2. İlk insanın doğuşuyla görme kavramı ortaya çıkmıştır ve o günden
bugüne kadar insanlar çevrelerine bakarak anlam çıkarmaya
çalışmışlardır.
Görme kavramı, başlangıçtan günümüze süregelen bir oluşumdur.
Bu oluşum içerisinde hepimiz görürüz. Ancak, gördüklerimizi
anlamlandırıp anlamlandırmamak kişiden kişiye değişebilir.
Görünenler farklı algılanıyor olsa bile, görme süreci her bireyde
aynı şekilde meydana gelmektedir.
Görme olayı; ışık kaynağından veya cisimlerden yansıyan ışınlar
saydam tabakada kırılarak geçer. Göz bebeğinden göze girer. Göz
merceğinde kırılarak retina üzerine düşer. Retinada sarı leke
üzerinde ters olarak görüntü oluşur.
Gözden çıkıp beyine giden görme sinirlerinin, sarı lekede oluşan
görüntüyü uyartılar halinde beyindeki görme merkezine iletilerek
düz ve tek görüntünün olmasına yardımcı olur.
5. Görüntü görmek kelimesinden türeyen, imaj kelimesinin
Türkçesidir. İngilizcede “image” olarak geçen bu kelime
Latince “imago” dan gelmektedir.
Anlamı; gerçekte var olmadığı halde varmış gibi görünen
şey(hayalet) olarak geçer. Bir diğer tanımda ise herhangi
bir nesnenin mercek veya ayna ile oluşturulan biçimidir.
Görüntü, Bir film üzerinde sıralanmış resimlerin gösterici
yardımıyla ekrana art arda düşürülmesi sonunda hareketin
yeniden kurulmasıyla ortaya çıkan görünüş, görüntülük
üzerindeki hareketli resimler bütünüdür.
Özetle; evrende bulunan hacmi olan her cismin bir
merceğe ya da göze yansıyan şekline görüntü denir.
Görüntü durağan ve hareketli olmak üzere ikiye ayrılır.
7. Durağan; yerini değiştirmeyen, hareketsiz,
sabit anlamına gelir. Bu tanımdan yola
çıkarak durağan görüntüyü açıklayabiliriz.
Zamanı belli olan ve uzam içeren sabit
görüntülerdir. Durağan görüntüler ilk
çağlardan günümüze sürekli gelişme
göstermiştir.
9. Mağaralarda yaşayan İlk çağ toplumu durağan görüntünün
ilk ürünlerini ortaya koymuşlardır. Yukarıda belirtilen resim
mağaralarda yaşayan insanların çizmiş oldukları resimlere
bir örnektir. Resim olgusu zamanla ilerlemiş ve ressamları
doğurmuştur. Ressamlar belli bir çizim ve görüş yeteneği
sayesinde resimler üreten kişilerdir. Zamanla bir meslek
olgusu halini alan ressamlık, çizerek para kazanma
anlayışına girmiştir. Ancak ressamlar her bir resim için
belirli bir zaman tüketmek zorundaydılar. Zaman
kazanmak ve daha çok ürün ortaya çıkarabilmek için bazı
çalışmalar ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar şu an sahip
olduğumuz teknolojinin kaynağını oluşturmaktadır.
10. Fotoğraf, doğada mevcut gözle görülebilen maddi varlık ve
şekilleri, ışık ve bazı kimyasal maddeler yardımıyla ışığa karşı
duyarlı hale getirilmiş film, kağıt veya her hangi bir madde üzerine
saptayan fiziksel ve kimyasal bir işlemdir. Kelime Yunanca ışık
anlamına delen “photo” ve çizim anlamına gelen “graphus”
kelimelerinden oluşmaktadır.
Fotoğraf tarihi, M.Ö. 4. Yüzyılda ARİSTO’nun mağara deliğinden
içeri giren ışığın, karşı duvarda ters görüntüsünü yansıttığını
bulmasıyla başlar. 8. Yüzyılda Cabir İbni Hayyam adlı bir Arap’ın
Gümüş Nitrat’ın güneş ışığı etkisiyle karardığını bulması ve 1490
yılında Leonardo Da Vinci’nin yayınlanan notlarında resimde
persfektif için karanlık odadan yararlanma fikrini ortaya atması
fotoğrafçılık tarihindeki önemli başlangıçlardır. Bu gelişmelerin
ışığında Latince Karanlık Oda anlamına gelen ucunda bir delik olan
siyah bir kutu veya oda olan Camera Obscura bulundu.
