Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları
1. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları
Praksis 14 | Sayfa:149-169
Meksika’nın Neoliberalleşme ve
Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim
Kümesi: Yerelleşme Reformları*
Ay li n Topal
Giriş
1980’lerin ilk yarısından itibaren Latin Amerika ülkelerinin hemen hepsinde önemli
politik ve ekonomik dönüşümler yaşanmaya başladı. 1980-1982 dış borç krizi tüm bölge-
de hızlı bir neoliberalleşme sürecinin tetikleyicisi oldu. Öte yandan tek parti iktidarlarının
yerini çok partili sisteme bıraktığı, sivil hükümetlerin askeri rejimlerin yerini aldığı biçimsel
bir demokratikleşme süreci son yirmi yılın en belirgin politik dönüşümü oldu. Ancak ne-
oliberalleşme ve demokratikleşme süreçleri bölgedeki her ülkede eşzamanlı bir biçimde ya-
şanmadı. Arjantin ve Şili’de neoliberal yeniden yapılanma politikaları askerî iktidarlar eliyle
uygulanırken, Venezuela, Meksika ve Brezilya gibi ülkelerde borç krizinin hemen ertesinde
başlayan neoliberal dönüşüm demokratikleşme reformları ile birarada yaşandı.1 Demokra-
tikleşme ve neoliberalleşme süreçleri bu ülkelerde ana hatları ile benzerlik gösterse de, her
ülke bu ekonomik ve politik yeniden yapılanma sürecini kendi kurumsal ve toplumsal yapı-
sının süzgecinden geçirerek yaşadı.
Bu yazı Meksika’da 1982 dış borç krizinin ertesinde yaşanan ekonomik ve politik dönü-
şümler üzerine odaklanacaktır. Meksika’nın 1980’li yılları neoliberalleşme ve demokratikleş-
me süreçleri arasındaki ilişkiyi anlayıp, açıklamamıza yardımcı olacak bir deneyimdir. Yazı-
da, 1984 yılında Ulusal Hayatın Yerelleşmesi Projesi (la Decentralización de la Vida Nacional)
adıyla uygulamaya konan yerelleşme politikalarının neoliberalleşme sürecinin önemli bir
bileşeni olduğunu ve fakat bu sürecin muhalefet partilerinin yerel hükümetlerde iktidara gel-
mesine olanak vererek yeni dönüşüm dinamikleri yaratabileceğini göstermeye çalışacağım.
İlk bölümde mevcut yerelleşme kuramları belirlenecek üç temel kriter çevçevesinde tartı-
şılarak yerelleşme politiklarının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacak kuramsal ve yöntem-
* Tarık Şengül’e, Mustafa Bayırbağ’a, Işıl Çelimli’ye, İbrahim Gündoğdu’ya ve dergi hakemine bu yazının ilk versiyonu üze-
rinde yaptıkları yol gösterici yorumları için çok teşekkür ederim. Tabii ki yazının tüm sınırlılıkları tamamen bana aittir.
1 Dış borç krizinin ardından Arjantin, Brezilya, Şili, Meksika ve Venezuela’da uygulanan ekonomi politikaları ve yaşanan politik
dönüşümün nedenlerine ilişkin kapsamlı bir karşılaştırmalı analiz için bkz. Frieden (1991).
2. 150 Aylin Topal
sel bir çerçeve önerilecektir. İkinci bölümde kısa bir tarihsel arkaplan verildikten sonra, 1982
dışborç krizinin ve bankaların kamulaştırılmasının ardından sermaye gruplarından gelen
tepkiler tartışılacaktır. Bu bölüm yerelleşme reformlarının sermayenin bazı taleplerine cevap
niteliğinde olduğunu göstermek bakımından önemlidir. Üçüncü bölümde, 1984’de uygula-
maya başlanan Ulusal Hayatın Yerelleşmesi Projesi tanıtılacak ve bu reformun arkasındaki
politik ve ekonomik sebepler gösterilecektir. Dördüncü bölümde yerelleşme reformlarının,
Kurumsal Devrim Partisi’nin (Partido Revolucionario Institucional, PRI) 70 yıllık tek parti
iktidarının 1990’lı yıllarda zayıflaması ve Milli Hareket Partisi’nin (Partido Acción Nacional,
PAN) ülkenin tarihinde dönüm noktası olarak kabul edilen 2000 seçimlerinde iktidara gel-
mesi üzerindeki etkileri araştırılacaktır. Sonuç bölümündeyse, ilk bölümde tanıtılan kuram-
sal çerçeve ve kriterler takip edilerek Meksika deneyiminden çıkarılacak sonuçlar üzerine kısa
bir değerlendirme yapılacaktır.
1 . Ye re l l e şm e Ku ram l ar ı
1980’li yıllardan bu yana Dünya Bankası, Interamerican Kalkınma Bankası ve Ford
Foundation gibi uluslararası kalkınma ve kredi örgütleri özellikle üçüncü dünya ülkelerinde
yerelleşme projelerine yatırım ve kredi desteği yaptılar. Bu kurumlarca desteklenen önkabul
yerelleşme reformlarının, karar alma süreçlerini halka yaklaştırarak daha katılımcı, çoğulcu,
etkin ve etkili yerel yönetimler ve güçlü yerel topluluklar getireceğidir. Bu iyimser önkabulün
de etkisi ile son yirmi yıldır üçüncü dünya ülkelerinin birçoğunda hızla yerelleşme politika-
ları uygulanmaya başlandı.2
Kurumsal, politik, ekonomik ve yönetsel anlamda yerelleşme sürecinin hızlanması araş-
tırmacıların dikkatlerini bu sürecin dinamiklerine ve sürecin muhtemel sonuçlarına yönlen-
dirdi. Yerelleşme süreci üzerine yapılan kuramsal tartışmaları liberal, kurumsalcı ve Marksist
yaklaşımlar olmak üzere üç başlık altında gruplamak mümkündür. Bu bölümde, önce yerel-
leşme kuramlarını sürecin dinamiklerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacağını düşündüğüm
üç kriterin süzgecinden geçirerek tartışacak, sonra da bu kriterleri sağlayacak kuramsal ve
yöntemsel bir çerçeve çizmeye çalışacağım.
Kanımca, yerelleşme sürecini anlamaya ve açıklamaya çalışan bir kuramın şu üç kriteri
yerine getirmesi gerekir. Birincisi, yerelleşme kuramının yerel, bölgesel, ulusal ve küresel
ölçekler arasındaki ilişkiselliği sadece bir karşıtlık ilişkisi olarak değil, aynı zamanda bir ek-
lemlenme süreci olarak da görmesi gerekir. Andrew Sayer’in vurguladığı gibi (2000: 119),
sebepler ve sonuçları arasındaki mesafeler arttıkça bazı süreçlerin sonuçları daha az görünür
hale gelmiştir. Yerelleşme süreci, farklı ölçeklerde konumlanmış güçlerin etkileşmesi ile yeni
mücadele ve çatışma alanları açmış, ölçekler arasındaki geçişkenliği güçlendirmiş olduğun-
dan, Sayer’in bahsettiği bu durum yerelleşme politikalarının sebepleri ve sonuçlarının anla-
şılmasını zorlaştırır. Bu sebeplerle yerelleşme kuramının bu ölçekler arasında hiyerarşik bir
ilişki kurmadan ilişkiselliklerini gösterecek bir çerçeve sunması gerekir.
İkinci olarak, yerelleşme kuramı, devleti tek ölçekte çalışan, siyaseti tekeline toplamış
2 Yerelleşme politikaları yazında birçok değişik biçimde tanımlansa da bu politikaların ortak özelliği yerel iktidarlara kay-
nak ve yetki devri olarak belirtilebilir.
3. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 151
bir bütün olarak değil, devlet iktidarının ve düzenlemelerinin farklı ölçeklerde kendisini
yeniden kurabilen niteliğinin anlaşılmasına olanak verecek bir çerçeve çizmelidir. Bir başka
anlatımla iktidarı yalnızca devlet kurumunun en tepesinde tanımlamayan aksine iktidarın
yereldeki ve küreseldeki vechelerini gösterebilecek bir yaklaşım sürecin devletin yeniden ya-
pılanması sürecindeki etkilerini daha net açıklayabilir.
Üçüncü ve son olarak, yerelleşme kuramının sürecin farklı sonuçlarını ölçeklere kendinde
bir öz atfetmeden her ölçekte anlamlı aktörler tanımlayarak açıklayabilmesi gerekir. Bu kuram,
sürecin diyalektik niteliğini ortaya çıkarabilmek için toplumsal aktörlerinin mevcut yapısal
ve kurumsal sınırlılıklar altında seçecekleri mücadele stratejilerinin kurumsal ve hatta yapısal
dönüşümlere yol açabilen gücünü gözardı etmeyecek bir çerçeve sunmalıdır. Ancak böylesi bir
yaklaşım yerelleşme sürecinin dinamiklerini yapı-aktör ikiliğine düşmeden açıklayabilir. Şimdi
mevcut yerelleşme kuramlarını bu kriterlerin merceğinden bakarak değerlendirelim.
1 . 1 . L i b e ra l Ya k l a ş ı m l a r
Neoliberal kalkınma ve kredi örgütlerinin raporlarının 1990’lı yılların ilk yarısına kadar-
ki temel vurgusu yerelleşme reformlarının yerel sivil toplum örgütlerinin demokratikleşme
taleplerine cevaben uygulanmaya başlandığıdır (World Bank, 1994a; 1994b; 1994c; Intera-
merican Development Bank, 1994).3 Liberal akademik çevrelere göre, sivil toplum örgüt-
lerinden yükselen özerklik ve iktidara ortak olma talepleri, politik eliti yerel yönetimlere ve
dolayısı ile yerel gruplara bazı yetkiler devretmeye sevk etmiştir (Campbell, 2003; Kahkonen
ve Lanyi, 2001; Parker, 2001). John Stuart Mill bu yaklaşımın ilk kuramcılarındadır. Mill’e
gore (1977), yerel siyaset vatandaşı eğitir; yerel problemler daha az karmaşık olduğundan
siyasa yapımı safhasında gerekli bilgiye ulaşmak daha kolaydır; karar-alma süreçlerinde yerel
halkın temsili daha kolay olduğundan daha katılımcıdır. Dolayısıyla, Mill’e göre, yerel yöne-
timler halkın taleplerine daha etkin cevap verebilir ve sorunlarına daha etkili çözümler ürete-
bilirler. Bu liberal yaklaşımların ortak iddiası yerelleşme politikalarının karar alma süreçlerini
yerel gruplara yaklaştırarak, toplumsal güçlerin devlet iktidarı üzerindeki kontrolünü arttı-
rıp, daha demokratik ve eşitlikçi bir yerel yönetim yapısı kurulmasına olanak verdiğidir.
