SlideShare a Scribd company logo
Y   E   N   İ     B   İ   R

A NAYA S A
Y   E   N   İ     B   İ   R

TÜRKİYE




                  HAYRAT VAKFI
                  SOSYAL MES’ELELER
                DEĞERLENDİRME HEY’ETİ
w w w. h a y r a t v a k f i . o r g
HAYRÂT VAKFI
SOSYAL MES’ELELER DEĞERLENDİRME HEY’ETİ




YENİ BİR ANAYASA
     YENİ BİR TÜRKİYE




             İSTANBUL 2011
HAYRÂT VAKFI
                                    SOSYAL MES’ELELER DEĞERLENDİRME HEY’ETİ


                                    ANAYASA RAPORU
                                    YENİ BİR ANAYASA YENİ BİR TÜRKİYE


                                    © Kaynak göstermek suretiyle iktibas edilebilir.


                                    Hazırlayan:
                                    HAYRÂT VAKFI SOSYAL MES’ELELER DEĞERLENDİRME HEY’ETİ


                                    Hayrât Vakfı
                                    Hayrât Vakfı, 1974 yılında, Üstad Bedi­üzzaman Hazretleri’nin vekili Ahmet Husrev Altınbaşak
                                    tarafından İstanbul Küçükçekmece’de kuruldu. Milli ve manevi değerlerimizi yayma, yaşatma
                                    ve imar etme gayesiyle hareket eden Hayrât Vakfı, yerel ve uluslararası alanda kuruluş amacı
                                    doğrultusunda faaliyetlerini yürütmektedir.
                                    Vakıf, asıl faaliyet alanı olan ‘İman ve Kur’ân hizmeti’ eksenli eğitim çalışmalarının yanı sıra,
                                    sosyal dayanışma ve birlik şuuru çerçevesinde, Türkiye genelinde bir sivil toplum çatı kuruluşu
                                    olan ‘Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın kurucularından olup, halen bu vakfın Mütevelli
                                    Heyeti, Yönetim ve İcra Kurulları üyesidir.
                                    Benzer şekilde uluslararası bir çatı kuruluş olan ve İslam dünyasındaki dayanışmayı, birlik ve
Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                    beraberliği hedefleyen ‘İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin de kurucu üyesi ve
                                    Türkiye temsilcisidir.
                                    Vakıf, ayrıca bünyesindeki farklı heyetler marifeti ile ‘Diyanet Raporu’ ‘Kürt Raporu’ gibi önemli
                                    toplumsal meseleler ve çözüm yolları hakkında görüş ve kanaatlerini zaman zaman kamuoyu ile
                                    paylaşmakta, çözüm sürecine aktif katkı sağlamayı hedeflemektedir.
                                    Hayrât Vakfı, memleketimizin ‘Yeni bir Anayasa’ ile “Yeni bir Türkiye’ye” yelken açacağı bu
                                    önemli kavşakta, sosyal sorumluluk bilinciyle görüşlerini paylaşmaktan mutluluk duymaktadır.


                                    Adres: Cumhuriyet Mahallesi Aşık Veysel Cad. No: 72 34290 - Küçükçekmece / İstanbul
                                    Telefon: +90 (212) 579 06 53 / +90 (212) 580 15 08 - Faks: +90 (212) 580 76 74
                                    w w w . h a y r a t v a k f i . o r g - info@ hayratvakfi.org
        2

                                    İletişim: Av. Hakkı AYGÜN
                                    Gsm: +90 (532) 336 62 09
                                    e-mail: hakkiaygun@hayratvakfi.org

                                    İstanbul - 2011
TAKDİM
Köklü bir medeniyetin, birleştirici bir kültürün, zengin bir tarihin varisi ve emanetçisi olan
milletimiz; kendi ülkemizden başlayarak tüm dünyada adaletin, hak ve hukukun hâkim
kılınmasını hedefleyecek, insanlığın huzur, barış ve refahını temin edecek potansiyel ve
sorumluluğa sahiptir.

Bu birikimi ortaya çıkarmanın ve bu mükellefiyeti yerine getirmenin en önemli adımı;
toplumsal birliğimizi perçinleyen bir mutabakat çerçevesinde ülkemizin tüm kesimlerini
kucaklayan bir akit belgesi olarak “yeni, sivil ve milletin malı” olacak güçlü bir anayasanın
yapılmasıdır.

12 Haziran 2011 seçimlerinde, halkımız yeni anayasa yapılması konusundaki siyasi söy-
lemlere güçlü bir şekilde destek vermiş, halkın % 95’inin temsil edildiği bir meclis yapısını
ortaya çıkarmıştır. Bu sonuç, net bir şekilde kurucu meclis tartışmalarına son vermiş ve
artık tüm tarafların da mutabakatıyla Türkiye‘de ilk defa sivil bir anayasanın yine sivil irade
tarafından hazırlanabilmesinin yolunu açmıştır.

Yapılacak anayasa; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışına uygun olarak insan ve hiz-
met odaklı olmalı, her vatandaş tarafından rahatça anlaşılır net hükümler ihtiva etmelidir.
Yasakların, devletçi anlayış ve ideolojinin yer almadığı, değiştirilemez ilke ve maddelerin
olmadığı, milletin egemenliğini kısıtlayan vesayet aracı kurumlardan arındırılmış, hükü-
met sistemimizdeki istikrarın teminatını sağlayacak özgürlükçü bir anayasa, Türkiye’nin
dünyada hak ettiği itibarlı noktaya çıkmasında belirleyici olacaktır.

Yeni anayasa ile milleti ilgilendiren kararların sadece milletin kalbi hükmündeki TBMM’de
alındığı adaletli ve şeffaf bir devlet yapısı kurulmalı; böylece suni ayrımlarla kardeşi kar-

                                                                                                  Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
deşe kırdıran, gelişmemize mani olan iç ve dış mihraklara fırsat verilmemelidir.

Bu anayasa; birbirini tamamlayan farklılıklarımızı bir zenginlik ve birleşme vesilesi bilerek
ülke bütünlüğünü sağlamalı, aynı kültürü ve adalet duygusunu, aynı vicdanı paylaştığımız
birlikteliklere kapı açmalıdır.

Bu anayasa; vatandaşlar arasında ırk, din, dil ayrımı yapılmadığı, hak ve hukukun üstün
tutulduğu, herkesin kanun önünde eşit olduğu, hürriyetin en geniş şekli olan cumhuriyete
uygun olarak güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir yapının kurulmasına
hizmet etmelidir.

Bu itibarla en yüksek özelliklerde yaratılan insanın, doğuştan kazandığı hak ve özgürlük-
lerinin muhafaza edildiği, bir hakkın ufak da olsa kutsal bilinerek toplumun menfaati ve
milletin selameti uğruna feda edilmediği, herkese hakkının tam ve eksiksiz olarak verildiği               3
bir devlet anlayışını esas almalıdır.

Bu anayasa; adaletli kanunlar dışında hiç kimsenin kimseye tahakküm edemediği, insanla-
rın meşru dairedeki hak ve tasarruflarına kamu gücü alet edilerek keyfi şekilde ilişilmediği,
haksız statülere ve suiistimallere imkân tanımayan adil yargılama ve adaletin sağlandığı bir
hukuk devletini hedeflemelidir.
İnanç, düşünce ve teşebbüs özgürlüğünün hakkıyla yaşandığı toplumlarda ruhen ve bede-
                                    nen sağlıklı kişilerin yetişeceği muhakkaktır. Devlet anlayışının temel taşını bireylerin oluş-
                                    turduğu toplumların, kendi iç meselelerini çözen, ekonomik gelişmişlik açısından büyük
                                    hamleler yapabilen ve siyasi yönden dünya milletleri tarafından örnek alınan bir uygarlık
                                    seviyesine sahip olacağı şüphe götürmez bir gerçektir.
                                    Bu anlayışla bugün için memleketimizin en önemli meselelerinden biri olarak önümüzde
                                    duran yeni, özgürlükçü ve sivil anayasa konusunda, Hayrat Vakfı Sosyal Mes’eleler Değer-
                                    lendirme Hey’eti mensupları olarak, otuzu aşkın hukukçu bir ekibin öncülüğünde, muhtelif
                                    sivil toplum kuruluşlarında görev almış arkadaşlarımızla bir araya gelerek yaptığımız bu çalış-
                                    ma ile yeni anayasa yapımı sürecine istişari anlamda destek sağlamayı hedefliyoruz.
                                    Yaklaşık bir yıldır yürüttüğümüz bu çalışmada, görev dağılımı yaparak birçok ülkenin ana-
                                    yasal sistemini, bugüne kadar farklı yaklaşımlarla hazırlanmış anayasa taslaklarını, ulaşabil-
                                    diğimiz kadarıyla bu mevzuda yazılan bilimsel makaleleri ve farklı görüşleri aramızdan
                                    belirlediğimiz raportörler marifetiyle incelemeye çalıştık.
                                    Haftalık periyodik toplantılar beraberinde, ayda bir, tam gün yapılan koordinasyon ça-
                                    lışmaları ile gözden geçirdiğimiz bu faaliyette, prensip olarak bir anayasa metnini kaleme
                                    almayı değil, yeni anayasada olması veya olmaması gereken cihetleri gerekçeleriyle birlikte
                                    belirlemeyi benimsedik.
                                    Çalışmamızı beş ana başlıkta yaptık. Birinci bölümde genel bir değerlendirme yaparken,
                                    ikinci bölümde yeni anayasanın toplumsal mutabakata zemin hazırlaması gerektiği üzerin-
                                    de durduk. Üçüncü bölümde din ve vicdan özgürlüğünü, dördüncü bölümde vesayet reji-
                                    minin ıslahına yönelik tedbirleri değerlendirdik. Beşinci ve son bölümde ise genel anlamda
                                    siyasi ve idari yapımız ile hükümet sistemini inceledik.
                                    Özetle, yeni anayasa çalışmasının bize göre olması gereken en önemli ciheti; sivil ve özgür-
                                    lükçü olması, halkın doğrudan iradesini yansıtması ve refleksif değil proaktif olmasıdır.
Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                    Bununla beraber vesayetçi tüm yaklaşım ve tedbirleri reddeden, bu itibarla vatandaşlarının
                                    tercihine saygılı ve onlara güven duyan, merkezine bugüne kadar olduğu gibi devleti değil,
                                    insanı koyan bir anlayışla hazırlanmasıdır.
                                    Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne dek yapılan yanlışlıklardan ders alan, halkımızın bir-
                                    lik ve beraberliğini sadece söylemde değil eylemde de temin eden, toplumun tüm
                                    kesimlerini kucaklayan yeni bir anayasaya ihtiyacımız çok açıktır.
                                    Ümit ediyoruz ki önümüzdeki dönemde bu çalışmalar meyvesini verecek, olabildiğince
                                    geniş tutulacak bir mutabakatla, gelişen dünyada hak ettiğimiz yeri almamıza zemin hazır-
                                    layacak toplumsal sözleşmeyi hep beraber imzalayacağız.
                                    Bizler bu çalışmayla bu önemli kavşakta gösterilen gayretlere bir nebze de olsa katkıda bu-
        4                           lunmuş olursak kendimizi mutlu addedeceğiz.
                                    Saygılarımızla.
                                                                          Hayrât Vakfı Sosyal Mes’eleler Değerlendirme Hey’eti
                                                                                                                        adına
                                                                                                                   Av. Ali KURT
İÇİNDEKİLER
Takdim . .............................................................................................................................................. 3

Bölüm 1 Genel Değerlendirme...................................................................................................... 7
1. Yeni Anayasa Yapım Usulü .......................................................................................................... 7
2. Kurucu Meclis Tartışmaları . ....................................................................................................... 8

Bölüm 2 Toplumsal Mutabakatın Zemini Olarak Anayasa .................................................. 9
1. Hukuk Devleti İlkesi . ................................................................................................................... 9
2. Temel Hak ve Özgürlüklerin Kapsamı . ..................................................................................10
3. Vatandaşlığın Tanımı . ................................................................................................................10
4. İfade Özgürlüğü . .........................................................................................................................11
5. Dil Özgürlüğü ..............................................................................................................................11
6. Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması .....................................................................12
7. Anayasanın Değiştirilmesi Usulü .............................................................................................13

Bölüm 3 Din ve Vicdan Özgürlüğü ...........................................................................................14
1. Din ve Vicdan Özgürlüğü ve Zorunlu Din Eğitimi . ...........................................................14
2. Laiklik ............................................................................................................................................15
3. Kılık Kıyafet Özgürlüğü ............................................................................................................16

Bölüm 4 Vesayet Rejiminin Islahı ..............................................................................................17
1. Anayasa Her Türlü İdeolojiden Uzak Olmalıdır ..................................................................17
2. Başlangıç Kısmı Anayasa Metninden Kabul Edilmemelidir ..............................................17
3. Değiştirilemeyecek Hükümler Olmamalıdır . .......................................................................18
4. Anayasada Düzenlenmesine Gerek Olmayan Hususlar ......................................................19

                                                                                                                                                            Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
5. Anayasanın Üst Norm Hiyerarşisi Korunmalıdır . ...............................................................20
6. Milli Güvenlik Kurulu Anayasal Statüden Çıkarılmalıdır .................................................20
7. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’na Bağlanmalıdır . ...........................21
8. Askeri Harcamaların Denetlenmesi . .......................................................................................22
9. Yargı Birliğinin Sağlanması .......................................................................................................22
10. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu . ...................................................................................23
11. Anayasa Mahkemesi .................................................................................................................23
12. Yüksek Seçim Kurulu ...............................................................................................................24

Bölüm 5 Siyasi ve İdari Yapımız İle Hükümet Sistemimiz ..................................................25
1. Mevcut Hükümet Sistemimiz ve Revizyon İhtiyacı . ...........................................................25
2. Cumhurbaşkanının Halk Tarafından Seçimi ........................................................................26
3. Güçlü Bir Yürütme İhtiyacı ya da Başkanlık Sistemi ...........................................................26
                                                                                                                                                                    5
4. Başkanlık Sistemi Üzerine Teklifler .........................................................................................27
5. Daraltılmış Seçim Bölgesi Sistemi ...........................................................................................28
6. Siyasi Partilerin Kapatılması . ....................................................................................................29
7. Güçlü Yerel Yönetimler . ............................................................................................................29

Genel Değerlendirme ve Sonuç ..................................................................................................31
BÖLÜM 1
GENEL DEĞERLENDİRME


1. YENİ ANAYASA YAPIM USULÜ

Seçim öncesi çalışmalarındaki birinci önceliği yeni anayasa yapımı taahhüdü olması ve her
iki seçmenden birinin oyunu alması itibariyle bu konuda koordinasyon sorumluluğu haliy-
le iktidar partisine düşmektedir.


                                                                                                    Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
İktidar partisi milletimizin geleceği adına büyük önem ifade eden önümüzdeki bu tarihi
süreçte başarıya ulaşma noktasında kendi yapacağı çalışmalarla birlikte, şu anda da yapıl-
dığı üzere;

•	   Diğer siyasi partiler ile milletvekillerinin görüşlerini almalı,

•	   Muhtelif kurum ve kuruluşların, konu ile ilgili akademisyenlerin mevcut taslak ve tek-
     liflerini değerlendirmeli,

•	   Sivil toplum kuruluşlarının ve kanaat önderlerinin taleplerini dikkate almalı,

•	   Sosyal doku itibariyle toplumun bütün kesimlerinin beklentilerini olabildiğince karşı-
     layacak bir anayasa taslak metninin, nihayette kamuoyunda tartışılmasını da sağlaya-
     rak TBMM’de kabulünü temin edecek şekilde süreci yönetmelidir.                                         7

Bütün iyi niyetli gayretlere rağmen anayasa yapım sürecinde uzlaşma aranırken, bir kısım      1. Bölüm
                                                                                              Genel Değerlendirme
ideolojik ve siyasi hesaplarla hareket eden parti ve kesimlerle her noktada uzlaşmak müm-
kün olmayabilir. Burada iktidar partisine düşen, karşılaşılması kuvvetle muhtemel tüm
zorlukları göğüsleyerek halkın talepleri doğrultusunda cesur adımlar atması ve nihayette
toplumun ekseriyetinin benimseyebileceği bir anayasanın kabulünü sağlamasıdır.
2. KURUCU MECLİS TARTIŞMALARI
                                              Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacı ülke gündemine girdiğinden bu yana bazı çevreler ta-
                                              rafından ısrarla dile getirilen ve tartışmaya açılmaya çalışılan bir konu, yeni anayasanın
                                              mevcut ya da yeni bir seçimle oluşacak bir parlamento tarafından yapılıp yapılamaya-
                                              cağı meselesi idi.
                                              Geçen zaman zarfında yeni anayasanın ancak kurucu bir meclis tarafından yapılabileceği
                                              tartışmasında, tüm partilerin de sürece katılımıyla son kavşakta artık bir uzlaşma sağlandığı
                                              kanaatindeyiz.
                                                                                Esasen bugüne değin darbe mahsulü anayasaların zorun-
                                                                                lu sonucu olarak karşımıza çıkan “kurucu irade / devam
                                                                                eden irade” şeklinde bir ayrım anlamsızdır. Bu hususta
        Bu    hususta tanınan ve kabul edilmesi ge-                             tanınan ve kabul edilmesi gereken irade, hâlihazırda mil-
        reken irade, hâlihazırda milletin en yeni ve                            letin en yeni ve güncel şekilde temsil edildiği TBMM’nin
        güncel şekilde temsil edildiği TBMM’nin                                 iradesidir. Bu açıdan yeni meclisin, mevcut anayasada yer
        iradesidir.                                                             alan şekil şartlarına riayet ederek yapacağı yeni bir anaya-
                                                                                sanın meşruiyetinin hiçbir şekilde tartışılamayacağı hu-
                                                                                susunda tüm tarafların ittifakı sevindirici bir noktadır.
          Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                  8

           1. Bölüm
Genel Değerlendirme
BÖLÜM 2
TOPLUMSAL MUTABAKATIN ZEMİNİ OLARAK ANAYASA


1. HUKUK DEVLETİ İLKESİ

Devlet erklerinin, vatandaşa karşı keyfi tutum içine girmesine fırsat vermeyecek şekilde her
hususta hukuki denetime tabi tutulması, temel hak ve özgürlüklerin anayasa ile teminat
altına alınması, hukuk devletinin temelini teşkil eder. Yeni anayasa ile bu husus kurumsal
ve fonksiyonel anlamda vurgulanmalıdır.

Diğer yandan yargı organları, hukuk devleti ilkesi ışığı altında siyasi iradenin işlemlerini           Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
denetlerken, bu denetim, münhasıran yapılan işlemlerin hukuka uygun olup olmadığına
yönelik olmalıdır.

Mahkemeler, kuvvetler ayrılığı prensibini zedelememeli, kendisini yasama veya yürütme
yerine koyup, idarenin takdir hakkını yok sayarak yeni işlem tesisi yoluna gitmemeli, yerin-
delik denetimi yapamamalıdır.

Halk iradesinin tecellisi noktasında yasama bağımsızlığının en az yargı bağımsızlığı kadar
önemli olduğu hususu gözden uzak tutulmamalı ve bugüne kadar birçok örnekte olduğu
üzere siyasi tercihlerin yargı eliyle zayıflatılmasına, yargının siyasallaşmasına müsaade edil-
memeli, bu husus anayasada açıkça teminat altına alınmalıdır.                                                  9

Geçtiğimiz dönemlerden ders alınarak, anayasanın açık hükümlerine rağmen hukuku zor-              2. Bölüm
                                                                                                  Toplumsal Mutabakatın
layan kararların alınabildiği gerçeği mutlaka değerlendirilmeli, yeni anayasa bu emsal işlem
                                                                                                  Zemini Olarak Anayasa
ve kararların referandumla yok sayılması gibi bir müeyyide içermelidir. Kuvvetler ayrılığı il-
kesinin sadece yargı bağımsızlığının teminatı olmadığı, halkın gerçek iradesini temsil eden
yasama bağımsızlığını da içerdiği hususu gözden uzak tutulmamalıdır.
2. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KAPSAMI

                                 Yeni anayasada düzenlenecek temel hak ve özgürlükler; ırk, din, dil gibi hiç bir ayrım gö-
                                 zetmeksizin tüm insanlara tanınması gereken insan haklarını içermelidir. Devletin görevi
                                 insanın yaratılış itibariyle doğuştan kazanılmış olan, devredilemez ve engellenemez hak
                                                                   ve özgürlüklerini, insan onur ve haysiyetini korumaktır.




  “
                                                                   Yeni anayasa insan odaklı olmalı, insan haklarını devlete
                                                                   karşı teminat altına almalı, temel hak ve hürriyetler belir-
          Yargı       organları, hukuk devleti ilkesi              lenirken öncelik insana verilmeli, hürriyet ve özgürlükler
          ışığı altında siyasi iradenin işlemlerini                esas, yasaklar istisna olmalıdır.
          denetlerken, bu denetim, münhasıran ya-
          pılan işlemlerin hukuka uygun olup ol-                   Yeni anayasa ile devletin kişilerin ruh ve beden sağlığını
          madığına yönelik olmalıdır.                              koruma ve gözetme yükümlülüğü getirilmelidir. Sosyal
                                                                   haklar düzenlenirken aile, kadın, çocuk, yetimler, şehit
                                                                   yakınları, yaşlılar ve engellilerin pozitif ayrımcılık kapsa-
                                                                   mında korunması ve desteklenmesine özen gösterilme-




  “
                                                                   lidir. Vatandaşlar arasında eşitlik ve adaletli davranma
                                                                   ciheti gözetilmeli, vatandaşların her türlü güvenliği sağ-
          Yeni      anayasa insan odaklı olmalı, insan             lanmalıdır.
          haklarını devlete karşı teminat altına almalı,
          temel hak ve hürriyetler belirlenirken önce-             Devlet prensip itibariyle sadece kendine yönelik siya-
          lik insana verilmeli, hürriyet ve özgürlükler            si ve idari nitelikli suçlarda af yetkisine sahip olmalı,
          esas, yasaklar istisna olmalıdır.                        kamu düzeni beraberinde bireyi de yakından ilgilendi-
                                                                   ren bir hak olarak kişiye karşı işlenen suçlarda, kamu
                                                                   vicdanını yaralayacak şekilde af tasarrufuna sahip ol-
                                                                   mamalıdır.
            Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                                3. VATANDAŞLIĞIN TANIMI

                                                Yeni anayasada vatandaşlık konusunda etnik unsur esaslı tanımlamalara gidilmemelidir.

