Ihmal ve istismara uğrayan çocuklar açisindan koruyucu aile
1. İHMAL VE İSTİSMARA UĞRAYAN ÇOCUKLAR AÇISINDAN
KORUYUCU AİLE
SHU Tülin KUŞGÖZOĞLU
1. Türkiye’de Koruyucu Aile Hizmetinin Gelişimi
Günümüzde çocuk koruma sistemleri içinde tanımlanan koruyucu aile hizmeti,
ilkel toplumlardan başlayarak tüm toplumlar içinde çeşitli tarz ve içerikte kullanılmış bir
uygulamadır.
Türk toplumuna bakıldığında İslam dininin de etkisiyle çok eski çağlardan beridir,
“evlatlık, besleme, çırak ” vb. isimlerle adlandırılan bu uygulamanın toplum içinde
yaygın bir biçimde kullanıldığı görülmektedir. Uygulamanın kurumsallaşmaya doğru
evrimi ise Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde kurulan Darülhayr-i Ali ve
Darüleytamlar ile 1917 yılında kurulan Himaye-i Etfal cemiyetinin uygulamalarında
görülmektedir.1 Nitekim I. Dünya Savaşı sırasında kimsesiz kalan çocukların bakımı için,
Firuz Ağa’da kurulan Çocuk Misafirhanesine çok sayıda çocuğun gelmesi üzerine, aile
yanına evlatlık, çırak vb. isimlerle çocuk yerleştirildiği bildirilmektedir.2
Milli mücadelenin kazanılmasından sonra Atatürk’ün desteğini alarak tüm illerde
örgütlenmeye başlayan Himaye-i Etfal Cemiyetinin 1923’ten sonra daha da
güçlendirildiği ve 1935 yılında adının Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu olarak
değiştirildiği görülmektedir.3 Yine 1935 yılında yayınlanan TÇEK Anayasası adlı eserde,
kimsesiz ve yoksul çocuklara yönelik bir çok hizmetin yanı sıra “kurum tarafından
belirlenecek bir ücret karşılığı ailelere çocuk yerleştirme ve bu çocukların izlenmesi”
şeklinde tanımlanan bir hizmet türü olduğu dikkati çekmektedir. Bu uygulama, Kurumun
1951 yılında yayınladığı Tüzükte de yer almış ve başarılması planlanan işler sayılırken
Tüzüğün 4.(j)maddesinde “çocuklar için yuvalar açmak ve muhtaç çocukları bunlardan parasız
1
Neşe Erol, Zeynep Şimşek ve Seval Üstüner, (2005), Dünya’da ve Türkiye’de Çocuk Koruma Sistemleri;
Kurum Bakımı, Koruyucu Aile, Evlat Edinme, sy. 24. Ankara
2
Neşe Erol ve diğerleri. A.g.e. sy.26
3
Turgay Çavuşoğlu ( ) Çocuk Esirgeme Kurumunda Tarihsel Gelişim,
http://sosyalhizmetuzmani.org/cocukesirgemekurumu.htm. 10.02.2007
2. yararlandırmak, yuva olmayan yerlerde parasız veya bakım parası Kurum tarafından ödenmek
üzere bunları aileler yanına vermek ve durumlarını gözetlemek”4 denmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında da Ana Kucağı, Süt evleri, Şefkat evleri vb. isimlerle
anılan oluşumlar, günümüzdeki çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtlarının öncüleridir.
Cumhuriyet döneminde, çocukların ve gençlerin korunmasına ilişkin ilk yasal
düzenlemeler 1926 tarihli Türk Medeni Kanununda yer almaktadır. Buna göre, ailesi
yanında kalamayan çocuğun tedbir olarak bir başka aileye verilmesinden söz
edilmektedir. Daha sonra konu, 1930 tarihli Umumi Hıfzısıhha kanununda yer almakta
ve özellikle 7 yaşından küçük çocukların belediyelerin izni ile para karşılığında ailelere
yerleştirilmelerinden söz edilmektedir.