12. Fizik kuralına uyan Camera Obscura’nın
mantığı şu şekildedir. Çok küçük bir delikten
geçen ışık, karanlık ortamın karşı yüzeyine
ters olarak düşer. Görüntünün ters olması
ışığın delikten geçerken kırılmasından
kaynaklanır. Günümüz modern fotoğraf
makinelerinin atasıdır.
14. Bu çalışmalar doğrultusunda dünyanın bir yüzey
üzerine kaydedilen ilk görüntüsü 1826 yılında
Joseph Niepce tarafından elde edilmiştir.
Filistin’in Juda gölünden çıkarılan ve ışığa duyarlı
Juda Bitüm adı verilen bir tür asvaltı, kurşun
kalay karışımı plakanın üzerine sürer ve bunu
evinin duvarına monte eder. Duvara açtığı küçük
delikten, pencerenin dışındaki manzarayı bu
plaka üzerine 8 saat bekleyerek kaydetmeyi
başarır. Bu buluşa güneş ile saptama anlamına
gelen Heliografi adı verilir.
16. Bu gelişmeden 13 yıl sonra Niepce’nin iş ortağı
olan Jacques Daguerre 8 saat süren bu işlemi
yarım saate indirdi ve bir plakaya kalıcı bir baskı
yöntemi geliştirdi. Bu yönteme Daguerretype
adı verildi. Ancak Daguerretype yöntemi
zahmetli bir işlemdi. Daguerre’in açıklamasından
3 hafta sonra İngiliz Bilim Akademisi’nde Henry
Talbot ilk negatif‐pozitif sistemini ortaya
çıkarmıştır. Tarihin ilk renkli fotoğrafı Louis
Ducos Hauron tarafından 1872 yılında çekilmiştir.
19. Fotoğraf kavramının zamanla gelişmesi
insanları farklı arayışlara doğru yönlendirdi.
Bunlardan en önemlisi durağan olan
görüntülerin hareketli hale getirilebilmesiydi.
Amerikalı fotoğraf sanatçısı Eadweard
Muybridge’in insan veya hayvan gövdesinin
hareketini, fotoğrafla saptanan anlara
bölmeyi başarması ile şeride kayıt edilen film
bulunur. Bu başarı sonucunda hareketli
görüntü anlayışı gelişmeye başlar.
25. Arka arkaya çekilmiş fotoğraf karelerinin seri bir şekilde hareket
ettirilmesiyle hareketli görüntü etkisi oluşmaktadır.18 yy son
çeyreğinde bu konuya meraklı araştırmacılar fotoğrafları ya da elle
çizilmiş resimleri ardarda döndürerek yada bakaç önünden
geçirerek hareketli filmin oluşmasında ilkleri başarmışlardır.Yüz
yılımızın başlarındaki en önemli buluş olan sinema,hareketli
görüntüyü perde üzerinde tekrar görmemize imkan sağlar. İlk
hareketli görüntü denemelerinde elektrik kıvılcımlarını resim geçişi
ile senkron sağlayarak karanlıktaki resmi çok kısa süreli görmeyi
sağlayan düzenler kurulmuştur. Diskoda müzikle birlikte çakan
flaşlarla dans edenler karanlıkta donuk ve hareketsiz gibi görünür,
saniyenin çok kısa bir anında insan hareketi de göze durağan gelir.
Gözümüzün bir kusuru kesik hareketleri kesintisiz hareket olarak
algılamamıza sebep olur. Gözün retina tabakasına düşen
görüntüler kaybolmalarından sonrada kısa bir süre retinada
kalmaya devam ederler.
27. Lumiere Kardeşler halka açık ilk film gösterimlerini
1895'te Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de
gerçekleştirdiler.
Fransız Lovis (1862‐ 1948) ve Auguste (1862‐ 1954)
Lumiere Kardeşler geliştirdikleri sinematograf adlı
aygıtla ilk kez hareketli görüntü elde ettiler. Bu olay
sinemanın doğuşunu müjdeleyen en önemli
gelişmeydi. Lumiere Kardeşler Lumiere Fabrikası'ndan
Çıkan İşçiler adlı filmlerini Lyon'daki fabrikalarında, bir
öğle tatili sırasında çekmişlerdi. Bir söylentiye göre
Ciotat Garı'na Bir Trenin Gidişi adlı filmin gösterimi
sırasında, kameraya doğru hızla yaklaşan tren
görüntüsü izleyicileri dehşete düşürmüştü.
