2. Ortaköy İlçesi Toprak Veri Tabanı
Yapılan bu çalışma , Aksaray’ın Ortaköy ilçesinde gerçekleştirilmiştir.Ortaköy ilçesi 18700
nüfuslu toplam alanı 74823 ha’dır.Bu alanın 538820 da lık kısmında tarımsal üretim
yapılmaktadır.
Çalışmayla , Ortaköy ilçesinin toprak veri tabanının çıkarılması amaçlanmıştır.Bu amaç
doğrultusunda çiftçilerin hasat tarihinden sonra tarla ve meralardan Ortaköy ilçesine bağlı ;
Balcı , Çiftevi , Harmandalı , Devedamı , Bozkır , Ozancık , Sarıkaraman kasabalarından ve
Akpınar , Camuzluk , Ceceli , Cumali , Çatin , Durhasanlı , Gökler , Hıdırlı , Hocabeyli ,
Hacıibrahimuşağı , Hacımahmutuşağı , İshaklıkarapınar , Kümbet , Namlıkışla , Oğuzlar ,
Pınarbaşı , Pirli , Reşadiye , Salarıalaca , Satansarı , Seksenuşağı , Salarıgödeler ,
Sinandıgökkaya ,Yıldırımlar köylerinden 5’er numune alınmıştır.Bu köy ve kasabalardan 155
numune oluşturulmuş , her numune için ise 5 ayrı yerden örnek alınmıştır.Toplamda ilçe
topraklarından 775 toprak örneği alınarak numune alma işlemi tamamlanmıştır.Numune alınan
noktalar gps cihazıyla işaretlenip , alınan noktalar uydu üzerinden belirlenmiştir.Bu noktalar
aşağıda uydu görüntüsüyle gösterilen resimde kırmızıyla işaretlenmiştir.
3. Alınan toprak numuneleri , toprak analiz laboratuarında Ph , Bünye , Fosfor , Potasyum ,
Organik Madde , Kireç , Tuzluluk (EC) , Çinko , Bakır , Demir ve Mangan analizleri
yapılmıştır.Çıkan sonuçlar değerlendirilip , her parametre ayrı ayrı Ortaköy haritası üzerine
aktarılarak çalışma tamamlanmıştır.
Toprak Bünyesi
Toprağı meydana getiren taneciklerin irilik dağılımları olarak tanımlanır ve dane irililiğinin
bir fonksiyonu olarak toprak bünyesinin sınıflandırılmasında çok sayıda yaklaşım kullanılır.
Toprak taneciklerinin irilikleri
Sınıflandırmada yaygın olarak, Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı tarafından
geliştirilen yöntem kullanılmaktadır. Buna göre bünye, toprak içinde bulunan kum, silt ve kil
yüzdelerine göre sınıflandırılır.
Topraklarda 12 temel bünye sınıfı bulunmaktadır. Bunlar, ağır bünyeden çok hafif
bünyeye dek değişirler.
Toprak bünyesi, bitki gelişimi yönünden su hareketine, havalanmaya ve kimyasal
değişimlerin hızına etki ettiği için çok önemlidir.
Örneğin, taneciklerin çapları büyüdükçe, tanecikler arası gözeneklerde büyür. Böylece
toprağın hava ve su geçirgenliği artar.
Tane Büyüklüğü Toprak Bünyesi
> 1.0 mm Kaba Kum (CS)
0.05 < < 1.0 mm Kum (S)
0.002 < < 0.05 mm Silt (Si)
< 0.002 mm Kil (C)
Bünye:
Ağır Orta Hafif
Çok
Hafif
Kum (S) X
Tınlı Kum (LS) X
Kumlu Tın (SL) X
Tın (L) X
Siltli Tın (SiL) X
Silt (Si) X
Kumlu Killi Tın (SCL) X
Killi Tın (CL) X
Siltli Killi Tın (SiCL) X
Kumlu Kil (SC) X
Siltli Kil (SiC) X
Kil (C) X
4. Tarımsal Açıdan Hafif ve Ağır Bünyeli Toprakların
Bazı Fiziksel Özellikleri
Toprak Bünyesi ( % saturasyon,İŞBA))
Suya Doygunluk % Bünye Sınıfı
> 30 Kumlu
31-50 Tınlı
51-70 Killi-Tınlı
71-110 Killi
110 < Ağır Killi
Toprak Özelliği Ağır
Toprak
Hafif Toprak
Su Tutma Kapasitesi Yüksek Düşük
Suya karşı geçirgenlik Düşük Yüksek
Havalanma Zayıf İyi
Toprak işleme durumu Güç Kolay
Verimlilik düzeyi Yüksek Düşük
Organik madde içeriği Yüksek Düşük
5.
