SlideShare a Scribd company logo
1 of 39
Haçlı Seferleri
Haçlı Seferlerinin Nedenleri




                               Clermont Konsülü
Fuller Haçlı Seferleri’nin sebepleri arasında şunları da ilave ediyor: “ Haçlıların
büyük bir harekete kendilerini salıverecek derecede maceraperest ve dindar
kimseler olduğu düşünülmemeli. Pek âlâ dinî niyetle gidenler vardı. Ancak bununla
birlikte hareket içinde, şuurlu kimselerin dışında, kalabalığa uyan ayak takımı diye
tabir edebileceğimiz işsiz güçsüz, parasız pulsuz insanlar daha fazlaydı. Borçlular
borçtan kurtulmak ve kreditörlerini dolandırmak için; uşaklar vazifeden ve
efendilerinin kaprislerinden içtinap için bu seyahate katıldılar. Hırsızlar ve katiller
haça sığınarak darağacından kurtuldular. Zina edenler bu seferle günah çıkarttılar
v.s. “
                                                ( Tarih Aynası, Işık Yayınları, Mart 2005, s. 19 )
I. Haçlı Seferi(1096-99)
 Sekiz Haçlı seferi olmuştur.
Bunlardan özellikle ilk dördü çok
önemlidir. Haçlılara karşı başarı ile
mücadele eden Kılıçaslan, Haçlıları
çok kalabalık olmalarından dolayı
durduramamıştır. Antakya'yı da işgal
eden Haçlılar, 1099'da Kudüs'ü
Fatımilerden aldılar.
 I. Haçlı Seferi sonunda;
• Kudüs Haçlıların eline geçti.
• İznik ve Batı Anadolu Bizans'ın
eline geçti.
• Anadolu Selçukluları İznik'i
kaybedince Konya'yı başkent
yaptılar.
• Haçlılar ellerine geçirdikleri
Antakya, Urfa, Trablusşam, Sur,
Yafa, Nablus gibi şehirlerde feodalite
rejimine dayanan dukalık ve
kontluklar kurdular.
Haçlılar ve Bizans
“ İlk bakışta Bizans’ın Haçlılar’la bütünüyle iyi ilişkiler içinde olduğu düşünülebilir, fakat
gerçekte hiç de böyle değildi. Bizans imparatorları Haçlılar’a güvenmiyordu. Öncelikle,
Haçlılar’ın tümünün İstanbul’da gözleri vardı. En dost görünenleri bile topraklarından
geçerken Bizans’a önemli ölçüde yük olmaktaydı. Ayrıca bir devlet olarak Bizans,
Selçuklular’la da anlaşmalar yapmak zorundaydı. Bu durumda batılılar, İmparator’un
Türkler’le anlaşma yapmasını ne anlıyor ne de kabul edebiliyorlardı. Runciman, buna
şöyle bir açıklama getiriyor: “Bizans stratejisinin çok geniş icapları onların (batılıların)
anlayış kapasitesini aşmaktaydı... “
Her yaşta ve durumdaki erkekler, yolun
tehlikelerinden dolayı çok az sayıda kadın, dini
açıdan kutsanmak için dilek diler ve yola çıkarlardı.
Mal varlıkları ve paraları yolculuklarında korunurdu.
Döndüklerinde ise, hacca gittiklerine dair tüm
belgeleri ortaya çıkarmak zorundaydılar.

                                                        Haçlı Devletleri
II.Haçlı Seferi(1147-49)

Musul Atabeyi İmadeddin Zengi Urfa'yı
1144'te Haçlılardan aldı. Ardından Halep ve
Şam da alınınca Kudüs Krallığı Papa'dan
yardım istedi. Papa'nın çağrısı ile Alman
imparatoru III. Konrad ile Fransa Kralı VII. Lui
ayrı yollardan Anadolu üzerine sefere çıktılar.
iki ordu da Anadolu Selçukluları tarafından
bozguna uğratıldılar. Ordularının büyük
kısmını kaybeden iki kral Şam'a saldırdılar
fakat başarılı olamadılar.                                    Şam’ın Haçlılar tarafından kuşatılması


  II. Haçlı Seferi sonrasında Türk kılıç artığı Haçlı şövalyeler bozulmuş, Antalya çevresindeki dağ
  yamaçlarına sığınmışlardı. Aç ve perişan idiler. Yerli Rumlar bunları buluyor, soyuyor, öldürüyor
  veya ölüme terk ediyorlardı. Kendi ülkesinde geçen bu olay Sultan Mesud'a ağır geldi. Dağlara
  sığınmış, bütün şövalyeleri toplattı. Hastanelere yatırdı. Kendilerini soyan Rumlar'dan mallarını
  geri alıp şövalyelere verdi.
       Bu olayı bize, hadisenin şahidi Fransız şövalyesi Odon de Deuil anlatıyor ve şöyle yazıyor
  ( Bibliothéque des Croisades, I, 244 ) : " Haçlılar, dindaşları Rumlar'dan ve düşmanları Türkler‘
  den işte bu muameleyi gördüler. Merhamet, hıyanetten zalimdir. Nitekim Türkler'den
  böylesine şefkat gören 3. 000 genç şövalye, Katolik dinlerini de muhafaza ederek, Türk
  sultanının hizmetine girdiler. Bu haber Fransa kralının karargahına geldiği zaman hepimiz çok
  müteessir olduk. “                                 ( Yılmaz Öztuna, Tarih Sohbetleri 1, Ötüken
III. Haçlı Seferi(1189-92)
Mısır'da devlet kurmuş olan Selahaddin
Eyyûbi, Haçlılara karşı amansız bir
savaşa tutuştu. Amacı; Suriye'deki Haçlı
üstünlüğüne son vermekti. Selahaddin
Eyyûbi bu mücadelesinde başarılı olarak
1187'de "Hıttin" denilen yerde Haçlıları
yendi. Kudüs dahil olmak üzere
Suriye‘nin büyük bir bölümünü Haçlı
istilasından kurtardı. Kazanılan bu
zaferler, Avrupa'da duyulunca, her
yerde dini propagandalar yapıldı. Alman
İmparatoru Frederik Barbaros, Fransa
Kralı Filip Ogüst ve İngiltere Kralı Arslan
Yürekli Rişar komutası altındaki yeni
Haçlı orduları harekete geçtiler.
Deniz yoluyla gelen İngiltere Kralı Aslan
Yürekli Rişar ve Fransa kralı Filip Ogüst
Akka kalesini kuşatarak aldılar. Bundan
sonra iki kralın arası açıldı ve Fransa
kralı ülkesine döndü. Bölgede iki yıl
daha kalan Aslan Yürekli Rişar. Kudüs'ü
alamayınca, Selahaddin Eyyûbi ile Yafa
ve Sur arasındaki bölgenin Haçlılarda         Selahaddin Eyyübi
kalması ve Haçlıların silahsız Kudüs'ü
ziyaret edebilmeleri şartıyla anlaşma
yaparak geri döndü.

                                                                  Selahaddin Eyyübi’nin Kudüs’ü fethi
Aslan Yürekli Richard
    Richard Haçlı Seferleri’ne gönüllü katılan İngiltere’nin gurur duymasına neden olan gözüpek
kahraman olarak hatırlanır. Kuşkusuz, Kudüs’ü geri almamıştır ama bunun ne önemi vardır ki?
    Bazıları bunun Kutsal Topraklar’da bir Hristiyan gibi davranmadığını ileri sürerek kadın ve
çocukların da içinde bulundukları üç bin Müslüman tutsağı öldürttüğüne işaret ederler.
    Richard bir süre sonra, ortak bir Hristiyan krallığı kurma umuduyla, kızkardeşini Müslümanların
lideri Salahaddin’in kardeşiyle evlendirmeye kalkışmıştır. Ancak bu evlilikle ne Salahaddin’in kardeşi,
ne de Richard’ın kızkardeşi pek ilgilenmemiştir.
    Richard ülkesindeki halkı için büyük bir kahramandı. Hatta yokluğunda İngiltere’de suç oranı almış
başını yürümüş, krallık neredeyse dağılmış ve soylular denetimden çıkmışlardı.
    Sonunda Richard’ın Kutsal Topraklar’da yapabileceği bir iş kalmamış ve yurduna dönme zamanı
gelmişti. Ama ne yazık ki, zamanın en büyük stratejistlerinden biri olmasına rağmen, yolda Avusturya
Kralı Leopold tarafından yakalandı ve bir yıl tutsak kaldıktan sonra halkının verdiği fidye ile kurtulabildi.
  ( Richard Shenkman, İnsanlık Tarihinde Büyük Yalanlar, Milliyet Yayınları, Haziran 1996, s. 35-
Aslan Yürekli Richard          Selahaddin Eyyübi           Selahaddin Eyyüni’nin Şam’daki
                                                                 türbesi

