Deprem Risk Analizi nedir ve hangi standartlar gözetilerek yapılması gerekir konuları tartışılmıştır. Bu tür raporların yazılması uzman jeofizikçi ve mühendisler tarafından yapılabilir. Rapor denetçisinin görevi çok önemlidir, ve sunum boyunca gösterilen standartları gözetmesi, rapor kalitesi düşükse ve yetersizse geri çevirmesi gerekir. Uzman Jeofizikçi yetiştirme programları açılması sumum sonunda önerilmiştir.
Deprem Odaklı Riski Azaltma Eğitim Paketi. İlgilenen Kurumlar Talepte Bulunabilirler. Eğitim Anlatıma Dayalı Kısa (3 Saat) ve Uygulama Destekli Uzun (6 Saat) şeklinde verilmektedir.
Tarımsal Toprak Haritalama'da Jeofizik MühendisliğiAli Osman Öncel
1) The document discusses a study evaluating the reliability and reproducibility of electromagnetic induction (EMI) data collection.
2) The study compared data from two identical EMI instruments, the calibration methods of different individuals, and variations in calibration height.
3) The results showed significant differences between instruments, calibrations, and heights. This demonstrates the need for standardization of EMI data collection procedures to ensure reliable and reproducible data.
Deprem Risk Analizi nedir ve hangi standartlar gözetilerek yapılması gerekir konuları tartışılmıştır. Bu tür raporların yazılması uzman jeofizikçi ve mühendisler tarafından yapılabilir. Rapor denetçisinin görevi çok önemlidir, ve sunum boyunca gösterilen standartları gözetmesi, rapor kalitesi düşükse ve yetersizse geri çevirmesi gerekir. Uzman Jeofizikçi yetiştirme programları açılması sumum sonunda önerilmiştir.
Deprem Odaklı Riski Azaltma Eğitim Paketi. İlgilenen Kurumlar Talepte Bulunabilirler. Eğitim Anlatıma Dayalı Kısa (3 Saat) ve Uygulama Destekli Uzun (6 Saat) şeklinde verilmektedir.
Tarımsal Toprak Haritalama'da Jeofizik MühendisliğiAli Osman Öncel
1) The document discusses a study evaluating the reliability and reproducibility of electromagnetic induction (EMI) data collection.
2) The study compared data from two identical EMI instruments, the calibration methods of different individuals, and variations in calibration height.
3) The results showed significant differences between instruments, calibrations, and heights. This demonstrates the need for standardization of EMI data collection procedures to ensure reliable and reproducible data.
2013 Dünya Çevre Günü Konuşması ve 2013 Çevre Ödülleri Dağıtımı. 2013 Çevre Ödülü için şahsımı layık göre İstanbul Çevre Konseyi Federasyonuna teşekkür ediyorum.
9 Mayıs 2015 Tarihinde Yapılan Yerel Yönetimler İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumunda Sunulmuştur.http://www.ibb.gov.tr/sites/SaglikVeSosyalHizmetler/ISSAGLIKGUVENLIK/Pages/AnaSayfa.aspx
2013 Dünya Çevre Günü Konuşması ve 2013 Çevre Ödülleri Dağıtımı. 2013 Çevre Ödülü için şahsımı layık göre İstanbul Çevre Konseyi Federasyonuna teşekkür ediyorum.
9 Mayıs 2015 Tarihinde Yapılan Yerel Yönetimler İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumunda Sunulmuştur.http://www.ibb.gov.tr/sites/SaglikVeSosyalHizmetler/ISSAGLIKGUVENLIK/Pages/AnaSayfa.aspx
Gravimetri Dersi için aşağıda ki videoları izleyebilirsiniz.
Link 01: https://www.youtube.com/watch?v=HTyjVaVGx0k
Link 02: https://www.youtube.com/watch?v=fUkfgI8XaOE
The document discusses gravity anomalies and density variations in different regions based on gravity data. It shows how gravity maps reveal details about crustal thickness, tectonic features like faults and volcanic zones, and plate boundaries. Specific examples discussed include the Tibetan Plateau, Central America subduction zone, an area in Chugoku, Japan, and the state of Florida in the US. Regional gravity data can be used to model density changes associated with plate tectonics, crustal evolution, and volcanic and tectonic activity.
The USF team reviewed a geophysical investigation of the Kar Kar region conducted by WesternGeco in 2011. They found that WesternGeco's magnetotelluric (MT) data and models were of high quality. Both the WesternGeco and USF MT models identified a low resistivity zone at 300m depth that correlates with a water-bearing zone found in Borehole 4. USF performed gravity modeling which identified a north-south trending basin reaching 1500m depth, consistent with mapped faults. A preliminary hydrothermal model suggested observed temperatures could result from deep circulation of meteoric waters in the basin without needing a localized heat source. Additional geophysical data is recommended around the Jermaghbyur hot springs to
This document summarizes a study that used gravity data to delineate underground structure in the Beppu geothermal field in Japan. Analysis of Bouguer anomaly maps revealed high anomalies in the southern and northern parts of the study area that correspond to known geological formations. Edge detection filtering of the gravity data helped identify subsurface faults, including the northern edge of the high southern anomaly corresponding to the Asamigawa Fault. Depth modeling of the gravity basement showed differences between the southern and northern hot spring areas, with steep basement slopes along faults in the south and uplifted basement in the north.
This document summarizes the development of a new ultra-high resolution model of Earth's gravity field called GGMplus. Key points:
- GGMplus combines satellite gravity data from GOCE and GRACE with terrestrial gravity data and topography to achieve unprecedented 200m spatial resolution globally.
- It provides gridded estimates of gravity, horizontal and radial field components, and quasi-geoid heights at over 3 billion points covering 80% of the Earth's land.
