SlideShare a Scribd company logo
1 of 100
Download to read offline
Türk Telekom
International CEO’su
Mehmet C. TOROS:
Türk Telekom International,
Türkiye’yi adım adım iletişim
üssü olma hedefine taşıyor
BİLGİ, İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE ENERJİ DERGİSİ • EYLÜL 2018 • SAYI 105
Sektörün İletişim Merkezi www.ictmedia.com.tr Fiyat: 20 TL
ISSN1309-4467
•	SAMM Teknoloji Genel Müdürü
Mustafa AKŞİT:
	 Kendi ürünlerimizle katma
	 değeri artırmaya çalışıyoruz
•	Sanayi ve Teknoloji
	 Bakanlığı’ndan 16 maddelik
‘destek ve önlem’paketi
BİLGİ İLETİŞİM
TEKNOLOJİLERİNİN
EĞiTiME KATKISI,
UZAKTAN EĞiTiM
VE FATiH PROJESi
I Ç I N D E K I L E R
. . .
6
YÜZYÜZE
Türk Telekom
International CEO’su
Mehmet C.TOROS:
Türk Telekom International,
Türkiye’yi adım adım iletişim
üssü olma hedefine taşıyor
12
ICT SEKTÖREL
76
Apple’ın değeri 170
ülkenin GSYİH’sını
geride bıraktı
48
EKONOMİK BAKIŞ
Erman
TOPALOĞLU
Dolar / TL’de
2. raund başlıyor
40
34
YÜZYÜZE
SammTeknoloji
Genel Müdürü
Mustafa AKŞİT:
Kendi tasarladığımız ve
ürettiğimiz ürünlerle
katma değeri artırmaya
çalışıyoruz
AYIN KONUSU
16
2ICT MEDIA Eylül 2018
ICT SEKTÖREL
ICT SEKTÖREL
BTK Başkanlığına
Ömer Abdullah
Karagözoğlu atandı
Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’ndan
16 maddelik ‘destek
ve önlem’ paketi
BİLGİ İLETİŞİM
TEKNOLOJİLERİNİN
EĞiTiME KATKISI,
UZAKTAN EĞiTiM
VE FATiH PROJESi
Eylül 2018 ICT MEDIA 3
Ulaşım Aksları İçin Işık Haritalarının Oluşturulması
Yazarlar, konularıyla ilgili
dokümanların (Slayt, dia, resim,
fotoğraf, grafik, şekil vb.) CD kayıtlı
hallerini veya orijinallerini baskı
kalitesine uygun olarak mutlaka
yazılarına eklemelidir. Dergide yer
alan yazılar için telif hakkı ödenir.
Görüş ve yorumlar yazarların
kendilerine aittir. ICT Media Yayın
Kurulu, yayın tekniğine uygun
olmayanyazılarüzerindedeğişiklikler
yapabilir. Yazılar ve görseller kaynak
gösterilmedenkullanılamaz.
ICT GRUP
BASINYAYIN SANAYİİTİCARET A.Ş.
Adına
İmtiyazSahibive
GenelYayınYönetmeni
Murat PEHLİVAN
SorumluYazı İşleri Müdürü
Zehra SAYAN
Akademik Editörler
Prof. Dr. Ertuğrul KARAÇUHA
Prof. Dr. Gökhan ÖZER
Haber Merkezi
ICT Haber Merkezi
ict@ictyayin.com.tr
Tasarım
ICTTasarım Grubu
Görsel SanatYönetmeni
M. Sait KIRAN
Redaksiyon
Ayşe BAHŞİŞOĞLU
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Deniz Ülke ARIBOĞAN
Prof. Dr. M. SezaiTÜRK
Prof. Dr. Hüseyin ALTAŞ
Prof. Dr. İnan GÜLER
Prof. Dr. Sencer İMER
Prof. Dr. Mustafa ALKAN
Prof. Dr. Ertuğrul KARAÇUHA
Prof. Dr. Mehmet ÖZDAMAR
Doç. Dr.Tayfun ACARER
Dr. Paul DOANY
Dr.Tacettin KÖPRÜLÜ
Dr. CebrailTAŞKIN
Hakan BAKIR
Yücel BAĞRIAÇIK
İbrahim Hakkı ALPTÜRK
Suat BAYSAN
Mehmet ÖZEN
Ahmet Hamdi ATALAY
KamilTAŞÇI
HalilYALÇIN
İsmail ERGÜNEŞ
Hukuk Danışmanı
İ. Hakkı SAPANCILAR
Sudan
Mutasim MOHD
Frankfurt
HüseyinYILDIRIM
Lübnan
Robert KHARSA
Bursa
Murat AGA
ABD
Cemal PEHLİVAN
İngiltere
Atila MADAKBAŞ
Afrika
Yusuf MUHAMMED
Temsilciler
Writers should attach original
or CD recorded format of related
documents (Slides, reversal films,
pictures,photos,graphics,diagrams
etc.)to their essays in accordance
with print quality. Copyright fees
are paid for essays. Writers are
incumbent on their ideas and
comments. ICT Media Editorial
Boardcanmakechangesonessays
to make suitable for publishing
style. Essays and images cannot be
usedwithoutgivingreferences.
ISSN: 1309-4467
SAYI: 105 •Yıl: 9
E Y L Ü L 2 0 1 8
Yaygın SüreliYayın
Basım Tarihi
1 Eylül 2018
YönetimYeri
Bişkek Cad. (8. Cad.) 83/4
Emek-AnkaraTÜRKİYE
Tel: +90 312 212 50 00
Faks: +90 312 212 20 25
www.ictmedia.com.tr
e-Mail: ict@ictyayin.com.tr
Baskı
ÖZGÜN Matbaacılık
San. veTic. A.Ş
Eskişehir Karayolu 52. Km.
Temelli/Sincan/ ANKARA
Tel: 0312 6451910
Fax: 0312 645 1919
80
ICT SEKTÖREL
ASELSAN
yeni silahı
Tufan’la
hız rekoru kırdı
93
ICT ENERJİ
Türkiye’nin rüzgar
ve dalga enerjisi
potansiyeli
belirlenecek
96
SON SÖZ
Adnan
PEHLİVAN
Son vagon mu,
ilk vagon mu?
Ortası yok!!!
81
ICT SEKTÖREL
BT uzmanları
neden
uyuyamıyor?
ir dini bayramı daha geride bıraktık. Tatiller güzel ama
ülkemizin üretmeye çalışmaya, iyi olanlarla yarışmaya ihtiyacı
var. Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan her Türk vatandaşı
eminim ki bu ülkeyi çok seviyor. Dönüp dolaşıp bülbülün
hikayesinde olduğu gibi -ille de vatanım- diyerek ülkemizi
düşünür, onun için kaygılanırız. Değişen dünya siyasetinde
kendimize doğru bir yer bulmak istiyorsak, güçlü bir ülke,
demokratik bir ülke olmak istiyorsak, çok ama çok çalışmaya
ve motivasyona ihtiyacımız var, demektir.
Türkiye’de teknoparklardaki firma sayımız yaklaşık olarak
4000 civarında. Sonuç odaklı baktığımızda ise buralardan
yapılan ihracat aslında küçümsenecek oranda değil. Ama
istenilen seviyede de olmadığı aşikâr. Aslında bu veriler bize
ülkemiz ICT sektörünün iyi bir yolda olduğunu gösteriyor.
Dünyanın en zor ve problemli coğrafyalarından birinde
bulunup ilk 20 ekonomi içerisinde olan Türkiye, gelişmekte
olan ülkeler kategorisinde, sürekli bir takım bizi sevmeyenler
tarafından değişik yönetmelerle test edilmeye çalışılmakta.
Aslında bu testler ekonomik gelişimimizi sürdürebilmemiz
için bizlere fırsat sunmalı, yöneticilerimize ayna tutmalı ve
hep birlikte özeleştiri yapmamızı sağlamalı... Ülke ve toplum
olarak önce kendimize güvenmeliyiz. Bizleri sevmeyenler
tarafından özgüvenimize dönük yıkıcı ön yargılarımızdan,
TÜRKLER YAPAMAZ gibi empozelerden kurtulmalıyız.
TÜRKLER YAPAR hem de en iyisini yapar... Bu söylemi
hamaset için söylemiyorum, kimseyi gaza getirmek için de
söylemiyorum. Ülkemizde teknoparklardaki firmalarımızın
çalışmalarını gördüğüm için, onların gözlerindeki heyecanı
gördüğüm için, ‘biz diğerlerinden daha iyisini yapabiliriz’
inancını gördüğüm için bu sözleri sarf ediyorum. Yoksa
birilerini gaza getirip hamaset yapmak için değil. ICT
sektörüne baktığımızda gerçekten bu ülke insanının özellikle
gençlerinindünyadakimuadilleriyleaynıkalibredeolduklarını
rahatlıkla görebilirsiniz... Ancak onların motivasyona, ülkenin
geleceğine dair umuda, kariyer planlarını bu ülkede devam
ettirmelerine dönük ortamlara ihtiyaçları var. 15 Temmuz
sonrası oluşturulmak istenen olumsuz ortamları gidermesi
gereken kurum ise siyaset kurumu ve siyasetçilerimizdir.
Bilkent Üniversitesi Teknoparkı Cyberpark ile ilk yurt dışı
B2B etkinliğini 2015 yılında Etiyopya’da gerçekleştirdik. O
toplantıya 25’e yakın firma katılmıştı. Yurtdışına satış işlerinin
uzun sürdüğünü ve ısrarlı takibi gerektiren bir süreç olduğunu
firmalarımız bilir. Geçen üç yılın ardından o toplantının
somut sonuçlarını bugün görmekten inanın çok ama çok
sevinçliyiz. Yaptığınız işin ne kadar doğru ve sonuç odaklı
olduğunu müşahede etmek, mensubu olduğunuz sektöre katkı
verdiğinizi bilmek büyük bir mutluluk... Türk Telekom’un
iştiraki olan Argela firmamız Etiyopya’da iki başarılı projeye
imza atmaya hazırlanıyor. Tebrikler Argela...
Bayram öncesi Turkcell bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya
baktığımızda bir zihniyete karşı mücadele ettiğini
görebilirsiniz. İşte bizim ihtiyacımız olan bu mücadele
azmi... Turkcell’i birçok konuda eleştirebiliriz, eksikliklerini
sayabiliriz, müşteri sorunlarını gündeme getirebiliriz. Ama bu
eleştiriler Turkcell’in bir TÜRK şirketi olduğu ve dünya GSM
liginde üst sıralarda bulunduğu ve birçok uygulamayı dünyada
ilk sunan operatör olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz.
Ülke olarak neden hep bardağın boş tarafına bakmayı tercih
ediyoruz acaba? Neden bardağın dolu tarafından bakmayı
beceremiyoruz... Turkcell’in büyümesi, yeni yeni katma değerli
servisler ortaya çıkarması, önce ülke piyasasına ve sonrasında
dünyaya sunması acaba kötü mü olurdu? Türkiye’deki üç
operatörümüz de gördüğümüz kadarı ile tatlı bir rekabet ve iş
birliği içerisinde... Sevgili dostlar olması gereken bu değil mi?
Çok dinamik ve sektörün lider operatörü olan Türk Telekom’da
sürprizler ve yenilikler hız kesmiyor. Cengiz Doğan’dan
boşalan Teknoloji ve Alt Yapıdan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcılığı’na Sayın Yusuf Kıraç getirildi ve kendi ekibini
oluşturdu. Yusuf Kıraç ve ekibine başarılar diliyoruz.
Yokluk ve imkansızlıklar içerisinde verilen Kurtuluş Savaşı’nın
en önemli merhalesi 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Bu sayıda; ayın konusu olarak “Bilgi İletişim Teknolojilerinin
Eğitime Katkısı, Uzaktan Eğitim ve Fatih Projesi”ni ele aldık.
Sektörün önde gelen isimleri konuyla ilgili açıklamalar
yaparken, ICT yazarları da özellikle FATİH Projesi ile ilgili
olarak yol gösterici değerlendirmelerde bulundu. Ayrıca Türk
Telekom International (TTI) CEO’su Mehmet C. Toros ile
TTI’ın kuruluşundan bu yana hayata geçirdiği projeleri ve
gelecek hedeflerini konuştuk. Bu sayımızdan itibaren yazar
ailemize yeni iki yeni isim katılıyor: Adnan Pehlivan ve Erman
Topaloğlu. Sayın Pehlivan gündeme ilişkin, Sayın Topaloğlu
ise aylık ekonomik değerlendirmeleriyle dergimize katkıda
bulunacak. Keyifle okumanız dileğiyle...
Ö N S Ö Z
Murat PEHLİVAN
muratpehlivan@ictyayin.com.tr
B
4ICT MEDIA Eylül 2018
Neye İhtiyacımız Var...
Eylül 2018 ICT MEDIA 5
6ICT MEDIA Eylül 2018
Y Ü Z Y Ü Z E
“Türk Telekom International, Türkiye’yi adım
adım iletişim üssü olma hedefine taşıyor”
Eylül 2018 ICT MEDIA 7Eylül 2018 ICT MEDIA 7
ICT MEDIA: Sayın Toros, uzun bir
zaman Türk Telekom’da çeşitli
kademelerde görev yaptınız ve kurum
kültürünübizzatbilenlerdensiniz.Türk
Telekom International Türkiye’nin
telekomünikasyon konusunda diji-
tal üs olması hedefiyle yürüttüğü
çalışmalarına devam ediyorsunuz. Bu
çalışmalarla ne durumda, geldiğiniz
noktayı bizlerle paylaşabilir misiniz..?
MEHMET C. TOROS: Türk Telekom
International’ın (TTI) hikayesi 15-16 yıl
öncesine dayanıyor. O yıllarda, iletişim
büyük oranda mobil ve sabit ses temelli
olmakla birlikte SMS yoğun olarak
kullanılmaktaydı. Veri hatları ise kamu
kurumları,ortavebüyükölçeklikurumsal
yapılar tarafından çok düşük hızlarda veri
transferiamacıylakullanılmaktavebugün
yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan
“internet” dial-up tabanlı çalışmaktaydı.
