2. Sebze ve meyvelerin salamura içinde
laktik asit fermantasyonuna uğratılması,
meydana gelen asitin ve ortamda bulunan
tuzun koruyucu etkisiyle dayanıklı hale
getirilmesi çok eski yıllardan beri uygulanan
bir yöntemdir. Böylece meyve sebzeler bol
bulundukları mevsimde az veya hiç
bulunmadıkları dönemlere kadar muhafaza
edilebilmekte; ayrıca gerçekleşen laktik
asit fermantasyonu ile lezzet ve koku
yönünden hoşa giden özellikler
kazandırmaktadırlar(Özçelik ve Ulu, 2002).
3. Turşu; sirke ve/veya salamura içindeki
laktik asit fermantasyonu ile veya sulandırılmış
asetik asit içinde bekletilerek gerektiğinde çeşni
maddeleri, katkı maddeleri ile elde edilen
mamuldür( Anon, 1993). Turşu üretiminde uygun
konsantrasyonda tuzlu suyun kullanılması,
fermente olabilecek ve asit oluşturacak
karbonhidratların varlığı, laktik asit
bakterilerinin etkin olması, diğer
mikroorganizmaların faaliyetinin engellenmesi,
starter kültür kullanılması ve kontrollü koşulların
sağlanması başarılı fermantasyonun temelini
oluşturmaktadır( Şahin, 1982). Fermantasyonla
elde edilen turşular, kalın barsak başta olmak
üzere insanlarda sağlığı koruyucu etkiye
sahiptirler (Şahin ve Akbaş, 2001).
4. TURŞU ÇEŞİTLERİNİN ÖZELLİKLERİ
Sebzede; Kendine has yeşil, sarı renkte,
bozulmamış, küflenmemiş ve siyahlaşmamış,
dağılmamış, eğilmemiş, içi boşalmamış, bariz bir
şekilde yumuşamamış olmalı ve çekirdekli olmalıdır.
Turşu suyunda; Siyahlaşma, koyulaşma, salyalama
olmamalı ve yabancı madde bulunmamalıdır.
Tat ve Koku: Sebzenin kendine has kokusu olmalı,
küflenme ve kokuşma olmamalı, yabancı tat ve
koku sinmiş olmamalıdır.
Boylar: Turşu olacak sebzelerde boylar birbirine
yakın olmalı ve boyların toleransı %10’u
geçmemelidir (Mc. Donald, 2004).
5. TURŞU YAPMADA DİKKAT EDİLECEK
HUSUSLAR
☻ Sebzeler taze ve diri olmalıdır.
☻ Sebzeler en az 2 defa yıkanmalıdır.
☻ Turşu kurulacak kaplar iyi temizlenmiş ve
hijyenik olmalıdır.
☻ Turşuya katılacak çeşniler temizlenmeli ve
yıkanmalıdır.
☻ Turşuya katılacak tuz kaya tuzu olmalı ve
tuz tamamen eritilmelidir
7. Evlerde ve ticari işletmelerde en
fazla turşusu yapılan ve tüketilen
sebzelerin başında hıyar
gelmektedir(Ova, 2002). Hıyar turşusu
Dünya’da ve Türkiye’de en çok üretilen
turşu tipi olmakla beraber ihracat bu
türün önemini arttırmaktadır(Aktan ve
ark, 1999).
8. Geleneksel yöntemlerde hıyar turşusu
üretiminde; üretim süresinin uzaması, ürün kalitesinin
düşmesi ve bozulma gibi önemli sorunlarla
karşılaşılmaktadır. Bu olumsuzlukları giderebilmek için
kontrollü fermantasyon uygulamaları başlatılmıştır.
Kontrollü fermantasyon, turşu fermantasyonlarında
doğal olarak ortaya çıkan laktik asit bakterilerinden
çok, gelişmesi istenilen kültürler için gerekli çevre
koşullarını sağlamayı hedefleyen bir
uygulamadır(Özçelik ve ark, 2001). Hıyar turşularında
şişme, yumuşama, iç ve dışta ağarma, doğal olmayan
renkler, doğal olmayan koku ve tat gibi bozulmalar
ortaya çıkmaktadır(Ova, 2002). Bu bozulmaların
önemli bir bölümünü şişme zararı
oluşturmaktadır(Fleming ve ark; 1978).
10. Büzülme
Bu olay yüksek konsantrasyonlu salamura
suları veya yüksek konsantrasyonlu şeker,
sirke gibi solüsyonlarda kalan hıyarlarda
gözlenir. Hıyarlar salamuraya konunca su,
denge konumuna gelinceye kadar hıyardan
çekilir. Yüksek oranda tuz ise daha fazla
suyun hıyardan çekilmesine neden olur ve
hıyarlar dehidrasyona uğrar(Aktan ve ark,
1999). Bu tür bozulmaya ayrıca proses
aşamasının uzun tutulması ve turşunun havayla
kontrolsüz teması da neden
olmaktadır( Colbert, 2004).
