SlideShare a Scribd company logo
1 of 10
DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ PARA BİRİMİ

              SUZAN SABANCI DİNÇER
   Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üyesi




                     11/08/2010
Gelecek Gündemde Hakkında
   Vodafone Grubu tarafından desteklenen Gelecek Gündemde
    Programı, önümüzdeki on yıl içerisinde dünyada karşımıza çıkacak olan
    büyük sorunları ele almak üzere en iyi beyinleri bir araya getirmeyi
    amaçlayan çapraz disiplinli ve eşsiz bir program. Program bu şekilde başlıca
    sorunları ve potansiyel çözümleri planlıyor ve tartışıyor ve ileriye yönelik en
    iyi çözüm yollarını tanımlıyor.


   Dünyanın artan sorunlarına cevaben şirketler iş stratejilerini oluştururken
    yenilik odaklı ve akıllı yatırımlarda bulunmak için geleceğe dair daha net ve
    daha bilinçli bir görüş kazanmaya çalışıyorlar. Şirketlerin yeni fırsatları
    anlayabilmeleri için geleneksel ufukların ötesine bakan, yeni anlayış
    kombinasyonlarını ve yeni öngörü yöntemlerini kullanan bir yol izlemeleri
    gerektiğine inanıyoruz.
DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ PARA BİRİMİ

“Asya'nın yükselişi, Euro'nun zayıflaması ve artan borç oranlarıyla
    beraber, dünyanın rezerv para birimi olarak ABD dolarına bir
  alternatif yükselecek - bu, çeşitli paraları kapsayan bir ACU para
                            sepeti olabilir.”




            SUZAN SABANCI DİNÇER
        Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve
                Murahhas Üyesi
   NURİ ÇOLAKOĞLU: Sayın Suzan Sabancı Dinçer, dünya çok büyük bir krizi geride
    bıraktı. Yaşadığımız belki bütün krizlerden farklı olarak, son 20 yıldır dünya
    ekonomisinin global olarak birbirine çok fazla entegre olmasından ötürü, dünya bunun
    ağırlığını bütün şiddetiyle hissetti ve aşağı yukarı herkes etkilendi. Bu krizin en önemli
    sonucu olarak da düne kadar en temel ödeme birimi olarak uluslararası
    ticarette, uluslararası ilişkilerde kullanılan dolar ve Euro'nun yeterli olup
    olmadığı, krizde bunun da bir rolünün olup olmadığı gibi fikirler tartışılmaya başladı.
    Bunun sonunda acaba bir yeni global para birimine ihtiyaç var mı diye bir fikir ortaya
    atıldı, özellikle de krizden göreceli olarak daha az etkilenen Asya ülkeleri tarafından.
    Sizce böyle bir üçüncü para birimine ihtiyaç var mı dünyada?


   SUZAN SABANCI DİNÇER: Nuri Bey, doğrudur, hakikaten dünya önemli bir krizden
    çıkış yaptı. Hepimiz şu anda görüyoruz ki, dünya ekonomisinde çok farklı farklı kuvvette
    ekonomik güçler yer almakta. Bir tarafta Amerika, bir tarafta Avrupa, bir tarafta Asya.
    Dünyada baktığınız zaman ekonomiler, çok büyük ölçüde entegre olmuş durumda.
    Dünya ticareti 4 kat arttı son 15 yılda. 4 trilyon dolardan 16 trilyon dolara çıktı. Dünya
    ticaret hacmindeki bu artışa baktığımız zaman, bu artışın arkasındaki ana güçlerin
    Amerika, Japonya, Çin ve Avrupa olduğunu görüyoruz. Tabii böyle çok farklı güçlerin
    birarada olduğu bir ekonomik ortamda dolar ve Euro'nun yanında bir başka para
    biriminin faaliyete geçmesini muhtemel görüyorum. Özellikle de Asya'dan bir para
    biriminin faaliyete geçmesi uzun vadede muhtemeldir diye görüyorum. Ama bunu uzun
    vadeli öngörüyorum, 10-15 yıl sonrasında görebiliyorum.
   NURİ ÇOLAKOĞLU: Yani bugünden konuşulmaya başlanacak, ama ancak 10-15
    sene sonra belki üçüncü bir para birimi gelebilir diyorsunuz. Pekiyi bu konuda
    ortalıktaki opsiyonlar ne? Bu rolü kim üstlenebilir?

