BU SUNU İSTANBUL ADALAR İLÇESİ HEYBELİADA İÇİN HAZIRLANMIŞTIR. SUNU AYNI ZAMANDA TÜRKİYE’NİN, MARMARA’NIN VE İSTANBUL’UN MARUZ KALABİLECEĞİ DEPREM TEHLİKESİ HAKKINDA BİLGİLER DE İÇERMEKTEDİR.
İstanbul'un Banliyö Hattı Bilmecesi (Marmaray)Haluk Eyidoğan
Marmaray Boğaz Geçişinin bağlanacağı İstanbul Banliyö ve Demiryolu Ana Hattı yenilenecekti. Sözleşme yapılalı 9 yıl, raylar söküleli 3 yıl oldu. Ama bir türlü bitmiyor. İki uluslararası ihale yapıldı ama işler durdu. Afaki açıklamalar yapılıyor. Ben de bunun bilmeceye dönen hikayesini anlattım.
Deprem : i̇stanbul ve adalar için bir kaç sözHaluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 17. Yılında İstanbul ve Prens Adalarında deprem tehlikesi ve risk azaltma üzerine görüşlerimi ADALI DERGİSİnde yazdım.
BARAJLARIN EMNİYETİ İÇİN TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİĞİN VE GÖVDEDE DEPREM HAREKET...Haluk Eyidoğan
Büyük barajlar yeni doldurulduklarında veya mevsimsel olarak su seviyesi azalma ve yükselmesi gibi periyodik yüklenme durumlarında mikro-deprem tetikleyebilmektedirler. Bu tetiklenmiş deprem faaliyetinin izlenmesi gerekir. Ayrıca çevrede olan depremlerin baraj gövdesinde yarattığı deprem hareketlerinin ivme kaydeden deprem cihazlarıyla da sürekli izlenmesi önemlidir.
ATATÜRK BARAJI SU DÜZEYİ VE TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİK İLİŞKİLERİ, 1992-2009Haluk Eyidoğan
Bu makale, Türkiye’nin ve Avrupa'nın en büyük barajlarından biri olan Atatürk Barajı’nın çevresindeki depremselliğin özelliklerini incelemek, baraj su seviyesi değişimleri ile olası tetiklenmiş depremsellik oluşumlarını araştırmak ve baraj gölü havzasında 3 Eylül 2008 de olan ML=5.2 (Mw=5.0) büyüklüğündeki depremi ve onun art sarsıntılarını değerlendirmektedir.
Bu makale 2009-2010 yılında yurt içi ve yurt dışı toplantılarda sunulmuştur.
2 Mart 2017 tarihinde Samsat-Kızılöz (Adıyaman) da olan 5.7 büyüklüğündeki depremin yeri ve özellikleri düşünüldüğünde ve çevresinde yaptığı önemli hasar gözönüne alındığında depremin "baraj tarafından tetiklenmiş bir deprem olma olasılığı"nı "Deprembilim" uzmanlarının tartışmasına açmak gerektiğini ve daha önceki yıllarda da önerdiğimiz araştırma ve izlemelerin mutlaka ciddiye alınıp yapılmasında yarar olduğunu hatırlatmak istiyorum.
How to Become a Thought Leader in Your NicheLeslie Samuel
Are bloggers thought leaders? Here are some tips on how you can become one. Provide great value, put awesome content out there on a regular basis, and help others.
Strong earthquake strikes near the marmara fault, damaging 77 buildings and f...Haluk Eyidoğan
Some 77 public buildings were assessed as heavily damaged. Of the public buildings, 1 hospital, 4 schools, and 9 administrative buildings are severely damaged. Some 29 schools of various degrees of damage were forced to close, at least temporarily.
İstanbul'un Banliyö Hattı Bilmecesi (Marmaray)Haluk Eyidoğan
Marmaray Boğaz Geçişinin bağlanacağı İstanbul Banliyö ve Demiryolu Ana Hattı yenilenecekti. Sözleşme yapılalı 9 yıl, raylar söküleli 3 yıl oldu. Ama bir türlü bitmiyor. İki uluslararası ihale yapıldı ama işler durdu. Afaki açıklamalar yapılıyor. Ben de bunun bilmeceye dönen hikayesini anlattım.
Deprem : i̇stanbul ve adalar için bir kaç sözHaluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 17. Yılında İstanbul ve Prens Adalarında deprem tehlikesi ve risk azaltma üzerine görüşlerimi ADALI DERGİSİnde yazdım.
BARAJLARIN EMNİYETİ İÇİN TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİĞİN VE GÖVDEDE DEPREM HAREKET...Haluk Eyidoğan
Büyük barajlar yeni doldurulduklarında veya mevsimsel olarak su seviyesi azalma ve yükselmesi gibi periyodik yüklenme durumlarında mikro-deprem tetikleyebilmektedirler. Bu tetiklenmiş deprem faaliyetinin izlenmesi gerekir. Ayrıca çevrede olan depremlerin baraj gövdesinde yarattığı deprem hareketlerinin ivme kaydeden deprem cihazlarıyla da sürekli izlenmesi önemlidir.
ATATÜRK BARAJI SU DÜZEYİ VE TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİK İLİŞKİLERİ, 1992-2009Haluk Eyidoğan
Bu makale, Türkiye’nin ve Avrupa'nın en büyük barajlarından biri olan Atatürk Barajı’nın çevresindeki depremselliğin özelliklerini incelemek, baraj su seviyesi değişimleri ile olası tetiklenmiş depremsellik oluşumlarını araştırmak ve baraj gölü havzasında 3 Eylül 2008 de olan ML=5.2 (Mw=5.0) büyüklüğündeki depremi ve onun art sarsıntılarını değerlendirmektedir.
Bu makale 2009-2010 yılında yurt içi ve yurt dışı toplantılarda sunulmuştur.
2 Mart 2017 tarihinde Samsat-Kızılöz (Adıyaman) da olan 5.7 büyüklüğündeki depremin yeri ve özellikleri düşünüldüğünde ve çevresinde yaptığı önemli hasar gözönüne alındığında depremin "baraj tarafından tetiklenmiş bir deprem olma olasılığı"nı "Deprembilim" uzmanlarının tartışmasına açmak gerektiğini ve daha önceki yıllarda da önerdiğimiz araştırma ve izlemelerin mutlaka ciddiye alınıp yapılmasında yarar olduğunu hatırlatmak istiyorum.