Liberal yaklaşım yukarıda değindigim üç kriterin hiçbirini yerine getirememektedir. Ye-
relleşme reformlarının yerel grupların devlet üzerindeki baskıları sonucunda uygulanmaya
başladığını iddia eden bu yaklaşım, söz konusu reformların küresel ve ulusal ölçeklerde ko-
numlanmış aktörlerce de desteklendiğini gözden kaçırır. Siyaseti toplumsal gruplar ve mer-
kezdeki devlet elitlerinin iktidarı bölüşme mücadelesine indirgeyen bu liberal yaklaşımların
yöntemsel bireyci açıklamaları yerelleşme politikalarının ekonomik nedenlerini ve sonuçla-
rını açıklamaktan uzaktır. Bu yaklaşımlar yerelleşme sürecini yalnızca politik bir dönüşüm
projesi olarak tanımlayarak çeşitli sermaye gruplarının bu yöndeki taleplerini ve kazanımla-
rını açıklamalarının dışında tutmuşlardır. Dolayısıyla yerelleşme taleplerinin neden 1980’li
yıllarda başladığını ve giderek arttığını açıklamakta yetersiz kalmaktadırlar.
3 Dünya Bankası 1980’li yıllardan itibaren özellikle Latin Amerika ülkelerinde kapsamlı yerelleşme projelerine kredi ver-
meye başladı. Meksika Latin Amerika ülkeleri arasında Banka’nın kredi verdiği ülkelerin en başında gelir. Bankanın yerel-
leşme projeleri ve yayınları için bkz. http://www1.worldbank.org/publicsector/decentralization
4. 152 Aylin Topal
İktidarın yerel yönetimlere doğru kaydırılmasının demokrasiyi güçlendireceği ve yerelle-
şen hizmetlerin daha etkin bir biçimde dağılmasına olanak vereceği savları özellikle 1980’li
yıllarda hakim olan liberal devlet kuramının bir uzantısıdır. Bu kuram, devleti ve devlet
iktidarını yalnızca ulusal ölçekte tanımladığından, yerelleşme politikaları, içeriği ve kapsamı
ne olursa olsun, toplumsal alana yer açan bir süreç olarak görülür. Sivil toplumu bireysel
özgürlüklerin gerçekleştiği, devletten bağımsız bir alan olarak kabul eden bu yaklaşım, yerel
ölçeğe kendinde demokratik bir öz atfeder. Dolayısıyla böylesi bir çerçeveden, yerelleşme
politikaları sonucunda yerelde örgütlü politik ve ekonomik elitin iktidarı ele geçirdiği otori-
teryan yerel rejimleri anlamlandırmak mümkün değildir.
Yerelleşme reformlarının sonuçlarına ilişkin yapılan ampirik çalışmaların4 özellikle Latin
Amerika ülkelerinde Dünya Bankası kredileri ile uygulanmaya başlanan yerelleşme reform-
larının beklenen sonuçları vermediğini ve dolayısıyla liberal kuramın önkabullerinin büyük
ölçüde isabetsiz olduğunu göstermesi ile kurumsalcı analizlere doğru bir yönelim yaşandı. 5
1.2. Ku rumsalcı Ya k laşımlar
Liberal kuramın yukarıda tartıştığımız sınırlılıkları 1990’lı yıllarda güçlenen kurumsalcı
perspektif ile bir ölçüde aşılmaya çalışılmıştır. Kurumsalcı çalışmalara göre yerelleşme politi-
kalarının farklı biçimlerini, derecelerini ve sonuçlarını anlayabilmek için merkez ve yereldeki
elitin politik tercihlerine ve kurumlara odaklanmak gerekir (Montero ve Samuels, 2004;
Willis vd., 1999). Bu yaklaşımın ortak savlarından biri, yerelleşme refomlarının merkezdeki
politik elitin yerel yönetimleri daha yakından kontrol alına alma niyetlerinin sonucu olarak
uygulanmaya başladığıdır (Rodríguez, 1997). 1980’lı yılların sonunda yaşanan küresel eko-
nomik krizin kendisini politik alanda meşruiyet krizi olarak göstermesi, yerelleşme sürecini
tetikleyen en önemli nedendir. Yerelleşme projeleri bu krizle karşı karşıya kalan politik eli-
tin iktidar hesaplarının sonucudur. (Montero ve Samuels, 2004; O’Neal, 2003; Rodríguez,
1997). Görüldüğü gibi liberal yaklaşımlar gibi kurumsalcı çalışmalar da yerelleşme ve ne-
oliberalleşme politikaları arasında bir ilişkisellik görmezler. Bu kuramlara göre yerelleşme
politikaları ulusal düzeyde tanımlı politik bir sürecin ürünüdür.
Kurumsalcı yöntem, yerel ve ulusal ölçekler arasında katı bir hiyerarşi ilişkisi kurar. Yerel-
leşme politikalarının merkez-çevre çatışmasının bir ürünü olduğunu iddia ederken çevrenin
talî fonksiyonu merkezin ise esas kurucu ölçek olduğu zımnen kabul edilir. Sayer’ın vurgu-
ladığı gibi bu işlevsel ilişki çoğu zaman böyle görülüyor olsa da merkez ve çevrenin yapının
yeniden üretilmesinde üstlendikleri roller değişkendir (Sayer, 2000: 112).
Kurumsalcı yaklaşıma göre, yerelleşme ile demokratikleşme süreçleri arasında doğrudan
bir nedensellik ilişkisi kurulamaz; yerel ölçeğin patika-bağımlı kurumsal mirası, yerelleşme
politikalarının sonuçlarını belirler (Montero ve Samuels, 2004). Politik aktörlerin mikro
4 Dünya Bankası desteği ile yapılan bu tür bir çalışma için bkz. Fox ve Aranda (1996)
5 1991 Dünya Bankası-Uluslararası Para Fonu yıllık toplantısında Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Attila Karaosmanoğlu’nun
Doğu Asya ülkelerinin sanayileşme stratejilerinde gösterdikleri başarıda devletin etkin rolünün merkeziliği üzerine
yaptığı konuşma Banka’nın liberal ve kurumsalcı yaklaşımlar arasında bir sentez arayışı içinde olduğunun ilk işareti idi
(Evans, 1995: 21, 39). Özelllikle Banka’nın 1997 yılındaki raporunda bu eğilim daha belirgin bir biçim almıştır (World
Bank, 1997).
5. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 153
kararları da bu kurumsal yapı tarafından şekillendirilir. Kurumların güçlü olmadığı yerellik-
lerde bu reformlar yerel elitin iktidarı ve merkezden devredilen malî kaynakların dağılımını
tekeline aldığı otoriteryan rejimler doğururken, kurumsal yapının daha güçlü olduğu bölge-
lerde yerel halkın karar alma süreçlerine daha aktif katıldığı demokratik rejimler getirmiştir
(Cornelius, 1999; Fox ve Aranda, 1996). Dünya Bankası’nın 2000 raporu ve Banka’nın
kalkınma şefi Tim Campbell’in Latin Amerika’da uygulanan yerelleşme reformlarının so-
nuçlarını tartıştığı Sessiz Devrim kitabı yerelleşme reformlarının demokratik potansiyelleri
olduğunun, fakat yerel yönetimlerin kurumsal yapılarının güçlendirilmediği takdirde bu
potansiyelin ortaya çıkamayacağının altını çiziyor (Campbell, 2003; Eaton, 2004; World
Bank, 2000). Dolayısıyla, kurumsalcı yaklaşımlar yerelleşme sürecinin farklı sonuçlarını
açıklamaya olanak verecek bir çerçeve sağlamaktadır. Şüphesiz, yerel siyasetin tarihsel ku-
rumsal mirası uygulanan reformların o yerelde toplumsal ilişkiler üzerindeki etkilerinin bir
ölçüde şekillendirecektir. Fakat bu yaklaşımın iddia ettiği kurumların aktörler ve toplumsal
ilişkiler üzerindeki bu katı belirleyiciliği, kurumlar ile toplumsal ilişkiler arasındaki ilişkinin
karşılıklığını görmeyi imkansızlaştırır. Bu nedenle, yerelleşme reformları sonucunda ortaya
çıkan radikal kurumsal dönüşümleri açıklamakta yetersiz kalır.
Kurumsalcı analizlerin en temel sorunu politik alanı tüm diğer ilişkilerden yalıtılmış
bir kompartman olarak algılamasıdır. Bu çerçeveden, devlet elitleri toplumsal ilişkilerden
bağımsız gündemi ve amacı olan aktörler olarak göründüğünden yerelleşme politikalarının
toplumsal ve ekonomik dinamikleri tamamen göz ardı edilir.
1 .3. Ma rk si st Ya k l aş ı m l ar
Marksist yerelleşme kuramlarını yukarıda üç kriterin yanısıra, üç soyutlama düzeyinde
incelemek yerinde olacaktır. Soyut düzey analizler, kapitalist üretim ilişkilerinin genel, uzun
dönemli (longue durée) ve sistemik analizi üzerinde yogunlaşır; meso-düzey analizler farklı
devlet-piyasa ilişkisi formlarının özelliklerini ve her formun görece uzun dönemli kurum-
sal düzenlemeler ve sınıf ilişkileri üzerindeki etkilerini araştırır; somut düzey ise, daha kısa
zaman aralıklarında farklı bağlamlarda uygulanan yerelleşme politikalarına ve bu politikala-
rın hem kurumsal dinamikler hem de devlet-piyasa ilişkisi üzerindeki etkilerine odaklanır.6
Brenner’in altını çizdiği gibi (2004: 21), bu üç düzey birbirinden ontolojik olarak ayrı alan-
lar değil analitik ayrımlar olarak algılanmalıdırlar. Bu düzeyler esasen diyalektik olarak birbi-
rine girgindir ve sosyal kuramın farklı epistemolojik bakı noktalarıdır. Bu sebeple yerelleşme
kuramının bu üç analiz düzeyi arasındaki diyalektik ilişkisellikleri gösterebilmesi gerekir.
David Harvey (1982; 1985; 2000), yerelleşme sürecini kapitalist üretim ilişkilerinin mer-
kezi ekonomik mantığı olarak tanımlar. Harvey (1982), Marx’in Kapital’in birinci cildinde
tartıştığı artık değer üretimi, sermaye birikimi ve emek süreçlerinin temel hareket yasaların-
dan hareketle sermayenin yerel piyasalara yayılma gerekliliğini gösterir. Harvey’e göre, ser-
mayenin kendini yeniden üretme çevrimi ve sermaye birikimi yeryüzünün her metrekaresi
kapitalist üretim ilişkilerinin ve piyasanın düzenlemesi altına alınana kadar sürecektir. Üret-
6 Yerelleşme kuramlarının bu üç soyutlama düzeyinde analizini Neil Brenner’den (2004: 19-21) uyarladım.
6. 154 Aylin Topal
mek için üretmek ve biriktirmek için üretmek gerekliliği ile işleyen kapitalist hareket yasaları
zorunlu olarak yerel pazarların dünya kapitalizmine entegre olmasını ve bunun kurumsal
düzenlemelerini sağlayacak yerelleşme politikalarını getirecektir. Dolayısıyla yerelleşme süre-
ci dönüşen kapitalist üretim modelinin ve küresel –malî ve diğer– sermayenin dolaşımının
serbestleşmesinin dayattığı politik ve ekonomik bir dönüşümdür (Harvey, 1982). Yerelleşme
süreci, devletin iktidarını ve düzenleme stratejilerini güçleştirirmiş gibi görünse de paradok-
sal bir biçimde bu süreç toplumsal mücadeleyi parçalayarak daha güçlü bir devlet kontrolü-
nü ve sermayenin yerelde daha etkin işlemesini sağlayacaktır (Harvey, 1985: 259).
