SlideShare a Scribd company logo
TOC TOC
LAURENT BAFFIE
ÇAĞDAŞ KOMEDİ
Sahne:​ Bekleme odası, sandalyeler, sehpa, kitaplık ve kitaplar,dergiler ve gazeteler dekorasyon, çiçekler,
tablolar, psikiyatride kullanılan oyunlar “ eğitici oyunlar” (tombala, kartlar, satranç...) paralel çizgiler bulunan
halı, sekreter masası ve sandalyesi (telefon, bilgisayar,ofis seti…) su sebili​ ve ​isim tabelası: ( Mentum
Psikoloji Kliniği, KENDİNİZİ TANIYIN)
Karakterler:
Frederico/ Dr. Palomero: ​Salonda doktoru bekleyen kravatlı, 60 yaşında, iyi giyimli bir bey, evrak
çantası kullanıyor (bu çanta içinde Obsesif Kompulsif Bozukluk hakkında kitaplar “dosya gibi” var)
Elinde olmadan ve durup dururken küfrediyor. İradesi dışında garip el-kol hareketleri yapıyor. Tourette
Sendromu var. Hiç evlenmedi ve şimdi “emekli”.
Tourette Sendromu tikleri türleri:
*Gözlerin tekrar tekrar yanıp sönmesi
*Yüzün buruşturulması
*Başın bir yandan diğer yana hareket ettirilmesi
*Öksürmek, koklamak veya tükürmek
*Omuz silkme veya omuz silkeleme
*Kollarını uzatma, parmaklarını tutma, ellerini çırpma, el kol hareketleri yapma
*Tekmeleme, zıplama, ayak ve bacakları bükme veya diğer hareketler
*Belirli kelimeleri tekrarlama
*Küfür söyleme (koprolali) ya da müstehcen sözler söyleme
*Bağırma, inleme, ıslık çalma, homurdanma veya diğer sesleri çıkarma
Vicent​:​ ​Salonda doktoru bekleyen kişidir. Sportif giyimli, taksi şoförü, 37 yaşında, bıyıkları var, bazen
sakız çiğniyor ve elinde tesbih gibi bir şeyle oynuyor. Her şeyi sayan, kafasından süper hızla hesap
yapan, sayılarla kafayı bozmuş birisi. (Diyojen sendromu, kompulsif biriktirme hastalığı (dispozofobi)
var. Evli ama bu sorun yüzünden eşi ondan boşanmak istiyor. İki çocuğu var. Çok şakacı bir tip.
Kendini komik zannediyor.
Sayma kompulsiyonları :
Bazı OKB’li hastalar herhangi bir günlük aktiviteyi belirli bir sayıya kadar saymadan yaparsa işinin rast
gitmeyeceğini düşünerek sayma davranışında bulunurlar.
Biriktirme ve saklama kompulsiyonları​:​Sık görülen kompulsiyon türüdür. Kişi “ileride gerekli olabilir”
şeklinde bir düşünce ile gerekli olmayacak eşyaları bile biriktirebilir / saklayabilir.
Bob: ​Genç ve sempatik bir çocuk, akıllı, çok düzgün ​giyimli,​ simetri hastasıdır. Gözlük ve iki saat
kullanıyor.(simetrik olmak için) Çizgilere basamamakta, simetriyle kafayı bozmuş haldedir..
Simetri/düzen obsesyon ve kompulsiyonları:
Simetri gereksinimi ve düzen takıntıları da sık görülen belirtilerdendir. Kişinin tüm yaşamında simetri
gereksinimi ve düzenlilik hakimdir.
Lily: ​Genç, tatlı ve utangaç bir kız. Sade bir makyaj ve romantik elbise ​giyimli,​ çok konuşmuyor ve
sürekli telefona bakıyor.​Tekrarlama hastalığı (OKB) ​var. Her şeyi iki kere söylemekte ve bazen
insanların son kelimelerini tekrarlamaktadır. Çevre dostu birisidir.
Blanca: ​35 yaşında bir kadın, klasik/ beyaz ​giyimli, ​topuklu ayakkabı giyen​, hafif makyajlı, ç​ok nazik​,
eğitimli bir kadındır. Aşırı​ titizdir. Hiç bir şeye ve hiç kimseye dokunamamaktadır. Eğer dokunursa
hemen ellerini yıkamak için tuvalette gitmektedir.
N​ozofobi​ ​( ​hastalığa yakalanma korkusu​)
Bulaşma Obsesyonu ve Temizlik Kompulsiyonu​ ​Kişinin bedeninin ve giysilerinin kir, mikrop, toz gibi
etkenler; kimyasal maddeler, deterjanlar, zehirler ile idrar, gaita ve diğer beden salgıları ile
bulaşacağına ilişkin takıntıları ve bu takıntıların yarattığı sıkıntıyı gidermek için yaptığı davranışlarıdır.
Sekreter: ​Genç bir kadın, çok​ ​kaba, sert konuşuyor, Hastanelerde olduğu gibi klasik sekreter giyimli,
(beyaz) aşırı makyajlıdır., Çalışmayı pek sevmemektedir., Sinirli bir mizacı vardır.
Maria:​ Şık, modern, yaşlı kadındır. Aksesuar kullanmakta, topuklu ayakkabası bulunmaktadır. din
nesneleri kullanmakta ve sürekli incil okumakta ve dua etmektedir. Her zaman da haç çıkarır. .
Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu
En sık görülen obsesyon ve kompulsiyonlardandır. Kişi gaz ocağı, kapı, kilit gibi nesnelerin açık
kalmış olabileceğinden, ütü vs. elektrikli aletlerin fişlerinin prizde takılı kalmış olabileceğinden kuşku
duyar (Kuşku obsesyonu) ve emin olmak için tekrar tekrar kontrol etme gereksinimi duyar (Kontrol
kompulsiyonu). Bu kuşku ve kontroller yaşamın birçok alanında kendini gösterebilirler.​Dini içerikli
obsesyonlar:​ ​Özellikle dini inançları yoğun yaşayan toplum kesimlerinde sık görülen bir obsesyon
türüdür. Kişi kendi dini inanç ve görüşlerine tam karşıt bir biçimde ve çok yoğun sıkıntı yaratacak
şekilde dini içerikli takıntılı düşünceleri düşünmekten kendini alıkoyamaz.
Yazar hakkında​: Laurent Baffie, 18/04/1958 Fransa- Montreuil'de doğdu, ilk kez 1985
yılında televizyon dünyasına skeç yazarı olarak adım attı. Gözüpek, coşkulu kişiliğini,
zengin düşgücünü yansıtan bu skeçler öylesine başarılıydı ki bir süre sonra kendisini
kameraların karşısında buluverdi. O günden bu yana bir çok televizyon programında
animatör, sunucu, yazar, yapımcı olarak çalıştı, ödüller kazandı. Eserler: Yarışma​ ​"Seks -
Dalavere - Kültür", Tak Tak Takıntı, ​Les Bonobos, Sans Filtre, ​C'est quoi ce bordel ? Le
dictionnaire de laurent baffie, laurent baffie 500 Questions que personne ne se pose, Mes
petites annonces drôles, Poétiques ou franchement limites, Dictionnaire des noms
propres (ou presque !), Tu l'as dit baffie, La boîte à baffie: le jeu qui va réveiller vos
méninges, Pack humour baffie vandel, C'est quoi ce bordel ?! - extrait offert, Les clefs de
bagnole, Brice 3 ve Hot dog.
PERDE 1
Perde açılıyor ve Fred gazete okuyor, gözleriyle biraz hareket yapıyor. Sekreter bilgisayar
bakıyor.
(Vicent koşarak ve yorgun halde içeriye giriyor)
VİCENT
-​ İyi Günler.
SEKRETER
-​Hadi, su için biraz!
VİCENT
-Teşekkürler! ( kendisi için su alıyor ve içince konuşmaya başlıyor) - Tam beş kat, 75
basamak, toplam 15 yada 16 metrelik bir aralık da var tabi ve tam olarak bir dakika on
saniyede çıktım. Yaşıma göre hiç fena değil.
SEKRETER
-Hesabınız yanlış!
VİNCENT
-Imkansız!
SEKRETER
-​Kendinizi ilk mi sandınız? (Masasında bulunan, başka hastaların hesaplarının yazılı olduğu
kağıdı alır ve okur) Aurora Garrido 70 basamak saymış, Teodoro Sanlucar 78, Pilar
Maldonado 81 saymış, devam edeyim mi?
VİNCENT
-71? Nasıl oluyor ama?
​SEKRETER
-Tartışmayacağım, başka işim yokmuş gibi.
VİNCENT
(Su içmeyi bitiriyor ve basamak sayısını tekrar kontrol etmek için kapıdan çıkıyor​)
SEKRETER
​ -Veterinerlikte kalmalıydım.
(Vincent ve Blanca çarpışıyorlar. Blanca çantasından bir mendil alıyor ve kendini temizlemeye
başlıyor)
BLANCA
-Iyı günler.
SEKRETER
-Doktorunuz? Kusura bakmayın! Bugün öğleden sonra sadece Dr. Palomero çalışıyor.
İsminiz?
BLANCA
-Blanca Ruiz Pérez
(Sekreter Blanca ismini bilgisayara yazıyor ve Blanca bekleme odası geçiyor)
BLANCA
-Merhaba! İyi günler!
FRED
-İyi günler!
(Blanca bir mendil ile koltuğu temizlemeye başlıyor Fred de ona garip garip bakıyor)
BLANCA
- Kim bilir daha önce kimler oturdu.
FRED
- Benim oturmadığım kesin. Neden?
(Blanca cevap vermıyor ve Fred’de hareketler başlıyor)
FRED
- Seni yalamak istiyorum!
(Blanca şaşırıyor ancak karşılık vermiyor)
FRED
-Uzat şu poponu bana!
BLANCA
-Affedersiniz!
FRED
-Efendim?
BLANCA
-Bir şey mi söylediniz?
FRED
-“İyi günler” dedim.
BLANCA
-Humm, İyi günler.
FRED
-Afedersiniz, randevunuz kaçta?
BLANCA
-Şey, dört buçukta.
FRED
-Bana da aynı saatte randevu verdiler.
BLANCA
-Palomero’yla mı?
FRED
-Palomero’yla, evet.
-Aşağılık orospu!
(Blanca sinirleniyor ve oturduğu yerden kalkıyor)
BLANCA
-Sizi duydum. Sağır değilim.
FRED
-Hayır!
BLANCA
-Siz o lafı hakedenlere söyleyin!
FRED
-Hayır! Hanımefendi, lütfen!
(Fred anlatmak için onun arkasında gidiyor ancak Blanca kaçmaya çalışıyor)
BLANCA
-Tuvalet ne tarafta?
FRED
-Memelerini emerim!
-Hanımefendi!!
BLANCA​ (bağrıyor)
-Hayır, yaklaşma!
FRED
-Hanımefendı, korkmayın!
BLANCA
-Hayır! Dokunmayın bana!
FRED
-Dinleyin, Hanımefendi!
BLANCA
-Uzak dur!
(Blanca kapı kolunu tutarak Fred’in bekleme odasından çıkmasına izin vermez)
FRED
-Dinleyin!
BLANCA
-Imdat! Yardım edin!
FRED
-Canınızı yakmayacağım!
-Açıklamama izin verin!
BLANCA
-Imdat! Yardım edin!
FRED
-Kasıtlı şekilde yapmıyorum! Lütfen!
(Fred kapıyı açıyor ve Blanca ondan kaçmaya çalışıyor)
FRED
- Lütfen! Sakinleşin yoksa bütün öğleden sonrayı böyle geçireceğiz! Sürtük!
BLANCA
- Ben sürtük değilim! Siz kontrolden çıkmışsınız!
FRED
-Özür dilerim!
( Blanca tekrar dışara çıkıyor ve Fred içeride kalıyor. Fred küfür ve hakaretlerine devam ediyor)
BLANCA
-Kesin şunu!
(Vincent dönüyor ve tekrar su alıyor)
VİNCENT
-75 basamak var ve tartışma götürmez! Burada ne oluyor?
BLANCA
-Affedersiniz, polisi arar mısınız? Teşekkürler!
VİCENT
-Tabii. Bir saniye izin verir misiniz? (Su alıyor tekrar)
BLANCA
-İçeride tehlikeli bir vantrilok var!
(Fred kapıyı açmak için zorluyor)
-Bakın! Nasıl kapıyı itiyor! Randevularımız aynı saatte diye çıldırdı!
VİCENT
-Sizin randevunuz kaçta?
BLANCA
-Benim dört buçukta
VİCENT
-Bana da saat dört buçukta verdiler.
BLANCA
-Bu benim suçu mu?
VİCENT
-Sakin olun, ben sana bir şey demedim.
- Bu hostes nerede?
BLANCA
-Hangi hostes?
VİCENT
-Şu kapıda oturan.
BLANCA
-Off! Tamam, keser misiniz şunu!?
-Polisi arayın!
VİCENT
-Polisi aramaya ne gerek var ki? Bir dur bakalım! Ben taksi şöförüyüm,
uzmanlık alanım sorun çözmektir benim. Izin ver, ben çözeyim ha!
-Bana bırakın!
(Vicent Blanca’nın ellerine dokunuyor, Blanca iğrenmiş bir yüz yapıyor ve uzaklaşıyor)
VİCENT
- Bende tuhaf hastalık yok. Ona göre ha!
BLANCA
-Yok mu? O zaman neden buradasınız?
VİCENT
-Ha…*
(Vicent yavaşça kapıyı açıyor ve Fred uyarmadan geliyor ve onları korkutuyor, Blanca bağrıyor) *
BLANCA
-Haaa işte o burada!
VİCENT
- Ne var?
BLANCA
- Ne var?
VİCENT
- Bu sabah ters tarafınızdan mı kalktınız yoksa?
BLANCA
- Humm??
FRED
- Üzgünüm hanımefendi, size söyledim, kasıtlı yapmıyorum.
BLANCA
- Öyle mi? Ama kapıyı nasıl ittiriyordunuz az önce?
FRED
- Evet, çünkü beni dinlemek istemediniz!
VİCENT
- Haa, dinlemiyordu demek? Benim karım da öyle. Yani, eski karım!
“Eski karım artık, eskı karım!”
FRED
- Elimde olmadan ağzımdan hakaretler ve müstehcen şeyler çıkıyor.
Uzmanlar buna Tourette sendromu diyorlar.
VİCENT
- Dalga mı geçiyorsunuz?
FRED
- Hayır! Yemin ederim doğru. Bu gerçek.
-Siktir git! Gördünüz mü? Ağzımdan çıkıveriyor.
BLANCA
- Şimdi siz söyleyince hatırladım, ben bunu bir belgeselde
görmüştüm sanırım.
FRED
- 11 yaşından beri böyleyim. Bir çok uzmana gittim ama derdimi anlatamadım.
-Puşt seni! Pardon.
VİCENT
- Hayır sorun yok, rahat olun!
FRED
- Şu anda kriz geçiriyorum da
BLANCA
-Daha önce size ters tepki verdiysem bağışlayın lütfen, çünkü nereden tahmin edebilirdim ki
sizde...
FRED
- Hayır, başıma çok gelıyor. Tedavisi yok, ama Dr. Palomero’nun krizleri azaltabileceğini
söylediler.
SEKRETER
-Ne oluyor burada?
BLANCA
-Tuvalet nerede acaba?
SEKRETER
-Ne için lazımdı?
BLANCA
-Açıklamam gerekiyor mu?
SEKRETER
-Orada ne yazıyor?
BLANCA
-Tuvalet.
SEKRETER
-O zaman neden sordunuz? Erkekler tuvaletini kullanın, diğeri bozuk.
BLANCA
-Hayatta kullanmam.Sadece yüzümü yıkamak istiyorum.
(Blanca tuvalete gidiyor ve sahneden çıkıyor)
VİCENT
- Hanımefendi, bakın, bir sorunumuz var!
FRED
-Bu bir grup terapisi mi olacak?
SEKRETER
-Hayır, değil! Randevularınız farklı saatlerde.
FRED
-O zaman neden üçümüz de buradayız?
VİCENT
- Bakın, yani, ben bu randevuyu almak için 13,5 ay bekledim. Bu da 410 gün.
9.840 saat eder ve bu da toplam 590.400 dakika eder. Tatsız bir durum.
SEKRETER
-Çok uzun bir bekleme listesi var. Kendi Kliniğimi açmayı düşünüyorum.
Çünkü insanlar o kadar…( eliyle ‘deli’ işareti yapıyor)
FRED
-Kafası mı karışık yani?
SEKRETER
-Kesinlikle öyle. Kesinlikle geleceğin mesleği bu.
VİCENT
- Affederseniz, bir soru sorabilir miyim?
SEKRETER
-Huhum...
VİCENT
- Dr. Palomero’nun aynı hastayı iki kere görmediği doğru mu acaba?
.​FRED
-Yardım sever biri olduğunu söylüyorlar, yani, Rockefeller gibi,
hastalarından asla para almazmış.
SEKRETER
-Üzgünüm, Dr. Palomero’nun hakkında konuşmaya yetkim yok.
(bilgisayar bir sorun çıkarıyor ve ses yapıyor)
-Ohhh! Olamaz!
FRED
-Küfredebilirsiniz! Bırakın! Çıksın, gitsin! İçinizde kalmasın!
Bastırmayın, çok daha rahatlarsınız!
VİCENT
- Ahh! Sizde de bu beyefendi ile aynı sendromdan şikayetci misiniz yoksa?
SEKRETER
-Bende “dokuzdan beşe sendromu” var.
Şimdi bekleme odasına geçip bekleyin.
(Onlar bekleme odası’ya geçiyorlar)
FRED
-Frederico, adım Frederico.
VİCENT
- Vicent. Memnun oldum.
FRED
-Ben de.
VİCENT
- Size bir şey soracaktım.Geceleri nasıl oluyor?
​FRED
-Geceleri ne?
VİCENT
- O zaman da küfrediyor musunuz?
​FRED
-Hayır, geceleri uyuyorum ve son derece terbiyeliyim.
VİCENT
- Aslında bu beni ilgilendirmez, ama siz hiç merak etmediniz mi, yani ortalamanız nedir
acaba?
FRED
-Neyin ortalaması soruyorsun?
VİCENT
- Kaç yaşındasınız?
​FRED
-Altmış yaşındayım.
VİCENT
- Vay! Çok genç duruyorsunuz!
FRED
-Teşekkür ederim!
VİCENT
- Bu durum 11 yaşınızdan beri var demiştiniz değil mi?
FRED
-Evet, ama niye sordunuz anlamadım.
VİCENT
- Bakalım, 5 dakikada altı atak geçirdiniz, bu da saatte 72 eder.
Eğer bunu 16’yla çarparsak, çünkü sekiz saat uykuyu katmıyorum.
FRED
-Hayır, sekiz saat falan değil. Bana beş saat uyku yetiyor, ben erken kalkarım.
VİCENT
- Öyleyse toplamı…
-Siz günde tam 1.368 küfür ediyorsunuz.
-Yaklaşık olarak.
FRED
-O kadar çok mu?
VİCENT
- Daha bitmedi. Durun! 1.368 çarpı 365, 499.320 eder.
FRED
-Bu etkileyici değil mi?
VİCENT
- Şimdi, tamam. 499.320 çarpı 49, yani, başladığınız yılların toplamı
ve onun da sonucu 24.466.680 bütün küfürler ve müstehcen konuşmaların toplamı.
FRED
-Yaklaşık olarak mı yoksa…
VİCENT
- Hayır, yaklaşık değil. Bunlar net sonuçlar.
FRED
-Vay canına! Siz gerçekten tam bir - Puştsunuz! Özür dilerim, affedersiniz!
Dahisiniz demek istedim. Müthiş birisiniz yani!
VİCENT
- Patron, benim açımdan hiç sorun yok. Gerçekten! Çünkü ben sizi çözdüm.
FRED
-Televizyona devam etmelisiniz.Sizin neden burada olduğunuzu sormaya gerek yok öyle
değil mi?
(Lily sahneye girdi)
VİCENT
- İyi günler!
LİLY
- İyi günler!
FRED
- İyi günler!
LİLY
- İyi günler! ( sürekli telefon bakıyor)
VİCENT
- Siz de mi Dr. Palomero’ya geldiniz? Galiba biraz bekleyeceğiz.
Yanında kağıt olsaydı eğer bir el oyun atardık ya. (gülmeye başladı)
(Blanca ıslak ellerle tuvaletten çıkıyor, sekreter bilgisayara bakıyor)
BLANCA
-Şey, affedersiniz. Üzgünüm, kağıt kalmamış ve galiba biri tuvalette sigara içmiş.
SEKRETER
-Çok Kötü, bu binada sigara içmek yasak!
BLANCA
-Tamam, ama ben içmedim hanımefendi. Biliyor musunuz? Pasif içiciler için sağlık risklerinin
sadece akciğer kanseri değil ayrıca ​sinüzit kanseri,
solunum yolu enfeksiyonları ve çok sayıda kalp rahatsızlığı olabiliyor.
SEKRETER
-Çok korkunç! ( Blancaya kağıt verıyor)
BLANCA
-Bunu ben mi takacağım?
SEKRETER
-Şu anda çok işim var! Şu bilgisayar kendi kafasına göre işliyor.
Herkese aynı saatte randevu vermiş.Benim hatam değil, o yapmış!
Benimle rekabete girdi.
( Maria sahneye girdi)
MARİA
-İyi günler. Burası Dr.Palomino’nun ofisi mi?
SEKRETER
-Palomero, hanımefendi.
MARİA
-Ben ne dedim ki?
-Bana mı öyle geliyor yoksa musluk açık mı kalmış?
(tuvalete bakmak için çıkıyorlar ve Fred dosyalar bakıyor)
FRED
-Evet, işte. Sayısal obsesif-Kompulsif bozukluk. ​Arithmomania ​deniyor sizinkine.O kadar uzun
zamandır doktora gidiyorum ki, bu hastalıklar konusunda ayrıntılı bilgi topladım artık.
VİCENT
- Peki o zaman ben neyim?
FRED
-Siz Aritmomaniacsınız, yani, durmadan kafasında hesap yapan biri.
VİCENT
- Demek benimkinin adı falan da varmış.
FRED
-Elbette!
(Telefon çalar ve sekreter açmak için gelir)
SEKRETER
-Alo, Ramiro, randevu sorunumuzu çözmek için bize kakaladığın muhteşem uygulama bir
boka yaramıyor.
MARİA
-Tanrı Affetsin! (teslis yapıyor sürekli) Ama bir şey soracağım, Dr.Palo ya da adı her neyse…
geldi mi acaba?
SEKRETER
-Hayır, henüz gelmedi. Bekleme odasına gidin ve bekleyin. Teşekkür ederim.
Hayır, uygulamayı sil dedim! ( Bağrıyor) ( konuşma devam ediyor gibi ama
şimdi daha az ses ile)
MARİA
-Bence bu kadında bu işi yapacak kapasite yok.
BLANCA
-Evet, çok ters birisi.
MARİA
-Kalifiye kızlar bile iş bulamazken bu nasıl oluyor?
İnsanlar çok acımasız! Ben anlamıyorum bunu!
BLANCA
-Cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların hepimizi biraz delirttiğini söylüyorlar.
(Maria Blanca’nın koluna girdi)
​BLANCA
-Tuvalete gitmem lazım! Sistit oldum.
​MARİA
-Hemen gidin! Tutarsanız daha kötü olur.
(Maria Bekleme odası giriyor)
-İyi günler!
VİCENT
-İyi günler!
FRED
-İyi günler!
VİCENT
-Kendinizi tutabilecek misiniz?
FRED
-Tutuyorum zaten!
(Lily hep telefona bakıyor, Maria onunla konuşmak başlıyor)
MARİA
-Hey! Kızım! Senin de randevun Dr.Palo...Altobonita’yla mı?
LİLY
-Evet, evet. Palomero. Palomero.
MARİA
-Haa! Bu adam kaç kişiye birden randevu verdi?
FRED
-Fahişe! Kaltak! Orospu! Sürtük!