Kingdom of Heaven filmine konu olan III. Haçlı Seferi, en meşhur Haçlı seferlerinden...
Diğer seferlerde olduğu gibi yine Kudüs ve çevresindeki çatışmalar sonucunda gerçekleşen
savaşta Selahaddin Eyyubi ve Nureddin Zengi’nin karşısında Fransa, Almanya kralları ile
 İngilizler’in meşhur kralı “ Aslan Yürekli Richard “ yer almış. Karşı karşıya gelen iki toplum
 sadece dini anlamda değil kültürel olarak da birbirlerinden çok farklı. Mesela, Selahaddin
Eyyubi’nin Kral Richard’a gönderdiği mekanik saatin ne olduğu anlaşılamamış ve içinde
şeytan olduğuna hükmedilmiş. Haçlılar’ın katliamlarına karşılık Hristiyanlar Müslüman
hastanelerinde tedavi edilmiş, hatta kendi doktorlarınca iyileştirilemeyen Kral Richard’a
Selahaddin Eyyubi kendi doktorunu göndermiş. Haçlılar her ne kadar II. Seferlerinde
hiçbir şey elde edemeden geri dönseler de Kral Richard’ın şu sözleri tarihe geçmiştir;
 “ Ben Selahattin’den insanlık öğrendim. “
                                                                       Vatan 17 Nisan 2005
IV .Haçlı Seferi (1204)
ve İstanbul’un İşgali
Eyyubiler, Haçlılarla mücadeleye
devam ediyorlardı. Filistin'deki Yafa
ve sahil şeridindeki bazı kaleler,
Eyyubilerin eline geçince Papa, bütün
Hıristiyanları sefere çağırdı. Haçlılar,
bu defa deniz yolunu kullanmak
istediler ve Venedik ile anlaştılar. Bu
sırada Bizans'ta taht kavgaları
sürüyordu. İmparator olmak isteyen
Aleksi Angelos, Haçlılardan çeşitli
vaadlerle yardım istedi. Papa'nın
muhalefetine rağmen İstanbul'a gelen
Haçlılar, tahttan indirilen İzak ve oğlu
Aleksi'yi imparator ilan ettiler ve
İstanbul'u yağmaladılar.
İstanbul halkının ayaklanarak
imparatoru ve oğlunu öldürmesi
üzerine Haçlılar, İstanbul'u işgal
ederek Latin İmparatorluğu'nu
kurdular (1204). İstanbul'dan kaçan
Bizans soyluları, İznik Rum
İmparatorluğu'nu (1204 - 1261) ve
Trabzon Rum İmparatorluğu'nu ( 1204
- 1461) kurdular. İznik Rum
İmparatorluğu, 1261 yılında Latin
İmparatorluğu'nu yıkarak Bizans'ı
tekrar canlandırmıştır.
San Marco Katedrali’nde IV. Haçlı Seferi sırasında İstanbul’dan götürülen at heykelleri.



