SlideShare a Scribd company logo
1 of 118
Gramer Turkce
Granit Ajdini
isim + DAn isim + (y)A kadar
• Tiyatro akşam ondan on bir buçuğa kadar
sürecek.
• Ocaktan şubata kadar okul tatil.
• Bugün sabahtan akşama kadar okuldayım.
• Saat 12.30’dan 15.30’a kadar toplantı var.
İsim + DAn sonra
önce
• Biz yemekten önce ellerimizi yıkıyoruz.
• İşten sonra İngilizce kursuna gidiyorum.
• Okuldan sonra sinemaya gidiyor muyuz?
• Toplantıya gelmeden önce hazırlık yapıyorum.
• Akşam biraz televizyon izledikten sonra uyudum.
isim + ̇ -Dir
-DAn beri
• Üç senedir Türkiye’de yaşıyorum.
• Ekim’den beri bu ofiste çalışıyoruz.
• Sen ne zamandır seyahat etmiyorsun?
2000’den beri evliyim.
• Türkiye’nin başkenti Ankara’dır.
• Odanın rengi mavi.
• Ali’nin arabasına biniyorum.
• Sınıfın kapısı kapalı.
• Televizyonun kumandası bozuk.
• Seda’nın annesinin adı Leyla. Benim odam
Hakan Bey’in odasının yanında
•Yeni bir güneş gözlüğü almak istiyorum.
• Ben İstanbul Üniversitesinde okuyorum.
• Selim’in kol saati çok pahalı.
• Haftaya yeni bir çamaşır makinesi
alıyoruz.
•Çalışma masasının üstünde kitabım var.
•O sınıfta bilgisayar kursunun öğrencileri
var
A2
fiil + (y)Ip
• Bu gün okula gidip sınav sonuçlarını
öğrenelim.
• Çarşıya çıkıp alıveriş yapmayacak mıydık?
• Ayşelerle pikniğe gidip bu güzel günün tadını
çıkaralım
Fiil + mAdAn
• Yemek yemeden evden çıktı .
• Kantinde bir şeyler yemeden sınıfa gelmez.
• Annemden izin almadan bir yere gidemem.
fiil + (y)ArAk
• Annesinin yanına koşarak gitti.
• Her sabah okula yürüyerek gidiyorum.
• Müzik dinleyerek ders çalışıyorum.
• Türkçeyi, Türk filmlerini seyrederek öğrendim.
• Benimle konuşmayarak kalbimi kırıyorsun.
fiil + (y)A fiil + (y)A
• Bilgisayarın karşısında çalışa çalışa gözlerim
ağrıdı.
• Konuşa konuşa Türkçemi ilerlettim.
• Birbirimizi görmeye görmeye unuttuk.
• Piknikte güle oynaya eğlendik.
fiil + zaman eki + (y)ken
isim + DA + (y)ken
sıfat + (y)ken
• Yemek yaparken telefon çaldı.
• Otobüse yetişmek için koşarken ayak bileğimi burktum.
• Hazır elin değmişken benim tabağımı da götürür müsün?
• Tam evden çıkacakken yağmur başladı.
• Babam çocukken çok yaramazmış.
• Düşecekken ablam kolumdan tuttu.
• Tam evden çıkacakken karşı komşum misafirliğe geldi.
• Tatlı tatlı sohbet ediyorken birdenbire tartışmaya başladılar.
• Hastayken bana en çok Bahar yardım etti.
• İstanbul’dayken her hafta balık tutmak için Galata Köprüsü’ne
gidiyorduk.
fiil+ mAk fiil+ mA
• Tatil yapmak insanı dinlendirir.
• Evime yeni bir çalışma masası aldım .
• Sigara içmek sağlığa zararlıdır.
• Onu görmek beni çok mutlu etti.
• Müzik dinlemekten çok hoşlanırım .
• Biz her gün spor yapmaya başladık .
• Sen çamaşır makinesini kullanmayı biliyor
musun?
• Hava bulutlu görünüyor. Pikniğe gitmemekte
fayda var.
fiil + mA + iyelik eki
• Doğum günüme onun gelmesini istemiyorum.
• Komşular yüksek sesle müzik dinlememizden
rahatsız oluyor.
• Senin evi temizlememene çok kızıyorum.
• Derslere düzenli gelmeniz sizin için çok yararlı.
Sizin işten ayrılmanız bizi çok üzdü.
fiil + (y)lş + (iyelik eki)
• Onun bakışlarından hiç hoşlanmıyorum.
• Yeni programdaki değişiklikler için herkesin
görüşünü almak lazım.
• Ankara'ya bir gidiş dönüş bileti lütfen!
• Annem gençliğinde dikiş nakış kursuna gitmiş.
fiil + mA + iyelik eki + belirtme eki
• Annem bana "Odanı topla." dedi. Annem bana
odamı toplamamı söyledi.
• Öğretmen öğrencilere "Derse erken gelin." dedi.
Öğretmen öğrencilere derse erken gelmelerini
söyledi .
• Garson müşterilere "İçeride sigara içmeyin ."
dedi. Garson müşterilerden içeride sigara
içmemelerini rica etti.
• Patron sekreterine "Ahmet Bey odama gelsin."
dedi. Patron sekreterinden Ahmet Beyin odasına
gelmesini istedi.
fiil + mAk gerek/ lazım / gerekfiil + mA +
(iyelik) gerek/ lazım/ gerek+ zaman eki
• Doktor Hanım, hemen aşağıya gelmeniz gerek;
acil bir hasta var.
• Bu raporları cuma günkü toplantıya
yetiştirmemiz gerekiyor.
• Ne yapıp edip saat beşten önce okuldan
çıkmaları lazım.
fiil +mAk zorunda / mecburiyetinde ol-
/ kalfiil +mAyA mecbur ol- / kal
• Tüm öğrenciler okuma, dinleme, yazma,
konuşma sınavlarına girmek zorunda.
• Ödevi salı günü öğleden sonraya kadar
bitirmek mecburiyetindeyiz.
• Bu haberleri ona anlatmaya mecburum. Bir
çalışan istifa etti, onun Işlerini de biz yapmak
zorunda kaldık .
fiil + mAk için fiil + mA + iyelik eki için
• Kadıköy'den Taksim'e gitmek için önce vapura
sonra da fünikülere binmeniz lazım.
• Yurt dışında sorun yaşamamanız için listedeki
belgeleri hazırlamamız lazım.
• Öğretmen konuyu iyi anlamamız için her gün
ödevler veriyor. Sana yardım etmek için ne
yapabilirim?
fiil + mAk üzere
• Mutlu olmak için emek vermeliyiz.
• Doktoraya başvurmak üzere üniversiteye
gitmiş.
• İşe gitmek üzere evden çıktı.
• Çabuk ol, vapur kalkmak üzere!
• Kahvem bitmek üzere. Birazdan gidebiliriz.
Fiil + mAktAnsA
• Vapur iskelesine tramvayla gitmektense
yürüyelim, mesafe kısa .
• E-posta göndermektense bizzat gidip
konuşacağız.
• Böylesi çok daha iyi. Kilo vermek için hiçbir
şey yememektense spor yaparım.
• Onunla çalışmaktansa ölürüm daha iyi.
fiil + mA + (iyelik)+ (y)A rağmen
• Kötü hava şartlarına rağmen gezimiz iptal
olmadı.
• Spor yapmamasına rağmen oldukça sağlık ı
görünüyor.
• Kadir çok çalışmasina ragmen. sınav ı
geçemedi
fiil + sA + (kişi eki) bile / dA
• Sen gelmesen bile biz gideceğiz.
• Siz kabul etmeseniz de bu ayran bozuk.
• Hemen hazırlanıp çıksak bi le filme
yetişemeyiz.
• Artık istesem de geri dönemem.
isim + (y)A rağmen
• Fırtınaya rağmen gemi yola çıktı.
• Bütün hatalarına rağmen onu affedeceğim.
• Güneşli havaya rağmen piknik planlarımızı
iptal ettik.
• Kalabalığına rağmen İstanbul'u seviyorum.
•Keşke şimdi evde yatıp dinlensem.
• Yarın hava güzel olsa da pikniğe
gitsek.
•Kendimi çok halsiz hissediyorum.
Yarın işe gitmesem mi?
fiil + (mA) + zaman eki + (y)sA + kişi eki
ad / sıfat + sA + kişi eki ad / sıfat + değil + se +
kişi eki
• Eğer işimiz erken biterse sinemaya gideriz.
• Biliyorsun Adem'le aram iyi değil. Eğer onunla
buluşacaksan, ben gelmeyeyim.
• Yemek pişirmediysen, bu akşam dışarıda
yiyelim.
• İşinde mutsuzsan, neden oradan ayrılmıyo
sun?
• Dışarıda yağmur yağıyorsa, şemsiyeni almayı
unutma.
fiil + (l)ş + zaman eki + kişi eki isim +
IAş + zaman eki + kişi eki
• Mehmet Bey ile Yusuf Bey selamlaştılar.
• Ömer arkadaşıyla vedalaştı.
• İki eski arkadaş kucaklaştı .
• Yıllarca mektuplaştılar.
• Çocuklar bahçede koşuşuyordu .
• Kuşlar uçuşuyor.
• Yolcular durakta bekleşiyorlar.
• Yağmurda herkes bir tarafa kaçıştı.
fiil+ DlkçA fiil + DlğlndA
• Arkadaşım telefon ettiğinde ben ev
telefonuyla konuşuyordum.
• Sokağa çıktığımda yağmur yağıyordu.
• Dün hava oldukça soğuktu.
• Türk arkadaşlarımla konuştukça Türkçem
ilerliyor.
fiil + -Dlğl sürece
• İl açlarını içmediğin sürece iy il eşemezsin .
• Böyle çalıştığın sürece fakülteyi 7 yı da
bitiremezsin.
• İkinci bir dil öğrenmediğin sürece kolay kolay
iş bulamazsın .
• Çalışmad ğın sürece
fiil + DlğlndAn beri
fiil + (y)All
fiil + Dl fiil + (y)All
• Okul başladığından beri Arzu'yu görmedim.
• Aslı geldi geleli sınıftaki bütün kızlar ona
düşman oldu .
• İstanbul'a geleli başımı işten kaldırmadım.
B2
fiil + (I)n / (I)l
• Sevgi, iş görüşmesi için kendini hazırlıyor.
Sevgi, iş görüşmesi için hazırlanıyor.
• Serhat, okuldan başarıyla mezun olunca
kendini övdü. Serhat, okuldan başarıyla mezun
olunca övündü.
• Bir ay sonra kendilerini yeni evlerine
taşıyacaklar. Bir ay sonra yeni evlerine
taşınacaklar.
fiil + DIkçA fiil + -DIğI sürece
• Türkiye’de yaşadıkça Türkleri daha iyi anlıyorum.
• Dün hava oldukça soğuktu.
• Türk arkadaşlarımla konuştukça Türkçem ilerliyor.
• İnsanlar yaşlandıkça olgunlaşıyor.
• İlaçlarını içmediğin sürece iyileşemezsin.
• Böyle devam ettiğin sürece üniversiteden mezun
olamazsın.
• İkinci bir dil öğrenmediğin sürece kolay kolay iş
bulamazsın
fiil + (y)AnA kadar / dek / değin
fiil + (y)IncAyA kadar / dek / değin
• Türkçe öğrenene kadar kursa devam edeceğim.
• Hırsızlık olaylarında, polis gelene kadar hiçbir şeye dokunmamak
lazım.
• Uçağa binmekten çok korkuyor, bu yüzden ilaç aldı ve Ankara’ya
varana dek uyudu.
• Ödevlerini bitirene kadar dışarı çıkmak yok!
• Sabah olana değin çalıştım ve nihayet bütün işlerimi bitirdim.
• Eşim, çocuklarımız okullarını bitirinceye değin emekli olmayı
düşünmüyor.
• Doktorlar, “Eğer kilo vermek istiyorsanız doyuncaya kadar yemeyin,
masadan biraz aç kalkın.” diyorlar
• Ona e-mail yazana kadar telefon etseydin.
• Okul çok yakın. Otobüse binene kadar okula yürü
fiil + (I) l / (I) n
• Öğretmen ders anlattı. (etken) Ders anlatıldı.
(edilgen)
• Öğrenci kapıyı açtı. (etken) Kapı açıldı.
(edilgen)
• Annem çiçekleri sulamamış. (etken) Çiçekler
sulanmamış. (edilgen)
• Babam evin duvarlarını boyuyor mu? (etken)
Evin duvarları boyanıyor mu? (edilgen)
Tarafından (By)
• Teknoloji dersi projeleri öğretmen tarafından
incelendi.
• Onun yemekleri her zaman başkaları
tarafından beğenilir.
• Bu sene fırıncılar tarafından ekmeğe zam
yapılmadı.
• Hırsız hakim tarafından suçlu bulunmuş mu?
• Bu araba eşiniz tarafından hiç kullanılmamış
mı?
-CA
• Türkçenin güzel ve doğru kullanılması gerektiği
Türk Dil Kurumunca belirtildi.
• Temizlik görevlilerince okul binası temizlendi.
• Daha önce Dil Merkezi Başkanlığınca Bursa’ya
gezi düzenlendi.
• Tiyatro oyunu izleyicilerce beğenildi mi?
• Okul Müdürlüğünce öğrencilere kitap hediye
edilmedi mi?
fiil + (mA) DIK + iyelik eki zaman / (n)
dA
• Derse girdiğim zaman / girdiğimde saat 10.00’du.
• Tatile çıktığım zaman / çıktığımda bol bol kitap
okuyacağım.
• Akşamları erken uyumadığım zaman / uyumadığımda
