2. ÖRF VE ADETLERİ (DOĞUM )
• Doğum bir şenlik sevinç nedeni olarak karşılanır. Kırsal
kesimlerde doğumlar genellikle evde olur. Doğumu ebe
yaptırır. Doğum sırasında ebeye yaşlı kadınlar yardımcı
olur. Bebek doğduğu günden itibaren yastığının altına
bıçak makas gibi metal aletler konur. Halk arasındaki
inanışa göre bebeğin etrafına konan bu metaller
sayesinde şeytan yaklaşmaz. Çocuğun doğumundan bir
hafta sonra adı konur ve kulağına ezan okunur. Ad
koyma önceden aile büyükleri tarafından yapılırken
şimdi anne baba çocuklarına kendileri ad koymaktadır.
3. • Doğum sonrası önce geçmiş olsuna sonra da
hediye ile birlikte gözaydına gidilir. Doğum
yapan 40 gün evden çıkmaz ve yalnız
bırakılmaz. Şimdi bu süre 20 güne düşmüştür.
Yarı kırkı denilen bu yirmi günlük sürede bebek
yıkanırken soğan kabuğusarımsak kabuğu altın
ya da madeni para leğenin içindeki suya konur
ve 20 tas su ile bebek yıkanır. Ayrıca kırkıncı
günü de aynı işlemler yapılır ve
4. • bebek 40 tas su ile yıkanır. Kırk gün sonra gelinin
annesine kırk uçurmaya gidilir. Gelinin annesi de
bebeğin kundağına yumurta koyar. Ayrıca
anneanne tarafından çocuğun alnına un sürülür.
Bu ise çocuğun saçları ağarana kadar yaşaması
anlamını taşır. Bunların ardından bebek mevlidi
okutturulur. Anne beyaz gecelikler giyer ve kırmızı
kurdeleyi saçlarına bağlar. Mevlit okunurken
bebekte kundak içinde tüm konukların elinde
birer birer gezdirilir. Konukların hepsi bebeği
görür.
5. SÜNNET
• Sünnet töreni başlamadan bir hafta önceki Cuma
günü eş dostun da katkılarıyla sünnet yatağı süslenir
ve gelen konuklara yemekler ikram edilir. Sünnet
evine bayrak asılır. Yatak süslendikten sonra konuk
bayanlar kendi aralarında oynarlar ve bir hafta sonra
düğün merasiminde buluşmak üzere ayrılırlar. Sünnet
düğünü töreni Cumartesi günü akşam üzeri
çalgıcıların gelmesiyle başlar. Sünnet çocuğu giydirilir.
İlerleyen saatlerde sünnet olacak çocuğa mumlar
eşliğinde kına yakılır ve eğlence gece yarısına kadar
devam eder.
6. • Pazar günü çocuğun arkadaşları ile birlikte
arabalarla şehir turu yapılır. Çocuk arabadan
inmeden bir dilek tutar ailesinden onu ister.
Baba ve anne dileğin yerine getirileceğine söz
verdikten sonra arabadan iner. Gelen
misafirlerin takılarından sonra çocuk eve alınır
ve sünnet edilir. Hemen akabinde Mevlit
okunur. Gelen misafirlere yemek (genelde
pilav) ikram edilir.
7. EVLENME
• Önceki yıllarda evlenmek isteyen kız ve erkek
bunu anne ve babasına söyleyemezdi ve
evlilikler genellikle görücü usulü ile olurdu.
Şimdi ise gençler kendi eşlerini kendileri
seçmektedir. Görücü usulü bile olsa gençler
birbirlerini tanıdıktan sonra evlenmeye karar
vermektedir.
8. KIZ İSTEME
• Oğlan tarafı bir kutu çikolata ile kız evine gider ve
büyükler oturup sohbet ederler. Bu esnada kız
kahve veya pişirdiği çayı misafirlere ikram eder.
Büyüklerden biri Allah'ın emri Peygamberin kavli
ile kızı ister. Kız tarafı kızı verecek dahi olsalar
düşüneceklerini söyleyerek kızı ilk dünürlükte
vermezler. Kız tarafı kızı vermeye karar verirse
ikinci kez gelmek isteyen dünürleri kabul ederler.
Eğer vermek istemezlerse dünürcüleri kabul
etmezler.