1204 yılında IV. Haçlı seferi sırasında İstanbul büyük bir yağma ve
yangın yaşamış, özellikle Ayasofya ve Hipodrum’da var olan değerli
heykeller Latinler tarafından Venedik’e götürülmüştür ( Örneğin
bugün San Marco kilisesi cephesinde bulunan dört at heykeli bu
sırada götürülen eserler arasındadır ).
( Mustafa Armağan, İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini, Gelenek Yayınları, Mayıs 2003, s.279 )
Haçlı Seferlerinin Sponsorları:
Yahudiler
   Haçlı maceracıları İslam'a karşı gelmek için
Avrupa Yahudilerinden yüksek faizle para
alıyorlar ve hemen hemen bütün Haçlılar
Yahudilere borçlu olarak bu seferlere
katılıyorlardı. İşte, sonradan bütün dünyaya
hakim olan Yahudi sermayesinin ve Yahudi
bankacılığının nüvesi, Haçlı seferleri sayesinde
inkişaf ediyordu.
   Fakat işler Yahudiler için hep böyle tatlı
yürümüyordu. Bazen Şark'a kadar gelmeyen
veya gelemeyen Haçlılar, bu para aldıkları
Yahudi mahallelerine (getto) hücum ediyorlar
ve katliama başlıyorlardı. Yahudiler bir
vaveyladır koparıyorlar ve işler büsbütün
karışıyordu. Hristiyanlar silahlı ve Yahudiler
silahsızdı. Fakat Yahudilerin elinde büsbütün
Hrıstiyan alemini susta durduracak müthiş bir
silah vardı: Para. İşte bu para denilen müthiş
silah sayesinde her şey düzeliyor ve ortalık süt
liman oluyordu.
( Münevver Ayaşlı, Dersaadet, Timaş Yayınları,
İstanbul, 2002, s. 38 )
Haçlı Seferlerinin Sonuçları
Haçlı Seferlerinin Avrupa Yaşamında Meydana Getirdiği
  Yenilikler
  Haçlılar, yerleştikleri Filistin’de bol bulunan zeytinlikleri ve susam tarlalarını ekip biçmeyi,
bu ürünlerden yağ çıkarmayı, Lübnan’ın denize bakan dağ yamaçlarında bağcılık yapmayı
öğrendiler. Hem bu ürünleri kullanmaya hem de onları Süveydiye, Lazkiye, Cebel, Trablus,
Beyrut, Sayda, Akka, Sur, Hayfa ve Yafa limanlarından Batı’ya taşımaya başladılar.
    Haçlılar, şekerkamışını da ilk defa Filistin’de görüp tanıdılar. Kısa zamanda şekerkamışı
yetiştirmesini ve özsuyunu çıkarmasını öğrendiler. 12. yüzyıldan itibaren Suriye’den gelen
 şeker ve çeşitli meyveler Batı sofralarını da süsledi.
    Avrupalılar, hindistancevizi, limon, portakal, turunç, incir, kayısı, zerdali, kavun, karpuz,
badem, susam, darı, pirinç, soğan gibi birçok besin maddesini de yaygın bir şekilde
tüketmeye ve zaman içinde, tadına alıştıkları bu ürünleri gittikçe daha fazla aramaya
başladılar.
          Hindistan’da Budist rahiplerin dua ederken kullandıkları ve Müslümanların da
benimsedikleri ‘tesbih’, Haçlılar yoluyla Batı’nın Katolik Kilisesi’ne girdiği gibi, Haçlılar yine
Hint asıllı olup Müslümanlardan öğrendikleri ‘satranç’ oyununu da Batı’ya taşıyıp tanıttılar.
    Yeldeğirmenlerini de Avrupa’ya Haçlılar götürdü; yeldeğirmenleri ilk defa 1180’de
Normandiya bölgesinde ortaya çıktı. Arapçası ‘naure’ olan ve Batı dillerine ‘noria’ şeklinde
geçen su çarkları, Haçlı döneminden önce de Avrupa’da kullanılmaktaydı. Ancak Haçlılar
Suriye’de özellikle Hama’da kuyulardan su çekme işinde kullanılan bu su çarklarının
geliştirilmiş şeklini Batı’ya taşıdılar.
    Müslüman gemicilerden deniz pusulasını ilk öğrenen İtalyanlar oldu. Bu pusula
muhtemelen suda yüzen bir tahta parçasına bağlanmış mıknatıslandırılmış bir iğne idi;
basit ama çok yararlı bir icattı. Ayrıca İtalyan denizciler Müslümanların ‘usturlap’ı ile,
bir dereceye kadar da olsa, enlem-boylamları hesaplamaya başladılar.
                     ( Popüler Tarih, Nisan 2003, Işın Demirkent, ‘ Yakındoğu’nun Avrupa’ya Öğrettikleri’, s. 25-29 )
Araplar Açısından Haçlı Seferleri
    Haçlı Seferleri, unutulmakta olan cihad kavramı-
nın yeniden canlanmasına yol açtı. Haçlıların Suriye
’ye ulaşmasının ve camileri kiliseye çevirmelerinin
ardından, Müslüman değerlere açıktan saldırısı
Cihad’a daha da farklı bir anlam kattı. Cihad ruhu,
yöneticilerle ulema arasında yeni bir işbirliği yarattı.
Bazı kesimlerce Haçlı seferlerinin cihad uygulamasına
bir cevap niteliği taşımadığı, XI. yüzyılın sonunda
cihad’ın zaten Müslümanlar arasındaki cazibesini
kaybettiğini ve Müslümanların, farklı dini toplulukla-
rın varlığını tanıma eğiliminde olduklarını ifade
edilmektedir. Haçlılar geldiğinde Müslüman Orta-
doğu’nun parçalanmış ve birbirine düşmüş olması,
Haçlıların ilk andaki başarılarının sebeplerinden biri
gibi görülmektedir. Müslümanlar Haçlıları, İslam’a
saldıran Hıristiyan savaşçılar olarak görmüşler ve
geldikleri ülkelerin daha uzak olması dışında, bu
savaşçıları iki yüz yıldır uğraştıkları Hıristiyan Bizans-
lılardan ayırt etmemişlerdir. Haçlı seferleri
sonucunda iyice zayıflayan Araplar Moğol saldırıları
karşısında yenik düştüler.
Şövalye Kimdir?
" Bir şövalye normal bir savaşçının da ötesinde bir
yere sahiptir. O artık bir tarikatın üyesi olmuş
sayılabilir, tıpkı bir keşiş gibi. Çünkü bir şövalyenin
sadece cesur olması yetmezdi. Bir keşiş nasıl duası
ve hayırlı işleriyle Tanrı'ya hizmet ediyorsa, şövalye
de bu Tanrı hizmetini gücü ile yerine getirirdi. O
kadınlar, yoksullar, dullar ve yetimler gibi zayıfları
ve savunmasız durumda olanları korumalıydı.
Kılıcını sadece hak uğrunda çekmeli ve her hareketi
ile Tanrı'ya hizmet ettiğini göstermelidir. Dirlik
sahibi olan derebeyi onun komutanı, bir çeşit
efendisidir. Ona kayıtsız şartsız itaatle yükümlüdür.
Onun için her şeyi göze almalıdır. Kaba ve
terbiyesiz davranamayacağı gibi, tembel ve züppe
de olmayacaktır. Savaş sırasında hiçbir düşmana iki
kişi olarak saldırma-
yacak, teke tek dövüşecektir. Yendiği düşmanına
aşağılayıcı davranışlarda bulunmayacaktır. Bugün
bile böyle davranabilen insanlara " Şövalye gibi"
veya " Şövalye ruhlu " denilir.
          ( Gençler İçin Kısa Bir Dünya Tarihi, s. 166 )
Şövalyenin yaşantısı romantik miydi?
     Eh, soğuk ve cereyanlı şatolarda yaşarlarda yaşarlardı. Savaşa gittiklerinde “ sıcakla, soğukla, çok
çalışma, pek az uyku ve uzun nöbetlerle “ boğuşurlardı. Çoğunlukla genç ölürlerdi. Pek azı tehlikede
olan genç kızları kurtarmıştır. Ve çoğu beş parasız ölmüşlerdi. Bir tarihçi onların “ aşktan çok gelir “
peşinde olduklarını yazmıştır.
     Ama turnuvalara katılırlardı değil mi? Çoğu katılmazdı. Turnuvalar ancak Ortaçağın sonlarına doğru
popüler olmuştur.
     Zaten turnuvalar Hollywood’un gösterdiği kadar romantik değildi. Çoğunlukla “ kazalar “ olurdu.
Şövalye Roger de Lembum’un küt uçlu mızrağı yerine yanlışlıkla sivri uçlusunu kullanıp rakibini
öldürdüğü zaman olduğu gibi. Bu olay o kadar sık tekrarlanıyordu ki, sonunda hem Katolik Kilisesi ve
hem de Fransız monarşisi bu turnuva karşılaşmalarını yasakladılar.
     Şövalyeler parlak zırhlar giyerlerdi değil mi? Aslında Ortaçağ boyunca şövalyeler ağ biçiminde
örülmüş tel giysiler giyerlerdi. Parlak zırhlar ancak dönemin sonlarında geliştirilmiştir. ( Ayrıca,
şövalyelerden çoğunun bunları satın alacak paraları da yoktu. )
     Bir şövalye ahlak kuralına göre yaşardı. Burası doğrudur. Ancak bu kural biraz garip de olabilirdi.
Diyelim ki, bir şövalyesiniz ve ters düştüğünüz birini kaçırmak istiyorsunuz. Bu kurala göre bunu
yapabilirdiniz. Kuralın belirlediği tek şey istenecek kurtarmalığın “ mantıklı “ olmasıydı. Mantıklı bir
kurtarmalık ne kadardı? Bu, sizin istediğiniz rakamdı. Kuralın güzelliği de, bu esnekliğindeydi.
     Kuralların bir garipliği de centilmenlerin ancak diğer centilmenlere karşı centilmence davranması
zorunluluğunun olmasıydı. Bir şövalye bir köylüyü eşek sudan gelinceye kadar dövmek isterse bunu
keyfince yapabilirdi.
     Şövalyeler hakkındaki bir inanç da onların hep at sırtında dövüştükleridir. En azından İngilizlerde
böyle değildi, Fransızlar yayan çarpışmanın çok aptalca olduğuna inanırlardı ve Yüzyıl Savaşları’nda
İngilizleri her yayan görüşlerinde kahkahayı basmışlardı. Hah... ha... ha. Derlerdi. “ Aptal İngilizlere bak,
yayan savaşıyorlar! “. Ancak kazanan İngilizler olunca da hep şaşırırlardı. İngilizler neden at sırtında
savaşmazlardı? Çünkü çoğunlukla at alacak paraları yoktu. (Richard Shenkman, İnsanlık Tarihinde Büyük Yalanlar, s. 40-41)
Doğu ve Batı Kiliselerinin Haçlı Seferlerinden Sonra Bölgedeki Durumu
Kudüs Latinler tarafından zapt olununca, yerli Hrıstiyanlar her taraftan koşup buraya gelmişlerdi.
Ancak kısa zamanda efendilerinin değişmiş olmasından pişmanlık duymaya başladılar. Haçlı zaferi,
onlar için yapılmış değildi; Latin Kilisesi her türlü hoşgörüden uzaktı. En acı veren durum da yeni
patriğin doğulu din kardeşlerine, ‘ Gerçek Haç ‘ın yerini söylemeleri için işkence yaptırması olmuştu.
İşkence bunların dilini çözdü; ama Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki husumet zaman içinde daha
da artacaktı. Yerli Hrıstiyanlar bundan böyle, Latinlere karşı derin bir nefret duymaya başladılar.
Yüzyıllar sonra bile bu kin sönmemişti; 1806 yılında yerli Hrıstiyanlar, henüz dokuz yaşında bir
çocukken, 1186’da ölmüş olan Haçlı kralı V. Baudouin’in kemiklerini merasimle götürüp şehir
dışındaki bir uçuruma lanetler okuyarak atacaklardı.
                               ( Popüler Tarih, Temmuz 2002, Işın Demirkent, Kudüs’ün Zaptı, s. 20 )
Ortadoğu’da Misyonerlik
Faaliyetleri
Haçlı Seferleri’nden sonraki dönemde Asya ve
Afrika’da, misyonerler faaliyetlerini artırıp
Hıristiyanlığı yaymaya çalıştılar. Bu savaşlar
sonunda Antakya, Kudüs, İstanbul, patrikleri
papanın hakimiyeti altına girdi kilisenin haki-
miyet sahası genişlemiş oldu Papanın misyo-
nerleri Habeşistan ve Çin e kadar gidiyordu.
Roma kilisesi haçlı seferleri sayesinde etkisini
Asya kıtasında yaymaya başladı bu seferlerin
sağladığı imkanla doğuya yerleşen keşişler haçlı
devletleri dışında misyonerlik faaliyetlerinde
bulundular doğu hükümdarlarına gönderdikleri
mektupla misyoner keşişlere özel imkanlar
tanınmasını sağladılar. Moğolların Hıristiyanlık
propagandasına müsamaha göstermesi ile
Asya içlerine hatta Çin e kadar ilerlediler,
buralarda misyonlar kurdular ve bu gün bile
etkisi gözle-
nen Kilise hukukunun temellerini yerleştirdiler.
Fatihlerin Fethi
Batıda, “Haçlı Doğu” için yeni yardımlar ve
ordular bir kez daha toplanırken, şövalyeler
de giderek doğulu olmaktaydılar. Artık
savaşlar dışında başlarına genellikle sarık
sarıyorlardı. Şövalye Tankred, sikkelerinde
sarıklı olarak tasvir edilmişti. Kadınların bile
çoğu peçe takmaktaydı. Düşmanlar, ortak
coğrafyanın bir gereği olarak dostluklar
kurmaya başlamıştı. Kral Baudouin,
Zengi’nin oğlu Nureddin’in yakın dostuydu.
Baudouin öldüğünde, Nureddin’in adamları
ona “frenklere saldırmanın tam zamanı”
olduğunu söylemiş, ancak Halep Atabeyi
bunu kabul etmemişti.

                     ( FOCUS, Şubat 1997, s.
66 )
Çocukların Haçlı Seferi
   Mayıs 1212’de, St. Denis’de on iki
yaşlarındaki Etienne adında bir çoban
çocuk, Hazreti İsa’nın kendisine görünerek
onu Haçlı seferini vaaz etmekle
görevlendirdiği, hatta ona krala teslim
edilmek üzere bir mektup verdiği
iddiasıyla ortaya atıldı.
   Saint-Denis Manastırı’nın kapısında
vaazlarda bulunarak tıpkı Hazreti
Musa’nın Kızıldeniz’den geçişi gibi, denizin
çocukların önünde ikiye ayrılıp kendilerine
yol vereceğini ve kolayca Kudüs’e ulaşıp
‘Kutsal Ülke’yi kurtaracaklarını, büyüklerin
başaramadığı bu işi çocukların
başaracağını söylüyordu.
   En büyükleri on iki yaşında olan
binlerce çocuk, Etienne’in çağrısı üzerine
bu şehre akın etmişti. İçlerinde bizzat
anne babaları tarafından olan toplumun
kenarına itilmiş fakir köylü çocuklarından
başka, evlerinden kaçarak gelen asalet
sınıfına mensup bazı çocuklar, kızlar, genç
papazlar, hatta bazı yaşlı hacılar bile vardı.
1230 civarında Doğu’dan gelen haberlere
bakılırsa, bu çocukları taşıyan yedi gemi
Marsilya’dan denize açıldıktan birkaç gün sonra
fırtınaya yakalanmış, gemilerden ikisinin
Sardinia Adası yakınlarında kazaya uğrayarak
parçalanmış ve içinde bulunan bütün çocuklar
boğulmuştu.
    Fransız çocukların yola çıkışından birkaç
hafta sonra Almanya’da da Rheinland
bölgesinden Nikolaus adında bir çocuk,
Köln’deki Aziz Üç Krallar Kilisesi’nde, tıpkı
Etienne gibi vaazlarda bulunmaya başlamıştı.
Nikolaus’un vaazları ve faaliyetleri sonucunda
kısa süre içinde çocuklardan oluşan bir ordu
Köln’de onun etrafında toplanmıştı. Bu
çocukların yaş ortalaması, Fransız
çocuklarınkinden daha büyük olup içlerinde asil
ailelerden gelenlerin sayısı da daha çoktu.

