SlideShare a Scribd company logo
1 of 162
FOTOĞRAF NEDİR?
• Fotoğraf kelime olarak Yunanca ışık anlamına
gelen “photos” ve yazı anlamına gelen “graphe”
kelimelerinden oluşmaktadır. “Işık yardımı ile
yazmak”
• Fotoğraf, doğada mevcut gözle görülebilen
maddi varlık ve şekilleri, ışık ve bazı kimyasal
maddeler yardımıyla ışığa karşı duyarlı hale
getirilmiş film, kağıt veya her hangi bir madde
üzerine saptayan fiziksel ve kimyasal bir işlemdir.
FOTOĞRAFIN TARİHİ
• İlk kez 10. yy. da Arap bilim adamı İbni-l
Heysem (kimi kaynaklarda Basralı el
Hasan) güneş tutulmasını izlemek için camera
obscura olarak adlandırılan ilkel kutuyu
kullanmıştır. Bu kutunun çalışması ise, karanlık
bir odanın duvarına bir iğne deliği(pinhole)
açıldığında dışarıdaki cisimlerin görüntüsünün
deliğin karşısındaki duvara, ters olarak düşmesi
şeklindedir.
FOTOĞRAFIN TARİHİ
• 1533 yılında Giovanni Della Porta, önceleri Leonarda da
Vinci tarafından ana hatları bildirilen , karanlık kutu genel
ilkesinin tanımını yaptı.Bundan 15 sene sonra Danielo
Barbaro adlı bir Venedikli, karanlık kutunun deliğine bir
mercek yerleştirmek suretiyle daha net bir görüntü elde
edilebileceğini kanıtladı.
• 17.-18. Yüzyılda Camera Obscura boyutları taşınabilir
hale geldi. Alman bilim adamı JOHANN ZAHN 1776 'da
özelilikle portre resimleri çizebilmek için, elde
taşınabilecek kadar küçük Camera Obscurayı imal etti.
Bu sistemde tüp içine yerleştirilmiş ileri geri hareket
edebilen netlik ayarı yapabilen bir mercek sistemi, ayrıca
giren ışığın şiddetini denetleyici bir delik ve görüntüyü
yansıtan bir ayna bulunuyordu.
FOTOĞRAFIN TARİHİ
• 1826 yılında Joseph Niepce, tarihin bir yüzey
üzerine kaydedilen ilk görüntüsünü elde etmeyi
başarır. Filistin'in Juda gölünden çıkarılan ve
ışığa duyarlı Juda Bitüm adı verilen bir tür asfaltı,
kurşun kalay karışımı plakanın üzerine sürer ve
bunu evinin duvarına monte eder. Duvara açtığı
küçük delikten, pencerenin dışındaki manzarayı
bu plaka üzerine kaydetmeyi başarır.
FOTOĞRAFIN TARİHİ
• Tarihin bu ilk fotoğraf çekim çalışması tam
8 saat sürer. Bu buluşa güneş ile saptama
anlamına gelen Heliografi adı verilir.
Niepce, kendisine "Fotoğrafçılığın babası"
ünvanını verdiren bu buluşunu 8 Aralık
1827 de İngiltere'de açıklar.
9
Joseph Nicepore Niepce
10
Louis Daguerre - Bir insana ait ilk fotoğraf - 1839
FOTOĞRAFIN TARİHİ
• JACQUES DAGUERRE:
“DAGUERREOTYPE” adı verilen sistemi
oluşturdu. Pozlama süresi daha düşük,
ayrıntılar daha fazlaydı ancak resmin
kopyası yapılamıyordu.
• WILLIAM HENRY FOX TALBOT
“TALBOTYPE “yöntemini bulmuştur.
Kimyasal uygulanmış kağıtlar üzerine
görüntü aktarımı. Resmin çoğaltılması
mümkün oldu.
İLK KADIN FOTOĞRAFI
İLK RENKLİ FOTOĞRAF - 1872
FOTOĞRAFIN TARİHİ
• Yüzyılın sonlarına doğru fotoğraf
makineleri ile beraber merceklerde de
büyük ilerlemeler kaydedildi. Yeni
anastigmat mercekler eskilerinin yerine
geçti. Bu merceklerle orta boy ve
minyatür fotoğraf makineleri piyasaya
çıktı.
OBJEKTİF DİYAFRAM OBTÜRATÖR SENSÖR/FİLM
IŞIK
FOTOĞRAF MAKİNELERİ
Kullandığı Film Boyutlarına Göre
Makineler
1. Küçük Boyutlu Makineler: 35mm
format (24mmx36mm) sinema filmleri
üzerinden çekim yapabilen fotoğraf
makineleridir. Piyasada amatör
fotoğrafçılarının kullandıklar fotoğraf
makineleri bu türe girmektedir.
– Profesyonel amaçlarla da kullanılır. Kompakt
ve SLR modelleri vardır.
Kullandığı Film Boyutlarına Göre
Makineler
2. Orta Bot Makineler: 4.5x6cm, 6x6cm,
6x7cm ebatlarındaki filmlerin
kullanılabildiği fotoğraf makineleridir. Bu
tip makineler de büyütme gerektirecek
türdeki profesyonel çalışmalar için
kullanılabilir.
Kullandığı Film Boyutlarına Göre
Makineler
3. Büyük Boy Makineler: Film boyutları
9x12cm’den başlayıp, daha büyük boyutlara
ulaşabilir. Böyle büyük boyutlarda film
kullanımının en büyük amacı veya
avantajı;büyük boyutlarda baskı yapılırken
görüntü kalitesinin bozulmamasıdır. Bu nedenle
afiş, katalog gibi reklam ve tanıtım
çalışmalarında, mimari çekimlerde profesyonel
fotoğrafçılar tarafından tercih edilen
makinelerdir.
Kullandığı Film Boyutlarına Göre
Makineler
4.Minyatür Boy Fotoğraf Makineleri:
Boyut olarak ve kullandığı film açısından
son derece küçüktür. Çok küçük
boyutlarda olması, taşıma kolaylığı
sunmasına rağmen, büyük boyutlarda
baskı yapılması durumunda görüntü
kalitesi bozulmaktadır.Çakmak, kalem vs.
şeklinde olabilir.
VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE
MAKİNELER
1. OPTİK VİZÖRLÜ MAKİNELER: Vizör,
makinenin üstünde bir yerde konumlandırılmıştır.
Objektif üzerinden geçerek film üzerine düşecek
görüntü ile bu görüntü aslında ayrı ayrı
görüntülerdir. Bu vizörün görevi, film üzerine
düşecek görüntünün çerçevelenmesi ve netliğin
izlenmesidir. Fakat film üzerine düşen görüntü ile
vizörden izlenen görüntü arasındaki bir açı
farkından dolayı, yakından çekilen görüntülerde
çerçevelerin biraz kaydığı görülür. Bu hata,
görüntülenecek cisme 1 metreden daha yakından
çekim yapılması durumunda ortaya çıkar ve
fotoğrafçılık dilinde buna paralax hatası denir.
VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE
MAKİNELER
2. Refleks Fotoğraf Makineleri: Bu tür
fotoğraf makinelerinin temel özelliği (çift
objektifliler hariç), vizörden gözlenen
görüntü ile, objektiften geçip film üzerine
gelen görüntünün aynı olmasıdır. Bu tip
makinelerde tek objektifli ve çift objektifli
olarak iki gruba ayrılır
VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE
MAKİNELER
• Tek Objektifli refleks Makineler (SLR -Single Lens
Refleks): Bu tip makinelerde objektiften
geçen görüntü, bir ayna prizma
vasıtasıyla vizöre iletilir. Bu tür
makinelerin en belirgin özelliği, film
üzerine düşecek görüntünün netliği ve
çerçevesinin vizörden aynen izlenerek
görüntüye hakim olunabilinmesidir. Bu
tür makinelerde paralax hatası yaşanmaz
VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE
MAKİNELER
• Çift Objektifli Refleks Makineler (TLR):
Bu tür fotoğraf makinelerinde iki adet objektif
bulunmakta olup, alttaki objektif görüntüyü
film üzerine göndermeye yararken üsteki
objektifin görevi; aynı görüntüyü vizöre
iletmektir. İki objektifin görüntüyü farklı
açılardan görmesi (optik vizörlü fotoğraf
makinelerinde olduğu gibi) yakın çekimlerde
paralax hatasına neden olabilmektedir.
NETLEME SİSTEMİNE GÖRE
MAKİNELER
1. Auto Focus Makineler: Deklanşöre yarım
basıldığında harekete geçen küçük bir elektrik
motoru vizörün merkezinde bulunan küçük
dikdörtgen alanın gördüğü cisme otomatik
olarak netlik yapılmasını sağlar.
• Temelde üç tip auto focus sistem vardır;
– İnfra-red ışınlar yardımıyla
– Ultrasonic ses dalgaları yardımıyla
– Ton farklarına (kontrasta) duyarlı detektörler
yardımıyla çalışanlar
NETLEME SİSTEMİNE GÖRE
MAKİNELER
2. Manuel Netleme Gerektiren
Makineler: Objektif üzerinde el ile
ayarlanabilen (Manuel) bir netleme
halkası bulunan ve genellikle objektifi
değişebilen modellerdir. Netleme
halkasının saat yönünde ve saat yönünün
tersinde çevrilmesiyle objektif içinde yer
alan bir grup mercek ileri ve geri hareket
ederek netliği sağlar.
NETLEME SİSTEMİNE GÖRE
MAKİNELER
• Netleme Gerektirmeyen Makineler:
Fotoğraf makinelerinin en ucuz ve en az
nitelikleri olan ‘bas-çek’ dediğimiz modellerdir.
Geniş açılı ve kısık diyaframlı sabit bir objektife
sahiptirler. Yani net alan derinliği fazla olan
objektifleri vardır. Konuya çok yaklaşmak
netliği bozar. Ayrıca kısık diyaframı nedeniyle
objektifi çok miktarda ışığa ihtiyaç duyar.
ÖZEL AMAÇLI MAKİNELER
• Polaroid Fotoğraf Makineleri: En
büyük avantajı, banyo ve baskı işleminin
fotoğraf makinesi içerisinde çok kısa bir
sürede yapılarak görüntünün elde
edilmesidir. Fakat kaydedilen görüntünün
uzun süre canlılığını koruyamaması,
