Merhaba,
Dördüncü sayımızı yeni yazarlarımızın katılım ve katkısıyla gerçekleştiriyoruz. Nisan ayını
geride bıraktığımız Mayıs ayını Hıdrellez günüyle bahar coşkusuyla
karşıladığımız şu günlerde yaşadığımız tüm olumsuz duyguları ve
olayları geri bırakma dileklerimizle siz okuyucularımızın tekrar
karşısındayız. Tamamen amatör duygularla hazırladığımız ama güçlü
yazar kadromuzla günden güne gelişen PSY-Q E-Dergi Güven
temasıyla siz okuyucularımızın karşısında.
Bu ayki sayımıza Sevgili meslektaşlarımız Ömer ve Ezgi Akbalık çifti
yazılarıyla katkı sağladı. Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa Yakın
İlişkilerde Güven ve Güvenli Bağlanma" konusunu irdeledi. TRT Kent
Radyo’dan Yetiş Fidan Mutlu güveni kendi şiirselliği ile anlattı.
Geçtiğimiz aydan beri ve halen devam eden Psikolojik Danışmanlık
mesleği ile ilgili yeni taslak yönetmelik tartışmalarını ele aldık.
Ayrıca dergimizde "PSY-Q Haber ve Kültür Sanat Köşesi" yer almakta.
2. PSY-Q’ dan
Merhaba,
Dördüncü sayımızı yeni yazarlarla birlikte çıkarıyoruz. Nisan ayını
geride bıraktığımız Mayıs ayını Hıdrellez günüyle bahar coşkusuyla
karşıladığımız şu günlerde yaşadığımız tüm olumsuz duyguları ve
olayları geri bırakma dileklerimizle siz okuyucularımızın tekrar
karşısındayız. Tamamen amatör duygularla hazırladığımız ama güçlü
yazar kadromuzla günden güne gelişen PSY-Q E-Dergi Güven
temasıyla siz okuyucularımızın karşısında.
Bu ayki sayımıza Sevgili meslektaşlarım Ömer ve Ezgi Akbalık çifti
yazılarıyla katkı koydu. Psikiyatri Uzmanı Doç Dr Cebrail Kısa Yakın
İlişkilerde Güven ve Güvenli Bağlanmayı irdeledi. TRT Kent
Radyo’dan Yetiş Fidan Mutlu güveni kendi şiirselliği ile anlattı.
Geçtiğimiz aydan beri ve halen devam eden Psikolojik Danışmanlık
mesleği ile ilgili yeni taslak yönetmelik tartışmalarını ele aldık.
Dergimizde PSY-Q Haber ve Kültür Sanat Köşesi bölümleri yine var.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21. İZMİR’DE EĞİTİM İÇİN
KAYITLARIMIZ
DEVAM EDİYOR
DOÇ. DR.
CEBRAİL
KISA
DUYGU ODAKLI
ÇİFT
TERAPİSİ
KAYIT VE BİLGİ İÇİN: 0545 350
38 35
E-mail:
psyqpsikoloji@gmail.com
Temel Teorik ve Temel Beceri Eğitimi
45 Saat
İleri Düzey Beceri Eğitimi
45 Saat
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31.
32. Başıbozuk Öyküler 1-Kız Barış
Dr İzzet Akın TÜTÜNCÜLER
Geçen hafta Barış, annesine artık okula
gitmek istemediğini söylediğinde, annesi
“Neden yavrum?” diye sordu. Bir süre lafı
geveleyen oğlu sonunda gerçeği söyledi.
Arkadaşlarının kendisine uzun zamandır
‘Kız Barış’ dediklerinden, bu durumdan çok
utanıp üzüldüğünden ve artık okula gitmek
istemediğinden bahsetti.
Ertesi gün okula giden annesi bunu sınıf
öğretmeniyle konuştu. Öğretmen de
Barış’la alay eden çocukların annelerine
yaşanan hadiseyi iletti. Bu alaylar birkaç
gün kesildi. Fakat şimdi her şey, az önce
yağmur yağdığı için spor salonunda yapılan
beden dersinde tekrarladı. Elinde bir
roman, tribünde arkadaşlarını izleyip ara
ara da kitabı karıştıran Barış’ı arkadaşları:
“Kız Barış hadi gel beraber oynayalım” diye
çağırdılar. O sırada okul zili uzunca zırladı.
Gün sonu zili diğer teneffüs zilleri gibi
melodik değildi. Kulağında bu huzursuz ses
ile Barış, okulun spor salonundan çıktı.