O dönemlerde sayısal teknolojinin
kilobit’ler seviyesi hızlarından 64 kb/s
ve 128 kb/s ile internete bağlanıyorduk,
256 kb/s çok büyük hızdı. Bu koşullarla
bile internet tanınma, yaygınlaşma
aşamasına geçmişti. Türk Telekom’un
ADSL teknolojisini ülkemize getirmesi
ve hizmete sunmasıyla internet yükselişe
geçti, buna paralel olarak erişim hızları
da megabit’ler seviyesine ulaştı.
Kısa zaman dilimindeki bu gelişmelerle
birlikte geliştirmemiz gereken yeni bir
kavram ortaya çıktı: içerik… O yıllarda
yerli içeriğin yok denecek kadar az
olması, olan içeriğin de yurtdışında
bulunması ve yoğunlukla yabancı içeriğe
erişim eğilimi, doğal olarak ülkemiz
ile yurtdışı arasındaki veri ve internet
bağlantılarının güçlendirilmesi ihtiyacını
doğurdu. Bu bağlantılar, Doğu ve Orta
Avrupa’daki alt yapı işletmecilerine ait
fiber optik hatlardan kiralama yapılarak
karşılanıyordu. Bu hatlar, hem ülkemiz
hem de Orta Doğu ve Orta Asya
ülkelerinin Avrupa PoP’larına (internet
varlık noktası) erişimi için kullanılıyordu.
Artan internet ve veri kullanımı,
sosyal medya ve ağlarının hızla
yaygınlaşması, kullanıcı sayılarının
öngörülenin üzerinde artış göstermesi,
bu hatların kapasitelerinin, hızlarının
ve aynı zamanda yedek rotalarının da
yeniden tasarlanmasını zorunlu kıldı.
Bu gelişmeler karşısında Türk Telekom
yönetimi, yurtdışından kiralama yaparak
bu ihtiyacı karşılamak yerine Avrupa’da
kendi fiber ağı olan bir telekom şirketini
satın alma yönünde bir karar aldı.
Ulaştırma Bakanlığımız ve düzenleyici
kurumların da destekleriyle 2010 yılında,
merkezi Macaristan’da olan Invitel
International şirketi satın alındı. Önce
şirketin ismi Pantel ve daha sonra Türk
Telekom International (TTI) olarak
değiştirildi. Böylelikle ülkemizin yurtdışı
Ülkemizin artan veri trafiğini karşılamak için 2010 yılında bir Macaristan şirketinin
satın alınmasıyla sektöre adım atan Türk Telekom International (TTI), bugün
yürüttüğü projelerle ülkemizi sadece bölgesel değil global platformlarda bir iletişim
üssü haline getirmek için çalışmalar yürütüyor. Türk Telekom International CEO’su
Mehmet C. Toros, TTI’ın kuruluşundan bu yana hayata geçirdiği projeleri ve gelecek
hedeflerini ICT Media’ya anlattı.
TOROS
Mehmet C.
TÜRK TELEKOM INTERNATIONAL CEO’SU
8ICT MEDIA Eylül 2018
internet ve veri iletimi/erişimi kendi
fiber ağlarımız aracılığıyla sağlanmaya
ve aynı zamanda az önce belirttiğim
coğrafyalardaki operatörlere ve telekom
şirketlerine de altyapı satışı ve kiralaması
yapılmaya başlandı.
Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren
ülkemizin eşsiz coğrafi konumu, hava
yolu, demir ve karayollarında olduğu
gibi iletişim alanında da Türkiye’nin,
iletişim köprüsü ve üssü olarak
konumlandırılmasını temel amacımız
olarak belirledik. Devletimizin 2023
hedefleri doğrultusunda bu amaca
ulaşmak için önemli bir yol kat etmiş,
SEA-ME-WE 5, MedTürk, AMEERS ve
karasal kablo sistemleri ile İstanbul’u
belirli ölçüde iletişim köprüsü durumuna
getirmiş durumdayız.
ICT MEDIA: uzun uğraşlar sonunda
ve ciddi bir kapasite oluşturan, 17
ülkeyi birbirine bağlayan SEA-ME-WE
5 projesini yaklaşık iki yıl önce tüm
taraflarla İstanbul’da imzalamıştınız.
Türk Telekom veya Türkiye bu
kapasiteyi şu an kullanıyor mu, proje
şu an ne aşamada? Türk Telekom/
Türkiye buradan kapasite olarak
ne kullanıyor, Türk Telekom için bu
projenin artıları/eksileri var mı, varsa
nelerdir?
MEHMET C. TOROS: SEA-ME-
WE (South East Asia – Middle East –
Western Europe / Güneydoğu Asya- Orta
Doğu – Batı Avrupa) sisteminin ikinci,
üçüncü ve dördüncü nesil projelerinin
ardından, Asya, Orta Doğu, Afrika ve
Avrupa’yı birbirine bağlayan beşinci nesil
Uluslararası Denizaltı Fiber Optik Kablo
Sistemi olan SEA-ME-WE-5, 17 ülkeden,
alanında lider 19 operatörün oluşturduğu
bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor.
Türk Telekom International’in kurucu
üye olarak yer aldığı SEA-ME-WE-5
Konsorsiyumunun üye operatörlerini
sıralarsak;
1-	 Bangladesh Submarine Cable
Company (BSCCL) - BANGLADEŞ
2-	 China Mobile (CMI) - ÇİN
3-	 China Telecom (CTG) - ÇİN
4-	 China Unicom (CU) - ÇİN
5-	 Djibouti Telecom - CİBUTİ
6-	 Emirates Integrated
Telecommunications Company (DU)
– BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
7-	 Myanmar Post and Telecom (MPT) -
MYANMAR
8-	 Ooredo - OMAN
9-	 Orange - FRANSA
10-	PT Telekomunikasi Indonesia
International (Telin) -
ENDONEZYA
11-	Saudi Telecom Company (STC) –
SUUDİ ARABİSTAN
12-	Singapore Telecommunications
(Singtel) - SİNGAPUR
13-	Telecom Italia Sparkle - İTALYA
14-	Sri Lanka Telecom (SLT) – SRİ
LANKA
15-	Telecom Egypt - MISIR
16-	Telecom Malaysia (TM) - MALEZYA
17-	Türk Telekom International -
TÜRKİYE
18-	Transworld Associates (TWA) –
PAKİSTAN
19-	TeleYemen - YEMEN
Bu sistem sadece konsorsiyum üyesi
operatörlere değil, güzergah üzerindeki
karaya çıkış istasyonları aracılığıyla tüm
operatör ve servis sağlayıcılara erişim
hizmeti sunuyor.
Ülkemiz ve Türk Telekom Grubuna ne
şekilde bir yarar sağlayacağı ve TTI’ın
nasıl bir fonksiyon üstlendiği konusuna
gelince; biliyorsunuz Marmaris’de aktif
bir karaya çıkış istasyonumuz (CLS)
bulunuyor. SEA-ME-WE 5 sisteminin
Akdeniz’de karayla ilk buluşma noktası
olan bu istasyonla Türk Telekom ve
Türk Telekom International’ın fiber optik
ağları ile İstanbul üzerinden Edirne sınır
bağlantılarımız ve yine Avrupa’daki kendi
fiber ağlarımız ile Frankfurt, Londra,
Amsterdam gibi İntrenet PoP’larına
erişim imkanı sağlandı. Bu sayede SEA-
ME-WE-5 Kablo Sisteminin batı Akdeniz
bölümüne korumalı ve alternatif bir
güzergah oluşturuldu. Aynı zamanda
Marmaris-Marsilya ve Marmaris-
Palermo rotaları ile Türk Telekom’un
internet ve veri trafiğinin batı Avrupa
PoP’larına bağlantısı da gerçekleştirildi.
Sistemin servise verildiği Aralık 2016’dan
itibaren özellikle Marsilya ve Palermo
hatları işletmeye alınmış olup tam
kapasite ile çalışıyor. Bunlara ek olarak
Asya’da da anlaşmalar imzaladık ve
servise verdik. Talebin yoğun olması
nedeniyle belirli rotalarda 2019 yılı için
ilave kapasite arttırım çalışmasına da
başladık.
ICT MEDIA: SEA-ME-WE 5 Projesi’nin
Türkiye’nin bölgesinde dijital bir üs
olmahedefinesağladığıkatkınedir,bu
bağlamda TASIM ve AMEERS projeleri
de Avrupa ve Asya rotalarında yeni
bağlantılar sağlıyor. Bu projelerle ilgili
de bilgi verebilir misiniz?
MEHMET C. TOROS: SEA-ME-WE 5
sistemi, ülkemizin iletişim üssü olması
hedefi açısından değerli bir adım.
Diğer yandan bu ve benzeri uluslararası
fiber optik transmisyon sistemlerinin,
Y Ü Z Y Ü Z E
Eylül 2018 ICT MEDIA 9Eylül 2018 ICT MEDIA 9
konsorsiyumlarının bir parçası olmanın
ötesinde de yapılması gerekenler
var. Büyük içerik sağlayıcılarının,
OTT’lerin sunucularını da ülkemizde
barındırmalarına ve bölge ülkelerine de
servis vermelerine imkan sağlayacak iş
birliklerini gerçekleştirmek gerekiyor.
Böylelikle yabancı telekom
operatörlerinin, OTT’ler ve onların
arkasında olan içeriklerle, bu şirketlerin
Türkiye’de barındıracakları sunucu
sistemleriyle buluşmaları sağlanacak ve
ülkemizin doğu ile batı arasında iletişim
köprüsü olma yolu açılacak.
İşte bu hedefe zaman kaybetmeden
ulaşmak amacıyla, rekabet ve
telekomünikasyon düzenlemeleri
çerçevesinde, ilgili taraflar ve oyuncularla
görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
BusüreçteUlaştırmaveAltyapıBakanlığı,
BilgiTeknolojileriveİletişimKurumugibi
ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli
olarak çalıştığımızı da belirtmek isterim.
AMEERS projemizden de bahsedecek
olursak, bu sistem Orta Doğu ve Güney
Asya internet trafiğini Türk Telekom
ve Türk Telekom International ağları
aracılığıylaİstanbul’aveAvrupa’dakivarlık
noktalarına taşıyan alternatif bir rotadır.
Dubai’den başlayıp, Suudi Arabistan,
Ürdün ve Filistin topraklarından geçip
MedTürk sistemimiz ile İstanbul’a ve
batıya doğru sınır ötesine kadar uzanan
konsorsiyum sistemidir.
Lansmanının yapıldığı 2014 yılından bu
yana aktif olan sistem karasal ve denizaltı
kombinasyonu olması nedeniyle farklı
bir alternatif rota özelliği taşıyor. Bu
fonksiyonu nedeniyle, bölgede artan
internet erişim ihtiyacının karşılanması
arayışları, bu sisteme olan talebi de
beraberinde getiriyor.
TASIM projesi çok farklı bir serüvene
sahip… Türk Telekom’un girişimiyle
2010 yılında başlatılan, Birleşmiş
Milletler tarafından da desteklenen ve
“Geleceğin Projesi” olarak tanımlanan
Trans Asya Süper Bilgi Otoyolu (TASIM
- Trans Asia Super Information Highway)
Projesi için ön anlaşma 3 Aralık 2013
tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de
imzalandı. Türk Telekom International’ın
yanı sıra; Azerbaycan’dan Ulaştırma,
İletişim ve Yüksek Teknolojiler Bakanlığı,
Kazakistan’dan Kaztranscom, Çin’den
China Telekom ve Rusya’dan Rostelecom
olmak üzere 5 ülkenin telekomünikasyon
kuruluşlarını bir araya getiren
konsorsiyumun hayata geçireceği TASIM
projesi iki kıtayı en kısa yoldan birbirine
bağlayacak bir proje olma özelliğini
taşıyor. Projede yer alan tarafların mevcut
fiber optik ağlarının kapasite ve verimlilik
oranı yükseltilerek sınırlarda birbirine
bağlanacak ve böylece Batı Avrupa ile
Orta ve Doğu Asya arasında; yüksek
kaliteli ve korumalı fiber optik internet
ve veri iletişim ağı oluşturulacak. En
uzun karasal fiber optik hattı niteliğinde
olan bu projenin en kritik ayaklarından
biri, Azerbaycan ve Kazakistan arasında
Hazar Denizi’ne çekilecek yeni denizaltı
fiber optik kablosudur. Geçtiğimiz yıl
sonunda konsorsiyumun ana sözleşme
taslağı hazırlanarak imza aşamasına
getirildi. Buna rağmen Hazar Denizi’ne
kıyısı olan ülkeler arasındaki Hazar’ın
hukuki statüsü konusunda anlaşma
sağlanamadığı için sözkonusu Hazar
geçişi tasarlanamamış ve bu konuda
10ICT MEDIA Eylül 2018
da ilgili ülkeler arasında mutabakata
varılamamıştı. Ancak iki hafta kadar
önce yaşanan önemli gelişme ile ülkeler
arasındaki bu sorun çözüme kavuştu.
Hazar Denizi’nde petrol ve doğalgaz
bölgelerini, balıkçılık alanlarını, enerji,
petrol, doğal gaz ve iletişim hatlarının
geçişini de tanımlayacak olan Hazar
Denizi hukuki statüsünü ve münhasır
ekonomik bölge sınırlarını belirleyen
anlaşmayıimzaladılar.DolayısıylaTASIM
projemizin de önü açıldı. Bu projenin
gerçekleşmesi, Türkiye’nin iletişim ve
sayısal üs olma hedefine doğru atılmış en
önemli adımlardan birini oluşturacaktır.
ICT MEDIA: Türkiye’nin uluslararası
veri çekim merkezi haline getirilmesi
hedefinizle ilgili ne gibi çalışmalar
yürütülmektedir. Bu hedefe ulaşmak
için belirlediğiniz bir takvim var mı?
MEHMET C. TOROS: Buraya kadar
söz ettiğim projeler, gerek OTT’lerin
gerekse Avrasya coğrafyasındaki
telekomünikasyon ve servis sağlayıcı
şirketler için Türkiye’yi şimdiden
çekim merkezi haline getirdi ve bu etki
devam edecektir. Çalışmalarımızın her
aşamasında, ülke menfaatlerimizi ve
devletimizin dış politikalarını büyük
bir özen ve dikkatle gözetiyoruz. Aynı
zamanda düzenleyici kurumlarımızla,
ülkemizin büyük telekomünikasyon
işletmecileri ve ilgili sivil toplum
kuruluşuyla da görüşmeler yapıyoruz.
