SlideShare a Scribd company logo
1 of 51
Zıtlıklar Dünyası
Geçenlerde Makedonya Milli Eğitim Bakanlığının
 okullarda din eğitimini teşvik etmek amacıyla
       yayınladığı bir videoya rastladım.
Video’da Küçük bir öğrenci olan
Albert Einstein ile hocası arasında
   geçen diyalog aktarılıyordu.
Profesör olan hocası, Allah’ın varsa kötü
olduğunu, çünkü kötülüğü yaratan birisinin
  kötü olacağını iddia ederek öğrencilere
     Allah’ı inkar etmeye çalışıyordu.
Tam bu sırada küçük dahi parmağını
kaldırarak hocasına soğukluğun veya
 karanlığın olup olmadığını soruyor,
hocası “Vardır!” deyince öğrenci
   Einstein, aslında bunların
          olmadığını,
soğuğu bize düşündüren şeyin
sıcaklığın yokluğu olduğunu, yine
karanlığın da ışığın yokluğundan
         kaynaklandığını,
dolayısıyla karanlığın veya soğukluğun
olmadığı gibi kötülüğün de olmadığını,
Allahın kötülüğü yaratmadığını, insanın
    kalbinde Allah sevgisi olmayınca
gerçekleşen şeylere bu ad verildiğini…
….söyleyerek profesörü susturuyordu.
Oldukça ikna edici bu diyalogda bizim
kader ve kaza inancımızdaki hayır ve şer
 ilişkisi açısından bakıldığında bir takım
     çelişkilerin olduğunu düşündüm.
Einstein’a mal edilen ve hocasına cevap
mahiyetinde anlatılan bu hususlarda her
      iki tarafta da hatalar vardı.
Bir taraf Allah’ı inkar etmeye çalışıyor,
diğer taraf ise, Allahın yarattığı şeyi inkar
                  ediyordu.
İlkönce, Einstein kim olursa olsun kendi
  sahasında dahi olabilir amma, imani
     meselelerde çok cahil olabilir.
Çünkü, bir fennin veya bir sanatın tartışma sebebi
  olmuş bir meselesinde, o fennin ve o sanatın
 haricindeki adamlar ne kadar büyük ve âlim ve
   san'atkâr da olsalar, sözleri onda geçmez,
hükümleri delil olmaz; o bilimin uzmanları arasına
                dâhil sayılmazlar.
Meselâ; büyük bir mühendisin, bir hastalığın
keşfinde ve tedavisinde bir küçük tabip kadar
              hükmü geçmez.
NİSBİ HAKİKATLER
Bu evrende varlıklar zıtlarıyla birlikte
yaratılmıştır. Bazı varlıklar ancak zıtlarıyla
birlikte var olabilirler ki, bunlara biz nisbi
            hakikatler diyoruz.
Cenab-ı Allah, lezzetin içine elemi, hayrın içine
   şerri, güzelliğin içine çirkinliği, faydanın içine
 zararı koyarak nisbi hakikatler dediğimiz soyut
olan ve bir diğerine göre var olup bir ölçücük olan
               gerçekleri yaratmıştır.
Çok şeyden bir şey yaratan Yüce
Allah (c.c.), bir şeyden de çok şey
    yaratmayı irade etmiştir.
Nisbi hakikatler, kâinattaki varlıkları
birbirine nispet eder, onları birbirlerine
bağlar. Şu evrendeki muhteşem düzen
            onlardan doğar.
Bir şeyin zıddı, o şeyin nisbi hakikatlerinin var
    olmasına sebeptir. Nisbi hakikatler, hakiki
   hakikatlerden çoktur. Hatta bir zatın hakiki
hakikatleri yedi ise, nisbi hakikatleri yedi yüzdür.
Ahirette bu nisbi hakikatler asıl olacaklardır.
Sıcaklığın mertebeleri, soğukluğun ona
   dahil olmasıyla ortaya çıkmıştır.
Güzelliğin dereceleri çirkinliğin
yaratılmasıyla meydana gelmiştir.
Işık karanlıksız olamaz. Cennet
 olmazsa belki Cehennem azap
    vermez. Yine Cehennem
      zemherirsiz olamaz.
Kâinatta esas arzu edilen ve çokça
yaratılan ancak kemaller, hayırlar ve
           güzelliklerdir.
Kötülükler, çirkinlikler, eksiklikler ise;
  güzellerin, hayırların, mükemmelliklerin
arasında görülmeyecek kadar dağınık ve az,
      ikincil olarak yaratılmışlardır ki;
…hayırların, güzelliklerin,
     mükemmellerin
 mertebelerini, türlerini,
 kısımlarını göstermeye
     vesile olsunlar,
…nisbi hakikatlerin var olmasına ve
 görünmesine bir başlangıç ve bir
         ölçücük olsunlar.
Bilinen bir gerçektir ki, küçük bir şer için
      büyük bir hayır terk edilmez.
Terk edilirse, büyük şer olur. Kangren
   olmuş bir parmağı kesmek şer gibi
görünse de, bütün vücudu kurtarmak söz
  konusu olduğundan aslında hayırdır.
Nisbi hakikatlerin var olması
   Cenab-ı Allah’ın bir çok
    isminin de gereğidir.
Açlık vardır. Açlık olmazsa
 Rezzak ismi nasıl tecelli
edecektir? İyilik de vardır,
    kötülük de vardır.
Günah ve kötülükler sebebiyle Kahhar ismi, Gaffar
  ismi, Afuvv ismi, Settar ismi tecelli edecektir.
    Hastalık vardır ki, Şafi ismi tecelli ediyor...
Şerler ve kötülükler olmasa Cehennem de
olmazdı. Şerlerin varlığı, cehennemin varlığına
              en büyük delildir.
Özetle: Şu kâinata dikkatle bakıldığında
içinde iki unsurun her tarafa uzanmış ve
       kök atmış olduğu görünür.
Hayır şer, güzel çirkin, fayda zarar, kemâl
noksan, aydınlık karanlık, hidâyet dalâlet, nur
nâr, îman küfür, tâat isyan, korku sevgi gibi…
…eserleriyle, meyveleriyle şu kâinatta
     zıtlar birbiriyle çarpışıyor.
Daima değişimlere ve dönüşümlere mazhar
oluyor. Başka bir âlemin ürünlerinin tezgâhı
    hükmünde çarklar döndürülüyor…
Elbette o iki unsurun birbirine zıt olan dalları
 ve neticeleri, ebede gidecek; önce bir yerde
     birleşip sonra birbirinden ayrılacak.
Bunlar o vakit, Cennet-Cehennem şeklinde ortaya
  çıkacaktır. Mâdem baki alem, şu fani alemden
yapılacaktır. Elbette asli unsurları, bekaya ve ebede
                     gidecektir.
Evet Cennet-Cehennem, yaratılış ağacının
   ebed tarafına uzanıp eğilerek giden
    dalının iki meyvesidir ve şu kâinat
        silsilesinin iki neticesidir…
…Şu akıp giden faaliyetlerin iki mahzenidir
 ve ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan
varlıkların iki havuzudur ve lûtuf ve kahrın iki
                tecelligâhıdır ki;
kudret eli şiddetli bir hareket ile kâinatı
 çalkaladığı vakit, o iki havuz münasip
        maddelerle dolacaktır.
Yüce Allah şu dünyayı, bir imtihan
ve tecrübe meydanı, isimlerine bir
ayine, kader kalemine ve kudretine
    bir sayfa olarak yaratmıştır.
Tecrübe ve imtihan ise gelişmeye
sebeptir. O gelişme ise, kabiliyetlerin
     ortaya çıkmasına sebeptir.
O kabiliyetlerin ortaya çıkması ise, nisbi
   hakikatlerin belirmesine sebeptir.
Nisbi hakikatlerin ortaya çıkması ise, Cenab-ı
    Allah’ın güzel isimlerinin tecellilerini
 göstermesine ve kâinatı O’nun bir mektubu
        şekline çevirmesine sebeptir.
İşte şu imtihan ve teklif sırrı iledir ki;
Yüksek ruhların elmas gibi cevherleri,
      alçak ruhların kömür gibi
   maddelerinden süzülüp, ayrılır...
www.yolyordam.com