- GGMplus reveals new details of small-scale gravity variations and identifies locations of minimum and maximum gravity, suggesting peak-to-peak variations are 40% larger than previous estimates. The model will benefit scientific and engineering applications.
Gravity measurements were taken in a region of China covering the south-north earthquake belt in 1998, 2000, 2002, and 2005. Researchers noticed significant gravity changes in the region surrounding Wenchuan and suggested in 2006 that a major earthquake could occur there in 2007 or 2008. While gravity changes were significant at some locations, more research is needed to determine if they could be considered a precursor. Uncertainties exist from measurement errors, hydrologic effects, and crustal movements. Improved data collection and analysis could enhance using gravity monitoring for earthquake research.
The document provides guidelines for implementing the H/V spectral ratio technique using ambient vibration measurements to evaluate site effects. It recommends procedures for experimental design, data processing, and interpretation. The key recommendations include measuring for sufficient duration depending on expected frequency, using multiple measurement points, avoiding disturbances, and interpreting H/V peaks in context with geological and geophysical data. Reliable H/V peaks are defined as having a clear maximum within expected frequency ranges and uncertainties. The guidelines aim to help apply the technique while accounting for its limitations.
Geopsy yaygın olarak kullanılan profesyonel bir program. Özellikle, profesyonel program deneyimi yeni mezunlarda çok aranan bir özellik. Bir öğrencim çalışmasında kullanmayı planlıyor.
2. Deprem Hasarı
Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
14. Deprem Hasarı
Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
15. Büyüklüğü?
M L , mb, M s , M w
Şiddeti? Nerede?
Io, I MSK, I MM USGS, ISC, IRIS
Ne zaman? Ne kadar Sık?
Depremlerin önceden
Deprem Tehlikesi
bilinmesi
16. M Yıllık
Ortalama
Tahmin edilen kayıp > son
binyıl içinde 8 milyon kişi
Çok büyük M>8 1 depremde öldü
Büyük 7-7.9 17 20th yüzyılda 2 milyon ölü
1990-1999 maliyeti US $ 215
Kuvvetli 6-6.9 134 milyar
Orta 5-5.9 1319
40’dan fazla ülke büyük yıkıcı
Hafif 4-4.9 13,000 est deprem tehdidi altındadır
100'ü aşkın yerde, bir yıl
Küçük 3-3.9 130,000 est içinde ciddi bir deprem (M>6)
olma potansiyeli var
Çok küçük 2-2.9 1,300,000 est
Source: USGS
19. Yıllık Aşılma Olasılığı
Sismik Tehlike, Hasar Görebilirlik, Etkilenme ve Maliyet
Aşılma olasılığı, M büyüklüğünde ki depremin bir X
noktasında oluşma olasılığıdır.
20. Sismik Risk
Sismik Risk
Tehlike * Etkilenme
Tehlike * Etkilenme
tehlike etkilenme
tehlike etkilenme risk
risk
Istanbul
Istanbul yüksek
yüksek yüksek
yüksek yüksek
yüksek
Tokyo
Tokyo yüksek
yüksek düşük
düşük orta
orta
Toronto
Toronto düşük
düşük yüksek
yüksek orta
orta
21. Deprem Tehlike Haritaları ülkemizde 50 yıl sonra güncellenmiştir,
olması gereken 5 senede bir tehlike haritalarında güncellemeye
gidilmesidir.
22. Deprem Hasarı
Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
23.
24.
25. Tokyo Üniversitesi
Tokyo Üniversitesi Japonya'da Deprem İstasyonu İşleten
Tohoku Üniversitesi
Tohoku Üniversitesi Üniversiteler. Bütün üniversitelerin işletip
Kyushu Üniversitesi
Kyushu Üniversitesi işletmediği ile ilgili elimizde tam bir veri yok fakat
Nagoya Üniversitesi
Nagoya Üniversitesi deprem istasyonu işlettiği bilinen üniversiteler
Hirosaki Üniversitesi
Hirosaki Üniversitesi aşağıda verilmiştir.
26. Küçük Depremlerle Tanımlanan Büyük
Depremi Oluşturacak Alanlar
(Oncel and Wyss, Geophysical Journal International-2000)
TL(M) = dT/10 (a-bM)
Izmit kırığı “Alan I” olarak tanımlanan asperite kaynaklıdır fakat İzmit kırığının ilerlemesi
daha batıda “Alan II” olarak tanımlanan asperitenin bariyer olarak davranması nedeni ile
ilerleyememiştir.
27. Marmara Denizi
Geodetik Moment Değişimi
Kostrov 1974
Geodetik Deformasyon Değişimi
Ward, 1994
NB
CMF F
Depremlerin tekrarlanmaları depremi üretecek
sismojenik derinliğe göre değişmektedir. Farklı
sismojenik derinliklere göre deprem tehlikesinin
değişimi (a) Hs = 12.5km ve (b) Hs =4km .
Oncel ve Wilson, 2006
28. Deprem Hasarı
Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
29. Karadeniz ve Anadolu’yu 1939 - 1999 yılları arasında ki 60 yıllık
dönemde olan büyük depremlerle 1000 km uzunluğunda büyük
bölümü kırılmıştır.
Erzincan’dan (1939) başlayarak İzmit’e kadar (1999) meydana gelen
depremler genel oluşum karakteri olarak göç eden depremleri yaşamış,
göçme riski potansiyeli olan binaları yıkmış, sayısız insanımızın
ölmesine, yaralanmasına ve evsiz kalmasına neden olmuştur.
Kentsel Dönüşüm Yasası 2012 yılında çıkan, kamu güvenliğini öngören
ve ülkemizin depremlere karşı yenilenmesi için tarihi bir fırsattır.
30. Konutlarda şiddete (hasara) yol açacak yöntemler
yasaklanmalıdır.