ertesi gün kendimi çok yorgun hissediyorum.
• Yağmur yağdığı zaman / yağdığında (yağınca)
hüzünlenirim.
• Yaz geldiği zaman / geldiğinde (gelince) ailemle yazlığa
gider, denize gireriz.
• Ailemi ziyaret etmediğim zaman / etmediğimde
(etmeyince) kendimi iyi hissetmem.
fiil + DIK + iyelik eki sırada
• Alışverişe çıktığı sırada yağmur yağmaya
başlamış.
• Dün akşam yatağıma yattığım sırada deprem
oldu.
• Öğrenci tahtaya kalktığı sırada ders bitti.
• Arkadaşını aradığı sırada telefonunun pili bitti.
fiil + (mA) (y) AcAk + iyelik eki zaman
• Eve geç gideceğim zaman aileme önceden
haber veririm.
• Okula gitmeyeceğin zaman öğretmenine haber
vermelisin.
• Sınava gireceğim zaman önceki akşam erken
yatarım.
• Aileni ziyaret edeceğin zaman onları arar
mısın, sürpriz mi yaparsın?
fiil + (y) AcAk + iyelik eki sırada
• Evden çıkacağım sırada telefonum çaldı.
• Taksiye bineceğim sırada cüzdanımı evde
unuttuğumu fark ettim.
• Tam seni arayacağım sırada misafir geldi,
arayamadım.
• Doğum günümde şarkı söyleyeceğim sırada
mikrofon bozuldu.
• İşten çıkacağım sırada patronum mesaiye
kalmamı istedi.
Fiil + DIr
• Kuaföre saçlarımı kestirdim.
• Müdür sekretere rapor yazdırdı.
• Arkadaşım babasına kendisini affettirdi.
• Öğretmen öğrencilere kompozisyon yazdırdı.
• Annem temizlikçiye pencereleri sildirdi.
Fiil + t
• Köpek, çocuğu korkuttu.
• Yeni evimi boyatmadım.
• Bebeği uyuttun mu?
• Banyodan sonra saçlarımı kuruturum.
• Akşam yemeği için lokantada yer ayırttım.
• Kılık kıyafetini düzeltmelisin.
fiil + DIK + iyelik eki için (n)dAn (n)dAn
dolayı
• Doğum günümde beni aramadığı için onunla
konuşmayacağım.
• Doğum günümde beni aramadığından onunla
konuşmayacağım.
• Doğum günümde beni aramadığından dolayı
onunla konuşmayacağım
Sanki - Artik
• Biri kapıyı çalıyor sanki. (zannetmek)
• Sanki bütün kabahat benim. (inanmama)
• Sanki ben gerçekleri bilmiyorum. (uyarı)
• Sanki bu gömlek daha mı güzel! (sanmak)
• Artık derslerime çok çalışacağım.
• Artık size güvenmiyorum.
• Artık seni görmek istemiyorum
fiil + (y)An
• Şurada oturan kadın, benim annem.
• Çok konuşan insanlar sevilmez.
• Sokakta koşan çocuk ayağı takılarak yere
düştü.
• Başbakan olimpiyatlarda madalya kazananları
tebrik etti.
fiil + DIK + iyelik eki
fiil + AcAk + (iyelik eki)
• Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.
• Yarın akşam düğünde giyeceğin elbiseyi
şimdiden ütülemelisin.
• Senin en çok dinlediğin şarkıcı kim?
• Gideceğimiz yeri hiç kimseye söyleme.
fiil + (I/A)r / mAz / AsI / mIş
• Akşam yatmadan önce çalar saati kurmayı
unutma.
• Bu ayakkabılar, su geçirmez kumaştan
yapılmış.
• Babaannem eli öpülesi bir kadın.
• Gökçe Hanım bu ülkede çok tanınmış bir
yazar.
fiil+ (y)AcAk + iyelik eki + belirtme durum
eki fiil + DIK+ iyelik eki + durum eki
• Seda, bana “Geçen yıl Pamukkale’ye gittim.” dedi. Seda, bana
geçen yıl Pamukkale’ye gittiğini söyledi.
• Ali, arkadaşına “Dersten sonra genellikle kantine giderim.”
demiş. Ali, arkadaşına dersten sonra genellikle kantine gittiğini
söylemiş.
• Doktor, hastaya “Yanlış ilaç içmişsiniz.” dedi. Doktor, hastaya
yanlış ilaç içtiğini söyledi.
• Ayşe, Fatma’ya “Çok tatlı yiyorsun.” dedi. Ayşe, Fatma’ya onun
çok tatlı yediğini söyledi.
• Öğretmen, öğrenciye “Dün derse neden gelmedin?” diye sordu.
Öğretmen, öğrenciye önceki gün derse neden gelmediğini sordu.
• Arkadaşım, bana “Okullar ne zaman kapanacak?” diye sordu.
Arkadaşım, bana okulların ne zaman kapanacağını sordu.
fiil + (y)Ip fiil + mA + DIk + iyelik eki +
belirtme durum eki
• Annem, bana “Okula gittin mi?” diye sordu.
Annem, bana okula gidip gitmediğimi sordu.
• Polis, şoföre “Alkol içtiniz mi?” diye sordu. Polis,
şoföre alkol içip içmediğini sordu.
• Eda, Seda’ya “Benimle alışveriş yapmaya gelir
misin?” diye sordu. Eda, Seda’ya onunla alışveriş
yapmaya gidip gitmeyeceğini sordu.
• Hakan, Ali’ye “Endonezya’da deprem olmuş mu?”
diye sordu. Hakan, Ali’ye Endonezya’da deprem
olup olmadığını sordu.
isim + ol + DIk + iyelik eki + belirtme
durum eki
• Annem, bana “Evde misafirler var.” dedi. Annem,
bana evde misafirlerin olduğunu söyledi.
• Cem, Hakan’a “Bende para yok, sende var mı?”
diye sordu. Cem, Hakan’a kendisinde para
olmadığını söyledi ve Hakan’da para olup
olmadığını sordu.
• Müşteri, garsona “Kahvem çok soğuk.” dedi.
Müşteri, garsona kahvesinin çok soğuk olduğunu
söyledi.
Oysaki / Hâlbuki Cümleler arasında karşıtlık, aykırılık
ilişkisi kurar. İki cümleyi “tersine, -dığı hâlde”
anlamlarında bağlar.
• Üniversite sınavında başarılı olamadım; oysaki
ne çok çalışıyordum.
• Dışarıda yağmur yağmaya başladı; oysaki hava
sabahleyin ne kadar güzeldi.
• Zeynep, çok güzel resim yapıyor; oysaki daha
beş yaşında.
Meğerse Bu bağlaç, cümleler arasında karşıtlık anlamı
kurar. Böylece düşünülmeyen, bilinmeyen, farkında
olunmayan durumları anlatmak için kullanılır.
• Onu kötü bir insan olarak tanıyordum;
meğerse çok iyi biriymiş.
• Bana bekâr olduğunu söylüyordu; meğerse
evliymiş.
• Arkadaşım, “Bu akşam evde olacağım.” dedi;
meğerse sinemaya gitmiş.
Mademki Bu bağlaç sebep ve karşıtlık göstermek için
kullanılır. “-dIğI için, -dIğInA göre” anlamları ile başına
getirildiği cümleyi sonraki cümleye bağlar.
• Mademki gecikecektin; ikide buluşalım
demeseydin.
• Mademki gelmeyeceksin; neden haber
vermiyorsun?
• Mademki söylemek istediğin bir şey var; niçin
susuyorsun?
Ne var ki Bu bağlaç, aralarında karşıtlık bulunan
cümleleri “ancak”, “ama”, “fakat” gibi anlamlar
ile birbirine bağlar.
• Elbisenin rengi çok güzel; ne var ki biraz eski
gibi görünüyor.
• Ali usta, bozuk çamaşır makinesini en iyi
şekilde tamir eder; ne var ki çok para ister.
• Ödevlerine yardım ederim; ne var ki önce
benim sözümü dinleyeceksin.
Ne yazık ki Bu bağlaç karşıt anlamlı cümleleri,
beklenmeyen acı ve kötü bir durumu anlatmak
için birbirine bağlar
• Canım tatlı yemek istiyor; ne yazık ki evde hiç
tatlı kalmamış.
• Bayramda onlarca trafik kazası olmuş; ne yazık
ki yüzlerce insan ölmüş.
• Doktordan geliyorum; ne yazık ki midemi ciddi
bir biçimde üşütmüşüm.
Neyse ki Bu bağlaç; kötü olarak düşünülen, beklenilen, tahmin
edilen bir olayın öyle olmadığını, iyi bir şekilde sonuçlandığını
belirten cümleleri birbirine bağlamak için kullanılır.
• Bu sabah, saatim çalmamış; neyse ki okula geç
kalmadım.
• Onu bulamayınca çok telaşlandım; neyse ki
önemli bir şey yokmuş.
• İstanbul trafiğinde Avrupa’dan Anadolu
yakasına geçmek çok zor; neyse ki vapur var.
• Üzgün olduğumda onların yanına gidiyorum;
neyse ki çok sevdiğim bir ailem var
Bağlaçlar “dA”
• Nikâha Ahmet de geldi.
• O, makyaj yapsa da yapmasa da güzel.
• Çocukların üçü de bahçeye çıkmış.
• Öğretmenimi seviyorum, sayıyorum da.
• Büyümüş de küçülmüş.
• Söylediklerine gel de inanma!
• Bu yanlışlıkları gör de utanma.
• Oğlunun yaptıklarını duy da şaşırma.
• Matematiği sevmesen de çalışmalısın.
• Sana çok kızmış. Çağırsan da gelmez; gelse de oturmaz
Üstelik / Hatta / Ayrıca / Bununla Birlikte
(Moreover, Even, further, besides)
• Dün işe geç kaldım; üstelik müdürden de azar
işittim.
• Bebek sabaha kadar uyumuyor; üstelik annesini
de uyutmuyor.
• Kardeşimin odası çok düzensiz; üstelik çok da
kirli.
• Öğretmen dün seni sormuş; hatta seni görmek
istemiş.
• Misafirlerini yedirdi, içirdi; hatta bir güzel
gezdirdi.
Üstelik / Hatta / Ayrıca / Bununla Birlikte
(Moreover, Even, further, besides)
• Tatilde İzmir’e ve Antalya’ya gittim; ayrıca eski bir
arkadaşımı da ziyaret ettim.
• Bu yazarın bütün kitaplarını okuyorsun; ayrıca
imza günlerine de gidiyor musun?
• Zayıflamak istiyorsan spor yapmalısın; bununla
birlikte az yemelisin.
• Ben o filmi izledim; bununla birlikte tekrar
izlemek isterim.
• Kitap okumayı çok severim; bununla beraber şiir
yazmayı da severim.
C1
•Çocukken bütün gün sokakta oynuyorduk.
•Siz otobüsün saatini bilmiyor muydunuz? Neden
geç kaldınız?
•Öğretmen geldiğinde öğrenciler kendi aralarında
tartışıyorlardı.
• Dikkat et! Neredeyse düşüyordun.
•Selim gençliğinde pop müzik dinlerdi.
•Çocukken erken yatmak istemezdik.
• Sen buralara gelir miydin?
• Çok param olsa, kendime güzel bir ev
alırdım.
•Dün alışverişe çıkacaktım ama vakit bulup
çıkamadım.
• Bu kadar çok yemeyecektin, bak şimdi miden
bulanıyor.
• Siz toplantıda konuşma yapmayacak mıydınız?
• Niçin gelmediniz?
•Amerika’ya gitmeden önce İngilizce
öğrenmiştim.
•Bence onun ne demek istediğini
anlamamıştı.
• Siz Ömer’le daha önce tanışmamış
mıydınız?
•Anne, kardeşim eve geliyormuş, ‘‘Bir isteğimiz var mı?’’ diye soruyor?
• Üniversiteyi kazanmak için gece geç saatlere kadar çalışıyormuş.
• Bizi misafir olarak hiç beklemiyormuş, bizi görünce çok şaşırdı.
• O yemek yapmaktan anlıyor muymuş? Bunu hiç bilmiyordum.
•Bu akşam sinemaya gelmiyorlar mıymış?
•Ama onlar için de bilet almıştık.
• Eskiden beri, kedileri değil ama köpekleri çok severmiş.
• Çocukluğundan beri her gece uyumadan önce yarım saat
kitap okurmuş.
• İki iki daha her zaman dört etmezmiş.
• Sen küçükken çok yaramazlık yapar mıymışsın?
• Ben bu sınavı hiçbir zaman kazanamaz mıymışım?
•Anneciğim, okuldakiler hep beraber Çanakkale gezisine
gideceklermiş, ben de gidebilir miyim?
•Dilek ile Bülent Eylül’de evleneceklermiş, biz de davetliymişiz.
• Kardeşim aradı bu akşam yemeğe gelmeyecekmiş
•. Hava durumunu dinledin mi? Yarın kar yağacak mıymış?
• Ölen kedisinin yerine, hiçbir zaman yeni bir kedi almayacak
mıymış?
fiil + mIşmIş
• Duydun mu bizim okula gitmediğimiz gün
öğretmen çok fazla ödev vermişmiş.
• Beni çok üzdü; ama sözde tüm bunları
istemeyerek yapmışmış.
• Herkesle kavga etmiş; ancak böyle olsun hiç
istememişmiş.
• O Türkçe kursuna daha önce gelmiş miymiş?
• Bir şey öğrenebildin mi? Raporu, müdürün