görüntü boyutlarının sınırlı olması… gibi
dezavantajları vardır.
ÖZEL AMAÇLI MAKİNELER
• Panoramik Fotoğraf Makineleri: Bu tür
makineler, yatay düzlemde 140 derecelik bir
görüş açısı ile görüntü kaydetmeye yararlar.
Örneğin, yüksek bir tepeden bir şehrin tamamını
veya büyük bir bölümünün görüntülenmesi için
kullanılabilir. Normal fotoğraf makineleri ve
normal objektif ile çekim yapılması durumunda
bu kadar geniş bir açı ile görüntü kaydedilmesi
mümkün değildir.
ÖZEL AMAÇLI MAKİNELER
• Stereoskobik Fotoğraf Makineleri : 3
boyutlu fotoğraflar elde etmeyi sağlar. Bu
fotoğraf makineleri ile 2 farklı açıdan çekilmiş 2
fotoğrafın her birine aynı anda ayrı ayrı gözlerle
bakmak gerekir. Konunun 3. boyutu olan derinlik
hissi bu şekilde verilmiş olur. Bu fotoğraf
makinelerinin 2 karanlık oda ve 2 objektif vardır.
Diyafram ve obtüratörleri birbirleriyle
bağlantılıdır ve tek harekette 2 fotoğraf çekilmiş
olur. Bu iki görüntü arasındaki fark iki objektif
arasındaki mesafenin verdiği görüş açısı farkıdır
ki bu mesafe de insanın iki gözü arasındaki 65
mm.lik mesafedir.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Analog makinelerden başlıca farkı film
yerine sensörlerin ve hafıza kartlarının
kullanılmasıdır.
• Manuel ve otomatik netleme yapılabilir.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Objeden yansıyan ışınlar objektiften ve objektifin içindeki
diyafram aralığından geçerek arkada 45 derece açıyla
duran aynaya gelir. Aynı görüntü penta prizma
içerisindeki aynalardan yansıyarak vizöre ulaşır.
Fotoğrafçı burada kadrajını ve netliğini yapıp
pozlandırmayı bulduktan sonra (deklanşöre yarım
basarak) ilk aşamayı gerçekleştirir.
• İkinci aşamada ise deklanşöre tam basıldığında 45
derece açıyla duran ayna yukarı kalkarak üzerindeki
görüntüyü bu sefer vizöre değil arkada bulunan perdenin
de açılmasıyla sensöre gönderir. Bu nedenle çekim
esnasında vizörde kararma olur.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Objektiften geçen ışın sensör (CCD-CMOS-
FOVEON) üzerinde buffer denilen alana düşer ve
burada dijital olarak algılanıp RGB şeklinde bir
görüntü oluşur.
• Bufferlar görüntüleri kaydederek sırayla
işlenmeye gönderir. Bu sayede üst üste fotoğraf
çekme şansı verir.
• Bu görüntü işlenerek istenen dijital formatta
(JPEG, RAW, TIFF gibi) hafıza kartına kaydedilir.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• CCD ve CMOS ARASINDAKİ FARKLAR;
CCD veya CMOS, bildiğimiz elektronik devreler
gibidir. Sürekli kullanılan elektronik film görevi
görürler. Bu cihazların üzerinde, en az cihazın
çözünürlüğü kadar diyot vardır ve bu devreler, o
noktaya düşen ışığı piksel cinsinden dijital
ortama yansıtırlar. Yani 5 MP bir dijital fotoğraf
makinesi üzerinde, 2560 x 1920 yani yaklaşık 5
milyon adet mini diyot bulunur.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• CCD, daha fazla enerji harcar, CMOS ise bunun tam
tersidir.
• CMOS sensörler fazla yer kaplamadıklarından özellikle
küçük cihazlarda (cep telefonu gibi) tercih edilirler.
• CMOS sensörler CCD sensörlere göre daha fazla noise
yani gürültü oluşturur. Bu da görüntü de bozulmaya
neden olur.(Grain benzeri)
• CMOS sensörlerde kullanılan algılayıcıların ışığa karşı
duyarlılıkları CCD ’
ler kadar iyi değildir. Bu yüzden
aydınlık ortamlarda başarılı sonuçlar verseler de düşük
ışık koşullarında CCD sensörlere göre daha kötü sonuçlar
verirler.
• CMOS sensörlerin maliyeti CCD sensörlere oranla daha
ucuzdur.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• FOVEON SENSÖR: CMOS ve CCD kadar
yaygın olmasa da bir diğer sensör
teknolojisi ise Foveon’’
dur. Bu teknolojide
aynen filmde olduğu gibi Kırmızı (R), Yeşil
(G) ve Mavi (B) renk katmanları bulunur.
Ve her katman sadece kendi rengini
pozlar. Bu nedenle renk konusunda
üstünlüğü vardır.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Fotoğraf makinesi satın alırken sensör
tercihi tek başına yeterli değildir. CCD
sensör her ne kadar üstün görünse de
Canon gibi firmaların kendi geliştirdikleri
CMOS sensörler de üstün sonuçlar verir.
• Bu nedenle makine alırken fiyat,
çözünürlük, dayanıklılık, netlik, ergonomi
vs. gibi yan unsurlarla birlikte
değerlendirme yapılmalıdır.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• PİKSEL: Tüm dijital görüntülerin temel
yapı taşı olan noktacıklara "piksel" denir.
Dijital görüntüler, yatay ve dikey biçimde
yan yana sıralanmış piksellerden oluşur.
Ölçü birimi mikron yani metrenin milyonda
biridir. Tükenmez kalem ile konulan bir
nokta 500 mikrondur. Bir piksel 2-10
mikrondur.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Pikseller üzerine kırmızı, yeşil ve mavi filtreler
yerleştirilir ve satranç tahtası gibi sensör üzerine
yerleştirilirler.
• 1 milyon piksel=1 mega piksel
• Yani 5 MP bir dijital fotoğraf makinesi üzerinde,
2560 x 1920 yani yaklaşık 5 milyon adet piksel
bulunur.
• Sensör üzerindeki pikselleri sadece %95’i
aktifken kalan %5 ise kayıt dışı işlemler için
kullanılır veya üretim hatasıdır.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Kaliteli bir baskı alabilmek için gereken
piksel miktarı;
10 x 15 cm baskı -> 800 x 600 piksel
13 x 18 cm baskı -> 1024 x 768 piksel
15 x 21 cm baskı -> 1600 x 1200 piksel
20 x 30 cm baskı -> 1600 x 1200 piksel
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• SENSÖR BOYUTLARI: Dijital fotoğraf
makinelerinde kullanılan görüntü algılayıcı
sensörler belli ebatlarda üretilirler. Bu değerler
kompakt makinelerde oldukça küçük iken
gelişmiş ürünlerde gerçek film boyutuna kadar
çıkar. (24x36mm)
• Sensör boyutunun full frame yani film ebatına
yakın olması kalitesini artırdığı gibi daha büyük
sensör ile piksel başına düşen ışık miktarı artar
ve piksel aralıklarının geniş olması ile daha az
noise yani daha az grain anlamına gelir.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• FOKAL ÇARPAN: Özellikle D-SLR cihazlarda
karşımıza fokal çarpan sorunu ortaya çıkar.
Sorunun nedeni sensör ebadının full frame yani
36x24mm olmamasıdır. Objektiflerin birçoğu
36x24mm’
’lik bir alana görüntü verecek şekilde
tasarlanır. Bu değerden daha küçük bir sensör
alanı olunca görüntünün bir kısmı sensör üzerine
aktarılamaz. Bu da kullanılan sensöre göre belli
oranlarda kırpılma anlamına gelir.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Fill Factor: Sensörün üzerinde bulunan
milyonlarca pikselin birbirine yapışık olduğu
düşünülür. Ancak piksellerin etrafında küçük de
olsa bir boşluk vardır. Bu boşluklar çıkarıldıktan
sonra kalan alan ışığa duyarlı bölgedir ve buna
algılayıcının Fill Factor’ü denir. Bu yüzey CMOS
sensörlerde, CCD’lere oranla daha azdır. Bu
boşluklar sensördeki ısıyı dağıtma yönünde
faydalı olsalar bile bu bölgelere düşen görüntü
bilgisi kaydedilmez ve moire gibi sorunlara
neden olur.
DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI
• Hafıza kartları, dijital fotoğraf makinesinin
filmleri gibidir. Bir elektronik bellektir ve
makinenin içine takılır.
Compact Flash (CF) kartlar
Multi Media kartlar (MMC)
Smart Media (SM) kartlar
Secure Digital (SD) kartlar
DİJİTAL KAYIT FORMATLARI
KAYIT FORMATLARI;
• JPEG: En sık tercih edilen formattır ve
gerçek renk değerlerini içerir.
– Görüntünün algılanmasında önemli olmayan
kısımları bulup atarak kayıt yaptığından
“kayıplı format” olarak tanımlanır.
– TIFF veya RAW’a göre %10 yer kaplar.
– Kayıp oranı iyi ayarlamak gerekir, geri
dönüşüm yapılamaz.
DİJİTAL KAYIT FORMATLARI
• RAW: Dijital fotoğraf makinelerinin negatifi
olarak tanımlanır.
– CCD, CMOS ya da FOVEON üzerindeki ham veriyi,
hiçbir görsel işleme tabi tutmadan bilgisayara
aktarmayı sağlar.
– Kayıplı bir sıkıştırma olmadığından, disk ve dijital
