Niyetimiz kimseyi korkutmak ve üzmek değil, olası bir doğal olayı tanıtmak ve bunun bir afete dönüşmesini engellemek için neler yapabileceğimizi gündeme getirmektir. Tsunami “liman dalgası” anlamına gelen Japonca bir sözcüktür. Türk Dil Kurumu bu sözcüğü “dev dalga” olarak önerirken bazı yayınlarda “depreşim, deniz taşması, sunami veya tusunami” olarak adlandırılmıştır. Tsunami dalgasının, fırtınalı ve lodoslu havalarda gözlediğimiz deniz dalgasından oldukça farklı bir görüntüsü ve davranışı vardır.
Strong earthquake strikes near the marmara fault, damaging 77 buildings and f...Haluk Eyidoğan
Some 77 public buildings were assessed as heavily damaged. Of the public buildings, 1 hospital, 4 schools, and 9 administrative buildings are severely damaged. Some 29 schools of various degrees of damage were forced to close, at least temporarily.
AVCILAR DEPREM TARİHİ VE GELECEKTEKİ TEHLİKELER HAKKINDA ÖNGÖRÜLERHaluk Eyidoğan
15-16 Mart 2018 tarihinde Uluslararası Avcılar Sempozyumu'nda bir sunum yaptım. Bu sunumda Avcılar İlçesi ve çevresindeki deprem tarihi, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin neden olduğu beklenenden büyük kayıpların değerlendirilmesi, zemin büyütmesi ile ilgili araştırmaların değerlendirilmesi ve gelecekte beklenen M=7 ve daha büyük bir depremin neden olabileceği olası kayıplar, kayıpların azaltılmasına yönelik öneriler yer almaktadır.
1 - 7 Mart Deprem Haftası Münasebetiyle......Haluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminden alınan dersler çerçevesinde 2000 yılında Ulusal Deprem Konseyi kuruldu. 2007 yılında lağvedildi. Neden lağvedildi? Yanıtı size bırakıyorum.
Şimdi Türkiye deprem riskleri bakımından daha mı az riskli? Lağvedilmesi sonrası basında çıkan haberler ekte.....
Atatürk Barajı, Güneydoğu Anadolu’da Fırat nehri üzerinde yer almaktadır. Kil çekirdekli kaya dolgu baraj türündeki Atatürk Barajı su hacmi ve elektrik üretimi bakımından dünyanın en büyük barajlarından biridir. Baraj 1990 yılı sonrası su tutmaya başlamış, barajdaki su seviyesi 1994 yılında maksimum seviyesine ulaşmıştır. Barajın normal su kotu 542 metredir, 48.7 milyar ton göllenme hacmi vardır ve kıyı kenarı 817 km2’lik bir alanı kaplar. Mevsime göre su seviyesi değişmektedir.
Atatürk Barajı’nın bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesinin deprem bakımından en etkin alanları Doğu Anadolu Fayı ve Bitlis/Zağros Bindirme ve Kıvrım Kuşağıdır. Atatürk Barajı dolduktan sonra baraj ve yakın çevresi depremselliği artmıştır
ATATÜRK BARAJI DEPREM TETİKLEMEYİ SÜRDÜRÜYORHaluk Eyidoğan
Büyük barajların su tutarken veya mevsimsel su seviye değişimlerinde çok sayıda ufak deprem ve bazen de kuvvetli depremler tetiklediği Deprembilim (Sismoloji) topluluğunda iyi bilinir ve ulusal ve uluslararası toplantılarda ve çok sayıda yayınlarda 1950’li yıllardan bu yana bir önemli bir araştırma dalı olarak gündemdedir (III). Atatürk Barajı ile ilgili daha önce yaptığım çalışmalara da dayanarak bu barajın “tetiklenmiş depremler” yaratmaya devam ettiğini ve önümüzdeki yıllarda bu etkinliğin süreceğini ileri sürüyor ve tartışmaya açıyorum. Türkiye Jeoloji Haritasında gösterilen (Şekil 3) ancak Türkiye Diri Fay haritasında diri (canlı) fay sınıfına alınmayan Samsat Fayı’nın barajın yükü ve suyunun fay bölgesindeki gözenek basıncı değiştirmesi ile ilgili olup olmadığının da deprembilim topluluğumuzda tartışılmasının gerektiğini özellikle vurguluyorum.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 3Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 2Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 1Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
Kuzey Kore ve Hidrojen Bombası - Nükleer Patlatmalar ve Deprem İlişkisiHaluk Eyidoğan
Depremler ile nükleer patlamaların fiziksel mekanizmaları farklıdır. Nükleer patlatmanın yarattığı hareket ve sismik dalga karakterinin ancak %20-30’u doğal deprem (tektonik deprem) karakterine sahiptir. Deprem bilimciler bu farklara ait parametreleri kullanarak deprem-nükleer patlatma ayrımını oldukça uzaktan alınmış dalga kayıtlardan yapabilmektedirler.
Büyük nükleer patlamalar iki farklı nedenle deprem tetikleyebilmektedir. Birinci neden, nükleer patlatmanın yarattığı büyük yeraltı boşluğunun patlamadan sonra çökmesi ile oluşan tetiklenmiş depremdir. İkinci neden ise patlatmanın bölgede bulunan fayların üzerinde var olan doğal tektonik gerilmeleri etkileyip fayları zamanından önce harekete geçirerek deprem tetiklemesidir.