11. Siyahlaşma
Hıyarlarda siyahlaşma olayında bazı
bakteriler rol oynamaktadır. Bakteriyel
siyahlaşmada Bacillus nigrificans, Bacillus
mesentericus rol oynamaktadır. Dekstroz gibi
karbonhidratların varlığında yeterli miktarda
azotlu maddeler yoksa nötral ve hafif alkali bir
reaksiyon siyahlaşmaya yardım eder(Aktan ve
ark, 1999). Ayrıca turşuluk hıyarın düşük
nitrojen içeriği de siyahlaşmaya neden
olmaktadır(Colbert, 2004). Sert sulardaki demir
ve demir tuzları varlığı alkali bir reaksiyon ile
turşunun kararmasına neden
olabilmektedir(Aktan ve ark, 1999; Colbert,
2004;Anon, 2004).
12. Özçelik ve Ulu (2002) depolanmış
hıyar turşularının duyusal özellikleriyle
ilgili çalışma yapmışlardır. Bu çalışma
sonucunda ısıl işlem uygulanmış
örneklerde siyahlaşma görülmemiş, tam
tersine parlak sarı- yeşil bir renk
oluşmuştur. Aynı deneyde pH sı 3.20
olan ve ısıl işlem uygulanmış olan
turşuların rengi diğerlerine göre (pH’sı
2.8 ve 3.0 ve ısıl işlem uygulanmamış
olan turşular) daha iyi olduğu
görülmüştür.
13. Bu sorunun çözümü için gerekli diğer
yöntemler ise hıyarların yeterli yıkanması,
iyi temizlenmiş ve dezenfekte edilmiş
kaplar, salamuranın uygun başlangıç
konsantrasyonunu ayarlamaktan geçer.
Siyahlaşmanın bir de kimyasal
kontaminasyonu mevcuttur. Bu bozulmanın
en önemli etkenleri bakır, demir gibi ağır
metallerin salamuraya bulaşması, iyonize
tuz kullanılması, sert suların
kullanılmasıdır ( Colbert, 2004).
14. Siyah renkli salamura, demir ile
polifenolik bileşiklerin reaksiyonu sonucu
meydana gelir. Siyah renk reaksiyon
sonucunda oluşan kompleks demir- tannat
bileşiğinden kaynaklanır(Aktan ve ark,
1999). Bu sorunun çözümü turşu yapımında
kullanılan ekipmanların paslanmaz çelik
yada plastik maddelerden yapılmış
olmasıdır(Anon, 2005; Aktan ve ark, 1999).
15. Şişme ve İç Boşalması
Hıyar turşularında gerek doku solunumu
gerekse mikroorganizma aktivitesi sonucu
oluşan karbondioksit ürün içinde birikerek
şişme ve iç boşalması olaylarına neden
olmaktadır (Özçelik ve ark, 2001).
Hıyarlarda büyüyen boyla birlikte yapıdaki
değişiklikler de artmakta; kabuk incelmekte,
tohum bölgesi tekstürü değişmektedir. Bu
nedenle yapısal özellikler iç boşalmasında
önemli etmenler olarak düşünülmüştür (Turgu,
1992).
16. Fleming ve ark. (1978) hıyarlardaki şişme
zararının genellikle salamura içerisindeki
çözünmüş karbondioksit konsantrasyonuna bağlı
olarak arttığını belirterek; şişmenin oluşum
mekanizmasını şöyle açıklamışlardır:
Hıyar içindeki çözünmüş karbondioksit
hıyar dokusundaki mikro ve makro gaz
paketleri ile dengeye ulaşmakta, salamuradaki
çözünen CO2 konsantrasyonu artarken gaz
paketleri içindeki CO2 basıncı da artmaktadır.
Dokunun gaz basıncına olan dayanıklılığına
göre, gaz paketleri artan basınca ve sonuç
olarak da artan bir hacme neden olmaktadır.
17. Aynı araştırıcılar, şişme zararının
karbondioksit konsantrasyonundan çok,
ortamdaki karbondioksitin doygunluk
seviyesiyle ilgili olduğunu belirterek,
salamuranın CO2 seviyesi yarı doygunluk
seviyesini aşmadığı sürece ciddi bir şişme
zararının olmayacağını bildirmişlerdir.
18. Saf kültürle gerçekleştirilen homolaktik
hıyar fermantasyonunda oluşan CO2’in yaklaşık
yarısı hıyar dokusundaki reaksiyonlardan
kaynaklanırken, diğer yarısı bakteri gelişmesine
bağlı olarak oluşmaktadır (Özçelik ve ark, 2001).
İşte bakteriyel gelişme sonucu oluşan şişme
zararının nedeni starter olarak kullanılan
homofermantatif bir tür olan Lactobacillus
plantarum ‘un malik asidi dekarboksile ederek
karbondioksit oluşturmasıdır(Aktan ve ark, 1999).
Fakat bu oluşan CO2 oranının heterofermentatif
laktik asit bakterileri gibi fazla miktarda CO2
üreten mikroorganizmalarla kıyaslanınca çok az
olduğu tespit edilmiştir
19. Şişme ve buna bağlı olarak hıyarlarda
meydana gelen iç boşalması olayı
fermantasyonda meydana gelen gaz nedeni ile
hıyarlarda oluşan şekil kaybı ve
deformasyondur. Yaygın olarak 2 tipi vardır.