9. SÖZ
• Kız tarafı kızı verirse "Ağız Tadı" denilen söz
merasimi yapılır.Oğlan tarafı toplanarak kız
evine gelir ve söz yüzükleri ailenin erkek
büyükleri tarafından takılır. Söz duası da
yapıldıktan sonra misafirlere lokum ve kolonya
ikram edilir. Erkeklere mendil veya havlu
kadınlara yazma dağıtılır. Daha sonra kadınlar
kendi aralarında oynarlar.
10. NİŞAN
• Günümüzde nişan veya söz merasimlerinden
sadece bir tanesi yapılmaktadır. Arzu eden her iki
merasimi de yapmaktadır. Nişan merasiminde
geline abiye bir kıyafet giydirilir. Nişan
yüzüklerinin genellikle Belediye Başkanı veya
ilçenin ileri gelen bir kişisi tarafından takılması
istenir. Eğer bu kişi bulunamazsa bir aile büyüğü
tarafından nişan yüzükleri takılır. Daha sonra
oğlan annesinin geline yapmış olduğu sandık
eşyaları davetlilere gösterilir. Bu adete "çevirgi"
denir. Günümüzde sadece takı töreni
yapılmaktadır.
11. DÜĞÜN TÖRENİ
• Düğün Cuma akşamı kına gecesi ile başlar. Düğün evinin
kapısına Türk Bayrağı asılır. Bu evde düğün olduğu bu
bayraktan anlaşılır. Kına gecesinde gelin sarka denilen kadife
kumaş üzerine yaldızlı desenler işlenmiş olan üstlük ve
şalvardan oluşan giysiyi giyer. Günümüzde genellikle abiye
kıyafetler giyilmektedir. Çalgılar eşliğinde oynanıp
eğlenildikten sonra sıra kına yakılmaya gelir. Gelinin
arkadaşları ve yakınları kına tepsisine mumlar dikerek gelinin
etrafında kına türküleri söyleyip dönerler ve gelinin kınasını
yakarlar. Gelinin kınasını anası babası sağ olan bir genç kız ve
mutlu evlilik yapmış bir kadın yakar. Gelinin kınalı avucuna
kaynanası bir altın veya bozuk para (genellikle bozuk para
konulur) koyar. Gelin avucunu yumar ve kınayı yakanlar
12. • gelinin avucunu açmaya çalışırlar. Gelinin avucunu
açabilirlerse bu altını veya parayı almaya hak kazanırlar. Kına
yakıldıktan sonra damat gelini kucaklayarak eve taşır ve
böylelikle kına gecesi sona erer. Ertesi gün oğlan tarafı düğün
konvoyu eşliğinde korna çalarak kadınlar şarkı ve maniler
söyleyip el çırparak neşe ile kızı almaya gelirler. Bu arada kız
tarafında bir hüzün hakimdir. Gelinin yakınları gelinle tek tek
vedalaşırlar. Gelinin oğlan kardeşi eğer oğlan kardeşi yoksa
babası gayret kuşağı denilen kırmızı bir kurdeleyi gelinin belini
üç kere dolandırdıktan sonra bağlar. Gelinin arkadaşları kapıyı
kilitleyerek gelini vermek istemezler. Kayınpeder bu arada
devreye girer ve kızlara harçlık vererek kapıyı açmaya ikna
eder.Kızın babası kızın koluna girerek gelin arabasına bindirir.
Gelinin omzunda Kur'anı Kerim elinde de bir gaz lambası
vardır. Bir de gerdek gecesi
13. • damatla birlikte yemeleri için haşlanmış bir tavuk ve
baklava gelin arabasına konur. İlçenin delikanlıları
oğlan tarafından toprak bastı parası isterler. Bu parayı
almayınca gelin arabasını göndermezler. Üç aşağı beş
yukarı bir pazarlıktan sonra anlaşılır ve düğün
konvoyu kornalar çalarak gelini alır götürür. Oğlan
evine gelince gelin arabadan inmez. Gelinin yanında
bulunan yengesi gelinin inmelik olarak ne istediğini
kayınpederine iletir. Burada ufak bir pazarlık döner ve
sonunda iki tarafta tatlılıkla meseleyi çözer ve gelin
arabadan indirilir.
14. • Gelin arabanın önüne kesilen kurban kanına
bastırılıp eve sokulur.Gelineevliliği sağlam
olsun diye indiği eve çivi çaktırılır. Bundan
sonra damat bereket olması amacıyla buğday
bozuk para fıstık veya şeker saçar.