6. Yapılan çalışmada ilçe toprakları genel olarak Tınlı toprak yapısında olduğu
saptanmıştır.Hocabeyli, İshaklıkarapınar ve Camuzluk , Hıdırlı , Cumali köylerinin bir
bölümünde ise Killi Tınlı toprak yapısında olduğu analizler sonucunda belirlenmiştir.
Toprak Reaksiyonu (pH)
Toprak pH’sı , bir toprak çözeltisindeki asitliği veya alkaliliği tanımlayan bir
ölçüdür.Asitliğin miktarı öncelikle H+
ve OH-
iyonlarının konsantrasyonlarına bağlıdır.Toprak
daha fazla asidik olurken H+
iyonları konsantrasyonu artar bunun sonucunda pHazalır.pH=7’de
H ve OH iyonlarının konsantrasyonları birbirine eşittir.pH , logaritmik birim şeklinde
ölçülür.pH bir birim artarsa H+
konsantrasyonu 10 kez azalır.ÖrneğinpH=4’te pH=7’ye göre
1000 kere fazla H+
iyonu vardır.
pH
Asit
H+
konsantrasyonu
Alkali
OH-
konsantrasyonu
Çok Asit 1 0,1 0,0000000000001
4 0,0001 0,0000000001
5 0,00001 0,000000001
6 0,000001 0,00000001
Nötr 7 0,0000001 0,0000001
9 0,000000001 0,00001
Çok Alkali 13 0,0000000000001 0,1
pH kademeleri 0-14 arasındadır.0 aşırı asit ,14 aşırı alkalidir.Ancak toprak tepkimesini,n
normal aralığı 5-8,5 olup bunun altındaki ve üstündeki değerlerde çok ciddi sorunlar
oluşturur.Araştırıcılar tarafından toprak pH’sı ile ilgili olarak birbirine yakın olmakla
birlikte çeşitli sınıflandırmalar yapılmıştır.
Reaksiyon Sınıfı pH Reaksiyon Sınıfı pH
Ekstrem Asit 4,5≤ Nötr 6,6-7,3
Çok Kuvvetli Asit 4,6-5,0 Hafif Alkali 7,4-7,8
Kuvvetli Asit 5,1-5,5 Orta Alkali 7,9-8,4
Orta Asit 5,6-6,0 Kuvvetli Alkali 8,5-9,0
Hafif Asit 6,1-6,5 Çok Kuvvetli Alkali ≥9,0
7. Toprak pH’sı doğrudan ve/veya dolaylı olarak toprak içerisinde meydana gelen birçok
fiziksel,kimyasal ve biyolojik olayı etkiler.Toprak reaksiyonu ile toprak canlıları
arasında sıkı bir ilişki mevcuttur;örneğin mantarlar 4-5, bakteriler ise 6-8 pH
derecelerinde daha etkilidir.
Ayrıca pHderecesi , toprakta mevcut bitki besin maddelerinin bitki için yarayışlılığında
önemli rol oynamaktadır.Örneğin; azot,fosfor ve potasyum bitkiler tarfından alımı açısından en
uygun değerler 6,5-,7,5 arasıdır.Fosfor; 6,0’dan düşük pH değerlerinde Al ve Fe ile,7,5’dan
değerlerde ise Ca ile bağlanır.Bu nedenle bitkiler tarafından alınması zorlaşmaktadır.5,0’dan
küçük değerlerde Al ve Mn bitkiler için toksik etki yapar.
7,5’den büyük değerlerde ise Fe,Cu,Zn,Mn gibi mikro elementler çözünmez forma
geçtiğinden , bitkiler için yarayışlılığı yüksek oranda azalmaktadır.
Şekil 1. Toprak pH’sı ile bitki besin elementlerinin elverişliliği arasındaki ilişki
Dile getirilen nedenlerden dolayı pH’ın bilinmesi ve düzenlenmesi, bitki beslenemsi
açısından büyük önem taşımaktadır.Genellikle alkali karakterli topraklarda; ortamdaki H+
iyonlarının konsantrasyonlarını artırmak ve/veya mevcut H+
iyonlarını aktif hale geçirmek ,
dolayısıyla toprağın pH derecesini düşürmek için toprağa toz kükürt,organik madde ya da jips
uygulaması yapılır.Toprak tepkimesinin düşük olduğu durumlarda ise kireçleme çalışması
yapılmasında yarar vardır.