MARİA
-Tanrım!! Bu ne böyle?? ( Çok sayıda haç çıkarıyor)
FRED
-Orospu! (kendine vuruyor) Affedersiniz, hanımefendi, lütfen beni bağışlayın!
MARİA
-Siz kafayı mı yediniz? Buraya sarhoş mu geldiniz?
VİCENT
-Lütfen kızmayın! Yanlış anlamayın! Bu arkadaşımızın ufak bir sorunu var. Bu kötü ve
müstehcen lafları istemeden söylüyor.
FRED
-Yala benimkini.
MARİA
-Tanrı aşkına!
FRED
-Pardon, çok özür dilerim. Affedersiniz!
VİCENT
-Hayır, Frederico, hayır. Ondan bir kere daha özür dileme artık!
Durumu anlamalısınız hanımefendi.Bu adam hasta ve kasıtlı olarak yapmıyor.
FRED
- Orospu! Büyük orospu! Pis sürtük seni!
VİCENT
-Tabii, bu çok daha iyi oldu!
MARİA
-Bu ne rezalet ? Tanrım!
VİCENT
-Size söyledim, kasıtlı olarak yapmıyor!
MARİA
-Ben de öyle!
VİCENT
-Nasıl?
MARİA
-Ben de bunu istemeden yapıyorum.
VİCENT
-Cidden mi? Burası tam sirke döndü desenize!
(Blanca bekleme odasına giriyor)
FRED
- Fahişe!
BLANCA
- Sizi bilemem, ama ben galiba tedirgin olmaya başladım.
(Vicente Fred’e yapma diye el işareti yaptı)
FRED
- Tamam, yeter artık, bu sefer özür dilemiyorum.
VİCENT
-Aferin sana Frederico!
BOB
-Bir bu eksikti.
MARİA
-Ah, işte, doktor geldi!
VİCENT
-Sizin de mi randenunuz var?
BOB
-Evet, dört buçuk’ta ama sanırım biraz geç kaldım.
VİCENT
-Tam 27 dakika 41 saniye kadar geç kaldın dostum.
BOB
-Kötü mü oldu?
VİCENT
Hayır, sadece bilginiz için.
BOB
-Ha! Harika!
MARİA
Telaş etmeyin kuyruk var.
VİCENT
-Daha tuhaf yaratıklar gelmesin diye ışığı kapatalım en iyisi.
MARİA
-Işık mı? Işığı açık bırakıp geldim! Ne aptalım! Ayy Gazı da!
VİCENT
-Haa! Gaz da mı açık kaldı?
MARİA
-Sanırım, belki, emin değilim. Tanrı yardımcım olsun, gidiyorum! Bana kadar kaç kişi var?
VİCENT
-Siz sıraya göre tam beşincisiniz. Beyefendi bende önceydi ve genç hanımefendi de…
BLANCA
-Ben ikinciyim.
Lily
-Hayır, ben sizden önce geldim.
BLANCA
-Yok, öyle değil, ben ikinci geldim ama tuvalete gitmiştim.
Lily
-Hayır, ben sizden önce geldim
BLANCA
-Yalan mı söylüyorum?
VİCENT
-Yalan söylüyorsun! Ben senden önce geldim. Sadece rutin bir kontrol yapmak için aşağıya
indim, o nedenle ikinci gelen ben oldum.Bay Frederico’da…
FRED
-Frederico, o benim.
VİCENT
-O birinci. İsterseniz hostes söylesin size.
MARİA
-Hangi hostes?
FRED
-Sorun çıkmasın,hanımefendi! Siz önce girin. Benim acelem yok.
MARİA
-Çok naziksiniz! Teşekkür ederim beyefendi.
VİCENT
-Bakın! Ben size iyi birisi olduğunu söylemiştim.
FRED
-Al bunu! ( El ile parmak işareti yapıyor)
MARİA
-Tanrım, sen beni koru!
VİCENT
-Olsun! Bak, yine de çok iyi bir adam yani.
(Bob’a) - Sana ne oldu? Bütün gün orada mı duracaksın öyle?
BOB
-Sanki beni rahatsız etmek için kasıtlı yapılmış.
VİCENT
-Ham?
BOB
-Beni takip ediyorlar.
VİCENT
-Kim?
BOB
-Çizgiler! Ben yürürken çizgilere basmam ve burası çizgi dolu.
VİCENT
-Ahhh… O da senin şey demek ki, ama burada… kaç tane...1,2,3 17 tane var.
İstersen kestirmeden gitmenize yardım edeyim!
BOB
-Harika!
(Bob çizgilere dokunmamak için koltukların üstüne çıkıyor, aynı zamanda BLANCA BİR
koltuğu temizliyor. Bob komik hareket yaparak oturacağı yere gider)
BOB
-Pardon!
BLANCA
-Bu hiç hijyenik değil.
VİCENT
-Gördünüz mu? Vay! Adım yıldız, gerçek yıldız!
Ne oldu? Bir bardak su ister misin şampiyon?
BOB
-Evet, teşekkürler. Harika olur.
(Blanca koltuğu temizlemeye devam ediyor ancak iyi temizleyemediği için sekreterin yanına
gidiyor)
BLANCA
-Tekrar affedersiniz. Acaba sizde bakteri öldürücü var mı?(Sekreter kafası ila hayır işareti
yapıyor)
Mikrop öldürücü?
SEKRETER
-Yok.
BLANCA
-Mantar öldürücü?
SEKRETER
-Hayır.
BLANCA
-Alkol?
(Sekreter çok isteksiz bir şekilde Blanca’ya alkol verir. Aynı zamanda da Maria çantasında bir şey
bulmaya çalışıyor)
​MARİA
-Tanrım! Evimin anahtarı kaybolmuş!
(Herkes onun anahtarını bulmaya çalışır)
VİCENT
Ben burada bir şey göremiyorum. Çantanızda olmadığından emin misiniz?
​MARİA
-Kesinlikle eminim.Hiç şüphesiz. Burada olmalılar. Almıştım.
Şimdi eve giremeyeceğim.Sanki burada bir yerde olmalı.Gelirken aldığıma eminim.(kendi
kendine konuşuyor) (Blanca da yerleri alkol ile temizlemeye başlıyor)
VİCENT (Blanka’ya bakarak fısıldar)
-Manyağı görüyor musunuz?
Benim karım da.
FRED
-Eski karın.
VİCENT
-Eski...Eski...Aynı böyleydi. Dışarıda yemeğe gittiğimizde bile mutfağı temizlemeye çalışırdı.
Ya bu, bu da tatlı yerine sabun yiyor. Yılda kaç sabun bitiriyordu acaba? 175 ya da 215 olabilir.
FRED
-Bunlara “Temizlik ayini” deniyor. Bilimsel adını bulmaya çalışacağım.
VİNCENT
-Ambalajlarını saklıyor mu acaba?
(Vicent ve Fred kitaplara bakıyorlar. Maria ev anahtarını buluyor)
MARİA
-Haaa şükürler olsun! Buldum!
VİCENT
-Neyse, bize de epey arattırdın.
MARİA
-Ama birisi gaz açıkken zili çalarsa...haaa çok kötü şeyler olabilir.
FRED
(sinirli şekilde) -Bakın hanımefendi, hepimizi delirtmek üzeresiniz. Gazı kapattığınızı kontrol
ettiniz mi etmediniz mi?
MARİA
-Bir kaç kere. Ben sorumluluk sahibi bir insanım.
​VİCENT
-Tam olarak kaç kere?
MARİA
-Hatırlamıyorum.
VİCENT
-Ondan fazla mı?
MARİA
-Çok daha fazla.
VİCENT
-Kaç kere? Yaklaşık olarak.
MARİA
-En az otuz beş kere.
FRED
-O zaman rahat olun,tehlike yok. İnanın bana.
*SEKRETER​ ​( çiçekleri sularken onlara bakmadan konuşuyor)
SEKRETER​-Evet, pekala, beni dinler misiniz?
FRED
-Göt orospusu
VİCENT
-Kızma! Arkadaşım sorunu var da…
SEKRETER
-Açıklama istedim mi ben?
-Burada çalışmaya başladığımdan beri, görürüm, duyarım, susarım.
Ben alışkınım. Bana kızmayın. Klinikte bugünkü hatadan dolayı özür dilerim.
Randevuları Excel’le ayarlamaya çalışıyordum, ama bize daha yeni teknoloji bir program
sattılar.Bu yeni program kafasına göre takılıyor. Excelimde ben ne istersem yapardım.
VİCENT
-İlerlemeye karşı savaş acıyorum.Bu araba paylaşma saçmalığı yüzünden kazancımız
azalıyor.
MARİA
-Bugünlerde birisiyle normal sohbet etmek imkansız!
Herkes telefonuna bakıyor. Hiç anlamıyorum!
Ne arıyorlar orada? Ben bunu anlamak istiyorum.
SEKRETER
-Bazı şeylerden kaçmak için olabilir mi?
Dr. Palomero’ya da ulaşamadım.
Londra’dan uçuşu Demetrius Kasırgası yüzünden rötar yapmış.,
MARİA
-Demek oradan geliyor!
SEKRETER
-Elbette, dünya çapında tanınır.
Haberlerde Demetrius’un dinmek üzere olduğunu söylediler.
MARİA
-Şükürler olsun! Çok felaketzede var mıymış?
SEKRETER (cevap vermeden)
-Bakın, dergiler, kitaplar, hatta oyunlar bile var.
*(Bob bütün kitaplar ve dergileri düzeltiyor)
​SEKRETER
-Onlarla ne yapıyorsun?
BOB
-Tarih ve türüne göre sıraya koyuyorum.
Magazin,sağlık,psikoloji,arabalar,doğaüstü olaylar. Kötü mu oldu?
​SEKRETER
-Hiç birlikte devre mülk almayı düşündünüz mu?
İsterseniz ben sizi bilgilendirebilirim.
MARİA
-Sanki çok gerekli.
​SEKRETER
-Arayan o olmalı. Size haber veririm.
Neden kendinizi tanıtmıyorsunuz?
FRED
-Hanımefendi, bu grup terapisi olmayacak, öyle değil mi?
​SEKRETER ​( onlardan kaçıyor ve kapıyı kapatıyor)
-Hayır, olmayacak, teşekkür ederim.
VİCENT
-O kızın gıcık olduğunu düşünen yalnız ben miyim?
BLANCA
-Çok rahatladım. Tek ben değilmişim.
MARİA
-Bu bir rezalet. Bize açıklama yapabilirler.
VİCENT
Hepimizi tek tek görecekse, bütün akşamüstü buradayız.
MARİA
-Bütün öğleden sonra ve gece!
Musluklarım açık kaldığı için su faturası çok fazla gelecek.
VİCENT
Tutarını hesaplayayım mı?
( Herkes hayır diyor)
VİCENT
Yaklaşık olarak?
( Herkes hayır dedik diyor)
LİLY ( yuksek sesle)
-Hayır dedik.
(Blanca pencereyi açmaya başlıyor)
BLANCA
-Açmamın sakıncası var mı?
MARİA
-Neden açacaksınız?
BLANCA
-Odada altı kişiyiz.
Ortalıkta bu kadar grip, bronşit, farenjit, larenjit varken…
Hiç sağlıklı değil.
MARİA
-Hava sıcak değil.
Açmaya gerek yok, sonunda hepimizi hasta edeceksiniz!
Yani, bence öyle.
VİCENT
-Benim için farketmez.
BLANCA
-Yalnızca iki dakika, sonra kapatırım.
FRED
Puşt!
​BLANCA
-Teşekkür ederim.
MARİA
-Tanrı affetsin! Bu adam hiç durmuyor.
VİCENT
-Bir süre dayandı ama.
(Herkes kitap okuyor, bir şeyler yapıyor. Bob, çizgilere basmamak için dergileri yere koyarak
üstüne basıyor ve her şeyi düzeltmeye çalışıyor, Vicent de ona bakıyor)
VİCENT
-Sen ne yapıyorsun?
-Bir şey mi arıyorsun?
BOB
-Hayır. Sadece bütüne ahenk getiriyorum.
Düzensizlik kimseyi sinir etmiyor mu?
MARİA
-Beni, bizi salak yerine koymaları sinir ediyor.
VİCENT
-Burada ne düzensizlik var ki?
BOB
-Simetrik değil. SİMETRİK!
VİCENT
-Ahhh, bu kadarına pes. Bu kadar da fazla oldu artık.
(Fred’a) - Senin grup terapisiyle ne alıp veremediğin var?
FRED
-Pek sevmiyorum. Grup terapisini hoşlanmıyorum.
Hep bana güldüler ve yaşlandıkça bunu kaldıramıyorum artık .
(herkese ona merhametle bakıyor)
BLANCA
-Ben buraya kimseye güldürmek için gelmedim.
BLANCA
-Ben de öyle, sizi emin ederim.
VİCENT
-Gördünüz mu Frederico? Rahatla.
( Lily son heceyi hızlı ve yüksek sesle tekrarlamaya başlıyor)
LİLY
-Lalalalalalalalalalala
BOB
-Ben çok grup terapisine katıldım, kimse kimseyle dalga geçmedi.
Neden kızın dediğini yapmıyoruz?
MARİA
-Neyi?
BOB
-Kendimizi tanıtalım.
Hadi! Pekala, kim başlayacak? ( kimse istemiyor)
Hadi ama...
Tamam, ben başlıyorum.
Adım Bob, B-O-B çok simetrik!
29 yaşındayım. Ergenlikten beri OKB’m var.
MARİA
-Neyin var dedin?
VİCENT
-OKB. Yani. “Obsesif Kompulsif Bozukluk”
LİLY
-OKB, OKB
VİCENT
-Ne yazık ki, hepimizin rahatsızlığı bu.
MARİA
-Affederseniz, ben de bu rahatsızlıktan yok.
Ben kendisi gelemeyen rahatsız bir arkadaşım için reçete almaya geldim.
Pardon, pencereyi kapatır mısınız?
Hepimiz zatürre olacağız.
BLANCA
-Yok! Tam tersine,mikroplardan böyle kurtulunur.
VİCENT
-Bakın, şu anda itibaren, kimse kimsenin sözünü kesmesin, tamam mı?
FRED
-Bok kafa!
VİCENT
-Tabi, bay Frederico hariç çünkü onun elinde değil.
FRED
-Öyle.
MARİA
Bunun amacı nedir?
BOB
-Bu şekilde doktor gelmeden havayı yumuşatırız.
MARİA
Ben istemiyorum. Kimsenin hayatıyla ilgilenmiyorum, benimkiyle
ilgilenilmesini de istemiyorum.Ha! Ve eğer bizi devre mülk satmak için
oyuna getiriyorlarsa başımız büyük dertte.
Kanarya Adaları’ndaki yeğenimi böyle dolandırdılar.
(onlardan uzaklaşır ve incil okumaya başlar)
VİCENT
-Farketmez, bir kişi eksildi. Devam et Bob.
BOB
-Tamam, benim için en zor olan şey çizgilere basmamak,
ayrıca düzen ve simetri konularında takıntılıyım.
Ayrıca teknik ressamım.
Biraz saçma geliyor ama aynı zamanda annemle yaşıyorum.
BLANCA
-Bu da mı OKB’den?
BOB
-Hayır,bu sadece sonuçlarından biri.
Bir kadınla en uzun ilişkim...
3 gün sürdü.
Tabi, onlar beni anlamıyor ki.
BLANCA
-Peki...hiç fark ettin mi acaba…”harika” kelimesini çok kullanıyorsun.
BOB
-Öyle mi? Hayır, hiç sanmıyorum.
LİLY
-Elbette. Harika! Harika!
BOB
- Harika! Harika! Emin misiniz?
LİLY
-Elbette. Harika! Harika!
BLANCA
-Peki bu da bir OKB mi?
BOB
- Hayır. Bu söyleyecek bir şey bulamamaktan
BLANCA
-Şey, bir öneride bulunabilir miyim?
Bir keresinde bir psikolog bana şöyle dedi:
Seçtiğimiz renklerin genelde ruh halimizi yansıttığını söylemişti.
Örneğin depresyondaysanız siyah seçersiniz.
Ama iyimser biriyseniz hangi renk seçersiniz?
(kimse cevap vermiyor, konu saçma geldi gibi)
-Pembe mi?
MARİA
- Çok aptalca. Bu ne saçmalık?
VİCENT
- Bunu İncil’de mi okudunuz?
(Maria Vicente kötü bir bakış atar ve dua etmeye devam eder)
BOB
Buldum, benim rengim yeşil.
BLANCA
-Humm Yeşil! Harika! Neden?
LİLY
- Ondan etkilendim.
BLANCA
-Neden?
LİLY
- Ondan etkilendin.
BLANCA
-Neden?
BOB
Çünkü gökkuşağının ortasındaki renktir.
Bir tarafta kırmızı,turuncu ve sarı var.
Diğer tarafta mavi, lacivert, mor var.
Tam ortada ne var?
BLANCA
-Yeşil.
MARİA
-Sizce bu aptalca değil mi? Açıklasanıza.
VİCENT
-Neyi açıklamamızı istiyorsunuz hanımefendi?
.​MARİA
-Mesela, hayatın anlamını!
Neden doğduğumuz yerde doğarız?
Seçiyor muyuz yoksa hergele mi?
Bende bunu hiç anlamiyorum işte.
LİLY
-”RASTGELE” rastgele.
.​MARİA
-Ben ne dedin?
VİCENT
-Her konuştuğunuzu görünmez arkadaşınıza sorun.
MARİA
-Hangi görünmez arkadaş?
Ben yalnızca sadece Tanrı’yla konuşurum.
VİCENT
-Doğru. Görünmez Tanrı. ( Gülmek başlıyor)
.​MARİA
-Ben gidiyorum.
-Siz çok saygısız bir adamsınız. Bu ülkede saygı kalmadı artık.
-Terbiye kalmamış.
(Kapı açmak ister ama kilitlidir. İncil ile kapıya vurur ve açmak çalışır ama açmıyor)
-Şimdi hatırladım. Marul kurutucu almam lazım, çalışanından.
VİCENT
-Ucuzcu yerden almayın sakın.
.​MARİA
-Nereden alayım peki?
FRED
-Nalbur dükkanında olabilir mesela.
.​BLANCA
-Sakin olun Ana Maria, sana takılıyorlar.
(Maria dokunacak gibi yapar ama tekrar elini yıkamamak için dokunmaz)
.​MARİA
-Ben sakinim. Neden bahsettiğini bilmiyorum.
Neden öyle dedin? Cevap ver. (Bağrıyor)
VİCENT
-O zaman rahat olun hanımefendi. Tamam, devam edelim. Sıradaki kim?
(hiç kimse bir şey söylemez)
FRED
-Tamam. Benim adım Frederico. 60 yaşındayım.
Tourette Sendromu'ndan muzdaribim. Ve bu OKB'nin kesin bir tedavisi yoktur, sadece
umarım bu Doktor beni “sik” Neyse, saldırılarımı bir dereceye kadar azaltabilirse. Hepsi bu.
-Ben hep avukat olmak istedim.
Ama bu semptomlarla mahkemede kriz gelse yargıcın suratını bir düşünün.
(Vicente gülmek başlıyor)
VİCENT
-Sayın yargıç. Affınıza sığınarak ama…(Vicente müstehcen jest yapıyor)
(komik bir şekilde gülmeye başlar, ama kimse komik değil diye gülmez. Ona bakarlar)
-Pardon. Özür dilerim ama, tam bir şaklabanımdır. Şaka yapmayı seviyorum, kendimi
tutamadım. Elimde değil. Beni tanıyacaksınız.
FRED
-Ben de İspanya’da. Kendimi evden yapabileceğim bir işe adadım. Kuş satmaya başladım.
(Vicent’in papağanları orospu, orospu derler)
FRED
-Sattığım tüm papağanlar iade edildi. Çok terbiyesiz olduklarını söylediler.
Ne yapabilirdim? Zavallılara evde bakmak zorunda kaldım.
BOB
-Siz evli değil misiniz?
FRED
-Hayır. Bir keresinde yaklaşmıştım...Bir kere…
Esmeralda. Ama sanırım rahibe “evet” yerine uygunsuz bir şey dememden korktu.
VİCENT
-Mantıklı.Zavallı kız.
FRED
-Zavallı ben.
BOB
-Frederico, senin rengi hangisi?
MARİA
-Tabii ya! Renk! (Gülüyor) Sakın unutma, çok önemli bir şey!
VİCENT
-Sen karışma. Siz duanıza bakın, bizim için de dua edersiniz değil mi?
MARİA
-Öyle yapıyorum zaten.
FRED
-Benim rengim: Umut.
LİLY
-Nasıl bir renk o?
BOB
Bu bir şarkı değil mi?
VİCENT
-Evet, ama bir renk de olabilir.
Frederico Şiirsel anlatım kullanıyor işte.
LİLY
-Nasıl bir renk o?
FRED
-O benim hayatımdaki tek renkti. Esmeralda. Ama onu kaybettim.
MARİA (üzüldü)
-Neşelen. Umur hiç tükenmez.
LİLY
“UMUT”, “UMUT”.
MARİA
-Ben ne dedim?
FRED
-Tamam, Vicent, sıra sende.
VİCENT
-Ben taksi şöförüyüm, 37 yaşındayım ve rengim kırmızı beyaz.
MARİA
-Bu tek bir renk değil, iki renk.
VİCENT
-Bak, Hanımefendi. Atleti’den uzak dur.
Atleti’ye sakın bulaşma.(sinirli)
Çünkü o zaman...o zaman… gözüm kararır tamım mı?
Sanırım siz fark etmişsinizdir.
Benim sorunum ahhh her şeyi hesaplıyorum…
Yani, her şeyi hesaplamayı çok ama çok seviyorum ben.
FRED
-Ama senin kusurun, kusur denebilirse,seni çok zeki biri yapıyor.
BOB
Dur, dur, dur biraz...
25 yılda kaç gün var? Söyle bakalım!
VİCENT
-9.131, artık yılları sayarsak.
BOB
Ama bu “hari…” kendine tutuyor harika söylememek için” çok iyi.
BLANCA
-Peki, kaç dakika?
VİCENT
-13.148.640
FRED
-Haa! Gördünüz mu?
Bir saniye bile düşünmedi. Dediğim gibi, o gerçek bir dahi.
MARİA
-Kontrol etmeliyiz. Bizimle dalga geçmediğini nereden bileceğiz?
VİCENT
-Kontrol et o zaman.
MARİA
-Haaa şimdi olmaz, yanımda hesap makinesi yok.
LİLY
-Bende var.
VİCENT
-Bir konu daha var. Karım. Ahhh Eski…
LİLY
-Bende var
VİCENT
-Eski karım…bende biriktirme hastalığı olduğunu söylüyor.
MARİA
-Senin eşin, zavallı kadıncağız.
Sana katlanabildiyse cennette yeri hazır olmalı.
VİCENT
-Teşekkürler! Çok tatlısınız ahh!
FRED
-Bunu konuda bir şey duymuştum.
Ne biriktiriyorsun?
VİCENT
-Çeşitli şeyler.
-Neyin ne zaman lazım olacağı belli olmaz.
-Ev eşyası parçaları, plastik torbalar, bilgisayarlar, bisikletler, tombala kartları...
FRED
-tombala kartları mı?
VİCENT
-Piyango biletleri de var.
FRED
-Piyango biletleri mi dediniz?
VİCENT
-Evet...Bazılarında muhteşem sayılar oluyor.
Benim için bir hobiydi. Ama karım için..
FRED
-Tam bir cehennem.
VİCENT
-O kadar tuhaf mı?
FRED
-Hayır, seni yargılamıyorum. Hayır! Affedersin.
Hepimiz benzer durumdayız.
VİCENT
-Hadi bakalım, kaçamazsın Pamuk Prenses. Sıra sende.
BLANCA
Benim adım Blanca, laboratuvar teknisyeniyim ve...25 yaşındayım…
Otuz...Otuz beş…
Benim OKB’em mikroplar, bakteriler, mantarlar, akarlar ve virüslerin beni panik etmesinden
kaynaklanıyor.
Bu tür her şeyin. Ezelden beri. Endişelenmekte haksız mıyım?
Çok fazla dışa vurduğumu söylüyorlar ama söylenenleri duyup yazılanları okuyunca… ve
benim rengim beyaz. Bu sadece bir tesadüf.
(bir doktor eldiven çantadan çıkarıyor ve giyiniyor)
Bazen temizlik yapmak o kadar çok zamanımı alıyor ki. Hayatım yaşamaya vaktim kalmıyor.
Çok zor oluyor.
İçim rahatladı. Maskekleri çıkarmak çok iyi geldi.
VİCENT
-Sorununnu anlamadık mı sanıyorsun?
BLANCA
Etrafımdaki çok az kişi biliyor.
İçimizi döküyoruz değil mi?
Kendimi her şeyden soyutladım.
VİCENT
-Nasıl hissettiğini anlıyorum.
BOB