Harvey’in erken dönem çalışmaları yalnızca sermayenin yeniden organizasyonuna odak-
lanan sermaye mantığı rengini taşımaktadır (Gough, 2003: 189)7 ve sistemik analizlerini
somut süreçlerle ilişkilendirmekte yetersiz kalır. Daha da önemlisi Harvey’in bu analizleri
kapitalist üretim ilişkileri ve neoliberalizm ile yerelleşme süreci arasında dolaysız ve işlevselci
bir ilişki kurarak, yerelleşme politikalarının zorunlu bir son noktaya doğru evrildiği çıkarı-
mına yol açacak kaba bir belirlenimciliğe yakın durmaktadır.
Ancak Harvey’in Spaces of Hope’da, Zapatista hareketinin yerelleşme sürecinde nasıl güç-
lendiği üzerine yaptığı analizleri ve yerelleşme sürecinin sosyalist mücadele için bir mevzi açtığı
yönündeki savları bu eleştirelere bir ölçüde cevap niteliğindedir. Harvey’in bu çalışmasında
yerelleşme sürecinin sebeplerine ilişkin tezde belirgin bir değişiklik görülmese de sürecin kapi-
talist ilişkilerin çelişkilerini ortaya çıkaran dinamiklerini vurgulaması önemlidir. Yerelleşme ve
işçi sınıflarını birbiri ile yarışır konumlara getiren böl ve yönet stratejisi ancak bu süreçte yerel-
den başlayarak adım adım ulusalda ve küreselde örgütlenen bir mücadele ile bozguna uğratıla-
bilir (2000: 39). Dolayısıyla, Harvey’e göre (2000:80), yerel ölçek, ulusal ve küresel ölçeklerle
ilişkilendirildiğinde dönüştürücü bir güce sahiptir. Örneğin Zapatistalar yerel mücadelelerini
ulusal ve küresel ölçeklere taşıyarak ayaklanmalarını görünür kılmışlardır.
Fransız düzenleme yaklaşımının yöntemsel izleğini takip eden Erik Swyngedouw ve Bob
Jessop meso-düzey Marksist analizlerin en önemli temsilcileridir. Swyngedouw’un ‘küyerel-
leşme’ (glocalization) kavramı özellikle son çeyrek yüzyılda ekonominin küreselleşmesi ile
birlikte ulusal devlet üzerinde aynı anda etki eden iki zıt sürece işaret eder (1997a; 1997b).
Ulusal devletin ‘toplumsal yeniden üretim’ süreçleri biryandan yukarı doğru ulusüstü ve
küresel ölçeklere, diğer yandan aşağı doğru yerel, kentsel ve bölgesel ölçeklere kaymıştır.
Yönetimin (government) yerini alan yerel yönetişim (governance) kurumları yeni ekonomik
ilişkilerin ihtiyaçlarına hizmet eder. Swyngedouw’a göre, bu süreçte devlet yerel ve küresel
ölçeklerde yeni düzenleme stratejileri ile kendini yeniden kurmuştur.
Jessop’a göre, 1970’lerin sonunda kıta Avrupa’sında Keynezci refah devletinin ve For-
dist sanayileşme modelinin krize girmesi ile ulusal devlet yeniden yapılanma gerekliliği ile
karşı karşıya kaldı. Bu yeniden yapılanma süreci 1980’lerde ulusal devletin karşı karşıya
kaldığı tehditler karşısında yerelleşme sürecine doğru evrilmiştir (Jessop 2003: 30-32).
Swyngedouw’un çerçevesine benzer bir şekilde Jessop da (1999) küresel ve yerel dinamiklerle
‘devletin içinin boşaldığına’ işaret eder. Küreselleşen ekonomik ilişkiler, güçlenen küresel risk
7 Uluslararası sermayenin hareketliliğinin artması, devlet ve devlet-benzeri (para-state) örgütlerin uluslararası düzeyde
artan önemi ve yerel düzeyde değişen düzenleme politikalarının sınıf ilişkileri üzerindeki etkilerini Avrupa Birliği bağla-
mında tartışan bu makalenin Türkçe çevisi Praksis’in 15. sayısında yayımlanacaktır. (Ed. Notu)
7. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 155
toplumu söylemleri, kimlik siyaseti/yeni toplumsal hareketler ve yerelleşen terrorist örgütler
karşısında ulusal devlet, üzerinde kurulmuş olduğu ulusal ölçek üzerindeki iktidarını kaybet-
me noktasına geldi. Bir yandan çokuluslu şirketler ve uluslararası bankalar, ulusal devletlerin
karar alma yetkilerini giderek kısıtlarken, diğer yandan giderek önem kazanan yerel ve böl-
gesel sorunların ulusal devletin kontrol mekanizmaları yoluyla çözülemeyeceğini iddia eden
liberal savlar güçlendi (Jessop, 1997). Özellikle 1970’ler borç krizi ertesinde bazı kentler ve
bölgeler küresel ekonominin sürücüsü haline geldi. Bu tehditler altında ulusal devlet global-
leşen ekonominin gereklerine entegre olabilmek için tavizler vermek zorunda kaldı (Jessop,
2002: 82). Dolayısıyla, Jessop’a göre, bu tavizlerden biri olan yerelleşme reformları kürelleş-
me güçlerinin (forces of globalization) ulusal devlet üzerine dayattığı bir sürecin ürünüdür.
Soyut ve meso düzeylerde yapılan bu analizlerin en önemli kısıtı yerelleşme sürecinin
somut uygulamalarını anlamamıza yarayacak kavramlar ve araştırma yöntemleri sunmakta
yetersiz kalmalarıdır. Bertell Ollman’ın işaret ettiği gibi (2003: 19), diyalektik düşünürler
bütüne ilişkin genel kuramlarını parçanın detayları ile ilişki içinde sunmalıdırlar.
Archon Fung ve Eric Olin Wright (2003) çalışmalarında yerelleşme politikalarının farklı
bağlamlardaki somut analizi üzerine odaklanmaktadır. Fung ve Wright’a göre, politik sağın
devlet müdahalelerine karşı tutumu, demokratik devlet kurumlarının işlevsizleştiği liberal tez-
ler ile birleşerek yerel katılımı güçlendirebilecek yerelleşme politikalarına zemin hazırladı. Fung
ve Wright’a göre Porto Allegre, West Bengal ve Kerela’da olduğu gibi, yerel sol partiler eşitlikçi
toplumsal adalet, ortak kararlar üzerinde halk kontrolü ve dayanışma gibi değerleri güçlendi-
recek bu yerelleşme politikalarını demokratik dönüşüm stratejileri olarak kullanabilirler. Bu
deneyimler gösteriyor ki yerelleşme reformlarının demokratik halk katılımını güçlendirme po-
tansiyeli vardır ve bu potansiyeli ortaya çıkartmak sol partilerin yerel politikayı nasıl örgütleye-
ceğine bağlıdır. Dolayısıyla, tabandan katılım esasına göre tasarlanan yerelleşme reformları ve
kurumları toplumsal ilişkileri dönüştürücü açılımlar sunan bir sürece dönüşebilir.
Fung ve Wright’ın çalışmasında yerel ölçekte yaşanan bu demokratik dönüşümlerin
ulusal ve küresel ölçekteki toplumsal ilişkilere muhtemel yansımalarına ilişkin bir tartışma
yapılmamaktadır. Aynı şekilde yerelleşme politikalarının demokratik sonuçlarının meso ve
soyut düzeylerle ne tür belirlenim ilişkileri içinde gerçekleştiği analizlerinin dışındadır. Fung
ve Wright’ın çerçevesi Harvey, Swyngedouw ve Jessop’un sözünü ettiği yerelleşme sürecinin
sermayeye dönük yüzünün getirdiği kısıtları tartıştıkları örneklerde nasıl aşıldığına dair bir
analiz sunmaktada yetersiz kalmaktadır.8 Yukarıda bahsettiğim gibi hem ölçekler arasında
hem de soyutlama düzeyleri arasındaki ilişkiselliklerin gösterilmesi somut süreçlerin anali-
zinde merkezi bir önem teşkil eder.
1 . 4 . Ku ra m s a l ve Yönte m s e l B i r Çerçeve Ö n e r i s i
Yukarıda tartıştığımız liberal kurumsalcı ve Marksist yaklaşımlar şu üç analiz birimini
merkeze alarak yerelleşme sürecini anlamlandırıyor: 1) toplum merkezli demokratikleşme
talepleri; 2) politik kurumsal düzenlemeler ve siyasi elitler; 3) kapitalist üretim ilişkileri ve
8 Fung ve Wright’ın bu sınırlılıklarının esasen özellikle Wright’ın benimsediği analitik Marksizmin diyalektik yöntemi red-
demesi ile yakından ilişkili olduğunu burada kısaca belirtmekte fayda var. Analitik Marksist yöntemin kısa bir analizi için
bkz. Cohen (2000).
8. 156 Aylin Topal
birikim süreçleri. Kanımca, sürecin somut analizini yapabilmek için bu üç analiz birimini
daha geniş bir çerçevede ilişkilendirerek siyasi elitler, devlet formu ve sınıf mücadelesinin
kapitalist üretim ilişkilerinin hareket ilkeleri ile nasıl bir etkileşim içine girdiğini göstermek
yararlı olacaktır.
Eric Olin Wright’in (1978: 15-29) sınıf mücadelesi, ekonomik yapı ve politik yapı arasında-
ki nedensellik ve belirlenim ilişkilerini tanımladığı çerçeveyi, mevcut yerelleşme kuramlarının
analiz birimleri ve soyutlama düzeyleri arasındaki ilişkileri göstermek için kullanmak, kanımca,
yerelleşme sürecinin somut analizini yapacak çalışmalara yol gösterici olacaktır.9 Wright’a göre,
ekonomik yapı, politik ve toplumsal mücadelenin koşulları ve sınıfların politik talepleri üze-
rinde belli sınırlar çizer, bazı politik kararları ve toplumsal talepleri diğerlerine göre daha kolay
uygulanabilir kılar, fakat keskin ve mekanistik bir biçimde belirlemez (Wright, 1978: 16). Eko-
nomik yapının politik kararlar üzerindeki kısıtları içinde devlet, toplumsal sınıflardan gelen ta-
leplerden dönemin devlet-piyasa ilişkisi içinde hem politik elitin kendi iktidar hesaplarına hem
de ekonomik yapının yeniden üretimine hizmet edecek talepleri seçer. Ekonomik ilişkilerin
yeniden üretilmesi niyetiyle uygulanan politikaların kendisi kapitalist üretim ilişkilerinin içsel
çelişkilerini daha görünür kılarak, yeni krizler yaratabilir. Bu bakımdan alınan politik kararlar
ile ekonomik yapı arasında her zaman yeniden üretme ilişkisi yoktur. Bu kararlar murad edile-
nin tam tersi bir etki yaratabilir (Wright, 1978: 18-19).
