SlideShare a Scribd company logo
1 of 6
Neden Fotoğraf
Cekeriz?
Neden fotoğraf çekeriz?
Bu soruya her biri de doğru, inkâr edilemez türde yüzlerce yanıt verebiliriz şüphesiz. Ama ben konuya çok daha farklı bir açıdan; “ruhsal isteklerimiz” açısından yaklaşmak istiyorum ve
diyorum ki;
“Fotoğraf çekmemizin altında ruhumuzu tatmin etmek, üstünlüğümüzü ispat etmek ve bu üstünlüğümüzün başkalarınca fark edilip takdir edilmesi isteği yatar. İşte bu nedenle fotoğraf
çeker ve paylaşırız…” diyorum.
Yadırgadığınızı hissettiğim bu yanıtımı izninizle biraz açmak istiyorum… Fotoğraf çekmeyi doğadan çiçek koparmaya, sahilde renkli çakıl toplamaya, pazardan elma seçmeye benzetirim. Ya da
en güzel giysileri kuşanmaya, en iyi arabaya sahip olmaya, en lezzetli içecekleri içip, yemekleri yemeye benzetirim. Git gide en güzel eşe, özetle “en”lere sahip olmaya ve bu sahipliliği ispata.
“En”lere sahip olmanın altında “ben, bencil, bencillik” betimleri yatar sinsice; insanın özünü oluşturan “maya”lardan kötüsü olanını. Bir şeye, hem de kimselerde olmayan ya da
başkalarınkinden farklı daha güzel, daha büyük, daha renkli, daha lezzetli veya daha daha aklınıza gelen her şeyli farklılıkları içeren sahip olma duygusudur bu ve bu duygular yatar en’lere
sahip olmanın altında. Hem de tüm arzuları bastıran bir güçle; “Bakın! En güzeli bende, en güzeline ben sahibim…” giderek de “en güzeli benimki…” duyguları vardır. En güzeline sahip olma,
güzel ve ilginç gördüğünü sanal da olsa koparıp sahiplenme duygusu vardır fotoğraf çekmenin altında.
Güzel bir manzarayı, güzel bir çiçeği, meyveyi çekerek sahip olmaya, güzel bir insanı çekerek, yaşanan ilginç bir olayı belgeleyerek, gezilen bir yerin ortamında fotoğrafımızı çektirip ya da
ortamları çekerek, “Bakın!.. Ben burayı gördüm, buraya gitmeyenlerin dışında bu imkâna sahip oldum” duygusu yatar. Zaman zaman arşivden çıkarıp, Moliere (Molyer)’in cimrisi gibi belki de
kimseyle paylaşmadan, anılarını tekrar yaşamak, bir zamanlar nelere sahip olduğumuzu tekrar tekrar anımsamak yatar.
İşte bu nedenle gördüğümüz beğendiğimiz, ilginç bulduğumuz, bizden başka kimsenin görmediği bizim olmayan ancak sahip olmak istediğimiz olguların fotoğraflarını çekeriz. Bu çekimlerle
diğer insanların sahip olmadığı değerlere sahip olduğumuzu böylece onlardan ayrıcalığımızı belgeleriz.
Özetle, bu ayrıcalıkları sürekli yaşamak, bunu da başkalarına gösterme arzumuz bizi fotoğraf çekmeye ve sahip olduğumuz bu değerlerle kazandığımız üstünlüğümüzü belgelercesine
çektiklerimizi paylaşmak isteriz. Tabi bu tatmini yaşarken ne kadar bilgili, ne kadar becerikli olduğumuzu da sergilemiş oluruz.
Son söz olarak:
Özetle, “Tatmin ve ispat duygularımızı beslemek için fotoğraf çeker ve paylaşırız… Bunun hazzını duymak için de başkalarınca fark edilip takdir edilmeyi bekler ve isteriz.” Sevgili Galip
Hocamın açtığı bu foruma farklı bir açıdan yaklaşarak konuya renk katmayı amaçladım. Okuma sabrını gösteren herkese teşekkürler.
NEDEN FOTOĞRAF ÇEKER İNSAN ??..”
• Soru böyle sorulursa, cevabı da basit olur: Kimi “Yaşadığım zamanı ölümsüzleştirmek”, kimi “Anılarımı belgelemek”, kimi de ” Çoluk-çocuğunu büyüme evrelerini izlemek
için..” der ve geçer.
• “Neden fotoğraf çeker insan” sorusunun içinde “GÖRSEL SANAT”, “ANLATIM SANATI”, “SANAT YAPMA KAYGUSUNUN PSİKOLOJİK İRDELEMESİ” yoktur.
• Bu soru, sorulmakta geç de kalmıştır bence. Analog kameralar döneminde, 20-30 yıl önce sorulsaydı, kaç kişi buna cevap verirdi acaba ?
• O zamanlar, fotoğraf ve fotoğrafçılığın terminolojisi ve jargonu bile tam oluşmamıştı. Şimdi ise “DİGİTAL KAMERALAR” dönemidir. Digital teknoloji, internet, bilgisayar ve
photo-shop terimleri-dili ve jargonu; İngilizce-Fransızca-Türkçe bir harmanlama ile dilimizi istila etmiştir.
