SlideShare a Scribd company logo
Manisa’da Bir Hafta Sonum Kardeşim, Sınav ve ATV Motosikletler
AŞTİ ve ben artık ayrılmaz bir ikili olduğumuzu hissedebiliyoruz.  5 yıldır birlikteyiz ve aradan geçen zamanda ben de o da çok değişmedik. Sadece o kulağıma ezan bağırmaya başladı. AB uyum yasaları gereği olsa gerek diye düşündüm, çok da anlam veremedim.
Biraz erken gittiğim için epey dolandım,  saçma sapan fotoğraflar çektim. Hatta birileri fotoğraf çekilirken arkada figüran bile oldum
Eve gelince aile eşrafıyla biraz muhabbet ettikten sonra  pek sevgili kardeşimin sınava gireceği okulu görmeye gittik.  Okul şansımıza evimizin sadece 2 sokak altındaydı, böylece Anıl benim rekorumu kırmış oldu. Benim sınava girdiğim okul 5-6 sokak üstteydi.
Anıl çok heyecanlıydı. [Daha doğrusu ben ona heyecanlı pozu verdirdim. Ama yakıştı.]
İçeri girip oturacağı sıraya baktık. Genel durumu iyiydi, sallanmıyordu. Bu arada endüstri meslek lisesinde sıraların yere sabitlenmiş olduğunu öğrendik. Sallanmasın diye değil, kavga sırasında öğrenciler birbirlerine atmasınlar diyeymiş. Şaşırdık.
Sonra bir ses dikkatimizi çekti, hemen yakınlaştık.
Saat epey gürültü çıkararak çalışıyordu. Sınav günü kesin birinin sinirini bozar, kaldırırlar diye düşündük. Kaldırmamışlar.
Giriş binasına bir sürü “cep telefonuyla gelmeyin” yazısı astıklarını gördük. Cep telefonlarının artık toplumsal sorunlara yol açmaya başladığını düşündüm, sonra vazgeçtim.
Sonra kardeşim bana bunun son uyarı olduğunu asıl uyarının sınav giriş belgesinde yapıldığını söyledi. Sınav giriş belgesinde tam 7 tane “sınava cep telefonuyla gelmeyin, gelenler alınmayacak” konulu madde vardı.
Sınav günü geldi, kardeşim sınava girdi. Heyecanlı bir şekilde beklemeye başladık. Aradan yıllar geçti, sınavdan çıktı ve eve gittik.
TV’den sorular ve yanıtlarının 15.00’da açıklanacağını öğrendik. Kardeşim bu defa gerçekten heyecanlıydı.
Heyecanlıydı ama heyecanı artırmak için de elinden geleni yapıyordu. Sorular ve yanıtları ÖSYM’nin sitesinden indirdiğim halde “Boşverabi TV’den kontrol edelim, heyecan olur” dedi haspa. Öyle yaptık.
Bu saatler çok heyecanlı geçti ama sonunda tüm sorular bitti ve rahatladık. Güzel bir sonuç almıştı. Sevindik, dışarı çıkıp stres atmaya karar verdik.
Aslında gün daha yeni başlıyordu.
Hemen favori mekanlarımızdan birine gittik. İzmir Manisa yolundan girilen bir sapakla ulaşılan ve ne İzmir’e ne de Manisa’ya benzemeyen o harika yere, Çiçekliköy’e.
Çok güzel bir yemek yedik ama çok aç olduğum için oburluğumdan çekemedim.El kadar çocuklar at biniyorlardı ama korkudan hâlâ binmediğim için utancımdan çekemedim.O anda yıllardır bir fırsat bulsam da yapsam diye düşündüğüm bir fırsat karşımda belirmişti. İşte o fırsat:
Kaskımı taktığım gibi ATV motorlardan birine atladım. İşte sonunda 30’uma gelmeden yapmak istediğim şeyler listesinden bir maddeyi silecektim.[yok öyle bi liste : )  ]
Tetrapod hayvanlar oldukları için denge muhteşemdi fakat direksiyon kontrolü babamın iş yerindeki yamaha motorlara hiç benzemiyordu, çok zordu. Birkaç defa yoldan çıkma tehlikesi geçirdim.
Direksiyon kontrolünü de sağlayınca iyice zevk almaya başladım. Hatta işi gücü bırakıp ormanın ortasında karizmatik olduğunu düşündüğüm fotoğraflar çektirmeye başladım. Sonra baktım karizmatik filan değilim, sürüş keyfine devam ettim.
Kardeşimin ve mekanın sahibi Mustafa abinin oğlu pek sevgili Kaancığımızın fotoğrafını da çektim. Kesinlikle benden daha iyi kullandıkları için 60-70 km/saat hızlara ulaşıyorlardı. Bense bu sırada 40-50 km/saatlik hızımla arkada nal topluyordum.
Bu arada orman giderek karanlıklaşıyordu. Ya garip hayvan sesleri duydum ya da Heschlgirusum benim üzerimde tehlikeli oyunlar oynuyordu. Korkuyla gaza basmıştım, bahane olarak da “en arkada kalmayı kendime yediremem arkadaş”a bağladım.
Ahanda 60km/saat’i gördüm skorbordda derken önüme kocaman bir taş çıktı ve o kocaman dört tekerleklinin ayakları yerden kesildi ve yoldan çıktım. Başımı ellerimin arasına alıp “neden böyle oldu?” diye kendi kendimle iç hesaplaşmamı yaparken kardeşim ve Kaan benimle dalga geçiyorlardı. [AB uyum yasaları kapsamında büyüğe saygı tamamen kalktığı için hiçbir şey söyleyemedim.]
Oradan ayrıldık, eve gittik ve 23.30’da otobüse binerek Ankara’ya döndüm. Nalet olasıca (evet, lanet değil nalet) Hacettepe’de olmak zorundaydım. Bir hafta sonu da böyle geçip gitmişti.

