1. PEKİ YA İNSAN?
Pırıl pırıl janjanlı, rengârenk ama boş bir hediye kutusu. Gerçi hediye kutusu boş bile olsa
oldukça iyimser bir görüntü oldu. Ayrıca bakınız şekildeki gibi %100 matematiksel kanıta da
ulaşmış bir kavram, yalakalık.
Somut anlamıyla ele alırsak; kapıda ayakkabı tabanını çamurdan temizlemeye yarar. İki
anlamı da işe yarar gibi gözüküyor. Soyut anlamda da çamurdan kurtulacaksan, üstelik bu
konuda da ustaysan; masumane ve saf rolüyle bu işi kıvırabilirsin.
Hemen şu an “yalaka” kelimesini “dalkavuk” kelimesiyle değiştirmeye karar veriyorum.
Çünkü bu kelimeyi onlarca kez yazmayı gururuma yediremiyorum. Belki tanımını okurken
bana eş olan cümlelerden dolayı olabilir.
Tüm insanlara küçük tanrılar gibi aşırı saygı ve hayranlık gösterip “Herkes beni sevsin, itibar
etsin.”i yaratmaya çalışırken; içine düştüğüm durumun fotoğrafındayım ve Reşat Nuri
Güntekin’in bir sözüne ulaşıyorum; “Dalkavuk, tüm bunları yaparken kendini asla dalkavuk
vaziyetine düşürmez.” İstikrar var ama daha tam anlamıyla başarı yok; o yüzden şimdilik beni
geçiyorum. Bu kendime dalkavukluğumdu!?…
“Dalkavuk” kelimesini de matematiksel hesapladığımda?! Kesin doğru yoldayım ki, oran
%102 çıkıyor, %2 yi kibarıyla değiştirdiğim için kendi haneme ekliyorum. Arsızlık ki, ne
arsızlık, yangına körükle koşuyorum...
Ortamdaki güç konusuna ayarı verir, yalaka. Şu an hafızamı görsellere odaklayarak daha ve
daha yazmaya çalışmam buna ciddi bir örnektir… Güç konusu aslen sona erse yalaka da
2. bitmez; daha yeni giriş yapmıştır hikâyeye, kesinlikle tecrübeyle orantılı ve sanatsal bir
davranış şeklidir.
Profesyonel bir yalakalıkla karşı karşıya isek bizim de hakkında profesyonel bilgi sahibi
olmamız gerekir. Böylece kibarlık ile arasındaki ince çizgiyi de fark edebilelim. Gün boyu,
hatta günlerce beraber zaman geçirseniz bile ikisi de hiç fire vermeyecektir, burada ustalık
size kalıyor ve en ağır yük ise hislerinize…
Hiç kuşkusuz dünyanın en eski mesleklerinden biri olan yalakalık, zamanında bir meslek
olarak hüküm sürmüştür. Bu mesleğe gizli yâda açık şekilde bağlananlar da oldukça fazladır.
Hayatın hemen hemen tüm alanlarında etkindirler.
Tarihsel gelişimine baktığımızda siyasetin başrol oyuncularıdırlar. Tabi siyaset sadece
ekrandaki siyaset değil evde, sokakta, sınıfta, işte bulunduğumuz her mekânda yapılan
kandırmacaların çıkış yolu hep siyasettir. İşsiz kalmamak için en iyi çaredir. Bugün TV
ekranlarında, günlük gazetelerde dile gelen her yerde bu konu için malzeme bulmamız hiç zor
değildir. Hatta şu anda bu yazılan satırların arasında bile onlarcası pusuya yatmış, fark
edilmeyi bekliyordur.
Başarısızlıkların başında da yalakalar vardır. O kadar başarısızlardır ki; en iyi sıfatı kullanarak
basamakları çıkarlar. Günümüzde onurlandırma yerini maalesef bu kavrama bırakmıştır.
Bazen sırf bunlar yüzünden gerçekten beğendiklerinizi bile dile getiremezsiniz! Bir de bu
insanların en şaheser özelliği obez egolarını, sağlıklı bir derecede tutamamalarıdır. Siz bu tip
insanlarla konuşmaya başladığınızda yüzünüze bakmazlar ama her ne hikmetse üstleriniz
tarafından övüle övüle bitirilemezler. Onlar kime nasıl davranacaklarını çok iyi bilirler. Bu
durumda size sövgü kalır, övgünün yerini alan yalakaların karşısında...
Neresinden tutsam olmuyor. Ne giriş, ne gelişme, ne sonuç çıkarabiliyorum. Belki bir dilekçe
örneği mesleğin ciddiyetini belirtir, kıssadan hisseye…
“Topkapı Sarayı Müzesi'nin eski Müdürü Tahsin Öz tarafından müze arşivinde
bulunan kıymetli bir vesikada dalkavuk esnafının mahiyeti anlatılmaktadır. 1.
Mahmut devrine ait olan, ancak kime hitap ettiği belli olmayan bu dilekçe şöyledir:
"Devletli, inayetli, merhametli efendim! Kimsesiz dalkavuk kullarınızın arzuhalidir.
Her sene Ramazan-ı Şerif geldiğinde İstanbul'da davetli, davetsiz iftarlara gideriz.
Ulemanın, ricalin ve devlet büyüklerinin sofralarında çeşitli nefis yemekler, türlü
türlü reçeller, süzme aşureler, tavukgöğüsleri, helvalar, kaymaklı baklavalar yer
içeriz. Lakin içimizde bazı terbiyesizler bulunup, edebe uymayan tavırlarıyla
velinimetimiz efendimizi gücendirmekte, zararı hepimize dokunmaktadır.
Dalkavukluk, sağlam bir nizama bağlanmazsa, cümlemizin açlıktan öleceğimiz
3. aşikârdır. Yeni bir nizama bağlanmamızı, içimizden uygunsuzların tart edilmesini,
Şakir Ağa'nın cümlemize kâhya tayin olunmasını ve eline memuriyetini bildiren bir
kıt'a ruhsatname ihsan buyurulmasını niyaz ederiz. Emir ve ferman, devletli,
inayetli sultanım hazretlerinindir.
İmza: Dalkavuk Kulları."
Bu dilekçenin altında ise, dalkavukların mesleklerini ne şekilde icra ettiklerine dair
şu satırlar yer almaktadır:
"Dalkavuklar, kibar rical huzuruna girdiklerinde el etek öperler. Oturacakları yer,
tırabzan yanındaki küçük minderdir. Vazifeleri, hane sahibinin mizaç ve tabiatına
uygun şekilde konuşmaktır. Hane sahibi ne söylerse, fevkalade yardakçılıkla tasdik
edecekler ve asla aykırı söz söylemeyeceklerdir. Verilen ihsanı gizlice alacaklar,
verilen paranın çokluğuyla meslektaşları arasında övünmeyeceklerdir."
Eski zamanlarda kurumsal olan bu meslek, günümüzde de hala icra edilmektedir.
Sakarya Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık
Yeliz KIRKTEPELİ