How to Become a Thought Leader in Your NicheLeslie Samuel
Are bloggers thought leaders? Here are some tips on how you can become one. Provide great value, put awesome content out there on a regular basis, and help others.
Strong earthquake strikes near the marmara fault, damaging 77 buildings and f...Haluk Eyidoğan
Some 77 public buildings were assessed as heavily damaged. Of the public buildings, 1 hospital, 4 schools, and 9 administrative buildings are severely damaged. Some 29 schools of various degrees of damage were forced to close, at least temporarily.
AVCILAR DEPREM TARİHİ VE GELECEKTEKİ TEHLİKELER HAKKINDA ÖNGÖRÜLERHaluk Eyidoğan
15-16 Mart 2018 tarihinde Uluslararası Avcılar Sempozyumu'nda bir sunum yaptım. Bu sunumda Avcılar İlçesi ve çevresindeki deprem tarihi, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin neden olduğu beklenenden büyük kayıpların değerlendirilmesi, zemin büyütmesi ile ilgili araştırmaların değerlendirilmesi ve gelecekte beklenen M=7 ve daha büyük bir depremin neden olabileceği olası kayıplar, kayıpların azaltılmasına yönelik öneriler yer almaktadır.
1 - 7 Mart Deprem Haftası Münasebetiyle......Haluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminden alınan dersler çerçevesinde 2000 yılında Ulusal Deprem Konseyi kuruldu. 2007 yılında lağvedildi. Neden lağvedildi? Yanıtı size bırakıyorum.
Şimdi Türkiye deprem riskleri bakımından daha mı az riskli? Lağvedilmesi sonrası basında çıkan haberler ekte.....
Atatürk Barajı, Güneydoğu Anadolu’da Fırat nehri üzerinde yer almaktadır. Kil çekirdekli kaya dolgu baraj türündeki Atatürk Barajı su hacmi ve elektrik üretimi bakımından dünyanın en büyük barajlarından biridir. Baraj 1990 yılı sonrası su tutmaya başlamış, barajdaki su seviyesi 1994 yılında maksimum seviyesine ulaşmıştır. Barajın normal su kotu 542 metredir, 48.7 milyar ton göllenme hacmi vardır ve kıyı kenarı 817 km2’lik bir alanı kaplar. Mevsime göre su seviyesi değişmektedir.
Atatürk Barajı’nın bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesinin deprem bakımından en etkin alanları Doğu Anadolu Fayı ve Bitlis/Zağros Bindirme ve Kıvrım Kuşağıdır. Atatürk Barajı dolduktan sonra baraj ve yakın çevresi depremselliği artmıştır
ATATÜRK BARAJI DEPREM TETİKLEMEYİ SÜRDÜRÜYORHaluk Eyidoğan
Büyük barajların su tutarken veya mevsimsel su seviye değişimlerinde çok sayıda ufak deprem ve bazen de kuvvetli depremler tetiklediği Deprembilim (Sismoloji) topluluğunda iyi bilinir ve ulusal ve uluslararası toplantılarda ve çok sayıda yayınlarda 1950’li yıllardan bu yana bir önemli bir araştırma dalı olarak gündemdedir (III). Atatürk Barajı ile ilgili daha önce yaptığım çalışmalara da dayanarak bu barajın “tetiklenmiş depremler” yaratmaya devam ettiğini ve önümüzdeki yıllarda bu etkinliğin süreceğini ileri sürüyor ve tartışmaya açıyorum. Türkiye Jeoloji Haritasında gösterilen (Şekil 3) ancak Türkiye Diri Fay haritasında diri (canlı) fay sınıfına alınmayan Samsat Fayı’nın barajın yükü ve suyunun fay bölgesindeki gözenek basıncı değiştirmesi ile ilgili olup olmadığının da deprembilim topluluğumuzda tartışılmasının gerektiğini özellikle vurguluyorum.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 3Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 2Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 1Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
Niyetimiz kimseyi korkutmak ve üzmek değil, olası bir doğal olayı tanıtmak ve bunun bir afete dönüşmesini engellemek için neler yapabileceğimizi gündeme getirmektir. Tsunami “liman dalgası” anlamına gelen Japonca bir sözcüktür. Türk Dil Kurumu bu sözcüğü “dev dalga” olarak önerirken bazı yayınlarda “depreşim, deniz taşması, sunami veya tusunami” olarak adlandırılmıştır. Tsunami dalgasının, fırtınalı ve lodoslu havalarda gözlediğimiz deniz dalgasından oldukça farklı bir görüntüsü ve davranışı vardır.
Kuzey Kore ve Hidrojen Bombası - Nükleer Patlatmalar ve Deprem İlişkisiHaluk Eyidoğan
Depremler ile nükleer patlamaların fiziksel mekanizmaları farklıdır. Nükleer patlatmanın yarattığı hareket ve sismik dalga karakterinin ancak %20-30’u doğal deprem (tektonik deprem) karakterine sahiptir. Deprem bilimciler bu farklara ait parametreleri kullanarak deprem-nükleer patlatma ayrımını oldukça uzaktan alınmış dalga kayıtlardan yapabilmektedirler.
Büyük nükleer patlamalar iki farklı nedenle deprem tetikleyebilmektedir. Birinci neden, nükleer patlatmanın yarattığı büyük yeraltı boşluğunun patlamadan sonra çökmesi ile oluşan tetiklenmiş depremdir. İkinci neden ise patlatmanın bölgede bulunan fayların üzerinde var olan doğal tektonik gerilmeleri etkileyip fayları zamanından önce harekete geçirerek deprem tetiklemesidir.
GÖKOVA FAYI’NIN BATI UCU KIRILDI : 21 TEMMUZ 2017 BODRUM DEPREMİ Haluk Eyidoğan
21 Temmuz 2017 tarihinde yerel saatle 01:31’de Gökova Körfezi’nde Kos Adası’nın doğu ucu ile Bodrum’un güney kıyıları arasında kalan deniz alanında moment büyüklüğü 6.5-6.7 arasında verilen ve Bodrum merkezine 10 km uzakta çok kuvvetli bir deprem olmuştur. Deprem dış merkezi sığdır. Bu makalede Bodrum Depremi olarak adlandırdığımız depremin jeofizik, jeolojik ve sismolojik özellikleri çeşitli başlıklar altında değerlendirilmiştir.