• Tabii bizim gibi, fotoğrafın yanında; resim-grafik-modlaj-heykel ve karikatür ile uğraşanlar, görsel sanatlardan gelen terim ve isimleri de katınca bu sanata; zengin bir
jargon oluştu.
• Oluştu da ne oldu, fotoğraf sanatı çok üst seviyelere mi geldi, uluslararası piyasada gururumuz olabilecek kaç fotoğrafçı yetiştirebildik ?…Hala kompozisyona “KADRAJ”
diyen…fotoğraf ve görsel sanatlar terimlerini ve nerede-nasıl kullanılacağını bilmeyen milyonlarca “Fotoğraf-Çeker” var !!!….
• Bu soruyu, (gerçi amacınızı bilmiyorum ama) “genel anlama” seviyesinde şöyle cevaplamak isterdim: Ergenlik dönemi psikolojisi içinde, her çocuğun ve gencin, “VAR
OLDUĞUNU” ve “KENDİNİ GÖSTERMEK-FARKETTİRMEK İSTEDİĞİNİ”, “DİĞERLERİNDEN FARKLI OLDUĞUNU” VE ” TAKDİR EDİLMEK VE ÖNE ÇIKMAK” içgüdüsünün baskın
olduğu ve bunu kanıtlamak için bir şeylerin peşine düştüğü dönemler olur.
• Ya da bazı ailesel, bedensel ve ruhsal problemlerin-eksikliklerin bastırılma gayretleri için de, farklı edebi- sanatsal-sportif faaliyetler içine girer gençler.
• Ben de bu dönemlerden geçtim ve benzer sorunlar nedeniyle önce; 1959 da, Ayvalık gibi küçük bir kasabaya fazla gelen, yüksek sesli batı müziği (Rock-Caz-Blues-
Country) dinlemeye ve etrafımdaki insanları rahatsız etmeye başladım…ama farkedildim…
• Daha sonra fotoğraf ve şiir demelerim başladı, dikkat çektim-ünlendim… Daha sonra karakalem-pastel-suluboya derken..yağlıboya resimle 1980′lere kadar süren bir
dönem geldi. 1980 den sonra, fotoğraf çalışmalarım daha yoğunaştı. 2005 yılında ise, digital fotoğrafın kolaylığı ve sayısal sınırın kalkması.. (36 kare ile sınırlı olmaması)
fotoğrafı, neredeyse yaşamımın bir parçası haline getirdi.
• İSO-DERGİ’nin ilk sayısında (OCAK 2011) benimle yapılan röportajda, şöyle bir cevap vermiştim: “Turhan Şeref Ener hep vardı, şiir- resim-deneme-modlaj-heykel-
karikatür üretirdi. Ama “turkobaba’yı fotoğraf yarattı..”
• Mart 2010 da, Konya Selçuk Üniversitesi’nce düzenlenen Sanat Günlerinde, Timurtaj Onan ve Erdal Kınacı’ya, video sunumları arkasından yapılan söyleşilerde; benzer
soruyu sormuştum. “Niye fotoğraf…sizde sanat yapma kaygusunu yaratan, ya da sanata sevk eden sorunlar nelerdi…psikolojik alt yapınız neydi-nasıldı ?…” benzeri
sorular sormuştum ama: “Akşama rakı sofrasında konuşuruz..” türunden cevaplar ile…mesele kapatıldı…:))
• Yani soru böyle sorulsa…belki de samimi cevaplar alınabilirdi…Ama 40-50 yaşından sonra eline “DİGİTAL KOMPAKT YA DA SLR KAMERA ALAN” biri, ne diyecek ?……
Merak etmiyorum tabii….:)))
Nerde kalmıştık
Öyle bir iş temposu var ki ülkemizde yerinden kımıldayıp kendine bir zaman
ayıramıyorsun. Genç insanlara bakıyorsun haftanın yedi günü sabahın ilk ışıklarıyla işe
başlayıp akşamın körüne kadar çalışıyorlar. İnsanca bir yaşam değil bu. Sadece yaşam
savaşı veriliyor. Bende farklı bir gençlik yaşamadım. Çocuklarımı doyasıya
sevemedim. İşten geldiğimde uyuyorlardı, işe giderken uyanmıyorlardı. Onları
uykularında sevdim. ……… Özetle insan iş yoğunluğu nedeniyle kendi özel duygularını
baskı altına alıyor. Bu özel duygular bir fırsatını bulduğunda üzerindeki baskıdan kurtuluyor
ve eyleme dönüşüyor. Saz çalmayı denedim olmadı. Resim yapmak için çabaladım
olmadı. Ruhum hapsolmuştu. Onu azat etmem gerekiyordu. Fotoğrafa başlayarak onu
azat ettim ve rahatladım. ……… Fotoğraf çekmeye başladım. Ruhumu
görüntüye öktüm. Yazıcılar alıp görüntüleri kâğıda basıp bazılarını çerçeveletip duvarıma
astım, bazılarını çocuklarıma eşime dostuma dağıttım. Paylaştım. Az geldi. Fotofun
Kulübü üye olup ruhumu dijital ortamda paylaşıma açtım. O sahada başka ruhlarla
tanıştım. Görmediklerimi gördüm. Bilmediklerimi öğrendim. Dostluklar
edindim… …….. Fotoğraflarımda insanların duygu ve
düşüncelerini,eylemlerini,farklılıklarını, çevresel koşulların onları nasıl şekillendirdiğini,