                                                Bu unsurlar bir zenginlik görülerek vatandaşlar arasında ayrımcılık yapılmamalıdır.

                                                Asırlar boyunca birçok etnik unsuru kardeşlik ruhu içinde bünyesinde kaynaştıran ülke-
                                                mizde, vatandaşlık kavramının bu sosyal ve tarihi gerçekliğe rağmen sadece Türk kimliğine
                                                bağlanarak tanımlanması, anayasanın birleştirici ruhuna zarar vermektedir. Bugüne kadar
                                                bu eksende yapılan yanlışlar, devletle vatandaş arasındaki bağı zayıflatmış ve vatandaşın
                                                devlete olan güvenini azaltmıştır.

                                                Hatta bu tür etnik ifadelerin ayrılıkçı unsurlara güç verdiği, bu yanlışı istismar etmelerine
               10
                                                imkân sağladığı ve bundan dolayı terör örgütlerinin büyümek için uygun zemin bulduğu
             2. Bölüm                           da sosyolojik bir vakıadır.
Toplumsal Mutabakatın
Zemini Olarak Anayasa
                                                Etnik köken eksenli vatandaşlık tanımı yerine daha kuşatıcı olan “Türkiye Cumhuriyeti Va-
                                                tandaşlığı” kavramının kullanılmasıyla; ülkemizde yaşayan bütün vatandaşlar kendilerini
                                                kanun önünde eşit olarak görecek, devlete aidiyet hissi güçlenecek, aynı zamanda ülkesine
ve milletine olan bağlılığı artacaktır. Ülkemizin en büyük sorunu olan terör ve buna bağlı
problemlerin çözümü yönünde büyük bir adım atılmış olacaktır.




                                                                “
Kendi içimizde ayrılığa neden olan bu sorunlar çözüldü-
ğünde, uluslararası alanda da daha rahat ve etkin hareket
edebileceğimiz aşikârdır.                                                Bu anlamda yeni anayasada vatandaşlık
                                                                         kavramı yeniden tanımlanmalı ve Türkiye
Bu anlamda yeni anayasada vatandaşlık kavramı yeniden                    Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı
tanımlanmalı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık                       olan herkes etnik kökenine bakılmaksızın
bağı ile bağlı olan herkes etnik kökenine bakılmaksızın                  “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” olarak
“Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” olarak kabul edilmeli-                   kabul edilmelidir.
dir. Bu konuda toplumda oluşan fikir birliği pozitif hu-
kuka yansımalıdır.



4. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ




                                                                “
Düşünce özgürlüğünün, insanların iç âlemini ilgilendi-
ren bir mesele olması sebebi ile açığa vurulmadığı sürece
hukuken düzenlenmesi anlamsızdır. Düşünce ve kanaat-
                                                                         Dil,     kaderin insan üzerindeki en açık
                                                                         ve tartışmasız mührüdür.
lerin meşru sınırlar içinde ve suç teşkil etmeyecek şekilde
ifade edilmesi ve başkalarına aktarılması ise, en temel in-
san haklarındandır.

Ülkemizde temel problem, devletçi, tutucu, statükocu bir anlayışla düşünceyi ifade özgür-
lüğüne, dini ve vicdani kanaati açıklama ve yayma özgürlüğüne, bu hakların özüne dokuna-
cak, kullanılmasını engelleyecek şekilde sınırlamalar getirilmesidir.

Bu sıkıntının aşılabilmesi, özgürlükler ile anayasanın genel ilkelerinin çatışması halinde
                                                                                                            Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
hangisine öncelik tanınacağı sorusuna verilecek cevapta gizlidir.

Bu çerçevede sınırlama sebebi olarak, kişilik hakları ve inancını ifade etme özgürlüğüne ilişme-
mek ve rencide etmemek kaydıyla genel ilkelerin mümkün olduğunca yoruma mahal bırakma-
yacak şekilde somuta indirgenmesi ve sanal korkulara teslim olunmaması esas olmalıdır.



5. DİL ÖZGÜRLÜĞÜ

Dil, kaderin insan üzerindeki en açık ve tartışmasız mührüdür. Kişinin, doğduğu andan iti-
baren kazandığı temel insani olguların başında anadili gelmekte, başkalarının bu duruma
müdahale etme, yasaklama veya engelleme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle dil özgür-
                                                                                                               11
lüğü, doğuştan kazanılan, devredilemez, vazgeçilemez en temel haklardandır.
                                                                                                       2. Bölüm
Bugün belki de toplumsal mutabakatın önündeki en önemli engellerden birisi olarak                      Toplumsal Mutabakatın
                                                                                                       Zemini Olarak Anayasa
karşımızda duran ve kamuoyunu en ziyade meşgul eden meselelerin başında, Türkçe
dışındaki dillerin öğrenimi ve bu dillerde eğitim yapılıp yapılamayacağı meselesi gel-
mektedir.
“
                                                                                   Son dönemlerde bu hususta getirilen serbestiyetin, top-
                                                                                   lumda herhangi bir ayrışma ya da çatışmaya sebep olma-
          Bununla beraber anadil öğretimi ile                                      dığı, bilakis bir hakkın gecikmiş kabulü niteliğinde de
          anadilde eğitimin çok değişik birer kavram                               olsa olumlu neticeler verdiği açıktır.
          olarak temel farklılıklar içerdiğine dikkat
          edilmelidir.                                                          Devlet, maalesef bugüne kadar kendi yanlış politikalarıy-
                                                                                la ve ulus devlet refleksleriyle sebebiyet verdiği bu sorunu,
                                                                                vatandaşlarını rencide etmeyecek, onların huzurunu ve
                                                birliğini bozmayacak şekilde çözmek ve doğuştan kazanılan ve kişiye sıkı sıkıya bağlı olan
                                                bu hakkını tanımak ve muhafaza etmekle yükümlüdür.

                                                Böylece örgün eğitim sistemi içinde Türkçe dışındaki ana dillerin öğretimine imkân ve-
                                                recek düzenlemelere engel olan katı milliyetçi reflekslerden, anayasanın ve konuyla ilgili
                                                diğer mevzuatın arındırılmasında büyük fayda bulunmaktadır.

                                                Bununla beraber anadil öğretimi ile anadilde eğitimin çok değişik birer kavram olarak te-
                                                mel farklılıklar içerdiğine dikkat edilmelidir. Anadil öğretiminin değişik kültürlere saygılı,
                                                bütünleştirici, kaynaştırıcı fonksiyonuna mukabil; anadilde eğitimin ise esasta bütün hak-
                                                lılığına rağmen içinde bulunduğumuz şartlar ve gelişen süreç içinde insanlarımızı gittikçe
                                                ötekileştirici bir riski bünyesinde barındırdığı ihtimali de gözden uzak tutulmamalıdır.

                                                Yeni anayasa, tüm tarafların mutabık olduğu üzere, ülkedeki birlik ve beraberliğin kaçınıl-
                                                maz gerçekliği bağlamında Türkçeyi resmi dil olarak esas tutmalı, ama toplumdaki farklı
                                                kimliklerin varlığını göz ardı etmemelidir.

                                                Bundan hareketle, kültürel çeşitlilik açısından her vatandaşın anadilini serbestçe öğrenebil-
                                                mesi, öğretebilmesi, kendi dilindeki tüm kültürel değerleri, tarihi, edebi eserleri ve şahsiyet-
                                                leri tanıyıp anlayabilmesine zemin teşkil edecek şekilde, her ölçekteki eğitim kurumunda
                                                anadil öğrenimini alabilmesi için gerekli tedbirleri almalıdır.
            Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                                Bu çerçevede anadili farklı olan ve ilköğretime yeni başlayan çocuklarımızın Türkçeyi daha
                                                kolay ve rahat öğrenebilmesini temin edecek pedagojik metotlara özellikle dikkat edilmeli,
                                                mahalli dile aşina eğitim personelinin yetişmesine özen gösterilmelidir.

                                                Netice itibariyle, bu hakkın sadece Kürt kökenli vatandaşlarımıza değil, vatandaşlık hakkı-
                                                na sahip, velev az sayıda bile olsalar, müslim-gayrimüslim tüm unsurlara anayasal bir hak
                                                olarak şümulü bulunduğuna dikkat edilmelidir. İleride telafisi imkânsız sonuçlar doğurabi-
                                                lecek riske sahip anadilde eğitim yaklaşımı değil, anadil öğretimi esas tutulmalıdır.



                                                6. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN SINIRLANDIRILMASI

               12
                                                Özgürlükler kural olarak ancak yasama organı tarafından ve kanunla sınırlandırılabilme-
                                                lidir. Özgürlüklerin kullanımı esas, sınırlandırılması istisna olmalıdır. Özgürlükler, ancak
             2. Bölüm
Toplumsal Mutabakatın
                                                kesin ve belli şartlar gerçekleştiğinde ve kesin ve belli amaçlar için sınırlanabilmelidir.
Zemini Olarak Anayasa
                                                Özgürlüklerin var olabilmesi ve kişi yönünden pratik bir değer taşıyabilmesi için çerçevesi-
                                                nin net olarak çizilmesi gerekmektedir. İnsani yaşam standartları açısından medeni diyebi-
                                                leceğimiz çağdaş devletlerde dahi sınırsız hürriyet bulunmamaktadır.
Özgürlükler, savaş, seferberlik, sıkıyönetim ve olağanüstü hal gibi dönemlerde bile
ancak hakkın kötüye kullanımını önleme, kamu düzeni, kamu yararı, milli güvenlik,
genel sağlık, genel ahlak gibi sebeplerle sınırlanabilmeli, bu gibi durumlarda dahi öz-
gürlükler mümkün olduğunca özüne dokunmadan geniş, yasaklar ise dar yorumlan-
malıdır.
Bu kısıtlamalar sosyal, siyasi ve ekonomik durumun gerektirdiği hallerde, milletlerarası hu-
kuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek, hiçbir şekilde durdurulması ve ihlal edilme-
si kabil olmayan ve anayasa tarafından güvenceye alınmış hak ve hürriyetlere ilişilmemek ve
askıya alınmamak kaydı ile yapılmalıdır.
Bu konuda geçmişte ülkemizin bir bölümünde ilan edilen ve yıllarca süregelen olağanüstü
hal dönemindeki yanlışların tekrarlanmaması için olağanüstü halin çerçevesi iyi çizilmeli;
ancak çok ciddi tehdit ve zarar ortaya çıkaracak, doğal




                                                              “
afet, savaş hali gibi durumlarda geçici olarak ilan edile-
bilmelidir. Bu gibi kısıtlayıcı rejimlerin ilanından önce
mümkün olan tüm imkânlar tüketilmelidir.
                                                                      Anayasa        değişiklik kararlarında hal-
                                                                  koyuna müracaat yolu kolaylaştırılmalı,
Olağanüstü hal ilanı, kişilerin hak ve özgürlüklerini sınır-      mecliste üye tam sayısının salt çoğunluk
lamada ölçülü olmalı, insan hakları ihlallerine dönüşme-          nisabı, anayasa değişikliği kararlarını refe-
meli, hukuki denetimin en yoğun şekilde yerine getiril-           randuma götürmek için de yeterli bulun-
mesi sağlanmalı, sivil iktidarın etkinliği azaltılmamalıdır.      malıdır.
Bu dönemlerde sivil yönetim ve yargı çok daha aktif ve
etkili olmalıdır.


7. ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLMESİ USULÜ
Anayasalar üst hukuk normları olduğu için yeni anayasa prensip itibariyle geniş bir bakış
açısıyla kısa bir gelecekte tekrar değiştirmeye ihtiyaç kalmayacak şekilde hazırlanmalıdır.

                                                                                                          Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
Bununla birlikte bundan sonraki süreçte ihtiyaç duyulduğunda anayasanın her zaman de-
ğiştirilebileceği ve bu değişikliği gerek madde madde, gerekse tamamen yapma yetkisinin,
münhasıran TBMM’nin tekeli dâhilinde olduğu, ayrıca bir kurucu meclis iradesi aranma-
yacağı hususu yeni anayasada açıkça vurgulanmalıdır.
Anayasa değişikliklerinde şu esaslara dikkat edilmesinin yerinde olacağı kanaatindeyiz:
Anayasa değişikliklerine yönelik kanun teklifleri hangi nisapla kabul edilirse edilsin her
halükarda halkoyuna sunulmalıdır.
Bu kuralın tek istisnası olarak TBMM’nin beşte üç nisapla kabul ettiği kısmi anayasa de-
ğişiklikleri Cumhurbaşkanı onayı ile doğrudan yürürlüğe girebilmeli, veto etmesi halinde
halkoyuna sunulmalıdır.
                                                                                                             13
Anayasa değişiklik kararlarında halkoyuna müracaat yolu kolaylaştırılmalı, mecliste üye
tam sayısının salt çoğunluk nisabı, anayasa değişikliği kararlarını referanduma götürmek             2. Bölüm
                                                                                                     Toplumsal Mutabakatın
için de yeterli bulunmalıdır. Anayasal değişiklikler, yaşanan tatsız tecrübeler ışığında             Zemini Olarak Anayasa
partilerin pazarlık gücüne bırakılmamalı, gerçek hak sahibi olan halka müracaat olabil-
diğince kolay olmalı, ihtiyaç duyulan hallerde emanetin asıl sahibine başvurulması ön-
celik olmalıdır.
BÖLÜM 3
                                       DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ


                                       1. DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ VE ZORUNLU DİN EĞİTİMİ

                                       Mevcut anayasada din ve vicdan özgürlüğü tanımlanırken, bu özgürlüğün tanınma-
                                       sından ziyade, sınırlandırılmasına ilişkin istisnaların kural haline getirildiği görülmektedir.
                                       Maalesef hiçbir somut tanımı olmayan “irtica” paranoyası ile yakın tarihimizde birçok va-
                                       tandaşımızın bu özgürlüğü rahatça sınırlandırılabilmiştir.
   Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                       Din ve vicdan özgürlüğü, her tarafa çekilebilecek, istenilen şekilde yorumla içi doldurulabi-
                                       lecek genel ifadelerle tanımlanmamalı, kişinin dini inancının gereği gibi yaşama özgürlüğü-
                                       ne fiilen imkân tanınmalı, ibadetlerin ferdi veya toplu olarak serbestiyetle yapılabilmesini
                                       sağlamalıdır.

                                       Kamu ve özel kurumlar, oluşturulacak mevzuat çerçevesinde kişilerin rahat bir şekilde dini
                                       vecibelerini yerine getirebilmeleri için gerekli imkânları hazırlamalıdır.

                                       Vatanına bağlı, milletini seven vatandaşlar üzerinde, vehmi ve sanal tehditlerle, “ka-
                                       musal alan” “hizmet veren veya hizmet alan” gibi haksız tanımlamalarla kişilerin eğitim
                                       ve öğretim hakkı, ekonomik ve ticari faaliyette bulunma ve çalışma hakkı, siyasete girme
      14                               istekleri üzerindeki baskı, tehdit, sindirme hareketlerine fırsat verilmemelidir.
    3. Bölüm                           Zorunlu din eğitimi, yeni anayasada da yer almalıdır. Zira ilk ve ortaöğretim çağındaki
Din ve Vicdan
                                       çocuklarımıza temel bilgilerin öğretildiği bir dönemde manevi kişiliklerinin gelişimini
   Özgürlüğü
                                       temin edecek din derslerinin seçimlik hale getirilmesi doğru değildir. İçinde yaşadığı
                                       toplumun en temel dinamiklerinin başında gelen din eğitimi, çocuklarımızdan esir-
                                       genmemelidir.
Zorunlu din dersleri beraberinde seçimlik olarak milli ve dini kültür ile ahlaki de-
ğerlerin esaslı bir şekilde öğretilmesi konularında okullara seçmeli ek dersler konul-
malıdır. Din eğitim ve öğretiminin, özel kurs ve okullar aracılığı ile yerine getirilme-
sine fırsat verilmeli, özel kolejler gibi özel imam-hatip liseleri ve meslek okulları da
açılabilmelidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı, mevcut haliyle anayasal bir ku-
rum olarak korunmalıdır.
                                                                       Vatanına bağlı, milletini seven va-
                                                                       tandaşlar üzerinde, vehmi ve sanal teh-
2. LAİKLİK                                                             ditlerle, “kamusal alan” “hizmet veren veya
                                                                       hizmet alan” gibi haksız tanımlamalarla
Anlamı ve uygulama tarzında pek çok kargaşa yaşanan,                   kişilerin eğitim ve öğretim hakkı, ekono-
cumhuriyet tarihi boyunca en çok suiistimal edilen, te-                mik ve ticari faaliyette bulunma ve çalışma
mel hak ve özgürlüklerin ihlaline veya kısıtlanmasına                  hakkı, siyasete girme istekleri üzerindeki
sebep olan laiklik ilkesi; cumhuriyetin temel nitelikleri              baskı, tehdit, sindirme hareketlerine fırsat
içerisinde görülmemeli ve yeni anayasa metni içinde yer                verilmemelidir.
almamalıdır. Birçok anayasa hukukçusunun üzerinde
mutabık kaldığı gibi bu ilke, kavram olarak tanımının
önüne geçmiştir.
Laiklik, ülkemizde din hürriyetinin teminatı olarak
gösterilen teorik anlamına taban tabana zıt olarak,                    Birçok       anayasa hukukçusunun üze-
anayasada herhangi bir tanımı da yapılmamış olması-                    rinde mutabık kaldığı gibi bu ilke, kavram
na rağmen, maalesef yıllarca yorum yolu ile din ve                     olarak tanımının önüne geçmiştir.
vicdan hürriyetini ve eğitim özgürlüğünü kısıtlayan,
kamplaşmayı körükleyen bir kavram olarak uygulana
gelmiştir.
Bu ilke, özellikle %99’u Müslüman olan ülkemizde birçok haksız uygulamaya sebep olmuş,

                                                                                                              Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
hatta TBMM’nin kahir ekseriyet ile kabul ettiği anayasa değişiklikleri bile kaos vesilesi
olarak görülmüş, Anayasa Mahkemesi’nce yasama organının nitelikli iradesi yok sayılmış,
iptal gerekçesi olarak kullanılabilmiştir.
Laiklik ilkesi cumhuriyetin olmazsa olmaz niteliklerinden olmadığı gibi, özgürlükçü ve ço-
ğulcu yönetim anlayışı ile de bağdaşmamakta, tek tip insan modelini hedeflemekte, birey-
sel gelişim özgürlüğü önünde en büyük engel olarak bulunmaktadır.
Yukarıdaki gerekçelerle birlikte bu ilkenin, dünyada ve özellikle batılı ülke anayasa-
larında Fransa gibi birkaç olumsuz örnek dışında bulunmadığı göz önünde tutuldu-
ğunda, ülkemizde de yeni anayasa metninde yer almasında hiçbir mas­la­hat
bulunmadığı açıktır.
Üstelik belirli bir dini inanış ve vicdani kanaat sahibi olan toplum fertlerinin laik olması da                  15
mantıken ve fiilen mümkün değildir. Zira laiklik kişisel değil, idari bir terimdir.
                                                                                                        3. Bölüm
Bu anlamın tersi bir düşünce, herkesin kendi dini inanç ve kanaatlerini bırakması anlamına              Din ve Vicdan
                                                                                                        Özgürlüğü
gelir ki, bu durum anayasal bir hak olan ve herkesin dini inanç ve kanaatlerinde hür olduğu
ilkesiyle çelişmekle kalmayacak, dini inanç ve yaşama hürriyetinin ortadan kaldırılmasına
sebebiyet verecektir.
Bununla birlikte, bu ilkenin anayasa metninden çıkarıla-
                                                                        maması halinde, yıllardır devlet- millet arasında çatışma
 Bu     anlamın tersi bir düşünce, herkesin
                                                                        ve ayrışma sebebi olarak kötüye kullanılması sebebiyle,
                                                                        Anayasa metninde, ihtilafa en ufak mahal bırakmayacak
 kendi dini inanç ve kanaatlerini bırakması
                                                                        şekilde din ve vicdan özgürlüklerinin teminatı olarak ta-
 anlamına gelir ki, bu durum anayasal bir hak
                                                                        rifinin yapılması ve sınırlarının çizilmesi gerekmektedir.
 olan ve herkesin dini inanç ve kanaatlerinde
 hür olduğu ilkesiyle çelişmekle kalmayacak,                            Lâiklik, anayasada mutlaka yer alacaksa, İslam düşmanlı-
 dini inanç ve yaşama hürriyetinin ortadan                              ğı veya dinsizlik olarak ya da dine taarruz hürriyeti ve din-
 kaldırılmasına sebebiyet verecektir.                                   dar insanlara baskı unsuru olarak kullanılmayacak şekil-
                                                                        de, vicdan ve fikir hürriyeti olarak tanımlanmalı, devletin
                                                                        tarafsız bir şekilde tüm farklı fikir ve inanç sahiplerinin
                                                                        düşünce ve yaşam tarzına ilişmediği bir ilke olarak tarif
                                                                        edilmelidir.