Yerelleşme sürecini böyle bir çerçeveden değerlendiğimizde, bu reformların yalnızca kü-
reselleşme sürecinin bir gerekliliği ve kapitalist ilişkileri yeniden üretecek siyasi ve ekono-
mik işlevli bir proje olarak görmek yanıltıcı olacaktır. Yerelleşme reformlarını sermayenin
ve kapitalizmin bütün bir çıkarı olarak değil, çelişkili sermaye ilişkisine belirli ölçeklerde
belirli toplumsal güce sahip aktörlerin ürettiği yanıtlar olarak tanımlamak gerekir. Yerelleş-
me reformları bazı yerelliklerde demokratik katılımcı yerel meclislere olanak verirken, bazı
durumlarda yerel otoriter rejimleri güçlendiren bir faktör olmaktadır. Bu çerçeve, sınıf mü-
cadelesi ve politik kurumların dolayımından geçerek yaşanan yerelleşme sürecinin özsel bir
sonu olmadığını göstermek ve farklı yerelleşme pratiklerini anlamak için de önemlidir.
Yerelleşme sürecinin sağlıklı bir analizi için ulusal ve yerel aktörlerin bu sürece hangi
beklentilerle destek verip, hangi çekincelerle karşı koyduklarını, bu aktörlerin işbirliklerinin
ve çatışmalarının sonuçlarını anlamak gerekir. Ayrıca bu tercihlerin kurumsal düzenleme-
ler ve birikim süreçleri ile ilişkisini araştırmak sosyal kuramın oldukça sorunlu yapı-aktör
ikiliğine dair yapılan tartışmalara açılım getirecektir. Şimdi yukarıda önerdiğimiz kuramsal
ve yöntemsel çerçeveden Meksika’da yerelleşme reformlarının farklı yerel etkilerine ve bu
farklı yerel rejim değişiklerinin ulusal ölçekteki toplumsal ilişkiler üzerindeki yansımalarına
bakalım.
2 . İ t h a l İ k a m e c i S a n ay i l e ş m e Yı l l a r ı ve B a n k a K a m u l a ş t ı r m a l a r ı
1910-1917 yılları arasındaki devrim sürecinin işbirlikleri, çatışmaları ve iktidar müca-
deleleriyle şekillenen devlet inşa sürecinin ardından, 1930 yılında ‘devrimin partisi’ olarak
9 Anlaşılacağı üzere Wright’ın 1981 yılında Analitik Marksist yönteme yakınlaşmasının öncesindeki çalışmaları parça bü-
tün ilişkisinin diyalektiğini araştırmaya yöneliktir.
9. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 157
ilan edilen Ulusal Devrimci Parti (Partido Nacional Revolutionario, PNR) kuruldu.10 2000
yılı başkanlık seçimlerine kadar iktidarda kalan partinin adı 1938’de Meksika Devrim Partisi
(Partido de la Revolución Mexicana, PRM), sonra 1946’da, Kurumsal Devrimci Parti (Partido
Revolucionario Institucional, PRI) olarak değiştirildi.11
Ancak 1934-40 yılları arasında iktidarda olan General Lazaro Cardenas hükümetinin
devlet ve toplumsal sınıflar arasındaki ilişkiyi korporatist bir form etrafında şekillendirmesi,
ithal ikameciliğin 1982 dışborç krizine kadar hiçbir hegemonya krizi ile karşılaşmadan uygu-
lanmasına kurumsal bir zemin hazırlamıştır. Lazaro Cardenas döneminde tüm sermaye ör-
gütleri Ulusal Ticaret ve Sanayi Odası’nın (Camaras Nacionales de Comerico y Industria, CA-
NACOMIN) kurumsal çatısı altında birleştirildi. Bugün hâlâ yürürlükte olan 1936 Sanayi
ve Ticaret Odası Kanunu, tüm şirket sahiplerinin ilgili ticaret veya sanayi odasına üyeliğini
zorunlu kılıp, bu odaları “devletin danışma organları” olarak tanımlamıştır. Diğer yandan
işçi ve köylü sınıfların örgütlenmeleri de Çalışma Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı dolayımı
ile devletin kurumsal yapısı içine alındı. Bu yıllarda parti örgütü içinde üç temel ekonomik
sınıfa karşılık gelen üç sektörel konfederasyon kuruldu: 1936’da Meksika İşçiler Konfede-
rasyonu (la Confederación de Trabajadores de México), 1938’de Ulusal Köylü Konferasyonu
(la Confederación Nacional Campesina) ve sermaye örgütlerinin biraraya getirmek amacıyla
1943’de kurulan Halk Örgütleri Ulusal Konfederasyonu (la Confederación Nacional de Orga-
nizaciones Populares). Böylece sermaye sınıfları, emekçi ve köylü sınıflar arasında korporatist
bir devlet formunun temelleri atılmış oldu.
Özel teşebbüsün kamu sektörü ile birlikte piyasada üretim yaptığı, fakat devletin kon-
trol ve yönlendirme görevlerini etkin olarak üstlendiği ithal ikameci sanayileşme stratejisi iç
piyasaya yönelik üretimi güçlendirmeyi amaçlar. 1934 yılında kamu iktisadî teşebbüslerini,
yeni sanayi kollarını, alt yapı yatırımlarını, ve ara mal üretimini desteklemek üzere kurulan
Ulusal Finans Bankası (Nacional Financiera, Nafinsa) Meksika’nın ithal ikameci sanayileşme
modelinin ilk uygulamalarından biridir. Bankanın temel amacı yerli girişimcileri destekleye-
rek doğrudan yabancı yatırımları azaltarak özel sektöre güven verecek bir ortam sağlamaktır
(Blair, 1964: 200). Bu kalkınma bankası, Cardenas hükümeti Nafinsa kredileri yoluyla ulu-
sal sanayi burjuvazisinin palazlanmasında önemli bir rol oynamıştır ve 1980’li yıllara kadar
önemini korumuştur (O’Connor, 1973: 6).
İthal ikameci dönemin iktidar bloğunun dışında kalan sermaye grupları özellikle 1980
sonrası dinamiklerini anlamak için önemlidir. Oligopolistik ticari sermayeyi, Monterrey’li
sanayicileri, Cardenas hükümetinin yaptığı toprak reformu öncesinde güçlü bir ekonomik
grup olan büyük toprak sahiplerini ve devlet bankaları kurulmadan önce etkin olan finans
sermayesini temsil eden Meksika Cumhuriyeti İşverenler Konfederasyonu (Confederación
Patronal de la Republica Mexicana, COPARMEX), ithal ikameci sanayileşme projesine sos-
yalist bir plan olduğu gerekçesiyle destek vermeyen ve bu korporatist devlet yapısının dışında
10 Devrim sürecinde sınıflar ve fraksiyonlar arası işbirlikler, çatışmalar ve iktidar mücadeleleri üzerine kapsamlı bir analiz
için bkz. Middlebrook (1995).
11 Partinin adının değişimi yalnızca yüzeysel bir değişim değildir. Parti grupları arasındaki politik ve ideolojik mücadeleler
ve partinin diğer muhalif gruplarla olan ilişkileri bu isim değişiklerinin ardındaki en önemli faktörlerdir. Bu konuda ayrın-
tı çalışma için bkz. González Compeán ve Lomeli (2000).
10. 158 Aylin Topal
kalmayı tercih eden bir sermaye örgütüdür. Bu sermaye grubu 1920’lerde Katolik kilisesinin
devlete karşı başlattığı Cristero ayaklanmasının ardından politikleşen ve Cardenas’ın ekono-
mi politikalarına duyulan tepkilerle siyasi bir parti halini alan PAN’ı desteklediler. Ancak o
dönemlerde muhalif partilerinin PRM karşısında hiçbir gücü yoktu.
İthal ikamecilik çerçevesinde şekillenen devlet-sermaye sınıfları arasındaki ilişki bir yan-
dan devletin idarî yetkilerinin merkezi yapısını güçlendirirken, diğer yandan sermaye örgüt-
lerinin ve ekonomik faaliyetlerin merkezinin Meksiko City’de yerleşmesine zemin hazırladı.
Ulus devlet ölçeğini merkeze alan bu ekonomi politikaları aynı şekilde işçilerin politik ve
ekonomik mücadelelerine ve stratejilerine uygun bir ortam sağlamıştır. Devlet kurumları ile
birlikte merkezîleşmesi işçi sınıfların önemli kazanımlara işaret eder.
Miguel Aleman’ın iktidarda olduğu 1946-1951 yılları arasında devletin ekonomik alana
müdahaleleri Cardenas yıllarına oranla azaldı (Cypher, 1990: 28). Nafinsa’nın destek kre-
dileri azaltılıp, faaliyetleri altyapı programları ile sınırlandırıldı. 1960’lı yılların sonlarına
doğru gelindiğinde devletin ekonomik faaliyetleri özellikle büyük sanayici gruplar tarafından
sorgulanır hale geldi. Kamu iktisadî teşebbüslerinin piyasadaki etkinliği sermaye çevrelerini
giderek daha fazla rahatsız etti (Gonzalez, 1985: 653). Devletin rolünün azalması gerektiği
ve özel sektörün üretim ve yatırım faaliyetlerini üstlenebilecek güçte olduğu vurgulanmaya
başladı.12 Bu yıllarda sermaye grupları daha örgütlü ve sistematik bir muhalefet odağı olma
çabası içine girdi (González, 1985: 654).
1970-1982 yılları arası Meksika’nın trajik oniki yılı olarak anılır. Bu dönemde sosyo-eko-
nomik problemler derinleşirken, ne Luis Echeverría (1970-1976), ne de José López Portillo
(1976-1982) hükümetlerinin uyguladığı para politikaları 1982 krizini önleyebildi. Luis Ec-
heverría hükümeti sanayileşme modelini yeniden tanımlama ve bu yeni modelin gerektirdiği
yapısal uyum politiklarını uygulama gerekliği ile karşı karşıya kaldı. Bu yol ayrımındaki
Echeverría hükümeti politikaları daha çok populist olarak nitelenebilir. Hükümet, işsizlik,
eşitsizlik ve dışa bağımlık sorunlarına vurgu yaparken, yabancı sermaye girişini kontrol altına
almayı, ulusal sanayiyi desteklemeyi hedefleyen politikaları uygulamaya kondu (Teichman
1988).13 Bu populist politikalar sermaye çevreleri ile hükümet arasındaki ilişkisinin bozul-
masına sebep oldu. 1975 yılında devlet insiyatifinin dışında şekillenen ilk sermaye örgütü
olan İşveren Koordinasyon Konseyi (Consejo Coordinación Empresarial, CCE) kuruldu. Bu
konsey mevcut sermaye örgütlerini bir araya getirerek özel sektörün taleplerinin tek bir ağız-
dan daha güçlü çıkmasını ve sermaye örgütleri arasında koordinasyonu sağlayan bir kurum
haline geldi.
José López Portillo (1976-1982) hükümetinin ilk üç yılında uygulanan ekonomi po-
litikaları genel hatları ile IMF anlaşmaları ile şekillendirilmiştir. Bu ekonomi politikaları
Echeverría hükümetinin populist politikaları sonucu partiye karşı güveni sarsılan sanayi ve
ticaret burjuvasinin desteğini kazanabilmek ve dolayısıyla özel sektör yatırımlarını artırmayı
12 1982-1985 yılları arası Sanayi Odaları Konfederasyonu (Confederación de Cámaras Industriales,CONCAMIN) başkanı
Jacobo Zaidenweber ile görüşme, 13 Temmuz 2005.
13 Bu politik ajanda Ocak 1978- Ekim 1979 arası iktidarda olan Ecevit hükümetinin uygulamaları ile şaşırtıcı benzerlikler
göstermektedir.
11. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 159
amaçlıyordu. Yatırımları arttırabilmek amacı ile sermaye çevrelerine artan petrol fiyatlarının
getirdiği ek gelir ve dış borçlar ile yeni kredi fonları aktarıldı. Dönemin Sanayi Odaları Kon-
federasyonu başkanı Zaidenweber, Portillo hükümetinin ilk yıllarını “muhteşem” diye nite-
lendirirken “Echeverría’nın ülkeye verdiği zararı üç yıl içinde kâra döndürdüğünü belirtti.
Ancak 20 Eylül 1982 tarihinde açıklanan banka kamulaştırmaları ile Portillo hükümetinin
son yılları “sermaye çevreleri için tam bir hayal kırıklığı” oldu.14
Valdés Ugalde’ye göre (1997: 203), 1982 yılının Ekim ve Aralık ayları arası Meksika’nın
ekonomi politikalarında yeni bir dönemin açılışına işaret eder. Bu yeni dönem, devrim son-
rası döneme hakim olan ekonomi politikalarından açıkca ayrılır. Değişim yalnızca ekonomi
politikalarında değildir. Bankaların kamulaştırılması devlet ve sermaye sınıfları ilişkilerinde
de bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Devletin piyasaya müdahalelerine karşı ve en ge-
nelde devletin merkezi ve belirleyici konumuna karşı sermaye çevrelerinde 1970’li yıllarda
başlayan hoşnutsuzluk 1982’de iyice hissedilir oldu. Portillo hükümetinin bu müdahalesi
sermaye gruplarınca ciddi bir tehdit olarak görüldü (Luna, 1995). Başta COPARMEX ol-
mak üzere, tüm sermaye grupları bu tarihten sonra her fırsatta devletin küçültümesi, harca-
malarının kısılması, Meksiko City’nin politik ve ekonomik otoritesinin dağıtılması gerektiği
yönündeki taleplerini dile getirdiler. Bu eleştirilere göre, devlet müdahaleleri piyasanın mik-
ro-iktisat göstergelerini önemli ölçüde çarpıtmakta, sermaye birikimini ve üretimi engelleyi-
ci doğrultuda olmaktadır ve bu müdahalelerin nihaî sonuçları ise büyümenin engellenmesi
ve yüksek enflasyondur.
Sermaye örgütlerinin siyasete doğrudan katılımını yasaklayan Sanayi ve Ticaret Odası
Kanunu’na sermaye grupları 1982’ye kadar büyük ölçüde riayet etmis, korporatist kurum-
sal yapının kanallarını kullanmışlardır (Luna, 1995: 79). Ancak bankaların kamulaştırılması
kararının ertesinde sermayenin tüm sektörleri politik süreçler üzerine daha güçlü etki yapma
gerekliliğini hissettiler. De la Madrid’in başkanlık koltuğuna oturduğu 1 Aralık günü, sermaye
grupları devletin yarı-resmi yayın organı Excelsior gazetesine verdikleri ilanda, Echeverría döne-
mini hatırlatarak, o dönemde etkin bir muhalefet yapamamalarının sebebini örgütsel dağınık-
lık olduğunu vurgulayıp, artık dönemin değiştiğini, oyunun kurallarını degişmesi gerektiğini ve
üretken sektörün devlet iradesinin boyunduruğu altında girmeyeceğini duyuruyorlardı.15
3 . Ye re l l e şm e Refor m l ar ı
1 Aralık 1982 tarihinde iktidara geçen Miguel de la Madrid hükümeti ile birlikte politik,
ekonomik ve idarî yerelleşme politikalarının ilk adımları atılmaya başlandı. De la Madrid’in
seçim kampanyası yedi temel üzerine kurulu idi.16 Ülkenin politik ve ekonomik bakım-
dan merkeziyetçi yapısı ve bu yapının kalkınma, demokratikleşme sosyal adalet ile ilişkisi bu
yedi temel tezin özünü oluşturuyordu. 1983-1988 yılları arasında uygulanacak Ulusal Kalkınma
Projesi’ni tanıttığı konuşmasında projenin şu üç temel ilke etrafında şekillendirilmesi gerektiğini
14 Jacobo Zaidenweber ile görüşme, 13 Temmuz 2005.
15 Excelsior, 1 Aralık 1982
16 Ulusalcı Devrim ilkelerinin güçlendirilmesi, tüm toplumsal kesimleri kapsayacak bir demokratikleşme projesi, sosyal
eşitlik, toplumun ahlaki değerlerinin güçlendirilmesi, demokratik planlama, ulusal hayatın yerelleştirimesi, enflasyonla
savaş ve kalkınma.
12. 160 Aylin Topal
belirtti: belediyeler düzeyindeki sosyal faaliyetleri desteklemek, belediye ve eyaletler düzeyindeki
toplumsal yaşamı canlandırmak ve bölgesel kalkınmayı yeniden yapılandırmak (de la Madrid,
1982: 96). Daha sonra bu üç ilke Ulusal Hayatın Yerelleşmesi Projesi altında birleştirildi.
Ulusal hayatın yerelleşmesi ile kastettiğimiz federal ve belediye idarelerini güçlendir-
mek, bu idarelere kalkınma ödevlerini yerine getirmelerini sağlayacak yetkiler vermek,
üretim ve iş olanaklarını büyük ve yoğun kentlerin dışına çıkmaya teşvik etmek, kırsal
alanı desteklemek, küçük şehirleri güçlendirmek ve, politik, idarî, ekonomik ve kültü-
rel faaliyetleri eyalet ve belediye yönetimlerine devretmektir (de la Madrid, 1984: 84).
Burada, Miguel de la Madrid hükümetinin uygulamaya başladığı yerelleşme reformla-
rının en önemli iki ayağını teşkil eden belediyeler ve bölgesel kalkınma reformlarını kısaca
tanıttıktan sonra bu projelerin dönemin neoliberal ekonomi politikaları ile nasıl ilişkilendi-
ğini göstermeye çalışacağım.
3 .1. B e l e di ye Re for mu ve B öl g es el Kal k ı n ma Pro jeleri
Hükümetin iktidara gelişinin beşinci günü olan 6 Aralık 1982 tarihinde başkan Miguel
de la Madrid belediye idaresini düzenleyen Anayasa’nın 115. ve 26. maddelerine ilişkin de-
ğişiklik önergesini Senato’ya sundu. Belediye Reformu ve Bölgesel Kalkınma Projesi adı altında
önerilen bu değişiklikler Meksika tarihinin ilk yerelleşme reform önerileri oldu.
De la Madrid’in önerdiği değişiklikler Senato’da pek fazla tartışma yaratmaksızın kabul
edilip 1 Ocak 1984’de yürürlüğe girdi. Belediyelerin Federal hükümetten özerkleşmesinden
en fazla etkilenen alanlar kamu yönetimi, kamu hizmetleri, malî kontrol ve kalkınma planları
oldu. Ayrıca reform muhalefet partilerine belediye idarelerinde nispî temsil hakkı tanıyarak
belediyelerde çoğulcu bir temsil sistemini olanaklı kıldı. Reformun en önemli değişiklikle-
rinden biri malî yönetimdir. Belediyeler kendi bütçelerini hazırlamakla yetkili kılınırken,
emlak vergisi gibi, teknik olarak belediye gelirleri arasında olan, fakat uygulamada federal
bütçeye aktarılan kaynakların, tekrar belediye bütçelerine katılması düzenledi. Belediyelere
sabit ve dokunulmaz gelir kaynakları garanti edilerek, yerel yönetimlerin eğitim ve sağlık hiz-
metleri gibi kamu servisleri sağlama ve merkezden bağımsız karar verebilme kabiliyetlerini
arttırmayı hedefliyordu.
Belediye reformu daha sonra uygulamaya konulacak bölgesel kalkınma projelerinin
yerelleştirilmesi politikalarına temel oluşturması bakımından önemlidir. Yerelleşme refor-
munun ikinci adımı bölgesel kalkınma projelerinin yerelleştirilmesi oldu. Anayasa’nın 115.
maddesinin yasa degişikliği gereğince Bölgesel Kalkınma Bakanlığı kuruldu. Yerelleşme re-
formu çerçevesindeki kalkınma programı şu dört temel ilke altında şekillendirildi: üretken
ekonomik faaliyetlerin farklı bölgelerde gelişimini sağlamak, bölgesel toplumsal kalkınmayı
desteklemek, bölgesel altyapı çalışmalarını hızlandırmak, eyaletlerin iktisadî üretimini ve
hizmetlerini arttırmak (Plan Nacional de Desarollo, 1989).
Anayasanın 115. maddesinin değiştirilmiş yeni metni ile eyalet hükümetlerine kendi
bölgeleri içindeki altyapı hizmetlerini, yol, köprü, otoyol inşaatları ve aydınlatmaları proje-
lerinin tasarımı ve uygulaması yetkileri devredildi. Bu reform ile federal hükümet kalkınma
13. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 161
projelerinin plan ve programını düzenleyici otoritesini korurken, projelerin geliştirilmesi ve
uygulanması görevleri eyaletlere aktarıldı. Kalkınma programlarının ve kamu hizmetlerinin
yerel yönetimlere devredilmesinin ardındaki temel nedenin eyalet ve belediye yönetimlerinin
teknik ve idarî yapısını güçlendirerek, alınacak kararlarda bu yönetimlere söz ve sorumluluk
verilmesi gerekliliği olduğu vurgulandı (Beltran ve Portilla, 1986).
Başkan de la Madrid’in Anayasanın 26. maddesine ilişkin değişiklik önergesinin kabul
edilmesi ile kalkınma planlarının yerelleşmesinin ilk adımları atılmış oldu. Bu anayasa deği-
şikliği ile Ulusal Demokratik Planlama Sistemi (Sistema Nacional de Planeación Democrática,
SNPD) kuruldu. SNPD, eyalet hükümetlerine bölgenin ve eyaletin kalkınma programlarını
katılım ve işbirliği esasına göre hazırlanmasını temin etme görevi verdi. Yerel yönetimlerin,
karar mekanizmasına belediye, eyalet ve federal hükümetlerce kurulacak Kalkınma Planlama
Komiteleri (Comites de Planeacion del Desarrollo, COPLADE) aracılığı ile katılmaları sağlan-
dı. COPLADE’ler yerel grupların çıkarlarını ve önceliklerini demokratik katılım ve temsil
esasına göre birleştirilerek eyalet için kalkınma planı projesi üreten komiteler olarak tasar-
landı (Beltran ve Portilla, 1986: 98). Kısaca dönemin kalkınma stratejisinin temelini yerel ve
bölgesel COPLADE’lerce hazırlanacak projeler oluşturur. Bu yıllık kalkınma planları eyalet
valisi ve başkan arasında yapılacak bir anlaşma ile uygulamaya konulmaya başlandı.
3.2. Ye relleşme Reformlarını Hazırlayan Nedenler
1960’lı yılların sonlarında ve özellikle 1970’li yıllarda ithal ikameci kalkınma modeli
darboğaza girdi. 1982 yılının son ayları Meksika tarihinin en büyük bütçe açığı, 100 milyon
dolar dışborç, 23 milyon dolardan fazla para çıkışı ile yatırımların durması, pesonun dolar
karşısında yüzde 80 değer kaybetmesi, ve yüzde 100 enflasyon oranlarına sahne oldu (Otero,
1996: 6-7). Sosyal refah devleti ve ithal ikameci politikalara duyulan güven sarsılmış; bu pro-
jenin, teorik ve teknik olarak içinde bulunulan krizi çözemeyeceğine inanılmaya başlanmıştı.