8. Ortaköy ilçemizin bütün köylerinde yapılan toprak analiz çalışmasının sonucunda ilçemiz
topraklarındaki pH değerleri 6,4 ile 8,1 arasında bulunmuştur.Gökler,Salarıalaca,Bozkır,Çiftevi,
Reşadiye,Ozancık ve Camuzluk köyü taraflarında genel olarak pH=7,32-7,59 arsında,
Balcı,Seksenuşağı,H.İbrahimuşağı köyü tarflarındapH =6,4-6,91 arasında diğer köylerde ise
Ph=6,91-7,32 arasında değişmektedir.Ortaköy ilçesinin toprakları genel olarak Nötr ve Hafif
Alkali toprak sınıfına girmektedir.
9. Kireç
Topraktaki kireç miktarı bitkiler için önemlidir.Temel kireç bileşikleri ; kalsiyum ve
magnezyum karbonatlar ve dolamittir.Laboratuvar koşullarında, karbonat miktarı nicel olarak
belirlenerek % toplam CaCO3 miktarı cinsinden ifade edilir.Toprak kireç içeriği sınıflaması
genel olarak aşağıdaki gibi yapılmaktadır.
Toprak Kireçİçeriği %CaCO3
Az Kireçli 0-4
Orta Kireçli 4-8
Kireçli 8-15
Çok Kireçli 15-30
Çok Fazla Kireçli 30-55
Marn 55
Kireç miktarının artmasıyla birlikte toprak pH’sı da yükselir.Kireç oranı yüksek olan
topraklarda pH=8,5’e kadar Ca++
katyonu fazla durumdadır.TopraktaCa++
katyonu
konsantrasyonu yükseldikçe ortamdaki alınabilir fosfor ve demir iyonları kalsiyum ile
çözünemez formda bileşik oluşturur.Yüksek kireç içeriğine sahip topraklarda, bitkilerde kireç
klorozu olarak adlandırılan ve demir noksanlığından kaynaklanan sararmalar meydana gelir.
Kireç miktarının yüksek olması kadar düşük olması da bitki beslenmesi açısından
sakıncalıdır.Çünkü kalsiyum bitki hücre duvarlarının yapısında yer almaktadır.Ayrıca topraktaki
kalsiyum karbonat; toprak kırıntılığını biyolojik aktiviteyi artırır ve toprak profilinin
yıkanmasını güçleştirir.Bu nedenlerden dolayı kireç miktarı çok düşük olan topraklarda
kireçleme yapılması gerekmektedir.Kireçleme materyali olarak CaO,CaOH2,CaCO3 ve dolomit
kullanılmaktadır.
10. Yaptığımız toprak analiz çalışması sonucunda Ortaköy ilçesinin Devedamı,
Çiftevi,Gökler, Hocabeyli , Namlıkışla, Reşadiye , Sarıkaraman , Satansarı ,Ceceli ,Hıdırlı
köyleri tarafında % Kireç miktarı genellikle 8-15 arasında olup buradaki topraklar Kireçli
sınıfına girmektedir.Diğer köylerde ise % Kireç miktarı genellikle 4-8 arsında olup Orta Kireçli
sınıfına girmektedir.
11. Tuzluluk
Toprak tuzluluğu kavramı,birim hacimdeki toprakta bulunan çözülebilir tuzların miktarı
belirtir.Genellikle Cl-
ve SO4
—
anyonlarının iki değerlikli katyonlarla, özellikle Ca++
ve Mg++
ile oluşturduğu bileşikler önemli tuzlardandır.Ayrıca HCO3
-
anyonu ve Na+
ile K+
da toprakta
yaygın bulunan anyon ve katyonlardır.ÖrneğinNaCl doğada bulunan en yaygın bulunan
tuzdur.Toprağın tuz içeriği laboratuar koşullarında
Tanımlaması Tuzluluk Sınırı
(micromhos/cm)
Tuzsuz 200
Az Tuzlu 200-400
Orta Tuzlu 400-800
Çok Tuzlu 800-1600
Aşırı Tuzlu 1600
Tuzluluğa yol açan elementler; anamateryal, topoğrafya, kapalı havzalar , iklim ,taban
suyu ve hatalı sulama ve gübrelemelidir.Ayrıca tuz içeriği yüksek sulama suyu da zaman
içerisinde toprakta tuz birikimine neden olur.Tuzluluğun meydana getirdiği zarar bilhassa yıllık
yağış miktarı düşük kurak topraklarda daha fazladır.
Doğal koşullarda tuz birikimi iki şekilde meydana gelir.Bunlardan birincisi yağış
sularının, geçtiği yerlerdeki çözünebilir tuzları eriterek biriktirme havzalarına taşıması; diğeri
ise yüksek sıcaklık altında toprak suyunun buharlaşıp kapillarite ile yüzeye çıkması ve
yükselirken beraberinde tuzları da yukarı taşıyarak burada birktirmesidir.