Balon ve göz şeklinde görülür (Aktan ve ark,
1999).Bir de çekirdek yuvasının değişik
kesimlerinde meydana gelen bal peteği tipinde
küçük kesecikler şeklinde bir bozulma tipi
oluşmaktadır (Özçelik ve ark, 2001). Balon
şeklinde meydana gelen bozulma büyük gaz
boşluğu ve sıvıyla doludur. Göz şeklinde bozulma
küçük salatalıklarda meydana gelir. Diğerine
göre daha yaygın görülür.
20. Başlıca şişme nedenleri şunlardır
☻Kusurlu salatalıkları kullanmak(Anon, 2005)
☻Turşu yapımında kullanılan hıyarların taze
olmaması
☻ Turşu yapılırken varyeteye dikkat etmemek;
yanlış çeşit turşu kullanmak(Colbert, 2004)
☻ Fermantasyon esnasında sıcaklığın
gerektiğinden yüksek seyretmesi(Anon, 2005)
☻ Torulopsis, Hansenula ve Saccharomycess
cinsi fermantatif mayaların gelişerek turşuda
gaz oluşturması(Aktan ve ark., 1999)
21. ☻Candida, Debarymomyces ve
Zygosaccharomycess cinsi oksidatif
mayaların asitliği düşürüp zararlı
mikroorganizmaların gelişmesine sebep
olması (Aktan ve ark, 1999).
☻Enterobacter ve Pediococcus
türleri(Başoğlu ve Uylaşer, 1998)
☻Salamuraya şeker eklemek
☻Pastörizasyon sıcaklığını iyi
ayarlayamamaktır(Anon, 2005)
22. Yapılan bir araştırmada tuz
konsantrasyonu düşük salamuranın kullanımının
fermantasyonun ilk günlerinde (1-5 gün) hızlı
ve fazla asit ve oldukça az miktardaki gaz
oluşumuna neden olduğunu belirtilmiştir. Diğer
taraftan yüksek tuz konsantrasyonundaki
salamuranın, asit oluşumunu geciktirdiği ve aynı
zamanda kuvvetli bir gaz çıkışı olduğunu,
ayrıca yüksek tuzluluktaki salamuranın
şişmelere neden olduğu saptanmıştır(Evren,
1991).
23. Bu sorunların giderilmesinde mevcut gaz
giderme yöntemleri kullanılmaktadır. Turşu
üretiminde fermantasyon sonucu oluşan gazların
özellikle de CO2’in karbonik aside dönüşerek
tane içerisine yerleşmesini önlemek amacıyla iri
hıyar turşusu hazırlanmasında CO2’in dışarı
atılması gerekmektedir(Aktan ve ark, 1999).
Fermantasyon aşamasında ve fermente üründe
oluşabilecek istenmeyen reaksiyonlardan
kaçınmak için salamuradaki CO2’in inert bir gaz
olan azot gazı ile temizlenmesi işlemi, hıyar
turşularındaki şişme zararını büyük ölçüde
azaltmıştır.
24. Salamuradan CO2’in uzaklaştırılması
için azot gazı önerilmesine rağmen bazı
araştırıcılar, ekonomik nedenlerle,
uzaklaştırma işleminde yaklaşık %80
oranında azot içeren havayı
kullanmışlardır. Ancak bu durumda
hıyarlarda yumuşama, renk değişimi
salamura yüzeyinde ince tabaka halinde
maya ve küf gelişmesi gibi sonuçlar
ortaya çıkmaktadır.
25. Özçelik ve ark. (2001) çalıştıkları beş
salamuradan üçünden karbondioksidi hava veya
azotla uzaklaştırmış ve bu üç örnekte
sırasıyla %6, 8 ve 10 oranında şişme zararı
meydana gelmiştir. Salamuradan CO2
uzaklaştırılması yapılmayan 4 ve 5. örneklerde
toplam %26 oranında şişme saptanmıştır.
Ayrıca Fleming ve ark.(1978) hıyar
fermantasyonunda homofermatatif L.
Plantarum suşu kullanılmasının şişme zararını
azaltacağını belirtmişlerdir. Salamuradaki
CO2’i uzaklaştırmak amacıyla azot gazı yerine
hava kullanılması durumunda; doku
yumuşaması, maya gelişmesi ve tatta
bozulmalar ortaya çıkabilmektedir.
26. A.B.D. de “Purging Yöntemi” olarak
bilinen yöntemde fermantasyon kabının
alt kısmından püskürtülen azot gazı,
salamura içinde gaz kabarcıkları şeklinde
dağılmakta ve içinde CO2 moleküllerini
alarak salamura dışına sürüklemektedir.
Bu yöntemin kullanılmasıyla kalite ve
verimde artış sağlanmış, yöntemin
maliyetini düşürmek amacıyla azot gazı
yerine hava da kullanılmaktadır(Turgu,
1992).