GÖKOVA FAYI’NIN BATI UCU KIRILDI : 21 TEMMUZ 2017 BODRUM DEPREMİ Haluk Eyidoğan
21 Temmuz 2017 tarihinde yerel saatle 01:31’de Gökova Körfezi’nde Kos Adası’nın doğu ucu ile Bodrum’un güney kıyıları arasında kalan deniz alanında moment büyüklüğü 6.5-6.7 arasında verilen ve Bodrum merkezine 10 km uzakta çok kuvvetli bir deprem olmuştur. Deprem dış merkezi sığdır. Bu makalede Bodrum Depremi olarak adlandırdığımız depremin jeofizik, jeolojik ve sismolojik özellikleri çeşitli başlıklar altında değerlendirilmiştir.
PRENS ADALARI HALKININ VE TARİH VE KÜLTÜR MİRASININ DEPREMLERDEN KORUNMASI GÖ...Haluk Eyidoğan
Adalar İlçesi ve benzeri koruma-kollama alanlarındaki birçok yerleşmelerde deprem güvenli yaşamın sağlanmasında tarih ve kültür varlıkları dahil yapılar seçilerek güçlendirme teşvik edilmemiştir. İBB’nin İDMP raporunda ve Hükümetin UDSEP raporunda onayladığı ve söz verdiği eylemleri hatırlayıp Adalar İlçemizin her türlü yapı dahil tarih ve kültür varlıklarının depremden korunması ve maddi ve manevi kayıplarının azaltılması amaçlı güçlendirme/yenileme eylemlerine yönelmesi ve ilgili kaynakların yaratılması konusunda Adalar Belediyesi, Adalar Kaymakamlığı, İstanbul 5 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Adalar Kent Konseyi ve STK’larla işbirliği yapmasını bekliyoruz. Beklenen büyük İstanbul depremi gelmeden!
ATATÜRK BARAJI SU DÜZEYİ VE TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİK İLİŞKİLERİ, 1992-2009Haluk Eyidoğan
Bu makale, Türkiye’nin ve Avrupa'nın en büyük barajlarından biri olan Atatürk Barajı’nın çevresindeki depremselliğin özelliklerini incelemek, baraj su seviyesi değişimleri ile olası tetiklenmiş depremsellik oluşumlarını araştırmak ve baraj gölü havzasında 3 Eylül 2008 de olan ML=5.2 (Mw=5.0) büyüklüğündeki depremi ve onun art sarsıntılarını değerlendirmektedir.
Bu makale 2009-2010 yılında yurt içi ve yurt dışı toplantılarda sunulmuştur.
2 Mart 2017 tarihinde Samsat-Kızılöz (Adıyaman) da olan 5.7 büyüklüğündeki depremin yeri ve özellikleri düşünüldüğünde ve çevresinde yaptığı önemli hasar gözönüne alındığında depremin "baraj tarafından tetiklenmiş bir deprem olma olasılığı"nı "Deprembilim" uzmanlarının tartışmasına açmak gerektiğini ve daha önceki yıllarda da önerdiğimiz araştırma ve izlemelerin mutlaka ciddiye alınıp yapılmasında yarar olduğunu hatırlatmak istiyorum.
BARAJLARIN EMNİYETİ İÇİN TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİĞİN VE GÖVDEDE DEPREM HAREKET...Haluk Eyidoğan
Büyük barajlar yeni doldurulduklarında veya mevsimsel olarak su seviyesi azalma ve yükselmesi gibi periyodik yüklenme durumlarında mikro-deprem tetikleyebilmektedirler. Bu tetiklenmiş deprem faaliyetinin izlenmesi gerekir. Ayrıca çevrede olan depremlerin baraj gövdesinde yarattığı deprem hareketlerinin ivme kaydeden deprem cihazlarıyla da sürekli izlenmesi önemlidir.
GÜLPINAR (AYVACIK-ÇANAKKALE) DEPREM FIRTINASININ SAYISAL ANALİZİ VE SİSMOLOJİ...Haluk Eyidoğan
Hatırlanacağı gibi 15 Ocak 2017 tarihinde Çanakkale Ayvacık İlçesininin Gülpınar köyünün 2.5 km doğusunda 4.5 büyüklüğünde bir deprem etkinliği başlamıştı. 21 gün sonra 6 Şubat 2017 tarihinde bu etkinlik Gülpınar İlçesinin 1 km batısında sabah saat 06:51 de 5.2 büyüklüğünde kuvvetli bir deprem olunca sarsıntılar daha da arttı. Deprem bölgede geniş bir alanda hissedildi. 15 Ocak 2017 - 1 Mart 2017 tarihleri arasında süren deprem etkinliği kümesi içerisinde büyüklüğü 2.0 ve daha fazla deprem sayısı 1.696 adettir. Bu kümenin içerisinde büyüklüğü 4.0 ve daha fazla olan deprem sayısı 21 adettir (Tablo 1). Sarsıntılar giderek Deprembilim (Sismoloji) dalında “Deprem Fırtınası” olarak tanımlanan bir kimliğe büründü (Şekil 1). Bu deprem fırtınası içerisinde orta ve küçük kuvvette depremler çok sık olduğu ve uzun sürdüğü için Çanakkale Ayvacık İlçesinin köylerinde çok sayıda yapıda ağır, orta ve hafif hasarlar oluştu.