Tuzlu topraklar ise iki şekilde meydana gelmektedir.Bunlardanbirincisi,sularla taşınan
çözünmüş tuzların toplama havuzlarında çökelmesiyle; diğeri ise, denizlerden arta kalan
sedimentlerin etkisiyle oluşan tuzlu topraklardır.
Tüm ağaçlar toprakta bulunan yüksek oranda tuzdan zarar görür.Çünkü tuzluluk, toprak
suyunun ozmotik potansiyeli artırarak bitki köklerinin su alımını engeller.Ayrıca toprakların
stürüktürünü olumsuz etkiler.Bunların dışında , çözünebilir tuzların yapısında yüksek oranda
bulunan; sodyum, klor ve bor gibi bazı elementler bitkiler için toksik etki gösterir.
12. Yapılan çalışma sonucunda Ortaköy ilçesi topraklarının Orta Tuzlu ve Az Tuzlu sınıfına
girdiği saptanmıştır.Satansarı,Sarıkaraman,Ceceli,Ciftevi,Harmandalı,Devadamı ve Gökkaya
köyleri genel olarak Orta Tuzlu sınıfındayken geri kalan yerler ise genel olarak Az Tuzlu
sınıfında bulunmuştur.
13. Fosfor
Toprakta bulunan fosforun en önemli kaynağı kaya ve minerallerdir. İkincil olarak
fosforun kaynağı toprağa uygulanan organik maddelerdir.
Kaya, mineraller ve organik maddelerdeki fosfor parçalanarak serbest hale dönüşür ve
bitki bu serbest fosfor bileşiklerinden faydalanır. Ancak, fosfor genelde, toprak içerisinde
bitkilerin faydalanamayacağı bağlı formda bulunur. Özellikle pH’sı yüksek, kireçli (Terra-
rossa) veya magnezyumu yüksek topraklarda kalsiyumfosfat, magnezyumfosfat olarak
çözünmez bileşikler oluşturarak çökelir (örneğin taban taşı) ve bu yapıdan bitkiler
faydalanamaz. Yapılan gübrelemelerde bitkinin fosfordan faydalanma oranı %30 civarındadır.
Gübrelerle verilen veya topraktaki mevcut fosforun etkinliğini pH’yı düşürerek sağlayabiliriz.
Çünkü,pH düştükçe fosforun bağlanma miktarı da azalmaktadır
Fosfor bitkinin daha çok generatif gelişmesi üzerine etkili olan bir elementtir ve bitkinin
generatif organlarında diğer organlarına oranla daha yüksek miktarda bulunur. Fosfor,
çiçeklenme biyolojisi, tohum oluşumu, enerji transferi (ATP), gen aktarımı (DNA) gibi
konularda mutlak gereklidir.
Fosfor noksanlığı bitkinin en çok generatif yönden zarar görmesine neden olur. Ancak,
vejetatif gelişmesini de olumsuz yönde etkiler. Fosfor noksanlığında bitki iyi çiçek oluşturmaz,
çiçeklenme azalır, kökler zayıftır ve iyi yayılmaz. Gövde bodur ve ince kalır. Tohum ve meyve
kalitesi düşüktür. Bitkide matabolik faaliyetler yavaşlar.
Fosfor noksanlığı kendini öncelikle yaşlı yapraklarda gösterir (mobildir). Yapraklar
noksanlık durumunda önce koyu yeşile, sonra mavi yeşile, ve daha sonrada kırmızı ve kırmızı-
mor bir görünüm sergiler. Genç yapraklar ise normalden daha küçük kalır.
Fosfor fazlalığında demir (Fe+2
) çinko (Zn+
), kalsiyum (Ca+2
), bor (B) ve mangan
(Mn+2
) alınımına engel olur.
Toprağın fosfor miktarı yönünden sınıflandırılması aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir.
Fosfor Miktarı ( kg/da) Sınıflandırılması
0-3 Çok Az
3-6 Az
6-9 Orta
9-12 Yüksek
12+
Çok Yüksek
14. Yapılan çalışmada ilçe toprakları fosfor yönünden Çok Az ve Az sınıfta olduğu
saptanmıştır.Satansarı,Ceceli,Sarıkaraman,Gökkaya,Seksenuşağı köylerinde genel olarak Az
sınıfındayken diğer köylerde ise Çok Az sınıfındadır.