Yine aynı yıl tarihli Belediyeler Kanununda da, korunmaya muhtaç çocuklara
yönelik düzenlemelerden söz edilmiştir. 1949 yılına kadar, yalnızca korunmaya muhtaç
çocuklara yönelik bir yasa bulunmaması nedeniyle, konunun değişik yasalarda ele
alındığı ve bu konudaki sorumluluğun yerel düzeyde, iller bazında il yönetimlerine
verildiği görülmektedir.
1949 yılında çıkarıldıktan sonra 1957 yılında yeniden düzenlenen 6972 sayılı
Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun, toplum içinde bakıma ve yardıma muhtaç
çocuklara yönelik hizmetleri düzenleyen ve bu tür çocuklara özgü ilk yasalardır. Bu
yasada da, çocukların uygun aileler yanında bakımından söz edilmekteyse de II.Dünya
Savaşının yıkıcı etkilerinin yaşandığı 40’lı yıllardan önce bu konuda topyekun katılımlı
bir çaba ile karşılaşılmamaktadır.
Türkiye’de koruyucu aile konusundaki ilk atak 1949 ve 52 yılındadır. Bunu 1961
yılında Türkiye’nin bir sosyal devlet olarak tanımlanması süreci ve o dönemdeki BM
tarafından başlatılan azgelişmiş ülkelerde sosyal hizmetin geliştirilmesine5 yönelik
çabalardan etkilenen bir diğer uygulama izlemektedir. 1961 yılında Ankara’da uygulanan
bir pilot proje ile başlayan bu çalışma, ülke tarihinde “çocuğun başka bir ailede
bakılmasının bir sisteme ve kurumsallaşmaya” bağlanması açısından ilk olarak kabul
edilmektedir.
Nitekim 1961-72 yılları arasında başlangıçta 17 olan koruyucu aile sayısının 134’e
çıkarıldığı görülmektedir. Ancak 1970’li yıllarda, bu hizmetin çocuk bakım yurtlarına
devredilmesiyle birlikte bu trendde düşme olduğu görülmektedir.
4
Neşe Erol ve diğerleri. A.g.e. sy.27
5
Nesrin Koşar ve Beril Tufan (1999), “Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Tarihçesine Genel Bir Bakış”,
Yaşam
Boyu sosyal Hizmet: Prof. Dr. Sema Kut’a Armağan, H.Ü. Sosyal Hizmetler Y.O. yayını, No.004, Ankara
3. 1983 yılında SHÇEK’in kurulması ile birlikte Koruyucu Aile hizmetinin daha açık
ve net bir biçimde tanımlanmış bir çerçeveye oturduğunu görmekteyiz. Adı geçen yasanın
23. ve 24. maddelerinde haklarında korunma kararı alınan çocukların koruyucu aileler
yanında bakılmalarından söz edilmektedir. Nitekim bu maddeye dayanarak 1984 yılında
çıkarılan KA Yönetmeliği, konuya ilişkin uygulamaları sistematize etmiştir.
Bununla birlikte, toplumsal düzeyde KA hizmetinin evlat edinme hizmetinden
ayrıştırılamaması ve hizmetin istendik düzeyde uygulanamaması gibi gerekçelerle 1993
yılında konu yine bir kampanya çerçevesinde ele alınmış ve 1994 yılında Koruyucu Aile
Yönetmeliği değiştirilerek günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmiştir.
Benzer bir atak 1998 yılında da yapılmıştır ve bir buçuk yıl içinde 185 çocuk
koruyucu aile yanına yerleştirilmiştir. Bu dönemde yapılan binin üzerinde başvuru vardır.
Tarihsel süreç incelendiğinde koruyucu ailelere yönelik uygulamaların zaman
zaman ivme kazanarak hızlandığı ancak halihazırda, çocuk koruma sistemi içinde etkili
ve verimli bir hizmet modeli olarak uygulanamadığı görülmektedir. Nitekim ülkemizde
koruyucu aile yanında bakılan çocuk oranı %4 civarındadır. SHÇEK Genel
Müdürlüğünden alınan verilere göre bugüne kadar 4 binin üzerinde çocuk koruyucu aile
yanına yerleştirilmiş olup, halen 811 koruyucu aile bulunmaktadır.
