SlideShare a Scribd company logo
1 of 47
Download to read offline
1
S a ğ l ı k D e r g i s i
Bil. Uz. Hatice Kutsal
KALBE AÇILAN
KOZMETİK PENCERE
HAMİLELİKTE
ÇATLAMAYIN
MEME KANSERİNDEN
KORUNMAK İÇİN
YAZ İSHALLERİNE
DİKKAT
Sayı :
www.sanko.edu.tr
Bilimde, eğitimde ve
sağlık hizmetinde
fark yaratacağız
Türkiye’nin en büyük özel hastanesinden,
uluslararası başarıları hedeflemiş bir
ekiple, modern dünya standartlarında
eğitim anlayışıyla, hayatımızı güvenle
emanet edeceğimiz sağlık profesyonelleri
yetiştirmek için yola çıktık.
SANKO ÜNİVERSİTESİ
Zirve Üniversitesi’nde ilk ve acil yardım programı açıldı
Klima kullanırken dikkat!
Türkiye’nin acı gerçeği çocuk gelinler
Gözlervücudunuzun aynasıdır
Diyabetik ayak yaralarında yeni tedavi yöntemi
Daha az uyumak mümkün mü?
Uykudan fedakarlık sağlığı bozuyor
“GDO’lu besinler sağlımız için ciddi risk oluşturuyor”
Narkoz Sağlık Dergisi İstanbul’da
Başarılı bir iletişim için…
İkizlere sağlıklı yaşam
HKÜ; İKA destekli proje ile sağlık eğitimi altyapısını geliştirecek
GAÜN Tıp Fakültesi’nin müthiş kadrosu göz kamaştırıyor
Güzelleştiniz!... Peki ya sonrası ?
“Tüp bebek tedavileri doğadaki şansı ikiye katlıyor”
Şeker çocuklar hem diyabetle yaşamayı,
hem de dans etmeyi öğrenecek
GAÜN Tıp Fakültesi Çukurova birincisi
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi organ nakliyle umut oluyor
Ayak sağlığına dikkat edin ağrılardan kurtulun
9
12
15
16
18
22
26
30
31
34
37
38
42
46
48
52
53
56
58
Kalbe Açılan
Kozmetik Pencere
MADDE
BAĞIMLILIĞI
Uyku Apnesi
Ölüme Sebep Olabilir
Bir Damla Su
Servet Sayılacak
41 76 86 20
Alzheimer Riskiniz İçin
Doktora Erken
Gitmeyi “UNUTMAYIN!”
Yaz İshallerine
DİKKAT!
Ağız Kokusu
Evlilikleri
Bile Etkileyebiliyor
50 18 80 44
54
28
Bakan Müezzinoğlu: “Türkiye sadece sağlığı tüketen
değil, sağlıkta yarışan ülke olacak”
GGC’den sağlık protokolü
Çocuğunuz TV İzlerken Dikkat Edin
İktidarsızlık tedavisinde yeni çözüm : EDSWT
Uyku apnesi ölüme sebep olabilir
ISO 9001:2008 belgeli tek devlet okulu
2020 yılında plastik çöp olmayacak
Uzm. Dr. Mahmut Sertpolat Uyarıyor
Astımlı Çocuk Klimadan Uzak Dursun !
Türkiye’de ilk kez sinuview endoscope
tekniği ile sinüzit tedavisi TAMMED’de
Çağa Bilgi ve Değer Katan Nesiller İçin Deva Eğitim Modeli
23 yıl sonra kaybettiği gözü sağlıklı bir görünümüne kavuştu
MB holding’den Aydın’a 34 mw’lik jeotermal enerji santrali yatırımı
Çocuğunuzun dişleri için vicdan azabı çekmeyin! Bu önlemleri alın!
Baba - çocuk ilişkisinin boyutunu cinsiyet belirliyor
“El yıkamak temizlik ve hijyenin olmazsa olmazıdır”
Lösemide hedefe yönelik tedaviler
Meme kanserinden korunmak için kozmetikle seviyeli ilişki
Yılda 342 milyon reçete yazılıyor, kronik hastalıklar artıyor!
İçindekiler INDEX İçindekiler INDEX
59
60
62
63
64
66
68
69
70
71
72
73
74
75
78
82
84
85
NÜFUSUN %63’Ü
DİYABETİN
FARKINDA DEĞİL!
10
33
74
İMTİYAZ SAHİBİ VE SORUMLU
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Mezine SIRAKAYA
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
Pelin KAPLAN
EDİTÖR
Deniz YEMİŞENLİOĞLU
DİZGİ TASARIM
Atakan CEHRİ
HALKLA İLİŞKİLER
Batuhan CEHRİ
HUKUK DANIŞMANI
Av. Yaşar SAĞLAM
Av. M. Yılmaz ÇELİK
Av. M. Buğra AYBERK
YAYIN KURULU
Dr. Cengiz BAYRAM
Opr.Dr. Barış DEMİRİZ
Dr. Ulaş YANIK
Prof.Dr. Hakkı KAZAZ
YÖNETİM YERİ
Narkoz Haber Gazetesi
Balıklı Durağı Karşısı
Balıklı İş Merkezi
Kat: 3 No: 6
BASKI
İncilipınar Mah. 36006 Nolu Cd. No: 21
Ekip İş Merkezi Altı
Şehitkamil / Gaziantep
Telefon: 0 (342) 215 04 00
e-posta: info@ebatofset.com
Dergide yayınlanan tüm reklam tasarım ve
haber metinleri Başak Ajans’a aittir.. İzinsiz
alıntı yapılıp çoğaltılamaz.
Dergide yer alan köşe
yazılarından, köşe yazarları sorumludur.
narkozhaber@hotmail.com
narkozhaber@mynet.com
www.narkozgazetesi.com
Sayı: 5 Yıl: 1
Yerel Süreli Yayın
Narkoz Haber Gazetesi
ücretsiz ekidir.
0 539 247 96 18
0 342 232 42 43
s a ğ l ı k
a j a n s
Türkiye’de uyuşturucu madde kulla-
nımı giderek artarken, yaş sınırının da
giderek düşmesi hepimizi ürkütüyor.
Emniyet ve Jandarma konuyla ilgili
sürekli operasyonlar ve çalışmalar
yapıyor. Peki uyuşturucu maddeyle
mücadele etmek sadece polis ve
jandarmanın görevi mi acaba? Polis
ve Jandarma ile bu işlerin çözüleme-
yeceğini böyle önemli bir sorunun
bilimsel yönden ciddi bir şekilde ele
alınması gerektiğini artık görmemiz
gerekir diye düşünüyorum. Emniyet
Genel Müdürlüğü Türkiye Uyuşturu-
cu ve Uyuşturucu Bağımlılığı Merkezi
tarafından hazırlanan rapor gerçek-
ten ürpertici. Raporda, uyuşturucu
madde kullanımı yaşının 10’a kadar
düştüğü ibaresi insanın kanını don-
duruyor. Türkiye genelinde 83 bin
uyuşturucu olayı yaşandığı, 130 bin
şüphelinin yakalanarak haklarında
idari işlem uygulandığı ancak bir türlü
uyuşturucu ticaretinin önüne geçi-
lemediği vurgusu yapılıyor. Özellikle
uyuşturucu madde almaya yarayan
malzemelerin satışının serbest ol-
ması, gençlerin bu alışkanlığa sürük-
lenmesinde önemli bir etken olduğu
görülüyor. Geçtiğimiz yıl özellikle
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde gün aşırı
kenevir imha operasyonları yapılır-
ken bu yıl operasyonun baş harfini
bile duyamaz olduk. Bahar aylarının
başlamasıyla birlikte Lice’de yaşanan
terör olayları, yol kesmeler, yolların
kazılarak trafiğe kapatılması, askeri
personelin kaçırılması gibi olaylar
sonrasında kenevir imha operas-
yonlarının yapılamaması kafamızda
bazı soru işaretlerinin oluşmasına
neden oluyor! Bu kaos ortamı neden
Lice’de yaratılıyor ve kargaşa ortamı
kimlerin ekmeğine yağ sürüyor?
Uzmanlar uyuşturucu alışkanlığını
arkadaş baskısı, merak ve çaresizlik
olarak nitelendiriyor. Özellikle son
günlerde yaşanan Bonzai vakaları
en sonunda Sağlık Bakanlığını da
harekete geçirdi. Sağlık Bakanlığın-
dan yapılan açıklamada, uyuşturucu
ile mücadelede kurumlar arasındaki
koordinasyonun daha hızlı ve etkin
bir şekilde sağlanması ve bu mü-
cadelede tüm toplum katmanlarına
nüfuz edilerek kısa sürede başarılı
sonuçlar alınabilmesi için yeni bir üst
kurul oluşturulduğu belirtildi. Adalet,
Aile ve Sosyal Politikalar, Gençlik ve
Spor, İçişleri, Milli Eğitim, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik ile Sağlık Ba-
kanlarının yer aldığı Uyuşturucuyla
Mücadele Üst Kurulunun, Türkiye’nin
uyuşturucuyla mücadelesinde yeni
bir sayfa açacağına inanmak istiyo-
rum. Ülkemiz ve gelecek nesillerimiz
adına hayati derecede önemli bir
başlık olan uyuşturucuyla mücadele
konusunda başta anneler ve babalar
olmak üzere toplumun tüm bireyle-
rinin daha duyarlı olması gerektiğini
bir kez daha hatırlatmak istiyorum
herkese sağlıklı, mutlu ve huzurlu
günler diliyorum.
Ülkemiz
ve
Geleceğimizİçin...
Mezine SIRAKAYA
s a ğ l ı k s a ğ l ı k8 9
stanbul’da düzenlenen if-
tar yemeği, Sağlık Bakanı
Mehmet Müezzinoğlu’nu
ve sağlık ve sosyal hizmet
çalışanlarını bir araya ge-
tirdi. Burada sağlık personeline hitap
eden Müezzinoğlu, AK Parti iktidarı
döneminde sağlık alanında yaşanan
değişimlerden bahsetti. Türkiye’de
yaşayan nüfusun yüzde 75’inin en çok
memnun olduğu alanın sağlık alanında
olduğunu söyleyen Müezzinoğlu, sağ-
lık alanın diğer alanlardan daha zor ol-
duğunu da kaydetti. Sağlık sektörün-
de yapılan çalışmalar hakkında bilgiler
de veren Sağlık Bakanı Mehmet Mü-
ezzinoğlu, önümüzdeki 3 yıl içerisinde
40 bin yatak kapasiteli fiziki alanların
vatandaşların hizmetine gireceği-
ni söyledi. Bakan Müezzinoğlu bu yıl
içerisinde çalışmalarına başlanacak
olan 2 önemli proje hakkında açıkla-
ma yaptı. Projeleri, Türkiye’nin sağ-
lıktaki geleceğine yön verecek olan
çalışmalar olarak nitelendiren Müezzi-
noğlu, konuşmasına şöyle devam etti;
“Bu çalışmalardan bir tanesi de sağlık
enstitüleridir. Kanser enstitüsü, Gele-
neksel Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü, Bi-
yoteknoloji Enstitüsü ve Anne Çocuk
Ergen Sağlığı Enstitüsü, Akreditasyon
Enstitüsü, Kronik Hastalıklar Enstitü-
sü ile Türkiye artık sağlığı tüketen de-
ğil, sağlık alanında bilimsel üretimleri
ile hem kendi insanına hizmet edecek
hem de dünya tıp alanındaki yarışta
bende varım diyecek. İlaç sanayisi,
tıbbi teknoloji ve bilimsel Ar-Ge’de
Türkiye önümüzdeki 5 yılda çok daha
farklı bir noktaya gelecek. İkinci adım
ise Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversite-
si’ni Sağlık Bakanlığı olarak bu yıl için-
de inşallah kuracağız.”
“TÜTÜNLE MÜCADELE ETTİĞİMİZ
GİBİ BONZAİ İLE DE
MÜCADELE EDECEĞİZ”
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu,
gençler arasında kullanımı artan ve
ölüme neden olan bonzai adlı uyuştu-
rucu maddeyle mücadele konusunda
yöneltilen soruları da yanıtladı. Ko-
ruyucu ve önleyici tedbirlere ağırlık
vereceklerini açıklayan Müezzinoğlu,
devlet olarak, milletin evlatlarını istis-
mar edenlere teslim etmeyeceklerini
söyledi. Bakan Müezzinoğlu, hafta
başında 6 Bakanın bonzai ile müca-
dele konusunda mini zirve gerçekleş-
tirdiklerini belirterek, “Bütün değer-
lendirmeleri yapacağız ama bundan
sonraki süreçte gerek yasal gerek fiili
uygulama gerekse fiziki mekan çalış-
malarını tamamlayacağız. Öncelikli
çalışmalarımız koruyucu ve önleyici
tedbirleri daha güçlü hale getirmek
olacak. Biz tütün, alkol ve uyuşturucu
ile mücadele ettik. Bu üçü de nesillerin
geleceği açısından önemli. Güçlü mü-
cadeleyi sigarada nasıl başardıysak
diğer konularda da milletçe başarılı
olmalıyız. Bu nedenle milletimizin, an-
nelerin, babaların bu konularda daha
çok duyarlı olması ve bu anlamda da
okuryazarlık ve sağlık bilincini daha iyi
noktaya taşımamız gerekiyor. Toplum
olarak tüm bireyleriyle güçlü iletişim
kurmak ve onları sosyal yaşamda
daha güçlü noktalara taşımalıyız. Hü-
kümet, yerel yönetim ve sivil toplum
örgütleri olarak elbirliği ile tütünle na-
sıl mücadele çıkarttıysak bununla da
çıkartacağız” dedi.
Sağlık-Sen tarafından düzenlenen iftar programına katılan Sağlık
Bakanı Mehmet Müezzinoğlu “Türkiye sadece sağlığı tüketen
değil, sağlıkta yarışan ülke olacak” dedi.
BakanMüezzinoğlu:“Türkiye
SadeceSağlığıTüketenDeğil,
SağlıktaYarışanÜlkeOlacak”
İ Mehmet Müezzinoğlu
Sağlık Bakanı
Tel : 0 342 323 66 66 (Pbx)
Fax : 0 342 323 59 59
AYINTAP OTOMOTİV
Adres: Mücahitler Mah. Gazimuhtarpaşa Bul. 9 Nolu Cad.No:30
Şehitkamil / GAZİANTEP
s a ğ l ı k s a ğ l ı k10 11
safeleri yakalamış bir ülkeyiz. Özellikle
savunma sanayinde yakaladığımız
performansla bizim tıbbi teknolojinin
de birbirine paralel alanları var.
“SAĞLIK ENSTİTÜLERİ
KURUYORUZ”
“Türkiye Sağlık Enstitüleri’ni kuruyo-
ruz. İlk aşamada 6 tane kuruyoruz.
BunlardanbirtanesiKanserEnstitüsü,
bir tanesi Biyoteknoloji Enstitüsü. Biz
tıpteknolojisindedünyanınürettikleri-
ni tüketen değil, dünyanın ürettiklerini
Türkiye’nindeüretebildiğibirülkeolma
iddiasındayız. O nedenle sağlık ensti-
tülerini, bunun dışında Kronik Hasta-
lıklar Enstitüsü’nü, Anne, Yeni Doğan
ve Genç Sağlığı Enstitüsü, Geleneksel
Tıp ve Tamamlayıcı Enstitüsü ve Sağ-
lık Akreditasyon Enstitüsü şeklinde 6
tane sağlık enstitüsünün yasa tasarısı
Genel Kurul’a geldi. Perşembe günü
görüşmelere başladık. Muhtemelen
Eylül, Ekim gibi kanunumuzu çıkarta-
cağız. Gaziantep son dönemde güçlü
bir vizyon yakaladı. 200 bin Suriyeliyi
misafir ettiğinden dolayı Gaziantep
Valisi Erdal Ata’ya ve Gaziantep halkı-
na teşekkür ediyorum” dedi.
MÜEZZİNOĞLU BÜYÜKŞEHİR
BELEDİYESİNİN ÇALIŞMALARI
HAKKINDA BİLGİ ALDI
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğ-
lu, Gaziantep Büyükşehir Belediye
Başkanı Fatma Şahin’i makamında
ziyaret etti. Başkan Şahin, Bakan
Müezzinoğlu’na Gaziantep Büyükşe-
hir Belediyesi bünyesinde yürütülen
çalışmalar hakkında bilgi verdi. Aynı
zamanda yerel seçimlerde zaferle
çıkan Şahin’i tebrik etti. Uyuşturucu-
nun yaygın ve büyük bir risk aldığına
değinen Müezzinoğlu, şunları söyledi:
“Her yaş grubu ile ilgili bizim projeler
geliştirmemiz gerekiyor. Bir taraftan
nüfusumuz yaşlanıyor, yaşlı nüfus ile
ilgili projeler, genç nüfusumuz güç-
lü ama genç nüfusun taşıdığı riskler
var. Uyuşturucu yaygın bir risk haline
geldi. Şimdi bunu yalnız İçişleri Ba-
kanlığı, uyuşturucuya alışmış, bunu
Sağlık Bakanlığı tedavi etsin. Tamam,
biz tedavi ettik, ertesi gün yine bu
evladımız veya bu vatandaşımız yine
kendi koşullarına dönüyorsa, o kendi
koşullarında da yine bir kör düğümün
içine giriyorsa bunları kırmamız lazım.
Bunu kırabileceğimiz en güçlü alan-
lardan bir tanesi de yerel yönetimler
ve yerel dinamiklerle kuracağımız
ortak ilişkiler. Geliştireceğimiz ortak
projelerdir. Uyuşturucu konusuyla
ilgili önümüzdeki günlerde diğer ba-
kanlıklarla ortak çalışmalar yürüte-
ceğiz. Önümüzdeki hafta İçişleri Ba-
kanımız, Milli Eğitim Bakanımız, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile bir-
likte tekrar değerlendireceğiz. Bu ko-
nuda en güçlü paydaşlarımızdan biri
de yerel yönetimler olacaktır. Yoğun
bir çalışmayı başlatacağız. Zaten şu
anda İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakan-
lığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
bir teyakkuz içinde ama masaya yatı-
rıp yeni yol haritaları ve yeni projeler
geliştirmemiz kanaatindeyim” diye
konuştu. Ziyaretlerini tamamlayan
Müezzinoğlu ŞKM’de kamu ve özel
hastane sağlık çalışanları ile buluştu.
Basına kapalı gerçekleştirilen toplan-
tıda sağlık çalışanlarının sorunlarını
dinleyen Müezzinoğlu Gaziantep’te
bulunan bazı özel hastanelerin si-
temleri karşısında şaşırdığı gelen
bilgiler arasında. ŞKM’de gerçekleş-
tirilen toplantıda sağlık çalışanlarının
sorunlarına çözüm aranarak öneri-
lerde masaya yatırıldı.
ağlık Bakanı Mehmet Mü-
ezzinoğlu Gaziantep vali-
si Erdal Ata’yı ziyaretinde
yaptığı açıklamada Türkiye
Sağlık Enstitülerinin kuru-
lacağını ve ilk etapta 6 enstitü açılaca-
ğını söyledi. Türkiye’nin sağlık hizmet-
leri sunumunda dünya standartlarını
yakaladıklarını aktaran Müezzinoğlu,
tıbbi teknolojiye ve ilaca 16 milyar har-
candığını söyledi. “Türkiye 77 milyon
nüfusuna sağlık hizmetleri sağlama
hususunda dünya standartlarını ya-
kaladı. Dünyanın en gelişmiş ülke ör-
nekleri ile kıyaslanabilecek noktaları
yakaladı ama biz sağlık hizmetinin
sunumunu daha iyi noktaya taşırken,
diğer taraftan da sağlık tüketicisi bir
ülkeyiz. 16 milyar ilaca para harcıyoruz.
Tıbbi teknolojiye para harcıyoruz. Bu
milletin imkânları daha çok dışarıdan
ithal ederek oluşuyor. Türkiye Sağlık
Enstitüleri’ni kurarak AR-GE yoğun-
luğunu ve belirli alanlarda ilacını ürete-
bilen belirli alanlarda tıbbi teknolojide
söz sahibi olan bir ülke olmak iddiasın-
da olmalıyız. Sanayisinde belirli me-
SağlıkBakanıMehmetMüezzinoğlu:
“UYUŞTURUCUKONUSUNDA
YERELYÖNETİMLERLE
ÇALIŞACAĞIZ”
Bir dizi temaslarda ve ziyaretlerde bulunmak üzere Gaziantep’e gelen
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Gaziantep Valisi Erdal Ata’yı ve
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i ziyaret ettikten
sonra ŞKM’de sağlık çalışanları ile bir araya geldi.
S
13
rotokol ile Gazeteciler Ce-
miyeti üyelerinin eş ve
çocuklarının Özel Primer
Hastanesi’nden alacakları
sağlık hizmetlerine ulaş-
maları konusunda kolaylaştırıcı prosö-
dürler oluşturuldu. Gaziantep Gazete-
ciler Cemiyeti adına Başkan İbrahim Ay
ile Özel Primer Hastanesi adına Genel
Müdürü Mehmet Nihat Okuducu ara-
sında imzalanan protolle Gaziantep
Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu
ve üyeler katıldı. İmza töreni sonrasın-
da düzenlenen kokteylde ise, imza-
lanan protokülün değerlendirmesi ve
fikiralış-verişi yapıldı.
Gazetecilere Hizmet
Vermekten Gurur Duyacağız
İmza töreninde konuşan Özel Primer
Hastanesi Genel Müdürü Okuducu,
hastane olarak tüm sosyal projelere
destek vermeye çalıştıklarını söyledi.
Gaziantep’te birçok kamu kuruluşu ile-
benzerprotokölleryaptıklarınadikkat-
çeken Okuducu, ‘’Bugün ise Gaziantep
Gazeteciler Cemiyeti ile sağlık hizmet-
lerinin sağlanmasında kolaylaştırma
rotokolü imzaladık.Basın çalışanları
gertçekten önemli bir görev yapıyor.
Çokdeğerli ve önemsediğimiz bir top-
lulukla güzel bir anlaşmaya imza attık.
Gaziantep’ehizmet edenlere hizmet
vereceğimiz için büyük gurur ve mut-
luluk duyuyoruz.
Meslektaşlarımızın Sosyal Yaşamını
Kolaylaştırmaya Gayret Ediyoruz
GGC Başkanı İbrahim Ay isegöreve
geldikleri gün basın mensuplarının
sosyalyaşantısınakatkısağlayacakları
sözünü verdiklerini hatırlatarak, “Özel
Primer Hastanesi ile yaptığımız sağlık
protokolübuanlamdabirbaşlangıçsa-
yılır. Bu anlaşma ile cemiyetimiz üyesi
olan basın mensubu arkadaşlarımız,
eşleri ve çocuklarıyla Primer Hasta-
nesi’nde avantajlı olarak sağlık hizmeti
alabileceklerdir.Önümüzdeki günler-
de de siz değerli meslektaşlarımızın
sosyal yaşansıtına kolaylık sağlayacak
farklı projelere imzaatacağız.Bu an-
lamda en önemli projelerimizden birisi
toplu konutprojesidir.Bu konuda ça-
lılşmalarımız devametmektedir.Proje
şuanda bakanlıkta imza aşamasında.
Önümüzdeki günlerde bununmüjdesi-
ni sizlerevereceğiz.Bu vesile ile şahsım
ve meslektaşlarım adına Primer Has-
tanesi Yönetim Kurulu Başkanı Bilal
Çeker ve HastaneYönetimine teşek-
kür ederim. Bu protokolün de bütün
meslektaşlarıma hayırlı olmasını dile-
rim’’ diye konuştu.
Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti (GGC) ile Özel Primer
Hastanesi arasında sağlık hizmetlerinin sağlanmasında
kolaylaştırma protokolü imzalandı.
GGC’den
SağlıkProtokolü
P
s a ğ l ı k s a ğ l ı k14 15
nsanların ekranlarda
gördüğü sahneler-
den etkilendikleri-
ni belirten Anadolu
Sağlık Merkezi Ço-
cuk ve Ergen Psikiyatristi Dr.
Zafer Atasoy, “Ancak çocuklar
ve ergenler ekranda gördük-
lerinden daha belirgin şekilde
etkileniyor” dedi. Araştırmalar
kişilerin,özellikleçocuklarıngör-
dükleri olayları yaşamlarından
parçalarla birleştirdiklerini bu-
nun da TV’de izledikleri görün-
tülere kendilerini kaptırmalarına
neden olduğunu gösteriyor. Bu
durum her yaştan kişi için ge-
çerliyken ergenler ve çocuklar
çok daha fazla etkileniyor. Bu
yaş grubunun TV seyretme
alışkanlıklarının ve seyrettikle-
ri içeriğin çok önemli olduğunu
belirten Anadolu Sağlık Merkezi
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr.
Zafer Atasoy, “Büyüme çağın-
daki çocuk gençlerin kendile-
rini izledikleri dizi ve filmlerdeki
karakterlerle örtüştürerek ka-
falarındaki sorulara yanıt bul-
maya çalıştıklarını gözlemliyo-
ruz” dedi. TV’de izlenen şiddet
sahnelerinin bıraktığı etkilere
değinen Dr. Atasoy, “Şiddet gö-
rüntülerine hiçbir zaman tepki-
siz kalınmıyor. Kişilerin ekranda
izledikleri şiddet, ölüm, çatışma
gibi öğelerden etkilenip bunların
farkında olmadan duygularına
yön verdiği, araştırmalar sonucu
açık bir şekilde görülüyor” diye
konuştu.
TV’deki şiddet zarar verebilir
Şiddet görüntülerinin çocuk
ve gençlerin kişiliklerinde ile-
ride büyük zararlar verebile-
ceğinin altını çizen Dr. Atasoy;
“Çocuklarda olaylar ya da konu
her ne ise duygusal katılım üst
düzeyde gerçekleşir. Çocuk-
larınızla izlediğiniz şiddeti ser-
gileyen programlarla onlara bir
yandan şiddeti özendirmiş olu-
yorsunuz” uyarısında bulundu.
Araştırmalara göre aynı şiddet
olayının TV’de tekrar tekrar
gösterilmesinin çocuk ve genç
bireylerde erişkinlere göre daha
fazla iz bıraktığını söyleyen Dr.
Atasoy, “Bu yaş grubu şiddet-
ten iki şekilde etkileniyor; İlki
şiddet görüntüleri izlendiğinde
mağdurun çektiği acıyı yoğun
bir şekilde hissederler, bu da ki-
şiye mağdurunki kadar olmasa
bile acı ve ızdırap verir. İkincisi
ise; şiddeti sergileyen kişinin
yarattığı duyguyu benimsemek
ve bundan keyif almaktır ” dedi.
Çocuklar artık sokağa çıkıp oyun oynamak yerine evde oturup televizyon seyretmeyi
tercih ederken uzmanlar TV’deki şiddet görüntülerinin çocukları ve gençleri olumsuz
etkileyebileceğini belirtiyor.
Çocuğunuz
İzlerkenDikkatEdin
Tv
İ
Dr. Zafer Atasoy
Anadolu Sağlık Merkezi
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
s a ğ l ı k s a ğ l ı k
EDSWT NEDİR?
EDSWT vücut dışından uygula-
nan düşük yoğunluklu akustik
şok dalgaları ile yapılan tedavi
yöntemidir.
NE İŞE YARAR?
Sertleşme sorunu (Erektil Dis-
fonksiyon)olan hastalar için ilk
defa İlaçsız, Ağrısız, Yan Etkisiz
ve Kalıcı Çözüm sunan tedavi
yöntemidir.
NE ZAMANDAN BERİ
KULLANILMAKTADIR?
Son 10 yıldır iskemik kalp has-
talığı tedavisinde kullanılan bu
teknoloji, ED1000 cihazı ile son
3 yıldır sertleşme problemi te-
davisinde de dünyada binlerce
hastada başarılı şekilde kullanıl-
maya başlanmıştır.
NEDEN ED1000?
ED1000, EDSWT teknolojisin-
de dünyadaki Altın Standart’dır.
EDSWT ile ilgili tıp literatüründe
bulunan tüm bilimsel çalışmalar
ED1000 kullanılarak yapılmıştır.
ED1000 TEDAVİSİNİN ETKİ
MEKANİZMASI NEDİR?
Vücudun doğal iyileştir-
me mekanizmalarından
Kök Hücrelerini harekete
geçirmektedir. Damar
oluşturan Kök Hücrele-
rinin aktive edilmesiy-
le yeni damar oluşumu
uyarılmaktadır (Neoen-
dotelizasyon ve Anjioge-
nez). Yeni damar oluşumu
ile artan penis kanlanması so-
nucu vücudun doğal sertleşme
sistemi yeniden eski normal ha-
line geri dönmektedir.
ED1000 TEDAVİSİ NASIL
YAPILMAKTADIR?
6 seanslık tedaviler halinde ya-
pılmaktadır. Tedavi sırasında pe-
nis ve penis köküne düşük yo-
ğunluklu ultrasonik ses dalgaları
verilmektedir.
ED1000 TEDAVİSİ NEDEN
SEANSLAR HALİNDE
YAPILMAKTADIR?
ED1000 tedavisinin seanslar
halinde yapılmasının nedeni,
tedavi mekanizması ile ilgilidir.
Düşük Yoğunluklu Akustik Şok
Dalgalarının etkisi ile Kök Hüc-
re Tutulumu sonucu yeni damar
oluşumunun sağlanması süre
gerektiren ve yavaş gelişen vü-
cudun kendi doğal iyileştirme
mekanizmasıdır. ED1000 teda-
visi bu nedenlerden dolayı 6’lı
seanslar halinde yapılmaktadır.
ED1000 TEDAVİSİ NE KADAR
BAŞARILIDIR?
Damarsal nedenli tüm Sert-
leşme Problemlerine etkilidir.
Damarsal nedenli sertleşme
problemi tüm hastaların yakla-
şık %70’ini oluşturmaktadır ve
bunlar arasında en büyük grup
Şeker Hastaları ve Koroner Da-
mar Hastalarıdır. Ayrıca, prostat
ameliyatı öncesinde ve sonra-
sında da ED1000 tedavisi başarılı
sonuçlar vermektedir.
Hafif ve Orta grup hastalar-
da 6-12 seans ED1000 te-
davisi ile başarı %80’nin,
Ağır hastalarda 12-24 seans
ED1000 tedavisi ile başa-
rı %60’ın üzerindedir. Diğer bir
anlatımla, Hafif ve Orta grup
hastalarda 6-12 seanslık te-
davi ile her 4 hastanın 3’ünde,
Ağır hastalarda ise 12-24 se-
anslık tedavi ile her 4 hastanın
2’sinde ED1000 tedavisi ba-
şarılı sonuç vermektedir. 6-12
seans ED1000 tedavisi ile Hafif
ve Orta grup hastalar ilaç kul-
lanımından kurtulmakta veya
çok düşük doz ilaç ile mutlu bir
cinsel yaşama dönmektedirler.
12 -24 seans ED1000 tedavisi
ise daha önce ilaçlara dahi cevap
vermeyen Ağır hastaları ilaca
cevap verir hale getirmekte ve
yeniden sürdürülebilir mutlu bir
cinsel yaşama dönmeye imkan
vermektedir.
İktidarsızlık
tedavisinde
yeniçözüm:
EDSWT
NE KADAR
UYGULANMAKTADIR?
ED1000 tedavisinin yan etki-
si olmaması nedeniyle seans
sayısındabirsınırlamayoktur.
İlave olarak yapılan her 6 se-
ans tedavinin başarısını daha
da yükseltmektedir.
GÜVENLİ MİDİR? YAN
ETKİLERİ VAR MIDIR?
ED1000 tedavisi tamamen
güvenlidir. Hiçbir müdahale
ve girişim yoktur. İlaç kulla-
nımı yoktur. Tedavi sırasında
ve sonrasında bugüne kadar
bildirilen bir yan etkisi bu-
lunmamaktadır. Her seans
sonrasında hastalar bekle-
meksizin günlük hayatlarına
dönmektedir. Günlük hayat-
larında herhangi bir kısıtlama
yoktur.
TEDAVİ SEANSI VE SONRASI
AĞRILI MIDIR? SEDASYON,
YATIŞTIRICI VEYA TEDAVİ
ÖNCESİ HERHANGİ BİR
HAZIRLIK GEREKLİ MİDİR?
TEDAVİ SIRASINDA NE
HİSSEDİLMEKTEDİR?
ED1000tedavisisırasıveson-
rasında ağrı yoktur, bugüne
kadar bildirilmemiştir. Sedas-
yon, yatıştırıcı veya tedavi ön-
cesi bir hazırlığa gerek yoktur.
Tedavi sonrası bir kısıtlamaya
gerek yoktur. Bazı hastalar
tedavi sırasında hafif karın-
calanma hissi duyduklarını ve
seans sonunda bu hissin kay-
bolduğunu belirtmişlerdir.
TEDAVİ SEANSI NE KADAR
SÜRMEKTEDİR?
Her tedavi seansı yaklaşık 25
dakika sürmektedir.
TEDAVİ NEREDE
YAPILMAKTADIR? HASTA
MAHREMİYETİ VE GİZLİLİĞİ
NASIL SAĞLANMAKTADIR?
HASTANEDE YATIŞ GEREKLİ
MİDİR?
ED1000 tedavisi, kliniklerinde
ve hastanelerde yapılmak-
tadır. Hasta ismi ve bilgileri
tamamen gizli tutulmaktadır.
Sadece tedavi veren doktor
ve teknisyen eşliğinde özel
bir odada, hasta mahremiye-
tine azami özen gösterilerek
yapılmaktadır. Hastanede
yatmayı gerektiren bir tedavi
değildir.
TEDAVİ BAŞARISI İLK DEFA
NE ZAMAN HİSSEDİLİR? ETKİ
NE KADAR SÜRMEKTEDİR?
Tedavinin etkisinin hisse-
dilmesi, son ED1000 sean-
sı bitiminden 1 ay sonradır.
Dünyada 2012 yılında klinik
kullanıma giren ED1000 ile
yapılan klinik çalışmalarda
ED1000 tedavisi ile kazanılan
başarının 2 sene devam ettiği
gösterilmiştir, daha uzun süre
kalıcı etkiyi gösteren bilimsel
çalışmalar halen devam et-
mektedir.
İLERİDE TEDAVİYİ
TEKRARLAMAK GEREKİR
Mİ?
ED1000 tedavisinin yan etki-
si olmaması nedeniyle seans
sayısında bir sınırlama yok-
tur. İlave olarak yapılan her 6
seanslık tedavi başarıyı daha
da yükseltmektedir. İleride 6
seanslık tedavinin tekrar edil-
mesi tedavinin kalıcı etkisini
daha da artırmaktadır.
PENİS BOYUTLARINA
ETKİSİ VAR MIDIR?
ED1000 tedavisi ile penis ka-
lınlığının 5mm ve üzerinde
artış göstermesi hastalarda
sık olarak gözlenen bir du-
rumdur. Bunun nedeni yeni
damar oluşumudur.
BAŞKA
KULLANIM
ALANI VAR MIDIR?
Bunun yanında ED1000 ile
Kronik Prostatit hastalarında
%50 başarı elde edilmiştir.
Kronik Prostatit tedavisinde
de yerini zaman içerisinde
alacaktır.
Op.Dr. Cihanser Yurtseven
Özel Kemal Bayındır Hastanesi Üroloji Uzmanı
17
AğızKokusuEvlilikleri
BileEtkileyebiliyor
Kötü ağız kokusu
yani tıbbi adı
ile Halitozis’in,
toplumun geneline
yayılan bir sorun
olduğuna dikkati
çeken ve her dört
kişiden birinin ağız
kokusu problemi
yaşadığına değinen
Hospitadent
Yönetim Kurulu
Üyesi Dt.
Selçuk Özbölük,
“Önemsenmeyen
ağız kokusu, sinüs
ve akciğer kaynaklı
enfeksiyonlar,
şeker hastalığı,
böbrek yetmezliği,
karaciğer
yetmezliği,
metabolizma
bozuklukları,
bademcik
iltihabı ve diş eti
rahatsızlıkları
gibi hastalıkların
habercisi olabilir.
ireylerin özgüvenlerini
kaybetmelerine de neden
olan ağız kokusu problemi-
nin tedavisine bir an önce
başlanması gerekir” dedi.
Ağız boşluğunda yaşayan bakterilerin
artıkları olan sülfürlü bileşiklerin ağız
kokusunu oluşturduğunu söyleyen
Özbölük, “Belli hastalıkların habercisi
olduğu gibi ağız ve diş sağlığına ge-
reken önemin verilmemesinden de
kaynaklanabilen ağız kokusu, sosyal
hayatta bireylerin özgüvenlerini kay-
betmelerine neden olup evlilikleri bile
etkileyebiliyor. Toplumun geneline ya-
yılan bir sorun olan ağız kokusu her
dört kişiden birinde görülüyor” diye
konuştu.
Özbölük “Ağız kokusuna sebep olan
problem teşhis edilmeli ve sebebe
yönelik tedavi uygulanmalıdır. Ağız
kokusunu önlemek için kokuya neden
olan yiyecek ve içeceklerden kaçın-
malıdır” dedi.
Ağızdaki tüm diş çürükleri, kırık dolgu veya
kron-köprü tedavi edilmeli, gömük, sorunlu dişler
çekilmelidir.
Diş ve diş eti hastalıkları ağız kokusunun en
önemli nedenlerinden olduğundan ağız muayene-
si ve bakımı için diş hekimi düzenli olarak ziyaret
edilmelidir.
Protez, dolgu, diş köprüleri aralarına kaçan ve ora-
da kalan yiyecekler kötü kokuya sebep olur. Her
gece protezleri çıkarmak ve temizlemek, sabah
tekrar takmak gerekir.
Bakteri plakları ve yiyecek artıklarını temizlemek
için dişlerinizi günde en az iki defa fırçalamak ve
her gün diş ipi kullanmak esastır.
Ağız kokusunun nedenlerinden biri de dildeki
tabakalaşmadır. Bakteri tabakaları ve yiyecek
atıkları dilin arka tarafında birikir, kısa süre de bak-
terilerin yaşamasına elverişli bir duruma gelirler.
Bu nedenle dilimizi fırçalamayı alışkanlık haline
getirmemiz gerekmektedir.
Tükürük ağız kokusu ile savaşmanın en iyi yol-
larından biri olduğundan sakız çiğnemek ağız
kokusunu azaltmaktadır. Şekersiz sakız çiğne-
mek tükürük salgımızı arttırarak ağız temizliğine
yardımcı olur.
Ağız kuruluğundan dolayı ağız kokusu olur. Ağız
kuruluğuna sebebiyet vermemek için mutlaka bol
bol su içilmelidir. Su içeriği olan meyve ve sebze-
ler (domates, pırasa, çilek, karpuz) tüketilmelidir.
Maydanoz nefesimizi doğal olarak temizlemede
etkilidir. Kahve taneleri, limon kabukları ağız koku-
sunu gidermektedir.
Sigaranın ağız kokusuna neden olduğu aşikardır.
Sigara kullanımını azaltmamız gerekmektedir.
Ağız kokusundan kurtulmanın yolları:
Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk
Özbölük, ağız kokusundan korunmak için
uygulanacak yöntemleri şöyle sıraladı:
B
19s a ğ l ı k s a ğ l ı k18
s a ğ l ı k s a ğ l ı k20 21
onukseven; yaşayan kadar
eşinin de yaşam kalitesini
ve verimini düşüren hatta
hastayı ölüme kadar götü-
rebilen uyku apnesendro-
mu , uyku sorunları içinde en çok rast-
lanan ve doktora başvurma nedeni
olan uykusuzluk olduğunu belirterek,
horlama ve uykuda solunumun dur-
ması olarak tanımlanan “apnesend-
romu”, uykuyla uğraşan bilim adam-
larınca ölüme götüren ciddi sonuçları
nedeniyle daha çok önemsenmekte-
dir dedi.
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları
Uzmanı Opr.Dr.Ali Konukseven;
uyku non-REM ve REM
evrelerinden oluşur
Uykunun yarısını oluşturan NREM
evre-1 ve 2’nin işlevleri halen bilin-
memektedir. NREM evre 3-4 uykusu
(derin uyku) ise fiziksel dinlenmeyi
sağlar. Çocuklarda büyüme hormonu
özellikle derin uyku döneminde salınır.
Erişkinlerde ise hücre yenilenmesini
ve organizmanın onarımını hızlandırır.
NREM evre 3-4’te kişiyi uyandırmak
zordur. Uyku sırasında vücut ısısın-
da düşme özellikle NREM uykusunda
oluşur. Bu dönemde kalp hızı, solunum
sayısı azalır ve düzenli hale gelir.
REM uykusu ise ruhsal dinlenme,
hafıza ve öğrenme sürecinde rol
oynamaktadır
Rüyalar en çok REM döneminde gö-
rülür ve kişi uyandırıldığında rüyası-
nı en ince detayına kadar anlatabilir.
Otonom sinir sisteminin aktive olması
nedeniyle REM döneminde kalp hızı,
solunum sayısı, kan basıncı artar ve
düzensizleşir. Yaşlılarda uyku sırasın-
da sık sık uyanmalar ve dış uyaranlara
artan duyarlılık mevcuttur. Uykunun
efektifliği azalır. Gündüz uyuklamalar
sıktır.
Normal uyku süresi kişinin kendini iyi
hissettiği uyku süresidir
Uyku süreleri genetik faktörlerin
etkisi ile kişiden kişiye değişmek-
tedir” diye konuştu. Horlama çok
yaygın bir semptom .Populasyonun
yüzde 40’ında görülür. Horlama uyku
sırasında, gündüz sorun oluşturma-
yan farinks mekaniklerin değişmesi
sonucu ortaya çıkar. Anatomik ne-
denlere (büyük tonsil, geniz eti ,çeşitli
sebeplerle oluşan burunda tıkanıklık
,küçük dil ve yumuşak damakta sark-
ma vs .) aşırı kilo, alkol alımı ve kulla-
nılan ilaçlara bağlı olabilir. Üst solunum
yolunun daralması solunum işinin art-
masına neden olur. Bu da uykunun
tekrarlanan parçalanmasına, yetersiz
uykuya, gündüz bilinçsel fonksiyon-
ların bozulmasına yol açar. Hastalık
tedavi edilmeden, tek başına tedavi
edilmesi klinik olarak yanlış sonuçlara
neden olur. Tüm hastalıklar dışlandık-
tan sonra habituel horlamanın teda-
visi yapılabilir. Horlama tedavisi :İyi bir
adale tonusu kazanmak için sportif bir
yaşam biçimi seçilmeli.
Horlayan kişiler uyku ilaçları,
sakinleştirici ve antihistaminik
denilen alerji ilaçlarını uykudan önce
almamalı
Uykudan 4 saat önce alkol almaktan
sakınmalı. Uykudan 3 saat önce ağır
yemekten sakınmalı. Aşırı yorgun-
luktan sakınmalı. Uykuda sırt üstü
yatmak yerine yana yatmak tercih
edilmeli. Eski bir öneri olarak pijama
sırtına tenis topu dikmek hala faydalı