( Popüler Tarih, Aralık 2003, Ebru Ertan ‘Çocukların
Haçlı Seferi’, s. 39-41)
Robin Hood
   13’üncü yüzyıl İngilteresi’nde aslan yürekli Richard
Haçlı Seferi’ne çıktı. Yerine kardeşi John’u bıraktı.
Richard, Norman soyundan olmasına karşın
çoğunluğu oluşturan Saksonlar’a eşitlikçi ve iyilik dolu
bir tavır sergiledi. Ancak kardeşi John bunun tersini
yaptı. Saksonlar’ı ezmeye başladı. Bu politik
değişimden cesaret alan Nottingham valisi Robin
Hood’un babasının şatosuna askeri baskın düzenletti.
Dük ve eşi öldü. Mallarına el konuldu. Robin Hood
canını zor kurtardı. Baskından kaçanların sığındığı
Sherwood Ormanı’na gizlendi. Robin Hood ormandaki
kaçaklarla yeşil giysilere bürünerek, “ Biz her zaman
yoksulların ezilmişlerin yanında olacağız. Namuslu
insanları, kimsesizleri yoksulları ezerek haksızlık ve
kötülük ederek cebini dolduranların paralarını alıp
ezilmişlere, yoksullara yardım etmeye çalışacağız.
Yurttaşın yurttaşı hor görmesini belki zamanla
önleyebiliriz. Yoksullar ve ezilmişler de bu ormanda
kendilerini koruyan kişilerin var olduğunu bilerek biraz
olsun rahatlar. Başları sıkışınca bize gelir. Böylece bize
katılan yürekli insanların sayısı artar “ kararını aldı.
Robin Hood önce köprüde kendisine katılmaya gelen Küçük John
                                ile karşılaştı. Tutuştukları kavgada yenildi. Küçük John’u saflarına
                                aldı. Bunu gece eğlenerek şarkı söyleyerek kutladılar. Ardından Keşiş
                                Tuck aralarına geldi. Çocukluk arkadaşı ve gönül verdiği Nottingham
                                valisinin kız kardeşi Merian erkek kılığına girerek ormana gelip Robin
                                Hood ile evlendi.
                                    Bir gün evleneceği kız elinden alınan marangoz Alan geldi. Zorla
                                yapılan nikâhı basarak kızı kurtarıp sevdiği marangoz ile
                                evlendirdiler. Robin Hood’un başına konan ödülü almak için ormana
                                gelen tenekeci, şatosu elinden alınan yoksul şövalye ve birçok
                                sıkıntıya düşenin kurtarıcısı oldu.
                                    Haçlı seferinden dönen Richard ona el konulan unvanını ve
                                mallarını geri vererek yanına aldı.
Robin Hood'un Nottinghamshire       Her yıl İngiltere’de Robin Hood şenlikleri düzenleniyor. Robin
'deki heykeli                   Hood ruhu dünyayı öylesine sardı ki yapılan araştırmalarda daha
                                önce dünyada en çok tanınan kişi Hz. İsa iken son yıllarda Robin
                                Hood adı dünyanın dört bir yanında tanınan bir ad oldu. Nitekim
                                küreselleşme karşıtları olarak dünyanın gündemine damga vuran
                                gençler de Robin Hood adını ve onun yeşil giysilerini kendilerine
                                simge olarak seçti.
                                                                ( Bütün Dünya, Eylül 2001, s. 99-102 )
Avrupa’nın Şuuraltındaki Haçlı Ruhu
Bir Haçlı Kalesi
Yararlanılan Kaynaklar:
Bütün Dünya, Eylül 2001
Popüler Tarih, Aralık 2003, Ebru Ertan ‘Çocukların Haçlı Seferi’
Popüler Tarih, Temmuz 2002, Işın Demirkent, Kudüs’ün Zaptı
Popüler Tarih, Nisan 2003, Işın Demirkent, ‘ Yakındoğu’nun Avrupa’ya
Öğrettikleri’,
FOCUS, Şubat 1997
Richard Shenkman, İnsanlık Tarihinde Büyük Yalanlar, Milliyet Yayınları
Gençler İçin Kısa Bir Dünya Tarihi
Mustafa Armağan, İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini, Gelenek Yayınları,
Mayıs 2003
Münevver Ayaşlı, Dersaadet, Timaş Yayınları, İstanbul, 2002
Yılmaz Öztuna, Tarih Sohbetleri 1, Ötüken Yayınları
Tarih Aynası, Işık Yayınları, Mart 2005
http://www.tarihsayfam.com
http://ansiklopedi.turkcebilgi.com
http://egitim.mypunbb.com

More Related Content

What's hot

ομήρου ιλιάς α 1 53
ομήρου ιλιάς α 1 53ομήρου ιλιάς α 1 53
ομήρου ιλιάς α 1 53Stella Stath
 
Η Φιλική Εταιρεία
Η Φιλική ΕταιρείαΗ Φιλική Εταιρεία
Η Φιλική Εταιρείαarionas
 
Αρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - Λουτρά
Αρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - ΛουτράΑρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - Λουτρά
Αρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - ΛουτράFani Karaoli
 
2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...
2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...
2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...Nasia Fatsi
 
κεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούπολη
κεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούποληκεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούπολη
κεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούποληatavar
 
Η εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της Κωνσταντινούπολης
Η εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της ΚωνσταντινούποληςΗ εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της Κωνσταντινούπολης
Η εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της Κωνσταντινούποληςirinikel
 
H Kλασική τέχνη
H Kλασική τέχνηH Kλασική τέχνη
H Kλασική τέχνηirinikel
 
Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17
Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17
Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17VarvakeioGymnasio
 
2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.
2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.
2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.Kvarnalis75
 
1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιο
1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιο1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιο
1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιοmavraroda
 
Ιστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες Ιππότες
Ιστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες ΙππότεςΙστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες Ιππότες
Ιστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες ΙππότεςPeter Tzagarakis
 
34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poli
34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poli34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poli
34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poliDimitra Mylonaki
 
Oι μαθητές του Xριστού
Oι μαθητές του XριστούOι μαθητές του Xριστού
Oι μαθητές του Xριστούavramaki
 
Κρίση και απώλειες, 11ος αι
Κρίση και απώλειες, 11ος αιΚρίση και απώλειες, 11ος αι
Κρίση και απώλειες, 11ος αιGabriella Aspraki
 
Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)
Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)
Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)Evangelia Patera
 
ΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣ
ΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣ
ΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣPetros Frantzeskos
 
To πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του Περικλή
To πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του ΠερικλήTo πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του Περικλή
To πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του ΠερικλήPapadeli Language School
 
ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204
ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204
ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204Χρυσούλα Κοσμά
 
ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15
ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15
ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15Venetia Avgousti
 

What's hot (20)

ομήρου ιλιάς α 1 53
ομήρου ιλιάς α 1 53ομήρου ιλιάς α 1 53
ομήρου ιλιάς α 1 53
 
Η Φιλική Εταιρεία
Η Φιλική ΕταιρείαΗ Φιλική Εταιρεία
Η Φιλική Εταιρεία
 
Analysh poihmatwn ritsou elyth
Analysh poihmatwn ritsou elythAnalysh poihmatwn ritsou elyth
Analysh poihmatwn ritsou elyth
 
Αρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - Λουτρά
Αρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - ΛουτράΑρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - Λουτρά
Αρχιτεκτονική στο Βυζάντιο - Υλικά υποδομής - Οικίες - Παλάτια - Λουτρά
 
2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...
2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...
2. Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του (610-717) Εσωτερική μεταρρύθμιση και αγώνα...
 
κεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούπολη
κεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούποληκεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούπολη
κεφ.35 οι τούρκοι πολιορκούν την κωνσταντινούπολη
 
Η εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της Κωνσταντινούπολης
Η εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της ΚωνσταντινούποληςΗ εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της Κωνσταντινούπολης
Η εξάπλωση των Οθωμανών Τούρκων και η Άλωση της Κωνσταντινούπολης
 
H Kλασική τέχνη
H Kλασική τέχνηH Kλασική τέχνη
H Kλασική τέχνη
 
Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17
Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17
Λεύκωμα Βαρβακείου Πειραματικού Γυμνασίου 2015 16 & 2016-17
 
2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.
2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.
2. Η ΚΑΤΑΣΤΑΣΗ ΣΤΟΝ ΕΛΛΑΔΙΚΟ ΧΩΡΟ.
 
