2. SAYISAL UÇURUM
“Sayısal Uçurum” yaygın kullanımları da dahil olmak
üzere karmaşa içeren bir kavramdır.
Rice (2002): Cinsiyet, gelir, ırk ya da coğrafi
konum faktörleri bazında, internete erişim ve internet
kullanımındaki farklılıklar.
Sayısal Uçurum farklı sosyo-ekonomik düzeylere
sahip bireyler, haneler, iş çevreleri, ülkeler ve
coğrafi alanların internet başta olmak üzere yeni
iletişim teknolojilerine erişimleri arasındaki farka,
uçuruma dikkat çeken bir kavramdır.
3. SAYISAL UÇURUM
Kavram Birleşmiş Milletler kalkınma
raporlarında da sıklıkla
kullanılmaktadır.
Kofi Annan (2001) da kalkınma,
yoksulluğun ve eşitsizliğin azalması
bağlamında sayısal uçurumu yeni
yüzyılın en acil çözülmesi gereken
sorunlarından biri olarak
tanımlamıştır. Yeni teknolojilerin tüm
dünyaya yayılmasının ve tüm insanlık
için erişilebilir olmasının gerekliliği
üzerinde durmuştur.
4. SAYISAL UÇURUM
G8 ülkelerinin “Herkes için dijital fırsatlar” raporunda da
konunun önemine değinilerek:
Dijital uçurumun mevcut sosyo-ekonomik eşitsizliklerin bir
yansıması olduğu belirtilmektedir.
Yetersiz altyapı, yüksek erişim maliyetleri, uygunsuz ya da
zayıf politikalar, telekomünikasyon ağları ve hizmetlerinin
sağlanmasındaki eksiklikler, yerel olarak oluşturulan
içeriklerdeki eksiklikler, bilgi-yoğun (information-intensive)
faaliyetlerden ekonomik ve toplumsal yarar sağlama
yeteneğindeki dengesizlikler sayısal uçurumun göstergeleri
olarak karşımıza çıkmaktadır.
5. eEurope 2002 Eylem Planı
Avrupa ölçeğindeki az sayıda belgede açıkça sayısal
uçurum kavramından söz edilmiştir.
eEurope 2002 Eylem Planı: “Gerçekten kapsayıcı bir
enformasyon toplumu yaratmak için dijital teknolojilerin
ortaya çıkardığı olanaklara yurttaşların dikkatini çekmek”
gerektiği belirtilmekte.
“Dijital okuryazar bir Avrupa yaratmak ve bütün bu sürecin
toplumsal olarak kapsayıcı olmasını sağlamak için
tüketicide güven oluşturur ve Avrupa toplumlarında zengin
ve zengin olmayanlar arasındaki uçurumu azaltmayı
hedefler”
6. eEurope 2002 Eylem Planı
Ayrıca belgede, daha global bir
kavramsallaştırmaya giderek “Gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkeler arasındaki sayısal
uçurumu kapatmak Avrupa Birliği’nin anahtar
hedeflerinden biridir” ifadesi yer almakta.
Enformasyon toplumu için müttefik oluşturacak
projelerle: “enformasyon toplumunun yararlarını
Latin Amerika’daki tüm yurttaşlar için genişletmek,
yeni enformasyon teknolojilerine erişenler ve
erişemeyenler arasındaki uçurumu yok etmek” gibi
ifadelere yer verilmekte.
7. SAYISAL UÇURUM SÖYLEMİ
Avrupa ve Amerika kokenli metinlerde sayısal uçurum
hakkındaki söylemin temelde üç öğrenin artikülasyonuna
(eklemlenmesine) dayandığı gözlenmektedir:
Çevrimiçi bilgisayarlara erişimin önemi
İletişim, enformasyon ve bilginin kullanımının
yaygınlaşmasıyla görülen toplumsal faydalar
Erişim olmamasının bilgisayar cehaleti ya da digibetism’e
neden olduğu ve nihayetinde kaçınılmaz olarak teknolojiye
sahip olan ve olmayan toplumlar arasındaki dikotomiyi
oluşturduğu ya da sürmesine neden olduğu savı.
9. Genişleyen Erişim Söylemi
İnternet erişiminin çok boyutlu
karakteri söylemde dışlanan
boyutlardan biri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Vurgulanan temel
boyut yalnızca fiziksel erişim
olmaktadır. İnternet erişiminin
etkileşimliliği (interaktivite) de
kapsayacak şekilde tamamlanması
gerekmektedir. Kullanıcı pratikleri
göz ardı edilmemelidir.