Amacımız, Türkiye’yi en kısa sürede bu
hedefe ulaştırmak.
ICT MEDIA: Türkiye’nin yurt dışına
çıkışlarında kapasitesi yeterli mi…
Türk Telekom International olarak
önümüzdeki dönem yeni projeleriniz
neler olacak?
MEHMET C. TOROS: Türk Telekom
International hakkında biraz daha
detay bilgi aktarmanın yararlı olacağı
kanısındayım;BilindiğigibiTürkTelekom
International, Türk Telekom’un yüzde
100’üne sahip olduğu grup şirketlerinden
birisidir. Türk Telekom International,
farklıülkelerdealtşirketleribulunankendi
içinde bir grup şirketidir. Macaristan -
Budapeşte merkez olmak üzere, Türkiye,
Avusturya, Romanya, Rusya, Ukrayna,
Slovakya, Çekya ve Bulgaristan’da, bu
ülkelerin yasaları gereğince kurulmuş
ve faaliyet gösteren alt şirketlerden
oluşmaktadır. Grup şirketlerimizden
Y Ü Z Y Ü Z E
TTI SEA-ME-WE-5 Haritası
Eylül 2018 ICT MEDIA 11Eylül 2018 ICT MEDIA 11
TTI Türkiye (TT International Limited
Şirketi), Ankara-İstanbul-İzmir üçgeni ve
Bulgaristan ile Yunanistan sınırlarımıza
kadar uzanan toplam yaklaşık 4.000 km
uzunluğunda fiber optik ağın işletmesini
yapan ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu tarafından lisanslı bir şirkettir.
Romanya’daki grup şirketimiz ise, yine
Romanya düzenleyici otoritesince
lisans verilmiş, Euroweb ticari ismiyle
bu ülke sınırları içinde B2B, internet,
veri ve ses servisleri sunmaktadır. Türk
Telekom International olarak, grup
şirketlerimiz ile birlikte yurt içi ve
yurtdışında toplam 45.000 km’den fazla
uzunluğa sahip fiber ağı işletiyor, satış
ve pazarlama faaliyetlerini yürütüyoruz.
Bu fonksiyonumuzun yanı sıra belli
ülkelerde sınırlı ölçekte kurumsal pazara
da B2B servislerini veriyoruz .
Faaliyetlerimiz veri ve internet pazarıyla
sınırlı değil, bunlarla birlikte uluslararası
toptan ses ve roaming işlevlerini de
yürütüyoruz. 200’ün üzerinde operatör ve
telekom şirketi ile toptan ses anlaşmamız
bulunuyor. Ayrıca Türk Telekom mobil
servisleri için 208 ülkede 720 operatör
ile karşılıklı roaming anlaşmalarımız
bulunuyor.
Yurtdışındaki yoğun rekabet ortamında,
hizmet kalitemiz, alternatif rotalarımız
ve farklı satış yaklaşımlarımız ile
müşterilerimizin beklentilerini en
etkin şekilde karşılıyoruz. Önümüzdeki
yıllarda Türk Telekom International’ın
bölgesel oyunculuğun ötesinde, daha
geniş coğrafyada ve global platformda
yer alabilmesinin önünü açabilmek için
şimdiden farklı ve çok yeni projeler
üzerinde de yoğunlaştık, gerçekleşme
aşamasına gelindiğinde bu projelerden de
söz edeceğiz.
Küresel rekabet ortamında bizi ileriye
taşıyacak alanlardan bir diğeri de,
belirleyeceğimiz ülkelerde kurumsal
müşterilere uygun ürünleri, mevcut
servislerimizle tümleşik ya da ayrı olarak
sunmak olacak.
Uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve bu
yıl içinde sonuçlarını alacağımız diğer
bir işlevimiz ise danışmanlık hizmeti.
Afrika’da bir operatörle yeni bir iş birliği
için adım attık. Yine bir diğeri Afrika’da
ve üçüncüsü de Orta Asya’da olan yerleşik
telekomünikasyon operatörleriyle görüş-
melerimiz devam ediyor. Bu sayede gerek
Türk Telekom ve grup şirketlerinin ve
gerekse yerli üreticilerin bilgi birikimi ve
deneyimlerini yanımıza alarak bir çeşit
know-how transferi gerçekleştiriyoruz.
Böylelikle ülkemizinin, Türk Telekom’un
ve Türk markalarının değişik
coğrafyalarda tanıtılmasına katkıda
bulunuyor, yerli ürün ve servislerin o
ülkelerde kullanılmasına da öncülük
ediyoruz.
Tüm bu anlattıklarım salt olarak, tek
başına gerçekleştirilebilecek faaliyetler
değil tabii ki. İyi bir ekibe sahibiz,
aktivitelerimizi takım çalışması ve ortak
akılla yürütüyoruz. 21 ayrı milletten,
farklı kültür ve iş yapma tarzına sahip
çalışanlarımız ortak hedefle çalışmalarına
devam ediyor. Farklılaşma yolunda,
yapacağımız sektörel iş birlikleriyle,
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve diğer
ilgili bakanlıklarımızın, kurumlarımızın,
Türk Telekom ve Grup Şirketlerinin katkı
ve destekleriyle amacımıza kısa zamanda
ulaşacağımıza inanıyoruz.
TTI Network
Haritası
12ICT MEDIA Eylül 2018
I C T S E K T Ö R E L
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ekonomik krizin sanayiciler,
KOBİ’ler ve teknoloji girişimcileri üzerindeki yükünü
hafifletmek için harekete geçti. Bakan Mustafa Varank
başkanlığında yürütülen, “Destek ve Önlem Paketi” çalışmaları
tamamlandı. Parasal genişlemeye yol açmadan ve sıkı maliye
politikalarına uyumlu şekilde hazırlanan paket, Kurban Bayramı
öncesi kamuoyu ile paylaşıldı. Varank, 16 maddelik pakette yer
alan destek ve önlemlerle ilgili şu bilgileri verdi:
“1. Yerlileştirme Programı: Sanayimizin ara malı ithalatını
oluşturan 2 bin 739 ürün grubu Bakanlığımızca incelendi. Bu
inceleme doğrultusunda, minimum 30 Milyar dolarlık ithalata
karşılık gelen öncelikli ürün gruplarının yerlileştirilmesi
çalışmalarını başlatıyoruz.
2. Yerli ürünlere fiyat avantajı: Orta ve yüksek teknoloji ürün
grupları için kamu ihalelerinde yerli ürünlere %15 zorunlu
fiyat avantajı tebliğinin etkin şekilde uygulanması için takip
mekanizması oluşturuyoruz.
3. Sanayi İşbirliği Projelerinin etkin bir şekilde uygulanması:
Kamu ihalelerinde yenilik, yerlileştirme ve teknoloji transferini
sağlayacak,SanayiİşbirliğiProjelerininyaygınveetkinbirşekilde
uygulanması için destek ve takip mekanizması oluşturacağız.
4. Haksız rekabetin önüne geçilmesi: İthal sanayi ürünlerinin
denetimi özenle gerçekleştirecek, yerli üreticimizin haksız
rekabete maruz kalmasını önleyeceğiz.
5. OSB’lerde bedelsiz arsa tahsisi: Organize Sanayi Bölgelerinde
yatırım yapacaklar için bedelsiz arsa tahsisi uygulamasının
kapsamını genişletiyoruz.
6. Teşvik belgeli yatırımcılara arazi tahsisi: Yatırım teşvik
belgesi almış firmaların yatırım yeri bulma süreçlerini Çevre ve
Şehircilik Bakanlığımızla protokol imzalayarak hızlandırıyoruz.
7. Yerel potansiyelin harekete geçirilmesi: Yerel potansiyeli
harekete geçirmek ve refahın tüm yurda dengeli yayılmasını
sağlamak amacıyla, Kalkınma Ajansları üzerinden yaklaşık bin
500 projeye 500 milyon TL destek sağlayacağız.
8. Teknoloji Geliştirme Bölgelerine yeni destekler: Yıl sonuna
kadar, Teknoloji Geliştirme Bölgelerine toplam 100 Milyon TL
destek vereceğiz. Tamamlanma aşamasına gelen teknoparklara
öncelik vererek, faaliyete geçmelerini hızlandıracağız.
9. Reel sektörün rekabet ve yenilikçilik kabiliyetinin artırılması:
Bakanlığımız tarafından AB fonları desteği ile yürütülmekte
olan Rekabetçilik ve Yenilik Sektör Operasyonel Programı
kapsamında, yaratıcı sektörler ve girişimcilik alanlarında 60
milyon Avro’luk fonu yatırımcılarımızın hizmetine sunacağız.
10. Ar-Ge desteğine kur farkı düzenlemesi: TÜBİTAK KOBİ
Ar-Ge Başlangıç Destek Programında yer alan 500 bin TL
proje bütçesi üst sınırını 600 bin TL’ye çıkaracağız. TÜBİTAK
Teknogirişim Sermaye Desteği programında proje destek üst
sınırlarını 200 bin TL’ye çıkaracağız.
11. Ar-Ge’nin ticari ürüne dönüşmesi: Ar-Ge sonucunda çıkan
ürünlerin üretim ve ihracatını desteklemek amacıyla 50 Milyon
TL üretim yatırım desteği sağlayacağız.
12. Temel bilimler mezunlarına istihdam desteği: Teknoloji
Geliştirme Bölgeleri ve Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilen
temel bilimler mezunlarına aylık brüt asgari ücret tutarında
destek vereceğiz. Bu amaçla, yıl sonuna kadar 15 Milyon TL’lik
desteği firmalarımıza aktaracağız.
13. KOSGEB’in alacaklarının ertelenmesi ve KOBİ’lere ihracat
desteği: KOBİ’lerden 2018 yılında tahsil etmesi gereken
alacaklarını 2019 yılına erteleyeceğiz. KOBİ’lerin ihracat
kapasitelerinin geliştirilmesi amacıyla işletme başına 300.000
TL’ye kadar destek vereceğiz.
14. Yatırım teşvik belgesi başvuru ücretlerinin kaldırılması:
Yatırımcının üzerindeki bürokratik yükü hafifletmek amacıyla
yatırım teşvik belgesi başvuru ücretini kaldırıyoruz.
15. TSE hizmet ücretlerinde %25 indirim yapılması ve TSE
alacaklarının yeniden yapılandırılması: Sanayicimizin rekabet
gücünü artırmak amacıyla, Türk Standardları Enstitüsü
tarafından verilen TSE, TSEK, Hizmet Yeri Yeterlilik (HYB),
Helal Yönetim Sistemleri uygunluk belgeleri belgelendirme
ücretlerinde % 25 indirim yapıyoruz.
16. Patent, marka, tasarım başvuru ve tescil ücretlerinde %25
indirim yapılması: Girişimci ve yatırımcımızın fikri ve sınai
mülkiyet haklarının korunmasına katkı sağlamak amacıyla; Türk
Patent ve Marka Kurumu’nun patent başvuru ve tescil ücretlerini
%25 indiriyoruz. Patent, marka ve tasarımla ilgili gecikme
cezalarındaki kurum paylarını yeniden yapılandıracağız.”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan
16 maddelik ‘destek ve önlem’ paketi
Eylül 2018 ICT MEDIA 13
14ICT MEDIA Eylül 2018
Dördüncü sanayi devrimine şahitlik
ettiğimiz bugünlerde akıllı fabrikalar
alanında birçok gelişme yaşanıyor. Üretimi
hızlandırmayı, maliyetleri düşürmeyi,
kaliteyi ve verimliliği artırmayı amaçlayan
otomasyon çözümleri dünyanın farklı
noktalarındaki üretim sitelerinde yavaş
yavaş uygulamaya alınmaya başlıyor.
5G teknolojileri endüstri 4.0 alanında
sanayicilere ve üreticilere müthiş fırsatlar
sunacak. 5G ağlarına bağlı makineleri,
robotları, sensörleri tek ağ üzerinden
gerçek zamanlı olarak yönetmek, 5G’nin
düşük gecikme özelliği ve yüksek bant
genişliği sayesinde artık çok zahmetsiz
olacak ve fabrikalar otonom hale gelecek.
Ericsson’un 5G’nin endüstrilerdeki
potensiyelini araştırdığı rapora göre, 5G
teknolojisi telekom servis sağlayıcıları
için 619 milyar dolar değerinde ek gelir
potansiyeline sahip. Aynı zamanda üretim
sektörü de bu alanda en yüksek paydaya
sahip sektör olarak yer alıyor.
Ericsson olarak 5G’nin sanayi alanında
kullanım alanlarının araştırılması
ve geliştirilmesi için yoğun şekilde
çalışıyoruz. Almanya’daki Fraunhofer
Üretim Teknolojisi Enstitüsü ile 5G’nin
endüstriyel alandaki kullanımı geliştirmek
için yaptığımız işbirliğinin ilk meyvesi, MTU
Aero Engines tarafından jet motor parçası
üretimi alanında kullanıldı. Üretim, disk
ve bıçakların tek parça olarak tasarlandığı
“kanatçıklı disk”(BLISK) adı verilen ve jet
motorlarında kullanılan parçalar özelinde
gerçekleştirildi.
BLISK üretimindeki süreç birçok risk
faktörü barındırıyor. Hatalı üretilen
disklerin bir takım kazalara yol açtığını
düşünürsek, ürün güvenliğini garanti
altına almak için üretim sürecinde
kalitenin maksimumda tutulması
olmazsa olmaz. Mevcut BLISK üretiminin
ve genel olarak metal işleme süreçlerinin
kilit faktörü, süreci uzaktan takip
etmenin oldukça zor olması. Başka bir
deyişle, frezeleme işlemi bitmeden
ortaya çıkacak son ürünün kalitesinin
bilinememesi. Frezeleme işleminin bir
tam gün alabileceğini hatta 100 saati bile
geçebileceğini; yeniden işlem ihtimalinin
de %25 gibi yüksek bir oranda olduğunu
göz önünde bulundurduğumuzda,
üretim süresinin çok uzun olduğunu
görüyoruz.