bir metottur. Böylelikle sırt üstü uyu-
maya engel olunur. Yatağınızın baş
tarafı daha yukarıda olacak şekilde
tüm yatağınız yaklaşık olarak 10 cm
bir tarafa doğru çeviriniz. Bu amaçla
yatağınız bir tarafı altına bir tuğla yer-
leştirmek amacınıza uygun olacaktır
Evde horlamayan kişilerin sizden
önce uykuya geçmeleri için onlara
süre tanıyın
Horlamanın neden olduğu en önemli
hastalık, uykuda solunumun durması
olarak tanımlanan “uyku apnesend-
romu”dur. Bu hastalığın belirtileri sa-
bahları baş ağrısıyla uyanma, yatak-
tan kalkmak istememe, unutkanlık,
konsantrasyon bozukluğu, sosyal, ai-
levi, cinsel ve iş sorunlarıdır. Çok fazla
bilinmeyen apne, trafik kazası riskini
7-8 kat artırıp, iş kazalarına neden
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr.Dr.Ali Konukseven; uyku apnesinin ölüme
sebep olabilecek ciddi bir hastalık olduğunu söyledi.
Uyku Apnesi
ÖlümeSebepOlabilir
olmakta ve toplumdan topluma de-
ğişmekle birlikte yüzde 1-4 sıklıkta
görülmektedir. Şeker hastalığı sıklı-
ğının yüzde 3, astım sıklığının yakla-
şık yüzde 5 olduğunu düşünürsek ne
kadar önemli bir sorunla karşı karşıya
olduğumuz biraz daha netleşebilir.”
Horlamanın tehlikeli sonuçları Olabilir.
Uykuda solunum durması bozuklu-
ğununkardiyovasküler(sistemikhipe-
tansiyon, iskemik kalp hastalığı, sol ve
sağkalpyetmezliği,aniölüm),nörolojik
(serebrovaskülerhastalık,gündüzaşırı
uyku hali, sabah baş ağrısı), psikiyatrik
(karar verme yeteneğinde azalma, ha-
fıza zayıflaması, unutkanlık, kişilik ve
davranış değişikliği), endokrin (lipido
azalması, empotans), gastrointestinal
(reflü), hematolojik (sekonderpoliste-
mi), sosyoekonomik sonuçları mev-
cuttur. Aynı zamanda yaşam süresini
azalttığı bildirilmiştir. Yıllık ölüm oranı
yüzde 2-3 olarak bildirilmiştir. Uyku
apnesendromu tanısı, klinik şüphe
sonrasında yapılan değerlendirme
sonucunda ‘polisomnografi’ denilen
tüm gece boyunca beyin aktivitesinin
ve solunumsal olayların kaydedildiği
‘uyku testi’ ile konur. Hafif olgularda
kilo verme, üst havayolunun tıkayı-
cı anatomik engellerinden kurtulma
(KBB operasyonları), ağız içi araç gibi
tedaviler önerilmektedir. Ağır olguların
tedavisi ise CPAP (sürekli pozitif ba-
sınçlı hava veren cihaz) adı verilen üst
havayolunun açık kalmasını sağlayan
cihaz ile yapılmaktadır. Tedaviye ce-
vap dramatiktir; uyku kalitesi normale
döner, horlama, nefes durmaları, gün-
düz uykululuk ortadan kalkar, insanlar
normal yaşantılarına yeniden hem de
en kısa zamanda dönmektedir.”
K
Opr.Dr.Ali Konukseven
Kulak Burun Boğaz
Hastalıkları Uzmanı
s a ğ l ı k s a ğ l ı k22 23
9001:2008 Kalite Yönetim Sistem
Belgeli eğitim kurumudur. Okulumuz-
daçalışanlarınKalitesistemgereğigö-
rev tanımların nettir.Temizlik ve hijye-
ne verdiğimiz önem sayesinde beyaz
bayrak ödülüne layık görüldük. Okul
olarak sosyal projelere de imza atmayı
ilke edindik. 160 kişilik konferans salo-
numuzda sürekli olarak etkinlikler dü-
zenliyoruz. Anestezi, Hemşirelik, Acil
Sağlık Hizmetleri, Biyokimya, Radyo-
loji, Anatomi, Biyoloji, Fizik-Kimya ve
Bilgisayar laboratuarlarında öğrenci-
lerimiz en iyi eğitimi en doğru şekilde
alıyorlar. Okulumuz akıllı tahta desteği
ile birlikte öğrencilerin donanımlı bir
hastane ortamında mesleki eğitim-
lerini tamamlayabilecekleri laboratu-
arlara sahip.Fatih Projesi ilede Tüm sı-
nıflarımız akıllı tahta ile donatıldığında
başarımıza önemli bir katkı sağlaya-
caktır.Okulumuzda ayrıca spor, kül-
tür ve sanat programları her zaman
ön planda tutulmakta “sanat altın bir
bileziktir” sözü gaye edinilmektedir.
Bizim eğitim ve öğretimde temel fel-
sefemiz öğrencilerimizi sağlık hizmet-
lerinde ve sosyal yaşamlarında nite-
likli, empati duyguları yüksek bireyler
olarak yetiştirmektir.
BİNBAŞI DÜNDAR TAŞER SAĞLIK
MESLEK LİSESİ MEZUNU OLMAK
AYRICALIKTIR
Binbaşı Dündar Taşer Anadolu Sağlık
Meslek Lisesi diplomasının öğrenciler
için çok iyi bir CV olduğuna da dikkat
çeken okul müdürü Hatice Kutsal; öğ-
rencilerindiplomalarınıonurvegururla
taşımalarını istedi. Mezun olan öğren-
cilerine önerilerde bulunan Kutsal öğ-
rencilerin her zaman ahlaki değerleri
ön planda tutmalarını istedi. “Empati
duygunuzu her zaman üst seviyede
inbaşı Dündar Taşer Ana-
dolu Sağlık Meslek Lisesi
öğrencileri bu yıl ŞKM’de
düzenlenen yemin töre-
ni ile mezun oldu. Binbaşı
Dündar Taşer Mesleki ve teknik Ana-
dolu Lisesi, kaliteli eğitim kadrosuyla
gençlerin hedeflerini üst düzeyle-
re taşımaya devam ediyor. Binbaşı
Dündar Taşer Anadolu Sağlık Meslek
Lisesi Müdürü Hatice Kutsal; eğitim
ve öğretimde temel felsefelerinin öğ-
rencileri sağlık hizmetlerinde ve sos-
yal yaşamlarında nitelikli, empati
duyguları yüksek birer birey olarak
yetiştirmek olduğunu söyledi. Bin-
başı Dündar Taşer Anadolu Sağlık
Meslek Lisesi Müdürü Hatice Kutsal,
2000 yılında Açılan okulumuzun Yeni
bir binada tam donanımlı bir Eğitim
ortamını Gaziantep’e kazandırmanın
onurunu taşıdığını belirterek sürekli
değişen ve gelişen sağlık dünyasında
özveriyle çalışıp, mesleki disiplin ve
sevgiyle birlikte başarıyı hedefledik-
lerini söyledi. Kutsal; “Hastaların en
çok beklediği şey şefkattir. Hasta olan
insanlar en iyi tedaviyi, en iyi hastane-
de ve en şefkatli ellerden almak ister.
Biz şefkatli elleri yetiştirmek için 2000
yılından bugüne özveriyle çalışıyoruz.
Bizim eğitimdeki temel felsefemiz öğ-
rencilerimize öğrenmeyi öğretmek ve
iyi bir iletişim becerisi kazandırmak-
tır. Öğrenmeyi bilen, iletişim beceri-
sine sahip kişi hem kendini hem de
mesleğini geliştirmeyi öğrenir. Sağ-
lık hizmetleri bir ekip işidir ve bu ekip
içerisinde herkesin bilgili, iyi bir eğitim
becerisine sahip olması şarttır.
Gaziantep te ISO 9001:2008 BELGELİ
TEK DEVLET OKULU
Okulumuz Gaziantep’te ilk ve tek ISO
ISO9001:2008BELGELİ
TEKDEVLETOKULU
“BinbaşıDündarTaşerAnadoluSağlıkMeslekLisesi”
Kutsal, sağlık
sektörünün bel
kemiği olan
Anestezi Teknisyeni,
acil tıp teknisyeni
ve hemşirelik
alanında 168 sağlık
bireyini daha sektöre
kazandırmanın
mutluluğunu yaşıyor.
B
“24 yıllık deneyim”
Hatice Kutsal
Binbaşı Dündar Taşer
Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürü
s a ğ l ı k s a ğ l ı k24 25
tutun. Kapıdan gelen hiç bir hasta ve
yakınının size gülerek gelmeyeceğini
bilin. Size gelen insanlar ıstırabı olan,
bedeni rahatsız olan insanlardır. Gelen
insanlara sizler sevginizi gösterin. Biz-
ler işimiz gereği, Kızılcık şerbeti içece-
ğiz ama gülümsemeye devam edece-
ğiz, çünkü biz insana hizmet ediyoruz.
“Halka hizmet hakka hizmettir” sözü-
nü hiçbir zaman unutmayın.
SAĞALIK SEKTÖRÜNDE
İSTİHDAMDA LİDERİZ
Özel Hastaneler öğrencilerimiz henüz
mezun olmadan, Mayıs ayı içerisinde
iş sözleşmesi yapmak istiyor.Mes-
leki anlamda tam donanımlı bir okul-
da yetiştikleri için oryantasyona bile
tabi tutulmadan direkt hastanelerde
çok rahat çalışabiliyorlar. Hastaneler
Çalışanlarına Hastane performans
çalışmaları kapsamında Mesleki ye-
terlilik ölçümü yapıyorlar ve bizim öğ-
rencilerimiz üniversite mezunları ile
aynı Ölçüme tabi olmalarına rağmen
90 ve üzeri puan alıyorlar.Dolayısıy-
la bizim öğrencilerimiz sektörde ön-
celikli olarak tercih ediliyor. Hastane
yöneticileri zaman, zaman bizi ziyaret
ederek, neden öğrencilerinizi bizim
hastanemize yönlendirmiyorsunuz
diye sitemde bulunuyorlar. Mezun
olan öğrencilerimizin büyük bir kısmı
KPSS’de başarılı oluyor.Bugün LYS ve
YGS sonuçlarına baktığınızda akade-
mik derslerimiz olmamasına rağmen
başarı olarak birçok Anadolu Lise-
si’nin de üzerindeyiz.
SAĞLIK MESLEK LİSESİ MEZUNLARI
BİR ADIM ÖNDE OLACAK
Önümüzdeki yıldan itibaren okulları-
mızınformatıdeğişiyor.SağlıkMeslek
Lisesi mezunu bir hemşirenin görev
tanımında hastanın tedavisini yapar,
bakımını yapar ifadesi varken yeni
dönemde hemşire yardımcısı / Ebe
yardımcısı unvanını alacakları için sa-
dece hastanın genel, fiziksel bakımını
yapabilecekler. Yani hastaya pozisyon
verme, yatağını çarşafını düzeltme,
diş fırçalama, saçını tarama gibi gö-
revleri olacak ve bunlarda hemşire
nezaretinde yapılabilecek. Bundan
sonra bizim okulumuzdan mezun olan
öğrenci hemşire gibi serum takama-
yacak,iğneyapamayacak,sadecesa-
atinde hastaya oral yoldan ilacını ve-
recek ve hastaya bakım yapabilecek.
Mevcut ve geçmiş dönemde mezun
olan öğrencilerimizin ise özlük hak-
ları devam edecek. Bu öğrencilerimiz
4 yıllık lisans programını okuduktan
sonra hemşirelik yetkisini, unvanını
alabilecekler. Bu lisans programlarına
öğrencilerimizin nasıl gideceğine dair
bakanlığımızın YÖK’le muhtemelen
bir çalışması vardır. Öğrencilerimiz bu
lisans okullarına ek puan alarak gide-
cekleri için normal lise mezunlarından
bir adım daha şanslı olacaklar. Bizde
artık önümüzdeki dönemden itibaren
sistemden dolayı akademik başarıyı
arttırmaya çalışacağız ve üniversite-
ye daha çok öğrenci gönderen okul
olmak için çaba sarf edeceğiz.
BEŞ YILDIZLI OTEL KONFORUNDA
HİZMET VERİYORUZ
Ben yöneticilik yaptığım dönemler iti-
bariyle hiçbir zaman “yok” kelimesine
inanmadım ve Hep imkansızı ba-
şarmayı ilke edindim.Devletimiz çok
güçlü ve istenildiği anda her konuda
bize yardımcı oluyor. 2014-2015 Eği-
tim Öğretim Yılında 132 kişilik Öğrenci
pansiyonumuz hizmete girecek.Öğ-
rencilerimize çift kişilik odalar da beş
yıldızlı otel konforu sağlayacağız. Bin-
başı Dündar Taşer Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi olarak ciddi anlamda
tercih edilen bir okuluz. Hastanelerde
yapılan uygulamalarda bizim öğren-
cilerimiz Mesleki becerileri ile hemen
fark ediliyor ve “siz Binbaşı Dündar
Taşer Anadolu Sağlık Meslek Lisesi”
mezunu musunuz gibi sözler bizi mut-
luediyor.Davranışlarıilehitabıileinsanı
vasıfları ile bizim öğrencilerimiz her or-
tamdaçokrahatbirşekildeayırtedile-
biliyor. Biz burada devletimizin gücünü,
devletimkânlarınındayeterliolduğunu
göstermeye ve anlatmaya çalışıyoruz.
Birileri bizi özel okula benzettiğinde
Çok üzülüyorum.Devlet okulları özel
okullara değil, özel okullar devlet okul-
larına benzetilmelidir diye düşünüyo-
rum.
uriyeli mültecilerin sınır il-
lerimize gelmesiyle birlik-
te Sağlık Bakanlığı çocuk
felcine karşı önlem amaçlı
aşı kampanyası başlatmış-
tı. Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan
Sağlık Bakanlığı çocuk felci hastalığına
karşı sınır illerinde başlatılan kampan-
yanın devam ettiğini açıkladı.
Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı
açıklama şöyle;
“Çocuk Felci (poliomyelit) hastalığı, bu
hastalıkla ilgili virüsün sebep olduğu
ve hastalığa yakalanan bazı çocuklarda
kalıcı felce yol açabilen bir hastalıktır.
Hastalık etkeni virüs su ve besinlerle
ağız yoluyla alınmaktadır. Hastalıktan
korunmada en etkili yöntem aşılan-
maktır. 1988 yılında 41.Dünya Sağlık
Asamblesinde dünyadan çocuk felci
hastalığının ve etkeni virüsün yok edil-
mesi kararı alınmıştır. Bu karar doğrul-
tusunda başlatılan Eradikasyon Prog-
ramı kapsamında yapılan aşılamalar
sayesinde 1988 yılında 125 ülkede 350
bin çocuk felci hastası varken 2012
yılında sadece üç ülkede (Afganistan,
Pakistan, Nijerya) bölgesel düzeyde
223 vaka görülmüştür. 2013 yılında
ise, görülen vaka sayısı 404’dür. 2014
yılı başından 20 Mayıs tarihine kadar
ise 82 vaka saptanmıştır. Ülkemizde
1963yılındanberiçocuklukdöneminde
çocuk felci aşısı uygulanmaktadır. Son
çocuk felci vakamız 1998 yılında görül-
müştür. Ülkemiz 2002 yılında Dünya
Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesinde yer
alan 53 ülke ile birlikte çocuk felcinden
arındırılmış ülke sertifikası almıştır. 16
yıldan beri çocuk felci vakamız bulun-
mamaktadır. Komşularımızda yıllar
sonra Ekim 2013 ve Mart 2014 tarih-
lerinde Çocuk felci vakaları görülmesi
üzerine, DSÖ tarafından bu durum aşı
ile önlenebilir bulaşıcı hastalıkların ya-
yılımı açısından bir “halk sağlığı acili”
olarakdeğerlendirilmektevebölgedeki
diğerülkelerdetedbiralınmasıgerektiği
ifade edilmektedir. Bunun üzerine sınır
hareketlerininvemültecilerinyoğunol-
duğu, toplam 17 ilimizde yaşayan 5 yaş
altı çocuklarımız, aynı zamanda diğer
illerimizde bulunan mülteci çocuklar,
Bilim Kurulumuzca alınan tavsiye ka-
rarları doğrultusunda iki tur halinde
kapı kapı dolaşılarak, merkezi yerlerde
ve alışveriş merkezlerinde istasyonlar
kurularak ulaşılamayan tek bir çocuk
kalmamasına özen gösterilerek Çocuk
Felci Aşısı ile aşılanmışlardır. Yapılan
değerlendirme çalışmalarında, İstanbul
ilimizin hem iç hem de dış göç alması
ve çocuk felcinin yaygın görüldüğü ül-
kelerden giriş-çıkışlara maruz kalması,
koruyucu aşılama çalışması yapılması-
nı gündeme getirmiştir. Bu kapsamda
belirlenen bölgelerdeki 5 yaş altındaki
tüm çocuklar birer doz ağızdan çocuk
felci aşısı damlatılarak aşılanacaklardır.
Aşı faaliyetlerimiz iki tur halinde yapıla-
caktır. Uygulamanın ilk turu 5 Haziran
(Bugün) 2014 Perşembe günü başla-
tılmıştır. Güneydoğu illerimizde sınır
kapılarından bölgeye giriş-çıkış yapan-
lara yaş sınırı gözetilmeksizin aşı uygu-
laması sürdürülmektedir. Okul aşıları
dadâhilolmaküzerehertürlürutinaşı-
lama çalışması da aksatılmadan devam
ettirilmektedir.”
Uzun yıllardır
ülkemizde
görülmeyen çocuk
felci hastalığı
Suriyeli mültecilerin
ülkemize girişiyle
birlikte yeniden
gündeme geldi.
ÇocukFelci
Hakkında!
Çocuk
Felci
Hakkında
S
s a ğ l ı k s a ğ l ı k26 27
unanistan Plastik Sanayi-
cileri Derneği’nin ev sahip-
liğinde yapılan toplantıda
PAGDER Plastik Sanayici-
leri Derneği’ni Proje Uzma-
nı Günay Erdoğan temsil etti.
“Plastik atıklar ve çevre” konusunun
öncelikli gündem maddesi olduğu
toplantıda,Avrupa’nın plastikatıklarla
ilgili hedefleri PlasticsEurope yetkilisi
L. Knox-Peeble tarafından paylaşıldı.
L. Knox-Peeble,2012 yılında Avru-
pa’daki plastik atıkların yüzde 36’sı-
nınenerji geri kazanımında, yüzde
26’sınıngeri dönüşümde kullanıldığını
aktarırken atıkların yüzde 38’inin de
toprağa gömüldüğünü belirtti. Pe-
eble tarafından verilen bilgiye göre,
2020 yılı itibariyle toprağa gömüle-
cek plastik atık miktarlarının sıfırlan-
masına yönelik Avrupa Birliği (AB)
mevzuat değişikliğiyılsonuna kadar
tamamlanacak. Böylece 2020 hedefi
doğrultusunda, her yıl 9,6 milyon ton
plastik atığın, yani 9 milyar Euro’luk
değerin toprağa gömülmesinin önüne
geçilecek. Plastics Europe, toprağa
gömülmeyen plastik atıkların yüzde
40’ının geri dönüşümde, sürdürülebilir
şekildegeri dönüşümü sağlanamayan
yüzde 60’ının ise enerji geri kazanı-
mında kullanılacağını öngörüyor.
Zorlayıcı hedefin referansı Almanya
Paylaşılan bilgilere göre, günümüzde-
yedi AB ülkesi ile beraber Norveç ve
İsviçre, tüketici sonrası plastik atıkla-
rın yüzde 10’unu; diğer 11 üye devlet
ise hala plastik atıklarının yüzde 60’ını
toprağa gömüyor.Yetkililer, 9,6 milyon
ton plastik atığın her yıl toprağa gö-
müldüğü bilgisi göz önüne alındığın-
da 2020 hedefini ‘zorlayıcı’ olduğunu
kabul etmekle birlikte imkansız olma-
dığını düşünüyor ve referans olarak
Almanya’yı gösteriyor. 5 yıl gibi kısa
bir sürede bu oranı yüzde 1’in altına
indirmeyi başaran Almanya, hedefin
ulaşılabilir olduğunukanıtlıyor.
Temiz deniz için AB direktifi
güncellenmeli
Akdeniz Danışma Kurulu toplantısı-
nın katılımcılarından Hırvat Ekonomi
OdasıTemsilcisiG. Pehnec Pavlovic ise,
konuşmasında denizlerdeki çöplere,
atıklaradikkatçekti.Denizlerdekiçöp-
lerin yüzde 80’inin karalardan denizle-
re ulaştığı, yüzde 20’sinin ise gemiler
tarafından illegal olarak denizlere bıra-
kıldığı bilgisini paylaşan Pavlovic, ilgili
AB direktifinin, geri dönüştürülebilir ve
yüksek kalorili plastik atıkların topra-
ğa gömülmesinin önüne geçilmesini
sağlayacak şekilde güncellenmesinin
deniz kirliliği sorununun çözümüne
yönelik en önemli adımlardan biri ola-
cağına dikkat çekti.
Toplantıya katılanWaste Free Oceans
(WFO)Türkiye, Afrika ve Orta Doğu
Başkanı Yavuz Eroğlu ise toplantıda
“Türkiye sahillerindeki deniz çöplerinin
yüzde 53’ü Türkiye’ye ait değildir. Di-
ğer ülkelerden Türkiye’ye gelmekte-
dirler. Özellikle Suriye’deki savaşın da
etkisiyle yüklü miktarda deniz çöpü
sahillerimize ulaşmaktadır” dedi ve
sınır tanımayan deniz kirliliğine karşı
küresel hareket edilmesi gerektiğine
vurgu yaptı.
yılındaplastik
çöpolmayacak
2020
Plastik üreticilerinin Avrupa’daki çatı kuruluşu olan PlasticsEurope’un Akdeniz
Danışma Kurulu Toplantısı,Atina’da gerçekleştirildi.
Avrupalı plastik üreti-
cilerinin çatı kuruluşu
olan PlasticsEurope,
Akdeniz Danışma Ku-
rulu toplantısında çevre
temizliği konusunu ma-
saya yatırdı ve sanayici-
lerin bu konudaki eylem
ve hedeflerini paylaştı.
2012 yılında plastik
atıklarının yüzde 36’sını
enerji geri kazanımında,
yüzde26’sınıgeridönü-
şümde kullanan, yüzde
38’ini ise toprağa gö-
men Avrupa’nın hedefi
büyük! Buna göre, 2020
yılında toprağa gömülen
plastik atık kalmayacak!
Böylece her yıl 9,6 mil-
yon ton plastik atık yani
9 milyar Euro’luk değer
kazanılacak.
Almanya’yı örnek alan
PlasticsEurope’a göre
hedef ‘zorlayıcı’görün-
se de ‘ulaşılabilir’. Çünkü
Almanya5 yıl gibi kısa
bir sürede toprağa gö-
mülen plastik oranını
yüzde 1’in altına indire-
bilmiş.
Denizlere en çoksigara ve filtreleri, yi-
yecek ambalajları, plastik içecek şişe-
leri, plastik poşetler, kapaklar, tabak/
çanak/çatal/kaşık/bıçak,pipetler,
cam içecek şişeleri, teneke içecek ku-
tuları ve kağıt poşetler atılıyor. 2012
yılında Uluslararası Kıyı Temizleme Fu-
arı’nda yapılan bu sıralama çok daha
zararlı olabilecek vegün geçtikçe sağ-
lık açısından daha da endişe verici bir
hal alan balıkçılık ağları gibi 5-0,01 mm
boyutlarındaki mikro-plastikleri içer-
memektedir.
Deniz çöplerinin yüzde 80’inin kara,
yüzde 20’sinin deniz kaynaklı olduğu
düşünülmektedir.
Her yıl 6,4 milyon ton çöp, gemiler ta-
rafından denizlere bırakılmaktadır.
Her yıl kentlerde yaşayan insanlar ta-
rafından1,3milyontonbelediyeselkatı
atıküretilmektedir.Burakam2025yı-
lında iki katına çıkacaktır.
Tüm deniz atıklarının yüzde 70’inin
sudan daha ağır olduğu tahmin edil-
mektedir. Dolayısıyla atıkların yüzde
70’i deniz dibine çökmekte; yüzde 15’i
sahillere vurmakta; yüzde 15’i ise açık
denizlere ulaşmaktadır.
Okyanuslarda milkare başına 46.000
parça yüzen plastik atık düşmekte-
dir. Yani okyanusların her 55 m2’sinde
bir, yüzen bir plastik atığa rastlamak
mümkündür.
Rakamlarla deniz kirliliği!
Y
s a ğ l ı k s a ğ l ı k28 29
anko Holding Onursal Baş-
kanı ve Sanko Üniversitesi
Mütevelli Heyet Başka-
nı Abdulkadir Konukoğlu,
‘’Sağlık alanında ihtisasla-
şan Sanko Üniversitesi’nin Gaziantep’i
tıp hizmetleri ve eğitimi yönünden
dahayukarıtaşıyacağını’’belirtti.San-
ko Üniversitesi’nin 2014-2015 eği-
tim-öğretim dönemin-
de öğrenci kabulüne
başlayacak olması
dolayısıyla Grand
Otel’de verilen
iftar yemeğinin
ardından dü-
zenlenen top-
lantıda Abdul-
kadirKonukoğlu,
yerel ve
yaygın
basın
mensupları, ajans ve televizyon
temsilcileriyle bir araya gelerek, üni-
versiteyi tanıttı. Sosyal sorumluluk
bilincinden hareketle, Türkiye’de sa-
dece sağlık alanında faaliyet göste-
recek güçlü bir üniversite kurmanın
mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden
Konukoğlu, şunları söyledi: ‘’Burada
bizim ana amacımız Gaziantep’i tıp
hizmetleri ve eğitimi yönünden bir
çıta daha yukarı çıkarabilmek. Sembol
bir yükseköğretim kurumu olması-
nı hedeflediğimiz Sanko Üniversitesi,
üst düzey sağlık eğitiminin yanı sıra
özgün bilimsel araştırmalar yapacak
ve nitelikli sağlık hizmeti verecek. Tür-
kiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir hariç
4 üniversite olan tek şehiriz. Gazian-
tep nasıl sanayide lider, nasıl ihracat-
ta liderse üniversitelerde de liderliğini
koruyor. Türkiye’nin tek çatı altında en
büyük özel hastanesi olan Özel Sani
Konukoğlu Hastanemiz, üniversiteyle
birleştiği zaman bu bölgeye daha iyi
hizmet edecek. Daha gü-
zel hocalarımız yetişe-
cek. Araştırmalara daha
çok ağırlık vereceğiz.’’
‘’GAYEMİZ PARA
KAZANMAK
DEĞİL’’
‘’Bizim gaye-
miz para ka-
zanmak değil. Parayı zaten sanayiden
kazanıyoruz’’ diyerek hastane ve üni-
versiteyi kurarken sosyal sorumluluk
görevlerini yerine getirdiklerine vur-
gu yapan Konukoğlu, şu anda çevre
illerden ve bölgeden birçok hastanın
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne
geldiğine dikkati çekti. Üniversitenin
eğitim kadrosunun, alanında ulus-
lararası deneyim ve başarılara sahip
akademisyenlerden oluştuğunu an-
latan Konukoğlu, ‘’Gaziantep’in yanı
sıra başka illerden buraya okumaya
gelenler olacaktır. Burada iyi eğitim
alacaklar. Sizlere ve torunlarınıza, iyi
bir tıp üniversitesi olarak Gaziantep’e
yarar getireceğine inanıyorum’’ dedi.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan
Konukoğlu, şu anki üniversite binası-
nın öğrencilerin tüm ihtiyaçlarını kar-
şıladığını, önümüzdeki yıllarda daha
iyisini yapacaklarını belirtirken, ‘’Za-
man zaman duyuyorum; ‘sizin üniver-
sitenin yanında arsa aldım’ diyorlar. Ne
arsa aldık ne arsanın yerini belirledik.
Çok adamı dolandırıyorlar’’ diyerek,
arsa alanlara kandırılmamaları için
uyarıda bulundu. ‘’Şehirde her alanda
sizlerden bir şey yapılması bekleniyor.
Aile olarak bu durum üzerinizde baskı
yaratıyor mu?’’ şeklinde bir soru üze-
rine, Sanko Ailesi olarak Gaziantep’i
çok sevdiklerini belirten Konukoğlu,
‘’Üstümüzde bir yük yok. Gurur du-
yuyoruz. Çünkü biz bu memleketin
S
çocuğuz. Bu memlekette kazanıyoruz
bu memlekette harcıyoruz. Bu bizim
sorumluluklarımız. İnsanın doğduğu
yere hizmet etmesi gerekir’’ sözle-
rine yer verdi.
DÜNYA STANDARTLARINDA
EĞİTİM VE HİZMET…
Sanko Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Ahmet Sınav da konuşmasında, me-
deniyetler beşiği Gaziantep’te yeni
bir üniversite kurmanın sevincini
yaşadıklarını paylaşarak, ‘’Hayalimiz;
üniversitemizi Gazi şehrimizin itiba-
rın layık, bölgemizin en iyi üniver-
sitesi ve tıp bilimleri merkezi haline
getirmek’’ sözleri ile iddiasını ortaya
koydu. Tıp bilimleri alanında dün-
ya standartlarında bilim üretmek,
eğitim vermek ve hizmet sunmak
istediklerini, bu amaçla deneyimli
akademisyenleri bir araya getirdik-
lerini anlatan Prof. Dr. Sınav, ‘’insana
faydaya’’ odaklandıklarını, tüm güç-
leriyle çalışarak başarılı olacaklarını
ifade etti. Tıp bilimleri alanında Tür-
kiye’nin ilk tematik üniversitesi olan
Sanko Üniversitesi’ne 2014-2015
eğitim öğretim döneminde ilk kez
öğrenci alacaklarını anımsatan Prof.
Dr. Sınav, Tıp Fakültesine 10’u yaban-
cı uyruklu 60, Sağlık Bilimleri Fakül-
tesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon,
Hemşirelik, Beslenme ve Diyetetik
bölümlerine 60’ar olmak üzere top-
lam 180 öğrenci alınacağını bildirdi.
Eğitim-öğretim ücreti muafiyetinin
İlk 1000’den gelen öğrencilere yüzde
100, 1001-3000 aralığından gelenle-
re yüzde 75, 3001-5000 Aralığından
gelenlere yüzde 50 olacağını, şehit
ve gazi çocuklarına ilk 3 tercihinde
Sanko Üniversitesi’ni seçmeleri ha-
linde ise yüzde 50 indirim uygula-
nacağını kaydeden Prof. Dr. Sınav,
harçlıklara ilişkin şu bilgileri verdi:
“Yılda 8 ay olmak üzere, ilk 100’en
gelenlere ayda 2.000, 101-500 di-
limindekilere 1.750, 501-1000’den
gelenlere 1.500, 1001-2000 dilimin-
dekilere 750, 2001-3000’den gelen-
lere 375 ve 3001-5000 diliminden
gelenlere ise ayda 250 TL harçlık ve-
rilecek.” Fiziki anlamda üniversite-
nin hiçbir eksiğinin olmadığının altını
çizen Prof. Dr. Sınav, 3 blok olarak
hazırlanan öğrenci evlerinin barınma
sorununa yüksek standartlı çözüm
olacağını bildirdi. Toplantıda, Sanko
Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili
Adil Sani Konukoğlu, Mütevelli Heyet
Üyeleri Gürkan Tural ve İhsan Akyol,
Sanko Üniversitesi Rektör Yardımcı-
sı Prof. Dr. Güner Dağlı, Tıp Fakültesi
Dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın,
Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Nalan Akbayrak, Sanko Üniver-
sitesi Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya
Yıldırım ve Sani Konukoğlu Vakfı Ge-
nel Sekreteri Naci Boran da yer aldı.
“NitelikliSağlık
HizmetiVereceğiz”
SankoÜniversitesiMütevelliHeyetBaşkanıKonukoğlu:‘’Ana
amacımız;Gaziantep’itıphizmetleriveeğitimiyönünden bir
çıtadahayukarıçıkarabilmek‘’Sembolbiryükseköğretim
kuruluolmasınıhedeflediğimizSankoÜniversitesi,üst
düzeysağlıkeğitimininyanısıraözgünbilimselaraştırmalar
yapacakveniteliklisağlıkhizmetiverecek’’
Klima Filtreleri Düzenli Temizlenmeli
En çok anne ve babalar klimaları ça-
lıştırırken endişe ediyor. Çocuğunda
astım, alerjik nezle ve egzama gibi
alerjik hastalığı olan aileler ise klima-
dan daha da korkuyor. Astım, alerjik
nezle ve göz alerjisi olan çocuklarda
klima zararlı olabildiği gibi faydalı da
olabilir. Özellikle polen alerjisi olan ço-
cuklar için yararlı etkileri olabilir. Çün-
kü polen döneminde pencerenin ka-
palı tutulması, otomobilde pencerenin
açılmaması polen alerjisinden korur.
Hepa filtreli klimalar ile polenlerin ev
içine ve otomobil içine girmesini en-
gelleyebilir ve polenlerden koruyabilir.
Ancak klima filtreleri belirli aralıklarla
temizlenmeli veya kendi kendini te-
mizleme özelliği olanlar tercih edilme-
lidir. Aksi takdirde klimada oluşan aşırı
nem nedeniyle klima içinde küf ve ev
tozu akarları birikecek, oda içine bu
alerjenler girecektir. Bu da astımlı ve
alerjiknezleliçocuklarınhastalıklarının
alevlenmesine neden olacaktır.
Alerjik Nezle Varsa
Klimadan Uzak Durun
Astımlı ve alerjik nezleli çocukların kli-
ma altında kalmamaları gerekir. Aksi
takdirde aşırı soğuk hava akciğerlerde
zedelenmelere neden olarak düzel-
meyen öksürüklere neden olabilir. Ay-
rıca zatüre hastalığına eğilimli olan as-
tımlı çocuklar ve sinüzite eğilimli olan
alerjik nezleli çocuklar çok daha kolay
zatüre ve sinüzite yakalanabilir. Klima
içinde Legionella pneumophila mik-
robu olma eğilimi vardır. Bu sebepten
klima temizliği önemlidir.
Klima Altında Uyumayın
Klima, egzamalı çocuklarda hava-
yı serinlettiği için faydalı olabilir. Eg-
zamalı çocukların ciltlerinde aşırı su
kaybı olduğu için kurudur. Bu nedenle
çok sıcak hava ve terleme kaşıntıyı
daha da artırır. Ancak çok da abartıp
klima altında da uyumamak gerekir.
Egzamalı çocuklarda ev tozu alerjisi
gelişme olasılığı çok yüksektir. Kli-
ma içinde küf alerjenleri ve ev tozu
akarları birikmeye eğilimli olduğu için
klima temizliği yine çok önemlidir. So-
nuç olarak klimalar doğru bir şekilde
kullanılırsa alerjik hastalıklarda faydalı
olabilirken yanlış kullanımlar sonucu
zararlı olabilir. Özellikle alerjik hastalıklı
çocukları olanların ve kendinde alerji
olanların klima seçiminde hepa po-
len filtresi olan ve mikroplardan kendi
kendine temizleme yapabilen özelliği
olan klimaların seçilmesi çok önemli-
dir. Ayrıca klima altında çok kalmamak
da akciğerlerde oluşacak kalıcı hasar-
ların da önüne geçecektir.
Sıcaklar günden güne artıyor. Sıcak havalardan bunalanlar, kendini klimalı
ortamlara atıyor ama klimalar ne kadar doğru kullanılıyor? Klima çarpar mı?
Zararları var mı? Özellikle astımlı ve alerjik nezleli çocukların klima altında
kalmaması gerektiğini söyleyen Liv Hospital Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları
Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Akçay “Aşırı soğuk hava akciğerlerde zedelenme yapıp
düzelmeyen öksürüklere neden olabilir” diyor. Doç. Dr. Ahmet Akçay klimaların
çocuk sağlığı üzerindeki etkisini anlattı.
AstımlıÇocuk
KlimadanUzakDursun!
Doç. Dr. Ahmet Akçay
Liv Hospital Çocuk Alerji ve
Göğüs Hastalıkları Uzmanı
YAZ MEVSİMİ HASTALIKLARI
E KORUNMA YOLLARI;
Yazın gerek çocuklarda gerekse ye-
tişkinlerde en sık görülen sorunların
başında ishal geliyor. Bulantı, kus-
ma, ishal ve bazen de yüksek ateş
ile ortaya çıkan, ağız yoluyla bulaşan
bazı mikroplar, gastroenterit denilen
hastalıklara neden oluyor. Bu mik-
roplar yaz sıcaklarında hızla ürüyor,
mikrop sayısı arttıkça hastalık yap-
ma riski de yükseliyor. Deniz-havuz
suyunu yutmak ve mikrop taşıyan
sinekler yaz hastalıklarının orta-
ya çıkmasında önemli rol oynuyor.
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr.
Mahmut Sertpolat tifo, gastroen-
terit, dizanteri, kolera, hepatit gibi
hastalıklara yol açan mikroplardan
korunmak için alınabilecek önlemleri
anlattı. Dr. Sertpolat, “Kabuğu soyu-
labilen gıdaların kabuklarını soyarak,
soyulmayanlarda ise iyice yıkayarak
yemek; çiğ veya az pişmiş et yeme-
mek, çiğ süt içmemek; genel temiz-
lik kurallarına uymak, yemeklerden
önce ve sonra, tuvaletten sonra el
yıkamak; sineklerden korunmak yaz
aylarında dikkat edilmesi gereken
noktaların başında geliyor” dedi.
TAVUK DÖNER, SALAM
VE SOSİSE DİKKAT!
Risk faktörü olabilecek gıdalara da
değinen Dr. Sertpolat, “Fıstık, ce-
viz gibi yağlı gıdalar ile küf toksinle-
ri üreyebilen mısır ve pirinç dikkatli
tüketilmeli. Pastörize edilmemiş süt
içilmemeli, bu sütten peynir yapılma-
malı. Elde hazırlanan ve iç sıcaklıkları
zararlı mikropların ölmesini sağlaya-
cak kadar yükselmeyen ızgara köf-
teden, havasız ortamda mikropların
toksin üretme riski olması nedeniyle
bütün olarak çevrilmiş tavuktan, va-
kumlu paketi açılıp kısa sürede tü-
ketilmeyen sosis ve salamdan uzak
durulmalı. Sütlaç, kazandibi, muhal-
lebi, dondurma gibi sütlü tatlılar da
hazırlandıktan sonra soğutucuda
tutulmazsa tehlikeli olabilecek gı-
dalar. Çiğ yumurtadan yapılan ma-
yonez; marul, salata, maydanoz gibi
sebzeler de iyi yıkanmadığında riskli
olabiliyor” diye konuştu. En güvenilir
yiyeceğin yoğurt olduğunu vurgula-
yan Dr. Sertpolat, “Izgara ete kıyasla
tencerede pişen et yemekleri, sebze
yemekleri, sarma ve dolma gibi zey-
tinyağlı yemekler yaz aylarında daha
güvenilirdir” dedi.
İSHAL VE KUSMADA
NELER YAPILMALI?
Dr. Mahmut Sertpolat, “İshal ve kus-
ma, sıvı ve elektrolit kaybına sebep
olur. Ev koşullarında kusma ve mide
bulantısı nedeniyle kaybedilen sıvı
ve elektrolitler ağızdan yerine kona-
mıyorsa veya ateş yükselmişse, he-
men bir sağlık kuruluşuna başvurul-
ması gerekiyor. “Hemen ishal kesici
ilaçlar (antidiyaretikler) kullanmak
kesinlikle doğru değil. Ateş, ishal ve
kusma ile vücuttaki zararlı etken-
ler atılır. O nedenle ilk başlarda ishali
kesmemek gerekir. Hastada kay-
bedilen sıvı ve elektrolitleri dengele-
mek için serumla takviye yapıyoruz.
Eğer etken bir bakteri ise antibiyotik
tedavisi yapılıyor” bilgisini verdi.
ÖzelKemalBayındırHastanesi
EnfeksiyonHastalıklarıUzmanı
Uzm.Dr.Mahmut
Sertpolat
Uyarıyor
Dr. Mahmut Sertpolat
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı
s a ğ l ı k s a ğ l ı k30 31
s a ğ l ı k s a ğ l ı k32 33
Türk kanalında canlı
yayımlanan Ece Ka-
raboncuk’un sun-
duğu ‘’Eğitim ve Başarı’’ programına
katılan Prof. Dr. Sınav, Sanko Üniver-
sitesi’nin fakülte ve bölümlerini, burs
ve konaklama olanaklarını, akademik
kadro olarak yapmak istediklerini ve
Gaziantep’te öğrenci olmanın avan-
tajlarını anlattı. Üniversitenin temelini
sosyal sorumluluk bilincinin oluştur-
duğunu vurgulayan Prof. Dr. Sınav,
Sanko Holding’in kurucusu rahmet-
li Sani Konukoğlu’nun 1993 yılında
hastanenin temelini attığını ve bugün
Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin
Türkiye’nin en büyük özel hastanesi
olduğunu söyledi. ‘’Amacımız tıp eği-
timinde bir üste taşımak’’ diyen Prof.
Dr. Ahmet Sınav, uluslararası başarılar
hedefleyen, geleceğin kaliteli sağlık
profesyonellerini yetiştirmek istedik-
lerini belirtti. Sanko Üniversitesi bün-
yesinde Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri
Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağ-
lık Bilimleri Enstitüsü ve Fen Bilimleri
Enstitüsü bulunduğunu anlatan Prof.
Dr. Sınav, bu yıl Tıp Fakültesine, Sağlık
Bilimleri Fakültesi Hemşirelik, Beslen-
me ve Diyetetik, Fizik Tedavi ve Reha-
bilitasyon bölümlerine 60’ar öğrenci
alınacağını ifade etti.
‘’EZBER ANLAYIŞI YOK’’
Öğrencilerin, sadece bilgiyi değil ‘’bil-
giyi kullanmayı ve yeni bilgiler üret-
meyi’’ de öğreneceklerini belirten
Prof. Dr. Sınav, Sanko Üniversite-
si’nde eğitim sistemine ilişkin şunları
kaydetti: ‘’Bizim eğitimimizde ezber
anlayışı yok. Daha birinci sınıftan öğ-
renciyi hastaneye sokmayı düşünü-
yoruz. Yeni bir eğitim anlayışı ve son
teknolojileri kullanarak öğrendikleri
bilgileri daha ilk yıldan itibaren, Özel
Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapa-
cakları uygulamalarla pekiştirecekler.
Öğrenci o bilgiyi nerede kullanacağını
görerek öğrenecek.’’Sağlık bilimleri
alanında dünya standartlarında bilim
üretmek, eğitim vermek ve sağlık
hizmeti sunmak için başarılı aka-
demisyenleri bir araya getirdiklerini
vurgulayan Prof. Dr. Sınav, ‘’Hoca-
larımızın büyük çoğunluğu Türk, ya-
bancı hocalarımız da olacak. Hatta
Amerika’dan bile Türk hocaları getir-
meyi planlıyoruz. Şu anda anlaşma-
ları yaptık. Kuruluş bütçemizde bunun
için çok önemli kaynak ayırdık’’ diye
konuştu. ‘’Gaziantep yaşaması ve
alışması kolay bir şehirdir. Öğrenciyi
sever’’ sözleriyle tanımlayan Prof. Dr.
Sınav, Sanko Üniversitesi’nin şehrin
tam merkezinde, tüm sosyal-kültürel
olanaklara yürüme mesafesinde bu-
lunduğuna işaret etti. Prof. Dr. Sınav,
güvenliğinden konforuna kadar hiçbir
şeyden ödün vermeden öğrenci evleri
hazırladıklarına da vurgu yaptı. Sunu-
cunun, ‘’Hayalinizdeki üniversite nasıl
bir üniversite, bunu kurduk diyebilir
misiniz?’’ şeklindeki sorusuna karşılık
Prof. Dr. Sınav, ‘’Kurmaya çalışıyoruz.
İdeal bir üniversiteye ulaşmak en az 10
yıl sürer. Mütevelli Heyet Başkanımız
Sayın Abdulkadir Konukoğlu’nun gü-
zel bir sözü var: ‘Ortadoğu bölgesinde
başı ağrıyanın ilk aklına Sanko Üniver-
sitesi gelsin’ diyor. Bizim böyle vizyo-
numuz var’’ yanıtını verdi.
Sanko Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Sınav, tıp bilimleri alanında tematik
üniversite olan Sanko Üniversitesi’nde ezbere dayalı bir eğitim sistemi olmayacağını
belirterek, ‘’Daha birinci sınıftan öğrenciyi hastaneye sokmaya düşünüyoruz’’ dedi.
‘’TÜRKİYE’NİNENBÜYÜKÖZEL
HASTANESİ’NDEUYGULAMALI
EĞİTİMVERECEĞİZ’’
CNN
İPEKYOLU PERDER
HER GEÇEN GÜN
BÜYÜYOR
Başkan : Vedat CERGİBOZAN
Telefon : 0 342 251 47 86
Faks : 0 342 251 48 69
Email : ipekyoluperder@tpdf.org
Adres : Onur Mah. 45 Nolu Cad. No: 40 Şahinbey Gaziantep
TÜRKİYE PERAKENDECİLER FEDERASYONU
İPEKYOLU PERAKENDECİLER DERNEĞİ
TÜRKİYE PERAKENDECİLER FEDERASYONU
s a ğ l ı k s a ğ l ı k34 35
inüs insan baş kısmında
ve yüzünde içi hava dolu
boşluklardır. İnsan vücut
ağırlığının sekizde birini
oluşturan baş kısmında
dördü sağda ve dördü solda olmak
üzere toplam sekiz tane sinüs dedi-
ğimiz boşluklar vardır.Bu boşluklar
burun içine küçük delikler ile bağlantı
halindedir. Bu boşluklar ince bir zar-
la örtülü olup bu zarın üzerinde zamk
kıvamında mukus ve silia dediğimiz
tüycükler vardır. Mukus ortamdaki
toz ve baklerileri tutup silialarda sa-
niyede 6 kez titreterek tutulan bu toz
ve bakterilerin sinüs içinden atılması-
nı sağlar. İçi hava dolu boşluklar olan
bu sinüslerin önemli görevleri vardır.
İnsan vücut ağırlığının sekizde biri-
ni oluşturan başın ağırlığını hafifletir.
Koku ve tat duyusunu güçlendirir.
Solunan havayı nemlendirir. Konuş-
ma esnasında rezonansı sağlayarak
kişiye ait ses karekterinin oluşumuna
yardımcı olur. Başa gelecek darbelere
karşı beyni ve gözü korur. Eğer sinüs
denilen havalı boşlukların burun içine
açılan deliklerinde bir tıkanıklık olursa
sinüs içindeki salgılar dışarı atılamayıp
sinüs içinde birikir ve biriken bu sal-
gı bakterilerin üremesi için uygun bir
ortam oluşturur.Oluşan bu hastalığa
artık sinüzit denilmektedir.
SİNUVİEW ENDOSCOPE teknolojisi
işte tam bu noktada cerrahlara
yardımcı olabilecek yöntemdir
Nihayetinde burun tıkanıklığı,baş ağ-
rısı,geniz akıntısı,ateş,yorgunluk,-
keyifsizlik,boğaz ağrısı,ses kısıklığı
vb...şikayetlere yol açar. Tedavide
amaç sinüslerin buruna açıldığı tıkalı
olan deliklerin açılıp sinüslerin ha-
valanmasını sağlamaktır.Bunda da
ilk aşama ilaç tedavisi ve çevresel
etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır.
Bu şekilde yeterli şifa sağlanmayan
kronik sinüzitli hastalarda ikinci aşa-
ma cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavi
altında birçok yöntem geliştirilmiştir.
Cerrahi tedavide ki amaç tıkalı olan
sinüs deliğini açmak bunu yaparken
de sağlam dokuya saygılı olup müm-
kün olduğunca hastalıklı dokunun
ortadan kaldırılması olmalıdır. SİNU-
VİEW ENDOSCOPE teknolojisi işte
tam bu noktada cerrahlara yardımcı
olabilecek yöntemdir. Bir nevi balon
sinoplasti yönteminin geliştirilmiş
halidir ancak ikisi arasında çok önemli
bir fark vardır o da özel üretilmiş olan
sinuview teleskop ile tıkalı sinüs ka-
nalının monitörden görülüp güvenli
ve etkili bir müdahale imkanı sağla-
masıdır.
Türkiye’de her yıl ortalama 40 milyon kişi sinüzite yakalanmaktadır.Amerika’da en
sık karşılaşılan hastalıktır. Sinüzitin ne olduğunu ve tedavisini anlayabilmemiz için
öncelikle sinüsün ne anlama geldiğini ve fonksiyonlarını bilmemiz gerekir.
Türkiye’deİlkkezSinuviewEndoscopetekniğiile
SinüzitTedavisi
TAMMED’de
SİNUVİEW ENDOSCOPE teknolojisi yöntemiyle;
Direkt görüş sağladığından güvenilir ve etkilidir.Komplikasyon ihtimali yok denecek kadar azdır.
Kanama yok denecek kadar azdır.
Bu operasyonların hastaya verdiği en büyük sıkıntı olan tampona
gerek olmadığından ameliyat sonrası hasta konforu mükemmeldir.
Sağlam dokuya saygı duyulduğundan minimal invaziv bir cerrahi olduğundan hastanede yatmaya gerek duyulmaz 5-6
saat sonra hasta gündelik hayatına dönebilmektedir.
S
Op.Dr. Ufuk Tekbaş
Tam-Med Hastanesi
Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı
s a ğ l ı k s a ğ l ı k36 37
u nedenle Gaziantep’in
eğitim-öğretim konusun-
da yakın ve uzak modern-
leşme hedeflerine destek
vermek için yola çıktık.
Özel Deva Okullarında okuyan öğren-
ciler için, geleceği şekillendirirken ge-
rekli olan bilgi ve tecrübeyi edinebile-
cekleri bir eğitim ortamı hayal ederek
okulumuzun temellerini attık.” dedi.
Öğrencilerin kapasitelerini en iyi şe-
kilde kullanabileceği özgün bir model
oluşturduklarını belirten Bektaşoğlu,
“İçinde bulunduğumuz bilgi ve tekno-
loji çağında bireylerin ve toplumların
ihtiyaçlarının farklılaştığını be nedenle
Özel Deva Okullarında anasınıfından
liseye, öğrenciyi merkez alan ve onun
sahip olduğu özellikleriyle gelişebile-
cek bir eğitim yapısı kurgulamaya ça-
lışıyoruz. Esas olarak aldığımız, MEB’in
temel müfredatıdır. Bunun yanı sıra
güçlü bir ölçme ve değerlendirme ve
ar-ge birimi oluşturduk.” diye konuş-
tu. Ayrıca Bektaşoğlu, “DEM ile ulusal
ve uluslararası bilgi birikimini disiplin-
ler üstü temalarla keşfederken, etkili
iletişim kurabilme, eleştirel ve yaratıcı
düşünebilme becerileri kazandırma,
sosyal sorumluluk bilincinin önemini
kavrayıp anlamlı eylemlerde bulunan
öğrenciler yetiştirmeyi hedefliyoruz.
Biz, düşünme becerileri güçlü, kişi-
sel nitelikleri yüksek, yeteneklerinin
farkında ve birden fazla yabancı dil
konuşabilen, kendini gerçekleştirme
çabasını yitirmeyen bireyler istiyoruz
ve dünya dilleri öğrenme becerilerini
ustalıklı geliştirme odaklı çoklu dil öğ-
retim programımız ile öğrencilerimizi
geleceğin global dünyasına entegre
etmeyi amaçlıyoruz. “dedi.
Özel eğitim olanakları
Üstün yetenekli çocuklara yönelik uy-
gulanan eğitim programları hakkında
bilgi veren ve bu çocukların normal
sınıflarda eğitim almaları durumunda
akademik potansiyellerinin gerisinde
kaldıklarına dikkat çeken Bektaşoğlu,”
4. sınıftan itibaren üstün zekalı çocuk-
lara eğitim öğretim verebilmek için
eğitim programları hazırladık. Her eği-
tim kurumu anaokulundan liseye ka-
dar MEB programına paralel bir prog-
ram geliştirmek ister. Biz bunu İnsan
gelişiminin her aşamasının farklı oldu-
ğunu, her bireyin benzersiz olduğunu
ve kendisini ileriye götürecek zorluk
seviyesine göre öğrenmesi gerekti-
ğinin bilinciyle tasarlayıp Üstün Zekalı
Öğrencilerimize yönelik bölümümüzü
kuruyoruz.’ ifadelerini kullandı.
Fen ve Teknoloji Lisesi
Bektaşoğlu, açıklamasını şöyle ta-
mamladı: “2014Eylül ayında hizme-
te girecek olan okulumuzun 25.000
m2lik kapalı alanı bulunan kampüsle-
rinde, 1000 kişilik konferans salonu,
fitness ve olimpik yüzme havuzuna
sahip, ileri teknoloji ile donatılı okulu-
muzda ana sınıfımızdan başlayarak
liseye kadar öğrencilerimizin bilim
adına yapacakları çalışmaların sergi-
leneceği Bilim Merkezimizin yanı sıra,
hayal dünyalarında yapmayı planla-
dıkları icatlarını gerçekleştirebilecek-
leri atölyelerimiz var. Ayrıca, müzikle
yakından ilgilenen öğrencilerimizin
kendi demolarını hazırlayabilecekleri
stüdyomuz bulunmaktadır. Amacımız
akademik olarak öğrencilerin bilgiyle
yüklenmesi değil, onlara yaşayarak
uygulayarak bilginin kalıcılığını sağ-
lamaktır. Fen ve Teknoloji Lisemizde
okuyacak öğrencilerimize sağlayaca-
ğımız olanaklarla geleceğin tıp ve bilim
insanlarını yetiştirmeyi amaçlıyoruz.”
Deva Okulları kendisine özgü, Deva Eğitim Modeli (DEM) sistemi ile yenilikçi bir
eğitim için kapılarını açacak. Deva Okulları Genel Müdürü Savaş Bektaşoğlu,
“Gaziantep sosyal, kültürel ve ekonomik potansiyeli ile Güneydoğu Anadolu
bölgesinin parlayan yıldızıdır.
ÇağaBilgiveDeğer
KatanNesillerİçin
DevaEğitimModeli
B
Savaş Bektaşoğlu
Deva Okulları Genel Müdürü
s a ğ l ı k s a ğ l ı k38 39
getirdik. Başarılı geçen bu operas-
yon sonrasında, Taliha Hanım’a darbe
sonucu siyah renge dönüşen sol gö-
zünü yapay iris takarak sağ gözü gibi
açık kahverengi yapabileceğimizi de
paylaştık. Kendisine yaptığımız yapay
iris operasyonuyla siyah olan gözüne
sağlıklıgözüylebirebiraynırenkteaçık
kahverengi bir göz bebeği taktık.”
“HEM ESTETİK HEM SAĞLIK
SORUNLARINA ÇÖZÜM GETİRDİK”
Opr. Dr. Akçay, bu operasyonu Taliha
Hanım’a yapmalarının iki nedeni oldu-
ğunu bildirdi ve şu açıklamalarda bu-
lundu: “Öncelikle hastamızın estetik
kaygılarını gidererek, darbe alan gö-
zünü sağlıklı gözüyle aynı renge gel-
mesini sağladık. Ayrıca hastanın göz
bebeği, fonksiyonlarını yerine getire-
miyordu. Operasyon sayesinde gözü
aşırı ışık reaksiyonlarından da koru-
duk. Göz bebeği sayesinde dışarıdan
gelen ışınlar retinaya düzgün bir süz-
me halinde düşer.
Göz bebeği yoksa gözün her tarafına
ışık çarpar ve hasta gözünü kısmak
zorunda kalır. Ancak göz bebeğiniz
sağlamsa ışık sadece ortadan girer,
görme merkezinin üzerine düşer ve
net bir görme sağlarsınız ve ışıktan
rahatsız olmazsınız. Taliha Hanım’a
gerçekleştirdiğimiz bu operasyonla
hastamızın gözünün hem estetik ola-
rak iyileşmesini sağladık hem de gözü
aşırı ışık reaksiyonlarından da koruya-
rak sağlık sorunlarını gidermiş olduk.”
AVRUPA’DA EN FAZLA YAPAY İRİS
AMELİYATI TÜRKİYE’DE YAPILIYOR
Opr. Dr. Levent Akçay, yapay iris ope-
rasyonunu 22’nci kez gerçekleştirdi-
ğini söyledi. Avrupa’da bu rakamlara
ulaşabilen az sayıda ülke olduğunu
aktaran Opr. Dr. Akçay, Hollanda,
Avustralya, İngiltere gibi birçok ülke-
de bu operasyonların yapılamadığını
ancak Türkiye’nin göz sağlığı alanında
oldukça ilerlediğini ve uzun yıllardır bu
operasyonların başarıyla gerçekleş-
tirildiğini ifade etti. Opr. Dr. Akçay, bu
operasyoniçinönceliklesağlamgözün
fotoğraflarını dijital olarak çektiklerini
ve yurt dışındaki merkeze gönderdik-
lerini bildirdi. Bu merkezde yapay irisin
kişiye özel olarak 2-3 ay içinde üretil-
diğini ve sonrasında 20-25 dakikalık
bir operasyonla da göze yerleştirildi-
ğini belirtti.
TRAFİK VE İŞ KAZALARI SONRASI
YAPAY İRİS
Yapay iris operasyonlarını Türkiye’de
en çok trafik ve iş kazaları sonrasında
uyguladıklarını belirten Opr. Dr. Akçay,
bu kazalar sırasında gözüne darbe
gelmiş ve göz bebeği yırtılmış hasta-
lara çok sık rastladıklarını ve bu has-
talara yapay iris takarak hem görme
duyularını geri kazandırdıklarını hem
de estetik açıdan sağlıklı bir göz görü-
nümüne kavuşturduklarını belirtti.
Opr. Dr. Akçay, yapay irisi yapabilmek
için öncelikle renk seçmenin gerek-
tiğini söyleyerek, “Hastanın bir gözü
bozuk bir gözü sağlamsa hastaya
sağlam gözüyle aynı renkte yapay
iris takmak gerekir. Ancak bazen iki
gözün de göz bebeğinin olmadığı va-
kalara rastlayabiliyoruz. Bu hastalara
istedikleri renkte göz bebeği takı-
yoruz.” Opr. Dr. Akçay, halk arasında
göz nakli diye bilinen keratoplasti yani
kornea tabakasını değiştirme operas-
yonlarında da yapay iris uygulaması
yaptıklarını belirterek, aynı anda hem
korneayı hem de göz bebeğini değiş-
tirebildiklerinin altını çizdi.
23YILSONRAKAYBETTİĞİ
GÖZÜSAĞLIKLIBİR
GÖRÜNÜMÜNEKAVUŞTU
Çocukken sol gözüne kapı kolu çarpan ve bu darbe sonucu gözü yırtılarak görmez
hale gelen Hollanda vatandaşı Taliha Gül’e yapay göz bebeği takıldı. Dünyagöz
Altunizade’den Opr. Dr. Levent Akçay tarafından gerçekleştirilen operasyonla
hastanın sağlıklı gözü ile yapay iris takılan gözü dışarıdan bakıldığında birbirinden
ayırt edilemeyecek kadar sağlıklı bir görünüme kavuştu.
HollandalıHastanınGözüneYapayİrisTakıldı
yaşında ve 3 çocuk anne-
si Taliha Gül, sol gözüne 15
yaşında aldığı darbe sonu-
cu bu gözündeki görme fonksiyonunu
kaybetti. Bu darbeyle birlikte göz be-
beği de parçalanan Taliha Gül’ün gözü
zamanla küçülmeye ve içeriye doğru
çökmeye başladı. Darbenin etkisiyle
Taliha Gül’ün açık kahverengi olan göz
rengi de siyaha döndü.
DÜNYADA GÖZ RESTERASYONU VE
YAPAY İRİS AMELİYATI YAPILAN İLK
HASTA
Opr. Dr. Levent Akçay, dünyada ilk kez
aynı hastaya hem göz resterasyonu
hem de yapay iris ameliyatı yapıldı-
ğını söyleyerek operasyonla ilgili şu
bilgileri verdi: “Taliha Gül, 2011 yılında
bize ilk geldiğinde gözü içeriye doğru
çöküktü. Kalçasından yağ alarak has-
tanın göz büyüklüğünü restore et-
mek için göz yükseltmesi operasyonu
yaptık. Başarılı şekilde gerçekleşen bu
operasyon sayesinde Taliha Hanım’ın
gözünü anatomik olarak öne doğru
38
Opr. Dr. Levent Akçay
Üç çocuk annesi Taliha Gül,
gözündeki çöküntüden rahat-
sız olduğunu ve öncelikle göz
yükseltmesi operasyonu olarak
bu sorundan kurtulmak için
Hollanda’da doktorlara gittiğini
söyledi. Hollanda’da bu operasyo-
nu yapacak hekim bulamadığını
sonrasında yaptığı araştırmalarla
Dünyagöz hastanesinden Opr. Dr.
Levent Akçay’a ulaştığını belirtti.
Çukur olan sol gözünün yüksel-
tilmesi operasyonu sonrasında
gözlerinin birbirinden farklı renkte
olmasından da rahatsızlık duy-
duğunu ve yapay iris operasyonu
olmak istediğini belirten Taliha
Gül şunları söyledi: “Sol gözümün
farklı bir renkte olmasından ve
göz bebeğimdeki beyazlıktan
dolayı insanlar genellikle hep sol
gözüme bakıyorlardı ve bun-
dan çok rahatsız oluyordum. Bu
operasyonla insanların yüzüne
daha güvenle bakabileceğim.
Ayrıca bugüne kadar fotoğraf
çektirmekten hiç hoşlanmıyor-
dum. Bundan sonra istediğim gibi
fotoğraf çektirebileceğim için çok
mutluyum.”
s a ğ l ı k s a ğ l ı k40 41
alp ameliyatlarından sonra
iz kalma korkusu, hasta-
lar için ameliyatta hayatını
kaybetmek kadar önemli
bir stres haline gelmiştir.
Kalp ameliyatlarında; “minimal inva-
ziv” adı verilen “pencere ameliyatı”
veya “küçük kesi” yöntemi diye ta-
nımladığımız 5cm’lik kesi ile yapılan
yeni operasyon tekniği, hastaları koz-
metik açıdan rahatlatan ve memnun
eden bir yöntem olarak gelişmektedir.
Bu nedenle, biz hastalarımıza “kalbini-
ze giden kozmetik yol” olarak tanım-
lamaktayız. Küçük kesi yöntemiyle
kalp ameliyatlarında iz kalma korku-
suna artık son verilmiştir. Kozmetik
kazancın yanı sıra, hastaların ope-
rasyon sonrası ağrılarının azalması,
hastaneden taburcu olma sürelerinin
kısalması, nekahat döneminin 6 haf-
tadan 2 haftaya inmesi gibi pek çok
artı getirmektedir. Bu yöntem ile halk
arasında “iman tahtası” olarak anılan
sternum kemiğinin, tamamı kesilme-
den meme altı 5-6 cm’lik kesi ile ya
da kemiğin üst ucunda 5cm’lik kesi ile
açık kalp operasyonlarını yapmak ar-
tık olası hale gelmiştir. Bu yöntemle,
kalp kapağı ameliyatları, kalp delikleri-
nin kapatılması, kalp tümörleri ve ko-
roner bypas işlemleri gerçekleştirile-
bilmektedir. Az kan kaybı, daha düşük
enfeksiyon riski, cerrahi travma ve
acının azalması, kozmetik güzellik ki
hastaların çoğu kendi yara yerini gör-
mez, ameliyat sonrası istediği pozis-
yonda yatabilme, hastaneden taburcu
olunca araba kullanabilme, hastanede
daha kısa yatış ve hayata erken üret-
ken birey olarak dönme, cinsel hayatın
sınırlanmaması gibi pek çek avantajı
ile “kalbe giden kozmetik delik” kalp
cerrahı ile hastası arasında kurulan
kozmetik bir köprü olmuştur.
0 342 252 11 11
Araban Yolu Üzeri (OFM) Karşısı
Karakız Köpek Barınağı’ndaki
Dostlarımız Sizleri Bekliyor
7 Gün
24 Saat
Yardıma
Muhtaç
Canlılara El
Uzatıyoruz
KalbeAçılan
KozmetikPencere
Son yıllarda tıpta teknolojinin ileri derecede gelişmesi, ameliyat süreci ve
sonrasında hastaların konforunu artırmaya ve kozmetik anlamda insanları tatmin
etmeye başlamıştır.
K
Prof.Dr. Hakkı Kazaz
Özel Primer Hastanesi
s a ğ l ı k s a ğ l ı k42 43
MenderesGeothermalElektrikÜretim
A.Ş.DORA3JeotermalSantrali’nihizmeteaçtı.
MBHOLDİNG’DENAYDIN’A
34MW’LIKJEOTERMAL
ENERJİSANTRALİYATIRIMI
Türkiye’nin ilk özel jeotermal enerji santralini 2006 yılında kuran MB Holding; 34
MW (Megavat) kurulu güçte hizmet verecek 3. jeotermal enerji santrali Dora-3’ü
Aydın’da devreye aldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından
açılan, Menderes Geothermal Elektrik Üretim A.Ş.’nin 100 milyon dolarlık yatırımla
yaptığı Dora-3 Jeotermal Elektrik Santrali ile MB Holding’in toplam kurulu jeotermal
elektrik gücü Aydın’da 54 MWe yükseldi.
ora-3’ün açılış töreni sı-
rasında 2015 yılı sonunda
devreye alınması planla-
nan 17 MWe kurulu güçte
olacak Dora-4’ün de temel
atma töreni gerçekleştirildi. İnşaat,
tekstil, enerji, hazır beton, perlit ve
seracılık alanlarında faaliyet gösteren,
Türkiye’nin ilk özel jeotermal enerji
santralini kuran MB Holding-Mende-
res Geothermal Elektrik Üretim A.Ş.
tarafından yapılan Dora-3 Jeotermal
Elektrik Santrali açılış töreni, Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıl-
dız’ın himayelerinde Aydın’da ger-
çekleştirildi. Törende konuşma yapan
MB Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Muharrem Balat, ‘’Aydın’da yaptırı-
lan Türkiye’nin ilk jeotermal elektrik
santrali olan 8,5 megavat kurulu gü-
cündeki DORA-1’in ve 11,5 megavat
kurulu gücündeki DORA-2 santrali-
nin ardından bugün 34 megavat gü-
cünde DORA-3’ü açıyoruz. DORA-1
projesinde yılda 32.000 ton, DORA-2
projesinde 45.000 ton, DORA-3 pro-
jesinde ise 110.000 ton karbondiok-
sit emisyon azaltımı sağlanmaktadır.
DORA-4 projesinin işletmeye girmesi
ile Aydın Sanayisinin ihtiyaç duyduğu
elektrik enerjisi tüketiminin tamamı
DORA tesislerinden sağlanmış ola-
caktır. DORA tesislerinden üretilen
elektrik enerjisi vasıtasıyla yılda yak-
laşık 35.000.000.-USD mertebesin-
de doğalgaz ve/veya petrol ürünü
karşılığı döviz harcanmamış olacak-
tır” dedi. Balat, Aydın’da 54 MWe je-
otermal enerji güçlerini yeni yatırımla
daha da arttıracaklarını ve 2015 yılı
sonunda devreye alınması planlanan
Dora-4 enerji santrali ile Menderes
Geothermal A.Ş.’nin toplam ener-
ji üretim kapasitesinin 71 MW’a ka-
dar çıkacağını, şirket bünyesindeki
jeotermal tesislerden 2015 yılı sonu
itibarı ile yılda 700 milyon kw/saat
elektrik enerjisi üretileceğini sözle-
rine ekledi. Menderes Geothermal
Elektrik Üretim A.Ş.’nin hedefi Dora-4
ve Dora-5 projeleri ile jeotermal ya-
tırımlarını büyüterek Türkiye’nin do-
ğal enerji kaynaklarından maksimum
faydayı sağlayabilmek istediklerini
belirten Balat, şöyle konuştu: “Bilindi-
ği üzere Jeotermal enerji yerli, temiz,
yenilenebilir ve sürdürülebilir bir enerji
kaynağıdır. Yerli kaynaklarımızı daha
fazla değerlendirmemiz lazım. Bu
manada her bir megavata yerli kay-
nak olarak değer veriyoruz. Kullanımı
rahat, güvenilir ve çevre dostu olan
bu kaynak sayesinde santrallerimiz,
yılda doğalgaza harcanması gereken
(32 Milyon USD) dövizi ülkemize ka-
zandırmaktadır. Şu anda Türkiye’de
toplam jeotermal santral kurulu gücü
241,7 MWe’a ulaşmıştır. Bu miktar
2015’te Türkiye toplamında 500 MWe,
2020’de ise 1000 MWe’a kadar çıka-
caktır. Bu yatırımlar ülkemiz için çok
önemli tesislerdir.“
D
s a ğ l ı k s a ğ l ı k44 45
aziantep Medical Park
Hastanesi Enfeksiyon
Hastalıkları Uzmanı Dr.
Gönül BAKIR, Akut Gast-
roenteritler (İSHAL) hak-
kında çeşitli bilgiler vererek aileleri
neler yapılması gerektiği konusunda
uyardı.İshal, barsak işleyişindeki; mik-
tarın, su içeriğinin ve sıklığın artışı du-
rumudur. İshal, ciddi bir sağlık sorunu
olabilir. Hafif seyirli ishaller birkaç gün
içinde geçebilir, ancak klinik tablonun
ağırolması durumunda, ciddi olarak
dehidrasyona (vücuttaki aşırı su kay-
bı) ve beslenme sorunlarına neden
olabileceğini dile getirdi. Uz. Dr. Gönül
BAKIR, İshale bağlı ağır klinik tabloda,
sıklıkla su ve mineral kaybına neden
olduğunuve beslenme durumunun iyi
olmamasıhalinde ishal ve ishale bağlı
ölüm riskini arttırdığını vurguladı.
İSHAL NEDİR?
İshal, dışkılama sayısında artışla bera-
Yazİshallerine
DİKKAT!
Gelişmekte olan ülkelerde
barsak enfeksiyonları,
önemli bir halk sağlığı
sorunudur. Dünyada bir
yılda yaklaşık 3-4 milyar
kişi ishale yakalanmakta
ve çoğunluğu çocukların
oluşturduğu 5-6 milyon
kişi ishal nedeni ile
ölmektedir.
ber, dışkının şekilsiz, sulu bir hal alması
olarak tarif edilir. İshalde barsak hare-
ketleri artar, normal süreden daha sık
aralıklarla dışkılama olur. İshalin en sık
nedeni ağız yoluyla alınan mikroplar-
dır, ancak başta antibiyotikler olmak
üzere çeşitli ilaçlar, çeşitli mide-bar-
sak hastalıkları, gıda alerjisi, stres gibi
duygusal durumlar da ishale sebep
olabilir. Mikrobik ishallerde çeşitli vi-
rüsler, bakteriler veya parazitler etken
olabilir. Bu mikroplar sıklıkla, kirli sula-
rın içilmesi veya bu sularla bulaşmış, iyi
temizlenmemiş gıdaların tüketilmesi
ile veya bozuk gıdalarla vücuda girer-
ler ve dışkı ile dışarı atılırlar. Bu dışkı-
ların bulaştığı tüm maddeler (bazen
oyuncaklar bile) ishalin bulaşmasında
etken olabilirler, bazen salgınlar ya-
parlar.Uz. Dr. Gönül BAKIR, en önemli
korunma yönteminin, ellerin sık sık yı-
kanması, yiyeceklerin, içme sularının
ve ortamın temizliğine dikkat edilmesi
olduğunu dile getirdi.
İshal nasıl oluşur ve belirtileri
nelerdir?
vAğızdanalınanmikroplarvücudagir-
dikten sonra, bir kısmı barsak duva-
rında iltihap oluşturarak hem barsak
hareketlerini arttırır, hem de barsağa
su ve iltihabi hücrelerin geçişine ne-
den olur; bir kısmı da barsakta iltihap
yapmadan, salgıladıkları toksin deni-
len zehirli maddelerin etkisi ile su ve
tuz geçişini arttırarak ishale neden
olur. En önemli belirti, dışkılama sayı-
sının artması, dışkı kıvamı ve içeriğinin
değişmesidir. Dışkı bazen çok bol ve
sulu, bazen de yumuşak kıvamlı ama
mukuslu ve kanlıdır. Kanlı ishallere di-
zanteri denir. İshallere kusma ve ateş
eşlik edebilir, dehidratasyon gelişebilir.
Dehidratasyon nedir?
Dehidratasyon, vücuttan su-sıvı kay-
bı olmasıdır, bebekler ve küçük ço-
cuklarda daha sık görülür. İshal, kus-
ma ve ateş sonucu gelişen sıvı kaybı
vücudun elektrolit (tuz ve mineral)
dengesini de bozabilir. Hafif dehidra-
tasyon geliştiğini gösteren belirti has-
tanın susamış olmasıdır. Vücuttan su
kaybı arttıkça dudak ve ağız kurulu-
ğu, uykuya eğilim, nabızda hızlanma,
el ve ayaklarda soğukluk, derin veya
hızlı solunum, idrar miktarında azalma
olabilir. Ağır dehidratasyonda bunla-
ra ek olarak dalgınlık, kan basıncında
düşme, idrar çıkarmama ve şok gö-
rülebilir.
Akut gastroenterit nasıl bulaşır?
Bulaşmada mevsimlerin de önemi
vardır. Sıcak iklimlerde, yaz ayların-
da bağırsak enfeksiyonları daha sık
görülmektedir. Çoğunlukla mikroplu
suların içilmesi veya kirli sularla yıkan-
mış meyve ve sebzelerin yenilmesiyle
ortaya çıkar. Bazen insanlar ishal olup
bu mikropları dışkıları ile çevreye ya-
yabilir. Dışkıyla bulaşmış ellerin ağza
götürülmesi sonucu da ishal olabilir.
Her zaman kullanılan suların sağlıklı
olup olmadığını bilmek mümkün olmaz.
Doğada, özellikle insan ve hayvan dış-
kılarıylakirlenmişsulardayaşayan,ishal
nedeni olabilecek çeşitli mikroplar bu-
lunmaktadır. Bunlar genellikle durgun
sularda, kanalizasyonun karıştığı sular-
da, iyi klorlanmamış içme ve kullanma
sularında, özellikle yaz aylarında uzun
süre Canlı kalarak çoğalırlar. Bu suların
içilmesi veya böyle sularla bulaşmış,
sıcakortamdabeklemişgıdaların,
örneğin çiğ sebzelerle hazır-
lanmış salataların ve meyve-
lerintüketilmesi
Akutgastroenterit
tedavisi nasıldır?
Akut gastroenteritle-
rin çoğu kendiliğinden
düzelir. Tedavi genellik-
le destekleyici tedavidir.
Ateş varsa ateş düşürü-
cü ilaçlar kullanılabilir. İshal
kesici ve kusmayı önleyici
ilaçlar kullanılmamalıdır. Bazı
gastroenteritlerin tedavisi için
antibiyotik tedavisi veya antipa-
raziter tedavi gerekir. Etkenden
bağımsız olarak ishal tedavisi-
nin temel prensipleri hastanın
sıvı ve elektrolit dengesinin
korunması ve beslenmesinin
sürdürülmesidir. Bebeklerde
ve küçük çocuklarda birkaç
saat içerisinde vücuttan aşı-
rı sıvı kaybı olabilir. İshal ve
kusma ile kaybedilen sıvı
ve elektrolitler mümkünse
ağız yoluyla yerine konma-
lıdır. Hafif veya orta derece-
de dehidratasyon bulguları
olan çocuklara belirli oran-
larda şeker ve tuz içeren
sıvı (oral rehidratasyon
sıvısı) ağızdan verilmelidir. Şeker-tuz
karışımı hazır paketlerde bulunur ve
önerilenmiktardatemizsuiçindekarış-
tırıldıktan sonra belirli bir süre içerisinde
hastaya içirilir. Ağır dehidratasyonda
veyaağızdansıvıtedavisininuygulana-
madığı durumlarda hastanede damar-
dan sıvı tedavisinin uygulanması gere-
kir. Temiz su temini, suların klorlanması,
atık sistemlerini de kapsayan sağlıklı alt
yapı oluşturulması, içme ve kullanma
suyunun temizliğine dikkat edilmesi,
gıda hijyenine yönelik önlemlerin alın-
ması,gıdalarınpişirilmesivesaklanması
konusunda titizlik gösterilmesi, besin-
lerin kontaminasyonunun engellenme-
si belli başlı genel korunma yöntem-
leridir. Ayrıca kişisel hijyen kurallarına
dikkat etmeliyiz, el yıkama alışkanlığını
çocuklarımıza mutlaka kazandırmalı-
yız. Sebze ve meyveleri iyi yıkamalıyız.
Açıkta satılan gıdaları tüketmemeliyiz.
İçme ve kullanma sularının temiz
ol- m a s ı n a
dikkat
e t -
me-
l i -
yiz.
G
Dr. Gönül BAKIR
Gaziantep Medical Park Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı
s a ğ l ı k s a ğ l ı k46 47
eki bir aile çocuğuna ağız
ve diş bakımı alışkanlığı
kazandırmak için nele-
ri bilmeli , uygulamalı ve
uygulatmalıdır? İşte bu
soruyu Diş Hekimi Şule Dülger’e sor-
duk... “İlk başta dişsel gereksinim-
leri belirlemek ve dahada önemlisi
çocukta diş hekimi sevgisi oluştur-
mak için, diş problemi olsun olma-
sın çocuk iki yaşında diş hekimiyle
tanıştırılmalıdır. İlk randevu sadece
tanışma,ısındırma ve oyun içerikli
olmalıdır. 7 yaşında bir kızım var. Adı
Nehir. Nehirle 7 senedir; benden an-
nelik bilincini,ondan çocuk oyunculu-
ğunu alıp sevgiyle harmanlayıp eği-
tim alışverişi yapıyoruz. Her konuda
ona fikir mirası bırakmaya çalışırken,
o da bende yeni ufuklar açıyor. Bu
alışveriş sevgiyle böyle devam eder-
ken anladım ki en büyük eğitici güç:
“Model Olma... “
Diş bakımı eğitiminde de böyle.
Çocuğunuzun diş fırçalama
alışkanlığı kazanması için sizi diş
fırçalarken görmesi gerekir
Hatta bunu iki yaşından itibaren bir-
likte yapmanız, beraber diş fırça-
larken bunu oyuna dönüştürmeniz,
onu bu konuda motive edecektir.
Bu oyunlardan biri; birbirinizin dişini
fırçalamak olabilir. Bir diğeri ise ses
çıkaran bir oyuncağıyla diş fırçala-
ma süresini yönetmek olabilir. Çün-
kü etkin fırçalamada en önemli konu
YETERLİ SÜREde diş temizliği ya-
pılmasıdır. İki yaşında bu şekilde diş
fırçalamaya başlayan bir çocuk emin
olun bunu ömür boyu bir alışkanlık
haline getirecektir. Genelde şöyle bir
kanı vardır: “Süt dişleri önemli değil.
Nasıl olsa değişecek.” Süt dişlerinin
çocukta konuşma, yeme ve görü-
nüm yanında en büyük önemi as-
lında daimi dişlere sürme rehberliği
yapmasıdır. Bir süt dişi vaktinden
önce çekilirse, diğer dişlerin o böl-
geye hareketlenmesiyle boşlukta
daralma olur. Yerine gelecek daimi
Bazı çocuklar görürüz inci gibi dişleri var, bazılarının ise çene yapısı bile daha iki
yaşında bozulmuştur. “Peki bunda çocuğun suçu ne?” dedik ve işin uzmanından
vicdan azabı çekmemeniz için önemli bilgiler aldık...
ÇocuğunuzunDişleriİçin
VicdanAzabıÇekmeyin!
BuÖnlemleriAlın!
dişler bu boşluğa sığmaz. Ve bu or-
todontik tedavi dediğimiz tel teda-
visi gereksinimini doğurur. Bir diğer
yanılgı da 6 yaşında süt dişlerinin en
arkasında çıkan daimi dişlerin de de-
ğişecek sanılmasıdır. Oysa o dişler
ağızda ömür boyu kalacak 1. azı diş-
lerdir ve bakımının çok iyi yapılması
gerekir. Diş hekimi tarafından gerekli
görüldüğünde koruyucu yüzeysel
FLOR ve eğer üstü gıda birikimine
neden olacak kıvrımlı yapıya sahipse
FİSSÜR ÖRTÜCÜ dediğimiz yüzeysel
dolgularla korunmalıdır. Klinikte en
çok rastladığım çocuklar erken yaşta
ön dişleri çürümüş, erimiş veya abse
yapmış çocuklar oluyor malesef. Bu
çürüklerin bir adı var: “Biberon Çü-
rükleri”. İsminden de tahmin edebi-
leceğiniz gibi bu çürüklerin en büyük
nedeni uyku saatinde bebeğin, bibe-
ronla şekerli süt ve benzeri sıvılarla
beslenmesi.
Özellikle çocuk bu
biberonla uyuyup kalıyorsa
dişlerin çürümesi kaçınılmaz
Çünkü çürük oluşturan bakteriler şe-
keri çok sever. Bu nedenle biberon
kullanımı 1 yaşla sınırlanmalı, uykuya
geçmeden önce biberonla beslenmeli
ve bundan sonra ağız temizlenmelidir.
Peki çocuk biberonsuz uyumuyorsa...
Bu sorunu ben de kızımda yaşadım.
Böyle bir durumda en azından ayrı
bir biberonla su vererek ağzın suyla
temizlenmesini sağlayabilirsiniz. Bir
diğer değinilmesi gereken konu ise
damak ve diş yapısını bozan ve orto-
dontik tedavi ihtiyacı doğuran parmak
emme alışkanlığı ve 2 yaşından sonra
emzik kullanımıdır. Çocuğunuzda par-
mak emme eğilimi görüyorsanız daha
iyi bir seçenek olarak emziğe yönlen-
dirmelisiniz. Çünkü emziği bıraktırmak
daha kolaydır. Bir anne olarak, anne
karnındaki güvenli ortamdan çıkan
bebek; emzik kullanırsa, yeni hayata
daha huzurla adapte olur diye düşü-
nüyorum. Bir diş hekimi olaraksa 2 ya-
şında bu zevki bıraktırmanızı öneririm.
Çünkü bundan sonra damakta defor-
masyon oluşacaktır. Özetle çocuğu-
nuzdadişbakımıileilgilisağlamtemel-
ler oluşturmak istiyorsanız, öncelikle
her konuda olduğu gibi bu konuda da
kendiniz iyi bir model olmalı, ağız ve
diş bakımınıza özen göstermelisiniz.
Ben şöyle yapıyorum: Ona “montunu
giy üşürsün”, “yemek ye acıkırsın”,
“koşma düşersin”, “dişini fırçala,çürü-
mesin”demiyorum. “Bedeninin değe-
rini bil. Çünkü sen herkes gibi bir mu-
cizesin diyorum.” Dolayısıyla bedene
yapılanbuhizmet iş olmaktan çıkıyor.
Diş Hekimi Şule Dülger’e soru sormak için: sulegunes@hotmail.com adresine mail atabilirsiniz.
P
Şule DülgerDiş Hekimi
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)
Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)

