SlideShare a Scribd company logo
1 of 14
DOĞADAKİ SON ÇOCUK
Çocuklarımızdaki Doğa Yoksunluğu ve Doğanın
Sağaltıcı Gücü
Genç kuşaklarla doğal yaşamın arasındaki
bağların kopmakta olduğu
bu zamanda, giderek çoğalan araştırmalar;
zihinsel, fiziksel ve ruhsal
sağlığımız ile doğayla olan ilişkimiz arasında
doğrudan bir bağ kuruyor.
Nasıl ki çocukların iyi beslenmeye ve yeterli
uykuya gereksinimi varsa,
artık doğayla temasa da gereksinimleri
olduğu görüşü savunuluyor.
Oyun alanlarının azalması, sokakların güvenilir olmaması,
trafik, annelerin “çocuğum üşütür hasta olur” kaygıları da
çocukların doğadan uzaklaşmasını sağlıyor. Çocukların yeni
oyun alanları ise, zamanlarını geçirdikleri ekranlar ve alışveriş
merkezleri.
• Çocukların doğaya erişimi aileler, toplum ve
okullar tarafından kısıtlanıyor. Çocuklar bugün
dışarıda daha nadir ve daha kısıtlı bir dolaşım
alanına sahipler ve oyun arkadaşlarının hem
sayıları hem de çeşitliliği daha da azalıyor.
Değil toprağa, betona bile ayağı değmeden
büyüyen çocukların doğayla ilgili deneyimleri
gittikçe azalıyor. Zamanları bir etkinlikten diğer
etkinliğe koşturmakla geçiyor. Öyle ki bir
yetişkinden daha yoğun programları var.
Bu durumun çocuklardaki yansımaları ise şunlar: Aşırı kilo ve
kolestrol gibi sağlık problemleri, duygusal tatminsizlikler,
hırçınlıklar, aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ile ilgili problemler,
zayıflayan sosyal beceriler ve hatta küçük yaşta ortaya çıkan
depresyonlar. Bu yansımalar için ‘’doğa yoksunluğu sendromu’’
ifadesi kullanıyor.
• Doğa yoksunluğu arttıkça, doğayla doğrudan temas kurmanın
fiziksel ve duygusal sağlık için temel öneme sahip olduğunu
gösteren bilimsel kanıtlar da ortaya çıkmaya başlıyor. Örneğin
yeni araştırmalar; doğa ile temasın Dikkat Eksikliği
Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) belirtilerini
azaltabileceğini, ayrıca bütün çocukların bilişsel yetilerini
geliştirebileceğini ve olumsuz baskılara ve depresyona karşı
dirençlerini artırabileceğini gösteriyor.
• Richard Louv, tam da bu konulara odaklandığı
kitabı Doğadaki Son Çocuk ile çocukların doğa
deneyimlerinden yoksun kalmasının getirdiği
fiziksel, zihinsel, ruhsal ve kültürel sorunları
anlatıyor
• . “Tutku toprağın kendisinden çocukların çamurlu
elleriyle çıkar; çimen lekeli giysi kollarından geçip
yüreğe varır. Çevreciliği ve çevreyi korumak istiyorsak,
soyu tehlike altında olan bir gösterge türü de
korumalıyız’’ bakış açısını sunuyor.
• Kitapta yer alan araştırmalardan bir kaçı:
“…Amerikalı bir araştırmacı, bir çocuk
kuşağının yalnızca iç mekânlarda
yetiştirilmenin de ötesinde, küçük yerlere
kapatıldığını öne sürüyor..
Maryland Üniversitesi’nde hareket bilim profesörü Jane Clark’ın
deyimiyle bu ‘kutulanmış çocuklar’ giderek daha fazla araba
oturaklarında, mama sandalyelerinde ve hatta TV izlemek için
yapılmış bebek oturaklarında zaman geçiriyor. Dışarı
çıktıklarında genellikle, yine bir çeşit kutu olan pusetlere
konuyor ve yürüyen ya da koşu yapan anne babalar tarafından
itilerek hareket ettiriliyor. Çocuk kutulama işlemi büyük ölçüde
güvenlik amacıyla yapılıyor olsa da çocukların uzun vadedeki
sağlıkları riske atılıyor.”
• Yazarın şu cümlesi kitabın içeriği
hakkında fikir verecektir : “Çocuk ve
doğa hareketi şu temel fikirden güç
alıyor: Doğadaki çocuk, soyu tehlike
altında olan bir türdür ve çocukların
sağlığı ile yeryüzünün sağlığı
birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.”
• Ve kitaptan bir kaç alıntı:
• ‘’Bu yoksunluğu gidermeye, yani
çocuklarımızla doğa arasındaki zedelenmiş
bağı onarmaya ihtiyacımız var; yalnızca estetik
ya da vicdani duygularımız nedeniyle değil,
aynı zamanda zihinsel, fiziksel ve manevi
sağlığımız da buna bağlı olduğu için. Burada
aynı zamanda yer kürenin sağlığı da söz
konusu. Gençlerin doğaya bakışları ve kendi
çocuklarını yetiştirme biçimleri, şehirlerimizin
ve evlerimizin tasarımını ve koşullarını, yani
günlük yaşamlarımızı da şekillendirecek’’.
• ‘’Doğanın anlamlı bir şekilde yaşanabilmesi için
zamana; serbest, planlanmamış düş zamanına
ihtiyaç vardır’’.
• ‘’Çocuklar duyularının hepsini kullanabildikleri
ortamda daha kolay, kalıcı ve hızlı
öğrenebilmektedirler’’.
• ‘’Korku, anne babaların kendi çocukluklarında
yaşadıkları özgürlüğü çocuklarına sağlamalarının
önündeki en güçlü engeldir’’.
• .’’Yeni kuşak için doğa bir soyutlamadır. Doğa gün
geçtikçe görmezden gelinecek bir şeye
dönüşüyor’’.
• Kitabın en sonunda çocuklarla doğada
yapılabileceklere ilişkin bir ‘’arazi rehberi’’
bölümüne yer verilmiş. Bu bölümde de doğaya
dönüş ve bu harekete katılmanın yolları,
yapabileceğimiz 100 şey başlığı altında
etkinlikler, öneriler, hedefler anlatılmış. Her
biri öğretmenlerin ve ailelerin kolaylıkla
kullanabileceği etkinlikler. O bölümden en
sevdiğim bir cümle ise ”Kötü hava yoktur,
yalnızca yanlış kıyafet vardır.” İşte ne zamandır
anlatmak istediğim şey buydu.
Doadaksonocuk
Doadaksonocuk