Kalkınma stratejilerinin krize girdiği ve dış borç geri ödeme sıkıntısı içinde olan Latin Ame-
rika ülkelerinde Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) aracılığıyla bir dizi politika
1980’li yıllarda uygulanmaya başlandı. Bir anlamda neoliberal politikalar IMF ve Dünya
Bankası gibi uluslararası finans kurumları yoluyla ithal edilmişti. Ancak değişim gerekliliği
yalnızca dışarıdan, söz konusu finans kurumları tarafından savunulmadı, ulusal düzeyde de
aynı yönde talepleri olan sermaye grupları vardı. Yukarıda değindiğim gibi sermaye grupla-
rından gelen talepler IMF programları ile paralellik gösteriyordu. IMF programlarının ve
sermayeden gelen taleplerin merkezinde devletin küçülmesi gerekliliği vardı.
İthal ikameci dönemin bir başka etkisi, üretimin Mexico City’de yoğunlaşması olmuştur.
Büyük şehirde artan maliyetlerin sanayicilerin sırtında giderek kaldıramayacakları bir yüke
dönüşmesi ile bu yoğunlaşmanın başka bölgelere kaydırılması yönünde talepler oluştu. Ye-
relleşme politikalarına ilişkin en net talep orta ve küçük ölçekli sanayicilerden geldi.17 Bu
sanayicilerin örgütü Ulusal İmalat ve Sanayi Odası (Cámara Nacional de la Indusria de Trans-
formación, CANACINTRA), hükümete Mexico City’nin metropolitan alanında yoğunlaşan
17 Miguel Gonzalez Compeán’la (Hazine ve Kamu Kredileri Bakanlığı, Bölgesel Kalkınma Şefi) görüşme, 24 Haziran 2005
14. 162 Aylin Topal
ekonomik faaliyetlerin diğer bölgelere yayılmasını düzenleyecek hükümet politikaları be-
lirlenmesi gerektiği doğrultusunda baskılar yapmaya başladı (Rodríguez, 1997: 68). Diğer
yandan, şehirlerde giderek artan işsizlik, hava kirliliği, kamu hizmetlerinin yetersizliği ve
altyapı hizmet giderleri gibi problemler federal hükümet için artık başa çıkılamaz hale geldi
(Rodríguez, 1997: 62). Yeni kalkınma alanları belirlenerek ekonomik faaliyetlerin büyük
şehirlerden ve özellikle Meksiko City’den uzaklaştırması gerekiyordu.
Bu süreçte tarihsel olarak devlet başkanına ve bakanlara coğrafi bakımdan da yakın ol-
manın avantajlarını kullanan, Meksiko City merkezli büyük sermaye gruplarının yerel yöne-
timlere yetki ve kaynak devrine ilişkin talepleri olmamıştır. Bu gruplar başkanı ve bakanları
istediklerinde ziyaret edip, isteklerini kişisel olarak dile getirebilen gruplardı.18 Ancak bu
büyük sanayicilerin Meksiko City’nin ekonomik faaliyetlerinin diğer bölgelere kaydırılması
ve kalkınma planlarının yerelleştirilmesi talepleri 1985 Eylül depreminin ertesinde başladı.
Depremde birçok iş makinasının onarılamayacak düzeyde hasar görmesi ile üretimi diğer
bölgelere kaydırma amaçlı kredilerinden faydalanmak isteyen büyük sanayiciler de Meksiko
City’nin politik ve ekonomik merkeziliğini hedef alan açıklamalar yapmaya başladılar.
1980’li yılların başında yaşanan ekonomik sorunlar daha geniş çaplı bir krizin önemli bir
öğesiydi. İthal ikameciliğin krizi olarak somutlaşan bir hegemonya krizi PRI’yi devrimden
beri ilk kez iktidarını kaybetme noktasına getirmişti. 70 yıllık tek parti iktidarının parti-
devlet arasındaki ayrımını yok etmesi nedeniyle, devleti hedef alan tüm eleştiriler doğrudan
PRI’nin iktidarını sarsıyordu. Sermaye sınıfının hoşnutsuzluğu geniş bir tabana yayılmıştı.
Bu durum politik bir muhalefete dönüşmeden sınıf temelli çıkarların temsil edilme formu-
nun reformu yoluyla işçi, köylü ve sermaye sınıflarını desteğinin alınması gerekliliği Miguel
de la Madrid’in seçim kampanyasını şekillendiren en önemli faktördür. Meksika siyasi ta-
rihinde başkanlık seçim kampanyaları, kamuoyunda tartışmalar yaratan, başkan adayının
eyalet eyalet gezerek seçim konuşmaları yaptığı bir süreç değildir (Rodríguez, 1997: 69).
Ancak seçimlerden önceki bir yıl boyunca tüm ülkeyi dolaşarak düzenlediği Halka Danışma
Toplantıları (Consultas Populares) ile Miguel de la Madrid’in seçim kampanyası bu anlam-
da kendinden önceki başkanlardan ayrılır. Bu danışma toplantıları bazen bir eyaletin tüm
sorunlarının tartışıldığı bir forum formatında bazen ise belirli bir sorunsal etrafında ülke-
nin farklı bölge ve eyaletlerinden çağırılan temsilcilerin katıldığı bilgilendirme toplantıları
niteliğindedir. Kanımca bu toplantılar, temsil formunun yeniden yapılanması, bu yönde
uygulanacak kurumsal düzenlemelerin bir parçasıdır.
Siyaset-iktisat, devlet-toplum gibi zahiri ikililikler yaratılıp iktisadi alanın ve toplumun,
siyaset ve devlet karşısında güçlendirilmesi gereken alanlar olarak tanımlandığı bir “demokra-
si” söylemi, süreç içinde neoliberal projenin bir parçası olmuştur. Meksika’da yerelleşme poli-
tikaları bu demokratikleşme söyleminin merkezindedir. De la Madrid, yerelleşme reformla-
rını büyük siyasi bir dönüşümün önemli bir parçası olduğunu, bu reformların Meksika’nın
daha katılımcı bir demokratik rejime ulaşabilmesi için zorunlu olduğunu savundu. “Yerel-
leşmek demokratikleşmek, demokratikleşmek yerelleşmektir!” reformların sloganı haline
18 Miguel Gonzalez Compeán’la görüşme
15. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 163
geldi.19 Demokratikleşme söylemi bir yandan uluslararası sivil toplum örgütlerinin desteğini
alırken diğer yandan köylü ve işçi sınıfların rızasını yeniden kazanmayı amaçlıyordu.
Bu söylemin etkilerini halka danışma toplantılarında görmek mümkündür. Bu toplan-
tılarında de la Madrid’e ülkenin her yerinden yerelleşme talepleri geldi.20 Chihuahua eya-
letinde düzenlenen Federalizm ve Ulusal Hayatın Yerelleşmesi adlı toplantıda söz alan her
katılımcı devletin politik, ekonomik ve sosyal işlevlerinin büyük bölümünü eyalet ve beledi-
yelere devredilmesi gerekliliğini vurguladı.21 Bu toplantıda konuşan Meksika’nın UNESCO
büyükelçisi Victor Flores Olea ülkenin ciddi bir bölgelerarası eşitsiz kalkınma problemi ile
karşı karşıya olduğunu ve bu sorunun ancak yerel hükümetlere inisiyatif verilerek çözülebi-
leceğini vurguladı.22 Bu taleplerin temel vurgusu devletin yerel siyasetten çekilerek toplumsal
güçlere yer açması ve dolayısıyla yerelden yükselen bir demokratikleşme sürecinin başlatıl-
ması oldu.
Danışma toplantılarında sivil toplum örgütlerinden ve yerel halktan gelen bu talepler
sermaye gruplarından gelen devletin küçültülmesine dair baskılarla ve neoliberal ekonomi
politikaları ile paralellik gösterir. Ayrıca bu talepler partinin iktidarını bu yerelleşme reform-
ları ile sürdürme hesapları ile de örtüşmektedir. Yerelleşme reformları neoliberal ekonomi
politikalarının devletin ekonomik alandaki müdahalelerinin azaltılmasına yönelik uygu-
lamalarının devamı niteliğini taşır. Yerelleşen siyasi iktidar ve kalkınma projeleri kararları
ile devletin ‘hantal’ kurumsal yapısının yeniden düzenlemesi hedeflendi. Aynı zamanda
yerelleşme reformları de la Madrid hükümetinin partinin kaybettiği desteği yeniden ka-
zanabilmesi için uygulanması gereken birbiri ile ilişkili iki projenin –demokratikleşme ve
neoliberalleşme– kesişim noktasında duruyordu. Büyük sanayiciler ve bankerler devletin
küçülmesini, küçük sanayiciler sanayi üretimin başka bölgelere kaydırılmasını, işçi ve köylü
sınıflarından da demokratikleşme ve katılım talepleri geliyordu. Tüm bu taleplerin kesiştiği
yerde de yerelleşme reformları vardı. Jessop’un kavramlarını kullanarak açıklarsak, yerelleşme
1980’lerin “birikim stratejisi” olan neoliberalizmin “hegemonya projesi”nin önemli bir bile-
şenidir (1990: 196-220). Neoliberalizm öncelikle üretim ilişkilerini açıkça sermaye sınıfının
yararına düzenlemeyi hedeflerken, yerelleşme politikaları yalnızca iktisadi ilişkiler temelinde
değil, sivil toplum ve devlet kurumları gibi daha geniş bir düzlemde örgütlenme çabasıdır.
4 . Ye re l l e şm e Refor m l ar ı n ı n S on u ç l ar ı
1980’li yıllara hiçbir parti PRI karşısında etkili bir muhalefet edecek güce erişememiş ve
politik yapıda dönüştürücü bir rol oynayamamıştı (Rodríguez ve Ward, 1995: 5). Muhalif
gruplar ya parti örgütünün içine alınarak sindirilmis ya da yasadışı örgüt oldukları gerekçe-
siyle kapatılmışlardı. 1977’de muhalefet partilerine kongrede mevcut koltuk sayısının dörtte
biri oranında temsil hakkı tanınması da yalnızca biçimsel bir dönüşüm olarak kaldı. Muha-
lefet partileri 1980’lere kadar PRI iktidarına karşı bir almaşık oluşturacak güce erişemediler.
Ancak bu durum PAN’in yerel seçimlerde kuzey eyaletlerinde PRI karşısında önemli galibi-
19 decentralizar es democratizar y democratizar es descentralizar!
20 Miguel de la Madrid ile görüşme, 30 Haziran 2005
21 El Heraldo de Chihuahua, 31 Mayıs 1982
22 El Heraldo de Chihuahua, 31 Mayis 1982
16. 164 Aylin Topal
yetler almaya başlaması ve güneyde Demokratik Devrim Partisi’nin (Partido Revolucionario
Democratica, PRD) belediye ve eyalet seçimlerinde güçlenmesi ile büyük ölçüde değişti. Ka-
nımca 1980’lerden itibaren muhalefet partilerinin yerel seçimlerde güçlenmesinde yerelleş-
me politikaları merkezî bir yer tutmaktadır.