bellek üzerinde fazla yer tutar. Örneğin;
Jpeg = 3 MB / Raw = 25 - 30 MB
– Çoğunlukla reklam ya da profesyonel çekimlerde
kullanılmalıdır.
DİJİTAL KAYIT FORMATLARI
• TIFF: Bu formatta kayıpsız olarak kayıt
yapabilmektedir.
– Kayıt sırasında fotoğrafın kullanılacağı işletim sistemi
olarak PC veya Mac seçilebilmektedir.
– Raw gibi JPEG’in 10 katı fazla yer kaplar.
– Çoğunlukla çekilecek görüntünün direkt olarak matbaada
kullanıldığı çekimlerde kullanılması daha yararlı olur.
• GIF, PNG, BMP vb. kayıt formatları da mevcuttur.
DİYAFRAM
• Fotoğraf makinelerinde, objektiften film
üzerine düşürülecek ışık miktarının
belirlenmesine yarayan kısma diyafram
denir. Diyafram yapısı itibarı ile insan gözü
ile aynı fonksiyona sahiptir. İnsan
gözündeki iris, yarıçapını büyüterek veya
küçülterek retinaya gidecek olan ışık
miktarını ayarlar. Diyafram da aynı
mantıkla çalışır.
DİYAFRAM
• Işık miktarına göre ayarlanacak diyafram için
diyafram açıklığı değerleri kullanılır ve “f” ile
gösterilir.”f” in tanımı aşağıdaki gibidir;
f = Odak Uzunluğu/Diyafram Çapı(D)= Diyafram Açıklığı
• Her objektifin kendine göre bir diyafram açıklığı
aralığı vardır. Bu diyafram açıklığı değerleri
standartlara göre belirlenmiş olup aşağıdaki gibidir;
f 1.4, f 1.8, f 2 ,f 2.8, f 4, f 5.6, f 8, f 11, f 16, f 22, f 32
DİYAFRAM
• Diyafram açıklıkları değerlerinde;her değer
kendinden sonrakinin iki katı, kendinden
öncekinin yarısı kadar ışık geçirir. Genel
olarak bu şekilde olan diyafram açıklıkları,
teknolojinin gelişmesi ile şu anda bu
değerlerin ara değerleri de kullanılmaktadır.
F = 50 mm’lik bir objektifte, bu değerlerin en küçüğü olan f = 1.4
ve en büyüğü olan f = 32 diyafram açıklıklarını örnek olarak
alırsak;
f = 1.4 diyafram açıklığı için,diyafram çapı hesaplanırsa;
35.714 mm bulunur.
f = 32 diyafram açıklığı için,diyafram çapı hesaplanırsa;
1.5625 mm bulunur.
Yani en küçük diyafram açıklığı değeri olan f = 1.4 , en fazla ışık geçirecek
olan diyafram açıklığı değeridir. En büyük diyafram açıklığı değeri olan
f = 32 , en az ışık geçirecek olan diyafram açıklığı değeridir.
Burada bir ters orantı söz konusudur;diyafram açıklığı değerleri sayısal olarak
azaldıkça, ışık geçirgenlikleri artacaktır.
DİYAFRAMIN YERİ
• Tek objektifli makinelerde, diyafram için en
uygun ve en çok kullanılan yer mercek önüdür.
Bazen merceğin arkasına da
yerleştirilebilmektedir. Birkaç merceği olan
makinelerde ise mercek arasında olur.
• Dijital makinelerde “AV” modu diyafram öncelikli
çekim modudur. Program (P) ve Manuel (M)
modlarında da diyafram değerleri ayarlanabilir.
AV modunda makine diyafram değerine uygun
enstantane değerini otomatik olarak verir.
DİYAFRAM
• Konunun parlak ışık kaynağının önünde
kaldığı ters ışık durumunda çok açık ve çok
koyu bir arka plan önünde bulunduğunda,
geniş ya da dar net alan derinliği yapmak
gerektiğinde, makinenin verdiği diyafram
değerine müdahale etmek gerekir.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• Diyafram içeri giren ışığın ne miktarda film
yüzeyine geleceğini kontrol ediyorsa; Obtüratör
de aynı ışığın ne kadar süre ile kalacağını
belirler.
• Ayrıca fotoğrafı çekilen objelerin hareketlilik
durumlarının fotoğrafta belli olup olmamasını
belirler. Yani hareketli objelerin çekimlerinin
hareketli mi veya hareketsiz mi olacağını seçilen
enstantane değeri belirler.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• Ayrımlı Örtücü Perde: Hızları genellikle 1
saniye ve 1/500 saniye arasındadır. Yaprakların
merkezden dışa doğru açılması sırasında filmin
üzerinde ilk ışığı gören nokta filmin merkezi, ışığı
en son gören nokta ise yine orta kısımdır. Bu
durumda filmin her yanı aynı oranda ışık
görmemektedir. Kenarlara doğru filmin ışık alma
oranı iyice azalmaktadır. Sessiz çalışmaları
avantajlarıdır.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• Perde Obtüratör: Fotoğraf makinesinin
arkasında bulunan karanlık bölmenin ön
kısmında yer alır. Hızları genellikle 1sn ile
1/4000 sn arasındadır. Çok sesli ve
sarsıntılı çalışırlar.
• Günümüzde saniyenin 18 binde biri kadar
hızda enstantane verebilen makineler
vardır.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• Obtüratörün hızları da aynen diyaframda olduğu
gibi belirli ve standart bir dizide toplanmışlardır.
Objektifin ikinci ayar halkası veya fotoğraf
makinesinin üzerinde görebileceğiniz bu halkalar
genellikle şu şekilde sıralandırılmıştır :
• 30”-15”-8”-4”-2”-1” -2-4-8-15-30-60-125-250-
500-1000
• Buradaki sıralamada yer alan sayılar örneğin 60,
saniyenin 60 ta birine(1/60) eşittir. Değerler
arttıkça obtüratörün açık kalma süresi azalır.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• 30”-15”-8”-4”-2”-1” -2-4-8-15-30-60-125-250-
500-1000 …
• Bir saniyeden uzun süreler 4” örneğinde olduğu
gibi gösterilirken, 1 saniyeden kısa süreler 1/….
biçiminde gösterilir.
• Bir önceki rakam bir sonraki rakamdan iki kat
daha hızlıdır ve daha fazla ışık geçirir.
• Dijital makinelerde “TV” veya ”S” enstantane
öncelikli çekimi gösterir.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• Enstantane değerlerinde “T” ve “B” değerleri
vardır. Bu değerler her makinede bulunmaz. “B”
değerinde obtüratör deklanşöre basılı kaldığı
müddetçe açık kalır ve filmde pozlanma devam
eder. Parmağınızı deklanşörden çektiğinizde
perde de kapanır ve pozlanma tamamlanır. “T”
değerinde ise deklanşöre bir kez basılıp bırakılır
ve ikinci kez basılana dek obtüratör açık kalır.
İkinci kez bastığınızda pozlanma tamamlanır.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• Tripodsuz yapılacak uzun enstantaneli
çekimlerde en düşük enstantane hızı
objektifin odak uzunluğuna göre
belirlenebilir. Objektifin ucu merkezden
uzaklaştıkça ağırlaşma ve kayma artar.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
Bu değerlerle çekilen tüm fotoğraflar
aynı tonda çıkar.
Birinci fotoğraf 250/ f4, ikinci fotoğraf 15/ f16 değerleriyle çekilmiştir. Eşdeğerlik
ilkesine göre iki fotoğrafta da parlaklık farkı bulunmamaktadır. Ancak birinci fotoğrafta
hareket donmuş, net alan az, ikincide ise net alan fazla hareket izlenimi oluşmuştur.
ENSTANTANE(OBTÜRATÖR)
• Örtücü hızının seçiminde, konunun size olan
uzaklığı, büyüklüğü, hareketliliği, ve hareketin
yönü de önem kazanır. Çünkü hareketli obje
bizden ne kadar uzaksa hareketin momenti de o
kadar düşer. Çünkü objenin kadraj içinde işgal
ettiği alan küçülür.
• Örneğin saatte 850 kilometre hızla giden bir
uçak;
– 500 metre ötemizden geçerken, dondurabilmek için
1/4000'den az olmayan
– 5 kilometre yukarıdan uçarken 1/60 örtücü hızı bize
yetecektir.
OBJEKTİFLER
• Çekilecek nesneden gelen ışıkları
toplayarak ışığa duyarlı film veya sensör
üzerine net düşmelerini sağlayan
mercekler topluluğudur.”
• Objektifin üzerinde netlik bileziği, diyafram
ve mercekler vardır.
• Objektifler odak uzaklıkları ve en geniş
diyafram açıklıkları ile tanımlanırlar.
OBJEKTİFLER
• Işık Geçirgenliği: Objektifin en geniş
diyafram açıklığında ışığı geçirme
miktarıdır. Işık geçirgenliği fazla olduğu
takdirde kötü ışık olan ortamlarda çekim
kolaylaşır, dar alan derinliği elde etme ve
yüksek enstantane hızına çıkma şansı
verir. Bunları sağlayan objektiflere hızlı
objektif denir. (1:1.4 – 1 insan gözü, 1.4
sapma)
OBJEKTİFLER
• Objektifin Çözme Gücü: Bir milimetrelik
bir aralıktaki çizgi ayırma gücünü gösterir.
Yani 1 mm‘ lik şerit içine en çok çizgiyi net
olarak tespit eden objektifin çözme gücü
çok üstündür diyebiliriz.
• Keskinlik: Işık geçirgenliği yüksek ise
keskinlik oranı yani birbirine yakın
bölgelerdeki kontrastın yüksekliği de artar.
OBJEKTİFLER
• Objektifleri sınıflandıran diğer bir unsur da
odak uzunluğudur.
• Odak uzaklığı (uzunluğu) objektifin optik
