The document discusses how to report commands in English using verbs like "tell", "ask", and "order". It provides examples of reporting direct commands like "Go to your room" as "He told Tony to go to his room". It also discusses using "not" with commands and reporting suggestions, apologies, and admissions using "-ing" forms after verbs like "suggest", "apologize", and "admit".
The document discusses the differences between direct and reported speech. Direct speech reports someone's exact words within quotation marks, while reported speech reports the general idea without quotation marks and makes certain changes like changing pronouns and verb tenses. Reported speech changes verbs to past tense if they are reporting something said in the past. It also provides examples of direct speech being changed to reported speech.
The document discusses how to report commands in English using verbs like "tell", "ask", and "order". It provides examples of reporting direct commands like "Go to your room" as "He told Tony to go to his room". It also discusses using "not" with commands and reporting suggestions, apologies, and admissions using "-ing" forms after verbs like "suggest", "apologize", and "admit".
The document discusses the differences between direct and reported speech. Direct speech reports someone's exact words within quotation marks, while reported speech reports the general idea without quotation marks and makes certain changes like changing pronouns and verb tenses. Reported speech changes verbs to past tense if they are reporting something said in the past. It also provides examples of direct speech being changed to reported speech.
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönmeYaseminSengunDemirca
Beyin ve bağımlılıkla ilgili bilimsel çalışmalardan çok şey öğrendik. Hormonlar, beyin-ödül mekanizmasının işleyişi, keyif duygusu ile dopamin hormonu arasındaki ilişki, dopamin toleransının oluşması (aynı miktar hormonun yarattığı etkinin zamanla azalması), eşlikçilerin (hatırlatıcı uyaranların) sürece etkisi, … gibi. Bunlar ile ilgili bir çok patikanın veya işleyiş mekanizmasının bağımlılık oluşumu ile bozulduğunu anladık. Yani, ne yazık ki farklı patikaların oluştuğunu gördük. Bu yanlış patikaların (ayak yollarının) oluşması uzun süreli yapılan şeylerin ardından uzun süreli hafızaya yerleşmesinden dolayıdır. Davranışsal sürece ek olarak bir de sigara vs. gibi diğer bazı maddelerdeki kimyasallar nedeni ile bu yanlış patikalar daha da belirginleşir.
Dolayısıyla belli evrelerden sonra bir-iki ilaç, üç-beş ay davranışsal terapi desteği çok kısa sürede eskiye dönmek için yeterli olmayabiliyor.
Elbette araç kullanımı ile ilgili verilen örnekteki gibi abartılı bir süreden bahsetmiyoruz. Bu tür örnekler vurgulanmak istenilenin daha hızlı etki göstermesi içindir, o örnek için verilmiştir.
Beynin işleyişinin eski haline geri dönmesi; o yanlış patikaların silinmesi kararlı, uzun ve emek isteyen bir süreci gerektiriyor; yani cesaret isteyen bir süreci gerektiriyor. Rollo May’in de işaret ettiği gibi cesaret kabadayılık veya güçlü olmak değildir. Cesaret tüm olumsuzluklara rağmen, umutsuzluğa düşmemektir. Cesaret her şeye rağmen ilerleyebilme yetisidir. Aslında bunu hepimiz her gün yaparız. Ama bazı durumlarda daha büyük cesaret gerekiyor.
Sonuçta doğduğumuzda beynimizin ilgili mekanizması yani beyin-ödül sistemi dediğimiz mekanizma/patika bağımlılıkla birlikte sonradan ortaya çıkan ‘yanlış patikalar’dan oluşmuyordu.
Doğamız gereği sahip olduğumuz asıl patikalara -yani ünlü sinirbilimcimizin dediği gibi fabrika ayarlarımıza- geri dönmek için zor ama cesaret gerektiren yolu seçme hakkımız var.
2. As long as
• As long as, if işlevinde kullanılır. If’ten daha
vurguludur. «Eğer, şartıyla, -dığı sürece»
anlamlarına gelir.
• As long as = if, only if
ingilizcebankasi.com
3. As long as you study regularly, you will win this exam.
(Düzenli çalıştığın sürece, bu sınavı kazanırsın)
ingilizcebankasi.com
4. You won’t miss the bus as long as you get up early.
(Erken kalktığın sürece otobüsü kaçırmayacaksın)
ingilizcebankasi.com
5. unless
• Unless, if’in olumsuzudur. «yapmazsan,
yapmadıkça» anlamlarına gelir.
• Unless = if …not
ingilizcebankasi.com
6. Jane can’t count unless she uses her fingers.
(Jane, parmaklarını kullanmazsa sayamaz)
ingilizcebankasi.com
7. Unless you have a balanced diet, you won’t grow properly.
(Dengeli beslenmezsen, uygun bir şekilde gelişemezsin)
ingilizcebankasi.com