Türk Dünyası Gazeteciler Şurasının, Eskişehir’den sonraki Kültür Başkenti olan Kazanda ikincisi yapıldı. Toplantıya AA ile beraber TRT, THY, TİKA gibi kurumlarımızın sponsor olarak temsilci bulundurması ve Kazan Baş Konsolosumuz Turhan Dilmaç’ın yakın ilgi ve alaka göstermesi adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk Dünyasına olan ilgisinin olması gereken numunesiydi. Katılımın 20 ülkelik geniş bir coğrafyaya yayılması Şura’nın Uluslararası organizasyon kimliğine yakıştı.
Şurada Anadolu ajansı olarak Ortak bir Türk Dünyası haber paketinin elzem olduğu üzerinde durmayı tercih ettik. Bunun sebebi radarını Türk Dünyasında olan bitene çevirerek olması gereken hassasiyette haber yapmak isteyen bir basın yayın organı, hayatiyetini sürdürmek için gereken haber kaynağını bulamayacaktır. Bizler aynı dil, aynı kültür, aynı tarihi hafıza, aynı soya sahip ülkeler olarak maalesef tamamen ayrı gündemlere sahibiz. Oysa ortak o kadar çok gündemimiz olabilir ve olmalı ki? Geçen yıla ait ve tür Türk Dünyası’nı ilgilendiren kaç olay hatırlıyoruz acaba. Örneğin Türk Dünyası Şiir Günü’nün 26 Şubat olduğunu biliyor muyuz? Bahtiyar Vahabzade, Mehmet Aslan, kim yaşıyor, kim öldü?. Sahi gelecek yıl Türk Dünyası Kültür Başkenti nerede olacak? Türk Dünyası Belediyeler birliği diye bir kurum var biliyor muydunuz, peki bu kurum ne yapar? Ortak kurumların hayatımıza hangi standartları getirmesi konusunda beklenti içindeyiz.?
Ortak bir Türk kültürü etrafında toplanan ülkeler arasında diyaloğu geliştiren,
Türk dünyası ülkelerine batı kaynaklı yanlış bilgi akışını engelleyen, Türk dünyasında gerçekleşen olayları yine Türk Dünyasına coğrafi ve Kültürel aidiyeti olan bir ajans gözüyle tüm dünyaya en tarafsız ve doğru şekilde sunan,
Rutin günlük haberlerin yanı sıra Türk coğrafyası için önem arz eden konularda hazırlanan özel haberlerle toplumları, kültürleri ve ülkeleri yakınlaştıracak, ortak değerleri ön plana çıkaracak bir haber paketine ihtiyaç vardır. Bu paket;
• Türk dünyasında yaşanan gelişmelere içerden bir bakış açısıyla bakılmasını sağlayacak,
• Türk dünyasına doğru bilgileri en güvenilir kaynak olarak ulaştıracak,
• Tarih, din, dil ve kültür açısından ortak meseleler üzerinde doğru bilgi akışıyla birlik oluşturacak,
• Türk dünyasındaki gelişmelerden toplumları/ülkeleri haberdar edecek, bu ülkeler arasındaki diyaloğa katkı sağlayacak,
• Türk dünyasını ortak bir bilgi ve akıl etrafında toplayabilecek bir birlik ve ortak vizyon oluşturacak,
• Türk Dünyasında referans kaynağı olabilecek güvenilir haber yayıncılığı yapacak ve
• Üye medya kuruluşlarının ajans ihtiyacını karşılarken onlara gelir kapısı açacak
Niteliklerde olmalıdır.
Türk Dünyası Gazeteciler Şurasının, Eskişehir’den sonraki Kültür Başkenti olan Kazanda ikincisi yapıldı. Toplantıya AA ile beraber TRT, THY, TİKA gibi kurumlarımızın sponsor olarak temsilci bulundurması ve Kazan Baş Konsolosumuz Turhan Dilmaç’ın yakın ilgi ve alaka göstermesi adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk Dünyasına olan ilgisinin olması gereken numunesiydi. Katılımın 20 ülkelik geniş bir coğrafyaya yayılması Şura’nın Uluslararası organizasyon kimliğine yakıştı.
Şurada Anadolu ajansı olarak Ortak bir Türk Dünyası haber paketinin elzem olduğu üzerinde durmayı tercih ettik. Bunun sebebi radarını Türk Dünyasında olan bitene çevirerek olması gereken hassasiyette haber yapmak isteyen bir basın yayın organı, hayatiyetini sürdürmek için gereken haber kaynağını bulamayacaktır. Bizler aynı dil, aynı kültür, aynı tarihi hafıza, aynı soya sahip ülkeler olarak maalesef tamamen ayrı gündemlere sahibiz. Oysa ortak o kadar çok gündemimiz olabilir ve olmalı ki? Geçen yıla ait ve tür Türk Dünyası’nı ilgilendiren kaç olay hatırlıyoruz acaba. Örneğin Türk Dünyası Şiir Günü’nün 26 Şubat olduğunu biliyor muyuz? Bahtiyar Vahabzade, Mehmet Aslan, kim yaşıyor, kim öldü?. Sahi gelecek yıl Türk Dünyası Kültür Başkenti nerede olacak? Türk Dünyası Belediyeler birliği diye bir kurum var biliyor muydunuz, peki bu kurum ne yapar? Ortak kurumların hayatımıza hangi standartları getirmesi konusunda beklenti içindeyiz.?