-Ben de.
LİLY
-Ben de.
VİCENT
-Bahse girerim koltuktaki hanımefendi de. (Maria işaret eder)
LİLY
-Ben de.
MARİA
-Koltuktaki hanımefendi ağzı var.
LİLY
-varvarvarvarvarvarvarvarvarvar
BLANCA
Tatlım, bence şimdi sıra sende.
LİLY
-Yok, yok, sıradaki ben değilim.
BLANCA
Evet, sensin.
LİLY
-Yok, yok, sıradaki ben değilim.
BLANCA
Evet, sensin. Sensin. Sen yaparsın!
Egzersiz gibi düşün.
BOB
Bunu doktorun önünde de yapmak zorundayız.
LİLY
-Nefes alamıyorum.
BLANCA
Tamam, iyi, ben de pencereyi açayım.
LİLY
-Nefes alamıyorum.
MARİA
Pencereye taktın kafayı!
BOB
Tamam, sakin ol. Otur. Nefes al! Sakin!
LİLY
-Adım, Lily. Lilyana’dan ve kafamda bir şey oluyor.
Beni her şeyi tekrarlamaya zorluyor.
BOB
Ama tam olarak nasıl bir şey?
LİLY
-Adım, Lily. Lilyana’dan ve kafamda bir şey oluyor.
Beni her şeyi tekrarlamaya zorluyor.
BOB
-Doğru demek ki.
VİCENT
Vay! Sırrı çözüldü. Al işte, bir tane daha!
BLANCA
Bu her zaman oluyor mu?
LİLY
-Her zaman. Her zaman.
Hemen her zaman.
MARİA
-Eğer öyleyse evdekilerde durumdan memnudur.
LİLY
-Her zaman. Her zaman.
Hemen her zaman.
VİCENT
Hanımefendi, dalga geçmek yok dedik.
MARİA
-O zaman sen de geçme!
LİLY
-Bazen de, söylenenlerin son hecelerini tekrar ediyorum.
VİCENT
Peki, hep böyle miydin?
LİLY
-Yine mi? Her zaman. Her zaman.
Hemen her zaman.
VİCENT
Ne zamandan beri, demek istedim.
LİLY
-Yine mi? Her zaman. Her zaman.
“Hemen her zaman.
Bazen de, söylenenlerin son hecelerini tekrar ediyorum”.
-Hayır, babam öldüğünden beri.
BOB
-Tekrar etmesen ne olur peki?
LİLY
-Hayır, babam öldüğünden beri. (gülmek başlıyor)
-Ben Ölmekten korkuyorum.
-Ben Ölmekten korkuyorum.
BOB
-Bence bu hari...fevkalade.
Her şey tekrar etmek simetrinin doruk noktasıdır.
,​LİLY
-Haaa teşekkür ederim, bu bana cesaret verdi.
-Haaa teşekkür ederim, bu bana cesaret verdi.
BLANCA
Peki ya, senin rengin ne?
LİLY
-Gri, gri.
Bana şans getireceğini düşündüm.
BLANCA
Ya, öyle mi? Neden?
LİLY
-Gri, gri. Bana şans getireceğini düşündüm.
BLANCA
Ya, öyle mi? Neden?
Neden? Neden?
LİLY
-”Gris, gris”.Afrika’da bir çeşit nazarlıktı.
Bilmiyor muydunuz?
BLANCA
Hayır, ben bilmiyordum.
LİLY
-”Gris, gris”.Afrika’da bir çeşit nazarlıktı.
Bilmiyor muydunuz?
BLANCA
Hayır, ben bilmiyordum.
MARİA
-Olumsuz olmak istemem ama telefon sorunun da var.
Tek diyeceğim bu.
LİLY
Sizde de disleksi var.
MARİA
-Ne?
LİLY
Sizde de disleksi var.
Priz var mı? Priz var mı?
*(Maria ​ haç çıkarıyor)
VİCENT
Hanımefendi, havayı örmeyi kesebilir misiniz artık?
Sıra sende çünkü. Hazır mısın sen?
MARİA
-Seni baş belası. Arkadaşım gelmediği için burada olduğumu söyledim ya.
VİCENT
Sanırım arkadaşını tanıyorum zaten.
İki su damlası kadar birbirinize benziyorsunuz.
MARİA
-Su! Ama tanrım! Gitmek zorundayım.
BLANCA
-Hayır! Korkma! Sakın, korkmayın!
Bunu hepimiz yaptık!
MARİA
-Peki, biraz daha duracağım. (yukarıya bakıyor ve dua ediyor, herkeste yukarıya bakıyor)
“Bakire Meryem. Tüm günahlardan arınmış. En şefkatli anamız! Bütün hristiyanları kudretli
yardımcısı. Sen bana güç ver.
VİCENT
Bakın! Görünmez arkadaşıyla konuşuyor işte. (komik gülüyor)
MARİA
-Beni çok ciddi biri sanıyorsunuz ama aslında çok modernimdir. Hatta Beatles konserine bile
gitmiştim. Ama şimdi asıl mesele bu değil ha. İncil’imle daha güvende hissediyorum.
Kimse ile alay etmeyeceğiz demiştik.
VİCENT
Merak etme. Kimsenin gülmesine izin vermeyeceğim.
MARİA
-Ben senden bahsediyorum.
Adım Ana Maria Virginia Galindo de La Mata ve yaşım…
Neyse...Yaşım yok… Yay burcuyum, önemli olmayabilir ama bu da bir bilgi.
Rengim de mavi, ama sıradan bir mavi değil, yoğun vir mavi öyle bir mavi ki gökyüzü bir mavi.
Doğru mu tarif ediyorum, bilmiyorum.
( devam etmek istemiyor gibi herkes ona bekliyor)
Buradayım çünkü her şeyi kontrol etme saplantısı yüzünden geldim.
Ve tekrar, tekrar, tekrar, tekrar ve defalarca…
Ahhh! Ama Tanrım! Anahtarlarımı kaybettim.
Evden her çıkışımda her şeyi defalarca kontrol etmem gerekiyor.
Gazı kapattım mı, ışığı söndürdüm mü, musluğu, kurabiye kavanozunu kapattım mı? İşte
buradalar, şükürler olsun!
FRED
Kompulsif kontrol, tam bir klasik.
MARİA
-Klasik mi dediniz?
FRED
Tedavisinin mümkün olduğunu okudum.
MARİA
-Umarım gerçekten tedavisi vardır.
Çünkü aynı bu bu kızın dediği gibi, benim de hayatım kalmadı.
-Arkadaşlarım beni artık kahve içmeye davet etmiyorlar,
çünkü hep geç kalıyorum.
VİCENT
İçini döktün işte. Sudan sebepleri büyütüyorsun.
MARİA
-Sudan bahsetmeyi keser misin?
Şimdi eve koşup musluğu kontrol etmek istiyorum.
VİCENT
Tuvaletinkini mi?
MARİA
-Birisi şunu susturabilir mi?
Durmadın konuşuyor!
BLANCA
-Peki, bu şey… (haç çıkarmak işareti)
Bu da mı bir OKB?
MARİA
-Bİlmem! Olabilir!
Bu hiç düşünmedim. Ama bakın, yapıyorum. Ve kendimi tutamıyorum.
BLANCA
-Şey...Pekala...Diyorlar ki, beynimiz bir bilgisayar gibiymiş ve eğer yanlış veriler yüklersek
yeniden programlanması gerekiyormuş.
MARİA
-Ben de bunu için geldim. Beni yeniden pragramlasınlar diye.
Deli olduğumu düşünüyor olmalısınız.
VİCENT
-Hayır, canım! Eğer öyle olsaydı hepimiz kafayı üşütmüşüz demekti.
FRED
-Bir sorunumuz olması bizim deli olduğu göstermez. Sıkıntı yapmayın.
MARİA
-Ama bitmedi dahası var.
Ben aynı zamanda… garip şeyler de düşünüyorum. (korkunç ses başla)
VİCENT
-Bundan korkmalı mıyız?
MARİA
-Kafamdan tuhaf düşünceler geçiyor.
Hep aynı şeyler.( Garip ve havaya bakıyor, psikopata gibi)
Hep aynı şeyler.
BLANCA
-Açın! Kalbinizi açın!
MARİA ( korkuyor gibi)
-Hayır, sadece doktora anlatsam daha iyi olur.
Belki de siz bunları duymaya dayanamazsınız.
( herkes korkarak bakıyor ve o su almaya gidiyor)
-Ama eğer çok istiyorsanız… anlatarım.
Takitçiyim. Gördüğüm her şeyden etkilenirim.
Eğer televizyonda, Murcia’da bir adamın televizyonun sesi çok yüksek diye komşusu
tarafından öldürdü duyarsam, birdenbire bunu benim de yapabileceğimi düşünürüm.
VİCENT
-Daha önce fazla konuşup size rahatsız ettiğim için beni bağışlayın, çünkü ben şakacı bir
adamı yakında beni tanırsınız zaten.
BOB
-Ama benim de bu tür düşünceleri bir dönem oldu desem?
MARİA
-Buna cevap vermek zorunda mıyım?
BOB
-Hayır, bunlar sadece düşünceleri oldu demek istedim.
Eminim karıncayı bile incitmezsiniz.
MARİA
-Aynı fikirde değilim. Bazen çok ama çok kötü olabileceğimi düşünüyorum.
Sanki içimde başka biri varmış gibi, yada iki kişi, yada üç.
BLANCA
-Haa, evet, ben de aynen öyle hissediyorum. Ben kendimi sorunumun farkındayım ama yine
de içimdeki yaşayan diğer Blanca var ve bütün saçmalıkları bana o yaptırıyor sanki.
BOB
-Hayır, düşünmekle yapmak aynı şey değil ki.
OKB kesinlikle delilik değildir.
LİLY
-Hayır,değil. Aynı fikirdeyim.
BOB
-Sadece ufak bir problem.
LİLY
-Hayır,değil. Aynı fikirdeyim.
BOB
-Suçlu hissediyor musunuz?
BOB
-Duygularımız var mı?
-Yaptıklarımızı farkında mıyız?
LİLY
-Evet.
BOB
-Deli miyiz biz?
LİLY
-Evet. Yani, hayır.
BLANCA
-Aklı başında insanlar bizi anlamakta zorluk çekiyor, ama birçoğu bizden beter durumda
olduklarının farkında değil.
LİLY
Yani, hayır.
BLANCA
-Değil mi?
LİLY
Yani, evet.
BLANCA
-Mesela girişteki kız.
VİCENT
-Aptal mısın?
LİLY
Yani, evet.
Ukala herif, bırak dalga geçmeyi.
Ukala herif, bırak dalga geçmeyi.
VİCENT (gülerek)
-Çok kolaydı. Üzgünüm tamam mı?
-Çok kolaydı. Üzgünüm tamam mı?Bana geçti şimdi (komik gülüyor)
Ben hep böyle şaka yapıyorum...sizde gülüyorsunuz artık…
İnsaları gülmekten kırıp geçiririm işte...
(*Maria sahte gülüş yapıyor, komik değil diye)
SEKRETER
-Tak tak. Girebilir miyim?
Doktor adına size çok teşekkür ediyorum.
Doktor sabrınızla gurur duyacak.
FRED
Bu iş komik olmaktan çıktı.
SEKRETER
-kızmayın! Ama ona hala ulaşamadım.
FRED
Bin oporospunun çocuğu.
SEKRETER
-Bunu duyumamış olayım.
Sivil Havacılık Kurumu’yla konuştum ve çok kibar, çok nazik bir sekreter
uçağın kalktığını söyledi, doktor da büyük ihtimalle içinde olmalı.
BLANCA
Ne demek “buyuk ihtimalle”?
MARİA (YERDEN ÇIKIYOR)
Ben bir yıldır bunu bekliyorum. Açıklar mısınız?
SEKRETER
-Doktor bugün hepinizi görmek için elinden her şey yapacak.
İnanın bana. Ama biraz geç olacak.
MARİA
-Ben gidiyorum.
BLANCA
Ben de.
LİLY
Ben böyle saçmalık görmedim. Ben böyle saçmalık görmedim.
SEKRETER
-Böyle yapmayın! Olur mu böyle şeyler canım?
(onlar çıkıyor sekreter arkasında gidiyor)
VİCENT
-Siz ne yapacaksınız?
FRED
-Beni hiç acelem yok.
BOB
-Ben de kalıyorum.
VİCENT
-Bir şeyler düşünmeliyiz çünkü kızlar gidiyor.
FRED
-Şu grup terapisinde başka ne yapıyor acaba?
SEKRETER
-Doktor bu tersliğe hepinizden çok üzüldü.
MARİA
-Terslik mi? Rezillik bu! Hoşça kalın ve iyi günler!
Eğer şansım yaver giderse açık nalbur dükkanı bulabilirim.
SEKRETER
-Eğer giderseniz, randevu için en az bir sene beklemek zorunda kalırsınız.
BLANCA
-Sizi Psikologolar Derneği’ne şikayet edeceğim.
SEKRETER
-Kendinizi ayrıcalıklı mı sanıyorsunuz? Doktor gelecek hafta Vancouver’a ve Los Angeles’a
sonra da Alaska’ya, Çin’e ve Hawaii’ye. Doktoru görebilmek için sabırsızca bekleyen önemli
hastalar var.
MARİA
-Gidiyorum dedim ve gideceğim.
LİLY
-Ben de. Ben de.
(Bob koşarak kızlar duruyor)
BOB
-Kızlar, durun! Hepimiz buradayız ve iyi anlaşıyoruz. Aklıma bir fikir geldi.
​BLANCA
-Nasıl bir fikir?
BOB
-Gel benimle, anlatarım. ( bekleme odası dönüyorlar)
Neden doktorun bu grup olduğunu düşünümüyoruz?
Çünkü bay Palomero’nun gelip gelmeyeceği belli değil.
Bir keresinde bir terapiye katılmıştım ve harika bir alıştırma yapmıştık.
Grubumuzu her birimize üç dakika odaklanacak.
​BLANCA
-Umarım dokunmak yoktur.
BOB
-Amacımız sorunu çözmek.
MARİA
-Yıllardır var olan sorunlarımızı, üç dakikada nasıl çözeceksin acaba?
Kusura bakma, ama bence bu çok saçma.
LİLY
-mamamamamamama
FRED
-Bok, çöplük! Pislik! Kaka!
(Maria haç çıkarıyor)
VİCENT
-Yaşasın! Güzel bir zincir oldu.
MARİA
-Aman Tanrım! Geceleri kütük gibi uyuyor olmalısın.
BOB
-Bu sorunlarımızdan ötürü birbirimize saygı gözteremezsek normal insaların bize
katlanmasını bekleyemeyiz.
SEKRETER
-Ben bir tek bir şey söyleyeceğim, çocuk haklı ve kesinlikle doğru yolda.
Söz veriyorum, doktora bunu söylemeyeceğim.
BOB
-Teşekkür ederiz.
FRED
-Şimdi açıklığa kavuşturalım. Yani diyorsun ki, hepimiz OKB’mizle diğerlerini önünde
yüzleşmeliyiz. Öyle mi?
BOB
-Aynen. Kaybedecek bir şeyimiz yok, değil mi?
FRED
-Tamam, o zaman ben başlıyorum, laboratuvar kobayı gibi .İtirazı olan yoksa tabii.
MARİA
-Ben de ikinci olurum.
VİCENT
-Neden? Çok saçma bulmamış mıydın?
LİLY
-Dındındındındındındındındındın
MARİA
-Başladık,o zaman bitirelim.
FRED
-Peki, şimdi ne yapmam gerekiyor?
BOB
-Üç dakika boyunca hakaret etmek, hareket çekmek yok. Küfretmeden müstehcen laflar
söylemeden duracaksınız.
FRED
-Kulağa zor geliyor. Hiç kolay değil.
Birisi zaman tutsun.
VİCENT
-Siz onu hiç merak etmeyin! İki kronometre de hazır.
FRED
-Güzel.
VİNCENT
-Ve başla!
FRED (çok zorlanıyor, söylememek için)
-Hareket eden her şey sıçayım! Haaa
MARİA
-Harika bir başlangıç.
FRED (çok zorlanıyor, söylememek için)
-Afedersiniz, baskından oldu.
BOB ( Frederico masaj yapıyor ve onu rahatlıyor)
Hadi Frederico, yanındayız, yalnız değilsin.
FRED (çok zorlanıyor, söylememek için)
-Pipi! Çük! Belki de benden başlamak hataydı.
Yani, şey… Kaltak! Pislik! Pipi! Penis!
VİNCENT
-Yok,yok,hayır! O iyi gidiyor. Kötü şeyleri süzgeçten geçiriyor.
Dili yumuşadı sanki, değil mi?
LİLY
-Evet, evet.
FRED
-Ayaklı Kurtaj!
VİNCENT
-Tamam geri alıyorum.
MARİA
-Tanrım! Ne süzgeç ama!
VİNCENT
-Böyle oluyor işte. Ben ne kadar gergin olursam kriz o kadar kötü oluyor.
Ancak ayaklarımı tuzlu suya sokunca rahatlıyorum.
MARİA
-Ama dikkat et, ben hep ayaklarımdan üşütürüm mesela!
LİLY
-lalalalalalalalalalalalalalala
MARİA
-Kendimi yankı odasında gibi hissediyorum. Her söyledim eco yapıp çoğalıyor.
FRED
-Ne kadar sürem kaldı?
VİCENT
-1,37 dakika.
BLANCA
-Pencereyi açmamın mahsuru var mı?
FRED
-Bence bacaklarını aç!
BLANCA
-İyi, ilerleme kaydediyorsun!
MARİA
-Birisi bizi görse...
VİCENT
-Olumsuzluk yaratma lütfen!
FRED
-kaka, kıç ,osuruk, sidik..
MARİA
-Adam bütün eş anlamlılar sözlüğünü sayıyor.
BOB
-Frederico, odaklanalım, olur mu?
FRED
-Pekala, tamam… Çipura!
LİLY
-Çok iyi, bu bir küfür değil, bir balık!
MARİA
-O da başladı şimdi.
LİLY
-Çok iyi, bu bir küfür değil, bir balık!
VİCENT
-15 saniye.
MARİA
Hala mı? Ne zaman bitecek bu şey?
FRED
-Sürtük!
MARİA
Son rötuşları atıyor.
FRED
-Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun! Orta parmak!
VİCENT
-Süre doldu.
FRED​ (mutsuz)
-Ben ümitsiz vakayım, bir felaketim.
BOB
Hayır, Frederico, sonucular o kadar kaba değildi.
LİLY
-Bence gelişme var.
-Bence gelişme var.
BLANCA
-Düşünüyordum da… sakın yanlış anlama bay Frederico, ama aklıma ne geldi biliyor
musunuz? Haaa Acaba şeytan’daki kızda teşhis edilmemiş Tourret sendromu mu vardı?
Olabilir mi acaba?
MARİA
Olabilir mi?
VİCENT
-Olur mu?
FRED
-Evet, olabilir.
VİCENT
-Ana Maria.
BOB
Sıra sizde.
MARİA
Bakire Meryem, dertlerimi biliyorsun. Onları sana teslim ediyorum.
Sıkıntılarıma derman ol ve içimi ferahlat.
Tamam. Evet, ne yapmam gerekiyor?
BOB
Üç dakika hiçbir şeyi kontrol etmeyeceksin.
LİLY
Haç çıkarmak da yok, tamam mı?
Haç çıkarmak da yok, tamam mı?
VİCENT
-Aynen. Havayı örmek yok.
MARİA
Hepsi bu kadar mı?
VİCENT
-Evet...Ama ev anahtaların yanında mı, değil mi?
MARİA
-Onları tabii ki yanımda.
FRED
-Emin misin??
MARİA
-Yüzde yüz eminim.
LİLY
-Emin misin?? Emin misin??
BLANCA
-Kontrol ettiniz mi?
MARİA
-Evet defalarca.
BOB
-Bazen hafızamız bize çok kötü oyun oynayabilir…
VİCENT
-Bazen de yanlış anahtarlığı alırız…
LİLY
-Oluyor böyle şeyler...-Oluyor böyle şeyler…
VİCENT
-Eğer bir hata yaptıysan bakalım eve nasıl gireceksin?
BOB
-Peki, gazı nasıl kontrol ediyorsun?
BLANCA
-Ya elektrik?
VİCENT
-Ya da suyu?
FRED
-Ya da kurabiye kavanozunu?
LİLY
-Kurabiye kavanozlarını…. -Kurabiye kavanozlarını….
(Vicent kötü insanlar gibi gülüyor)
MARİA
-Yanımdalar!!! Aldım, aldım, aldım…
Anahtarlar yok! Burada değiller. Yok! Yok! Yok!
Kim aldı? Kasıtlı yaptınız! Hiç komik değil. Kim aldı anahtarlarımı?
BLANCA
-Sakin ol! Ana Maria,çantan hep sendeydi.
VİCENT
-Daha önce tuvaletteyken tuvaletin içinde anahtarlar vardı, yanlışlıkla sifonu çektim.
MARİA
-Benim anahtarlarım mıydı??
Eğer benim anahtalarımsa ben çök çök kötü bir insan olabilirim.
(çantada anahtar aramak devam ediyor)
LİLY
-Siz kadınlar tuvaletinde ne işin vardı?
VİCENT
-Şaka yapıyordum, canım.
BLANCA
-Anahtarlar bir yer gitmedi.
LİLY
-Siz kadınlar tuvaletinde ne işin vardı?
VİCENT
-Şaka yapıyordum,dedim ya!
BLANCA
-Ana Maria Lütfen! Sakin olun! ( Blanca Ana Maria eldivensiz dokunuyor)
FRED
-Galiba panik oldu.
BLANCA ( çok korkuyor ve yardım etmek istiyor)
-Galiba Kataleptik kriz geçiriyor.
LİLY
-Ana Maria! Ana Maria! Ana Maria! Ana Maria!
Ana Maria!Ana Maria!
BLANCA
- Lütfen! Sakin ol! Seni duyabiliyor.
FRED
-Su getirin, çabuk. Kemerini gevşetin.
Derin nefes al….Taşak! Pardon!
BLANCA
- Kemeri yok!
FRED
-Pencereyi açın! Taşaklar! Affedersiniz!
BLANCA
- Gerçekten açabilir miyim?
FRED
-Açabilirsin!
VİCENT
-Kendimize terapi uygulamaya kalkarsak olacağı böyle olur işte! (endişeli)
MARİA
-Buradalar! ( anahtarlar buldu ve sakinleşti)
FRED
-Gördünüz mu? Şimdi daha iyi hissediyorsun değil mi?
MARİA
-Başıma daha önce de gelmişti. İlk defa değil. ( Su alıyor ve içiyor)
VİCENT
-Ama bence çok iyi başa çıktın. Gerçek bir şampiyon gibi dayandınız!
MARİA
-Teşekkür ederim, canım! Bir an öleceğim sandım.Bir düşünsenize!
FRED
-Spazmofili. Ciddi bir şey değil.
MARİA
-Tanrım! Her şeyin de adını biliyorsun!
Biri bana açıklasın!
BOB
-Lily, sıra sende.
Lily, bu sadece bir denemeye yapıyoruz.
LİLY
-Deneme, deneme.
BOB
-Hayır, henüz değil! Şunu bir kere söyle: Civciv
LİLY
-Civciv
​BOB
-Çok iyi.
​VİCENT
-kuskus
LİLY
-Civciv
​VİCENT
-Hayır, kuskus
LİLY
-kuskus,kuskus
MARİA
Kara kara
LİLY
-kara kara
MARİA
-Mukkemel! Berber.
BLANCA
-Tenten
LİLY
-kara kara, berber…
​FRED
-Şıllık! (Kendini yüzüne vuruyor)
LİLY
-berber, tenten, tenten, şıllık…
​VİCENT
-Ya! Bırakın da kız bir nefes alsın, canım! Tamtam.
LİLY
-Şıllık? -Ya! Bırakın da kız bir nefes alsın, canım!
-Ya! Bırakın da kız bir nefes alsın, canım! Tamtam.
BOB
-İşe yaramıyor.
LİLY
-Hayır, işe yaramıyor. Hayır, işe yaramıyor. Tamtam.
BOB
-Tekrarlamamaya çalısıyor musun?
LİLY
-Sen ne yaptığını sanıyorsun, Bob?
MARİA
-Zavallı kız!
LİLY
-Sen ne yaptığını sanıyorsun, Bob? (Mutsuz)
BOB
-Özür dilerim! Sana daha kolay bir şey bulmalıyız.
LİLY
-ızızızızızızızızızız (ağlamak başlıyor ve kaçıyor)
BLANCA
-Hayır, endişelenme. Ağlamak dışa vurmana yardımcı olur. Biz yanındayız.
BOB
-Lily, üstesinden geleceksin!
Er ya da geç, ama üstesinden geleceksin.
MARİA
-Yazık! Zavallı kız!
LİLY ( duygusal müzik)
-Teşekkür ederim, gerçekten.
Bana bu kadar ilgi göstermenizden duygulaniyorum,
ama benim sorunumun çözümü yok.
Aslında hiçbirimiz iyi yapamadık. (gülüyor)
Ama gruba destek vermeye devam edeceğim, sizin de aynı şekilde…
düşündüğünüze eminim.
*(herkes işe aradı gibi bakmak başlıyor)