1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιο
1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιο1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιο
1. οι σλαβοι και οι σχεσεισ τουσ με το βυζαντιο
 
Ιστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες Ιππότες
Ιστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες ΙππότεςΙστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες Ιππότες
Ιστορία των Σταυροφοριών - Στρατιωτικά-μοναστικά τάγματα 1. Οι Ναΐτες Ιππότες
 
34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poli
34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poli34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poli
34 o k. palaiologos prospathei na sosei tin poli
 
Oι μαθητές του Xριστού
Oι μαθητές του XριστούOι μαθητές του Xριστού
Oι μαθητές του Xριστού
 
Κρίση και απώλειες, 11ος αι
Κρίση και απώλειες, 11ος αιΚρίση και απώλειες, 11ος αι
Κρίση και απώλειες, 11ος αι
 
Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)
Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)
Ο Ηράκλειος και η δυναστεία του ( 610- 717)
 
ΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣ
ΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣ
ΕΚΛΟΓΗ-ΓΕΩΡΓΙΚΟΣ ΝΟΜΟΣ
 
To πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του Περικλή
To πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του ΠερικλήTo πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του Περικλή
To πολίτευμα και η κοινωνία της Αθήνας στα χρόνια του Περικλή
 
ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204
ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204
ΟΙ ΣΤΑΥΡΟΦΟΡΙΕΣ ΚΑΙ Η ΠΡΩΤΗ ΑΛΩΣΗ ΤΗΣ ΠΟΛΗΣ ΤΟ 1204
 
ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15
ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15
ΙΣΤΟΡΙΑ Δ΄ΔΗΜΟΤΙΚΟΥ: ΚΛΑΣΙΚΑ ΧΡΟΝΙΑ: ΚΕΦ.15
 

Similar to Hacli seferleri

OrtaçAğDa Avrupa Sunum
OrtaçAğDa Avrupa SunumOrtaçAğDa Avrupa Sunum
OrtaçAğDa Avrupa Sunumderslopedi
 
ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _
ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _
ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _alicetinkaya8789
 
Batı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdf
Batı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdfBatı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdf
Batı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdfalicetinkaya8789
 
OSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSU
OSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSUOSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSU
OSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSUislamicjerusalem
 
Endülüs Emeviler
Endülüs EmevilerEndülüs Emeviler
Endülüs Emevilereneserdemm
 
www.kpss10.com
www.kpss10.comwww.kpss10.com
www.kpss10.commassive501
 
1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopie
1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopie1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopie
1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopieColorado Theology University
 
Hititler
HititlerHititler
Hititlersemagur
 
Osm bilimadmalari
Osm bilimadmalariOsm bilimadmalari
Osm bilimadmalariali arzawa
 
Osmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.ppt
Osmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.pptOsmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.ppt
Osmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.pptYunus Emre
 
Alçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis Borges
Alçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis BorgesAlçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis Borges
Alçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis Borgesmenemenazdacorba
 
Xvii Islahat
Xvii IslahatXvii Islahat
Xvii IslahatBigBoss
 
Islamiyet
IslamiyetIslamiyet
IslamiyetBigBoss
 
Türkiye'de ve Dünya'da Engelli Turizmi
Türkiye'de ve Dünya'da Engelli TurizmiTürkiye'de ve Dünya'da Engelli Turizmi
Türkiye'de ve Dünya'da Engelli TurizmiEzo Ebru Bağcı
 
6 Anadolu UygarlıKları
6 Anadolu UygarlıKları6 Anadolu UygarlıKları
6 Anadolu UygarlıKlarıderslopedi
 
Hiristiyanlara redddiye
Hiristiyanlara redddiyeHiristiyanlara redddiye
Hiristiyanlara redddiyedeniz kaplan
 

Similar to Hacli seferleri (19)

OrtaçAğDa Avrupa Sunum
OrtaçAğDa Avrupa SunumOrtaçAğDa Avrupa Sunum
OrtaçAğDa Avrupa Sunum
 
ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _
ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _
ABD'DE İslam'ın dünü bugünü NASIL OLDU _
 
Batı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdf
Batı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdfBatı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdf
Batı'da İslam'ın dünü bugünü (Faraza_15.11.2022).pdf
 
OSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSU
OSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSUOSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSU
OSMANLI İDARESİ'NİN İLK YÜZYILINDA KUDÜS-İ ŞERİF SANCAĞI'NDA YAHUDİ NÜFUSU
 
Endülüs Emeviler
Endülüs EmevilerEndülüs Emeviler
Endülüs Emeviler
 
www.kpss10.com
www.kpss10.comwww.kpss10.com
www.kpss10.com
 
1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopie
1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopie1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopie
1.30.nadirogullari ile yapilan savaslar islam tarihi il üniversitesi kopie
 
Hititler
HititlerHititler
Hititler
 
hittites
hittiteshittites
hittites
 
Osm bilimadmalari
Osm bilimadmalariOsm bilimadmalari
Osm bilimadmalari
 
Osmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.ppt
Osmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.pptOsmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.ppt
Osmanlı'nın Varoluş Krizi ve Tanzimat.ppt
 
Alçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis Borges
Alçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis BorgesAlçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis Borges
Alçaklığın Evrensel Tarihi - Jorge Luis Borges
 
3. konu anlatimi
3. konu anlatimi3. konu anlatimi
3. konu anlatimi
 
Xvii Islahat
Xvii IslahatXvii Islahat
Xvii Islahat
 
2. konu anlatimi
2. konu anlatimi2. konu anlatimi
2. konu anlatimi
 
Islamiyet
IslamiyetIslamiyet
Islamiyet
 
Türkiye'de ve Dünya'da Engelli Turizmi
Türkiye'de ve Dünya'da Engelli TurizmiTürkiye'de ve Dünya'da Engelli Turizmi
Türkiye'de ve Dünya'da Engelli Turizmi
 
6 Anadolu UygarlıKları
6 Anadolu UygarlıKları6 Anadolu UygarlıKları
6 Anadolu UygarlıKları
 
Hiristiyanlara redddiye
Hiristiyanlara redddiyeHiristiyanlara redddiye
Hiristiyanlara redddiye
 

