstanbul’un O Yerleri /
Siste Söyleniş 3 7
4 İstanbul’da / Kuzguncuk
Ağa Camii 8
Ölü Şairler
Cemiyeti
4. İskender PALA'dan İki müthiş eser daha...
Şairlerin Dilinden
Klâsik şiirimize Divan Edebiyatı, Aristokrat
Edebiyat, Yüksek Zümre Edebiyatı, Havas
Edebiyatı gibi sonradan verilen bütün isimler,
hemen daima şairlerin halktan kopuk, padişahların
çevresinde kümelenmiş birer caize avcısı
olduklarını çağrıştıragelmiştir. Bu isimleri
koyanlar, bilhassa böyle anlaşılmasına özen
göstermişlerdir. Ve şairlerden bahsederken
neredeyse onları sarayda yatıp kalkan dalkavuklar
olarak göstermeye kalkışmışlardır. Oysa bu
kitabın sayfalarında onları gerçek yüzleriyle ve
söylenenin tam aksine birer halk insanı olarak
tanıyacaksınız…
Şiirler Şairler Meclisler
Şairler vardı… Şiiri gönülde duyup fikirde
hummaya dönüştürerek tam altı asır yaşamışlardı.
Onlar, yürekleri ürpertmekten ziyade, zihni sarhoş
etmek için mısralar yazarlardı. Aynı dilber için
sevdaya tutulup sonsuz acılar çekerlerken, aynı
medeniyetin genel kabulleri içerisinde bilimin,
sanatın, felsefenin, edebiyatın tarihini
oluştururlardı. Asırlar geçse de hiç değişmeyen
acılarının terennümüyle akılları ürperten bu
silsile, aynı kaderi yaşamak üzere halk edilmiş
gönül erleri gibiydiler. Ancak asla özgür
olamadılar…
Reklamlar kar amacı gözetmemektedir.
5.
6. II. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali Mayıs, 2009
Orhan Veli, nimm noch ein Schlückchen Çek bir yudum daha, Orhan Veli
Hellblau, mit Mond*
Açık Mavi, Yanında Ay
dem Mond zuliebe, Ay aşkına,
nein, zu Des Monds, hayır, Ay şerefine
blaßgrüne Glühbirne müezzin feryatlarının bile (18.30)
überm verschlammten Goldenen Horn, delip geçemediği
Die selbst das Geheult der Muezzine (18 Uhr 30) çamura batmış Haliç üzerinde,
nicht zu bersten vermag. soluk yeşil ampuller
Dein Stein ist neben dem Stein von Tezer. Tezer’in taşıyla yan yana taşın,
Wenn man schon ruhen muß, huzur içinde yatılacaksa eğer
ruht ihr am schönsten Ort: en güzel yerde yatıyorsunuz:
unter altem Lorbeer yaşlı defneler altında
oberhalb Des Bosporus Boğaz sırtlarında
* Hellblau, mit Mond şiirinin çevirisi yan tarafındaki Açık Mavi, Yanında Ay şiiridir.
Am Rumeli Hisar Rumeli Hisarıyla koyun koyuna
unter einem Stein, Gördüğümüz ve duyduğumuz
Den wie sehen und hören. bir taşın altında.
Ihr sprecht zu euren Büchern in diesem Park. kitaplarınızı söylüyorsunuz bu parkta
Nicht anders könnt ihr enscheinen, başka türlü görünemezdiniz siz
habt eurem Tod Sprache beigebracht ölümünüze de öğrettiniz konuşmayı
Joachim SARTARİUS
das kurze Leben lang. kısa hayatlarınız boyunca.