                                                                        3. KILIK KIYAFET ÖZGÜRLÜĞÜ

 Herkes için eşit derecede var olan temel                               Anayasal teminat altına alınan kişi hak ve özgürlüklerinin
                                                                        bir parçası olarak değerlendirilmesi gereken bu hak, uzun
 haklardan, eğitim ve çalışma hakkı ile din ve
 vicdan özgürlüğü arasında kişiyi seçim yapma-                          süre “siyasi simge” yaftası altında laikliğe aykırı bulunmuş,
 ya zorlamak ve ayrımcılık yaparak bu haklar-                           yapay vehimlerin etkisi altında toplumun çoğunluğu üze-
 dan sadece birisini kullanmasını istemek, başlı                        rinde baskı kurma aracı olarak kullanılagelmiştir.
 başına temel bir hak ihlalidir.                                        Oysa bugün yapılan araştırmalarda toplumun yüksek bir
                                                                        oranda artık kıyafet yasağının sona erdirilmesi gerektiği
                                                                        konusunda hemfikir olduğu açıktır.
                                       Esasen din ve vicdan özgürlüğü ile dini inancını dilediği gibi yaşama ihtiyacının tamamen
                                       kişiye bağlı insani bir tercih olmasına rağmen, dininin gereği olan tesettürün siyasi simge
   Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                       olarak tavsif edilmesinin hukuken ve mantıken izahı mümkün değildir.
                                       Herkes için eşit derecede var olan temel haklardan, eğitim ve çalışma hakkı ile din ve vic-
                                       dan özgürlüğü arasında kişiyi seçim yapmaya zorlamak ve ayrımcılık yaparak bu haklardan
                                       sadece birisini kullanmasını istemek, başlı başına temel bir hak ihlalidir.
                                       Yeni anayasada, din ve vicdan hürriyetinin bir parçası olarak kişisel inançların serbestçe
                                       yaşanması açısından, kılık kıyafet tercihinin laiklik ilkesi sebep gösterilerek engellene-
                                       meyeceği açıkça dile getirilmelidir.
                                       Gerek kamu ve özel sektör çalışma ortamlarında, gerekse ilköğretimden yükseköğretime
                                       kadar eğitim ve öğretimin her safhasında başörtüsü sorunu olarak karşımıza çıkan bu mese-
                                       le, anayasal düzenleme ile net çözüme kavuşturulmalıdır. Toplumun milli, manevi ve ahlaki
      16                               değerlerine aykırı olmayacak şekilde gerek kamusal, gerek özel, hayatın her alanında kılık
                                       kıyafet tercihi serbest bırakılmalıdır.
    3. Bölüm
Din ve Vicdan
   Özgürlüğü
BÖLÜM 4
VESAYET REJİMİNİN ISLAHI


1. ANAYASA HER TÜRLÜ İDEOLOJİDEN UZAK OLMALIDIR.
Anayasalar toplumsal mutabakat metinleri olması itibariyle, toplumu şekillendirmekten
ziyade, toplumun taleplerini yansıtması açısından her türlü ideolojiden arındırılmış hü-
kümler ihtiva etmelidir.
Yeni anayasada şimdiye kadar vesayetin gerekçesi olarak kullanılagelen “Atatürkçülük,
                                                                                                       Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
Atatürk milliyetçiliği, Atatürk İlke ve İnkılâpları” gibi kavramlara artık yer verilmemelidir.
Anayasalar toplumun sosyal ve ekonomik değişimine paralel olarak değişebilen, nihayette
insan aklının ürünü olan metinlerdir.
Bu nedenle, anayasalar toplumun ihtiyaçlarına yönelik yeni ve çağdaş çözümlere ket vura-
cak insanüstü metinler olarak algılanmamalı, milli iradenin üstünlüğüne, çözüm yeteneği-
ne, tercih ve sağduyusuna her dönemde güven duyulmalıdır.
Yoruma ihtiyaç bırakmayan, hükümleri net, şeffaf, anlaşılır ve ideolojisiz bir anayasa, halk
tarafından daha çok benimsenecek, böylece toplumun kaynaşmasına, tüm toplumsal ke-
simlerin aidiyet hissinin kuvvetlenmesine, refah ve özgürlüklerin artmasına, ülkemizin var
olan potansiyelinin harekete geçirilmesine zemin teşkil edecektir.

                                                                                                          17
2. BAŞLANGIÇ KISMI ANAYASA METNİNDEN KABUL EDİLMEMELİDİR.
                                                                                                 4. Bölüm
Başlangıç kısmı anayasa metninden sayılmamalıdır.                                                Vesayet Rejiminin
                                                                                                 Islahı
Kısa ve öz olarak kaleme alınan başlangıç kısmı anayasa metninden kabul edildiğinde, ge-
niş ve kapsamlı hükümler ihtiva eden anayasa hükümleri daha önceki uygulamalarda da
olduğu gibi bu dar kalıplara sokulmakta ve sınırlanmaktadır.
Anayasanın asıl metni gibi başlangıç kısmında da ideo-
                                                                             lojik yaklaşım ve kavramlara yer verilmemeli, millet ege-
      Bu    nedenle, anayasalar toplumun ihtiyaç-                            menliği, hak ve özgürlükler üzerindeki vesayeti ayakta
      larına yönelik yeni ve çağdaş çözümlere ket                            tutmaya, içinin keyfi olarak doldurulmasına ve yorum-
      vuracak insanüstü metinler olarak algılan-                             lanmasına engel olunmalıdır.
      mamalı, milli iradenin üstünlüğüne, çözüm
      yeteneğine, tercih ve sağduyusuna her dö-                              Anayasaya aykırı denilen bir durum ancak anayasanın
      nemde güven duyulmalıdır.                                              hangi maddesine aykırı olduğu gösterilerek ortaya ko-
                                                                             nulabilmeli ve neyin anayasaya aykırı olup olmadığının
                                                                             açıkça bilinebilmesi temin edilmelidir.

                                                                             1982 Anayasasının başlangıç kısmı zaman zaman anayasa
      Anayasaya aykırı denilen bir durum                                     yargısı tarafından ideolojik, dayatmacı ve yasakçı bir anla-
                                                                             yış ve uygulamanın gerekçesi olarak yorumlanmıştır.
      ancak anayasanın hangi maddesine aykırı
      olduğu gösterilerek ortaya konulabilmeli                               Bu nedenle bu tür suiistimallere ve yasakçı uygulamalara
      ve neyin anayasaya aykırı olup olmadığının                             yer vermemek için başlangıç kısmı anayasa metnine dâhil
      açıkça bilinebilmesi temin edilmelidir.
                                                                             olmamalıdır.

                                                                               Başlangıç kısmı; temel hak ve özgürlüklerin vazgeçilmez
                                                                               ve dokunulmaz evrensel değerler olduğunu; özgürlükle-
                                            rin esas, sınırlamaların istisna olduğunu; milletin iradesi üzerinde herhangi bir vesayetin
                                            olamayacağını; devletin ırk, din, dil ayrımı yapmadan bütün vatandaşları arasında eşit ve
                                            adil davranmak zorunda olduğunu; devletin buyurgan, yasaklayıcı bir yapıda değil, varlık
                                            sebebi olan vatandaşına hizmetle yükümlü olduğunu beyan eden, insan onurunu ve özgür-
                                            lüğünü teminat altına alan bir manifesto şeklinde kaleme alınmalıdır.

                                            Bu metin, toplumsal mutabakata vurgu yapan; Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Gürcü, Ar-
                                            navut, Boşnak, Roman gibi etnik köken ayrımı yapmaksızın milli birlik ve beraberliği teyit
        Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                            eden, toplumun tüm kesimlerinin aidiyetini vurgulayan eşitlikçi, kısa ve öz bir ifade tarzı
                                            ile hazırlanmalıdır.



                                            3. DEĞİŞTİRİLEMEYECEK HÜKÜMLER OLMAMALIDIR.

                                            Yeni Anayasa’da “değiştirilemez hükümler” bulunmamalıdır.

                                            Zira anayasa, her ne kadar en üst hukuk normu olsa da, nihayette toplumun ihtiyaçlarını
                                            gözeterek önünü açan, bir arada yaşama iradesini yansıtan ve onların mutluluğunu temin
                                            etmeyi sağlayan ve gerektiğinde değiştirilebilen bir araçtır.
           18                               Anayasanın değiştirilemez hükümler ihtiva etmesini kabul etmek, her şeyden önce anaya-
         4. Bölüm                           sayı insanüstü bir konuma yerleştirmek anlamına gelir ki, en nihayetinde insanlar tarafın-
Vesayet Rejiminin                           dan oluşturulan bir metnin, böylesine kutsanması kabul edilemez. Vaktiyle bir şekilde ya-
             Islahı
                                            zıldığı günün koşullarında ortaya konan kuralları, kendisinden sonra gelecek tüm nesilleri
                                            bağlayıcı olarak görmek, kabul edilemez başka bir olgudur ve hukukun temel prensiplerine
                                            aykırıdır.
Değiştirilemez maddeler ihdas etmenin hukuki açıdan
en büyük sıkıntısı, hukukun temel kavramlarından birisi
olan, hukuki metinlerin öngörülebilir hükümlere dayan-                   Hiçbir        irade toplumun onlarca yıllık
ması ilkesini ihlal etmesidir. Ülkemizde yaşanan birçok                  geleceğini ipotek altında tutma hakkına sa-
ağır hukuki krizin temelinde, anayasanın ilgili-ilgisiz tüm              hip değildir.
maddeleri ile değiştirilemez hükümler arasında yorum
yoluyla bağlantı kurulması, her maddenin hukuken bek-
lenmedik şekilde bu kapsamda değerlendirilme yanlışı
yatmaktadır.

Bu yaklaşım, yaşanan süreçte maalesef muhtemel bir tehlike olmaktan çıkmış, başörtüsü dü-
zenlemesi gibi meclisin büyük çoğunluk ile kabul ettiği anayasa değişikliğinin dahi iptal edile-
bildiği zorlamalı uygulamalar ile toplumun önünü tıkayan ve kamu vicdanını yaralayan karar-
lara zemin teşkil etmiştir.

Hiçbir irade toplumun onlarca yıllık geleceğini ipotek altında tutma hakkına sahip değil-
dir. Darbe anayasalarının bir sonucu olan bu hükümler, kurucu iktidarın asıl sahibi olan
millet ve onun temsilcilerinin iradesini ipotek altına almaktadır.

Bu güne kadar vesayet rejiminin gizli güvencesi olarak
işlev gören, millet egemenliğine aykırı ve keyfi olarak
yorumlanan ve millete baskı unsuru olarak kullanılan,                    Çok ayrıntılı düzenlenen anayasaların de-
ölülerin diriler üzerinde bir nevi vesayetinden ibaret olan              ğişime ve gelişen olaylara ve bunların hukuki
değiştirilemez maddeler anayasada yer almamalı, anayasa-                 sonuçlarına ayak uyduramayacağı açıktır.
nın her maddesi değiştirilebilir olmalıdır.




                                                                                                                Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
4. ANAYASADA DÜZENLENMESİNE GEREK OLMAYAN HUSUSLAR

Anayasalar üst hukuk normlarıdır. Devletin işleyişi, temel hak ve özgürlükler gibi esaslı
hususlar dışında yasalar ile düzenlenebilecek ayrıntılar anayasada yer almamalıdır.

Bundan dolayı anayasada “Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması, Sanatın
ve Sanatçının Korunması, Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı, Mal Bildirimi, Adalet
Hizmetlerinin Denetimi, Planlama Ekonomik ve Sosyal Konsey, Piyasaların Denetimi
ve Dış Ticaretin Düzenlenmesi, Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletil-
mesi, Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi, Orman Köylüsünün Korunması, Ko-
operatifçiliğin Geliştirilmesi, Esnaf ve Sanatkârların Korunması” ve benzeri müstakil
maddeler olmamalıdır.
                                                                                                                   19
Bu maddelerde belirtilen ve kanunla düzenlenebilecek bu emsal daha birçok tali me-
seleyi tek tek tadat etmek mümkün olmadığından, anayasada bu hususlara genel ifadelerle                   4. Bölüm
                                                                                                          Vesayet Rejiminin
ilgili bölümlerde yer verilmelidir.                                                                       Islahı

Eğer bu tür hükümler ayrıntılı olarak anayasa metnine konulacak olursa daha yüzlerce
maddeyi ilave etmek gerekecektir ki, bu durum anayasa metnini üst hukuk normu olmak-
tan çıkaracaktır. Çok ayrıntılı düzenlenen anayasaların değişime ve gelişen olaylara ve bun-
                                            ların hukuki sonuçlarına ayak uyduramayacağı açıktır.

                                            Aynı şekilde bugüne kadar siyasi ve ekonomik olarak birçok probleme sebep olan ve birer
                                            vesayet aracı olarak düzenlenmiş “Milli Güvenlik Kurulu, YÖK, Atatürk Kültür Dil ve
                                            Tarih Yüksek Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu” gibi kurumlar, ilgili özel
                                            yasalarında düzenlenmek üzere yeni anayasada yer almamalıdır.



                                            5. ANAYASANIN ÜST NORM HİYERARŞİSİ KORUNMALIDIR

                                            İnkılâp kanunlarının anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceğine dair bir madde yeni
                                            anayasada yer almamalıdır. Bu durum açıkça normlar hiyerarşisine ve anayasa yapım
                                            tekniğine aykırıdır. Zira hiç bir kanun metni, en üst norm olan anayasa hükmünün üzerin-
                                            de değildir.

                                                                             Kaldı ki günümüz yaşam tarzında birçoğu geçerliliğini
                                                                             kaybetmiş “Şapka İktisâsı Hakkında Kanun” “Bey, Paşa
                                                                             Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun”
      Hiç bir kanun metni, en üst norm olan                                  “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun” gibi
      anayasa hükmünün üzerinde değildir.                                    hak ve özgürlükleri daraltan ve olağan olmayan dö-
                                                                             nemlerin ürünü yasakçı yasal düzenlemelerin anayasa
                                                                             metninde yer alması, günümüz dünyasında kabul edile-
                                                                             mez bir olgudur.

                                            Şapka giymeyi mecbur eden ve üstelik anayasa maddesi ile de korunan bir metnin toplu-
                                            mu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma iddiası, bizi dünya kamuoyu önünde küçük
        Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                            düşürmektedir.

                                            Anayasanın bütün hükümlerinin nihayette bu kanun hük­ümlerine bağlanması,
                                            anayasada vur­g ulanan bütün özgürlükleri bu çerçeveye hap­se­derek açıkça yok hük­müne
                                            getirmekte ve ilgili maddelerde detaylı olarak düzenlenen hükümleri manasız bırakmakta,
                                            anayasayı bir kanun hükmüne mah­kûm kılmaktadır.



                                            6. MİLLİ GÜVENLİK KURULU ANAYASAL STATÜDEN ÇIKARILMALIDIR

                                            Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumların gelişmiş çağdaş yönetim biçimlerinin hiç-
                                            birisinde yeri bulunmamaktadır. Bu kurum, ülkemiz mevzuatına darbe geleneğinin mirası
           20
                                            olarak girmiş, maalesef TBMM’den ayrı, müstakil bir güç, siyasal iktidarın karşısında lü-
         4. Bölüm                           zumunda kullanılabilecek bir baskı unsuru, millet iradesinin üzerinde bir vesayet kurumu
Vesayet Rejiminin
             Islahı                         olarak kurgulanmıştır.

                                            Milli Güvenlik Kurulu atanmış askeri bürokrasinin, seçilmiş siyasal iktidarı denetlediği
                                            bir statü oluşturmakta, bu açıdan millet egemenliğine ve hukuk devletine tamamen zıt
bir görüntü vermektedir. Her ne kadar son dönemde statüsü bir nebze düzeltilmiş ve sivil
vurgusu geliştirilmiş ise de, bu kurul anayasal kurum olmaktan tamamen çıkarılmalı ve
kaldırılmalıdır.

Bu yapı istişari fonksiyonu itibarı ile Kamu Güvenliği Müsteşarlığı altında, iç ve dış gü-
venliğin ele alındığı bir yapı olarak farklı bir isim altında siyasi iradeye tabi olmalı, kuruluş
esasları ise sistemi tıkamayacak şekilde kanunla belirlenmelidir.

Çağdaş devlet yapılanmalarında tasavvur dahi edilemeyecek bu kurulun Türkiye’nin gele-
cek vizyonu içerisinde bir yeri ve anlamı artık bulunmamaktadır.



7. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI, MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI’NA
   BAĞLANMALIDIR

Bu talep; esas itibariyle gerek siyasi irade, gerekse askeri bürokrasi açısından fonksiyo-
nel anlamda bir değişiklik ifade etmemektedir.

Buradaki amaç; ülke yönetiminde hesap sorulabilen bir hükümetin sorumluluk alanı çer-
çevesinde faaliyet gösteren bir gücün, çatısı altında bulunduğu bakanlığın hiyerarşisine
bağlı olduğunu vurgulamaktır.

Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanarak anayasal düzeyde
devlet sistematiği içerisinde yeniden konumlandırılması, çağdaş devlet geleneğine uygun
bir yapıyı ortaya çıkaracaktır.

Askeri bürokrasinin, sivil irade karşısında kendini denge unsuru olarak görmesi, resmi pro-
tokolde dahi farklı bir statüde olması, özlük hakları itibariyle bağlı olduğu bakanlığın hiye-
rarşik şemsiyesi altına girmemesi kabul edilemez.

Modern devletlerde sadece verilen emir ve görevleri yerine getirmek zorunda olan                          Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
silahlı kuvvetler, maalesef ülkemizde uzun yıllar kendini siyasi otoriteden bağımsız olarak
görebilmiş, anayasal sınırlarının dışına çıkarak her on yılda bir durumdan vazife çıkarabil-
miş; yasama, yürütme ve yargının da üzerinde, hatta brifing ve talimat verebilecek düzeyde
bir vesayet organı olarak kendisini konumlandırabilmiştir.

Yıllar içinde kanuna değil, komuta kademesinin kişisel telakkilerine göre görecelik arz
eden bu durum, çağdaş hukuk devleti ilkelerine aykırı olup, millet egemenliğinin hâkim
olduğu hiçbir ülkede, askeri bürokrasinin siyasi iradenin tasarruflarına müdahale etmesi
söz konusu değildir.

Bu yeni anayasal düzenleme çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma
                                                                                                             21
Bakanlığı’na bağlanmalı, askeri bürokrasi müstakil bir karar mercii olmaktan ve kendisini
                                                                                                    4. Bölüm
atayan siyasi iradeye müdahil olabilen bir güç olma statüsünden çıkarılmalıdır.                     Vesayet Rejiminin
                                                                                                    Islahı
Devletin dış savunması haricindeki tüm güvenlik konuları İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emni-
yet Teşkilatının yetkisi ve görevi dâhilinde toplanmalı; bir dönemin zorunlu yapıları olarak
tesis edilen Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı tamamen kaldı-
rılmalı; profesyonel askerlik getirilerek, zorunlu askerlik, temel bilgilerin öğretileceği bir
                                            ayı geçmeyecek eğitim dönemi şeklinde düzenlenmelidir.

                                            Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Teşkilatının görev ve so-
                                            rumluluk alanları çok net olarak çizilmeli, istihbarat ve kamu güvenliği tek merkezden
                                            idare edilmelidir. İç Hizmet Kanunu gibi askerin sivil iradeye müdahale gerekçesi olarak
                                            kullandığı bütün mevzuat tek tek elden geçirilerek çağımıza uygun olarak yeniden tan-
                                            zim edilmelidir.

                                            Askeri müfredat dünyadaki sosyal ve ekonomik gelişmelere uygun olarak yeni baştan hazır-
                                            lanmalı, insan haklarına dayalı, dünyadaki gelişmelere açık, teknolojiyi en iyi şekilde kulla-
                                            nan profesyonel kadroların yetiştirilmesi temin edilmelidir.



                                            8. ASKERİ HARCAMALARIN DENETLENMESİ

                          Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının harcamaları diğer tüm devlet
                          kurumları gibi, TBMM adına denetim görevi yapan Sayıştay tarafından etkin bir şekil-
                                                       de denetlenmelidir. Bu denetim devlet sırrı ve benzeri
                                                       gerekçelerle engellenmemeli, gerekli tedbirler alınarak
      Yargıda       birliğin sağlanması hukuk
                                                       her halükarda icra edilmelidir. Bu husus anayasada
                                                       açıkça zikredilmeli ve denetimin içeriği kanun ile be-
      devletinin olmazsa olmaz şartlarından bi-
      ridir.                                           lirlenmelidir.

                                                                            Doğrudan milletin parası olan vergiler vasıtası ile
                                                                            oluşturulan bütçenin büyük bir kısmı savunma harca-
                                            malarına tahsis edilmektedir. Böyle bir harcamanın denetlenememesi kabul edilemez
                                            bir durumdur. Denetimden uzak bu harcamaların israf boyutunda olduğu, yargı karar-
                                            larıyla sabit olduğu üzere birçok suiistimale sebebiyet verdiği, hatta zaman zaman bir
        Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                            takım yasadışı örgütlenmelere dahi kaynak teşkil ettiği kamuoyunun malumudur.

                                            Etkili bir denetim, hem ülke ekonomisine katkı sağlayacak, hem de kaynakların yerinde
                                            kullanımı ile ülke savunmasına doğrudan ve olumlu etki edecektir. Bu durum ekonomik
                                            anlamda ülkemizi güçlendirdiği gibi, ordumuzu da haksız ve yersiz ithamlardan kurtara-
                                            cak, saygınlığını artıracaktır.



                                            9. YARGI BİRLİĞİNİN SAĞLANMASI

                                            Yargıda birliğin sağlanması hukuk devletinin olmazsa olmaz şartlarından biridir.