Hacli seferleri

  • 2. Haçlı Seferlerinin Nedenleri Clermont Konsülü
  • 3.
  • 4.
  • 5. Fuller Haçlı Seferleri’nin sebepleri arasında şunları da ilave ediyor: “ Haçlıların büyük bir harekete kendilerini salıverecek derecede maceraperest ve dindar kimseler olduğu düşünülmemeli. Pek âlâ dinî niyetle gidenler vardı. Ancak bununla birlikte hareket içinde, şuurlu kimselerin dışında, kalabalığa uyan ayak takımı diye tabir edebileceğimiz işsiz güçsüz, parasız pulsuz insanlar daha fazlaydı. Borçlular borçtan kurtulmak ve kreditörlerini dolandırmak için; uşaklar vazifeden ve efendilerinin kaprislerinden içtinap için bu seyahate katıldılar. Hırsızlar ve katiller haça sığınarak darağacından kurtuldular. Zina edenler bu seferle günah çıkarttılar v.s. “ ( Tarih Aynası, Işık Yayınları, Mart 2005, s. 19 )
  • 6. I. Haçlı Seferi(1096-99) Sekiz Haçlı seferi olmuştur. Bunlardan özellikle ilk dördü çok önemlidir. Haçlılara karşı başarı ile mücadele eden Kılıçaslan, Haçlıları çok kalabalık olmalarından dolayı durduramamıştır. Antakya'yı da işgal eden Haçlılar, 1099'da Kudüs'ü Fatımilerden aldılar. I. Haçlı Seferi sonunda; • Kudüs Haçlıların eline geçti. • İznik ve Batı Anadolu Bizans'ın eline geçti. • Anadolu Selçukluları İznik'i kaybedince Konya'yı başkent yaptılar. • Haçlılar ellerine geçirdikleri Antakya, Urfa, Trablusşam, Sur, Yafa, Nablus gibi şehirlerde feodalite rejimine dayanan dukalık ve kontluklar kurdular.
  • 7. Haçlılar ve Bizans “ İlk bakışta Bizans’ın Haçlılar’la bütünüyle iyi ilişkiler içinde olduğu düşünülebilir, fakat gerçekte hiç de böyle değildi. Bizans imparatorları Haçlılar’a güvenmiyordu. Öncelikle, Haçlılar’ın tümünün İstanbul’da gözleri vardı. En dost görünenleri bile topraklarından geçerken Bizans’a önemli ölçüde yük olmaktaydı. Ayrıca bir devlet olarak Bizans, Selçuklular’la da anlaşmalar yapmak zorundaydı. Bu durumda batılılar, İmparator’un Türkler’le anlaşma yapmasını ne anlıyor ne de kabul edebiliyorlardı. Runciman, buna şöyle bir açıklama getiriyor: “Bizans stratejisinin çok geniş icapları onların (batılıların) anlayış kapasitesini aşmaktaydı... “
  • 8. Her yaşta ve durumdaki erkekler, yolun tehlikelerinden dolayı çok az sayıda kadın, dini açıdan kutsanmak için dilek diler ve yola çıkarlardı. Mal varlıkları ve paraları yolculuklarında korunurdu. Döndüklerinde ise, hacca gittiklerine dair tüm belgeleri ortaya çıkarmak zorundaydılar. Haçlı Devletleri
  • 9.
  • 10. II.Haçlı Seferi(1147-49) Musul Atabeyi İmadeddin Zengi Urfa'yı 1144'te Haçlılardan aldı. Ardından Halep ve Şam da alınınca Kudüs Krallığı Papa'dan yardım istedi. Papa'nın çağrısı ile Alman imparatoru III. Konrad ile Fransa Kralı VII. Lui ayrı yollardan Anadolu üzerine sefere çıktılar. iki ordu da Anadolu Selçukluları tarafından bozguna uğratıldılar. Ordularının büyük kısmını kaybeden iki kral Şam'a saldırdılar fakat başarılı olamadılar. Şam’ın Haçlılar tarafından kuşatılması II. Haçlı Seferi sonrasında Türk kılıç artığı Haçlı şövalyeler bozulmuş, Antalya çevresindeki dağ yamaçlarına sığınmışlardı. Aç ve perişan idiler. Yerli Rumlar bunları buluyor, soyuyor, öldürüyor veya ölüme terk ediyorlardı. Kendi ülkesinde geçen bu olay Sultan Mesud'a ağır geldi. Dağlara sığınmış, bütün şövalyeleri toplattı. Hastanelere yatırdı. Kendilerini soyan Rumlar'dan mallarını geri alıp şövalyelere verdi. Bu olayı bize, hadisenin şahidi Fransız şövalyesi Odon de Deuil anlatıyor ve şöyle yazıyor ( Bibliothéque des Croisades, I, 244 ) : " Haçlılar, dindaşları Rumlar'dan ve düşmanları Türkler‘ den işte bu muameleyi gördüler. Merhamet, hıyanetten zalimdir. Nitekim Türkler'den böylesine şefkat gören 3. 000 genç şövalye, Katolik dinlerini de muhafaza ederek, Türk sultanının hizmetine girdiler. Bu haber Fransa kralının karargahına geldiği zaman hepimiz çok müteessir olduk. “ ( Yılmaz Öztuna, Tarih Sohbetleri 1, Ötüken
  • 11. III. Haçlı Seferi(1189-92) Mısır'da devlet kurmuş olan Selahaddin Eyyûbi, Haçlılara karşı amansız bir savaşa tutuştu. Amacı; Suriye'deki Haçlı üstünlüğüne son vermekti. Selahaddin Eyyûbi bu mücadelesinde başarılı olarak 1187'de "Hıttin" denilen yerde Haçlıları yendi. Kudüs dahil olmak üzere Suriye‘nin büyük bir bölümünü Haçlı istilasından kurtardı. Kazanılan bu zaferler, Avrupa'da duyulunca, her yerde dini propagandalar yapıldı. Alman İmparatoru Frederik Barbaros, Fransa Kralı Filip Ogüst ve İngiltere Kralı Arslan Yürekli Rişar komutası altındaki yeni Haçlı orduları harekete geçtiler. Deniz yoluyla gelen İngiltere Kralı Aslan Yürekli Rişar ve Fransa kralı Filip Ogüst Akka kalesini kuşatarak aldılar. Bundan sonra iki kralın arası açıldı ve Fransa kralı ülkesine döndü. Bölgede iki yıl daha kalan Aslan Yürekli Rişar. Kudüs'ü alamayınca, Selahaddin Eyyûbi ile Yafa ve Sur arasındaki bölgenin Haçlılarda Selahaddin Eyyübi kalması ve Haçlıların silahsız Kudüs'ü ziyaret edebilmeleri şartıyla anlaşma yaparak geri döndü. Selahaddin Eyyübi’nin Kudüs’ü fethi
  • 12.
  • 13.
  • 14. Aslan Yürekli Richard Richard Haçlı Seferleri’ne gönüllü katılan İngiltere’nin gurur duymasına neden olan gözüpek kahraman olarak hatırlanır. Kuşkusuz, Kudüs’ü geri almamıştır ama bunun ne önemi vardır ki? Bazıları bunun Kutsal Topraklar’da bir Hristiyan gibi davranmadığını ileri sürerek kadın ve çocukların da içinde bulundukları üç bin Müslüman tutsağı öldürttüğüne işaret ederler. Richard bir süre sonra, ortak bir Hristiyan krallığı kurma umuduyla, kızkardeşini Müslümanların lideri Salahaddin’in kardeşiyle evlendirmeye kalkışmıştır. Ancak bu evlilikle ne Salahaddin’in kardeşi, ne de Richard’ın kızkardeşi pek ilgilenmemiştir. Richard ülkesindeki halkı için büyük bir kahramandı. Hatta yokluğunda İngiltere’de suç oranı almış başını yürümüş, krallık neredeyse dağılmış ve soylular denetimden çıkmışlardı. Sonunda Richard’ın Kutsal Topraklar’da yapabileceği bir iş kalmamış ve yurduna dönme zamanı gelmişti. Ama ne yazık ki, zamanın en büyük stratejistlerinden biri olmasına rağmen, yolda Avusturya Kralı Leopold tarafından yakalandı ve bir yıl tutsak kaldıktan sonra halkının verdiği fidye ile kurtulabildi. ( Richard Shenkman, İnsanlık Tarihinde Büyük Yalanlar, Milliyet Yayınları, Haziran 1996, s. 35-
  • 15. Aslan Yürekli Richard Selahaddin Eyyübi Selahaddin Eyyüni’nin Şam’daki türbesi Kingdom of Heaven filmine konu olan III. Haçlı Seferi, en meşhur Haçlı seferlerinden... Diğer seferlerde olduğu gibi yine Kudüs ve çevresindeki çatışmalar sonucunda gerçekleşen savaşta Selahaddin Eyyubi ve Nureddin Zengi’nin karşısında Fransa, Almanya kralları ile İngilizler’in meşhur kralı “ Aslan Yürekli Richard “ yer almış. Karşı karşıya gelen iki toplum sadece dini anlamda değil kültürel olarak da birbirlerinden çok farklı. Mesela, Selahaddin Eyyubi’nin Kral Richard’a gönderdiği mekanik saatin ne olduğu anlaşılamamış ve içinde şeytan olduğuna hükmedilmiş. Haçlılar’ın katliamlarına karşılık Hristiyanlar Müslüman hastanelerinde tedavi edilmiş, hatta kendi doktorlarınca iyileştirilemeyen Kral Richard’a Selahaddin Eyyubi kendi doktorunu göndermiş. Haçlılar her ne kadar II. Seferlerinde hiçbir şey elde edemeden geri dönseler de Kral Richard’ın şu sözleri tarihe geçmiştir; “ Ben Selahattin’den insanlık öğrendim. “ Vatan 17 Nisan 2005
  • 16. IV .Haçlı Seferi (1204) ve İstanbul’un İşgali Eyyubiler, Haçlılarla mücadeleye devam ediyorlardı. Filistin'deki Yafa ve sahil şeridindeki bazı kaleler, Eyyubilerin eline geçince Papa, bütün Hıristiyanları sefere çağırdı. Haçlılar, bu defa deniz yolunu kullanmak istediler ve Venedik ile anlaştılar. Bu sırada Bizans'ta taht kavgaları sürüyordu. İmparator olmak isteyen Aleksi Angelos, Haçlılardan çeşitli vaadlerle yardım istedi. Papa'nın muhalefetine rağmen İstanbul'a gelen Haçlılar, tahttan indirilen İzak ve oğlu Aleksi'yi imparator ilan ettiler ve İstanbul'u yağmaladılar. İstanbul halkının ayaklanarak imparatoru ve oğlunu öldürmesi üzerine Haçlılar, İstanbul'u işgal ederek Latin İmparatorluğu'nu kurdular (1204). İstanbul'dan kaçan Bizans soyluları, İznik Rum İmparatorluğu'nu (1204 - 1261) ve Trabzon Rum İmparatorluğu'nu ( 1204 - 1461) kurdular. İznik Rum İmparatorluğu, 1261 yılında Latin İmparatorluğu'nu yıkarak Bizans'ı tekrar canlandırmıştır.