   SUZAN SABANCI DİNÇER: Biliyorsunuz bu konuda üzerinde en çok konuşulan üç
    opsiyon var: Bir tanesi ACU diyorlar. ACU bir nevi Euro'dan önceki ECU gibi, Asya
    para birimlerinin bir sepeti olabilir. Bu bir opsiyon. Bir başka opsiyon Çin Halk
    Cumhuriyeti'ndeki Merkez Bankası başkanının "grand vision" diye sözünü ettiği
    SDR (özel çekme hakları). Bu da ikinci opsiyon. Üçüncüsü de Çin para birimi
    renminbi'nin üçüncü rezerv para birimi olması.
    Benim şahsi görüşüm, ACU'nun rezerv para olarak kabul görmesi çok zor. Birkaç
    sebep var bence, ama en önemli iki sebebin bir tanesi Asya'daki politik yapı.
    Asya'nın politik yapısı bu sepetin oluşmasında zorluklar getirecektir diye
    düşünüyorum. İkincisi de moneter disiplinlerin daha oturmamış olduğu bir
    bölgeden oluşucak para birimi zorluklar getirecektir, aynen Euro'da gördüğümüz
    gibi. Biliyorsunuz şu anda Euro'da en büyük zorluklardan bir tanesi, Avrupa'daki
    değişik ülkelerin para birimi olarak Euro'yu kullanması, ama mali disiplinlerde
    farklılıklar göstermeleri. Dolayısıyla Euro'nun yaşadığı bu sıkıntılı dönemden
    sonra, ACU gibi bir para biriminin şu anda yatırım aracı olarak kabul görmesini
    zor görüyorum. SDR veyahut yuan (renminbi) daha rahat kabul görebilir, ama
    orada da yürünecek çok yol olduğunu düşünüyorum.
   NURİ ÇOLAKOĞLU: Şimdi bu para birimlerinden herhangi birinin kabulünün
    Türkiye'ye etkisi ne olur? Çünkü çok uzun zamandır dolar üzerinden aldık, sattık.
    Şimdi yeni yeni bir takım sıkıntılarla karşılaştıkça, örneğin Rusya ile rubleyi para
    birimi olarak kabul ederek değiş dokuşa başladık. Böyle bir şeye Türkiye adapte
    olabilir mi? Bu Türkiye'nin dış ticaretini nasıl etkiler?

   SUZAN SABANCI DİNÇER: Şimdi Nuri Bey, SDR, ACU veya yuan dersek, her
    birinde de Çin aktif olacak. Zaten bu konu ekonomik olarak Çin ekonomisinin hızlı
    büyümesi, Amerikan ekonomisinin daha yavaş büyümesi, Amerika'nın çok fazla
    borçlanıyor olması, Amerika'nın cari açık veriyor olması ve Amerika'da enflasyon
    beklentileri gibi gelişmelerden dolayı, piyasalarda oluşan "acaba doların değeri
    düşer mi" şeklindeki rahatsızlıktan kaynaklanıyor. Dünyada en büyük dolar
    rezervi tutan ülkelerden biri de tabii Çin.2.5 trilyon dolar rezervi var. Onlar da aynı
    şekilde bundan rahatsızlar. Yani konu burdan başlıyor.
    Dolayısıyla bakıldığı zaman, ister ACU, ister SDR, ister yuan diyelim, burada Çin'in
    aktif olacağını görüyoruz. Tabii bir para birimi, diyelim ki Yuan, eğer üçüncü
    rezerv para birimi olacaksa, 10-15 yıl sonra bu, o para biriminin rezerv para
    olmasından dolayı değerinin artması demektir. O para biriminin değerinin artması
    ne demek, Türkiye için? Hemen benim aklıma ilk gelen soru, bizim bu bölgeye
    ihracatımız var mı, şeklinde. Bugün Türkiye'de ihracatımızın %95'i Amerika ve
    Avrupa'ya. Çin'e ihracatımız sadece %2, çok düşük maalesef. Halbuki bugün Çin
    ve Türkiye arasındaki ticarete baktığımız zaman dış ticarette Çin nerdeyse
    Almanya'nın hemen arkasında gelmekte...
   NURİ ÇOLAKOĞLU: İthalatta mı?