More Related Content

More from Ali Yılmaz

More from Ali Yılmaz (12)

Dogadaki son cocuk1
Dogadaki son cocuk1Dogadaki son cocuk1
Dogadaki son cocuk1
 
Virusler
ViruslerVirusler
Virusler
 
Kopru etkinligi
Kopru etkinligiKopru etkinligi
Kopru etkinligi
 
Isletim sistemi
Isletim sistemiIsletim sistemi
Isletim sistemi
 
Internet adresleri
Internet adresleriInternet adresleri
Internet adresleri
 
Eposta
EpostaEposta
Eposta
 
Dosya yonetimi
Dosya yonetimiDosya yonetimi
Dosya yonetimi
 
Donanim yazilim
Donanim yazilimDonanim yazilim
Donanim yazilim
 
Bt ve saglik
Bt ve saglikBt ve saglik
Bt ve saglik
 
Bit ve etik
Bit ve etikBit ve etik
Bit ve etik
 
Bilgi paylasim araclari
Bilgi paylasim araclariBilgi paylasim araclari
Bilgi paylasim araclari
 
Bit nedir
Bit nedirBit nedir
Bit nedir
 

Doadaksonocuk

  • 1. DOĞADAKİ SON ÇOCUK Çocuklarımızdaki Doğa Yoksunluğu ve Doğanın Sağaltıcı Gücü
  • 2. Genç kuşaklarla doğal yaşamın arasındaki bağların kopmakta olduğu bu zamanda, giderek çoğalan araştırmalar; zihinsel, fiziksel ve ruhsal sağlığımız ile doğayla olan ilişkimiz arasında doğrudan bir bağ kuruyor. Nasıl ki çocukların iyi beslenmeye ve yeterli uykuya gereksinimi varsa, artık doğayla temasa da gereksinimleri olduğu görüşü savunuluyor.
  • 3. Oyun alanlarının azalması, sokakların güvenilir olmaması, trafik, annelerin “çocuğum üşütür hasta olur” kaygıları da çocukların doğadan uzaklaşmasını sağlıyor. Çocukların yeni oyun alanları ise, zamanlarını geçirdikleri ekranlar ve alışveriş merkezleri.
  • 4. • Çocukların doğaya erişimi aileler, toplum ve okullar tarafından kısıtlanıyor. Çocuklar bugün dışarıda daha nadir ve daha kısıtlı bir dolaşım alanına sahipler ve oyun arkadaşlarının hem sayıları hem de çeşitliliği daha da azalıyor. Değil toprağa, betona bile ayağı değmeden büyüyen çocukların doğayla ilgili deneyimleri gittikçe azalıyor. Zamanları bir etkinlikten diğer etkinliğe koşturmakla geçiyor. Öyle ki bir yetişkinden daha yoğun programları var.
  • 5. Bu durumun çocuklardaki yansımaları ise şunlar: Aşırı kilo ve kolestrol gibi sağlık problemleri, duygusal tatminsizlikler, hırçınlıklar, aşırı hareketlilik, dikkat eksikliği ile ilgili problemler, zayıflayan sosyal beceriler ve hatta küçük yaşta ortaya çıkan depresyonlar. Bu yansımalar için ‘’doğa yoksunluğu sendromu’’ ifadesi kullanıyor.
  • 6. • Doğa yoksunluğu arttıkça, doğayla doğrudan temas kurmanın fiziksel ve duygusal sağlık için temel öneme sahip olduğunu gösteren bilimsel kanıtlar da ortaya çıkmaya başlıyor. Örneğin yeni araştırmalar; doğa ile temasın Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) belirtilerini azaltabileceğini, ayrıca bütün çocukların bilişsel yetilerini geliştirebileceğini ve olumsuz baskılara ve depresyona karşı dirençlerini artırabileceğini gösteriyor. • Richard Louv, tam da bu konulara odaklandığı kitabı Doğadaki Son Çocuk ile çocukların doğa deneyimlerinden yoksun kalmasının getirdiği fiziksel, zihinsel, ruhsal ve kültürel sorunları anlatıyor