Üretim sürecindeki esas
zorluk, yeniden işlemin
%25 gibi yüksek bir
oranda gerçekleşmesiydi.
5G’nin üretim sektörüne adapte
edilmesi maliyet, kalite ve esneklik
bakımından büyük fayda sağladı. Düşük
gecikme süresi ve yüksek bant genişliği
makinelerin gerçek zamanlı kontrolünü
mümkün kılarken, üretim maliyetlerini
düşürdü ve ürünlerin kalitesini arttırdı.
A D V E R T O R I A L
Mobil İletişim ve 5G teknolojisi, Endüstri 4.0 için önemli avantajlar sağlayacak. Fabrikalarda
benzeri görülmemiş bir ölçekte bağlantı ve otomasyona olanak sağlaması, imalat sektörü
için önemli bir dönüm noktası olacak. Bu nedenle Ericsson olarak Fraunhofer Üretim
Teknolojisi Enstitüsü ile endüstriyel 5G uygulamalarını keşfetmek ve geliştirmek için
güçlerimizi birleştirdik.
Üretim endüstrisinin dijitalleşmesinde
5G’nin rolü çok büyük olacak
Eylül 2018 ICT MEDIA 15Eylül 2018 ICT MEDIA 15
Yapılan bu 5G çalışmasının sonuçları
şu şekilde özetlenebilir: 5G bağlantı
desteği ile üretilen kanatçıklı diskler
(BLISK), tek bir fabrika için 27 milyon
Euro’ya; global ölçekte ise 360 milyon
Euro’ya varan tasarruf sağlayabilir.
Sürdürebilirlik açısından bakıldığında
ise, hem kanatçıklı disk üretimindeki
hem de bu parçaların jet motorundaki
çalışmasından kaynaklı karbondioksit
emisyonlarının global ölçekte her yıl
16 milyon ton oranında azaltılabileceği
öngörülüyor. Kanatçıklı disk üretim
prototipinde 5G’nin getirmiş olduğu
teknik özellikleri ve faydalarını incelemek
mümkün; örneğin 1 milisaniyeye yakın
gecikme süresi, zaman açısından kritik olan
süreçler için hayati önem taşıyor.
3.5 GHz’de çalışan Ericsson 5G test sistemi,
üretim makinesinde doğrudan kanatçık
diskine monte edilen bir ivme sensörüne
bağlı olarak çalışıyor. Titreşim spektrum
bilgisi, 5G sayesinde eş zamanlı olarak
değerlendirme sistemine aktarılıyor.
Düşük gecikme oranı da titreşimi, aletin
pozisyonuyla ilişkilendirerek, üretim
sisteminin anında ayarlanabilmesini
sağlıyor.
Ericsson olarak Avrupa’da, Kuzey
Amerika’da ve Asya’da pek çok 5G
endüstri programı yürütüyoruz. Bu
anlamda 5G’nin kullanım alanlarının
araştırma ve geliştirilmesinde büyük
bir ivme kazanıldığını söyleyebiliriz.
Endüstri ve telekom sektörünün işbirliği
ile verimliliği artırabilir ve yeni iş fırsatları
yaratabiliriz. Kanatçıklı Disk projesi,
gelecekte 5G’nin endüstriyel anlamda
ne tür fırsatlara kapı açabileceğinin
güzel bir örneği. Düşük gecikme oranı
ile 5G, bir endüstriyel kullanım örneğini
uygulanabilir kılıyor.
Blisk üretim projesi konusunda
daha fazla bilgi:
https://www.ericsson.com/en/trends-
and-insights/consumerlab/consumer-
insights/reports/5g-business-value-to-
industry-blisk
Jet motorlarına parça üretmek için ilk kez kullanılacak olan
5G teknolojileri MTU Aero Engines için test ediliyor. Ericsson
5G test sistemi sayesinde gecikme süresini 1 milisaniyeye
kadar düşüren, yüksek bant genişliğine sahip 5G ağları,
üretim makinelerinin gerçek zamanlı kontrolünü mümkün
kılarken maliyetleri düşürüyor ve kaliteyi artırıyor.
1 milisaniye
BLISK üretim
sürecinin gerçek
zamanlı kontrolünün
sağlanabilmesi için
ihtiyaç duyulan ve
5G teknolojilerinin
imkanlarıyla sağlanabilen,
düşük gecikme süresi.
A Y I N K O N U S U
BİLGİ İLETİŞİM
TEKNOLOJİLERİNİN
EĞiTiME KATKISI,
UZAKTAN EĞiTiM
VE FATiH PROJESi
16ICT MEDIA Eylül 2018
Eylül 2018 ICT MEDIA 17
Küresel rekabette yerini almaya çalışan Türkiye, çağdaş teknolojiyi kullanarak
eğitimietkinleştirmekiçinadımlarattı.FırsatlarıArttırmaveTeknolojiyiİyileştirme
Hareketi (FATİH) olarak adlandırılan proje ile, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini
sağlamak ve okullardaki teknolojiyi iyileştirmek gayesiyle bilişim araçlarının
öğrenme-öğretme sürecinde daha fazla duyu organına hitap edecek şekilde
derslerde etkin kullanımı amaçlanıyor. 2011 yılında temelleri atılan projenin,
gelinen noktada başlangıçtaki hedefine ulaştığını henüz söylemek mümkün değil.
Ülkelerin en büyük gücü şüphesiz her zaman eğitimli insan kaynağı olmuştur.
Türkiye, genç nüfusu ile bölgenin lider ülkelerinden biri olmasına karşın; PISA
rakamları, OECD verileri ve lise ile üniversite giriş sınavı istatistiklerine göre
eğitim kalitesi konusunda maalesef iç açıcı bir seviyede bulunmuyor.
B
ilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler birçok alanda olduğu gibi eğitim
ve öğretim anlayış ve yöntemlerinde de önemli değişmeler yaşanmasını
sağladı. Teknoloji kullanımı öne çıktı. İnternetle birlikte ders zamanı
ve mekânı kavramı esnedi. Eğitimde erişilebilirlik, verimlilik, fırsat eşitliği,
ölçülebilirlik ve kalite kavramların değeri arttı. Dünyaca ünlü eğitim kurumları,
sanal sınıf veya açık ders platformlarıyla küresel ölçekte sertifikalı eğitim
programları başlattı. Video paylaşım platformları, internet siteleri ve uygulama
programları ile bilgiye ulaşmak kolaylaştı. İnsanlar yaşam boyu sürekli öğrenme
yöntemleriyle bilgi çağında kendisi ve çevresine katma değer oluşturma imkanına
daha fazla kavuştu.
Eylül 2018 ICT MEDIA 17
18ICT MEDIA Eylül 2018
ilgili yapılacak çalışmalarda öncelikle
alt yapının hazırlanması ve iyi bir yol
haritasının çıkarılması gerektiğini
vurguladı. Aksi halde süreçte oluşabilecek
aksaklıkların projelerde motivasyonunun
kaybolmasına, verimin düşmesine veya
sonuç alınamamasına sebep olduğuna
dikkat çekti. Kızıları şöyle devam etti:
“İster klasik, isterse BİT ile harmanlanmış
olsun; eğitimin asıl amacı kişinin içindeki
yeteneği ortaya çıkarmak ve akabinde
yeteneğini eğitmenlerin de tecrübeleriyle
birlikte artırmak olmalıdır. Neticede
hali hazırdaki BİT sistemleri verimliği
artıracak bir katalizör işlevi görüyor.
BİT sistemlerinin eğitimin kalitesini
yükseltmesinin en önemli yolu kaliteli
içeriğin oluşturulması ve bunun
güncel tutulmasından geçiyor. Burada
eğitimcilerin, bilişim alanında da bilgi
sahibi olarak içeriğin zenginleştirilmesine
doğru katkıyı sunmaları çok önemli. Cep
telefonları ve tabletlerle doğup büyüyen
bir nesle ulaşabilmek adına, bu yeni
eğitimlerin hazırlanmasında sadece BİT
donanımlı akademisyenler değil, ilgili
konuda tecrübeli iş insanlarının da fikir
ve katkıları gerekecektir.”
Doğru yetenek yönetimi ve yeteneklerin
sivriltilerek başarının özelleştirilmesinin
önemine vurgu yapan Kızıları, konuyla
ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Hem eğitim hem de BİT formasyonuna
sahip yeni nesil eğitimciler tarafından
hazırlanacak içerikler, öğrencileri hızlı ve
doğru analiz etmek için bize birçok araç
sunmaktadır. Örneğin bir grup öğrenci
içerisinde hızlı yüzebilen, hızlı koşan,
iyi bisiklete binenler çıkabilir. Lakin
tüm öğrencilerden triatlon yapmasını
beklemek ve onları bu şekilde çalıştırmak
BT Eğitim/Morten Genel Müdür
Yardımcısı Cumhur Kızıları, bilgi
ve iletişim teknolojileri gün geçtikçe
hayatımızda daha aktif rol oynar
hale geldiğine dikkat çekti. Kızıları,
“Hatta bazı noktalarda kritik önem arz
etmekte. Örneğin eskiden üniversite
sınav sonuçları sınav sonuç gazetesi
ile duyurulurdu. Bu gazeteye önceden
kavuşmak isteyenler gazetelerin geldiği
otogarlarda beklerdi. Zamanla bu evrak
işleri ve bürokrasi yerini bilgi teknolojileri
çözümlerine bıraktı” dedi.
“Genellemeleri sevmem ama Eski köye
yeni adet getirmek,’ bizim ülkede kolay
değil” diyen Kızıları, bu sebeple, alanla
BT Eğitim / Morten Genel Müdür Yardımcısı
Cumhur KIZILARI:
A Y I N K O N U S U
“İster klasik, isterse BİT ile harmanlanmış olsun; eğitimin
asıl amacı kişinin içindeki yeteneği ortaya çıkarmak ve
akabinde yeteneğini eğitmenlerin de tecrübeleriyle birlikte
artırmak olmalıdır.”
Eylül 2018 ICT MEDIA 19Eylül 2018 ICT MEDIA 19
birçok yeteneğin körelmesine sebep olur.
Sonuçta bu tür yetenekler bireyseldir
ve öğrencileri analiz ederken doğru
parametreler belirlenmelidir.
PİSA sıralamasında aldığımız kötü
dereceler hep vurgulanır. Lakin
atalarımızın da dediği üzere “Ağaç
yaşken eğilir”. Biz önce çocuklarımızı,
sonra da gençlerimizi bilgi iletişim
teknolojilerini aktif olarak kullanabilen,
araştıran, sorgulayan ve öğrendikleri
üzerine koyup geliştiren insanlar
olarak yetiştirdiğimiz sürece gerek
PİSA testlerinde gerekse mezuniyet
sonrası aktif hayata katılımlarında ciddi
ilerlemeler sağlayabiliriz.”
Cumhur Kızıları, bilgi iletişim
teknolojileri ile öncelikle fizik, kimya ve
biyoloji gibi alanlarda maddi imkanların
yetmediği veya tehlikeli deneylerin sanal
ve arttırılmış gerçeklik teknolojileri
kullanılarak derslerin daha ilgi çekici hale
getirilmesinin sağlanabileceğini belirtti.
Kızıları, “Ayrıca tarih ve coğrafya gibi
derslerde sanal gerçeklik ile öğrencilerin
dersin bir parçası haline gelmesi
sağlanarak eğlenceli ve eğitici bir içerikler
oluşturulmalı.
Bir öğrenci üniversite dahil 8-12 yıl
yabancı dil eğitimi almakta. Ağırlıklı
olarak İngilizce öğretilen okullarda
verimlilik çok düşük. Meslekten bağımsız
mezunların bir yabancı dili okuma,
yazma ve özellikle konuşma oranları
beklenen seviyenin altında, BİT ve
uygun araçlar kullanılarak yabancı dil
eğitiminde sadece derste değil öğrencinin
ders sonrası yaptığı aktiviteler de
uygulamalarla sistemin bir parçası olması
sağlanmalıdır. Böylelikle öğrenci hayat
boyu öğrenme disiplinine sahip olur ve
kendi kendine öğrenmesini bilen gençler
yetiştirilebilir.
Bir ülkenin eğitimdeki kalitesi,
doğusundan batısına, kuzeyinden
güneyine eşit seviyede dağılması ile olur.
Bunu mümkün kılabilecek ve herkes
için fırsat eşitliği sağlayacak uzaktan
eğitim, ne yazık ki birçok sebepten dolayı
mümkün olamıyor. Bu sebeplerin başında
ise uzaktan eğitimin birçok avantajı
olmasına karşın, bu kültüre alışkın
olmayan toplumlarda başarı şansının
azalması geliyor. Bu sebepten uzaktan
eğitimin albenisini artırıcı çalışmalar
yapmak ve ilköğretimden itibaren de
uygulamaya geçirmek çok önemli” diye
konuştu.
Bilgi iletişim teknolojilerinin fiziksel
açıdan dezavantajlı gençlerin eğitimi için
fırsat eşitliğine de katkı sağlayabileceğine
dikkat çeken Kızıları şöyle devam etti:
“Bu gençlerimizi yaşamın bir parçası
yapamadığımız zaman ileride işsizler
ordusunun bir neferi olarak karşımıza
çıkıyor. Bu vatandaşlarımızı TÜİK’in
sadece rakamdan ibaret istatistiklerinden
kurtarmak için de BİT araçlarını aktif bir
biçimde kullanmalıyız.
Son olarak El Cezeri, Mimar Sinan, Albert
Einstein, Madam Curie, Remziye Hisar,
Cahit Arf, Feryal Özel, Aziz Sancar ve daha
adını bu sayfalara sığdıramayacağımız
nice bilim insanının kara tahta ve belki
onu bile bulamadan sayısız eser ve
buluş ortaya çıkardığını hatırlatmak
isterim. Asıl olan heyecanla, hevesle ve
azimle çalışan, neden sonuç ilişkisini
kurabilen ve mesleğini seven gençleri
yetiştirmektir. Bilgi iletişim teknolojileri
bunu hızlandırıp daha kaliteli sonuçlar
çıkmasını sağlayacak çok önemli bir araç
olacaktır.”
yaratacak; yaratıcı, kendine güvenen, 21.
yüzyılın becerileriyle donanmış bireyler
yetiştirmek.