Ortak bir Türk kültürü etrafında toplanan ülkeler arasında diyaloğu geliştiren,
Türk dünyası ülkelerine batı kaynaklı yanlış bilgi akışını engelleyen, Türk dünyasında gerçekleşen olayları yine Türk Dünyasına coğrafi ve Kültürel aidiyeti olan bir ajans gözüyle tüm dünyaya en tarafsız ve doğru şekilde sunan,
Rutin günlük haberlerin yanı sıra Türk coğrafyası için önem arz eden konularda hazırlanan özel haberlerle toplumları, kültürleri ve ülkeleri yakınlaştıracak, ortak değerleri ön plana çıkaracak bir haber paketine ihtiyaç vardır. Bu paket;
• Türk dünyasında yaşanan gelişmelere içerden bir bakış açısıyla bakılmasını sağlayacak,
• Türk dünyasına doğru bilgileri en güvenilir kaynak olarak ulaştıracak,
• Tarih, din, dil ve kültür açısından ortak meseleler üzerinde doğru bilgi akışıyla birlik oluşturacak,
• Türk dünyasındaki gelişmelerden toplumları/ülkeleri haberdar edecek, bu ülkeler arasındaki diyaloğa katkı sağlayacak,
• Türk dünyasını ortak bir bilgi ve akıl etrafında toplayabilecek bir birlik ve ortak vizyon oluşturacak,
• Türk Dünyasında referans kaynağı olabilecek güvenilir haber yayıncılığı yapacak ve
• Üye medya kuruluşlarının ajans ihtiyacını karşılarken onlara gelir kapısı açacak
Niteliklerde olmalıdır.
Proje kapsamı boyunca yapılan birincil ve ikincil veri araştırmaları doğrultusunda sucuk üretim ve satış miktarının, sosis, salam, pastırma gibi işlenmiş et ürünlerinin üretim ve satış miktarından daha fazla olduğu görülmektedir. Türkiye’de sucuk üretiminde oldukça önemli bir paya sahip olan Afyonkarahisar’ın Cumhuriyet sucukları 1920’li yıllardan bu yana güvenle tüketilip, sevdikleriyle paylaşılabilen ürünleri ile kalite ve güven unsurunu ön plana çıkararak hem Ayfonkarahisar sucuğunu hem de cumhuriyet markasını gönüllere taşımıştır. Türkiye’nin dört bir yanına satışı gerçekleştirilen cumhuriyet sucuklarının gelişen teknoloji sayesinde Türkiye ve Dünya standartlarına uygun üretim yaparak neredeyse bir asırdır gelenekselleşmiş lezzetinden asla taviz vermeyen köklü bir firmadır. Proje kapsamı boyunca Cumhuriyet markası sucuklarının köklü ve güvenilir geçmişine değinerek milli duyguları ön plana çıkaran ‘Cumhuriyet’ten gelen Lezzet’ sloganı ile Cumhuriyet Bayramı için televizyon, radyo ve sosyal medyada reklam faaliyetleri gerçekleştirerek markanın imaj çalışmasına katkı sağlayarak ön plana çıkıp satışlarını arttırmak amaçlanmıştır.
“İhracatta İnovasyon” konusunda, ülkemizde, kitaplaşmış bir çalışmaya, akademik bir teze rastlanmamıştır.
Çin’de 2006 yılından itibaren “ ihracat inovasyon üssü” (“export innovation base”) tarzında kurumsal bir yapılanma, ABD’de ise “Rekabetçilik, İnovasyon ve İhracat Performansı Senato Alt Komitesi” (United States The Senate Commerce Subcommittee on Competitiveness, Innovation, and Export Promotion) tespit edilmiştir.
İç Pazar büyüklüğü (“domestic market size”) performansı ile dünyanın 15.büyük ekonomisi olan ülkemiz, ihracat (“foreign market size index”) sıralamasında 28., inovasyon sıralamasında 55., rekabetçilik sıralamasında ise 50.sırada yeralmaktadır. ABD örneğinde her üç kavramın, Çin örneğinde ise her iki kavramın birbirleriyle ilişkilendirilmesi, göstergelerin iyileştirilmesi hedefi için bir rehber niteliğindedir.