15. • Daha sonra damat oynatılır ve davetliler damada para takarlar.
Damat oynarken nazarlar çıksın diye önünde su dolu bir
toprak testi yere atılarak kırılır.Bu günün akşamı tekrar düğün
olur çalgılar çalınır oynanır.Ertesi gün düğüne davet edilmiş
olan eş dost akraba ve tanıdıklar hediyelerini getirirler. Bu
merasime de takı günü denir. Yine gelenlere yemek verilir.
Gelinin çeyizi bir odaya önceden serilmiştir. Gelin gelinliğini
giyerek gelen misafirleri bu çeyiz odasında karşılar. Hediyeler
bu odada toplanır. (Daha önceleri damat bu günde tıraş
edilirdi.) Aynı gün imam nikahı da yapılır. Akşam damat
arkadaşları ile birlikte camiye gider.(Damat camideyken
ayakkabısının içine yumurta kırmak veya ayakkabılarını
saklamak gibi şakalar yapılır.)
16. • Yatsı namazını kılar.Daha sonra yatsı
namazından çıkan cemaat damadı güvey
kapamak üzere evine getirerek kapıda duasını
yapar. Damadın arkadaşları sırtını
yumruklayarak içeri sokarlar. Bu arada kapının
önüne konulmuş olan bir tas suyu damat
ayağıyla vurarak döker ve eve girer. Düğün
töreni böylelikle sona ermiş olur.
17. ASKERLİK
• Askere gidecek gençler gitmelerine az bir süre
kala yakınları tarafından yemeğe davet edilir.
Gencin cebine harçlık koyup hediyeler verirler.
Arkadaşları ile birlikte eğlenceler düzenlerler.
Gideceği gün akraba ve komşularını gezerek
helalleşir. Aynı gün tüm akraba ve arkadaşları
tarafından davul ve zurna eşliğinde asker
ocağına uğurlanır. Gencin akrabaları
vedalaşma sırasında harçlık olusun diye cebine
para koyarlar.
18. ÖLÜM
• Komşuların karşılıklı dayanışmasını ortaya
çıkaran bir olaydır. Böyle durumlarda genellikle
ölenin yakınlarına hiçbir iş yaptırılmaz. Ölü
evinde üç gün yemek pişmez. Cenaze alayı çok
kalabalık olur. Duyan herkes cenaze namazına
katılmayı sevap ve ödev sayar. Kabristandan
gelen halka lokma ve helva ikram edilir.
Kadınlar yedi gün boyunca ölü evinde
Tebareke Sûresini okurlar. Evde veya camide
kırkıncı ve elli ikinci günüde mevlit okunur.
19. BAYRAM ADETLERİ
• Bayram telaşı arife gününden başlar. Arife günü hamur
yoğrulur ve yağda pişirilir. Komşulara ve fakirlere
dağıtılır. Kabristan ziyareti yapılır. Bayram sabahı her
ailenin erkeği bayram namazına gider. Evde çocuklar ve
kadınlar giyinirler ve erkeklerin camiden çıkmasını
beklerler. Ailenin reisi kapıda karşılanır. Aile içinde önce
büyüklerlesonra küçüklerle bayramlaşılır. Anne ve baba
varsa dede nine evde gelen gidenleri bekler onlara
ikramda bulunurlar. Çocuklar ve gençler akrabalara
komşulara ve tanıdıklara giderek bayramlaşırlar.
Büyüklere şeker baklava çay kahve; çocuklara ise çeşitli
yemişlerden ikram edilir. Çocuklar da ellerinde
tuttukları naylon torbalara bunları doldururlar.
20. HIDRELLEZ
• Yeşile olan tutkudur hıdrellez. Bu büyük halk
bayramını karşılamak için daha güneş doğmadan on
binlerce Eskişehirli çay ve dere kıyılarına kırlara akın
eder. Törensiz programsız içtenlikle kutlanan bu
şenliğin tarihi 6 Mayıs'tır. 5 Mayıs gecesi ateşler
yakılır. Yakılan bu ateşten en az üç kez atlanılır.
Ateşten atlarken dilek tutulur. Eğlenceler yapılır. Hep
birlikte çalınır söylenir oynanır. Yapılan bu eğlenceler
geç saatlere kadar sürer. Diğer eğlenceleri görmek
için gruplar halinde gezintiye çıkar. 6 Mayıs sabahı
erkenden çay ve dere kıyılarına gelinir ve bu sularla
yüz yıkanılır. Piknik yapılır.
