4. Globalleşme günümüzde en çok konuşulan
ve üstünde durulan bir konudur.1980’li
yıllarla birlikte globalleşme daha çok
gündeme gelir olmuştur.
21.yüzyıla yaklaşılırken, dünya siyasal,
kültürel, ekonomik değişiklikler yaşamakta
ve bu değişiklikler beraberinde enformasyon
çağı, bilgi toplumu, globalleşme gibi yeni
kavramlar ortaya çıkarmaktadır.
5. Globalleşme, ülkeler arasındaki ekonomik,
politik, sosyal ilişkilerin yaygınlaşması ve
gelişmesi, ideolojik ayrımlara dayalı
kutuplaşmalarının çözülmesi, farklı
toplumsal kültürlerin inanç ve
beklentilerinin daha iyi tanınması, ülkeler
arası ilişkilerin yoğunlaşması gibi olguları
içeren bir kavramdır. En kısa anlamıyla
globalleşme «ulusal boyutta yapılanların
bütün dünya küresine taşınabilmesidir.
6. İşletmeler öncelikle uluslararası çevreyi çok iyi
analiz etmeli ve globalleşme için adımlarını
sağlam atmalıdırlar. Temelinde sağlam olmayan
bir dışa açılma ve globalleşme çabası
işletmelere faydadan çok zarar getirebilir.
7. ABD liderliğinde BM sistemi kurulmuş, IMF
(Uluslararası Para Fonu), Dünya Bankası ve
GATT, Dünya ekonomisinde piyasa kurallarının
işlemesini sağlayacak amaç ve hedeflerle
donatılmışlardır. Bu uluslararası ekonomik
kuruluşlar ile bunların faaliyetleri
çerçevesinde dünyada hem bir globalleşme
hem de dayanışma ortamı sağlanmak
istenmiştir.
8.
9. B)BÖLGESELLEŞME
Dünyada oluşan ve uluslararası işbirlikleri ve
entegrasyonlarca desteklenen diğer bir eğilim
bölgeselleşmedir.
Dünya ekonomisinde 1970’li yılların başından
itibaren istikrarlı büyüme sürecinden uzaklaşılması,
düşük büyüme hızı, işsizlik, istikrarsız fiyatlar,
koruma politikalarına olan rağbetin yeniden
artmasına sebep olmuştur. Bunun sonucunda bazı
alanlarda globalleşme devam ederken bazı alanlarda
da yeni bir akım olan «Bölgeselleşme» hız
kazanmaya başlamıştır.
10. Tüm bu oluşumlar; 1980’li yıllarla birlikte uluslararası ticarette
«bölgeselleşme» olarak adlandırılan ve birbirine yakın coğrafyayı
paylaşan ülkelerin bir araya gelip serbest ticaret anlaşmalarıyla
aralarındaki ticareti serbestleştirici girişimde bulunmaları olarak
tanımlanmakta.
11. Prensipte ekonomik bölgeselleşme, komşular
arasındaki mal ve pazar entegrasyonunda tüm
ekonomik birleşmeleri kapsamaktadır.
Günümüzde bölgeselleşme, globalleşmenin önüne
geçmektedir. ABD ve AB dünya ekonomisinde
bölgesel ekonomik bütünleşmelere giderek kendi
pazarlarını rakiplerine daha az açıp, buna karşılık
dünya pazarlarına daha çok girme kavgası
içindedirler. Bölgeselleşme bir anlamda
globalleşmenin karşıtı gibi gözükse de ekonomik
ilişkiler artıkça, globalleşme için doğal bir ortam
yaratılmış olacaktır.
12. Bölgeselleşme, globalleşmeye bir alternatif değildir.
Tam tersine bir diğerini tamamlayan iki temel olgu
olarak değerlendirilmelidir. Bölgesel oluşumlara
olanak tanıyan WTO, bu sayede amaçlanan
hedeflerine daha kısa bir sürede ulaşmayı
planlamaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta;
bölgeselleşmeni WTO hükümlerine uygu biçimde
gerçekleştirilmesinin sağlanmasıdır. Aynı zamanda
bölgeselleşme anlaşmaları işletmelerle birbirleriyle
ilgili sorunlarını çözümlemiş olmalıdırlar.
13. C) ENTEGRASYON VE İŞBİRLİĞİ
Entegrasyon (birleşme), ticareti engelleyen
unsurların ortadan kalkması (ticaret entegrasyonu),
ülkeler arasındaki üretim faktörleri hareketlerine
serbestlik tanınması (faktör entegrasyonu), ulusal
ekonomik politiklerin uluslararası ilişkiler arasına
uyumlaştırılması (politik entegrasyonu) ve son
olarak hepsinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan tam
entegrasyon olarak üçe ayrılabilir.
14. Bu tam entegrasyonun tek sahada
gerçekleşmesi mümkün değildir. Yukarıda
sayılan entegrasyonlarla ilgili olarak herhangi
bir safhada meydana gelen bir başarısızlık,
diğer safhaları da engelleyecektir.
15.
16. Ekonomik Entegrasyon Ve İşbirliği
Arasındaki Farklar
Entegrasyon süreci genellikle bir bölgenin
oluşmasına yol açmaktadır. Burada coğrafi
bütünlüğü olan ülkeler arasında iç bağımlılık
vardır. Oysa ekonomik işbirliğinde coğrafi bir
bölgeye dayanma zorunluluğu yoktur.
17. Entegrasyon ülkelerin ekonomik yapılarında
önemli değişikliklere neden olur ve yeni
ekonomik yapıların oluşturulmasını amaçlar.
Kaldı ki, işbirliklerinin böyle oluşması
zorunlu değildir.
Entegrasyon üye ülkeler arasındaki
farklılaşmayı toptan kaldırma, işbirliği ise
azaltmaktadır.
18. Entegrasyon, sosyal ve ekonomik alt yapıları
birbirine yakın olan ülkeler arasında
oluşturulabilirken, işbirliğinde böyle bir
zorunluluk ve kısıtlama yoktur.
Entegrasyonda «uluslar üstü» bir otorite ülkeler
adına karar almak durumunda iken ve bunu
toplumsal faydayı maksimize etmek ve ekonomik
kaynakları karşılıklı harekete geçirmek amacıyla
yaparken, ekonomik işbirliğinde ulusal hakimiyet
korunarak sınırlı ekonomik ilişkiler kurulmaktadır.
Bu karşılaştırma sonucunda her entegrasyonun
temelinde bir işbirliği yatmaktadır.