istediği gibi hazırlamamış mıymışım?
fiil + mAlIymIş
• Bugüne kadar sağlığıma daha çok dikkat
etmeliymişim, büyüdükçe anlıyorum.
• Yarın mutlaka derse gelmeliymişsin. Öğretmen
öyle söyledi.
• Yaptıklarından hiç pişman görünmüyordu, onu hiç
aramamalıymışım.
• Bir bilgin var mı? Bu bölümü de imzalamalı
mıymışım?
• Ameliyat olmamam için yağlı yiyecekler yememeli
miymişim?
fiil + sAymIş
• İlaçlarını kullanmaya devam etseymiş, daha
çabuk iyileşecekmiş.
• Yorgun olmasaymış, bu akşam bize yemeğe
gelecekmiş ancak yorgunmuş.
• Emniyet kemerim takılı olmasaymış, kim bilir
başıma neler gelecekmiş.
• Aylin, çok fazla beklememek için mülakata
daha geç gelse miymiş?
fiil+ IyorsA + kişi eki
• Eğer tatile çıkıyorsan dikkatli ol.
• Almanca biliyorsan Almanya’da işin hazır.
• Aradığınız dosyaları bulamıyorsanız diğer
dolaba bakın.
• Dikiş dikmeyi biliyorsan bu düğmeyi diker
misin?
fiil+ (I/A)rsA + kişi eki
• Teklif getirirsen üzerinde görüşebiliriz.
• Bu düşünceden vazgeçmezsen zararlı çıkarsın.
• Bana kalırsa bu yemeği biraz daha
pişirmelisin.
• Telefonun sesini duyamazsam kapıyı çalarsınız
fiil+ ma + iyelik eki + şartıyla /
koşuluyla
• Bu projeyi bana da danışmanız koşuluyla
yapabilirsiniz.
• İki saat sonra geri getirmek şartıyla arabamı
alabilirsin.
• Erken gelmen koşuluyla sinemaya gitmene
izin veririm.
fiil+ mIşsA+ kişi eki
• Teminatı yatırmışsanız ihaleye girersiniz.
• İstanbul’a gelmişse beni mutlaka arar.
• Tatile gitmişse onu evde bulamayız.
• Haberi duymuşsa gelir
fiil+DIysA+ kişi eki
• Eğer kalacak yer bulamadıysanız niye bizi
aramadınız?
• Bu antika vazoyu kim kırdıysa çabuk söylesin.
• Doymadıysan biraz daha makarna alabilirsin.
• Bu konuyu anlamadıysanız tekrar sorabilirsiniz.
• Yarın bu saatlerde memleketimde ailemle
konuşuyor olacağım.
• Ne zaman seninle buluşacak olsak mutlaka bir işin
çıkıyor. Sıkıldım artık.
• 4 yıl önce üniversite sınavını kazansaydım geçen
yıl mezun olmuş olacaktım.
• Bu çocuk artık bizi dinlemez oldu.
-DIk/-(y)EcEk + iyelik eki kadar
-Dik/-(y)EcEk + iyelik gibi
• Yolculuğumuz tahmin ettiğimiz kadar uzun
sürmedi.
• Bu sizin anlayabileceğiniz kadar kolay bir soru
değil.
• Her şeyi tam senin istediğin gibi planladım.
• Bana yardım etmediğin gibi sorularıma da
cevap vermedin.
• Dün çok yorgundum. Yatağa yattığım gibi
uyudum.
BAĞLAÇ OLAN “Kİ”
• Oyun o kadar güzeldi ki herkes ayakta alkışladı.
Ne var ki herkes ona inanıyordu.
• Atatürk diyor ki: ...
• Ben ki hep sizin için çalıştım.
• Bu sınavı kazanabilir miyim ki..
• Acaba ceza verirler mi ki?
• Adam belâ ki ne belâ...
• Bugün öyle yorgunum ki...
• Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki,
sanki, illaki
“Ki” İle Birleşmiş Bağlaçlar
(Conjunctions adjoined)
• Nasıl ki emeklemeden yürüyemiyorsak ehliyet almadan da
araba kullanmamalıyız.
• Davranışları hiç de hoş değildi nitekim annesi de bundan
hoşlanmadı.
• Demek ki yarın gelecekmiş.
• Ben bunu duymamıştım demek ki öyle olmuş.
• Telefona cevap vermiyor. Demek ki hala bana çok kızgın.
• Bütün engelleri aşarım yeter ki sen yanımda ol.
• İstediğin ücreti vereceğim yeter ki bizimle çalış.
• Az veya çok kazanmak önemli değil yeter ki sevebileceğim
bir iş olsu
Tut ki (As if)̇ Kaldı ki (Moreover, besides)
Öyle ki (in fact, such ..that) Şöyle ki (That is to say) İllaki (In any
case)̇ Nedir k̇ i̇
• Diyelim ki cüzdanını çaldırdın. Farz edelim ki okulu bıraktın, ne yapacaksın?
Diyelim ki bu konuyu anlamamışsın. Üç yüz kilometrelik yolu iki saatte
aldığını düşünelim.
• Hava çok soğuk, kaldı ki hastayım, onun için sana gelemem. Kaldı ki bu iş
için ben sana söz vermedim.
• Seni seviyorum; öyle ki senin için canımı veririm. Çok sıkıldı, öyle ki
ağzından bir tek söz çıkmadı. Bembeyaz oldu öyle ki bayılacak sandım.
• İllaki sana bu konuyu öğreteceğim diye tutturdu.
• Onun Amerika’ya gitmesi nedir ki herkes gider. Üniversiteyi bitirmek nedir
ki bakalım iyi bir iş bulabilecek mi?
fiil + (y)Iver
• Mutfağa gitmişken bana bir çay getiriver.
• Adam televizyonun karşısında uyuyuverdi
• . Bu dosyayı benim yerime götürüversen ne
olur
• ? Bugün de işe gidiverme.
fiil + (y)Akal/dur/gel
• Uzun zamandır görmediğim arkadaşıma
rastlayınca donakaldım.
• Sen bu işleri yapadur.
• Ben birazdan geleceğim.
• Türklerde bayramlaşma geleneği yıllardan beri
süregelir.
fiil + (y)Ayaz
• Ayağım kaydı. Düşeyazdım.
Fiil + -DIğInA / -(y)AcAğInA göre
• Duyduğuma göre sınavdan 100 almışsın.
• Arkadaşımın söylediğine göre İstanbul çok güzel
bir şehirmiş.
• Müdürün söyleyeceklerine göre hareket edeceğiz
• Bu saate kadar gelmediğine göre başına bir şey
gelmiş olmalı.
• Çok işi olduğuna göre tatile çıkmayacak.
• Sabaha kadar çalışacağına göre çok işi olmalı.
Fiil + -DIğI takdirde
• Derslerine çalışmadığın takdirde sınıfta
kalacaksın.
• Okula telefon ettiğiniz takdirde sınav
sonucunuzu öğrenebilirsiniz.
• Biraz bekleyelim. O gelmediği takdirde biz
yolumuza devam edelim.
Fiil + -mE + iyelik durumunda
• Türkçeyi çok iyi öğrenmeniz durumunda sizi
üniversiteye kabul edebiliriz.
• Kurallara uymamanız durumunda ceza
alabilirsiniz.
• Yeterli imza toplamanız durumunda dilekçeniz
işleme konulacaktır.
Fiil+ -mIş / (y)AcAk / mAktA olan
• Bu kitabı okumuş olan öğrenciler el kaldırsın.
(Kimler okudu?)
• Buraya doğru gelmekte olan adam dil
merkezinin başkanıdır. (Bir adam geliyor, o
adam dil merkezinin başkanıdır.)
• Kadıköy’de açılacak olan şubemizde temel ve
orta düzey sınıfları olacaktır. (Bir şube açılacak,
o şubede temel ve orta düzey sınıfları
olacaktır.)
Fiil+ -mIş / (y)AcAk / mAktA ol + duk +
iyelik eki
• Adlarını okumuş olduğum öğrenciler
diplomalarını teslim alabilirler.
• Dinlemekte olduğunuz şarkı benim kendi
bestem.
• Az sonra izleyecek olduğunuz film, festivalde
ödül aldı.
-DAn dolayı / nedeniyle (Due to /
Owing to)
• Kötü hava koşulları nedeniyle yolculuğumuzu
erteleme kararı aldık.
• Kötü hava koşullarından dolayı tur iptal edildi.
sayesinde / yüzünden (Thanks to / Due
to)
• Ağabeyimin yardımları sayesinde matematik
notum yükseldi.
• İzlediğim korku filmi yüzünden bütün gece
uyuyamadım
diye (so that)
• Kalabalık olacağız diye bir ekmek daha aldım.
(Kalabalık olacağımız için …)
• Kalabalık olacağız diye bir ekmek daha
almıştım. (Kalabalık olacağımızı düşünerek …
Ama olmadık.)
• Annem, siz geleceksiniz diye bütün evi
temizledi. (Geleceğiniz için …)
• Herkes çıktı diye biz de salonu terk ettik.
(Herkes çıktığı için …)
Fiil + -DIr / -( )t / -( )r + -n / In / Il
• Ev tepeden tırnağa temizletildi.
• Bahçedeki çiçekler bahçıvana sulatıldı.
• Öğrencilere bir ayda beş kitap okutuldu.
• İşçiler bütün gece çalıştırıldı.
Fiil + -Iş + tIr + Il İsim + lAş + tIr + Il
• Toplantı sonunda bu konunun tekrar
görüşülmesi kararlaştırıldı.
• Bu sorunu çözmek için iki tarafın
görüştürülmesi gerekiyor.
• Yapılacak işler çalışanlara paylaştırıldı.
Fiil + ()t / Dır / ()r + t / tIr
• Ahmet Bey şoförüne aldığı yeni arabasını
günde iki defa yıkattırıyor.
• Yaşlı kadın kapıdaki kedilere süt içirtti.
• Patron işçileri bütün gün hiç durmadan
çalıştırt
fiil + mA+zaman eki değil+kişi eki
• Borsa daha önce böyle kötü günler görmemiş değil.
(Daha önce de gördü.)
• Cumhurbaşkanı müzakerelere gitmemiş değil.
(Müzakerelere gitti.)
• Seni duymuyor değilim ama çok az şey
anlayabiliyorum.
• Buraya kadar gelmeden önce babanla konuşmamış
değilim; buna rağmen hakkında çok az şey biliyorum.
• Orhan’ı tanımıyor değilim lakin bu şekilde davranacağı
aklımın ucundan geçmezdi.
fiil+mIş gibi
• Fotoğrafçıda herkes gerçekten mutlu olmuş
gibi gülümser.
• Çocuk ilacını içmiş gibi yapıp çöpe attı.
• Metroda annesinin yanında oturan çocuk
elindeki kitabı okumuş gibi bir kenara bıraktı.
fiil+AcAk gibi
• Kazayı görünce gözlerim yuvalarından çıkacak
gibi oldu.
• Eşimi ilk gördüğümde, heyecandan kalbim
duracak gibi geldi bana.
• Kaleci topu tutacak gibi topa uzandı; ama gole
engel olamadı.
fiil+mIşcAsInA
• Sınavı kazandığını duyunca delirmişcesine
bağırıyordu.
• İlk defa karşılaştığı adama, onu önceden
tanımışcasına selam verdi.
• Hayatta hiç yalan söylememişçesine konuşup
duruyordu.
(y)Iş/mA + iyelik eki + DAn
önce/sonra/itibaren
• Derslerin başlamasından itibaren programım
yoğunlaştı.
• Paranın bulunmasından önce insanlar alışveriş
yaparken değiş tokuş yapıyorlardı.
• Her eve internetin girmesinden sonra hayatlar
değişmeye başladı
• . Şiddetli kar yağışından sonra tüm köy yolları
ulaşıma kapandı.
-mIş + lIk + iyelik eki var / yok /olmak
• Üniversitedeyken çok yemek yapmışlığım var, bu
yemeği ben de yapabilirim.
• Kardeşimin son model akıllı cep telefonları
kullanmışlığı henüz yok.
• Belki, istemeden yalan söylemişliğim olmuştur.
• Özür dilerim. Bir gün bile ödevlerimi
yapmamışlığım yok, çalışkan bir öğrenciyimdir.
• Misafirliğe elim boş gitmişliğim olmadı, en
azından bir çiçek alırım.
-DIK + iyelik eki var / yok /olmak
• Kızımın ne kitap okuduğu ne de ders çalıştığı var.
• Bu aralar, canı hiçbir şey yapmak istemiyormuş.
• Ne yazık ki okuldan kimseyi gördüğüm yok, bu
aralar biraz yoğun çalışıyorum.
• Canım sıkıldığında deniz kıyısında yürüyüş
yaptığım olur.
• Çamaşır yıkadığın var mı ki! Elbette giyecek bir
şey bulamazsın.
• Yapılacaklar listesinde unuttuğun var mı? İyice
kontrol et.
-(y) EcEK + iyelik var / yok /olmak
• Cüzdanını mı kaybettin? Demek ki o paranın
senden çıkacağı varmış.
• Senin tiyatroya geleceğin yok. Bize bahane
uyduruyorsun.
• Bu kadar çalıştıktan sonra insanın başka bir şey
yapacağı olur mu hiç!
• Başka bir diyeceğin var mı? Yoksa gidebilirsin.
• Son olarak bir şey söyleyeceğin yok mu?
• Neden kendini savunmuyorsun. Her zaman
yapacakların olmaz mı? Evin işi hiç biter mi!