Sonunda yalnız bir kişi için bile işe yararsa buna değer, çünkü
her şeyden önce birine kişisel mücadelesinde yardım ettiğim için kendimle gurur duyuyorum.
Bu sadece o kişiye güven kazandırımaz.
Ayrıca bence bütün gruba umut verir.
Yazın kış kıyafetlerini özlüyorum ve kış gelince de yaz giysileri.
Söyledim mi? Ben vücut direnci ve hızlandırılmış salsa öğretmeniyim.
Derslerim hep dolu.OKB’nin avantajları da var. Hareketleri o kadar çok ediyorlar ki, terden
sırılsıklam oluyorlar.
Çömelme hareketim çok iyidir. Bekleme listesi var.
(Ağlamak başlayacak gibi)
-Teşekkür ederim, gerçekten.
Bana bu kadar ilgi göstermenizden duygulaniyorum,
ama benim sorunumun çözümü yok…(devam ediyor ve aynı zamanda başkalarr konuşuyor)
VİCENT
-Dikkat! İkinci tur
LİLY
Aslında hiçbirimiz iyi yapamadık. (gülüyor)
Ama gruba destek vermeye devam edeceğim, sizin de aynı şekilde…
düşündüğünüze eminim.
BLANCA
-Tekrarlaması beni rahatsız etmiyor.
(Vicent onu taklit etmek başlıyor)
LİLY
Sonunda yalnız bir kişi için bile işe yararsa buna değer, çünkü
her şeyden önce birine kişisel mücadelesinde yardım ettiğim için kendimle gurur duyuyorum.
Bu sadece o kişiye güven kazandırımaz.
BOB
-Saygın olun biraz! Dalga geçmek yok dedik.
LİLY
Ayrıca bence bütün gruba umut verir.
Yazın kış kıyafetlerini özlüyorum ve kış gelince de yaz giysileri.
Söyledim mi? Ben vücut direnci ve hızlandırılmış salsa öğretmeniyim.
MARİA
-Devam et tatlım, ben dinliyorum.
Derslerim hep dolu.OKB’nin avantajları da var. Hareketleri o kadar çok ediyorlar ki, terden
sırılsıklam oluyorlar.
*Çömelme hareketim çok iyidir. Bekleme listesi var. (herkes mutsuz ve beraber
söylüyor son cümle söylüyor)
PERDE 2
FRED
-Tamam, Blanca, sıra sende.
BLANCA
-Ben ne yapacağım?
VİCENT
-Sen ellerini bu çöp içine sokacaksınız.
BLANCA
-İyi bir fikir değil.
BOB
-İyi bir fikir, eldivensiz, maskesiz dokun şuna. Hadi çıplak elerle
MARİA
-Ama o kadar kirli değil.
BOB
-İndir bakalım! İşte yapıyor.
VİCENT
-İndir, indir! Aşağı! Aşığı!
BLANCA
-Temiz değil, bu çok pis, o kadar korkunç görünümüyor, ama üzgünüm, yapamam! Bakteriler
çıplak gözle görülmez ama çok zarar verebilirler çünkü her yerdeler.
(Vicent Blanca’nın eller alıyor ve dokunmaya zorlanıyor)
VİCENT
-Yeter! Hadi! Dokun bakalım, dokun! Hadi!
BLANCA
-Şigelloz, staphylococcus, serratia marcescens, ünlü salmonella. Devam edeyim mi?
LİLY
-Etme! Etme!
BLANCA
-Hayır!!!
VİCENT
-İşte bu! Hadi, hadi. Topla kızın, kendini topla!
BLANCA
-Yapamıyorum!
VİCENT
-Evet! İşte böyle! (Onun ellerin her yeri suruyor, yerde de suruyor)
MARİA
Ama burada çok temiz zaten, bu kız hiç anlamıyorum.
SEKRETER
Elbette temiz! Oradan yemek bile yenir!
VİCENT
- İşte, çok iyi gidiyorsun!
FRED ( parmak gosteriyor)
-Harikasınız!
LİLY
-Harika! Harika!
BLANCA
- Teşekkür ederim!
BOB
-Bence de ama ben söylemiyorum.
BLANCA
- Bir şey de okudum, mikrop dergisine göre, tuvaletlerdeki el kurutma makineleri çevredeki
bakteriyel kontaminasyonu 254 % artırıyormuş! Pislik duşu gibiler! Streptococcus,
staphylococcus, difteri, uçuk, corynebacterium.
(Vicent yüzüne vuruyor)
BLANCA
- Üzgünüm, devam edemem!
MARİA
-Devam etme! Tanrım! Bu kız neler biliyor.
BLANCA
- Bu kadar! Şimdi ne olacak!
BOB
-Ellerini yıkamadan üç dakika. Yapabilirsin, değil mi?
( Deli gibi tutmak çalışıyor, sonra mendil alıyor temizlemek başlıyor, sonra çantadan bir sabun
alıyor ve tuvalette gidiyor)
​BLANCA
- Gerçekten özür dilerim, beni biraz bekleyin, bir süre tuvalette kalacağım.
MARİA
-Tamam, şimdi sen Bob. Bu çizgiler basacaksın!
BOB
-Tamam, deneyeceğim!
(Fred ve Vicent Bob Yardım ediyor sandalyeler çıkarıyor ve açık bir yol onunla yürümek
çalışıyorlar) Kızlar hep beraber sandalyeler üstünde taraftar yapıyorlar)
FRED
-İşte, başlıyoruz!
KIZLAR
-Bob! Bob! Bob! Bob! Bob! Bob!
FRED
-Evet! Hadi, Bob! Yapabilirsin!
MARİA
-Başaracaksın! Hadi! Kahretmesin! Lanet olmasın!
BOB
-Hayır! Yapamam!
VİCENT
-Evet! Yaparsın! İteyim mi?
BOB
-Hayır!
LİLY
-Benim için yap! Benim için yap!
Eğer yaparsan sana şey veririm!
Eğer yaparsan sana şey veririm!
BOB
-Ne vereceksin!?
MARİA
-Öpücük tabii ki, aptal! Ahhh şu gençler!
LİLY
-Bir değil, iki öpücük! Bir değil, iki öpücük!
BOB
O zaman hari… İşte gidiyorum!
(onlar ona itiyor ama bir şekilde çiziler basmıyor)
VİCENT
Çizgilere basmıyor ki.
MARİA
-Bir fikrim var. Gel buraya, seni yardım edeceğim! (o zor donuyor ve Maria eşarp çıkarıyor ve
Bob gözlerin kapatıyor)
-Cesaret ol! Tanrı’ya güven! Tanrı sana yol gösterecek emin ol.
VİCENT
-Evet, gel bakalım!
KIZLAR
-Bob! Bob! Bob! Bob! Bob! Bob! (Maria kilise şarkı söylemek başlıyor)
VİCENT
-Çizgilere basmıyor. Saki adam içinde radar takmışlar.
BOB
Evet, çünkü ben yıllardır çok deneyim kazandım.
VİCENT
-Hadi! Evet şampiyon! Bakalım! (Bob bir cizgi bastı ve Vicent onun gözlerin açmış)
BOB
Ahhhh ( ve Bob Vicente kucağına oturuyor)
VİCENT
-Taksici senden bu gezintinin parasını alacak.
BOB
Lily, Lily! Çok üzgünüm ama bunu yapmak, bunu yapmak imkansız bir şey.
Yapamıyorum.
LİLY
-Farketmez! Çaba göstermen de ödüle değer. (öpüyor)
-Farketmez! Çaba göstermen de ödüle değer. (öpüyor)
VİCENT
-Bitti mi?
(Vicent Bob bir yer koyuyor, ve herkes yer, sandalyeler falan düzeltiyor)
VİCENT
-Hadi, şimdi benim!
Hadi ama, bana bir şey söyleyin!
BLANCA
Ne gibi?
FRED
12 kere 12
VİCENT
-144
BOB
-3.500 Bölü 17, çarpı 345
VİCENT
-71.029,41
BLANCA
4.431 kere 37 ve sonrada bölü 3
VİCENT
-54.649
MARİA
Yalan söylemediği ne malum? Kontrol etmeliyiz.
BLANCA
1’den 100’ kadar asal sayılar.
VİCENT
Ahhh tabii, oldu. Sadece üç dakikam var bebeğim.
MARİA
İspanya’nın başlıca nehir ve nehir kolları.
VİCENT
İspanya’da çok fazla nehir var ve nehir kolu var.
Nedir bu? İlkokul sınavı falan mı? haaaa
FRED
Aferin Vicent! Orospu Çocuğu!
VİCENT
Sağ ol Frederico. İdare ediyorum.
LİLY
Boeing? Boeing?
VİCENT
747 Hiç rahatlamaya gelmiyor.
Ama aynı zamanda 757, 767, 777 ve 787 de var ve hepsi 747’den daha modern.
FRED
Peki cüceler?
VİCENT
7...Ama hayal gücün hiç çalışmıyor. Dalmaçyalıları da sor istersen.
BLANCA
Ahhhhh Ahhhh Saçım açık mı, toplu mu daha güzel?
VİCENT
Toplu.
BOB
Ölümcül günahlar çarpı gece yarısı çanları, bolu Jackson 5,
VİCENT
Ahhh 7 kere 12, Janet ve La Toya da da var mı yoksa ayrı mı?
Değilse 16, dahilse 12. Kahretsin! Lanet olsun!
BOB
Her şey denedim ama adam inanılmaz!
BLANCA
Muhteşem! Hiç casusluk teklifi almadın mı?
BOB
Bir düşüneyim. Bekle o zaman, Peugeot?
VİCENT
Araba markalarına başlarsak biterim.
Cünkü 108 var, sonra 205 var, yeni 208 var, 2008, 3008 var. Devam edeyim mi?
LİLY
Devam etme! Devam etme!
BOB
Miguel de Cervantes Saavedra
VİCENT
29 eylül 1547
22 Nisan 1616
Biliyorum işte. Neden bildiğimi bilmiyorum, ama biliyorum.
BLANCA
Parasetamol
VİCENT
500 çok kötüsünüz
.​LİLY
Pi!
VİCENT
3,1416
FRED
Öfkeli adamlar.
VİCENT
12
MARİA
Kutsal emirler?
BOB
Küçük domuzcuk?
VİCENT
Orospu çocuğu!
MARİA
Tanrı affetsin! Ne kadar asabi!
VİCENT
Ben taksi şoförüyüm, asabiyet doğamda var.
Ne olmuş yani? Çok zalimsiniz. Yeter! İşe yaramıyor.
FRED
Öyle söyleme! Elinden geleni yaptın!
Ben geri zekalı olduğundan emindim ama hayır, hayır, sen...sen...
bir dahisin, evet!
VİCENT
Bu aptalca, faydası yok! Şimdi ben gidiyorum.
MARİA
Ama neden böyle davranıyor?
Değişken bir ruj hali mi var?
LİLY
Ruh hali, ruh hali…
MARİA
Ben ne dedim?
LİLY
Yok, yok! Hayır! Hiç kimse dışarı çıkamaz!
Yok, yok! Hayır! Hiç kimse dışarı çıkamaz!
VİCENT
Yoldan çekil!
LİLY
Dinle, beni dinle, son kere sana söyleyeceğim!
VİNCENT
Bu görmek istiyorum!
LİLY
Dinle, beni dinle, son kere sana söyleyeceğim!
VİNCENT
Vay, ne güvenilirliği!
LİLY
Sırf sende işe yaramadı diye bizde de işe yaramayacak demek değil.
Dayanışma biraz! Dayanışma biraz!
Bizi bırakıp gidersen bizimle dayanışma içinde olamazsın!
(Vicent Lily alıyor ve tuvalette onu kilitledim)
Hayır, hayır, hayır!
BLANCA
Sen kim olduğunu sanıyorsun? (Vurdu ona tekrar)
MARİA
Saldırganlaştı
VİNCENT
Özür dilerim hanımefendi ama bayan tekrar’ın her şeyi en baştan tekrarlamasına katlanama
mümkün değil.
BOB
Başımıza boşuna dert açtım, fena çuvalladık. Sonuç çok büyük bir başarısızlık.
FRED
Durun! (gerilim müziği)
Katılmıyorum. (herkes Frede bakıyor) Fred oturuyor ve ilginç bakıyor.
LİLY
Çıkarın beni buradan! Çıkarın beni buradan!
VİNCENT
Dostum, sen iyi misin?
FRED
Şimdi sana bir şey soracağım, ama çok hızlı cevap istiyorum..
Bana hemen cevap vereceksin, düşünmeden, tamam mı?
VİNCENT
Anlaştık, tamam.
FRED
Anlaştık mı?
VİNCENT
Evet. Anlaştık , evet.
FRED
Tamam, soruyorum.
Ana Maria son bir saat içinde kaç kere haç cıkardı?
Çabuk!
VİNCENT
Kaç kere mi?...Haaa...hammmm...
FRED
Son bir saat içinde kaç kere haç cıkardı?
VİNCENT
Son bir saatte mi?
FRED
Yaklaşık olarak bilirsin işte…
VİNCENT
Yaklaşık olarak...bilmiyorum ki.
Evet, bilmiyorum işte.
MARİA
Neden saymadın ki?
Şimdi kendimi kötü hissettim, bak.
FRED
Ama bitmedi.Dinleyin!
Son iki saat içinde ben kaç kere küfür kelimesi kullandım? Biliyor musun?
VİNCENT
Küfür kelimesi mi?
Hammm Vay be…
FRED
Bilmiyor musun?
VİNCENT
Çok vardı, çok...ama bilmiyorum.
FRED
Bilmiyor musun?
BLANCA
Çünkü saymadı!
FRED
Evet, demek ki saymamışım. Evet,saymamışım.
BOB
Ama bu çok iyi.
VİCENT
Olan bitene o kadar çok odaklanmıştım ki saymamışım.
FRED
İşte çözüm bu.
MARİA
Ben anlamadım, kafam karıştı.
FRED
Kendimizi hakkında daha az düşünmek.
BOB
Evet, ama nasıl yapacağız?
FRED
Beynimizdeki şalteri daha sık kapatarak tabii.
Bir düşünelim. Başkasına da olmuş mu?
Ahhh durun! (gerilim müziği) Sanırım hatırladım galiba.
Evet. Ana Maria boğulurken Bob ona su getirmeye gitti Ana Maria için ve…
BOB
Ve...Çizgilere mi bastım??
Çizgilere üstünde yürüdüm. Haaaaa!
LİLY
Evet doğru! Evet doğru!
FRED
Ve sonra da Lily’yi teselli etmeye gittin. Gene de aynı şey oldu.
BOB
Çizgilere bastım! Çizgilere bastım!
VİCENT
Ve sadece bir çizgiye değil...en az 15, 16 çizgi bastın, yaklaşık olarak.
FRED
Acil durumla ilgilenirken takıntını unuttun.
BOB
Bu çok harika bir şey! Öyle değil mi?
LİLY
Evet harika! Evet harika!
Durun! (gerilim müziği) Biri daha OKB’sini unuttu.
*Herkes
-Kim?
LİLY
Durun! (gerilim müziği)Biri daha OKB’sini unuttu.
*Herkes
-Kim?
LİLY
Sen, Blanca.
BLANCA
Ben mi? Ne zaman?
VİCENT
-Ne zaman?
LİLY
Sen, Blanca.
BLANCA
Ben mi? Ne zaman?
VİCENT
-Ne zaman?
LİLY
Evet, evet. Ana Maria’nın kemerini gevşetmek istedin ve sonra da ellerini yıkamadın.
MARİA
Öyle mi oldu? Ben kemer takmam. Bir şey gördünüz mu?
LİLY
Ana Maria’nın kemerini gevşetmek istedin ve sonra da ellerini yıkamadın
MARİA
Tamam. Ben kemer takmıyorum dedim ya.
BLANCA
Bilmiyorum. Unutmuşum! Nasıl olmuş?
FRED
-Dediğim gibi, ellerini yıkamaya unuttun çünkü o anda Ana Maria’ya yardım ediyordun.
MARİA
Bunu için çok teşekkür ederim.
BOB
-Dinleyin, bi büyük bir gelişme.
Hem de kimse başaramadı sanmıştık.
BLANCA
Durun! (gerilim müziği)
-Şu anda birinin daha OKB’sini unuttuğunu fark ettim.
HERKES
-Kim?
BLANCA
Ana Maria.
MARİA
Ben mi? Gerçekten mi? Ne zaman?
BLANCA
Alıştırmaya başlamadan önce dua ettiniz ve sonra haç çıkarmayı unuttun.
MARİA
Haa çok kötü yapmışım! Ama bir kereden zarar gelmez.
BOB
Sıra Lily’de, onun bir şeyi tekrarlamayı unutup unutmadığını hatırlamalıyız.
LİLY
Yok canım! Ben ağzımdan çıkan her şeyi tekrarladım.
BOB
Emin misin? Emin misin?
LİLY
Yok canım! Ben ağzımdan çıkan her şeyi tekrarladım.
Eminim, eminim.
BOB
Her şeyi mi? Her şeyi mi?
LİLY
Her şeyi. Her şeyi.
FRED
Her şeyi ama iki harf tek heceden oluşan “pi” hariç.
LİLY
“pi” mi? Ne zaman oldu bu?
BLANCA
Emilio’nun terapisinde, 3,1416 değinde.
LİLY
“pi” mi? Ne zaman oldu bu?
VİCENTE
Ben ondalık kısmını saymadım, yoksa sonsuza kadar gider ama biliyorum.
MARİA
Eğer Lily “pi” tekrarlasaydı olacağı şey…
LİLY
Pi...pi…
MARİA
Bunu söylemeyecek kadar kibar biri…
FRED
Durun, Lilyi, İspanyol alfabesinde J’den sonra hangi harf gelir?
LİLY
Ka...ka?
FRED
Lilyi, Vicent’e yardım etme alıştırmasında o kadar kendini kaptırmıştı ki bir saniyeliğine
tekrarlamayı unuttu.
MARİA
Bak ve ölmedin Lily! Tanrı’ya şükür! Bırak artık! Telefonunu kaldır!
LİLY
Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama.
BOB
Son on senede kaç defa oldu ki bu?
LİLY
Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama.
BOB
Son on senede kaç defa oldu ki bu?
LİLY
Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama.
BOB
Son on senede kaç defa oldu ki bu?
LİLY
Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama.
BOB
Son on senede kaç defa oldu ki bu?
LİLY
Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama.
BOB
Son on senede kaç defa oldu ki bu?
LİLY
Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama
MARİA
Bana öyle geldi yoksa üç kere söylediler?
VİCENT
Tanrım! Döngüye girdiler! Yardım etmeliyiz! Yeter artık!
LİLY
Yaklaşık olarak...asla!
Yaklaşık olarak...asla! (romantik müzik)
BOB
Ama bir saniye de başlangıçtır.
Eğer anlıyorsan evet de ama sadece bir kere.
Bir kere, bir...bir defa! Lütfen!
LİLY
Evet… ahhhh (evet tekrar dememek için öpücük verdiler)
(Herkes alkışlarla alkış)
BOB
Sonunda her şey iyi sonuçlandı.
BLANCA
Evet, iyileşmek için iyi bir başlangıç.
MARİA
Bu alıştırmaları yapmak için ayda bir kere buluşabiliriz değil mi?
FRED
Evet bu çok iyi bir fikir. Dr. Palomero burada olsaydı bile daha iyi olmazdı.
LİLY
Evet! Evet! Bir WhatsApp grubu kuralım!
BOB
Buradan ağzımızda güzel bir tatla ayrılacağız.
VİCENT (mutsuz bakıyor)
Evet! Herkes değil. Sizin dışında herkes.
LİLY
Bir WhatsApp grubu kuralım!
FRED (mutsuz bakıyor)
Dediğim ya, benimkinin tedavisi yok.
BLANCA
Eminim bir noktada kontrol edebiliyordu.
VİCENT
Hadi düşünelim! Düşünelim!
LİLY
Ben buldum...Şey de...
BLANCA
Ne zaman?
LİLY
Haaaa yok, yok, hayır!
MARİA
Anahtarlarımı kaybettiğimde.
LİLY
Ne? Ne?
MARİA
Hayır, yok.
LİLY
Ben buldum...Şey de...
LİLY
Haaaa yok, yok, hayır!
VİCENT
En son küfrettiğinden beri epey zaman...haaam?
FRED
Gelmişini geçmişini Siktiğimin orospu çocuğu seni!
VİCENT
Yok bir şey, bir şey demedim.
FRED
Gördünüz mü? Biliyordum. (Parmak işaret yapıyor)
(Herkese çıkıyor)
SEKRETER​ (onlar çıkanca hemen telefon alıyor)
İyi haberlerim var! Doktorla konuştum, ve buraya geliyor.
FRED
Lanet olası göt!
SEKRETER
-Nereye gidiyorsunuz?
MARİA
Diskoya gidiyoruz. Sen ne dersin?
FRED
Akşam yemeği saatim geldi.
SEKRETER
-Çok özür diledi. Şimdi havaalanından taksiye binmiş.
VİCENT
-Bu saatte gelmesi en az 29 veya 30 dakika sürer.
SEKRETER
-Sizden özür dilememi istedi ve hepinizi yarına kadar burada.
Kalmak zorunda olsa bile görecekmiş.
BLANCA
Ama ne güzel!
SEKRETER
-Hepinize pizza ısmarlayayım mı? Neli istersiniz?
-Doktora ne diyeceğim?
BLANCA
Beklemekten sıkıldılar dersin! Usanmışlar dersin.
VİCENT
-Ve onun terapisine ihtiyacımız kalmadı, biz kendimiz halletik. Bunu da söyle.
(Onlar beraber çıkıyor ve sekreter aynı yerde kalıyor)
LİLY (selfie yapıyor)
Hazır mıyız? Hazır mıyız? Hazır hazır… eeee
Grup kurulmuştur.Adını ne koydum, biliyor musunuz? Tak tak. Tak tak.
VİCENT
-Tahmin edebiliyordum.
(Herkese gidiyor sadece Fred ve Maria kalıyor, ama başkaların ses duyabiliyor)
LİLY (arka plan ses)
Hazır mıyız? Hazır mıyız? Hazır hazır… eeee
Grup kurulmuştur.Adını ne koydum, biliyor musunuz? Tak tak. Tak tak.
Görüşürüz! Görüşürüz! Görüşürüz! Görüşürüz!
MARİA
Görüşürüz!
FRED
Görüşürüz, çocuklar!
MARİA
-Siz bekarım mı demiştiniz?
FRED
-Evet.
MARİA
-Senin eşin olmak eğlenceli olurdu.
FRED
-Evet. Hem de nasıl. “Ye beni yavrum” Pardon!
MARİA
-Eğer istersen bir akşamüstü bir kafede buluşup çay içeriz. Gidelim mi?
FRED
-Elbette! Şıllık! Tekrar pardon!
MARİA
-Tanrım! Repertuvarın çok geniş!
(Vicent ve Blanca dönüyor)
VİCENT
-Ana Maria, gelin! Benim taksim burada, Blanca ve sizin götürürüm, sizden para almam
haaam! Bugün herkese servis bedava!
​MARİA
-Haaa senin haydut! Görüşürüz, Frederico!
BLANCA
-Görüşürüz, Frederico!
FRED
-Görüşürüz -Görüşürüz
VİCENT
-Frederico, sizde bırakabilir miyim?
FRED
-Hiç gerek yok, evim başka tarafta ve çok yakında. Yürüyerek giderim.
Teşekkür ederim dostum! Sen gerçekten bir yıldızsın!
(ışıklar kapanıyor tekrar açılıyor ve sekreter bekleme odası temizliyor ve düzeltiyor, Fred
tuvaletten çıkıyor)
FRED
-Seni kaltak, ver bana o memeleri.
SEKRETER
Dr. Palomero! Elinizde olmadığı bilmesem suratınıza tokadı yapıştırırdım.
FRED/DR.Palomero
-Üzgünüm, gerçekten çok zor bir gruptu.
Ben çok yorgunum.
SEKRETER
Umarım, öyledir.
Ben nasıldı?
FRED/DR.Palomero
-Berbatsın!
SEKRETER
Yoksa çok mu abarttım?
FRED/DR.Palomero
-Hayır! Hayır! Tam tersine.Mükemmeldin! İş senindir.
Son asistanım iki terapi bile dayanamamıştı.
Hem de hastalar anlamıştı.
SEKRETER
İşisiz bir oyuncuyu işe almanın faydaları.
Geri gelmeyeceksiniz sanmıştım.
FRED/DR.Palomero
-Ofisime gidip not alacağım.
Önümüzdeki haftanın grubunu ayarlayabildin mi?
SEKRETER
Her şey hazır!
FRED/DR.Palomero
-Güzel.
SEKRETER
Söyler misiniz, sizce bugünkü kadar eğlenceli olacak mı?
FRED/DR.Palomero
-Aklına bile getirme! (komik bir hareket yapıyor)