21. • Sabahın alaca karanlığında söğüt dalları ile birbirlerinin
başına vuran gençler nasiplerinin açılmasını
muratlarının yerine gelmesini dilerler. Bahçe kapılarına
yeşillikler asılır. Gençler niyetleri yazılı kağıtları porsuk
çayına atarlar. Büyükler niyetlerini gül dalının altına
koyarlar. Ayrıca hıdrellez dolayısıyla çeşitli oyunlar
tertiplenir. Bunlardan biri "Küpten kader çekme
oyunudur." Akşamdan hazırlanan içi su ve yeşillik dolu
küpün içine herkes bilezik toka gibi madeni şeyler atar.
Küp bir gül ağacının yanına konur. Sabah kır
eğlencelerinden dönülünce küpün başında toplanılır.
22. • Mani söyleyecekler hazırlanır. Küpün başındaki
çocuk elini içeri uzatır. Ne denk gelirse çeker. O
sırada ilk mani söylenir. Çocuğun tuttuğunu
küpten çıkarmaz. Mani biter bitmez elindekini
çıkarır. Böylelikle kişinin niyeti ortaya dökülür.
Hıdrellez; yalnız Hızır ile İlyas'ın buluştuğu anı
görebilmek için insanların kırlara koşuşması
değil biraz da yeşile özlem ümitlerinin doğuşu
kadere inanışgeleneklere bağlılıktır.
23. YÖRESEL YEMEKLERİ
• Toğga Çorbası: Et suyu ile pirinç kaynatılır. Yumuşayınca ayrı bir
kapta un yumurta ve yoğurt suyla ezilerek çorbaya katılır.
Kaynayınca tereyağ kımızı biber ve nane kızdırılarak dökülür. Aynı
çorba göce kaynatılarak yapılırsa göce çorbası adını alır.
• Miyane Çorbası : 2 çorba kaşığı kadar tereyağında 1.5 kahve
fincanı ölçüsünde un hafif kavrulur. 4 bardak tavuk suyu bu
una yavaş yavaş eklenir. Karıştırılarak kaynatılır. Tuzu konur.
Limon sıkılarak içilir yada çorbanın üzerine çiğ domates rendesi
konur.
Düğü Köftesi Çorbası : Düğü tuz ve un hamur yapılır. Fındıktan
biraz ufak elde yuvarlanır. Yağda kıyılmış biberler hafif kavrulur
daha sonra domates rendesi ilave edilir biraz çevirdikten sonra 1
yumurta kırılır ve karıştırılır ve üzerine kaynar su ilave edilir.
Kaynayan suya hazırlanan hamurlar salınır. 10 dk. beraber pişirilir
ve servise sunulur.
24. • Tutmaç : Ayıklanıp yıkanmış olan yeşil mercimek biraz suda iyice
haşlanır. Üzerine 4 bardak su veya et suyu ilave edilerek kaynatılır.
Kaynamakta olan mercimeğe iki su bardağı erişte (ev makarnası)
ilave edilerek pişirilir kabarmaya bırakılır. 4 çorba kaşığı tereyağ veya
margarin eritilerek yarpız içine atılıp kavrulur ve yemeğe dökülür. İki
diş sarmısak katılıp üzerine yoğurt ilave edilip karıştırılarak servis
yapılır.
Bamya Çorbası : Bamyalar 1 peçete arasında ovulur. (Kenar
kılçıklarının çıkması için) 1 tencere üzerine çıkacak kadar su konur.
Bir tutam tuz atılıp yarım saat haşlanır. İplerinden sıyrılıp hazırlanır
kuşbaşından küçük doğranmış etlerde ayrı bir kapta haşlanır soğan
yağda pembeleştirilir. Sulandırılmış salça ilave edilir 1 taşım
kaynatılıp et suyu dökülür kaynamaya başlayınca limon suyu
dökülür. Haşlanmış bamya ve etlerde dökülür. Tuz koyup yarım saat
pişirilir. Servise hazırlanır.