More Related Content

What's hot

Unit 1 IBI FDK.pptx
Unit 1 IBI FDK.pptxUnit 1 IBI FDK.pptx
Unit 1 IBI FDK.pptxLBB. Mr. Q
 
Travel and holidays vocabulary
Travel and holidays vocabularyTravel and holidays vocabulary
Travel and holidays vocabularyCristina Fuentes
 
Introductions and greetings
Introductions and greetingsIntroductions and greetings
Introductions and greetingsIkhfi Imaniah
 
Եղիշե Չարենց
Եղիշե  ՉարենցԵղիշե  Չարենց
Եղիշե Չարենցganyan
 
Asking and-giving-directions
Asking and-giving-directionsAsking and-giving-directions
Asking and-giving-directionsAlicia Garcia
 
Formal and Informal Greeting Expressions
Formal and Informal Greeting ExpressionsFormal and Informal Greeting Expressions
Formal and Informal Greeting ExpressionsDoc'Langues
 
İNGİLİZCE TANITIM BURSA
İNGİLİZCE TANITIM BURSAİNGİLİZCE TANITIM BURSA
İNGİLİZCE TANITIM BURSASERAP ALMIŞ
 
System of special education in turkey
System of special education in turkeySystem of special education in turkey
System of special education in turkeyözlem yeşiltepe
 
"The fog" by Carl Sandburg
"The fog" by Carl Sandburg"The fog" by Carl Sandburg
"The fog" by Carl SandburgH Delgado
 
Teaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson Plan
Teaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson PlanTeaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson Plan
Teaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson PlanReganMcNeill1
 
The Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 English
The Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 EnglishThe Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 English
The Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 EnglishParveen Kumar Sharma
 

What's hot (16)

Asking and giving direction
Asking and giving directionAsking and giving direction
Asking and giving direction
 