Payas Belediye Başkanı Bekir Altan,
sosyal belediyecilik anlayışı içerisinde
geliştirilen ve diğer yerel yönetimlere
örnek gösterilecek çalışması hakkında
ICT MEDIA’ya açıklamalarda bulundu.
Türkiye’deeğitiminkalitesiniyükseltmekte
herkesin sorumluluğu olduğunu
belirten Altan, “Eğitim kalitesinden
bahsederken, buna sadece sınav
çerçevesinden bakmanın doğru olduğunu
düşünmüyorum. Sadece sınav odaklı bir
yaklaşım eğitimin amaç ve hedeflerinin
gerçekleştirilmesinde, bizim diğer
ülkelerle yarışabilir seviyeye ulaşmamızda
yeterli olmayacaktır. Sınav odaklı
sistemin acilen değiştirilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Öğrenciler sınavlardan
aldıkları puanlara göre değil; ilgi,
yetenekleri ve merakları doğrultusunda
eğitilmeli ve geliştirilmelidir. Ancak böyle
bir yapı içerisinde öğrenciler gerçekten
çalışmak istedikleri alanlara yönelebilir.
Yoksa puanının yettiği mesleği yapmak
zorunda kalan verimsiz bir iş gücü ortaya
çıkmaktadır” dedi.
Başkan Altan, sınav başarısının her
zaman hayat başarısını da beraberinde
getirmediğine dikkat çekti. Başarıyı
sağlamak için insanların sevdiği işi
yapmalarının çok önemli olduğunu
belirten Altan, buna örnek olarak Çinli
ünlü ticaret sitesi Ali Baba’nın kurucusu
Jack Ma’yı örnek gösterdi. Altan şöyle
devam etti: “Ma, üniversite sınavında üç
kez başarısız olmuş, 24 kişinin başvurduğu
KFC işine bir tek o alınmamış, polis olmak
istemiş ama yine başarısız olmuş. Yıllar
sonra arkadaşının desteği ile tanıştığı
Hatay’ın Payas ilçesi, Türkiye’de
belediyecilik anlamında bir ilki
gerçekleştirdi. Eğitime katkı sunmak
için seferber olan Belediye Başkanı
Bekir Altan profesyonel bir kadro
PayaSTEM projesini hayata geçirdi.
STEM; Science, Technology, Engineering
and Mathematics kelimelerinin baş
harflerinden oluşturulan bir kısaltma.
Yani Fen, Teknoloji, Mühendislik ve
Matematiğin birbiriyle entegre bir
şekilde öğretilmesini içeren ve okul
öncesinden yüksek öğretime kadar tüm
süreci kapsayan bir eğitim yaklaşım.
PayaSTEM’de hedef mavinin yeşille,
sanayinin doğayla kucaklaştığı Payas’ta,
geleceğin rekabet dolu dünyasında fark
Payas Belediye Başkanı Bekir ALTAN:
A Y I N K O N U S U
“21. yüzyılda teknolojik ilerlemede başı çeken ülkeleri
incelediğimizde hepsinde ortak nokta STEM ya da
benzer eğitim modellerini uygulamış olmalarıdır. Sosyal
belediyecilik anlayışıyla Türkiye’nin ilk ve tek öğrenci odaklı
ücretsiz STEM eğitimi veren merkezini 2016’da kurduk.
PayaStem’le eğitimi yeniden şekillendirmek istiyoruz.”
20ICT MEDIA Eylül 2018
Eylül 2018 ICT MEDIA 21
internetten 30 milyar dolardan fazla para
kazanmış. 2014 yılında şirketinin değeri
New York Borsası’nda 24.7 milyar dolarla
halka arz edilmiş. Sınavlarda başarısız
olan bir milyoner… Bu gibi örnekleri
çoğaltmak mümkün. Sınav odaklı
sistemin gerçekten masaya yatırılması
ve kaldırılması gerektiği düşüncemi
yenilmek istiyorum.”
Belediyecilik sadece
yol yapmak değil
Amerika’yı ziyaret ettiğinde Silikon
Vadisi’nde çalışan insanların çalışma
ortamlarınıgözlemlemeşansımolduğunu
belirten Bekir Altan, “İnsanların bu kadar
mutlu çalıştıkları bir ortam görmedim.
Her şey çalışanların mutlu ve rahat
çalışması için dizayn edilmiş. Bu da
beraberinde başarıyı getirmiş. Hiçbir şey
tesadüf değildir.” dedi.
Endüstri 5.0 devriminin konuşulduğu bir
dünyada Türkiye’deki eğitim sisteminde
köklü değişiklik yapılması gerektiğini 3
yıldır dile getirdiklerini belirten Altan
şöyle devam etti: “Uzun süredir belediye
başkanlığı görevime devam ediyorum
ancak Öğretmen Bekir Altan kimliğimi
hiçbir zaman kaybetmedim. Eğitimle
her zaman yakından ilgilenmeye
devam ettim. 2012 yılında Hatayımızın
büyükşehir olması münasebetiyle bizde
Payas olarak ilçe belediyesi konumuna
geçtik. Ancak bu yeni süreç bizleri artık
yol yapmaktan, kanalizasyon yapmaktan
çıkarıp sosyal belediyeciliğe yönlendirdi.
Bu yeni sosyal belediyecilik anlayışı ile
neler yapabiliriz noktasında düşünmeye
ve araştırmaya başladık.
Amerika’da bulunduğum süre içerisinde
ülkemizin yetiştirdiği medarı iftarımız
Nobel ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar
hocamızın Gırls In Stem (GIS) projesi
ile tanıştım. Hocamızın kız çocuklarının
bilim, teknoloji, mühendislik ve
matematik alanlarına yönlendirilmesi
için yaptığı bu proje bize ilham kaynağı
oldu.ŞehrimizedönerekTürkiye’ninilkve
tek öğrenci odaklı ücretsiz STEM eğitimi
veren PayaStem merkezini 2016 yılında
kurduk. PayaStem projemizle eğitimi
yeniden inşa etmek ve şekillendirmek
istiyoruz. Ülkemizde ki eğitim kalitesinin
arttırılması için bizde sosyal belediyecilik
anlayışı ile üzerimize düşeni yapmak
noktasında gayretle çalışıyoruz. Bir şeyi
değiştirmek istiyorsak buna önce kendi
şehrimizden başlamamız gerektiğinin
bilinciyle yeni bir modeli uygulamak için
kollarımızı sıvadık.
Büyük emellerle çıktığımız bu yolda
birçok problemle karşılaştık. Bütün
problemleri sabır ve sebatla aşmayı
başardık. Peki bu kadar STEM den
bahsettik ama nedir bu STEM. STEM;
Science, Technology, Engineering
and Mathematics kelimelerinin baş
harflerinden oluşturulan bir kısaltmadır.
BİLİM, TEKNOLOJİ, MÜHENDİSLİK
VE MATEMATİĞİN birbiriyle
bütünleşmiş şekilde öğretilmesini
içeren, okul öncesinden yüksek öğretime
kadar olan tüm süreci kapsayan
transdisipliner bir eğitim yaklaşımıdır.
21. Yüzyılın eğitimde, teknolojide
ilerleyen ve bu ilerlemenin başında gelen
ülkeleri (Güney Kore, Çin, ABD vb.)
incelediğimizde hepsinde gördüğümüz
ortak değişim STEM yada STEM’e benzer
eğitim modellerini ülkelerinde uygulamış
olmalarıdır. Payas Stem Merkezi’nde
STEM yaklaşımı bir bütün içerisinde ele
alınarak, öğrencilerimize Matematiksel
Modelleme, Bilimsel Sorgulama,
Proje Tabanlı Öğrenme, Bilgi İşlemsel
Düşünme sınıflarında bütünleştirici
eğitimler veriyoruz. Bir ana disiplini
konu alırken en az bir diğer STEM
alanını da dersin içeriğine katıyoruz.
Ana kök matematikteyken yan dallardan
birisini mühedisliğe, fen bilimlerine,
kodlamaya ya da sanatsal tasarıma
koyabiliyoruz. Böylelikle disiplinler üstü
(trans disipliner) bir yaklaşım ile eğitim
içeriğini zengin hale getirerek daha kalıcı
öğrenmeyi sağlamış oluyoruz.
Öğrencilerimize grup olmayı,
multidisipliner bir yaklaşımla günlük
hayatlarında ki sorunlara çözüm bulmayı,
teknolojiyi gerekli ve faydalı şekilde
kullanmayı, evrenin saf matematiğini,
gözlemi, deney yapmayı, geleceklerini
kodlamayı, iletişim becerilerini
geliştirmeyi, yarının değil 20 yıl sonrasının
ihtiyaçlarını karşılayacak bireyleri
yetiştirmeyi hedefliyoruz.
Az zamanda
çok başarılar elde ettik
PayaStem 2016 yılında açılmış olmasına
rağmen az zamanda çok işler başardı.
Bunlardan bazılarını paylaşmak isterim.
Amerika Birleşik Devletleri’nde
düzenlenen uluslararası dünyanın en
büyük robot turnuvası olan FRC (Fırst
Robotic Competition)‘a PayaStem
öğrencilerimizin de içinde bulunduğu
SPARC takımı ile katılarak Los Angeles
kentinde yapılan turnuvada toplamda 11
ödülün 2’sini alarak şehrimize getirdiler.
Eylül 2018 ICT MEDIA 21
bulundular. Engin bilgilerinden
faydalanma fırsatı bulduk.
Öğrencilerimizle beraber Brezilya’nın
Fortaleza kentinde yapılan International
Expo Science proje fuarına
öğrencilerimizle katılarak Arjantin’deki
proje yarışmasına gitmeye hak kazanan
Türk takımı olduk. Arjantin’e giden
öğrencimiz yapmış olduğu projesi ile
International Expo Cytar yarışmasında
Dünya 1. Olarak ülkemizi en iyi şekilde
temsil etti.
2017 Şubat ayında İzmir de düzenlenen
FLL robotik yarışmasında 7 öğrencimiz
ve bir özel çocuğumuzla katıldık. Yarışma
tarihinde ilk kez zihinsel olarak engelli
bir öğrenci robotik yarışmasına katıldı ve
sunum yaptı.
Ülkemizde de turnuvaları düzenlenen
FLL (First Lego League) turnuvasına
katılan PayaStem öğrencilerimiz
Ankara’da özel okulların arasından
sıyrılarak Programlama dalında birincilik
ödülü aldılar.
Yeni belediyecilik anlayışı ile eğitim
alanında yaptığımız çalışmalar son hızıyla
devam etmektedir. Öğretmen bir belediye
başkanı olarak her yeni gelişmenin
eğitimden geçtiğinin farkındayız. Bu
farkındalıkla Payas Belediyesi olarak
yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarla
ülkemizin geleceğine yön vermek
istiyoruz.” 	
Google’ın 2017 yılı Codeweek etkinliği
çerçevesinde desteklediği bir kuruluş
olduk.
Dünyanın en iyi eğitim fakültesi olan
UCL (Universitiy College London) ile
göçmen çocuklarımızın Türk eğitim
sistemine oryantasyonu ve kodlama
eğitimleri alanında proje ortağı olduk.
İlham kaynağımız olan Prof. Dr. Aziz
SancarhocamızınGirlsinStemprojesinin
Hatay ayağında ekibi ile birlikte çalışarak
PayaStem merkezimizde incelemelerde
Hızla değişen dünyada
alışkanlıklar da değişiyor
Bekir Altan, hızla değişen dünyada
insanların alışkanlıklarının da değiştiğini
vurguladı. Günümüzde özellikle
teknolojinin etkisi ile insanlarla kurulan
iletişimden, yaşam biçimine, yeme
alışkanlıklarından öğrenme şekillerine
kadar birçok konuda değişiklik
yaşandığını belirten Altan, teknolojideki
baş döndürücü gelişmelerin öğrenme
modellerine de yansıdığına dikkat çekti.
İnternet ve bilgisayarın anaokulundan
yükseköğrenime kadar öğrenme
süreçlerinin vazgeçilmez unsurları
olduğunu belirten Altan şöyle devam etti:
“Günümüzde teknolojinin kullanılmadığı
hiçbir iş artık başarılı olamıyor. Hatta
önümüzdeki 10 yıl içerisinde kendi
mesleği ile teknolojiyi birleştiremeyen
insanlar dünyanın neresinde olursa
olsun işsiz kalma tehlikesi ile karşı
karşıya kalacaklardır. Durum böyle iken
teknolojinin eğitim hayatının içerisine
girmemesini bekleyemeyiz. Uzaktan
eğitim belki de teknolojik eğitimin en
fazla kullanılacağı alanlardan birisi
olacaktır.
Uzaktan eğitim kavramı ilk olarak 1906
yılında Wisconsin Üniversitesinde
kullanılmış ve o günden bugüne kadar
farklı aşamalardan geçerek eğitim
sistemlerinin içine dahil olmuştur.
Özellikle ICT temelli uzaktan eğitim
platformlarının çok büyük avantajları
bulunduğunu düşünüyorum. İnsanlara
farklı eğitim seçeneği sunması, fırsat
eşitliğine imkan tanıması, eğitimde
maliyetlerin düşmesi ve niteliğin
arttırılması, bireysel öğrenmenin
sağlanması gibi bir çok üstün yanları
bulunmaktadır. Geleneksel eğitim
sisteminde ise öğrenciler daha sosyal bir
ortamda, yüz yüze eğitim almaktadırlar.
İki sisteminde olumlu ve olumsuz yönleri
bulunmaktadır. Burada iki sisteminde
olumlu ve olumsuz yanlarını sayarsak
kıyasıya bir rekabet olacağına eminim.
Bu sistemlerden hangisinin daha iyi
olduğunu tartışmak yerine ikisini aktif
bir şekilde birbirini destekler nitelikte
nasıl kullanmamız gerektiği üzerine
yoğunlaşırsak daha verimli sonuçlar elde
edebiliriz diye düşünüyorum.