80’li yıllarda başlayan dışa açılma (ihracat) politikası nasıl ihracat değerlerinin sayısal anlamda büyük sıçramalar kaydetmesine etki etti ise, ihracatın inovatif bir yapıya büründürülmesi, yapısal değişimlere yol açarak, dış ticaret açığının kapatılmasını ve ardından dış ticaret fazlası veren bir faza geçişimizi sağlayacaktır.
Prof. Dr. Teksen Çamlıbel başkanlığında; sağlık, eğitim ve kültür alanlarında toplumsal yarar sağlamak amacıyla 2020’de kurulan Çamlıbel Vakfı'nın ücretsiz sunduğu aylık bülten çalışmalarının Nisan 2021 bültenidir.
Doğuş Üniversitesi
EM356 İşletme ve Toplum Dersi
2014-2015 Bahar Yarıyılı
Sınıf içi sunumu
Aile şirketlerinin topluma etkisi ve faydası
Grup üyeleri: EREN CAN MALATYALI - İLAYDA NAZ TANERİ - ENES FURKAN KARABIYIK
Proje kapsamı boyunca yapılan birincil ve ikincil veri araştırmaları doğrultusunda sucuk üretim ve satış miktarının, sosis, salam, pastırma gibi işlenmiş et ürünlerinin üretim ve satış miktarından daha fazla olduğu görülmektedir. Türkiye’de sucuk üretiminde oldukça önemli bir paya sahip olan Afyonkarahisar’ın Cumhuriyet sucukları 1920’li yıllardan bu yana güvenle tüketilip, sevdikleriyle paylaşılabilen ürünleri ile kalite ve güven unsurunu ön plana çıkararak hem Ayfonkarahisar sucuğunu hem de cumhuriyet markasını gönüllere taşımıştır. Türkiye’nin dört bir yanına satışı gerçekleştirilen cumhuriyet sucuklarının gelişen teknoloji sayesinde Türkiye ve Dünya standartlarına uygun üretim yaparak neredeyse bir asırdır gelenekselleşmiş lezzetinden asla taviz vermeyen köklü bir firmadır. Proje kapsamı boyunca Cumhuriyet markası sucuklarının köklü ve güvenilir geçmişine değinerek milli duyguları ön plana çıkaran ‘Cumhuriyet’ten gelen Lezzet’ sloganı ile Cumhuriyet Bayramı için televizyon, radyo ve sosyal medyada reklam faaliyetleri gerçekleştirerek markanın imaj çalışmasına katkı sağlayarak ön plana çıkıp satışlarını arttırmak amaçlanmıştır.
“İhracatta İnovasyon” konusunda, ülkemizde, kitaplaşmış bir çalışmaya, akademik bir teze rastlanmamıştır.
Çin’de 2006 yılından itibaren “ ihracat inovasyon üssü” (“export innovation base”) tarzında kurumsal bir yapılanma, ABD’de ise “Rekabetçilik, İnovasyon ve İhracat Performansı Senato Alt Komitesi” (United States The Senate Commerce Subcommittee on Competitiveness, Innovation, and Export Promotion) tespit edilmiştir.
İç Pazar büyüklüğü (“domestic market size”) performansı ile dünyanın 15.büyük ekonomisi olan ülkemiz, ihracat (“foreign market size index”) sıralamasında 28., inovasyon sıralamasında 55., rekabetçilik sıralamasında ise 50.sırada yeralmaktadır. ABD örneğinde her üç kavramın, Çin örneğinde ise her iki kavramın birbirleriyle ilişkilendirilmesi, göstergelerin iyileştirilmesi hedefi için bir rehber niteliğindedir.
80’li yıllarda başlayan dışa açılma (ihracat) politikası nasıl ihracat değerlerinin sayısal anlamda büyük sıçramalar kaydetmesine etki etti ise, ihracatın inovatif bir yapıya büründürülmesi, yapısal değişimlere yol açarak, dış ticaret açığının kapatılmasını ve ardından dış ticaret fazlası veren bir faza geçişimizi sağlayacaktır.
Prof. Dr. Teksen Çamlıbel başkanlığında; sağlık, eğitim ve kültür alanlarında toplumsal yarar sağlamak amacıyla 2020’de kurulan Çamlıbel Vakfı'nın ücretsiz sunduğu aylık bülten çalışmalarının Nisan 2021 bültenidir.
Doğuş Üniversitesi
EM356 İşletme ve Toplum Dersi
2014-2015 Bahar Yarıyılı
Sınıf içi sunumu
Aile şirketlerinin topluma etkisi ve faydası
Grup üyeleri: EREN CAN MALATYALI - İLAYDA NAZ TANERİ - ENES FURKAN KARABIYIK
3. TARİHÇE
1944 yılında iki kardeşin emek ve çabaları ile tek çeşit
bisküvi üreten atölye, bugün genç kuşakların yönetiminde
global markaları da bünyesinde barındıran dev bir topluluğa
dönüşmenin gururunu yaşatıyor.