Bu makalede, 1 Ocak 2017 öncesi ve sonrası bölgedeki deprem etkinliğinin durumunu, 15 Ocak 2017 tarihinden 1 Mart 2017 tarihine kadar kaydedilebilen deprem etkinliğinin yeryüzündeki dış merkez dağılımını ve deprem fırtınasının zaman içerisinde değişimini, depremi yaratan faylanmanın fiziksel özelliklerini, bu deprem fırtınasının 6 Ekim 1944 de 6.8 büyüklüğündeki Edremit Körfezi-Ayvacık depremi ile olası jeolojik-jeofizik ilişkilerini ve deprem sonrası bölgede yayılan söylentileri değerlendireceğim. Bu makalenin yazıldığı tarihte deprem fırtınası azalarak da olsa sürüyordu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE İSTANBUL’DA BAZI UYGULAMALARDAN ÖRNEKLERHaluk Eyidoğan
Kentsel toplu yenileme ya da ‘dönüşüm’ çalışmaları, mevcut kent yapısında gereken değişiklikler amacıyla yapılan yenileme, iyileştirme, yeniden geliştirme, sağlıklaştırma, koruma gibi pek çok farklı girişimin genel bir ifadesidir.
Dönüşüm çok meslekli ve çok yönlü uygulamaları içerir. Dönüşüm, kent planlaması ile birlikte, ekonomi, sosyoloji, toplum psikolojisi, hukuk, finans, siyaset, mühendislik, mimarlık, kentsel tasarım gibi çok yönlü bilgi alanlarını buluşturan bir bilimsel uygulama alanıdır.
Dönüşüm uygulama yerleri gecekondu bölgeleri, kaçak ve mühendislik hizmeti almamış yapıların yoğunlukta bulunduğu alanlar, afet riski yüksek alanlar, kent merkezlerindeki sosyal çöküntü alanları, ekonomik ömrünü ve işlevini yitiren kent alanları ile tarihsel kent noktaları kentsel dönüşüme konu olabilecek kent parçalarıdır.
Bu raporda kentsel dönüşüm/yenileme ile ilgili genel bilgiler verilmekte, ayrıca İstanbul'da Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Esenler, Kadıköy (Fikirtepe) ve Beyoğlu ilçelerinde sürdürülen kentsel dönüşüm uygulamalarından örnekler verilmektedir.
Bu yılın Ağustos ve Ekim ayları arasında merkezi İtalya’da Apeninler dağlık bölgesinde büyüklüğü 6’ dan fazla ve önemli kayıplara neden olan üç tane deprem oldu. Bu makalede merkezi İtalya’daki bu son depremleri yaratan jeolojik koşullar ve Deprembilim (Sismoloji) açısından ilginç özellikler sergileyen deprem kimlikleri değerlendirilecektir.
Merkezi İtalya’da Apenin Dağlarına paralel uzanan ve kıta içi normal faylanma kimliği taşıyan Etruriyan Fay Kuşağı üzerindeki bu büyük deprem tetiklenmeleri önümüzdeki yıllarda daha fazla incelenmeyi gerektiren bir durum sergilemektedir. USGS’den Stein ve arkadaşlarının 30 Ekim 2016 depreminden sonra yazdıkları raporda dikkat çektikleri “bundan sonra ne?” cümlesi umarım başta İtalya’daki deprembilimciler için oldukça önemli bir araştırma alanı açarken, deprem kuşakları üstünde yaşayanlar için de bazı umut verici buluşlar yaratır.
AKHİSAR'IN (MANİSA) DEPREM TARİHİ VE DEPREM TEHLİKESİHaluk Eyidoğan
12 Eylül 2016 tarihinde Manisa, Akhisar İlçesi ve çevresinde kuvvetle hissedilen 4.8 ve 4.5 büyüklüğünde depremler ve onları takibeden yüzlerce deprem fırtınası nedeniyle Akhisar'da yaptığımız "AKHİSAR DEPREME HAZIR MI?" adlı panelde yaptığım konuşmaya ait sunuyu bilginize sunuyorum.
Deprem : i̇stanbul ve adalar için bir kaç sözHaluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 17. Yılında İstanbul ve Prens Adalarında deprem tehlikesi ve risk azaltma üzerine görüşlerimi ADALI DERGİSİnde yazdım.
Strong earthquake strikes near the marmara fault, damaging 77 buildings and f...Haluk Eyidoğan
Some 77 public buildings were assessed as heavily damaged. Of the public buildings, 1 hospital, 4 schools, and 9 administrative buildings are severely damaged. Some 29 schools of various degrees of damage were forced to close, at least temporarily.
AVCILAR DEPREM TARİHİ VE GELECEKTEKİ TEHLİKELER HAKKINDA ÖNGÖRÜLERHaluk Eyidoğan
15-16 Mart 2018 tarihinde Uluslararası Avcılar Sempozyumu'nda bir sunum yaptım. Bu sunumda Avcılar İlçesi ve çevresindeki deprem tarihi, 17 Ağustos 1999 Gölcük depreminin neden olduğu beklenenden büyük kayıpların değerlendirilmesi, zemin büyütmesi ile ilgili araştırmaların değerlendirilmesi ve gelecekte beklenen M=7 ve daha büyük bir depremin neden olabileceği olası kayıplar, kayıpların azaltılmasına yönelik öneriler yer almaktadır.
1 - 7 Mart Deprem Haftası Münasebetiyle......Haluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminden alınan dersler çerçevesinde 2000 yılında Ulusal Deprem Konseyi kuruldu. 2007 yılında lağvedildi. Neden lağvedildi? Yanıtı size bırakıyorum.
Şimdi Türkiye deprem riskleri bakımından daha mı az riskli? Lağvedilmesi sonrası basında çıkan haberler ekte.....