More Related Content

Similar to Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)

Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18
Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18
Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18Medicana IVF Center
 
Saglik teknolojileri raporu tusap 2020
Saglik teknolojileri raporu tusap 2020Saglik teknolojileri raporu tusap 2020
Saglik teknolojileri raporu tusap 2020Sebnem Ozdemir
 
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?SAĞLIKTA NELER OLUYOR?
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?acan16
 
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...WRI Ross Center for Sustainable Cities
 
Sağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde Teletıp
Sağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde TeletıpSağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde Teletıp
Sağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde TeletıpSeyyal HacıbekirogluComTR
 
Saglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdf
Saglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdfSaglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdf
Saglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdfAras Dagli
 
DHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdf
DHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdfDHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdf
DHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdfAliTurgutBOZKURT
 
Launch of Ubrostar and Bovikalc in Cappadocia
Launch of Ubrostar and Bovikalc in CappadociaLaunch of Ubrostar and Bovikalc in Cappadocia
Launch of Ubrostar and Bovikalc in CappadociaSerkan Erkovan
 
SYBTD YIL:2007 Cilt: 2 Sayı:1
SYBTD  YIL:2007  Cilt: 2 Sayı:1 SYBTD  YIL:2007  Cilt: 2 Sayı:1
SYBTD YIL:2007 Cilt: 2 Sayı:1 Levent ATALI
 
Dişhekimi Dergisi 81. sayı
Dişhekimi Dergisi 81. sayıDişhekimi Dergisi 81. sayı
Dişhekimi Dergisi 81. sayıerdalbilici
 
DİSK-İSG 1. Sayı
DİSK-İSG 1. SayıDİSK-İSG 1. Sayı
DİSK-İSG 1. SayıUfuk İpek
 
Erasmus Training Program 2013
Erasmus Training Program 2013Erasmus Training Program 2013
Erasmus Training Program 2013Serkan Erkovan
 
Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)www.tipfakultesi. org
 
Pendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Pendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k planiPendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Pendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k planiBurcu Yiğit Dilmenli
 
Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)
Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)
Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)COSKUN CAN AKTAN
 
Yenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Yenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k planiYenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Yenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k planiPendik Kent Konseyi
 

Similar to Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5) (20)

saglik.pdf
saglik.pdfsaglik.pdf
saglik.pdf
 
Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18
Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18
Medicana hastalikta-ve-saglikta-sayi-18
 
Saglik teknolojileri raporu tusap 2020
Saglik teknolojileri raporu tusap 2020Saglik teknolojileri raporu tusap 2020
Saglik teknolojileri raporu tusap 2020
 
Gida guvenligi
Gida guvenligiGida guvenligi
Gida guvenligi
 
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?SAĞLIKTA NELER OLUYOR?
SAĞLIKTA NELER OLUYOR?
 