Presentation on prepositions
Presentation on prepositionsPresentation on prepositions
Presentation on prepositions
 
Unit 1 IBI FDK.pptx
Unit 1 IBI FDK.pptxUnit 1 IBI FDK.pptx
Unit 1 IBI FDK.pptx
 
Travel and holidays vocabulary
Travel and holidays vocabularyTravel and holidays vocabulary
Travel and holidays vocabulary
 
Introductions and greetings
Introductions and greetingsIntroductions and greetings
Introductions and greetings
 
7 turklerde sanat.ppt
7 turklerde sanat.ppt7 turklerde sanat.ppt
7 turklerde sanat.ppt
 
4 Turklerde egitim
4 Turklerde egitim4 Turklerde egitim
4 Turklerde egitim
 
Եղիշե Չարենց
Եղիշե  ՉարենցԵղիշե  Չարենց
Եղիշե Չարենց
 
Asking and-giving-directions
Asking and-giving-directionsAsking and-giving-directions
Asking and-giving-directions
 
Formal and Informal Greeting Expressions
Formal and Informal Greeting ExpressionsFormal and Informal Greeting Expressions
Formal and Informal Greeting Expressions
 
İNGİLİZCE TANITIM BURSA
İNGİLİZCE TANITIM BURSAİNGİLİZCE TANITIM BURSA
İNGİLİZCE TANITIM BURSA
 
System of special education in turkey
System of special education in turkeySystem of special education in turkey
System of special education in turkey
 
"The fog" by Carl Sandburg
"The fog" by Carl Sandburg"The fog" by Carl Sandburg
"The fog" by Carl Sandburg
 
Teaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson Plan
Teaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson PlanTeaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson Plan
Teaching Prepositions Of Movement — Free ESL Lesson Plan
 
The Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 English
The Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 EnglishThe Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 English
The Sound of Music Part 1 - Evelyn Glennie - Grade 9 English
 
Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...
Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...
Türk Eğitim Tarihi - Osmanlı Dönemi Eğitimde İlk Yenileşme Hareketleri Dönemi...
 

Turkish grammar (Türkçe dilbilgisi)