Hasarsız inceleme tekniklerinin – Yapılaşma
Jeofiziği- güçlendirmeye karar verilen konutlarda
kullanılarak konut incelemeleri sırasında hasar riski
sıfırlanmalıdır.
Hasarlı İnceleme Yöntemleri (kolonlardan karot
alınması vs…) yapıldığında binanın taşıyıcı
sistemlerinde az veya çok hasara neden
olunabilmektedir.
31. Yapı Jeofiziği -hasarsız yapı inceleme-
yöntemleri kullanılmalıdır
Yer ve Yapı incelemeleri Avrupa ve
Dünya Yapı İnceleme standartlarına
uygun olmalıdır.
Sakıncalı gevşek zeminlerin sismik
dalgaları büyütmesi, sağlam zeminlere
göre yüksek olmaktadır.
Alçak katlı binalar, yüksek katlı binalara
göre sarsılma şiddeti farklıdır.
Yüksek katlı binalarda sismik sarsıntı,
kat yüksekliğine ve temel yapı
özelliklerine göre değişmektedir.
32. Yer ve yapı etkileşimi – Rezonans -
potansiyelinin araştırılması gerekir.
Rezonans Riski İncelemeleri (RRİ),
zemin ve yapının doğal titreşim
periyotlarının ölçülmesiyle
incelenebilir.
RRİ yapılmadan yapı sakıncalık
çalışmaları sonlandırılmamalıdır.
RRİ Jeofizik Yöntemlerle ve Jeofizik
Mühendisleri tarafından yapılır.
Yüksek katlı binalarda sismik enerji
ve şiddet farklıdır. Kat yüksekliğine
bağlı olarak sismik enerji
büyümektedir
1985 Meksika depreminde
rezonansa bağlı olarak kentte
meydana gelen yıkımlar görülüyor.
37. Yakın bina zemin bilgisi
referans olamaz.
Yer özellikleri çok değişken
ve değişmesine etki eden
çok farklı etkenlerin -
yeraltı su seviyesi ve fay
gibi -olabileceği heterojen
bir yapıya sahiptir.
38. Güvenli konutlarda yaşamak her bir
vatandaşımız için anayasal bir haktır.
Oturulan konutların sakıncalı yapı
incelemesinden geçirilmesi için yapıların
inceletilmesi için kredi verilmelidir.
Japonya'da belediyeler vatandaşlarına,
yapılarının depreme karşı dayanıklılık
testlerini yaptırmaları için yöntem
geliştirmiş ve içinde oturulan yapıların
depreme karşı dayanım durumlarını
öğrenmelerini finansal olarak
destekliyor.
Japonya'da ki belediyelerin daha ileri teknik test ve
güçlendirme için vatandaşlarına teşvik ve kredi vermesine
benzer çalışmalar yararlı olacaktır.
39. Deprem Hasarı
Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
40. Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
41. Japon hükümeti vatandaşlarının
oturmuş oldukları yapıların
depreme karşı dayanımı ile ilgili
olarak ön inceleme yapmaları için
puanlamaya dayalı bir inceleme
formu vererek, sismik vatandaşlık
uygulamasını geliştirmiştir.
Benzer uygulamaların ülkemizde
başlatılmaması büyük bir
gecikmedir. Sismik Vatandaşlık
uygulamasına geçilmesiyle
vatandaşlarda kentsel dönüşüme
katkı sağlayabilir.
42. Amerika'nın Virginia eyaletinde olan Ülkemizde en son Marmara'da olan
depremi rapor edenlerin sayısı 150 binlere depremde ise depremi hissettim
yaklaştı. Depreme karşı zayıf olan zemin diyenlerin sayısı 40 gibi komik bir sayı.
ve binaların dağılımları bu şekilde Bunun nedeni ülkemizde deprem
resimleşti. Deprem bilincinin bu bilincinin ve halkın depremi hissetme
raporlama oranları ile oldukça yüksek refleksinin veri olarak kullanılması
olduğu anlaşılıyor. çalışmalarının yetersiz olmaması.
43. Deprem Hasarı
Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
44. Avrupa Yapı Koduna (Eurocode 8)
girmiş çağdaş yöntemlerin
kullanılması gerekir.
Avrupa ve Dünya Yapı Kodlarında
sakıncalı yer ve yapı incelemeleriyle
ilgili olarak incelemelerde
kullanılan aletsel teknoloji ve
ölçülen fiziksel parametreler yapı
ve yapılaşma jeofiziği
yöntemleriyle belirlenebilir.
Yer ve yapıya uygulanan jeofizik yöntemlerin
kullanılmasında eğitim ve donanım sahibi Jeofizik
Mühendislerinin, deprem güvenli konutlaşma
çalışmalarında kullanılması gerekir.
45.
46. Deprem Hasarı
Deprem Riski
Deprem Tehlikesi
Yer ve Yapı İncelemeleri
Vatandaş Bilinci
Yapı İnceleme Standartları
Kayıt Dışı Mühendislik
47. Kayıt dışı mühendislik uygulamalarına engel
olunmasında mühendislik odalarından
mutlaka, uygulamacı mühendisler için sicil
durum belgesi istenmesi gerekir.
Meslek Odalarından denetim istenmeden
yapılacak mühendislik hizmetlerine bağlı
meydana gelecek mühendislik
uygulamalarında ki kayıt dışılık ve kalitesizlik
teşvik edilecektir.