25. • Harşıl : Ispanak yıkanıp süzülür ve haşlanır haşlanmış ıspanak
püre haline getirilir yoğurt ince kıyılmış taze soğan ve çerkez
tuzu ilave edilerek karıştırılır bu karışım ıspanakla
karıştırıldıktan sonra haşlanmış iki adet yumurta ile süslenip
servise sunulur. Kelem Dolması (lahana Dolması) : Lahanalar
bir tencerede tuzlu suda erimeyecek şekilde haşlanır suyu
süzülüp sıkılır. 1 cm. eninde boyuna ince şeritler halinde
getirilir. Ayrı bir kapta soğan rendelenir. Kıyma bulgur salça
tuzkarabiber ile bir avuç su katılarak içi yoğrulup hazırlanır.
İçten fındık büyüklüğünde parçalar alınıp şerit haline getirilmiş
lahanalara döndürerek sarılır. Pişeceği tencerenin dibine acı
biber çıtlatılıp yerleştirilir. yapılır.
26. • Dolmalar dizilip kenarlarına sarmısaklar konur. 1
su bardağı su konup kısık ateşte pişirilir.
Katlama Böreği : Un yoğurt sıvı yağ su ve tuz
karıştırılarak yumak haline getirilip dinlendirilir.
Biraz un ve nişasta ile tavlanıp yedi pazı (yufka)
açılır. Açılan her pazı yağlanır. Sonra bu pazılar
rulo haline getirilir ve birer parmak arayla kesilir.
Kesilen hamurlar tekrar açılır ve bol yağda
kızartılır. Kabarması için de göbek kısmına kaşıkla
hafifçe vurulur. Piştikten sonra üzerine bir miktar
toz ya da pudra şeker ilave edilerek servis yapılır.
27. • Çerkes Sofrası (Abısta) : Süt ve su büyükçe bir tencereye
konularak tuz ilave edilip 90 derece kaynatılır kaynar suyun
içerisinde mısır unu ilave edilerek tahta kaşıkla kaynatılmak
suretiyle pişirilir. Karışım sertçe bir hamur haline gelinceye
kadar pişirildikten sonra sofraya alınır ve yuvarlak bir şekilde
sofra üzerine yerleştirilir ortası kaşıkla oyulduktan sonra
içerisine tereyağı konulur etrafına çerkes peyniri dizilir ve ayrı
bir tabak içerisinde önceden hazırlanan çerkes tavuğu ile
birlikte sıcak olarak servise sunulur.
Yufkalı Büryan (Börek) : Piliç haşlanarak kemiklerinden
ayrılarak iri olarak parçalanır. Diğer tarafta zeytinyağında önce
bademler kızartılarak bir tabağa alınır. Soğan aynı yağda
sarartılır. Haşlanmış pirinç ilave edilerek 1-2 dakika karıştırılır.
Tavuk suyu 3 bardak ilave edilir. Pilav gisi pişirilir. Suyunu
28. • Soğan aynı yağda sarartılır. Haşlanmış pirinç ilave
edilerek 1-2 dakika karıştırılır. Tavuk suyu 3 bardak ilave
edilir. Pilav gisi pişirilir. Suyunu çekince üzerine diğer iç
malzeme eklenir. (etbadem baharat). Yoğrulan hamur
baklava usulü nişasta ve un ile tek tek açılarak ve araları
yağlanarak 4 yufka tepsiye kenarları taşırılarak döşenir.
Ortasına hazırlanan iç konur. Diğer 4 yufka
buruşturularak üstüste yağlanarak konur. Alttan
taşırılan yufkalar kenarları kıvrılarak kapatılır. Üzeri
yağlanır. Sıcak fırında üzeri pembeleşinceye kadar
pişirilir. Sıcak olarak servis yapılır.
29. • Arabaşı : Una su ve tuz katılarak bulamaç halinde
pişirilir. Tepsiye dökülüp dondurulur. Küçük küçük
kesilir tepsinin ortası açılır. Bir tas içinde tavuk
suyuna limon ve acı biber konur. Yerken hamur
tavuk suyu ile beraber çiğnenmeden yutulur.
Mercimekli Bulgur Pilavı : Soğan ince doğranır
tereyağında pembeleştirilir. 1 yemek kaşığı salça
ve domates rendesi de eklenir. Et suyu konur. 1
ölçü su 1 ölçü bulgur göz önünde bulundurularak
su kaynayınca bulguru atılır. Tuzkarabiber konur.
İnmesine yakın içine haşlanmış mercimek bir su
bardağı ölçüsünde eklenir.