güzelliklerini, çirkinliklerini, büyük küçük ilişkilerini, hayvanlar ve insanların buluşmalarını,
yağmur ve insan, gölgeler ve yansımalar…..gibi analizlerini yapmaya çalıştım.Üzüldüm sevindim.
Esasında kendimi tarif ettim bir nebze.
Anılar
Anılarınızı saklamak istemez misiniz?
Sade bir fotoğraf makinesi ile yaşamınızı belirli anları ölümsüzleştirebilirsiniz. İleride bunlara bakarak mutlu olabilirsiniz. Bir
fotoğrafçının çektiği her fotoğrafta aslında bir anı vardır. O fotoğrafı çekmek için girilen zahmet, gelen ışığa göre, sokağa göre,
çevreye göre, elinizdeki fotoğraf makinesini ayarlamak ve o anda deklanşöre basarak o anı ölümsüzleştirmek! Evet bunun için iyi ya
da kötü bir fotoğrafçılık bilgisi şart!
Unutulmayacak bir fotoğrafçı olmak istemez misin?
Her gün gazetelerde, internette, televizyonda hemen hemen tüm görsel medya organlarında bir haber ya da bir belgesel
anlatılırken aslında hepsinin tek bir özeti olabilecek bir fotoğraf olur. Evet, o fotoğraf bazen bir haberi, bazen uzun bir metini bazen
de saatlerce süren belgeseli tek bir karede özetler. Böyle bir fotoğrafçı olmak istemez misin?
Hiç kendini fotoğraf ile ifade edebileceğini düşündün mü?
Eğer düşündüm diyorsan senin sözcüklere değil de bir fotoğraf karesine ihtiyacın olacak. Kendini anlatabileceğin düşünsel ya da
duygusal birikimini eline aldığın fotoğraf makinesini en iyi şekilde kullanarak yansıtabilirsin. Gerçek bir fotoğrafçı olarak belki de iç
dünyanı yansıttığın fotoğraf karelerinden bir sergi açarak kendini anlatma imkânı bile bulabilirsin. Çok hayalperest gibi gözükse de
her şey için bir başlangıç, bir eğitim gerekmektedir.
Yeni Bir Sosyal Çevre ?
Sadece boş zamanlarını değerlendirmek için ve kendine yeni bir çevre kazanmak için neden bir fotoğrafçılık kursunda
bulunmayasın ? Hafta sonları kurs arkadaşlarınla göze hoş gelen mekânlarda fotoğraf çekmez hiç kuşkusuz sosyal hayatına farklı bir
renk katacaktır.
Bir hobin olabilir mi?
İş ya da okul hayatında sürekli aynı şeyleri yapmak ve bir yerden sonra bunun sıkıcı olmaması elde değil. Hayatına farklı bir
pencereden bakarak hafta sonlarında kendini belki de elinde fotoğraf makinen ile bir meydanda, bir ormanda, bir sahil kenarında
bulabilirsin! İş ya da okul hayatının vermiş olduğu stresi deklanşöre her bastığın anda bir parça atma imkânın olamaz mı? Olabilir.
Bu nedenlerden herhangi birisi seni çekiyorsa, fotoğrafçılık kursu için hemen araştırmaya başlayabilirsin.
Doğa
Sason, doğası, tarihi ve kültürü ile her açıdan benim için özel bir coğrafya. Bir süreden beri
arkadaş grubumuzla birkaç bölgenin dışında neredeyse adım atmadığımız yer kalmadı. Bu
gezilerde Sason’un hem tarihine hem doğasına hem de kültürüne keşif yolculuğu yaptık.
Şehirde her mevsim puslanan zamanda Sason’un eşsiz doğası en iyi kaçış yerimiz oldu.
Doğanın tüm renkleri, dağların zirveleri, kuş ve böcek sesleri arasında arşınladığımız
vadiler ve patikalar, buz gibi pınarlar, şelaleler… Her mevsim doğanın renk değiştirdiği
harika bir coğrafya...
Doğanın sesi ve kokusu insanda tutku yapıyor şehirlerin gürültüsünden sonra. Yanı
başındayken pek kıymetini bilmiyor insan. Ancak uzaklaştıkça daha bir anlam buluyor ve
bu sese kulak vermek zorunda kalıyorsunuz nerede olursanız da. Doğanın ritmi o kadar
güzel bir uyum sergiliyor ki, sizi tüm düşüncelerinizden arındırıp doğanın bu ritmine ayak
uydurmanızı sağlıyor.
Zirvelerin doruklarında özgürlüğün tadını yaşarsınız. Yabani doğada her adımda biraz daha
asileşir insan. Bin bir çeşit çiçeklerin kokusunu içinize çektikçe daha ferahlarsınız.
Yeşilliklerin içinde daldan dala uçan kuşları, çiçekten çiçeğe konan böcekleri, kelebekleri
ve uğur böceklerini gördükçe doğanın bu şenliğine sessiz kalamazsınız.
Ve Hayat Arkadışıdır
NİKON…