More Related Content

Featured

2024 State of Marketing Report – by Hubspot
2024 State of Marketing Report – by Hubspot2024 State of Marketing Report – by Hubspot
2024 State of Marketing Report – by Hubspot
Marius Sescu
 
Everything You Need To Know About ChatGPT
Everything You Need To Know About ChatGPTEverything You Need To Know About ChatGPT
Everything You Need To Know About ChatGPT
Expeed Software
 
Product Design Trends in 2024 | Teenage Engineerings
Product Design Trends in 2024 | Teenage EngineeringsProduct Design Trends in 2024 | Teenage Engineerings
Product Design Trends in 2024 | Teenage Engineerings
Pixeldarts
 
How Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental Health
How Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental HealthHow Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental Health
How Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental Health
ThinkNow
 
AI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdf
AI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdfAI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdf
AI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdf
marketingartwork
 
Skeleton Culture Code
Skeleton Culture CodeSkeleton Culture Code
Skeleton Culture Code
Skeleton Technologies
 
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
Neil Kimberley
 
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
contently
 
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
Albert Qian
 
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie InsightsSocial Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Kurio // The Social Media Age(ncy)
 
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Search Engine Journal
 
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
SpeakerHub
 
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
Clark Boyd
 
Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next
Tessa Mero
 
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search IntentGoogle's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Lily Ray
 
How to have difficult conversations
How to have difficult conversations How to have difficult conversations
How to have difficult conversations
Rajiv Jayarajah, MAppComm, ACC
 
Introduction to Data Science
Introduction to Data ScienceIntroduction to Data Science
Introduction to Data Science
Christy Abraham Joy
 
Time Management & Productivity - Best Practices
Time Management & Productivity -  Best PracticesTime Management & Productivity -  Best Practices
Time Management & Productivity - Best Practices
Vit Horky
 
The six step guide to practical project management
The six step guide to practical project managementThe six step guide to practical project management
The six step guide to practical project management
MindGenius
 
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
RachelPearson36
 

Featured (20)

2024 State of Marketing Report – by Hubspot
2024 State of Marketing Report – by Hubspot2024 State of Marketing Report – by Hubspot
2024 State of Marketing Report – by Hubspot
 
Everything You Need To Know About ChatGPT
Everything You Need To Know About ChatGPTEverything You Need To Know About ChatGPT
Everything You Need To Know About ChatGPT
 
Product Design Trends in 2024 | Teenage Engineerings
Product Design Trends in 2024 | Teenage EngineeringsProduct Design Trends in 2024 | Teenage Engineerings
Product Design Trends in 2024 | Teenage Engineerings
 
How Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental Health
How Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental HealthHow Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental Health
How Race, Age and Gender Shape Attitudes Towards Mental Health
 
AI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdf
AI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdfAI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdf
AI Trends in Creative Operations 2024 by Artwork Flow.pdf
 
Skeleton Culture Code
Skeleton Culture CodeSkeleton Culture Code
Skeleton Culture Code
 
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
PEPSICO Presentation to CAGNY Conference Feb 2024
 
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
Content Methodology: A Best Practices Report (Webinar)
 
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
How to Prepare For a Successful Job Search for 2024
 
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie InsightsSocial Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
Social Media Marketing Trends 2024 // The Global Indie Insights
 
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
Trends In Paid Search: Navigating The Digital Landscape In 2024
 
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
5 Public speaking tips from TED - Visualized summary
 
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
ChatGPT and the Future of Work - Clark Boyd
 
Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next Getting into the tech field. what next
Getting into the tech field. what next
 
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search IntentGoogle's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
Google's Just Not That Into You: Understanding Core Updates & Search Intent
 
How to have difficult conversations
How to have difficult conversations How to have difficult conversations
How to have difficult conversations
 
Introduction to Data Science
Introduction to Data ScienceIntroduction to Data Science
Introduction to Data Science
 
Time Management & Productivity - Best Practices
Time Management & Productivity -  Best PracticesTime Management & Productivity -  Best Practices
Time Management & Productivity - Best Practices
 
The six step guide to practical project management
The six step guide to practical project managementThe six step guide to practical project management
The six step guide to practical project management
 