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı 2014-2017(Turkish) - Ce...
 
Sağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde Teletıp
Sağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde TeletıpSağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde Teletıp
Sağlıkta Teknoloji Kullanımı ve Kronik Hastalık Yönetiminde Teletıp
 
Saglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdf
Saglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdfSaglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdf
Saglikbilisimzirvesi.org docs-sbz15-katalog.pdf
 
DHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdf
DHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdfDHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdf
DHC-EYLEM-PLANI_v3_ikili.pdf
 
Spektrum Toplantıları 2013
Spektrum Toplantıları 2013Spektrum Toplantıları 2013
Spektrum Toplantıları 2013
 
Launch of Ubrostar and Bovikalc in Cappadocia
Launch of Ubrostar and Bovikalc in CappadociaLaunch of Ubrostar and Bovikalc in Cappadocia
Launch of Ubrostar and Bovikalc in Cappadocia
 
SYBTD YIL:2007 Cilt: 2 Sayı:1
SYBTD  YIL:2007  Cilt: 2 Sayı:1 SYBTD  YIL:2007  Cilt: 2 Sayı:1
SYBTD YIL:2007 Cilt: 2 Sayı:1
 
Dişhekimi Dergisi 81. sayı
Dişhekimi Dergisi 81. sayıDişhekimi Dergisi 81. sayı
Dişhekimi Dergisi 81. sayı
 
DİSK-İSG 1. Sayı
DİSK-İSG 1. SayıDİSK-İSG 1. Sayı
DİSK-İSG 1. Sayı
 
Erasmus Training Program 2013
Erasmus Training Program 2013Erasmus Training Program 2013
Erasmus Training Program 2013
 
Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Türkiye'de tsh (fazlası için www.tipfakultesi.org)
 
Pendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Pendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k planiPendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Pendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
 
Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)
Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)
Herkese Sağlık Türkiye’nin Hedef Ve Stratejileri (Hedef:21)
 
Yenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Yenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k planiYenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
Yenıpendi̇k kent konseyi̇ strateji̇k plani
 
SGK Vizyon Dergisi
SGK Vizyon DergisiSGK Vizyon Dergisi
SGK Vizyon Dergisi
 

Narkoz Sağlık Dergisi (Sayı 5)