PRENS ADALARI HALKININ VE TARİH VE KÜLTÜR MİRASININ DEPREMLERDEN KORUNMASI GÖ...Haluk Eyidoğan
Adalar İlçesi ve benzeri koruma-kollama alanlarındaki birçok yerleşmelerde deprem güvenli yaşamın sağlanmasında tarih ve kültür varlıkları dahil yapılar seçilerek güçlendirme teşvik edilmemiştir. İBB’nin İDMP raporunda ve Hükümetin UDSEP raporunda onayladığı ve söz verdiği eylemleri hatırlayıp Adalar İlçemizin her türlü yapı dahil tarih ve kültür varlıklarının depremden korunması ve maddi ve manevi kayıplarının azaltılması amaçlı güçlendirme/yenileme eylemlerine yönelmesi ve ilgili kaynakların yaratılması konusunda Adalar Belediyesi, Adalar Kaymakamlığı, İstanbul 5 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Adalar Kent Konseyi ve STK’larla işbirliği yapmasını bekliyoruz. Beklenen büyük İstanbul depremi gelmeden!
GÜLPINAR (AYVACIK-ÇANAKKALE) DEPREM FIRTINASININ SAYISAL ANALİZİ VE SİSMOLOJİ...Haluk Eyidoğan
Hatırlanacağı gibi 15 Ocak 2017 tarihinde Çanakkale Ayvacık İlçesininin Gülpınar köyünün 2.5 km doğusunda 4.5 büyüklüğünde bir deprem etkinliği başlamıştı. 21 gün sonra 6 Şubat 2017 tarihinde bu etkinlik Gülpınar İlçesinin 1 km batısında sabah saat 06:51 de 5.2 büyüklüğünde kuvvetli bir deprem olunca sarsıntılar daha da arttı. Deprem bölgede geniş bir alanda hissedildi. 15 Ocak 2017 - 1 Mart 2017 tarihleri arasında süren deprem etkinliği kümesi içerisinde büyüklüğü 2.0 ve daha fazla deprem sayısı 1.696 adettir. Bu kümenin içerisinde büyüklüğü 4.0 ve daha fazla olan deprem sayısı 21 adettir (Tablo 1). Sarsıntılar giderek Deprembilim (Sismoloji) dalında “Deprem Fırtınası” olarak tanımlanan bir kimliğe büründü (Şekil 1). Bu deprem fırtınası içerisinde orta ve küçük kuvvette depremler çok sık olduğu ve uzun sürdüğü için Çanakkale Ayvacık İlçesinin köylerinde çok sayıda yapıda ağır, orta ve hafif hasarlar oluştu.
Bu makalede, 1 Ocak 2017 öncesi ve sonrası bölgedeki deprem etkinliğinin durumunu, 15 Ocak 2017 tarihinden 1 Mart 2017 tarihine kadar kaydedilebilen deprem etkinliğinin yeryüzündeki dış merkez dağılımını ve deprem fırtınasının zaman içerisinde değişimini, depremi yaratan faylanmanın fiziksel özelliklerini, bu deprem fırtınasının 6 Ekim 1944 de 6.8 büyüklüğündeki Edremit Körfezi-Ayvacık depremi ile olası jeolojik-jeofizik ilişkilerini ve deprem sonrası bölgede yayılan söylentileri değerlendireceğim. Bu makalenin yazıldığı tarihte deprem fırtınası azalarak da olsa sürüyordu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE İSTANBUL’DA BAZI UYGULAMALARDAN ÖRNEKLERHaluk Eyidoğan
Kentsel toplu yenileme ya da ‘dönüşüm’ çalışmaları, mevcut kent yapısında gereken değişiklikler amacıyla yapılan yenileme, iyileştirme, yeniden geliştirme, sağlıklaştırma, koruma gibi pek çok farklı girişimin genel bir ifadesidir.
Dönüşüm çok meslekli ve çok yönlü uygulamaları içerir. Dönüşüm, kent planlaması ile birlikte, ekonomi, sosyoloji, toplum psikolojisi, hukuk, finans, siyaset, mühendislik, mimarlık, kentsel tasarım gibi çok yönlü bilgi alanlarını buluşturan bir bilimsel uygulama alanıdır.
Dönüşüm uygulama yerleri gecekondu bölgeleri, kaçak ve mühendislik hizmeti almamış yapıların yoğunlukta bulunduğu alanlar, afet riski yüksek alanlar, kent merkezlerindeki sosyal çöküntü alanları, ekonomik ömrünü ve işlevini yitiren kent alanları ile tarihsel kent noktaları kentsel dönüşüme konu olabilecek kent parçalarıdır.
Bu raporda kentsel dönüşüm/yenileme ile ilgili genel bilgiler verilmekte, ayrıca İstanbul'da Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Esenler, Kadıköy (Fikirtepe) ve Beyoğlu ilçelerinde sürdürülen kentsel dönüşüm uygulamalarından örnekler verilmektedir.
Bu yılın Ağustos ve Ekim ayları arasında merkezi İtalya’da Apeninler dağlık bölgesinde büyüklüğü 6’ dan fazla ve önemli kayıplara neden olan üç tane deprem oldu. Bu makalede merkezi İtalya’daki bu son depremleri yaratan jeolojik koşullar ve Deprembilim (Sismoloji) açısından ilginç özellikler sergileyen deprem kimlikleri değerlendirilecektir.
Merkezi İtalya’da Apenin Dağlarına paralel uzanan ve kıta içi normal faylanma kimliği taşıyan Etruriyan Fay Kuşağı üzerindeki bu büyük deprem tetiklenmeleri önümüzdeki yıllarda daha fazla incelenmeyi gerektiren bir durum sergilemektedir. USGS’den Stein ve arkadaşlarının 30 Ekim 2016 depreminden sonra yazdıkları raporda dikkat çektikleri “bundan sonra ne?” cümlesi umarım başta İtalya’daki deprembilimciler için oldukça önemli bir araştırma alanı açarken, deprem kuşakları üstünde yaşayanlar için de bazı umut verici buluşlar yaratır.
AKHİSAR'IN (MANİSA) DEPREM TARİHİ VE DEPREM TEHLİKESİHaluk Eyidoğan
12 Eylül 2016 tarihinde Manisa, Akhisar İlçesi ve çevresinde kuvvetle hissedilen 4.8 ve 4.5 büyüklüğünde depremler ve onları takibeden yüzlerce deprem fırtınası nedeniyle Akhisar'da yaptığımız "AKHİSAR DEPREME HAZIR MI?" adlı panelde yaptığım konuşmaya ait sunuyu bilginize sunuyorum.
AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALININ DEPREM TEHLİKESİHaluk Eyidoğan
Bu makalede, bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin ilk Nükleer Güç Santralı olarak yapılması planlanan Akkuyu NGS’nin etkilenebileceği en büyük depremin anlaşılmasına yönelik olarak, 1970’li yıllardan bugüne kadar yapılan çok sayıda çalışmalar kronolojik bir sırayla özetlenmeye ve elde edilen sonuçlar objektif bir yaklaşımla değerlendirilmeye çalışmış, dikkatimizi çeken bazı eksikliklere de işaret edilmiştir.
Afet riskini azaltayım derken sosyal riski arttırıyorlarHaluk Eyidoğan
Kentsel dönüşüm 1999 yılındaki Kocaeli ve Düzce depremlerinden sonra hızla gündeme gelmdi. Ve bugüne kadar Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye de 121 kentsel dönüşüm alanı ilan edildi. Ancak hem bunların çoğu büyük soru işaretlerini de beraberinde getiren uygulama alanları ve projeler durumunda.
Marmaray Banliyö Hattı Projesi neden iki kere ihale edildi ve neden ikinci kez de proje durdu? Marmaray’ın Pendik-Ayrılıkçeşme ve Halkalı- Kazlıçeşme banliyö hatlarının yapılan iki ihaleye rağmen neden hâlâ halkın hizmetine sokulamadığını merak ediyoruz. Bu projenin bitirilmemesi nedeniyle 1 milyona yakın İstanbullu mağdurdur.
AVCILAR DEPREM TARİHİ VE GELECEKTEKİ TEHLİKELER HAKKINDA ÖNGÖRÜLERHaluk Eyidoğan
15-16 Mart 2018 tarihinde Uluslararası Avcılar Sempozyumu'nda bir sunum yaptım. Bu sunumda Avcılar İlçesi ve çevresindeki deprem tarihi, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin neden olduğu beklenenden büyük kayıpların değerlendirilmesi, zemin büyütmesi ile ilgili araştırmaların değerlendirilmesi ve gelecekte beklenen M=7 ve daha büyük bir depremin neden olabileceği olası kayıplar, kayıpların azaltılmasına yönelik öneriler yer almaktadır.
1 - 7 Mart Deprem Haftası Münasebetiyle......Haluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminden alınan dersler çerçevesinde 2000 yılında Ulusal Deprem Konseyi kuruldu. 2007 yılında lağvedildi. Neden lağvedildi? Yanıtı size bırakıyorum.
Şimdi Türkiye deprem riskleri bakımından daha mı az riskli? Lağvedilmesi sonrası basında çıkan haberler ekte.....
Atatürk Barajı, Güneydoğu Anadolu’da Fırat nehri üzerinde yer almaktadır. Kil çekirdekli kaya dolgu baraj türündeki Atatürk Barajı su hacmi ve elektrik üretimi bakımından dünyanın en büyük barajlarından biridir. Baraj 1990 yılı sonrası su tutmaya başlamış, barajdaki su seviyesi 1994 yılında maksimum seviyesine ulaşmıştır. Barajın normal su kotu 542 metredir, 48.7 milyar ton göllenme hacmi vardır ve kıyı kenarı 817 km2’lik bir alanı kaplar. Mevsime göre su seviyesi değişmektedir.
Atatürk Barajı’nın bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesinin deprem bakımından en etkin alanları Doğu Anadolu Fayı ve Bitlis/Zağros Bindirme ve Kıvrım Kuşağıdır. Atatürk Barajı dolduktan sonra baraj ve yakın çevresi depremselliği artmıştır
ATATÜRK BARAJI DEPREM TETİKLEMEYİ SÜRDÜRÜYORHaluk Eyidoğan
Büyük barajların su tutarken veya mevsimsel su seviye değişimlerinde çok sayıda ufak deprem ve bazen de kuvvetli depremler tetiklediği Deprembilim (Sismoloji) topluluğunda iyi bilinir ve ulusal ve uluslararası toplantılarda ve çok sayıda yayınlarda 1950’li yıllardan bu yana bir önemli bir araştırma dalı olarak gündemdedir (III). Atatürk Barajı ile ilgili daha önce yaptığım çalışmalara da dayanarak bu barajın “tetiklenmiş depremler” yaratmaya devam ettiğini ve önümüzdeki yıllarda bu etkinliğin süreceğini ileri sürüyor ve tartışmaya açıyorum. Türkiye Jeoloji Haritasında gösterilen (Şekil 3) ancak Türkiye Diri Fay haritasında diri (canlı) fay sınıfına alınmayan Samsat Fayı’nın barajın yükü ve suyunun fay bölgesindeki gözenek basıncı değiştirmesi ile ilgili olup olmadığının da deprembilim topluluğumuzda tartışılmasının gerektiğini özellikle vurguluyorum.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 3Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 2Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 1Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
Niyetimiz kimseyi korkutmak ve üzmek değil, olası bir doğal olayı tanıtmak ve bunun bir afete dönüşmesini engellemek için neler yapabileceğimizi gündeme getirmektir. Tsunami “liman dalgası” anlamına gelen Japonca bir sözcüktür. Türk Dil Kurumu bu sözcüğü “dev dalga” olarak önerirken bazı yayınlarda “depreşim, deniz taşması, sunami veya tusunami” olarak adlandırılmıştır. Tsunami dalgasının, fırtınalı ve lodoslu havalarda gözlediğimiz deniz dalgasından oldukça farklı bir görüntüsü ve davranışı vardır.
Kuzey Kore ve Hidrojen Bombası - Nükleer Patlatmalar ve Deprem İlişkisiHaluk Eyidoğan
Depremler ile nükleer patlamaların fiziksel mekanizmaları farklıdır. Nükleer patlatmanın yarattığı hareket ve sismik dalga karakterinin ancak %20-30’u doğal deprem (tektonik deprem) karakterine sahiptir. Deprem bilimciler bu farklara ait parametreleri kullanarak deprem-nükleer patlatma ayrımını oldukça uzaktan alınmış dalga kayıtlardan yapabilmektedirler.
Büyük nükleer patlamalar iki farklı nedenle deprem tetikleyebilmektedir. Birinci neden, nükleer patlatmanın yarattığı büyük yeraltı boşluğunun patlamadan sonra çökmesi ile oluşan tetiklenmiş depremdir. İkinci neden ise patlatmanın bölgede bulunan fayların üzerinde var olan doğal tektonik gerilmeleri etkileyip fayları zamanından önce harekete geçirerek deprem tetiklemesidir.