  • 17. San Marco Katedrali’nde IV. Haçlı Seferi sırasında İstanbul’dan götürülen at heykelleri. 1204 yılında IV. Haçlı seferi sırasında İstanbul büyük bir yağma ve yangın yaşamış, özellikle Ayasofya ve Hipodrum’da var olan değerli heykeller Latinler tarafından Venedik’e götürülmüştür ( Örneğin bugün San Marco kilisesi cephesinde bulunan dört at heykeli bu sırada götürülen eserler arasındadır ). ( Mustafa Armağan, İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini, Gelenek Yayınları, Mayıs 2003, s.279 )
  • 18. Haçlı Seferlerinin Sponsorları: Yahudiler Haçlı maceracıları İslam'a karşı gelmek için Avrupa Yahudilerinden yüksek faizle para alıyorlar ve hemen hemen bütün Haçlılar Yahudilere borçlu olarak bu seferlere katılıyorlardı. İşte, sonradan bütün dünyaya hakim olan Yahudi sermayesinin ve Yahudi bankacılığının nüvesi, Haçlı seferleri sayesinde inkişaf ediyordu. Fakat işler Yahudiler için hep böyle tatlı yürümüyordu. Bazen Şark'a kadar gelmeyen veya gelemeyen Haçlılar, bu para aldıkları Yahudi mahallelerine (getto) hücum ediyorlar ve katliama başlıyorlardı. Yahudiler bir vaveyladır koparıyorlar ve işler büsbütün karışıyordu. Hristiyanlar silahlı ve Yahudiler silahsızdı. Fakat Yahudilerin elinde büsbütün Hrıstiyan alemini susta durduracak müthiş bir silah vardı: Para. İşte bu para denilen müthiş silah sayesinde her şey düzeliyor ve ortalık süt liman oluyordu. ( Münevver Ayaşlı, Dersaadet, Timaş Yayınları, İstanbul, 2002, s. 38 )
  • 20.
  • 21.
  • 22.
  • 23.
  • 24.
  • 25. Haçlı Seferlerinin Avrupa Yaşamında Meydana Getirdiği Yenilikler Haçlılar, yerleştikleri Filistin’de bol bulunan zeytinlikleri ve susam tarlalarını ekip biçmeyi, bu ürünlerden yağ çıkarmayı, Lübnan’ın denize bakan dağ yamaçlarında bağcılık yapmayı öğrendiler. Hem bu ürünleri kullanmaya hem de onları Süveydiye, Lazkiye, Cebel, Trablus, Beyrut, Sayda, Akka, Sur, Hayfa ve Yafa limanlarından Batı’ya taşımaya başladılar. Haçlılar, şekerkamışını da ilk defa Filistin’de görüp tanıdılar. Kısa zamanda şekerkamışı yetiştirmesini ve özsuyunu çıkarmasını öğrendiler. 12. yüzyıldan itibaren Suriye’den gelen şeker ve çeşitli meyveler Batı sofralarını da süsledi. Avrupalılar, hindistancevizi, limon, portakal, turunç, incir, kayısı, zerdali, kavun, karpuz, badem, susam, darı, pirinç, soğan gibi birçok besin maddesini de yaygın bir şekilde tüketmeye ve zaman içinde, tadına alıştıkları bu ürünleri gittikçe daha fazla aramaya başladılar. Hindistan’da Budist rahiplerin dua ederken kullandıkları ve Müslümanların da benimsedikleri ‘tesbih’, Haçlılar yoluyla Batı’nın Katolik Kilisesi’ne girdiği gibi, Haçlılar yine Hint asıllı olup Müslümanlardan öğrendikleri ‘satranç’ oyununu da Batı’ya taşıyıp tanıttılar. Yeldeğirmenlerini de Avrupa’ya Haçlılar götürdü; yeldeğirmenleri ilk defa 1180’de Normandiya bölgesinde ortaya çıktı. Arapçası ‘naure’ olan ve Batı dillerine ‘noria’ şeklinde geçen su çarkları, Haçlı döneminden önce de Avrupa’da kullanılmaktaydı. Ancak Haçlılar Suriye’de özellikle Hama’da kuyulardan su çekme işinde kullanılan bu su çarklarının geliştirilmiş şeklini Batı’ya taşıdılar. Müslüman gemicilerden deniz pusulasını ilk öğrenen İtalyanlar oldu. Bu pusula muhtemelen suda yüzen bir tahta parçasına bağlanmış mıknatıslandırılmış bir iğne idi; basit ama çok yararlı bir icattı. Ayrıca İtalyan denizciler Müslümanların ‘usturlap’ı ile, bir dereceye kadar da olsa, enlem-boylamları hesaplamaya başladılar. ( Popüler Tarih, Nisan 2003, Işın Demirkent, ‘ Yakındoğu’nun Avrupa’ya Öğrettikleri’, s. 25-29 )
  • 26. Araplar Açısından Haçlı Seferleri Haçlı Seferleri, unutulmakta olan cihad kavramı- nın yeniden canlanmasına yol açtı. Haçlıların Suriye ’ye ulaşmasının ve camileri kiliseye çevirmelerinin ardından, Müslüman değerlere açıktan saldırısı Cihad’a daha da farklı bir anlam kattı. Cihad ruhu, yöneticilerle ulema arasında yeni bir işbirliği yarattı. Bazı kesimlerce Haçlı seferlerinin cihad uygulamasına bir cevap niteliği taşımadığı, XI. yüzyılın sonunda cihad’ın zaten Müslümanlar arasındaki cazibesini kaybettiğini ve Müslümanların, farklı dini toplulukla- rın varlığını tanıma eğiliminde olduklarını ifade edilmektedir. Haçlılar geldiğinde Müslüman Orta- doğu’nun parçalanmış ve birbirine düşmüş olması, Haçlıların ilk andaki başarılarının sebeplerinden biri gibi görülmektedir. Müslümanlar Haçlıları, İslam’a saldıran Hıristiyan savaşçılar olarak görmüşler ve geldikleri ülkelerin daha uzak olması dışında, bu savaşçıları iki yüz yıldır uğraştıkları Hıristiyan Bizans- lılardan ayırt etmemişlerdir. Haçlı seferleri sonucunda iyice zayıflayan Araplar Moğol saldırıları karşısında yenik düştüler.
  • 27. Şövalye Kimdir? " Bir şövalye normal bir savaşçının da ötesinde bir yere sahiptir. O artık bir tarikatın üyesi olmuş sayılabilir, tıpkı bir keşiş gibi. Çünkü bir şövalyenin sadece cesur olması yetmezdi. Bir keşiş nasıl duası ve hayırlı işleriyle Tanrı'ya hizmet ediyorsa, şövalye de bu Tanrı hizmetini gücü ile yerine getirirdi. O kadınlar, yoksullar, dullar ve yetimler gibi zayıfları ve savunmasız durumda olanları korumalıydı. Kılıcını sadece hak uğrunda çekmeli ve her hareketi ile Tanrı'ya hizmet ettiğini göstermelidir. Dirlik sahibi olan derebeyi onun komutanı, bir çeşit efendisidir. Ona kayıtsız şartsız itaatle yükümlüdür. Onun için her şeyi göze almalıdır. Kaba ve terbiyesiz davranamayacağı gibi, tembel ve züppe de olmayacaktır. Savaş sırasında hiçbir düşmana iki kişi olarak saldırma- yacak, teke tek dövüşecektir. Yendiği düşmanına aşağılayıcı davranışlarda bulunmayacaktır. Bugün bile böyle davranabilen insanlara " Şövalye gibi" veya " Şövalye ruhlu " denilir. ( Gençler İçin Kısa Bir Dünya Tarihi, s. 166 )
  • 28. Şövalyenin yaşantısı romantik miydi? Eh, soğuk ve cereyanlı şatolarda yaşarlarda yaşarlardı. Savaşa gittiklerinde “ sıcakla, soğukla, çok çalışma, pek az uyku ve uzun nöbetlerle “ boğuşurlardı. Çoğunlukla genç ölürlerdi. Pek azı tehlikede olan genç kızları kurtarmıştır. Ve çoğu beş parasız ölmüşlerdi. Bir tarihçi onların “ aşktan çok gelir “ peşinde olduklarını yazmıştır. Ama turnuvalara katılırlardı değil mi? Çoğu katılmazdı. Turnuvalar ancak Ortaçağın sonlarına doğru popüler olmuştur. Zaten turnuvalar Hollywood’un gösterdiği kadar romantik değildi. Çoğunlukla “ kazalar “ olurdu. Şövalye Roger de Lembum’un küt uçlu mızrağı yerine yanlışlıkla sivri uçlusunu kullanıp rakibini öldürdüğü zaman olduğu gibi. Bu olay o kadar sık tekrarlanıyordu ki, sonunda hem Katolik Kilisesi ve hem de Fransız monarşisi bu turnuva karşılaşmalarını yasakladılar. Şövalyeler parlak zırhlar giyerlerdi değil mi? Aslında Ortaçağ boyunca şövalyeler ağ biçiminde örülmüş tel giysiler giyerlerdi. Parlak zırhlar ancak dönemin sonlarında geliştirilmiştir. ( Ayrıca, şövalyelerden çoğunun bunları satın alacak paraları da yoktu. ) Bir şövalye ahlak kuralına göre yaşardı. Burası doğrudur. Ancak bu kural biraz garip de olabilirdi. Diyelim ki, bir şövalyesiniz ve ters düştüğünüz birini kaçırmak istiyorsunuz. Bu kurala göre bunu yapabilirdiniz. Kuralın belirlediği tek şey istenecek kurtarmalığın “ mantıklı “ olmasıydı. Mantıklı bir kurtarmalık ne kadardı? Bu, sizin istediğiniz rakamdı. Kuralın güzelliği de, bu esnekliğindeydi. Kuralların bir garipliği de centilmenlerin ancak diğer centilmenlere karşı centilmence davranması zorunluluğunun olmasıydı. Bir şövalye bir köylüyü eşek sudan gelinceye kadar dövmek isterse bunu keyfince yapabilirdi. Şövalyeler hakkındaki bir inanç da onların hep at sırtında dövüştükleridir. En azından İngilizlerde böyle değildi, Fransızlar yayan çarpışmanın çok aptalca olduğuna inanırlardı ve Yüzyıl Savaşları’nda İngilizleri her yayan görüşlerinde kahkahayı basmışlardı. Hah... ha... ha. Derlerdi. “ Aptal İngilizlere bak, yayan savaşıyorlar! “. Ancak kazanan İngilizler olunca da hep şaşırırlardı. İngilizler neden at sırtında savaşmazlardı? Çünkü çoğunlukla at alacak paraları yoktu. (Richard Shenkman, İnsanlık Tarihinde Büyük Yalanlar, s. 40-41)