27. Yapılan araştırmalara göre
salamurada çözünmüş CO2
konsantrasyonu 20 mg/100 ml altında
tutmanın büyük hıyarlarda şişme
zararını önlediği görülmüştür.
Çözünürlüğü yüksek tuz ve yüksek
sıcaklık azaltır. Şişme oranı
ortamdaki CO2 miktarı 60mg/100ml
düzeyinde iken başlar (Ulu, 2000).
28. Salamuraya gazın verilmesinin yanında
gaz akışının hızı da önem arzeder.
Fermantasyon başlangıcında CO2 çıkışı fazla
olur. Bu zamanda azot gazı veya hava
verilmesi işleminde hız arttırılmalı ve süre
uzun tutulmalıdır. Daha sonra süre yavaş
yavaş azaltılmalıdır. Fermantasyon aşamasında
tuz oranı osmoz tamamlandıktan sonra %14’e
ulaşınca tuz ilavesine son verilir. Bir veya iki
gün daha gaz verilebilir. Bundan sonra
kapların ağızları sıkıca kapatılarak serin yerde
saklanır. Fermantasyon aşamasında CO2
konsantrasyonunu belli seviyede tutmak için şu
önlemler alınmalıdır(Ulu, 2000) :
29. ☻Fermantasyon kapları fazla derin
olmamalıdır.
☻Hasar görmüş hıyarlar ayrılmalıdır,
☻Baskı tahtaları aralıklı olmalıdır ve CO2
çıkışını engellememelidir.
☻Salamura sirkülasyonu CO2 oranını azaltır
ancak şişme zararını önlemez.
☻Yüksek sıcaklık ve yüksek tuz
konsantrasyonlarında CO2’in çözünürlüğü az
olmasına karşın şişme zararı olmaktadır.
☻Şişme zararı CO2 miktarları aynı olduğu
halde iri boylu hıyarlarda daha fazla
olmaktadır.
30. İç boşalmasına sebep ise hıyarlarda
kültür, varyete farklılığı ve yetiştirme
koşullarıdır. Fermantasyonun aktif olduğu
aşamada kullanılan yüksek tuz( %10 veya
üzeri )aşırı miktarda boşalmaya yol
açmaktadır(Aktan ve ark, 1999; Colbert,
2004).
31. Yumuşama
Gaz birikiminin yanı sıra hıyarlarda
yumuşama görülmektedir. Depolama ve
fermantasyon aşamasında salamuradaki hıyar
turşularının aşırı yumuşaması turşu
endüstrisinde oldukça fazla karşılaşılan
olaylardandır(Aktan ve ark, 1999). Tekstür
hıyar turşularında önemli bir kalite kriteridir
ve tüketiciler sert ve gevrek yapıdaki hıyar
turşularını tercih etmektedirler. Bu nedenle
hıyar turşularını fermantasyonu ve
depolanması sırasında ortaya çıkan yumuşama
zararı ciddi ekonomik kayıplara neden
olmaktadır(İç ve Özçelik, 1997).
32. Hıyar turşularında yumuşamaya pektinaz,
proteaz ve mikrobiyal kaynaklı poligalaktronaz
enzimlerinin neden olduğu bildirilmektedir.
Turşu hammaddesinin kalitesindeki bazı
bozulmalar da son üründe sertlik ve ağırlık
kaybı gibi kalite bozukluklarına neden
olmaktadır. Turşuların sertlik özelliklerinde
pH, tuz, asitlik, depolama süresi ve sıcaklığı
ile işleme yöntemlerinin önemli birer etken
oldukları saptanmıştır. Yine hıyar turşularında
yalnız tuz içeren salamura katıldığında asetik
asit içeren salamura ile yapılanlarından daha
fazla sertlik kaybı görüldüğü belirtilmektedir
(Ova 2002).
33. Turşuluk hıyarlarda kültür tipi, büyüme ortamı,
hasat şekli, ön depolama ve nakliye gibi etmenler
sertlik sağlamada etkili olabilmektedir(Turgu, 1992).
Sertliğin en az 72 saat korunabildiği
saptanmıştır. Etchells ve ark. (1973) hıyar turşularında
depolama sıcaklığı ve nemin mikrobiyel, enzimatik ve
fiziksel değişikliklere etkisi üzerinde durmuşlar, bunun
için 5 sıcaklık derecesinde ve 4 ayrı nemde denemeler
yapmışlardır. Sonuçta, hıyarların depolama ve naklinde
en iyi çevresel koşullar olarak düşük sıcaklı ile yüksek
nisbi nem kombinasyonu önerilmiştir. Örneğin düşük
sıcaklık (5-10 0C) yüksek bağıl nem(%95) koşullarında
uygun sonuçlar elde edilebilmektedir. Sıcaklığın 5 0C de
tutulması ile iyi bir tekstür, minimum ağırlık kaybı ve
fermantasyon sonrası kaliteli stok özellikleri
sağlanabilmektedir.