           22
                                            Yeni anayasa ile yargıda çift başlılığa sebep olan ve askeri komuta zinciri içerisinde ha-
                                            reket eden asker kişilerin objektif ve tarafsız yargılanmalarına engel teşkil eden Askeri
         4. Bölüm
Vesayet Rejiminin
                                            Mahkemeler, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kesinlikle kaldırılma-
             Islahı                         lıdır.

                                            Yargı birliğine mani olan ve hâkimlik teminatına aykırı bu mahkemeler tamamen sivil bir
                                            yapılanma içinde mahiyetine göre adli ve idari yargı içinde konumlandırılmalıdır.
10. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU

12 Eylül 2010 tarihindeki referandum ile yapılan son anayasa değişiklikleri ile Hâkimler
Savcılar Yüksek Kurulu yeniden yapılandırılarak üye sayısı artırılmış ve üye seçimi yeniden
düzenlenmiştir.

Kurulun yapısı, referandumla gelinen katılımcı noktadan geri adım atılmadan, üye sayısı
makul sayıda artırılarak TBMM’nin de kurula üye seçebilmesinin önü açılmalıdır.



11. ANAYASA MAHKEMESİ

Anayasa Mahkemesi, bugüne kadar birçok olumsuz örnekte şahit olduğumuz gibi,
hukuk kurallarını zorlayarak yorum yolu ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlamış, hukuka
uygunluk yerine yerindelik denetimi yapmış, sadece
şekil yönünden denetlemekle sınırlı olduğu anayasa de-
ğişikliklerini anayasanın açık hükmüne rağmen esastan
inceleyebilmiştir.
                                                                      Anayasa        Mahkemesinin misyonu,
                                                                   yasakçılıktan ziyade temel hak ve özgürlük-
                                                                      lerin korunması yönünde olmalı, bu neden-
Yorum yolu ile yapılan bu ihlaller yargının siyasallaşması-
                                                                      le yargısal denetim yetkisinin çerçevesi ana-
nın ve ideolojik yaklaşımların bir sonucudur. Bu nedenle
                                                                      yasada çok net ifadelerle çizilmelidir.
yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamak üzere, ideolo-
jik yaklaşımlardan uzak tutulmasını sağlayacak düzenle-
meler öncelikle yapılmalıdır.

Anayasa Mahkemesinin misyonu, yasakçılıktan ziyade temel hak ve özgürlüklerin korun-
ması yönünde olmalı, bu nedenle yargısal denetim yetkisinin çerçevesi anayasada çok net
ifadelerle çizilmelidir.

                                                                                                             Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
Mahkemenin anayasa değişikliklerine ilişkin düzenlemeleri anayasanın açık hükmüne rağ-
men sadece şekil yönünden incelemekle yetinmediği bilinen bir husustur. Mahkeme bu
anlayış ve içtihatları ile anayasanın değiştirilemez hükümlerini yorum yolu ile genişleterek
yetkisi olmadığı halde esas yönünden de denetim yapabilmiş ve kuvvetler ayrılığı ilkesini
hiçe sayacak şekilde kararlar verebilmiştir.

Yeni hazırlanacak anayasada, anayasa değişikliklerine ilişkin olarak Mahkemenin şekil ha-
ricinde esas yönünden denetim yapmasını kesin olarak engelleyen düzenlemelere yer veril-
melidir. Halk iradesinin tecelli ettiği en yüksek makam TBMM’dir ve halk temsilcilerinin
çoğunlukla aldığı kararlar kaos vesilesi olarak yorumlanamaz.

Ülkemizin geleceği adına kritik birçok kavşakta yaşanan olumsuz örneklerden ders
                                                                                                                23
alarak, Anayasa Mahkemesinin bütün açık düzenlemelere rağmen benzeri yorumlarda
                                                                                                       4. Bölüm
bulunması halinde, yeni anayasada bu kararlar referandum ile yok hükmünde sayıla-
                                                                                                       Vesayet Rejiminin
bilmelidir.                                                                                            Islahı

Referandum sonucuna göre yargı bağımsızlığı perdesi altında yasama bağımsızlığını zede-
leyen karar sahiplerinin mahkeme üyeliği kendiliğinden sona ermelidir.
12. YÜKSEK SEÇİM KURULU
                                            Halk iradesini belirleyen seçimlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetimi
                                            altında yapılması amacıyla kurulan Yüksek Seçim Kurulu, sadece Yargıtay ve Danıştay üye-
                                            lerinden oluşmamalıdır.
                                            Kurulun mevcut yapısı değiştirilerek yargı konusunda hizmet veren diğer meslek kuruluş-
                                            larının temsilcileri ile akademisyenlerin ve mecliste gurubu bulunan siyasi parti temsilcile-
                                            rinin de kurula katılması sağlanmalıdır.
                                            Yüksek Seçim Kurulunun kararları yargı yoluna kapalı olmamalı ve anayasanın ruhuna ay-
                                            kırı olarak her insanın en tabi hakkı olan seçme ve seçilme hakkı konusunda temel hak ve
                                            hürriyetlerin özüne dokunacak şekilde verilen telafisi imkânsız kararları engellenebilmeli-
                                            dir. Bu itibarla kurul kararları Anayasa Mahkemesinin denetimine açık olmalı, mahkeme-
                                            nin bu konuda hızlı karar vermesi temin edilmelidir.
        Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




           24

         4. Bölüm
Vesayet Rejiminin
             Islahı
BÖLÜM 5
SİYASİ VE İDARİ YAPIMIZ İLE HÜKÜMET SİSTEMİMİZ


1. MEVCUT HÜKÜMET SİSTEMİMİZ VE REVİZYON İHTİYACI

İç ve dış siyaset alanlarında baş döndürücü ekonomik ve siyasi gelişmelerin yaşandığı 21.
yüzyılda; merkezine devleti değil, insanı alan; dünya barışını temin etme gayreti içinde,
önce iç huzurunu sağlamış ve ekonomik gelişmesini tamamlamış bir Türkiye için
sürdürülebilir bir istikrar çok önemlidir.

Bu istikrarın sağlanması, öncelikle zayıf ve kısa ömürlü koalisyon hükümetlerine bedel,                   Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
güçlü iktidarların işbaşına gelmesi ile mümkün olacaktır.

Parlamenter sistemlerde rakiplerinden bir adım önde olan iktidar partilerinin, küçük ve
güçsüz diğer partilerin zorunlu ve yıpratıcı pazarlıklarına mahkûm kaldığı açıktır. Parçalı
sistemin sebebiyet verdiği bu siyasi istikrarsızlık, hızlı, etkin ve sürdürülebilir kararlar alı-
namaması gibi birçok sakıncaları beraberinde taşımıştır.

Cumhuriyetin kabul edildiği 1923 yılından bu yana geçen süreç içinde kurulan 60 hü-
kümetin ortalama ömrü maalesef 1,5 yıldır.

Özellikle 1970 ile 80 arası dönemde 12 hükümet kurulmuş olup, bu on yıllık sürecin hükü-
met ömrü ortalamasının 10 ay olması, yönetim açısından nasıl bir problemle karşı karşıya                     25
olduğumuzu göstermesi noktasında oldukça dikkat çekicidir.
                                                                                                    5. Bölüm
                                                                                                    Siyasi ve İdari Yapımız
Koalisyon hükümetlerinin sebebiyet verdiği istikrarsızlık, sorumluluk ve yetkinin kimde             ile Hükümet Sistemimiz
olduğunun belirsizliği, uzun vadeli yatırım hedefleri belirleyememe ve uygulayamama gibi
karşılaştığımız birçok konuda parlamenter sistemin olumsuz sonuçları, bu sistemin gerçek-
ten ciddi bir revizyona ihtiyacı olduğunu açıkça göstermektedir.
2. CUMHURBAŞKANININ HALK TARAFINDAN SEÇİMİ
                                                  2007 referandumunda Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin kabulü ile ülke-
                                                  mizde tam olarak yarı başkanlık da denemeyecek karma bir sisteme geçilmiştir.
                                                                                    Mevcut sistem ile klasik parlamenter sistemden bir adım
                                                                                    daha uzaklaşılmış, yeni bir sistem ihtiyacı zorunlu olarak
            Bu eksende ülkenin güçlü yürütme ih-                                    ortaya çıkmıştır.
            tiyacını karşılamak maksadıyla esaslı bir                               Mevcut yönetim şeklinin bu hali ile sorunsuz devam et-
            karar verilmeli, yapılacak yeni anayasal dü-                            mesi mümkün görülmemektedir. Ülkemiz geleceğinde
            zenleme ile sistem tüm kurumlarıyla ya yarı                             her dönem başbakan ile cumhurbaşkanının uyumlu şe-
            başkanlık olarak revize edilmeli veya tama-                             kilde çalışabileceği garanti edilemez.
            men başkanlık sistemine geçilmelidir.
                                                                                  Halk tarafından seçilmiş ve klasik parlamenter sistem-
                                                                                  deki yetkilerinin üstünde bir yetki ile görev yapan cum-
                                                                                  hurbaşkanının, yine halkın oyu ile seçilmiş başbakan ile
                                                  yürütmedeki çift başlılık nedeniyle pek çok konuda uyumsuzluk yaşaması ihtimali çok
                                                  yüksektir.
                                                  Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ile birlikte temsilin ve idarenin doğrudan taba-
                                                  na yayılması, takdir edilmesi gereken önemli bir adımdır ve bundan geri adım atılmamalıdır.
                                                  Bu eksende ülkenin güçlü yürütme ihtiyacını karşılamak maksadıyla esaslı bir karar ve-
                                                  rilmeli, yapılacak yeni anayasal düzenleme ile sistem tüm kurumlarıyla ya yarı başkanlık
                                                  olarak revize edilmeli veya tamamen başkanlık sistemine geçilmelidir.


                                                  3. GÜÇLÜ BİR YÜRÜTME İHTİYACI YA DA BAŞKANLIK SİSTEMİ
                                                  Başkanlık sisteminin siyasal ve ekonomik istikrarın en önemli şartı olan uzun ömürlü ve
              Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                                  güçlü hükümet yapısını zorunlu kılması, bu sistemin tercih edilmesinin en mühim sebebi
                                                  olmuştur.
                                                  Bu vakıa, geleneksel parlamenter sistem refleksleriyle bir çırpıda göz ardı edilebilecek basit
                                                  bir husus değildir.
                                                  Başkanlık sisteminin artıları değerlendirilirken özellikle yıllar boyu koalisyon hükümetle-
                                                  rinin oluşturduğu kaos dönemleri, tek parti hükümetleri döneminde yakalanan gelişme ve
                                                  büyüme hızları gözden uzak tutulmamalıdır.
                                                  Doğrudan halk tarafından seçilmiş olmanın verdiği meşruiyet, sorumluluk ve güçle kuru-
                                                  lan ve tek bir başkan ile temsil edilen yürütmenin, yasama organı tarafından süresi bitme-
                                                  den görevinden düşürülememesi, etkili bir hükümet uygulamasını netice vermektedir.
                 26
                                                  Başkanlık sisteminde bir kişi hem yasama organında milletvekili, hem de yürütme organın-
                5. Bölüm
  Siyasi ve İdari Yapımız                         da bakan olamamakta, başkan tarafından ehliyet ve liyakatine göre bakanlığa atanan kişiler,
ile Hükümet Sistemimiz                            seçilme kaygısı taşımadan icraat yapabilmektedir.
                                                  Mevcut parlamenter sistemde parlamento tarafından yürütmeyi denetleme aracı olarak
                                                  kullanılan soru, genel görüşme, meclis araştırması, meclis soruşturması, güvenoyu müesse-
sesi ve gensoru emsali mekanizmalar, zaten parlamentonun çoğunluğunu elinde bulundu-
ran iktidar partisine karşı etkili bir şekilde kullanılamamaktadır.
Başkanlık sisteminin parlamenter sisteme göre en çarpıcı avantajı, sorumluluğun ve yetki-
nin nerede, kime ait olduğunun net olarak belli olmasıdır.
Bu sistemde meclis; atamaları, anlaşmaları ve bütçeyi onaylama yetkisine sahip ol-
makta; “suçlama” mekanizması ile başkanın doğrudan yargılanma sürecini başlatabilmek-
te; yasama ve yürütme organlarının birbirilerinden kesin
surette ayrılmasıyla oluşan “frenler ve dengeler” sistemi
ile birbirine muhtaç kılınması sayesinde yürütme üzerin-
de etkin denetim sağlayabilmektedir.                                    Ülkemizde     başkanlık sisteminin
                                                                yerel idare ölçeğinde güzel bir örneğini teş-
Güç ve fonksiyon paylaşımının doğal bir sonucu olarak
                                                                kil eden belediye başkanları, ülkeyi idare
meclis, böylece yasama, istişare ve denetim organı olarak
                                                                eden başbakandan daha istikrarlı ve güçlü
asli hüviyetine kavuşmuş olmaktadır.
                                                                bir pozisyondadır.
Başkanlık sistemindeki istikrar vasıtasıyla uzun süreli
plan ve programların yapılabilmesi ve bunların aksama-
dan uygulanabilir olması çok önemli diğer bir avantajdır.
Özellikle ekonomi, sağlık, sosyal güvence ve dış politika gibi konularda başarı, uzun va-
deli hedef belirleme ve bu istikamette uygun kaynakların kararlılıkla kullanılmasına
bağlıdır.
Ülkemizde başkanlık sisteminin yerel idare ölçeğinde güzel bir örneğini teşkil eden beledi-
ye başkanları, ülkeyi idare eden başbakandan daha istikrarlı ve güçlü bir pozisyondadır.
Uzun süredir mahalli idare sistemimizde kabul görmüş bu sistemin, genel istikrar açısından
merkezi hükümet sisteminde de esas tutulmasında büyük maslahatlar vardır.


                                                                                                        Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye
4. BAŞKANLIK SİSTEMİ ÜZERİNE TEKLİFLER
Başkanlık sisteminin avantajları yanında muhtemel olumsuzluklarını giderecek ve siste-
mi tam anlamıyla fonksiyonel kılabilecek mekanizmaların da değerlendirilmesi zaruridir.

Yargı
Bu çerçevede yürütmeye yönelik denetim mekanizmalarından bahsedildiğinde meclisten
sonra ilk olarak yargının sistemdeki yeri ve yetkisi akla gelmektedir.
Anayasa yargısı artık tüm çağdaş devletlerde meclisin yaptığı kanunları denetlemek üzere
kurulmuş ve kabul görmüş bir üst yargı kurumudur. Burada problem, meclis iradesine da-
yanan siyasi tercihleri hayata geçirmek için yapılan yasaların anayasa yargısı tarafından iptal            27
edilmesi ve işlevsiz kılınabilmesidir.
                                                                                                  5. Bölüm
                                                                                                  Siyasi ve İdari Yapımız
Millet adına karar veren anayasa yargısının meşruiyetini artırmak için, mahkeme üyelerinin        ile Hükümet Sistemimiz
seçiminde millet iradesini temsil eden organların etkili ve belirleyici olması gerekmektedir.
Bu çerçevede üyelerin seçiminin bir kısmının başkan, diğer kısmınınsa meclis tarafından
yapılması uygun olacaktır.
Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Yükseköğretim Kurulu, Ana-
                                                                                    yasa Mahkemesi raportörleri, birinci sınıf hâkim ve sav-
            Başkanlık          sisteminde tek turlu ve                              cıların, baro başkanlarının gösterecekleri adayların seçi-
            en çok üç milletvekilinden oluşan “daraltıl-                            minde çoğunluk baskısını engellemek adına her aday için
            mış seçim bölgesi sistemi” tercih edilmeli,                             bir oy kullanımı esas tutulmalıdır. Zira yargının denetle-
            seçmen iradesi meclise en etkin şekilde yan-                            me mekanizmasındaki rolü hayatidir ve yargı bu noktada
            sıtılmalıdır.                                                           tam anlamı ile bağımsız ve tarafsız olmak durumunda-
                                                                                    dır. Yargısal bir statükoya sebebiyet vermemek gayesiy-
                                                                                    le üyelerin görev süresi on yılı geçmemelidir.

                                                  Seçimler
                                                  Güçlü ve istikrarlı bir yürütmenin dengelenmesini sağlayacak mekanizmaların en
                                                  önemli diğer bir ayağını ise “serbest seçimler” teşkil eder. Seçimlerin denetim fonksiyo-
                                                  nunu hakkıyla yerine getirebilmesi için seçim mevzuatının, her ile en az bir milletvekili
                                                  düşmesini sağlayacak şekilde ve milletvekili başına eşit seçmen sayısını esas tutan bir
                                                  yaklaşımla yeniden tanzimi gereklidir.

                                                  Sivil toplum ve medya
                                                  Yine güçlü yürütmeyi dengelemek üzere bir başka unsur olarak sivil toplum, medya ve bi-
                                                  reysel inisiyatiflere de büyük rol düşmektedir. Medyanın ne kadar tarafsız ve sivil toplumun
                                                  ne kadar etkin olduğu tartışılabilir, ancak bu mahzuru bertaraf etmek üzere ba-
                                                  sın özgürlüğünün garanti altına alınması ve sivil toplumun kamuyu denetlemesine imkân
                                                  verecek şeffaf yönetim anlayışının yerleştirilmesi gereklidir.

                                                  Başkanlık sisteminin dezavantajlarının giderilmesine yönelik tedbirler
                                                  Bu noktada sisteme yöneltilen en büyük eleştiri, başkanın mensup olduğu partinin meclis-
                                                  te çoğunluğu elde edememesi durumunda her iki organın da seçimle işbaşına gelmesi se-
                                                  bebiyle yönetim krizi çıkması ve sistemin kilitlenerek ülkenin yönetilemez hale gelmesidir.
              Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye




                                                  Hatta parlamenter sistemin çözemediği istikrar problemine mukabil, başkanlık sistemi de
                                                  bu problemi çözememektedir. Başkanlık sistemindeki kilitlenmenin ana yapıyı olumsuz
                                                  etkilemesini minimize etme maksadıyla vatandaşın pratik yararını ilgilendiren birçok hu-
                                                  sus federal yapılarda federe devletlere bırakılmış, böylece sistem kilitlenmesinin vatandaşa
                                                  asgari şekilde yansıması sağlanmıştır.
                                                  Türkiye’de bu husus bizim için uygun olmayan federal bir yapıya kaymadan, yerel yönetim-
                                                  lerin dengeli ve denetime açık şekilde güçlendirilmesi şeklinde uygulanabilir.
                                                  Başkanlık sistemini yukarıda değindiğimiz noktalarda kendi toplum yapımıza uygun hale ge-
                                                  tirerek ve sistemde çıkabilecek olumsuzlukları değerlendirerek gerekli tedbirler alınarak
                                                  uygulanması halinde, bu sistemin ülkemiz ve milletimiz için bir kazanç olacağı kanaatindeyiz.

                 28

                5. Bölüm                          5. DARALTILMIŞ SEÇİM BÖLGESİ SİSTEMİ
  Siyasi ve İdari Yapımız
ile Hükümet Sistemimiz                            Başkanlık sisteminde tek turlu ve en çok üç milletvekilinden oluşan “daraltılmış seçim
                                                  bölgesi sistemi” tercih edilmeli, seçmen iradesi meclise en etkin şekilde yansıtılmalıdır. Bu
                                                  sistem aynı zamanda milletvekillerini lider sultası altında kalmaktan kurtaracaktır. Parla-
Hayrat vakfı anayasa raporu
Hayrat vakfı anayasa raporu
Hayrat vakfı anayasa raporu
Hayrat vakfı anayasa raporu
Hayrat vakfı anayasa raporu
Hayrat vakfı anayasa raporu

More Related Content

What's hot

AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF SlaytAtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slaytderslopedi
 
Atatürk ilkeleri2
Atatürk ilkeleri2Atatürk ilkeleri2
Atatürk ilkeleri2massive501
 
Atatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplar
Atatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplarAtatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplar
Atatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplar
K.Serdar Yoldaş
 
10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimi10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimi
Yiğitcan BALCI
 
Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015
Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015
Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015
Gelecek Hane
 

What's hot (6)

AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF SlaytAtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
AtatüRkçüLüK 8.SıNıF Slayt
 
Atatürk ilkeleri2
Atatürk ilkeleri2Atatürk ilkeleri2
Atatürk ilkeleri2
 
Atatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplar
Atatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplarAtatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplar
Atatürk i̇lke-ve-i̇nkılaplar
 
10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimi10. ataturk konu anlatimi
10. ataturk konu anlatimi
 
Sosyoloji nedir
Sosyoloji nedirSosyoloji nedir
Sosyoloji nedir
 
Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015
Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015
Gelecek hane perspektif-raporu-subat-2015
 

Viewers also liked

Clean code
Clean codeClean code
Clean code
Jean Carlo Machado
 
Using Energy Efficiently
Using Energy EfficientlyUsing Energy Efficiently
Using Energy Efficiently
Arpit Srivastava
 
未來的數位學習
未來的數位學習未來的數位學習
未來的數位學習
Louk Chi
 
μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!
μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!
μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!Maria Gerostathi
 
Estalvi energetic roger garcia acosta
Estalvi energetic roger garcia acostaEstalvi energetic roger garcia acosta
Estalvi energetic roger garcia acostarogergarciaacosta
 
Using Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary Tale
Using Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary TaleUsing Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary Tale
Using Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary Tale
catherinebkemp
 
Revised davis stand alone prez2
Revised davis stand alone prez2Revised davis stand alone prez2
Revised davis stand alone prez2
lleedavis
 
เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์
เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์
เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์Khemjira_P
 
Final year exam
Final year examFinal year exam
Final year exam
junaidaabdghani
 
Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...
Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...
Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...
Al Baha University
 
Waldorf pedagogia, power pointak
Waldorf pedagogia, power pointakWaldorf pedagogia, power pointak
Waldorf pedagogia, power pointakuzuxunago
 
Keywords are key
Keywords are keyKeywords are key
2. ubuntu brandmark and circle of friends
2. ubuntu brandmark and circle of friends2. ubuntu brandmark and circle of friends
2. ubuntu brandmark and circle of friends
Konstantin Stalinsky
 

Viewers also liked (16)

Clean code
Clean codeClean code
Clean code
 
Using Energy Efficiently
Using Energy EfficientlyUsing Energy Efficiently
Using Energy Efficiently
 
未來的數位學習
未來的數位學習未來的數位學習
未來的數位學習
 
μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!
μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!
μαγειρεύοντας υγιεινές σαλάτες!
 