   SUZAN SABANCI DİNÇER: İthalat-ihracat, yani toplam dış ticaret aktivitemizde
    Çin Almanya'nın hemen arkasında geliyor, 13 milyar dolarla. Fakat ağırlıkla biz
    Çin'den ürün ithal ediyoruz. Dolayısıyla yuan bugün rezerv para birimi
    olursa, yuan'ın değerinin artması söz konusu olacağı için, Türkiye'nin bu bölgeye
    ihracatı şu anda düşük olduğundan, eğer 10-15 sene sonra bu para birimi, bu
    rezerv para olacaksa, (ki muhtemeldir dolara paralel, Euro'ya paralel bir para
    birimi şeklinde olacaktır) bizim o zaman bu bölgeye ihracatı arttırmamız gerekir
    diye düşünüyorum. Bizim bir ihracat bacağımız var burda. İkincisi, eğer yuan para
    birimi olarak değerlenirse, rezerv para olacağı için emtia fiyatlarında artış
    olacaktır. Dolayısıyla emtia ihraç edenler kazanacak, emtia ithal eden Türkiye gibi
    ülkelerin aleyhine olacaktır. Biz emtia ithalatı yaptığımız için bu bizim aleyhimize
    olacaktır. Üçüncüsü, yuan para birimi olarak değerleneceği için, bizim
    ihracatımızda bir avantajımız olabilir. Yani yuan para birimi olarak değerlendiği
    için ve belki Avrupa bölgesine coğrafi olarak yakın olduğumuz için, Türkiye lehine
    bir ihracat potansiyeli yaratabilir bizim için. Tabii bir dördüncü şıkka da
    bakmamız gerekir. Amerikan doları, Euro ve diyelim ki yuan'ın birim olduğunu
    düşünelim. Bizim ihracatımızın %50'si Euro bölgesinde olduğu için, Euro'nun bu
    üçlü sistemde nasıl hareket edeceği Türkiye için çok önemli. Çünkü bizim bugün
    ihracatımızın ağırlıklı payı Euro'dur. Biz Avrupa'nın kuvvetli olmasını
    isteriz, Euro'nun değerli olmasını isteriz. Dolayısıyla Türkiye'nin aleyhte ve lehte
    etkilenme durumu var. Burada önemli olan, özünde Türkiye'nin bu bölgeye olan
    ihracat payını arttırması gerekir diye düşünüyorum.
   NURİ ÇOLAKOĞLU: Şimdi tabii Türkiye'nin ihracatta ciddi rakiplerinden biri Çin.
    Özellikle Türkiye'deki tekstilin şu anda zorlanmasının en önemli nedenlerinden biri
    bizim bire sattığımızı Çin'in rahatlıkla yarıma satabiliyor olması. Belki bu noktada
    ihracat açısından bize avantaj sağlayabilir, sizin dediğiniz gibi. Öte yandan Çin
    pazarı açısından da Türkiye daha cazip bir hale gelmeyecek mi? Çin'in ithalatı
    açısından. Şu anda Çin bizden çok az mal alıyor, ama Çin parası değer kazandıkça
    Türk mallarının Çin pazarına girmesi kolaylaşmayacak mı?