More Related Content

Viewers also liked

Vertebrates
VertebratesVertebrates
Vertebrates
guestef0c6b
 
Sacred celtic rituals
Sacred celtic ritualsSacred celtic rituals
Sacred celtic rituals
ddoww4
 
Linked Open Data als Basis für Empfehlungssysteme
Linked Open Data als Basis für EmpfehlungssystemeLinked Open Data als Basis für Empfehlungssysteme
Linked Open Data als Basis für Empfehlungssysteme
Florian Stegmaier
 
Robustheit in Empfehlungssystemen
Robustheit in EmpfehlungssystemenRobustheit in Empfehlungssystemen
Robustheit in Empfehlungssystemen
Florian Stegmaier
 
Introduction to the FP7 CODE project @ BDBC
Introduction to the FP7 CODE project @ BDBCIntroduction to the FP7 CODE project @ BDBC
Introduction to the FP7 CODE project @ BDBC
Florian Stegmaier
 
Realtime
 Distributed Analysis
 of Datastreams
Realtime
 Distributed Analysis
 of DatastreamsRealtime
 Distributed Analysis
 of Datastreams
Realtime
 Distributed Analysis
 of Datastreams
Florian Stegmaier
 
AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...
AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...
AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...
Florian Stegmaier
 

Viewers also liked (9)

Vertebrates
VertebratesVertebrates
Vertebrates
 
Sacred celtic rituals
Sacred celtic ritualsSacred celtic rituals
Sacred celtic rituals
 
Linked Open Data als Basis für Empfehlungssysteme
Linked Open Data als Basis für EmpfehlungssystemeLinked Open Data als Basis für Empfehlungssysteme
Linked Open Data als Basis für Empfehlungssysteme
 
Robustheit in Empfehlungssystemen
Robustheit in EmpfehlungssystemenRobustheit in Empfehlungssystemen
Robustheit in Empfehlungssystemen
 
Presentació Tdr
Presentació TdrPresentació Tdr
Presentació Tdr
 
Introduction to the FP7 CODE project @ BDBC
Introduction to the FP7 CODE project @ BDBCIntroduction to the FP7 CODE project @ BDBC
Introduction to the FP7 CODE project @ BDBC
 
Realtime
 Distributed Analysis
 of Datastreams
Realtime
 Distributed Analysis
 of DatastreamsRealtime
 Distributed Analysis
 of Datastreams
Realtime
 Distributed Analysis
 of Datastreams
 
AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...
AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...
AIR: Architecture for Interoperable Retrieval on Distributed and Heterogeneou...
 
rancangan perniagaan
rancangan perniagaan rancangan perniagaan
rancangan perniagaan
 