GÖKOVA FAYI’NIN BATI UCU KIRILDI : 21 TEMMUZ 2017 BODRUM DEPREMİ Haluk Eyidoğan
21 Temmuz 2017 tarihinde yerel saatle 01:31’de Gökova Körfezi’nde Kos Adası’nın doğu ucu ile Bodrum’un güney kıyıları arasında kalan deniz alanında moment büyüklüğü 6.5-6.7 arasında verilen ve Bodrum merkezine 10 km uzakta çok kuvvetli bir deprem olmuştur. Deprem dış merkezi sığdır. Bu makalede Bodrum Depremi olarak adlandırdığımız depremin jeofizik, jeolojik ve sismolojik özellikleri çeşitli başlıklar altında değerlendirilmiştir.
PRENS ADALARI HALKININ VE TARİH VE KÜLTÜR MİRASININ DEPREMLERDEN KORUNMASI GÖ...Haluk Eyidoğan
Adalar İlçesi ve benzeri koruma-kollama alanlarındaki birçok yerleşmelerde deprem güvenli yaşamın sağlanmasında tarih ve kültür varlıkları dahil yapılar seçilerek güçlendirme teşvik edilmemiştir. İBB’nin İDMP raporunda ve Hükümetin UDSEP raporunda onayladığı ve söz verdiği eylemleri hatırlayıp Adalar İlçemizin her türlü yapı dahil tarih ve kültür varlıklarının depremden korunması ve maddi ve manevi kayıplarının azaltılması amaçlı güçlendirme/yenileme eylemlerine yönelmesi ve ilgili kaynakların yaratılması konusunda Adalar Belediyesi, Adalar Kaymakamlığı, İstanbul 5 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Adalar Kent Konseyi ve STK’larla işbirliği yapmasını bekliyoruz. Beklenen büyük İstanbul depremi gelmeden!
GÜLPINAR (AYVACIK-ÇANAKKALE) DEPREM FIRTINASININ SAYISAL ANALİZİ VE SİSMOLOJİ...Haluk Eyidoğan
Hatırlanacağı gibi 15 Ocak 2017 tarihinde Çanakkale Ayvacık İlçesininin Gülpınar köyünün 2.5 km doğusunda 4.5 büyüklüğünde bir deprem etkinliği başlamıştı. 21 gün sonra 6 Şubat 2017 tarihinde bu etkinlik Gülpınar İlçesinin 1 km batısında sabah saat 06:51 de 5.2 büyüklüğünde kuvvetli bir deprem olunca sarsıntılar daha da arttı. Deprem bölgede geniş bir alanda hissedildi. 15 Ocak 2017 - 1 Mart 2017 tarihleri arasında süren deprem etkinliği kümesi içerisinde büyüklüğü 2.0 ve daha fazla deprem sayısı 1.696 adettir. Bu kümenin içerisinde büyüklüğü 4.0 ve daha fazla olan deprem sayısı 21 adettir (Tablo 1). Sarsıntılar giderek Deprembilim (Sismoloji) dalında “Deprem Fırtınası” olarak tanımlanan bir kimliğe büründü (Şekil 1). Bu deprem fırtınası içerisinde orta ve küçük kuvvette depremler çok sık olduğu ve uzun sürdüğü için Çanakkale Ayvacık İlçesinin köylerinde çok sayıda yapıda ağır, orta ve hafif hasarlar oluştu.
Bu makalede, 1 Ocak 2017 öncesi ve sonrası bölgedeki deprem etkinliğinin durumunu, 15 Ocak 2017 tarihinden 1 Mart 2017 tarihine kadar kaydedilebilen deprem etkinliğinin yeryüzündeki dış merkez dağılımını ve deprem fırtınasının zaman içerisinde değişimini, depremi yaratan faylanmanın fiziksel özelliklerini, bu deprem fırtınasının 6 Ekim 1944 de 6.8 büyüklüğündeki Edremit Körfezi-Ayvacık depremi ile olası jeolojik-jeofizik ilişkilerini ve deprem sonrası bölgede yayılan söylentileri değerlendireceğim. Bu makalenin yazıldığı tarihte deprem fırtınası azalarak da olsa sürüyordu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE İSTANBUL’DA BAZI UYGULAMALARDAN ÖRNEKLERHaluk Eyidoğan
Kentsel toplu yenileme ya da ‘dönüşüm’ çalışmaları, mevcut kent yapısında gereken değişiklikler amacıyla yapılan yenileme, iyileştirme, yeniden geliştirme, sağlıklaştırma, koruma gibi pek çok farklı girişimin genel bir ifadesidir.
Dönüşüm çok meslekli ve çok yönlü uygulamaları içerir. Dönüşüm, kent planlaması ile birlikte, ekonomi, sosyoloji, toplum psikolojisi, hukuk, finans, siyaset, mühendislik, mimarlık, kentsel tasarım gibi çok yönlü bilgi alanlarını buluşturan bir bilimsel uygulama alanıdır.
Dönüşüm uygulama yerleri gecekondu bölgeleri, kaçak ve mühendislik hizmeti almamış yapıların yoğunlukta bulunduğu alanlar, afet riski yüksek alanlar, kent merkezlerindeki sosyal çöküntü alanları, ekonomik ömrünü ve işlevini yitiren kent alanları ile tarihsel kent noktaları kentsel dönüşüme konu olabilecek kent parçalarıdır.
Bu raporda kentsel dönüşüm/yenileme ile ilgili genel bilgiler verilmekte, ayrıca İstanbul'da Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Esenler, Kadıköy (Fikirtepe) ve Beyoğlu ilçelerinde sürdürülen kentsel dönüşüm uygulamalarından örnekler verilmektedir.
Bu yılın Ağustos ve Ekim ayları arasında merkezi İtalya’da Apeninler dağlık bölgesinde büyüklüğü 6’ dan fazla ve önemli kayıplara neden olan üç tane deprem oldu. Bu makalede merkezi İtalya’daki bu son depremleri yaratan jeolojik koşullar ve Deprembilim (Sismoloji) açısından ilginç özellikler sergileyen deprem kimlikleri değerlendirilecektir.