Yerelleşme reformlarının en önemli etkisi bir ‘yerelleşme kültürü’ yaratarak, yerel po-
litikanın stratejik olarak önemli bir mücadele alanı haline getirmesidir. Ancak bu sürecin
Meksika’nın tüm eyaletlerinde benzer etkiler yarattığı söylenemez. Puebla, Guerrero, Chia-
pas, Oaxaca, Campeche ve Yucatán gibi eyaletlerde yerelleşme reformları PRI’nin iktidarını
ve yerel ölçekteki elitlerin kontrolunu güçlendirirken, Chihuahua, Baja California, Guana-
juato, San Luis Potosí, Tabasco ve Michoacán gibi eyaletlerde yerel politika PRI’nin kon-
trolünden çıkmış, yerel seçimlerde muhalefet partileri PAN ve PRD’ye iktidar kapılarını
açmıştır. 7 Haziran 1988’de devlet başkanı Carlos Salinas de Gortari televizyon kameraları
karşısında tek-parti döneminin yerini etkin bir siyasi mücadeleye bıraktığını ilan etti (Corne-
lius ve Craig, 1991:1). 1989 yılında yapılan eyalet seçim sonuçları Salinas’ın bu açıklamasını
doğruladı. Bu seçimlerde PAN, Baja California eyaletinin valiliğini kazandı. Böylece, ülke
tarihinde ilk kez bir muhalefet partisinden vali seçildi.
4 . 1 PA N ’ı 2 0 0 0 S e ç i m l e r i n e G e t i re n D i n a m i k l e r
PAN lideri Vincente Fox Quesada’nın 2000 yılı başkanlık seçimlerinde kazandığı za-
fer geniş çevrelerce ülkenin demokratikleşme sürecinin dönüm noktası olarak kabul edildi
(Middlebrook, 2004: 1). Bu seçimlerle Fox’un başkanı oldugu PAN, 70 yıllık PRI iktidarına
son vermiş oldu. 1989’da ilk eyalet seçimlerini kazanan PAN’ın bunu takip eden 10 yıl için-
de nasıl güçlü bir muhalefet partisi haline gelmesini araştırırken yerelleşme reformlarının
etkilerine bakmak açıklayıcı olabilir.
Eyaletlerin malî ve politik bakımdan başkandan ve kabineden görece özerk bir yapıya
kavuşması sonrası PRI iktidarının en önemli unsurlarından olan ancak kuzey eyaletlerin-
de tarihsel olarak daha güçsüz olan yerel patronların (cacique) iktidarı iyiden iyiye sarsıldı.
Bu eyaletlerde PRI iktidarı başkandan belediyenin en küçük birimine kadar uzanan iktidar
ağına dayandığından yerel yönetimlere devredilen yetkiler paradoksal bir biçimde bu bölge-
lerde iktidarını, merkezle olan ilişkisi üzerinden kuran parti elitlerinin ve dolayısıyla PRI’nin
daha da zayıflamasına neden oldu.
Diğer yandan muhafazakâr katolik değerlerin ve piyasa ekonomisinin temsilcisi PAN ban-
kaların özelleştirilmesi sürecinde sermaye grupları ile ilişkilerini güçlendirdi. Kuzey eyaletlerin-
de üretim yapan COPARMEX ve küçük ve orta ölçekli sermaye gruplar PRI’ye karşı daha sert
bir tavır alıp PAN’a destek vereceklerini açıkladılar. PAN’i açıktan desteklemeyi göze alamayan
büyük sermaye grupları kapalı kapılar ardında partiye mali destek verdiler (Mizrahi, 1995).
Kuzey eyaletlerinde PRI iktidarının zayıflayıp PAN’ın yerel sermaye gruplarından destek
bulması 2000 seçimlerine nasıl gelindiğini açıklamakta yeterli değildir. PAN’in bu bölgede
yerel seçimlerdeki başarısını nasıl genel seçimlere taşıdığını anlamak için Parti’nin iktidara
geldiği bölgenin ekonomik dinamiklerine ve bu bölgenin üretim yapan sermaye gruplarının
17. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 165
yatırım kararlarının ülke ekonomisi için ne derece önemli olduğunu araştırmak gerekir.
1965’de başlayan ve 1970’li yıllarda hızlanan maquiladora programının etkisi ile ABD sı-
nırındaki kuzey eyaletlerinde hızlı bir ekonomik büyüme yaşandı.23 Maquiladora fabrikaları-
nın tetiklediği büyüme yeni nesil sanayi, ticaret ve servis sektörü girişimciler yarattı (Garcia,
1988). Ayrıca ekonomik kriz döneminde yapılan devalüasyonlar bu sektörlerin faaliyetlerini
daha genişletmelerine fırsat verdi. Yine kriz döneminde işsizliğin ülkenin en önde gelen so-
runlarından biri olması ve bu fabrikaların sağladığı işgücü kapasitesinin çok yüksek olması
devletin bu sektörlere kaynak aktarmasının en önemli sebebi oldu. Maquiladora sanayisi
petrolün ardından ülkenin ikinci gelir kaynağı haline geldi (Chand, 2001: 27). Hem ithal
ikameciliğin krizinin dolaylı etkileri hem de ihracata yönelik sanayileşme yatırımları ABD sı-
nırındaki küzey eyaletlerinin ekonomisinin güçlenmesinde etkili oldu (Ugalde, 1996: 132).
Kuzey eyaletlerinde üretim yapan sermaye gruplarının federal devletin gelir vergileri yo-
luyla kuzeyden ülkenin diğer bölgelerine kaynak aktardığını ve devlettin bu eyaletlere ayırdı-
ğı kaynaklardan çok fazlasını vergilerle geri aldığı iddiaları özellikle 1980’li yıllarda güçlendi
(Chand, 2001: 28). Kuzey eyaletlerinden Chihuahua’da yerelleşme reformlarının kabul edil-
mesinin hemen ardından yerel örgütlenme çalışmaları hızla bir başladı. Chihuahua’nın yerel
gazetesi El Heraldo de Chihuahua’dan toplantı duyuruları yapıldı.24 1984’ün ilk aylarında
COPLADE toplantıları düzenlenmeye, bölgesel kalkınma projeleri tartışılmaya başlandı. Bu
süreçte büyük sermaye, hükümet ve devlet yetkilileri ile ilişkiler kurma stratejisi izlediğin-
den, COPLADE toplantılarının en etkin katılımcıları küçük ölçekli ve orta ölçekli sermaye
grupları oldu. Bu süreç sonunda küçük ve orta ölçekli girişimciler kuzey eyaletlerindeki ser-
maye örgütlerinde güçlendiler. Yerel hükümetlerle ve medya ile yakın ilişkiler geliştirdiler ve
kendi örgütlerinde etkin bir liderlik konumuna geldiler.
Uygulanan yerelleşme projesi kuzeyde PRI’nin iktidarını zayıflatırken, PAN’a belediye
ve eyalet seçimlerinde daha güçlü bir pozisyon verdi. Bölgesel kalkınma toplantıları yoluyla
yerel sermaye grupları daha etkin rol oynamaya başladılar. Özellikle kuzey eyaletlerinin eko-
nomik yatırım kararlarında önemli bir yer teşkil etmesi bu sermaye gruplarının ve PAN’ın
PRI karşısındaki gücünü arttırdı. Yerelleşme süreci özellikle ekonomik olarak gelişmiş bölge-
lerin yerel rejim değişikliklerine imkan verirken, bu bölgelerin ulusal ölçekteki ilişkilerdeki
konumunu güçlendirmiştir. Görülüyor ki, PAN’ın güçlenmesi ve 2000 seçimlerindeki gali-
biyetini açıklamakta yerelleşme süreci önemli bir yer tutar.
S onu ç
1970’li yılların sonu ve 1980’li yılların başında yaşanan ekonomik krizin aynı zamanda
bir hegemonya krizi olması politik temsil mekanizmalarının yeniden yapılanması gereklili-
ğini getirdi. 1982 dışborç krizi ve neoliberal ekonomi, politik yapı ve toplumsal mücadeleler
üzerinde kısıtlayıcı bir yapısal bir etki yarattı. Sermaye çevrelerinden gelen devletin küçültül-
23 Maquiladora Programı 1965’de Meksika’nın ABD sınırı olan bölgelerindeki işsizliği azaltmak için uygulanmaya başlanan
bir sınır sanayileşme programıdır. Maquiladora fabrikaları, parçaları ABD’den gelen malların Meksikalı işçilerce biraraya
getirildikten sonra tekrar ABD’ye gönderildiği, bir anlamda, emek hizmetlerini ithal eden fabrikalardır. Maquiladora
sanayisi üzerine tarihsel bir analiz için bkz. Gereffi (1996).
24 El Heraldo de Chihuahua, 18 Şubat 1984.
18. 166 Aylin Topal
mesi talepleri, yerel gruplardan yükselen devleti sorunların merkezine koyan demokratikleş-
me talepleri ile birleşince, hegemonya krizi içindeki PRI yöneticileri için yerelleşme talepleri
hem ekonomik ilişkilerin yeniden üretecek hem de kendi politik iktidarlarını koruyacak bir
strateji oldu.
Ülkenin siyasi tarihinde geniş çevrelerce demokratikleşme süreci olarak nitelenen PAN’ın
yerel yönetimlerden yükselerek 2000 seçimlerinde iktidara gelişi merkezi bir çelişkiyi ortaya
koyuyor. De la Madrid (1982-1988) ve Salinas (1988-1994) hükümetlerinin ekonomi po-
litikalarından en ciddi zarar gören köylü ve işçi sınıflarken, en güçlü muhalefet, kent orta ve
üst sınıfları temsil eden PAN’dan geldi. Ayrıca, bu muhalefet ekonomik krizin ve neoliberal
ekonomi politikalarının en derin biçimde etkilediği güney eyaletlerinden değil ülkenin en
dinamik ekonomik bölgesi olan kuzey eyaletlerinden geldi. Bu yazıda yerelleşme sürecinin
PAN’ı 2000 seçimlerine taşıyan faktörlerden biri olduğunu göstermeye çalıştım.
Reformların en önemli sonucu yerel seçimlerin muhalefet partileri için stratejik öne-
minin artması olmuştur. Yerele devredilen idarî kaynaklar ve kalkınma ve kamu yatırımı
planlarının eyaletler düzeyinde şekillendirilecek olması hem siyasi partilerin hem de sermaye
ve işçi sınıflarının yerel politikaya olan ilgisini arttırmıştır. Yerelleşme sürecinin muhalefet
partilerini güçlendirmesi yalnızca PAN ile sınırlı değildir. 2006 başkanlık seçimlerinin De-
mokratik Devrim Partisi (Partido de la Revolución Democrática, PRD) adayı Andrés Manuel
Lopez Obrador’un 1990’larda Tabasco eyaleti valiliğinden yükselmesi dikkat çekicidir.