15. Organik Madde
Çeşitli bitkisel ve hayvansal artıklar karıştırıldıkları zaman derhal çok çeşitli mikro
organizmaların hücumuna uğrarlar.Organik maddenin ayrışması sonucunda yapılarındaki
maddelerden bir kısmı gaz haline geçerek uzaklaşır, bir kısmıüreyen mikroorganizmaların
hücrelerinin yapısında kullanılır, diğer bir kısmında tedricen humus adını verdiğimiz koyu
renkli amorf bir maddeye çevrilir.Humus bitkisel ve hayvansal artıkların mikroorganizmaların
etkisiyle ayrışma ve parçalanmasında meydana gelen rengi kahverengiden koyu siyaha kadar
değişen kompleks amorf ve oldukça stabil bir maddedir.Humusun içinde bitki ve hayvan
dokuları teşhis edilemez.Ayrıca humus topraktaki mikroorganizmaların faaliyetlerine karşı
fazla dayanıklıdır.Yani mikroorganizmalar humusu kolayca parçalayamazlar.
Son zamanlarda humus teriminden ziyade topraktaki bütün organik maddeleri belirlemek üzere
toprak organik maddesi terimi kullanılmaktadır.
Toprak Organik Maddesinin Özellikleri
Toprak organik maddesi özellikle humus, onu doğadaki diğer organik maddelerden ayıran bazı
fiziksel, kimasal ve biyolojik özellikler gösterir bunlar özet olarak;
1- Humus pratik olarak suda çözünmez.
2- Humusun karakteristik özelliklerinin biriside nitrojen miktarıdır.Bu %3-6 arasında değişir.
3- Devamlı olarak organik artıklardan meydana gelmesi ve diğer taraftan da devamlı olarak
mikroorganizmalar tarafından parçalanmaları sebebiyle humus oldukça dinamik bir
durumdadır.
4- Humus yüksek oranda kolloiddir ve asiodid veya misel vazifesini görür ve çok sayıda negatif
yük taşır.Bu
özelliği sebebiyle toprağın organik komplekslerini meydana getirir
5- Humusun en önemli özelliklerinden birisi de katyon değiştirme kapasitesinin yüksek
oluşudur.
6- Humusun Reaksiyonu.Mikroorganizmaların bitki ve hayvan artıklarını ayrıştırmasının
karakteristik bir
sonucu, asit gruplarının, özellikle karboksil gruplarını ortaya çıkmış olmasıdır.Karboksil
gruplarının ortaya
çıkması ve iyonize olmasıyla toprağın H iyonu konsantrasyonu yükselir.Yani asitliği artar.
7- Humusun su tutma kapasitesi yüksektir.Fazla miktarda su adsorbeeder.Şişme ve büzülme
özelliği
gösterir.Mineralkolloidlerde olduğu gibi kohezyon adhezyon özelliği gösterir.
16. 8- Humus kolloidleri toprakta tanponluk özelliği taşırlar.ToprağınpHsı birden yükselmez ve
yahut düşmez.
9- Humus toprakta bazı metallerle birleşerek metal organik kompleksleri meydana getirir.
10- Humus topraktaki kil mineralleri ile kil-humus komplekslerini meydana getirir.
Topraklarda Organik Madde Miktarına Etki Yapan Faktörler
Topraklardaki organik madde miktarı
1-iklim
2- Toprak tekstürü
3- Topografya
4- Drenaj
5- Toprağa düşen materyallerin bileşimi
6- Toprağa uygulanan işlemlerle yakından ilgilidir
Toprakların Organik Madde Durumuna Göre Kapsamları
Organik Madde
Durumu
Organik Madde %
Çok Az 0-1
Az 1-2
Orta 2-3
Yüksek 3-4
Çok Yüksek 4≤
17. Yapılan çalışma sonucunda Ortaköy İlçesinin toprakları , organik madde yönünden
genel olarak Az sınıfında bulunmuştur.İlçe köylerinden Kümbet,Durhasanlı,Hacıibrahimuşağı
ve Seksenuşağı topraklarında organik madde miktarı genel olarak 0-1 arasında bulunmuş ve
Çok Az sınıfında olduğu tespit edilmiştir.
18. Toprakta Potasyum
Yer kabuğu yaklaşık %2-3 oranında Potasyum (K) içermektedir.Bu potasyumun çok
büyük bir bölümü primer mineraller veya sekonder kil minerallerine bağlı olarak bulunurlar.Bu
nedenle kil minerallerince zengin topraklar genellikle K bakından daha zengindir.
Potasyum bitki büyümesi ve çoğalması için önemli bir besin maddesidir. Dünyadaki
birçok ülkede ve özellikle yurdumuz topraklarında genellikle yeteri kadar potasyum mevcuttur.