2. Koruyucu Aile Hizmetinin Yasal Dayanakları
Yukarıda da değinildiği gibi koruyucu aile hizmeti ülkemizde, 1926 yılından
beridir Medeni Kanunda yer alan önemli uygulamalardandır.
Uluslar arası düzlemde, Çocuk Hakları Sözleşmesinde konunun ele alındığı ve
02 Eylül 1990 tarihli Çocuk Hakları Sözleşmesinde; çocuğun öncelikle ailesi yanında, bu
mümkün olmadığı taktirde ise uygun bir aile ortamı içinde yaşamını sürdürmesi ve
gelişmesi hakkına özel bir yer verildiği görülmektedir. 6 Ülkemizin de imzalamış olduğu
bu sözleşme ile Koruyucu Aile Hizmeti daha da önem kazanmaktadır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi ile vurgulanan koruyucu aile hizmetinin dayanağı Türk
Medeni Kanunu'nun 347.maddesi ile 24.05.1983 tarih ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve
Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu'nun 22. ve 23. maddeleridir. Koruyucu aile hizmeti bu
maddeleri temel alarak hazırlanan 14.10.1993 tarih ve 21728 sayılı Koruyucu Aile
Yönetmeliği ile Yönetmeliğin bazı maddelerini değiştiren 30.12.2006 tarih ve 26392
6
Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme. Madde 5 ve Madde 18,RG, 27.01.1995, Sayı: 22184
4. sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren SHÇEK Koruyucu Aile
Yönetmeliğe uygun olarak yürütülmektedir.7
Yeni çıkarılan Çocuk Koruma Kanunu bu içerikte koruyucu aile uygulamalarında
bir değişikliğe gitmemiş; korunmaya muhtaç çocuklar için kullanılacak hizmetlerden biri
olarak tanımlanmıştır. Bu haliyle koruyucu aile uygulamaları yine SHÇEK bünyesinde ve
SHÇEK’in gözetim, denetim, eşgüdüm ve sağaltımı ile sürdürülecek hizmetler arasında
sayılmıştır.
2.1. Tanım ve İşleyiş
En basit tanımıyla koruyucu aile hizmeti, “çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında
bakılamayan çocukların, kısa veya uzun süreli olarak bakımlarını üstlenen aile ya da
kişilerin yanında, devlet denetiminde yetiştirilmeleri” olarak tanımlanmaktadır.8
1994 yılında çıkarılan KA yönetmeliğine göre Koruyucu Aile; “ İl Müdürlükleri
denetiminde kısa veya uzun süreli, bedelli veya bedelsiz olarak çocuk bakımını üstlenen,
çocuğun aile ortamında yaşamını sağlayan, öz anne- baba yerini tutabilecek aileler veya
kişileri,”
ifade eder.9
Yine aynı yönetmeliğe göre, KA uygulaması SHÇEK İl Müdürlüklerince
görevlendirilen sosyal hizmet uzmanları tarafından yürütülmektedir. İl Müdürlüğü
düzeyinde uygulamanın 3 ayağı vardır.
1. Koruma altına alınmış çocuklardan koruyucu aile bakımına verilmesi uygun
görülen çocuklar, Kuruluşlarca belirlenerek, çocuğun “sağlık durumu, psiko-
sosyal ve fiziksel gelişmelerini gösteren sosyal inceleme raporu” ile birlikte her
ay İl Müdürlüğüne bildirirler,
2. İl Müdürlüklerinde görevli sosyal hizmet uzmanları tarafından, koruyucu aile
olmak üzere başvuran ailelerin “çevre ve ekonomik koşulları, yaşları, kişilik
özellikleri, evlilik ve sosyal ilişkileri, çocuk yetiştirme konusunda tutum ve
davranışları, diğer aile üyelerinin bu konudaki düşünceleri ve çocuk ile
koruyucu aile ilişkileri açısından önem taşıyan benzeri hususlar dikkate alınarak
sosyal inceleme” yapılır.Yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucunda
hazırlanan dosya Koruyucu Aile Komisyonuna iletilir.10
7
http://www.shcek.gov.tr/hizmetler/cocuk/Koruyucu_Aile_Hizmetleri.asp, 10.02.2007
8
http://www.shcek.gov.tr/hizmetler/cocuk/Koruyucu_Aile_Hizmetleri.asp, 10.02.2007
9
SHÇEK Koruyucu Aile Yönetmeliği, Madde 4 (e).
http://www.shcek.gov.tr/Kurumsal_Bilgi/Mevzuat/Yonetmelikler/Koruyucu_Aile.asp. 10.02.2007
10
Koruyucu Aile Yönetmeliği. Madde 9. a.g.e.