Sabri ve Asım kardeşler 1944’te Ülker markasıyla bisküvi
üretmeye başladığında, bir gün dünya markalarını satın
alacak güce ulaşacaklarını tahmin bile etmemişlerdi. İlk
zamanlar, yıllık 75 ton bisküviyi bir kaç kazan, küçük bir fırın
ve 3 işçiyle üretilebiliyordu. Bugün için oldukça mütevazı
görünen bu üretim, ekmeğin bile karneyle dağıtıldığı o günün
Türkiye’si için umut verici bir başlangıçtı ve arkası hızla
geldi. İlk adımın üzerinden 4 yıl geçmeden Topkapı’daki
bisküvi fabrikasına geçildi ve üretim kapasitesi 3 kat artırıldı.
1950’li yıllara gelindiğinde Ülker bisküvilerine artan talep,
ürünün dağıtımı konusundaki düzenlemeleri de gerekli kıldı.
Ürünler nakliye farkı alınmadan, fabrika fiyatına esnafa
ulaştırıldı. O günlerde temeli atılan dağıtım ağı bugün, 220
bin noktaya her hafta en az bir kez ürün servis eden
mükemmel bir sistemin de altyapısını oluşturdu.
4. TARİHÇE
1970’ler Ülker’in büyümesini sürdürdüğü yıllar
oldu. Türk şirketlerini borsa ile tanıştıran ilk halka
açık şirketlerden Anadolu Gıda, Ankara’da
faaliyete geçerek bisküvi üretim kapasitesini
ikiye katladı. Aynı yıllarda Kuveyt’e yapılan 200
bin dolarlık ihracatla dünyaya açılma konusunda
da ilk hamle yapılmış oldu. Ve dünya ile rekabet
edebilmek için Türkiye’nin ilk Ar-Ge
departmanlarından biri kuruldu. Yine 1974’te
Topkapı’da kurulan ikinci bir fabrikada Türkiye’nin
modern çikolata üretiminin de startı verildi.
5. TARİHÇE
80’li yıllar artan ürün grupları ve
şirketleri tek çatı altında toplama
çalışmalarıyla geçti. Böylece bir
bisküvi atölyesinde başlayan öykü
Yıldız Holding’in kurulmasıyla
kurumsal bir yapıya kavuşmuş oldu.
90’lı yılların en önemli yeniliği ise
bisküvi, çikolata şekerleme gibi
geleneksel ürünlerin yanında gıdanın
diğer alanlarına da yatırım yapılması
oldu.
6. TARİHÇE
1992’de Ülker markası artık margarin,
bitkisel yağ ve endüstriyel yağ
ürünlerinde de vardı. Ve ilerleyen
yıllarda ürün çeşitlemesi hızlandı.
Holding’in global pazarlarla entegrasyon
sürecinin en önemli parçası olan dünya
devleriyle ortaklıklar da yine 90’larda
gerçekleşti. 1993’te Avrupa’nın en büyük
nişasta üreticisi Cerestar’la birlikte
Pendik Nişasta kuruldu.
7. TARİHÇE
2000’li yıllar ise hem Yıldız Holding,
hem de Ülker markasının tarihinde
önemli bir dönemeç oldu. Ülker’in
kurucusu Sabri Ülker, aktif yönetimi
kendisinden sonraki kuşaklara
devrederek, topluluğun “Onursal
Başkanı” oldu. Yeni bir yönetim
organizasyonu düzenlendi ve Yönetim
Kurulu’nun başkanlığına Murat Ülker
getirildi. 90’larda başlayan dünya
markalarıyla ortaklık yaklaşımı Murat
Ülker başkanlığında 2000’lerde de
sürdü.
8. TARİHÇE
2000’li yılların belirgin özelliklerinden biri
de holdingin yenilikçi ürünleri dünyayla
eş zamanlı olarak Türk tüketicileriyle
buluşturmak oldu. Uluslararası pazarda
genişleyebilmek bölgedeki ihtiyacı
karşılayabilmek için yurtdışında çikolata ve
bisküvi fabrikaları kuruldu. Yine bu yıllarda
sakız, hazır çorba, gazlı içecek, bebek
maması, süt, dondurma, hazır kahve,
kahvaltılık gevrek gibi ürünlerin üzerinde de
Ülker markasını görmeye başladık.
9. TARİHÇE
2005’te Romanya’da açılan fabrika ile Yıldız
Holding Avrupa Birliği’nin kapısını da açmış
oldu. 2007 yılı sonunda globalleşme yolunda
büyük bir adım atılarak dünyanın lider
Premium çikolata markası Godiva Yıldız
Holding bünyesine katıldı. Bu Türkiye
açısından da önemli bir dönüm noktası oldu.
Holding, 2008’de Uno, Doğa Çay, Oba Çay ve
Kerevitaş gibi şirketleri bünyesine kattı. 2009
yılında sakız-şekerleme alanında Gumlink ile
gerçekleştirdiği %50-50 ortaklıkla kurulan
Continental Confectionary Company ve Alman
çay şirketi LHS ile gerçekleştireceği ortaklık
ile dünya şirketi olma yolunda ilerliyor.