merkezinin görüntü düzlemine olan
uzaklığıdır.
OBJEKTİFLER
• Odak uzaklığı belirlenirken film formatı önemlidir.
35 mm bir filmde çapraz uzunluk yaklaşık olarak
43 mm’dir.
24 mm
36 mm
OBJEKTİFLER
• Normal Objektifler: Odak uzaklığı,
kullandığı filmin çapraz uzunluğuna eşit
olan makinelerdir. 35 mm. Filmler için
43mm-50 mm arası değere sahip
objektifler normal objektif olarak
tanımlanır. 50mm objektif insan gözünde
olduğu gibi 46 derecelik bir görüş açısı
verir.
OBJEKTİFLER
• Normal objektiflerin diyaframları tele ve
geniş açılara göre daha fazla açıldığından
hızlı objektifler de denilir. Manzara ve bel
çekimler için uygundur ancak konuya
yaklaşma gerektirdiğinden portre çekimler
için değildir.
OBJEKTİFLER
• Geniş Açılı Objektifler: Görüş açıları
insan gözünün gördüğü 46° den fazla,
odak uzaklığı 50mm (35 mm bazında) den
kısa olan objektiflerdir. Cisimleri
olduğundan küçük gösterirler. 21mm nin
altına inildiğinde kenarlarda uzama
şeklinde bozulma başlar.
18 mm
OBJEKTİFLER
• Balıkgözü objektifler: Odak uzaklığı 6-
16mm arasında kalan ve 180 derece görüş
şansı verebilen objektiflerdir. Sanatsal
görüntü elde etmek veya dar alanlardan
görüntü almak için kullanılır. Ancak
fotoğrafın yanlarında distorsiyon denilen
görüntü bozulmaları oluşur.
OBJEKTİFLER
• Teleobjektifler: Görüş açıları 46˚den
dar, odak uzaklığı 50mm’den büyük olan
objektiflerdir. Konuyu yaklaştırmaya
yararlar. Spor karşılaşmaları, vahşi doğa,
portre çekimlerinde tercih edilir. Titremeyi
önlemek için yüksek enstantane hızında
çalışmayı gerektirir ancak diğer yandan
diyaframları fazla açılamaz.
OBJEKTİFLER
• Zoom objektifler: Sabit bir odak uzaklığı ve
görüş açısı yoktur. Örneğin 28-105mm bir zoom
objektifle 28 mm geniş açı, 50mm normal açı
veya 105mm dar açı bir görüntü alınabilir.
• Genel de konu çerçevelemesine kolaylık sağladığı
veya objektif değiştirmeyi azalttığı için kullanılır.
• Sabit objektiflere göre kullanılan mercek
sayısının fazla oluşu görüntü kalitesinde az da
olsa kayıplara neden olur.
NET ALAN DERİNLİĞİ
NET ALAN DERİNLİĞİ
• Objektifin netlediği yerin önünde ve
arkasında net olarak görünen mesafedir.
• Alan Derinliğini etkileyen 3 faktör vardır;
– Diyafram Değeri
– Objektifin Odak Uzaklığı
– Konuya Olan Uzaklık
NET ALAN DERİNLİĞİ
• Diyafram kısıldıkça net alan derinliği artar,
diyafram açıldıkça net alan derinliği azalır.
100 mm f22 / f4
f 2
f 22
NET ALAN DERİNLİĞİ
• Objektifin odak uzaklığı arttıkça net alan
derinliği kısalır. Yani tele objektiflerde net
alan derinliği geniş açılı objektiflere göre
daha kısadır.
28 mm / f22
100 mm/f22
NET ALAN DERİNLİĞİ
• Konuya Olan Uzaklık: Netliği yapılan obje
makineden ne kadar uzaksa alan derinliği
de o kadar fazlalaşır. Ne kadar yakınlaşırsa
da o kadar azalır.
• Alan Derinliği yakın çekimlerde dikkati
objeye yoğunlaştırmak, manzara
çekimlerinde ise kadraja giren her şeyin
net olmasını sağlamak için kullanılabilir.
ASA/ISO/DIN
FİLM HIZI
FİLM HIZI
• Filmin ışığa karşı tepki verme özelliğine
filmin hızı denir. Buna göre filmler yavaş,
orta ve hızlı olmak üzere üçe ayrılır.
ASA/ISO/DIN ise değerleri ise hızı belirler.
• ASA (American Standarts Association)
• ISO (International Standart Organization)
• DIN (Deutche Industry Normen)
• 125 ASA = 125 ISO = 22 DIN
FİLM HIZI
• ASA/ISO Değeri büyüdükçe filmin ışık
geçirgenliği artar. 200 ASA bir film 100
ASA filme göre 2 kat fazla ışık geçirir ve bu
da 1 f stop fazla ışık elde etmeyi sağlar.
Normal Işık 100 ASA
Normal Işık 400 ASA
Az Işık 100 ASA
Az Işık 400 ASA
IŞIK
IŞIK
• Güneş ışığının 380–720 nanometre arasındaki
bölümü insan gözü tarafından görülebilir.
• Dalga boyu kısa olan zayıf, dalga boyu uzun olan
ise güçlü ışıktır.
• Işık elektromanyetik bir dalgadır ve katı
cisimlerde yansır, sıvı cisimlerde ise kırılmaya
uğrar.
• Doğada bir cismin görülebilmesi için cismin ya
ışık yayması ya da ışığı yansıtması gerekir.
IŞIK
• Işık kaynakları ikiye ayrılır;
– Doğal Işık
– Yapay Işık
• Geliş türüne göre;
– Doğrudan Işık: Noktasal aydınlatma sağlar ve keskin
gölgeler, yüksek kontrast oluşturur.
– Yansıyan Işık: Düşük kontrast yaratır.
– Filtrelenmiş Işık: Bulut veya filtrelerle süzülerek gelir.
Kontrastı düşürmeye, ışığı yumuşatmaya yarar.
IŞIK
• Işığın 4 temel özelliği vardır;
– Renk
– Parlaklık
– Kontrast
– Yön
RENK
• Bir objeyi renkli olarak görmemizin sebebi
objenin belirli aralıkta dalga boylarını
yansıtmasıdır.
• Renk ışık sayesinde oluşur, yani ışık
olmadan renkte oluşamaz.
• Renkler iki yöntemle elde edilir.
RENK
• Toplamsal Renk Sentezi: Renkler 3 ana
rengin dalga boylarının birbirine eklenmesi
yöntemiyle oluşturulur.
RENK
• Çıkarımsal Renk Sentezi: Işığı yutan
(büyük oranda yansıtmayan) maddelerin
(boyaların) karışımının sonucunda oluşan
renklerin açıklanmasıdır. Bu sentezin ana
renkleri cyan, magenta ve sarıdır.
RENK
• Renk Sıcaklığı: Renk ve sıcaklık arasında güçlü
bir ilişki vardır. Yüksek bir sıcaklıkta yanan bir
alev mavidir, daha alçak bir sıcaklıkta ise
kırmızıdır. Rengin sıcaklığı Kelvin ile ölçülür.
• Fotoğrafta Kelvin derecesi düştükçe mavilik
azalır, kırmızılık artar.
• Kırmızıya yakın renkler sıcak maviye yakın
renkler ise soğuk olarak tanımlanır.
• Sıcak renkler, konuyu ön plana çıkarırken soğuk
renkler, uzaklaştırır.
PARLAKLIK
• Parlaklık, ışığın yoğunluğunun ölçüsüdür.
Pozometre yardımı ile ölçülür.
• Yüksek yoğunluklu aydınlatma ile kontrast
ve alan derinliği artırılabilir.
• Dış çekimlerde ışık yoğunluğu fazla ise
renkleri etkilemeden sadece yoğunluğu
azaltan ND filtreler kullanılabilir.
PARLAKLIK
• İç çekimlerde, herhangi bir noktadan
yansıma yok ise, ışığın şiddeti, ışık kaynağının
objeye olan uzaklığıyla ters orantılıdır. Yani
nesne ışık kaynağından 2 metre uzaklaştırılırsa
ışığın şiddeti ¼ oranında 3 metre uzaklaştırılırsa
1/9 oranında azalır.
• Parlak ışık genellikle sert ama her zaman
gerçekçidir. Loş ışık ise daha gevşek, dinlendirici
ve gizemlidir.
KONTRAST
• Işık kaynağından çıkan ışınların konu üzerinde
yarattığı en açık ve en koyu noktalar arasındaki
yoğunluk farkıdır.
• Kontrast nesneyle ışık kaynağı arasındaki
uzaklığa ve ışık kaynağının büyüklüğüne bağlıdır.
• Işık kaynağı uzak ve güçlü ise yüksek, yakınsa
veya güçlü değilse düşük kontrast oluşur.
– Örn. Güneşli ve Bulutlu Hava
• Açık/koyu veya sıcak/soğuk renk kullanımı ile
kontrast sağlanabilir.
• Işığın geliş Türü de kontrastı etkiler.
Düşük kontrast
Yüksek kontrast
KONTRAST
YÖN
• Düşen ışığın yönü, gölgelerin pozisyonunu ve
yoğunluğunu (miktarını) belirler. Bu durumda
ışığın 5 türünden söz etmek mümkündür.
• Cephe Işığı :
– Kontrast düşüktür.
– Nesne üzerinde derinlik etkisi ve hacim en az iken,
gölge de oluşmaz.
– Portre çekimlerde anahtar ışıktan oluşan gölgeleri yok
etmek için kullanılabilir.
– Detay vermek ve renkleri vurgulamak için de
kullanılır.
YÖN
• YANAL IŞIK: Işık kaynağı konunun yan
tarafındadır.
– Gölgelere neden olduğu için görüntünün
dokularını daha belirginleştirir. Gölgeler
fotoğrafa derinlik duygusu kazandırır. Doku ve
desen çekimlerinde bu ışık kullanılmalıdır.
YÖN
• TERS IŞIK: Işık kaynağı az veya çok
konunun arkasındadır ve onu arkadan
aydınlatır.
– Kontrast oranı yüksek olduğundan renkli
çekimler için uygun değildir.
– Dramatik ışıklandırma yöntemidir.
YÖN
• TEPE IŞIĞI: Işık kaynağı konunun
üzerindedir.
– Sert gölgeler yukarıdan aşağıya doğru uzar ve
estetik görüntüler oluşmaz. Gölgeler derinlik
veremeyecek kadar küçüktür.
– Kontrast oranı yüksektir.
– Parlak ve güzel renk verdiği için tercih edilir.
(Öğlen saatleri)
YÖN
• Alt Işık: Doğada bu tür bir aydınlatma
olmadığından doğal kabul edilmez.
– Fantastik ve tiyatral anlatımlar için tercih
edilir.
CEPHE IŞIĞI
TEPE IŞIĞI
TERS IŞIK
YANAL IŞIK