5. 3.Koruyucu aile komisyonu; hazırlanan dosyalar üzerinde yapacağı inceleme
sonucunda;
a) Koruyucu aile olmak üzere başvuran ailelerin uygun olup olmadığı,
b) Hangi aileye hangi çocuğun yerleştirileceği,
c) Çocuğun koruyucu aileden geri alınıp alınmayacağı,
ç) Ailenin koruyucu aile statüsünün iptal edilip edilmeyeceği,
d) Koruyucu ailenin çocukla birlikte yurt dışına çıkıp çıkamayacağı,
e) Koruyucu aile yanındaki çocukların doğadan yararlanmaları amacıyla, Kuruluş da kalan
çocuklarla birlikte kamplara katılmaları sağlanacak olanların belirlenmesi,
f) Hizmet sürecinde tereddütte kalınan durumların değerlendirilmesi
konularında oy birliği ile karar alır."11
Yönetmeliğe göre koruyucu aile seçiminde de bazı kriterler dikkate alınmaktadır. Bunlar ;
“Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, Türkiye’de sürekli ikamet eden, en az ilkokul
mezunu, 25-50 yaş arasındaki kişiler, evli iseler eşleriyle birlikte ,” koruyucu aile olmak
üzere il müdürlüklerine başvurabilirler. “Koruyucu aile olacak kişilerin çocuğun bakımını,
psiko-sosyal gelişimini ve eğitimini etkileyecek ya da çocuğa zarar verecek düzeyde fiziksel
engeli, ruhsal rahatsızlığı ve bulaşıcı hastalığının olmaması” esastır. 12
Bu içerikteki incelemeler neticesinde KA olan ailelerin yükümlülükleri ise;
“a ) Yanına yerleştirilen çocuğun öncelikle fiziksel ve psiko-sosyal gelişiminin sağlıklı
olabilmesi için gerekli koşulları sağlamakla
b ) Çocuğun yeteneklerinin ve becerilerinin el verdiği ölçüde öncelikle eğitim ve öğretimi ya
da meslek sahibi edindirilmesi için gerekli çabayı göstermekle,
c ) Çocuğun varsa öz ailesi ve akrabaları ile uygun görülen şekil ve zamanda görüşmesini
sağlamakla,
d ) Koruyucu aileye ve yerleştirilen çocuklara ilişkin olarak mesleki çalışmaları yürüten
sosyal çalışmacılara gerekli koşulları hazırlamakla,
e ) Adres ve ikametgah değişikliklerini, bu değişiklik gerçekleşmeden önce İl Müdürlüğüne
bildirmek”tir.13
Bu yönetmelikte ihmal ve/veya istismara uğrayan çocukları da yakından
ilgilendiren en önemli madde, çocuğun öz aile çevresinde bir başka aile yanına
yerleştirilmesi ile ilgilidir ve “Akrabaların ya da belli bir süredir devam eden ana-baba-
11
Koruyucu Aile Yönetmeliği. Madde 11. a.g.e.
12
Koruyucu Aile Yönetmeliği. Madde 8. a.g.e.
13
Koruyucu Aile Yönetmeliği. Madde 13. a.g.e.
6. çocuk ilişkisinin kurulduğu ailelerin koruyucu aile olmak istemesi halinde, yapılacak sosyal
inceleme sonucuna göre bunlardan yaş ve eğitim koşulu aranmayabilir. Koruyucu aile
adayları ve çocuk arasında, ana-baba-çocuk ilişkisinin kurulması ve birebir ilişki
sağlanması esasları çerçevesinde, aday ailenin yaşı değerlendirilir.”14 denerek, öz aile
çevresinden birinin çocuğun bakımını üstlenmesi halinde kolaylaştırıcı hükümler
konmuştur.