  • 1. 1 S a ğ l ı k D e r g i s i Bil. Uz. Hatice Kutsal KALBE AÇILAN KOZMETİK PENCERE HAMİLELİKTE ÇATLAMAYIN MEME KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN YAZ İSHALLERİNE DİKKAT Sayı :
  • 2. www.sanko.edu.tr Bilimde, eğitimde ve sağlık hizmetinde fark yaratacağız Türkiye’nin en büyük özel hastanesinden, uluslararası başarıları hedeflemiş bir ekiple, modern dünya standartlarında eğitim anlayışıyla, hayatımızı güvenle emanet edeceğimiz sağlık profesyonelleri yetiştirmek için yola çıktık. SANKO ÜNİVERSİTESİ
  • 3. Zirve Üniversitesi’nde ilk ve acil yardım programı açıldı Klima kullanırken dikkat! Türkiye’nin acı gerçeği çocuk gelinler Gözlervücudunuzun aynasıdır Diyabetik ayak yaralarında yeni tedavi yöntemi Daha az uyumak mümkün mü? Uykudan fedakarlık sağlığı bozuyor “GDO’lu besinler sağlımız için ciddi risk oluşturuyor” Narkoz Sağlık Dergisi İstanbul’da Başarılı bir iletişim için… İkizlere sağlıklı yaşam HKÜ; İKA destekli proje ile sağlık eğitimi altyapısını geliştirecek GAÜN Tıp Fakültesi’nin müthiş kadrosu göz kamaştırıyor Güzelleştiniz!... Peki ya sonrası ? “Tüp bebek tedavileri doğadaki şansı ikiye katlıyor” Şeker çocuklar hem diyabetle yaşamayı, hem de dans etmeyi öğrenecek GAÜN Tıp Fakültesi Çukurova birincisi Özel Sani Konukoğlu Hastanesi organ nakliyle umut oluyor Ayak sağlığına dikkat edin ağrılardan kurtulun 9 12 15 16 18 22 26 30 31 34 37 38 42 46 48 52 53 56 58 Kalbe Açılan Kozmetik Pencere MADDE BAĞIMLILIĞI Uyku Apnesi Ölüme Sebep Olabilir Bir Damla Su Servet Sayılacak 41 76 86 20 Alzheimer Riskiniz İçin Doktora Erken Gitmeyi “UNUTMAYIN!” Yaz İshallerine DİKKAT! Ağız Kokusu Evlilikleri Bile Etkileyebiliyor 50 18 80 44 54 28 Bakan Müezzinoğlu: “Türkiye sadece sağlığı tüketen değil, sağlıkta yarışan ülke olacak” GGC’den sağlık protokolü Çocuğunuz TV İzlerken Dikkat Edin İktidarsızlık tedavisinde yeni çözüm : EDSWT Uyku apnesi ölüme sebep olabilir ISO 9001:2008 belgeli tek devlet okulu 2020 yılında plastik çöp olmayacak Uzm. Dr. Mahmut Sertpolat Uyarıyor Astımlı Çocuk Klimadan Uzak Dursun ! Türkiye’de ilk kez sinuview endoscope tekniği ile sinüzit tedavisi TAMMED’de Çağa Bilgi ve Değer Katan Nesiller İçin Deva Eğitim Modeli 23 yıl sonra kaybettiği gözü sağlıklı bir görünümüne kavuştu MB holding’den Aydın’a 34 mw’lik jeotermal enerji santrali yatırımı Çocuğunuzun dişleri için vicdan azabı çekmeyin! Bu önlemleri alın! Baba - çocuk ilişkisinin boyutunu cinsiyet belirliyor “El yıkamak temizlik ve hijyenin olmazsa olmazıdır” Lösemide hedefe yönelik tedaviler Meme kanserinden korunmak için kozmetikle seviyeli ilişki Yılda 342 milyon reçete yazılıyor, kronik hastalıklar artıyor! İçindekiler INDEX İçindekiler INDEX 59 60 62 63 64 66 68 69 70 71 72 73 74 75 78 82 84 85 NÜFUSUN %63’Ü DİYABETİN FARKINDA DEĞİL! 10 33 74
  • 4. İMTİYAZ SAHİBİ VE SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Mezine SIRAKAYA GENEL YAYIN YÖNETMENİ Pelin KAPLAN EDİTÖR Deniz YEMİŞENLİOĞLU DİZGİ TASARIM Atakan CEHRİ HALKLA İLİŞKİLER Batuhan CEHRİ HUKUK DANIŞMANI Av. Yaşar SAĞLAM Av. M. Yılmaz ÇELİK Av. M. Buğra AYBERK YAYIN KURULU Dr. Cengiz BAYRAM Opr.Dr. Barış DEMİRİZ Dr. Ulaş YANIK Prof.Dr. Hakkı KAZAZ YÖNETİM YERİ Narkoz Haber Gazetesi Balıklı Durağı Karşısı Balıklı İş Merkezi Kat: 3 No: 6 BASKI İncilipınar Mah. 36006 Nolu Cd. No: 21 Ekip İş Merkezi Altı Şehitkamil / Gaziantep Telefon: 0 (342) 215 04 00 e-posta: info@ebatofset.com Dergide yayınlanan tüm reklam tasarım ve haber metinleri Başak Ajans’a aittir.. İzinsiz alıntı yapılıp çoğaltılamaz. Dergide yer alan köşe yazılarından, köşe yazarları sorumludur. narkozhaber@hotmail.com narkozhaber@mynet.com www.narkozgazetesi.com Sayı: 5 Yıl: 1 Yerel Süreli Yayın Narkoz Haber Gazetesi ücretsiz ekidir. 0 539 247 96 18 0 342 232 42 43 s a ğ l ı k a j a n s Türkiye’de uyuşturucu madde kulla- nımı giderek artarken, yaş sınırının da giderek düşmesi hepimizi ürkütüyor. Emniyet ve Jandarma konuyla ilgili sürekli operasyonlar ve çalışmalar yapıyor. Peki uyuşturucu maddeyle mücadele etmek sadece polis ve jandarmanın görevi mi acaba? Polis ve Jandarma ile bu işlerin çözüleme- yeceğini böyle önemli bir sorunun bilimsel yönden ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini artık görmemiz gerekir diye düşünüyorum. Emniyet Genel Müdürlüğü Türkiye Uyuşturu- cu ve Uyuşturucu Bağımlılığı Merkezi tarafından hazırlanan rapor gerçek- ten ürpertici. Raporda, uyuşturucu madde kullanımı yaşının 10’a kadar düştüğü ibaresi insanın kanını don- duruyor. Türkiye genelinde 83 bin uyuşturucu olayı yaşandığı, 130 bin şüphelinin yakalanarak haklarında idari işlem uygulandığı ancak bir türlü uyuşturucu ticaretinin önüne geçi- lemediği vurgusu yapılıyor. Özellikle uyuşturucu madde almaya yarayan malzemelerin satışının serbest ol- ması, gençlerin bu alışkanlığa sürük- lenmesinde önemli bir etken olduğu görülüyor. Geçtiğimiz yıl özellikle Diyarbakır’ın Lice ilçesinde gün aşırı kenevir imha operasyonları yapılır- ken bu yıl operasyonun baş harfini bile duyamaz olduk. Bahar aylarının başlamasıyla birlikte Lice’de yaşanan terör olayları, yol kesmeler, yolların kazılarak trafiğe kapatılması, askeri personelin kaçırılması gibi olaylar sonrasında kenevir imha operas- yonlarının yapılamaması kafamızda bazı soru işaretlerinin oluşmasına neden oluyor! Bu kaos ortamı neden Lice’de yaratılıyor ve kargaşa ortamı kimlerin ekmeğine yağ sürüyor? Uzmanlar uyuşturucu alışkanlığını arkadaş baskısı, merak ve çaresizlik olarak nitelendiriyor. Özellikle son günlerde yaşanan Bonzai vakaları en sonunda Sağlık Bakanlığını da harekete geçirdi. Sağlık Bakanlığın- dan yapılan açıklamada, uyuşturucu ile mücadelede kurumlar arasındaki koordinasyonun daha hızlı ve etkin bir şekilde sağlanması ve bu mü- cadelede tüm toplum katmanlarına nüfuz edilerek kısa sürede başarılı sonuçlar alınabilmesi için yeni bir üst kurul oluşturulduğu belirtildi. Adalet, Aile ve Sosyal Politikalar, Gençlik ve Spor, İçişleri, Milli Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik ile Sağlık Ba- kanlarının yer aldığı Uyuşturucuyla Mücadele Üst Kurulunun, Türkiye’nin uyuşturucuyla mücadelesinde yeni bir sayfa açacağına inanmak istiyo- rum. Ülkemiz ve gelecek nesillerimiz adına hayati derecede önemli bir başlık olan uyuşturucuyla mücadele konusunda başta anneler ve babalar olmak üzere toplumun tüm bireyle- rinin daha duyarlı olması gerektiğini bir kez daha hatırlatmak istiyorum herkese sağlıklı, mutlu ve huzurlu günler diliyorum. Ülkemiz ve Geleceğimizİçin... Mezine SIRAKAYA
  • 5. s a ğ l ı k s a ğ l ı k8 9 stanbul’da düzenlenen if- tar yemeği, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nu ve sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını bir araya ge- tirdi. Burada sağlık personeline hitap eden Müezzinoğlu, AK Parti iktidarı döneminde sağlık alanında yaşanan değişimlerden bahsetti. Türkiye’de yaşayan nüfusun yüzde 75’inin en çok memnun olduğu alanın sağlık alanında olduğunu söyleyen Müezzinoğlu, sağ- lık alanın diğer alanlardan daha zor ol- duğunu da kaydetti. Sağlık sektörün- de yapılan çalışmalar hakkında bilgiler de veren Sağlık Bakanı Mehmet Mü- ezzinoğlu, önümüzdeki 3 yıl içerisinde 40 bin yatak kapasiteli fiziki alanların vatandaşların hizmetine gireceği- ni söyledi. Bakan Müezzinoğlu bu yıl içerisinde çalışmalarına başlanacak olan 2 önemli proje hakkında açıkla- ma yaptı. Projeleri, Türkiye’nin sağ- lıktaki geleceğine yön verecek olan çalışmalar olarak nitelendiren Müezzi- noğlu, konuşmasına şöyle devam etti; “Bu çalışmalardan bir tanesi de sağlık enstitüleridir. Kanser enstitüsü, Gele- neksel Tamamlayıcı Tıp Enstitüsü, Bi- yoteknoloji Enstitüsü ve Anne Çocuk Ergen Sağlığı Enstitüsü, Akreditasyon Enstitüsü, Kronik Hastalıklar Enstitü- sü ile Türkiye artık sağlığı tüketen de- ğil, sağlık alanında bilimsel üretimleri ile hem kendi insanına hizmet edecek hem de dünya tıp alanındaki yarışta bende varım diyecek. İlaç sanayisi, tıbbi teknoloji ve bilimsel Ar-Ge’de Türkiye önümüzdeki 5 yılda çok daha farklı bir noktaya gelecek. İkinci adım ise Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversite- si’ni Sağlık Bakanlığı olarak bu yıl için- de inşallah kuracağız.” “TÜTÜNLE MÜCADELE ETTİĞİMİZ GİBİ BONZAİ İLE DE MÜCADELE EDECEĞİZ” Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, gençler arasında kullanımı artan ve ölüme neden olan bonzai adlı uyuştu- rucu maddeyle mücadele konusunda yöneltilen soruları da yanıtladı. Ko- ruyucu ve önleyici tedbirlere ağırlık vereceklerini açıklayan Müezzinoğlu, devlet olarak, milletin evlatlarını istis- mar edenlere teslim etmeyeceklerini söyledi. Bakan Müezzinoğlu, hafta başında 6 Bakanın bonzai ile müca- dele konusunda mini zirve gerçekleş- tirdiklerini belirterek, “Bütün değer- lendirmeleri yapacağız ama bundan sonraki süreçte gerek yasal gerek fiili uygulama gerekse fiziki mekan çalış- malarını tamamlayacağız. Öncelikli çalışmalarımız koruyucu ve önleyici tedbirleri daha güçlü hale getirmek olacak. Biz tütün, alkol ve uyuşturucu ile mücadele ettik. Bu üçü de nesillerin geleceği açısından önemli. Güçlü mü- cadeleyi sigarada nasıl başardıysak diğer konularda da milletçe başarılı olmalıyız. Bu nedenle milletimizin, an- nelerin, babaların bu konularda daha çok duyarlı olması ve bu anlamda da okuryazarlık ve sağlık bilincini daha iyi noktaya taşımamız gerekiyor. Toplum olarak tüm bireyleriyle güçlü iletişim kurmak ve onları sosyal yaşamda daha güçlü noktalara taşımalıyız. Hü- kümet, yerel yönetim ve sivil toplum örgütleri olarak elbirliği ile tütünle na- sıl mücadele çıkarttıysak bununla da çıkartacağız” dedi. Sağlık-Sen tarafından düzenlenen iftar programına katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu “Türkiye sadece sağlığı tüketen değil, sağlıkta yarışan ülke olacak” dedi. BakanMüezzinoğlu:“Türkiye SadeceSağlığıTüketenDeğil, SağlıktaYarışanÜlkeOlacak” İ Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı Tel : 0 342 323 66 66 (Pbx) Fax : 0 342 323 59 59 AYINTAP OTOMOTİV Adres: Mücahitler Mah. Gazimuhtarpaşa Bul. 9 Nolu Cad.No:30 Şehitkamil / GAZİANTEP
  • 6. s a ğ l ı k s a ğ l ı k10 11 safeleri yakalamış bir ülkeyiz. Özellikle savunma sanayinde yakaladığımız performansla bizim tıbbi teknolojinin de birbirine paralel alanları var. “SAĞLIK ENSTİTÜLERİ KURUYORUZ” “Türkiye Sağlık Enstitüleri’ni kuruyo- ruz. İlk aşamada 6 tane kuruyoruz. BunlardanbirtanesiKanserEnstitüsü, bir tanesi Biyoteknoloji Enstitüsü. Biz tıpteknolojisindedünyanınürettikleri- ni tüketen değil, dünyanın ürettiklerini Türkiye’nindeüretebildiğibirülkeolma iddiasındayız. O nedenle sağlık ensti- tülerini, bunun dışında Kronik Hasta- lıklar Enstitüsü’nü, Anne, Yeni Doğan ve Genç Sağlığı Enstitüsü, Geleneksel Tıp ve Tamamlayıcı Enstitüsü ve Sağ- lık Akreditasyon Enstitüsü şeklinde 6 tane sağlık enstitüsünün yasa tasarısı Genel Kurul’a geldi. Perşembe günü görüşmelere başladık. Muhtemelen Eylül, Ekim gibi kanunumuzu çıkarta- cağız. Gaziantep son dönemde güçlü bir vizyon yakaladı. 200 bin Suriyeliyi misafir ettiğinden dolayı Gaziantep Valisi Erdal Ata’ya ve Gaziantep halkı- na teşekkür ediyorum” dedi. MÜEZZİNOĞLU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNİN ÇALIŞMALARI HAKKINDA BİLGİ ALDI Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğ- lu, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i makamında ziyaret etti. Başkan Şahin, Bakan Müezzinoğlu’na Gaziantep Büyükşe- hir Belediyesi bünyesinde yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Aynı zamanda yerel seçimlerde zaferle çıkan Şahin’i tebrik etti. Uyuşturucu- nun yaygın ve büyük bir risk aldığına değinen Müezzinoğlu, şunları söyledi: “Her yaş grubu ile ilgili bizim projeler geliştirmemiz gerekiyor. Bir taraftan nüfusumuz yaşlanıyor, yaşlı nüfus ile ilgili projeler, genç nüfusumuz güç- lü ama genç nüfusun taşıdığı riskler var. Uyuşturucu yaygın bir risk haline geldi. Şimdi bunu yalnız İçişleri Ba- kanlığı, uyuşturucuya alışmış, bunu Sağlık Bakanlığı tedavi etsin. Tamam, biz tedavi ettik, ertesi gün yine bu evladımız veya bu vatandaşımız yine kendi koşullarına dönüyorsa, o kendi koşullarında da yine bir kör düğümün içine giriyorsa bunları kırmamız lazım. Bunu kırabileceğimiz en güçlü alan- lardan bir tanesi de yerel yönetimler ve yerel dinamiklerle kuracağımız ortak ilişkiler. Geliştireceğimiz ortak projelerdir. Uyuşturucu konusuyla ilgili önümüzdeki günlerde diğer ba- kanlıklarla ortak çalışmalar yürüte- ceğiz. Önümüzdeki hafta İçişleri Ba- kanımız, Milli Eğitim Bakanımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile bir- likte tekrar değerlendireceğiz. Bu ko- nuda en güçlü paydaşlarımızdan biri de yerel yönetimler olacaktır. Yoğun bir çalışmayı başlatacağız. Zaten şu anda İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakan- lığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir teyakkuz içinde ama masaya yatı- rıp yeni yol haritaları ve yeni projeler geliştirmemiz kanaatindeyim” diye konuştu. Ziyaretlerini tamamlayan Müezzinoğlu ŞKM’de kamu ve özel hastane sağlık çalışanları ile buluştu. Basına kapalı gerçekleştirilen toplan- tıda sağlık çalışanlarının sorunlarını dinleyen Müezzinoğlu Gaziantep’te bulunan bazı özel hastanelerin si- temleri karşısında şaşırdığı gelen bilgiler arasında. ŞKM’de gerçekleş- tirilen toplantıda sağlık çalışanlarının sorunlarına çözüm aranarak öneri- lerde masaya yatırıldı. ağlık Bakanı Mehmet Mü- ezzinoğlu Gaziantep vali- si Erdal Ata’yı ziyaretinde yaptığı açıklamada Türkiye Sağlık Enstitülerinin kuru- lacağını ve ilk etapta 6 enstitü açılaca- ğını söyledi. Türkiye’nin sağlık hizmet- leri sunumunda dünya standartlarını yakaladıklarını aktaran Müezzinoğlu, tıbbi teknolojiye ve ilaca 16 milyar har- candığını söyledi. “Türkiye 77 milyon nüfusuna sağlık hizmetleri sağlama hususunda dünya standartlarını ya- kaladı. Dünyanın en gelişmiş ülke ör- nekleri ile kıyaslanabilecek noktaları yakaladı ama biz sağlık hizmetinin sunumunu daha iyi noktaya taşırken, diğer taraftan da sağlık tüketicisi bir ülkeyiz. 16 milyar ilaca para harcıyoruz. Tıbbi teknolojiye para harcıyoruz. Bu milletin imkânları daha çok dışarıdan ithal ederek oluşuyor. Türkiye Sağlık Enstitüleri’ni kurarak AR-GE yoğun- luğunu ve belirli alanlarda ilacını ürete- bilen belirli alanlarda tıbbi teknolojide söz sahibi olan bir ülke olmak iddiasın- da olmalıyız. Sanayisinde belirli me- SağlıkBakanıMehmetMüezzinoğlu: “UYUŞTURUCUKONUSUNDA YERELYÖNETİMLERLE ÇALIŞACAĞIZ” Bir dizi temaslarda ve ziyaretlerde bulunmak üzere Gaziantep’e gelen Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Gaziantep Valisi Erdal Ata’yı ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’i ziyaret ettikten sonra ŞKM’de sağlık çalışanları ile bir araya geldi. S
  • 7. 13 rotokol ile Gazeteciler Ce- miyeti üyelerinin eş ve çocuklarının Özel Primer Hastanesi’nden alacakları sağlık hizmetlerine ulaş- maları konusunda kolaylaştırıcı prosö- dürler oluşturuldu. Gaziantep Gazete- ciler Cemiyeti adına Başkan İbrahim Ay ile Özel Primer Hastanesi adına Genel Müdürü Mehmet Nihat Okuducu ara- sında imzalanan protolle Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu ve üyeler katıldı. İmza töreni sonrasın- da düzenlenen kokteylde ise, imza- lanan protokülün değerlendirmesi ve fikiralış-verişi yapıldı. Gazetecilere Hizmet Vermekten Gurur Duyacağız İmza töreninde konuşan Özel Primer Hastanesi Genel Müdürü Okuducu, hastane olarak tüm sosyal projelere destek vermeye çalıştıklarını söyledi. Gaziantep’te birçok kamu kuruluşu ile- benzerprotokölleryaptıklarınadikkat- çeken Okuducu, ‘’Bugün ise Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti ile sağlık hizmet- lerinin sağlanmasında kolaylaştırma rotokolü imzaladık.Basın çalışanları gertçekten önemli bir görev yapıyor. Çokdeğerli ve önemsediğimiz bir top- lulukla güzel bir anlaşmaya imza attık. Gaziantep’ehizmet edenlere hizmet vereceğimiz için büyük gurur ve mut- luluk duyuyoruz. Meslektaşlarımızın Sosyal Yaşamını Kolaylaştırmaya Gayret Ediyoruz GGC Başkanı İbrahim Ay isegöreve geldikleri gün basın mensuplarının sosyalyaşantısınakatkısağlayacakları sözünü verdiklerini hatırlatarak, “Özel Primer Hastanesi ile yaptığımız sağlık protokolübuanlamdabirbaşlangıçsa- yılır. Bu anlaşma ile cemiyetimiz üyesi olan basın mensubu arkadaşlarımız, eşleri ve çocuklarıyla Primer Hasta- nesi’nde avantajlı olarak sağlık hizmeti alabileceklerdir.Önümüzdeki günler- de de siz değerli meslektaşlarımızın sosyal yaşansıtına kolaylık sağlayacak farklı projelere imzaatacağız.Bu an- lamda en önemli projelerimizden birisi toplu konutprojesidir.Bu konuda ça- lılşmalarımız devametmektedir.Proje şuanda bakanlıkta imza aşamasında. Önümüzdeki günlerde bununmüjdesi- ni sizlerevereceğiz.Bu vesile ile şahsım ve meslektaşlarım adına Primer Has- tanesi Yönetim Kurulu Başkanı Bilal Çeker ve HastaneYönetimine teşek- kür ederim. Bu protokolün de bütün meslektaşlarıma hayırlı olmasını dile- rim’’ diye konuştu. Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti (GGC) ile Özel Primer Hastanesi arasında sağlık hizmetlerinin sağlanmasında kolaylaştırma protokolü imzalandı. GGC’den SağlıkProtokolü P
  • 8. s a ğ l ı k s a ğ l ı k14 15 nsanların ekranlarda gördüğü sahneler- den etkilendikleri- ni belirten Anadolu Sağlık Merkezi Ço- cuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Zafer Atasoy, “Ancak çocuklar ve ergenler ekranda gördük- lerinden daha belirgin şekilde etkileniyor” dedi. Araştırmalar kişilerin,özellikleçocuklarıngör- dükleri olayları yaşamlarından parçalarla birleştirdiklerini bu- nun da TV’de izledikleri görün- tülere kendilerini kaptırmalarına neden olduğunu gösteriyor. Bu durum her yaştan kişi için ge- çerliyken ergenler ve çocuklar çok daha fazla etkileniyor. Bu yaş grubunun TV seyretme alışkanlıklarının ve seyrettikle- ri içeriğin çok önemli olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Dr. Zafer Atasoy, “Büyüme çağın- daki çocuk gençlerin kendile- rini izledikleri dizi ve filmlerdeki karakterlerle örtüştürerek ka- falarındaki sorulara yanıt bul- maya çalıştıklarını gözlemliyo- ruz” dedi. TV’de izlenen şiddet sahnelerinin bıraktığı etkilere değinen Dr. Atasoy, “Şiddet gö- rüntülerine hiçbir zaman tepki- siz kalınmıyor. Kişilerin ekranda izledikleri şiddet, ölüm, çatışma gibi öğelerden etkilenip bunların farkında olmadan duygularına yön verdiği, araştırmalar sonucu açık bir şekilde görülüyor” diye konuştu. TV’deki şiddet zarar verebilir Şiddet görüntülerinin çocuk ve gençlerin kişiliklerinde ile- ride büyük zararlar verebile- ceğinin altını çizen Dr. Atasoy; “Çocuklarda olaylar ya da konu her ne ise duygusal katılım üst düzeyde gerçekleşir. Çocuk- larınızla izlediğiniz şiddeti ser- gileyen programlarla onlara bir yandan şiddeti özendirmiş olu- yorsunuz” uyarısında bulundu. Araştırmalara göre aynı şiddet olayının TV’de tekrar tekrar gösterilmesinin çocuk ve genç bireylerde erişkinlere göre daha fazla iz bıraktığını söyleyen Dr. Atasoy, “Bu yaş grubu şiddet- ten iki şekilde etkileniyor; İlki şiddet görüntüleri izlendiğinde mağdurun çektiği acıyı yoğun bir şekilde hissederler, bu da ki- şiye mağdurunki kadar olmasa bile acı ve ızdırap verir. İkincisi ise; şiddeti sergileyen kişinin yarattığı duyguyu benimsemek ve bundan keyif almaktır ” dedi. Çocuklar artık sokağa çıkıp oyun oynamak yerine evde oturup televizyon seyretmeyi tercih ederken uzmanlar TV’deki şiddet görüntülerinin çocukları ve gençleri olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Çocuğunuz İzlerkenDikkatEdin Tv İ Dr. Zafer Atasoy Anadolu Sağlık Merkezi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
  • 9. s a ğ l ı k s a ğ l ı k EDSWT NEDİR? EDSWT vücut dışından uygula- nan düşük yoğunluklu akustik şok dalgaları ile yapılan tedavi yöntemidir. NE İŞE YARAR? Sertleşme sorunu (Erektil Dis- fonksiyon)olan hastalar için ilk defa İlaçsız, Ağrısız, Yan Etkisiz ve Kalıcı Çözüm sunan tedavi yöntemidir. NE ZAMANDAN BERİ KULLANILMAKTADIR? Son 10 yıldır iskemik kalp has- talığı tedavisinde kullanılan bu teknoloji, ED1000 cihazı ile son 3 yıldır sertleşme problemi te- davisinde de dünyada binlerce hastada başarılı şekilde kullanıl- maya başlanmıştır. NEDEN ED1000? ED1000, EDSWT teknolojisin- de dünyadaki Altın Standart’dır. EDSWT ile ilgili tıp literatüründe bulunan tüm bilimsel çalışmalar ED1000 kullanılarak yapılmıştır. ED1000 TEDAVİSİNİN ETKİ MEKANİZMASI NEDİR? Vücudun doğal iyileştir- me mekanizmalarından Kök Hücrelerini harekete geçirmektedir. Damar oluşturan Kök Hücrele- rinin aktive edilmesiy- le yeni damar oluşumu uyarılmaktadır (Neoen- dotelizasyon ve Anjioge- nez). Yeni damar oluşumu ile artan penis kanlanması so- nucu vücudun doğal sertleşme sistemi yeniden eski normal ha- line geri dönmektedir. ED1000 TEDAVİSİ NASIL YAPILMAKTADIR? 6 seanslık tedaviler halinde ya- pılmaktadır. Tedavi sırasında pe- nis ve penis köküne düşük yo- ğunluklu ultrasonik ses dalgaları verilmektedir. ED1000 TEDAVİSİ NEDEN SEANSLAR HALİNDE YAPILMAKTADIR? ED1000 tedavisinin seanslar halinde yapılmasının nedeni, tedavi mekanizması ile ilgilidir. Düşük Yoğunluklu Akustik Şok Dalgalarının etkisi ile Kök Hüc- re Tutulumu sonucu yeni damar oluşumunun sağlanması süre gerektiren ve yavaş gelişen vü- cudun kendi doğal iyileştirme mekanizmasıdır. ED1000 teda- visi bu nedenlerden dolayı 6’lı seanslar halinde yapılmaktadır. ED1000 TEDAVİSİ NE KADAR BAŞARILIDIR? Damarsal nedenli tüm Sert- leşme Problemlerine etkilidir. Damarsal nedenli sertleşme problemi tüm hastaların yakla- şık %70’ini oluşturmaktadır ve bunlar arasında en büyük grup Şeker Hastaları ve Koroner Da- mar Hastalarıdır. Ayrıca, prostat ameliyatı öncesinde ve sonra- sında da ED1000 tedavisi başarılı sonuçlar vermektedir. Hafif ve Orta grup hastalar- da 6-12 seans ED1000 te- davisi ile başarı %80’nin, Ağır hastalarda 12-24 seans ED1000 tedavisi ile başa- rı %60’ın üzerindedir. Diğer bir anlatımla, Hafif ve Orta grup hastalarda 6-12 seanslık te- davi ile her 4 hastanın 3’ünde, Ağır hastalarda ise 12-24 se- anslık tedavi ile her 4 hastanın 2’sinde ED1000 tedavisi ba- şarılı sonuç vermektedir. 6-12 seans ED1000 tedavisi ile Hafif ve Orta grup hastalar ilaç kul- lanımından kurtulmakta veya çok düşük doz ilaç ile mutlu bir cinsel yaşama dönmektedirler. 12 -24 seans ED1000 tedavisi ise daha önce ilaçlara dahi cevap vermeyen Ağır hastaları ilaca cevap verir hale getirmekte ve yeniden sürdürülebilir mutlu bir cinsel yaşama dönmeye imkan vermektedir. İktidarsızlık tedavisinde yeniçözüm: EDSWT NE KADAR UYGULANMAKTADIR? ED1000 tedavisinin yan etki- si olmaması nedeniyle seans sayısındabirsınırlamayoktur. İlave olarak yapılan her 6 se- ans tedavinin başarısını daha da yükseltmektedir. GÜVENLİ MİDİR? YAN ETKİLERİ VAR MIDIR? ED1000 tedavisi tamamen güvenlidir. Hiçbir müdahale ve girişim yoktur. İlaç kulla- nımı yoktur. Tedavi sırasında ve sonrasında bugüne kadar bildirilen bir yan etkisi bu- lunmamaktadır. Her seans sonrasında hastalar bekle- meksizin günlük hayatlarına dönmektedir. Günlük hayat- larında herhangi bir kısıtlama yoktur. TEDAVİ SEANSI VE SONRASI AĞRILI MIDIR? SEDASYON, YATIŞTIRICI VEYA TEDAVİ ÖNCESİ HERHANGİ BİR HAZIRLIK GEREKLİ MİDİR? TEDAVİ SIRASINDA NE HİSSEDİLMEKTEDİR? ED1000tedavisisırasıveson- rasında ağrı yoktur, bugüne kadar bildirilmemiştir. Sedas- yon, yatıştırıcı veya tedavi ön- cesi bir hazırlığa gerek yoktur. Tedavi sonrası bir kısıtlamaya gerek yoktur. Bazı hastalar tedavi sırasında hafif karın- calanma hissi duyduklarını ve seans sonunda bu hissin kay- bolduğunu belirtmişlerdir. TEDAVİ SEANSI NE KADAR SÜRMEKTEDİR? Her tedavi seansı yaklaşık 25 dakika sürmektedir. TEDAVİ NEREDE YAPILMAKTADIR? HASTA MAHREMİYETİ VE GİZLİLİĞİ NASIL SAĞLANMAKTADIR? HASTANEDE YATIŞ GEREKLİ MİDİR? ED1000 tedavisi, kliniklerinde ve hastanelerde yapılmak- tadır. Hasta ismi ve bilgileri tamamen gizli tutulmaktadır. Sadece tedavi veren doktor ve teknisyen eşliğinde özel bir odada, hasta mahremiye- tine azami özen gösterilerek yapılmaktadır. Hastanede yatmayı gerektiren bir tedavi değildir. TEDAVİ BAŞARISI İLK DEFA NE ZAMAN HİSSEDİLİR? ETKİ NE KADAR SÜRMEKTEDİR? Tedavinin etkisinin hisse- dilmesi, son ED1000 sean- sı bitiminden 1 ay sonradır. Dünyada 2012 yılında klinik kullanıma giren ED1000 ile yapılan klinik çalışmalarda ED1000 tedavisi ile kazanılan başarının 2 sene devam ettiği gösterilmiştir, daha uzun süre kalıcı etkiyi gösteren bilimsel çalışmalar halen devam et- mektedir. İLERİDE TEDAVİYİ TEKRARLAMAK GEREKİR Mİ? ED1000 tedavisinin yan etki- si olmaması nedeniyle seans sayısında bir sınırlama yok- tur. İlave olarak yapılan her 6 seanslık tedavi başarıyı daha da yükseltmektedir. İleride 6 seanslık tedavinin tekrar edil- mesi tedavinin kalıcı etkisini daha da artırmaktadır. PENİS BOYUTLARINA ETKİSİ VAR MIDIR? ED1000 tedavisi ile penis ka- lınlığının 5mm ve üzerinde artış göstermesi hastalarda sık olarak gözlenen bir du- rumdur. Bunun nedeni yeni damar oluşumudur. BAŞKA KULLANIM ALANI VAR MIDIR? Bunun yanında ED1000 ile Kronik Prostatit hastalarında %50 başarı elde edilmiştir. Kronik Prostatit tedavisinde de yerini zaman içerisinde alacaktır. Op.Dr. Cihanser Yurtseven Özel Kemal Bayındır Hastanesi Üroloji Uzmanı 17
  • 10. AğızKokusuEvlilikleri BileEtkileyebiliyor Kötü ağız kokusu yani tıbbi adı ile Halitozis’in, toplumun geneline yayılan bir sorun olduğuna dikkati çeken ve her dört kişiden birinin ağız kokusu problemi yaşadığına değinen Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, “Önemsenmeyen ağız kokusu, sinüs ve akciğer kaynaklı enfeksiyonlar, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği, metabolizma bozuklukları, bademcik iltihabı ve diş eti rahatsızlıkları gibi hastalıkların habercisi olabilir. ireylerin özgüvenlerini kaybetmelerine de neden olan ağız kokusu problemi- nin tedavisine bir an önce başlanması gerekir” dedi. Ağız boşluğunda yaşayan bakterilerin artıkları olan sülfürlü bileşiklerin ağız kokusunu oluşturduğunu söyleyen Özbölük, “Belli hastalıkların habercisi olduğu gibi ağız ve diş sağlığına ge- reken önemin verilmemesinden de kaynaklanabilen ağız kokusu, sosyal hayatta bireylerin özgüvenlerini kay- betmelerine neden olup evlilikleri bile etkileyebiliyor. Toplumun geneline ya- yılan bir sorun olan ağız kokusu her dört kişiden birinde görülüyor” diye konuştu. Özbölük “Ağız kokusuna sebep olan problem teşhis edilmeli ve sebebe yönelik tedavi uygulanmalıdır. Ağız kokusunu önlemek için kokuya neden olan yiyecek ve içeceklerden kaçın- malıdır” dedi. Ağızdaki tüm diş çürükleri, kırık dolgu veya kron-köprü tedavi edilmeli, gömük, sorunlu dişler çekilmelidir. Diş ve diş eti hastalıkları ağız kokusunun en önemli nedenlerinden olduğundan ağız muayene- si ve bakımı için diş hekimi düzenli olarak ziyaret edilmelidir. Protez, dolgu, diş köprüleri aralarına kaçan ve ora- da kalan yiyecekler kötü kokuya sebep olur. Her gece protezleri çıkarmak ve temizlemek, sabah tekrar takmak gerekir. Bakteri plakları ve yiyecek artıklarını temizlemek için dişlerinizi günde en az iki defa fırçalamak ve her gün diş ipi kullanmak esastır. Ağız kokusunun nedenlerinden biri de dildeki tabakalaşmadır. Bakteri tabakaları ve yiyecek atıkları dilin arka tarafında birikir, kısa süre de bak- terilerin yaşamasına elverişli bir duruma gelirler. Bu nedenle dilimizi fırçalamayı alışkanlık haline getirmemiz gerekmektedir. Tükürük ağız kokusu ile savaşmanın en iyi yol- larından biri olduğundan sakız çiğnemek ağız kokusunu azaltmaktadır. Şekersiz sakız çiğne- mek tükürük salgımızı arttırarak ağız temizliğine yardımcı olur. Ağız kuruluğundan dolayı ağız kokusu olur. Ağız kuruluğuna sebebiyet vermemek için mutlaka bol bol su içilmelidir. Su içeriği olan meyve ve sebze- ler (domates, pırasa, çilek, karpuz) tüketilmelidir. Maydanoz nefesimizi doğal olarak temizlemede etkilidir. Kahve taneleri, limon kabukları ağız koku- sunu gidermektedir. Sigaranın ağız kokusuna neden olduğu aşikardır. Sigara kullanımını azaltmamız gerekmektedir. Ağız kokusundan kurtulmanın yolları: Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, ağız kokusundan korunmak için uygulanacak yöntemleri şöyle sıraladı: B 19s a ğ l ı k s a ğ l ı k18
  • 11. s a ğ l ı k s a ğ l ı k20 21 onukseven; yaşayan kadar eşinin de yaşam kalitesini ve verimini düşüren hatta hastayı ölüme kadar götü- rebilen uyku apnesendro- mu , uyku sorunları içinde en çok rast- lanan ve doktora başvurma nedeni olan uykusuzluk olduğunu belirterek, horlama ve uykuda solunumun dur- ması olarak tanımlanan “apnesend- romu”, uykuyla uğraşan bilim adam- larınca ölüme götüren ciddi sonuçları nedeniyle daha çok önemsenmekte- dir dedi. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr.Dr.Ali Konukseven; uyku non-REM ve REM evrelerinden oluşur Uykunun yarısını oluşturan NREM evre-1 ve 2’nin işlevleri halen bilin- memektedir. NREM evre 3-4 uykusu (derin uyku) ise fiziksel dinlenmeyi sağlar. Çocuklarda büyüme hormonu özellikle derin uyku döneminde salınır. Erişkinlerde ise hücre yenilenmesini ve organizmanın onarımını hızlandırır. NREM evre 3-4’te kişiyi uyandırmak zordur. Uyku sırasında vücut ısısın- da düşme özellikle NREM uykusunda oluşur. Bu dönemde kalp hızı, solunum sayısı azalır ve düzenli hale gelir. REM uykusu ise ruhsal dinlenme, hafıza ve öğrenme sürecinde rol oynamaktadır Rüyalar en çok REM döneminde gö- rülür ve kişi uyandırıldığında rüyası- nı en ince detayına kadar anlatabilir. Otonom sinir sisteminin aktive olması nedeniyle REM döneminde kalp hızı, solunum sayısı, kan basıncı artar ve düzensizleşir. Yaşlılarda uyku sırasın- da sık sık uyanmalar ve dış uyaranlara artan duyarlılık mevcuttur. Uykunun efektifliği azalır. Gündüz uyuklamalar sıktır. Normal uyku süresi kişinin kendini iyi hissettiği uyku süresidir Uyku süreleri genetik faktörlerin etkisi ile kişiden kişiye değişmek- tedir” diye konuştu. Horlama çok yaygın bir semptom .Populasyonun yüzde 40’ında görülür. Horlama uyku sırasında, gündüz sorun oluşturma- yan farinks mekaniklerin değişmesi sonucu ortaya çıkar. Anatomik ne- denlere (büyük tonsil, geniz eti ,çeşitli sebeplerle oluşan burunda tıkanıklık ,küçük dil ve yumuşak damakta sark- ma vs .) aşırı kilo, alkol alımı ve kulla- nılan ilaçlara bağlı olabilir. Üst solunum yolunun daralması solunum işinin art- masına neden olur. Bu da uykunun tekrarlanan parçalanmasına, yetersiz uykuya, gündüz bilinçsel fonksiyon- ların bozulmasına yol açar. Hastalık tedavi edilmeden, tek başına tedavi edilmesi klinik olarak yanlış sonuçlara neden olur. Tüm hastalıklar dışlandık- tan sonra habituel horlamanın teda- visi yapılabilir. Horlama tedavisi :İyi bir adale tonusu kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli. Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen alerji ilaçlarını uykudan önce almamalı Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı. Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı. Aşırı yorgun- luktan sakınmalı. Uykuda sırt üstü yatmak yerine yana yatmak tercih edilmeli. Eski bir öneri olarak pijama sırtına tenis topu dikmek hala faydalı bir metottur. Böylelikle sırt üstü uyu- maya engel olunur. Yatağınızın baş tarafı daha yukarıda olacak şekilde tüm yatağınız yaklaşık olarak 10 cm bir tarafa doğru çeviriniz. Bu amaçla yatağınız bir tarafı altına bir tuğla yer- leştirmek amacınıza uygun olacaktır Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın Horlamanın neden olduğu en önemli hastalık, uykuda solunumun durması olarak tanımlanan “uyku apnesend- romu”dur. Bu hastalığın belirtileri sa- bahları baş ağrısıyla uyanma, yatak- tan kalkmak istememe, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, sosyal, ai- levi, cinsel ve iş sorunlarıdır. Çok fazla bilinmeyen apne, trafik kazası riskini 7-8 kat artırıp, iş kazalarına neden Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr.Dr.Ali Konukseven; uyku apnesinin ölüme sebep olabilecek ciddi bir hastalık olduğunu söyledi. Uyku Apnesi ÖlümeSebepOlabilir olmakta ve toplumdan topluma de- ğişmekle birlikte yüzde 1-4 sıklıkta görülmektedir. Şeker hastalığı sıklı- ğının yüzde 3, astım sıklığının yakla- şık yüzde 5 olduğunu düşünürsek ne kadar önemli bir sorunla karşı karşıya olduğumuz biraz daha netleşebilir.” Horlamanın tehlikeli sonuçları Olabilir. Uykuda solunum durması bozuklu- ğununkardiyovasküler(sistemikhipe- tansiyon, iskemik kalp hastalığı, sol ve sağkalpyetmezliği,aniölüm),nörolojik (serebrovaskülerhastalık,gündüzaşırı uyku hali, sabah baş ağrısı), psikiyatrik (karar verme yeteneğinde azalma, ha- fıza zayıflaması, unutkanlık, kişilik ve davranış değişikliği), endokrin (lipido azalması, empotans), gastrointestinal (reflü), hematolojik (sekonderpoliste- mi), sosyoekonomik sonuçları mev- cuttur. Aynı zamanda yaşam süresini azalttığı bildirilmiştir. Yıllık ölüm oranı yüzde 2-3 olarak bildirilmiştir. Uyku apnesendromu tanısı, klinik şüphe sonrasında yapılan değerlendirme sonucunda ‘polisomnografi’ denilen tüm gece boyunca beyin aktivitesinin ve solunumsal olayların kaydedildiği ‘uyku testi’ ile konur. Hafif olgularda kilo verme, üst havayolunun tıkayı- cı anatomik engellerinden kurtulma (KBB operasyonları), ağız içi araç gibi tedaviler önerilmektedir. Ağır olguların tedavisi ise CPAP (sürekli pozitif ba- sınçlı hava veren cihaz) adı verilen üst havayolunun açık kalmasını sağlayan cihaz ile yapılmaktadır. Tedaviye ce- vap dramatiktir; uyku kalitesi normale döner, horlama, nefes durmaları, gün- düz uykululuk ortadan kalkar, insanlar normal yaşantılarına yeniden hem de en kısa zamanda dönmektedir.” K Opr.Dr.Ali Konukseven Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı
  • 12. s a ğ l ı k s a ğ l ı k22 23 9001:2008 Kalite Yönetim Sistem Belgeli eğitim kurumudur. Okulumuz- daçalışanlarınKalitesistemgereğigö- rev tanımların nettir.Temizlik ve hijye- ne verdiğimiz önem sayesinde beyaz bayrak ödülüne layık görüldük. Okul olarak sosyal projelere de imza atmayı ilke edindik. 160 kişilik konferans salo- numuzda sürekli olarak etkinlikler dü- zenliyoruz. Anestezi, Hemşirelik, Acil Sağlık Hizmetleri, Biyokimya, Radyo- loji, Anatomi, Biyoloji, Fizik-Kimya ve Bilgisayar laboratuarlarında öğrenci- lerimiz en iyi eğitimi en doğru şekilde alıyorlar. Okulumuz akıllı tahta desteği ile birlikte öğrencilerin donanımlı bir hastane ortamında mesleki eğitim- lerini tamamlayabilecekleri laboratu- arlara sahip.Fatih Projesi ilede Tüm sı- nıflarımız akıllı tahta ile donatıldığında başarımıza önemli bir katkı sağlaya- caktır.Okulumuzda ayrıca spor, kül- tür ve sanat programları her zaman ön planda tutulmakta “sanat altın bir bileziktir” sözü gaye edinilmektedir. Bizim eğitim ve öğretimde temel fel- sefemiz öğrencilerimizi sağlık hizmet- lerinde ve sosyal yaşamlarında nite- likli, empati duyguları yüksek bireyler olarak yetiştirmektir. BİNBAŞI DÜNDAR TAŞER SAĞLIK MESLEK LİSESİ MEZUNU OLMAK AYRICALIKTIR Binbaşı Dündar Taşer Anadolu Sağlık Meslek Lisesi diplomasının öğrenciler için çok iyi bir CV olduğuna da dikkat çeken okul müdürü Hatice Kutsal; öğ- rencilerindiplomalarınıonurvegururla taşımalarını istedi. Mezun olan öğren- cilerine önerilerde bulunan Kutsal öğ- rencilerin her zaman ahlaki değerleri ön planda tutmalarını istedi. “Empati duygunuzu her zaman üst seviyede inbaşı Dündar Taşer Ana- dolu Sağlık Meslek Lisesi öğrencileri bu yıl ŞKM’de düzenlenen yemin töre- ni ile mezun oldu. Binbaşı Dündar Taşer Mesleki ve teknik Ana- dolu Lisesi, kaliteli eğitim kadrosuyla gençlerin hedeflerini üst düzeyle- re taşımaya devam ediyor. Binbaşı Dündar Taşer Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Hatice Kutsal; eğitim ve öğretimde temel felsefelerinin öğ- rencileri sağlık hizmetlerinde ve sos- yal yaşamlarında nitelikli, empati duyguları yüksek birer birey olarak yetiştirmek olduğunu söyledi. Bin- başı Dündar Taşer Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Hatice Kutsal, 2000 yılında Açılan okulumuzun Yeni bir binada tam donanımlı bir Eğitim ortamını Gaziantep’e kazandırmanın onurunu taşıdığını belirterek sürekli değişen ve gelişen sağlık dünyasında özveriyle çalışıp, mesleki disiplin ve sevgiyle birlikte başarıyı hedefledik- lerini söyledi. Kutsal; “Hastaların en çok beklediği şey şefkattir. Hasta olan insanlar en iyi tedaviyi, en iyi hastane- de ve en şefkatli ellerden almak ister. Biz şefkatli elleri yetiştirmek için 2000 yılından bugüne özveriyle çalışıyoruz. Bizim eğitimdeki temel felsefemiz öğ- rencilerimize öğrenmeyi öğretmek ve iyi bir iletişim becerisi kazandırmak- tır. Öğrenmeyi bilen, iletişim beceri- sine sahip kişi hem kendini hem de mesleğini geliştirmeyi öğrenir. Sağ- lık hizmetleri bir ekip işidir ve bu ekip içerisinde herkesin bilgili, iyi bir eğitim becerisine sahip olması şarttır. Gaziantep te ISO 9001:2008 BELGELİ TEK DEVLET OKULU Okulumuz Gaziantep’te ilk ve tek ISO ISO9001:2008BELGELİ TEKDEVLETOKULU “BinbaşıDündarTaşerAnadoluSağlıkMeslekLisesi” Kutsal, sağlık sektörünün bel kemiği olan Anestezi Teknisyeni, acil tıp teknisyeni ve hemşirelik alanında 168 sağlık bireyini daha sektöre kazandırmanın mutluluğunu yaşıyor. B “24 yıllık deneyim” Hatice Kutsal Binbaşı Dündar Taşer Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürü
  • 13. s a ğ l ı k s a ğ l ı k24 25 tutun. Kapıdan gelen hiç bir hasta ve yakınının size gülerek gelmeyeceğini bilin. Size gelen insanlar ıstırabı olan, bedeni rahatsız olan insanlardır. Gelen insanlara sizler sevginizi gösterin. Biz- ler işimiz gereği, Kızılcık şerbeti içece- ğiz ama gülümsemeye devam edece- ğiz, çünkü biz insana hizmet ediyoruz. “Halka hizmet hakka hizmettir” sözü- nü hiçbir zaman unutmayın. SAĞALIK SEKTÖRÜNDE İSTİHDAMDA LİDERİZ Özel Hastaneler öğrencilerimiz henüz mezun olmadan, Mayıs ayı içerisinde iş sözleşmesi yapmak istiyor.Mes- leki anlamda tam donanımlı bir okul- da yetiştikleri için oryantasyona bile tabi tutulmadan direkt hastanelerde çok rahat çalışabiliyorlar. Hastaneler Çalışanlarına Hastane performans çalışmaları kapsamında Mesleki ye- terlilik ölçümü yapıyorlar ve bizim öğ- rencilerimiz üniversite mezunları ile aynı Ölçüme tabi olmalarına rağmen 90 ve üzeri puan alıyorlar.Dolayısıy- la bizim öğrencilerimiz sektörde ön- celikli olarak tercih ediliyor. Hastane yöneticileri zaman, zaman bizi ziyaret ederek, neden öğrencilerinizi bizim hastanemize yönlendirmiyorsunuz diye sitemde bulunuyorlar. Mezun olan öğrencilerimizin büyük bir kısmı KPSS’de başarılı oluyor.Bugün LYS ve YGS sonuçlarına baktığınızda akade- mik derslerimiz olmamasına rağmen başarı olarak birçok Anadolu Lise- si’nin de üzerindeyiz. SAĞLIK MESLEK LİSESİ MEZUNLARI BİR ADIM ÖNDE OLACAK Önümüzdeki yıldan itibaren okulları- mızınformatıdeğişiyor.SağlıkMeslek Lisesi mezunu bir hemşirenin görev tanımında hastanın tedavisini yapar, bakımını yapar ifadesi varken yeni dönemde hemşire yardımcısı / Ebe yardımcısı unvanını alacakları için sa- dece hastanın genel, fiziksel bakımını yapabilecekler. Yani hastaya pozisyon verme, yatağını çarşafını düzeltme, diş fırçalama, saçını tarama gibi gö- revleri olacak ve bunlarda hemşire nezaretinde yapılabilecek. Bundan sonra bizim okulumuzdan mezun olan öğrenci hemşire gibi serum takama- yacak,iğneyapamayacak,sadecesa- atinde hastaya oral yoldan ilacını ve- recek ve hastaya bakım yapabilecek. Mevcut ve geçmiş dönemde mezun olan öğrencilerimizin ise özlük hak- ları devam edecek. Bu öğrencilerimiz 4 yıllık lisans programını okuduktan sonra hemşirelik yetkisini, unvanını alabilecekler. Bu lisans programlarına öğrencilerimizin nasıl gideceğine dair bakanlığımızın YÖK’le muhtemelen bir çalışması vardır. Öğrencilerimiz bu lisans okullarına ek puan alarak gide- cekleri için normal lise mezunlarından bir adım daha şanslı olacaklar. Bizde artık önümüzdeki dönemden itibaren sistemden dolayı akademik başarıyı arttırmaya çalışacağız ve üniversite- ye daha çok öğrenci gönderen okul olmak için çaba sarf edeceğiz. BEŞ YILDIZLI OTEL KONFORUNDA HİZMET VERİYORUZ Ben yöneticilik yaptığım dönemler iti- bariyle hiçbir zaman “yok” kelimesine inanmadım ve Hep imkansızı ba- şarmayı ilke edindim.Devletimiz çok güçlü ve istenildiği anda her konuda bize yardımcı oluyor. 2014-2015 Eği- tim Öğretim Yılında 132 kişilik Öğrenci pansiyonumuz hizmete girecek.Öğ- rencilerimize çift kişilik odalar da beş yıldızlı otel konforu sağlayacağız. Bin- başı Dündar Taşer Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak ciddi anlamda tercih edilen bir okuluz. Hastanelerde yapılan uygulamalarda bizim öğren- cilerimiz Mesleki becerileri ile hemen fark ediliyor ve “siz Binbaşı Dündar Taşer Anadolu Sağlık Meslek Lisesi” mezunu musunuz gibi sözler bizi mut- luediyor.Davranışlarıilehitabıileinsanı vasıfları ile bizim öğrencilerimiz her or- tamdaçokrahatbirşekildeayırtedile- biliyor. Biz burada devletimizin gücünü, devletimkânlarınındayeterliolduğunu göstermeye ve anlatmaya çalışıyoruz. Birileri bizi özel okula benzettiğinde Çok üzülüyorum.Devlet okulları özel okullara değil, özel okullar devlet okul- larına benzetilmelidir diye düşünüyo- rum. uriyeli mültecilerin sınır il- lerimize gelmesiyle birlik- te Sağlık Bakanlığı çocuk felcine karşı önlem amaçlı aşı kampanyası başlatmış- tı. Konuya ilişkin yazılı açıklama yapan Sağlık Bakanlığı çocuk felci hastalığına karşı sınır illerinde başlatılan kampan- yanın devam ettiğini açıkladı. Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklama şöyle; “Çocuk Felci (poliomyelit) hastalığı, bu hastalıkla ilgili virüsün sebep olduğu ve hastalığa yakalanan bazı çocuklarda kalıcı felce yol açabilen bir hastalıktır. Hastalık etkeni virüs su ve besinlerle ağız yoluyla alınmaktadır. Hastalıktan korunmada en etkili yöntem aşılan- maktır. 1988 yılında 41.Dünya Sağlık Asamblesinde dünyadan çocuk felci hastalığının ve etkeni virüsün yok edil- mesi kararı alınmıştır. Bu karar doğrul- tusunda başlatılan Eradikasyon Prog- ramı kapsamında yapılan aşılamalar sayesinde 1988 yılında 125 ülkede 350 bin çocuk felci hastası varken 2012 yılında sadece üç ülkede (Afganistan, Pakistan, Nijerya) bölgesel düzeyde 223 vaka görülmüştür. 2013 yılında ise, görülen vaka sayısı 404’dür. 2014 yılı başından 20 Mayıs tarihine kadar ise 82 vaka saptanmıştır. Ülkemizde 1963yılındanberiçocuklukdöneminde çocuk felci aşısı uygulanmaktadır. Son çocuk felci vakamız 1998 yılında görül- müştür. Ülkemiz 2002 yılında Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölgesinde yer alan 53 ülke ile birlikte çocuk felcinden arındırılmış ülke sertifikası almıştır. 16 yıldan beri çocuk felci vakamız bulun- mamaktadır. Komşularımızda yıllar sonra Ekim 2013 ve Mart 2014 tarih- lerinde Çocuk felci vakaları görülmesi üzerine, DSÖ tarafından bu durum aşı ile önlenebilir bulaşıcı hastalıkların ya- yılımı açısından bir “halk sağlığı acili” olarakdeğerlendirilmektevebölgedeki diğerülkelerdetedbiralınmasıgerektiği ifade edilmektedir. Bunun üzerine sınır hareketlerininvemültecilerinyoğunol- duğu, toplam 17 ilimizde yaşayan 5 yaş altı çocuklarımız, aynı zamanda diğer illerimizde bulunan mülteci çocuklar, Bilim Kurulumuzca alınan tavsiye ka- rarları doğrultusunda iki tur halinde kapı kapı dolaşılarak, merkezi yerlerde ve alışveriş merkezlerinde istasyonlar kurularak ulaşılamayan tek bir çocuk kalmamasına özen gösterilerek Çocuk Felci Aşısı ile aşılanmışlardır. Yapılan değerlendirme çalışmalarında, İstanbul ilimizin hem iç hem de dış göç alması ve çocuk felcinin yaygın görüldüğü ül- kelerden giriş-çıkışlara maruz kalması, koruyucu aşılama çalışması yapılması- nı gündeme getirmiştir. Bu kapsamda belirlenen bölgelerdeki 5 yaş altındaki tüm çocuklar birer doz ağızdan çocuk felci aşısı damlatılarak aşılanacaklardır. Aşı faaliyetlerimiz iki tur halinde yapıla- caktır. Uygulamanın ilk turu 5 Haziran (Bugün) 2014 Perşembe günü başla- tılmıştır. Güneydoğu illerimizde sınır kapılarından bölgeye giriş-çıkış yapan- lara yaş sınırı gözetilmeksizin aşı uygu- laması sürdürülmektedir. Okul aşıları dadâhilolmaküzerehertürlürutinaşı- lama çalışması da aksatılmadan devam ettirilmektedir.” Uzun yıllardır ülkemizde görülmeyen çocuk felci hastalığı Suriyeli mültecilerin ülkemize girişiyle birlikte yeniden gündeme geldi. ÇocukFelci Hakkında! Çocuk Felci Hakkında S
  • 14. s a ğ l ı k s a ğ l ı k26 27 unanistan Plastik Sanayi- cileri Derneği’nin ev sahip- liğinde yapılan toplantıda PAGDER Plastik Sanayici- leri Derneği’ni Proje Uzma- nı Günay Erdoğan temsil etti. “Plastik atıklar ve çevre” konusunun öncelikli gündem maddesi olduğu toplantıda,Avrupa’nın plastikatıklarla ilgili hedefleri PlasticsEurope yetkilisi L. Knox-Peeble tarafından paylaşıldı. L. Knox-Peeble,2012 yılında Avru- pa’daki plastik atıkların yüzde 36’sı- nınenerji geri kazanımında, yüzde 26’sınıngeri dönüşümde kullanıldığını aktarırken atıkların yüzde 38’inin de toprağa gömüldüğünü belirtti. Pe- eble tarafından verilen bilgiye göre, 2020 yılı itibariyle toprağa gömüle- cek plastik atık miktarlarının sıfırlan- masına yönelik Avrupa Birliği (AB) mevzuat değişikliğiyılsonuna kadar tamamlanacak. Böylece 2020 hedefi doğrultusunda, her yıl 9,6 milyon ton plastik atığın, yani 9 milyar Euro’luk değerin toprağa gömülmesinin önüne geçilecek. Plastics Europe, toprağa gömülmeyen plastik atıkların yüzde 40’ının geri dönüşümde, sürdürülebilir şekildegeri dönüşümü sağlanamayan yüzde 60’ının ise enerji geri kazanı- mında kullanılacağını öngörüyor. Zorlayıcı hedefin referansı Almanya Paylaşılan bilgilere göre, günümüzde- yedi AB ülkesi ile beraber Norveç ve İsviçre, tüketici sonrası plastik atıkla- rın yüzde 10’unu; diğer 11 üye devlet ise hala plastik atıklarının yüzde 60’ını toprağa gömüyor.Yetkililer, 9,6 milyon ton plastik atığın her yıl toprağa gö- müldüğü bilgisi göz önüne alındığın- da 2020 hedefini ‘zorlayıcı’ olduğunu kabul etmekle birlikte imkansız olma- dığını düşünüyor ve referans olarak Almanya’yı gösteriyor. 5 yıl gibi kısa bir sürede bu oranı yüzde 1’in altına indirmeyi başaran Almanya, hedefin ulaşılabilir olduğunukanıtlıyor. Temiz deniz için AB direktifi güncellenmeli Akdeniz Danışma Kurulu toplantısı- nın katılımcılarından Hırvat Ekonomi OdasıTemsilcisiG. Pehnec Pavlovic ise, konuşmasında denizlerdeki çöplere, atıklaradikkatçekti.Denizlerdekiçöp- lerin yüzde 80’inin karalardan denizle- re ulaştığı, yüzde 20’sinin ise gemiler tarafından illegal olarak denizlere bıra- kıldığı bilgisini paylaşan Pavlovic, ilgili AB direktifinin, geri dönüştürülebilir ve yüksek kalorili plastik atıkların topra- ğa gömülmesinin önüne geçilmesini sağlayacak şekilde güncellenmesinin deniz kirliliği sorununun çözümüne yönelik en önemli adımlardan biri ola- cağına dikkat çekti. Toplantıya katılanWaste Free Oceans (WFO)Türkiye, Afrika ve Orta Doğu Başkanı Yavuz Eroğlu ise toplantıda “Türkiye sahillerindeki deniz çöplerinin yüzde 53’ü Türkiye’ye ait değildir. Di- ğer ülkelerden Türkiye’ye gelmekte- dirler. Özellikle Suriye’deki savaşın da etkisiyle yüklü miktarda deniz çöpü sahillerimize ulaşmaktadır” dedi ve sınır tanımayan deniz kirliliğine karşı küresel hareket edilmesi gerektiğine vurgu yaptı. yılındaplastik çöpolmayacak 2020 Plastik üreticilerinin Avrupa’daki çatı kuruluşu olan PlasticsEurope’un Akdeniz Danışma Kurulu Toplantısı,Atina’da gerçekleştirildi. Avrupalı plastik üreti- cilerinin çatı kuruluşu olan PlasticsEurope, Akdeniz Danışma Ku- rulu toplantısında çevre temizliği konusunu ma- saya yatırdı ve sanayici- lerin bu konudaki eylem ve hedeflerini paylaştı. 2012 yılında plastik atıklarının yüzde 36’sını enerji geri kazanımında, yüzde26’sınıgeridönü- şümde kullanan, yüzde 38’ini ise toprağa gö- men Avrupa’nın hedefi büyük! Buna göre, 2020 yılında toprağa gömülen plastik atık kalmayacak! Böylece her yıl 9,6 mil- yon ton plastik atık yani 9 milyar Euro’luk değer kazanılacak. Almanya’yı örnek alan PlasticsEurope’a göre hedef ‘zorlayıcı’görün- se de ‘ulaşılabilir’. Çünkü Almanya5 yıl gibi kısa bir sürede toprağa gö- mülen plastik oranını yüzde 1’in altına indire- bilmiş. Denizlere en çoksigara ve filtreleri, yi- yecek ambalajları, plastik içecek şişe- leri, plastik poşetler, kapaklar, tabak/ çanak/çatal/kaşık/bıçak,pipetler, cam içecek şişeleri, teneke içecek ku- tuları ve kağıt poşetler atılıyor. 2012 yılında Uluslararası Kıyı Temizleme Fu- arı’nda yapılan bu sıralama çok daha zararlı olabilecek vegün geçtikçe sağ- lık açısından daha da endişe verici bir hal alan balıkçılık ağları gibi 5-0,01 mm boyutlarındaki mikro-plastikleri içer- memektedir. Deniz çöplerinin yüzde 80’inin kara, yüzde 20’sinin deniz kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Her yıl 6,4 milyon ton çöp, gemiler ta- rafından denizlere bırakılmaktadır. Her yıl kentlerde yaşayan insanlar ta- rafından1,3milyontonbelediyeselkatı atıküretilmektedir.Burakam2025yı- lında iki katına çıkacaktır. Tüm deniz atıklarının yüzde 70’inin sudan daha ağır olduğu tahmin edil- mektedir. Dolayısıyla atıkların yüzde 70’i deniz dibine çökmekte; yüzde 15’i sahillere vurmakta; yüzde 15’i ise açık denizlere ulaşmaktadır. Okyanuslarda milkare başına 46.000 parça yüzen plastik atık düşmekte- dir. Yani okyanusların her 55 m2’sinde bir, yüzen bir plastik atığa rastlamak mümkündür. Rakamlarla deniz kirliliği! Y
  • 15. s a ğ l ı k s a ğ l ı k28 29 anko Holding Onursal Baş- kanı ve Sanko Üniversitesi Mütevelli Heyet Başka- nı Abdulkadir Konukoğlu, ‘’Sağlık alanında ihtisasla- şan Sanko Üniversitesi’nin Gaziantep’i tıp hizmetleri ve eğitimi yönünden dahayukarıtaşıyacağını’’belirtti.San- ko Üniversitesi’nin 2014-2015 eği- tim-öğretim dönemin- de öğrenci kabulüne başlayacak olması dolayısıyla Grand Otel’de verilen iftar yemeğinin ardından dü- zenlenen top- lantıda Abdul- kadirKonukoğlu, yerel ve yaygın basın mensupları, ajans ve televizyon temsilcileriyle bir araya gelerek, üni- versiteyi tanıttı. Sosyal sorumluluk bilincinden hareketle, Türkiye’de sa- dece sağlık alanında faaliyet göste- recek güçlü bir üniversite kurmanın mutluluğunu yaşadıklarını ifade eden Konukoğlu, şunları söyledi: ‘’Burada bizim ana amacımız Gaziantep’i tıp hizmetleri ve eğitimi yönünden bir çıta daha yukarı çıkarabilmek. Sembol bir yükseköğretim kurumu olması- nı hedeflediğimiz Sanko Üniversitesi, üst düzey sağlık eğitiminin yanı sıra özgün bilimsel araştırmalar yapacak ve nitelikli sağlık hizmeti verecek. Tür- kiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir hariç 4 üniversite olan tek şehiriz. Gazian- tep nasıl sanayide lider, nasıl ihracat- ta liderse üniversitelerde de liderliğini koruyor. Türkiye’nin tek çatı altında en büyük özel hastanesi olan Özel Sani Konukoğlu Hastanemiz, üniversiteyle birleştiği zaman bu bölgeye daha iyi hizmet edecek. Daha gü- zel hocalarımız yetişe- cek. Araştırmalara daha çok ağırlık vereceğiz.’’ ‘’GAYEMİZ PARA KAZANMAK DEĞİL’’ ‘’Bizim gaye- miz para ka- zanmak değil. Parayı zaten sanayiden kazanıyoruz’’ diyerek hastane ve üni- versiteyi kurarken sosyal sorumluluk görevlerini yerine getirdiklerine vur- gu yapan Konukoğlu, şu anda çevre illerden ve bölgeden birçok hastanın Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’ne geldiğine dikkati çekti. Üniversitenin eğitim kadrosunun, alanında ulus- lararası deneyim ve başarılara sahip akademisyenlerden oluştuğunu an- latan Konukoğlu, ‘’Gaziantep’in yanı sıra başka illerden buraya okumaya gelenler olacaktır. Burada iyi eğitim alacaklar. Sizlere ve torunlarınıza, iyi bir tıp üniversitesi olarak Gaziantep’e yarar getireceğine inanıyorum’’ dedi. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Konukoğlu, şu anki üniversite binası- nın öğrencilerin tüm ihtiyaçlarını kar- şıladığını, önümüzdeki yıllarda daha iyisini yapacaklarını belirtirken, ‘’Za- man zaman duyuyorum; ‘sizin üniver- sitenin yanında arsa aldım’ diyorlar. Ne arsa aldık ne arsanın yerini belirledik. Çok adamı dolandırıyorlar’’ diyerek, arsa alanlara kandırılmamaları için uyarıda bulundu. ‘’Şehirde her alanda sizlerden bir şey yapılması bekleniyor. Aile olarak bu durum üzerinizde baskı yaratıyor mu?’’ şeklinde bir soru üze- rine, Sanko Ailesi olarak Gaziantep’i çok sevdiklerini belirten Konukoğlu, ‘’Üstümüzde bir yük yok. Gurur du- yuyoruz. Çünkü biz bu memleketin S çocuğuz. Bu memlekette kazanıyoruz bu memlekette harcıyoruz. Bu bizim sorumluluklarımız. İnsanın doğduğu yere hizmet etmesi gerekir’’ sözle- rine yer verdi. DÜNYA STANDARTLARINDA EĞİTİM VE HİZMET… Sanko Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Sınav da konuşmasında, me- deniyetler beşiği Gaziantep’te yeni bir üniversite kurmanın sevincini yaşadıklarını paylaşarak, ‘’Hayalimiz; üniversitemizi Gazi şehrimizin itiba- rın layık, bölgemizin en iyi üniver- sitesi ve tıp bilimleri merkezi haline getirmek’’ sözleri ile iddiasını ortaya koydu. Tıp bilimleri alanında dün- ya standartlarında bilim üretmek, eğitim vermek ve hizmet sunmak istediklerini, bu amaçla deneyimli akademisyenleri bir araya getirdik- lerini anlatan Prof. Dr. Sınav, ‘’insana faydaya’’ odaklandıklarını, tüm güç- leriyle çalışarak başarılı olacaklarını ifade etti. Tıp bilimleri alanında Tür- kiye’nin ilk tematik üniversitesi olan Sanko Üniversitesi’ne 2014-2015 eğitim öğretim döneminde ilk kez öğrenci alacaklarını anımsatan Prof. Dr. Sınav, Tıp Fakültesine 10’u yaban- cı uyruklu 60, Sağlık Bilimleri Fakül- tesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Hemşirelik, Beslenme ve Diyetetik bölümlerine 60’ar olmak üzere top- lam 180 öğrenci alınacağını bildirdi. Eğitim-öğretim ücreti muafiyetinin İlk 1000’den gelen öğrencilere yüzde 100, 1001-3000 aralığından gelenle- re yüzde 75, 3001-5000 Aralığından gelenlere yüzde 50 olacağını, şehit ve gazi çocuklarına ilk 3 tercihinde Sanko Üniversitesi’ni seçmeleri ha- linde ise yüzde 50 indirim uygula- nacağını kaydeden Prof. Dr. Sınav, harçlıklara ilişkin şu bilgileri verdi: “Yılda 8 ay olmak üzere, ilk 100’en gelenlere ayda 2.000, 101-500 di- limindekilere 1.750, 501-1000’den gelenlere 1.500, 1001-2000 dilimin- dekilere 750, 2001-3000’den gelen- lere 375 ve 3001-5000 diliminden gelenlere ise ayda 250 TL harçlık ve- rilecek.” Fiziki anlamda üniversite- nin hiçbir eksiğinin olmadığının altını çizen Prof. Dr. Sınav, 3 blok olarak hazırlanan öğrenci evlerinin barınma sorununa yüksek standartlı çözüm olacağını bildirdi. Toplantıda, Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili Adil Sani Konukoğlu, Mütevelli Heyet Üyeleri Gürkan Tural ve İhsan Akyol, Sanko Üniversitesi Rektör Yardımcı- sı Prof. Dr. Güner Dağlı, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nalan Akbayrak, Sanko Üniver- sitesi Genel Sekreteri Dr. Yusuf Ziya Yıldırım ve Sani Konukoğlu Vakfı Ge- nel Sekreteri Naci Boran da yer aldı. “NitelikliSağlık HizmetiVereceğiz” SankoÜniversitesiMütevelliHeyetBaşkanıKonukoğlu:‘’Ana amacımız;Gaziantep’itıphizmetleriveeğitimiyönünden bir çıtadahayukarıçıkarabilmek‘’Sembolbiryükseköğretim kuruluolmasınıhedeflediğimizSankoÜniversitesi,üst düzeysağlıkeğitimininyanısıraözgünbilimselaraştırmalar yapacakveniteliklisağlıkhizmetiverecek’’
  • 16. Klima Filtreleri Düzenli Temizlenmeli En çok anne ve babalar klimaları ça- lıştırırken endişe ediyor. Çocuğunda astım, alerjik nezle ve egzama gibi alerjik hastalığı olan aileler ise klima- dan daha da korkuyor. Astım, alerjik nezle ve göz alerjisi olan çocuklarda klima zararlı olabildiği gibi faydalı da olabilir. Özellikle polen alerjisi olan ço- cuklar için yararlı etkileri olabilir. Çün- kü polen döneminde pencerenin ka- palı tutulması, otomobilde pencerenin açılmaması polen alerjisinden korur. Hepa filtreli klimalar ile polenlerin ev içine ve otomobil içine girmesini en- gelleyebilir ve polenlerden koruyabilir. Ancak klima filtreleri belirli aralıklarla temizlenmeli veya kendi kendini te- mizleme özelliği olanlar tercih edilme- lidir. Aksi takdirde klimada oluşan aşırı nem nedeniyle klima içinde küf ve ev tozu akarları birikecek, oda içine bu alerjenler girecektir. Bu da astımlı ve alerjiknezleliçocuklarınhastalıklarının alevlenmesine neden olacaktır. Alerjik Nezle Varsa Klimadan Uzak Durun Astımlı ve alerjik nezleli çocukların kli- ma altında kalmamaları gerekir. Aksi takdirde aşırı soğuk hava akciğerlerde zedelenmelere neden olarak düzel- meyen öksürüklere neden olabilir. Ay- rıca zatüre hastalığına eğilimli olan as- tımlı çocuklar ve sinüzite eğilimli olan alerjik nezleli çocuklar çok daha kolay zatüre ve sinüzite yakalanabilir. Klima içinde Legionella pneumophila mik- robu olma eğilimi vardır. Bu sebepten klima temizliği önemlidir. Klima Altında Uyumayın Klima, egzamalı çocuklarda hava- yı serinlettiği için faydalı olabilir. Eg- zamalı çocukların ciltlerinde aşırı su kaybı olduğu için kurudur. Bu nedenle çok sıcak hava ve terleme kaşıntıyı daha da artırır. Ancak çok da abartıp klima altında da uyumamak gerekir. Egzamalı çocuklarda ev tozu alerjisi gelişme olasılığı çok yüksektir. Kli- ma içinde küf alerjenleri ve ev tozu akarları birikmeye eğilimli olduğu için klima temizliği yine çok önemlidir. So- nuç olarak klimalar doğru bir şekilde kullanılırsa alerjik hastalıklarda faydalı olabilirken yanlış kullanımlar sonucu zararlı olabilir. Özellikle alerjik hastalıklı çocukları olanların ve kendinde alerji olanların klima seçiminde hepa po- len filtresi olan ve mikroplardan kendi kendine temizleme yapabilen özelliği olan klimaların seçilmesi çok önemli- dir. Ayrıca klima altında çok kalmamak da akciğerlerde oluşacak kalıcı hasar- ların da önüne geçecektir. Sıcaklar günden güne artıyor. Sıcak havalardan bunalanlar, kendini klimalı ortamlara atıyor ama klimalar ne kadar doğru kullanılıyor? Klima çarpar mı? Zararları var mı? Özellikle astımlı ve alerjik nezleli çocukların klima altında kalmaması gerektiğini söyleyen Liv Hospital Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Akçay “Aşırı soğuk hava akciğerlerde zedelenme yapıp düzelmeyen öksürüklere neden olabilir” diyor. Doç. Dr. Ahmet Akçay klimaların çocuk sağlığı üzerindeki etkisini anlattı. AstımlıÇocuk KlimadanUzakDursun! Doç. Dr. Ahmet Akçay Liv Hospital Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı YAZ MEVSİMİ HASTALIKLARI E KORUNMA YOLLARI; Yazın gerek çocuklarda gerekse ye- tişkinlerde en sık görülen sorunların başında ishal geliyor. Bulantı, kus- ma, ishal ve bazen de yüksek ateş ile ortaya çıkan, ağız yoluyla bulaşan bazı mikroplar, gastroenterit denilen hastalıklara neden oluyor. Bu mik- roplar yaz sıcaklarında hızla ürüyor, mikrop sayısı arttıkça hastalık yap- ma riski de yükseliyor. Deniz-havuz suyunu yutmak ve mikrop taşıyan sinekler yaz hastalıklarının orta- ya çıkmasında önemli rol oynuyor. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mahmut Sertpolat tifo, gastroen- terit, dizanteri, kolera, hepatit gibi hastalıklara yol açan mikroplardan korunmak için alınabilecek önlemleri anlattı. Dr. Sertpolat, “Kabuğu soyu- labilen gıdaların kabuklarını soyarak, soyulmayanlarda ise iyice yıkayarak yemek; çiğ veya az pişmiş et yeme- mek, çiğ süt içmemek; genel temiz- lik kurallarına uymak, yemeklerden önce ve sonra, tuvaletten sonra el yıkamak; sineklerden korunmak yaz aylarında dikkat edilmesi gereken noktaların başında geliyor” dedi. TAVUK DÖNER, SALAM VE SOSİSE DİKKAT! Risk faktörü olabilecek gıdalara da değinen Dr. Sertpolat, “Fıstık, ce- viz gibi yağlı gıdalar ile küf toksinle- ri üreyebilen mısır ve pirinç dikkatli tüketilmeli. Pastörize edilmemiş süt içilmemeli, bu sütten peynir yapılma- malı. Elde hazırlanan ve iç sıcaklıkları zararlı mikropların ölmesini sağlaya- cak kadar yükselmeyen ızgara köf- teden, havasız ortamda mikropların toksin üretme riski olması nedeniyle bütün olarak çevrilmiş tavuktan, va- kumlu paketi açılıp kısa sürede tü- ketilmeyen sosis ve salamdan uzak durulmalı. Sütlaç, kazandibi, muhal- lebi, dondurma gibi sütlü tatlılar da hazırlandıktan sonra soğutucuda tutulmazsa tehlikeli olabilecek gı- dalar. Çiğ yumurtadan yapılan ma- yonez; marul, salata, maydanoz gibi sebzeler de iyi yıkanmadığında riskli olabiliyor” diye konuştu. En güvenilir yiyeceğin yoğurt olduğunu vurgula- yan Dr. Sertpolat, “Izgara ete kıyasla tencerede pişen et yemekleri, sebze yemekleri, sarma ve dolma gibi zey- tinyağlı yemekler yaz aylarında daha güvenilirdir” dedi. İSHAL VE KUSMADA NELER YAPILMALI? Dr. Mahmut Sertpolat, “İshal ve kus- ma, sıvı ve elektrolit kaybına sebep olur. Ev koşullarında kusma ve mide bulantısı nedeniyle kaybedilen sıvı ve elektrolitler ağızdan yerine kona- mıyorsa veya ateş yükselmişse, he- men bir sağlık kuruluşuna başvurul- ması gerekiyor. “Hemen ishal kesici ilaçlar (antidiyaretikler) kullanmak kesinlikle doğru değil. Ateş, ishal ve kusma ile vücuttaki zararlı etken- ler atılır. O nedenle ilk başlarda ishali kesmemek gerekir. Hastada kay- bedilen sıvı ve elektrolitleri dengele- mek için serumla takviye yapıyoruz. Eğer etken bir bakteri ise antibiyotik tedavisi yapılıyor” bilgisini verdi. ÖzelKemalBayındırHastanesi EnfeksiyonHastalıklarıUzmanı Uzm.Dr.Mahmut Sertpolat Uyarıyor Dr. Mahmut Sertpolat Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı s a ğ l ı k s a ğ l ı k30 31