More Related Content

More from SelinAydos

FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptxFOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptxSelinAydos
 
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptxFOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptxSelinAydos
 
temel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppt
temel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppttemel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppt
temel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.pptSelinAydos
 
DESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptx
DESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptxDESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptx
DESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptxSelinAydos
 
457 The Wizard of Oz.pdf
457 The Wizard of Oz.pdf457 The Wizard of Oz.pdf
457 The Wizard of Oz.pdfSelinAydos
 

More from SelinAydos (6)

FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptxFOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
 
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptxFOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
FOTOGRAF_NEDIR_FOTOGRAFIN_KISA_TARIHI.pptx
 
renkcemb.ppt
renkcemb.pptrenkcemb.ppt
renkcemb.ppt
 
temel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppt
temel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppttemel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppt
temel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppt
 
DESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptx
DESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptxDESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptx
DESEN ÇALIŞMALARI II 10-sınıflar.pptx
 
457 The Wizard of Oz.pdf
457 The Wizard of Oz.pdf457 The Wizard of Oz.pdf
457 The Wizard of Oz.pdf
 

temel-fotoc49frafc3a7ilik-notlarc4b1-2.ppt

  • 1. FOTOĞRAF NEDİR? • Fotoğraf kelime olarak Yunanca ışık anlamına gelen “photos” ve yazı anlamına gelen “graphe” kelimelerinden oluşmaktadır. “Işık yardımı ile yazmak” • Fotoğraf, doğada mevcut gözle görülebilen maddi varlık ve şekilleri, ışık ve bazı kimyasal maddeler yardımıyla ışığa karşı duyarlı hale getirilmiş film, kağıt veya her hangi bir madde üzerine saptayan fiziksel ve kimyasal bir işlemdir.
  • 2. FOTOĞRAFIN TARİHİ • İlk kez 10. yy. da Arap bilim adamı İbni-l Heysem (kimi kaynaklarda Basralı el Hasan) güneş tutulmasını izlemek için camera obscura olarak adlandırılan ilkel kutuyu kullanmıştır. Bu kutunun çalışması ise, karanlık bir odanın duvarına bir iğne deliği(pinhole) açıldığında dışarıdaki cisimlerin görüntüsünün deliğin karşısındaki duvara, ters olarak düşmesi şeklindedir.
  • 3.
  • 4.
  • 5. FOTOĞRAFIN TARİHİ • 1533 yılında Giovanni Della Porta, önceleri Leonarda da Vinci tarafından ana hatları bildirilen , karanlık kutu genel ilkesinin tanımını yaptı.Bundan 15 sene sonra Danielo Barbaro adlı bir Venedikli, karanlık kutunun deliğine bir mercek yerleştirmek suretiyle daha net bir görüntü elde edilebileceğini kanıtladı. • 17.-18. Yüzyılda Camera Obscura boyutları taşınabilir hale geldi. Alman bilim adamı JOHANN ZAHN 1776 'da özelilikle portre resimleri çizebilmek için, elde taşınabilecek kadar küçük Camera Obscurayı imal etti. Bu sistemde tüp içine yerleştirilmiş ileri geri hareket edebilen netlik ayarı yapabilen bir mercek sistemi, ayrıca giren ışığın şiddetini denetleyici bir delik ve görüntüyü yansıtan bir ayna bulunuyordu.
  • 6.
  • 7. FOTOĞRAFIN TARİHİ • 1826 yılında Joseph Niepce, tarihin bir yüzey üzerine kaydedilen ilk görüntüsünü elde etmeyi başarır. Filistin'in Juda gölünden çıkarılan ve ışığa duyarlı Juda Bitüm adı verilen bir tür asfaltı, kurşun kalay karışımı plakanın üzerine sürer ve bunu evinin duvarına monte eder. Duvara açtığı küçük delikten, pencerenin dışındaki manzarayı bu plaka üzerine kaydetmeyi başarır.
  • 8. FOTOĞRAFIN TARİHİ • Tarihin bu ilk fotoğraf çekim çalışması tam 8 saat sürer. Bu buluşa güneş ile saptama anlamına gelen Heliografi adı verilir. Niepce, kendisine "Fotoğrafçılığın babası" ünvanını verdiren bu buluşunu 8 Aralık 1827 de İngiltere'de açıklar.
  • 10. 10 Louis Daguerre - Bir insana ait ilk fotoğraf - 1839
  • 11.
  • 12. FOTOĞRAFIN TARİHİ • JACQUES DAGUERRE: “DAGUERREOTYPE” adı verilen sistemi oluşturdu. Pozlama süresi daha düşük, ayrıntılar daha fazlaydı ancak resmin kopyası yapılamıyordu. • WILLIAM HENRY FOX TALBOT “TALBOTYPE “yöntemini bulmuştur. Kimyasal uygulanmış kağıtlar üzerine görüntü aktarımı. Resmin çoğaltılması mümkün oldu.
  • 15. FOTOĞRAFIN TARİHİ • Yüzyılın sonlarına doğru fotoğraf makineleri ile beraber merceklerde de büyük ilerlemeler kaydedildi. Yeni anastigmat mercekler eskilerinin yerine geçti. Bu merceklerle orta boy ve minyatür fotoğraf makineleri piyasaya çıktı.
  • 16.
  • 17. OBJEKTİF DİYAFRAM OBTÜRATÖR SENSÖR/FİLM IŞIK
  • 19. Kullandığı Film Boyutlarına Göre Makineler 1. Küçük Boyutlu Makineler: 35mm format (24mmx36mm) sinema filmleri üzerinden çekim yapabilen fotoğraf makineleridir. Piyasada amatör fotoğrafçılarının kullandıklar fotoğraf makineleri bu türe girmektedir. – Profesyonel amaçlarla da kullanılır. Kompakt ve SLR modelleri vardır.
  • 20.
  • 21. Kullandığı Film Boyutlarına Göre Makineler 2. Orta Bot Makineler: 4.5x6cm, 6x6cm, 6x7cm ebatlarındaki filmlerin kullanılabildiği fotoğraf makineleridir. Bu tip makineler de büyütme gerektirecek türdeki profesyonel çalışmalar için kullanılabilir.
  • 22.
  • 23. Kullandığı Film Boyutlarına Göre Makineler 3. Büyük Boy Makineler: Film boyutları 9x12cm’den başlayıp, daha büyük boyutlara ulaşabilir. Böyle büyük boyutlarda film kullanımının en büyük amacı veya avantajı;büyük boyutlarda baskı yapılırken görüntü kalitesinin bozulmamasıdır. Bu nedenle afiş, katalog gibi reklam ve tanıtım çalışmalarında, mimari çekimlerde profesyonel fotoğrafçılar tarafından tercih edilen makinelerdir.
  • 24.
  • 25. Kullandığı Film Boyutlarına Göre Makineler 4.Minyatür Boy Fotoğraf Makineleri: Boyut olarak ve kullandığı film açısından son derece küçüktür. Çok küçük boyutlarda olması, taşıma kolaylığı sunmasına rağmen, büyük boyutlarda baskı yapılması durumunda görüntü kalitesi bozulmaktadır.Çakmak, kalem vs. şeklinde olabilir.
  • 26. VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE MAKİNELER 1. OPTİK VİZÖRLÜ MAKİNELER: Vizör, makinenin üstünde bir yerde konumlandırılmıştır. Objektif üzerinden geçerek film üzerine düşecek görüntü ile bu görüntü aslında ayrı ayrı görüntülerdir. Bu vizörün görevi, film üzerine düşecek görüntünün çerçevelenmesi ve netliğin izlenmesidir. Fakat film üzerine düşen görüntü ile vizörden izlenen görüntü arasındaki bir açı farkından dolayı, yakından çekilen görüntülerde çerçevelerin biraz kaydığı görülür. Bu hata, görüntülenecek cisme 1 metreden daha yakından çekim yapılması durumunda ortaya çıkar ve fotoğrafçılık dilinde buna paralax hatası denir.
  • 27.
  • 28.
  • 29. VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE MAKİNELER 2. Refleks Fotoğraf Makineleri: Bu tür fotoğraf makinelerinin temel özelliği (çift objektifliler hariç), vizörden gözlenen görüntü ile, objektiften geçip film üzerine gelen görüntünün aynı olmasıdır. Bu tip makinelerde tek objektifli ve çift objektifli olarak iki gruba ayrılır
  • 30. VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE MAKİNELER • Tek Objektifli refleks Makineler (SLR -Single Lens Refleks): Bu tip makinelerde objektiften geçen görüntü, bir ayna prizma vasıtasıyla vizöre iletilir. Bu tür makinelerin en belirgin özelliği, film üzerine düşecek görüntünün netliği ve çerçevesinin vizörden aynen izlenerek görüntüye hakim olunabilinmesidir. Bu tür makinelerde paralax hatası yaşanmaz
  • 31.
  • 32. VİZÖR SİSTEMLERİNDE GÖRE MAKİNELER • Çift Objektifli Refleks Makineler (TLR): Bu tür fotoğraf makinelerinde iki adet objektif bulunmakta olup, alttaki objektif görüntüyü film üzerine göndermeye yararken üsteki objektifin görevi; aynı görüntüyü vizöre iletmektir. İki objektifin görüntüyü farklı açılardan görmesi (optik vizörlü fotoğraf makinelerinde olduğu gibi) yakın çekimlerde paralax hatasına neden olabilmektedir.
  • 33.