Bu işleyiş ile koruyucu aile ve yanına yerleştirilen çocuğun, görevli sosyal
çalışmacı tarafından düzenli olarak izleneceği ve ortaya çıkan sorunların çözümüne
yönelik gerekli mesleki çalışmaların yapılacağı da, hizmetin devamında hükme
bağlanmıştır.
Tüm koruma hizmetlerinde olduğu gibi koruyucu aile hizmetinde de nihai amaç
çocuğun öz ailesi yanına döndürülmesidir. Bu şekliyle hizmet geçici ve süreli bir
hizmettir. Bu nedenle sosyal hizmetlerin, hizmetin her aşamasında koruyucu aile ve öz
aile ile birlikte çocuk yararına bir tutum izlemesi gerekmektedir. Kısaca sosyal
hizmetlerin görevi çocuğun aile yanına yerleştirilmesi ile bitmemekte, asıl uygulama ve
süreç neredeyse bu aşamadan sonra başlamaktadır.
2.2. Sosyal Hizmetlerin Süreçteki Görev ve Sorumlulukları
Yukarıda da değinildiği gibi, koruyucu aile hizmeti uzun süreli devam eden ve
sosyal hizmetlerin çocuk yararına olacak bir biçimde koruyucu aile ile öz aile arasında,
hizmet sunmasını gerektiren bir uygulama biçimidir.
Bu nedenle sosyal hizmetlerin hem korunmaya muhtaç çocuklar açısından hem
koruyucu aileler ve öz aileler açısından yürütmekle yükümlü olduğu görevler vardır.
Bilindiği gibi korunmaya muhtaç çocuklar açısından temel görev, çocuğun sağlıklı
bir ortamda bakılıp yetiştirilmesi için uygun hizmet modelini belirlemek ve uygulamaya
geçirmekle ilgilidir.
Koruyucu Aileler için ise;
1. Koruyucu aileleri bulmak, incelemek, uygunluğunu tespit etmek,
2. Aileye uygun çocuğu tespit etmek,
3. Çocuğu aile yanına yerleştirmek,
4. Aile ile çocuk arasındaki uyumu sağlamak,
5. Aile ile çocuğu izlemek,
14
Koruyucu Aile Yönetmeliği. Madde 8. a.g.e.
7. 6. Olası sorunlar hakkında aileyi bilgilendirmek, yol göstermek, rehberlik
etmek ve aileyi güçlendirmek ve
7. Tüm bu aşamalarda çıkacak sorunlarla ilgili olarak aileye danışmanlık
yapmak ve sorunların çözümüne katkıda bulunmak vb.dir.
Bu şekliyle sosyal hizmet uzmanının bir aile danışmanı gibi çalışması
gerekmektedir ve doğaldır ki bu içerikte de donanımlı olması gereklidir.
Öz aile ile
1. Öz ailenin çocuklarının korunma altına alınmasına neden olan koşulların
değiştirilmesi, ortadan kaldırılması ve sağlıklı aile işlevlerini yerine
getirilmesi konusunda öz aileye destek olmak
2. Bu içerikte öz aileye danışmanlık yapmak ve rehber olmak
3. Öz aile ile gerek kurum bakımında gerekse koruyucu aile yanında olan
çocukları arasındaki ilişkiyi düzenlemek, sağlıklı ilişkiler kurulmasını
sağlamak
4. Öz aile ile koruyucu aile arasındaki ilişkileri düzenlemek, çocuk yararına
olacak bir biçimde ortak hareket etmelerini sağlamak
Görüldüğü gibi bu aşamada da sosyal hizmet uzmanının bir aile danışmanı gibi
görev yürütmesi gerekmektedir.