  • 7. • . “Tutku toprağın kendisinden çocukların çamurlu elleriyle çıkar; çimen lekeli giysi kollarından geçip yüreğe varır. Çevreciliği ve çevreyi korumak istiyorsak, soyu tehlike altında olan bir gösterge türü de korumalıyız’’ bakış açısını sunuyor. • Kitapta yer alan araştırmalardan bir kaçı: “…Amerikalı bir araştırmacı, bir çocuk kuşağının yalnızca iç mekânlarda yetiştirilmenin de ötesinde, küçük yerlere kapatıldığını öne sürüyor..
  • 8. Maryland Üniversitesi’nde hareket bilim profesörü Jane Clark’ın deyimiyle bu ‘kutulanmış çocuklar’ giderek daha fazla araba oturaklarında, mama sandalyelerinde ve hatta TV izlemek için yapılmış bebek oturaklarında zaman geçiriyor. Dışarı çıktıklarında genellikle, yine bir çeşit kutu olan pusetlere konuyor ve yürüyen ya da koşu yapan anne babalar tarafından itilerek hareket ettiriliyor. Çocuk kutulama işlemi büyük ölçüde güvenlik amacıyla yapılıyor olsa da çocukların uzun vadedeki sağlıkları riske atılıyor.”
  • 9. • Yazarın şu cümlesi kitabın içeriği hakkında fikir verecektir : “Çocuk ve doğa hareketi şu temel fikirden güç alıyor: Doğadaki çocuk, soyu tehlike altında olan bir türdür ve çocukların sağlığı ile yeryüzünün sağlığı birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.”
  • 10. • Ve kitaptan bir kaç alıntı: • ‘’Bu yoksunluğu gidermeye, yani çocuklarımızla doğa arasındaki zedelenmiş bağı onarmaya ihtiyacımız var; yalnızca estetik ya da vicdani duygularımız nedeniyle değil, aynı zamanda zihinsel, fiziksel ve manevi sağlığımız da buna bağlı olduğu için. Burada aynı zamanda yer kürenin sağlığı da söz konusu. Gençlerin doğaya bakışları ve kendi çocuklarını yetiştirme biçimleri, şehirlerimizin ve evlerimizin tasarımını ve koşullarını, yani günlük yaşamlarımızı da şekillendirecek’’.
  • 11. • ‘’Doğanın anlamlı bir şekilde yaşanabilmesi için zamana; serbest, planlanmamış düş zamanına ihtiyaç vardır’’. • ‘’Çocuklar duyularının hepsini kullanabildikleri ortamda daha kolay, kalıcı ve hızlı öğrenebilmektedirler’’. • ‘’Korku, anne babaların kendi çocukluklarında yaşadıkları özgürlüğü çocuklarına sağlamalarının önündeki en güçlü engeldir’’. • .’’Yeni kuşak için doğa bir soyutlamadır. Doğa gün geçtikçe görmezden gelinecek bir şeye dönüşüyor’’.
  • 12. • Kitabın en sonunda çocuklarla doğada yapılabileceklere ilişkin bir ‘’arazi rehberi’’ bölümüne yer verilmiş. Bu bölümde de doğaya dönüş ve bu harekete katılmanın yolları, yapabileceğimiz 100 şey başlığı altında etkinlikler, öneriler, hedefler anlatılmış. Her biri öğretmenlerin ve ailelerin kolaylıkla kullanabileceği etkinlikler. O bölümden en sevdiğim bir cümle ise ”Kötü hava yoktur, yalnızca yanlış kıyafet vardır.” İşte ne zamandır anlatmak istediğim şey buydu.

Editor's Notes

  1. www.egitimhane.com
  2. www.egitimhane.com
  3. www.egitimhane.com
  4. www.egitimhane.com
  5. www.egitimhane.com
  6. www.egitimhane.com