More Related Content

More from yolyordam yolyordam (20)

Ben insanım!-2
Ben insanım!-2Ben insanım!-2
Ben insanım!-2
 
Ben insanim 1
Ben insanim 1Ben insanim 1
Ben insanim 1
 
Doğrular yanlışları Götürür
Doğrular yanlışları GötürürDoğrular yanlışları Götürür
Doğrular yanlışları Götürür
 
Beni Yavaslatan Manzara
Beni Yavaslatan ManzaraBeni Yavaslatan Manzara
Beni Yavaslatan Manzara
 
Cennetlik Hayvanlar
Cennetlik HayvanlarCennetlik Hayvanlar
Cennetlik Hayvanlar
 
Günün Sözü!
Günün Sözü!Günün Sözü!
Günün Sözü!
 
Şimdi Hasbihal Zamanı
Şimdi Hasbihal ZamanıŞimdi Hasbihal Zamanı
Şimdi Hasbihal Zamanı
 
Sabır ve Şükür
Sabır ve ŞükürSabır ve Şükür
Sabır ve Şükür
 
Sevgili Paylaşılmaz
Sevgili PaylaşılmazSevgili Paylaşılmaz
Sevgili Paylaşılmaz
 
Hepsi Boş Geçti!
Hepsi Boş Geçti!Hepsi Boş Geçti!
Hepsi Boş Geçti!
 