Topraklarda % 0.3 ile % 3 arasında değişen miktarlarda total potasyum vardır. 20 cm
derinliğindeki bir dönüm toprak yaklaşık olarak 250.000 kilo kadar olduğuna göre içindeki
total potasyum 750-7500 kilo arasında bulunmaktadır. Zamanla topraktaki bu potasyum bitkiye
yarayışlı hale gelmektedir. Yurdumuz topraklarında bir dönüm sahada genellikle 80 ile 200 kilo
arasında bitkilere yarayışlı potasyum bulunmaktadır ki bu her sene ekilecek bitki ihtiyacını
karşılayacak durumdadır. Bu nedenle yurdumuzda potasyumlu gübre, ancak toprak analizleri
ile potasyum eksikliği tespit edilen tarlalarda kullanılmalıdır.
Potasyum bitkinin özellikle genç yapraklar, kök uçları ve tomurcuklar gibi genç ve
çabuk büyüyen kısımlarında, tohum ve diğer yaşlı kısımlara göre daha fazla bulunur. Potasyum
bitki içerisinde devamlı olarak bitkinin bütün hayat süresince hareket eder, yaşlı organlardan
ihtiyacın daha fazla olduğu genç kısımlara taşınır.
Potasyum ürünün miktar ve kalitesine olumlu etki yapar. Hububat saplarının
sertleşmesine yardımcı olarak fazla azot dolayısıyla yatmayı önler. Toprakta çok fazla miktarda
fosfor bulunması halinde meydana gelecek olan erken olgunlaşmanın normal zamanda olmasını
sağlar. Potasyum meyvenin dayanıklılığına yağ, nişasta ve şeker oranlarının artmasına etki
yapar; renk, tat ve koku gibi özellikleri düzeltir.
Potasyum eksikliğinin belirtileri çeşitli bitkilerde birbirinden oldukça farklı olur.
örneğin; mısır bitkisinde yaprak tepesinden başlayan sararma yaprak kenarlarına doğru dağılır,
kahverengimsi olan bu kısım kurur ve daha sonra bütün yaprak ölür. Yoncada, yaşlı yaprak
kenarlarında beyaz noktalar görülür. Daha sonra bu kısımlar kurur ve kıvrılır. Genellikle
potasyum eksikliği gösteren bitkinin yaşlı yapraklarının tepe ve kenarlarında kurumalar
görülür.
Toprakların potasyum miktarı yönünden sınıflandırılması aşağıdaki gibidir.
K2O (kg/da) K2O Derecesi
0-20 Az
20-30 Orta
30-40 Yeter
40≤ Fazla
20. Toprakta Demir
Bitki ve hayvanlar için çok önemli bir besin maddesidir. Bitkilerde yapraklarda yeşil
rengi meydana getiren klorofil'in teşekküllünde rol oynar.
Bütün topraklarda fazla miktarda demir vardır. 0 cm derinlikteki bir dönüm saha
toprağında 5 ton kadar total demir vardır. Topraklarda bu kadar demir olmasına rağmen bunun
büyük bir kısmı bitkinin yararlanamayacağı formlarda olduğundan bazı hallerde bitkiler demir
noksanlığı belirtileri gösterirler. Genellikle genç yapraklarda sararma şeklinde görüldüğü için
bu belirtilere "Kloroz" denilmektedir. Özellikle fazla kireçli topraklarda daha çok görülür.
Çünkü kireç , bitkiye yarayışlı durumda bulunan az miktardaki demiri de toprakla bağlar ve
yararsız duruma sokar.
Demir noksanlığı ile meydana gelen klorozun giderilmesi mümkündür. Karaboya veya
demirsülfat denilen kimyasal maddeler bu iş için kullanılır. Bu maddeleri kireçli toprağa
vermek büyük yarar sağlamaz. Kireç bunları da bağlar ve bitki toprakta bağlanmış olan bu
demiri alamaz. Ağaç dalları altında açılacak 20-25 cm derinlik ve aynı genişlikte daire
şeklindeki hendeğe yanmış çiftlik gübresi ve hemen gübrenin üzerine de Karaboya (1-2 kg)
veya demirsülfat dökülür ve toprakla kapatılırsa bitki bu demirden zamanla faydalanabilir.
Kloroz gidermenin diğer bir yolu demirli bileşikleri suda eritip yapraklara
püskürtmektir. Bu işlem ile elde edilen yarar kısa süreli olduğu için aynı işlem 20- 25 gün
aralıklarla birkaç defa tekrarlanmalıdır.
Toprağın demir içeriğine göre sınıflandırılması aşağıdaki gibidir.
Fe (ppm) Sınıfı
0-2.5 Az
2.5-4.5 Orta
4.5 ≤ Yeterli
21. Yapılan çalışmada Ortaköy İlçesi toprakları demir içeriği yönünden genel olarak Az
sınıfında yani yetersiz durumdadır.Bir tek Gökkaya köyünde demir içeriği yüksek
bulunmuştur.