Barış ilkokul beşinci sınıfta, uzun kıvırcık
saçları ve kız güzelliğinde yüzü olan on iki
yaşında sarışın bir çocuktu…
Annesinin onu her zaman arabayla
beklediği, okulun önündeki kapıya doğru
yöneldi. Yürürken “Şimdi arabada keşke
babam da, olsa kendimi nasıl güçlü
hissederdim” diye geçirdi içinden. Barış
asık suratı ve dolu gözleriyle, aracın silecek
hareketlerini izleyerek, yağmuru
umursamadan, ağır ağır annesine yaklaştı.
En sonunda arabanın kapısını açıp
annesinin yanına oturduğunda annesi
daha bir şey sormadan Barış birikmiş
bekleyen gözyaşlarını bıraktı. Anne birkaç
gündür kesilen alayların tekrar başladığını
anlayarak “ Gene mi?” dedi. Barış daha
derin hıçkırıklarla ağlayarak annesine
sözsüz bir onay verdi.
Kadın, sileceklerin ve buğulanmış camın
içinden dışarıyı izledi. Yağmurda koşuşan
afacanlara, şemsiyelerini dikkatsizce
savuran insanlara, çocuklarının çantasını
taşıyan annelere baktı. Okul çıkışının
önüne -çocuklar birden yola çıkmasın diye-
çekilen demirin üstünden atlayan
çocuklardan irkildi, onlara araba çarpacak
diye korktu. İnsanın nasıl bir canlı
olduğunu düşündü. Daha çocukken bile
kendinden güçsüz olduğunu hissettiği bir
başkasını ezmekten keyif alıyordu insan.
Oğlunun boynuna sarıldı. Koklayıp öperek
kulağına “ Merak etme Barış’ım yarın
halledeceğim ben bu işi” dedi ve
yavrusunun gözyaşlarını sildi kadın.
Barış annesinin verdiği teminatla biraz
sakinleşse de okuldan eve yolculuğunda
yağmurun sesine, ağlama ve hıçkırık sesleri
eşlik etti.
Eve geldiklerinde kapıyı anneanne açtı.
Gözleri kan çanağı olmuş Barış’ı gören
anneanne, geçen ay içinde yaşananların
tekrarlamış olduğunu (Barış’ın yüzünde
hakarete maruz kalmanın verdiği o aynı
mutsuz ifade vardı) anladı. Hiçbir şey
33. yokmuş gibi Barış’ı neşeyle kucakladı, sarıp
sevgi dolu laflar etti, çünkü bu konulara
karışması her seferinde kızı tarafından
uyarılmasına neden oluyor, tartışma daha
da büyüyordu. Anne, evinde başa
çıkamadığı bir sorun yaşayınca önce
boşanmakla hata ettiğini düşünüyor, sonra
da kocasından zaten hiçbir sorumluluk
almadığı için boşandığını hatırlayıp ve
kendine yönelttiği bu suçlamalardan
vazgeçiyordu.
Anneanne, kızının tek dayanağının kendisi
olduğunu düşünerek alttan almaya
başlıyor, böylece gerginlik yavaşça
sönüyordu. Fakat evdeki bu gerginlik
Barış’ın gözlerinde kalıcı bir korkuya
dönüşüyordu.
Evin camlarını döven yağmurun sesine,
kendisine asla yol verilmeyeceği korkusuna
kapılmış bir ambulansın sirenleri karıştı.
Anneanne ve anne evde olanlarla yemek
hazırlayıp bir sofra kurdu. Kitapların
dünyasında huzurunu bulmuş Barış
sofraya çağırıldı, odasından gelince de hep
beraber yemeğe başladılar.
Anneannenin gözü yemek boyunca, aklı
biran önce kitabına dönmekte olan
torunundaydı. Anneyse ağzında gevelediği
lokmaları yutmaya uğraşırken “Çalıştığım
firma her gün işten yeni birini çıkarıyor bu
berbat piyangonun bana vurmasına az
kaldı. Oğlumun küçük yaşında hem okul
çevresinde zor günler yaşamasının hem de
evde babasız büyümesinin suçlusu benim.
Annemin dolduruşlarına gelip boşandım.
Neden daha çok fedakârlıkta bulunmadım
ki? Eşime karşı bulunmadığım fedakârlığı
hayat başka yerlerden çıkarıyor şimdi.
Barış’ın okulda yaşadığı sorunu müdürle
eşim yanımdayken konuşmam gerek.” diye
düşünüyordu.