Atatürk Barajı, Güneydoğu Anadolu’da Fırat nehri üzerinde yer almaktadır. Kil çekirdekli kaya dolgu baraj türündeki Atatürk Barajı su hacmi ve elektrik üretimi bakımından dünyanın en büyük barajlarından biridir. Baraj 1990 yılı sonrası su tutmaya başlamış, barajdaki su seviyesi 1994 yılında maksimum seviyesine ulaşmıştır. Barajın normal su kotu 542 metredir, 48.7 milyar ton göllenme hacmi vardır ve kıyı kenarı 817 km2’lik bir alanı kaplar. Mevsime göre su seviyesi değişmektedir.
Atatürk Barajı’nın bulunduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesinin deprem bakımından en etkin alanları Doğu Anadolu Fayı ve Bitlis/Zağros Bindirme ve Kıvrım Kuşağıdır. Atatürk Barajı dolduktan sonra baraj ve yakın çevresi depremselliği artmıştır
ATATÜRK BARAJI DEPREM TETİKLEMEYİ SÜRDÜRÜYORHaluk Eyidoğan
Büyük barajların su tutarken veya mevsimsel su seviye değişimlerinde çok sayıda ufak deprem ve bazen de kuvvetli depremler tetiklediği Deprembilim (Sismoloji) topluluğunda iyi bilinir ve ulusal ve uluslararası toplantılarda ve çok sayıda yayınlarda 1950’li yıllardan bu yana bir önemli bir araştırma dalı olarak gündemdedir (III). Atatürk Barajı ile ilgili daha önce yaptığım çalışmalara da dayanarak bu barajın “tetiklenmiş depremler” yaratmaya devam ettiğini ve önümüzdeki yıllarda bu etkinliğin süreceğini ileri sürüyor ve tartışmaya açıyorum. Türkiye Jeoloji Haritasında gösterilen (Şekil 3) ancak Türkiye Diri Fay haritasında diri (canlı) fay sınıfına alınmayan Samsat Fayı’nın barajın yükü ve suyunun fay bölgesindeki gözenek basıncı değiştirmesi ile ilgili olup olmadığının da deprembilim topluluğumuzda tartışılmasının gerektiğini özellikle vurguluyorum.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 3Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 2Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
İNSAN MARİFETİYLE DEPREM TETİKLENİR Mİ? - BÖLÜM 1Haluk Eyidoğan
Dünyadaki endüstriyel etkinliklerin yarattığı tetiklenmiş depremsellikle bugüne kadar gözlemlenen 700’den fazla olay devletlerin, medyanın ve halkın dikkatini çekmiş ve birçok bilimsel araştırma ve tartışmalara konu olmuştur. Halkın rahatsız olması, çevre kirliliği, açılmaya başlayan tazminat davaları nedeniyle bazı devletler, planlama, izinler ve denetim konusunda bazı düzenlemeler yapmaktadırlar.Yeraltı kaynaklarına yönelik endüstriyel olayların az bir oranı tetiklenmiş depremsellik olayları yaratsa bile bazı ülkeler tarafından benimsenen ek yer bilimsel çalışmalar ve incelemeler yoluyla bazı olası riskleri azaltmak için yeni stratejiler geliştirmektedirler.Tetiklenmiş depremsellik ve diğer çevre etkileri konusunda projelerden önce, sırasında ve sonrasında kamuya ve yetkililere gerekli bilgilerin verilmesi sağlanmalıdır. Ayrıca yerel ve merkezi yöneticiler olası deprem riskini denetim altına almak için, yeraltına basılan akışkanların basıncını veya yerini sınırlamak gibi önlem stratejileri geliştirmelidir. Olası riskler ve hasarlara karşı sigortalama işlemlerinin nasıl olacağı düşünülmelidir. Bu süreç bilim adamları, politikacılar ve halkın katıldığı ortamlarda tartışmayı gerektirir. Aksi durumda, toplum bilgilenemediği için gelecekte umut verici alternatif enerji teknolojilerine tepkisini artarak sürdürecektir.
Kuzey Kore ve Hidrojen Bombası - Nükleer Patlatmalar ve Deprem İlişkisiHaluk Eyidoğan
Depremler ile nükleer patlamaların fiziksel mekanizmaları farklıdır. Nükleer patlatmanın yarattığı hareket ve sismik dalga karakterinin ancak %20-30’u doğal deprem (tektonik deprem) karakterine sahiptir. Deprem bilimciler bu farklara ait parametreleri kullanarak deprem-nükleer patlatma ayrımını oldukça uzaktan alınmış dalga kayıtlardan yapabilmektedirler.
Büyük nükleer patlamalar iki farklı nedenle deprem tetikleyebilmektedir. Birinci neden, nükleer patlatmanın yarattığı büyük yeraltı boşluğunun patlamadan sonra çökmesi ile oluşan tetiklenmiş depremdir. İkinci neden ise patlatmanın bölgede bulunan fayların üzerinde var olan doğal tektonik gerilmeleri etkileyip fayları zamanından önce harekete geçirerek deprem tetiklemesidir.
GÖKOVA FAYI’NIN BATI UCU KIRILDI : 21 TEMMUZ 2017 BODRUM DEPREMİ Haluk Eyidoğan
21 Temmuz 2017 tarihinde yerel saatle 01:31’de Gökova Körfezi’nde Kos Adası’nın doğu ucu ile Bodrum’un güney kıyıları arasında kalan deniz alanında moment büyüklüğü 6.5-6.7 arasında verilen ve Bodrum merkezine 10 km uzakta çok kuvvetli bir deprem olmuştur. Deprem dış merkezi sığdır. Bu makalede Bodrum Depremi olarak adlandırdığımız depremin jeofizik, jeolojik ve sismolojik özellikleri çeşitli başlıklar altında değerlendirilmiştir.