Uzaktan eğitim ve yüz yüze eğitim
sistemlerinin bir araya getirilerek
A Y I N K O N U S U
Eğitimde kalitenin
arttırılmasını sadece
teknoloji ile sağlamayı
düşünmek çok kısır bir
düşünce olur. Eğitimin üç
temel ayağı vardır. Bunlar
aile, öğretmen ve okuldur.
Ancak günümüzde buna
4. bir ayak eklememiz
gerekirse o da teknoloji
olmalıdır.
22ICT MEDIA Eylül 2018
Eylül 2018 ICT MEDIA 23
daha verimli olacağı kanaatindeyim.
Bu şekilde eğitim veren ve modeller
uygulayan bir çok üniversite mevcut.
Bunlardan bir tanesi olan özel bir
üniversitede Flipped Learning denilen
bir öğretim yöntemi uygulanmakta olup
iki modelin üstün yönlerini birleştirerek
daha başarılı bir model ortaya çıkartma
noktasına gelinmiştir. Temelde öğrenci
kendisi için hazırlanmış bir ders içeriğini
önceden izleyerek derse gitmekte ve bu
süreçte soracağı soruları hazırlamaktadır.
Sonrasında öğretmeninin de desteği ile
grup çalışması ve etkinliklerle sorularına
cevap bulmaya çalışmaktadır. Bu şekilde
öğrenmeyi öğrenen bireyler yetiştirilmiş
olacaktır. Ayrıca hazırlanacak olan online
ders materyalleri ile de eğitimde fırsat
eşitliği bir nebzede olsa sağlanacaktır.”
Eğitimde başarının
4 ayağı var
Başkan Altan tablet bilgisayarları,
etkileşimli tahtaları ve interneti etkin
kullanmanın tek başına eğitimde kaliteyi
arttırmak için yeterli olmadığını söyledi.
Eğitimde kalitenin arttırılmasını sadece
teknoloji ile sağlamayı düşünmek çok
kısır bir düşünce olacağını belirten Altan,
“Eğitiminüçtemelayağıvardır.Bunlaraile,
öğretmen ve okuldur. Ancak günümüzde
buna 4. bir ayak eklememiz gerekirse
o da teknoloji olmalıdır. Bu temeller
sağlam bir şekilde oluşturulmadığı
sürece ya da eğitim sadece bunlardan
birisine bağlanarak ilerlendiği sürece
başarı bekleyemeyiz” dedi. Ülkelerin
öğretmen kalitesinin beraberinde
eğitimin de kalitesini belirlediğini
söyleyen Altan değerlendirmesini
şöyle sürdürdü: “Eğitimde başarılı
olan ülkelerin hepsinde eğitimin ana
merkezinde öğretmen bulunmaktadır.
Bunu bir anekdotla paylaşmak istiyorum.
Bir eğitim konferansında Finlandiyalı
üst düzey bir eğitimcinin konuşmasının
ardından bir öğretmenin sorduğu soruya
Finlandiyalı eğitimcinin verdiği cevap
çok ilgimi çekmişti. ‘Finlandiya da
bulunan öğrenci sayısı bizim ülkemizde
bulunan Suriyeli mülteci öğrenci
sayısının 3 te 2 si kadar. Türkiye deki
kadar bir öğrenci, öğretmen ve okul
sayısına sahip olsaydınız bu başarıyı elde
edebilir miydiniz?’ Finlandiyalı Eğitim
Müsteşarı; ‘Bu soruya cevap verebilmek
ve öngörebilmek çok zor. Ancak şunu
okul söylemleri yerine coşku ile okullarına
gidecekleriokullaryapmalıyız.”PayaStem’in
bunu sağladığını belirten Altan, bütün
okullardan benzeri bir sistemin olması
gerektiğini kaydetti.
Singapur 1990 yılından beri girmiş
olduğu PISA ve TIMMS sınavlarında ilk
3’e girdiğine dikkat çeken Payas Belediye
Başkanı Bekir Altan bunun Singapur’un
kendi matematik sistemlerini oluşturması
sayesinde gerçekleştiğini bildirdi. Singapur
matematiğinde; az konu ve derinlemesine
matematik öğrenilmesini sağlayan bir
model bulunduğunu belirten Altan,
“Çocukların bir konuyu derinlemesine
öğrenmesine imkan sağlayan modelde
öğrenme gerçekleşmeden yeni bir konuya
geçilmiyor bu da beraberinde başarıyı
getiriyor” diye konuştu. Altan şöyle
devam etti: “Bu örnekten yola çıkarak ders
içeriklerimizivemüfredatımızhafifletilerek,
derinlemesine öğrenmenin sağlanacağı
bir model üzerinde yoğunlaşmamız
gerekmektedir. Kurucusunun geometri
kitabı yazıp terimleriyle ilgilendiği,
tanınmış matematikçiler çıkaran bir
ecdadın torunları bugün PISA´da
matematikten kötü not almamalı. Bu
noktada PayaStem tekrar devreye giriyor.
Merkezimizde uyguladığımız STEM
eğitimi modeli ile öğrencilerimizin ilgi ve
yetenekleri doğrultusunda derinlemesine
öğrenmelerini sağlıyoruz. PayaStem
söyleyebilirim. Öğrenci sayısı, okul sayısı,
öğretmen sayısı ve materyal desteği;
hepsini elimizin tersi ile bir kenara
itelim ASLOLAN ÖĞRETMENDİR
gerisi teferruattır. Bizim ülkemizde
öğretmenler üniversitelerden yüksek
lisanslarını bitirmeden öğretmen
olamazlar. Ayrıca benim gibi üst düzey
bir eğitim yöneticisi olmanız için ilkokul,
ortaokul, yüksek okul ve üniversitelerde
öğretmenlik yapmanız gerekmektedir.
Bu şartlar sağlanınca her koşulda başarı
kaçınılmaz olacaktır.’
Bu anekdot belki de her şeyi anlatıyor.
Yapılacak bütün projelerin merkezinde
eğitimin ana unsuru öğretmen
olmalıdır. Öğretmen, çocuklarımızın
ruh mimarıdır. Hiçbir teknoloji
öğretmenin yerini tutamaz. Hiçbir tablet
öğrencilerimize ruh kazandıramaz. Ne
yaparsak yapalım eğitimin kalitesini
arttırmak için önce öğretmene yatırım
yapmamız gerekmektedir.
Okul çocuklarımızın evlerinden daha
çok zaman geçirdikleri yerlerdir. Bu
sebeple okullarımızın fiziki donanım
ve imkanlarının arttırılarak eşit
standartlara getirilmesi gerekmektedir.
Okullarımızın hepsinin birer sanat
eserine dönüştürerek çocuklarımızın
verimli zaman geçirecekleri ve hiç
evlerine gitmek istemeyecekleri mekanlar
haline getirmemiz gerekmektedir.
Çocuklar evden çıkarken off yine mi
Eylül 2018 ICT MEDIA 23
sürecini incelediğimizde dünyanın
farklı ülkelerinde de benzer örneklerin
kullanıldığını görmekteyiz. Kullanım
sağlayan ülkelerin hepsinin karşılaştığı
ortak sorunlarla bizimde karşılaştığımızı
söyleyebilirim. Ülkemizde FATİH
Projesi’ni değerlendirirken öğretmen,
öğrenci ve kurulan sistemler açısından
incelememiz gerekmektedir.
merkezimizin giriş kısmında bir yazı
yazıyor. ‘Burada hiçbir balık uçmaya,
hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.’
Osmanlı’da Enderun mekteplerinin
kapısında yazan bir yazıydı bu. Bizim
eğitim felsefemizi yansıttığı için bu yazıyı
merkezimizin girişine yazdık. Artık
çocuklarımızı tek tip yetiştirmekten
vazgeçmemiz gerekiyor. Eğitimde
kaybedilecek tek birey dahi yoktur.
Her çocuğun kendine göre yetenekleri
bulunmaktadır. Yeter ki onlara
yeteneklerini ortaya çıkartmaları için
fırsat tanıyalım.
Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığımıza
büyük görev düşmektedir. Bizim
Hatay’dan Payas’tan başlatmış olduğumuz
bu kıvılcımın bütün ülkeme yayılması
ise ancak bakanlığımızın destekleri ile
sağlanabilir. Umarım yeni bakanımız
Prof. Dr. Ziya Selçuk eğitimin kalitesinin
arttırılmasına yönelik bu çalışmalara hız
verecektir.”
FATİH Projesi’nde önce
öğretmenler eğitilmeli
Bekir Altan, FATİH Projesi hakkında
da değerlendirmelerde bulundu. FATİH
Projesi’nin 2010 yılında ülke gündemine
girdiğini ifade eden Altan, “Bilişim
teknolojilerinin eğitimde kullanım
Öğretmenlerden kaynaklı sorunların
temelindeFATİHProjesi’ndekullanılacak
olan teknik cihazların, yazılımların
kullanımında öğretmenlerin yeteri kadar
bilgi birikimine sahip olmamasıdır. Bu
noktada proje kapsamında öğretmenlere
verilen hizmet içi eğitimlerin yetersiz
kaldığı aşikardır. Daha verimli eğitimlerle
öğretmenlerimizin yapıya vakıf
olmaları sağlanmalıdır. Öğrencilerimiz
teknoloji kullanımı konusunda çağın
gerekliliklerini karşılamaktadırlar.
Kullandıkları tabletlerin teknolojilerine
çok fazla vakıf olmanın yanında bazı
sorunlarda beraberinde gelmektedir.
Sanal dünyada öğrencilerimiz bir çok
bilgiye ulaşabilme lüksüne sahip ancak
bu bilgilerin ne derece doğru olduğunu
analiz etme yetisine sahip değiller.
Ayrıca sanal alemdeki tehlikelerden
çocuklarımızı uzak tutmak kolay bir iş
değildir.
Bu noktada Bakanlığımızın bu konu
ile ilgili yapmış oluğu çalışmaların çok
önemli olduğu kanaatindeyim. Özellikle
FATİH Projesi ve EBA ile öğrencilerimiz
doğru bilgiye ulaşabilme şansını
yakalayabilmektedirler. Bununla birlikte
Fatih projesi ve EBA sayesinde ülkenin
en doğusundan en batısına eğitimde
fırsat eşitliğinin sağlanabileceğini
düşünüyorum” diye konuştu.
A Y I N K O N U S U
Ülkemizde FATİH Projesi’ni
değerlendirirken öğretmen,
öğrenci ve kurulan
sistemler açısından
incelememiz gerekmektedir.
Öğretmenlerden kaynaklı
sorunların temelinde FATİH
Projesi’nde kullanılacak
olan teknik cihazların,
yazılımların kullanımında
öğretmenlerin yeteri kadar
bilgi birikimine sahip
olmamasıdır.
24ICT MEDIA Eylül 2018
Eylül 2018 ICT MEDIA 25
INTCAS Türkiye Genel Müdürü
Tanju Zerrin, Türkiye’de eğitim
denilince akla ilk, ilköğretim, orta ve
lise süreci ile sonrasında kazanılırsa
üniversite eğitiminin geldiğini belirtti.
Bu süreçlerin oldukça yoğun bir sınav
maratonuyla geçtiğini belirten Zerrin,
“Gerçekten eğitim sürecimiz ne olmalı?
Çocuklarımızı ve gençlerimizi bu konuda
nasıl yönlendirmeliyiz?” diye sordu.
Zerrin cevabını ise şöyle verdi: “Eğitim
öncelikle özgür olmalı, teknolojiyi içinde
barındırmalı, sınırları olmamalı, nasıl
eğitim alacağına kişi karar verebilmeli
ve mesleğini de yine kendisi seçebilmeli.
Hatta global bir köy haline gelen dünyada
okumak istediği okulu ve ülkeyi de
seçebilmeli...”
Tanju Zerrin, bütün bunların sağlanması
için öğrencilerin rehberlik hizmetlerini
güncel bilgiyle alması, farklı bakış
açılarına sahip uzmanlar tarafından
eğitim sürecinin desteklenmesinin
önemine değindi. Lise sonrası farklı
da olduğu gibi yapay zeka ile öğrencilerin
yaptığı tüm hareketleri izleyebiliyorsunuz.
Buna sosyal medyada paylaştıkları ya da
gezindiği web siteleri de dahil, tüm bilgileri
derleyerek öğrencinin neyi sevdiğini, ilgili
alanlarını, hangi konuları araştırdığı gibi
birçok veriyi toplayarak öğrenci hakkında
bir profil oluşturulabiliyor.
Teknoloji sistem üzerinde öğrenciye test
uygulayacak ve aslında öğrencinin hangi
meslek dallarına uygun olduğunu tespit
edecek. Öğrenci bir bölümü ya da ülkeyi
seçtiğinde sistem o seçtiği bölgelerin
veya okulların hangilerinin kendisi için
uygun olup olmadığının bilgisini verecek.
Öğrenci, akıllı eğitim teknolojisi sayesinde
doğru eğitimi, bölümü, ülkeyi ve şehri
seçmiş olacak.
Aslında eğitim teknolojisi bununla sınırlı
kalmıyor, öğrenciye uygun staj ya da iş
imkanı sunabiliyor, sistem üzerinden
mülakat ya da dil seviyesini de ölçebiliyor.
Kendi videolu özgeçmişini hazırlayabiliyor.
Tüm bu imkanları günümüz eğitim
teknolojisi bir öğrenciye sunabiliyor. Hatta
teknoloji bununla da yetinmiyor, öğrenci
alması gereken sertifika ve eğitimler varsa
yine sistem üzerinde e-learning sayesinde
bu programlara dahil olup eğitimlerini
alabiliyor. Sistem üzerinden VR teknolojisi
ile okulun içinde dolaşabilir labaraturalrını
gezebilir hale geliyor.
Teknoloji tüm bunları size bir uygulama
ile evinize kadar getirebiliyor. Siz
oturuduğunuz yerden tüm bu bilgileri
alabilir başvurabilir ve sonuçlarınızı hızlıca
alabilirsiniz hem de herhangi bir sınırlama
olmadan kaynağından temiz bilgiyle.