30. • Düğün Pilavı : 1 ölçü pirinç tuzlu sıcak su ile haşlanır bekletilir. Öte yandan
tavuk yada kuşbaşı et haşlanır pişirilir. 1 avuç nohut haşlanır hazırlanır
Pirinçler bol suyla yıkanır. Tencerede tereyağ eritilir yağ kızınca pirinçler
içine atılırkavrulur. Sonuna doğru nohutlar en son etler yağda kavrulur.
Pirinçler parlayınca 1 ölçü pirince 2 ölçü su ölçüsünde et suyu konur. Tuz
karabiber türlübahar konur. Hafif ateşte demlendirilir.
Haşhaşlı Gözleme : Un su tuz ile kulak memesi kıvamında hamur yoğrulur.
Kavrulmuş çekilmiş haşhaş sıvı yağla inceltilir. İçine biraz tuz konur.
Hamurdan elma büyüklüğünde bezeler yapılır. Oklavayla çok ince olmayan
25-30 cm. çapında yufka açılır. Üzerine hazırlanan haşhaş sürülür. Bir
kenarından başlayarak ve aralara da haşhaşlı karışım sürülerek 3-4 kat
olarak katlanır. Aynı işlem enine olarak da yapılır. Böylece kare biçiminde
katı bir gözleme elde edilir. Bu gözleme oklavayla kare biçimi korunarak
açılır. 20x20 cm. büyüklüğüne ulaşır. Toprak saçta meşe
odunuylayağlayarak orta ateşte yavaş yavaş pişirilir.
soğan baharat ve kıyma ile hazırlanan iç konulup kızgın yağda kızartılır.
31. • Mercimekli Mantı : Un tuz 1 yumurta ve suyla hamur yoğrulur. Yufka
açılır. Kareler şeklinde kesilir. İçine haşlanmış mercimek tuz
karabiber karışımı konur. Her kare ayrı ayrı mantı biçiminde
kapatıldıktan sonra yağlanmış tepsiye dizilir. Ocağın üzerinde çevire
çevire altı kızartılır. Sonra üzerine kaynayan su konup pişirilir.
Sarmısaklı yoğurtla servis yapılır. Üzerine yağ gezdirilir.
Ağzı Açık : Yukarıda anlatılan katmer hamuru son kez iyice açıldıktan
sonra kareler şeklinde 10x10 cm. boyutunda kesilir. İçine haşlanmış
mercimek tuz karabiber karışımı konur. Karenin iki kenarı dikdörtgen
olacak biçimde kapatılır. Alt ve üst kenarları açık kalır. Bunlar
yağlanmış tepsiye dizilir. Fırında pişirilir.
Çiğbörek(Çibörek-Şırbörek) : Kırım tatarlarına özgü olan yemeklerin
başında gelmektedir. Un su tuz karıştırılarak hazırlanan hamurun
içerisine soğan baharat ve kıyma ile hazırlanan iç konulup kızgın
yağda kızartılır.
32. • Met Helvası : İsmini met(çubuk) ve aşık kemiği ile birlikte
oynanan bir sokak oyunundan almıştır. Met Helvası met oyunu
sonucunda yenilen tarafın uzun kış gecelerinde helva
çekmesiyle oluşan bir geleneğin ürünüdür. Özel karışımlı bir
hamurun şekerle birlikte lifli hale dönüştürülmesi ile oluşur.
Boza: Sarı mısırın suyla kaynatılarak mayalandırılması daha
sonra soğutularak süzülüp şekerle karıştırılarak birkaç gün
bekletilmesiyle oluşan içecektir. 1955 yılında özel karışımlı
bozalarına Kara Kedi Bozacısı adıyla patent alan firmanın
merkezi köprübaşı caddesindedir. Çevre illerden bile boza
almak isteyenler görülür.
Göbete : İlk önce un maya kullanılmadan yoğurt ve margarinle
yoğrulur. Elde edilen hamur ikiye ayrılır. Hamurun yarısı
açılarak siniye yerleştirilir. Daha önceden hazırlanan iç
33. YÖRESEL GİYİM
• YÖRESEL GİYİM:
Bölgedeki yerleşim yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler
gözlenmektedir. Eskişehir Ege Marmara ve İç Anadolu Bölgelerinin kavşak
noktasındadır. Bu konumundan dolayı çevre bölgelerden Ankara Bilecik
Kütahya ve Konya giyiminden etkilenmeler görülür.Bölgedeki yerleşim
yerleri ve coğrafi konum nedeni ile giyimde değişiklikler gözlenmektedir.