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
 

Toc toc (9) Peça de teatro Laurent Baffie

  • 1. TOC TOC LAURENT BAFFIE ÇAĞDAŞ KOMEDİ Sahne:​ Bekleme odası, sandalyeler, sehpa, kitaplık ve kitaplar,dergiler ve gazeteler dekorasyon, çiçekler, tablolar, psikiyatride kullanılan oyunlar “ eğitici oyunlar” (tombala, kartlar, satranç...) paralel çizgiler bulunan halı, sekreter masası ve sandalyesi (telefon, bilgisayar,ofis seti…) su sebili​ ve ​isim tabelası: ( Mentum Psikoloji Kliniği, KENDİNİZİ TANIYIN) Karakterler: Frederico/ Dr. Palomero: ​Salonda doktoru bekleyen kravatlı, 60 yaşında, iyi giyimli bir bey, evrak çantası kullanıyor (bu çanta içinde Obsesif Kompulsif Bozukluk hakkında kitaplar “dosya gibi” var) Elinde olmadan ve durup dururken küfrediyor. İradesi dışında garip el-kol hareketleri yapıyor. Tourette Sendromu var. Hiç evlenmedi ve şimdi “emekli”. Tourette Sendromu tikleri türleri: *Gözlerin tekrar tekrar yanıp sönmesi *Yüzün buruşturulması *Başın bir yandan diğer yana hareket ettirilmesi *Öksürmek, koklamak veya tükürmek *Omuz silkme veya omuz silkeleme *Kollarını uzatma, parmaklarını tutma, ellerini çırpma, el kol hareketleri yapma *Tekmeleme, zıplama, ayak ve bacakları bükme veya diğer hareketler *Belirli kelimeleri tekrarlama *Küfür söyleme (koprolali) ya da müstehcen sözler söyleme *Bağırma, inleme, ıslık çalma, homurdanma veya diğer sesleri çıkarma Vicent​:​ ​Salonda doktoru bekleyen kişidir. Sportif giyimli, taksi şoförü, 37 yaşında, bıyıkları var, bazen sakız çiğniyor ve elinde tesbih gibi bir şeyle oynuyor. Her şeyi sayan, kafasından süper hızla hesap yapan, sayılarla kafayı bozmuş birisi. (Diyojen sendromu, kompulsif biriktirme hastalığı (dispozofobi) var. Evli ama bu sorun yüzünden eşi ondan boşanmak istiyor. İki çocuğu var. Çok şakacı bir tip. Kendini komik zannediyor. Sayma kompulsiyonları : Bazı OKB’li hastalar herhangi bir günlük aktiviteyi belirli bir sayıya kadar saymadan yaparsa işinin rast gitmeyeceğini düşünerek sayma davranışında bulunurlar. Biriktirme ve saklama kompulsiyonları​:​Sık görülen kompulsiyon türüdür. Kişi “ileride gerekli olabilir” şeklinde bir düşünce ile gerekli olmayacak eşyaları bile biriktirebilir / saklayabilir. Bob: ​Genç ve sempatik bir çocuk, akıllı, çok düzgün ​giyimli,​ simetri hastasıdır. Gözlük ve iki saat kullanıyor.(simetrik olmak için) Çizgilere basamamakta, simetriyle kafayı bozmuş haldedir.. Simetri/düzen obsesyon ve kompulsiyonları: Simetri gereksinimi ve düzen takıntıları da sık görülen belirtilerdendir. Kişinin tüm yaşamında simetri gereksinimi ve düzenlilik hakimdir.
  • 2. Lily: ​Genç, tatlı ve utangaç bir kız. Sade bir makyaj ve romantik elbise ​giyimli,​ çok konuşmuyor ve sürekli telefona bakıyor.​Tekrarlama hastalığı (OKB) ​var. Her şeyi iki kere söylemekte ve bazen insanların son kelimelerini tekrarlamaktadır. Çevre dostu birisidir. Blanca: ​35 yaşında bir kadın, klasik/ beyaz ​giyimli, ​topuklu ayakkabı giyen​, hafif makyajlı, ç​ok nazik​, eğitimli bir kadındır. Aşırı​ titizdir. Hiç bir şeye ve hiç kimseye dokunamamaktadır. Eğer dokunursa hemen ellerini yıkamak için tuvalette gitmektedir. N​ozofobi​ ​( ​hastalığa yakalanma korkusu​) Bulaşma Obsesyonu ve Temizlik Kompulsiyonu​ ​Kişinin bedeninin ve giysilerinin kir, mikrop, toz gibi etkenler; kimyasal maddeler, deterjanlar, zehirler ile idrar, gaita ve diğer beden salgıları ile bulaşacağına ilişkin takıntıları ve bu takıntıların yarattığı sıkıntıyı gidermek için yaptığı davranışlarıdır. Sekreter: ​Genç bir kadın, çok​ ​kaba, sert konuşuyor, Hastanelerde olduğu gibi klasik sekreter giyimli, (beyaz) aşırı makyajlıdır., Çalışmayı pek sevmemektedir., Sinirli bir mizacı vardır. Maria:​ Şık, modern, yaşlı kadındır. Aksesuar kullanmakta, topuklu ayakkabası bulunmaktadır. din nesneleri kullanmakta ve sürekli incil okumakta ve dua etmektedir. Her zaman da haç çıkarır. . Kuşku obsesyonu ve kontrol kompulsiyonu En sık görülen obsesyon ve kompulsiyonlardandır. Kişi gaz ocağı, kapı, kilit gibi nesnelerin açık kalmış olabileceğinden, ütü vs. elektrikli aletlerin fişlerinin prizde takılı kalmış olabileceğinden kuşku duyar (Kuşku obsesyonu) ve emin olmak için tekrar tekrar kontrol etme gereksinimi duyar (Kontrol kompulsiyonu). Bu kuşku ve kontroller yaşamın birçok alanında kendini gösterebilirler.​Dini içerikli obsesyonlar:​ ​Özellikle dini inançları yoğun yaşayan toplum kesimlerinde sık görülen bir obsesyon türüdür. Kişi kendi dini inanç ve görüşlerine tam karşıt bir biçimde ve çok yoğun sıkıntı yaratacak şekilde dini içerikli takıntılı düşünceleri düşünmekten kendini alıkoyamaz. Yazar hakkında​: Laurent Baffie, 18/04/1958 Fransa- Montreuil'de doğdu, ilk kez 1985 yılında televizyon dünyasına skeç yazarı olarak adım attı. Gözüpek, coşkulu kişiliğini, zengin düşgücünü yansıtan bu skeçler öylesine başarılıydı ki bir süre sonra kendisini kameraların karşısında buluverdi. O günden bu yana bir çok televizyon programında animatör, sunucu, yazar, yapımcı olarak çalıştı, ödüller kazandı. Eserler: Yarışma​ ​"Seks - Dalavere - Kültür", Tak Tak Takıntı, ​Les Bonobos, Sans Filtre, ​C'est quoi ce bordel ? Le dictionnaire de laurent baffie, laurent baffie 500 Questions que personne ne se pose, Mes petites annonces drôles, Poétiques ou franchement limites, Dictionnaire des noms propres (ou presque !), Tu l'as dit baffie, La boîte à baffie: le jeu qui va réveiller vos méninges, Pack humour baffie vandel, C'est quoi ce bordel ?! - extrait offert, Les clefs de bagnole, Brice 3 ve Hot dog.
  • 3. PERDE 1 Perde açılıyor ve Fred gazete okuyor, gözleriyle biraz hareket yapıyor. Sekreter bilgisayar bakıyor. (Vicent koşarak ve yorgun halde içeriye giriyor) VİCENT -​ İyi Günler. SEKRETER -​Hadi, su için biraz! VİCENT -Teşekkürler! ( kendisi için su alıyor ve içince konuşmaya başlıyor) - Tam beş kat, 75 basamak, toplam 15 yada 16 metrelik bir aralık da var tabi ve tam olarak bir dakika on saniyede çıktım. Yaşıma göre hiç fena değil. SEKRETER -Hesabınız yanlış! VİNCENT -Imkansız! SEKRETER -​Kendinizi ilk mi sandınız? (Masasında bulunan, başka hastaların hesaplarının yazılı olduğu kağıdı alır ve okur) Aurora Garrido 70 basamak saymış, Teodoro Sanlucar 78, Pilar Maldonado 81 saymış, devam edeyim mi? VİNCENT -71? Nasıl oluyor ama? ​SEKRETER -Tartışmayacağım, başka işim yokmuş gibi. VİNCENT (Su içmeyi bitiriyor ve basamak sayısını tekrar kontrol etmek için kapıdan çıkıyor​) SEKRETER ​ -Veterinerlikte kalmalıydım. (Vincent ve Blanca çarpışıyorlar. Blanca çantasından bir mendil alıyor ve kendini temizlemeye başlıyor) BLANCA -Iyı günler. SEKRETER -Doktorunuz? Kusura bakmayın! Bugün öğleden sonra sadece Dr. Palomero çalışıyor. İsminiz? BLANCA -Blanca Ruiz Pérez (Sekreter Blanca ismini bilgisayara yazıyor ve Blanca bekleme odası geçiyor) BLANCA -Merhaba! İyi günler! FRED -İyi günler! (Blanca bir mendil ile koltuğu temizlemeye başlıyor Fred de ona garip garip bakıyor) BLANCA - Kim bilir daha önce kimler oturdu. FRED - Benim oturmadığım kesin. Neden? (Blanca cevap vermıyor ve Fred’de hareketler başlıyor)
  • 4. FRED - Seni yalamak istiyorum! (Blanca şaşırıyor ancak karşılık vermiyor) FRED -Uzat şu poponu bana! BLANCA -Affedersiniz! FRED -Efendim? BLANCA -Bir şey mi söylediniz? FRED -“İyi günler” dedim. BLANCA -Humm, İyi günler. FRED -Afedersiniz, randevunuz kaçta? BLANCA -Şey, dört buçukta. FRED -Bana da aynı saatte randevu verdiler. BLANCA -Palomero’yla mı? FRED -Palomero’yla, evet. -Aşağılık orospu! (Blanca sinirleniyor ve oturduğu yerden kalkıyor) BLANCA -Sizi duydum. Sağır değilim. FRED -Hayır! BLANCA -Siz o lafı hakedenlere söyleyin! FRED -Hayır! Hanımefendi, lütfen! (Fred anlatmak için onun arkasında gidiyor ancak Blanca kaçmaya çalışıyor) BLANCA -Tuvalet ne tarafta? FRED -Memelerini emerim! -Hanımefendi!! BLANCA​ (bağrıyor) -Hayır, yaklaşma! FRED -Hanımefendı, korkmayın! BLANCA -Hayır! Dokunmayın bana! FRED -Dinleyin, Hanımefendi!
  • 5. BLANCA -Uzak dur! (Blanca kapı kolunu tutarak Fred’in bekleme odasından çıkmasına izin vermez) FRED -Dinleyin! BLANCA -Imdat! Yardım edin! FRED -Canınızı yakmayacağım! -Açıklamama izin verin! BLANCA -Imdat! Yardım edin! FRED -Kasıtlı şekilde yapmıyorum! Lütfen! (Fred kapıyı açıyor ve Blanca ondan kaçmaya çalışıyor) FRED - Lütfen! Sakinleşin yoksa bütün öğleden sonrayı böyle geçireceğiz! Sürtük! BLANCA - Ben sürtük değilim! Siz kontrolden çıkmışsınız! FRED -Özür dilerim! ( Blanca tekrar dışara çıkıyor ve Fred içeride kalıyor. Fred küfür ve hakaretlerine devam ediyor) BLANCA -Kesin şunu! (Vincent dönüyor ve tekrar su alıyor) VİNCENT -75 basamak var ve tartışma götürmez! Burada ne oluyor? BLANCA -Affedersiniz, polisi arar mısınız? Teşekkürler! VİCENT -Tabii. Bir saniye izin verir misiniz? (Su alıyor tekrar) BLANCA -İçeride tehlikeli bir vantrilok var! (Fred kapıyı açmak için zorluyor) -Bakın! Nasıl kapıyı itiyor! Randevularımız aynı saatte diye çıldırdı! VİCENT -Sizin randevunuz kaçta? BLANCA -Benim dört buçukta VİCENT -Bana da saat dört buçukta verdiler. BLANCA -Bu benim suçu mu? VİCENT -Sakin olun, ben sana bir şey demedim. - Bu hostes nerede? BLANCA -Hangi hostes?
  • 6. VİCENT -Şu kapıda oturan. BLANCA -Off! Tamam, keser misiniz şunu!? -Polisi arayın! VİCENT -Polisi aramaya ne gerek var ki? Bir dur bakalım! Ben taksi şöförüyüm, uzmanlık alanım sorun çözmektir benim. Izin ver, ben çözeyim ha! -Bana bırakın! (Vicent Blanca’nın ellerine dokunuyor, Blanca iğrenmiş bir yüz yapıyor ve uzaklaşıyor) VİCENT - Bende tuhaf hastalık yok. Ona göre ha! BLANCA -Yok mu? O zaman neden buradasınız? VİCENT -Ha…* (Vicent yavaşça kapıyı açıyor ve Fred uyarmadan geliyor ve onları korkutuyor, Blanca bağrıyor) * BLANCA -Haaa işte o burada! VİCENT - Ne var? BLANCA - Ne var? VİCENT - Bu sabah ters tarafınızdan mı kalktınız yoksa? BLANCA - Humm?? FRED - Üzgünüm hanımefendi, size söyledim, kasıtlı yapmıyorum. BLANCA - Öyle mi? Ama kapıyı nasıl ittiriyordunuz az önce? FRED - Evet, çünkü beni dinlemek istemediniz! VİCENT - Haa, dinlemiyordu demek? Benim karım da öyle. Yani, eski karım! “Eski karım artık, eskı karım!” FRED - Elimde olmadan ağzımdan hakaretler ve müstehcen şeyler çıkıyor. Uzmanlar buna Tourette sendromu diyorlar. VİCENT - Dalga mı geçiyorsunuz? FRED - Hayır! Yemin ederim doğru. Bu gerçek. -Siktir git! Gördünüz mü? Ağzımdan çıkıveriyor. BLANCA - Şimdi siz söyleyince hatırladım, ben bunu bir belgeselde görmüştüm sanırım.
  • 7. FRED - 11 yaşından beri böyleyim. Bir çok uzmana gittim ama derdimi anlatamadım. -Puşt seni! Pardon. VİCENT - Hayır sorun yok, rahat olun! FRED - Şu anda kriz geçiriyorum da BLANCA -Daha önce size ters tepki verdiysem bağışlayın lütfen, çünkü nereden tahmin edebilirdim ki sizde... FRED - Hayır, başıma çok gelıyor. Tedavisi yok, ama Dr. Palomero’nun krizleri azaltabileceğini söylediler. SEKRETER -Ne oluyor burada? BLANCA -Tuvalet nerede acaba? SEKRETER -Ne için lazımdı? BLANCA -Açıklamam gerekiyor mu? SEKRETER -Orada ne yazıyor? BLANCA -Tuvalet. SEKRETER -O zaman neden sordunuz? Erkekler tuvaletini kullanın, diğeri bozuk. BLANCA -Hayatta kullanmam.Sadece yüzümü yıkamak istiyorum. (Blanca tuvalete gidiyor ve sahneden çıkıyor) VİCENT - Hanımefendi, bakın, bir sorunumuz var! FRED -Bu bir grup terapisi mi olacak? SEKRETER -Hayır, değil! Randevularınız farklı saatlerde. FRED -O zaman neden üçümüz de buradayız? VİCENT - Bakın, yani, ben bu randevuyu almak için 13,5 ay bekledim. Bu da 410 gün. 9.840 saat eder ve bu da toplam 590.400 dakika eder. Tatsız bir durum. SEKRETER -Çok uzun bir bekleme listesi var. Kendi Kliniğimi açmayı düşünüyorum. Çünkü insanlar o kadar…( eliyle ‘deli’ işareti yapıyor) FRED -Kafası mı karışık yani? SEKRETER -Kesinlikle öyle. Kesinlikle geleceğin mesleği bu.
  • 8. VİCENT - Affederseniz, bir soru sorabilir miyim? SEKRETER -Huhum... VİCENT - Dr. Palomero’nun aynı hastayı iki kere görmediği doğru mu acaba? .​FRED -Yardım sever biri olduğunu söylüyorlar, yani, Rockefeller gibi, hastalarından asla para almazmış. SEKRETER -Üzgünüm, Dr. Palomero’nun hakkında konuşmaya yetkim yok. (bilgisayar bir sorun çıkarıyor ve ses yapıyor) -Ohhh! Olamaz! FRED -Küfredebilirsiniz! Bırakın! Çıksın, gitsin! İçinizde kalmasın! Bastırmayın, çok daha rahatlarsınız! VİCENT - Ahh! Sizde de bu beyefendi ile aynı sendromdan şikayetci misiniz yoksa? SEKRETER -Bende “dokuzdan beşe sendromu” var. Şimdi bekleme odasına geçip bekleyin. (Onlar bekleme odası’ya geçiyorlar) FRED -Frederico, adım Frederico. VİCENT - Vicent. Memnun oldum. FRED -Ben de. VİCENT - Size bir şey soracaktım.Geceleri nasıl oluyor? ​FRED -Geceleri ne? VİCENT - O zaman da küfrediyor musunuz? ​FRED -Hayır, geceleri uyuyorum ve son derece terbiyeliyim. VİCENT - Aslında bu beni ilgilendirmez, ama siz hiç merak etmediniz mi, yani ortalamanız nedir acaba? FRED -Neyin ortalaması soruyorsun? VİCENT - Kaç yaşındasınız? ​FRED -Altmış yaşındayım. VİCENT - Vay! Çok genç duruyorsunuz!
  • 9. FRED -Teşekkür ederim! VİCENT - Bu durum 11 yaşınızdan beri var demiştiniz değil mi? FRED -Evet, ama niye sordunuz anlamadım. VİCENT - Bakalım, 5 dakikada altı atak geçirdiniz, bu da saatte 72 eder. Eğer bunu 16’yla çarparsak, çünkü sekiz saat uykuyu katmıyorum. FRED -Hayır, sekiz saat falan değil. Bana beş saat uyku yetiyor, ben erken kalkarım. VİCENT - Öyleyse toplamı… -Siz günde tam 1.368 küfür ediyorsunuz. -Yaklaşık olarak. FRED -O kadar çok mu? VİCENT - Daha bitmedi. Durun! 1.368 çarpı 365, 499.320 eder. FRED -Bu etkileyici değil mi? VİCENT - Şimdi, tamam. 499.320 çarpı 49, yani, başladığınız yılların toplamı ve onun da sonucu 24.466.680 bütün küfürler ve müstehcen konuşmaların toplamı. FRED -Yaklaşık olarak mı yoksa… VİCENT - Hayır, yaklaşık değil. Bunlar net sonuçlar. FRED -Vay canına! Siz gerçekten tam bir - Puştsunuz! Özür dilerim, affedersiniz! Dahisiniz demek istedim. Müthiş birisiniz yani! VİCENT - Patron, benim açımdan hiç sorun yok. Gerçekten! Çünkü ben sizi çözdüm. FRED -Televizyona devam etmelisiniz.Sizin neden burada olduğunuzu sormaya gerek yok öyle değil mi? (Lily sahneye girdi) VİCENT - İyi günler! LİLY - İyi günler! FRED - İyi günler! LİLY - İyi günler! ( sürekli telefon bakıyor) VİCENT - Siz de mi Dr. Palomero’ya geldiniz? Galiba biraz bekleyeceğiz. Yanında kağıt olsaydı eğer bir el oyun atardık ya. (gülmeye başladı) (Blanca ıslak ellerle tuvaletten çıkıyor, sekreter bilgisayara bakıyor) BLANCA -Şey, affedersiniz. Üzgünüm, kağıt kalmamış ve galiba biri tuvalette sigara içmiş.
  • 10. SEKRETER -Çok Kötü, bu binada sigara içmek yasak! BLANCA -Tamam, ama ben içmedim hanımefendi. Biliyor musunuz? Pasif içiciler için sağlık risklerinin sadece akciğer kanseri değil ayrıca ​sinüzit kanseri, solunum yolu enfeksiyonları ve çok sayıda kalp rahatsızlığı olabiliyor. SEKRETER -Çok korkunç! ( Blancaya kağıt verıyor) BLANCA -Bunu ben mi takacağım? SEKRETER -Şu anda çok işim var! Şu bilgisayar kendi kafasına göre işliyor. Herkese aynı saatte randevu vermiş.Benim hatam değil, o yapmış! Benimle rekabete girdi. ( Maria sahneye girdi) MARİA -İyi günler. Burası Dr.Palomino’nun ofisi mi? SEKRETER -Palomero, hanımefendi. MARİA -Ben ne dedim ki? -Bana mı öyle geliyor yoksa musluk açık mı kalmış? (tuvalete bakmak için çıkıyorlar ve Fred dosyalar bakıyor) FRED -Evet, işte. Sayısal obsesif-Kompulsif bozukluk. ​Arithmomania ​deniyor sizinkine.O kadar uzun zamandır doktora gidiyorum ki, bu hastalıklar konusunda ayrıntılı bilgi topladım artık. VİCENT - Peki o zaman ben neyim? FRED -Siz Aritmomaniacsınız, yani, durmadan kafasında hesap yapan biri. VİCENT - Demek benimkinin adı falan da varmış. FRED -Elbette! (Telefon çalar ve sekreter açmak için gelir) SEKRETER -Alo, Ramiro, randevu sorunumuzu çözmek için bize kakaladığın muhteşem uygulama bir boka yaramıyor. MARİA -Tanrı Affetsin! (teslis yapıyor sürekli) Ama bir şey soracağım, Dr.Palo ya da adı her neyse… geldi mi acaba? SEKRETER -Hayır, henüz gelmedi. Bekleme odasına gidin ve bekleyin. Teşekkür ederim. Hayır, uygulamayı sil dedim! ( Bağrıyor) ( konuşma devam ediyor gibi ama şimdi daha az ses ile) MARİA -Bence bu kadında bu işi yapacak kapasite yok. BLANCA -Evet, çok ters birisi.
  • 11. MARİA -Kalifiye kızlar bile iş bulamazken bu nasıl oluyor? İnsanlar çok acımasız! Ben anlamıyorum bunu! BLANCA -Cep telefonlarından yayılan elektromanyetik dalgaların hepimizi biraz delirttiğini söylüyorlar. (Maria Blanca’nın koluna girdi) ​BLANCA -Tuvalete gitmem lazım! Sistit oldum. ​MARİA -Hemen gidin! Tutarsanız daha kötü olur. (Maria Bekleme odası giriyor) -İyi günler! VİCENT -İyi günler! FRED -İyi günler! VİCENT -Kendinizi tutabilecek misiniz? FRED -Tutuyorum zaten! (Lily hep telefona bakıyor, Maria onunla konuşmak başlıyor) MARİA -Hey! Kızım! Senin de randevun Dr.Palo...Altobonita’yla mı? LİLY -Evet, evet. Palomero. Palomero. MARİA -Haa! Bu adam kaç kişiye birden randevu verdi? FRED -Fahişe! Kaltak! Orospu! Sürtük! MARİA -Tanrım!! Bu ne böyle?? ( Çok sayıda haç çıkarıyor) FRED -Orospu! (kendine vuruyor) Affedersiniz, hanımefendi, lütfen beni bağışlayın! MARİA -Siz kafayı mı yediniz? Buraya sarhoş mu geldiniz? VİCENT -Lütfen kızmayın! Yanlış anlamayın! Bu arkadaşımızın ufak bir sorunu var. Bu kötü ve müstehcen lafları istemeden söylüyor. FRED -Yala benimkini. MARİA -Tanrı aşkına! FRED -Pardon, çok özür dilerim. Affedersiniz! VİCENT -Hayır, Frederico, hayır. Ondan bir kere daha özür dileme artık!
  • 12. Durumu anlamalısınız hanımefendi.Bu adam hasta ve kasıtlı olarak yapmıyor. FRED - Orospu! Büyük orospu! Pis sürtük seni! VİCENT -Tabii, bu çok daha iyi oldu! MARİA -Bu ne rezalet ? Tanrım! VİCENT -Size söyledim, kasıtlı olarak yapmıyor! MARİA -Ben de öyle! VİCENT -Nasıl? MARİA -Ben de bunu istemeden yapıyorum. VİCENT -Cidden mi? Burası tam sirke döndü desenize! (Blanca bekleme odasına giriyor) FRED - Fahişe! BLANCA - Sizi bilemem, ama ben galiba tedirgin olmaya başladım. (Vicente Fred’e yapma diye el işareti yaptı) FRED - Tamam, yeter artık, bu sefer özür dilemiyorum. VİCENT -Aferin sana Frederico! BOB -Bir bu eksikti. MARİA -Ah, işte, doktor geldi! VİCENT -Sizin de mi randenunuz var? BOB -Evet, dört buçuk’ta ama sanırım biraz geç kaldım. VİCENT -Tam 27 dakika 41 saniye kadar geç kaldın dostum. BOB -Kötü mü oldu? VİCENT Hayır, sadece bilginiz için. BOB -Ha! Harika! MARİA Telaş etmeyin kuyruk var. VİCENT -Daha tuhaf yaratıklar gelmesin diye ışığı kapatalım en iyisi. MARİA
  • 13. -Işık mı? Işığı açık bırakıp geldim! Ne aptalım! Ayy Gazı da! VİCENT -Haa! Gaz da mı açık kaldı? MARİA -Sanırım, belki, emin değilim. Tanrı yardımcım olsun, gidiyorum! Bana kadar kaç kişi var? VİCENT -Siz sıraya göre tam beşincisiniz. Beyefendi bende önceydi ve genç hanımefendi de… BLANCA -Ben ikinciyim. Lily -Hayır, ben sizden önce geldim. BLANCA -Yok, öyle değil, ben ikinci geldim ama tuvalete gitmiştim. Lily -Hayır, ben sizden önce geldim BLANCA -Yalan mı söylüyorum? VİCENT -Yalan söylüyorsun! Ben senden önce geldim. Sadece rutin bir kontrol yapmak için aşağıya indim, o nedenle ikinci gelen ben oldum.Bay Frederico’da… FRED -Frederico, o benim. VİCENT -O birinci. İsterseniz hostes söylesin size. MARİA -Hangi hostes? FRED -Sorun çıkmasın,hanımefendi! Siz önce girin. Benim acelem yok. MARİA -Çok naziksiniz! Teşekkür ederim beyefendi. VİCENT -Bakın! Ben size iyi birisi olduğunu söylemiştim. FRED -Al bunu! ( El ile parmak işareti yapıyor) MARİA -Tanrım, sen beni koru! VİCENT -Olsun! Bak, yine de çok iyi bir adam yani. (Bob’a) - Sana ne oldu? Bütün gün orada mı duracaksın öyle? BOB -Sanki beni rahatsız etmek için kasıtlı yapılmış. VİCENT -Ham? BOB -Beni takip ediyorlar. VİCENT -Kim? BOB
  • 14. -Çizgiler! Ben yürürken çizgilere basmam ve burası çizgi dolu. VİCENT -Ahhh… O da senin şey demek ki, ama burada… kaç tane...1,2,3 17 tane var. İstersen kestirmeden gitmenize yardım edeyim! BOB -Harika! (Bob çizgilere dokunmamak için koltukların üstüne çıkıyor, aynı zamanda BLANCA BİR koltuğu temizliyor. Bob komik hareket yaparak oturacağı yere gider) BOB -Pardon! BLANCA -Bu hiç hijyenik değil. VİCENT -Gördünüz mu? Vay! Adım yıldız, gerçek yıldız! Ne oldu? Bir bardak su ister misin şampiyon? BOB -Evet, teşekkürler. Harika olur. (Blanca koltuğu temizlemeye devam ediyor ancak iyi temizleyemediği için sekreterin yanına gidiyor) BLANCA -Tekrar affedersiniz. Acaba sizde bakteri öldürücü var mı?(Sekreter kafası ila hayır işareti yapıyor) Mikrop öldürücü? SEKRETER -Yok. BLANCA -Mantar öldürücü? SEKRETER -Hayır. BLANCA -Alkol? (Sekreter çok isteksiz bir şekilde Blanca’ya alkol verir. Aynı zamanda da Maria çantasında bir şey bulmaya çalışıyor) ​MARİA -Tanrım! Evimin anahtarı kaybolmuş! (Herkes onun anahtarını bulmaya çalışır) VİCENT Ben burada bir şey göremiyorum. Çantanızda olmadığından emin misiniz? ​MARİA -Kesinlikle eminim.Hiç şüphesiz. Burada olmalılar. Almıştım. Şimdi eve giremeyeceğim.Sanki burada bir yerde olmalı.Gelirken aldığıma eminim.(kendi kendine konuşuyor) (Blanca da yerleri alkol ile temizlemeye başlıyor) VİCENT (Blanka’ya bakarak fısıldar) -Manyağı görüyor musunuz? Benim karım da. FRED
  • 15. -Eski karın. VİCENT -Eski...Eski...Aynı böyleydi. Dışarıda yemeğe gittiğimizde bile mutfağı temizlemeye çalışırdı. Ya bu, bu da tatlı yerine sabun yiyor. Yılda kaç sabun bitiriyordu acaba? 175 ya da 215 olabilir. FRED -Bunlara “Temizlik ayini” deniyor. Bilimsel adını bulmaya çalışacağım. VİNCENT -Ambalajlarını saklıyor mu acaba? (Vicent ve Fred kitaplara bakıyorlar. Maria ev anahtarını buluyor) MARİA -Haaa şükürler olsun! Buldum! VİCENT -Neyse, bize de epey arattırdın. MARİA -Ama birisi gaz açıkken zili çalarsa...haaa çok kötü şeyler olabilir. FRED (sinirli şekilde) -Bakın hanımefendi, hepimizi delirtmek üzeresiniz. Gazı kapattığınızı kontrol ettiniz mi etmediniz mi? MARİA -Bir kaç kere. Ben sorumluluk sahibi bir insanım. ​VİCENT -Tam olarak kaç kere? MARİA -Hatırlamıyorum. VİCENT -Ondan fazla mı? MARİA -Çok daha fazla. VİCENT -Kaç kere? Yaklaşık olarak. MARİA -En az otuz beş kere. FRED -O zaman rahat olun,tehlike yok. İnanın bana. *SEKRETER​ ​( çiçekleri sularken onlara bakmadan konuşuyor) SEKRETER​-Evet, pekala, beni dinler misiniz? FRED -Göt orospusu VİCENT -Kızma! Arkadaşım sorunu var da… SEKRETER -Açıklama istedim mi ben? -Burada çalışmaya başladığımdan beri, görürüm, duyarım, susarım.