Merkezi İtalya’da Apenin Dağlarına paralel uzanan ve kıta içi normal faylanma kimliği taşıyan Etruriyan Fay Kuşağı üzerindeki bu büyük deprem tetiklenmeleri önümüzdeki yıllarda daha fazla incelenmeyi gerektiren bir durum sergilemektedir. USGS’den Stein ve arkadaşlarının 30 Ekim 2016 depreminden sonra yazdıkları raporda dikkat çektikleri “bundan sonra ne?” cümlesi umarım başta İtalya’daki deprembilimciler için oldukça önemli bir araştırma alanı açarken, deprem kuşakları üstünde yaşayanlar için de bazı umut verici buluşlar yaratır.
AKHİSAR'IN (MANİSA) DEPREM TARİHİ VE DEPREM TEHLİKESİHaluk Eyidoğan
12 Eylül 2016 tarihinde Manisa, Akhisar İlçesi ve çevresinde kuvvetle hissedilen 4.8 ve 4.5 büyüklüğünde depremler ve onları takibeden yüzlerce deprem fırtınası nedeniyle Akhisar'da yaptığımız "AKHİSAR DEPREME HAZIR MI?" adlı panelde yaptığım konuşmaya ait sunuyu bilginize sunuyorum.
AKKUYU NÜKLEER GÜÇ SANTRALININ DEPREM TEHLİKESİHaluk Eyidoğan
Bu makalede, bir deprem ülkesi olan Türkiye’nin ilk Nükleer Güç Santralı olarak yapılması planlanan Akkuyu NGS’nin etkilenebileceği en büyük depremin anlaşılmasına yönelik olarak, 1970’li yıllardan bugüne kadar yapılan çok sayıda çalışmalar kronolojik bir sırayla özetlenmeye ve elde edilen sonuçlar objektif bir yaklaşımla değerlendirilmeye çalışmış, dikkatimizi çeken bazı eksikliklere de işaret edilmiştir.
Afet riskini azaltayım derken sosyal riski arttırıyorlarHaluk Eyidoğan
Kentsel dönüşüm 1999 yılındaki Kocaeli ve Düzce depremlerinden sonra hızla gündeme gelmdi. Ve bugüne kadar Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye de 121 kentsel dönüşüm alanı ilan edildi. Ancak hem bunların çoğu büyük soru işaretlerini de beraberinde getiren uygulama alanları ve projeler durumunda.
Marmaray Banliyö Hattı Projesi neden iki kere ihale edildi ve neden ikinci kez de proje durdu? Marmaray’ın Pendik-Ayrılıkçeşme ve Halkalı- Kazlıçeşme banliyö hatlarının yapılan iki ihaleye rağmen neden hâlâ halkın hizmetine sokulamadığını merak ediyoruz. Bu projenin bitirilmemesi nedeniyle 1 milyona yakın İstanbullu mağdurdur.
5. Sarı Renk: Deprem Kuşağı
Kırmızı Nokta: Volkan
Mavi Çizgi: Levha Sınırı
Siyah Çizgi: Alp-Himalaya Kuşağı
Deprem kuşaklarından Alp-Himalaya deprem
kuşağı (siyah renkli elips) Türkiye’yi de içerisine
almaktadır. Bu kuşak dünyadaki büyük
depremlerin %17’sini, sayı olarak da %5-6’sını
barındırır.H. EYİDOĞAN
7. BÜYÜKLÜK ETKİ YILLIK
SAYISI
< 2.0 Hissedilmez ancak kaydedilir 600.000
2.0 - 2.9 Özel durumlarda hisedilebilir 300.000
3.0 - 3.9 Az sayıda kişi hisseder 49.000
4.0 - 4.9 Çok sayıda insan hisseder 6.000
5.0 - 5.9 Hasar yapabilir 800
6.0 - 6.9 Hasar yapar 270
7.0 - 7.9 Büyük deprem. Yaygın hasar yapar. 18
> 8.0 Çok büyük deprem. Yakın alanda çok
büyük hasar yapar.
1-2
KuvvetliDepremKüçükDepremÇokKüçük
Deprem
H. EYİDOĞAN
9. AFRİKA VE ARAP KITALARI YILDA 15-20 mm KADAR KUZEYE HAREKET EDER.
BU İTME NEDENİYLE AVRASYA KITASINA TOSLAYAN ANADOLU KITASI EZİLİR
VE ÇEŞİTLİ YERLERİNDEN KIRILIR (FAYLANIR). BU FAYLAR HER
BÜYÜKLÜKTE DEPREM YARATIR. BU EZİLME VE KIRILMA SIRASINDA KUZEY
ANADOLU FAYI (KAF) VE DOĞU ANADOLU FAYI (DAF) ÜZERİNDEN ANADOLU
KITASI YILDA 25 mm HIZLA BATIYA KAYAR VE ÇOK SAYIDA KIRILMALAR
NEDENİYLE ÇOK SAYIDA DEPREM OLUŞUR.
25 mm/yıl
H. EYİDOĞAN
AVRASYA
ANADOLU
AFRİKA
ARAP
10. TÜRKİYE VE YAKIN ÇEVRESİNDE SON 110 YILDA
(1905-2015) OLUŞAN VE BÜYÜKLÜĞÜ M≥5.0 OLAN
DEPREMLERİN KONUMLARI. DEPREM SAYISI 599 DİR.
H. EYİDOĞAN
11. TÜRKİYE VE YAKIN ÇEVRESİNDE SON 110 YILDA (1905-2015)
OLUŞAN VE BÜYÜKLÜĞÜ M≥4.0 OLAN DEPREMLERİN
KONUMLARI. DEPREM SAYISI 5160 DIR.
H. EYİDOĞAN
12. 1900 YILI ÖNCESİ (TARİHSEL DÖNEM) VE 1900 YILI
SONRASI (ALETSEL DÖNEM) KAYDEDİLMİŞ
DEPREM VERİLERİNDEN OLASILIKSAL YÖNTEM
KULLANILARAK HESAPLANAN TÜRKİYE DEPREM
TEHLİKE BÖLGELERİ HARİTASI.
BU HARİTA 50 YILDA %10 AŞILMA OLASILIĞINA
GÖRE MARUZ KALINACAK DEPREM TEHLİKESİNİN
MAKRO ÖLÇÜDE DAĞILIMIDIR.
1996 YILINDA YÜRÜRLÜĞE GİRMİŞ BU HARİTA 20
YAŞINDADIR VE GÜNCELLİĞİNİ KAYBETMİŞTİR.
BU HARİTANIN TÜRKİYEN’NİN MÜHENDİSLİK
İHTİYAÇLARINA GÖRE DAHA AYRINTILI OLARAK
YENİDEN HESAPLANMASI GEREKİR.