34. Günümüzde yumuşama olayı meyvelerde
doğal olarak bulunan pektik maddelerin
dekompoze olması şeklinde kabul edilmekte
ve bu maddelerin poligalakturonaz enzimi ile
parçalanması yumuşamaya neden olan başlıca
etmenlerden biridir(Aktan ve ark, 1999;
Başoplu ve Uylaşer, 1998).Özellikle de
salamuradaki tuz oranı bozulmanın önemli
etmenidir.
35. Fermantasyon sonunda, depolama
salamurasına şap eklenmesinin sertliği
korunmasında önemli etkisi vardır. Depolama
süresi uzun tutulduğunda, şaplı stokların
beklenenin aksine büyük oranda yumuşadığı
görülmüştür. Depolama süresi ve sıcaklığı
arttıkça yumuşama meydana gelmektedir. 30
derecenin üzerindeki depolama sıcaklıklarında
yumuşama kolaylıkla oluşmaktadır. Bunun aksine
düşük depolama sıcaklıları yumuşamanın önüne
geçse de renk ve aroma kaybı meydana getirir
(Turgu, 1992).
36.
37. Bell ve ark. (1972) farklı organik
asitlerin hıyar turşularının sertliklerine
etkilerini inceledikleri araştırmalarında
sertlik özelliğini puanlama testi kullanarak
saptamışlar ve asetik asit kullanımının en iyi
dokusal özelliği oluşturduğunu ortaya
koymuşlardır. Örneğin %0.5-1.5 asetik asit
uzun süreli depolamalarda bile en düşük
sertlik kaybını vermiştir. Diğer asitler
asetik asitten daha fazla yumuşamaya neden
olmaktadır.
38. Küflerin üretmiş oldukları pektolitik ve
selülotik enzimler hıyar turşularında
doğrudan doğruya yumuşamaya neden
olmaktadır. Bu aşamada bakteriyel
poligalakturonazların çoğunun fermantasyon
ve depolama koşullarında pH aralığında
aktif olmaması nedeniyle, bakteriyel
kaynaklı poligalakturonazın neden olduğu
yumuşama önemsenmemektedir.
39. Bununla birlikte hıyar meyvesi de
doğal pektolitik enzimleri içermektedir.
Ancak bu enzimlerin hıyar turşularının
fermantasyonu ve depolaması sırasında
hıyar meyvesinin yumuşamasına yardım
ettiği belirlenememiştir. Doğrudan bir
ilişki olmamasına rağmen, hıyar meyvesinin
mekanik olarak zarara uğramasının
meyvenin doğal enimlerini aktive
edebileceği gibi yumuşamaya neden olan
mikroorganizmaların gelişmesini de teşvik
edeceği belirtilmektedir.
40. Pektolitik enzimlerin yanı sıra
selülotik enzimler de yumuşama zararı
açısından önemli görülmektedir(İç ve
Özçelik, 1997). Bu enzimlerin kaynağı
olan mikroorganizmalar arasında
bakterilerden Bacillus türleri, küflerden
ise Fuvarium, Penicillum, Phomacae,
Clodosporium, Alterneria, Mucor ve
Aspergillus bulunmaktadır( Başoğlu ve
Uylaşer, 1998).
41. Hıyarlarda yumuşamaya neden olan
pektolitik enzimler, hıyarın meyvesinden çok
çiçeğinde daha fazla bulunmaktadır.
Çiçeklerin temizlenmesi bu sorun bir ölçü
azaltılabilir. Bunu yanı sıra kabın yüzeyinde
ve yüzeye yakın kısımlarındaki meyvelerin
yumuşaması salamura üzerinde gelişen ve zar
oluşturan mayalar pektinaz enzimi
içerirler(Başoğlu ve Uylaşer, 1998; Aktan ve
ark, 1999). Bunu önlemek için salamura
üzerinde meydana gelen zar düzenli olarak
uzaklaştırılmalıdır(Aktan ve ark, 1999).
43. Yüksek Konsantrasyonda Tuz İçeren Salamuranın
Kullanımı
Salamuraya koyma işleminde kullanılan yüksek
konsantrasyonlardaki tuzun hıyar turşularında
yumuşamaya neden olan pektolitik enzimler üzerindeki
etkisinin incelendiği bir çalışmada poligalakturonaz
aktivitesinin doğrudan doğruya NaCl konsantrasyonu
ile ilgili olduğu, %6 NaCl içeren salamurada ortaya
çıkan yumuşamanın %20 NaCl içeren salamurada
ortaya çıkan yumuşamaya oranla 2 kat daha fazla
olduğu ve yüksek oranda NaCl kullanılarak
poligalakturonaz aktivitesinin önlenebileceği
bildirilmiştir. Ancak fermantasyonun hızlı olması ve
tamamlanabilmesi için düşük NaCl oranının gerekli
olması, yumuşamanın önlenmesi için yüksek oranda
NaCl kullanılmasını olanaksız hale getirmektedir(İç ve
Özçelik).