More Related Content

Similar to Neden fotoğraf cekeriz222

Yaraticilik
YaraticilikYaraticilik
YaraticilikKref.net
 
Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!
Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!
Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!Tuti Rose
 
Yolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTEN
Yolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTENYolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTEN
Yolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTENFatih Cetiz
 
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndirSosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndirhibe kredi
 
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndirSosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndirhibe kredi
 
Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...
Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...
Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...Prof. Dr. Ekrem Çulfa
 
Koçluk bana ne öğretti..3
Koçluk bana ne öğretti..3Koçluk bana ne öğretti..3
Koçluk bana ne öğretti..3BURCU POLATDEM?R
 
Aura Rengi Testi (SON).pdf
Aura Rengi Testi (SON).pdfAura Rengi Testi (SON).pdf
Aura Rengi Testi (SON).pdfMehmetKilic12
 
Garantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama Kitabı
Garantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama KitabıGarantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama Kitabı
Garantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama KitabıPickup Artist Forum
 
Yolda Olanlar 1-Erdinç Kutal
Yolda Olanlar 1-Erdinç KutalYolda Olanlar 1-Erdinç Kutal
Yolda Olanlar 1-Erdinç KutalFatih Cetiz
 
Gerçek Girişimcilik Hikâyeleri
Gerçek Girişimcilik HikâyeleriGerçek Girişimcilik Hikâyeleri
Gerçek Girişimcilik HikâyeleriErol Bozkurt
 
Sosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptx
Sosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptxSosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptx
Sosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptxNurVural3
 
Bireysel Motivasyonunuz IçIn 50 Tavsiye
Bireysel Motivasyonunuz IçIn 50 TavsiyeBireysel Motivasyonunuz IçIn 50 Tavsiye
Bireysel Motivasyonunuz IçIn 50 TavsiyeAhmet Türkan
 

Similar to Neden fotoğraf cekeriz222 (17)

Yaraticilik
YaraticilikYaraticilik
Yaraticilik
 
Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!
Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!
Yaraticiliği Kışkırtmanın 25 Yolu!
 
Yolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTEN
Yolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTENYolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTEN
Yolda Olanlar 7 - Zeynep GÜÇLÜTEN
 
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndirSosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
 
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndirSosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
Sosyal fobiyi-yok-et-kitabı-pdf-i̇ndir
 
Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...
Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...
Hayat Cikmazi Kitabı,Prof Dr Ekrem Culfa, İstanbul, Anadolu Yakası, Avrupa Ya...
 
Koçluk bana ne öğretti..3
Koçluk bana ne öğretti..3Koçluk bana ne öğretti..3
Koçluk bana ne öğretti..3
 
Aura Rengi Testi (SON).pdf
Aura Rengi Testi (SON).pdfAura Rengi Testi (SON).pdf
Aura Rengi Testi (SON).pdf
 
Garantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama Kitabı
Garantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama KitabıGarantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama Kitabı
Garantili Kız Tavlama Taktikleri - Kız Tavlama Kitabı
 
Motivasyon 1
Motivasyon 1Motivasyon 1
Motivasyon 1
 
Yolda Olanlar 1-Erdinç Kutal
Yolda Olanlar 1-Erdinç KutalYolda Olanlar 1-Erdinç Kutal
Yolda Olanlar 1-Erdinç Kutal
 
Gerçek Girişimcilik Hikâyeleri
Gerçek Girişimcilik HikâyeleriGerçek Girişimcilik Hikâyeleri
Gerçek Girişimcilik Hikâyeleri
 
Sosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptx
Sosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptxSosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptx
Sosyal Psikolojide Benlik Kavramı ve Gelişimi.pptx
 
Bireysel Motivasyonunuz IçIn 50 Tavsiye
Bireysel Motivasyonunuz IçIn 50 TavsiyeBireysel Motivasyonunuz IçIn 50 Tavsiye
Bireysel Motivasyonunuz IçIn 50 Tavsiye
 
Motivasyon 2
Motivasyon 2Motivasyon 2
Motivasyon 2
 
Marka
MarkaMarka
Marka
 
Dıt Dıt’ın ne?
Dıt Dıt’ın ne?Dıt Dıt’ın ne?
Dıt Dıt’ın ne?
 