Sosyal hizmet uzmanı tüm bu aşamalarda çocuk yararına hareket etmekle
yükümlüdür. Ana amaç, çocuğun sağlıklı bir aile ortamında sağlıklı bir biçimde barınma,
beslenme ve psiko-sosyal gelişiminin sağlanmasıdır. Bu da çoklukla çocuğa
barınabileceği bir aile ortamı bulmakla sınırlı değildir. Çünkü devlet olarak koruyucu
aileden beklenen sadece kendi çocuklarına baktıkları gibi yanlarına aldıkları çocuklara
bakmaları değildir. Çünkü hiçbir ailenin kendi çocuğuna bakmak için herhangi bir
donanıma sahip olmaları, anne-baba okullarına devam etmeleri beklenmemekte, herkes
kendi çocuğunu kendi bilgisi görgüsü ve çoğunlukla da kendi ebeveynlerinden gördüğü
şekillerde yetiştirmektedir. Ancak çocukla çalışan meslek elemanlarının ısrarlı bir
biçimde ailelere çocuk gelişimi, çocuk yetiştirme yöntemleri vb. konularda bilgi verme ve
toplumla giderek daha çok sayıda bireye bu konuda gelişmiş deneyimler sunma
çabasından da anlaşılacağı üzere, çocuk yetiştirmek herkesin doğuştan ya da çocuk sahibi
olmakla ediniverdiği bir bilgi değildir. Çocuk yetiştirmek ciddiye alınması gereken bir
görevdir.
8. Koruyucu aileler için ise, aileden beklenen sadece çocuğa bakıp gözetmek değil,
aynı zamanda o çocuk yararına gerekiyorsa tutum değiştirerek çocuğun psikososyal
gelişimine katkıda bulunmalarıdır.
Çünkü korunmaya muhtaç çocuklar, çeşitli olumsuz aile koşulları ve travmatik
yaşam deneyimleri nedeniyle örselenmiş, ihmal ve/veya istismar edilmiş çocuklardır.
Bu sorunlar ve özellikler bazen, bir ailenin normal çocuk gelişimini ve çocuk
yetiştirme yöntemleri bilgisi ile çözülebilecek düzeyde olmayabilir. Bu içerikte koruyucu
aileden beklenen, ailelerin karşılaşacakları güçlüklerin farkında olması ve bu güçlüklerle
nasıl baş edebileceği konusunda çeşitli donanımlara sahip olmalarıdır. Kuşkusuz, aileye
yönelik bu tür bilgilendirme, geliştirme ve güçlendirme görevi sosyal hizmetlerin
görevidir.
3. İstismara Uğrayan Çocuklar Açısından Koruyucu Aile
İstismara uğrayan çocuklar açısından koruyucu aile, kurum bakımından daha
öncelikli olarak sunulması gereken bir hizmet modelidir.
Biraz önce değindiğim gibi aslında her korunmaya muhtaç çocuk ihmal ve/veya
istismara uğramış çocuktur. Bununla birlikte, yaşanan ihmal ve istismarın boyutları bazen
çocuğun öz ailesi ile ilişkilerini örselememekte ve çocuk kurum bakımında da olsa, aile
ilişkileri devam etmektedir.
Bununla birlikte, ailenin yaşamındaki herhangi bir travmaya bağlı olarak ortaya
çıkan akut ihmal ve/veya istismar olgularında, koruyucu ailelerin varlığı iki aşamada
önem kazanmaktadır.
1. istismara uğrayan çocuklar için sunulan hizmetlerde ilk aşama istismarın
durdurulması ile ilgilidir. Bu şekliyle, özellikle kendi öz aile ortamında istismara uğrayan
çocuklar için, çocuğun istismar edildiği bu ortamdan alınarak daha güvenli bir yere
yerleştirilmesi öncelikli bir uygulamadır. Çünkü hem çocuğun güvenliği hem de çocuğa
yönelik hizmetin belirlenmesi için zamana gereksinim vardır.
Bu aşamada, çocuğun aileden kuruma alınması, çocuk üzerinde doğaldır ki ikinci
bir travma yaratacaktır. Zaten istismarın bildirilmesi aşamasında önemli travmalar ve
güven sorunu yaşayan çocuklar için kuruma alınma, bir tür ceza gibi algılanabilecektir.