  • 2. isim + DAn isim + (y)A kadar • Tiyatro akşam ondan on bir buçuğa kadar sürecek. • Ocaktan şubata kadar okul tatil. • Bugün sabahtan akşama kadar okuldayım. • Saat 12.30’dan 15.30’a kadar toplantı var.
  • 3. İsim + DAn sonra önce • Biz yemekten önce ellerimizi yıkıyoruz. • İşten sonra İngilizce kursuna gidiyorum. • Okuldan sonra sinemaya gidiyor muyuz? • Toplantıya gelmeden önce hazırlık yapıyorum. • Akşam biraz televizyon izledikten sonra uyudum.
  • 4. isim + ̇ -Dir -DAn beri • Üç senedir Türkiye’de yaşıyorum. • Ekim’den beri bu ofiste çalışıyoruz. • Sen ne zamandır seyahat etmiyorsun? 2000’den beri evliyim.
  • 5. • Türkiye’nin başkenti Ankara’dır. • Odanın rengi mavi. • Ali’nin arabasına biniyorum. • Sınıfın kapısı kapalı. • Televizyonun kumandası bozuk. • Seda’nın annesinin adı Leyla. Benim odam Hakan Bey’in odasının yanında
  • 6. •Yeni bir güneş gözlüğü almak istiyorum. • Ben İstanbul Üniversitesinde okuyorum. • Selim’in kol saati çok pahalı. • Haftaya yeni bir çamaşır makinesi alıyoruz. •Çalışma masasının üstünde kitabım var. •O sınıfta bilgisayar kursunun öğrencileri var
  • 7.
  • 8. A2
  • 9.
  • 10.
  • 11.
  • 12.
  • 13.
  • 14.
  • 15.
  • 16.
  • 17.
  • 18. fiil + (y)Ip • Bu gün okula gidip sınav sonuçlarını öğrenelim. • Çarşıya çıkıp alıveriş yapmayacak mıydık? • Ayşelerle pikniğe gidip bu güzel günün tadını çıkaralım
  • 19. Fiil + mAdAn • Yemek yemeden evden çıktı . • Kantinde bir şeyler yemeden sınıfa gelmez. • Annemden izin almadan bir yere gidemem.
  • 20.
  • 21. fiil + (y)ArAk • Annesinin yanına koşarak gitti. • Her sabah okula yürüyerek gidiyorum. • Müzik dinleyerek ders çalışıyorum. • Türkçeyi, Türk filmlerini seyrederek öğrendim. • Benimle konuşmayarak kalbimi kırıyorsun.
  • 22. fiil + (y)A fiil + (y)A • Bilgisayarın karşısında çalışa çalışa gözlerim ağrıdı. • Konuşa konuşa Türkçemi ilerlettim. • Birbirimizi görmeye görmeye unuttuk. • Piknikte güle oynaya eğlendik.
  • 23.
  • 24. fiil + zaman eki + (y)ken isim + DA + (y)ken sıfat + (y)ken • Yemek yaparken telefon çaldı. • Otobüse yetişmek için koşarken ayak bileğimi burktum. • Hazır elin değmişken benim tabağımı da götürür müsün? • Tam evden çıkacakken yağmur başladı. • Babam çocukken çok yaramazmış. • Düşecekken ablam kolumdan tuttu. • Tam evden çıkacakken karşı komşum misafirliğe geldi. • Tatlı tatlı sohbet ediyorken birdenbire tartışmaya başladılar. • Hastayken bana en çok Bahar yardım etti. • İstanbul’dayken her hafta balık tutmak için Galata Köprüsü’ne gidiyorduk.
  • 25. fiil+ mAk fiil+ mA • Tatil yapmak insanı dinlendirir. • Evime yeni bir çalışma masası aldım . • Sigara içmek sağlığa zararlıdır. • Onu görmek beni çok mutlu etti. • Müzik dinlemekten çok hoşlanırım . • Biz her gün spor yapmaya başladık . • Sen çamaşır makinesini kullanmayı biliyor musun? • Hava bulutlu görünüyor. Pikniğe gitmemekte fayda var.
  • 26. fiil + mA + iyelik eki • Doğum günüme onun gelmesini istemiyorum. • Komşular yüksek sesle müzik dinlememizden rahatsız oluyor. • Senin evi temizlememene çok kızıyorum. • Derslere düzenli gelmeniz sizin için çok yararlı. Sizin işten ayrılmanız bizi çok üzdü.
  • 27. fiil + (y)lş + (iyelik eki) • Onun bakışlarından hiç hoşlanmıyorum. • Yeni programdaki değişiklikler için herkesin görüşünü almak lazım. • Ankara'ya bir gidiş dönüş bileti lütfen! • Annem gençliğinde dikiş nakış kursuna gitmiş.
  • 28. fiil + mA + iyelik eki + belirtme eki • Annem bana "Odanı topla." dedi. Annem bana odamı toplamamı söyledi. • Öğretmen öğrencilere "Derse erken gelin." dedi. Öğretmen öğrencilere derse erken gelmelerini söyledi . • Garson müşterilere "İçeride sigara içmeyin ." dedi. Garson müşterilerden içeride sigara içmemelerini rica etti. • Patron sekreterine "Ahmet Bey odama gelsin." dedi. Patron sekreterinden Ahmet Beyin odasına gelmesini istedi.
  • 29.
  • 30. fiil + mAk gerek/ lazım / gerekfiil + mA + (iyelik) gerek/ lazım/ gerek+ zaman eki • Doktor Hanım, hemen aşağıya gelmeniz gerek; acil bir hasta var. • Bu raporları cuma günkü toplantıya yetiştirmemiz gerekiyor. • Ne yapıp edip saat beşten önce okuldan çıkmaları lazım.
  • 31. fiil +mAk zorunda / mecburiyetinde ol- / kalfiil +mAyA mecbur ol- / kal • Tüm öğrenciler okuma, dinleme, yazma, konuşma sınavlarına girmek zorunda. • Ödevi salı günü öğleden sonraya kadar bitirmek mecburiyetindeyiz. • Bu haberleri ona anlatmaya mecburum. Bir çalışan istifa etti, onun Işlerini de biz yapmak zorunda kaldık .
  • 32.
  • 33. fiil + mAk için fiil + mA + iyelik eki için • Kadıköy'den Taksim'e gitmek için önce vapura sonra da fünikülere binmeniz lazım. • Yurt dışında sorun yaşamamanız için listedeki belgeleri hazırlamamız lazım. • Öğretmen konuyu iyi anlamamız için her gün ödevler veriyor. Sana yardım etmek için ne yapabilirim?
  • 34. fiil + mAk üzere • Mutlu olmak için emek vermeliyiz. • Doktoraya başvurmak üzere üniversiteye gitmiş. • İşe gitmek üzere evden çıktı. • Çabuk ol, vapur kalkmak üzere! • Kahvem bitmek üzere. Birazdan gidebiliriz.
  • 35. Fiil + mAktAnsA • Vapur iskelesine tramvayla gitmektense yürüyelim, mesafe kısa . • E-posta göndermektense bizzat gidip konuşacağız. • Böylesi çok daha iyi. Kilo vermek için hiçbir şey yememektense spor yaparım. • Onunla çalışmaktansa ölürüm daha iyi.
  • 36. fiil + mA + (iyelik)+ (y)A rağmen • Kötü hava şartlarına rağmen gezimiz iptal olmadı. • Spor yapmamasına rağmen oldukça sağlık ı görünüyor. • Kadir çok çalışmasina ragmen. sınav ı geçemedi
  • 37. fiil + sA + (kişi eki) bile / dA • Sen gelmesen bile biz gideceğiz. • Siz kabul etmeseniz de bu ayran bozuk. • Hemen hazırlanıp çıksak bi le filme yetişemeyiz. • Artık istesem de geri dönemem.
  • 38. isim + (y)A rağmen • Fırtınaya rağmen gemi yola çıktı. • Bütün hatalarına rağmen onu affedeceğim. • Güneşli havaya rağmen piknik planlarımızı iptal ettik. • Kalabalığına rağmen İstanbul'u seviyorum.
  • 39. •Keşke şimdi evde yatıp dinlensem. • Yarın hava güzel olsa da pikniğe gitsek. •Kendimi çok halsiz hissediyorum. Yarın işe gitmesem mi?
  • 40.
  • 41. fiil + (mA) + zaman eki + (y)sA + kişi eki ad / sıfat + sA + kişi eki ad / sıfat + değil + se + kişi eki • Eğer işimiz erken biterse sinemaya gideriz. • Biliyorsun Adem'le aram iyi değil. Eğer onunla buluşacaksan, ben gelmeyeyim. • Yemek pişirmediysen, bu akşam dışarıda yiyelim. • İşinde mutsuzsan, neden oradan ayrılmıyo sun? • Dışarıda yağmur yağıyorsa, şemsiyeni almayı unutma.
  • 42. fiil + (l)ş + zaman eki + kişi eki isim + IAş + zaman eki + kişi eki • Mehmet Bey ile Yusuf Bey selamlaştılar. • Ömer arkadaşıyla vedalaştı. • İki eski arkadaş kucaklaştı . • Yıllarca mektuplaştılar. • Çocuklar bahçede koşuşuyordu . • Kuşlar uçuşuyor. • Yolcular durakta bekleşiyorlar. • Yağmurda herkes bir tarafa kaçıştı.
  • 43. fiil+ DlkçA fiil + DlğlndA • Arkadaşım telefon ettiğinde ben ev telefonuyla konuşuyordum. • Sokağa çıktığımda yağmur yağıyordu. • Dün hava oldukça soğuktu. • Türk arkadaşlarımla konuştukça Türkçem ilerliyor.
  • 44. fiil + -Dlğl sürece • İl açlarını içmediğin sürece iy il eşemezsin . • Böyle çalıştığın sürece fakülteyi 7 yı da bitiremezsin. • İkinci bir dil öğrenmediğin sürece kolay kolay iş bulamazsın . • Çalışmad ğın sürece
  • 45. fiil + DlğlndAn beri fiil + (y)All fiil + Dl fiil + (y)All • Okul başladığından beri Arzu'yu görmedim. • Aslı geldi geleli sınıftaki bütün kızlar ona düşman oldu . • İstanbul'a geleli başımı işten kaldırmadım.
  • 46. B2
  • 47. fiil + (I)n / (I)l • Sevgi, iş görüşmesi için kendini hazırlıyor. Sevgi, iş görüşmesi için hazırlanıyor. • Serhat, okuldan başarıyla mezun olunca kendini övdü. Serhat, okuldan başarıyla mezun olunca övündü. • Bir ay sonra kendilerini yeni evlerine taşıyacaklar. Bir ay sonra yeni evlerine taşınacaklar.
  • 48. fiil + DIkçA fiil + -DIğI sürece • Türkiye’de yaşadıkça Türkleri daha iyi anlıyorum. • Dün hava oldukça soğuktu. • Türk arkadaşlarımla konuştukça Türkçem ilerliyor. • İnsanlar yaşlandıkça olgunlaşıyor. • İlaçlarını içmediğin sürece iyileşemezsin. • Böyle devam ettiğin sürece üniversiteden mezun olamazsın. • İkinci bir dil öğrenmediğin sürece kolay kolay iş bulamazsın
  • 49. fiil + (y)AnA kadar / dek / değin fiil + (y)IncAyA kadar / dek / değin • Türkçe öğrenene kadar kursa devam edeceğim. • Hırsızlık olaylarında, polis gelene kadar hiçbir şeye dokunmamak lazım. • Uçağa binmekten çok korkuyor, bu yüzden ilaç aldı ve Ankara’ya varana dek uyudu. • Ödevlerini bitirene kadar dışarı çıkmak yok! • Sabah olana değin çalıştım ve nihayet bütün işlerimi bitirdim. • Eşim, çocuklarımız okullarını bitirinceye değin emekli olmayı düşünmüyor. • Doktorlar, “Eğer kilo vermek istiyorsanız doyuncaya kadar yemeyin, masadan biraz aç kalkın.” diyorlar • Ona e-mail yazana kadar telefon etseydin. • Okul çok yakın. Otobüse binene kadar okula yürü
  • 50. fiil + (I) l / (I) n • Öğretmen ders anlattı. (etken) Ders anlatıldı. (edilgen) • Öğrenci kapıyı açtı. (etken) Kapı açıldı. (edilgen) • Annem çiçekleri sulamamış. (etken) Çiçekler sulanmamış. (edilgen) • Babam evin duvarlarını boyuyor mu? (etken) Evin duvarları boyanıyor mu? (edilgen)
  • 51. Tarafından (By) • Teknoloji dersi projeleri öğretmen tarafından incelendi. • Onun yemekleri her zaman başkaları tarafından beğenilir. • Bu sene fırıncılar tarafından ekmeğe zam yapılmadı. • Hırsız hakim tarafından suçlu bulunmuş mu? • Bu araba eşiniz tarafından hiç kullanılmamış mı?
  • 52. -CA • Türkçenin güzel ve doğru kullanılması gerektiği Türk Dil Kurumunca belirtildi. • Temizlik görevlilerince okul binası temizlendi. • Daha önce Dil Merkezi Başkanlığınca Bursa’ya gezi düzenlendi. • Tiyatro oyunu izleyicilerce beğenildi mi? • Okul Müdürlüğünce öğrencilere kitap hediye edilmedi mi?