PRENS ADALARI HALKININ VE TARİH VE KÜLTÜR MİRASININ DEPREMLERDEN KORUNMASI GÖ...Haluk Eyidoğan
Adalar İlçesi ve benzeri koruma-kollama alanlarındaki birçok yerleşmelerde deprem güvenli yaşamın sağlanmasında tarih ve kültür varlıkları dahil yapılar seçilerek güçlendirme teşvik edilmemiştir. İBB’nin İDMP raporunda ve Hükümetin UDSEP raporunda onayladığı ve söz verdiği eylemleri hatırlayıp Adalar İlçemizin her türlü yapı dahil tarih ve kültür varlıklarının depremden korunması ve maddi ve manevi kayıplarının azaltılması amaçlı güçlendirme/yenileme eylemlerine yönelmesi ve ilgili kaynakların yaratılması konusunda Adalar Belediyesi, Adalar Kaymakamlığı, İstanbul 5 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Adalar Kent Konseyi ve STK’larla işbirliği yapmasını bekliyoruz. Beklenen büyük İstanbul depremi gelmeden!
ATATÜRK BARAJI SU DÜZEYİ VE TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİK İLİŞKİLERİ, 1992-2009Haluk Eyidoğan
Bu makale, Türkiye’nin ve Avrupa'nın en büyük barajlarından biri olan Atatürk Barajı’nın çevresindeki depremselliğin özelliklerini incelemek, baraj su seviyesi değişimleri ile olası tetiklenmiş depremsellik oluşumlarını araştırmak ve baraj gölü havzasında 3 Eylül 2008 de olan ML=5.2 (Mw=5.0) büyüklüğündeki depremi ve onun art sarsıntılarını değerlendirmektedir.
Bu makale 2009-2010 yılında yurt içi ve yurt dışı toplantılarda sunulmuştur.
2 Mart 2017 tarihinde Samsat-Kızılöz (Adıyaman) da olan 5.7 büyüklüğündeki depremin yeri ve özellikleri düşünüldüğünde ve çevresinde yaptığı önemli hasar gözönüne alındığında depremin "baraj tarafından tetiklenmiş bir deprem olma olasılığı"nı "Deprembilim" uzmanlarının tartışmasına açmak gerektiğini ve daha önceki yıllarda da önerdiğimiz araştırma ve izlemelerin mutlaka ciddiye alınıp yapılmasında yarar olduğunu hatırlatmak istiyorum.
BARAJLARIN EMNİYETİ İÇİN TETİKLENMİŞ DEPREMSELLİĞİN VE GÖVDEDE DEPREM HAREKET...Haluk Eyidoğan
Büyük barajlar yeni doldurulduklarında veya mevsimsel olarak su seviyesi azalma ve yükselmesi gibi periyodik yüklenme durumlarında mikro-deprem tetikleyebilmektedirler. Bu tetiklenmiş deprem faaliyetinin izlenmesi gerekir. Ayrıca çevrede olan depremlerin baraj gövdesinde yarattığı deprem hareketlerinin ivme kaydeden deprem cihazlarıyla da sürekli izlenmesi önemlidir.
GÜLPINAR (AYVACIK-ÇANAKKALE) DEPREM FIRTINASININ SAYISAL ANALİZİ VE SİSMOLOJİ...Haluk Eyidoğan
Hatırlanacağı gibi 15 Ocak 2017 tarihinde Çanakkale Ayvacık İlçesininin Gülpınar köyünün 2.5 km doğusunda 4.5 büyüklüğünde bir deprem etkinliği başlamıştı. 21 gün sonra 6 Şubat 2017 tarihinde bu etkinlik Gülpınar İlçesinin 1 km batısında sabah saat 06:51 de 5.2 büyüklüğünde kuvvetli bir deprem olunca sarsıntılar daha da arttı. Deprem bölgede geniş bir alanda hissedildi. 15 Ocak 2017 - 1 Mart 2017 tarihleri arasında süren deprem etkinliği kümesi içerisinde büyüklüğü 2.0 ve daha fazla deprem sayısı 1.696 adettir. Bu kümenin içerisinde büyüklüğü 4.0 ve daha fazla olan deprem sayısı 21 adettir (Tablo 1). Sarsıntılar giderek Deprembilim (Sismoloji) dalında “Deprem Fırtınası” olarak tanımlanan bir kimliğe büründü (Şekil 1). Bu deprem fırtınası içerisinde orta ve küçük kuvvette depremler çok sık olduğu ve uzun sürdüğü için Çanakkale Ayvacık İlçesinin köylerinde çok sayıda yapıda ağır, orta ve hafif hasarlar oluştu.
Bu makalede, 1 Ocak 2017 öncesi ve sonrası bölgedeki deprem etkinliğinin durumunu, 15 Ocak 2017 tarihinden 1 Mart 2017 tarihine kadar kaydedilebilen deprem etkinliğinin yeryüzündeki dış merkez dağılımını ve deprem fırtınasının zaman içerisinde değişimini, depremi yaratan faylanmanın fiziksel özelliklerini, bu deprem fırtınasının 6 Ekim 1944 de 6.8 büyüklüğündeki Edremit Körfezi-Ayvacık depremi ile olası jeolojik-jeofizik ilişkilerini ve deprem sonrası bölgede yayılan söylentileri değerlendireceğim. Bu makalenin yazıldığı tarihte deprem fırtınası azalarak da olsa sürüyordu.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE İSTANBUL’DA BAZI UYGULAMALARDAN ÖRNEKLERHaluk Eyidoğan
Kentsel toplu yenileme ya da ‘dönüşüm’ çalışmaları, mevcut kent yapısında gereken değişiklikler amacıyla yapılan yenileme, iyileştirme, yeniden geliştirme, sağlıklaştırma, koruma gibi pek çok farklı girişimin genel bir ifadesidir.