  • 16. Ben alışkınım. Bana kızmayın. Klinikte bugünkü hatadan dolayı özür dilerim. Randevuları Excel’le ayarlamaya çalışıyordum, ama bize daha yeni teknoloji bir program sattılar.Bu yeni program kafasına göre takılıyor. Excelimde ben ne istersem yapardım. VİCENT -İlerlemeye karşı savaş acıyorum.Bu araba paylaşma saçmalığı yüzünden kazancımız azalıyor. MARİA -Bugünlerde birisiyle normal sohbet etmek imkansız! Herkes telefonuna bakıyor. Hiç anlamıyorum! Ne arıyorlar orada? Ben bunu anlamak istiyorum. SEKRETER -Bazı şeylerden kaçmak için olabilir mi? Dr. Palomero’ya da ulaşamadım. Londra’dan uçuşu Demetrius Kasırgası yüzünden rötar yapmış., MARİA -Demek oradan geliyor! SEKRETER -Elbette, dünya çapında tanınır. Haberlerde Demetrius’un dinmek üzere olduğunu söylediler. MARİA -Şükürler olsun! Çok felaketzede var mıymış? SEKRETER (cevap vermeden) -Bakın, dergiler, kitaplar, hatta oyunlar bile var. *(Bob bütün kitaplar ve dergileri düzeltiyor) ​SEKRETER -Onlarla ne yapıyorsun? BOB -Tarih ve türüne göre sıraya koyuyorum. Magazin,sağlık,psikoloji,arabalar,doğaüstü olaylar. Kötü mu oldu? ​SEKRETER -Hiç birlikte devre mülk almayı düşündünüz mu? İsterseniz ben sizi bilgilendirebilirim. MARİA -Sanki çok gerekli. ​SEKRETER -Arayan o olmalı. Size haber veririm. Neden kendinizi tanıtmıyorsunuz? FRED -Hanımefendi, bu grup terapisi olmayacak, öyle değil mi? ​SEKRETER ​( onlardan kaçıyor ve kapıyı kapatıyor) -Hayır, olmayacak, teşekkür ederim. VİCENT -O kızın gıcık olduğunu düşünen yalnız ben miyim? BLANCA -Çok rahatladım. Tek ben değilmişim. MARİA -Bu bir rezalet. Bize açıklama yapabilirler.
  • 17. VİCENT Hepimizi tek tek görecekse, bütün akşamüstü buradayız. MARİA -Bütün öğleden sonra ve gece! Musluklarım açık kaldığı için su faturası çok fazla gelecek. VİCENT Tutarını hesaplayayım mı? ( Herkes hayır diyor) VİCENT Yaklaşık olarak? ( Herkes hayır dedik diyor) LİLY ( yuksek sesle) -Hayır dedik. (Blanca pencereyi açmaya başlıyor) BLANCA -Açmamın sakıncası var mı? MARİA -Neden açacaksınız? BLANCA -Odada altı kişiyiz. Ortalıkta bu kadar grip, bronşit, farenjit, larenjit varken… Hiç sağlıklı değil. MARİA -Hava sıcak değil. Açmaya gerek yok, sonunda hepimizi hasta edeceksiniz! Yani, bence öyle. VİCENT -Benim için farketmez. BLANCA -Yalnızca iki dakika, sonra kapatırım. FRED Puşt! ​BLANCA -Teşekkür ederim. MARİA -Tanrı affetsin! Bu adam hiç durmuyor. VİCENT -Bir süre dayandı ama. (Herkes kitap okuyor, bir şeyler yapıyor. Bob, çizgilere basmamak için dergileri yere koyarak üstüne basıyor ve her şeyi düzeltmeye çalışıyor, Vicent de ona bakıyor) VİCENT -Sen ne yapıyorsun? -Bir şey mi arıyorsun? BOB -Hayır. Sadece bütüne ahenk getiriyorum. Düzensizlik kimseyi sinir etmiyor mu? MARİA -Beni, bizi salak yerine koymaları sinir ediyor.
  • 18. VİCENT -Burada ne düzensizlik var ki? BOB -Simetrik değil. SİMETRİK! VİCENT -Ahhh, bu kadarına pes. Bu kadar da fazla oldu artık. (Fred’a) - Senin grup terapisiyle ne alıp veremediğin var? FRED -Pek sevmiyorum. Grup terapisini hoşlanmıyorum. Hep bana güldüler ve yaşlandıkça bunu kaldıramıyorum artık . (herkese ona merhametle bakıyor) BLANCA -Ben buraya kimseye güldürmek için gelmedim. BLANCA -Ben de öyle, sizi emin ederim. VİCENT -Gördünüz mu Frederico? Rahatla. ( Lily son heceyi hızlı ve yüksek sesle tekrarlamaya başlıyor) LİLY -Lalalalalalalalalalala BOB -Ben çok grup terapisine katıldım, kimse kimseyle dalga geçmedi. Neden kızın dediğini yapmıyoruz? MARİA -Neyi? BOB -Kendimizi tanıtalım. Hadi! Pekala, kim başlayacak? ( kimse istemiyor) Hadi ama... Tamam, ben başlıyorum. Adım Bob, B-O-B çok simetrik! 29 yaşındayım. Ergenlikten beri OKB’m var. MARİA -Neyin var dedin? VİCENT -OKB. Yani. “Obsesif Kompulsif Bozukluk” LİLY -OKB, OKB VİCENT -Ne yazık ki, hepimizin rahatsızlığı bu. MARİA -Affederseniz, ben de bu rahatsızlıktan yok. Ben kendisi gelemeyen rahatsız bir arkadaşım için reçete almaya geldim. Pardon, pencereyi kapatır mısınız? Hepimiz zatürre olacağız. BLANCA
  • 19. -Yok! Tam tersine,mikroplardan böyle kurtulunur. VİCENT -Bakın, şu anda itibaren, kimse kimsenin sözünü kesmesin, tamam mı? FRED -Bok kafa! VİCENT -Tabi, bay Frederico hariç çünkü onun elinde değil. FRED -Öyle. MARİA Bunun amacı nedir? BOB -Bu şekilde doktor gelmeden havayı yumuşatırız. MARİA Ben istemiyorum. Kimsenin hayatıyla ilgilenmiyorum, benimkiyle ilgilenilmesini de istemiyorum.Ha! Ve eğer bizi devre mülk satmak için oyuna getiriyorlarsa başımız büyük dertte. Kanarya Adaları’ndaki yeğenimi böyle dolandırdılar. (onlardan uzaklaşır ve incil okumaya başlar) VİCENT -Farketmez, bir kişi eksildi. Devam et Bob. BOB -Tamam, benim için en zor olan şey çizgilere basmamak, ayrıca düzen ve simetri konularında takıntılıyım. Ayrıca teknik ressamım. Biraz saçma geliyor ama aynı zamanda annemle yaşıyorum. BLANCA -Bu da mı OKB’den? BOB -Hayır,bu sadece sonuçlarından biri. Bir kadınla en uzun ilişkim... 3 gün sürdü. Tabi, onlar beni anlamıyor ki. BLANCA -Peki...hiç fark ettin mi acaba…”harika” kelimesini çok kullanıyorsun. BOB -Öyle mi? Hayır, hiç sanmıyorum. LİLY -Elbette. Harika! Harika! BOB - Harika! Harika! Emin misiniz? LİLY -Elbette. Harika! Harika! BLANCA -Peki bu da bir OKB mi?
  • 20. BOB - Hayır. Bu söyleyecek bir şey bulamamaktan BLANCA -Şey, bir öneride bulunabilir miyim? Bir keresinde bir psikolog bana şöyle dedi: Seçtiğimiz renklerin genelde ruh halimizi yansıttığını söylemişti. Örneğin depresyondaysanız siyah seçersiniz. Ama iyimser biriyseniz hangi renk seçersiniz? (kimse cevap vermiyor, konu saçma geldi gibi) -Pembe mi? MARİA - Çok aptalca. Bu ne saçmalık? VİCENT - Bunu İncil’de mi okudunuz? (Maria Vicente kötü bir bakış atar ve dua etmeye devam eder) BOB Buldum, benim rengim yeşil. BLANCA -Humm Yeşil! Harika! Neden? LİLY - Ondan etkilendim. BLANCA -Neden? LİLY - Ondan etkilendin. BLANCA -Neden? BOB Çünkü gökkuşağının ortasındaki renktir. Bir tarafta kırmızı,turuncu ve sarı var. Diğer tarafta mavi, lacivert, mor var. Tam ortada ne var? BLANCA -Yeşil. MARİA -Sizce bu aptalca değil mi? Açıklasanıza. VİCENT -Neyi açıklamamızı istiyorsunuz hanımefendi? .​MARİA -Mesela, hayatın anlamını! Neden doğduğumuz yerde doğarız? Seçiyor muyuz yoksa hergele mi? Bende bunu hiç anlamiyorum işte. LİLY -”RASTGELE” rastgele.
  • 21. .​MARİA -Ben ne dedin? VİCENT -Her konuştuğunuzu görünmez arkadaşınıza sorun. MARİA -Hangi görünmez arkadaş? Ben yalnızca sadece Tanrı’yla konuşurum. VİCENT -Doğru. Görünmez Tanrı. ( Gülmek başlıyor) .​MARİA -Ben gidiyorum. -Siz çok saygısız bir adamsınız. Bu ülkede saygı kalmadı artık. -Terbiye kalmamış. (Kapı açmak ister ama kilitlidir. İncil ile kapıya vurur ve açmak çalışır ama açmıyor) -Şimdi hatırladım. Marul kurutucu almam lazım, çalışanından. VİCENT -Ucuzcu yerden almayın sakın. .​MARİA -Nereden alayım peki? FRED -Nalbur dükkanında olabilir mesela. .​BLANCA -Sakin olun Ana Maria, sana takılıyorlar. (Maria dokunacak gibi yapar ama tekrar elini yıkamamak için dokunmaz) .​MARİA -Ben sakinim. Neden bahsettiğini bilmiyorum. Neden öyle dedin? Cevap ver. (Bağrıyor) VİCENT -O zaman rahat olun hanımefendi. Tamam, devam edelim. Sıradaki kim? (hiç kimse bir şey söylemez) FRED -Tamam. Benim adım Frederico. 60 yaşındayım. Tourette Sendromu'ndan muzdaribim. Ve bu OKB'nin kesin bir tedavisi yoktur, sadece umarım bu Doktor beni “sik” Neyse, saldırılarımı bir dereceye kadar azaltabilirse. Hepsi bu. -Ben hep avukat olmak istedim. Ama bu semptomlarla mahkemede kriz gelse yargıcın suratını bir düşünün. (Vicente gülmek başlıyor) VİCENT -Sayın yargıç. Affınıza sığınarak ama…(Vicente müstehcen jest yapıyor) (komik bir şekilde gülmeye başlar, ama kimse komik değil diye gülmez. Ona bakarlar) -Pardon. Özür dilerim ama, tam bir şaklabanımdır. Şaka yapmayı seviyorum, kendimi tutamadım. Elimde değil. Beni tanıyacaksınız. FRED -Ben de İspanya’da. Kendimi evden yapabileceğim bir işe adadım. Kuş satmaya başladım. (Vicent’in papağanları orospu, orospu derler) FRED
  • 22. -Sattığım tüm papağanlar iade edildi. Çok terbiyesiz olduklarını söylediler. Ne yapabilirdim? Zavallılara evde bakmak zorunda kaldım. BOB -Siz evli değil misiniz? FRED -Hayır. Bir keresinde yaklaşmıştım...Bir kere… Esmeralda. Ama sanırım rahibe “evet” yerine uygunsuz bir şey dememden korktu. VİCENT -Mantıklı.Zavallı kız. FRED -Zavallı ben. BOB -Frederico, senin rengi hangisi? MARİA -Tabii ya! Renk! (Gülüyor) Sakın unutma, çok önemli bir şey! VİCENT -Sen karışma. Siz duanıza bakın, bizim için de dua edersiniz değil mi? MARİA -Öyle yapıyorum zaten. FRED -Benim rengim: Umut. LİLY -Nasıl bir renk o? BOB Bu bir şarkı değil mi? VİCENT -Evet, ama bir renk de olabilir. Frederico Şiirsel anlatım kullanıyor işte. LİLY -Nasıl bir renk o? FRED -O benim hayatımdaki tek renkti. Esmeralda. Ama onu kaybettim. MARİA (üzüldü) -Neşelen. Umur hiç tükenmez. LİLY “UMUT”, “UMUT”. MARİA -Ben ne dedim? FRED -Tamam, Vicent, sıra sende. VİCENT -Ben taksi şöförüyüm, 37 yaşındayım ve rengim kırmızı beyaz. MARİA -Bu tek bir renk değil, iki renk. VİCENT -Bak, Hanımefendi. Atleti’den uzak dur. Atleti’ye sakın bulaşma.(sinirli) Çünkü o zaman...o zaman… gözüm kararır tamım mı?
  • 23. Sanırım siz fark etmişsinizdir. Benim sorunum ahhh her şeyi hesaplıyorum… Yani, her şeyi hesaplamayı çok ama çok seviyorum ben. FRED -Ama senin kusurun, kusur denebilirse,seni çok zeki biri yapıyor. BOB Dur, dur, dur biraz... 25 yılda kaç gün var? Söyle bakalım! VİCENT -9.131, artık yılları sayarsak. BOB Ama bu “hari…” kendine tutuyor harika söylememek için” çok iyi. BLANCA -Peki, kaç dakika? VİCENT -13.148.640 FRED -Haa! Gördünüz mu? Bir saniye bile düşünmedi. Dediğim gibi, o gerçek bir dahi. MARİA -Kontrol etmeliyiz. Bizimle dalga geçmediğini nereden bileceğiz? VİCENT -Kontrol et o zaman. MARİA -Haaa şimdi olmaz, yanımda hesap makinesi yok. LİLY -Bende var. VİCENT -Bir konu daha var. Karım. Ahhh Eski… LİLY -Bende var VİCENT -Eski karım…bende biriktirme hastalığı olduğunu söylüyor. MARİA -Senin eşin, zavallı kadıncağız. Sana katlanabildiyse cennette yeri hazır olmalı. VİCENT -Teşekkürler! Çok tatlısınız ahh! FRED -Bunu konuda bir şey duymuştum. Ne biriktiriyorsun? VİCENT
  • 24. -Çeşitli şeyler. -Neyin ne zaman lazım olacağı belli olmaz. -Ev eşyası parçaları, plastik torbalar, bilgisayarlar, bisikletler, tombala kartları... FRED -tombala kartları mı? VİCENT -Piyango biletleri de var. FRED -Piyango biletleri mi dediniz? VİCENT -Evet...Bazılarında muhteşem sayılar oluyor. Benim için bir hobiydi. Ama karım için.. FRED -Tam bir cehennem. VİCENT -O kadar tuhaf mı? FRED -Hayır, seni yargılamıyorum. Hayır! Affedersin. Hepimiz benzer durumdayız. VİCENT -Hadi bakalım, kaçamazsın Pamuk Prenses. Sıra sende. BLANCA Benim adım Blanca, laboratuvar teknisyeniyim ve...25 yaşındayım… Otuz...Otuz beş… Benim OKB’em mikroplar, bakteriler, mantarlar, akarlar ve virüslerin beni panik etmesinden kaynaklanıyor. Bu tür her şeyin. Ezelden beri. Endişelenmekte haksız mıyım? Çok fazla dışa vurduğumu söylüyorlar ama söylenenleri duyup yazılanları okuyunca… ve benim rengim beyaz. Bu sadece bir tesadüf. (bir doktor eldiven çantadan çıkarıyor ve giyiniyor) Bazen temizlik yapmak o kadar çok zamanımı alıyor ki. Hayatım yaşamaya vaktim kalmıyor. Çok zor oluyor. İçim rahatladı. Maskekleri çıkarmak çok iyi geldi. VİCENT -Sorununnu anlamadık mı sanıyorsun? BLANCA Etrafımdaki çok az kişi biliyor. İçimizi döküyoruz değil mi? Kendimi her şeyden soyutladım. VİCENT -Nasıl hissettiğini anlıyorum. BOB -Ben de. LİLY -Ben de. VİCENT -Bahse girerim koltuktaki hanımefendi de. (Maria işaret eder) LİLY -Ben de.
  • 25. MARİA -Koltuktaki hanımefendi ağzı var. LİLY -varvarvarvarvarvarvarvarvarvar BLANCA Tatlım, bence şimdi sıra sende. LİLY -Yok, yok, sıradaki ben değilim. BLANCA Evet, sensin. LİLY -Yok, yok, sıradaki ben değilim. BLANCA Evet, sensin. Sensin. Sen yaparsın! Egzersiz gibi düşün. BOB Bunu doktorun önünde de yapmak zorundayız. LİLY -Nefes alamıyorum. BLANCA Tamam, iyi, ben de pencereyi açayım. LİLY -Nefes alamıyorum. MARİA Pencereye taktın kafayı! BOB Tamam, sakin ol. Otur. Nefes al! Sakin! LİLY -Adım, Lily. Lilyana’dan ve kafamda bir şey oluyor. Beni her şeyi tekrarlamaya zorluyor. BOB Ama tam olarak nasıl bir şey? LİLY -Adım, Lily. Lilyana’dan ve kafamda bir şey oluyor. Beni her şeyi tekrarlamaya zorluyor. BOB -Doğru demek ki. VİCENT Vay! Sırrı çözüldü. Al işte, bir tane daha! BLANCA Bu her zaman oluyor mu? LİLY -Her zaman. Her zaman. Hemen her zaman. MARİA -Eğer öyleyse evdekilerde durumdan memnudur. LİLY -Her zaman. Her zaman. Hemen her zaman. VİCENT Hanımefendi, dalga geçmek yok dedik.
  • 26. MARİA -O zaman sen de geçme! LİLY -Bazen de, söylenenlerin son hecelerini tekrar ediyorum. VİCENT Peki, hep böyle miydin? LİLY -Yine mi? Her zaman. Her zaman. Hemen her zaman. VİCENT Ne zamandan beri, demek istedim. LİLY -Yine mi? Her zaman. Her zaman. “Hemen her zaman. Bazen de, söylenenlerin son hecelerini tekrar ediyorum”. -Hayır, babam öldüğünden beri. BOB -Tekrar etmesen ne olur peki? LİLY -Hayır, babam öldüğünden beri. (gülmek başlıyor) -Ben Ölmekten korkuyorum. -Ben Ölmekten korkuyorum. BOB -Bence bu hari...fevkalade. Her şey tekrar etmek simetrinin doruk noktasıdır. ,​LİLY -Haaa teşekkür ederim, bu bana cesaret verdi. -Haaa teşekkür ederim, bu bana cesaret verdi. BLANCA Peki ya, senin rengin ne? LİLY -Gri, gri. Bana şans getireceğini düşündüm. BLANCA Ya, öyle mi? Neden? LİLY -Gri, gri. Bana şans getireceğini düşündüm. BLANCA Ya, öyle mi? Neden? Neden? Neden? LİLY -”Gris, gris”.Afrika’da bir çeşit nazarlıktı. Bilmiyor muydunuz? BLANCA Hayır, ben bilmiyordum. LİLY -”Gris, gris”.Afrika’da bir çeşit nazarlıktı.
  • 27. Bilmiyor muydunuz? BLANCA Hayır, ben bilmiyordum. MARİA -Olumsuz olmak istemem ama telefon sorunun da var. Tek diyeceğim bu. LİLY Sizde de disleksi var. MARİA -Ne? LİLY Sizde de disleksi var. Priz var mı? Priz var mı? *(Maria ​ haç çıkarıyor) VİCENT Hanımefendi, havayı örmeyi kesebilir misiniz artık? Sıra sende çünkü. Hazır mısın sen? MARİA -Seni baş belası. Arkadaşım gelmediği için burada olduğumu söyledim ya. VİCENT Sanırım arkadaşını tanıyorum zaten. İki su damlası kadar birbirinize benziyorsunuz. MARİA -Su! Ama tanrım! Gitmek zorundayım. BLANCA -Hayır! Korkma! Sakın, korkmayın! Bunu hepimiz yaptık! MARİA -Peki, biraz daha duracağım. (yukarıya bakıyor ve dua ediyor, herkeste yukarıya bakıyor) “Bakire Meryem. Tüm günahlardan arınmış. En şefkatli anamız! Bütün hristiyanları kudretli yardımcısı. Sen bana güç ver. VİCENT Bakın! Görünmez arkadaşıyla konuşuyor işte. (komik gülüyor) MARİA -Beni çok ciddi biri sanıyorsunuz ama aslında çok modernimdir. Hatta Beatles konserine bile gitmiştim. Ama şimdi asıl mesele bu değil ha. İncil’imle daha güvende hissediyorum. Kimse ile alay etmeyeceğiz demiştik. VİCENT Merak etme. Kimsenin gülmesine izin vermeyeceğim. MARİA -Ben senden bahsediyorum. Adım Ana Maria Virginia Galindo de La Mata ve yaşım… Neyse...Yaşım yok… Yay burcuyum, önemli olmayabilir ama bu da bir bilgi. Rengim de mavi, ama sıradan bir mavi değil, yoğun vir mavi öyle bir mavi ki gökyüzü bir mavi. Doğru mu tarif ediyorum, bilmiyorum. ( devam etmek istemiyor gibi herkes ona bekliyor) Buradayım çünkü her şeyi kontrol etme saplantısı yüzünden geldim. Ve tekrar, tekrar, tekrar, tekrar ve defalarca…
  • 28. Ahhh! Ama Tanrım! Anahtarlarımı kaybettim. Evden her çıkışımda her şeyi defalarca kontrol etmem gerekiyor. Gazı kapattım mı, ışığı söndürdüm mü, musluğu, kurabiye kavanozunu kapattım mı? İşte buradalar, şükürler olsun! FRED Kompulsif kontrol, tam bir klasik. MARİA -Klasik mi dediniz? FRED Tedavisinin mümkün olduğunu okudum. MARİA -Umarım gerçekten tedavisi vardır. Çünkü aynı bu bu kızın dediği gibi, benim de hayatım kalmadı. -Arkadaşlarım beni artık kahve içmeye davet etmiyorlar, çünkü hep geç kalıyorum. VİCENT İçini döktün işte. Sudan sebepleri büyütüyorsun. MARİA -Sudan bahsetmeyi keser misin? Şimdi eve koşup musluğu kontrol etmek istiyorum. VİCENT Tuvaletinkini mi? MARİA -Birisi şunu susturabilir mi? Durmadın konuşuyor! BLANCA -Peki, bu şey… (haç çıkarmak işareti) Bu da mı bir OKB? MARİA -Bİlmem! Olabilir! Bu hiç düşünmedim. Ama bakın, yapıyorum. Ve kendimi tutamıyorum. BLANCA -Şey...Pekala...Diyorlar ki, beynimiz bir bilgisayar gibiymiş ve eğer yanlış veriler yüklersek yeniden programlanması gerekiyormuş. MARİA -Ben de bunu için geldim. Beni yeniden pragramlasınlar diye. Deli olduğumu düşünüyor olmalısınız. VİCENT -Hayır, canım! Eğer öyle olsaydı hepimiz kafayı üşütmüşüz demekti. FRED -Bir sorunumuz olması bizim deli olduğu göstermez. Sıkıntı yapmayın. MARİA -Ama bitmedi dahası var. Ben aynı zamanda… garip şeyler de düşünüyorum. (korkunç ses başla)
  • 29. VİCENT -Bundan korkmalı mıyız? MARİA -Kafamdan tuhaf düşünceler geçiyor. Hep aynı şeyler.( Garip ve havaya bakıyor, psikopata gibi) Hep aynı şeyler. BLANCA -Açın! Kalbinizi açın! MARİA ( korkuyor gibi) -Hayır, sadece doktora anlatsam daha iyi olur. Belki de siz bunları duymaya dayanamazsınız. ( herkes korkarak bakıyor ve o su almaya gidiyor) -Ama eğer çok istiyorsanız… anlatarım. Takitçiyim. Gördüğüm her şeyden etkilenirim. Eğer televizyonda, Murcia’da bir adamın televizyonun sesi çok yüksek diye komşusu tarafından öldürdü duyarsam, birdenbire bunu benim de yapabileceğimi düşünürüm. VİCENT -Daha önce fazla konuşup size rahatsız ettiğim için beni bağışlayın, çünkü ben şakacı bir adamı yakında beni tanırsınız zaten. BOB -Ama benim de bu tür düşünceleri bir dönem oldu desem? MARİA -Buna cevap vermek zorunda mıyım? BOB -Hayır, bunlar sadece düşünceleri oldu demek istedim. Eminim karıncayı bile incitmezsiniz. MARİA -Aynı fikirde değilim. Bazen çok ama çok kötü olabileceğimi düşünüyorum. Sanki içimde başka biri varmış gibi, yada iki kişi, yada üç. BLANCA -Haa, evet, ben de aynen öyle hissediyorum. Ben kendimi sorunumun farkındayım ama yine de içimdeki yaşayan diğer Blanca var ve bütün saçmalıkları bana o yaptırıyor sanki. BOB -Hayır, düşünmekle yapmak aynı şey değil ki. OKB kesinlikle delilik değildir. LİLY -Hayır,değil. Aynı fikirdeyim. BOB -Sadece ufak bir problem. LİLY -Hayır,değil. Aynı fikirdeyim. BOB -Suçlu hissediyor musunuz? BOB -Duygularımız var mı? -Yaptıklarımızı farkında mıyız? LİLY
  • 30. -Evet. BOB -Deli miyiz biz? LİLY -Evet. Yani, hayır. BLANCA -Aklı başında insanlar bizi anlamakta zorluk çekiyor, ama birçoğu bizden beter durumda olduklarının farkında değil. LİLY Yani, hayır. BLANCA -Değil mi? LİLY Yani, evet. BLANCA -Mesela girişteki kız. VİCENT -Aptal mısın? LİLY Yani, evet. Ukala herif, bırak dalga geçmeyi. Ukala herif, bırak dalga geçmeyi. VİCENT (gülerek) -Çok kolaydı. Üzgünüm tamam mı? -Çok kolaydı. Üzgünüm tamam mı?Bana geçti şimdi (komik gülüyor) Ben hep böyle şaka yapıyorum...sizde gülüyorsunuz artık… İnsaları gülmekten kırıp geçiririm işte... (*Maria sahte gülüş yapıyor, komik değil diye) SEKRETER -Tak tak. Girebilir miyim? Doktor adına size çok teşekkür ediyorum. Doktor sabrınızla gurur duyacak. FRED Bu iş komik olmaktan çıktı. SEKRETER -kızmayın! Ama ona hala ulaşamadım. FRED Bin oporospunun çocuğu. SEKRETER -Bunu duyumamış olayım. Sivil Havacılık Kurumu’yla konuştum ve çok kibar, çok nazik bir sekreter uçağın kalktığını söyledi, doktor da büyük ihtimalle içinde olmalı. BLANCA Ne demek “buyuk ihtimalle”? MARİA (YERDEN ÇIKIYOR) Ben bir yıldır bunu bekliyorum. Açıklar mısınız?
  • 31. SEKRETER -Doktor bugün hepinizi görmek için elinden her şey yapacak. İnanın bana. Ama biraz geç olacak. MARİA -Ben gidiyorum. BLANCA Ben de. LİLY Ben böyle saçmalık görmedim. Ben böyle saçmalık görmedim. SEKRETER -Böyle yapmayın! Olur mu böyle şeyler canım? (onlar çıkıyor sekreter arkasında gidiyor) VİCENT -Siz ne yapacaksınız? FRED -Beni hiç acelem yok. BOB -Ben de kalıyorum. VİCENT -Bir şeyler düşünmeliyiz çünkü kızlar gidiyor. FRED -Şu grup terapisinde başka ne yapıyor acaba? SEKRETER -Doktor bu tersliğe hepinizden çok üzüldü. MARİA -Terslik mi? Rezillik bu! Hoşça kalın ve iyi günler! Eğer şansım yaver giderse açık nalbur dükkanı bulabilirim. SEKRETER -Eğer giderseniz, randevu için en az bir sene beklemek zorunda kalırsınız. BLANCA -Sizi Psikologolar Derneği’ne şikayet edeceğim. SEKRETER -Kendinizi ayrıcalıklı mı sanıyorsunuz? Doktor gelecek hafta Vancouver’a ve Los Angeles’a sonra da Alaska’ya, Çin’e ve Hawaii’ye. Doktoru görebilmek için sabırsızca bekleyen önemli hastalar var. MARİA -Gidiyorum dedim ve gideceğim. LİLY -Ben de. Ben de. (Bob koşarak kızlar duruyor) BOB -Kızlar, durun! Hepimiz buradayız ve iyi anlaşıyoruz. Aklıma bir fikir geldi. ​BLANCA -Nasıl bir fikir? BOB -Gel benimle, anlatarım. ( bekleme odası dönüyorlar) Neden doktorun bu grup olduğunu düşünümüyoruz?
  • 32. Çünkü bay Palomero’nun gelip gelmeyeceği belli değil. Bir keresinde bir terapiye katılmıştım ve harika bir alıştırma yapmıştık. Grubumuzu her birimize üç dakika odaklanacak. ​BLANCA -Umarım dokunmak yoktur. BOB -Amacımız sorunu çözmek. MARİA -Yıllardır var olan sorunlarımızı, üç dakikada nasıl çözeceksin acaba? Kusura bakma, ama bence bu çok saçma. LİLY -mamamamamamama FRED -Bok, çöplük! Pislik! Kaka! (Maria haç çıkarıyor) VİCENT -Yaşasın! Güzel bir zincir oldu. MARİA -Aman Tanrım! Geceleri kütük gibi uyuyor olmalısın. BOB -Bu sorunlarımızdan ötürü birbirimize saygı gözteremezsek normal insaların bize katlanmasını bekleyemeyiz. SEKRETER -Ben bir tek bir şey söyleyeceğim, çocuk haklı ve kesinlikle doğru yolda. Söz veriyorum, doktora bunu söylemeyeceğim. BOB -Teşekkür ederiz. FRED -Şimdi açıklığa kavuşturalım. Yani diyorsun ki, hepimiz OKB’mizle diğerlerini önünde yüzleşmeliyiz. Öyle mi? BOB -Aynen. Kaybedecek bir şeyimiz yok, değil mi? FRED -Tamam, o zaman ben başlıyorum, laboratuvar kobayı gibi .İtirazı olan yoksa tabii. MARİA -Ben de ikinci olurum. VİCENT -Neden? Çok saçma bulmamış mıydın? LİLY -Dındındındındındındındındındın MARİA -Başladık,o zaman bitirelim. FRED -Peki, şimdi ne yapmam gerekiyor? BOB
  • 33. -Üç dakika boyunca hakaret etmek, hareket çekmek yok. Küfretmeden müstehcen laflar söylemeden duracaksınız. FRED -Kulağa zor geliyor. Hiç kolay değil. Birisi zaman tutsun. VİCENT -Siz onu hiç merak etmeyin! İki kronometre de hazır. FRED -Güzel. VİNCENT -Ve başla! FRED (çok zorlanıyor, söylememek için) -Hareket eden her şey sıçayım! Haaa MARİA -Harika bir başlangıç. FRED (çok zorlanıyor, söylememek için) -Afedersiniz, baskından oldu. BOB ( Frederico masaj yapıyor ve onu rahatlıyor) Hadi Frederico, yanındayız, yalnız değilsin. FRED (çok zorlanıyor, söylememek için) -Pipi! Çük! Belki de benden başlamak hataydı. Yani, şey… Kaltak! Pislik! Pipi! Penis! VİNCENT -Yok,yok,hayır! O iyi gidiyor. Kötü şeyleri süzgeçten geçiriyor. Dili yumuşadı sanki, değil mi? LİLY -Evet, evet. FRED -Ayaklı Kurtaj! VİNCENT -Tamam geri alıyorum. MARİA -Tanrım! Ne süzgeç ama! VİNCENT -Böyle oluyor işte. Ben ne kadar gergin olursam kriz o kadar kötü oluyor. Ancak ayaklarımı tuzlu suya sokunca rahatlıyorum. MARİA -Ama dikkat et, ben hep ayaklarımdan üşütürüm mesela! LİLY -lalalalalalalalalalalalalalala MARİA -Kendimi yankı odasında gibi hissediyorum. Her söyledim eco yapıp çoğalıyor. FRED -Ne kadar sürem kaldı? VİCENT -1,37 dakika.