44. Fermantasyon Salamurasının Değiştirilmesi
Hıyar turşularında görülen yumuşamanın
önlenmesi için fermantasyon başında
salamuranın değiştirilmesi 1954 senesinden
beri doğal hıyar turşusu fermantasyonlarında
uygulanmaya başlanmıştır. Bu yönteme göre,
hıyarlar salamuraya konduktan 36-48 saat
sonra salamura boşaltılarak yerine aynı tuz
oranında yeni salamura konmaktadır. Bunun
sonucunda da hıyarlarda kalan çiçeklerden
bulunan küflerin oluşturduğu enzimatik
yumuşamanın önüne geçildiği görülmüştür
(Fleming, 1982).
45. Bitki Ekstaktlarının Enzim Aktivitesine Karşı
İnhibitör Etkisi
Asma yapraklarından izole edilen ekstrakt
salamuraya eklendiğinde pektolitik ve selülotik
enzimlerin neden olduğu yumuşamayı önlemektedir.
Suda çözünür nitelikteki bu maddenin hıyarların
çiçeklerinde bulunan pektinaz ve selülaz aktivitesini
önlemektedir.
Muzcadine gurubu içinde yer alan üzümlere ait
olgun yapraklardan izole edilen maddenin küflenmiş
hıyar çiçeklerinde izole edilen selülazın
inhibasyonunda etkili olduğu belirtilmiştir.
Sericea bitkisinin yapraklarından elde edilen inhibitör
madde hıyar çiçeklerinden elde edilen pektolitik ve
selülotik enzimlerin aktivetisini önemli ölçüde
azaltmıştır.
46. Gerçekleştirilen bu araştırmalarda
bu tür inhibitörlerin ticari salamurada
kullanılması halinde turşularda sertliği
arttırdığı fakat renkte kararmaya yol
açması ve salamuraya koyma işlemleri için
gereken inhibitör maddesinin fazla olması
çeşitli zorlukları ortaya çıkarmış ve bu
inhibitörlerin kullanımını engellemiştir(İç
ve Özçelik, 1997).
47. Yumuşamanın CaCl2 Kullanılarak Önlenmesi
Günümüzde gıda sanayinin çoğunda
olduğu gibi hıyar turşularında da sertliğin
korunumu CaCl2 ile sağlanmaktadır.
Ca++ un doku sertliği ve buna bağlı
olarak yumuşamaya karşı direnç sağlaması
kalsiyum pektatların orta lamel hücre duvarını
sertleştirmesine bağlanmaktadır(Aktan ve
ark, 1999).
48. Salamura pH’sını Ca-asetatla 4.3’e
ayarlamakla hıyarların fermantasyonlarını
sağlıklı ve tamamladıklarını ve bütün halde
küçük boylarda ve doğranmış büyük boy
hıyarlarda foku sertliğinin geliştirildiği
saptanmıştır(Guıllou et.al, 1992).
Hıyarların düşük tuz
konsantrasyonlarında (%2.5-5.0) ve aktif
poligalakturonaz varlığında yumuşamaların
fermantasyon ve depolama salamurasında
bulunan CaCl2 ile geciktirildiği
gözlemlenmiştir(Turgu, 1992).
49. Fermente turşuların tekstüründeki değişmelerde
en önemli etkenler, pektik maddelerin çözünürlüğündeki
değişmeler, pektin esterifikasyon derecesi ve
katyonların bağlanma seviyesi olarak bulunmuştur.
Salamuraya alma ve sonrasında hızlı bir şekilde pektin
demetilizasyonu olmakta, bu da hücre duvarı
pektinlerine katyonların bağlanma oranını
yükseltmektedir. Fermantasyon salamurasındaki CaCl2
miktarı ile çoğalan Ca++ bağları, dokuların yumuşamaya
karşı direncini artıran, çözünürlüğü düşük pektik
maddelerin oluşmasında kısmen önem taşır. Ayrıca, Ca+
+ fermente turşuların depolanmasında yumuşamanın
geciktirilmesinde önemli olduğuna inanılan pektin
demetilizasyonunun artışını engellemektedir(Guıllou
et.al, 1992).
50. Şahin ve Akbaş (2001) yaptıkları bir
çalışmada 3 tane hıyara 0.2-0.25 ve 0.3
oranında CaCl2 vermiş; bu oranının sertlik için
ideal olduğu fakat aşılması halinde acılaşmaya
neden olabileceği saptanmıştır. Ayrıca verilen
miktarlarda CaCl2 fermantasyonda laktik asit
bakterilerini teşvik etmekte ve asit oluşumu
hızlanmaktadır. İlavenin mutlaka başta
yapılması, yumuşama olduktan ve başladıktan
sonra CaCl2 kullanılmasının sertlik yönünüden
hiçbir yarınının olmadığı unutulmamalıdır.