Neden fotoğraf cekeriz222

  • 1. Neden Fotoğraf Cekeriz? Neden fotoğraf çekeriz? Bu soruya her biri de doğru, inkâr edilemez türde yüzlerce yanıt verebiliriz şüphesiz. Ama ben konuya çok daha farklı bir açıdan; “ruhsal isteklerimiz” açısından yaklaşmak istiyorum ve diyorum ki; “Fotoğraf çekmemizin altında ruhumuzu tatmin etmek, üstünlüğümüzü ispat etmek ve bu üstünlüğümüzün başkalarınca fark edilip takdir edilmesi isteği yatar. İşte bu nedenle fotoğraf çeker ve paylaşırız…” diyorum. Yadırgadığınızı hissettiğim bu yanıtımı izninizle biraz açmak istiyorum… Fotoğraf çekmeyi doğadan çiçek koparmaya, sahilde renkli çakıl toplamaya, pazardan elma seçmeye benzetirim. Ya da en güzel giysileri kuşanmaya, en iyi arabaya sahip olmaya, en lezzetli içecekleri içip, yemekleri yemeye benzetirim. Git gide en güzel eşe, özetle “en”lere sahip olmaya ve bu sahipliliği ispata. “En”lere sahip olmanın altında “ben, bencil, bencillik” betimleri yatar sinsice; insanın özünü oluşturan “maya”lardan kötüsü olanını. Bir şeye, hem de kimselerde olmayan ya da başkalarınkinden farklı daha güzel, daha büyük, daha renkli, daha lezzetli veya daha daha aklınıza gelen her şeyli farklılıkları içeren sahip olma duygusudur bu ve bu duygular yatar en’lere sahip olmanın altında. Hem de tüm arzuları bastıran bir güçle; “Bakın! En güzeli bende, en güzeline ben sahibim…” giderek de “en güzeli benimki…” duyguları vardır. En güzeline sahip olma, güzel ve ilginç gördüğünü sanal da olsa koparıp sahiplenme duygusu vardır fotoğraf çekmenin altında. Güzel bir manzarayı, güzel bir çiçeği, meyveyi çekerek sahip olmaya, güzel bir insanı çekerek, yaşanan ilginç bir olayı belgeleyerek, gezilen bir yerin ortamında fotoğrafımızı çektirip ya da ortamları çekerek, “Bakın!.. Ben burayı gördüm, buraya gitmeyenlerin dışında bu imkâna sahip oldum” duygusu yatar. Zaman zaman arşivden çıkarıp, Moliere (Molyer)’in cimrisi gibi belki de kimseyle paylaşmadan, anılarını tekrar yaşamak, bir zamanlar nelere sahip olduğumuzu tekrar tekrar anımsamak yatar. İşte bu nedenle gördüğümüz beğendiğimiz, ilginç bulduğumuz, bizden başka kimsenin görmediği bizim olmayan ancak sahip olmak istediğimiz olguların fotoğraflarını çekeriz. Bu çekimlerle diğer insanların sahip olmadığı değerlere sahip olduğumuzu böylece onlardan ayrıcalığımızı belgeleriz. Özetle, bu ayrıcalıkları sürekli yaşamak, bunu da başkalarına gösterme arzumuz bizi fotoğraf çekmeye ve sahip olduğumuz bu değerlerle kazandığımız üstünlüğümüzü belgelercesine çektiklerimizi paylaşmak isteriz. Tabi bu tatmini yaşarken ne kadar bilgili, ne kadar becerikli olduğumuzu da sergilemiş oluruz. Son söz olarak: Özetle, “Tatmin ve ispat duygularımızı beslemek için fotoğraf çeker ve paylaşırız… Bunun hazzını duymak için de başkalarınca fark edilip takdir edilmeyi bekler ve isteriz.” Sevgili Galip Hocamın açtığı bu foruma farklı bir açıdan yaklaşarak konuya renk katmayı amaçladım. Okuma sabrını gösteren herkese teşekkürler.
  • 2. NEDEN FOTOĞRAF ÇEKER İNSAN ??..” • Soru böyle sorulursa, cevabı da basit olur: Kimi “Yaşadığım zamanı ölümsüzleştirmek”, kimi “Anılarımı belgelemek”, kimi de ” Çoluk-çocuğunu büyüme evrelerini izlemek için..” der ve geçer. • “Neden fotoğraf çeker insan” sorusunun içinde “GÖRSEL SANAT”, “ANLATIM SANATI”, “SANAT YAPMA KAYGUSUNUN PSİKOLOJİK İRDELEMESİ” yoktur. • Bu soru, sorulmakta geç de kalmıştır bence. Analog kameralar döneminde, 20-30 yıl önce sorulsaydı, kaç kişi buna cevap verirdi acaba ? • O zamanlar, fotoğraf ve fotoğrafçılığın terminolojisi ve jargonu bile tam oluşmamıştı. Şimdi ise “DİGİTAL KAMERALAR” dönemidir. Digital teknoloji, internet, bilgisayar ve photo-shop terimleri-dili ve jargonu; İngilizce-Fransızca-Türkçe bir harmanlama ile dilimizi istila etmiştir. • Tabii bizim gibi, fotoğrafın yanında; resim-grafik-modlaj-heykel ve karikatür ile uğraşanlar, görsel sanatlardan gelen terim ve isimleri de katınca bu sanata; zengin bir jargon oluştu. • Oluştu da ne oldu, fotoğraf sanatı çok üst seviyelere mi geldi, uluslararası piyasada gururumuz olabilecek kaç fotoğrafçı yetiştirebildik ?