Anne, epeydir ağzına koymadığı, ucunda
yemek olan çatalı elinde döndürüp
duruyordu. Barış “Anne ben doydum”
deyince, annesi kendine geldi ve
anneannenin çoktan sofrayı toplamaya
başladığını fark etti.
Tatsız ve mutsuz yemekten sonra kadın
telefona gitti, eski eşini arayıp yaşananları
anlattı, yarın sabah okula gidip okul
müdürü ile beraber konuşmalarının daha
iyi olacağını düşündüğünü söyledi. Eşi de
işyerinden izin alarak geleceğini belirtti. O
sırada Barış duyup üzülmesin diye bu
konuşmalar sessiz yapıldı. Barış da bu
oyunu bozmamak için duymadı…
Ertesi sabah, anne otuz beş yıldır uyandığı
yağmur sonrası sabahlardan farklı olmayan
bir sabaha daha uyandığını düşünerek,
gözlerini güne açtı. Oğluna bir muzu zorla
yedirip, çantasını hazırladı. Anneanne kızı
ve torununu yolcu etti. Torununa üzülen,
kızına acıyan bakışları vardı. Kendinin de
inanmadığı bir ima ile “ Allah işinizi rast
getirsin” i duyuldu kapanan çelik kapının
aralığından…
Baba okulun önünde dün telefonda
konuştukları gibi bekliyordu. Barış okul
kapısının önünde babasını görünce
koşarak boynuna atladı, bir anda okula
gelmenin verdiği tüm huzursuzluğu
unuttu. Sevincini annesiyle paylaşmak için
annesine döndü. Kendiyle alay eden
çocukların bakışlarını gördü annesinin
babasına bakışında. Ama umursamadı.
Babasına sarılmak kitap okumaktan da
güzeldi sanki…
34. Üçü beraber müdürün odasına gittiler.
Eteğinin rengi mi, yoksa baldırlarındaki şiş
duran kaslar mı bu hissi yaratıyordu
bilinmez, müdüre hanım işini önemsiyor
gözüküyordu. Aileyi sıcak karşıladı,
boşanmış ailedeki ürkekliği seziyor, anne
ve babanın yüzündeki “acaba biz de bir suç
var mı?” sorusunu okuyabiliyordu…
Müdüre hanım sesinin otoriter olduğu
anlarda ailenin suçluluğunun arttığını fark
ederek utandı, “ Zor dönemler geçirmiş
olmanıza rağmen Barış’a bunu hiç
yansıtmadığınızı mutlulukla görüyorum.
Öğrencimiz sadece Barış’a değil birçok
arkadaşına, bu tip davranışlarda
bulunuyor. Aile ile çok net konuşup
durumu çözmelerini sağlayacağım” dedi.
Bu sırada baba eski eşinin ve müdüre
hanımın da yüzüne şaşkınlıkla bakarak
“Ben birkaç kişinin bu şekilde davrandığını
sanıyordum” dedi. Müdüre hanım
“Muhakkak birkaç kişi ama asıl bu olayları
başlatan biri var, öğretmenimiz olayları
bana ayrıntılı anlatı. Ben öncelikle ve
ağırlıkla o çocuğun ailesiyle konuşacağım,
”dedi.
Müdüre hanım’ın çözüm bulacağını ima
eden tavrı ve dağılmış da olsa bir ailenin
fertlerine gösterdiği saygı anne ve babanın
kendilerini daha iyi hissetmelerini
sağlamıştı. Görüşme bitince aileyi kapıya
kadar geçirdi. Kapıdan çıkarlarken Barış’ın
başını sevdi. Anne baba oğullarının elini
uzun bir zaman sonra tekrar aynı anda
tutuyordu. Barış’ı geç kaldığı derse girmesi
için sınıfına bıraktılar. Yaşadığı tüm
tatsızlıklara rağmen Barış için müthiş bir
keyifti bu sahne... Sınıfın kapısı açıldığında
arkadaşları da görmüştü anne ve babasını.
Anne baba okul çıkışına doğru yürüdü.
Sessizliği ilk bozan anne oldu: “İyi
olacağını, hallolacağını düşünüyorum. Kaça
kadar izin aldın, ben sabahtan izinliyim
vaktin varsa bir şeyler içip konuşalım mı ?”
“Olur, iyi olur uzun zamandır kimseyle
sohbet etmiyorum,” dedi baba. İkisi de
kendi hafızalarında son olarak beraber
mutlu geçirdikleri günlere dönmüşlerdi.
Kadının arabasına binip okuldan
uzaklaştılar…