Yöredeki kadın giysileri genel olarak ağır esvap diye adlandırılır.
Yörede giyilen giysilerin hemen hemen tümü cepken-şalvar biçimindedir.
Cepkenler biçim olarak birbirinden farklılık göstermesine karşın şalvarlar
biçim olarak birbirinin aynıdır. Sadece kumaş ve işleme olarak birbirinden
farklılık gösterir. Yörede giyilen giysiler ile göçmen olarak yöreye yerleşen
muhacirlerin getirdiği giysiler biçim olarak hatta motif olarak oldukça
benzerlik göstermektedir. Rumeli giysilerinin yapımında atlas kumaş daha
çok kullanılmıştır. Atlas yüzü ipektersi parlak yüzlü düz bir kumaş türüdür.
Üzerine işleme yapılmaya çok uygundur. Bursa ipeklileri içinde kırmızı ve
yeşil renkli atlaslar çok değerlidir. Osmanlı sarayında kışın giyilen giysi ve
kürklerde atlas çok kullanıldığından kış mevsimine sarayda "Atlas Mevsimi"
denmiştir.Tüm giysiler birbirini andırmaktadır ve bunların en
34. • değerlisi en çok seçileni sarka-pesent'tir.
Sarka-Pesent : Biçim olarak birbirinden fazla bir
farklılık göstermemelerine karşın motif işlemelerine
göre değişik çeşitleri vardır. Genelde sarka altına
giyilen işlemeli şalvara pesent denir. Bu şalvara çakar
don kasnak da denmektedir. Sivrihisar yöresinde
sarka altına Sefavıl (sevai) şalvar giyilir. Giysiler
arasında en ağır işli olan cepken modelidir. Uzun kollu
ve önü açıktır. Yörenin değişik alanlarında motif renk
(kırmızı mor lacivert vişne çürüğü siyah) ve işleniş
açısından farlılık gösterir. Sözgelimi merkezde giyilen
sarkalarla
35. • Sivrihisar yada İnönü bölgesinde giyilenler
farklıdır. Bir de İzmir Sarkası denen örneği
vardır. Pesent eskiden adı kasnak olan bir
şalvar modelidir. Sarkadan bir iki ton açık
bordo ipekten yapılır. Kırmızı ve pembe
renkleri de vardır. Pesentin tümü sim pul ve
boncuklarla işlenmiştir. Tüm desen aynı
motifin yan yana sıralanmasından
36. • oluşmuştur. Motifin ortasına yeşil ipek aplike edilmiş etrafına
sim tırtıllarla çiçek ve yaprak desenleri işlenmiştir. Bunun
çevresinde ise blonga iğnesi tekniği ile işlenmiş yaprak ve dal
motifleri vardır. Motifin büyük dallı yapraklı ve çiçekli kısımları
mavi beyaz sarı yeşil pembe kordonlarla birbirine tutturularak
dantel gibi hazırlanan bordür geçirilmiştir. Kumaş önce astarla
duble edilmiş nakış ondan sonra işlenmiştir. Daha sonra
pesentin içi beyaz mermer şahi ile astarlanmıştır. 8-10 metre
kumaştan yapılır.
37. • Eskişehir'de geleneksel erkek giysileri potur
dokuma gömlek ve cepken ' dir. Seyitgazi İlçesi
Kırka yöresindeki giyim kuşam diğer yörelere
göre biraz farklılık göstermektedir. Yörenin
geleneksel erkek giyimi zeybek giysisidir.
Zeybek giysisi eskiden yörede yaz kış giyilen bir
günlük giysiymiş. Siyah ve mavi renkte olanları
varmış. Bunlar dimiden yapılırmış. Alta dizlere
kadar örülmüş .
38. • yün çoraplar giyerlermiş. Bu giyimle ilgili bir
gelenek de donun paçalarınailgi duydukları
kızların ördükleri oyaların çekilmesiymiş.
Zeybek giysisi eskiden günlük bir giysiyken
bugün bir tören giysisi durumundadır. Zeybek
oyunu oynanırken giyiliyor.
Sivrihisar'da Sarka donuzun entari maher
futabindallı gibi tamamen Sivrihisar işi
kıyafetler bulunmaktadır.Bu kıyafetler özellikle
düğünlerde özel günlerde giyilmektedir.