  • 34. NETLEME SİSTEMİNE GÖRE MAKİNELER 1. Auto Focus Makineler: Deklanşöre yarım basıldığında harekete geçen küçük bir elektrik motoru vizörün merkezinde bulunan küçük dikdörtgen alanın gördüğü cisme otomatik olarak netlik yapılmasını sağlar. • Temelde üç tip auto focus sistem vardır; – İnfra-red ışınlar yardımıyla – Ultrasonic ses dalgaları yardımıyla – Ton farklarına (kontrasta) duyarlı detektörler yardımıyla çalışanlar
  • 35.
  • 36. NETLEME SİSTEMİNE GÖRE MAKİNELER 2. Manuel Netleme Gerektiren Makineler: Objektif üzerinde el ile ayarlanabilen (Manuel) bir netleme halkası bulunan ve genellikle objektifi değişebilen modellerdir. Netleme halkasının saat yönünde ve saat yönünün tersinde çevrilmesiyle objektif içinde yer alan bir grup mercek ileri ve geri hareket ederek netliği sağlar.
  • 37.
  • 38. NETLEME SİSTEMİNE GÖRE MAKİNELER • Netleme Gerektirmeyen Makineler: Fotoğraf makinelerinin en ucuz ve en az nitelikleri olan ‘bas-çek’ dediğimiz modellerdir. Geniş açılı ve kısık diyaframlı sabit bir objektife sahiptirler. Yani net alan derinliği fazla olan objektifleri vardır. Konuya çok yaklaşmak netliği bozar. Ayrıca kısık diyaframı nedeniyle objektifi çok miktarda ışığa ihtiyaç duyar.
  • 39.
  • 40. ÖZEL AMAÇLI MAKİNELER • Polaroid Fotoğraf Makineleri: En büyük avantajı, banyo ve baskı işleminin fotoğraf makinesi içerisinde çok kısa bir sürede yapılarak görüntünün elde edilmesidir. Fakat kaydedilen görüntünün uzun süre canlılığını koruyamaması, görüntü boyutlarının sınırlı olması… gibi dezavantajları vardır.
  • 41.
  • 42. ÖZEL AMAÇLI MAKİNELER • Panoramik Fotoğraf Makineleri: Bu tür makineler, yatay düzlemde 140 derecelik bir görüş açısı ile görüntü kaydetmeye yararlar. Örneğin, yüksek bir tepeden bir şehrin tamamını veya büyük bir bölümünün görüntülenmesi için kullanılabilir. Normal fotoğraf makineleri ve normal objektif ile çekim yapılması durumunda bu kadar geniş bir açı ile görüntü kaydedilmesi mümkün değildir.
  • 43.
  • 44. ÖZEL AMAÇLI MAKİNELER • Stereoskobik Fotoğraf Makineleri : 3 boyutlu fotoğraflar elde etmeyi sağlar. Bu fotoğraf makineleri ile 2 farklı açıdan çekilmiş 2 fotoğrafın her birine aynı anda ayrı ayrı gözlerle bakmak gerekir. Konunun 3. boyutu olan derinlik hissi bu şekilde verilmiş olur. Bu fotoğraf makinelerinin 2 karanlık oda ve 2 objektif vardır. Diyafram ve obtüratörleri birbirleriyle bağlantılıdır ve tek harekette 2 fotoğraf çekilmiş olur. Bu iki görüntü arasındaki fark iki objektif arasındaki mesafenin verdiği görüş açısı farkıdır ki bu mesafe de insanın iki gözü arasındaki 65 mm.lik mesafedir.
  • 45.
  • 46. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Analog makinelerden başlıca farkı film yerine sensörlerin ve hafıza kartlarının kullanılmasıdır. • Manuel ve otomatik netleme yapılabilir.
  • 47. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Objeden yansıyan ışınlar objektiften ve objektifin içindeki diyafram aralığından geçerek arkada 45 derece açıyla duran aynaya gelir. Aynı görüntü penta prizma içerisindeki aynalardan yansıyarak vizöre ulaşır. Fotoğrafçı burada kadrajını ve netliğini yapıp pozlandırmayı bulduktan sonra (deklanşöre yarım basarak) ilk aşamayı gerçekleştirir. • İkinci aşamada ise deklanşöre tam basıldığında 45 derece açıyla duran ayna yukarı kalkarak üzerindeki görüntüyü bu sefer vizöre değil arkada bulunan perdenin de açılmasıyla sensöre gönderir. Bu nedenle çekim esnasında vizörde kararma olur.
  • 48.
  • 49. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Objektiften geçen ışın sensör (CCD-CMOS- FOVEON) üzerinde buffer denilen alana düşer ve burada dijital olarak algılanıp RGB şeklinde bir görüntü oluşur. • Bufferlar görüntüleri kaydederek sırayla işlenmeye gönderir. Bu sayede üst üste fotoğraf çekme şansı verir. • Bu görüntü işlenerek istenen dijital formatta (JPEG, RAW, TIFF gibi) hafıza kartına kaydedilir.
  • 50.
  • 51. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • CCD ve CMOS ARASINDAKİ FARKLAR; CCD veya CMOS, bildiğimiz elektronik devreler gibidir. Sürekli kullanılan elektronik film görevi görürler. Bu cihazların üzerinde, en az cihazın çözünürlüğü kadar diyot vardır ve bu devreler, o noktaya düşen ışığı piksel cinsinden dijital ortama yansıtırlar. Yani 5 MP bir dijital fotoğraf makinesi üzerinde, 2560 x 1920 yani yaklaşık 5 milyon adet mini diyot bulunur.
  • 52.
  • 53. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • CCD, daha fazla enerji harcar, CMOS ise bunun tam tersidir. • CMOS sensörler fazla yer kaplamadıklarından özellikle küçük cihazlarda (cep telefonu gibi) tercih edilirler. • CMOS sensörler CCD sensörlere göre daha fazla noise yani gürültü oluşturur. Bu da görüntü de bozulmaya neden olur.(Grain benzeri) • CMOS sensörlerde kullanılan algılayıcıların ışığa karşı duyarlılıkları CCD ’ ler kadar iyi değildir. Bu yüzden aydınlık ortamlarda başarılı sonuçlar verseler de düşük ışık koşullarında CCD sensörlere göre daha kötü sonuçlar verirler. • CMOS sensörlerin maliyeti CCD sensörlere oranla daha ucuzdur.
  • 54. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • FOVEON SENSÖR: CMOS ve CCD kadar yaygın olmasa da bir diğer sensör teknolojisi ise Foveon’’ dur. Bu teknolojide aynen filmde olduğu gibi Kırmızı (R), Yeşil (G) ve Mavi (B) renk katmanları bulunur. Ve her katman sadece kendi rengini pozlar. Bu nedenle renk konusunda üstünlüğü vardır.
  • 55.
  • 56. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Fotoğraf makinesi satın alırken sensör tercihi tek başına yeterli değildir. CCD sensör her ne kadar üstün görünse de Canon gibi firmaların kendi geliştirdikleri CMOS sensörler de üstün sonuçlar verir. • Bu nedenle makine alırken fiyat, çözünürlük, dayanıklılık, netlik, ergonomi vs. gibi yan unsurlarla birlikte değerlendirme yapılmalıdır.
  • 57. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • PİKSEL: Tüm dijital görüntülerin temel yapı taşı olan noktacıklara "piksel" denir. Dijital görüntüler, yatay ve dikey biçimde yan yana sıralanmış piksellerden oluşur. Ölçü birimi mikron yani metrenin milyonda biridir. Tükenmez kalem ile konulan bir nokta 500 mikrondur. Bir piksel 2-10 mikrondur.
  • 58. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Pikseller üzerine kırmızı, yeşil ve mavi filtreler yerleştirilir ve satranç tahtası gibi sensör üzerine yerleştirilirler. • 1 milyon piksel=1 mega piksel • Yani 5 MP bir dijital fotoğraf makinesi üzerinde, 2560 x 1920 yani yaklaşık 5 milyon adet piksel bulunur. • Sensör üzerindeki pikselleri sadece %95’i aktifken kalan %5 ise kayıt dışı işlemler için kullanılır veya üretim hatasıdır.
  • 59.
  • 60. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Kaliteli bir baskı alabilmek için gereken piksel miktarı; 10 x 15 cm baskı -> 800 x 600 piksel 13 x 18 cm baskı -> 1024 x 768 piksel 15 x 21 cm baskı -> 1600 x 1200 piksel 20 x 30 cm baskı -> 1600 x 1200 piksel
  • 61. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • SENSÖR BOYUTLARI: Dijital fotoğraf makinelerinde kullanılan görüntü algılayıcı sensörler belli ebatlarda üretilirler. Bu değerler kompakt makinelerde oldukça küçük iken gelişmiş ürünlerde gerçek film boyutuna kadar çıkar. (24x36mm) • Sensör boyutunun full frame yani film ebatına yakın olması kalitesini artırdığı gibi daha büyük sensör ile piksel başına düşen ışık miktarı artar ve piksel aralıklarının geniş olması ile daha az noise yani daha az grain anlamına gelir.
  • 62.
  • 63. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • FOKAL ÇARPAN: Özellikle D-SLR cihazlarda karşımıza fokal çarpan sorunu ortaya çıkar. Sorunun nedeni sensör ebadının full frame yani 36x24mm olmamasıdır. Objektiflerin birçoğu 36x24mm’ ’lik bir alana görüntü verecek şekilde tasarlanır. Bu değerden daha küçük bir sensör alanı olunca görüntünün bir kısmı sensör üzerine aktarılamaz. Bu da kullanılan sensöre göre belli oranlarda kırpılma anlamına gelir.
  • 64. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Fill Factor: Sensörün üzerinde bulunan milyonlarca pikselin birbirine yapışık olduğu düşünülür. Ancak piksellerin etrafında küçük de olsa bir boşluk vardır. Bu boşluklar çıkarıldıktan sonra kalan alan ışığa duyarlı bölgedir ve buna algılayıcının Fill Factor’ü denir. Bu yüzey CMOS sensörlerde, CCD’lere oranla daha azdır. Bu boşluklar sensördeki ısıyı dağıtma yönünde faydalı olsalar bile bu bölgelere düşen görüntü bilgisi kaydedilmez ve moire gibi sorunlara neden olur.
  • 65.