Editor's Notes
Kentsel Dönüşüm Yasası’nın uygulanmasıyla ülkemizin farklı yerlerinde ki binaların yıkım işlemine başlandı ve yıkımlar ülkemizin her tarafında devam edecek. Yıkım çalışmalarında binaların derecelendirilmesinin nasıl yapılacağı, sakıncalı yer ve konut incelemesinde kullanılan yöntemlerin ne olacağı konusunda lisanslandırılmış şirketlerin uygulamaları hakkında yapmış oldukları paylaşımlar dışında bilebildiğimiz açık bir bilgi ve tarafımıza ulaşmış paylaşım yoktur. Konut incelemeleri ile ilgili olarak sakıncalı yer ve yapılaşma incelemelerinin yapılmasını anlatan, halkı bilinçlendiren ve yaptırmış oldukları denetim boyunca takip edilen usul ve yöntemler hakkında önceden bilgilendirecek eğitim ve yönlendirme amaçlı tanıtım videolarını ve özellikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin hazırlat olması gerekirdi. Sakıncalı yapı ve konut incelemesi hakkında tanıtım broşür ve videolarının hazırlatılması, vatandaşlarımızın kent ve dönüşüm bilincini oluşturabilir, sakıncalı yapı tespiti incelemelerine bilinçlendirilmiş vatandaşlarımızın gözlemci olarak katılması sağlanarak, inceleme sürecinin kalitesi yükseltilebilirdi. Henüz bunların yapılması için geç kalınmış olmadığı için yetkilerimizi vatandaşlarımızı bilinçlendirme amaçlı eğitim çalışmalarını organize edeceklerini umuyorum.
Deprem tehlike olarak küresel bir sorundur ve bu nedenle dünya çapında tecrübe ve mücadele edilmesi açısından, ülkemizde ki deprem sorununu ulusal ve kendi sınırlarımız içersinde bir sorun olarak algılamamız yanlış olur. Yıkıcı ve büyük depremler görüldüğü gibi yalnız ülkemizde değil, dünyanın her yerinde hem olmakta hem de olması beklenmektedir. Bunun nedeni üzerinde yaşamış olduğumuz yerin dinamik ve sürekli gerilmesidir. Gerilmenin yükseldiği ve yerin dayanımlarını zorladığı ya da yendiği yerlerde gerilme açığa çıkmakta ve buda deprem olarak adlandırılmaktadır.
Güçlü ve dig. (1986)'e göre, bu deprem sonrası sahada tansiyon çatlağı, fay ve heyelan gibi olgular gözlenmemiştir. Şarköy'de kaymakamlık yapısı hasarlıdır. Hoşköy'de okulda ve bir evde hasar olmuştur. Sofuköy'de 2 ev, Şenköy'de 2 ev, Şenköy'de 1 cami ve 1 ev, Terziköy'de 1 okul ve 22 ev ağır hasarlıdır. Bu köylerin hepsi Tekirdağ'a bağlıdır. Karlıköy'de sağlık ocağında duvarlar çatlamıştır. Kocatepe (Yeşilköy) de 18 ev ve cami hasar görmüştür. Tuğla ve çimento harçla yapılmış bacalardan yıkılanlar olmuş, kiremitler düşmüştür. Tekirdağ'da, Keşan'ın Büyükdoğanca köyünde, Dişbudak, Çeltikköy, Mecidiyeköy, Beyköy, Erikli ve Karaincirli (Enez) köylerinde duvar çatlamaları ve çok hafif hasar olmuştur. Çavuşköy okulunda ve Işıklı köyünde de hasar olmuştur. Enez'in Vakıf köyünde eski bir cami yıkılmıştır. Kadıköy (Evrese) bucagının Kocaçesme köyünde, minarenin iç kısmında hafif çatlama olmuş, bazı bacalar devrilmiştir. Ortaköy'de, askeri alay yapılarında dolgu ile betonarme karkas yapılar arasında çatlamalar olmuştur. Ayakta duranlar yere düşmüşlerdir. Erlerin kaldığı pavyonlarda fanuslar düşmüş, pencere camları kırılmıştır. Bolyir'da hasar yoktur. Yeniköy'de 50 evde ağır hasar ve 87'sinde orta hasar olmuştur. Yapıların hepsi taş ve tugladan yığma olarak yapılmıştır. Ocaklı köyünde 7 ev hiç oturulamaz durumda, 37 ev hasarlıdır. Güneyli köyünde cami ve 75 ev oturulamaz durumdadır. Ilgardere köyünde (Gelibolu), 17 ağır hasarlı yapı vardır. Pazarlı'da 30 ev yıkılmıştır. Depreme ait eşşiddet haritası ve odak mekanizması çözümü sırasıyla Şekil 1 ve Şekil 2 de verilmektedir.
Bayülke ve dig. (1983) depremin etkilediği alanın genellikle Neojene ait formasyonlarla kaplı olduğunu bildirmektedirler. Biga ile Gönen arasında konglomera, kumtaşı ve killerden oluşan kalın bir seri uzanır. Bunun altında ise andezit bulunaktadır. Depremde hasar gören yerleşim birimleri, Biga ilçesi başta olmak üzere Egridere, Gümüşçay, Çınarköprü, Kaldırımbaşı, İskender, Gemicikiri, Sarısavat, Akyaprak köyleri ile Kocaçay köprüsüdür. Biga'da hasar, baca kapaklarının düşmesi, betonarme duvarlarda dolğu ile çerçeve arasında hafif çatlaklar şeklinde olmuştur. Halk Bankası yapısında özellikle zemin katta hasar çoktur. Köylerdeki hasar genellikle farklı malzeme kullanılarak yapılmış evlerde (örneğin kerpiç ve tuğla gibi) duvar köşelerinde ayrılmalar, minarelerde egilmeler, duvarlarda çapraz çatlamalar şeklindedir. Kocaçay köprüsünün tabliyesi dolğuya çarparak hasar yapmış, bir miktar malzeme dereye çökmüstür. Köprünün batı ucunda az eğimli bir kıvrımla, ırmak kenarına paralel uzanan kırıklar oluşmuştur. Bu depremde 5 kişi ölmüş, 25 kişi yaralanmıştır. Biga'da şiddetI MMS =V-VI, Egridere VI-VII, Gümüşçay'da VI-VII, Çınarköprü VI-VII, Kaldırımbaşı, İskender, Gemicikiri, Sarısavat, Akyaprak köylerinde V dir (Şekil 1). Alsan ve dig., (1983) ve Kıyak (1986) bu depremin P dalgasi ilk hareket odak mekanizmasi çözümünü yapmışlardır. Kıyak (1986)'in bulduğu çözüm diyagramı Şekil 2 de verilmiştir. Depremin faylanma mekanizmasını ters faylanma olduğu anlaşılmaktadır. Art sarsıntıların kuzeye doğru yayılması göz önüne alınarak (Alsan ve dig., 1983), eğim yönü KB100B derece olan düzlem, fay düzlemi olarak benimsenebilir.