Urban PR (УРБАН ГРУПП PR)
Urban PR (УРБАН ГРУПП PR)Urban PR (УРБАН ГРУПП PR)
Urban PR (УРБАН ГРУПП PR)
 
Estalvi energetic roger garcia acosta
Estalvi energetic roger garcia acostaEstalvi energetic roger garcia acosta
Estalvi energetic roger garcia acosta
 
кейсы ООО "Эдмаркет"
кейсы ООО "Эдмаркет" кейсы ООО "Эдмаркет"
кейсы ООО "Эдмаркет"
 
Using Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary Tale
Using Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary TaleUsing Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary Tale
Using Social Media as a Tool for Clinical Research: A Cautionary Tale
 
Revised davis stand alone prez2
Revised davis stand alone prez2Revised davis stand alone prez2
Revised davis stand alone prez2
 
เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์
เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์
เนื้อหาเรื่องโครงงานคอมพิวเตอร์
 
Final year exam
Final year examFinal year exam
Final year exam
 
Tema 11 power point
Tema 11 power pointTema 11 power point
Tema 11 power point
 
Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...
Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...
Correlation between corrosion inhibitive effect and quantum molecular structu...
 
Waldorf pedagogia, power pointak
Waldorf pedagogia, power pointakWaldorf pedagogia, power pointak
Waldorf pedagogia, power pointak
 
Keywords are key
Keywords are keyKeywords are key
Keywords are key
 
2. ubuntu brandmark and circle of friends
2. ubuntu brandmark and circle of friends2. ubuntu brandmark and circle of friends
2. ubuntu brandmark and circle of friends
 

Similar to Hayrat vakfı anayasa raporu

Siyasetnamelerde refah
Siyasetnamelerde refahSiyasetnamelerde refah
Siyasetnamelerde refah
Kutlu Group
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslaritaha4423
 
Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?
Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?
Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?
DengeveDenetlemeAgi
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslaritaha4423
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslaritaha4423
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslaritaha4423
 
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan aymaMahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
ozcanayma
 
öZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politikaöZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politikaozcanayma
 
Hdp 2015 Gençlik Bildirgesi
Hdp 2015  Gençlik BildirgesiHdp 2015  Gençlik Bildirgesi
Hdp 2015 Gençlik Bildirgesi
Hüseyin Ipek
 
ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...
ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...
ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...
COSKUN CAN AKTAN
 
Türkiye'de Gönüllülük
Türkiye'de GönüllülükTürkiye'de Gönüllülük
Türkiye'de Gönüllülük
SOGLA
 
EVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN EVRİMSEL GELİŞİMİ
EVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN  EVRİMSEL GELİŞİMİEVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN  EVRİMSEL GELİŞİMİ
EVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN EVRİMSEL GELİŞİMİ
COSKUN CAN AKTAN
 
İnsan haklari, yanibaşinizda
İnsan haklari, yanibaşinizdaİnsan haklari, yanibaşinizda
İnsan haklari, yanibaşinizdaBATILAW
 
Türk hümanizmi
Türk hümanizmiTürk hümanizmi
Türk hümanizmiChp Aydın
 
Insan toplum ve_iktisat
Insan toplum ve_iktisatInsan toplum ve_iktisat
Insan toplum ve_iktisat
Ahmet Türkan
 
Bunlar biz-siz
Bunlar biz-sizBunlar biz-siz
Bunlar biz-siz
Game Kudra
 
Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)
Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)
Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)İbrahim DAL
 
Chp Parti IçI EğItim Programi
Chp Parti IçI EğItim ProgramiChp Parti IçI EğItim Programi
Chp Parti IçI EğItim Programimuratesen007
 
sosyal.pdf
sosyal.pdfsosyal.pdf
sosyal.pdf
AliTurgutBOZKURT
 
Alevi aydınlanması
Alevi aydınlanmasıAlevi aydınlanması
Alevi aydınlanmasıMemet Çamur
 

Similar to Hayrat vakfı anayasa raporu (20)

Siyasetnamelerde refah
Siyasetnamelerde refahSiyasetnamelerde refah
Siyasetnamelerde refah
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslari
 
Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?
Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?
Denge ve Denetleme Ağı Kimdir?
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslari
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslari
 
Sivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslariSivil toplum kuruluslari
Sivil toplum kuruluslari
 
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan aymaMahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları  özcan ayma
Mahalli idareler ve sosyal politika uygulamaları özcan ayma
 
öZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politikaöZcan ayma sosyal politika
öZcan ayma sosyal politika
 
Hdp 2015 Gençlik Bildirgesi
Hdp 2015  Gençlik BildirgesiHdp 2015  Gençlik Bildirgesi
Hdp 2015 Gençlik Bildirgesi
 
ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...
ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...
ANAYASAL HUKUK DEVLETİ: SİYASAL GÜCÜN SINIRLANDIRILMASINDA HUKUKDIŞI ARAÇLAR ...
 
Türkiye'de Gönüllülük
Türkiye'de GönüllülükTürkiye'de Gönüllülük
Türkiye'de Gönüllülük
 
EVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN EVRİMSEL GELİŞİMİ
EVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN  EVRİMSEL GELİŞİMİEVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN  EVRİMSEL GELİŞİMİ
EVRİMSEL İKTİSAT: KURALLAR VE KURUMLARIN EVRİMSEL GELİŞİMİ
 
İnsan haklari, yanibaşinizda
İnsan haklari, yanibaşinizdaİnsan haklari, yanibaşinizda
İnsan haklari, yanibaşinizda
 
Türk hümanizmi
Türk hümanizmiTürk hümanizmi
Türk hümanizmi
 
Insan toplum ve_iktisat
Insan toplum ve_iktisatInsan toplum ve_iktisat
Insan toplum ve_iktisat
 
Bunlar biz-siz
Bunlar biz-sizBunlar biz-siz
Bunlar biz-siz
 
Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)
Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)
Atatürk ilkeleri -halkçılık (Ataturk's principles - Populism)
 
Chp Parti IçI EğItim Programi
Chp Parti IçI EğItim ProgramiChp Parti IçI EğItim Programi
Chp Parti IçI EğItim Programi
 
sosyal.pdf
sosyal.pdfsosyal.pdf
sosyal.pdf
 
Alevi aydınlanması
Alevi aydınlanmasıAlevi aydınlanması
Alevi aydınlanması
 

Recently uploaded

独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
faraonchoffg
 
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran AkademiAyaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
SeyfettinColak
 
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
faraonchoffg
 
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönmeAlışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
YaseminSengunDemirca
 
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran AkademiSİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SeyfettinColak
 
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi RefleksolojiTemel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
SeyfettinColak
 
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdfTam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
SeyfettinColak
 
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
tosaf96232
 

Recently uploaded (8)

独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~比利时-罗马尼亚【3 9 7 7 . T W 官方指定】
 
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran AkademiAyaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
Ayaklar da Hastalıklara göre refleks noktaları - Esat Başaran Akademi
 
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W  官方指定】
独家公布~法国-波兰【3 9 7 7 . T W 官方指定】
 
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönmeAlışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
Alışkanlığın bağımlılığa dönüşmesi ve cesaretle eskiye dönme
 
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran AkademiSİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
SİNİR SİSTEMİ ANATOMİSİ - Esat Başaran Akademi
 
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi RefleksolojiTemel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
Temel Teknikler - Esat Başaran Akademi Refleksoloji
 
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdfTam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
Tam kan sayımı (Hemogram), Biyokimya tahlilleri.pdf
 
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
5) Türkiye'de Enerji kaynakları.ppt tyt
 