  • 53. fiil + (mA) DIK + iyelik eki zaman / (n) dA • Derse girdiğim zaman / girdiğimde saat 10.00’du. • Tatile çıktığım zaman / çıktığımda bol bol kitap okuyacağım. • Akşamları erken uyumadığım zaman / uyumadığımda ertesi gün kendimi çok yorgun hissediyorum. • Yağmur yağdığı zaman / yağdığında (yağınca) hüzünlenirim. • Yaz geldiği zaman / geldiğinde (gelince) ailemle yazlığa gider, denize gireriz. • Ailemi ziyaret etmediğim zaman / etmediğimde (etmeyince) kendimi iyi hissetmem.
  • 54. fiil + DIK + iyelik eki sırada • Alışverişe çıktığı sırada yağmur yağmaya başlamış. • Dün akşam yatağıma yattığım sırada deprem oldu. • Öğrenci tahtaya kalktığı sırada ders bitti. • Arkadaşını aradığı sırada telefonunun pili bitti.
  • 55. fiil + (mA) (y) AcAk + iyelik eki zaman • Eve geç gideceğim zaman aileme önceden haber veririm. • Okula gitmeyeceğin zaman öğretmenine haber vermelisin. • Sınava gireceğim zaman önceki akşam erken yatarım. • Aileni ziyaret edeceğin zaman onları arar mısın, sürpriz mi yaparsın?
  • 56. fiil + (y) AcAk + iyelik eki sırada • Evden çıkacağım sırada telefonum çaldı. • Taksiye bineceğim sırada cüzdanımı evde unuttuğumu fark ettim. • Tam seni arayacağım sırada misafir geldi, arayamadım. • Doğum günümde şarkı söyleyeceğim sırada mikrofon bozuldu. • İşten çıkacağım sırada patronum mesaiye kalmamı istedi.
  • 57. Fiil + DIr • Kuaföre saçlarımı kestirdim. • Müdür sekretere rapor yazdırdı. • Arkadaşım babasına kendisini affettirdi. • Öğretmen öğrencilere kompozisyon yazdırdı. • Annem temizlikçiye pencereleri sildirdi.
  • 58. Fiil + t • Köpek, çocuğu korkuttu. • Yeni evimi boyatmadım. • Bebeği uyuttun mu? • Banyodan sonra saçlarımı kuruturum. • Akşam yemeği için lokantada yer ayırttım. • Kılık kıyafetini düzeltmelisin.
  • 59. fiil + DIK + iyelik eki için (n)dAn (n)dAn dolayı • Doğum günümde beni aramadığı için onunla konuşmayacağım. • Doğum günümde beni aramadığından onunla konuşmayacağım. • Doğum günümde beni aramadığından dolayı onunla konuşmayacağım
  • 60. Sanki - Artik • Biri kapıyı çalıyor sanki. (zannetmek) • Sanki bütün kabahat benim. (inanmama) • Sanki ben gerçekleri bilmiyorum. (uyarı) • Sanki bu gömlek daha mı güzel! (sanmak) • Artık derslerime çok çalışacağım. • Artık size güvenmiyorum. • Artık seni görmek istemiyorum
  • 61. fiil + (y)An • Şurada oturan kadın, benim annem. • Çok konuşan insanlar sevilmez. • Sokakta koşan çocuk ayağı takılarak yere düştü. • Başbakan olimpiyatlarda madalya kazananları tebrik etti.
  • 62. fiil + DIK + iyelik eki fiil + AcAk + (iyelik eki) • Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. • Yarın akşam düğünde giyeceğin elbiseyi şimdiden ütülemelisin. • Senin en çok dinlediğin şarkıcı kim? • Gideceğimiz yeri hiç kimseye söyleme.
  • 63. fiil + (I/A)r / mAz / AsI / mIş • Akşam yatmadan önce çalar saati kurmayı unutma. • Bu ayakkabılar, su geçirmez kumaştan yapılmış. • Babaannem eli öpülesi bir kadın. • Gökçe Hanım bu ülkede çok tanınmış bir yazar.
  • 64. fiil+ (y)AcAk + iyelik eki + belirtme durum eki fiil + DIK+ iyelik eki + durum eki • Seda, bana “Geçen yıl Pamukkale’ye gittim.” dedi. Seda, bana geçen yıl Pamukkale’ye gittiğini söyledi. • Ali, arkadaşına “Dersten sonra genellikle kantine giderim.” demiş. Ali, arkadaşına dersten sonra genellikle kantine gittiğini söylemiş. • Doktor, hastaya “Yanlış ilaç içmişsiniz.” dedi. Doktor, hastaya yanlış ilaç içtiğini söyledi. • Ayşe, Fatma’ya “Çok tatlı yiyorsun.” dedi. Ayşe, Fatma’ya onun çok tatlı yediğini söyledi. • Öğretmen, öğrenciye “Dün derse neden gelmedin?” diye sordu. Öğretmen, öğrenciye önceki gün derse neden gelmediğini sordu. • Arkadaşım, bana “Okullar ne zaman kapanacak?” diye sordu. Arkadaşım, bana okulların ne zaman kapanacağını sordu.
  • 65. fiil + (y)Ip fiil + mA + DIk + iyelik eki + belirtme durum eki • Annem, bana “Okula gittin mi?” diye sordu. Annem, bana okula gidip gitmediğimi sordu. • Polis, şoföre “Alkol içtiniz mi?” diye sordu. Polis, şoföre alkol içip içmediğini sordu. • Eda, Seda’ya “Benimle alışveriş yapmaya gelir misin?” diye sordu. Eda, Seda’ya onunla alışveriş yapmaya gidip gitmeyeceğini sordu. • Hakan, Ali’ye “Endonezya’da deprem olmuş mu?” diye sordu. Hakan, Ali’ye Endonezya’da deprem olup olmadığını sordu.
  • 66. isim + ol + DIk + iyelik eki + belirtme durum eki • Annem, bana “Evde misafirler var.” dedi. Annem, bana evde misafirlerin olduğunu söyledi. • Cem, Hakan’a “Bende para yok, sende var mı?” diye sordu. Cem, Hakan’a kendisinde para olmadığını söyledi ve Hakan’da para olup olmadığını sordu. • Müşteri, garsona “Kahvem çok soğuk.” dedi. Müşteri, garsona kahvesinin çok soğuk olduğunu söyledi.
  • 67. Oysaki / Hâlbuki Cümleler arasında karşıtlık, aykırılık ilişkisi kurar. İki cümleyi “tersine, -dığı hâlde” anlamlarında bağlar. • Üniversite sınavında başarılı olamadım; oysaki ne çok çalışıyordum. • Dışarıda yağmur yağmaya başladı; oysaki hava sabahleyin ne kadar güzeldi. • Zeynep, çok güzel resim yapıyor; oysaki daha beş yaşında.
  • 68. Meğerse Bu bağlaç, cümleler arasında karşıtlık anlamı kurar. Böylece düşünülmeyen, bilinmeyen, farkında olunmayan durumları anlatmak için kullanılır. • Onu kötü bir insan olarak tanıyordum; meğerse çok iyi biriymiş. • Bana bekâr olduğunu söylüyordu; meğerse evliymiş. • Arkadaşım, “Bu akşam evde olacağım.” dedi; meğerse sinemaya gitmiş.
  • 69. Mademki Bu bağlaç sebep ve karşıtlık göstermek için kullanılır. “-dIğI için, -dIğInA göre” anlamları ile başına getirildiği cümleyi sonraki cümleye bağlar. • Mademki gecikecektin; ikide buluşalım demeseydin. • Mademki gelmeyeceksin; neden haber vermiyorsun? • Mademki söylemek istediğin bir şey var; niçin susuyorsun?
  • 70. Ne var ki Bu bağlaç, aralarında karşıtlık bulunan cümleleri “ancak”, “ama”, “fakat” gibi anlamlar ile birbirine bağlar. • Elbisenin rengi çok güzel; ne var ki biraz eski gibi görünüyor. • Ali usta, bozuk çamaşır makinesini en iyi şekilde tamir eder; ne var ki çok para ister. • Ödevlerine yardım ederim; ne var ki önce benim sözümü dinleyeceksin.
  • 71. Ne yazık ki Bu bağlaç karşıt anlamlı cümleleri, beklenmeyen acı ve kötü bir durumu anlatmak için birbirine bağlar • Canım tatlı yemek istiyor; ne yazık ki evde hiç tatlı kalmamış. • Bayramda onlarca trafik kazası olmuş; ne yazık ki yüzlerce insan ölmüş. • Doktordan geliyorum; ne yazık ki midemi ciddi bir biçimde üşütmüşüm.
  • 72. Neyse ki Bu bağlaç; kötü olarak düşünülen, beklenilen, tahmin edilen bir olayın öyle olmadığını, iyi bir şekilde sonuçlandığını belirten cümleleri birbirine bağlamak için kullanılır. • Bu sabah, saatim çalmamış; neyse ki okula geç kalmadım. • Onu bulamayınca çok telaşlandım; neyse ki önemli bir şey yokmuş. • İstanbul trafiğinde Avrupa’dan Anadolu yakasına geçmek çok zor; neyse ki vapur var. • Üzgün olduğumda onların yanına gidiyorum; neyse ki çok sevdiğim bir ailem var
  • 73. Bağlaçlar “dA” • Nikâha Ahmet de geldi. • O, makyaj yapsa da yapmasa da güzel. • Çocukların üçü de bahçeye çıkmış. • Öğretmenimi seviyorum, sayıyorum da. • Büyümüş de küçülmüş. • Söylediklerine gel de inanma! • Bu yanlışlıkları gör de utanma. • Oğlunun yaptıklarını duy da şaşırma. • Matematiği sevmesen de çalışmalısın. • Sana çok kızmış. Çağırsan da gelmez; gelse de oturmaz
  • 74. Üstelik / Hatta / Ayrıca / Bununla Birlikte (Moreover, Even, further, besides) • Dün işe geç kaldım; üstelik müdürden de azar işittim. • Bebek sabaha kadar uyumuyor; üstelik annesini de uyutmuyor. • Kardeşimin odası çok düzensiz; üstelik çok da kirli. • Öğretmen dün seni sormuş; hatta seni görmek istemiş. • Misafirlerini yedirdi, içirdi; hatta bir güzel gezdirdi.
  • 75. Üstelik / Hatta / Ayrıca / Bununla Birlikte (Moreover, Even, further, besides) • Tatilde İzmir’e ve Antalya’ya gittim; ayrıca eski bir arkadaşımı da ziyaret ettim. • Bu yazarın bütün kitaplarını okuyorsun; ayrıca imza günlerine de gidiyor musun? • Zayıflamak istiyorsan spor yapmalısın; bununla birlikte az yemelisin. • Ben o filmi izledim; bununla birlikte tekrar izlemek isterim. • Kitap okumayı çok severim; bununla beraber şiir yazmayı da severim.
  • 76. C1
  • 77. •Çocukken bütün gün sokakta oynuyorduk. •Siz otobüsün saatini bilmiyor muydunuz? Neden geç kaldınız? •Öğretmen geldiğinde öğrenciler kendi aralarında tartışıyorlardı. • Dikkat et! Neredeyse düşüyordun.
  • 78. •Selim gençliğinde pop müzik dinlerdi. •Çocukken erken yatmak istemezdik. • Sen buralara gelir miydin? • Çok param olsa, kendime güzel bir ev alırdım.
  • 79. •Dün alışverişe çıkacaktım ama vakit bulup çıkamadım. • Bu kadar çok yemeyecektin, bak şimdi miden bulanıyor. • Siz toplantıda konuşma yapmayacak mıydınız? • Niçin gelmediniz?
  • 80. •Amerika’ya gitmeden önce İngilizce öğrenmiştim. •Bence onun ne demek istediğini anlamamıştı. • Siz Ömer’le daha önce tanışmamış mıydınız?
  • 81. •Anne, kardeşim eve geliyormuş, ‘‘Bir isteğimiz var mı?’’ diye soruyor? • Üniversiteyi kazanmak için gece geç saatlere kadar çalışıyormuş. • Bizi misafir olarak hiç beklemiyormuş, bizi görünce çok şaşırdı. • O yemek yapmaktan anlıyor muymuş? Bunu hiç bilmiyordum. •Bu akşam sinemaya gelmiyorlar mıymış? •Ama onlar için de bilet almıştık.
  • 82. • Eskiden beri, kedileri değil ama köpekleri çok severmiş. • Çocukluğundan beri her gece uyumadan önce yarım saat kitap okurmuş. • İki iki daha her zaman dört etmezmiş. • Sen küçükken çok yaramazlık yapar mıymışsın? • Ben bu sınavı hiçbir zaman kazanamaz mıymışım?
  • 83. •Anneciğim, okuldakiler hep beraber Çanakkale gezisine gideceklermiş, ben de gidebilir miyim? •Dilek ile Bülent Eylül’de evleneceklermiş, biz de davetliymişiz. • Kardeşim aradı bu akşam yemeğe gelmeyecekmiş •. Hava durumunu dinledin mi? Yarın kar yağacak mıymış? • Ölen kedisinin yerine, hiçbir zaman yeni bir kedi almayacak mıymış?
  • 84. fiil + mIşmIş • Duydun mu bizim okula gitmediğimiz gün öğretmen çok fazla ödev vermişmiş. • Beni çok üzdü; ama sözde tüm bunları istemeyerek yapmışmış. • Herkesle kavga etmiş; ancak böyle olsun hiç istememişmiş. • O Türkçe kursuna daha önce gelmiş miymiş? • Bir şey öğrenebildin mi? Raporu, müdürün istediği gibi hazırlamamış mıymışım?