   SUZAN SABANCI DİNÇER: Tabii ki... Onun için zaten şu anda Çin ekonomisinin
    büyümesinin ana sebebi ihracat. Dolayısıyla Çin para birimi tam bir konvertibl bir
    para birimi değil hala. Sermaye piyasaları, finansal piyasaları daha başlangıç
    noktasında. Onun için 10-15 yıl alır diyorum. Bugün Çin ekonomisi için finansal
    piyasaların, sermaye piyasalarının gelişmesi lazım ki, Çin'in serbest kur rejimine
    geçmesi lazım ki, Çin para birimi rezerv para birimi olsun. Ama bu olduğu zaman
    otomatik olarak Çin para biriminin değer kazanması söz konusu. Bugün Çin'e
    baktığınız zaman, tüketimin gayri safi milli hasılaya oranı aşağı yukarı %20-25
    civarında. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde tüketimin gayri safi milli hasılaya oranının
    Çin'de %50'lere gelmesi beklenmekte. Müthiş bir pazar bu, dolayısıyla bizim için de
    müthiş bir fırsat. Dolayısıyla tabii ki Çin para biriminin değer kazanması, ana
    rezerv paralardan bir tanesi olması, Türkiye için iyi bir pazar imkanı sağlayacaktır
    diye düşünüyorum.
   NURİ ÇOLAKOĞLU: Şimdi tabii, Avrupa Türkiye için iyi siyasi ve sosyal bir model. Onun için Avrupa
    ile bütünleşme bizim için hep tarihi bir ideal oldu son 200 yıldır. Ama son olaylar gösterdi ki, benim
    kendi değerlendirmemle Avrupalı politikacıların biraz fazla hırslı ve acele hareket etmelerinden
    dolayı, Avrupa Birliği çok sağlam bir zemine basmıyor. Yaşadığımız krizi en derindenhisseden yerlerden
    birinin Avrupa olması bunu gösteriyor. Buna karşılık Doğu'da çok ciddi bir yükselen ekonomik değerler
    bütünü var. Hindistan'dı, Çin'di, Japonya'ydı, buralardaki gelişmeler acaba Türkiye'nin Avrupa Birliği
    ile bütünleşme özlemlerini, çabalarını sekteye uğratıp, Türkiye'yi yeni arayışlara yönlendirebilir mi
    sizce?
   SUZAN SABANCI DİNÇER: Avrupa Birliği sadece ekonomik bir vizyon değil Türkiye için, bir yaşam
    tarzı. Dolayısıyla hukuk sisteminden tutun insan hakları, ekonomi, vizyon, yaşama kadar hepsini bir
    bütün olarak görüyorum ben. Dolayısıyla sadece ekonomik olarak algılamamak lazım meseleyi. Bugün
    dünyada çok kutuplu bir ekonomik sisteme doğru geçtiğimiz için Türkiye'nin bence üstünde en önemle
    durulması gereken meselesi, reel sektörde verimliliğini artırması. Global sistem git gide rekabetçi hale
    geliyor. Türkiye'nin ekonomik olarak kendi ayakları üstünde duran iyi bir güç olması lazım. Bizim
    bütçe disiplinimiz, reel sektördeki verimlilik ve rekabetçiliğimiz çok önemlidir, esastır diye
    düşünüyorum. Tabii ki yelpazede, ihracat yelpazesinde farklı farklı kulvarlarda, farklı farklı bölgelere
    fokus olmamız lazım. Çok fazla Avrupa odaklıyız. Bunu tabii ki Asya'ya doğru döndürmemiz lazım. Ama
    döndürebilmemiz için reel sektördeki verimliliği artırıp, katma değeri yüksek olan ürünlerde ihracat
    yapabilecek ve rakabetçi olabilecek duruma gelmeliyiz diye düşünüyorum.
    Tabii bütün bunların yanında eğer böyle çok kutuplu bir para birimi sistemi olacaksa -dolar, Euro
    diyelim ki yuan- acaba Türkiye kendi başına mı kalmalı, yoksa Avrupa para biriminin içine girmeyi
    düşünmeli mi? Bugün İngiltere Avrupa para biriminin içine girmedi, sterlin tek başına hareket ediyor.
    Fakat İngiltere'nin kendine has farklı kulvarlarda avantajları var: Farklı bir hukuk sistemi, Londra'nın
    finansal merkezi olması gibi bazı avantajlarından dolayı tek başına bağımsız kalabiliyor, ayakta
    durabiliyor. Şimdi Türkiye acaba kendi başına mı kalmalı? Ekonomik ve finansal sistemi buna yeterli
    olacak mı? Yoksa bu üçlü sistemde Avrupa para biriminin içine mi girmeliyiz, bunu iyi düşünmeliyiz
    diye düşünüyorum.
   NURİ ÇOLAKOĞLU: Pekiyi, son bir soru. Çok merkezli bir ekonomik modele doğru
    gittiğimizi söylediniz. Çok doğru bir tespit. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan dolar
    hakimiyetli dünya sistemi dağılıyor. Zaten 20 yıl önce iki süper devletli bir dünyada
    yaşıyorduk, 10 sene önce tek süper devlete geldik. Önümüzdeki dönemde de görülen o
    ki, 5-6 süper devletli bir dünyaya doğru gidiyoruz. Doların zayıflaması bu siyasi
    gelişmenin de bir ürünü mü? Yani dolar Amerika'nın dünya üzerindeki hakimiyetinin
    kaybolmasına paralel bir şekilde mi zayıflıyor sizce?

   SUZAN SABANCI DİNÇER: Benim şahsi görüşüm, dolar hâlâ dünyada hakim, bundan
    sonra da uzun bir süre ana para birimi olarak kalacak diye düşünüyorum. Bugün
    dünyadaki global ekonomik aktivitenin % 88'i dolarla yapılmakta. Bugün dünya
    rezervlerinin %65'i, %66'sı dolar. Hakikaten Amerika çok büyük bir güç. Evet Çin
    ekonomisi büyüyor, ama Amerika ekonomisi bugün onun ekonomisinin üç katı ve Çin
    ekonomisinin ana büyüme sebebi Amerikan ekonomisine yapmış olduğu ihracat.
    Amerika bugün hem global ekonomiyi, hem siyaseti, hatta hem de askeri güçleri kontrol
    eden bir ekonomi. Amerika bugün inovasyonun, yaratıcılığın merkezi. Ben bugün
    Amerikan dolarının gücünün zayıflamasını ve başka para birimlerinin onun yerini
    almasını çok çok uzun süreler sonrasının olayı olarak görüyorum. Bir para biriminin, bir
    rezerv para biriminin oluşabilmesi için o ülkede sermaye piyasalarının, finansal
    sistemin, hukuk sisteminin çok oturmuş olması lazım. Birinci Dünya Savaşı'ndan evvel
    Amerika'ya paralel giden tek para birimi vardı o da sterlin. Hatırlarsanız 1940-45'lerde
    çok büyük bir kriz oldu, fakat savaştan sonra bile sterlinin ekonomik aktivitelerde pazar
    payı kaybetmesi 20, 25, 30 seneyi aldı. Bu tip geçişler zaman alıyor, çünkü uzun vadeli
    aktifler var, uzun vadeli borsa işlemleri var, sermaye piyasası işlemleri var.
    10-15 yıl sonra, belirli bir zaman içinde Asya'da başta yuan olmak üzere para
    birimlerinin piyasalarda hareketleneceğini düşünüyorum. Ama bir Amerikan doları ile
    eşit noktaya geleceğini şahsen pek hayal edemiyorum.