…Hala kompozisyona “KADRAJ” diyen…fotoğraf ve görsel sanatlar terimlerini ve nerede-nasıl kullanılacağını bilmeyen milyonlarca “Fotoğraf-Çeker” var !!!…. • Bu soruyu, (gerçi amacınızı bilmiyorum ama) “genel anlama” seviyesinde şöyle cevaplamak isterdim: Ergenlik dönemi psikolojisi içinde, her çocuğun ve gencin, “VAR OLDUĞUNU” ve “KENDİNİ GÖSTERMEK-FARKETTİRMEK İSTEDİĞİNİ”, “DİĞERLERİNDEN FARKLI OLDUĞUNU” VE ” TAKDİR EDİLMEK VE ÖNE ÇIKMAK” içgüdüsünün baskın olduğu ve bunu kanıtlamak için bir şeylerin peşine düştüğü dönemler olur. • Ya da bazı ailesel, bedensel ve ruhsal problemlerin-eksikliklerin bastırılma gayretleri için de, farklı edebi- sanatsal-sportif faaliyetler içine girer gençler. • Ben de bu dönemlerden geçtim ve benzer sorunlar nedeniyle önce; 1959 da, Ayvalık gibi küçük bir kasabaya fazla gelen, yüksek sesli batı müziği (Rock-Caz-Blues- Country) dinlemeye ve etrafımdaki insanları rahatsız etmeye başladım…ama farkedildim… • Daha sonra fotoğraf ve şiir demelerim başladı, dikkat çektim-ünlendim… Daha sonra karakalem-pastel-suluboya derken..yağlıboya resimle 1980′lere kadar süren bir dönem geldi. 1980 den sonra, fotoğraf çalışmalarım daha yoğunaştı. 2005 yılında ise, digital fotoğrafın kolaylığı ve sayısal sınırın kalkması.. (36 kare ile sınırlı olmaması) fotoğrafı, neredeyse yaşamımın bir parçası haline getirdi. • İSO-DERGİ’nin ilk sayısında (OCAK 2011) benimle yapılan röportajda, şöyle bir cevap vermiştim: “Turhan Şeref Ener hep vardı, şiir- resim-deneme-modlaj-heykel- karikatür üretirdi. Ama “turkobaba’yı fotoğraf yarattı..” • Mart 2010 da, Konya Selçuk Üniversitesi’nce düzenlenen Sanat Günlerinde, Timurtaj Onan ve Erdal Kınacı’ya, video sunumları arkasından yapılan söyleşilerde; benzer soruyu sormuştum. “Niye fotoğraf…sizde sanat yapma kaygusunu yaratan, ya da sanata sevk eden sorunlar nelerdi…psikolojik alt yapınız neydi-nasıldı ?…” benzeri sorular sormuştum ama: “Akşama rakı sofrasında konuşuruz..” türunden cevaplar ile…mesele kapatıldı…:)) • Yani soru böyle sorulsa…belki de samimi cevaplar alınabilirdi…Ama 40-50 yaşından sonra eline “DİGİTAL KOMPAKT YA DA SLR KAMERA ALAN” biri, ne diyecek ?…… Merak etmiyorum tabii….:)))
  • 3. Nerde kalmıştık Öyle bir iş temposu var ki ülkemizde yerinden kımıldayıp kendine bir zaman ayıramıyorsun. Genç insanlara bakıyorsun haftanın yedi günü sabahın ilk ışıklarıyla işe başlayıp akşamın körüne kadar çalışıyorlar. İnsanca bir yaşam değil bu. Sadece yaşam savaşı veriliyor. Bende farklı bir gençlik yaşamadım. Çocuklarımı doyasıya sevemedim. İşten geldiğimde uyuyorlardı, işe giderken uyanmıyorlardı. Onları uykularında sevdim. ……… Özetle insan iş yoğunluğu nedeniyle kendi özel duygularını baskı altına alıyor. Bu özel duygular bir fırsatını bulduğunda üzerindeki baskıdan kurtuluyor ve eyleme dönüşüyor. Saz çalmayı denedim olmadı. Resim yapmak için çabaladım olmadı. Ruhum hapsolmuştu. Onu azat etmem gerekiyordu. Fotoğrafa başlayarak onu azat ettim ve rahatladım. ……… Fotoğraf çekmeye başladım. Ruhumu görüntüye öktüm. Yazıcılar alıp görüntüleri kâğıda basıp bazılarını çerçeveletip duvarıma astım, bazılarını çocuklarıma eşime dostuma dağıttım. Paylaştım. Az geldi. Fotofun Kulübü üye olup ruhumu dijital ortamda paylaşıma açtım. O sahada başka ruhlarla tanıştım. Görmediklerimi gördüm. Bilmediklerimi öğrendim. Dostluklar edindim… …….. Fotoğraflarımda insanların duygu ve düşüncelerini,eylemlerini,farklılıklarını, çevresel koşulların onları nasıl şekillendirdiğini, güzelliklerini, çirkinliklerini, büyük küçük ilişkilerini, hayvanlar ve insanların buluşmalarını, yağmur ve insan, gölgeler ve yansımalar…..gibi analizlerini yapmaya çalıştım.Üzüldüm sevindim. Esasında kendimi tarif ettim bir nebze.