  • 34. BLANCA -Pencereyi açmamın mahsuru var mı? FRED -Bence bacaklarını aç! BLANCA -İyi, ilerleme kaydediyorsun! MARİA -Birisi bizi görse... VİCENT -Olumsuzluk yaratma lütfen! FRED -kaka, kıç ,osuruk, sidik.. MARİA -Adam bütün eş anlamlılar sözlüğünü sayıyor. BOB -Frederico, odaklanalım, olur mu? FRED -Pekala, tamam… Çipura! LİLY -Çok iyi, bu bir küfür değil, bir balık! MARİA -O da başladı şimdi. LİLY -Çok iyi, bu bir küfür değil, bir balık! VİCENT -15 saniye. MARİA Hala mı? Ne zaman bitecek bu şey? FRED -Sürtük! MARİA Son rötuşları atıyor. FRED -Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun! Orta parmak! VİCENT -Süre doldu. FRED​ (mutsuz) -Ben ümitsiz vakayım, bir felaketim. BOB Hayır, Frederico, sonucular o kadar kaba değildi. LİLY -Bence gelişme var. -Bence gelişme var. BLANCA -Düşünüyordum da… sakın yanlış anlama bay Frederico, ama aklıma ne geldi biliyor musunuz? Haaa Acaba şeytan’daki kızda teşhis edilmemiş Tourret sendromu mu vardı? Olabilir mi acaba?
  • 35. MARİA Olabilir mi? VİCENT -Olur mu? FRED -Evet, olabilir. VİCENT -Ana Maria. BOB Sıra sizde. MARİA Bakire Meryem, dertlerimi biliyorsun. Onları sana teslim ediyorum. Sıkıntılarıma derman ol ve içimi ferahlat. Tamam. Evet, ne yapmam gerekiyor? BOB Üç dakika hiçbir şeyi kontrol etmeyeceksin. LİLY Haç çıkarmak da yok, tamam mı? Haç çıkarmak da yok, tamam mı? VİCENT -Aynen. Havayı örmek yok. MARİA Hepsi bu kadar mı? VİCENT -Evet...Ama ev anahtaların yanında mı, değil mi? MARİA -Onları tabii ki yanımda. FRED -Emin misin?? MARİA -Yüzde yüz eminim. LİLY -Emin misin?? Emin misin?? BLANCA -Kontrol ettiniz mi? MARİA -Evet defalarca. BOB -Bazen hafızamız bize çok kötü oyun oynayabilir… VİCENT -Bazen de yanlış anahtarlığı alırız… LİLY -Oluyor böyle şeyler...-Oluyor böyle şeyler… VİCENT -Eğer bir hata yaptıysan bakalım eve nasıl gireceksin? BOB
  • 36. -Peki, gazı nasıl kontrol ediyorsun? BLANCA -Ya elektrik? VİCENT -Ya da suyu? FRED -Ya da kurabiye kavanozunu? LİLY -Kurabiye kavanozlarını…. -Kurabiye kavanozlarını…. (Vicent kötü insanlar gibi gülüyor) MARİA -Yanımdalar!!! Aldım, aldım, aldım… Anahtarlar yok! Burada değiller. Yok! Yok! Yok! Kim aldı? Kasıtlı yaptınız! Hiç komik değil. Kim aldı anahtarlarımı? BLANCA -Sakin ol! Ana Maria,çantan hep sendeydi. VİCENT -Daha önce tuvaletteyken tuvaletin içinde anahtarlar vardı, yanlışlıkla sifonu çektim. MARİA -Benim anahtarlarım mıydı?? Eğer benim anahtalarımsa ben çök çök kötü bir insan olabilirim. (çantada anahtar aramak devam ediyor) LİLY -Siz kadınlar tuvaletinde ne işin vardı? VİCENT -Şaka yapıyordum, canım. BLANCA -Anahtarlar bir yer gitmedi. LİLY -Siz kadınlar tuvaletinde ne işin vardı? VİCENT -Şaka yapıyordum,dedim ya! BLANCA -Ana Maria Lütfen! Sakin olun! ( Blanca Ana Maria eldivensiz dokunuyor) FRED -Galiba panik oldu. BLANCA ( çok korkuyor ve yardım etmek istiyor) -Galiba Kataleptik kriz geçiriyor. LİLY -Ana Maria! Ana Maria! Ana Maria! Ana Maria! Ana Maria!Ana Maria! BLANCA - Lütfen! Sakin ol! Seni duyabiliyor. FRED -Su getirin, çabuk. Kemerini gevşetin. Derin nefes al….Taşak! Pardon!
  • 37. BLANCA - Kemeri yok! FRED -Pencereyi açın! Taşaklar! Affedersiniz! BLANCA - Gerçekten açabilir miyim? FRED -Açabilirsin! VİCENT -Kendimize terapi uygulamaya kalkarsak olacağı böyle olur işte! (endişeli) MARİA -Buradalar! ( anahtarlar buldu ve sakinleşti) FRED -Gördünüz mu? Şimdi daha iyi hissediyorsun değil mi? MARİA -Başıma daha önce de gelmişti. İlk defa değil. ( Su alıyor ve içiyor) VİCENT -Ama bence çok iyi başa çıktın. Gerçek bir şampiyon gibi dayandınız! MARİA -Teşekkür ederim, canım! Bir an öleceğim sandım.Bir düşünsenize! FRED -Spazmofili. Ciddi bir şey değil. MARİA -Tanrım! Her şeyin de adını biliyorsun! Biri bana açıklasın! BOB -Lily, sıra sende. Lily, bu sadece bir denemeye yapıyoruz. LİLY -Deneme, deneme. BOB -Hayır, henüz değil! Şunu bir kere söyle: Civciv LİLY -Civciv ​BOB -Çok iyi. ​VİCENT -kuskus LİLY -Civciv ​VİCENT -Hayır, kuskus LİLY -kuskus,kuskus
  • 38. MARİA Kara kara LİLY -kara kara MARİA -Mukkemel! Berber. BLANCA -Tenten LİLY -kara kara, berber… ​FRED -Şıllık! (Kendini yüzüne vuruyor) LİLY -berber, tenten, tenten, şıllık… ​VİCENT -Ya! Bırakın da kız bir nefes alsın, canım! Tamtam. LİLY -Şıllık? -Ya! Bırakın da kız bir nefes alsın, canım! -Ya! Bırakın da kız bir nefes alsın, canım! Tamtam. BOB -İşe yaramıyor. LİLY -Hayır, işe yaramıyor. Hayır, işe yaramıyor. Tamtam. BOB -Tekrarlamamaya çalısıyor musun? LİLY -Sen ne yaptığını sanıyorsun, Bob? MARİA -Zavallı kız! LİLY -Sen ne yaptığını sanıyorsun, Bob? (Mutsuz) BOB -Özür dilerim! Sana daha kolay bir şey bulmalıyız. LİLY -ızızızızızızızızızız (ağlamak başlıyor ve kaçıyor) BLANCA -Hayır, endişelenme. Ağlamak dışa vurmana yardımcı olur. Biz yanındayız. BOB -Lily, üstesinden geleceksin! Er ya da geç, ama üstesinden geleceksin. MARİA -Yazık! Zavallı kız! LİLY ( duygusal müzik) -Teşekkür ederim, gerçekten. Bana bu kadar ilgi göstermenizden duygulaniyorum, ama benim sorunumun çözümü yok. Aslında hiçbirimiz iyi yapamadık. (gülüyor) Ama gruba destek vermeye devam edeceğim, sizin de aynı şekilde…
  • 39. düşündüğünüze eminim. *(herkes işe aradı gibi bakmak başlıyor) Sonunda yalnız bir kişi için bile işe yararsa buna değer, çünkü her şeyden önce birine kişisel mücadelesinde yardım ettiğim için kendimle gurur duyuyorum. Bu sadece o kişiye güven kazandırımaz. Ayrıca bence bütün gruba umut verir. Yazın kış kıyafetlerini özlüyorum ve kış gelince de yaz giysileri. Söyledim mi? Ben vücut direnci ve hızlandırılmış salsa öğretmeniyim. Derslerim hep dolu.OKB’nin avantajları da var. Hareketleri o kadar çok ediyorlar ki, terden sırılsıklam oluyorlar. Çömelme hareketim çok iyidir. Bekleme listesi var. (Ağlamak başlayacak gibi) -Teşekkür ederim, gerçekten. Bana bu kadar ilgi göstermenizden duygulaniyorum, ama benim sorunumun çözümü yok…(devam ediyor ve aynı zamanda başkalarr konuşuyor) VİCENT -Dikkat! İkinci tur LİLY Aslında hiçbirimiz iyi yapamadık. (gülüyor) Ama gruba destek vermeye devam edeceğim, sizin de aynı şekilde… düşündüğünüze eminim. BLANCA -Tekrarlaması beni rahatsız etmiyor. (Vicent onu taklit etmek başlıyor) LİLY Sonunda yalnız bir kişi için bile işe yararsa buna değer, çünkü her şeyden önce birine kişisel mücadelesinde yardım ettiğim için kendimle gurur duyuyorum. Bu sadece o kişiye güven kazandırımaz. BOB -Saygın olun biraz! Dalga geçmek yok dedik. LİLY Ayrıca bence bütün gruba umut verir. Yazın kış kıyafetlerini özlüyorum ve kış gelince de yaz giysileri. Söyledim mi? Ben vücut direnci ve hızlandırılmış salsa öğretmeniyim. MARİA -Devam et tatlım, ben dinliyorum. Derslerim hep dolu.OKB’nin avantajları da var. Hareketleri o kadar çok ediyorlar ki, terden sırılsıklam oluyorlar. *Çömelme hareketim çok iyidir. Bekleme listesi var. (herkes mutsuz ve beraber söylüyor son cümle söylüyor) PERDE 2 FRED -Tamam, Blanca, sıra sende. BLANCA -Ben ne yapacağım? VİCENT -Sen ellerini bu çöp içine sokacaksınız. BLANCA -İyi bir fikir değil.
  • 40. BOB -İyi bir fikir, eldivensiz, maskesiz dokun şuna. Hadi çıplak elerle MARİA -Ama o kadar kirli değil. BOB -İndir bakalım! İşte yapıyor. VİCENT -İndir, indir! Aşağı! Aşığı! BLANCA -Temiz değil, bu çok pis, o kadar korkunç görünümüyor, ama üzgünüm, yapamam! Bakteriler çıplak gözle görülmez ama çok zarar verebilirler çünkü her yerdeler. (Vicent Blanca’nın eller alıyor ve dokunmaya zorlanıyor) VİCENT -Yeter! Hadi! Dokun bakalım, dokun! Hadi! BLANCA -Şigelloz, staphylococcus, serratia marcescens, ünlü salmonella. Devam edeyim mi? LİLY -Etme! Etme! BLANCA -Hayır!!! VİCENT -İşte bu! Hadi, hadi. Topla kızın, kendini topla! BLANCA -Yapamıyorum! VİCENT -Evet! İşte böyle! (Onun ellerin her yeri suruyor, yerde de suruyor) MARİA Ama burada çok temiz zaten, bu kız hiç anlamıyorum. SEKRETER Elbette temiz! Oradan yemek bile yenir! VİCENT - İşte, çok iyi gidiyorsun! FRED ( parmak gosteriyor) -Harikasınız! LİLY -Harika! Harika! BLANCA - Teşekkür ederim! BOB -Bence de ama ben söylemiyorum. BLANCA - Bir şey de okudum, mikrop dergisine göre, tuvaletlerdeki el kurutma makineleri çevredeki bakteriyel kontaminasyonu 254 % artırıyormuş! Pislik duşu gibiler! Streptococcus, staphylococcus, difteri, uçuk, corynebacterium. (Vicent yüzüne vuruyor) BLANCA
  • 41. - Üzgünüm, devam edemem! MARİA -Devam etme! Tanrım! Bu kız neler biliyor. BLANCA - Bu kadar! Şimdi ne olacak! BOB -Ellerini yıkamadan üç dakika. Yapabilirsin, değil mi? ( Deli gibi tutmak çalışıyor, sonra mendil alıyor temizlemek başlıyor, sonra çantadan bir sabun alıyor ve tuvalette gidiyor) ​BLANCA - Gerçekten özür dilerim, beni biraz bekleyin, bir süre tuvalette kalacağım. MARİA -Tamam, şimdi sen Bob. Bu çizgiler basacaksın! BOB -Tamam, deneyeceğim! (Fred ve Vicent Bob Yardım ediyor sandalyeler çıkarıyor ve açık bir yol onunla yürümek çalışıyorlar) Kızlar hep beraber sandalyeler üstünde taraftar yapıyorlar) FRED -İşte, başlıyoruz! KIZLAR -Bob! Bob! Bob! Bob! Bob! Bob! FRED -Evet! Hadi, Bob! Yapabilirsin! MARİA -Başaracaksın! Hadi! Kahretmesin! Lanet olmasın! BOB -Hayır! Yapamam! VİCENT -Evet! Yaparsın! İteyim mi? BOB -Hayır! LİLY -Benim için yap! Benim için yap! Eğer yaparsan sana şey veririm! Eğer yaparsan sana şey veririm! BOB -Ne vereceksin!? MARİA -Öpücük tabii ki, aptal! Ahhh şu gençler! LİLY -Bir değil, iki öpücük! Bir değil, iki öpücük! BOB O zaman hari… İşte gidiyorum! (onlar ona itiyor ama bir şekilde çiziler basmıyor) VİCENT
  • 42. Çizgilere basmıyor ki. MARİA -Bir fikrim var. Gel buraya, seni yardım edeceğim! (o zor donuyor ve Maria eşarp çıkarıyor ve Bob gözlerin kapatıyor) -Cesaret ol! Tanrı’ya güven! Tanrı sana yol gösterecek emin ol. VİCENT -Evet, gel bakalım! KIZLAR -Bob! Bob! Bob! Bob! Bob! Bob! (Maria kilise şarkı söylemek başlıyor) VİCENT -Çizgilere basmıyor. Saki adam içinde radar takmışlar. BOB Evet, çünkü ben yıllardır çok deneyim kazandım. VİCENT -Hadi! Evet şampiyon! Bakalım! (Bob bir cizgi bastı ve Vicent onun gözlerin açmış) BOB Ahhhh ( ve Bob Vicente kucağına oturuyor) VİCENT -Taksici senden bu gezintinin parasını alacak. BOB Lily, Lily! Çok üzgünüm ama bunu yapmak, bunu yapmak imkansız bir şey. Yapamıyorum. LİLY -Farketmez! Çaba göstermen de ödüle değer. (öpüyor) -Farketmez! Çaba göstermen de ödüle değer. (öpüyor) VİCENT -Bitti mi? (Vicent Bob bir yer koyuyor, ve herkes yer, sandalyeler falan düzeltiyor) VİCENT -Hadi, şimdi benim! Hadi ama, bana bir şey söyleyin! BLANCA Ne gibi? FRED 12 kere 12 VİCENT -144 BOB -3.500 Bölü 17, çarpı 345 VİCENT -71.029,41 BLANCA 4.431 kere 37 ve sonrada bölü 3 VİCENT -54.649 MARİA Yalan söylemediği ne malum? Kontrol etmeliyiz.
  • 43. BLANCA 1’den 100’ kadar asal sayılar. VİCENT Ahhh tabii, oldu. Sadece üç dakikam var bebeğim. MARİA İspanya’nın başlıca nehir ve nehir kolları. VİCENT İspanya’da çok fazla nehir var ve nehir kolu var. Nedir bu? İlkokul sınavı falan mı? haaaa FRED Aferin Vicent! Orospu Çocuğu! VİCENT Sağ ol Frederico. İdare ediyorum. LİLY Boeing? Boeing? VİCENT 747 Hiç rahatlamaya gelmiyor. Ama aynı zamanda 757, 767, 777 ve 787 de var ve hepsi 747’den daha modern. FRED Peki cüceler? VİCENT 7...Ama hayal gücün hiç çalışmıyor. Dalmaçyalıları da sor istersen. BLANCA Ahhhhh Ahhhh Saçım açık mı, toplu mu daha güzel? VİCENT Toplu. BOB Ölümcül günahlar çarpı gece yarısı çanları, bolu Jackson 5, VİCENT Ahhh 7 kere 12, Janet ve La Toya da da var mı yoksa ayrı mı? Değilse 16, dahilse 12. Kahretsin! Lanet olsun! BOB Her şey denedim ama adam inanılmaz! BLANCA Muhteşem! Hiç casusluk teklifi almadın mı? BOB Bir düşüneyim. Bekle o zaman, Peugeot? VİCENT Araba markalarına başlarsak biterim. Cünkü 108 var, sonra 205 var, yeni 208 var, 2008, 3008 var. Devam edeyim mi? LİLY Devam etme! Devam etme! BOB Miguel de Cervantes Saavedra VİCENT 29 eylül 1547 22 Nisan 1616 Biliyorum işte. Neden bildiğimi bilmiyorum, ama biliyorum.
  • 44. BLANCA Parasetamol VİCENT 500 çok kötüsünüz .​LİLY Pi! VİCENT 3,1416 FRED Öfkeli adamlar. VİCENT 12 MARİA Kutsal emirler? BOB Küçük domuzcuk? VİCENT Orospu çocuğu! MARİA Tanrı affetsin! Ne kadar asabi! VİCENT Ben taksi şoförüyüm, asabiyet doğamda var. Ne olmuş yani? Çok zalimsiniz. Yeter! İşe yaramıyor. FRED Öyle söyleme! Elinden geleni yaptın! Ben geri zekalı olduğundan emindim ama hayır, hayır, sen...sen... bir dahisin, evet! VİCENT Bu aptalca, faydası yok! Şimdi ben gidiyorum. MARİA Ama neden böyle davranıyor? Değişken bir ruj hali mi var? LİLY Ruh hali, ruh hali… MARİA Ben ne dedim? LİLY Yok, yok! Hayır! Hiç kimse dışarı çıkamaz! Yok, yok! Hayır! Hiç kimse dışarı çıkamaz! VİCENT Yoldan çekil! LİLY Dinle, beni dinle, son kere sana söyleyeceğim! VİNCENT Bu görmek istiyorum! LİLY Dinle, beni dinle, son kere sana söyleyeceğim! VİNCENT
  • 45. Vay, ne güvenilirliği! LİLY Sırf sende işe yaramadı diye bizde de işe yaramayacak demek değil. Dayanışma biraz! Dayanışma biraz! Bizi bırakıp gidersen bizimle dayanışma içinde olamazsın! (Vicent Lily alıyor ve tuvalette onu kilitledim) Hayır, hayır, hayır! BLANCA Sen kim olduğunu sanıyorsun? (Vurdu ona tekrar) MARİA Saldırganlaştı VİNCENT Özür dilerim hanımefendi ama bayan tekrar’ın her şeyi en baştan tekrarlamasına katlanama mümkün değil. BOB Başımıza boşuna dert açtım, fena çuvalladık. Sonuç çok büyük bir başarısızlık. FRED Durun! (gerilim müziği) Katılmıyorum. (herkes Frede bakıyor) Fred oturuyor ve ilginç bakıyor. LİLY Çıkarın beni buradan! Çıkarın beni buradan! VİNCENT Dostum, sen iyi misin? FRED Şimdi sana bir şey soracağım, ama çok hızlı cevap istiyorum.. Bana hemen cevap vereceksin, düşünmeden, tamam mı? VİNCENT Anlaştık, tamam. FRED Anlaştık mı? VİNCENT Evet. Anlaştık , evet. FRED Tamam, soruyorum. Ana Maria son bir saat içinde kaç kere haç cıkardı? Çabuk! VİNCENT Kaç kere mi?...Haaa...hammmm... FRED Son bir saat içinde kaç kere haç cıkardı?
  • 46. VİNCENT Son bir saatte mi? FRED Yaklaşık olarak bilirsin işte… VİNCENT Yaklaşık olarak...bilmiyorum ki. Evet, bilmiyorum işte. MARİA Neden saymadın ki? Şimdi kendimi kötü hissettim, bak. FRED Ama bitmedi.Dinleyin! Son iki saat içinde ben kaç kere küfür kelimesi kullandım? Biliyor musun? VİNCENT Küfür kelimesi mi? Hammm Vay be… FRED Bilmiyor musun? VİNCENT Çok vardı, çok...ama bilmiyorum. FRED Bilmiyor musun? BLANCA Çünkü saymadı! FRED Evet, demek ki saymamışım. Evet,saymamışım. BOB Ama bu çok iyi. VİCENT Olan bitene o kadar çok odaklanmıştım ki saymamışım. FRED İşte çözüm bu. MARİA Ben anlamadım, kafam karıştı. FRED Kendimizi hakkında daha az düşünmek. BOB Evet, ama nasıl yapacağız? FRED Beynimizdeki şalteri daha sık kapatarak tabii. Bir düşünelim. Başkasına da olmuş mu? Ahhh durun! (gerilim müziği) Sanırım hatırladım galiba. Evet. Ana Maria boğulurken Bob ona su getirmeye gitti Ana Maria için ve… BOB Ve...Çizgilere mi bastım?? Çizgilere üstünde yürüdüm. Haaaaa! LİLY
  • 47. Evet doğru! Evet doğru! FRED Ve sonra da Lily’yi teselli etmeye gittin. Gene de aynı şey oldu. BOB Çizgilere bastım! Çizgilere bastım! VİCENT Ve sadece bir çizgiye değil...en az 15, 16 çizgi bastın, yaklaşık olarak. FRED Acil durumla ilgilenirken takıntını unuttun. BOB Bu çok harika bir şey! Öyle değil mi? LİLY Evet harika! Evet harika! Durun! (gerilim müziği) Biri daha OKB’sini unuttu. *Herkes -Kim? LİLY Durun! (gerilim müziği)Biri daha OKB’sini unuttu. *Herkes -Kim? LİLY Sen, Blanca. BLANCA Ben mi? Ne zaman? VİCENT -Ne zaman? LİLY Sen, Blanca. BLANCA Ben mi? Ne zaman? VİCENT -Ne zaman? LİLY Evet, evet. Ana Maria’nın kemerini gevşetmek istedin ve sonra da ellerini yıkamadın. MARİA Öyle mi oldu? Ben kemer takmam. Bir şey gördünüz mu? LİLY Ana Maria’nın kemerini gevşetmek istedin ve sonra da ellerini yıkamadın MARİA Tamam. Ben kemer takmıyorum dedim ya. BLANCA Bilmiyorum. Unutmuşum! Nasıl olmuş? FRED -Dediğim gibi, ellerini yıkamaya unuttun çünkü o anda Ana Maria’ya yardım ediyordun. MARİA Bunu için çok teşekkür ederim.
  • 48. BOB -Dinleyin, bi büyük bir gelişme. Hem de kimse başaramadı sanmıştık. BLANCA Durun! (gerilim müziği) -Şu anda birinin daha OKB’sini unuttuğunu fark ettim. HERKES -Kim? BLANCA Ana Maria. MARİA Ben mi? Gerçekten mi? Ne zaman? BLANCA Alıştırmaya başlamadan önce dua ettiniz ve sonra haç çıkarmayı unuttun. MARİA Haa çok kötü yapmışım! Ama bir kereden zarar gelmez. BOB Sıra Lily’de, onun bir şeyi tekrarlamayı unutup unutmadığını hatırlamalıyız. LİLY Yok canım! Ben ağzımdan çıkan her şeyi tekrarladım. BOB Emin misin? Emin misin? LİLY Yok canım! Ben ağzımdan çıkan her şeyi tekrarladım. Eminim, eminim. BOB Her şeyi mi? Her şeyi mi? LİLY Her şeyi. Her şeyi. FRED Her şeyi ama iki harf tek heceden oluşan “pi” hariç. LİLY “pi” mi? Ne zaman oldu bu? BLANCA Emilio’nun terapisinde, 3,1416 değinde. LİLY “pi” mi? Ne zaman oldu bu? VİCENTE Ben ondalık kısmını saymadım, yoksa sonsuza kadar gider ama biliyorum. MARİA Eğer Lily “pi” tekrarlasaydı olacağı şey… LİLY Pi...pi… MARİA Bunu söylemeyecek kadar kibar biri… FRED Durun, Lilyi, İspanyol alfabesinde J’den sonra hangi harf gelir?
  • 49. LİLY Ka...ka? FRED Lilyi, Vicent’e yardım etme alıştırmasında o kadar kendini kaptırmıştı ki bir saniyeliğine tekrarlamayı unuttu. MARİA Bak ve ölmedin Lily! Tanrı’ya şükür! Bırak artık! Telefonunu kaldır! LİLY Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama. BOB Son on senede kaç defa oldu ki bu? LİLY Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama. BOB Son on senede kaç defa oldu ki bu? LİLY Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama. BOB Son on senede kaç defa oldu ki bu? LİLY Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama. BOB Son on senede kaç defa oldu ki bu? LİLY Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama. BOB Son on senede kaç defa oldu ki bu? LİLY Bir saniye o kadar da fazla sayılmaz ama MARİA Bana öyle geldi yoksa üç kere söylediler? VİCENT Tanrım! Döngüye girdiler! Yardım etmeliyiz! Yeter artık! LİLY Yaklaşık olarak...asla! Yaklaşık olarak...asla! (romantik müzik) BOB Ama bir saniye de başlangıçtır. Eğer anlıyorsan evet de ama sadece bir kere. Bir kere, bir...bir defa! Lütfen! LİLY Evet… ahhhh (evet tekrar dememek için öpücük verdiler) (Herkes alkışlarla alkış) BOB Sonunda her şey iyi sonuçlandı.
  • 50. BLANCA Evet, iyileşmek için iyi bir başlangıç. MARİA Bu alıştırmaları yapmak için ayda bir kere buluşabiliriz değil mi? FRED Evet bu çok iyi bir fikir. Dr. Palomero burada olsaydı bile daha iyi olmazdı. LİLY Evet! Evet! Bir WhatsApp grubu kuralım! BOB Buradan ağzımızda güzel bir tatla ayrılacağız. VİCENT (mutsuz bakıyor) Evet! Herkes değil. Sizin dışında herkes. LİLY Bir WhatsApp grubu kuralım! FRED (mutsuz bakıyor) Dediğim ya, benimkinin tedavisi yok. BLANCA Eminim bir noktada kontrol edebiliyordu. VİCENT Hadi düşünelim! Düşünelim! LİLY Ben buldum...Şey de... BLANCA Ne zaman? LİLY Haaaa yok, yok, hayır! MARİA Anahtarlarımı kaybettiğimde. LİLY Ne? Ne? MARİA Hayır, yok. LİLY Ben buldum...Şey de... LİLY Haaaa yok, yok, hayır! VİCENT En son küfrettiğinden beri epey zaman...haaam? FRED Gelmişini geçmişini Siktiğimin orospu çocuğu seni! VİCENT Yok bir şey, bir şey demedim. FRED Gördünüz mü? Biliyordum. (Parmak işaret yapıyor) (Herkese çıkıyor)
  • 51. SEKRETER​ (onlar çıkanca hemen telefon alıyor) İyi haberlerim var! Doktorla konuştum, ve buraya geliyor. FRED Lanet olası göt! SEKRETER -Nereye gidiyorsunuz? MARİA Diskoya gidiyoruz. Sen ne dersin? FRED Akşam yemeği saatim geldi. SEKRETER -Çok özür diledi. Şimdi havaalanından taksiye binmiş. VİCENT -Bu saatte gelmesi en az 29 veya 30 dakika sürer. SEKRETER -Sizden özür dilememi istedi ve hepinizi yarına kadar burada. Kalmak zorunda olsa bile görecekmiş. BLANCA Ama ne güzel! SEKRETER -Hepinize pizza ısmarlayayım mı? Neli istersiniz? -Doktora ne diyeceğim? BLANCA Beklemekten sıkıldılar dersin! Usanmışlar dersin. VİCENT -Ve onun terapisine ihtiyacımız kalmadı, biz kendimiz halletik. Bunu da söyle. (Onlar beraber çıkıyor ve sekreter aynı yerde kalıyor) LİLY (selfie yapıyor) Hazır mıyız? Hazır mıyız? Hazır hazır… eeee Grup kurulmuştur.Adını ne koydum, biliyor musunuz? Tak tak. Tak tak. VİCENT -Tahmin edebiliyordum. (Herkese gidiyor sadece Fred ve Maria kalıyor, ama başkaların ses duyabiliyor) LİLY (arka plan ses) Hazır mıyız? Hazır mıyız? Hazır hazır… eeee Grup kurulmuştur.Adını ne koydum, biliyor musunuz? Tak tak. Tak tak. Görüşürüz! Görüşürüz! Görüşürüz! Görüşürüz! MARİA Görüşürüz! FRED Görüşürüz, çocuklar! MARİA -Siz bekarım mı demiştiniz? FRED -Evet. MARİA
  • 52. -Senin eşin olmak eğlenceli olurdu. FRED -Evet. Hem de nasıl. “Ye beni yavrum” Pardon! MARİA -Eğer istersen bir akşamüstü bir kafede buluşup çay içeriz. Gidelim mi? FRED -Elbette! Şıllık! Tekrar pardon! MARİA -Tanrım! Repertuvarın çok geniş! (Vicent ve Blanca dönüyor) VİCENT -Ana Maria, gelin! Benim taksim burada, Blanca ve sizin götürürüm, sizden para almam haaam! Bugün herkese servis bedava! ​MARİA -Haaa senin haydut! Görüşürüz, Frederico! BLANCA -Görüşürüz, Frederico! FRED -Görüşürüz -Görüşürüz VİCENT -Frederico, sizde bırakabilir miyim? FRED -Hiç gerek yok, evim başka tarafta ve çok yakında. Yürüyerek giderim. Teşekkür ederim dostum! Sen gerçekten bir yıldızsın! (ışıklar kapanıyor tekrar açılıyor ve sekreter bekleme odası temizliyor ve düzeltiyor, Fred tuvaletten çıkıyor) FRED -Seni kaltak, ver bana o memeleri. SEKRETER Dr. Palomero! Elinizde olmadığı bilmesem suratınıza tokadı yapıştırırdım. FRED/DR.Palomero -Üzgünüm, gerçekten çok zor bir gruptu. Ben çok yorgunum. SEKRETER Umarım, öyledir. Ben nasıldı? FRED/DR.Palomero -Berbatsın! SEKRETER Yoksa çok mu abarttım? FRED/DR.Palomero -Hayır! Hayır! Tam tersine.Mükemmeldin! İş senindir. Son asistanım iki terapi bile dayanamamıştı. Hem de hastalar anlamıştı. SEKRETER İşisiz bir oyuncuyu işe almanın faydaları. Geri gelmeyeceksiniz sanmıştım.
  • 53. FRED/DR.Palomero -Ofisime gidip not alacağım. Önümüzdeki haftanın grubunu ayarlayabildin mi? SEKRETER Her şey hazır! FRED/DR.Palomero -Güzel. SEKRETER Söyler misiniz, sizce bugünkü kadar eğlenceli olacak mı? FRED/DR.Palomero -Aklına bile getirme! (komik bir hareket yapıyor)