11. TÜRKÇENİN TARİHİ
Türk yazı dilinin tarihi
VII ve VIII. yüzyıllarda
Orhon vadisinde dikilmiş
olan yazıtlarla baslar.
Gerek Orhon Yazıtları’nda
kullanılmış olan gelişmiş
ve işlek dil gerekse
komsu ülke
kaynaklarında yer alan
bilgiler, Türk yazı dilinin
başlangıcının çok daha
eskiye gittiğini gösterir.
12. TÜRKÇENİN TARİHİ
Yakın donemde bulunan yeni
yazıtların okunması Türk yazı
dilinin tarihini daha da gerilere
götürmemizi sağlayacaktır.
Ayrıca karşılaştırmalı ses ve
bicim bilimi çalışmaları ve diğer
dillerdeki alıntı sözlerden
Türkçenin yasının ortaya
konulması yolunda önemli veriler
elde edilmiştir.
13. TÜRKÇENİN TARİHİ
Türkçeden Sümerceye geçmiş olduğu
kanıtlanan 168 Türkçe kökenli sözcük,
Sümerce ile Türkçenin yaşıt olduğu
görüsünün geliştirilmesini sağlamıştır.
Esik kurganı buluntuları arasında yer
alan ve MO 4’uncu yüzyıla ait olduğu
saptanan bir çanaktaki Orhon yazısına
benzer harflerle yazılan iki satırlık
yazının en eski Türkçe metin olduğu
bilinmektedir.
14. TÜRKÇENİN TARİHİ
Cin yıllıklarındaki bir Hun ağıtına
ait iki dize ile birkaç sözcük MS
4’uncu yüzyıl Türkçesi hakkında
fikir vermektedir. Ancak, edebi
metin niteliğindeki ilk büyük
metinler Tonyukuk (725), Bilge
Kağan (731) ve Kol Tigin (732)
adına dikilmiş olan Göktürk
Yazıtları’dır.
15. TÜRKÇENİN TARİHİ
Türk dilinin ilk sözlüğü ve dil bilgisi
kitabı Divan-ı Lügati’t-Türk ise 1072
yılında Kaşgarlı Mahmut tarafından
yazılmıştır. Yaklaşık 9 bin sözü içeren
eser, yalnızca bir sözlük, yalnızca bir dil
bilgisi kitabı değil, aynı zamanda Türk
yazı dilinin ve ağızlarının ele alındığı,
kültür değerlerinin kayda geçirildiği
anıtsal bir kaynaktır.
16. TÜRKÇENİN TARİHİ
Kaşgarlı Mahmut;
Karahanlı, Uygur,
Oğuz, Kıpçak, Kırgız
ve diğer akraba
topluluklarının söz
varlığını bir araya
getirerek hazırladığı
eserine Divan-ı
Lügati’t-Türk, yani
Türk Lehçeleri
Sözlüğü adını
vermiştir.
17. TÜRKÇENİN TARİHİ
Kasgarlı Mahmud’un
yirmiyi askın yazı dilini ve
ağzını Türk adı altında
toplaması, bilimsel bir
gerçekliği ortaya
koymaktadır. Büyük ölçüde
ortak dil öğelerine dayanan
bu yazı dilleri ve ağızlar,
zaman içerisinde kendi iç
gelişmelerini sürdürerek
bugün yazı dilleri ve resmi
diller haline gelmişlerdir.
18. Türkçemiz YOQ yok olmasın !
• Projenin konusu:Türkçenin korunması ve
geliştirilmesini sağlama ve yapılan çalışmalara
destek olma.
• Projenin amacı: Ülkemizde özellikle 2000’li
yıllarda ortaya çıkan Türkçenin yozlaşmasını
engellemek bu yolla Türkçeyi korumak ve
Türkçenin gelişmesinin önündeki engelleri
kaldırmak.
19. DURUM ANALİZİ
Türkçe 1400 yıla yakın tarihi ile dünyanın en
köklü dillerinden biridir ancak 2000’li yıllarda
önce bazı iĢletmeler Türkçe karĢılığı olduğu
halde sözcüklere yönelmiĢtir.
Daha sonra Ġnternet tüm evlere girmiĢ ve
internetle karıĢık bir Türkçe ile gençler ve
çocuklar birbirlerine mesajlar göndermiĢlerdir.
Türkçe Ġngilizceden daha köklü bir dil
olmasına rağmen küresel boyutta kendisini
gösterememiĢ ve halkımız tarafından da
özenli kullanılmaması Türkçenin geliĢmesine
engel olmuĢ ve onu aksine geriletmiĢtir.
20. DURUM ANALİZİ
Okullarımızda Türkçe derslerinin
öğrenciler tarafından tam olarak
kavranamadan ve öğrencilerin de “anladık
hocam” zihniyetinden dolayı Türkçe
Türkçenin en özenle kullanılması gereken
yerlerden biri olan okullarda dahi özenli
kullanılamamakta ve öğretilememektedir.