  • 66. DİJİTAL FOTOĞRAF MAKİNALARI • Hafıza kartları, dijital fotoğraf makinesinin filmleri gibidir. Bir elektronik bellektir ve makinenin içine takılır. Compact Flash (CF) kartlar Multi Media kartlar (MMC) Smart Media (SM) kartlar Secure Digital (SD) kartlar
  • 67.
  • 68. DİJİTAL KAYIT FORMATLARI KAYIT FORMATLARI; • JPEG: En sık tercih edilen formattır ve gerçek renk değerlerini içerir. – Görüntünün algılanmasında önemli olmayan kısımları bulup atarak kayıt yaptığından “kayıplı format” olarak tanımlanır. – TIFF veya RAW’a göre %10 yer kaplar. – Kayıp oranı iyi ayarlamak gerekir, geri dönüşüm yapılamaz.
  • 69. DİJİTAL KAYIT FORMATLARI • RAW: Dijital fotoğraf makinelerinin negatifi olarak tanımlanır. – CCD, CMOS ya da FOVEON üzerindeki ham veriyi, hiçbir görsel işleme tabi tutmadan bilgisayara aktarmayı sağlar. – Kayıplı bir sıkıştırma olmadığından, disk ve dijital bellek üzerinde fazla yer tutar. Örneğin; Jpeg = 3 MB / Raw = 25 - 30 MB – Çoğunlukla reklam ya da profesyonel çekimlerde kullanılmalıdır.
  • 70. DİJİTAL KAYIT FORMATLARI • TIFF: Bu formatta kayıpsız olarak kayıt yapabilmektedir. – Kayıt sırasında fotoğrafın kullanılacağı işletim sistemi olarak PC veya Mac seçilebilmektedir. – Raw gibi JPEG’in 10 katı fazla yer kaplar. – Çoğunlukla çekilecek görüntünün direkt olarak matbaada kullanıldığı çekimlerde kullanılması daha yararlı olur. • GIF, PNG, BMP vb. kayıt formatları da mevcuttur.
  • 71. DİYAFRAM • Fotoğraf makinelerinde, objektiften film üzerine düşürülecek ışık miktarının belirlenmesine yarayan kısma diyafram denir. Diyafram yapısı itibarı ile insan gözü ile aynı fonksiyona sahiptir. İnsan gözündeki iris, yarıçapını büyüterek veya küçülterek retinaya gidecek olan ışık miktarını ayarlar. Diyafram da aynı mantıkla çalışır.
  • 72.
  • 73. DİYAFRAM • Işık miktarına göre ayarlanacak diyafram için diyafram açıklığı değerleri kullanılır ve “f” ile gösterilir.”f” in tanımı aşağıdaki gibidir; f = Odak Uzunluğu/Diyafram Çapı(D)= Diyafram Açıklığı • Her objektifin kendine göre bir diyafram açıklığı aralığı vardır. Bu diyafram açıklığı değerleri standartlara göre belirlenmiş olup aşağıdaki gibidir; f 1.4, f 1.8, f 2 ,f 2.8, f 4, f 5.6, f 8, f 11, f 16, f 22, f 32
  • 74. DİYAFRAM • Diyafram açıklıkları değerlerinde;her değer kendinden sonrakinin iki katı, kendinden öncekinin yarısı kadar ışık geçirir. Genel olarak bu şekilde olan diyafram açıklıkları, teknolojinin gelişmesi ile şu anda bu değerlerin ara değerleri de kullanılmaktadır.
  • 75. F = 50 mm’lik bir objektifte, bu değerlerin en küçüğü olan f = 1.4 ve en büyüğü olan f = 32 diyafram açıklıklarını örnek olarak alırsak; f = 1.4 diyafram açıklığı için,diyafram çapı hesaplanırsa; 35.714 mm bulunur. f = 32 diyafram açıklığı için,diyafram çapı hesaplanırsa; 1.5625 mm bulunur.
  • 76. Yani en küçük diyafram açıklığı değeri olan f = 1.4 , en fazla ışık geçirecek olan diyafram açıklığı değeridir. En büyük diyafram açıklığı değeri olan f = 32 , en az ışık geçirecek olan diyafram açıklığı değeridir. Burada bir ters orantı söz konusudur;diyafram açıklığı değerleri sayısal olarak azaldıkça, ışık geçirgenlikleri artacaktır.
  • 77. DİYAFRAMIN YERİ • Tek objektifli makinelerde, diyafram için en uygun ve en çok kullanılan yer mercek önüdür. Bazen merceğin arkasına da yerleştirilebilmektedir. Birkaç merceği olan makinelerde ise mercek arasında olur. • Dijital makinelerde “AV” modu diyafram öncelikli çekim modudur. Program (P) ve Manuel (M) modlarında da diyafram değerleri ayarlanabilir. AV modunda makine diyafram değerine uygun enstantane değerini otomatik olarak verir.
  • 78.
  • 79. DİYAFRAM • Konunun parlak ışık kaynağının önünde kaldığı ters ışık durumunda çok açık ve çok koyu bir arka plan önünde bulunduğunda, geniş ya da dar net alan derinliği yapmak gerektiğinde, makinenin verdiği diyafram değerine müdahale etmek gerekir.
  • 80. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • Diyafram içeri giren ışığın ne miktarda film yüzeyine geleceğini kontrol ediyorsa; Obtüratör de aynı ışığın ne kadar süre ile kalacağını belirler. • Ayrıca fotoğrafı çekilen objelerin hareketlilik durumlarının fotoğrafta belli olup olmamasını belirler. Yani hareketli objelerin çekimlerinin hareketli mi veya hareketsiz mi olacağını seçilen enstantane değeri belirler.
  • 81. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • Ayrımlı Örtücü Perde: Hızları genellikle 1 saniye ve 1/500 saniye arasındadır. Yaprakların merkezden dışa doğru açılması sırasında filmin üzerinde ilk ışığı gören nokta filmin merkezi, ışığı en son gören nokta ise yine orta kısımdır. Bu durumda filmin her yanı aynı oranda ışık görmemektedir. Kenarlara doğru filmin ışık alma oranı iyice azalmaktadır. Sessiz çalışmaları avantajlarıdır.
  • 82.
  • 83. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • Perde Obtüratör: Fotoğraf makinesinin arkasında bulunan karanlık bölmenin ön kısmında yer alır. Hızları genellikle 1sn ile 1/4000 sn arasındadır. Çok sesli ve sarsıntılı çalışırlar. • Günümüzde saniyenin 18 binde biri kadar hızda enstantane verebilen makineler vardır.
  • 84. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • Obtüratörün hızları da aynen diyaframda olduğu gibi belirli ve standart bir dizide toplanmışlardır. Objektifin ikinci ayar halkası veya fotoğraf makinesinin üzerinde görebileceğiniz bu halkalar genellikle şu şekilde sıralandırılmıştır : • 30”-15”-8”-4”-2”-1” -2-4-8-15-30-60-125-250- 500-1000 • Buradaki sıralamada yer alan sayılar örneğin 60, saniyenin 60 ta birine(1/60) eşittir. Değerler arttıkça obtüratörün açık kalma süresi azalır.
  • 85. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • 30”-15”-8”-4”-2”-1” -2-4-8-15-30-60-125-250- 500-1000 … • Bir saniyeden uzun süreler 4” örneğinde olduğu gibi gösterilirken, 1 saniyeden kısa süreler 1/…. biçiminde gösterilir. • Bir önceki rakam bir sonraki rakamdan iki kat daha hızlıdır ve daha fazla ışık geçirir. • Dijital makinelerde “TV” veya ”S” enstantane öncelikli çekimi gösterir.
  • 86. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • Enstantane değerlerinde “T” ve “B” değerleri vardır. Bu değerler her makinede bulunmaz. “B” değerinde obtüratör deklanşöre basılı kaldığı müddetçe açık kalır ve filmde pozlanma devam eder. Parmağınızı deklanşörden çektiğinizde perde de kapanır ve pozlanma tamamlanır. “T” değerinde ise deklanşöre bir kez basılıp bırakılır ve ikinci kez basılana dek obtüratör açık kalır. İkinci kez bastığınızda pozlanma tamamlanır.
  • 87. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • Tripodsuz yapılacak uzun enstantaneli çekimlerde en düşük enstantane hızı objektifin odak uzunluğuna göre belirlenebilir. Objektifin ucu merkezden uzaklaştıkça ağırlaşma ve kayma artar.
  • 88. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) Bu değerlerle çekilen tüm fotoğraflar aynı tonda çıkar.
  • 89. Birinci fotoğraf 250/ f4, ikinci fotoğraf 15/ f16 değerleriyle çekilmiştir. Eşdeğerlik ilkesine göre iki fotoğrafta da parlaklık farkı bulunmamaktadır. Ancak birinci fotoğrafta hareket donmuş, net alan az, ikincide ise net alan fazla hareket izlenimi oluşmuştur.
  • 90. ENSTANTANE(OBTÜRATÖR) • Örtücü hızının seçiminde, konunun size olan uzaklığı, büyüklüğü, hareketliliği, ve hareketin yönü de önem kazanır. Çünkü hareketli obje bizden ne kadar uzaksa hareketin momenti de o kadar düşer. Çünkü objenin kadraj içinde işgal ettiği alan küçülür. • Örneğin saatte 850 kilometre hızla giden bir uçak; – 500 metre ötemizden geçerken, dondurabilmek için 1/4000'den az olmayan – 5 kilometre yukarıdan uçarken 1/60 örtücü hızı bize yetecektir.
  • 91.
  • 92.
  • 93. OBJEKTİFLER • Çekilecek nesneden gelen ışıkları toplayarak ışığa duyarlı film veya sensör üzerine net düşmelerini sağlayan mercekler topluluğudur.” • Objektifin üzerinde netlik bileziği, diyafram ve mercekler vardır. • Objektifler odak uzaklıkları ve en geniş diyafram açıklıkları ile tanımlanırlar.
  • 94. OBJEKTİFLER • Işık Geçirgenliği: Objektifin en geniş diyafram açıklığında ışığı geçirme miktarıdır. Işık geçirgenliği fazla olduğu takdirde kötü ışık olan ortamlarda çekim kolaylaşır, dar alan derinliği elde etme ve yüksek enstantane hızına çıkma şansı verir. Bunları sağlayan objektiflere hızlı objektif denir. (1:1.4 – 1 insan gözü, 1.4 sapma)
  • 95.