More Related Content

Viewers also liked

Viewers also liked (9)

Skills dev'
Skills dev'Skills dev'
Skills dev'
 
Skills dev'
Skills dev'Skills dev'
Skills dev'
 
Расширяем горизонты с помощью iCloud
Расширяем горизонты с помощью iCloudРасширяем горизонты с помощью iCloud
Расширяем горизонты с помощью iCloud
 
эк мысль др востока
эк мысль др востокаэк мысль др востока
эк мысль др востока
 
NME
NMENME
NME
 
Music vids
Music vidsMusic vids
Music vids
 
Music vid effects
Music vid effectsMusic vid effects
Music vid effects
 
Mojo
MojoMojo
Mojo
 
Skills dev'
Skills dev'Skills dev'
Skills dev'
 

Suzan Sabancı Dinçer

  • 1. DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ PARA BİRİMİ SUZAN SABANCI DİNÇER Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üyesi 11/08/2010
  • 2. Gelecek Gündemde Hakkında  Vodafone Grubu tarafından desteklenen Gelecek Gündemde Programı, önümüzdeki on yıl içerisinde dünyada karşımıza çıkacak olan büyük sorunları ele almak üzere en iyi beyinleri bir araya getirmeyi amaçlayan çapraz disiplinli ve eşsiz bir program. Program bu şekilde başlıca sorunları ve potansiyel çözümleri planlıyor ve tartışıyor ve ileriye yönelik en iyi çözüm yollarını tanımlıyor.  Dünyanın artan sorunlarına cevaben şirketler iş stratejilerini oluştururken yenilik odaklı ve akıllı yatırımlarda bulunmak için geleceğe dair daha net ve daha bilinçli bir görüş kazanmaya çalışıyorlar. Şirketlerin yeni fırsatları anlayabilmeleri için geleneksel ufukların ötesine bakan, yeni anlayış kombinasyonlarını ve yeni öngörü yöntemlerini kullanan bir yol izlemeleri gerektiğine inanıyoruz.
  • 3. DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ PARA BİRİMİ “Asya'nın yükselişi, Euro'nun zayıflaması ve artan borç oranlarıyla beraber, dünyanın rezerv para birimi olarak ABD dolarına bir alternatif yükselecek - bu, çeşitli paraları kapsayan bir ACU para sepeti olabilir.” SUZAN SABANCI DİNÇER Akbank Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üyesi
  • 4. NURİ ÇOLAKOĞLU: Sayın Suzan Sabancı Dinçer, dünya çok büyük bir krizi geride bıraktı. Yaşadığımız belki bütün krizlerden farklı olarak, son 20 yıldır dünya ekonomisinin global olarak birbirine çok fazla entegre olmasından ötürü, dünya bunun ağırlığını bütün şiddetiyle hissetti ve aşağı yukarı herkes etkilendi. Bu krizin en önemli sonucu olarak da düne kadar en temel ödeme birimi olarak uluslararası ticarette, uluslararası ilişkilerde kullanılan dolar ve Euro'nun yeterli olup olmadığı, krizde bunun da bir rolünün olup olmadığı gibi fikirler tartışılmaya başladı. Bunun sonunda acaba bir yeni global para birimine ihtiyaç var mı diye bir fikir ortaya atıldı, özellikle de krizden göreceli olarak daha az etkilenen Asya ülkeleri tarafından. Sizce böyle bir üçüncü para birimine ihtiyaç var mı dünyada?  SUZAN SABANCI DİNÇER: Nuri Bey, doğrudur, hakikaten dünya önemli bir krizden çıkış yaptı. Hepimiz şu anda görüyoruz ki, dünya ekonomisinde çok farklı farklı kuvvette ekonomik güçler yer almakta. Bir tarafta Amerika, bir tarafta Avrupa, bir tarafta Asya. Dünyada baktığınız zaman ekonomiler, çok büyük ölçüde entegre olmuş durumda. Dünya ticareti 4 kat arttı son 15 yılda. 4 trilyon dolardan 16 trilyon dolara çıktı. Dünya ticaret hacmindeki bu artışa baktığımız zaman, bu artışın arkasındaki ana güçlerin Amerika, Japonya, Çin ve Avrupa olduğunu görüyoruz. Tabii böyle çok farklı güçlerin birarada olduğu bir ekonomik ortamda dolar ve Euro'nun yanında bir başka para biriminin faaliyete geçmesini muhtemel görüyorum. Özellikle de Asya'dan bir para biriminin faaliyete geçmesi uzun vadede muhtemeldir diye görüyorum. Ama bunu uzun vadeli öngörüyorum, 10-15 yıl sonrasında görebiliyorum.