Pınar ve Lahn (1952) a göre Marmara Adaları ve Erdek'te yıkıcı nitelikte olan bu depremle birlikte üç tane de şiddetli art sarsıntı olmuştur. İstanbul, Edirne ve İzmir'de kuvvetlice algılanmıştır. Marmara Adası'nda Gündoğdu, Çınarlı ve Asmalı köyleri tümüyle, Marmara bucak merkezi yer yer yıkılmıştır. Avşa adasında Türkeli köyünde 128 ev ile Yiğitler köyünde tüm evler yıkılmıştır. Paşalimanı adasındaki Poyraz, Harmanlı köyleri tümüyle, Paşalimanı ile Balıklı köyünün bir bölümü ağır hasara uğramıştır. Marmara adasındaki Çınarlı köyü karşısındaki Hayırsız adanın ortasından yarıldığı şeklinde bir söylenti olması depremin büyüklüğünü göstermesi bakımından ilginçtir. Hayırsız adadakı fener yıkılmıştır. Ancak Marmara Denizi'ni geçen telefon kablosu zarar görmemiştir. Kapıdağ yarımadasında Narlı, Ocaklar ve Avşa dolaylarında çesmeler kurumuş, gürültüler duyulmuştur. Deprem gündüz olduğundan can kaybı az olmuştur. Depremde 5 kişi ölmüş, 30 kişi yaralanmıştır. Art sarsıntılar 7 Mart 1935'e kadar sürmüştür. Depreme ait odak mekanizması çözümü bulunmamaktadır. Eşşiddet haritası Şekil 1 de verilmektedir
Trakya'nın güneybatısında yeralan deprem bölgesi, kuzeydoğusunda yer alan Istranca masifinin kristalin kayaçları, batısında Rodop masifi ve güneyinde Anadolu yakasında Premesozoik yapılı Truva masifi ile çevrilidir. Marmara Denizi kıyılarına paralel uzanan Ganos ve Koru dağlarında ise Tersiyer'e ait flis formasyonu yer alır. Bu dağların kuzeyinde Oligosen yaşlı marn ardalanmalı kumtaşı serileri görülür. Güneyde ise Miyosen-Pliosen yaşlı marnlı-killi, üst düzeylerde ise kumlu, çakıllı birimler bulunur (Ormanlı köyü). Gaziköy'ün kuzeyindeki dere vadisini izleyerek güneybatıda Ortaköy'e doğru Eosen flisi ile Miyosen marnlarının dokanagında uzanan bir fay yer almaktadır ve bu fayın varlığı topografya ya da yansımıştır (Ateş ve Tabban, 1976). Mihailoviç (1927, 1933)'e göre, bölgede M.Ö. 279 ile M.S. 1912 yılına kadar geçmiş 2190 yıl boyunca 94 tane yıkıcı deprem olmuştur. Yazara göre, 1912 depreminde Trakya kesiminde binaların %73.6 sı, Anadolu kesiminde ise %42.7 si yıkılmıştır. Trakya'da nüfusun %42.1 i, Anadolu'da ise %12.8'i evsiz kalmıştır. Oranların bu denli yüksek oluşunda depremden sonra çıkan yangınlar da rol oynamıştır. Bursa ve Çanakkale de hasar gören yerler arasındadır. Pınar ve Lahn (1952) Rothe'nin yayınlanmamış raporlarına dayanarak Mürefte ve Şarköy'de binaların %80 inin yıkıldığını, %20 sinin ise oturulamayacak duruma geldigini belirtmişlerdir. Ambraseys ve Finkel (1987 a,b)'e göre Trakya'da toplam olarak 2,836 kişi ölmüş, 7,353 kişi yaralanmış, 24,980 yapı yıkılmış ve ağır hasara uğramış, 15,000 den çok yapı da hasar görmüştür. Öztin (1987) nin Doktor Yüzbaşı Sadi'nin anılarına dayanarak verdiği bilgilere göre, deprem en çok Şarköy ve Mürefte'yi etkilemiş buralarda yıkılmayan ev kalmamıştır. Gelibolu ve Çanakkale'deki hasar da önemlidir. Bu araştırmaya göre ise 1,115 kişi yaşamını yitirmiş. Tekirdağ'da Gümrük Cami'si tümüyle çökmüştür. İskeleye yakın olan Paşa Cami'siyle bunun yakınındaki saat kulesinde hasar çok fazladır. Gelibolu'da hükümet konağı, saat kuleleri ve bir çok ev tümüyle yıkılmıştır. Çanakkale'de hasar Tekirdağ'dan fazladır. Deniz kıyısındaki yapılar oldukça hasar görmüştür. Ateş ve Tabban (1976)'nin, Mihailoviç (1927)'e dayanarak verdikleri bilgilere göre, Tekirdağ'da deniz kenarındaki Saliha Hatun Cami'si, Cenevizlilerden kalma saat kulesi ağır hasar görmüş ve evlerin duvarlarında çatlaklar oluşmuştur. Gelibolu'da Adliye ve Polis dairesi girilemeyecek kadar hasar görmüş, iki un fabrikasının bacası ile Gazi Süleyman Paşa Cami'sinin minaresi yıkılmış, ayrıca 7 cami de hasar görmüştür.