Ülkemizde kitap okuma düzeyinin düĢük
olması ve Türk kültürüne ait edebi
eserlerin okunmaması, Türkçenin
geliĢmesine engel olarak gösterilebilir.
21. SWOT ANALİZİ
GÜÇLÜ YÖNLER
• Türk toplumunun milliyetçi yapısı
• Kitap okuma seviyesini arttıracak sosyal
sorumluluk projelerinin artması
• TV de Türkçe konuĢmayı geliĢtirecek
yarıĢmaların artması (Bir kelime bir iĢlem
v.b.)
• Üniversitelerde her yıl Türkçe ve Edebiyat
öğretmenliği mezunlarının artması.
• Okul kütüphanelerinde kitap sayısının
artması.
22. SWOT ANALİZİ
ZAYIF YÖNLER
• Ülkemizde kitap, dergi, gazete okuma seviyesinin
düĢük olması
• Türkçe karĢılığı olduğu halde Ġngilizce sözcük
kullanma gereksinimi duyulması.
• Ġnternet kullanımının zararlarının büyük oranda
yaĢanması
• Ülkemizin birçok etnik yapıya sahip olması Türkçe
kullanımının bölge bölge değiĢiklik göstermesi.
• Türkçenin küresel çapta daha geri planda kalması
• Okullarda verilen eğitimin yeterli olmaması
• Okul ve Ģehir kütüphanelerinin yetersiz olması
23. SWOT ANALİZİ
FIRSATLAR
• Ülker gibi büyük bir firmanın projeye
destek vermesi projenin etkisini arttırabilir.
• Türkiye’de bu tip sosyal sorumluluk
projelerinin az olması projenin tanıtımı için
faydalı olabilir
• TDK gibi kurumların iĢlevlerinin arttırılmıĢ
olması
24. SWOT ANALİZİ
TEHDİTLER
• Türkçenin giderek popülaritesini
kaybetmesi
• Türkçenin özensiz kullanılmasının yaĢının
düĢmesi
• Ġnternetin olumsuz Ģekilde kullanılmaması
• Türkçe ile ilgili geliĢtirici ve özenli
kullanmaya özendirici hiçbir giriĢimin
olmaması (yasa)
25. TÜRKÇENİN KORUNMASI VE
GELİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN KANUN TEKLİFİ
• BĠRĠNCĠ BÖLÜM:AMAÇ, KAPSAM VE BĠLGĠLER
• Amaç:
Madde-1: Bu kanunun amacı Türkiye Cumhuriyeti dahilinde Türkçenin zararlı dıĢ
etkilerden korunmasını ve kendi özüne ve dilbilgisi kurallarına uygun bir Ģekilde
geliĢtirilmesini düzenlemektir.
•
• Kapsam:
Madde-2: Bu kanun Türkçenin korunmasına ve geliĢtirilmesine yönelik alınacak
önlemleri, uygulanacak yaptırımları ve eğitim-öğretim kurumlarında eğitim dili
olarak Türkçenin etkinliğinin arttırılmasına iliĢkin ilke ve düzenlemeleri kapsar.
•
• İlkeler:
Madde-3:
a)Dilin doğru kullanımını ve kullanıcıların dil eğitimini geliĢtirmek ve kiĢiler arası
iletiĢimin bir aracı olarak dilin özüne ve dilbilgisi kurallarına uygun bir Ģekilde
geliĢtirilmesi koĢullarının yaratılmasını sağlamak,
b)Yurt içinde ve dıĢında Türkçe ile eğitimi ve Türkçenin öğretimini desteklemek,
c)Sınırlarımız dıĢında Türkçeyi geliĢtirmek,
d)Türkçenin, bir dünya dili olarak uluslar arası kullanımını yaygınlaĢtırmak, hak
ettiği saygınlığı kazanmasını ve,
e)Toplumda Türkçe sevgisinin güçlenmesini sağlamak
26. İKİNCİ BÖLÜM
Türkçenin geliştirilmesi
• Okullarda Türkçe Öğretimi ve değerlendirilmesi
Madde-4: Okul öncesi eğitim kurumlarında yabancı dille eğitim ve yabancı dil öğretimi yapılamaz.
Ġlk ve orta öğretimde öğrenciler, Türkçe, Türk dili ve Edebiyatı, Dilbilgisi ve Türkçe Kompozisyon
derslerinden baĢarılı olmadıkça, yılsonu baĢarı ortalaması ile veya herhangi bir kurul kararı ile
baĢarılı sayılamazlar ve bu derslerden baĢarılı sayılmadıkça da mezun olamazlar. Bu derslerden
baĢarısız olanlar af kapsamına da alınamazlar.