Yakın gelecekte spesifik eğitimleri dahi
sınıflarda değil bu tür eğitim teknolojileri
yardımı ile evinizde oturarak uzaktan
alabileceksiniz. Zira eğitim teknolojilerinin
önü çok açık ve verebileceği imkanlar çok
fazla olacak.”
bir ülkede üniversite eğitimi almak
isteyen öğrenciler için binlerce okul ve
şehir olduğuna işaret eden Zerrin, önce
okunmak istenen bölüm, ardından ülke,
şehir ve okula karar verilmesi gerektiğini
kaydetti. Bu konularda en kestirme yolun
yurtdışı eğitim acentelerinden yardım
almak olduğunu belirten Tanju Zerrin,
yeni eğitim teknolojileriyle ilgili şu
bilgileri verdi:
“Bugün baktığımızda eğitime yeni
bir bakış açısı kazandıran yukarıda
sorduğumuz tüm konulara cevap arayan
ve bu konuda çalışan bir EdTech (Eğitim
Teknolojisi) var hayatımızda. Edtech
hayatımıza giren yeni bir kavram fakat
gün geçtikce hayatımıza daha etkili
bir şekilde giren bir uygulama. Eğitim
teknolojisi hayatımızı nasıl etkileyecek ya
da daha nasıl kolaylaştıracak şimdi ona
değinelim. Eğitim teknolojisinin hem
eğitim süresince hem de eğitim hayatının
planlanması açısından artık çok önemli
bir rolü var. EdTech yatırımı olan Intcas’ta
INTCAS Türkiye Genel Müdürü Tanju ZERRİN:
“Eğitime yeni bir bakış açısı kazandıran, eğitimle ilgili tüm
sorulara cevap arayan ve bu konuda çalışan bir EdTech
(Eğitim Teknolojisi) var artık hayatımızda.”
Eylül 2018 ICT MEDIA 25
26ICT MEDIA Eylül 2018
öğretmene ve öğrenciye aynı şekilde hizmet sunmaya çalışmak
çok büyük bir hata olmuş ve başarılamamıştır. Eğitim, devrime
yatkın bir sistemdir! Kendi kendine öğrenen innovasyon yönü
güçlü, kendine güvenen gelecekte nitelikli meslek sahibi olacak
öğrencileri yetiştirecek yeni bir sistem kurgulamalıyız. Eğitimde
adalet ve eşitlik gözeterek, bu hedeflerimizi eğitim teknolojileri
ve Flipped Learning ve Uzaktan Eğitim gibi yeni eğitim
modellerini kullanarak gerçekleştirebiliriz.”
Bilgin Yazar, bu bağlamda ortaya çıkan problemler ve çözüm
önerileri konusunda ise şunları sıraladı:
1. 	MEB’in mevcut durumunun korunduğu sürece ülkemizde
istenilen başarının elde edilmesinin imkânsız olduğunu
söyleyebiliriz. MEB’in 18 milyona yakın öğrenciden, 1
milyona yakın öğretmenden ve 65 bine yakın okuldan
oluşan büyük bir sistemi merkezi bir şekilde yönetmeye
çalışması tüm sorunların nedenidir. Dolayısıyla
MEB’in sorumluluklarını okullara ve il/ilçe milli eğitim
müdürlüklerine dağıtması, MEB’in kendisinin kalite
standartlarını belirleyen bir üst kurum olarak görev
yapması çözüm olacaktır. Büyük bir problemin üstesinden
ancak ve ancak parçala çöz şeklinde gelinebilir. MEB her yıl
değişen koşullara bağlı olarak başarı kriterleri, hedefler ve
beklentileri belirleyebilir. Her türlü sorumluluğu okullara,
öğretmenlere ve il/ilçe yönetimlerine bırakabilir ve ihtiyaç
duydukları bütçeyi sağlayabilir. MEB böyle yaparken
kendisi ise denetim, temel politikalar, örnek eğitim
müfredatları, kitaplar, yöntemler v.b. konularında okullara
ve öğretmenlere yardımcı olabilir. Her bir okul kendi eğitim
yöntemini, müfredatını belirleyebilir. Kullanacağı kitapları,
kaynakları, eğitim sistemini özgürce karar verebilir.
2. 	Okulların ve öğretmenlerin kendi eğitim modellerini
oluşturmasına imkân sağlanmalıdır. Özgürlük yoksa
innovasyonda yoktur aslında… Eğer okullar ve öğretmenler
belirli başarı kriterlerine bağlı olarak özgür olmazlarsa
inovasyon ve çeşitlilik de olmuyor. Hatta teknoloji
firmalarının farklı eğitim teknolojileri geliştirmeleri dahi
imkansızlaşıyor. Çünkü ortada geliştirilen teknolojileri
alabilecek müşteri de bulunmuyor. Merkezi yönetim
herkesin elini kolunu bağlı kılıyor ve yeni yöntemler,
başarı hikayeleri, inovasyon v.b. gibi özgürlüğe bağlı çıktı
oluşmasına imkân vermiyor.
3. 	 Teknolojinin gelişmesi sayesinde artık geçmişte yapılamayan
birçok şeye imkân oluştu. Kişileştirilmiş öğrenme ve Flipped
Learning eğitim modellerinin okullarımızda uygulanması
zorunlu hale getirilmelidir.
ETGİ GRUP CEO’su Bilgin YAZAR:
“Eğitim, devrime yatkın bir sistemdir! Kendi kendine öğrenen
innovasyon yönü güçlü, kendine güvenen gelecekte nitelikli
meslek sahibi olacak öğrencileri yetiştirecek yeni bir sistem
kurgulamalıyız.”
A Y I N K O N U S U
ETGİ GRUP CEO’su Bilgin Yazar, Türkiye’de eğitim
yatırımlarına ayrılan kaynağın yüksek olmasına karşın,
eğitim teknolojilerinin kullanma oranlarının düşük olduğunu
belirtti. Bunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın rolünün büyük
olduğunu belirten Yazar, “Eğitim teknolojilerin doğru ve
yaygın kullanımı sağlanamazsa bir çok fırsatı ve katma değeri
kaybetmiş olacağız” dedi.
FATİHProjesi’ninTürkiye’deeğitimeteknolojininentegrasyonun
farkındalığının oluşturulması konusunda çok önemli bir görevi
yerine getirdiğini belirten Yazar, sistemin okulların internet
ve diğer alt yapı eksiklerinin giderilmesi konusunda oldukça
faydalı olduğunu söyledi. Ancak FATİH Projesi kapsamında
e-eğitim içeriklerinin sunumu ve bu içeriklerin öğretimde
kullanımında başarısızlıklar yaşandığını belirten Yazar,
şöyle devam etti: “Bu kadar büyük bir yapıda her bir okula,
Eylül 2018 ICT MEDIA 27Eylül 2018 ICT MEDIA 27
4. 	Ağaç atölyesi, Robot atölyesi gibi öğrencilerin gelecekte
nitelikli meslek sahibi olmasına birçok yönden katkı
sağlayacak hafta sonu kurslarının yaygınlaşması
sağlanmalı. Bu sayede eğitim içerik sunumu ve yöntemleri
çeşitlendirilmeli ve bu konuda özel sektör teşvik edilmelidir.
5. 	Uzaktan Eğitim modeli ile eğitim veren online okulların
açılmasına imkân sağlanmalıdır. Öğrenci mahallesindeki
okula devam ederken aynı zamanda online okula da
gidebilmeli; çift diploma alabilmeli imkânı da olabilmelidir.
6. 	Yetenek Test Merkezleri: Öğrencilerin kazandıkları bilgi
ve becerilerin değerlendirilmesine imkân sağlamak
amacıyla TOEFL, PISA v.b. testleri gerçekleştirecek test
merkezleri olan kurumlara ihtiyaç vardır. Bu test merkezleri
sayesinde öğrenci istediği zamanda yetenek testlerini alarak,
öğrencinin iyi ve eksik olduğu noktalar değerlendirilebilir
ve sonucu göre eğitimine yön verilebilir.
7. 	Öğretmen Yetenek Kursları: Öğretmenlerin hayat boyu
öğrenme kapsamında uygulamalı ve online kurslara
katılmaları zorunlu olmalıdır. MEB bu konuda eğitim veren
özel kurslara izin vermeli ve desteklemelidir.
8. 	İstekli özel okulların öğretmen ücretleri de desteklenerek
eğitim ücretlerinin belirli sınırlar dahilinde olması
sağlanabilmelidir.
9. 	Charter School denilen devletin bütün masraflarını
karşıladığı ancak yönetimin özel sektör/girişimciler/vakıflar
tarafından yapıldığı okul modelleri desteklenmelidir. Devlet
okulları bir süreç dahilinde bu okullara dönüştürülmelidir.
10.	Okulların vakıf şeklinde yardım toplanmasına imkân
sağlanmalıdır.
11.	Okuldan bağımsız öğrencilerin kariyer gelişimlerinin
yönetilmesi amacıyla Koçluk/Rehberlik merkezleri zorunlu
hale getirilmelidir.
Teknoloji eğitimin içinde olmalı
ETGİ GRUP CEO’su Bilgin Yazar, teknolojinin her şeyi çok hızlı
değiştirdiğine vurgu yaptı. Artık insanların hem işlerini hem de
eğitimi yöntemlerini farklı şekilde yapması gerektiğini kaydeten
Yazar, “Teknoloji bizim öğrenme ve çalışma alışkanlıklarımızı
da değiştiriyor. Dolayısıyla bugünün insanı geçmişteki insanlara
göre farklı çalışıyor ve öğreniyor. Hem çalışma hayatını hem de
eğitim hayatını bu değişimlere göre şekillendiremezsek, rekabet
edebilir yani hayatta sürdürülebilir başarıyı sağlayamayız.
Teknolojinin neden olduğu bu değişimlere karşı hayatta
kalmanın yöntemi teknoloji destekli hayat boyu öğrenmedir”
diye konuştu.
Teknoloji küçük yaşlardan itibaren eğitim içerisinde olması
gerektiğini belirten Yazar şöyle devam etti. “Çünkü insanlar
teknoloji sayesinde çok daha kolay öğreniyor, öğrenim düzeyleri
takip edilebiliyor, kişileştirilmiş eğitim sunulabiliyor. Bugün
teknoloji sayesinde her türlü bilgi ve eğitime çok kolay bir şekilde
erişim sağlanabiliyor. Ancak mevcut eğitim alışkanlıkların
değişmesi gerekiyor. Öğretmen, öğrenci, aile ve okul e-eğitim
yöntemleriyle ne kadar uyumlu bir ortam oluşturabilirse,
öğrenciler gelecek hayatlarına ve işlerine o kadar başarılı
sonuçları olacaktır. Uzaktan eğitim diğer adıyla e-eğitim tüm
dünyada çok hızlı gelişiyor. Yeni geliştirilen teknolojiler sayesinde
giderek fiziksel mekanlardaki eğitimin yerini alacak. Gelecekteki
okulları içerik sunumu yapan kurumlardan çok, öğrencilerin
ödev - proje - çalışma ve sosyal ortamları olarak düşünmeliyiz.
Çünkü uzaktan eğitim sistemleri içerik sunumlarını kişileştirilmiş
bir şekilde sunabilme, en iyi ders anlatan öğretmenlerden
ders verebilme gibi imkanlar yanında oyunlaştırılmış eğitim,
artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik (virtual reality) gibi yeni
öğretim yöntemlerini de sağlayabilmekte, bu sayede öğrencinin
istenilen eğitim düzeyine gelmesi sürecini başarılı bir şekilde
yönetebilmesine imkân vermektedir.
Bugünün bence en önemli konusu, her yaştan insanımızı
internet üzerinden çalışan ve öğrenen insanlara çok hızlı bir
şekilde dönüştürmektir. Dolayısıyla eğitim teknolojileri ve
uzaktan eğitim sistemlerini eğitim kurumlarımızın çok hızlı
bir şekilde uygulamaya başlaması gerekiyor. Ancak bu konuda
diğer ülkelere göre biraz yavaş ilerliyoruz ve uzaktan eğitimi de
çok yanlış yöntemlerle ve teknolojilerle yapmaya çalışıyoruz.
Yeni eğitim içerik teknolojileri ile Flipped Learning ve uzaktan
eğitim sistemlerini bugünden doğru yöntemlerle sunarak başarılı
sonuçlar alabiliriz.”
28ICT MEDIA Eylül 2018
Son 20 yılda eğitim teknoloji
girişimlerine 30 milyar dolar yatırım
yapıldı. Eğitim girişimlerine sadece bu
yıl yaklaşık 10 milyar dolar yatırıldı ve en
çok ilgi çeken sektörler bu sene yapay zekâ
ve artırılmış/sanal gerçeklik girişimleri
oldu. Dünyada yatırım alan eğitim
girişimlerinde ABD’den sonra büyük bir
çoğunluğu Çinli girişimler aldı. Çin’deki
girişimlerde büyük yoğunluk dil öğretme
portalları ve özel ders platformları olarak
kaydedildi. Afrika’da, Nijerya ve Güney
Afrika, kıtalarındaki en çok eğitim
teknolojileri yatırımı alan ülkeler oldu.
Pedagojik olarak dijital eğitim,
eğitimsel robotlar, yapay zekâ destekli
eğitim, karıştırılmış gerçeklik (sanal ve
artırılmış), kognitif eğitim, lokasyon bazlı
eğitim ve mobil eğitim olarak kategorize
edilebilir. Yapay zekâ, karıştırılmış
gerçeklik ve kognitif eğitim alanlarıyla
ilgili özetler aşağıdadır.
Yapay zekâ destekli eğitim uygulamaları
konvansiyonel eğitimlerden çok
daha verimli olduğu gözlemleniyor.