  • 5. NURİ ÇOLAKOĞLU: Yani bugünden konuşulmaya başlanacak, ama ancak 10-15 sene sonra belki üçüncü bir para birimi gelebilir diyorsunuz. Pekiyi bu konuda ortalıktaki opsiyonlar ne? Bu rolü kim üstlenebilir?  SUZAN SABANCI DİNÇER: Biliyorsunuz bu konuda üzerinde en çok konuşulan üç opsiyon var: Bir tanesi ACU diyorlar. ACU bir nevi Euro'dan önceki ECU gibi, Asya para birimlerinin bir sepeti olabilir. Bu bir opsiyon. Bir başka opsiyon Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki Merkez Bankası başkanının "grand vision" diye sözünü ettiği SDR (özel çekme hakları). Bu da ikinci opsiyon. Üçüncüsü de Çin para birimi renminbi'nin üçüncü rezerv para birimi olması. Benim şahsi görüşüm, ACU'nun rezerv para olarak kabul görmesi çok zor. Birkaç sebep var bence, ama en önemli iki sebebin bir tanesi Asya'daki politik yapı. Asya'nın politik yapısı bu sepetin oluşmasında zorluklar getirecektir diye düşünüyorum. İkincisi de moneter disiplinlerin daha oturmamış olduğu bir bölgeden oluşucak para birimi zorluklar getirecektir, aynen Euro'da gördüğümüz gibi. Biliyorsunuz şu anda Euro'da en büyük zorluklardan bir tanesi, Avrupa'daki değişik ülkelerin para birimi olarak Euro'yu kullanması, ama mali disiplinlerde farklılıklar göstermeleri. Dolayısıyla Euro'nun yaşadığı bu sıkıntılı dönemden sonra, ACU gibi bir para biriminin şu anda yatırım aracı olarak kabul görmesini zor görüyorum. SDR veyahut yuan (renminbi) daha rahat kabul görebilir, ama orada da yürünecek çok yol olduğunu düşünüyorum.
  • 6. NURİ ÇOLAKOĞLU: Şimdi bu para birimlerinden herhangi birinin kabulünün Türkiye'ye etkisi ne olur? Çünkü çok uzun zamandır dolar üzerinden aldık, sattık. Şimdi yeni yeni bir takım sıkıntılarla karşılaştıkça, örneğin Rusya ile rubleyi para birimi olarak kabul ederek değiş dokuşa başladık. Böyle bir şeye Türkiye adapte olabilir mi? Bu Türkiye'nin dış ticaretini nasıl etkiler?  SUZAN SABANCI DİNÇER: Şimdi Nuri Bey, SDR, ACU veya yuan dersek, her birinde de Çin aktif olacak. Zaten bu konu ekonomik olarak Çin ekonomisinin hızlı büyümesi, Amerikan ekonomisinin daha yavaş büyümesi, Amerika'nın çok fazla borçlanıyor olması, Amerika'nın cari açık veriyor olması ve Amerika'da enflasyon beklentileri gibi gelişmelerden dolayı, piyasalarda oluşan "acaba doların değeri düşer mi" şeklindeki rahatsızlıktan kaynaklanıyor. Dünyada en büyük dolar rezervi tutan ülkelerden biri de tabii Çin.2.5 trilyon dolar rezervi var. Onlar da aynı şekilde bundan rahatsızlar. Yani konu burdan başlıyor. Dolayısıyla bakıldığı zaman, ister ACU, ister SDR, ister yuan diyelim, burada Çin'in aktif olacağını görüyoruz. Tabii bir para birimi, diyelim ki Yuan, eğer üçüncü rezerv para birimi olacaksa, 10-15 yıl sonra bu, o para biriminin rezerv para olmasından dolayı değerinin artması demektir. O para biriminin değerinin artması ne demek, Türkiye için? Hemen benim aklıma ilk gelen soru, bizim bu bölgeye ihracatımız var mı, şeklinde. Bugün Türkiye'de ihracatımızın %95'i Amerika ve Avrupa'ya. Çin'e ihracatımız sadece %2, çok düşük maalesef. Halbuki bugün Çin ve Türkiye arasındaki ticarete baktığımız zaman dış ticarette Çin nerdeyse Almanya'nın hemen arkasında gelmekte...