Könntet ihr nur Istanbul sehen, jetzt, İstanbul’u şimdi görebilseydiniz keşke
Von den Soldaten verlassen, für eine Weile, askerlerin çekilip gittiği, bir süreliğine,
schöner denn je, her zamankinden güzel
Die wehenden Alevimäntel dalgalanan Alevi giysilerini
und 27 Minarette vom Café Pierre Lotinoch ve Café Pierre Loti’nin 27 minaresini
1946 yılında Almanya, Fürth’de doğdu.
ein Schlückchen, ach, Bir yudumcuk daha, ah,
Uzun süre New York, İstanbul ve
es ist kitschig hier, burası miskinler yatağı
Nicosia’da diplomatlık yaptı. Künste
hellblau, mit Mond, açık mavi, yanında ay
Üniversitesi’nde konuk professor und ernst, ernste Terrassen ve ciddi, çok ciddi teraslar
ünvanına sahiptir. Sartorius bugüne mit Marmorzäunen im Quarat mermer trabzanlı kare kare
değin altı şiir kitabına imza attı. Malcom und das klangende Tambur von Ney. ve ney’in yanık sesi
Lowry ve William Carlos Williams’ın
toplu eserlerinin editörlüğünü üstlenmiş Trinkt aus, içip bitirin
olan şair, birçok şiir antolojisi Was weder Atem ist noch Mund. ne nefes ne de ağız
hazırlamıştır. 1998 yılında Paul Ihr könnt nicht anders erscheinen: başka türlü görünemezdiniz siz:
Scheerbart ödülüne layık görülen das Licht der Küsse im Blätterflackkern bu bahçenin titreşen yaprakları arasında
Sartorius, Almanya PEN ve Alman Şiir diesses Gartens. öpücüklerin ışığı.
Akademisi üyesidir. Hellblau, mit Mond
Ölü Şairler
Cemiyeti 6
7. II. Uluslararası İstanbul Şiir Festivali Mayıs, 2009
Boğazda gezinirken
Rumeli Hisarı*
As I stroll beside the strait,
Rumeli Hisarı
near “the poet’s graveyard,” şairin mezarı civarında
where Orhan Veli is buried Orhan Veli’nin gömüldüğü
and Oktay Rifat is not Oktay Rifat’ın gömülemediği
because of some ridiculous bir gülünç karmaşa yüzünden
bureaucratic boondoggle, düşünüyorum da Orhan Veli
I think if Veli only could, ölmeseydi eğer,
he’d laugh in his sardonic gülerdi alaycı ve masum,
but innocent way about dostunun sürgününe.
his close friend’s exile. Belki çoktan başlamıştır
Maybe he’s already started en yeni şiirine, “Mezarımdan
his latest poem, “A Letter bir mektup size”, bir şiir ki
from the Grave,” a work duyulacak ancak
that won’t become known son araba geçtiğinde
until the last car has passed surların altında
the cemetery’s thick, green denize bakan
* Rumeli Hisarı şiirinin çevirisi yan tarafındaki Rumeli Hisarı şiiridir.
shade beneath castle walls mezarlığın koyu yeşil
facing the sea, where “Song gölgesinden, İstanbul
of Istanbul” was once sung türküsünü okumuş
by a “stranger” who died alone
Mel KENNE
bir garip ilk orada
and young, and now lies ve ölmüş yalnız ve genç
up there above the inching line şimdi uzanıyor
of Sunday traffic. Today, Pazar trafiğinin
the whole city is his cortege. yukarısında. Bugün,
bütün şehir onun cenaze alayı.
Dört şiir kitabı yayımlanmış olan Mel
Kenne, ikinci şiir kitabı "South
Wind"("Güney Rüzgarı") ile 1984 Austin
Kitap Ödülü’ne değer görülmüştür.
Türkçe çevirisini İpek Seyalıoğlu’nun
üstlendiği beşinci şiir kitabı, "Fault Line"
("Fay Hattı") bu yıl Yapı Kredi Yayınları
tarafından yayımlanacaktır. Kenne, aynı
zamanda, Latin Amerika, İspanyol ve
Türk şiirinden kaydadeğer çeviriler
yapmıştır. Halen İstanbul’da yaşayan
şair, Kadir Has Üniversitesi Amerikan
Kültürü ve Edebiyatı Bölümü’nde
öğretim görevlisidir.
Ölü Şairler
Cemiyeti 7
9. Bir Garip Orhan Veli… Mayıs, 2009
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı
istanbul Dinliyorum
Başında eski alemlerin sarhoşluğu,
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde. Nisan
istanbul İçin
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; İmkansız şey
Bir yosma geçiyor kaldırımdan. Şiir yazmak,
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Aşıksan eğer;
Bir şey düşüyor elinden yere; Ve yazmamak,
Bir gül olmalı.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Aylardan nisansa.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Arzular ve Hâtıralar
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde.
Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum; Arzular başka şey,
Dudakların ıslak mı değil mi, biliyorum;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Hâtıralar başka.
Önce hafiften bir rüzgâr esiyor; Güneşi görmeyen şehirde,
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
Yavaş yavaş sallanıyor
İstanbul’u dinliyorum. Söyle, nasıl yaşanır?
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan çıngırakları; Böcekler
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı.
Düşünme,
İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı;
Arzu et sade!
Kuşlar geçiyor derken
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık; Bak, böcekler de öyle yapıyor.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları; Dâvet
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Bekliyorum
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Orhan Veli
Serin serin Kapalıçarşı,
Bütün Şiirleri Öyle bir havada gel ki,
YKY
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Vazgeçmek mümkün olmasın.
Güvercin dolu avlular,
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları;
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.
Ölü Şairler
Cemiyeti 9
10. Bir Garip Orhan Veli… Mayıs, 2009
İstanbul Türküsü Galata Köprüsü
İstanbul’da, Boğaziçi’nde, Dikilir köprü üzerine,
Bir garip Orhan Veli’yim; Keyifle seyrederim hepinizi.
Veli’nin oğluyum, Kiminiz kürek çeker, suya suya;
Tarifsiz kederler içinde. Kiminiz midye çıkarır dubalarda;
Urumelihisarı’na oturmuşum Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Oturmuş da bir türkü tutturmuşum: Kiminiz çimacıdır halat başında;
“İstanbul’un mermer taşları; Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları; Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Gözlerimden boşanıyor hicran yaşları; Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Edalı’m, Kiminiz bulut, havalarda;
Senin yüzünden bu halım.” Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
“İstanbul’un orta yeri sinema; Şıp diye geçer köprünün altından;
Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama; Kiminiz düdüktür, öter;
El konuşur, sevişirmiş, bana ne? Kiminiz dumandır, tüter;
Sevdalı’m, Ama hepiniz, hepiniz...
Boynuna vebalim!” Hepiniz geçim derdinde.
İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim. Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bir fakir Orhan Veli; Bakmayın, gün olur, ben de
Veli’nin oğlu, Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Tarifsiz kederler içindeyim. Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
Ölü Şairler
Cemiyeti 10
11. Ümit Yaşar Oğuzcan Mayıs, 2009
Evin içinde bir oda, odada İstanbul istanbul rüzgâr rüzgâr sevdiğim
İstanbul
İstanbul Işık Işık
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul kâh bir lodos, denizlerden esen
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı ılık mı ılık
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul kâh ustura gibi deli bir poyraz
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm bırak saçlarını rüzgârlarına istanbulun
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul bu şehirde aşksız ve rüzgârsız yaşanmaz
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul istanbul bulut bulut sevdiğim
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık kimi beyaz mı beyaz
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul ince, tül gibi
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım kimi katran misali kara
Nereye gidersen git, orada İstanbul. bulutları da insanlarına benzer istanbulun
inanma sevdiğim, inanma bulutlara
istanbul yağmur yağmur sevdiğim
kâh ince ince
Bir sabah evden çıktım kâh bardaktan boşanırcasına
Bu Şehir
Sokaklar ışıl ışıldı. hele bir yağmur yağmaya görsün
Dört yanım günlük güneşlik ölürcesine yaşanır bu şehirde sevdiğim
Tertemiz bir hava ciğerlerimde ve yaşanırcasına ölünür
Nereye baksam mutluluk, umut, sevgi
Nereye gitsem bir uçarılık yüreğimde
Ümit Yaşar OĞUZCAN
istanbul deniz deniz sevdiğim
Alışmadığım iyimser duygular bir çakır mavi
Gökyüzü inadına mavi bir camgöbeği tuzlu su
Yaşamak inadına güzel üstünde irili ufaklı tekneler
Bu nasıl şehirdir böyle kayıklar, yelkenliler, mavnalar
Bütün sokaklar Utrillo'nun ellerinden çıkmış kalleştir denizleri istanbulun sevdiğim
Bütün evlerde Dufy'nin renkleri istanbul kadar
Beyaz beyaz güvercinler damların üzerinde
Şiire 1940’da Yedigün şairleri arasında
Hava ılık mı serin mi belli değil istanbul kadeh kadeh sevdiğim
başlayan şairin 33 şiir, 4 düzyazı kitabı, Kadife gibi
13 antoloji ve biyografik eser, toplam içtikçe içesi gelir insanın
Gözleri namuslu namuslu parlar insanların sarhoşluğu tutuşup yanmaya benzer
50 eseri yayınlandı. Şiir plakları, şarkı Gökyüzü inadına mavi ve bir gölgedir yalnızlık meyhanelerinde
sözleri ve yergileriyle tanınan Oğuzcan, Yaşamak inadına güzel seninle dolaşır, seninle gezer
günümüzün en popüler şairlerindendir. Bu şehirde sen varsın...
Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel
duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem
temaları ekseninde çoğalttığı şiirini,
1973’te büyük oğlu Vedat’ın intihar
etmesi üzerine, hayatın boşluğu, ölüm
ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim
yoğunlaştırmalarına yöneltti.
Ölü Şairler
Cemiyeti 11
12. Yahya Kemal Beyatlı Mayıs, 2009
Git bu mevsimde, gurub vakti, Cihangir'den bak! Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!
Bir Başka Tepeden
Hayal Şehir
Bir zaman kendini karşındaki rüyaya bırak! Görmedim, gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer.
Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!
Başkadır çünkü bu akşam bütün akşamlardan; Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.
Güneşin vehmi saraylar yaratır camlardan;
Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,
O ilah isteyip eğlence hayalhanesine, Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.
Çevirir camları birden peri kasanesine. Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada
Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.
Som ateşten bu saraylarla bütün karşı yaka
Benzer üç bin sene evvelki mutantan sarka.
Mestolup içtiği altın şarabın zevkinden
Elde bir kırmızı kâseyle ufuktan çekilen
Nice yüz bin senedir şarkın ışık mimarı
Böyle ma'mur eder ettikçe hayal Üsküdar'ı.
Yahya Kemal BEYATLI
O ilahın bütün ilhamı fakat anidir;
Bu ateşten yaratılmış yapılar fanidir;
Kaybolur hepsi de bir anda kararmakla batı.
Az sürer gerçi fakir Üsküdar'ın saltanatı; Yahya Kemal
Aziz İstanbul
1884 yılında Yenimahalle Üsküp'te dünyaya İstanbul Fetih Cemiyeti
gelmiştir. Asıl adı Ahmed Agâh'tır. İlköğrenimini Esef etmez güneşin şimdi neler yıktığına;
Üsküp'te gördü. İstanbul Vefa Lisesi mezunudur. Serviler şehri dalar kendi iç aydınlığına,
Fransa'da siyasal bilgiler okudu. Orada 9 yıl
bulundu. Fransız Edebiyatı'nı ve edebiyatçılarını
yakından tanıma imkânı buldu. Onlardan etkilendi. Ezeli mağfiretin böyle bir ikliminde
Doğu Dilleri Okulu'na devam ederek Arapça ve Altının göz boyamaz kalbi kadar halisi de.
Farsça'sını geliştirdi. Divan şiiri üzerinde
yoğunlaştı. Darülfünûn'da tarih ve edebiyat dersleri Halkının hilkati her semtini bir cennet eden
okuttu. Gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Lozan
Konferansı'na katıldı. 1923'te Urfa Milletvekili Karşı sahilde karanlıkta kalan her tepeden,
seçildi. Çeşitli ülkelerde diplomatik görevler alarak
Türkiye'yi temsil etti. Yozgat, Tekirdağ ve İstanbul Gece birçok fukara evlerinin lambaları
Milletvekilliği yaptı. Pakistan Büyükelçiliği En sahih aynadan aksettiriyor Üsküdar'ı
görevindeyken 1949 'da emekli oldu.
‘Dört Aruzcular’ dan birisidir.
Ölü Şairler
Cemiyeti 12