'Allah Varsa Beni Cezalandırsın!'
'Allah Varsa Beni Cezalandırsın!''Allah Varsa Beni Cezalandırsın!'
'Allah Varsa Beni Cezalandırsın!'
 
Sevmediğiniz Şey
Sevmediğiniz ŞeySevmediğiniz Şey
Sevmediğiniz Şey
 
Kolomb'un Yumurtası
Kolomb'un YumurtasıKolomb'un Yumurtası
Kolomb'un Yumurtası
 
Seneler Geçerken
Seneler GeçerkenSeneler Geçerken
Seneler Geçerken
 
Seslerin En Çirkini!
Seslerin En Çirkini!Seslerin En Çirkini!
Seslerin En Çirkini!
 
En Buyuk Kongre: Hac
En Buyuk Kongre: HacEn Buyuk Kongre: Hac
En Buyuk Kongre: Hac
 
Beklenmeyen Zil
Beklenmeyen ZilBeklenmeyen Zil
Beklenmeyen Zil
 
Kitapsız Okuma!
Kitapsız Okuma!Kitapsız Okuma!
Kitapsız Okuma!
 
Kutsal Çile
Kutsal ÇileKutsal Çile
Kutsal Çile
 
Kim Çok Zevk Alır?
Kim Çok Zevk Alır?Kim Çok Zevk Alır?
Kim Çok Zevk Alır?
 