Öte yandan çocukla ilgili incelemelerin yapılması ve uygun hizmet modelinin
belirlenmesi ivedilikle yapılması gereken işlerdir. Bununla birlikte bu aşamada
yapılabilecek hataların da asgariye indirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle diyelim ki 1
hafta ile 15 gün süresinde çocuk için kalıcı bir hizmet modeli belirlenebilecekse, çocuğun
9. bu kadar kısa sürede önce kurum bakımına sonra bir başka hizmete yönlendirilmesi de
çocuk açısından sakıncalıdır.
Bu nedenle çocuğa yönelik hizmetin belirlenmesi aşamasında bu konuda
deneyimli ve donanımlı koruyucu ailelerin bulunması hizmette eksik olan bir ayağın
tamamlanması anlamına gelmektedir.
2. İstismara uğrayan çocuğun sağaltımı açısından koruyucu aileler daha güvenli ve
verimli bir ortam olabilmektedir. Biraz önce de değinildiği gibi bu çocukların olumsuz
yaşam deneyimleri bir çok tıbbi, psikiyatrik ve sosyal soruna neden olabildiği gibi en
önemlisi güven konusunda önemli sorunları bulunmaktadır. Kurum bakımının bilindik
sakıncaları bir yana, kurumlar ve kurumlarda çalışanlar, bu tür konularda çocuğa
terapötik bir ortam sağlayabilecek donanıma da sahip değildir. Oysa bu konuda deneyimi
ve donanımlı aileler, bu içerikte de çocuğa yarar sağlayabilecek koşullara daha kolay
kavuşturulabilecektir.
Böylelikle, istismara uğradıktan sonra koruyucu aile yanında yerleştirilen çocuğun
sağaltımı koruyucu aile ve yine toplumdaki diğer sektörlerin katılımı ile daha kolay
tamamlanabilecektir.
3.1. Fatma Üçer Aile Danışma Merkezi/ Alo Çocuk Merkezinde
Sürdürülen Çalışmalar
1999 yılında Çocuk İstismarı Ve İhmalinin Önlenmesi Derneği tarafından
kurularak, SHÇEK Fatma Üçer Çocuk ve Gençlik Merkezi/şimdiki adıyla Aile Danışma
Merkezine devredilen Alo Çocuk Merkezinde bugüne kadar toplam 313 akut ihmal
ve/veya istismar olgusuyla çalışılmıştır.
AÇYerleştirildi; 12
Psikiyatriye sevk; 9 ANY; 8
AÇYerleştirildi
İstismar bulgusuna
rastlanmadı; 33 Aile kayıp
Anne desteklendi
Aile kayıp; 7
ANY
Anne desteklendi; 13
İstismar bulgusuna rastlanmadı
Mesleki Çalışma; 139 KAA
KAA; 47
MÇDEtmedi
MÇKatılmadı; 17
MÇKatılmadı
MÇDEtmedi; 28 Mesleki Çalışma
Psikiyatriye sevk
10. Bunlara ilişkin yapılan uygulamalardan elde edilen verilere göre, yapılan
başvuruların 33 tanesinde ihmal ve/veya istismar bulgusuna rastlanamamış, 7 aileye
ailenin kayıp olması nedeniyle ulaşılamamış, 45 aile ise çeşitli gerekçelerle mesleki
çalışmaya katılmak ya da devam etmek istememiştir.
Geri kalan 218 ailede, öncelikli olarak çocuğun ihmal ve/veya istismara
uğramasına neden olan aile koşulları ve anne-baba özelliklerinin değiştirilmesi ve
sağaltımı üzerinde durulmuştur. Bununla birlikte öz ailesi yanında bakılamayacağı tespit
edilerek, korunma altına alınan ve kurum bakımına yerleştirilen 47 çocuk bulunmaktadır.
Yine öz ailesi yanında bakılamayacağı tespit edilen 12 çocuk ise, kendi öz aileleri
çevresinde bir başka aile yanına yerleştirilmiştir.