Hayrat vakfı anayasa raporu

  • 1. Y E N İ B İ R A NAYA S A Y E N İ B İ R TÜRKİYE HAYRAT VAKFI SOSYAL MES’ELELER DEĞERLENDİRME HEY’ETİ
  • 2. w w w. h a y r a t v a k f i . o r g
  • 3. HAYRÂT VAKFI SOSYAL MES’ELELER DEĞERLENDİRME HEY’ETİ YENİ BİR ANAYASA YENİ BİR TÜRKİYE İSTANBUL 2011
  • 4. HAYRÂT VAKFI SOSYAL MES’ELELER DEĞERLENDİRME HEY’ETİ ANAYASA RAPORU YENİ BİR ANAYASA YENİ BİR TÜRKİYE © Kaynak göstermek suretiyle iktibas edilebilir. Hazırlayan: HAYRÂT VAKFI SOSYAL MES’ELELER DEĞERLENDİRME HEY’ETİ Hayrât Vakfı Hayrât Vakfı, 1974 yılında, Üstad Bedi­üzzaman Hazretleri’nin vekili Ahmet Husrev Altınbaşak tarafından İstanbul Küçükçekmece’de kuruldu. Milli ve manevi değerlerimizi yayma, yaşatma ve imar etme gayesiyle hareket eden Hayrât Vakfı, yerel ve uluslararası alanda kuruluş amacı doğrultusunda faaliyetlerini yürütmektedir. Vakıf, asıl faaliyet alanı olan ‘İman ve Kur’ân hizmeti’ eksenli eğitim çalışmalarının yanı sıra, sosyal dayanışma ve birlik şuuru çerçevesinde, Türkiye genelinde bir sivil toplum çatı kuruluşu olan ‘Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın kurucularından olup, halen bu vakfın Mütevelli Heyeti, Yönetim ve İcra Kurulları üyesidir. Benzer şekilde uluslararası bir çatı kuruluş olan ve İslam dünyasındaki dayanışmayı, birlik ve Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye beraberliği hedefleyen ‘İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin de kurucu üyesi ve Türkiye temsilcisidir. Vakıf, ayrıca bünyesindeki farklı heyetler marifeti ile ‘Diyanet Raporu’ ‘Kürt Raporu’ gibi önemli toplumsal meseleler ve çözüm yolları hakkında görüş ve kanaatlerini zaman zaman kamuoyu ile paylaşmakta, çözüm sürecine aktif katkı sağlamayı hedeflemektedir. Hayrât Vakfı, memleketimizin ‘Yeni bir Anayasa’ ile “Yeni bir Türkiye’ye” yelken açacağı bu önemli kavşakta, sosyal sorumluluk bilinciyle görüşlerini paylaşmaktan mutluluk duymaktadır. Adres: Cumhuriyet Mahallesi Aşık Veysel Cad. No: 72 34290 - Küçükçekmece / İstanbul Telefon: +90 (212) 579 06 53 / +90 (212) 580 15 08 - Faks: +90 (212) 580 76 74 w w w . h a y r a t v a k f i . o r g - info@ hayratvakfi.org 2 İletişim: Av. Hakkı AYGÜN Gsm: +90 (532) 336 62 09 e-mail: hakkiaygun@hayratvakfi.org İstanbul - 2011
  • 5. TAKDİM Köklü bir medeniyetin, birleştirici bir kültürün, zengin bir tarihin varisi ve emanetçisi olan milletimiz; kendi ülkemizden başlayarak tüm dünyada adaletin, hak ve hukukun hâkim kılınmasını hedefleyecek, insanlığın huzur, barış ve refahını temin edecek potansiyel ve sorumluluğa sahiptir. Bu birikimi ortaya çıkarmanın ve bu mükellefiyeti yerine getirmenin en önemli adımı; toplumsal birliğimizi perçinleyen bir mutabakat çerçevesinde ülkemizin tüm kesimlerini kucaklayan bir akit belgesi olarak “yeni, sivil ve milletin malı” olacak güçlü bir anayasanın yapılmasıdır. 12 Haziran 2011 seçimlerinde, halkımız yeni anayasa yapılması konusundaki siyasi söy- lemlere güçlü bir şekilde destek vermiş, halkın % 95’inin temsil edildiği bir meclis yapısını ortaya çıkarmıştır. Bu sonuç, net bir şekilde kurucu meclis tartışmalarına son vermiş ve artık tüm tarafların da mutabakatıyla Türkiye‘de ilk defa sivil bir anayasanın yine sivil irade tarafından hazırlanabilmesinin yolunu açmıştır. Yapılacak anayasa; “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışına uygun olarak insan ve hiz- met odaklı olmalı, her vatandaş tarafından rahatça anlaşılır net hükümler ihtiva etmelidir. Yasakların, devletçi anlayış ve ideolojinin yer almadığı, değiştirilemez ilke ve maddelerin olmadığı, milletin egemenliğini kısıtlayan vesayet aracı kurumlardan arındırılmış, hükü- met sistemimizdeki istikrarın teminatını sağlayacak özgürlükçü bir anayasa, Türkiye’nin dünyada hak ettiği itibarlı noktaya çıkmasında belirleyici olacaktır. Yeni anayasa ile milleti ilgilendiren kararların sadece milletin kalbi hükmündeki TBMM’de alındığı adaletli ve şeffaf bir devlet yapısı kurulmalı; böylece suni ayrımlarla kardeşi kar- Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye deşe kırdıran, gelişmemize mani olan iç ve dış mihraklara fırsat verilmemelidir. Bu anayasa; birbirini tamamlayan farklılıklarımızı bir zenginlik ve birleşme vesilesi bilerek ülke bütünlüğünü sağlamalı, aynı kültürü ve adalet duygusunu, aynı vicdanı paylaştığımız birlikteliklere kapı açmalıdır. Bu anayasa; vatandaşlar arasında ırk, din, dil ayrımı yapılmadığı, hak ve hukukun üstün tutulduğu, herkesin kanun önünde eşit olduğu, hürriyetin en geniş şekli olan cumhuriyete uygun olarak güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir yapının kurulmasına hizmet etmelidir. Bu itibarla en yüksek özelliklerde yaratılan insanın, doğuştan kazandığı hak ve özgürlük- lerinin muhafaza edildiği, bir hakkın ufak da olsa kutsal bilinerek toplumun menfaati ve milletin selameti uğruna feda edilmediği, herkese hakkının tam ve eksiksiz olarak verildiği 3 bir devlet anlayışını esas almalıdır. Bu anayasa; adaletli kanunlar dışında hiç kimsenin kimseye tahakküm edemediği, insanla- rın meşru dairedeki hak ve tasarruflarına kamu gücü alet edilerek keyfi şekilde ilişilmediği, haksız statülere ve suiistimallere imkân tanımayan adil yargılama ve adaletin sağlandığı bir hukuk devletini hedeflemelidir.
  • 6. İnanç, düşünce ve teşebbüs özgürlüğünün hakkıyla yaşandığı toplumlarda ruhen ve bede- nen sağlıklı kişilerin yetişeceği muhakkaktır. Devlet anlayışının temel taşını bireylerin oluş- turduğu toplumların, kendi iç meselelerini çözen, ekonomik gelişmişlik açısından büyük hamleler yapabilen ve siyasi yönden dünya milletleri tarafından örnek alınan bir uygarlık seviyesine sahip olacağı şüphe götürmez bir gerçektir. Bu anlayışla bugün için memleketimizin en önemli meselelerinden biri olarak önümüzde duran yeni, özgürlükçü ve sivil anayasa konusunda, Hayrat Vakfı Sosyal Mes’eleler Değer- lendirme Hey’eti mensupları olarak, otuzu aşkın hukukçu bir ekibin öncülüğünde, muhtelif sivil toplum kuruluşlarında görev almış arkadaşlarımızla bir araya gelerek yaptığımız bu çalış- ma ile yeni anayasa yapımı sürecine istişari anlamda destek sağlamayı hedefliyoruz. Yaklaşık bir yıldır yürüttüğümüz bu çalışmada, görev dağılımı yaparak birçok ülkenin ana- yasal sistemini, bugüne kadar farklı yaklaşımlarla hazırlanmış anayasa taslaklarını, ulaşabil- diğimiz kadarıyla bu mevzuda yazılan bilimsel makaleleri ve farklı görüşleri aramızdan belirlediğimiz raportörler marifetiyle incelemeye çalıştık. Haftalık periyodik toplantılar beraberinde, ayda bir, tam gün yapılan koordinasyon ça- lışmaları ile gözden geçirdiğimiz bu faaliyette, prensip olarak bir anayasa metnini kaleme almayı değil, yeni anayasada olması veya olmaması gereken cihetleri gerekçeleriyle birlikte belirlemeyi benimsedik. Çalışmamızı beş ana başlıkta yaptık. Birinci bölümde genel bir değerlendirme yaparken, ikinci bölümde yeni anayasanın toplumsal mutabakata zemin hazırlaması gerektiği üzerin- de durduk. Üçüncü bölümde din ve vicdan özgürlüğünü, dördüncü bölümde vesayet reji- minin ıslahına yönelik tedbirleri değerlendirdik. Beşinci ve son bölümde ise genel anlamda siyasi ve idari yapımız ile hükümet sistemini inceledik. Özetle, yeni anayasa çalışmasının bize göre olması gereken en önemli ciheti; sivil ve özgür- lükçü olması, halkın doğrudan iradesini yansıtması ve refleksif değil proaktif olmasıdır. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye Bununla beraber vesayetçi tüm yaklaşım ve tedbirleri reddeden, bu itibarla vatandaşlarının tercihine saygılı ve onlara güven duyan, merkezine bugüne kadar olduğu gibi devleti değil, insanı koyan bir anlayışla hazırlanmasıdır. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne dek yapılan yanlışlıklardan ders alan, halkımızın bir- lik ve beraberliğini sadece söylemde değil eylemde de temin eden, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan yeni bir anayasaya ihtiyacımız çok açıktır. Ümit ediyoruz ki önümüzdeki dönemde bu çalışmalar meyvesini verecek, olabildiğince geniş tutulacak bir mutabakatla, gelişen dünyada hak ettiğimiz yeri almamıza zemin hazır- layacak toplumsal sözleşmeyi hep beraber imzalayacağız. Bizler bu çalışmayla bu önemli kavşakta gösterilen gayretlere bir nebze de olsa katkıda bu- 4 lunmuş olursak kendimizi mutlu addedeceğiz. Saygılarımızla. Hayrât Vakfı Sosyal Mes’eleler Değerlendirme Hey’eti adına Av. Ali KURT
  • 7. İÇİNDEKİLER Takdim . .............................................................................................................................................. 3 Bölüm 1 Genel Değerlendirme...................................................................................................... 7 1. Yeni Anayasa Yapım Usulü .......................................................................................................... 7 2. Kurucu Meclis Tartışmaları . ....................................................................................................... 8 Bölüm 2 Toplumsal Mutabakatın Zemini Olarak Anayasa .................................................. 9 1. Hukuk Devleti İlkesi . ................................................................................................................... 9 2. Temel Hak ve Özgürlüklerin Kapsamı . ..................................................................................10 3. Vatandaşlığın Tanımı . ................................................................................................................10 4. İfade Özgürlüğü . .........................................................................................................................11 5. Dil Özgürlüğü ..............................................................................................................................11 6. Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırlandırılması .....................................................................12 7. Anayasanın Değiştirilmesi Usulü .............................................................................................13 Bölüm 3 Din ve Vicdan Özgürlüğü ...........................................................................................14 1. Din ve Vicdan Özgürlüğü ve Zorunlu Din Eğitimi . ...........................................................14 2. Laiklik ............................................................................................................................................15 3. Kılık Kıyafet Özgürlüğü ............................................................................................................16 Bölüm 4 Vesayet Rejiminin Islahı ..............................................................................................17 1. Anayasa Her Türlü İdeolojiden Uzak Olmalıdır ..................................................................17 2. Başlangıç Kısmı Anayasa Metninden Kabul Edilmemelidir ..............................................17 3. Değiştirilemeyecek Hükümler Olmamalıdır . .......................................................................18 4. Anayasada Düzenlenmesine Gerek Olmayan Hususlar ......................................................19 Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye 5. Anayasanın Üst Norm Hiyerarşisi Korunmalıdır . ...............................................................20 6. Milli Güvenlik Kurulu Anayasal Statüden Çıkarılmalıdır .................................................20 7. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’na Bağlanmalıdır . ...........................21 8. Askeri Harcamaların Denetlenmesi . .......................................................................................22 9. Yargı Birliğinin Sağlanması .......................................................................................................22 10. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu . ...................................................................................23 11. Anayasa Mahkemesi .................................................................................................................23 12. Yüksek Seçim Kurulu ...............................................................................................................24 Bölüm 5 Siyasi ve İdari Yapımız İle Hükümet Sistemimiz ..................................................25 1. Mevcut Hükümet Sistemimiz ve Revizyon İhtiyacı . ...........................................................25 2. Cumhurbaşkanının Halk Tarafından Seçimi ........................................................................26 3. Güçlü Bir Yürütme İhtiyacı ya da Başkanlık Sistemi ...........................................................26 5 4. Başkanlık Sistemi Üzerine Teklifler .........................................................................................27 5. Daraltılmış Seçim Bölgesi Sistemi ...........................................................................................28 6. Siyasi Partilerin Kapatılması . ....................................................................................................29 7. Güçlü Yerel Yönetimler . ............................................................................................................29 Genel Değerlendirme ve Sonuç ..................................................................................................31
  • 8.
  • 9. BÖLÜM 1 GENEL DEĞERLENDİRME 1. YENİ ANAYASA YAPIM USULÜ Seçim öncesi çalışmalarındaki birinci önceliği yeni anayasa yapımı taahhüdü olması ve her iki seçmenden birinin oyunu alması itibariyle bu konuda koordinasyon sorumluluğu haliy- le iktidar partisine düşmektedir. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye İktidar partisi milletimizin geleceği adına büyük önem ifade eden önümüzdeki bu tarihi süreçte başarıya ulaşma noktasında kendi yapacağı çalışmalarla birlikte, şu anda da yapıl- dığı üzere; • Diğer siyasi partiler ile milletvekillerinin görüşlerini almalı, • Muhtelif kurum ve kuruluşların, konu ile ilgili akademisyenlerin mevcut taslak ve tek- liflerini değerlendirmeli, • Sivil toplum kuruluşlarının ve kanaat önderlerinin taleplerini dikkate almalı, • Sosyal doku itibariyle toplumun bütün kesimlerinin beklentilerini olabildiğince karşı- layacak bir anayasa taslak metninin, nihayette kamuoyunda tartışılmasını da sağlaya- rak TBMM’de kabulünü temin edecek şekilde süreci yönetmelidir. 7 Bütün iyi niyetli gayretlere rağmen anayasa yapım sürecinde uzlaşma aranırken, bir kısım 1. Bölüm Genel Değerlendirme ideolojik ve siyasi hesaplarla hareket eden parti ve kesimlerle her noktada uzlaşmak müm- kün olmayabilir. Burada iktidar partisine düşen, karşılaşılması kuvvetle muhtemel tüm zorlukları göğüsleyerek halkın talepleri doğrultusunda cesur adımlar atması ve nihayette toplumun ekseriyetinin benimseyebileceği bir anayasanın kabulünü sağlamasıdır.
  • 10. 2. KURUCU MECLİS TARTIŞMALARI Türkiye’nin yeni anayasa ihtiyacı ülke gündemine girdiğinden bu yana bazı çevreler ta- rafından ısrarla dile getirilen ve tartışmaya açılmaya çalışılan bir konu, yeni anayasanın mevcut ya da yeni bir seçimle oluşacak bir parlamento tarafından yapılıp yapılamaya- cağı meselesi idi. Geçen zaman zarfında yeni anayasanın ancak kurucu bir meclis tarafından yapılabileceği tartışmasında, tüm partilerin de sürece katılımıyla son kavşakta artık bir uzlaşma sağlandığı kanaatindeyiz. Esasen bugüne değin darbe mahsulü anayasaların zorun- lu sonucu olarak karşımıza çıkan “kurucu irade / devam eden irade” şeklinde bir ayrım anlamsızdır. Bu hususta Bu hususta tanınan ve kabul edilmesi ge- tanınan ve kabul edilmesi gereken irade, hâlihazırda mil- reken irade, hâlihazırda milletin en yeni ve letin en yeni ve güncel şekilde temsil edildiği TBMM’nin güncel şekilde temsil edildiği TBMM’nin iradesidir. Bu açıdan yeni meclisin, mevcut anayasada yer iradesidir. alan şekil şartlarına riayet ederek yapacağı yeni bir anaya- sanın meşruiyetinin hiçbir şekilde tartışılamayacağı hu- susunda tüm tarafların ittifakı sevindirici bir noktadır. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye 8 1. Bölüm Genel Değerlendirme
  • 11. BÖLÜM 2 TOPLUMSAL MUTABAKATIN ZEMİNİ OLARAK ANAYASA 1. HUKUK DEVLETİ İLKESİ Devlet erklerinin, vatandaşa karşı keyfi tutum içine girmesine fırsat vermeyecek şekilde her hususta hukuki denetime tabi tutulması, temel hak ve özgürlüklerin anayasa ile teminat altına alınması, hukuk devletinin temelini teşkil eder. Yeni anayasa ile bu husus kurumsal ve fonksiyonel anlamda vurgulanmalıdır. Diğer yandan yargı organları, hukuk devleti ilkesi ışığı altında siyasi iradenin işlemlerini Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye denetlerken, bu denetim, münhasıran yapılan işlemlerin hukuka uygun olup olmadığına yönelik olmalıdır. Mahkemeler, kuvvetler ayrılığı prensibini zedelememeli, kendisini yasama veya yürütme yerine koyup, idarenin takdir hakkını yok sayarak yeni işlem tesisi yoluna gitmemeli, yerin- delik denetimi yapamamalıdır. Halk iradesinin tecellisi noktasında yasama bağımsızlığının en az yargı bağımsızlığı kadar önemli olduğu hususu gözden uzak tutulmamalı ve bugüne kadar birçok örnekte olduğu üzere siyasi tercihlerin yargı eliyle zayıflatılmasına, yargının siyasallaşmasına müsaade edil- memeli, bu husus anayasada açıkça teminat altına alınmalıdır. 9 Geçtiğimiz dönemlerden ders alınarak, anayasanın açık hükümlerine rağmen hukuku zor- 2. Bölüm Toplumsal Mutabakatın layan kararların alınabildiği gerçeği mutlaka değerlendirilmeli, yeni anayasa bu emsal işlem Zemini Olarak Anayasa ve kararların referandumla yok sayılması gibi bir müeyyide içermelidir. Kuvvetler ayrılığı il- kesinin sadece yargı bağımsızlığının teminatı olmadığı, halkın gerçek iradesini temsil eden yasama bağımsızlığını da içerdiği hususu gözden uzak tutulmamalıdır.
  • 12. 2. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KAPSAMI Yeni anayasada düzenlenecek temel hak ve özgürlükler; ırk, din, dil gibi hiç bir ayrım gö- zetmeksizin tüm insanlara tanınması gereken insan haklarını içermelidir. Devletin görevi insanın yaratılış itibariyle doğuştan kazanılmış olan, devredilemez ve engellenemez hak ve özgürlüklerini, insan onur ve haysiyetini korumaktır. “ Yeni anayasa insan odaklı olmalı, insan haklarını devlete karşı teminat altına almalı, temel hak ve hürriyetler belir- Yargı organları, hukuk devleti ilkesi lenirken öncelik insana verilmeli, hürriyet ve özgürlükler ışığı altında siyasi iradenin işlemlerini esas, yasaklar istisna olmalıdır. denetlerken, bu denetim, münhasıran ya- pılan işlemlerin hukuka uygun olup ol- Yeni anayasa ile devletin kişilerin ruh ve beden sağlığını madığına yönelik olmalıdır. koruma ve gözetme yükümlülüğü getirilmelidir. Sosyal haklar düzenlenirken aile, kadın, çocuk, yetimler, şehit yakınları, yaşlılar ve engellilerin pozitif ayrımcılık kapsa- mında korunması ve desteklenmesine özen gösterilme- “ lidir. Vatandaşlar arasında eşitlik ve adaletli davranma ciheti gözetilmeli, vatandaşların her türlü güvenliği sağ- Yeni anayasa insan odaklı olmalı, insan lanmalıdır. haklarını devlete karşı teminat altına almalı, temel hak ve hürriyetler belirlenirken önce- Devlet prensip itibariyle sadece kendine yönelik siya- lik insana verilmeli, hürriyet ve özgürlükler si ve idari nitelikli suçlarda af yetkisine sahip olmalı, esas, yasaklar istisna olmalıdır. kamu düzeni beraberinde bireyi de yakından ilgilendi- ren bir hak olarak kişiye karşı işlenen suçlarda, kamu vicdanını yaralayacak şekilde af tasarrufuna sahip ol- mamalıdır. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye 3. VATANDAŞLIĞIN TANIMI Yeni anayasada vatandaşlık konusunda etnik unsur esaslı tanımlamalara gidilmemelidir. Bu unsurlar bir zenginlik görülerek vatandaşlar arasında ayrımcılık yapılmamalıdır. Asırlar boyunca birçok etnik unsuru kardeşlik ruhu içinde bünyesinde kaynaştıran ülke- mizde, vatandaşlık kavramının bu sosyal ve tarihi gerçekliğe rağmen sadece Türk kimliğine bağlanarak tanımlanması, anayasanın birleştirici ruhuna zarar vermektedir. Bugüne kadar bu eksende yapılan yanlışlar, devletle vatandaş arasındaki bağı zayıflatmış ve vatandaşın devlete olan güvenini azaltmıştır. Hatta bu tür etnik ifadelerin ayrılıkçı unsurlara güç verdiği, bu yanlışı istismar etmelerine 10 imkân sağladığı ve bundan dolayı terör örgütlerinin büyümek için uygun zemin bulduğu 2. Bölüm da sosyolojik bir vakıadır. Toplumsal Mutabakatın Zemini Olarak Anayasa Etnik köken eksenli vatandaşlık tanımı yerine daha kuşatıcı olan “Türkiye Cumhuriyeti Va- tandaşlığı” kavramının kullanılmasıyla; ülkemizde yaşayan bütün vatandaşlar kendilerini kanun önünde eşit olarak görecek, devlete aidiyet hissi güçlenecek, aynı zamanda ülkesine
  • 13. ve milletine olan bağlılığı artacaktır. Ülkemizin en büyük sorunu olan terör ve buna bağlı problemlerin çözümü yönünde büyük bir adım atılmış olacaktır. “ Kendi içimizde ayrılığa neden olan bu sorunlar çözüldü- ğünde, uluslararası alanda da daha rahat ve etkin hareket edebileceğimiz aşikârdır. Bu anlamda yeni anayasada vatandaşlık kavramı yeniden tanımlanmalı ve Türkiye Bu anlamda yeni anayasada vatandaşlık kavramı yeniden Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı tanımlanmalı ve Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık olan herkes etnik kökenine bakılmaksızın bağı ile bağlı olan herkes etnik kökenine bakılmaksızın “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” olarak “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” olarak kabul edilmeli- kabul edilmelidir. dir. Bu konuda toplumda oluşan fikir birliği pozitif hu- kuka yansımalıdır. 4. İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ “ Düşünce özgürlüğünün, insanların iç âlemini ilgilendi- ren bir mesele olması sebebi ile açığa vurulmadığı sürece hukuken düzenlenmesi anlamsızdır. Düşünce ve kanaat- Dil, kaderin insan üzerindeki en açık ve tartışmasız mührüdür. lerin meşru sınırlar içinde ve suç teşkil etmeyecek şekilde ifade edilmesi ve başkalarına aktarılması ise, en temel in- san haklarındandır. Ülkemizde temel problem, devletçi, tutucu, statükocu bir anlayışla düşünceyi ifade özgür- lüğüne, dini ve vicdani kanaati açıklama ve yayma özgürlüğüne, bu hakların özüne dokuna- cak, kullanılmasını engelleyecek şekilde sınırlamalar getirilmesidir. Bu sıkıntının aşılabilmesi, özgürlükler ile anayasanın genel ilkelerinin çatışması halinde Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye hangisine öncelik tanınacağı sorusuna verilecek cevapta gizlidir. Bu çerçevede sınırlama sebebi olarak, kişilik hakları ve inancını ifade etme özgürlüğüne ilişme- mek ve rencide etmemek kaydıyla genel ilkelerin mümkün olduğunca yoruma mahal bırakma- yacak şekilde somuta indirgenmesi ve sanal korkulara teslim olunmaması esas olmalıdır. 5. DİL ÖZGÜRLÜĞÜ Dil, kaderin insan üzerindeki en açık ve tartışmasız mührüdür. Kişinin, doğduğu andan iti- baren kazandığı temel insani olguların başında anadili gelmekte, başkalarının bu duruma müdahale etme, yasaklama veya engelleme hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle dil özgür- 11 lüğü, doğuştan kazanılan, devredilemez, vazgeçilemez en temel haklardandır. 2. Bölüm Bugün belki de toplumsal mutabakatın önündeki en önemli engellerden birisi olarak Toplumsal Mutabakatın Zemini Olarak Anayasa karşımızda duran ve kamuoyunu en ziyade meşgul eden meselelerin başında, Türkçe dışındaki dillerin öğrenimi ve bu dillerde eğitim yapılıp yapılamayacağı meselesi gel- mektedir.