51. Sonuç olarak hıyar turşusunda yumuşamaya
neden olan enzim konsantrasyonunu azaltılması
için önerilebilecek yöntemler şunlardır (İç ve
Özçelik, 1997) ;
1-Üzerinde az oranda çiçek kalan hıyar
çeşitlerinin yetiştirilmesi
2-Hıyar üretiminde küflere karşı etkili fungisit
ve insektisitlerin kullanılması
3-Turşuluk hıyarlar üzerinde kalan çiçeklerin
mekanik olarak ayrılması
4-Turşuluk hıyarların hasattan itibaren en kısa
sürede işlenmesi
5-Fermantasyon sırasında ortaya çıkan CO2’in
uzaklaştırılması amacıyla azot gazı kullanılarak
temizleme yapılması
52. 6-Eğer hava ile temizleme yapılacaksa;
☻ Fermantasyonun ilk günü içinde azot gazının
tercih edilmesi veya hava ile yapılacak
temizlemenin 3. günden itibaren başlatılması,
☻ Uygun temizleme hızı ve sürenin seçilmesi,
☻ Fermantasyon sırasında salamura pH sı 4’e
düştükten sonra temizleme işlemine geçilmesi,
☻ Salamuraya denge noktasında %0.16 olacak
şekilde asetik asit eklenmesi ,
7-Hıyar turşularının fermantasyonu ve depolanması
süresince hava ile olan teması ortadan
kaldırmak için kontrollü fermantasyon ve
depolama koşullarının sağlanabileceği kapalı
tankların kullanılması,
53. 8-Depolama işlemi sırasında tuz
konsantrasyonunun kabul edilebilir oranlarda
yüksek tutulması,
9-Hıyar turşularının yumuşamasını önlemek
için uygun konsantrasyonlarda CaCl2 veya
Ca++ içeren bileşiklerin salamuraya
katılması
10-Taze hıyarlarda fermantasyondan önce
kısa süreli ısıl işlem (770
C’de 3 dakika)”
blanching uygulanması
11-Enzim aktivitesini tamamen ortadan
kaldırılabilmesi için pastörizasyon işleminin
yapılması
54. Yumuşak, Kaygan Yapılı Turşular
Bu tip bozulmalara sert su, çok
düşük Ph, uzun süreli veya yüksek
sıcaklık uygulamaları, öldürülememiş
bakteriler, hava alan kavanozlar, ılık
yerlerde bekletilen kavanozlar sebep
olur.
Kırışık, Sert Turşular
Bu tip bozulma aşırı ısıl işlem, ağır
salamura çözeltisi ve taze olmayan
meyvelerin kullanılması sonucu meydana
gelir.
57. Çürüme
Genelde çürüme mikrobiyal kaynaklıdır.
Lahana turşusu üretiminde zar yapan mayalar,
küf mantarları yapraklar veya yaprak kıvrımları
üzerinde gelişme fırsatı bulursa, hatta sirke
veya meyve sinekleri yaprak üzerine konarsa bu
kısımlarda çürüme ve kokuşma meydana gelir.
Her iki tip turşuda da görülen bu bozulma,
sauerkrautta dolum hatası sonucu oluşan hava
keselerinde bazı bakterilerin gelişmesi ile de
ortaya çıkmaktadır(Şahin, 1997). Yani
lahanaların turşu suyunun üzerine çıkıp hava ile
temas etmesi veya lahana yaprakları arasında
hava kalması sonucu meydana gelir(Anon,
2005b).
58. Önlenmesi;
Bu olayın önlenmesi için
lahanaların tümden salamuraya veya
sıvı ile örtülü olması ve teknik hatalara
izin verilmemesi gerekmektedir(Şahin,
1997).
59. Sünme
Lahanalarda bulunan Leuconostoc ve
Lactobacillus türü bakterilerin polisakkarit
yapısında koyu kıvamda ve sünen viskoz
maddeler oluşturması sonucu meydana gelen
bozulmadır.Fermantasyon sıcaklığının yüksek
tutulması sonucu bu bakteriler hızla gelişir
ve bu maddeyi salgılarlar. Yüzeyde maya
gelişmesi de bu olayı hızlandırır (Şahin,
1997).
60. Önlenmesi;
Sünmeye sebep olan bakteriler
(Leuconostoc mesentroides) genellikle 3.1-
3.7 pH aralığında rahatlıkla üreyebilir. Bu
yüzden fermantasyon başlamasıyla starter
kültür görevi yapan laktik asit bakterileri
hızlıca gelişip, asitliği düşürmeleri gerekir.
Böylece diğer zararlı bakteriler gelişemez
(Presland, 2004).
61. Kararma
Lahana turşularında en çok görülen
bozulma tipidir. Lahana fermantasyona
bırakıldıktan sonra hava ile temas eder ve
bunun sonucunda mayaların yüzeyde
gelişirse(Anon, 2005a), tuz miktarı yüksek
tutulursa, sauerkraut üretiminde tuz bazı
bölgelere fazla konduğu zaman, fermantasyon
sıcaklığı yüksek tutulursa, pastörizasyon
sonrası sıcaklığın düşürülmemesi (mailard
reaksiyonu), ortama demir iyonları karışırsa ve
istenmeyen mikroorganizmalar gelişerek
lahananın yapısında bulunan kükürtlü bileşenleri
parçalarsa bu bozulma meydana gelir(Aktan ve
ark, 1999).