28.
29.
30.
31.
32. Saydam bir film şeridi üzerindeki görüntüler ışığın yardımıyla bir perdenin
üzerine art arda düşürüldüğünde, gözümüz bu görüntüleri hareket ediyormuş gibi
algılar. Bunun nedeni beynin, gözün ağtabakası üzerine düşen görüntüyü,
görüntü yok olduktan sonra kısa bir süre daha saklamasıdır. Ağtabakadaki
yansıma gerçekten göründüğü süreden daha uzun bir süre algılandığından, bir
cismin görüntüsü kaybolmadan öbür cismin görüntüsü ağtabakaya düşerse, film
karakterlerinden göze yansıyan her görüntü birbirinin devamı olarak, yani hareket
ediyormuş gibi görünür. Bu beynin yarattığı görsel bir hareket yanılsamasıdır.
Film çekme aygıtı olan kamera, fotoğraf makinesi ile aynı ilkelere dayanarak
çalışır. Ama fotoğraf makinesinden en önemli farkı görüntüleri belli zaman
aralıklarıyla ve son derece hızlı bir biçimde film şeridinin üzerine kaydetmesidir.
Kullanılan film şeridine göre sinema kameralarının başlıca 70 milimetrelik, 35
milimetrelik, 16 milimetrelik ve 8 milimetrelik türleri vardır. 70 milimetrelik
kameralar büyük ve görkemli görüntüler elde etmek için, 16 milimetrelik hafif
kameralar bazı özel çekimlerde ve belgesel filmlerde, 8 milimetrelik kameralar
amatörlerce kullanılır. Sinema filmleri genellikle 35 milimetrelik kameralarla
çekilir.
33. Lumiere Kardeşler'in hem alıcı, hem de gösterici olan
sinematograf'ından bu yana kameralar önemli değişiklikler
geçirdi. Gösterici ve alıcı birbirinden ayrıldı, boyutları
küçüldü ve daha kullanışlı duruma getirildi. Elle çalışan
kameraların yerine motorla çalışan kameralar aldı. Motor
gürültüsünü önleyen bir sistem eklenerek görüntüyle
birlikte sesi de kaydeden sesli kameralar geliştirildi. Bugün
kullanılan 35 milimetrelik kamera hareketli görüntüler için
saniyede 24 kare çeker. Bu hız artırılarak yada azaltılarak
hareketin hızlı yada yavaş olması sağlanır. Gösterim
sırasında projeksiyon makinesinin obtüratürü film
karelerinin arasında kapanır ve ışığı keser. Ama bu o kadar
hızlı bir biçimde olur ki, gözümüz hareketlerin aslında
kesintili olduğunu ayırt edemez.
34. “görüyorum” anlamına gelen Latince bir
kelimedir.
Tanım: Optik görüntülerin elektrik
sinyallerine dönüştürülmesidir.
FİLM VİDEO
KİMYASAL ELEKTRONİK‐ELEKTRİK
35.
MODİANO, Alberto, Fotoğraf Tarihine Giriş, Art Studio Yayıncılık, Antalya, 1.Baskı, 2007, ISBN:
978‐975‐01354‐0‐8
DORA Serkan, Büyüyen Fotoğraf Küçülen Sosyoloji, Babil Yayınları, İstanbul, 2003, ISBN:
975‐8480‐59‐6
BAJAC Quentin, Karanlık Odanın Sırları: Fotoğrafın İcadı, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2005, ISBN:
975‐08‐0804‐5
http://www.fotografdunyam.com/forum/showthread.php?t=47
http://www.forumturkiye.com/showthread.php?t=54667
http://www.forumturkiye.com/showthread.php?t=54667
http://www.zekiturk.com/forum/fotografciligin‐tarihi‐ve‐dunyanin‐ilk‐fotograflari‐t5461.html?
s=ebc4006feffe41adba77e646df3da82d&s=ba0ce91a0eb7021a6da5f84be0d3a3f3&
http://fenbilgisiegitimi.yyu.edu.tr/k/groac/index.htm
http://www.web‐alem.net/sinema‐and‐tiyatro/32662‐dunya‐sinema‐tarihi.html
http://www.ta1d.com/Kamera.htm
http://www.baktabul.com/ilginc‐garip‐enterasan‐seyler/64179‐dunyanin‐ilk‐fotograflari.html
http://www.dizifilm.com/forum/archive/index.php/t‐27284.html
http://gnoxis.com/forum/sinema/12497‐sinemanin‐icadi.html