H. EYİDOĞAN
13. 1343 (%48) belediye I. derece, 557 (%20) belediye II.
derece deprem bölgelerindedir
Nüfusu 1 milyondan fazla olan ve I. ve II. derece
deprem bölgelerinde bulunan il sayısı 11 dir.
H. EYİDOĞAN
TÜRKİYE DEPREM TEHLİKE BÖLGELERİ
15. Yerleşimlerimizde
Neden Deprem Güvenliği Sorunu Var?
• Risk ve Müdahale Yönetim politikasının yetersizliği
• İmar/Şehircilik ve Afet mevzuatının yetersizliği
• Deprem yönetmeliklerinin uygulamasındaki sorunlar
• Plansız yerleşmeler
• Yetersiz Denetim
• Herkesin yapı üretebilmesi, müteahhitlik sistemi
• Profesyonel mühendislik sisteminin kurulamaması
• Kötü malzeme ve kötü işçilik
• Deprem sigortası sistemindeki yetersizlikler
• Her seviyede eğitim eksikliği
• Yerel yönetimlerin görev tanımı, yetki ve sorumluluklarındaki
belirsizlikler
• Sürdürülebilirlik kavramının yerleşememesi
• Politik müdahaleler
• Göç (Ülke, Bölge ve Kent Planlarının bir arada ele alınamaması)
H. EYİDOĞAN
18. 1500-1800 Yılları Arasında Marmara Bölgesi
Depremlerin İllere Göre Sayısı
(Ana Deprem ve Artçı Depremler Dahil)
YER SAYI
İstanbul 46
Marmara 4
İzmit 2
Saros 4
Edirne 5
Bursa 1
Tekirdağ 1
Biga 4
Trakya 4
Balıkesir 1
Çanakkale 1
H. EYİDOĞAN (Ambraseys & Finkel, 1995)
21. H. EYİDOĞAN
3 Eylül 2006-30 Eylül 2010
tarihlerinde Marmara’da
kaydedilen ve
büyüklükleri 1.0-M-5.0
arasında olan deprem
sayısı 5292 adetdir.
TÜRDEP Projesi Çerçevesinde
TÜBİTAK-MAM/AFAD
Tarafından Kurulan 36 Deprem
İstasyonu ile Kaydedilen Deprem
Faaliyeti
23. BÜTÜN BU TARİHSEL VE ALETSEL
(GÜNCEL) DEPREM VERİLERİ, DENİZ DİBİ
JEOLOJİK, JEOFİZİK VE SİSMİK
ÇALIŞMALAR, DEPREM İSTATİSTİĞİ
HESAPLARI BİR ARADA
DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE, MARMARA’DA
DEPREM TEHLİKESİ İÇİN ŞU OLASILIKSAL
SAPTAMA YAPILIYOR
H. EYİDOĞAN
25. PEKİ, İSTANBUL’UN PRENS ADALARI
OLARAK ADLANDIRILAN 9 ADADAN
OLUŞAN ADALAR İLÇESİNDE VE
HEYBELİADA’DA DEPREM TARİHİ VE
DEPREM TEHLİKESİ VE İÇİN NE
BİLİYORUZ?
H. EYİDOĞAN
26. PRENS ADALARI
• 9 ada ve 1.133 hektar alan. Adalar yaşları 420 ile 490 milyon yıl arasında
değişen Ordovisiyen-Silüriyen yaşlı sağlam kayaların üzerine oturuyor.
• 130 bin yıl önce buzul çağının sonunda Karadeniz’den gelen su Marmara
çukuruna (göl) doluyordu. Bu arada Marmara Denizinin kuzeyini doğu-batı
doğrultusunda geçen Kuzey Anadolu Fayı daha da gelişti ve Adalarımızın
güneyinde bugünkü yerini aldı. 10 bin yıl önce, süregiden su gelişi ile
Marmara Gölü, Marmara Denizine dönüştü. Böylece bugünkü Adalarımız da
son şeklini aldı.
• Bugün 8.500 yıllık kültürel tarihi barındıran İstanbul’un güneyindeki Adalar
İlçesi İstanbul’un en dingin, çok sayıda tarihi yapı ve eseri barındıran bir
doğal, tarihi ve arkeolojik SİT alanı olarak çok özel bir yerleşim yeridir.
H. EYİDOĞAN
27. Adalarda Nüfus
2010 yılı ADNKS sonuçlarına göre 14.221 olan nüfus, yaz aylarında Nisan ve
Mayıs’tan itibaren artarak, Temmuz-Ağustos aylarında Büyükada 30.000
(Sedefadası dahil), Heybeliada 20.000, Burgazada 7.000 ve Kınalıada 15.000 olmak
üzere, toplam 72.000 civarına ulaşmakta, hafta sonları günü birlik ziyaretçilerle ilçe
nüfusumuz 140.000 kişiyi bulmaktadır.
H. EYİDOĞAN
29. 1894 İstanbul Depremi (M=7.0)
• 10 Temmuz 1894, Ezani saat 04:45; Zevali
saat 12:27
• Depremin büyüklüğü 7.0 (Parsons ve diğ,
2000)
• Maksimum hasar şiddeti ortalama IX (9)
• Resmi sayılara göre İl sınırları içerisinde:
– 474 ölü, 482 yaralı
– 387 kamu yapısı,1087 konut ve 299 işyeri
önemli derecede hasar görmüş
(Kapalıçarşıda yıkılan işyerleri dahil
değil)
• Yazar notu (Feriha Öztin): Zamanın sansür
rejimi nedeniyle gerçek sayıların basında
verilemediği, gerçek ölü sayısının
1.500-2.400, yaralı sayısının da 1.500-2.500
arasında olabileceği ifade edilmiştir.
H. EYİDOĞAN
Heybeliada Ruhban Okulunda Hasar
30. 1894 İstanbul Depremi (M=7.0)
10 Temmuz 1894 İstanbul Depremini Kandilli
Rasathanesi Müdür Coumbary ve yardımcısı
Emile Lacoine ile birlikte inceleyen ve
depremden zarar gören yerleri ziyaret eden
Atina Rasathanesi Müdürü Eginitis ayrıntılı bir
raporunu Padişah II. Abdülhamid’e sunmuştur.
Rapora göre en ağır hasar Prens Adalarındadır.
H. EYİDOĞAN
39. 18 Eylül 1963 Çınarcık
Depreminin Fay
uzunluğu 13 km,
Büyüklüğü ise Ms=6.3
olarak verilirken
Mw=5.9 olarak
hesaplanmıştır.