62. Önlenmesi;
Lahanaların fermantasyon esnasında
dışarıya çıkmasının önlenmesi(hava
almaması) fermantasyonun çabuk
başlatılarak ve ortamın pH sı düşük
tutularak zararlı mikroorganizmaların
gelişiminin önlenmesi, tuz miktarının ve
fermantasyon sıcaklığının iyi ayarlanması
gerekmektedir(Şahin, 1997).
63. Pembeleşme
Bu bozulmanın nedeni lahana
kıyımlarının fermantasyon kabına
doldurulurken hava ile teması sonucu
gelişen mayaların pembe pigmentler
üretmesi sonucu meydana gelir. Bu
Rhodotorula cinsi mayalardır(Anon, 2005a;
Aktan ve ark, 1999). Fakat lahananın
kendinde de rodanit oluşabilir ve bu madde
ortamda bulunabilecek demirle tepkimeye
girerek kırmızı renk oluşabilir. Ayrıca
laykoantosiyonin varlığı bu tür rengin
oluşumuna neden olabilir(Şahin, 1997)
64. Gri Renk Oluşumu
Daha çok sauerkraut tipi turşularda
meydana gelen bu bozulma bazı spesifik
mayaların gelişimiyle yada sterilize edilen
sauerkraut tipi turşuların yetersiz
vakumlanması sonucu meydana gelir(Aktan
ve ark, 1999).
66. Asetik Asit
Pastörize edilmemiş ve koruyucu katılamamış
turşular asetik asit ile korunurlar. Pastörize
edilmiş turşuların korunması ise asetik asit ve ısı
işleminin kombine etkisine bağlıdır. Ambalajın
açılmasından sonra ise turşuda yine asetik asidin
koruyucu etkisi bakterisidal etkisinden çok
bakteriyostatiktir.
Asetik asit, maya ve bakteriyel gelişmeyi
sınırlandırmada küf gelişmesinden daha etkilidir.
Acetobacter ve belirli laktik asit bakterileri bu
aside toleranslıdır.Bacilluslar ve Gram(-)
bakteriler, laktik asit bakterileri, mayalar, küfler,
Clostridium ve Gram(+) bakterilerden daha fazla
inhibe edilirler(Aktan ve ark, 1999).
67. Benzoik Asit
Benzoik asit ve sodyum benzoat hücre
içindeki spesifik enzim sistemlerini inhibe
ederek antimikrobiyal aktivitelerini gösterir.
İyonlaşmamış asidin miktarı artan pH ile
azaldığı için benzoik asit ve sodyum benzoatın
kullanımı doğada asit karakterli gıdalarda
sınırlıdır. Zaten 1999 yılından itibaren turşu
ve zeytin salamuracılığında kullanılmasına izin
verilmemektedir.
68. Sodyum benzoat içeren salamura içinde
depolama sırasında mikrobiyel stabilite ve
doku sertliğinin korunması için en uygun tuz
konsantrasyonunun %4, pH değerinin ise 3.5
olduğu; salamurada tuz bulunmadığında
mikrobiyel stabilite için pH değerinin 3.0
olması gerektiği, ancak bu durumda da
önemli oranda yumuşama görüldüğü
belirtilmektedir(Özçelik ve Ulu, 2002).
69. Çoğu mayalar ve küfler % 0,1- 0,5
iyonlaşmamış asitle inhibe olurlar. Fakat
gıdalarda bozulma etmeni olarak
değerlendirilen pek çok bakteri oldukça
dirençlidir. Bu yüzden benzoik asidin
koruyucu etkisine bakteriyel gelişmeye
elverişli gıdalarda güvenilmez.
70. Sorbik Asit ve Tuzları
Sorbatların da iyonlaşmamış formu
mikroorganizmaların enzim sistemlerini
inaktive ederler. Asitli gıdalarda etkinliği
daha fazladır.
Sorbik asit ile Na ve K tuzları, küf ve
mayalara karşı etkilidir. Sodyum sorbatın
sudaki çözünürlüğü %28
civarındadır( Çakmakçı ve Çelik).
71. Sorbatların başlıca inhibitör etkisi
maya ve küflere karşıdır. Bakterilere
karşı aktivitesi geniş değildir. Etkin
antimikrobiyal konsantrasyonları %0.05-
0.3 aralığındadır. Sorbatlar tarafından
mikroorganizmaların seçici inhibasyonu
fermantasyon prosesleri ile üretilen
gıdaların korunmasında avantajlıdır.
Hıyar turşusu fermantasyonunda
%0.1’lik sorbik asit istenmeyen
mayaların gelişimini inhibe eder.
72. Sorbatların antimikrobiyal etkileri
aeroblara karşı anaeroblardan daha fazladır.
Bu etki daha çok Salmonella, Typhimurium,
E. Coli, Pseudomanas spp., Staphylococci, ,
Vibrio gibi bakterilere karşı kanıtlanmıştır.
Sorbat ve şekerin sinerjitik etkisi
sorbat ve tuza göre daha fazladır. Sorbat,
benzoat ve sıcaklığın maya hücrelerinin
inaktivasyonu üzerinde sinerjitik etkileri
kanıtlanmıştır(Aktan, 1999).