  • 7. NURİ ÇOLAKOĞLU: İthalatta mı?  SUZAN SABANCI DİNÇER: İthalat-ihracat, yani toplam dış ticaret aktivitemizde Çin Almanya'nın hemen arkasında geliyor, 13 milyar dolarla. Fakat ağırlıkla biz Çin'den ürün ithal ediyoruz. Dolayısıyla yuan bugün rezerv para birimi olursa, yuan'ın değerinin artması söz konusu olacağı için, Türkiye'nin bu bölgeye ihracatı şu anda düşük olduğundan, eğer 10-15 sene sonra bu para birimi, bu rezerv para olacaksa, (ki muhtemeldir dolara paralel, Euro'ya paralel bir para birimi şeklinde olacaktır) bizim o zaman bu bölgeye ihracatı arttırmamız gerekir diye düşünüyorum. Bizim bir ihracat bacağımız var burda. İkincisi, eğer yuan para birimi olarak değerlenirse, rezerv para olacağı için emtia fiyatlarında artış olacaktır. Dolayısıyla emtia ihraç edenler kazanacak, emtia ithal eden Türkiye gibi ülkelerin aleyhine olacaktır. Biz emtia ithalatı yaptığımız için bu bizim aleyhimize olacaktır. Üçüncüsü, yuan para birimi olarak değerleneceği için, bizim ihracatımızda bir avantajımız olabilir. Yani yuan para birimi olarak değerlendiği için ve belki Avrupa bölgesine coğrafi olarak yakın olduğumuz için, Türkiye lehine bir ihracat potansiyeli yaratabilir bizim için. Tabii bir dördüncü şıkka da bakmamız gerekir. Amerikan doları, Euro ve diyelim ki yuan'ın birim olduğunu düşünelim. Bizim ihracatımızın %50'si Euro bölgesinde olduğu için, Euro'nun bu üçlü sistemde nasıl hareket edeceği Türkiye için çok önemli. Çünkü bizim bugün ihracatımızın ağırlıklı payı Euro'dur. Biz Avrupa'nın kuvvetli olmasını isteriz, Euro'nun değerli olmasını isteriz. Dolayısıyla Türkiye'nin aleyhte ve lehte etkilenme durumu var. Burada önemli olan, özünde Türkiye'nin bu bölgeye olan ihracat payını arttırması gerekir diye düşünüyorum.
  • 8. NURİ ÇOLAKOĞLU: Şimdi tabii Türkiye'nin ihracatta ciddi rakiplerinden biri Çin. Özellikle Türkiye'deki tekstilin şu anda zorlanmasının en önemli nedenlerinden biri bizim bire sattığımızı Çin'in rahatlıkla yarıma satabiliyor olması. Belki bu noktada ihracat açısından bize avantaj sağlayabilir, sizin dediğiniz gibi. Öte yandan Çin pazarı açısından da Türkiye daha cazip bir hale gelmeyecek mi? Çin'in ithalatı açısından. Şu anda Çin bizden çok az mal alıyor, ama Çin parası değer kazandıkça Türk mallarının Çin pazarına girmesi kolaylaşmayacak mı?  SUZAN SABANCI DİNÇER: Tabii ki... Onun için zaten şu anda Çin ekonomisinin büyümesinin ana sebebi ihracat. Dolayısıyla Çin para birimi tam bir konvertibl bir para birimi değil hala. Sermaye piyasaları, finansal piyasaları daha başlangıç noktasında. Onun için 10-15 yıl alır diyorum. Bugün Çin ekonomisi için finansal piyasaların, sermaye piyasalarının gelişmesi lazım ki, Çin'in serbest kur rejimine geçmesi lazım ki, Çin para birimi rezerv para birimi olsun. Ama bu olduğu zaman otomatik olarak Çin para biriminin değer kazanması söz konusu. Bugün Çin'e baktığınız zaman, tüketimin gayri safi milli hasılaya oranı aşağı yukarı %20-25 civarında. Önümüzdeki 10-15 yıl içinde tüketimin gayri safi milli hasılaya oranının Çin'de %50'lere gelmesi beklenmekte. Müthiş bir pazar bu, dolayısıyla bizim için de müthiş bir fırsat. Dolayısıyla tabii ki Çin para biriminin değer kazanması, ana rezerv paralardan bir tanesi olması, Türkiye için iyi bir pazar imkanı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
  • 9. NURİ ÇOLAKOĞLU: Şimdi tabii, Avrupa Türkiye için iyi siyasi ve sosyal bir model. Onun için Avrupa ile bütünleşme bizim için hep tarihi bir ideal oldu son 200 yıldır. Ama son olaylar gösterdi ki, benim kendi değerlendirmemle Avrupalı politikacıların biraz fazla hırslı ve acele hareket etmelerinden dolayı, Avrupa Birliği çok sağlam bir zemine basmıyor. Yaşadığımız krizi en derindenhisseden yerlerden birinin Avrupa olması bunu gösteriyor. Buna karşılık Doğu'da çok ciddi bir yükselen ekonomik değerler bütünü var. Hindistan'dı, Çin'di, Japonya'ydı, buralardaki gelişmeler acaba Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşme özlemlerini, çabalarını sekteye uğratıp, Türkiye'yi yeni arayışlara yönlendirebilir mi sizce?  