  • 29.
  • 30. Doğu ve Batı Kiliselerinin Haçlı Seferlerinden Sonra Bölgedeki Durumu Kudüs Latinler tarafından zapt olununca, yerli Hrıstiyanlar her taraftan koşup buraya gelmişlerdi. Ancak kısa zamanda efendilerinin değişmiş olmasından pişmanlık duymaya başladılar. Haçlı zaferi, onlar için yapılmış değildi; Latin Kilisesi her türlü hoşgörüden uzaktı. En acı veren durum da yeni patriğin doğulu din kardeşlerine, ‘ Gerçek Haç ‘ın yerini söylemeleri için işkence yaptırması olmuştu. İşkence bunların dilini çözdü; ama Doğu ve Batı kiliseleri arasındaki husumet zaman içinde daha da artacaktı. Yerli Hrıstiyanlar bundan böyle, Latinlere karşı derin bir nefret duymaya başladılar. Yüzyıllar sonra bile bu kin sönmemişti; 1806 yılında yerli Hrıstiyanlar, henüz dokuz yaşında bir çocukken, 1186’da ölmüş olan Haçlı kralı V. Baudouin’in kemiklerini merasimle götürüp şehir dışındaki bir uçuruma lanetler okuyarak atacaklardı. ( Popüler Tarih, Temmuz 2002, Işın Demirkent, Kudüs’ün Zaptı, s. 20 )
  • 31. Ortadoğu’da Misyonerlik Faaliyetleri Haçlı Seferleri’nden sonraki dönemde Asya ve Afrika’da, misyonerler faaliyetlerini artırıp Hıristiyanlığı yaymaya çalıştılar. Bu savaşlar sonunda Antakya, Kudüs, İstanbul, patrikleri papanın hakimiyeti altına girdi kilisenin haki- miyet sahası genişlemiş oldu Papanın misyo- nerleri Habeşistan ve Çin e kadar gidiyordu. Roma kilisesi haçlı seferleri sayesinde etkisini Asya kıtasında yaymaya başladı bu seferlerin sağladığı imkanla doğuya yerleşen keşişler haçlı devletleri dışında misyonerlik faaliyetlerinde bulundular doğu hükümdarlarına gönderdikleri mektupla misyoner keşişlere özel imkanlar tanınmasını sağladılar. Moğolların Hıristiyanlık propagandasına müsamaha göstermesi ile Asya içlerine hatta Çin e kadar ilerlediler, buralarda misyonlar kurdular ve bu gün bile etkisi gözle- nen Kilise hukukunun temellerini yerleştirdiler.
  • 32. Fatihlerin Fethi Batıda, “Haçlı Doğu” için yeni yardımlar ve ordular bir kez daha toplanırken, şövalyeler de giderek doğulu olmaktaydılar. Artık savaşlar dışında başlarına genellikle sarık sarıyorlardı. Şövalye Tankred, sikkelerinde sarıklı olarak tasvir edilmişti. Kadınların bile çoğu peçe takmaktaydı. Düşmanlar, ortak coğrafyanın bir gereği olarak dostluklar kurmaya başlamıştı. Kral Baudouin, Zengi’nin oğlu Nureddin’in yakın dostuydu. Baudouin öldüğünde, Nureddin’in adamları ona “frenklere saldırmanın tam zamanı” olduğunu söylemiş, ancak Halep Atabeyi bunu kabul etmemişti. ( FOCUS, Şubat 1997, s. 66 )
  • 33. Çocukların Haçlı Seferi Mayıs 1212’de, St. Denis’de on iki yaşlarındaki Etienne adında bir çoban çocuk, Hazreti İsa’nın kendisine görünerek onu Haçlı seferini vaaz etmekle görevlendirdiği, hatta ona krala teslim edilmek üzere bir mektup verdiği iddiasıyla ortaya atıldı. Saint-Denis Manastırı’nın kapısında vaazlarda bulunarak tıpkı Hazreti Musa’nın Kızıldeniz’den geçişi gibi, denizin çocukların önünde ikiye ayrılıp kendilerine yol vereceğini ve kolayca Kudüs’e ulaşıp ‘Kutsal Ülke’yi kurtaracaklarını, büyüklerin başaramadığı bu işi çocukların başaracağını söylüyordu. En büyükleri on iki yaşında olan binlerce çocuk, Etienne’in çağrısı üzerine bu şehre akın etmişti. İçlerinde bizzat anne babaları tarafından olan toplumun kenarına itilmiş fakir köylü çocuklarından başka, evlerinden kaçarak gelen asalet sınıfına mensup bazı çocuklar, kızlar, genç papazlar, hatta bazı yaşlı hacılar bile vardı.
  • 34. 1230 civarında Doğu’dan gelen haberlere bakılırsa, bu çocukları taşıyan yedi gemi Marsilya’dan denize açıldıktan birkaç gün sonra fırtınaya yakalanmış, gemilerden ikisinin Sardinia Adası yakınlarında kazaya uğrayarak parçalanmış ve içinde bulunan bütün çocuklar boğulmuştu. Fransız çocukların yola çıkışından birkaç hafta sonra Almanya’da da Rheinland bölgesinden Nikolaus adında bir çocuk, Köln’deki Aziz Üç Krallar Kilisesi’nde, tıpkı Etienne gibi vaazlarda bulunmaya başlamıştı. Nikolaus’un vaazları ve faaliyetleri sonucunda kısa süre içinde çocuklardan oluşan bir ordu Köln’de onun etrafında toplanmıştı. Bu çocukların yaş ortalaması, Fransız çocuklarınkinden daha büyük olup içlerinde asil ailelerden gelenlerin sayısı da daha çoktu. ( Popüler Tarih, Aralık 2003, Ebru Ertan ‘Çocukların Haçlı Seferi’, s. 39-41)
  • 35. Robin Hood 13’üncü yüzyıl İngilteresi’nde aslan yürekli Richard Haçlı Seferi’ne çıktı. Yerine kardeşi John’u bıraktı. Richard, Norman soyundan olmasına karşın çoğunluğu oluşturan Saksonlar’a eşitlikçi ve iyilik dolu bir tavır sergiledi. Ancak kardeşi John bunun tersini yaptı. Saksonlar’ı ezmeye başladı. Bu politik değişimden cesaret alan Nottingham valisi Robin Hood’un babasının şatosuna askeri baskın düzenletti. Dük ve eşi öldü. Mallarına el konuldu. Robin Hood canını zor kurtardı. Baskından kaçanların sığındığı Sherwood Ormanı’na gizlendi. Robin Hood ormandaki kaçaklarla yeşil giysilere bürünerek, “ Biz her zaman yoksulların ezilmişlerin yanında olacağız. Namuslu insanları, kimsesizleri yoksulları ezerek haksızlık ve kötülük ederek cebini dolduranların paralarını alıp ezilmişlere, yoksullara yardım etmeye çalışacağız. Yurttaşın yurttaşı hor görmesini belki zamanla önleyebiliriz. Yoksullar ve ezilmişler de bu ormanda kendilerini koruyan kişilerin var olduğunu bilerek biraz olsun rahatlar. Başları sıkışınca bize gelir. Böylece bize katılan yürekli insanların sayısı artar “ kararını aldı.
  • 36. Robin Hood önce köprüde kendisine katılmaya gelen Küçük John ile karşılaştı. Tutuştukları kavgada yenildi. Küçük John’u saflarına aldı. Bunu gece eğlenerek şarkı söyleyerek kutladılar. Ardından Keşiş Tuck aralarına geldi. Çocukluk arkadaşı ve gönül verdiği Nottingham valisinin kız kardeşi Merian erkek kılığına girerek ormana gelip Robin Hood ile evlendi. Bir gün evleneceği kız elinden alınan marangoz Alan geldi. Zorla yapılan nikâhı basarak kızı kurtarıp sevdiği marangoz ile evlendirdiler. Robin Hood’un başına konan ödülü almak için ormana gelen tenekeci, şatosu elinden alınan yoksul şövalye ve birçok sıkıntıya düşenin kurtarıcısı oldu. Haçlı seferinden dönen Richard ona el konulan unvanını ve mallarını geri vererek yanına aldı. Robin Hood'un Nottinghamshire Her yıl İngiltere’de Robin Hood şenlikleri düzenleniyor. Robin 'deki heykeli Hood ruhu dünyayı öylesine sardı ki yapılan araştırmalarda daha önce dünyada en çok tanınan kişi Hz. İsa iken son yıllarda Robin Hood adı dünyanın dört bir yanında tanınan bir ad oldu. Nitekim küreselleşme karşıtları olarak dünyanın gündemine damga vuran gençler de Robin Hood adını ve onun yeşil giysilerini kendilerine simge olarak seçti. ( Bütün Dünya, Eylül 2001, s. 99-102 )
  • 39. Yararlanılan Kaynaklar: Bütün Dünya, Eylül 2001 Popüler Tarih, Aralık 2003, Ebru Ertan ‘Çocukların Haçlı Seferi’ Popüler Tarih, Temmuz 2002, Işın Demirkent, Kudüs’ün Zaptı Popüler Tarih, Nisan 2003, Işın Demirkent, ‘ Yakındoğu’nun Avrupa’ya Öğrettikleri’, FOCUS, Şubat 1997 Richard Shenkman, İnsanlık Tarihinde Büyük Yalanlar, Milliyet Yayınları Gençler İçin Kısa Bir Dünya Tarihi Mustafa Armağan, İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini, Gelenek Yayınları, Mayıs 2003 Münevver Ayaşlı, Dersaadet, Timaş Yayınları, İstanbul, 2002 Yılmaz Öztuna, Tarih Sohbetleri 1, Ötüken Yayınları Tarih Aynası, Işık Yayınları, Mart 2005 http://www.tarihsayfam.com http://ansiklopedi.turkcebilgi.com http://egitim.mypunbb.com