Zitlarin Dunyası

  • 2. Geçenlerde Makedonya Milli Eğitim Bakanlığının okullarda din eğitimini teşvik etmek amacıyla yayınladığı bir videoya rastladım.
  • 3. Video’da Küçük bir öğrenci olan Albert Einstein ile hocası arasında geçen diyalog aktarılıyordu.
  • 4. Profesör olan hocası, Allah’ın varsa kötü olduğunu, çünkü kötülüğü yaratan birisinin kötü olacağını iddia ederek öğrencilere Allah’ı inkar etmeye çalışıyordu.
  • 5. Tam bu sırada küçük dahi parmağını kaldırarak hocasına soğukluğun veya karanlığın olup olmadığını soruyor,
  • 6. hocası “Vardır!” deyince öğrenci Einstein, aslında bunların olmadığını,
  • 7. soğuğu bize düşündüren şeyin sıcaklığın yokluğu olduğunu, yine karanlığın da ışığın yokluğundan kaynaklandığını,
  • 8. dolayısıyla karanlığın veya soğukluğun olmadığı gibi kötülüğün de olmadığını,
  • 9. Allahın kötülüğü yaratmadığını, insanın kalbinde Allah sevgisi olmayınca gerçekleşen şeylere bu ad verildiğini…
  • 11. Oldukça ikna edici bu diyalogda bizim kader ve kaza inancımızdaki hayır ve şer ilişkisi açısından bakıldığında bir takım çelişkilerin olduğunu düşündüm.
  • 12. Einstein’a mal edilen ve hocasına cevap mahiyetinde anlatılan bu hususlarda her iki tarafta da hatalar vardı.
  • 13. Bir taraf Allah’ı inkar etmeye çalışıyor, diğer taraf ise, Allahın yarattığı şeyi inkar ediyordu.
  • 14. İlkönce, Einstein kim olursa olsun kendi sahasında dahi olabilir amma, imani meselelerde çok cahil olabilir.
  • 15. Çünkü, bir fennin veya bir sanatın tartışma sebebi olmuş bir meselesinde, o fennin ve o sanatın haricindeki adamlar ne kadar büyük ve âlim ve san'atkâr da olsalar, sözleri onda geçmez, hükümleri delil olmaz; o bilimin uzmanları arasına dâhil sayılmazlar.
  • 16. Meselâ; büyük bir mühendisin, bir hastalığın keşfinde ve tedavisinde bir küçük tabip kadar hükmü geçmez.
  • 18. Bu evrende varlıklar zıtlarıyla birlikte yaratılmıştır. Bazı varlıklar ancak zıtlarıyla birlikte var olabilirler ki, bunlara biz nisbi hakikatler diyoruz.
  • 19. Cenab-ı Allah, lezzetin içine elemi, hayrın içine şerri, güzelliğin içine çirkinliği, faydanın içine zararı koyarak nisbi hakikatler dediğimiz soyut olan ve bir diğerine göre var olup bir ölçücük olan gerçekleri yaratmıştır.
  • 20. Çok şeyden bir şey yaratan Yüce Allah (c.c.), bir şeyden de çok şey yaratmayı irade etmiştir.
  • 21. Nisbi hakikatler, kâinattaki varlıkları birbirine nispet eder, onları birbirlerine bağlar. Şu evrendeki muhteşem düzen onlardan doğar.
  • 22. Bir şeyin zıddı, o şeyin nisbi hakikatlerinin var olmasına sebeptir. Nisbi hakikatler, hakiki hakikatlerden çoktur. Hatta bir zatın hakiki hakikatleri yedi ise, nisbi hakikatleri yedi yüzdür.
  • 23. Ahirette bu nisbi hakikatler asıl olacaklardır.
  • 24. Sıcaklığın mertebeleri, soğukluğun ona dahil olmasıyla ortaya çıkmıştır.
  • 26. Işık karanlıksız olamaz. Cennet olmazsa belki Cehennem azap vermez. Yine Cehennem zemherirsiz olamaz.
  • 27. Kâinatta esas arzu edilen ve çokça yaratılan ancak kemaller, hayırlar ve güzelliklerdir.
  • 28. Kötülükler, çirkinlikler, eksiklikler ise; güzellerin, hayırların, mükemmelliklerin arasında görülmeyecek kadar dağınık ve az, ikincil olarak yaratılmışlardır ki;
  • 29. …hayırların, güzelliklerin, mükemmellerin mertebelerini, türlerini, kısımlarını göstermeye vesile olsunlar,
  • 30. …nisbi hakikatlerin var olmasına ve görünmesine bir başlangıç ve bir ölçücük olsunlar.
  • 31. Bilinen bir gerçektir ki, küçük bir şer için büyük bir hayır terk edilmez.
  • 32. Terk edilirse, büyük şer olur. Kangren olmuş bir parmağı kesmek şer gibi görünse de, bütün vücudu kurtarmak söz konusu olduğundan aslında hayırdır.
  • 33. Nisbi hakikatlerin var olması Cenab-ı Allah’ın bir çok isminin de gereğidir.
  • 34. Açlık vardır. Açlık olmazsa Rezzak ismi nasıl tecelli edecektir? İyilik de vardır, kötülük de vardır.
  • 35. Günah ve kötülükler sebebiyle Kahhar ismi, Gaffar ismi, Afuvv ismi, Settar ismi tecelli edecektir. Hastalık vardır ki, Şafi ismi tecelli ediyor...
  • 36. Şerler ve kötülükler olmasa Cehennem de olmazdı. Şerlerin varlığı, cehennemin varlığına en büyük delildir.
  • 37. Özetle: Şu kâinata dikkatle bakıldığında içinde iki unsurun her tarafa uzanmış ve kök atmış olduğu görünür.
  • 38. Hayır şer, güzel çirkin, fayda zarar, kemâl noksan, aydınlık karanlık, hidâyet dalâlet, nur nâr, îman küfür, tâat isyan, korku sevgi gibi…
  • 39. …eserleriyle, meyveleriyle şu kâinatta zıtlar birbiriyle çarpışıyor.
  • 40. Daima değişimlere ve dönüşümlere mazhar oluyor. Başka bir âlemin ürünlerinin tezgâhı hükmünde çarklar döndürülüyor…
  • 41. Elbette o iki unsurun birbirine zıt olan dalları ve neticeleri, ebede gidecek; önce bir yerde birleşip sonra birbirinden ayrılacak.
  • 42. Bunlar o vakit, Cennet-Cehennem şeklinde ortaya çıkacaktır. Mâdem baki alem, şu fani alemden yapılacaktır. Elbette asli unsurları, bekaya ve ebede gidecektir.
  • 43. Evet Cennet-Cehennem, yaratılış ağacının ebed tarafına uzanıp eğilerek giden dalının iki meyvesidir ve şu kâinat silsilesinin iki neticesidir…
  • 44. …Şu akıp giden faaliyetlerin iki mahzenidir ve ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan varlıkların iki havuzudur ve lûtuf ve kahrın iki tecelligâhıdır ki;
  • 45. kudret eli şiddetli bir hareket ile kâinatı çalkaladığı vakit, o iki havuz münasip maddelerle dolacaktır.
  • 46. Yüce Allah şu dünyayı, bir imtihan ve tecrübe meydanı, isimlerine bir ayine, kader kalemine ve kudretine bir sayfa olarak yaratmıştır.
  • 47. Tecrübe ve imtihan ise gelişmeye sebeptir. O gelişme ise, kabiliyetlerin ortaya çıkmasına sebeptir.
  • 48. O kabiliyetlerin ortaya çıkması ise, nisbi hakikatlerin belirmesine sebeptir.
  • 49. Nisbi hakikatlerin ortaya çıkması ise, Cenab-ı Allah’ın güzel isimlerinin tecellilerini göstermesine ve kâinatı O’nun bir mektubu şekline çevirmesine sebeptir.
  • 50. İşte şu imtihan ve teklif sırrı iledir ki; Yüksek ruhların elmas gibi cevherleri, alçak ruhların kömür gibi maddelerinden süzülüp, ayrılır...