  • 17. s a ğ l ı k s a ğ l ı k32 33 Türk kanalında canlı yayımlanan Ece Ka- raboncuk’un sun- duğu ‘’Eğitim ve Başarı’’ programına katılan Prof. Dr. Sınav, Sanko Üniver- sitesi’nin fakülte ve bölümlerini, burs ve konaklama olanaklarını, akademik kadro olarak yapmak istediklerini ve Gaziantep’te öğrenci olmanın avan- tajlarını anlattı. Üniversitenin temelini sosyal sorumluluk bilincinin oluştur- duğunu vurgulayan Prof. Dr. Sınav, Sanko Holding’in kurucusu rahmet- li Sani Konukoğlu’nun 1993 yılında hastanenin temelini attığını ve bugün Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nin Türkiye’nin en büyük özel hastanesi olduğunu söyledi. ‘’Amacımız tıp eği- timinde bir üste taşımak’’ diyen Prof. Dr. Ahmet Sınav, uluslararası başarılar hedefleyen, geleceğin kaliteli sağlık profesyonellerini yetiştirmek istedik- lerini belirtti. Sanko Üniversitesi bün- yesinde Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Sağ- lık Bilimleri Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü bulunduğunu anlatan Prof. Dr. Sınav, bu yıl Tıp Fakültesine, Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik, Beslen- me ve Diyetetik, Fizik Tedavi ve Reha- bilitasyon bölümlerine 60’ar öğrenci alınacağını ifade etti. ‘’EZBER ANLAYIŞI YOK’’ Öğrencilerin, sadece bilgiyi değil ‘’bil- giyi kullanmayı ve yeni bilgiler üret- meyi’’ de öğreneceklerini belirten Prof. Dr. Sınav, Sanko Üniversite- si’nde eğitim sistemine ilişkin şunları kaydetti: ‘’Bizim eğitimimizde ezber anlayışı yok. Daha birinci sınıftan öğ- renciyi hastaneye sokmayı düşünü- yoruz. Yeni bir eğitim anlayışı ve son teknolojileri kullanarak öğrendikleri bilgileri daha ilk yıldan itibaren, Özel Sani Konukoğlu Hastanesi’nde yapa- cakları uygulamalarla pekiştirecekler. Öğrenci o bilgiyi nerede kullanacağını görerek öğrenecek.’’Sağlık bilimleri alanında dünya standartlarında bilim üretmek, eğitim vermek ve sağlık hizmeti sunmak için başarılı aka- demisyenleri bir araya getirdiklerini vurgulayan Prof. Dr. Sınav, ‘’Hoca- larımızın büyük çoğunluğu Türk, ya- bancı hocalarımız da olacak. Hatta Amerika’dan bile Türk hocaları getir- meyi planlıyoruz. Şu anda anlaşma- ları yaptık. Kuruluş bütçemizde bunun için çok önemli kaynak ayırdık’’ diye konuştu. ‘’Gaziantep yaşaması ve alışması kolay bir şehirdir. Öğrenciyi sever’’ sözleriyle tanımlayan Prof. Dr. Sınav, Sanko Üniversitesi’nin şehrin tam merkezinde, tüm sosyal-kültürel olanaklara yürüme mesafesinde bu- lunduğuna işaret etti. Prof. Dr. Sınav, güvenliğinden konforuna kadar hiçbir şeyden ödün vermeden öğrenci evleri hazırladıklarına da vurgu yaptı. Sunu- cunun, ‘’Hayalinizdeki üniversite nasıl bir üniversite, bunu kurduk diyebilir misiniz?’’ şeklindeki sorusuna karşılık Prof. Dr. Sınav, ‘’Kurmaya çalışıyoruz. İdeal bir üniversiteye ulaşmak en az 10 yıl sürer. Mütevelli Heyet Başkanımız Sayın Abdulkadir Konukoğlu’nun gü- zel bir sözü var: ‘Ortadoğu bölgesinde başı ağrıyanın ilk aklına Sanko Üniver- sitesi gelsin’ diyor. Bizim böyle vizyo- numuz var’’ yanıtını verdi. Sanko Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Sınav, tıp bilimleri alanında tematik üniversite olan Sanko Üniversitesi’nde ezbere dayalı bir eğitim sistemi olmayacağını belirterek, ‘’Daha birinci sınıftan öğrenciyi hastaneye sokmaya düşünüyoruz’’ dedi. ‘’TÜRKİYE’NİNENBÜYÜKÖZEL HASTANESİ’NDEUYGULAMALI EĞİTİMVERECEĞİZ’’ CNN İPEKYOLU PERDER HER GEÇEN GÜN BÜYÜYOR Başkan : Vedat CERGİBOZAN Telefon : 0 342 251 47 86 Faks : 0 342 251 48 69 Email : ipekyoluperder@tpdf.org Adres : Onur Mah. 45 Nolu Cad. No: 40 Şahinbey Gaziantep TÜRKİYE PERAKENDECİLER FEDERASYONU İPEKYOLU PERAKENDECİLER DERNEĞİ TÜRKİYE PERAKENDECİLER FEDERASYONU
  • 18. s a ğ l ı k s a ğ l ı k34 35 inüs insan baş kısmında ve yüzünde içi hava dolu boşluklardır. İnsan vücut ağırlığının sekizde birini oluşturan baş kısmında dördü sağda ve dördü solda olmak üzere toplam sekiz tane sinüs dedi- ğimiz boşluklar vardır.Bu boşluklar burun içine küçük delikler ile bağlantı halindedir. Bu boşluklar ince bir zar- la örtülü olup bu zarın üzerinde zamk kıvamında mukus ve silia dediğimiz tüycükler vardır. Mukus ortamdaki toz ve baklerileri tutup silialarda sa- niyede 6 kez titreterek tutulan bu toz ve bakterilerin sinüs içinden atılması- nı sağlar. İçi hava dolu boşluklar olan bu sinüslerin önemli görevleri vardır. İnsan vücut ağırlığının sekizde biri- ni oluşturan başın ağırlığını hafifletir. Koku ve tat duyusunu güçlendirir. Solunan havayı nemlendirir. Konuş- ma esnasında rezonansı sağlayarak kişiye ait ses karekterinin oluşumuna yardımcı olur. Başa gelecek darbelere karşı beyni ve gözü korur. Eğer sinüs denilen havalı boşlukların burun içine açılan deliklerinde bir tıkanıklık olursa sinüs içindeki salgılar dışarı atılamayıp sinüs içinde birikir ve biriken bu sal- gı bakterilerin üremesi için uygun bir ortam oluşturur.Oluşan bu hastalığa artık sinüzit denilmektedir. SİNUVİEW ENDOSCOPE teknolojisi işte tam bu noktada cerrahlara yardımcı olabilecek yöntemdir Nihayetinde burun tıkanıklığı,baş ağ- rısı,geniz akıntısı,ateş,yorgunluk,- keyifsizlik,boğaz ağrısı,ses kısıklığı vb...şikayetlere yol açar. Tedavide amaç sinüslerin buruna açıldığı tıkalı olan deliklerin açılıp sinüslerin ha- valanmasını sağlamaktır.Bunda da ilk aşama ilaç tedavisi ve çevresel etkenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Bu şekilde yeterli şifa sağlanmayan kronik sinüzitli hastalarda ikinci aşa- ma cerrahi tedavidir. Cerrahi tedavi altında birçok yöntem geliştirilmiştir. Cerrahi tedavide ki amaç tıkalı olan sinüs deliğini açmak bunu yaparken de sağlam dokuya saygılı olup müm- kün olduğunca hastalıklı dokunun ortadan kaldırılması olmalıdır. SİNU- VİEW ENDOSCOPE teknolojisi işte tam bu noktada cerrahlara yardımcı olabilecek yöntemdir. Bir nevi balon sinoplasti yönteminin geliştirilmiş halidir ancak ikisi arasında çok önemli bir fark vardır o da özel üretilmiş olan sinuview teleskop ile tıkalı sinüs ka- nalının monitörden görülüp güvenli ve etkili bir müdahale imkanı sağla- masıdır. Türkiye’de her yıl ortalama 40 milyon kişi sinüzite yakalanmaktadır.Amerika’da en sık karşılaşılan hastalıktır. Sinüzitin ne olduğunu ve tedavisini anlayabilmemiz için öncelikle sinüsün ne anlama geldiğini ve fonksiyonlarını bilmemiz gerekir. Türkiye’deİlkkezSinuviewEndoscopetekniğiile SinüzitTedavisi TAMMED’de SİNUVİEW ENDOSCOPE teknolojisi yöntemiyle; Direkt görüş sağladığından güvenilir ve etkilidir.Komplikasyon ihtimali yok denecek kadar azdır. Kanama yok denecek kadar azdır. Bu operasyonların hastaya verdiği en büyük sıkıntı olan tampona gerek olmadığından ameliyat sonrası hasta konforu mükemmeldir. Sağlam dokuya saygı duyulduğundan minimal invaziv bir cerrahi olduğundan hastanede yatmaya gerek duyulmaz 5-6 saat sonra hasta gündelik hayatına dönebilmektedir. S Op.Dr. Ufuk Tekbaş Tam-Med Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı
  • 19. s a ğ l ı k s a ğ l ı k36 37 u nedenle Gaziantep’in eğitim-öğretim konusun- da yakın ve uzak modern- leşme hedeflerine destek vermek için yola çıktık. Özel Deva Okullarında okuyan öğren- ciler için, geleceği şekillendirirken ge- rekli olan bilgi ve tecrübeyi edinebile- cekleri bir eğitim ortamı hayal ederek okulumuzun temellerini attık.” dedi. Öğrencilerin kapasitelerini en iyi şe- kilde kullanabileceği özgün bir model oluşturduklarını belirten Bektaşoğlu, “İçinde bulunduğumuz bilgi ve tekno- loji çağında bireylerin ve toplumların ihtiyaçlarının farklılaştığını be nedenle Özel Deva Okullarında anasınıfından liseye, öğrenciyi merkez alan ve onun sahip olduğu özellikleriyle gelişebile- cek bir eğitim yapısı kurgulamaya ça- lışıyoruz. Esas olarak aldığımız, MEB’in temel müfredatıdır. Bunun yanı sıra güçlü bir ölçme ve değerlendirme ve ar-ge birimi oluşturduk.” diye konuş- tu. Ayrıca Bektaşoğlu, “DEM ile ulusal ve uluslararası bilgi birikimini disiplin- ler üstü temalarla keşfederken, etkili iletişim kurabilme, eleştirel ve yaratıcı düşünebilme becerileri kazandırma, sosyal sorumluluk bilincinin önemini kavrayıp anlamlı eylemlerde bulunan öğrenciler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Biz, düşünme becerileri güçlü, kişi- sel nitelikleri yüksek, yeteneklerinin farkında ve birden fazla yabancı dil konuşabilen, kendini gerçekleştirme çabasını yitirmeyen bireyler istiyoruz ve dünya dilleri öğrenme becerilerini ustalıklı geliştirme odaklı çoklu dil öğ- retim programımız ile öğrencilerimizi geleceğin global dünyasına entegre etmeyi amaçlıyoruz. “dedi. Özel eğitim olanakları Üstün yetenekli çocuklara yönelik uy- gulanan eğitim programları hakkında bilgi veren ve bu çocukların normal sınıflarda eğitim almaları durumunda akademik potansiyellerinin gerisinde kaldıklarına dikkat çeken Bektaşoğlu,” 4. sınıftan itibaren üstün zekalı çocuk- lara eğitim öğretim verebilmek için eğitim programları hazırladık. Her eği- tim kurumu anaokulundan liseye ka- dar MEB programına paralel bir prog- ram geliştirmek ister. Biz bunu İnsan gelişiminin her aşamasının farklı oldu- ğunu, her bireyin benzersiz olduğunu ve kendisini ileriye götürecek zorluk seviyesine göre öğrenmesi gerekti- ğinin bilinciyle tasarlayıp Üstün Zekalı Öğrencilerimize yönelik bölümümüzü kuruyoruz.’ ifadelerini kullandı. Fen ve Teknoloji Lisesi Bektaşoğlu, açıklamasını şöyle ta- mamladı: “2014Eylül ayında hizme- te girecek olan okulumuzun 25.000 m2lik kapalı alanı bulunan kampüsle- rinde, 1000 kişilik konferans salonu, fitness ve olimpik yüzme havuzuna sahip, ileri teknoloji ile donatılı okulu- muzda ana sınıfımızdan başlayarak liseye kadar öğrencilerimizin bilim adına yapacakları çalışmaların sergi- leneceği Bilim Merkezimizin yanı sıra, hayal dünyalarında yapmayı planla- dıkları icatlarını gerçekleştirebilecek- leri atölyelerimiz var. Ayrıca, müzikle yakından ilgilenen öğrencilerimizin kendi demolarını hazırlayabilecekleri stüdyomuz bulunmaktadır. Amacımız akademik olarak öğrencilerin bilgiyle yüklenmesi değil, onlara yaşayarak uygulayarak bilginin kalıcılığını sağ- lamaktır. Fen ve Teknoloji Lisemizde okuyacak öğrencilerimize sağlayaca- ğımız olanaklarla geleceğin tıp ve bilim insanlarını yetiştirmeyi amaçlıyoruz.” Deva Okulları kendisine özgü, Deva Eğitim Modeli (DEM) sistemi ile yenilikçi bir eğitim için kapılarını açacak. Deva Okulları Genel Müdürü Savaş Bektaşoğlu, “Gaziantep sosyal, kültürel ve ekonomik potansiyeli ile Güneydoğu Anadolu bölgesinin parlayan yıldızıdır. ÇağaBilgiveDeğer KatanNesillerİçin DevaEğitimModeli B Savaş Bektaşoğlu Deva Okulları Genel Müdürü
  • 20. s a ğ l ı k s a ğ l ı k38 39 getirdik. Başarılı geçen bu operas- yon sonrasında, Taliha Hanım’a darbe sonucu siyah renge dönüşen sol gö- zünü yapay iris takarak sağ gözü gibi açık kahverengi yapabileceğimizi de paylaştık. Kendisine yaptığımız yapay iris operasyonuyla siyah olan gözüne sağlıklıgözüylebirebiraynırenkteaçık kahverengi bir göz bebeği taktık.” “HEM ESTETİK HEM SAĞLIK SORUNLARINA ÇÖZÜM GETİRDİK” Opr. Dr. Akçay, bu operasyonu Taliha Hanım’a yapmalarının iki nedeni oldu- ğunu bildirdi ve şu açıklamalarda bu- lundu: “Öncelikle hastamızın estetik kaygılarını gidererek, darbe alan gö- zünü sağlıklı gözüyle aynı renge gel- mesini sağladık. Ayrıca hastanın göz bebeği, fonksiyonlarını yerine getire- miyordu. Operasyon sayesinde gözü aşırı ışık reaksiyonlarından da koru- duk. Göz bebeği sayesinde dışarıdan gelen ışınlar retinaya düzgün bir süz- me halinde düşer. Göz bebeği yoksa gözün her tarafına ışık çarpar ve hasta gözünü kısmak zorunda kalır. Ancak göz bebeğiniz sağlamsa ışık sadece ortadan girer, görme merkezinin üzerine düşer ve net bir görme sağlarsınız ve ışıktan rahatsız olmazsınız. Taliha Hanım’a gerçekleştirdiğimiz bu operasyonla hastamızın gözünün hem estetik ola- rak iyileşmesini sağladık hem de gözü aşırı ışık reaksiyonlarından da koruya- rak sağlık sorunlarını gidermiş olduk.” AVRUPA’DA EN FAZLA YAPAY İRİS AMELİYATI TÜRKİYE’DE YAPILIYOR Opr. Dr. Levent Akçay, yapay iris ope- rasyonunu 22’nci kez gerçekleştirdi- ğini söyledi. Avrupa’da bu rakamlara ulaşabilen az sayıda ülke olduğunu aktaran Opr. Dr. Akçay, Hollanda, Avustralya, İngiltere gibi birçok ülke- de bu operasyonların yapılamadığını ancak Türkiye’nin göz sağlığı alanında oldukça ilerlediğini ve uzun yıllardır bu operasyonların başarıyla gerçekleş- tirildiğini ifade etti. Opr. Dr. Akçay, bu operasyoniçinönceliklesağlamgözün fotoğraflarını dijital olarak çektiklerini ve yurt dışındaki merkeze gönderdik- lerini bildirdi. Bu merkezde yapay irisin kişiye özel olarak 2-3 ay içinde üretil- diğini ve sonrasında 20-25 dakikalık bir operasyonla da göze yerleştirildi- ğini belirtti. TRAFİK VE İŞ KAZALARI SONRASI YAPAY İRİS Yapay iris operasyonlarını Türkiye’de en çok trafik ve iş kazaları sonrasında uyguladıklarını belirten Opr. Dr. Akçay, bu kazalar sırasında gözüne darbe gelmiş ve göz bebeği yırtılmış hasta- lara çok sık rastladıklarını ve bu has- talara yapay iris takarak hem görme duyularını geri kazandırdıklarını hem de estetik açıdan sağlıklı bir göz görü- nümüne kavuşturduklarını belirtti. Opr. Dr. Akçay, yapay irisi yapabilmek için öncelikle renk seçmenin gerek- tiğini söyleyerek, “Hastanın bir gözü bozuk bir gözü sağlamsa hastaya sağlam gözüyle aynı renkte yapay iris takmak gerekir. Ancak bazen iki gözün de göz bebeğinin olmadığı va- kalara rastlayabiliyoruz. Bu hastalara istedikleri renkte göz bebeği takı- yoruz.” Opr. Dr. Akçay, halk arasında göz nakli diye bilinen keratoplasti yani kornea tabakasını değiştirme operas- yonlarında da yapay iris uygulaması yaptıklarını belirterek, aynı anda hem korneayı hem de göz bebeğini değiş- tirebildiklerinin altını çizdi. 23YILSONRAKAYBETTİĞİ GÖZÜSAĞLIKLIBİR GÖRÜNÜMÜNEKAVUŞTU Çocukken sol gözüne kapı kolu çarpan ve bu darbe sonucu gözü yırtılarak görmez hale gelen Hollanda vatandaşı Taliha Gül’e yapay göz bebeği takıldı. Dünyagöz Altunizade’den Opr. Dr. Levent Akçay tarafından gerçekleştirilen operasyonla hastanın sağlıklı gözü ile yapay iris takılan gözü dışarıdan bakıldığında birbirinden ayırt edilemeyecek kadar sağlıklı bir görünüme kavuştu. HollandalıHastanınGözüneYapayİrisTakıldı yaşında ve 3 çocuk anne- si Taliha Gül, sol gözüne 15 yaşında aldığı darbe sonu- cu bu gözündeki görme fonksiyonunu kaybetti. Bu darbeyle birlikte göz be- beği de parçalanan Taliha Gül’ün gözü zamanla küçülmeye ve içeriye doğru çökmeye başladı. Darbenin etkisiyle Taliha Gül’ün açık kahverengi olan göz rengi de siyaha döndü. DÜNYADA GÖZ RESTERASYONU VE YAPAY İRİS AMELİYATI YAPILAN İLK HASTA Opr. Dr. Levent Akçay, dünyada ilk kez aynı hastaya hem göz resterasyonu hem de yapay iris ameliyatı yapıldı- ğını söyleyerek operasyonla ilgili şu bilgileri verdi: “Taliha Gül, 2011 yılında bize ilk geldiğinde gözü içeriye doğru çöküktü. Kalçasından yağ alarak has- tanın göz büyüklüğünü restore et- mek için göz yükseltmesi operasyonu yaptık. Başarılı şekilde gerçekleşen bu operasyon sayesinde Taliha Hanım’ın gözünü anatomik olarak öne doğru 38 Opr. Dr. Levent Akçay Üç çocuk annesi Taliha Gül, gözündeki çöküntüden rahat- sız olduğunu ve öncelikle göz yükseltmesi operasyonu olarak bu sorundan kurtulmak için Hollanda’da doktorlara gittiğini söyledi. Hollanda’da bu operasyo- nu yapacak hekim bulamadığını sonrasında yaptığı araştırmalarla Dünyagöz hastanesinden Opr. Dr. Levent Akçay’a ulaştığını belirtti. Çukur olan sol gözünün yüksel- tilmesi operasyonu sonrasında gözlerinin birbirinden farklı renkte olmasından da rahatsızlık duy- duğunu ve yapay iris operasyonu olmak istediğini belirten Taliha Gül şunları söyledi: “Sol gözümün farklı bir renkte olmasından ve göz bebeğimdeki beyazlıktan dolayı insanlar genellikle hep sol gözüme bakıyorlardı ve bun- dan çok rahatsız oluyordum. Bu operasyonla insanların yüzüne daha güvenle bakabileceğim. Ayrıca bugüne kadar fotoğraf çektirmekten hiç hoşlanmıyor- dum. Bundan sonra istediğim gibi fotoğraf çektirebileceğim için çok mutluyum.”
  • 21. s a ğ l ı k s a ğ l ı k40 41 alp ameliyatlarından sonra iz kalma korkusu, hasta- lar için ameliyatta hayatını kaybetmek kadar önemli bir stres haline gelmiştir. Kalp ameliyatlarında; “minimal inva- ziv” adı verilen “pencere ameliyatı” veya “küçük kesi” yöntemi diye ta- nımladığımız 5cm’lik kesi ile yapılan yeni operasyon tekniği, hastaları koz- metik açıdan rahatlatan ve memnun eden bir yöntem olarak gelişmektedir. Bu nedenle, biz hastalarımıza “kalbini- ze giden kozmetik yol” olarak tanım- lamaktayız. Küçük kesi yöntemiyle kalp ameliyatlarında iz kalma korku- suna artık son verilmiştir. Kozmetik kazancın yanı sıra, hastaların ope- rasyon sonrası ağrılarının azalması, hastaneden taburcu olma sürelerinin kısalması, nekahat döneminin 6 haf- tadan 2 haftaya inmesi gibi pek çok artı getirmektedir. Bu yöntem ile halk arasında “iman tahtası” olarak anılan sternum kemiğinin, tamamı kesilme- den meme altı 5-6 cm’lik kesi ile ya da kemiğin üst ucunda 5cm’lik kesi ile açık kalp operasyonlarını yapmak ar- tık olası hale gelmiştir. Bu yöntemle, kalp kapağı ameliyatları, kalp delikleri- nin kapatılması, kalp tümörleri ve ko- roner bypas işlemleri gerçekleştirile- bilmektedir. Az kan kaybı, daha düşük enfeksiyon riski, cerrahi travma ve acının azalması, kozmetik güzellik ki hastaların çoğu kendi yara yerini gör- mez, ameliyat sonrası istediği pozis- yonda yatabilme, hastaneden taburcu olunca araba kullanabilme, hastanede daha kısa yatış ve hayata erken üret- ken birey olarak dönme, cinsel hayatın sınırlanmaması gibi pek çek avantajı ile “kalbe giden kozmetik delik” kalp cerrahı ile hastası arasında kurulan kozmetik bir köprü olmuştur. 0 342 252 11 11 Araban Yolu Üzeri (OFM) Karşısı Karakız Köpek Barınağı’ndaki Dostlarımız Sizleri Bekliyor 7 Gün 24 Saat Yardıma Muhtaç Canlılara El Uzatıyoruz KalbeAçılan KozmetikPencere Son yıllarda tıpta teknolojinin ileri derecede gelişmesi, ameliyat süreci ve sonrasında hastaların konforunu artırmaya ve kozmetik anlamda insanları tatmin etmeye başlamıştır. K Prof.Dr. Hakkı Kazaz Özel Primer Hastanesi
  • 22. s a ğ l ı k s a ğ l ı k42 43 MenderesGeothermalElektrikÜretim A.Ş.DORA3JeotermalSantrali’nihizmeteaçtı. MBHOLDİNG’DENAYDIN’A 34MW’LIKJEOTERMAL ENERJİSANTRALİYATIRIMI Türkiye’nin ilk özel jeotermal enerji santralini 2006 yılında kuran MB Holding; 34 MW (Megavat) kurulu güçte hizmet verecek 3. jeotermal enerji santrali Dora-3’ü Aydın’da devreye aldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız tarafından açılan, Menderes Geothermal Elektrik Üretim A.Ş.’nin 100 milyon dolarlık yatırımla yaptığı Dora-3 Jeotermal Elektrik Santrali ile MB Holding’in toplam kurulu jeotermal elektrik gücü Aydın’da 54 MWe yükseldi. ora-3’ün açılış töreni sı- rasında 2015 yılı sonunda devreye alınması planla- nan 17 MWe kurulu güçte olacak Dora-4’ün de temel atma töreni gerçekleştirildi. İnşaat, tekstil, enerji, hazır beton, perlit ve seracılık alanlarında faaliyet gösteren, Türkiye’nin ilk özel jeotermal enerji santralini kuran MB Holding-Mende- res Geothermal Elektrik Üretim A.Ş. tarafından yapılan Dora-3 Jeotermal Elektrik Santrali açılış töreni, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıl- dız’ın himayelerinde Aydın’da ger- çekleştirildi. Törende konuşma yapan MB Holding Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Balat, ‘’Aydın’da yaptırı- lan Türkiye’nin ilk jeotermal elektrik santrali olan 8,5 megavat kurulu gü- cündeki DORA-1’in ve 11,5 megavat kurulu gücündeki DORA-2 santrali- nin ardından bugün 34 megavat gü- cünde DORA-3’ü açıyoruz. DORA-1 projesinde yılda 32.000 ton, DORA-2 projesinde 45.000 ton, DORA-3 pro- jesinde ise 110.000 ton karbondiok- sit emisyon azaltımı sağlanmaktadır. DORA-4 projesinin işletmeye girmesi ile Aydın Sanayisinin ihtiyaç duyduğu elektrik enerjisi tüketiminin tamamı DORA tesislerinden sağlanmış ola- caktır. DORA tesislerinden üretilen elektrik enerjisi vasıtasıyla yılda yak- laşık 35.000.000.-USD mertebesin- de doğalgaz ve/veya petrol ürünü karşılığı döviz harcanmamış olacak- tır” dedi. Balat, Aydın’da 54 MWe je- otermal enerji güçlerini yeni yatırımla daha da arttıracaklarını ve 2015 yılı sonunda devreye alınması planlanan Dora-4 enerji santrali ile Menderes Geothermal A.Ş.’nin toplam ener- ji üretim kapasitesinin 71 MW’a ka- dar çıkacağını, şirket bünyesindeki jeotermal tesislerden 2015 yılı sonu itibarı ile yılda 700 milyon kw/saat elektrik enerjisi üretileceğini sözle- rine ekledi. Menderes Geothermal Elektrik Üretim A.Ş.’nin hedefi Dora-4 ve Dora-5 projeleri ile jeotermal ya- tırımlarını büyüterek Türkiye’nin do- ğal enerji kaynaklarından maksimum faydayı sağlayabilmek istediklerini belirten Balat, şöyle konuştu: “Bilindi- ği üzere Jeotermal enerji yerli, temiz, yenilenebilir ve sürdürülebilir bir enerji kaynağıdır. Yerli kaynaklarımızı daha fazla değerlendirmemiz lazım. Bu manada her bir megavata yerli kay- nak olarak değer veriyoruz. Kullanımı rahat, güvenilir ve çevre dostu olan bu kaynak sayesinde santrallerimiz, yılda doğalgaza harcanması gereken (32 Milyon USD) dövizi ülkemize ka- zandırmaktadır. Şu anda Türkiye’de toplam jeotermal santral kurulu gücü 241,7 MWe’a ulaşmıştır. Bu miktar 2015’te Türkiye toplamında 500 MWe, 2020’de ise 1000 MWe’a kadar çıka- caktır. Bu yatırımlar ülkemiz için çok önemli tesislerdir.“ D
  • 23. s a ğ l ı k s a ğ l ı k44 45 aziantep Medical Park Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Gönül BAKIR, Akut Gast- roenteritler (İSHAL) hak- kında çeşitli bilgiler vererek aileleri neler yapılması gerektiği konusunda uyardı.İshal, barsak işleyişindeki; mik- tarın, su içeriğinin ve sıklığın artışı du- rumudur. İshal, ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Hafif seyirli ishaller birkaç gün içinde geçebilir, ancak klinik tablonun ağırolması durumunda, ciddi olarak dehidrasyona (vücuttaki aşırı su kay- bı) ve beslenme sorunlarına neden olabileceğini dile getirdi. Uz. Dr. Gönül BAKIR, İshale bağlı ağır klinik tabloda, sıklıkla su ve mineral kaybına neden olduğunuve beslenme durumunun iyi olmamasıhalinde ishal ve ishale bağlı ölüm riskini arttırdığını vurguladı. İSHAL NEDİR? İshal, dışkılama sayısında artışla bera- Yazİshallerine DİKKAT! Gelişmekte olan ülkelerde barsak enfeksiyonları, önemli bir halk sağlığı sorunudur. Dünyada bir yılda yaklaşık 3-4 milyar kişi ishale yakalanmakta ve çoğunluğu çocukların oluşturduğu 5-6 milyon kişi ishal nedeni ile ölmektedir. ber, dışkının şekilsiz, sulu bir hal alması olarak tarif edilir. İshalde barsak hare- ketleri artar, normal süreden daha sık aralıklarla dışkılama olur. İshalin en sık nedeni ağız yoluyla alınan mikroplar- dır, ancak başta antibiyotikler olmak üzere çeşitli ilaçlar, çeşitli mide-bar- sak hastalıkları, gıda alerjisi, stres gibi duygusal durumlar da ishale sebep olabilir. Mikrobik ishallerde çeşitli vi- rüsler, bakteriler veya parazitler etken olabilir. Bu mikroplar sıklıkla, kirli sula- rın içilmesi veya bu sularla bulaşmış, iyi temizlenmemiş gıdaların tüketilmesi ile veya bozuk gıdalarla vücuda girer- ler ve dışkı ile dışarı atılırlar. Bu dışkı- ların bulaştığı tüm maddeler (bazen oyuncaklar bile) ishalin bulaşmasında etken olabilirler, bazen salgınlar ya- parlar.Uz. Dr. Gönül BAKIR, en önemli korunma yönteminin, ellerin sık sık yı- kanması, yiyeceklerin, içme sularının ve ortamın temizliğine dikkat edilmesi olduğunu dile getirdi. İshal nasıl oluşur ve belirtileri nelerdir? vAğızdanalınanmikroplarvücudagir- dikten sonra, bir kısmı barsak duva- rında iltihap oluşturarak hem barsak hareketlerini arttırır, hem de barsağa su ve iltihabi hücrelerin geçişine ne- den olur; bir kısmı da barsakta iltihap yapmadan, salgıladıkları toksin deni- len zehirli maddelerin etkisi ile su ve tuz geçişini arttırarak ishale neden olur. En önemli belirti, dışkılama sayı- sının artması, dışkı kıvamı ve içeriğinin değişmesidir. Dışkı bazen çok bol ve sulu, bazen de yumuşak kıvamlı ama mukuslu ve kanlıdır. Kanlı ishallere di- zanteri denir. İshallere kusma ve ateş eşlik edebilir, dehidratasyon gelişebilir. Dehidratasyon nedir? Dehidratasyon, vücuttan su-sıvı kay- bı olmasıdır, bebekler ve küçük ço- cuklarda daha sık görülür. İshal, kus- ma ve ateş sonucu gelişen sıvı kaybı vücudun elektrolit (tuz ve mineral) dengesini de bozabilir. Hafif dehidra- tasyon geliştiğini gösteren belirti has- tanın susamış olmasıdır. Vücuttan su kaybı arttıkça dudak ve ağız kurulu- ğu, uykuya eğilim, nabızda hızlanma, el ve ayaklarda soğukluk, derin veya hızlı solunum, idrar miktarında azalma olabilir. Ağır dehidratasyonda bunla- ra ek olarak dalgınlık, kan basıncında düşme, idrar çıkarmama ve şok gö- rülebilir. Akut gastroenterit nasıl bulaşır? Bulaşmada mevsimlerin de önemi vardır. Sıcak iklimlerde, yaz ayların- da bağırsak enfeksiyonları daha sık görülmektedir. Çoğunlukla mikroplu suların içilmesi veya kirli sularla yıkan- mış meyve ve sebzelerin yenilmesiyle ortaya çıkar. Bazen insanlar ishal olup bu mikropları dışkıları ile çevreye ya- yabilir. Dışkıyla bulaşmış ellerin ağza götürülmesi sonucu da ishal olabilir. Her zaman kullanılan suların sağlıklı olup olmadığını bilmek mümkün olmaz. Doğada, özellikle insan ve hayvan dış- kılarıylakirlenmişsulardayaşayan,ishal nedeni olabilecek çeşitli mikroplar bu- lunmaktadır. Bunlar genellikle durgun sularda, kanalizasyonun karıştığı sular- da, iyi klorlanmamış içme ve kullanma sularında, özellikle yaz aylarında uzun süre Canlı kalarak çoğalırlar. Bu suların içilmesi veya böyle sularla bulaşmış, sıcakortamdabeklemişgıdaların, örneğin çiğ sebzelerle hazır- lanmış salataların ve meyve- lerintüketilmesi Akutgastroenterit tedavisi nasıldır? Akut gastroenteritle- rin çoğu kendiliğinden düzelir. Tedavi genellik- le destekleyici tedavidir. Ateş varsa ateş düşürü- cü ilaçlar kullanılabilir. İshal kesici ve kusmayı önleyici ilaçlar kullanılmamalıdır. Bazı gastroenteritlerin tedavisi için antibiyotik tedavisi veya antipa- raziter tedavi gerekir. Etkenden bağımsız olarak ishal tedavisi- nin temel prensipleri hastanın sıvı ve elektrolit dengesinin korunması ve beslenmesinin sürdürülmesidir. Bebeklerde ve küçük çocuklarda birkaç saat içerisinde vücuttan aşı- rı sıvı kaybı olabilir. İshal ve kusma ile kaybedilen sıvı ve elektrolitler mümkünse ağız yoluyla yerine konma- lıdır. Hafif veya orta derece- de dehidratasyon bulguları olan çocuklara belirli oran- larda şeker ve tuz içeren sıvı (oral rehidratasyon sıvısı) ağızdan verilmelidir. Şeker-tuz karışımı hazır paketlerde bulunur ve önerilenmiktardatemizsuiçindekarış- tırıldıktan sonra belirli bir süre içerisinde hastaya içirilir. Ağır dehidratasyonda veyaağızdansıvıtedavisininuygulana- madığı durumlarda hastanede damar- dan sıvı tedavisinin uygulanması gere- kir. Temiz su temini, suların klorlanması, atık sistemlerini de kapsayan sağlıklı alt yapı oluşturulması, içme ve kullanma suyunun temizliğine dikkat edilmesi, gıda hijyenine yönelik önlemlerin alın- ması,gıdalarınpişirilmesivesaklanması konusunda titizlik gösterilmesi, besin- lerin kontaminasyonunun engellenme- si belli başlı genel korunma yöntem- leridir. Ayrıca kişisel hijyen kurallarına dikkat etmeliyiz, el yıkama alışkanlığını çocuklarımıza mutlaka kazandırmalı- yız. Sebze ve meyveleri iyi yıkamalıyız. Açıkta satılan gıdaları tüketmemeliyiz. İçme ve kullanma sularının temiz ol- m a s ı n a dikkat e t - me- l i - yiz. G Dr. Gönül BAKIR Gaziantep Medical Park Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı
  • 24. s a ğ l ı k s a ğ l ı k46 47 eki bir aile çocuğuna ağız ve diş bakımı alışkanlığı kazandırmak için nele- ri bilmeli , uygulamalı ve uygulatmalıdır? İşte bu soruyu Diş Hekimi Şule Dülger’e sor- duk... “İlk başta dişsel gereksinim- leri belirlemek ve dahada önemlisi çocukta diş hekimi sevgisi oluştur- mak için, diş problemi olsun olma- sın çocuk iki yaşında diş hekimiyle tanıştırılmalıdır. İlk randevu sadece tanışma,ısındırma ve oyun içerikli olmalıdır. 7 yaşında bir kızım var. Adı Nehir. Nehirle 7 senedir; benden an- nelik bilincini,ondan çocuk oyunculu- ğunu alıp sevgiyle harmanlayıp eği- tim alışverişi yapıyoruz. Her konuda ona fikir mirası bırakmaya çalışırken, o da bende yeni ufuklar açıyor. Bu alışveriş sevgiyle böyle devam eder- ken anladım ki en büyük eğitici güç: “Model Olma... “ Diş bakımı eğitiminde de böyle. Çocuğunuzun diş fırçalama alışkanlığı kazanması için sizi diş fırçalarken görmesi gerekir Hatta bunu iki yaşından itibaren bir- likte yapmanız, beraber diş fırça- larken bunu oyuna dönüştürmeniz, onu bu konuda motive edecektir. Bu oyunlardan biri; birbirinizin dişini fırçalamak olabilir. Bir diğeri ise ses çıkaran bir oyuncağıyla diş fırçala- ma süresini yönetmek olabilir. Çün- kü etkin fırçalamada en önemli konu YETERLİ SÜREde diş temizliği ya- pılmasıdır. İki yaşında bu şekilde diş fırçalamaya başlayan bir çocuk emin olun bunu ömür boyu bir alışkanlık haline getirecektir. Genelde şöyle bir kanı vardır: “Süt dişleri önemli değil. Nasıl olsa değişecek.” Süt dişlerinin çocukta konuşma, yeme ve görü- nüm yanında en büyük önemi as- lında daimi dişlere sürme rehberliği yapmasıdır. Bir süt dişi vaktinden önce çekilirse, diğer dişlerin o böl- geye hareketlenmesiyle boşlukta daralma olur. Yerine gelecek daimi Bazı çocuklar görürüz inci gibi dişleri var, bazılarının ise çene yapısı bile daha iki yaşında bozulmuştur. “Peki bunda çocuğun suçu ne?” dedik ve işin uzmanından vicdan azabı çekmemeniz için önemli bilgiler aldık... ÇocuğunuzunDişleriİçin VicdanAzabıÇekmeyin! BuÖnlemleriAlın! dişler bu boşluğa sığmaz. Ve bu or- todontik tedavi dediğimiz tel teda- visi gereksinimini doğurur. Bir diğer yanılgı da 6 yaşında süt dişlerinin en arkasında çıkan daimi dişlerin de de- ğişecek sanılmasıdır. Oysa o dişler ağızda ömür boyu kalacak 1. azı diş- lerdir ve bakımının çok iyi yapılması gerekir. Diş hekimi tarafından gerekli görüldüğünde koruyucu yüzeysel FLOR ve eğer üstü gıda birikimine neden olacak kıvrımlı yapıya sahipse FİSSÜR ÖRTÜCÜ dediğimiz yüzeysel dolgularla korunmalıdır. Klinikte en çok rastladığım çocuklar erken yaşta ön dişleri çürümüş, erimiş veya abse yapmış çocuklar oluyor malesef. Bu çürüklerin bir adı var: “Biberon Çü- rükleri”. İsminden de tahmin edebi- leceğiniz gibi bu çürüklerin en büyük nedeni uyku saatinde bebeğin, bibe- ronla şekerli süt ve benzeri sıvılarla beslenmesi. Özellikle çocuk bu biberonla uyuyup kalıyorsa dişlerin çürümesi kaçınılmaz Çünkü çürük oluşturan bakteriler şe- keri çok sever. Bu nedenle biberon kullanımı 1 yaşla sınırlanmalı, uykuya geçmeden önce biberonla beslenmeli ve bundan sonra ağız temizlenmelidir. Peki çocuk biberonsuz uyumuyorsa... Bu sorunu ben de kızımda yaşadım. Böyle bir durumda en azından ayrı bir biberonla su vererek ağzın suyla temizlenmesini sağlayabilirsiniz. Bir diğer değinilmesi gereken konu ise damak ve diş yapısını bozan ve orto- dontik tedavi ihtiyacı doğuran parmak emme alışkanlığı ve 2 yaşından sonra emzik kullanımıdır. Çocuğunuzda par- mak emme eğilimi görüyorsanız daha iyi bir seçenek olarak emziğe yönlen- dirmelisiniz. Çünkü emziği bıraktırmak daha kolaydır. Bir anne olarak, anne karnındaki güvenli ortamdan çıkan bebek; emzik kullanırsa, yeni hayata daha huzurla adapte olur diye düşü- nüyorum. Bir diş hekimi olaraksa 2 ya- şında bu zevki bıraktırmanızı öneririm. Çünkü bundan sonra damakta defor- masyon oluşacaktır. Özetle çocuğu- nuzdadişbakımıileilgilisağlamtemel- ler oluşturmak istiyorsanız, öncelikle her konuda olduğu gibi bu konuda da kendiniz iyi bir model olmalı, ağız ve diş bakımınıza özen göstermelisiniz. Ben şöyle yapıyorum: Ona “montunu giy üşürsün”, “yemek ye acıkırsın”, “koşma düşersin”, “dişini fırçala,çürü- mesin”demiyorum. “Bedeninin değe- rini bil. Çünkü sen herkes gibi bir mu- cizesin diyorum.” Dolayısıyla bedene yapılanbuhizmet iş olmaktan çıkıyor. Diş Hekimi Şule Dülger’e soru sormak için: sulegunes@hotmail.com adresine mail atabilirsiniz. P Şule DülgerDiş Hekimi