Dönüşüm çok meslekli ve çok yönlü uygulamaları içerir. Dönüşüm, kent planlaması ile birlikte, ekonomi, sosyoloji, toplum psikolojisi, hukuk, finans, siyaset, mühendislik, mimarlık, kentsel tasarım gibi çok yönlü bilgi alanlarını buluşturan bir bilimsel uygulama alanıdır.
Dönüşüm uygulama yerleri gecekondu bölgeleri, kaçak ve mühendislik hizmeti almamış yapıların yoğunlukta bulunduğu alanlar, afet riski yüksek alanlar, kent merkezlerindeki sosyal çöküntü alanları, ekonomik ömrünü ve işlevini yitiren kent alanları ile tarihsel kent noktaları kentsel dönüşüme konu olabilecek kent parçalarıdır.
Bu raporda kentsel dönüşüm/yenileme ile ilgili genel bilgiler verilmekte, ayrıca İstanbul'da Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Esenler, Kadıköy (Fikirtepe) ve Beyoğlu ilçelerinde sürdürülen kentsel dönüşüm uygulamalarından örnekler verilmektedir.
Bu yılın Ağustos ve Ekim ayları arasında merkezi İtalya’da Apeninler dağlık bölgesinde büyüklüğü 6’ dan fazla ve önemli kayıplara neden olan üç tane deprem oldu. Bu makalede merkezi İtalya’daki bu son depremleri yaratan jeolojik koşullar ve Deprembilim (Sismoloji) açısından ilginç özellikler sergileyen deprem kimlikleri değerlendirilecektir.
Merkezi İtalya’da Apenin Dağlarına paralel uzanan ve kıta içi normal faylanma kimliği taşıyan Etruriyan Fay Kuşağı üzerindeki bu büyük deprem tetiklenmeleri önümüzdeki yıllarda daha fazla incelenmeyi gerektiren bir durum sergilemektedir. USGS’den Stein ve arkadaşlarının 30 Ekim 2016 depreminden sonra yazdıkları raporda dikkat çektikleri “bundan sonra ne?” cümlesi umarım başta İtalya’daki deprembilimciler için oldukça önemli bir araştırma alanı açarken, deprem kuşakları üstünde yaşayanlar için de bazı umut verici buluşlar yaratır.
AKHİSAR'IN (MANİSA) DEPREM TARİHİ VE DEPREM TEHLİKESİHaluk Eyidoğan
12 Eylül 2016 tarihinde Manisa, Akhisar İlçesi ve çevresinde kuvvetle hissedilen 4.8 ve 4.5 büyüklüğünde depremler ve onları takibeden yüzlerce deprem fırtınası nedeniyle Akhisar'da yaptığımız "AKHİSAR DEPREME HAZIR MI?" adlı panelde yaptığım konuşmaya ait sunuyu bilginize sunuyorum.
Deprem : i̇stanbul ve adalar için bir kaç sözHaluk Eyidoğan
17 Ağustos 1999 Gölcük Depreminin 17. Yılında İstanbul ve Prens Adalarında deprem tehlikesi ve risk azaltma üzerine görüşlerimi ADALI DERGİSİnde yazdım.
1. 1
Sayı 147, Eylül 2017
Tsunami ve Prens Adalarımız
Haluk Eyidoğan
Fotoğraf: Bülent Özden
Depremin Adalarımıza yakınlığı düşünülürse ilk ve en yüksek tsunami dalgaları Yassıada, Sivriada
ve Tavşanadası’na (Neandros Adası) ulaşacaktır. Adaların kuzeye bakan kıyılarında tsunami
tırmanma yükseklikleri daha düşük olacaktır. Tsunaminin İstanbul ve Adalar kıyılarında etki edeceği
bölgeler; sığ deniz alanları, liman ve tekne barınakları, ırmak ve dere ağızları, denizden yüksekliğe
göre değişmek üzere kıyıdan 100-150 metre uzaktaki kara alanlarıdır.
Niyetimiz kimseyi korkutmak ve üzmek değil, olası bir doğal olayı tanıtmak ve bunun bir afete
dönüşmesini engellemek için neler yapabileceğimizi gündeme getirmektir. Tsunami “liman dalgası”
anlamına gelen Japonca bir sözcüktür. Türk Dil Kurumu bu sözcüğü “dev dalga” olarak önerirken
bazı yayınlarda “depreşim, deniz taşması, sunami veya tusunami” olarak adlandırılmıştır. Tsunami
dalgasının, fırtınalı ve lodoslu havalarda gözlediğimiz deniz dalgasından oldukça farklı bir
görüntüsü ve davranışı vardır.
Tsunamiyi ne yaratıyor?