Abdüsselamoğlu (1977) ve Ambraseys ve Tchalenko (1972), deprem sonrası Gediz ve çevresinin jeoloji ve tektoniğini ayrıntılı bir şekilde incelemiştir. Deprem sonrasında toplam 40 km uzunluğunda bir fay oluşmuştur. Fay üzerinde ölçülen maksimum yer değiştirme depremden kısa bir süre sonra 225 cm olarak ölçülmüştür. Erinç ve diğerleri (1970) bölgenin tektoniğine değinerek bölgenin batı kesiminde, Simav depresyonunun kademeli faylarla çöktüğünü, depresyonun kuzey kesiminde Hamzabey boğazı yörelerinde KKD-GGB doğrultusunda faylar bulunduğunu belirtmişlerdir.
Deprem Tehlike Haritaları ülkemizde 50 yıl sonra güncellenmiştir, olması gereken 5 senede bir tehlike haritalarında güncelllemeye gidilmesidir.
Deprem verisi ne kadar detaylı ölçülürse, deprem tehlikesi o kadar daha detaylı incelenebilir. 1970’li yılların sonunda kurulu MARNET deprem istasyonları toplanan daha küçüklü depremler ile daha büyüklü depremleri oluşturacak alanlar araştırılabilmiştir. Deprem nerede olacak sorusuna cevap olarak, bu çalışma ile dört bölge gösterilmiş, ve bu bölgelerden biri İzmit depremini üreten, ve diğeri de bariyer türü davranışla İzmit kırığının Marmara denizi içersine ilerlemesine engel teşkil eden yapılar olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, deprem istasyonlarının çoğaltılması için yapılan yatırımlar deprem riskini tanıma ve azaltma için bir ülkenin gelecekte ki riskinin doğru tanımlanması için yapılmış yatırımlardır. Fakat, veriler açılmalı ve çalışmak isteyenlere ulaşacak kanalların açık tutulması gerekir. Ulusal deprem risk ile mücadele ulusal sınırlar içinde ve dışında herkesin ülkemizin deprem sorunu üzerine çalışması ile azalabilir. Verilerin ellerinde tutarak TEKEL olma zihniyetinde olan kurumsal yönetim anlayışına, ülkemizin deprem sorunu teslim edilmemesi gerekir.
Ülkemizde deprem sorununun anlaşılmasına, deprem ve GPS verilerinin beraber kullanılmasıyla üretilen çalışmalarda önemli katkı sağlayabilir. Açılmış ve ulaşılır ortama taşınmış deformasyon verisi ile deprem verileri beraber kullanılarak yukarıda deprem tehlikesini gösteren çalışma elde edilmiştir. Maalesef, GPS verileri günlük, aylık ve yıllık olarak ülkemizin değişik yerlerinde ölçülmesine rağmen bu veriler deprem sismologlarına açık değildir. Japonya ve Amerika’da ki ölçülen deformasyon verilerine internet üzerinden ulaşmak mümkün iken ülkemizde bu tür ulaşılabilme imkanı daha oluşmamıştır. Ülkemizin kısıtlı imkanları ile farklı gruplarca yapılan çalışmalar sonunda toplanan veriler açıldığı sürece, dünya’da deprem sorunu üzerine çalışacak bilim adamları ve çalışma grupları çalışabilir. Fakat bugün için, tüm verilerin bir çatı altında toplandığı ve çalışacak herkes tarafından ulaşacağı bir şemsiye yapı organizasyonun olmaması büyük eksikliktir.
Konutlarda şiddete (hasara) yol açacak yöntemler yasaklanmalıdır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, konut incelemesinde hasarlı yöntemlerin kullanılmasına kesinlikle izin vermemeli, konut incelemesi gerekçesiyle konutların şiddete (hasara) uğramaması için tedbir almalıdır. Yapılacak araştırmalar neticesinde güçlendirmeye karar verilmesi durumunda konutta hasarsız inceleme tekniklerinin (jeofizik yöntemlerin) kullanılmasının önemi daha iyi anlaşılacaktır. Zira diğer yani klasik yöntemlerle yapı incelemesi (kolonlardan karot alınması vs…) yapıldığında binanın taşıyıcı sistemlerinde az veya çok hasara neden olunabilmektedir.