  • 14. Son dönemlerde bu hususta getirilen serbestiyetin, top- lumda herhangi bir ayrışma ya da çatışmaya sebep olma- Bununla beraber anadil öğretimi ile dığı, bilakis bir hakkın gecikmiş kabulü niteliğinde de anadilde eğitimin çok değişik birer kavram olsa olumlu neticeler verdiği açıktır. olarak temel farklılıklar içerdiğine dikkat edilmelidir. Devlet, maalesef bugüne kadar kendi yanlış politikalarıy- la ve ulus devlet refleksleriyle sebebiyet verdiği bu sorunu, vatandaşlarını rencide etmeyecek, onların huzurunu ve birliğini bozmayacak şekilde çözmek ve doğuştan kazanılan ve kişiye sıkı sıkıya bağlı olan bu hakkını tanımak ve muhafaza etmekle yükümlüdür. Böylece örgün eğitim sistemi içinde Türkçe dışındaki ana dillerin öğretimine imkân ve- recek düzenlemelere engel olan katı milliyetçi reflekslerden, anayasanın ve konuyla ilgili diğer mevzuatın arındırılmasında büyük fayda bulunmaktadır. Bununla beraber anadil öğretimi ile anadilde eğitimin çok değişik birer kavram olarak te- mel farklılıklar içerdiğine dikkat edilmelidir. Anadil öğretiminin değişik kültürlere saygılı, bütünleştirici, kaynaştırıcı fonksiyonuna mukabil; anadilde eğitimin ise esasta bütün hak- lılığına rağmen içinde bulunduğumuz şartlar ve gelişen süreç içinde insanlarımızı gittikçe ötekileştirici bir riski bünyesinde barındırdığı ihtimali de gözden uzak tutulmamalıdır. Yeni anayasa, tüm tarafların mutabık olduğu üzere, ülkedeki birlik ve beraberliğin kaçınıl- maz gerçekliği bağlamında Türkçeyi resmi dil olarak esas tutmalı, ama toplumdaki farklı kimliklerin varlığını göz ardı etmemelidir. Bundan hareketle, kültürel çeşitlilik açısından her vatandaşın anadilini serbestçe öğrenebil- mesi, öğretebilmesi, kendi dilindeki tüm kültürel değerleri, tarihi, edebi eserleri ve şahsiyet- leri tanıyıp anlayabilmesine zemin teşkil edecek şekilde, her ölçekteki eğitim kurumunda anadil öğrenimini alabilmesi için gerekli tedbirleri almalıdır. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye Bu çerçevede anadili farklı olan ve ilköğretime yeni başlayan çocuklarımızın Türkçeyi daha kolay ve rahat öğrenebilmesini temin edecek pedagojik metotlara özellikle dikkat edilmeli, mahalli dile aşina eğitim personelinin yetişmesine özen gösterilmelidir. Netice itibariyle, bu hakkın sadece Kürt kökenli vatandaşlarımıza değil, vatandaşlık hakkı- na sahip, velev az sayıda bile olsalar, müslim-gayrimüslim tüm unsurlara anayasal bir hak olarak şümulü bulunduğuna dikkat edilmelidir. İleride telafisi imkânsız sonuçlar doğurabi- lecek riske sahip anadilde eğitim yaklaşımı değil, anadil öğretimi esas tutulmalıdır. 6. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN SINIRLANDIRILMASI 12 Özgürlükler kural olarak ancak yasama organı tarafından ve kanunla sınırlandırılabilme- lidir. Özgürlüklerin kullanımı esas, sınırlandırılması istisna olmalıdır. Özgürlükler, ancak 2. Bölüm Toplumsal Mutabakatın kesin ve belli şartlar gerçekleştiğinde ve kesin ve belli amaçlar için sınırlanabilmelidir. Zemini Olarak Anayasa Özgürlüklerin var olabilmesi ve kişi yönünden pratik bir değer taşıyabilmesi için çerçevesi- nin net olarak çizilmesi gerekmektedir. İnsani yaşam standartları açısından medeni diyebi- leceğimiz çağdaş devletlerde dahi sınırsız hürriyet bulunmamaktadır.
  • 15. Özgürlükler, savaş, seferberlik, sıkıyönetim ve olağanüstü hal gibi dönemlerde bile ancak hakkın kötüye kullanımını önleme, kamu düzeni, kamu yararı, milli güvenlik, genel sağlık, genel ahlak gibi sebeplerle sınırlanabilmeli, bu gibi durumlarda dahi öz- gürlükler mümkün olduğunca özüne dokunmadan geniş, yasaklar ise dar yorumlan- malıdır. Bu kısıtlamalar sosyal, siyasi ve ekonomik durumun gerektirdiği hallerde, milletlerarası hu- kuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek, hiçbir şekilde durdurulması ve ihlal edilme- si kabil olmayan ve anayasa tarafından güvenceye alınmış hak ve hürriyetlere ilişilmemek ve askıya alınmamak kaydı ile yapılmalıdır. Bu konuda geçmişte ülkemizin bir bölümünde ilan edilen ve yıllarca süregelen olağanüstü hal dönemindeki yanlışların tekrarlanmaması için olağanüstü halin çerçevesi iyi çizilmeli; ancak çok ciddi tehdit ve zarar ortaya çıkaracak, doğal “ afet, savaş hali gibi durumlarda geçici olarak ilan edile- bilmelidir. Bu gibi kısıtlayıcı rejimlerin ilanından önce mümkün olan tüm imkânlar tüketilmelidir. Anayasa değişiklik kararlarında hal- koyuna müracaat yolu kolaylaştırılmalı, Olağanüstü hal ilanı, kişilerin hak ve özgürlüklerini sınır- mecliste üye tam sayısının salt çoğunluk lamada ölçülü olmalı, insan hakları ihlallerine dönüşme- nisabı, anayasa değişikliği kararlarını refe- meli, hukuki denetimin en yoğun şekilde yerine getiril- randuma götürmek için de yeterli bulun- mesi sağlanmalı, sivil iktidarın etkinliği azaltılmamalıdır. malıdır. Bu dönemlerde sivil yönetim ve yargı çok daha aktif ve etkili olmalıdır. 7. ANAYASANIN DEĞİŞTİRİLMESİ USULÜ Anayasalar üst hukuk normları olduğu için yeni anayasa prensip itibariyle geniş bir bakış açısıyla kısa bir gelecekte tekrar değiştirmeye ihtiyaç kalmayacak şekilde hazırlanmalıdır. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye Bununla birlikte bundan sonraki süreçte ihtiyaç duyulduğunda anayasanın her zaman de- ğiştirilebileceği ve bu değişikliği gerek madde madde, gerekse tamamen yapma yetkisinin, münhasıran TBMM’nin tekeli dâhilinde olduğu, ayrıca bir kurucu meclis iradesi aranma- yacağı hususu yeni anayasada açıkça vurgulanmalıdır. Anayasa değişikliklerinde şu esaslara dikkat edilmesinin yerinde olacağı kanaatindeyiz: Anayasa değişikliklerine yönelik kanun teklifleri hangi nisapla kabul edilirse edilsin her halükarda halkoyuna sunulmalıdır. Bu kuralın tek istisnası olarak TBMM’nin beşte üç nisapla kabul ettiği kısmi anayasa de- ğişiklikleri Cumhurbaşkanı onayı ile doğrudan yürürlüğe girebilmeli, veto etmesi halinde halkoyuna sunulmalıdır. 13 Anayasa değişiklik kararlarında halkoyuna müracaat yolu kolaylaştırılmalı, mecliste üye tam sayısının salt çoğunluk nisabı, anayasa değişikliği kararlarını referanduma götürmek 2. Bölüm Toplumsal Mutabakatın için de yeterli bulunmalıdır. Anayasal değişiklikler, yaşanan tatsız tecrübeler ışığında Zemini Olarak Anayasa partilerin pazarlık gücüne bırakılmamalı, gerçek hak sahibi olan halka müracaat olabil- diğince kolay olmalı, ihtiyaç duyulan hallerde emanetin asıl sahibine başvurulması ön- celik olmalıdır.
  • 16. BÖLÜM 3 DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ 1. DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ VE ZORUNLU DİN EĞİTİMİ Mevcut anayasada din ve vicdan özgürlüğü tanımlanırken, bu özgürlüğün tanınma- sından ziyade, sınırlandırılmasına ilişkin istisnaların kural haline getirildiği görülmektedir. Maalesef hiçbir somut tanımı olmayan “irtica” paranoyası ile yakın tarihimizde birçok va- tandaşımızın bu özgürlüğü rahatça sınırlandırılabilmiştir. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye Din ve vicdan özgürlüğü, her tarafa çekilebilecek, istenilen şekilde yorumla içi doldurulabi- lecek genel ifadelerle tanımlanmamalı, kişinin dini inancının gereği gibi yaşama özgürlüğü- ne fiilen imkân tanınmalı, ibadetlerin ferdi veya toplu olarak serbestiyetle yapılabilmesini sağlamalıdır. Kamu ve özel kurumlar, oluşturulacak mevzuat çerçevesinde kişilerin rahat bir şekilde dini vecibelerini yerine getirebilmeleri için gerekli imkânları hazırlamalıdır. Vatanına bağlı, milletini seven vatandaşlar üzerinde, vehmi ve sanal tehditlerle, “ka- musal alan” “hizmet veren veya hizmet alan” gibi haksız tanımlamalarla kişilerin eğitim ve öğretim hakkı, ekonomik ve ticari faaliyette bulunma ve çalışma hakkı, siyasete girme 14 istekleri üzerindeki baskı, tehdit, sindirme hareketlerine fırsat verilmemelidir. 3. Bölüm Zorunlu din eğitimi, yeni anayasada da yer almalıdır. Zira ilk ve ortaöğretim çağındaki Din ve Vicdan çocuklarımıza temel bilgilerin öğretildiği bir dönemde manevi kişiliklerinin gelişimini Özgürlüğü temin edecek din derslerinin seçimlik hale getirilmesi doğru değildir. İçinde yaşadığı toplumun en temel dinamiklerinin başında gelen din eğitimi, çocuklarımızdan esir- genmemelidir.
  • 17. Zorunlu din dersleri beraberinde seçimlik olarak milli ve dini kültür ile ahlaki de- ğerlerin esaslı bir şekilde öğretilmesi konularında okullara seçmeli ek dersler konul- malıdır. Din eğitim ve öğretiminin, özel kurs ve okullar aracılığı ile yerine getirilme- sine fırsat verilmeli, özel kolejler gibi özel imam-hatip liseleri ve meslek okulları da açılabilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı, mevcut haliyle anayasal bir ku- rum olarak korunmalıdır. Vatanına bağlı, milletini seven va- tandaşlar üzerinde, vehmi ve sanal teh- 2. LAİKLİK ditlerle, “kamusal alan” “hizmet veren veya hizmet alan” gibi haksız tanımlamalarla Anlamı ve uygulama tarzında pek çok kargaşa yaşanan, kişilerin eğitim ve öğretim hakkı, ekono- cumhuriyet tarihi boyunca en çok suiistimal edilen, te- mik ve ticari faaliyette bulunma ve çalışma mel hak ve özgürlüklerin ihlaline veya kısıtlanmasına hakkı, siyasete girme istekleri üzerindeki sebep olan laiklik ilkesi; cumhuriyetin temel nitelikleri baskı, tehdit, sindirme hareketlerine fırsat içerisinde görülmemeli ve yeni anayasa metni içinde yer verilmemelidir. almamalıdır. Birçok anayasa hukukçusunun üzerinde mutabık kaldığı gibi bu ilke, kavram olarak tanımının önüne geçmiştir. Laiklik, ülkemizde din hürriyetinin teminatı olarak gösterilen teorik anlamına taban tabana zıt olarak, Birçok anayasa hukukçusunun üze- anayasada herhangi bir tanımı da yapılmamış olması- rinde mutabık kaldığı gibi bu ilke, kavram na rağmen, maalesef yıllarca yorum yolu ile din ve olarak tanımının önüne geçmiştir. vicdan hürriyetini ve eğitim özgürlüğünü kısıtlayan, kamplaşmayı körükleyen bir kavram olarak uygulana gelmiştir. Bu ilke, özellikle %99’u Müslüman olan ülkemizde birçok haksız uygulamaya sebep olmuş, Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye hatta TBMM’nin kahir ekseriyet ile kabul ettiği anayasa değişiklikleri bile kaos vesilesi olarak görülmüş, Anayasa Mahkemesi’nce yasama organının nitelikli iradesi yok sayılmış, iptal gerekçesi olarak kullanılabilmiştir. Laiklik ilkesi cumhuriyetin olmazsa olmaz niteliklerinden olmadığı gibi, özgürlükçü ve ço- ğulcu yönetim anlayışı ile de bağdaşmamakta, tek tip insan modelini hedeflemekte, birey- sel gelişim özgürlüğü önünde en büyük engel olarak bulunmaktadır. Yukarıdaki gerekçelerle birlikte bu ilkenin, dünyada ve özellikle batılı ülke anayasa- larında Fransa gibi birkaç olumsuz örnek dışında bulunmadığı göz önünde tutuldu- ğunda, ülkemizde de yeni anayasa metninde yer almasında hiçbir mas­la­hat bulunmadığı açıktır. Üstelik belirli bir dini inanış ve vicdani kanaat sahibi olan toplum fertlerinin laik olması da 15 mantıken ve fiilen mümkün değildir. Zira laiklik kişisel değil, idari bir terimdir. 3. Bölüm Bu anlamın tersi bir düşünce, herkesin kendi dini inanç ve kanaatlerini bırakması anlamına Din ve Vicdan Özgürlüğü gelir ki, bu durum anayasal bir hak olan ve herkesin dini inanç ve kanaatlerinde hür olduğu ilkesiyle çelişmekle kalmayacak, dini inanç ve yaşama hürriyetinin ortadan kaldırılmasına sebebiyet verecektir.
  • 18. Bununla birlikte, bu ilkenin anayasa metninden çıkarıla- maması halinde, yıllardır devlet- millet arasında çatışma Bu anlamın tersi bir düşünce, herkesin ve ayrışma sebebi olarak kötüye kullanılması sebebiyle, Anayasa metninde, ihtilafa en ufak mahal bırakmayacak kendi dini inanç ve kanaatlerini bırakması şekilde din ve vicdan özgürlüklerinin teminatı olarak ta- anlamına gelir ki, bu durum anayasal bir hak rifinin yapılması ve sınırlarının çizilmesi gerekmektedir. olan ve herkesin dini inanç ve kanaatlerinde hür olduğu ilkesiyle çelişmekle kalmayacak, Lâiklik, anayasada mutlaka yer alacaksa, İslam düşmanlı- dini inanç ve yaşama hürriyetinin ortadan ğı veya dinsizlik olarak ya da dine taarruz hürriyeti ve din- kaldırılmasına sebebiyet verecektir. dar insanlara baskı unsuru olarak kullanılmayacak şekil- de, vicdan ve fikir hürriyeti olarak tanımlanmalı, devletin tarafsız bir şekilde tüm farklı fikir ve inanç sahiplerinin düşünce ve yaşam tarzına ilişmediği bir ilke olarak tarif edilmelidir. 3. KILIK KIYAFET ÖZGÜRLÜĞÜ Herkes için eşit derecede var olan temel Anayasal teminat altına alınan kişi hak ve özgürlüklerinin bir parçası olarak değerlendirilmesi gereken bu hak, uzun haklardan, eğitim ve çalışma hakkı ile din ve vicdan özgürlüğü arasında kişiyi seçim yapma- süre “siyasi simge” yaftası altında laikliğe aykırı bulunmuş, ya zorlamak ve ayrımcılık yaparak bu haklar- yapay vehimlerin etkisi altında toplumun çoğunluğu üze- dan sadece birisini kullanmasını istemek, başlı rinde baskı kurma aracı olarak kullanılagelmiştir. başına temel bir hak ihlalidir. Oysa bugün yapılan araştırmalarda toplumun yüksek bir oranda artık kıyafet yasağının sona erdirilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğu açıktır. Esasen din ve vicdan özgürlüğü ile dini inancını dilediği gibi yaşama ihtiyacının tamamen kişiye bağlı insani bir tercih olmasına rağmen, dininin gereği olan tesettürün siyasi simge Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye olarak tavsif edilmesinin hukuken ve mantıken izahı mümkün değildir. Herkes için eşit derecede var olan temel haklardan, eğitim ve çalışma hakkı ile din ve vic- dan özgürlüğü arasında kişiyi seçim yapmaya zorlamak ve ayrımcılık yaparak bu haklardan sadece birisini kullanmasını istemek, başlı başına temel bir hak ihlalidir. Yeni anayasada, din ve vicdan hürriyetinin bir parçası olarak kişisel inançların serbestçe yaşanması açısından, kılık kıyafet tercihinin laiklik ilkesi sebep gösterilerek engellene- meyeceği açıkça dile getirilmelidir. Gerek kamu ve özel sektör çalışma ortamlarında, gerekse ilköğretimden yükseköğretime kadar eğitim ve öğretimin her safhasında başörtüsü sorunu olarak karşımıza çıkan bu mese- le, anayasal düzenleme ile net çözüme kavuşturulmalıdır. Toplumun milli, manevi ve ahlaki 16 değerlerine aykırı olmayacak şekilde gerek kamusal, gerek özel, hayatın her alanında kılık kıyafet tercihi serbest bırakılmalıdır. 3. Bölüm Din ve Vicdan Özgürlüğü
  • 19. BÖLÜM 4 VESAYET REJİMİNİN ISLAHI 1. ANAYASA HER TÜRLÜ İDEOLOJİDEN UZAK OLMALIDIR. Anayasalar toplumsal mutabakat metinleri olması itibariyle, toplumu şekillendirmekten ziyade, toplumun taleplerini yansıtması açısından her türlü ideolojiden arındırılmış hü- kümler ihtiva etmelidir. Yeni anayasada şimdiye kadar vesayetin gerekçesi olarak kullanılagelen “Atatürkçülük, Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye Atatürk milliyetçiliği, Atatürk İlke ve İnkılâpları” gibi kavramlara artık yer verilmemelidir. Anayasalar toplumun sosyal ve ekonomik değişimine paralel olarak değişebilen, nihayette insan aklının ürünü olan metinlerdir. Bu nedenle, anayasalar toplumun ihtiyaçlarına yönelik yeni ve çağdaş çözümlere ket vura- cak insanüstü metinler olarak algılanmamalı, milli iradenin üstünlüğüne, çözüm yeteneği- ne, tercih ve sağduyusuna her dönemde güven duyulmalıdır. Yoruma ihtiyaç bırakmayan, hükümleri net, şeffaf, anlaşılır ve ideolojisiz bir anayasa, halk tarafından daha çok benimsenecek, böylece toplumun kaynaşmasına, tüm toplumsal ke- simlerin aidiyet hissinin kuvvetlenmesine, refah ve özgürlüklerin artmasına, ülkemizin var olan potansiyelinin harekete geçirilmesine zemin teşkil edecektir. 17 2. BAŞLANGIÇ KISMI ANAYASA METNİNDEN KABUL EDİLMEMELİDİR. 4. Bölüm Başlangıç kısmı anayasa metninden sayılmamalıdır. Vesayet Rejiminin Islahı Kısa ve öz olarak kaleme alınan başlangıç kısmı anayasa metninden kabul edildiğinde, ge- niş ve kapsamlı hükümler ihtiva eden anayasa hükümleri daha önceki uygulamalarda da olduğu gibi bu dar kalıplara sokulmakta ve sınırlanmaktadır.
  • 20. Anayasanın asıl metni gibi başlangıç kısmında da ideo- lojik yaklaşım ve kavramlara yer verilmemeli, millet ege- Bu nedenle, anayasalar toplumun ihtiyaç- menliği, hak ve özgürlükler üzerindeki vesayeti ayakta larına yönelik yeni ve çağdaş çözümlere ket tutmaya, içinin keyfi olarak doldurulmasına ve yorum- vuracak insanüstü metinler olarak algılan- lanmasına engel olunmalıdır. mamalı, milli iradenin üstünlüğüne, çözüm yeteneğine, tercih ve sağduyusuna her dö- Anayasaya aykırı denilen bir durum ancak anayasanın nemde güven duyulmalıdır. hangi maddesine aykırı olduğu gösterilerek ortaya ko- nulabilmeli ve neyin anayasaya aykırı olup olmadığının açıkça bilinebilmesi temin edilmelidir. 1982 Anayasasının başlangıç kısmı zaman zaman anayasa Anayasaya aykırı denilen bir durum yargısı tarafından ideolojik, dayatmacı ve yasakçı bir anla- yış ve uygulamanın gerekçesi olarak yorumlanmıştır. ancak anayasanın hangi maddesine aykırı olduğu gösterilerek ortaya konulabilmeli Bu nedenle bu tür suiistimallere ve yasakçı uygulamalara ve neyin anayasaya aykırı olup olmadığının yer vermemek için başlangıç kısmı anayasa metnine dâhil açıkça bilinebilmesi temin edilmelidir. olmamalıdır. Başlangıç kısmı; temel hak ve özgürlüklerin vazgeçilmez ve dokunulmaz evrensel değerler olduğunu; özgürlükle- rin esas, sınırlamaların istisna olduğunu; milletin iradesi üzerinde herhangi bir vesayetin olamayacağını; devletin ırk, din, dil ayrımı yapmadan bütün vatandaşları arasında eşit ve adil davranmak zorunda olduğunu; devletin buyurgan, yasaklayıcı bir yapıda değil, varlık sebebi olan vatandaşına hizmetle yükümlü olduğunu beyan eden, insan onurunu ve özgür- lüğünü teminat altına alan bir manifesto şeklinde kaleme alınmalıdır. Bu metin, toplumsal mutabakata vurgu yapan; Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Gürcü, Ar- navut, Boşnak, Roman gibi etnik köken ayrımı yapmaksızın milli birlik ve beraberliği teyit Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye eden, toplumun tüm kesimlerinin aidiyetini vurgulayan eşitlikçi, kısa ve öz bir ifade tarzı ile hazırlanmalıdır. 3. DEĞİŞTİRİLEMEYECEK HÜKÜMLER OLMAMALIDIR. Yeni Anayasa’da “değiştirilemez hükümler” bulunmamalıdır. Zira anayasa, her ne kadar en üst hukuk normu olsa da, nihayette toplumun ihtiyaçlarını gözeterek önünü açan, bir arada yaşama iradesini yansıtan ve onların mutluluğunu temin etmeyi sağlayan ve gerektiğinde değiştirilebilen bir araçtır. 18 Anayasanın değiştirilemez hükümler ihtiva etmesini kabul etmek, her şeyden önce anaya- 4. Bölüm sayı insanüstü bir konuma yerleştirmek anlamına gelir ki, en nihayetinde insanlar tarafın- Vesayet Rejiminin dan oluşturulan bir metnin, böylesine kutsanması kabul edilemez. Vaktiyle bir şekilde ya- Islahı zıldığı günün koşullarında ortaya konan kuralları, kendisinden sonra gelecek tüm nesilleri bağlayıcı olarak görmek, kabul edilemez başka bir olgudur ve hukukun temel prensiplerine aykırıdır.
  • 21. Değiştirilemez maddeler ihdas etmenin hukuki açıdan en büyük sıkıntısı, hukukun temel kavramlarından birisi olan, hukuki metinlerin öngörülebilir hükümlere dayan- Hiçbir irade toplumun onlarca yıllık ması ilkesini ihlal etmesidir. Ülkemizde yaşanan birçok geleceğini ipotek altında tutma hakkına sa- ağır hukuki krizin temelinde, anayasanın ilgili-ilgisiz tüm hip değildir. maddeleri ile değiştirilemez hükümler arasında yorum yoluyla bağlantı kurulması, her maddenin hukuken bek- lenmedik şekilde bu kapsamda değerlendirilme yanlışı yatmaktadır. Bu yaklaşım, yaşanan süreçte maalesef muhtemel bir tehlike olmaktan çıkmış, başörtüsü dü- zenlemesi gibi meclisin büyük çoğunluk ile kabul ettiği anayasa değişikliğinin dahi iptal edile- bildiği zorlamalı uygulamalar ile toplumun önünü tıkayan ve kamu vicdanını yaralayan karar- lara zemin teşkil etmiştir. Hiçbir irade toplumun onlarca yıllık geleceğini ipotek altında tutma hakkına sahip değil- dir. Darbe anayasalarının bir sonucu olan bu hükümler, kurucu iktidarın asıl sahibi olan millet ve onun temsilcilerinin iradesini ipotek altına almaktadır. Bu güne kadar vesayet rejiminin gizli güvencesi olarak işlev gören, millet egemenliğine aykırı ve keyfi olarak yorumlanan ve millete baskı unsuru olarak kullanılan, Çok ayrıntılı düzenlenen anayasaların de- ölülerin diriler üzerinde bir nevi vesayetinden ibaret olan ğişime ve gelişen olaylara ve bunların hukuki değiştirilemez maddeler anayasada yer almamalı, anayasa- sonuçlarına ayak uyduramayacağı açıktır. nın her maddesi değiştirilebilir olmalıdır. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye 4. ANAYASADA DÜZENLENMESİNE GEREK OLMAYAN HUSUSLAR Anayasalar üst hukuk normlarıdır. Devletin işleyişi, temel hak ve özgürlükler gibi esaslı hususlar dışında yasalar ile düzenlenebilecek ayrıntılar anayasada yer almamalıdır. Bundan dolayı anayasada “Tarih, Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması, Sanatın ve Sanatçının Korunması, Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı, Mal Bildirimi, Adalet Hizmetlerinin Denetimi, Planlama Ekonomik ve Sosyal Konsey, Piyasaların Denetimi ve Dış Ticaretin Düzenlenmesi, Tabii Servetlerin ve Kaynakların Aranması ve İşletil- mesi, Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi, Orman Köylüsünün Korunması, Ko- operatifçiliğin Geliştirilmesi, Esnaf ve Sanatkârların Korunması” ve benzeri müstakil maddeler olmamalıdır. 19 Bu maddelerde belirtilen ve kanunla düzenlenebilecek bu emsal daha birçok tali me- seleyi tek tek tadat etmek mümkün olmadığından, anayasada bu hususlara genel ifadelerle 4. Bölüm Vesayet Rejiminin ilgili bölümlerde yer verilmelidir. Islahı Eğer bu tür hükümler ayrıntılı olarak anayasa metnine konulacak olursa daha yüzlerce maddeyi ilave etmek gerekecektir ki, bu durum anayasa metnini üst hukuk normu olmak-