Denizlerde oluşan deprem, volkan patlaması, deniz tabanı çökmesi, heyelan, meteor düşmesi,
nükleer patlatma ve bazı meteorolojik olaylar tsunami yaratmaktadır. Bu olaylar nedeniyle hareket
eden su kütlesi üç boyutta dalgalar halinde her yöne taşınır. Bugünkü istatistiklere göre tsunami
2. 2
olaylarının %75’i depremlerden, %10’u kaynağı bilinmeyen nedenlerden, %8’i deniz
heyelanlarından, %5’i volkanik patlamalardan, %2’si meteorolojik olaylardan kaynaklanmıştır.
Tsunami en çok hangi denizlerde olmaktadır?
1901-2000 yılları arasında tsunami olaylarının %76’sı Pasifik Okyanusu’nda, %10’u Akdeniz’de,
%9’u Atlantik Okyanusu’nda ve %5’i Hint Okyanusu’nda olmuştur. En büyük tsunamiler Pasifik
Okyanusu’nda olmaktadır.
Tsunami nasıl oluşur ve gelişir?
Tsunami yaratan olaylar nedeniyle hareket
eden ve olayın büyüklüğüne orantılı
hacimdeki büyük su kütlesi uzun dalga boylu
(iki dalga tepesi arasındaki mesafe) bir deniz
dalgası olarak yayılmaya başlar. Tsunami
kaynağının denizdeki derinliğine, kaynağın
hacmine, hareket türüne, deniz tabanı
topoğrafyasına (batimetri) ve kıyı şekline
bağlı olarak gelişen tsunami kıyılarda çeşitli
yüksekliklerde kıyılara ulaşır. Eğer bu
hareketi bir sığ ve büyük deprem fayı
üretmişse tsunaminin oluştuğu yerdeki deniz
yüzeyi yüksekliği fayın türüne (yanal atımlı
veya düşey atımlı atımlı fay), depremin
büyüklüğüne, deniz tabanında kırılan fayın
atım değerine bağlı olarak değişir. Tsunami
dalgasının denizde ilerleme hızı, denizin
derin yerlerinde dakikada ortalama 200 metre
hızla (700 km/saat) ile ilerlerken sığ
derinliklerde bu hız dakikada 20 metre’ye (70
km/saat) düşer. Kıyılara yaklaşırken hızı
düşen tsunami dalgasının yüksekliği enerjinin
korunumu yasasına göre artar.
Okyanuslardaki büyük depremlerin tsunami
dalgaları binlerce kilometre uzaklıktaki
kıyılara ulaşıp hasar yapabilmektedir.
Tsunaminin parametreleri
Tsunami ilk oluştuğunda, tek bir dalgadır ancak kısa bir süre içerisinde üç ya da beş dalgaya
dönüşerek çevreye yayılmaya başlar. Bu dalgaların birincisi ve sonuncusu çok zayıftır ancak diğer
dalgalar etkilerini kıyılarda şiddetli biçimde hissettirebilecek bir enerjiyle ilerlerler. Bu nedenle
depremlerden kısa bir süre sonra kıyılarda görülen yavaş ama anormal su düzeyi değişimi ilk
dalganın geldiğini gösterir. Bu değişim, arkadan gelecek olan çok kuvvetli dalgaların ilk habercisi
de olabilir. Tsunaminin en yüksek ve en düşük su seviyesi arasındaki farka tsunami (dalga)
yüksekliği, tsunaminin karada ilerlerken en uç noktası ile ortalama en yüksek su seviyesindeki kıyı
çizgisi arasındaki yatay mesafeye tırmanma mesafesi (baskın mesafesi), tsunaminin karada
ilerlerken en uç noktası ile ortalama su seviyesine ait kıyı çizgisi arasındaki düşey mesafe tırmanma
yüksekliği olarak adlandırılmaktadır. Büyük depremler sırasında açık denizlerde tsunami dalgası
pek hissedilmezken kıyılarda tsunaminin tırmanma yüksekliği 30 metre ve daha fazla
olabilmektedir. Kıyı şeridinin, koyların ve limanların yapısına ve topoğrafyaya göre tsunami
tırmanma yüksekliği ve tırmanma mesafesi değişir.
3. 3
Denizlerimiz ve tsunami
Karadeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi ve Akdeniz’i kapsayan güney Avrupa bölgesinde Milattan
Önce 6150 yılından bugüne kadar olan dönemde kıyılarda 290 adet tsunami olayı gözlenmiştir.
Bilimsel yayınlara göre Karadeniz’de kaydedilen tsunami sayısı 23’dür. Bunun 3 tanesi Türkiye
kıyılarındadır. Marmara Denizi kıyılarında kayda geçen tsunami sayısı 43’dür. Doğu Akdeniz’de 96
adet tsunami olayı kayıtlara geçmiştir. Ege Denizi’nde son 65 yılda çok sayıda tsunami olayı
saptanmıştır.
Adalar ve tsunami
İstanbul’un deprem tehlikesine yönelik yapılan çalışmalar çerçevesinde Marmara Denizi’nde
deprem ve deniz heyelanlarıyla oluşabilecek tsunami değerleri saptanmış ve yayınlanmıştır.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü, Avrupa ve Anadolu Yakası
Mikro Bölgeleme Projesi (Yüklenici Firma: Japonya OYO Int. Co.) kapsamında “İstanbul Kıyılarını
Etkileyebilecek Tsunamiler için Benzetim ve Hasar Görebilirlik Analizi” projesi yapmıştır. Proje’nin
amacı;
a. tarihsel verileri, güncel araştırma araçları ve olanakları, bilimsel deneyimleri bir araya
getirerek, olası tsunami tehlikesin düzeyini saptamak,
b. bunların neden olabileceği hasar düzeylerini hesaplamak,
c. risklerin belirlenmesini ve sakınma önlemlerinin geliştirilmesini ve tehlikenin azaltılmasını
sağlamaktır.