Manisa'da Bir Hafta Sonu

  • 1. Manisa’da Bir Hafta Sonum Kardeşim, Sınav ve ATV Motosikletler
  • 2. AŞTİ ve ben artık ayrılmaz bir ikili olduğumuzu hissedebiliyoruz. 5 yıldır birlikteyiz ve aradan geçen zamanda ben de o da çok değişmedik. Sadece o kulağıma ezan bağırmaya başladı. AB uyum yasaları gereği olsa gerek diye düşündüm, çok da anlam veremedim.
  • 3. Biraz erken gittiğim için epey dolandım, saçma sapan fotoğraflar çektim. Hatta birileri fotoğraf çekilirken arkada figüran bile oldum
  • 4. Eve gelince aile eşrafıyla biraz muhabbet ettikten sonra pek sevgili kardeşimin sınava gireceği okulu görmeye gittik. Okul şansımıza evimizin sadece 2 sokak altındaydı, böylece Anıl benim rekorumu kırmış oldu. Benim sınava girdiğim okul 5-6 sokak üstteydi.
  • 5. Anıl çok heyecanlıydı. [Daha doğrusu ben ona heyecanlı pozu verdirdim. Ama yakıştı.]
  • 6. İçeri girip oturacağı sıraya baktık. Genel durumu iyiydi, sallanmıyordu. Bu arada endüstri meslek lisesinde sıraların yere sabitlenmiş olduğunu öğrendik. Sallanmasın diye değil, kavga sırasında öğrenciler birbirlerine atmasınlar diyeymiş. Şaşırdık.
  • 7. Sonra bir ses dikkatimizi çekti, hemen yakınlaştık.
  • 8. Saat epey gürültü çıkararak çalışıyordu. Sınav günü kesin birinin sinirini bozar, kaldırırlar diye düşündük. Kaldırmamışlar.
  • 9. Giriş binasına bir sürü “cep telefonuyla gelmeyin” yazısı astıklarını gördük. Cep telefonlarının artık toplumsal sorunlara yol açmaya başladığını düşündüm, sonra vazgeçtim.
  • 10. Sonra kardeşim bana bunun son uyarı olduğunu asıl uyarının sınav giriş belgesinde yapıldığını söyledi. Sınav giriş belgesinde tam 7 tane “sınava cep telefonuyla gelmeyin, gelenler alınmayacak” konulu madde vardı.
  • 11. Sınav günü geldi, kardeşim sınava girdi. Heyecanlı bir şekilde beklemeye başladık. Aradan yıllar geçti, sınavdan çıktı ve eve gittik.
  • 12. TV’den sorular ve yanıtlarının 15.00’da açıklanacağını öğrendik. Kardeşim bu defa gerçekten heyecanlıydı.
  • 13. Heyecanlıydı ama heyecanı artırmak için de elinden geleni yapıyordu. Sorular ve yanıtları ÖSYM’nin sitesinden indirdiğim halde “Boşverabi TV’den kontrol edelim, heyecan olur” dedi haspa. Öyle yaptık.
  • 14. Bu saatler çok heyecanlı geçti ama sonunda tüm sorular bitti ve rahatladık. Güzel bir sonuç almıştı. Sevindik, dışarı çıkıp stres atmaya karar verdik.
  • 15. Aslında gün daha yeni başlıyordu.
  • 16. Hemen favori mekanlarımızdan birine gittik. İzmir Manisa yolundan girilen bir sapakla ulaşılan ve ne İzmir’e ne de Manisa’ya benzemeyen o harika yere, Çiçekliköy’e.
  • 17. Çok güzel bir yemek yedik ama çok aç olduğum için oburluğumdan çekemedim.El kadar çocuklar at biniyorlardı ama korkudan hâlâ binmediğim için utancımdan çekemedim.O anda yıllardır bir fırsat bulsam da yapsam diye düşündüğüm bir fırsat karşımda belirmişti. İşte o fırsat:
  • 18. Kaskımı taktığım gibi ATV motorlardan birine atladım. İşte sonunda 30’uma gelmeden yapmak istediğim şeyler listesinden bir maddeyi silecektim.[yok öyle bi liste : ) ]
  • 19. Tetrapod hayvanlar oldukları için denge muhteşemdi fakat direksiyon kontrolü babamın iş yerindeki yamaha motorlara hiç benzemiyordu, çok zordu. Birkaç defa yoldan çıkma tehlikesi geçirdim.
  • 20. Direksiyon kontrolünü de sağlayınca iyice zevk almaya başladım. Hatta işi gücü bırakıp ormanın ortasında karizmatik olduğunu düşündüğüm fotoğraflar çektirmeye başladım. Sonra baktım karizmatik filan değilim, sürüş keyfine devam ettim.
  • 21. Kardeşimin ve mekanın sahibi Mustafa abinin oğlu pek sevgili Kaancığımızın fotoğrafını da çektim. Kesinlikle benden daha iyi kullandıkları için 60-70 km/saat hızlara ulaşıyorlardı. Bense bu sırada 40-50 km/saatlik hızımla arkada nal topluyordum.
  • 22. Bu arada orman giderek karanlıklaşıyordu. Ya garip hayvan sesleri duydum ya da Heschlgirusum benim üzerimde tehlikeli oyunlar oynuyordu. Korkuyla gaza basmıştım, bahane olarak da “en arkada kalmayı kendime yediremem arkadaş”a bağladım.
  • 23. Ahanda 60km/saat’i gördüm skorbordda derken önüme kocaman bir taş çıktı ve o kocaman dört tekerleklinin ayakları yerden kesildi ve yoldan çıktım. Başımı ellerimin arasına alıp “neden böyle oldu?” diye kendi kendimle iç hesaplaşmamı yaparken kardeşim ve Kaan benimle dalga geçiyorlardı. [AB uyum yasaları kapsamında büyüğe saygı tamamen kalktığı için hiçbir şey söyleyemedim.]
  • 24. Oradan ayrıldık, eve gittik ve 23.30’da otobüse binerek Ankara’ya döndüm. Nalet olasıca (evet, lanet değil nalet) Hacettepe’de olmak zorundaydım. Bir hafta sonu da böyle geçip gitmişti.