  • 85. fiil + mAlIymIş • Bugüne kadar sağlığıma daha çok dikkat etmeliymişim, büyüdükçe anlıyorum. • Yarın mutlaka derse gelmeliymişsin. Öğretmen öyle söyledi. • Yaptıklarından hiç pişman görünmüyordu, onu hiç aramamalıymışım. • Bir bilgin var mı? Bu bölümü de imzalamalı mıymışım? • Ameliyat olmamam için yağlı yiyecekler yememeli miymişim?
  • 86. fiil + sAymIş • İlaçlarını kullanmaya devam etseymiş, daha çabuk iyileşecekmiş. • Yorgun olmasaymış, bu akşam bize yemeğe gelecekmiş ancak yorgunmuş. • Emniyet kemerim takılı olmasaymış, kim bilir başıma neler gelecekmiş. • Aylin, çok fazla beklememek için mülakata daha geç gelse miymiş?
  • 87. fiil+ IyorsA + kişi eki • Eğer tatile çıkıyorsan dikkatli ol. • Almanca biliyorsan Almanya’da işin hazır. • Aradığınız dosyaları bulamıyorsanız diğer dolaba bakın. • Dikiş dikmeyi biliyorsan bu düğmeyi diker misin?
  • 88. fiil+ (I/A)rsA + kişi eki • Teklif getirirsen üzerinde görüşebiliriz. • Bu düşünceden vazgeçmezsen zararlı çıkarsın. • Bana kalırsa bu yemeği biraz daha pişirmelisin. • Telefonun sesini duyamazsam kapıyı çalarsınız
  • 89. fiil+ ma + iyelik eki + şartıyla / koşuluyla • Bu projeyi bana da danışmanız koşuluyla yapabilirsiniz. • İki saat sonra geri getirmek şartıyla arabamı alabilirsin. • Erken gelmen koşuluyla sinemaya gitmene izin veririm.
  • 90. fiil+ mIşsA+ kişi eki • Teminatı yatırmışsanız ihaleye girersiniz. • İstanbul’a gelmişse beni mutlaka arar. • Tatile gitmişse onu evde bulamayız. • Haberi duymuşsa gelir
  • 91. fiil+DIysA+ kişi eki • Eğer kalacak yer bulamadıysanız niye bizi aramadınız? • Bu antika vazoyu kim kırdıysa çabuk söylesin. • Doymadıysan biraz daha makarna alabilirsin. • Bu konuyu anlamadıysanız tekrar sorabilirsiniz.
  • 92. • Yarın bu saatlerde memleketimde ailemle konuşuyor olacağım. • Ne zaman seninle buluşacak olsak mutlaka bir işin çıkıyor. Sıkıldım artık. • 4 yıl önce üniversite sınavını kazansaydım geçen yıl mezun olmuş olacaktım. • Bu çocuk artık bizi dinlemez oldu.
  • 93. -DIk/-(y)EcEk + iyelik eki kadar -Dik/-(y)EcEk + iyelik gibi • Yolculuğumuz tahmin ettiğimiz kadar uzun sürmedi. • Bu sizin anlayabileceğiniz kadar kolay bir soru değil. • Her şeyi tam senin istediğin gibi planladım. • Bana yardım etmediğin gibi sorularıma da cevap vermedin. • Dün çok yorgundum. Yatağa yattığım gibi uyudum.
  • 94. BAĞLAÇ OLAN “Kİ” • Oyun o kadar güzeldi ki herkes ayakta alkışladı. Ne var ki herkes ona inanıyordu. • Atatürk diyor ki: ... • Ben ki hep sizin için çalıştım. • Bu sınavı kazanabilir miyim ki.. • Acaba ceza verirler mi ki? • Adam belâ ki ne belâ... • Bugün öyle yorgunum ki... • Belki, çünkü, hâlbuki, mademki, meğerki, oysaki, sanki, illaki
  • 95. “Ki” İle Birleşmiş Bağlaçlar (Conjunctions adjoined) • Nasıl ki emeklemeden yürüyemiyorsak ehliyet almadan da araba kullanmamalıyız. • Davranışları hiç de hoş değildi nitekim annesi de bundan hoşlanmadı. • Demek ki yarın gelecekmiş. • Ben bunu duymamıştım demek ki öyle olmuş. • Telefona cevap vermiyor. Demek ki hala bana çok kızgın. • Bütün engelleri aşarım yeter ki sen yanımda ol. • İstediğin ücreti vereceğim yeter ki bizimle çalış. • Az veya çok kazanmak önemli değil yeter ki sevebileceğim bir iş olsu
  • 96. Tut ki (As if)̇ Kaldı ki (Moreover, besides) Öyle ki (in fact, such ..that) Şöyle ki (That is to say) İllaki (In any case)̇ Nedir k̇ i̇ • Diyelim ki cüzdanını çaldırdın. Farz edelim ki okulu bıraktın, ne yapacaksın? Diyelim ki bu konuyu anlamamışsın. Üç yüz kilometrelik yolu iki saatte aldığını düşünelim. • Hava çok soğuk, kaldı ki hastayım, onun için sana gelemem. Kaldı ki bu iş için ben sana söz vermedim. • Seni seviyorum; öyle ki senin için canımı veririm. Çok sıkıldı, öyle ki ağzından bir tek söz çıkmadı. Bembeyaz oldu öyle ki bayılacak sandım. • İllaki sana bu konuyu öğreteceğim diye tutturdu. • Onun Amerika’ya gitmesi nedir ki herkes gider. Üniversiteyi bitirmek nedir ki bakalım iyi bir iş bulabilecek mi?
  • 97. fiil + (y)Iver • Mutfağa gitmişken bana bir çay getiriver. • Adam televizyonun karşısında uyuyuverdi • . Bu dosyayı benim yerime götürüversen ne olur • ? Bugün de işe gidiverme.
  • 98. fiil + (y)Akal/dur/gel • Uzun zamandır görmediğim arkadaşıma rastlayınca donakaldım. • Sen bu işleri yapadur. • Ben birazdan geleceğim. • Türklerde bayramlaşma geleneği yıllardan beri süregelir.
  • 99. fiil + (y)Ayaz • Ayağım kaydı. Düşeyazdım.
  • 100. Fiil + -DIğInA / -(y)AcAğInA göre • Duyduğuma göre sınavdan 100 almışsın. • Arkadaşımın söylediğine göre İstanbul çok güzel bir şehirmiş. • Müdürün söyleyeceklerine göre hareket edeceğiz • Bu saate kadar gelmediğine göre başına bir şey gelmiş olmalı. • Çok işi olduğuna göre tatile çıkmayacak. • Sabaha kadar çalışacağına göre çok işi olmalı.
  • 101. Fiil + -DIğI takdirde • Derslerine çalışmadığın takdirde sınıfta kalacaksın. • Okula telefon ettiğiniz takdirde sınav sonucunuzu öğrenebilirsiniz. • Biraz bekleyelim. O gelmediği takdirde biz yolumuza devam edelim.
  • 102. Fiil + -mE + iyelik durumunda • Türkçeyi çok iyi öğrenmeniz durumunda sizi üniversiteye kabul edebiliriz. • Kurallara uymamanız durumunda ceza alabilirsiniz. • Yeterli imza toplamanız durumunda dilekçeniz işleme konulacaktır.
  • 103. Fiil+ -mIş / (y)AcAk / mAktA olan • Bu kitabı okumuş olan öğrenciler el kaldırsın. (Kimler okudu?) • Buraya doğru gelmekte olan adam dil merkezinin başkanıdır. (Bir adam geliyor, o adam dil merkezinin başkanıdır.) • Kadıköy’de açılacak olan şubemizde temel ve orta düzey sınıfları olacaktır. (Bir şube açılacak, o şubede temel ve orta düzey sınıfları olacaktır.)
  • 104. Fiil+ -mIş / (y)AcAk / mAktA ol + duk + iyelik eki • Adlarını okumuş olduğum öğrenciler diplomalarını teslim alabilirler. • Dinlemekte olduğunuz şarkı benim kendi bestem. • Az sonra izleyecek olduğunuz film, festivalde ödül aldı.
  • 105. -DAn dolayı / nedeniyle (Due to / Owing to) • Kötü hava koşulları nedeniyle yolculuğumuzu erteleme kararı aldık. • Kötü hava koşullarından dolayı tur iptal edildi.
  • 106. sayesinde / yüzünden (Thanks to / Due to) • Ağabeyimin yardımları sayesinde matematik notum yükseldi. • İzlediğim korku filmi yüzünden bütün gece uyuyamadım
  • 107. diye (so that) • Kalabalık olacağız diye bir ekmek daha aldım. (Kalabalık olacağımız için …) • Kalabalık olacağız diye bir ekmek daha almıştım. (Kalabalık olacağımızı düşünerek … Ama olmadık.) • Annem, siz geleceksiniz diye bütün evi temizledi. (Geleceğiniz için …) • Herkes çıktı diye biz de salonu terk ettik. (Herkes çıktığı için …)
  • 108. Fiil + -DIr / -( )t / -( )r + -n / In / Il • Ev tepeden tırnağa temizletildi. • Bahçedeki çiçekler bahçıvana sulatıldı. • Öğrencilere bir ayda beş kitap okutuldu. • İşçiler bütün gece çalıştırıldı.
  • 109. Fiil + -Iş + tIr + Il İsim + lAş + tIr + Il • Toplantı sonunda bu konunun tekrar görüşülmesi kararlaştırıldı. • Bu sorunu çözmek için iki tarafın görüştürülmesi gerekiyor. • Yapılacak işler çalışanlara paylaştırıldı.
  • 110. Fiil + ()t / Dır / ()r + t / tIr • Ahmet Bey şoförüne aldığı yeni arabasını günde iki defa yıkattırıyor. • Yaşlı kadın kapıdaki kedilere süt içirtti. • Patron işçileri bütün gün hiç durmadan çalıştırt
  • 111. fiil + mA+zaman eki değil+kişi eki • Borsa daha önce böyle kötü günler görmemiş değil. (Daha önce de gördü.) • Cumhurbaşkanı müzakerelere gitmemiş değil. (Müzakerelere gitti.) • Seni duymuyor değilim ama çok az şey anlayabiliyorum. • Buraya kadar gelmeden önce babanla konuşmamış değilim; buna rağmen hakkında çok az şey biliyorum. • Orhan’ı tanımıyor değilim lakin bu şekilde davranacağı aklımın ucundan geçmezdi.
  • 112. fiil+mIş gibi • Fotoğrafçıda herkes gerçekten mutlu olmuş gibi gülümser. • Çocuk ilacını içmiş gibi yapıp çöpe attı. • Metroda annesinin yanında oturan çocuk elindeki kitabı okumuş gibi bir kenara bıraktı.
  • 113. fiil+AcAk gibi • Kazayı görünce gözlerim yuvalarından çıkacak gibi oldu. • Eşimi ilk gördüğümde, heyecandan kalbim duracak gibi geldi bana. • Kaleci topu tutacak gibi topa uzandı; ama gole engel olamadı.
  • 114. fiil+mIşcAsInA • Sınavı kazandığını duyunca delirmişcesine bağırıyordu. • İlk defa karşılaştığı adama, onu önceden tanımışcasına selam verdi. • Hayatta hiç yalan söylememişçesine konuşup duruyordu.
  • 115. (y)Iş/mA + iyelik eki + DAn önce/sonra/itibaren • Derslerin başlamasından itibaren programım yoğunlaştı. • Paranın bulunmasından önce insanlar alışveriş yaparken değiş tokuş yapıyorlardı. • Her eve internetin girmesinden sonra hayatlar değişmeye başladı • . Şiddetli kar yağışından sonra tüm köy yolları ulaşıma kapandı.
  • 116. -mIş + lIk + iyelik eki var / yok /olmak • Üniversitedeyken çok yemek yapmışlığım var, bu yemeği ben de yapabilirim. • Kardeşimin son model akıllı cep telefonları kullanmışlığı henüz yok. • Belki, istemeden yalan söylemişliğim olmuştur. • Özür dilerim. Bir gün bile ödevlerimi yapmamışlığım yok, çalışkan bir öğrenciyimdir. • Misafirliğe elim boş gitmişliğim olmadı, en azından bir çiçek alırım.
  • 117. -DIK + iyelik eki var / yok /olmak • Kızımın ne kitap okuduğu ne de ders çalıştığı var. • Bu aralar, canı hiçbir şey yapmak istemiyormuş. • Ne yazık ki okuldan kimseyi gördüğüm yok, bu aralar biraz yoğun çalışıyorum. • Canım sıkıldığında deniz kıyısında yürüyüş yaptığım olur. • Çamaşır yıkadığın var mı ki! Elbette giyecek bir şey bulamazsın. • Yapılacaklar listesinde unuttuğun var mı? İyice kontrol et.
  • 118. -(y) EcEK + iyelik var / yok /olmak • Cüzdanını mı kaybettin? Demek ki o paranın senden çıkacağı varmış. • Senin tiyatroya geleceğin yok. Bize bahane uyduruyorsun. • Bu kadar çalıştıktan sonra insanın başka bir şey yapacağı olur mu hiç! • Başka bir diyeceğin var mı? Yoksa gidebilirsin. • Son olarak bir şey söyleyeceğin yok mu? • Neden kendini savunmuyorsun. Her zaman yapacakların olmaz mı? Evin işi hiç biter mi!