Sakıncalı konut taramasında yapı jeofiziği -hasarsız yapı inceleme- yöntemleri kullanılmalıdır . Konut incelemelerinde, yer ve yapı incelemeleri Avrupa ve Dünya Yapı İnceleme standartlarına uygun olmalıdır. Kesinlikle uygulamasına izin verilmemesi gereken standart dışı uygulamaları ana başlıklarıyla ifade etmek gerekirse: a) Muayene çukurlarıyla yer incelemesi yapılamaz, b) hasarlı yöntemlerle – üç adet karot numune - konut bina incelemesi yapılarak bina zayıflatılamaz ve c) yakın binaların zemin inceleme çalışmaları, incelenecek konut için referans veri kabul edilemez. Aksi takdirde, yapılacak incelemeler bir deprem sonrasında telafi edilemeyecek zararlara neden olacak, ve standart dışı uygulamalara müsamaha eden sorumlular oluşacak kayıplardan sorumlu tutulacaktır. Reference for pictures: http://eqseis.geosc.psu.edu/~cammon/HTML/Classes/IntroQuakes/Notes/earthquake_effects.html Reference for bottom picture: http://www.pilebuckinternational.com/blog/wp-content/uploads/2012/04/seis.gif
Yer ve yapı etkileşim potansiyelinin araştırılması gerekir . Yapıda hasar durumunu artıran hatta çoğunlukla yıkımlara sebep olan en önemli etken rezonans -yer ve yapı tetiklemesi- etkisidir. Rezonans etki araştırması hem zeminin hem de üzerine kurulmuş olan binanın doğal titreşim periyotlarının araştırılması ile ortaya konabilir. Rezonans etkisi araştırılmadan konut denetim işlemleri, yer ve yapı incelemeleri sonlandırılmamalıdır. Rezonans etkisi araştırmaları konusu jeofizik mühendislerinin uzmanlık alanına girer ve jeofizik yöntemlerle yapılır. Dolayısıyla Jeofizik yöntemleri kullanılmadan yer ve yapı incelemeleri tamamlanamaz, insanlarımızın bunu böyle bilmelerinde çok büyük yarar vardır. Reference for pictures: a) Upper :http://www.archidude.com/wp-content/uploads/2012/02/Slide73.jpg b) Lower: http://www.archidude.com/wp-content/uploads/2012/02/Slide515.jpg
Muayene çukurlarıyla yer incelemesi yapılamaz . Yer incelemelerinde muhakkak en azından 2B (iki boyutlu) görüntülü sismoloji incelemeleri istenmeli ve ülkemizde meydana gelen depremde yıkılan binaların yüzde 60’nın yere bağlı sorunlardan kaynaklandığı gerçeği asla unutulmamalıdır. Yapılaşma uygun yer inceleme yer inceleme çalışmaları, gelişmiş ülke standartlarında yeri olmayan araştırma çukurlarıyla geçiştirilmemelidir. Bu durum, BT (boyalı tomografi) Tomografi çekmeden yapılacak kanser tedavisinden başarı umulmasına kadar tuhaf bir duruma benzemektedir.
Yapılaşma Jeofiziği projeleri ile 2 ve 3 boyutlu olarak, yerin dayanım ve davranış özellikleri bulunabilmektedir. Yapılaşma Jeofiziği özellikle yapılaşmaya uygunluk araştırmasında kullanılan bir disiplindir ve bu kapsamda zeminlerin davranış özellikleri, ölçme ve değerlendirmeye bağlı olarak hesap edilen fiziksel parametrelerin büyüklük değişimlerine göre belirlenir. Yerin dayanım özellikleri (direnç, hız, yoğunluk ve manyetik) ilişkili farklı parametrelerle belirlenebilir. Özellikle, yerin dayanım ve davranış özelliklerinin belirlenmesinde özellikle depreme dayanıklı yapıların projelendirilmesinde, EUROCODE 1 8 (TSEN 1998-1) standardı getirilmiştir ve ülkemizin AB müktesebatı ile ilgili olarak, ülkemizde yönetmeliklerin düzenlenmesinde göz önüne alınması gereken temel referans olması gerekir. Avrupa Yapı Standardına (EUROCODE) göre, ilk 30 metreye kadar zeminin hız büyüklüğünün ölçülmesi şartı getirilmiştir ve bu ölçüm yapılaşma jeofiziği konusunda deneyimli Jeofizik mühendisleri tarafından yapılabilir. Diğer yöntemler, Yapılaşma Jeofiziği yöntemleri ile hızın belirlenememesi durumunda kullanılır denilerek, kentsel dönüşümde depreme dayanıklı yapılaşmada, yapılaşma jeofiziği öncelikli kullanılır denilerek, AFAD tarafından da kabul edilmiş ve ülkemiz içinde bir standart uygulama olan Eurocode-8 (TS EN 1998-5)standartlı Yapılaşma Jeofiziğinin, standart mühendislik yöntemi olarak ülkemizde kullanılması karara alınmıştır. Eurocode yapı standardının temelini oluşturan bilimsel veri, “ Zeminlerde ki kayma dalgası hızı Vs, profili, stabil arazilerde, deprem etkisinin yerel koşullara bağlı karakteristiklerinin en güvenilir göstergesidir ” şekliyle ifade edilmiştir. Yapılaşmaya uygunluk ancak, en kapsamlı ve doğru şekilde, Yapılaşma Jeofiziği Projeleri ile belirlenebilecek hız değişimine bağlı olarak, yapılaşmaya uygunluğu belirlenebilir. Ülkemizde kentsel dönüşüm yasasının görüşülmesinden sonra, öncelikli olarak yönetmeliklere yerleştirilmesi gereken kararlardan biride Jeofizik Etüd ile ifade edilen sınırlı ve tek profil düzeyinde yapılan yer incelemesinin terk edilmesi gerekir. Bunun yerine, en az 3D Jeofizik Yer İnceleme projesini şart koşacak, yapılaşmaya açılacak yerin aynı anda enlemesine (X), boylamasına (Y) ve derinlemesine (Z) incelemesini yapacak proje konseptine geçilmesinin sağlanması gerekir. 3D Jeofizik Proje, yapılaşmaya açılacak yerin aynı anda 3 boyutlu olarak incelenmesi ve irdelenmesi ile yapılaşmaya açılacak zeminlerden kaynaklanacak sorunların en doğru şekilde ve çok boyutlu belirlenebilmesi anlamına gelir. Kaynak: Öncel ve diğerleri (2011).