39. HALK OYUNLARI
• Eskişehir yöresi halk dansları yerleşim evreleri yöre
halkının yapısı ve coğrafi konumun gereği değişik
karakterler gösterir.Tür olarak karşılaştırıldığında erkek
ve kadın dansları ayrı nitelikler taşımaktadır. Erkek
dansları "Kaşıklı Zeybek" türü özelliği gösteren
danslardır. Kadın dansları ise "Kaşıklı Karşılama" türü
danslardır. Kadın danslarında zeybek adıyla oynanan
danslar türün özelliklerini taşımazlar. Sözgelimi
danslarda çok az daire yapılır. Dansçılar genellikle karşı
karşıya oynarlar.Genel olarak Eskişehir yöresi halk
danslarında zeybek ve kaşık danslarından etkilenmeler
söz konusudur. Başka bir deyişle yöre dansları doğudan
batıya güneyden kuzeye geçiş özelliği gösterirler.
40. • Anadolu insanının dansları üzerinde İslamiyet'in etkisiyle kadın
ve erkek birlikteliğinin kısıtlayıcı etkisi pek görülmemesine
karşın Eskişehir yöresinde bu etkilenme açıklıkla görülebilir.
Eskişehir yöresinde bu güne kadar derlenmiş bütün danslarda
kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı oynadığı görülmektedir.
Müzikteki benzerliğe karşıt olarak dans uygulamalarında hiçbir
benzerlik yoktur.Genel olarak kadın danslarında farklılık
gözlense de birbirlerinden etkilenmeler söz konusudur. Bu
etkilenmede coğrafi konumun özellikleri de yadsınamaz.
41. • Sözgelimi <Yoğurdum Var > oyunu bugün
Afyon Kütahya ve Bilecik'te ayrı ayrı
varyantlarla oynandığı gibi Bilecik ve yöresinde
erkekler tarafından da oynanabilmektedir.
Erkek danslarında ise genel tür özelliklerinin
zeybek olmasının yanı sıra kadın danslarındaki
gibi farklı dönem özelliklerinin saptanması söz
konusu değildir. Olsa olsa coğrafi konum
gereği
42. • Kütahya ve Bilecik yöresi etkilenmelerinden söz edilebilir. Bunun
nedeni kadın danslarının kapalı toplum içerisinde kadının yapısı
gereği etkilenmeye ve değişmeye açık olmayışıdır. Erkek danslarında
ise bu etkilenme ve değişme daha hızlı ve belirgin olabilmektedir.
Kadın Dansları:
Mendil Elindeki Mendil
Yoğurt Yoğurdum Var Yeşil Meşil
Goc'öküz 'Goc'öküzün Dizindedir Dermanı
Zeybek Entarisi Kırmızı
Düz Oyun ' Çeşmeler Yaptırdım
Kırka Kadın Zeybeği Zeybek Derler Adına
Ters Oyun Sel Önüne Söğüt Diktim Bir Sıra
İndim Dereleri Yarelem
Kahveyi Kavururlar
Kara Kuş Gara Guşum Havada (Galtınma)
43. • Erkek Dansları:
İnönü Karşılaması Yoğurdum Var
Galkı da Vermiş Atatürk Zeybeği
Kralın Kızı
Keklik Zeybeği
Eskişehir Zeybeği
Kırka Zeybeği
Küstüm Kesik Çayır-İnce Çayır
Halkalı Şeker
Sultan Seccades
44. • NELERİ İLE ÜNLÜ:
Lületaşı Porsuk Çayı Midas Tapınağı Anadolu
Üniversitesi Yunus Emre Türbesi Tarihi Odun
Pazarı Evleri Yazılıkaya Frig Vadisi ( Midas Kenti
) Uyuz Çifteler ve Yarıkçı Hamamları Çatacık
Ormanları ve Mesire Yeri Eti Bisküvileri İnönü
Planör Kampı Sivrihisar Ermeni Kilisesi
45. İL İSMİ NEREDEN GELİYOR?
• Eski adı Doylaion'dur. 1080 yılında
Türkler burayı ele geçirdi. 1175
yılında burasını Bizans geri aldı.
Kılıçarslan bu şehri daha sonra geri
alınca ona "Bizim eski Şehrimiz"
anlamına gelen Eski Şehir adını verdi.