SUZAN SABANCI DİNÇER: Avrupa Birliği sadece ekonomik bir vizyon değil Türkiye için, bir yaşam tarzı. Dolayısıyla hukuk sisteminden tutun insan hakları, ekonomi, vizyon, yaşama kadar hepsini bir bütün olarak görüyorum ben. Dolayısıyla sadece ekonomik olarak algılamamak lazım meseleyi. Bugün dünyada çok kutuplu bir ekonomik sisteme doğru geçtiğimiz için Türkiye'nin bence üstünde en önemle durulması gereken meselesi, reel sektörde verimliliğini artırması. Global sistem git gide rekabetçi hale geliyor. Türkiye'nin ekonomik olarak kendi ayakları üstünde duran iyi bir güç olması lazım. Bizim bütçe disiplinimiz, reel sektördeki verimlilik ve rekabetçiliğimiz çok önemlidir, esastır diye düşünüyorum. Tabii ki yelpazede, ihracat yelpazesinde farklı farklı kulvarlarda, farklı farklı bölgelere fokus olmamız lazım. Çok fazla Avrupa odaklıyız. Bunu tabii ki Asya'ya doğru döndürmemiz lazım. Ama döndürebilmemiz için reel sektördeki verimliliği artırıp, katma değeri yüksek olan ürünlerde ihracat yapabilecek ve rakabetçi olabilecek duruma gelmeliyiz diye düşünüyorum. Tabii bütün bunların yanında eğer böyle çok kutuplu bir para birimi sistemi olacaksa -dolar, Euro diyelim ki yuan- acaba Türkiye kendi başına mı kalmalı, yoksa Avrupa para biriminin içine girmeyi düşünmeli mi? Bugün İngiltere Avrupa para biriminin içine girmedi, sterlin tek başına hareket ediyor. Fakat İngiltere'nin kendine has farklı kulvarlarda avantajları var: Farklı bir hukuk sistemi, Londra'nın finansal merkezi olması gibi bazı avantajlarından dolayı tek başına bağımsız kalabiliyor, ayakta durabiliyor. Şimdi Türkiye acaba kendi başına mı kalmalı? Ekonomik ve finansal sistemi buna yeterli olacak mı? Yoksa bu üçlü sistemde Avrupa para biriminin içine mi girmeliyiz, bunu iyi düşünmeliyiz diye düşünüyorum.
  • 10. NURİ ÇOLAKOĞLU: Pekiyi, son bir soru. Çok merkezli bir ekonomik modele doğru gittiğimizi söylediniz. Çok doğru bir tespit. İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşan dolar hakimiyetli dünya sistemi dağılıyor. Zaten 20 yıl önce iki süper devletli bir dünyada yaşıyorduk, 10 sene önce tek süper devlete geldik. Önümüzdeki dönemde de görülen o ki, 5-6 süper devletli bir dünyaya doğru gidiyoruz. Doların zayıflaması bu siyasi gelişmenin de bir ürünü mü? Yani dolar Amerika'nın dünya üzerindeki hakimiyetinin kaybolmasına paralel bir şekilde mi zayıflıyor sizce?  SUZAN SABANCI DİNÇER: Benim şahsi görüşüm, dolar hâlâ dünyada hakim, bundan sonra da uzun bir süre ana para birimi olarak kalacak diye düşünüyorum. Bugün dünyadaki global ekonomik aktivitenin % 88'i dolarla yapılmakta. Bugün dünya rezervlerinin %65'i, %66'sı dolar. Hakikaten Amerika çok büyük bir güç. Evet Çin ekonomisi büyüyor, ama Amerika ekonomisi bugün onun ekonomisinin üç katı ve Çin ekonomisinin ana büyüme sebebi Amerikan ekonomisine yapmış olduğu ihracat. Amerika bugün hem global ekonomiyi, hem siyaseti, hatta hem de askeri güçleri kontrol eden bir ekonomi. Amerika bugün inovasyonun, yaratıcılığın merkezi. Ben bugün Amerikan dolarının gücünün zayıflamasını ve başka para birimlerinin onun yerini almasını çok çok uzun süreler sonrasının olayı olarak görüyorum. Bir para biriminin, bir rezerv para biriminin oluşabilmesi için o ülkede sermaye piyasalarının, finansal sistemin, hukuk sisteminin çok oturmuş olması lazım. Birinci Dünya Savaşı'ndan evvel Amerika'ya paralel giden tek para birimi vardı o da sterlin. Hatırlarsanız 1940-45'lerde çok büyük bir kriz oldu, fakat savaştan sonra bile sterlinin ekonomik aktivitelerde pazar payı kaybetmesi 20, 25, 30 seneyi aldı. Bu tip geçişler zaman alıyor, çünkü uzun vadeli aktifler var, uzun vadeli borsa işlemleri var, sermaye piyasası işlemleri var. 10-15 yıl sonra, belirli bir zaman içinde Asya'da başta yuan olmak üzere para birimlerinin piyasalarda hareketleneceğini düşünüyorum. Ama bir Amerikan doları ile eşit noktaya geleceğini şahsen pek hayal edemiyorum.