Hasarlı yöntemlerle binalara zarar verilemez . Sakıncalı veya başka bir ifade ile hasar veren inceleme yöntemleri ile yapılacak incelemeler, sakıncalı konutlarda hasarın şiddetini büyütecek ve sakıncasız konutlarda ise şiddete (hasara) yol açacaktır. Kesin olarak altının çizilmesi gereken tek ifade, konutlarda sakıncalık testi sakıncalı hasarlı yöntemlerle yapılamayacağıdır. Kaynak: http://www.slideshare.net/oncel/upv1
Yapı Jeofiziği ise yapıların test edilmesi ve bir depremde göç edecek yapıların deprem olmadan önce belirlenmesinde kullanılan, hasarsız ve uygulaması hızlı jeofizik yöntemlerdir. Özellikle, yapılaşmadan sonra binanın dayanım özelliklerinin mühendislik projesine uygun olarak tamamlanıp tamamlanmadığının hızlı ve hasarsız şekilde uygulanması ile ilgili olarak kullanılan yapı dayanıklılık testidir. Özellikle, İstanbul’da yaklaşık 1.600.000 bina olduğu ileri sürülmekte ve bu binaların yapı sağlamlık durumu bilinememektedir. Binaların büyük çoğunluğu kaçak iskân edildiği için, mühendislik projelerine uygunluk denetimi yapılamamaktadır. Bu nedenle, tahribatlı yapı test incelemeleri ve yapı dayanımı hakkında bilgimiz olmayan, çarpık ve kaçak kentleşmenin yaygın olduğu durumda oldukça sakıncalı durumlara neden olabilir. Bu nedenle, yapıların dayanımın hızlı, standart ve hasarsız yöntemlerle incelenmesi için gibi Yapı Jeofiziği (örn., Yapı Radarı ve Yapı Sismiği) disiplinlerinden bir veya bir kaçının aynı anda uygulanması gerekir. Kaynak: Öncel ve diğ. (2011) Kaynak: http://www.slideshare.net/oncel/upv1
Yakın bina zemin bilgisi referans olamaz . Yanında ki ve yakınında ki konutun oturmuş olduğu zeminin, incelemesi yapılacak konutun zemin özellikleri ile aynı olacağının garantisini yerbilimciler veremeyeceği için, sakıncalı yer incelemelerinde riskli alanlarda yapılaşmaya neden olacak yaklaşımlara izin verilmemesi gerekir. Yer özellikleri çok değişken ve değişmesine etki eden çok farklı etkenlerin - yeraltı su seviyesi ve fay gibi - olabileceği heterojen bir yapıya sahiptir.
Yer ve yapı incelemeleri Avrupa ve Dünya Yapı İnceleme Standartlarına uygun yapılmalıdır. Avrupa Yapı Koduna (Eurocode 8) girmiş çağdaş yöntemlerin kullanılması gerekir. Türkçeleştirilmiş ve ülkemizde mevcut olan Avrupa Yapı Kodunda sakıncalı veya sakıncasız konutların oturtulmuş olduğu zemin incelemesinde, yerin yüzeyden 30 metre aşağıya kadar olan bölümüne dair elastik dalga hızının belirlenmesi istenmektedir. Hızın yanal ve düşey değişim büyüklüklerine göre yerin sakınım durumlarının belirlenmesi önerilmiştir. Avrupa ve Dünya Yapı Kodlarında sakıncalı yer ve yapı incelemeleriyle ilgili olarak incelemelerde kullanılan aletsel teknoloji ve ölçülen fiziksel parametreler yapı ve yapılaşma jeofiziği yöntemleriyle belirlenebilir. Yer ve yapıya uygulanan jeofizik yöntemlerin kullanılmasında eğitim ve donanım sahibi Jeofizik Mühendislerinin, deprem güvenli konutlaşma çalışmalarında kullanılması gerekir. Buna rağmen, daha önce ifade edildiği gibi muayene çukuru gibi fiziksel parametreye ve bilimsel disipline dayanmayan uygulamaların yapılmasına şahit olunması, ülkemizin Avrupa Birliği ile bütünleşme trendine ters ve paralel olmayan uygulamalara izin verileceği endişesini vermektedir. Bu tavırlar ve bu tarz uygulamalar Dünyada, yer ve yapı incelemeleri konusundaki gelişmelere ne kadar uzak kalındığının bir göstergesi değil midir? Ülkemizin birçok konuda Avrupa Birliği normlarını yakalamak için birçok hukuksal düzenlemeleri yaptığı bu dönemde, yapılaşma konusunda da çağdaş yöntemleri kullanması, yani Avrupa ve Dünya yapı kodlarının dikkate alınması tarihi bir zorunluluktur. Yer ve yapı incelemelerinde Jeofizik yöntemleri, Dünya ülkeleri kullanırken bizim kullanmamamız şehirlerimizi doğru kurmamızın önündeki en büyük engel olacaktır. Mevcut yapı stoku incelenirken taşıyıcı sistemlerine zarar vermeden incelemenin yegâne yolu hasarsız yapı inceleme (yapı jeofiziği) ve hasarsız yer inceleme çalışmaları (yapılaşma jeofiziği) yöntemlerini kullanmaktır. Bu konunun altını bir kez daha çizmek durumundayız.
Eurocode-8 (TS EN 1998-5)’de Yapılaşma Jeofiziği satndartları ile ilgili maddeler.
Kayıt dışı mühendislik uygulamalarına engel olunmasında mühendislik odalarından mutlaka, uygulamacı mühendisler için sicil durum belgesi istenmesi gerekir . TMMOB bünyesinde kurulmuş, mesleki denetim ve mesleki gelişim konusunda sorumlu odalar uygulamacı mühendislerce yapılan projelerin esas ve şekil denetimini yaparak, kayıt dışı mühendislik uygulamalarının yapılmaması için bugüne kadar verdiği şekilde katkı vermeye devam edebilir. Meslek odalarının denetim sürecinde devre dışında bırakılması tarzında ki yaklaşım ve politikalar ancak kalitesiz uygulamaları çoğaltacak sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle, meslek odalarının katkılarının arttırılması için sicil durum belgesi ve mesleki kurslara katılarak yeterlilik durum belgesi alınmasının zorunlu hale getirilmesiyle, mühendislerin uygulama becerilerinde düzelme ve gelişme sağlanabilir. Meslek Odalarından denetim istenmeden yapılacak mühendislik hizmetlerine bağlı meydana gelecek mühendislik uygulamalarında ki kayıt dışılık ve kalitesizlik teşvik edilecektir.