• Yüksek öğrenime giriĢ ve kamu personeli alımı sınavlarında, Türkçe bilgisini ölçen sorular, diğer
dallara oranla daha ağırlıklı olarak belirlenir ve değerlendirilir.
• Yazışma ve Toplantılarda Türkçe:
Madde-5: Kamu kurum ve kuruluĢlarında, kamu tüzel kiĢiliklerinde ve noterliklerde: her türlü
belge, sözleĢme ve yazıĢma Türkçe olarak düzenlenir. Muhatapların yabancı uyruklu olması
durumunda, yabancı dille yazıĢma ve sözleĢme yapılabilir; ancak bu belgelerin de Türkiye
Cumhuriyeti uyruklu muhataplar için ülke içindeki dağıtımında Türkçelerinin kullanılması
zorunludur.
Türkiye’de yapılacak her türlü resmi toplantı ve görüĢmelerde, Türkiye’yi temsil edecek kiĢilerin
konuĢmalarını Türkçe olarak yapmaları zorunludur. Ancak Türkiye dıĢındaki toplantı ve
görüĢmelerde zorunluluk halinde, istisnai olarak bir baĢka dil kullanılabilir.
• Radyo ve televizyonlarda Türkçe:
Madde-6: Ulusal yayın yapan radyo ve televizyonlarda, haftada bir saatten az olmamak kaydıyla
ve 07:00 ile 24:00 saatleri arasında Türkçenin öğretilmesi, özendirilmesi ve sevdirilmesine yönelik
programlar yapılıp yayınlanması zorunludur. Bu konudaki düzenleme, denetim ve yaptırım
uygulaması Radyo televizyon Üst kurulu tarafından yerine getirilir.
• Sunucu yeterlik belgesi:
Madde-7: Ulusal yayın yapan radyo ve televizyonlarda görev yapacak sunucuların, Türkçeyi
doğru ve kurallara uygun telâffuz edebildiklerini gösteren bir “yeterlik Belgesi”ne sahip olmaları
zorunludur.
Yeterlik belgesini verme konusunda TÜRK DĠL KURUMU görevli ve yetkilidir.
Yeterlik belgesi sahibi olmayan sunucu çalıĢtıran veya sunucuları Türkçeyi doğru ve kurallara
uygun kullanmayan radyo ve televizyonları denetlemeye ve bunlara yaptırım uygulamaya Radyo
Televizyon Üst Kurulu görevli ve yetkilidir.
27. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Türkçenin Korunması
• kurum ve kuruluş adlarında Türkçe
madde-8: Türkiye’de faaliyet göstermek üzere, yürürlükteki mevzuat uyarınca kurulan bütün
kurum ve kuruluĢların, ad ve unvanları Türkçe olmak zorundadır. Türkiye’de iĢ yapan yabancı
firmalarda ve Türkiye’de satıĢı yapılan isim hakkı alınmıĢ yabancı mal, ürün ve hizmetlerde Türkçe
ad ve unvan kullanma zorunluluğu aranmaz.
• ürün mal ve hizmet adları ile ilan, reklâm ve tanıtımlarda Türkçe
madde-9: bir ürün, mal ve hizmetin adı, sunuluĢ, tanıtımı, kullanımı kılavuzu, garanti belgesi,
fatura ve makbuz gibi belgelerinde; yazılı, sözlü, görsel araçlarla yapılan her türlü ilan, reklam ve
tanıtım faaliyetlerinde, Türkçe kullanılması zorunludur. her türlü iĢ yeri, faaliyet alanı ile araç ve
gereçlerde; kullanma, iĢaret, uyarı ve yönlendirme yazı ve levhaları Türkçe olacaktır. zorunlu
hallerde, Türkçeden baĢka dillerin kullanılması da gerekiyorsa, bu dillere iliĢkin yazılı ve sözlü
ifade ve metinler, Türkçeden daha önce, daha kapsamlı, daha okunaklı ve daha belirgin olamaz.
• ölçüt ve başvuru kurumu
madde-10: kurum ve kuruluĢların ad ve unvanları ile, mal ürün ve hizmetlerin adlarının Türkçe
olmasında ölçüt, Türk dil kurumunca yayınlanan Türkçe sözlüğün son baskısında ve yine Türk dil
kurumunca yayınlanmıĢ derleme ve tarama sözlüklerinde madde baĢı olarak yer almıĢ kelime ve
deyimlerle; Türkçe dil bilgisi kurallarına uygun olarak bunlardan türetilmiĢ kelime ve deyimlerden
oluĢmasıdır. Türk kültür ve tarihine iliĢkin özel adlarla Türkiye cumhuriyeti yurttaĢlarının adları da
bu kanunun kapsamına giren konularda kullanılabilir. Türkçe sözlerden ve özel adlardan
kısaltmalar ve birleĢtirmeler yapılabilir. yukarıda belirtilen kaynaklar dıĢında kalan bir kelimenin ad
olarak kullanılması; ancak Türk dil kurumunun açık oturum oluru ile mümkündür.