22. Toprakta Çinko
Toprakta çinko miktarı çoğu kez düşük düzeydedir. Özellikle yüksek pH’ya sahip ve
kireç miktarı yüksek olan topraklarda çinko oldukça düşük miktarda bulunur ve bunun
neticesinde bu gibi topraklarda yetişen bitkilerde çinko noksanlığı görülür. Yıkanmış, asidik
topraklarda da bitkiye yarayışlı çinko miktarı oldukça düşüktür. Aynı şekilde bu tip topraklarda
yetişen bitkilerde de çinko noksanlığı çekerler. Fazla miktarda fosforlu gübrelemenin de çinko
noksanlığı yarattığı bilinmektedir. Yüksek fosfat konsantrasyonu çinkonun fizyolojik
yarayışlılığını olumsuz etkilemektedir. Toprağa fazla miktarda organik gübre uygulamasının
ardından bitkilerde çinko noksanlığı görülebilir. Bunun nedeni organik maddenin çinkoya
bağlanarak bitki köklerine alınmasını güçleştirmesidir. Toprağın ıslaklık nedeniyle veya ağır
tekstürlü olması nedeniyle yetersiz havalanması, düşük sıcaklık, su yetersizliği gibi faktörler de
çinkonun hareket faaliyetini olumsuz etkileyerek çinko noksanlığını arttırır.
Yüksek toprak pH’sı çinko eksikliğinin bir göstergesidir. Çinko eksikliği en fazla pH’sı
8 den yüksek olan topraklarda, en az ise phsı 4-5 arasında değişen topraklarda saptanmıştır.
Çinko eksikliği en az kireçsiz topraklarda belirlenmiştir. Toprakların düşük organik madde
kapsamı çinko eksikliğinin bir göstergesidir. Çinko eksikliği en fazla organik madde kapsamı
%1 den az olan topraklarda ,en az ise organik madde kapsamı %4 ten az olan topraklarda
belirlenmiştir. Türkiye de işlenen tarım arazisinin toplam alanını 27 699 003 ha olduğu göz
önüne alındığında potansiyel çinko eksikliğinin olabileceği alanlar yaklaşık 14 milyon ha gibi
çok büyük bir alan görülmektedir. Uygulanan uygun agronomik tekniklere, seçilen uygun bitki,
tür ve çeşidine göre potansiyel eksiklik alanlarının miktarı azalabilir diğer yandan da mikro
elementlerin yarayışlılığını oldukça azaltan yüksek toprak phsı, yüksek toprak kireç kapsamı,
düşük organik maddesi, yanlış sulama ve gübreleme gibi faktörler eksiklik alanlarının miktarını
arttırabilir.
Eksikliğinde ağaçların genç sürgün uçlarında, küçük yaprakların bir araya
toplanmasından kaynaklanan rozet veya demet oluşur. Çoğu zaman bu genç sürgünler, uçtan
başlayarak kurur ve yapraklar olgunlaşmadan dökülür. Çinko noksanlığının en belirgin
görüntüsü bodur bitkilerdir. Ağaçlarda noksanlık sonucu meyve adedi azalır, kalite düşer, erken
dökülmeler görülür.
Demir eksikliğinin giderilmesinde olduğu gibi çinko eksikliği tespit edilen bitkilere;
içinde çinko bulunan kimyasal bileşikler toprağa verilmek veya yapraklara püskürtülmek
suretiyle uygulandığında edildiğinde bitki normal gelişmesine devam eder.
Toprağın çinko miktarına göre sınıflandırılması aşağıdaki gibidir.
Çinko (ppm) Sınıfı
0-2 Yetersiz
2 ≤ Yeterli
24. Toprakta Mangan (Mn)
Doğada Mangan daha çok demir oksitlerle birlikte bulunur. Toprakta 50- 750 kg/dekar
arasında mangan ölçümleri ise normaldir.
Çok sulu arazilerde mangan düzeyi yüksek olduğundan zehirlenme dahi yapabilir. Keza,
ayni tehlike asitli topraklarda da vardı. Buna karşılık , kireçli ve tuzlu topraklarda, su altında
dahi, mangan düzeyi yükselmez. Bu nedenle kireçli ve tuzlu topraklarda mangan açlığı daha
sıktır.
Yapılan araştırmalarda, her bir derecelik Ph artışının mangan varsıllığını 100 kat
azalttığı görülmüştür.
Asitli topraklarda mangan bileşikleri hızla çözüldüğünden serbest mangan yoğunluğu da
artar.