Yapılan bu yerleştirme işlemleri incelendiğinde çoğunlukla ailelerin duygusal
bağları üzerine uygulamalara gidildiği görülmektedir. Çocuk ile akraba olan aileler her
hangi bir talep olmaksızın istismara uğrayan çocuğun bakımını üstlenmekte; çoğunlukla
bu bakım istismar edenin bakımının da üstlenilmesi şeklinde olmaktadır. Bu şekliyle, bu
ailelere devlet tarafından yasal ya da koruyucu-önleyici bir destek sağlanamamış olması
üzücü olmakla birlikte, fiili olarak yaşanan sorunların çözülmüş olması sevindiricidir.
Öte yandan ayni-nakdi yardım yönetmeliği esas alınarak ya da koruyucu aile
sözleşmesi uyarınca da, aile yanına çocuk yerleştirildiği görülmektedir.Bunların olgu
örnekleri şöyledir:
4. Sonuç ve Öneriler
Koruyucu aile hizmeti tüm toplumlarda çocuk sağlığı ve gelişimi dikkate alınarak
desteklenmesi, özendirilmesi ve güçlendirilmesi gereken bir hizmet biçimidir. Bununla
birlikte, hizmet çok yönlülüğü ve içeriğindeki ağır psiko-sosyal yük nedeniyle sektörler
arası işbirliğini gerektirmekte ve ayrıca toplumun bakış açısında da ciddi bir dönüşüme
gereksinim duyulmaktadır.
Her ne kadar son yıllarda bu alanda yapılan kampanyalar, toplumsal bakış
açısından değişikliklere neden olmuşsa da, köklü bir değişim için halen zamana ve
eğitime ihtiyaç vardır. Bu nedenle;
11. • Koruyucu aile uygulamaları hayırseverlikten profesyonelliğe doğru gelişmeli
/geliştirilmelidir…
• Koruyucu ailelik, toplum tarafından gerektiğinde bir meslek gibi algılanmalı ve geçici
bir hizmet modeli olduğu kabul edilmelidir..
• Hizmette özellikle sosyal hizmet ayağının güdük kaldığı görülmekte; alanda çalışacak
daha çok sayıda daha nitelikli personele gereksinim duyulmaktadır..bu içerikte temel
alt yapı sorunları çözülmelidir…
Kaynakça
Neşe Erol, Zeynep Şimşek ve Seval Üstüner, (2005), Dünya’da ve Türkiye’de Çocuk
Koruma Sistemleri; Kurum Bakımı, Koruyucu Aile, Evlat Edinme, Ankara
Koruyucu Aile Yönetmeliği (14.10.1993), Resmi Gazete:21726
Sosyal Hizmet Uzmanları derneği (1994). “4.Ulusal sosyal Hizmetler Konferansı Koruyucu
Aile Çalışma Ön Raporu”. SHU Derneği yayını
Nesrin Koşar ve Beril Tufan (1999), “Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Tarihçesine Genel Bir
Bakış”, Yaşam Boyu sosyal Hizmet: Prof. Dr. Sema Kut’a Armağan, H.Ü. Sosyal
Hizmetler Y.O. yayını, No.004, Ankara
Turgay ÇAVUŞOĞLU, ( ) Çocuk Esirgeme kurumunda tarihsel Gelişim,
http://sosyalhizmetuzmani.org/cocukesirgemekurumu.htm. 10.02.2007
12. İHMAL VE İSTİSMARA UĞRAYAN ÇOCUKLAR AÇISINDAN KORUYUCU AİLE......1
1. Türkiye’de Koruyucu Aile Hizmetinin Gelişimi...........................................................1
2. Koruyucu Aile Hizmetinin Yasal Dayanakları..............................................................3
2.1. Tanım ve İşleyiş......................................................................................................4
2.2. Sosyal Hizmetlerin Süreçteki Görev ve Sorumlulukları.........................................6
3. İstismara Uğrayan Çocuklar Açısından Koruyucu Aile.................................................8
3.1. Fatma Üçer Aile Danışma Merkezi/ Alo Çocuk Merkezinde
Sürdürülen Çalışmalar.........................................................................................................9
4. Sonuç ve Öneriler...........................................................................................................10
Kaynakça...............................................................................................................................11