• yaptırım
madde-11: bu kanundaki hükümlere uyulmaması durumunda yasağa konu levha, tabela ve
yazılar ilgili belediyece; belediye olmayan yerlerde köy ihtiyarlar kurulunca ortadan kaldırılır, ayrıca
sorumlular hakkında yetiĢkinlere ait asgari ücretin aylık brüt tutarının on katından az olmak üzere
ticari kuruluĢlarda bir önceki yıla ait vergi matrahının binde beĢi tutarında para cezası uygulanır.
yazılı, sözlü ve görsel araçlarla yapılan her türlü ilan, reklâm ve tanıtım faaliyetlerinde denetim ve
yaptırım uygulanması ilgili valiliklerce yerine getirilir.
28. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Geçici hükümler
Geçici Madde-1: Bu Kanun kapsamına giren
Türkçe olmayan ad ve unvanlar ile bunlara iliĢkin
levha, tabela ve yazılar, bu Kanun yürürlüğe
girmesinden baĢlayarak en geç 2 yıl içinde
değiĢtirilir.
Geçici Madde-2: Bu Kanunun uygulanmasına
iliĢkin tüzük ve yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe
girmesinden baĢlayarak en geç altı ay içinde
çıkarılır.
29. BEŞİNCİ BÖLÜM
Son Hükümler
• Yürürlük
Madde-12: Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
• Yürütme
Madde-13: Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
30. HEDEF KİTLELER
• HÜKÜMET
• MĠLLĠ EĞĠTĠM BAKANLIĞI
• GENEL KAMUOYU
• ÜLKER FĠRMASINDA ÇALIġAN
PERSONEL
• TÜRK DĠL KURUMU
• KÜLTÜR VE TURĠZM BAKANLIĞI
• ÜNĠVERSĠTELER
• BASIN
31. SOSYAL PAYDAŞLAR
• ÜLKER FĠRMASI
• MĠLLĠ EĞĠTĠM BAKANLIĞI
• KÜLTÜR VE TURĠZM BAKANLIĞI
• KOCAELĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
• KÜTÜPHANELER
• YAYINEVLERĠ
• SĠVĠL TOPLUM ÖRGÜTLERĠ
32. MESAJLAR
• Bir milletin dili yok olmuĢsa o millet yok
olmaya mahkumdur.
• Türkçe dünyanın en köklü dillerinden
biridir onu korumak ve geliĢtirmek
herkesten önce Türk milletine
düĢmektedir.
• Dil bir milletin damarlarından akan kandır.
33. AKTİVİTELER
• Ġlköğretim okullarında kompozisyon yarıĢmaları
düzenlenmesi.
• Lise ve üniversitelerde Türkçe olimpiyatları düzenlenmesi
• Maddi durumu iyi olmayan öğrencilere kitap yardımında
bulunulması
• Tübitak’ın düzenlediği Türkçe olimpiyatlarının desteklenmesi
• Kütüphanelere olan ilginin artmasını sağlayacak etkinlikler
düzenlenmesi
• TV programlarında Türkçe ağırlıklı bilgi yarıĢmalarının
desteklenmesi
• Her eve bir kitap sloganı ile edebi eserlerin ürünlerin
yanında promosyon olarak verilmesi
34. KULLANILACAK ARAÇLAR
• TV PROGRAMLARI
• REKLAMLAR
• DERGİLER, BİLBOARDLAR
• EL İLANLARI, BROŞÜRLER
• İNTERNET
• YEREL VE ULUSAL MEDYA
35. ZAMANLAMA
• Proje 2011-2012 yılları arasında
tamamlanacaktır.
• Okullarda yapılacak etkinlikler 2011-2012
yılları arasında gerçekleştirilecektir.
• Ürünlerin yanında verilecek promosyonlar
(kitaplar) için yayınevleri ile 2011-2012 yılları
için anlaşılacaktır
36. BÜTÇE
• BROŞÜR İLAN BİLBOARD HARCAMALARI……………………….: 120 BİN DOLAR
• HER EVE BİR KİTAP…………………………………………………………: 100 BİN DOLAR
• TANITIM FİLMİ……………………………………………………………… : 3 BİN DOLAR
• ÜRÜN PROMOSYANLARI………………………………………………..: 10 BİN DOLAR
• OKULLARDA YAPILACAK ETKİNLİKLER…………………………….: 5 BİN DOLAR
• OKULLARA KİTAP YARDIMI …………………………………………….: 50 BİN DOLAR
• ETKİNLİKLERDE BİRİNCİ OLAN ÖĞRENCİLERE HEDİYELER..: 500 DOLAR
• WEB SİTESİ OLUŞTRULMASI …………………………………………… :500 DOLAR
• TV SPONSORLUKLARI……………………………………………………… :1000 DOLAR
• REKLAM…………………………………………………………………………..:5000 DOLAR
TOPLAM………………………………………………………………………….....:295000 DOLAR