  • 96. OBJEKTİFLER • Objektifin Çözme Gücü: Bir milimetrelik bir aralıktaki çizgi ayırma gücünü gösterir. Yani 1 mm‘ lik şerit içine en çok çizgiyi net olarak tespit eden objektifin çözme gücü çok üstündür diyebiliriz. • Keskinlik: Işık geçirgenliği yüksek ise keskinlik oranı yani birbirine yakın bölgelerdeki kontrastın yüksekliği de artar.
  • 97. OBJEKTİFLER • Objektifleri sınıflandıran diğer bir unsur da odak uzunluğudur. • Odak uzaklığı (uzunluğu) objektifin optik merkezinin görüntü düzlemine olan uzaklığıdır.
  • 98.
  • 99. OBJEKTİFLER • Odak uzaklığı belirlenirken film formatı önemlidir. 35 mm bir filmde çapraz uzunluk yaklaşık olarak 43 mm’dir. 24 mm 36 mm
  • 100. OBJEKTİFLER • Normal Objektifler: Odak uzaklığı, kullandığı filmin çapraz uzunluğuna eşit olan makinelerdir. 35 mm. Filmler için 43mm-50 mm arası değere sahip objektifler normal objektif olarak tanımlanır. 50mm objektif insan gözünde olduğu gibi 46 derecelik bir görüş açısı verir.
  • 101. OBJEKTİFLER • Normal objektiflerin diyaframları tele ve geniş açılara göre daha fazla açıldığından hızlı objektifler de denilir. Manzara ve bel çekimler için uygundur ancak konuya yaklaşma gerektirdiğinden portre çekimler için değildir.
  • 102. OBJEKTİFLER • Geniş Açılı Objektifler: Görüş açıları insan gözünün gördüğü 46° den fazla, odak uzaklığı 50mm (35 mm bazında) den kısa olan objektiflerdir. Cisimleri olduğundan küçük gösterirler. 21mm nin altına inildiğinde kenarlarda uzama şeklinde bozulma başlar.
  • 103. 18 mm
  • 104. OBJEKTİFLER • Balıkgözü objektifler: Odak uzaklığı 6- 16mm arasında kalan ve 180 derece görüş şansı verebilen objektiflerdir. Sanatsal görüntü elde etmek veya dar alanlardan görüntü almak için kullanılır. Ancak fotoğrafın yanlarında distorsiyon denilen görüntü bozulmaları oluşur.
  • 105.
  • 106. OBJEKTİFLER • Teleobjektifler: Görüş açıları 46˚den dar, odak uzaklığı 50mm’den büyük olan objektiflerdir. Konuyu yaklaştırmaya yararlar. Spor karşılaşmaları, vahşi doğa, portre çekimlerinde tercih edilir. Titremeyi önlemek için yüksek enstantane hızında çalışmayı gerektirir ancak diğer yandan diyaframları fazla açılamaz.
  • 107.
  • 108.
  • 109.
  • 110. OBJEKTİFLER • Zoom objektifler: Sabit bir odak uzaklığı ve görüş açısı yoktur. Örneğin 28-105mm bir zoom objektifle 28 mm geniş açı, 50mm normal açı veya 105mm dar açı bir görüntü alınabilir. • Genel de konu çerçevelemesine kolaylık sağladığı veya objektif değiştirmeyi azalttığı için kullanılır. • Sabit objektiflere göre kullanılan mercek sayısının fazla oluşu görüntü kalitesinde az da olsa kayıplara neden olur.
  • 111.
  • 113. NET ALAN DERİNLİĞİ • Objektifin netlediği yerin önünde ve arkasında net olarak görünen mesafedir. • Alan Derinliğini etkileyen 3 faktör vardır; – Diyafram Değeri – Objektifin Odak Uzaklığı – Konuya Olan Uzaklık
  • 114. NET ALAN DERİNLİĞİ • Diyafram kısıldıkça net alan derinliği artar, diyafram açıldıkça net alan derinliği azalır.
  • 115.
  • 116. 100 mm f22 / f4
  • 117. f 2
  • 118. f 22
  • 119. NET ALAN DERİNLİĞİ • Objektifin odak uzaklığı arttıkça net alan derinliği kısalır. Yani tele objektiflerde net alan derinliği geniş açılı objektiflere göre daha kısadır.
  • 120.
  • 121. 28 mm / f22 100 mm/f22
  • 122. NET ALAN DERİNLİĞİ • Konuya Olan Uzaklık: Netliği yapılan obje makineden ne kadar uzaksa alan derinliği de o kadar fazlalaşır. Ne kadar yakınlaşırsa da o kadar azalır. • Alan Derinliği yakın çekimlerde dikkati objeye yoğunlaştırmak, manzara çekimlerinde ise kadraja giren her şeyin net olmasını sağlamak için kullanılabilir.
  • 123.
  • 124.
  • 125.
  • 126.
  • 128. FİLM HIZI • Filmin ışığa karşı tepki verme özelliğine filmin hızı denir. Buna göre filmler yavaş, orta ve hızlı olmak üzere üçe ayrılır. ASA/ISO/DIN ise değerleri ise hızı belirler. • ASA (American Standarts Association) • ISO (International Standart Organization) • DIN (Deutche Industry Normen) • 125 ASA = 125 ISO = 22 DIN
  • 129. FİLM HIZI • ASA/ISO Değeri büyüdükçe filmin ışık geçirgenliği artar. 200 ASA bir film 100 ASA filme göre 2 kat fazla ışık geçirir ve bu da 1 f stop fazla ışık elde etmeyi sağlar.
  • 130.
  • 131. Normal Işık 100 ASA Normal Işık 400 ASA
  • 132. Az Işık 100 ASA Az Işık 400 ASA
  • 133. IŞIK
  • 134. IŞIK • Güneş ışığının 380–720 nanometre arasındaki bölümü insan gözü tarafından görülebilir. • Dalga boyu kısa olan zayıf, dalga boyu uzun olan ise güçlü ışıktır. • Işık elektromanyetik bir dalgadır ve katı cisimlerde yansır, sıvı cisimlerde ise kırılmaya uğrar. • Doğada bir cismin görülebilmesi için cismin ya ışık yayması ya da ışığı yansıtması gerekir.
  • 135.
  • 136. IŞIK • Işık kaynakları ikiye ayrılır; – Doğal Işık – Yapay Işık • Geliş türüne göre; – Doğrudan Işık: Noktasal aydınlatma sağlar ve keskin gölgeler, yüksek kontrast oluşturur. – Yansıyan Işık: Düşük kontrast yaratır. – Filtrelenmiş Işık: Bulut veya filtrelerle süzülerek gelir. Kontrastı düşürmeye, ışığı yumuşatmaya yarar.
  • 137. IŞIK • Işığın 4 temel özelliği vardır; – Renk – Parlaklık – Kontrast – Yön
  • 138. RENK • Bir objeyi renkli olarak görmemizin sebebi objenin belirli aralıkta dalga boylarını yansıtmasıdır. • Renk ışık sayesinde oluşur, yani ışık olmadan renkte oluşamaz. • Renkler iki yöntemle elde edilir.
  • 139. RENK • Toplamsal Renk Sentezi: Renkler 3 ana rengin dalga boylarının birbirine eklenmesi yöntemiyle oluşturulur.
  • 140.
  • 141. RENK • Çıkarımsal Renk Sentezi: Işığı yutan (büyük oranda yansıtmayan) maddelerin (boyaların) karışımının sonucunda oluşan renklerin açıklanmasıdır. Bu sentezin ana renkleri cyan, magenta ve sarıdır.
  • 142.
  • 143. RENK • Renk Sıcaklığı: Renk ve sıcaklık arasında güçlü bir ilişki vardır. Yüksek bir sıcaklıkta yanan bir alev mavidir, daha alçak bir sıcaklıkta ise kırmızıdır. Rengin sıcaklığı Kelvin ile ölçülür. • Fotoğrafta Kelvin derecesi düştükçe mavilik azalır, kırmızılık artar. • Kırmızıya yakın renkler sıcak maviye yakın renkler ise soğuk olarak tanımlanır. • Sıcak renkler, konuyu ön plana çıkarırken soğuk renkler, uzaklaştırır.
  • 144.
  • 145. PARLAKLIK • Parlaklık, ışığın yoğunluğunun ölçüsüdür. Pozometre yardımı ile ölçülür. • Yüksek yoğunluklu aydınlatma ile kontrast ve alan derinliği artırılabilir. • Dış çekimlerde ışık yoğunluğu fazla ise renkleri etkilemeden sadece yoğunluğu azaltan ND filtreler kullanılabilir.
  • 146. PARLAKLIK • İç çekimlerde, herhangi bir noktadan yansıma yok ise, ışığın şiddeti, ışık kaynağının objeye olan uzaklığıyla ters orantılıdır. Yani nesne ışık kaynağından 2 metre uzaklaştırılırsa ışığın şiddeti ¼ oranında 3 metre uzaklaştırılırsa 1/9 oranında azalır. • Parlak ışık genellikle sert ama her zaman gerçekçidir. Loş ışık ise daha gevşek, dinlendirici ve gizemlidir.
  • 147. KONTRAST • Işık kaynağından çıkan ışınların konu üzerinde yarattığı en açık ve en koyu noktalar arasındaki yoğunluk farkıdır. • Kontrast nesneyle ışık kaynağı arasındaki uzaklığa ve ışık kaynağının büyüklüğüne bağlıdır. • Işık kaynağı uzak ve güçlü ise yüksek, yakınsa veya güçlü değilse düşük kontrast oluşur. – Örn. Güneşli ve Bulutlu Hava • Açık/koyu veya sıcak/soğuk renk kullanımı ile kontrast sağlanabilir. • Işığın geliş Türü de kontrastı etkiler.
  • 150. YÖN • Düşen ışığın yönü, gölgelerin pozisyonunu ve yoğunluğunu (miktarını) belirler. Bu durumda ışığın 5 türünden söz etmek mümkündür. • Cephe Işığı : – Kontrast düşüktür. – Nesne üzerinde derinlik etkisi ve hacim en az iken, gölge de oluşmaz. – Portre çekimlerde anahtar ışıktan oluşan gölgeleri yok etmek için kullanılabilir. – Detay vermek ve renkleri vurgulamak için de kullanılır.
  • 151.
  • 152. YÖN • YANAL IŞIK: Işık kaynağı konunun yan tarafındadır. – Gölgelere neden olduğu için görüntünün dokularını daha belirginleştirir. Gölgeler fotoğrafa derinlik duygusu kazandırır. Doku ve desen çekimlerinde bu ışık kullanılmalıdır.
  • 153.
  • 154. YÖN • TERS IŞIK: Işık kaynağı az veya çok konunun arkasındadır ve onu arkadan aydınlatır. – Kontrast oranı yüksek olduğundan renkli çekimler için uygun değildir. – Dramatik ışıklandırma yöntemidir.
  • 155.
  • 156. YÖN • TEPE IŞIĞI: Işık kaynağı konunun üzerindedir. – Sert gölgeler yukarıdan aşağıya doğru uzar ve estetik görüntüler oluşmaz. Gölgeler derinlik veremeyecek kadar küçüktür. – Kontrast oranı yüksektir. – Parlak ve güzel renk verdiği için tercih edilir. (Öğlen saatleri)
  • 157.
  • 158. YÖN • Alt Işık: Doğada bu tür bir aydınlatma olmadığından doğal kabul edilmez. – Fantastik ve tiyatral anlatımlar için tercih edilir.