10. Genişleyen Erişim Söylemi
Sayısal uçuruma dair kurucu politik
metinlerdeki söylem pratikleri
incelendiğinde, sorunlu alanlar şöyle
sıralanabilir:
• Yalnızca ekipmana değil, o araçları
kullanacak becerilere de sahip olmak
gereklidir
• Kullanıcı pratikleri yok sayılmaktadır
• Geri besleme (feedback) öğesinden
söz edilmemektedir.
11. Genişleyen Erişim Söylemi
Avrupa Birliği Hazırlık Komisyonu (EU
PrepCom) dokümanları incelendiğinde ise
sayısal uçurum söylemini genişletmeye yönelik
bazı denemeler göze çarpmaktadır:
İnsan kapasitesinin geliştirilmesi:
Prepcom1: “insan kaynaklarını enformasyon
toplumunun gerektirdiği şekilde eğitmek”
Prepcom2: “e-Learning: “Bilgiye ulaşmak için
yeteneklerin geliştirilmesi”
12. Genişleyen Erişim Söylemi
Kültürel çeşitlilik ve kimlik
“ICT ve medya bir bütün olarak, yerel içerik
değiş tokuşunu kolaylaştırarak dilsel ve kültürel
çeşitliliği teşvik edebilir.”
Yine de belgelerde nadiren kullanıcıların
talepleri ve katılımı dikkate alınmaktadır.
Potansiyel dezavantajlar, görmezden
gelinmektedir: “Enformasyon toplumunun
yurttaşlar ve şirketler için şüphesiz potansiyel
faydaları vardır.”
13. Gerçek İddiası İle Mücadele
“Uçurum” ifadesi farklılığın statik bir karakteri olduğunu
vurgulamaktadır: Bir tarafta yeniliğin öncüleri ve ilk
kullananları olan enformasyon elitleri ve bu yenilikten
mahrum kalan diğerleri… Kadınlar, yaşlı insanlar
gibi toplumsal kesimler arasındaki erişim farklarının
üzerinde yeterince durulmuyor. Yine ABD’deki benzer
belgelerde de ırksal ve cinsiyetten kaynaklı erişim
problemleri üzerinde hiç durulmuyor.
14. Gerçek İddiası İle Mücadele
Dikotomi şu başlıklara indirgeniyor:
enformasyona sahip olanlar ve
olmayanlar, enformasyon zenginleri
ya da fakirleri, ICT’den yararlananlar
ve yararlanmayanlar.
ICT’ye sahip olma genel olarak yararlı
ve kıskanılacak bir durum olarak
betimlenmekte. Metinlerde teknolojik
iyimserlik hakim.
Bilgi-zengin ve bilgi-fakir arasındaki
genişleyen boşluk olası tehditlere
nadiren değinilmekte.
15. Gerçek İddiası İle Mücadele
Sayısal uçurumun yalnızca mevcut eşitsizlikleri
yansıtıp alevlendireceği belirtilmekte.
Şu an sahip olmayanlar bir geçiş evresinde
olarak tanımlanmakta.
ICT’ye sahip olduklarında bu ülkelerde de
yoksulluk azalacak çünkü ICT zenginliği/refahı
arttırmanın doğal ve kaçınılmaz bir yolu.
Bilgi akışı demokratik bir pratik olarak görülüyor.
Bilgi akışını elinde bulunduranların niyeti
görmezden geliniyor.
16. Uçurumu Merkezsizlestirme
Sayısal uçuruma yönelik merkezsizleştirme
adımlarından ilki uçurumun nedenini
beceriksiz/yetersiz insanlara bağlama eğilimidir.
“Sayısal uçurum sosyo-ekonomik statü, coğrafi
lokasyon, eğitim seviyesi ya da fiziksel, duygusal
ya da bilişsel yönden yetersiz insanların neden
olduğu bir engeldir.”
17. Uçurumu Merkezsizleştirme
De-westernise: Köprü meteforunun çok kullanıldığı
bu argümanda enformasyon otobanının öteki
tarafına, yani gelişmiş ülkelerin olduğu bölüme
geçmek için IMF ve Dünya Bankası gibi Batı orijinli
kuruluşların desteği ile taklit ve transfer
politikalarının yürütülmesi gerektiğinin altı
çizilmektedir. Bu kurumlar hala modernleşme
paradigmasının başat aktörleridir.
18. ERİŞİMİN TAMAMLAYICISI OLARAK
KATILIM
Erişim katılımın önemli koşullarından biri
ancak metinlerde az ve sınırlı bir boyutta
yer alıyor.
Yazar mevcut eğitim pratiklerinden
bahsederek Freire’nin eğitim pedagojisini
(Ezilenlerin Pedagojisi adlı kitap)
açıklamış. Bu metinde yeni medya ve
enoformasyon teknolojilerinden söz
edilmiyor ama katılımcılığa dair önemli
saptamalar mevcut.