  • 4. Anılar Anılarınızı saklamak istemez misiniz? Sade bir fotoğraf makinesi ile yaşamınızı belirli anları ölümsüzleştirebilirsiniz. İleride bunlara bakarak mutlu olabilirsiniz. Bir fotoğrafçının çektiği her fotoğrafta aslında bir anı vardır. O fotoğrafı çekmek için girilen zahmet, gelen ışığa göre, sokağa göre, çevreye göre, elinizdeki fotoğraf makinesini ayarlamak ve o anda deklanşöre basarak o anı ölümsüzleştirmek! Evet bunun için iyi ya da kötü bir fotoğrafçılık bilgisi şart! Unutulmayacak bir fotoğrafçı olmak istemez misin? Her gün gazetelerde, internette, televizyonda hemen hemen tüm görsel medya organlarında bir haber ya da bir belgesel anlatılırken aslında hepsinin tek bir özeti olabilecek bir fotoğraf olur. Evet, o fotoğraf bazen bir haberi, bazen uzun bir metini bazen de saatlerce süren belgeseli tek bir karede özetler. Böyle bir fotoğrafçı olmak istemez misin? Hiç kendini fotoğraf ile ifade edebileceğini düşündün mü? Eğer düşündüm diyorsan senin sözcüklere değil de bir fotoğraf karesine ihtiyacın olacak. Kendini anlatabileceğin düşünsel ya da duygusal birikimini eline aldığın fotoğraf makinesini en iyi şekilde kullanarak yansıtabilirsin. Gerçek bir fotoğrafçı olarak belki de iç dünyanı yansıttığın fotoğraf karelerinden bir sergi açarak kendini anlatma imkânı bile bulabilirsin. Çok hayalperest gibi gözükse de her şey için bir başlangıç, bir eğitim gerekmektedir. Yeni Bir Sosyal Çevre ? Sadece boş zamanlarını değerlendirmek için ve kendine yeni bir çevre kazanmak için neden bir fotoğrafçılık kursunda bulunmayasın ? Hafta sonları kurs arkadaşlarınla göze hoş gelen mekânlarda fotoğraf çekmez hiç kuşkusuz sosyal hayatına farklı bir renk katacaktır. Bir hobin olabilir mi? İş ya da okul hayatında sürekli aynı şeyleri yapmak ve bir yerden sonra bunun sıkıcı olmaması elde değil. Hayatına farklı bir pencereden bakarak hafta sonlarında kendini belki de elinde fotoğraf makinen ile bir meydanda, bir ormanda, bir sahil kenarında bulabilirsin! İş ya da okul hayatının vermiş olduğu stresi deklanşöre her bastığın anda bir parça atma imkânın olamaz mı? Olabilir. Bu nedenlerden herhangi birisi seni çekiyorsa, fotoğrafçılık kursu için hemen araştırmaya başlayabilirsin.
  • 5. Doğa Sason, doğası, tarihi ve kültürü ile her açıdan benim için özel bir coğrafya. Bir süreden beri arkadaş grubumuzla birkaç bölgenin dışında neredeyse adım atmadığımız yer kalmadı. Bu gezilerde Sason’un hem tarihine hem doğasına hem de kültürüne keşif yolculuğu yaptık. Şehirde her mevsim puslanan zamanda Sason’un eşsiz doğası en iyi kaçış yerimiz oldu. Doğanın tüm renkleri, dağların zirveleri, kuş ve böcek sesleri arasında arşınladığımız vadiler ve patikalar, buz gibi pınarlar, şelaleler… Her mevsim doğanın renk değiştirdiği harika bir coğrafya... Doğanın sesi ve kokusu insanda tutku yapıyor şehirlerin gürültüsünden sonra. Yanı başındayken pek kıymetini bilmiyor insan. Ancak uzaklaştıkça daha bir anlam buluyor ve bu sese kulak vermek zorunda kalıyorsunuz nerede olursanız da. Doğanın ritmi o kadar güzel bir uyum sergiliyor ki, sizi tüm düşüncelerinizden arındırıp doğanın bu ritmine ayak uydurmanızı sağlıyor. Zirvelerin doruklarında özgürlüğün tadını yaşarsınız. Yabani doğada her adımda biraz daha asileşir insan. Bin bir çeşit çiçeklerin kokusunu içinize çektikçe daha ferahlarsınız. Yeşilliklerin içinde daldan dala uçan kuşları, çiçekten çiçeğe konan böcekleri, kelebekleri ve uğur böceklerini gördükçe doğanın bu şenliğine sessiz kalamazsınız.