14 merkezde 7 yıkık,
32 ağır hasar, 131 orta
hasar bina.
H. EYİDOĞAN
40. H. EYİDOĞAN
Bu gözlemler gösteriyor ki 1999 Kocaeli-Gölcük
Depreminden 44 dakika önce fayın yeraldığı
yerkabuğunda büyük deprem öncesi yavaş bir
kayma hareketi başlıyor. Bu kayma başlangıçta
yavaşça başlamış, giderek hızlanmış ve ana
depremden 2 dakika önce en hızlı noktasına
gelmiştir.
Buradaki Öncü şoklar çok küçüktür ve insanlar
tarafından hissedilmesi mümkün değildir. Öncü
şoklar bu olayda ana depremin merkezinde
olmuştur.
Bu bulgular, büyük depremler öncesi “önceden
kestirim” olanağı verebilecek bir fiziksel olay
olarak değerlendirilmeli ve bu tür bilimsel
araştırmalara ağırlık verilmelidir
DEPREM TEHLİKESİ YÜKSEK OLAN ALANLARIN BİLİMSEL
YÖNTEMLERLE SÜREKLİ İZLENMESİ ÇOK ÖNEMLİDİR!
41. Kuzey Marmara Fayını İzleme İçin
PIRES PROJESİ
H. EYİDOĞAN
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araş^rma EnsTtüsü, Almanya
Potsdam’dan Yer Bilimleri Ara^rma Kurumu (GFZ) gibi birçok önemli kurumdan
araş^rıcıların katkısıyla gelişTrilen bir projeydi. Projenin adı Prens Adaları Gerçek
Zamanlı Deprem Gözlem Sistemi (PIRES)’dir. Proje 2006 da başlamış ve her iki kurumun
işbirliği ile Kuzey Anadolu Fayına (KAF) en yakın olan İstanbul’un Prens Adaları’nda
toplam 16 deprem istasyonu kurulmuştu. Deprem istasyonları her iki ülkeden değerli
bilim insanlarının gayreT ile 7/24 çalış^rılıyordu. Bu meşakkatli bilimsel araş^rma,
gelecekte İstanbul dahil Marmara’da bir çok şehri ve yerleşmeyi tehdit eden “Büyük
Marmara Depremi” ni yaratacak KAF’nın Marmara Denizi içindeki ana kolu Kuzey
Marmara Fayı’nın (KMF) deprem kimliğini tanımayı amaçlıyordu. Bu iki ada Marmara
Fayı’na 3 kilometre uzaklıkta en yakın olan adalarımızdır. Prens Adaları’na yerleşTrilen
deprem istasyonlarının sayısal dağılımı şöyleydi: Büyükada 2, Heybeliada 1, Kınalıada 1,
Burgazada 1, Alendros 1, Yassıada 5, Sivriada 5. Ayrıca, TÜBİTAK Yer ve Deniz Bilimleri
EnsTtüsü de bu projeye katkı sağlayan ve fay hareketleri nedeniyle adalarda oluşan
konum değişme hareketlerini ölçen duyarlı ve gelişmiş birer GPS istasyonunu Sivriada ve
Yassıada’ya kurmuştu. PIRES Projesinin Almanya GFZ’ye ve Türkiye KRDAE’ye toplam
maliyeT personel maaşları hariç yılda 80.000 Dolar civarındaydı. Projeden elde edilen
deprem verileri KMF’nın bu bölgedeki davranışı ve deprem karakteri konusunda
önemli ipuçları veriyordu ve proje çalışanları taralndan değerlendiriliyordu. Proje
günümüze kadar her iki ülkenin Deprembilim Uzmanları taraundan özverilerle
sürdürülürken bir olumsuz gelişme oldu. 1973 yılından bu yana tarihi, doğal ve
arkeolojik nitelikleri ile tescil edilmiş olan ve Dünyanın önemli bir “Açık Hava Müzesi”
özelliğindeki bu 9 adadan Yassıada ve Sivriada’yı ne yazık ki imara açolar.
46. TSUNAMİ TEHLİKESİ
H. EYİDOĞAN
Tarihsel verilere göre Marmara'da etkili olmuş Tsunamiler vardır (Soysal, 1985; Kuran ve
Yalçıner, 1993; Altınok ve Ersoy, 1996). 1894 Depreminde oluşan Tsunami İstanbul'da etkili
olmuştur (Ambraseys, 1962; Karnik, 1971; Antonopoulos, 1978). Eginitis (1894)' e göre bazı
yerlerde deniz 50 m kadar çekilmiş ve geri dönmüştür. Mihaloviç (1927)'ye göre ise; deniz suyu
kabarmış ve 200 m sahile taşmıştır. Prens Adaları civarında ve Büyükçekmece'den Kartal'a kadar
olan alanda Tsunami gözlenmiştir. Depremin büyüklüğü 7'den küçük, dalganın yüksekliği 6
m'den azdır (Öztin ve Bayülke, 1991). Karaköy ve Azaplı köprüleri de su altında kalmıştır
(Batur, 1994).
Yalçıner ve diğ., 2002
(MS: 120 – 1999 yılları)
47. TSUNAMİ TEHLİKESİ
H. EYİDOĞAN
(50 yılda %10 Aşılma Olasılığı)
Deprem için Mikrobölgeleme Projesi kapsamında (2009-2011) yapılan
araştırmaya göre olası Tsunami dalgasının deniz seviyesinden dalga yüksekliği
İstanbul Kıyılarında en fazla 4 metre, Adalarda 6 metre civarındadır.
Deniz Seviyesi
Dalga Yüksekliği
xxxxxxxxxxxx
Karaya Giriş Mesafesi
Dalga Yüksekliği
Sahil Çizgisi
48. TSUNAMİ TEHLİKESİ
H. EYİDOĞAN
Deprem için Mikrobölgeleme Projesi kapsamında (2009-2011) yapılan
araştırmaya göre olası Tsunami dalgasının karadaki dalga yüksekliği İstanbul
Kıyılarında en fazla 4 metre, Adalarda 5-6 metre arasında değişmektedir.
(50 yılda %10 Aşılma Olasılığı)
Karada İlerleyen Dalga Yüksekliği (m)
51. Felaket başa
gelmeden evvel,
önleyici tedbirleri
düşünmek
lâzımdır, geldikten
sonra dövünmenin
faydası yoktur
Mustafa Kemal Atatürk
1920
H. EYİDOĞAN