19. ERİŞİMİN TAMAMLAYICISI OLARAK
KATILIM
Mevcut eğitim pratiklerinin hazır bilginin hiyerarşik bir
biçimde sunumu olduğuna değinen Freire, bunun
yerine eğitimin söylemsel bir sohbete dönüştürülmesi
gerektiğini söylüyor. Böylece eğitim, eşitsizlikleri
ortadan kaldıran, hiyerarşiden uzak birvicdanileştirme
projesine dönüşecektir. Bankacı eğitim modelinde
öğrenciler üzerine bilgi yatırımı yapılan pasif varlıklar,
boş kaplardır. Bilgi onlara ihsan verir ve aktif bir
araştırma sürecinin ürünü değildir. Diyalog değil, tek
yanlı bir dayatma söz konusu. Özgürleşme ezilenlere
armağan edilecek bir şey değildir; onların özgürleşme
mücadelesine özne olarak katılımlarının ürünüdür.
20. ERİŞİMİN TAMAMLAYICISI OLARAK
KATILIM
UNESCO’nun “Yeni Dünya Enformasyon ve İletişim
Hizmeti” raporunda da erişim meselesine kamuoyunun
feedback’i ve kurumların taleplerini iletmesi gibi öğeler
eklenmiş. Ancak bütüncül ve kağsamlı değil, daha çok
sadece temsil mahiyetinde.
21. KATILIM VE GÜÇ/İKTİDAR
Katılımın bazı biçimleri tamamlanmış, gerçek ve otantik
olarak sunulurken; sistem içindeki bazı katılım biçimleri
ise kısmi, gerçek dışı ve sözde görünümde.
Kısmi katılım: karar verme sürecinde iki ya da daha
fazla partinin birbirini etkilediği ancak nihai kararın tek
partiden çıktığı sistem”.
Tam katılım: Her bir tekil üyenin karar verme sürecinde
eşit gücü olduğu sistem.
Manipulatif ya da Pseudo Sözde Katılım: Katılımın
katılımın olduğu hissini yaratacak şekilde var olduğu
durumlar.
22. KATILIM VE GÜÇ/İKTİDAR
Gerçek katılımın
sağlanmasında iktidar
mekanizması son derece
önemli bir kavram olarak
karşımıza çıkmakta.
23. DÜNYA BİLGİ TOPLUMU ZİRVESİNDE
(WORLD SUMMIT ON THE INFORMATION
SOCIETY) KATILIM
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu hükümet dışı
organizasyonlara, sivil ve özel sektöre katılım için bir
çağrı yapıyor.
Sivil toplum ve vatandaşlara çağrı ise çok az. Güç
dengesizliğinden neredeyse hiç söz edilmiyor.
Kullanıcılar tüketici olarak betimleniyor. Gelişmiş ülkelerin
rekabetçi ve uluslararası ekonomik düzene entegre olması
gereken kimseler olarak sunuluyor.
24. SONUÇ
Metinlerde, sayısal uçuruma
ilişkin söylem pek çok açıdan
problematik. Erişime ilişkin
tek yanlı (fiziksel erişimi
önceleyen) bir vurgu var ve
sadece gönderici
önceleniyor.
Kullanıcının yetenek ve
kullanım pratikleri, feedback
öğesi göz ardı edilmiş
durumda.
25. SONUÇ
Söylemde bazı genişlemeler görülmekte: Yerel ve
çeşitlenmiş içeriğin gerekliliği, kültürel çeşitliliğe
saygı gibi konularda. Ancak kullanıcının
önemsendiği full potansiyelin olmadığını görüyoruz.
Teknolojik iyimserlik, enformasyon fetişi başat
anlatı yapıları olarak kullanılmakta. İktidar ve bilgi
ilişkisi, bilgiyi elinde bulunduranların örtük ya da
açık niyetleri üzerine hiçbir vurgu yok. İçerik üretimi
içeriğin kendinden bağımsız ve doğalmış gibi
görülüyor.
26. SONUÇ
Sivil toplum gibi paydaşların siyasal
süreçte fikirlerini paylaşmaları
gerektiği gibi ifadeler yer alsa da, bu
çabalar Pateman’ın (1972) ifadesiyle
“kısmi bir katılım “ imkanı sağlamakta
ve halen problematik. İletişim bir insan
hakkı olarak görülmüyor. Sivil satılım
fırsatları, geçerli bir siyasi karar verme
aracı olmaktan ziyade; siyasi,
kültürel, ekonomik, toplumsal
mekanizmalardaki güç dengesizlikleri
düşünüldüğünde illüzyon.