Bu proje bulgularına göre, Marmara Denizi tabanında oluşacak büyük bir depremin İstanbul
kıyılarında oluşturması olası en büyük dalga tırmanma yüksekliği ortalama 5,6 m, tsunami
dalgasının kıyılara erişme zamanı 5-10 dakika, kıyılarda tırmanma (baskın) mesafesi 150 metreye
kadardır.
Depremin Adalarımıza yakınlığı düşünülürse ilk ve en yüksek tsunami dalgaları Yassıada, Sivriada
ve Tavşanadası’na (Neandros Adası) ulaşacaktır. Adaların kuzeye bakan kıyılarında tsunami
tırmanma yükseklikleri daha düşük olacaktır. Tsunaminin İstanbul ve Adalar kıyılarında etki edeceği
4. 4
bölgeler; sığ deniz alanları, liman ve tekne barınakları, ırmak ve dere ağızları, denizden yüksekliğe
göre değişmek üzere kıyıdan 100-150 metre uzaktaki kara alanlarıdır. Tsunami oluşması
durumunda, Marmara denizinde etkili olma süresi 90-120 dakika olacaktır.
Tsunamiye hazırlık ve sakınma
• Yerleşim bölgelerinin nerelerinin, hangi koşullarda ve ne yüksekliklerde sular altında
kalacağı yerleşime uygunluk haritalarına ve uygulama imar planlarına işlenmelidir.
• Tsunami tehlikeli alanlar için gece/gündüz seçenekleri için risk ve kayıp senaryoları
belirlenmeli ve sakınım planları yapılmalıdır.
• Riskleri azaltacak önlem ve öneriler her ölçekte imar plan notlarına işlenmelidir.
• Marmara ve diğer denizlerimiz için “tsunami erken uyarı düzeneği” kurulmalıdır.
Deniz kıyısında bir deprem hissettiğinizde şunları yapın!
Depremi hissettiğiniz andan itibaren ilk fırsatta deniz kıyısının davranışına bakınız. Eğer denizde
olağan dışı çekilme ya da ilerleme görür iseniz, tsunami gelmesi olasılığı çok yüksektir. Bu durumda
denizin davranışını izlemek yerine denizden uzaklara gidiniz. Çünkü can kayıpların büyük bir
bölümü bu sırada olmaktadır.
Denizin durulduğunu görseniz bile kıyıdan uzak kalmaya özen gösteriniz. Çünkü karşı kıyılardan
yansıyacak dalgalar, bulunduğunuz yere sonradan gelebilir.
5. 5
Tsunami dalgasının tırmanma yüksekliğinin 2 metreyi geçmesi durumunda, küçük tekne
barınaklarında çok şiddetli akıntılar nedeniyle hasarlar ve önemli düzeyde mal kaybı beklenir.
Dalganın kıyılarda tırmanma yüksekliğinin 2,5 metreyi geçtiği yerlerde mal ve can kayıpları
artmaktadır.
Tsunami dalgası tek bir dalga değildir. Genellikle dört veya beş dalgadan oluşan bir dalgalar dizini
biçimindedir. İlk dalga zayıf dalgadır. İkinci ve üçüncü dalgalar daha etkilidirler. Devam eden
dalgaların etkisi daha azdır.
Etkili dalgaların kıyıya vurmasından sonraki birkaç saat tehlike devam edebilir. Resmi açıklamalar
yapılana dek bekleyiniz ve kıyıdan uzakta kalınız.
Karada bulunan kişilerin kıyıdan 100-150 m uzaklığa, denizde teknede bulunan kişilerin ise su
derinliği en az 50 m veya daha derin yerlere doğru uzaklaşarak olası dalga ve akıntı etkilerinden
kurtulmaları olanaklıdır.
Prof. Dr. Haluk Eyidoğan - İTÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü E. Öğretim Üyesi
Kaynaklar
1. Altınok, Y. and Ersoy, Ş., 2000. Tsunamis Observed on and Near the Turkish Coast, Nat.
Hazards, 21, 185–205.
2. Yalçıner, A., Pelinovsky, E., Talipova, T., Kurkin, A., Kozelkov, A., and Zaitsev, A., 2004.
Tsunamis in the Black Sea: Comparison of the historical, instrumental, and numerical
data, J. Geophys. Res., 109, C12023.
3. Papadopoulos, G. A., Daskalaki, E., Fokaefs, A., and Giraleas, N., 2007. Tsunami
hazards in the Eastern Mediterranean: strong earthquakes and tsunamis in the East
Hellenic Arc and Trench system, Nat. Hazards Earth Syst. Sci., 7, 57–64.
4. G. A. Papadopoulos, G. Diakogianni, A. Fokaefs, and B. Ranguelov, 2011. Tsunami
hazard in the Black Sea and the Azov Sea: a new tsunami catalogue, Nat. Hazards Earth
Syst. Sci., 11, 945–963.
5. Alessandra, M., Brizuela, B., aura Graziani, L., 2014. The Euro-Mediterranean Tsunami
Catalogue, Annals of Geophysics, 57, 4.
6. http://ibb.gov.tr/tr-TR/SubSites/DepremSite/Pages/TsunamiTehlikeAnaliziRaporu.aspx
7. https://walrus.wr.usgs.gov/news/tsu-terms.html
8. http://tsun.sscc.ru/tsulab/tsun_hp.htm