Mangan oksitlenmesine yarayan mikro organizmalar da yüksek Ph düzeylerinde
faaliyetlerini arttırdığından yüksek (Ph) li ve bol organik maddeli topraklarda pancar, bezelye
ve tahıllarda da mangan açlığı yaygın olabilir.
Kuru iklim şartlarında mangan tuzlarının çözülmesi de zorlaştığından, kuru şartlar
genellikle mangan açlığı ihtimalini de arttırır.
Topraklarda kireçleme yapılarak , toprak Ph sini ve kalsiyum yoğunluğunu yükselterek
bitkinin mangan alımını zorlaştırır. Toprakta magnezyum fazlası mangan kullanımını, mangan
fazlası ise demir kullanımını engeller.
Toprağın Mangan yönünden sınıflandırılması aşağıdaki gibidir;
Mangan (ppm) Sınıfı
1> Az
1≤ Yeterli
25. Yapılan çalışma sonucu Ortaköy ilçesinin Devedamı kasabasının bir bölümü hariç
diğer tüm bölgelerinde Mn miktarı yönünden yeterli sınıfındadır.
26. Toprakta Bakır (Cu)
Topraklarda bakır konsantrasyonu 5-100 ppm arasında bulunmaktadır. Doğal olarak
toprakta bulunan toplam bakırın miktarı, toprak ana maddesinin bakır içeriğine bağlı olarak
değişiklik gösterir. Mineral ayrışmanın şiddeti ve gelişen bitkilerin etkisi nedeniyle bakır
konsantrasyonu toprak profilinin yüzeye yakın katmanlarından daha yüksektir. Genellikle aşırı
derecede parçalanıp dağılmış ve yıkanmış toprakların toplam bakır kapsamları düşüktür.
Cu toprak parçacıklarına kuvvetli bir şekilde bağlandığından oldukça hareketsizdir (immobildir). Bu nedenle çoğu
toprakların Cu içeriği alt profile doğru azalma göstermektedir. Organik madde miktarı çok yüksek olan
topraklarda veya pit topraklarda bakır noksanlığı görülebilmektedir. Bunun nedeni organik
maddenin bakırı çok kuvvetli bağlamasıdır.
Pratikte bakır noksanlığının sık görülmeyişinin nedeni, bitkilerin düşük olan ihtiyacını
karşılayacak kadar toprakta bakır bulunması, bitkilere verilen birçok zirai mücadele ilacının
önemli miktarda bakır içermesi, kullanılan gübrelerin safsızlık olarak bir miktar bakır
içermeleri ve hayvan gübrelerinin bakır içermesidir.
Bakır bitki bünyesinde hareket kabiliyeti iyi değildir. Bu nedenle noksanlık belirtileri
yeni meydana gelen yapraklarda görülür. Grimsi yeşil renk, hatta beyazlaşma gibi renk
değişimleri ve solma olur. Gelişme zayıflar. Meyve ağaçlarında dalların uç kısımlarında
kurumalar olur. Bazı durumlarda, uç kurumalarının görülmesinden önce, normalden büyük
yapraklar oluşur. Tahıllarda simptomlar kardeşlenme döneminde yaprak uçlarından başlar.
Yaprak uçları beyazlaşır, yaprak daralır ve küçülür. Noksanlık şiddetli ve sürekli olursa başak
oluşmaz. Bakır noksanlığının bir diğer özelliği, bitkilerin generatif gelişmesinin, yani çiçek ve
meyve oluşumu, vegetatif gelişmeye göre daha fazla etkilenmesidir.
Toprağın bakır yönünden sınıflandırılması aşağıdaki gibidir;
Bakır (ppm) Sınıfı
0,2 Az
0,2 < Yeterli
27. Yapılan çalışmada Ortaköy ilçesi topraklarının tamamında Bakır yönünden Yeterli
sınıfta bulunmuştur.
28. Gıda ve Yem Üretim Tesisi
Ortaköy İlçesinde üretilen ürün deseni haritada gösterilmiştir. İlçe genelinde tarımsal üretim yapılan
alanların büyük çoğunlupunu Arpa bitkisi kaplamaktadır. Üretilen ürünlerin alanları;
Arpa 152bin dekar, Buğday 12bin dekar, Elma 3.3 bin dekar, yonca bin dekar olmak üzere ilçe geneline
dağılmış şekildedir. Haritada gösterilen üretim bilgileri ürünlerin üretim miktar ve alanlarının fazla
olduğu yerler olarak gösterilmiştir. ÇALIŞMA GRUBU
Ziraat Müh. Ömer Ferat TÜZÜN
Ziraat Müh. Selman YILDIRIM
Ziraat Müh. İsa Serdar ÖZDEMİR
Ziraat Müh. Ercan KANAT