  • 22. tan çıkaracaktır. Çok ayrıntılı düzenlenen anayasaların değişime ve gelişen olaylara ve bun- ların hukuki sonuçlarına ayak uyduramayacağı açıktır. Aynı şekilde bugüne kadar siyasi ve ekonomik olarak birçok probleme sebep olan ve birer vesayet aracı olarak düzenlenmiş “Milli Güvenlik Kurulu, YÖK, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu” gibi kurumlar, ilgili özel yasalarında düzenlenmek üzere yeni anayasada yer almamalıdır. 5. ANAYASANIN ÜST NORM HİYERARŞİSİ KORUNMALIDIR İnkılâp kanunlarının anayasaya aykırılığının ileri sürülemeyeceğine dair bir madde yeni anayasada yer almamalıdır. Bu durum açıkça normlar hiyerarşisine ve anayasa yapım tekniğine aykırıdır. Zira hiç bir kanun metni, en üst norm olan anayasa hükmünün üzerin- de değildir. Kaldı ki günümüz yaşam tarzında birçoğu geçerliliğini kaybetmiş “Şapka İktisâsı Hakkında Kanun” “Bey, Paşa Gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırılmasına Dair Kanun” Hiç bir kanun metni, en üst norm olan “Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun” gibi anayasa hükmünün üzerinde değildir. hak ve özgürlükleri daraltan ve olağan olmayan dö- nemlerin ürünü yasakçı yasal düzenlemelerin anayasa metninde yer alması, günümüz dünyasında kabul edile- mez bir olgudur. Şapka giymeyi mecbur eden ve üstelik anayasa maddesi ile de korunan bir metnin toplu- mu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma iddiası, bizi dünya kamuoyu önünde küçük Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye düşürmektedir. Anayasanın bütün hükümlerinin nihayette bu kanun hük­ümlerine bağlanması, anayasada vur­g ulanan bütün özgürlükleri bu çerçeveye hap­se­derek açıkça yok hük­müne getirmekte ve ilgili maddelerde detaylı olarak düzenlenen hükümleri manasız bırakmakta, anayasayı bir kanun hükmüne mah­kûm kılmaktadır. 6. MİLLİ GÜVENLİK KURULU ANAYASAL STATÜDEN ÇIKARILMALIDIR Milli Güvenlik Kurulu gibi kurumların gelişmiş çağdaş yönetim biçimlerinin hiç- birisinde yeri bulunmamaktadır. Bu kurum, ülkemiz mevzuatına darbe geleneğinin mirası 20 olarak girmiş, maalesef TBMM’den ayrı, müstakil bir güç, siyasal iktidarın karşısında lü- 4. Bölüm zumunda kullanılabilecek bir baskı unsuru, millet iradesinin üzerinde bir vesayet kurumu Vesayet Rejiminin Islahı olarak kurgulanmıştır. Milli Güvenlik Kurulu atanmış askeri bürokrasinin, seçilmiş siyasal iktidarı denetlediği bir statü oluşturmakta, bu açıdan millet egemenliğine ve hukuk devletine tamamen zıt
  • 23. bir görüntü vermektedir. Her ne kadar son dönemde statüsü bir nebze düzeltilmiş ve sivil vurgusu geliştirilmiş ise de, bu kurul anayasal kurum olmaktan tamamen çıkarılmalı ve kaldırılmalıdır. Bu yapı istişari fonksiyonu itibarı ile Kamu Güvenliği Müsteşarlığı altında, iç ve dış gü- venliğin ele alındığı bir yapı olarak farklı bir isim altında siyasi iradeye tabi olmalı, kuruluş esasları ise sistemi tıkamayacak şekilde kanunla belirlenmelidir. Çağdaş devlet yapılanmalarında tasavvur dahi edilemeyecek bu kurulun Türkiye’nin gele- cek vizyonu içerisinde bir yeri ve anlamı artık bulunmamaktadır. 7. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI, MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI’NA BAĞLANMALIDIR Bu talep; esas itibariyle gerek siyasi irade, gerekse askeri bürokrasi açısından fonksiyo- nel anlamda bir değişiklik ifade etmemektedir. Buradaki amaç; ülke yönetiminde hesap sorulabilen bir hükümetin sorumluluk alanı çer- çevesinde faaliyet gösteren bir gücün, çatısı altında bulunduğu bakanlığın hiyerarşisine bağlı olduğunu vurgulamaktır. Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanarak anayasal düzeyde devlet sistematiği içerisinde yeniden konumlandırılması, çağdaş devlet geleneğine uygun bir yapıyı ortaya çıkaracaktır. Askeri bürokrasinin, sivil irade karşısında kendini denge unsuru olarak görmesi, resmi pro- tokolde dahi farklı bir statüde olması, özlük hakları itibariyle bağlı olduğu bakanlığın hiye- rarşik şemsiyesi altına girmemesi kabul edilemez. Modern devletlerde sadece verilen emir ve görevleri yerine getirmek zorunda olan Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye silahlı kuvvetler, maalesef ülkemizde uzun yıllar kendini siyasi otoriteden bağımsız olarak görebilmiş, anayasal sınırlarının dışına çıkarak her on yılda bir durumdan vazife çıkarabil- miş; yasama, yürütme ve yargının da üzerinde, hatta brifing ve talimat verebilecek düzeyde bir vesayet organı olarak kendisini konumlandırabilmiştir. Yıllar içinde kanuna değil, komuta kademesinin kişisel telakkilerine göre görecelik arz eden bu durum, çağdaş hukuk devleti ilkelerine aykırı olup, millet egemenliğinin hâkim olduğu hiçbir ülkede, askeri bürokrasinin siyasi iradenin tasarruflarına müdahale etmesi söz konusu değildir. Bu yeni anayasal düzenleme çerçevesinde Genelkurmay Başkanlığı Milli Savunma 21 Bakanlığı’na bağlanmalı, askeri bürokrasi müstakil bir karar mercii olmaktan ve kendisini 4. Bölüm atayan siyasi iradeye müdahil olabilen bir güç olma statüsünden çıkarılmalıdır. Vesayet Rejiminin Islahı Devletin dış savunması haricindeki tüm güvenlik konuları İçişleri Bakanlığı’na bağlı Emni- yet Teşkilatının yetkisi ve görevi dâhilinde toplanmalı; bir dönemin zorunlu yapıları olarak tesis edilen Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı tamamen kaldı-
  • 24. rılmalı; profesyonel askerlik getirilerek, zorunlu askerlik, temel bilgilerin öğretileceği bir ayı geçmeyecek eğitim dönemi şeklinde düzenlenmelidir. Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Teşkilatının görev ve so- rumluluk alanları çok net olarak çizilmeli, istihbarat ve kamu güvenliği tek merkezden idare edilmelidir. İç Hizmet Kanunu gibi askerin sivil iradeye müdahale gerekçesi olarak kullandığı bütün mevzuat tek tek elden geçirilerek çağımıza uygun olarak yeniden tan- zim edilmelidir. Askeri müfredat dünyadaki sosyal ve ekonomik gelişmelere uygun olarak yeni baştan hazır- lanmalı, insan haklarına dayalı, dünyadaki gelişmelere açık, teknolojiyi en iyi şekilde kulla- nan profesyonel kadroların yetiştirilmesi temin edilmelidir. 8. ASKERİ HARCAMALARIN DENETLENMESİ Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının harcamaları diğer tüm devlet kurumları gibi, TBMM adına denetim görevi yapan Sayıştay tarafından etkin bir şekil- de denetlenmelidir. Bu denetim devlet sırrı ve benzeri gerekçelerle engellenmemeli, gerekli tedbirler alınarak Yargıda birliğin sağlanması hukuk her halükarda icra edilmelidir. Bu husus anayasada açıkça zikredilmeli ve denetimin içeriği kanun ile be- devletinin olmazsa olmaz şartlarından bi- ridir. lirlenmelidir. Doğrudan milletin parası olan vergiler vasıtası ile oluşturulan bütçenin büyük bir kısmı savunma harca- malarına tahsis edilmektedir. Böyle bir harcamanın denetlenememesi kabul edilemez bir durumdur. Denetimden uzak bu harcamaların israf boyutunda olduğu, yargı karar- larıyla sabit olduğu üzere birçok suiistimale sebebiyet verdiği, hatta zaman zaman bir Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye takım yasadışı örgütlenmelere dahi kaynak teşkil ettiği kamuoyunun malumudur. Etkili bir denetim, hem ülke ekonomisine katkı sağlayacak, hem de kaynakların yerinde kullanımı ile ülke savunmasına doğrudan ve olumlu etki edecektir. Bu durum ekonomik anlamda ülkemizi güçlendirdiği gibi, ordumuzu da haksız ve yersiz ithamlardan kurtara- cak, saygınlığını artıracaktır. 9. YARGI BİRLİĞİNİN SAĞLANMASI Yargıda birliğin sağlanması hukuk devletinin olmazsa olmaz şartlarından biridir. 22 Yeni anayasa ile yargıda çift başlılığa sebep olan ve askeri komuta zinciri içerisinde ha- reket eden asker kişilerin objektif ve tarafsız yargılanmalarına engel teşkil eden Askeri 4. Bölüm Vesayet Rejiminin Mahkemeler, Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kesinlikle kaldırılma- Islahı lıdır. Yargı birliğine mani olan ve hâkimlik teminatına aykırı bu mahkemeler tamamen sivil bir yapılanma içinde mahiyetine göre adli ve idari yargı içinde konumlandırılmalıdır.
  • 25. 10. HÂKİMLER VE SAVCILAR YÜKSEK KURULU 12 Eylül 2010 tarihindeki referandum ile yapılan son anayasa değişiklikleri ile Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu yeniden yapılandırılarak üye sayısı artırılmış ve üye seçimi yeniden düzenlenmiştir. Kurulun yapısı, referandumla gelinen katılımcı noktadan geri adım atılmadan, üye sayısı makul sayıda artırılarak TBMM’nin de kurula üye seçebilmesinin önü açılmalıdır. 11. ANAYASA MAHKEMESİ Anayasa Mahkemesi, bugüne kadar birçok olumsuz örnekte şahit olduğumuz gibi, hukuk kurallarını zorlayarak yorum yolu ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlamış, hukuka uygunluk yerine yerindelik denetimi yapmış, sadece şekil yönünden denetlemekle sınırlı olduğu anayasa de- ğişikliklerini anayasanın açık hükmüne rağmen esastan inceleyebilmiştir. Anayasa Mahkemesinin misyonu, yasakçılıktan ziyade temel hak ve özgürlük- lerin korunması yönünde olmalı, bu neden- Yorum yolu ile yapılan bu ihlaller yargının siyasallaşması- le yargısal denetim yetkisinin çerçevesi ana- nın ve ideolojik yaklaşımların bir sonucudur. Bu nedenle yasada çok net ifadelerle çizilmelidir. yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlamak üzere, ideolo- jik yaklaşımlardan uzak tutulmasını sağlayacak düzenle- meler öncelikle yapılmalıdır. Anayasa Mahkemesinin misyonu, yasakçılıktan ziyade temel hak ve özgürlüklerin korun- ması yönünde olmalı, bu nedenle yargısal denetim yetkisinin çerçevesi anayasada çok net ifadelerle çizilmelidir. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye Mahkemenin anayasa değişikliklerine ilişkin düzenlemeleri anayasanın açık hükmüne rağ- men sadece şekil yönünden incelemekle yetinmediği bilinen bir husustur. Mahkeme bu anlayış ve içtihatları ile anayasanın değiştirilemez hükümlerini yorum yolu ile genişleterek yetkisi olmadığı halde esas yönünden de denetim yapabilmiş ve kuvvetler ayrılığı ilkesini hiçe sayacak şekilde kararlar verebilmiştir. Yeni hazırlanacak anayasada, anayasa değişikliklerine ilişkin olarak Mahkemenin şekil ha- ricinde esas yönünden denetim yapmasını kesin olarak engelleyen düzenlemelere yer veril- melidir. Halk iradesinin tecelli ettiği en yüksek makam TBMM’dir ve halk temsilcilerinin çoğunlukla aldığı kararlar kaos vesilesi olarak yorumlanamaz. Ülkemizin geleceği adına kritik birçok kavşakta yaşanan olumsuz örneklerden ders 23 alarak, Anayasa Mahkemesinin bütün açık düzenlemelere rağmen benzeri yorumlarda 4. Bölüm bulunması halinde, yeni anayasada bu kararlar referandum ile yok hükmünde sayıla- Vesayet Rejiminin bilmelidir. Islahı Referandum sonucuna göre yargı bağımsızlığı perdesi altında yasama bağımsızlığını zede- leyen karar sahiplerinin mahkeme üyeliği kendiliğinden sona ermelidir.
  • 26. 12. YÜKSEK SEÇİM KURULU Halk iradesini belirleyen seçimlerin yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılması amacıyla kurulan Yüksek Seçim Kurulu, sadece Yargıtay ve Danıştay üye- lerinden oluşmamalıdır. Kurulun mevcut yapısı değiştirilerek yargı konusunda hizmet veren diğer meslek kuruluş- larının temsilcileri ile akademisyenlerin ve mecliste gurubu bulunan siyasi parti temsilcile- rinin de kurula katılması sağlanmalıdır. Yüksek Seçim Kurulunun kararları yargı yoluna kapalı olmamalı ve anayasanın ruhuna ay- kırı olarak her insanın en tabi hakkı olan seçme ve seçilme hakkı konusunda temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunacak şekilde verilen telafisi imkânsız kararları engellenebilmeli- dir. Bu itibarla kurul kararları Anayasa Mahkemesinin denetimine açık olmalı, mahkeme- nin bu konuda hızlı karar vermesi temin edilmelidir. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye 24 4. Bölüm Vesayet Rejiminin Islahı
  • 27. BÖLÜM 5 SİYASİ VE İDARİ YAPIMIZ İLE HÜKÜMET SİSTEMİMİZ 1. MEVCUT HÜKÜMET SİSTEMİMİZ VE REVİZYON İHTİYACI İç ve dış siyaset alanlarında baş döndürücü ekonomik ve siyasi gelişmelerin yaşandığı 21. yüzyılda; merkezine devleti değil, insanı alan; dünya barışını temin etme gayreti içinde, önce iç huzurunu sağlamış ve ekonomik gelişmesini tamamlamış bir Türkiye için sürdürülebilir bir istikrar çok önemlidir. Bu istikrarın sağlanması, öncelikle zayıf ve kısa ömürlü koalisyon hükümetlerine bedel, Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye güçlü iktidarların işbaşına gelmesi ile mümkün olacaktır. Parlamenter sistemlerde rakiplerinden bir adım önde olan iktidar partilerinin, küçük ve güçsüz diğer partilerin zorunlu ve yıpratıcı pazarlıklarına mahkûm kaldığı açıktır. Parçalı sistemin sebebiyet verdiği bu siyasi istikrarsızlık, hızlı, etkin ve sürdürülebilir kararlar alı- namaması gibi birçok sakıncaları beraberinde taşımıştır. Cumhuriyetin kabul edildiği 1923 yılından bu yana geçen süreç içinde kurulan 60 hü- kümetin ortalama ömrü maalesef 1,5 yıldır. Özellikle 1970 ile 80 arası dönemde 12 hükümet kurulmuş olup, bu on yıllık sürecin hükü- met ömrü ortalamasının 10 ay olması, yönetim açısından nasıl bir problemle karşı karşıya 25 olduğumuzu göstermesi noktasında oldukça dikkat çekicidir. 5. Bölüm Siyasi ve İdari Yapımız Koalisyon hükümetlerinin sebebiyet verdiği istikrarsızlık, sorumluluk ve yetkinin kimde ile Hükümet Sistemimiz olduğunun belirsizliği, uzun vadeli yatırım hedefleri belirleyememe ve uygulayamama gibi karşılaştığımız birçok konuda parlamenter sistemin olumsuz sonuçları, bu sistemin gerçek- ten ciddi bir revizyona ihtiyacı olduğunu açıkça göstermektedir.
  • 28. 2. CUMHURBAŞKANININ HALK TARAFINDAN SEÇİMİ 2007 referandumunda Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin kabulü ile ülke- mizde tam olarak yarı başkanlık da denemeyecek karma bir sisteme geçilmiştir. Mevcut sistem ile klasik parlamenter sistemden bir adım daha uzaklaşılmış, yeni bir sistem ihtiyacı zorunlu olarak Bu eksende ülkenin güçlü yürütme ih- ortaya çıkmıştır. tiyacını karşılamak maksadıyla esaslı bir Mevcut yönetim şeklinin bu hali ile sorunsuz devam et- karar verilmeli, yapılacak yeni anayasal dü- mesi mümkün görülmemektedir. Ülkemiz geleceğinde zenleme ile sistem tüm kurumlarıyla ya yarı her dönem başbakan ile cumhurbaşkanının uyumlu şe- başkanlık olarak revize edilmeli veya tama- kilde çalışabileceği garanti edilemez. men başkanlık sistemine geçilmelidir. Halk tarafından seçilmiş ve klasik parlamenter sistem- deki yetkilerinin üstünde bir yetki ile görev yapan cum- hurbaşkanının, yine halkın oyu ile seçilmiş başbakan ile yürütmedeki çift başlılık nedeniyle pek çok konuda uyumsuzluk yaşaması ihtimali çok yüksektir. Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi ile birlikte temsilin ve idarenin doğrudan taba- na yayılması, takdir edilmesi gereken önemli bir adımdır ve bundan geri adım atılmamalıdır. Bu eksende ülkenin güçlü yürütme ihtiyacını karşılamak maksadıyla esaslı bir karar ve- rilmeli, yapılacak yeni anayasal düzenleme ile sistem tüm kurumlarıyla ya yarı başkanlık olarak revize edilmeli veya tamamen başkanlık sistemine geçilmelidir. 3. GÜÇLÜ BİR YÜRÜTME İHTİYACI YA DA BAŞKANLIK SİSTEMİ Başkanlık sisteminin siyasal ve ekonomik istikrarın en önemli şartı olan uzun ömürlü ve Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye güçlü hükümet yapısını zorunlu kılması, bu sistemin tercih edilmesinin en mühim sebebi olmuştur. Bu vakıa, geleneksel parlamenter sistem refleksleriyle bir çırpıda göz ardı edilebilecek basit bir husus değildir. Başkanlık sisteminin artıları değerlendirilirken özellikle yıllar boyu koalisyon hükümetle- rinin oluşturduğu kaos dönemleri, tek parti hükümetleri döneminde yakalanan gelişme ve büyüme hızları gözden uzak tutulmamalıdır. Doğrudan halk tarafından seçilmiş olmanın verdiği meşruiyet, sorumluluk ve güçle kuru- lan ve tek bir başkan ile temsil edilen yürütmenin, yasama organı tarafından süresi bitme- den görevinden düşürülememesi, etkili bir hükümet uygulamasını netice vermektedir. 26 Başkanlık sisteminde bir kişi hem yasama organında milletvekili, hem de yürütme organın- 5. Bölüm Siyasi ve İdari Yapımız da bakan olamamakta, başkan tarafından ehliyet ve liyakatine göre bakanlığa atanan kişiler, ile Hükümet Sistemimiz seçilme kaygısı taşımadan icraat yapabilmektedir. Mevcut parlamenter sistemde parlamento tarafından yürütmeyi denetleme aracı olarak kullanılan soru, genel görüşme, meclis araştırması, meclis soruşturması, güvenoyu müesse-
  • 29. sesi ve gensoru emsali mekanizmalar, zaten parlamentonun çoğunluğunu elinde bulundu- ran iktidar partisine karşı etkili bir şekilde kullanılamamaktadır. Başkanlık sisteminin parlamenter sisteme göre en çarpıcı avantajı, sorumluluğun ve yetki- nin nerede, kime ait olduğunun net olarak belli olmasıdır. Bu sistemde meclis; atamaları, anlaşmaları ve bütçeyi onaylama yetkisine sahip ol- makta; “suçlama” mekanizması ile başkanın doğrudan yargılanma sürecini başlatabilmek- te; yasama ve yürütme organlarının birbirilerinden kesin surette ayrılmasıyla oluşan “frenler ve dengeler” sistemi ile birbirine muhtaç kılınması sayesinde yürütme üzerin- de etkin denetim sağlayabilmektedir. Ülkemizde başkanlık sisteminin yerel idare ölçeğinde güzel bir örneğini teş- Güç ve fonksiyon paylaşımının doğal bir sonucu olarak kil eden belediye başkanları, ülkeyi idare meclis, böylece yasama, istişare ve denetim organı olarak eden başbakandan daha istikrarlı ve güçlü asli hüviyetine kavuşmuş olmaktadır. bir pozisyondadır. Başkanlık sistemindeki istikrar vasıtasıyla uzun süreli plan ve programların yapılabilmesi ve bunların aksama- dan uygulanabilir olması çok önemli diğer bir avantajdır. Özellikle ekonomi, sağlık, sosyal güvence ve dış politika gibi konularda başarı, uzun va- deli hedef belirleme ve bu istikamette uygun kaynakların kararlılıkla kullanılmasına bağlıdır. Ülkemizde başkanlık sisteminin yerel idare ölçeğinde güzel bir örneğini teşkil eden beledi- ye başkanları, ülkeyi idare eden başbakandan daha istikrarlı ve güçlü bir pozisyondadır. Uzun süredir mahalli idare sistemimizde kabul görmüş bu sistemin, genel istikrar açısından merkezi hükümet sisteminde de esas tutulmasında büyük maslahatlar vardır. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye 4. BAŞKANLIK SİSTEMİ ÜZERİNE TEKLİFLER Başkanlık sisteminin avantajları yanında muhtemel olumsuzluklarını giderecek ve siste- mi tam anlamıyla fonksiyonel kılabilecek mekanizmaların da değerlendirilmesi zaruridir. Yargı Bu çerçevede yürütmeye yönelik denetim mekanizmalarından bahsedildiğinde meclisten sonra ilk olarak yargının sistemdeki yeri ve yetkisi akla gelmektedir. Anayasa yargısı artık tüm çağdaş devletlerde meclisin yaptığı kanunları denetlemek üzere kurulmuş ve kabul görmüş bir üst yargı kurumudur. Burada problem, meclis iradesine da- yanan siyasi tercihleri hayata geçirmek için yapılan yasaların anayasa yargısı tarafından iptal 27 edilmesi ve işlevsiz kılınabilmesidir. 5. Bölüm Siyasi ve İdari Yapımız Millet adına karar veren anayasa yargısının meşruiyetini artırmak için, mahkeme üyelerinin ile Hükümet Sistemimiz seçiminde millet iradesini temsil eden organların etkili ve belirleyici olması gerekmektedir. Bu çerçevede üyelerin seçiminin bir kısmının başkan, diğer kısmınınsa meclis tarafından yapılması uygun olacaktır.
  • 30. Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Yükseköğretim Kurulu, Ana- yasa Mahkemesi raportörleri, birinci sınıf hâkim ve sav- Başkanlık sisteminde tek turlu ve cıların, baro başkanlarının gösterecekleri adayların seçi- en çok üç milletvekilinden oluşan “daraltıl- minde çoğunluk baskısını engellemek adına her aday için mış seçim bölgesi sistemi” tercih edilmeli, bir oy kullanımı esas tutulmalıdır. Zira yargının denetle- seçmen iradesi meclise en etkin şekilde yan- me mekanizmasındaki rolü hayatidir ve yargı bu noktada sıtılmalıdır. tam anlamı ile bağımsız ve tarafsız olmak durumunda- dır. Yargısal bir statükoya sebebiyet vermemek gayesiy- le üyelerin görev süresi on yılı geçmemelidir. Seçimler Güçlü ve istikrarlı bir yürütmenin dengelenmesini sağlayacak mekanizmaların en önemli diğer bir ayağını ise “serbest seçimler” teşkil eder. Seçimlerin denetim fonksiyo- nunu hakkıyla yerine getirebilmesi için seçim mevzuatının, her ile en az bir milletvekili düşmesini sağlayacak şekilde ve milletvekili başına eşit seçmen sayısını esas tutan bir yaklaşımla yeniden tanzimi gereklidir. Sivil toplum ve medya Yine güçlü yürütmeyi dengelemek üzere bir başka unsur olarak sivil toplum, medya ve bi- reysel inisiyatiflere de büyük rol düşmektedir. Medyanın ne kadar tarafsız ve sivil toplumun ne kadar etkin olduğu tartışılabilir, ancak bu mahzuru bertaraf etmek üzere ba- sın özgürlüğünün garanti altına alınması ve sivil toplumun kamuyu denetlemesine imkân verecek şeffaf yönetim anlayışının yerleştirilmesi gereklidir. Başkanlık sisteminin dezavantajlarının giderilmesine yönelik tedbirler Bu noktada sisteme yöneltilen en büyük eleştiri, başkanın mensup olduğu partinin meclis- te çoğunluğu elde edememesi durumunda her iki organın da seçimle işbaşına gelmesi se- bebiyle yönetim krizi çıkması ve sistemin kilitlenerek ülkenin yönetilemez hale gelmesidir. Yeni bir Anayasa Yeni bir Türkiye Hatta parlamenter sistemin çözemediği istikrar problemine mukabil, başkanlık sistemi de bu problemi çözememektedir. Başkanlık sistemindeki kilitlenmenin ana yapıyı olumsuz etkilemesini minimize etme maksadıyla vatandaşın pratik yararını ilgilendiren birçok hu- sus federal yapılarda federe devletlere bırakılmış, böylece sistem kilitlenmesinin vatandaşa asgari şekilde yansıması sağlanmıştır. Türkiye’de bu husus bizim için uygun olmayan federal bir yapıya kaymadan, yerel yönetim- lerin dengeli ve denetime açık şekilde güçlendirilmesi şeklinde uygulanabilir. Başkanlık sistemini yukarıda değindiğimiz noktalarda kendi toplum yapımıza uygun hale ge- tirerek ve sistemde çıkabilecek olumsuzlukları değerlendirerek gerekli tedbirler alınarak uygulanması halinde, bu sistemin ülkemiz ve milletimiz için bir kazanç olacağı kanaatindeyiz. 28 5. Bölüm 5. DARALTILMIŞ SEÇİM BÖLGESİ SİSTEMİ Siyasi ve İdari Yapımız ile Hükümet Sistemimiz Başkanlık sisteminde tek turlu ve en çok üç milletvekilinden oluşan “daraltılmış seçim bölgesi sistemi” tercih edilmeli, seçmen iradesi meclise en etkin şekilde yansıtılmalıdır. Bu sistem aynı zamanda milletvekillerini lider sultası altında kalmaktan kurtaracaktır. Parla-