1989’da PRI’den ayrılan, sosyalist gelenekten gelen –General Lazaro Cardenas’ın oğlu–
Cautemoc Cardenas ve Porfirio Muños Ledo’nun önderliğinde kurulan PRD, 1990’lı yıl-
larda özellikle güney eyaletlerinde güçlendi. Yerel halkın parti adayları üzerindeki tercihle-
rinin önem kazanması ile bu muhalif grup PRI’den ayrılarak başta Michoacan olmak üzere
birçok eyaletin önemli belediyelerinde iktidara geldi. 1990’lar boyunca belediye ve eyalet
seçimlerinde önemli kazanımlar elde eden bu parti yerel siyasetin daha demokratik katılım
esasına göre yeniden düzenlenmesine katkıda bulunmuştur. PRD’nin güçlenmesinde yerel-
leşme sürecinin rolü üzerine yapılacak çalışmalar, bu sürecin farklı sonuçlarının anlaşılmasını
kolaylaştıracaktır. ■
19. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 167
K ay n a kç a
Bertran, U. ve S. Portilla (1986) “El Proyecto de Descentralización del Gobierno Mexicano (1983-1984)” B.
Torres (der.) Descentralizacion y Democratización en Mexico içinde, México D.F.: El Colegio de México.
Blair, C. (1964) “Nacional Financiera”, Raymond Vernon (der.), Public Policy and Private Enterprise in Mexico
içinde, Cambridge, Mass: Harvard University.
Brenner, N. (2004) New State Spaces: Urban Governance and the Rescaling of the Statehood, New York: Oxford
University.
Brenner, N. (1999) “Globalisation and Reterritorialisation: The Re-scaling of Urban Governance in the Euro-
pean Union”, Urban Studies, 36(3): 431-51.
Campbell, T. (2003) The Quite Revolution: Decentralization and the Rise of Political Participation in Latin Ameri-
can Cities, Pittsburgh: University of Pittsburgh.
Chand, K. V. (2001) Mexico’s Political Awakening, Notre Dame, Indiana: University of Notre Dame.
Cohen, G. A. (2000) “Introduction to the 2000 Edition: Reflections on Analytical Marxism”, G.A. Cohen, Karl
Marx’s Theory of History: Defense içinde, Princeton, New Jersey: Princeton University.
Cornelius, A. W. (1999) “Subnational Politics and Democratization: Tensions between Center and Periphery
in the Mexican Political System”, W. Cornelius vd. (der.), Subnational Politics and Democratization in Mexi-
co içinde, La Jolla: Center for U.S.- Mexican Studies, UCSD.
Cornelius, A. W. ve A. Craig (1991) The Mexican Political System in Transition, La Jolla: Center for U.S.- Mexican
Studies, UCSD.
Cypher, M. J. (1990) State and Capital in Mexico: Development Policy Since, 1940, Boulder San Francisco, Ox-
ford: Westview Press.
Eaton K. (2004) “The Link between Political and Fiscal Decentralization in South America”, Montero P. A.
ve Samuels J. D. (der), Decentralization and Democracy in Latin America içinde, Notre Dame Indiana:
University of Notre Dame.
Evans, P. (1995) Embedded Autonomy: States and Industrial Transformation, Princeton, New Jersey: Princeton
University.
Fox, J. ve J. Aranda. (1996) Decentralization and Rural Development in Mexico: Community Participation in
Oaxaca’s Municipal Funds Program, San Diego: University of California.
Freeden, J. (1991) Debt Development and Democracy: Modern Political Economy and Latin America, 1965-
1985. Princeton: Princeton University.
Fung, A. and E. O. Wright (der.). (2003) Deepening Democracy: Institutional Innovations in Empowered Partici-
patory Governance, London, New York: Verso.
Gereffi, G. (1996) “Mexico’s “Old” and “New” Maquiladora Industries: Contrasting Approaches to North Ame-
rican Integration”, Otero G. (der.), Neoliberalism Revisited: Economic Restructuring and Mexico’s Political
Future içinde, Oxford: Westview.
González, C. M. ve L. Lomeli (2000) El Partido de la Revolución: Institución y Conflicto (1928-1999), México D.F.:
Fondo de Cultura Económica
González, G. O. (1985) “Empresarios y Obreros: Dos Grupos de Poder”, Rodando Cordera (der.), Desarollo y
Crises de la Economía Mexicana içinde, México D.F.: Fondo de Cultura.
Gough, J. (2003) “Changing Scale as Changing Class Relations: Variety and Contradiction in the Politics of
Scale”, Political Geography, 23: 185-211.
Hamilton, N. (1982) The Limits of State Autonomy, Princeton, N.J.: Princeton University.
Harvey, D. (2000) Spaces of Hope, Berkeley, Los Angeles: University of California.
Harvey, D. (1985) The Urbanization of Capital, Oxford: Blackwell.
Harvey, D. (1982) Limits to Capital, London, New York: Verso.
20. 168 Aylin Topal
Interamerican Development Bank. (1994) “Fiscal Decentralization: The Search for Equity and Efficiency”,
Economic and Social Progress in Latin America: 1994 Report içinde, Washington, D.C.: Interamerican De-
velopment Bank.
Jessop, B. (2003) “The Future of the State in an Era of Globalization”, International Politik und Gesellschaft, 3:
30-46.
Jessop, B. (2002) The Future of the Capitalist State, Cambridge, Oxford: Polity.
Jessop, B. (1999) “Narrating the Future of the National Economy and the National State? Remarks on Re-
mapping Regulation and Reinventing Governance”, G. Steinmetz (der.), State/Culture içinde, Ithaca, NY:
Cornell University.
Jessop, B. (1997) “The Entrepreneurial City: Re-imagining Localities, Re-designing Economic Governance or
Restructuring Capital”, Jewson N. ve MacGregor S. (der.), Transforming Cities: Contested Governance and
New Spatial Divisions içinde, London: Routledge.
Jessop, B. (1990) State Theory Putting the Capitalist State in its Place, Cambridge, Oxford: Polity.
Kahkonen, S. ve A. Lanyi (2001) “Decentralization and Governance: Does Decentralization Improve Public
Service Delivery?” Premnotes Public Sector World Bank, 55 http://www1.worldbank.org/prem/PREMNo-
tes/premnote55.pdf. İndirilme tarihi:10 Haziran 2005.
Luna, M. (1995) “Entrepreneurial Interest and Political Action in Mexico: Facing the Demands of Economic
Modernization”, Roett R. (der.), The Challenge of Institutional Reform in Mexico içinde, Boulder, London:
Lynne Rienner.
Madrid, M. de la (1984) Las Siete Tesis Rectoras de Miguel de la Madrid, México D.F.: Partido Revolucinario
Institucional, Coordinación General de Documentación y Analisis.
Madrid, M. de la (1982) Manual sintesis de pensamiento politico, México D.F: Partido Revolucinario Instituci-
onal, Coordinación General de Documentación y Analisis.
Middlebrook, J. K. (der.) (2004) Dilemmas of Political Change in Mexico, Santiago: London Institute of Latin
American Studies University of London, Center for U.S.-Mexican Studies University of California.
Middlebrook, J. K. (1995) The Paradox of Revolution: Labor, the State and Authoritarianism in Mexico, Baltimo-
re ve London: The John Hopkins University.
Middlebrook, J. K. ve E. Zepeda (der.) (2003) Confronting Development: Assessing Mexico’s Economic and Soci-
al Policy Challenges, Stanford, California: Stanford University, Center for U.S.-Mexican Studies University
of California.
Mill, J. S. (1977) Considerations on Representative Government, Toronto: Univ. of Toronto, XIX.
Mizrahi, Y. (1995) “Entrepreneurs in the Opposition: Model of Political Participation in Chihuahua”,
V.Rodriguez ve P. M. Ward (der.), Opposition Government in Mexico içinde, Albuquerque: University of
New Mexico.
Montero, P. A. ve J. D. Samuels (der.), (2004) Decentralization and Democracy in Latin America, Notre Dame
Indiana: University of Notre Dame.
O’Connor, J. (1973) The Fiscal Crisis of the State, New York: St. Martin’s.
Ollman, B. (2003) Dance of Dialectic: Steps of Marx’s Method, Urbana, Chicago: University of Illinois.
O’Neil, K. M. (2003) “Decentralization as an Electoral Strategy”, Comparative Political Studies, 39 (9): 1061-
1091.
Otero, G. (1996) “Neoliberal Reform and Politics in Mexico” Otero G. (der.), Neoliberalism Revisited: Economic
Restructuring and Mexico’s Political Future içinde, Oxford: Westview.
Parker, A. (2001) “Promoting Good Governance with Social Funds and Decentralization”, Premnotes Public
Sector World Bank, January 2001, 51.
http://www1.worldbank.org/prem/PREMNotes/premnote51.pdf. İndirilme tarihi: 10 Haziran 2005.
Plan Nacional de Desarrollo 1983-1988: Poder Ejecutivo Federal (1989), México D.F.: Secretaría de Programa-
21. Meksika’nın Neoliberalleşme ve Demokratikleşme Süreçlerinin Kesişim Kümesi: Yerelleşme Reformları 169
ción y Presupuesto.
Puga, C. (2004) Los Empresarios Organizados y el Tratado de Libre Comercio de América del Norte, México D.F.:
UNAM.
Rodríguez, E. V. (1997) Decentralization in Mexico: From Reforma Municipal to Nuevo Federalismo, Oxford:
Westview.
Rodríguez, E. V. ve M. P. Ward (1995) “Introduction: Governments of Opposition in Mexico”, Rodríguez V. E. ve
Ward P. (der.), Opposition Government in Mexico içinde, Albuquerque: University of New Mexico.
Sayer, A. (2000) Realism and Social Science, London: Sage.
Solís, L. (1986) La Realidad Económica Mexicana, México D.F.: Siglo Veintiuno.
Swyngedouw, E. (1997a) “Neither Global nor Local: “Glocalization” and the Politics of Scale”, Cox K.R. (der.),
Spaces of Globalization içinde, New York: Guilford.
Swyngedouw, E. (1997b) “Excluding the Other: The Production of Scale and Scaled Politics”, Lee R. ve Willis
J. (der.), Geographies of Economies içinde, London: Arnold.
Teichman, J. A. (1988) Policymaking in Mexico: From Boom to Crisis, Boston: Allen and Unwin.
Ugalde Valdez, F. (1997) Autonomía L Legitimidad: Los empresarios, la política y el estado en México, México
D.F.: Siglo Ventiuno.
Ugalde Valdez. F. (1996) “The Private Sector and Political Regime Change in Mexico”, Otero G. (der.), Neolibe-
ralism Revisited: Economic Restructuring and Mexico’s Political Future içinde, Oxford: Westview.
Willis, E. vd. (1999) “The Politics of Decentralization in Latin America”, Latin American Research Review, 34
(1): 7-56.
World Bank (2000) Reforming Public Institutions and Strengthening Governance: A World Bank Strategy, Was-
hington, D.C.: The International Bank for Reconstruction.
World Bank. (1997) World Development Report 1997: The State in a Changing World, Washington, D.C.:
World Bank.
World Bank. (1994a) “The World Bank Policy on Disclose of Information Policy”, Washington, D.C.: World
Bank.
World Bank. (1994b) Making Development Sustainable: The World Bank Group and the Environment, Fiscal
1994: Washington, D.C.: World Bank.
World Bank. (1994c) Governance: The World Bank’s Experience, Washington, D.C.: World Bank.
Wright, E. O. (1978) Class, Crisis and the State, London: NLB.