Dijital platformlar üzerinden çözülen
sorular, öğrencilerin hataları ve
eksik kaldığı kurgular ve bilgiler, veri
tabanında kaydedildikten sonra yapay
zekâ destekli algoritmalar üzerinden
analiz edilir. Normal sınıf içi eğitim,
öğrencileri genellediği için öğrenciler
kişiselleştirilmiş sınavlar ve eğitimler
alamıyor. Yapay zekâ, hata yapılan
sorularda kademeli zorluklarla öğrenciyi
dener, bir konu üzerinde istatistiksel bir
hata bariyeri oluştuğunda da o bariyeri
oluşturan eksik kurgular ve bilgilerin
önceden tasarlanmış ve kategorize edilmiş
taksonomisindeki çıkarır. Taksonomi
ağacındaki kaydedilmiş öğrenci hataları,
aynı daldaki diğer hatalar ile aynalamalar
sayesinde olasılıklandırılır ve ‘soruda
gösterdiği mantık hatası/kurgulama hatası
bu soru kategorisinde de X ihtimal ile
tekrar karşıya çıkabilir’ tarzı önermelerde
bulabilir. Bu taksonomi ağacı sayesinde,
okunmamış ders kitabi sayfalarından,
çalışılmamış kurgulara kadar birçok öneri
öğrenciyi yönlendirmek için kullanılır
ve değişik varyasyonlarla sonraki
sınavlarda ağırlıklı olarak sorulur. Dijital
platformlarda gerçek zamanlı skorlama
sistemi ve anlık analitik veri üzerinden
öğrencinin performans döngüleri,
öğrenme bozuklukları veya özel öğrenme
ihtiyaçları raporlanır. Daha kolay
öğrenebilmesi için çözümler sunulabilir.
Birçok öğrenme bozuklukları küçük
yaşta tespit edilebilip kişiselleştirilmiş
egzersizlerle engeller hafifletilebilir.
M A K A L E
Dr. Nihat KANTAR
nihatkantar@hotmail.com
“Dijital platformların eğitimi kişiselleştirebilmesi, sanal
sınıflara uzaktan erişim sağlayabilmesi ve gerektiğinde
tarihi veritabanlar ve istatistiksel analizlerle geri bildirimler
sağlayabilmesi birçok sektör için ciddi katma değerler
sağlayacak.”
YAPAY ZEKA,
KARIŞTIRILMIŞ GERÇEKLİK
VE KOGNİTİF EĞİTİM
Eylül 2018 ICT MEDIA 29Eylül 2018 ICT MEDIA 29
Karıştırılmış gerçeklik, sanal ve artırılmış
gerçekliğin birleştirilmiş versiyonudur.
Karıştırılmış gerçeklik endüstriyel
çözümlerde, rafineri bakımından uçak
ikmal prosedürlerine, sağlık sektöründe
sağlık personelleri için muayene/ameliyat
eğitimlerinden, 3-boyutlu radyografik
analizlere kadar birçok sektörde
kullanılmaya başlandı. Çalışanların hata
yapma olasılıklarını düşürme, iş sağlığı
ve güvenliği prosedürlerine uyma ve
düşük maliyetlerle eğitim alabilmeleri,
bu teknolojiler sayesinde gerçekleşiyor.
Kazaları ve operasyonel aksaklıkları
engellemek ve haritalandırmak için bu
teknoloji ciddi çözümler sağlıyor.
Kognitif eğitim ile gözlemleyiciler,
Carroll’un 3 katmanlı zekâ tanımından
Cattell ve Horn kuramlarının Akıcı-
Zekâ ve Kristalize-Zekâ kuramlarını
baz alarak birçok psikometrik ve klinik
profil analizlerinin dijital platformlar
üzerinden test edebiliyor. İşitsel ve görsel
hafıza testleri ve buna benzer analizler
sağlık sektöründe hastaların psikolojik
ve nörolojik durumlarının dijital
platformlarda ve uygulamalarda kontrol
edilebilmesini sağlıyor. Makine öğrenimi
ve derin öğrenme sayesinde de kaydedilen
verilerin, tarihi veri tabanlarıyla
kıyaslamalar sonucunda daha keskin
sonuçlar ve yorumlar elde edilebilinmesi
sağlanıyor.
Dijital platformların eğitimi
kişiselleştirebilmesi, sanal sınıflara
uzaktan erişim sağlayabilmesi ve
gerektiğinde tarihi veritabanlar ve
istatistiksel analizlerle geri bildirimler
sağlayabilmesi birçok sektör için ciddi
katma değerler sağlayacak.
30ICT MEDIA Eylül 2018
Son yıllarda mobil teknolojiler ve sosyal medyanın yaygın kullanımıyla
kayıt altına alınan veri miktarının hızla büyüdüğünü ve bu eğilimin giderek
ivmelendiğini görüyoruz. Dijital teknolojilerin büyük miktarda verinin
toplanmasına, depolanmasına ve işlenip analiz edilmesine imkan sağlaması,
işletmeler için gerek operasyonlarını yönetmede gerekse rekabet etmede
çeşitli fırsatlar sunuyor. Toplanan verilerin analizi ile rekabet avantajı elde
etmede, daha iyi kararlar vermede, yeni ürün ve hizmetler geliştirmede, kalite
ve verimliliği artırmada, müşterileri ve pazarı daha iyi anlamada firmalara
katkı sağlayacak çeşitli uygulamaların geliştirilmesi mümkün oluyor. Sağlıktan
finansa, üretimden perakendeye kadar pek çok alanda toplanan büyük
verinin analizi ile birlikte firmalar için yeni iş fırsatları ve kullanım alanları
ortaya çıkıyor. Ancak, bütün bu potansiyel avantajlarına rağmen, işletmelerin
büyük veriden beklenen faydaları elde etmeleri çeşitli zorluklar içeriyor.
Birçok firma için veri toplamak nispeten kolayken, bu verilerin analiz edilmesi
ve yenilikçi bir şekilde kullanılması için gereken teknik altyapı ve beceri
düzeyi yeterli değil.
IoT, yaşama dair her alanın dijital veri noktası haline getirilerek bu alanlardan
veri toplanması ve anlamlandırılması konseptine deniyor. Geleneksel,
birbirinden bağımsız dikey çözümleri tek bir altyapıda toplayarak bu bilgilerin
anlamlandırılması ve birbirleri ile olan etkileşimlerinin maksimuma çıkarılması
amaçlanıyor. Örneğin, bireysel kullanımda akıllı evler bir süredir hayatımızda.
IoT ile birlikte veri akışı sağlayabileceğimiz tüm entegre cihazların ortak bir
alt yapı üzerinden kontrol edilerek, katma değeri yüksek yaşam çözümleri
oluşturulması bekleniyor.
IoT yeni regülasyonlar ile yükselecek
5G ile IoT’nin daha hızlı hayatımıza gireceğine inanıyoruz. HUAWEI olarak
haberleşme altyapısının yönetilmesinde telekom operatörlerine destek
olmak ile birlikte IoT kavramının yaygınlaşması için yerel oyunculara Ar-Ge
alanı sağlıyoruz ve global platformlarla entegre olmalarına yakından destek
oluyoruz. İstanbul ofisinde hayata geçirdiğimiz OPENLAB ile Türk firmalarının
global oyuncu olmalarının kapılarını açıyoruz. Ancak bunlar gerçekleşirken
paralelde, IoT alanında çalışan farklı sektörlerin ortak paydada buluşabilmesi
için devlet tarafından konulması gereken bazı regülasyonlara ihtiyaç var.
Bu süreçte paylaşılan verilerin kişisel kullanıcı güvenliğini etkilemeyecek
şekilde kullanılması ile ilgili kanunlar büyük önem taşıyor. Bu verilerin
lokal sistemlerde bulunması konusunda kamu reel sektör ve bireyler
hemfikir ancak lokaldeki dağılım konusunda yeni regülasyonlarla sınırların
belirleneceği beklentisindeyiz.
İsmet OKER
HUAWEI Ürün Müdürü
Türk Firmaları
HUAWEI OpenLab ile
Global Oyuncu Oluyor
www.huawei.com
Eylül 2018 ICT MEDIA 31
Electronics
Industry
Automotive
Consumer
Cities
Energy
Iot, Driving verticals to Digitalization
Cumhuriyet tarihinin en büyük
eğitim projesi yıllardır göz önünde
olmasına ve büyük çabalara rağmen bir
türlü sağlıklı olarak hayata geçirilemiyor.
Yıllardır konuşulan ve birkaç yılda bir
ihalesi yapılan sonrada tamamlanamayan
ve yılan hikayesi dönen bir FATİH
Projemizvar.Eğitimvebilişimsektörünün
10 yıldan daha fazla bir süredir en önemli
gündem maddesi FATİH Projesi, bir
türlü sağlıklı yürütülemiyor. Eğitim ve
bilişim sektöründe sürekli farklı bilgiler
dolaşıyor. İhale tarihleri belirleniyor,
erteleniyor, iptal ediliyor, farklı formatta
ihale yapılacağı bilgisi dolaşıyor tekrar
erteleniyor ve sonra tekrar iptal ediliyor.
FATİH Projesi döngümüz yıllardır devam
ediyor.
Yıllardır bilişim sektöründe çalışan
biri olarak ben de FATİH Projesi’ni
takip ediyorum. Projenin sağlıklı
gerçekleşmemesi birçok kişi gibi beni
de üzüyor. FATİH Projesi’nin sağlıklı
yapılamaması hem eğitim sektörünün
hem de bilişim sektörünün yanlışıdır.
Bunca yüksek eğitimli ve deneyimli
kişilerin bir araya gelip eğitim tarihimizin
en büyük projesinin gerçekleştiremiyor
olması hepimiz açısından son derece
üzücü. Neyse yapılamayanlar konusunda
eleştirmek en kolayı. O zaman eleştirmek
yerine öncelikle proje safhalarını,
uygulama yöntemlerini ve incelemekte
fayda var.
FATİH Projesi’nin başlangıcını 2005 yılı
civarında evrensel hizmet fonu ve bağışlar
ile okullarda bilgisayar sınıflarının
yapılması olarak kabul edebiliriz. Projenin
adı o zaman için BT Sınıfları Projesi idi.
Bu projenin de çok büyük kısmı yine
evrensel hizmet fonundan karşılandı.
Bu projedeki en büyük sorun bilgisayar
sınıfları kurulduktan sonra okullarda
bilgisayar eğitimi verecek öğretmenlerin
olmamasıydı. Projenin iki amacı vardı.
Birinci amacı bilgisayar okuryazarlığını
arttırmak, ikincisi ise evinde bilgisayar
olmayan öğrencilerin bilgisayara
erişimini sağlamaktı. Ancak okullarda
bilgisayar okuryazarlığını öğretecek
yeterli miktarda öğretmen yoktu. Aslında
birçok okulda hiç bilgisayar öğretmeni
yoktu. Dolayısıyla bilgisayar sınıfları
kuruldu ancak öğretmen olmadığı için
bilgisayar sınıfları yıllarca kilitli kaldı.
Belki de birçok bilgisayar kullanılamadan
teknolojileri eskidi.
Bilgisayar öğretmenleri okullara
atanmadan BT sınıfları yapıldığından
okul yöneticileri sınıfları kilitli tuttu. Bu
yüzdendir ki bu projede çok büyük ölçüde
amacına ulaşılamadı. Bilgisayar öğretmeni
olmadığından bilgisayar okuryazarlığı
öğretilemedi. BT sınıfları kilitli
tutulduğundan evinde bilgisayar olmayan
öğrenciler de bilgisayara erişemediler.
Birkaç yıl sonra proje isim değiştirdi ve
kapsamı genişletilerek FATİH Projesi
oldu. Amaç özünde yine aynıydı ancak
amacı da kapsamı da genişletildi. Düşünce
ve özünde son derece güzel ve faydası
arttırılmışolarakyenidenşekillendi.Ogün
bugündür FATİH Projesi gündemimizi
meşgul ediyor.
M A K A L E
Mehmet ÖZEN
mehmetoze@gmail.com
FATİH Projesi, bir türlü sağlıklı yürütülemiyor. Eğitim ve bilişim sektöründe
sürekli farklı bilgiler dolaşıyor. İhale tarihleri belirleniyor, erteleniyor, iptal
ediliyor, farklı formatta ihale yapılacağı bilgisi dolaşıyor tekrar erteleniyor ve
sonra tekrar iptal ediliyor. FATİH Projesi döngümüz yıllardır devam ediyor.
FATİH PROJESİ
SAHNE#1/ÇEKİM#∞
32ICT MEDIA Eylül 2018
Eylül 2018 ICT MEDIA 33
Daha önce her okulda sadece BT Sınıfı
Projesi iken bütün okuldaki iletişim
ve bilişim altyapısından tutun akıllı
tahtaların tedariki, kurulması ve her
öğrenciye tablet verilecek şekilde kapsamı
revize edildi. Proje çok büyük boyutlara
ulaştı. Üreticilerin ve entegratörlerin
hayallerini süsleyen projelere dönüştü.
Ancak proje gerçekleşme aşamasında
entegratörler maalesef umduğunu
bulamadı hatta birçok entegratör bu
projeden ciddi zararlar etti.
Proje yine evrensel hizmet fonundan
finanse edilerek ihale edildi. İhale birkaç
faz ve lotlar halinde yapıldı. Her firma için
lotsayısınırıolacakşekildeihaleleryapıldı
ve birçok entegratör FATİH Projesi’nden
iş aldı. Proje uygulanmaya başlandıktan
sonra bazı firmalar bu proje zararından
dolayı sektörden çekilirken bazı
firmalar ise ciddi zararlar ederek projeyi
tamamlayabildiler. Peki, neden böyle
oldu? Niye firmalar zarar etmişti ve proje
zamanında gerçekleşmemişti. Projenin
takviminde gerçekleşemedi. FATİH
Projesi Türkiye’de bilişim sektörünün
en büyük projesidir. Büyük projelerin
firmaları geliştirmesi gerekirken FATİH
Projesi firmalara zarar verdi ve hatta
bazı firmaların oyundan çekilmesine
sebep oldu. Son safhada projeyi yapacak
bilişim firması bulunamıyor. Bunların
sebebinin derinden incelenmesinde fayda
var. Yapacak firma bulunamadığından
projenin operatörler tarafından
yapılmasına karar verildi. Bu kararın
verilmesinin üzerinden birkaç yıl
geçmesine rağmen “ha önümüzdeki ay
ha bir sonraki ay ihale edilecek” deniyor.
Halen son ihale yapılabilmiş değil.
Tekrar aynı soruya döneceğim bu
kadar üzerinde durulan bu proje
neden yapılamıyor ve yapılan kısımları
başarısızlıklarla gerçekleşiyor. Kurumlar
komisyonlar kuruyor aylarca çalışıyor.
Özel sektör projeden iş alabilmek için bu
kadar çalışırken neden sonuca bir türlü
ulaşılamıyor. Bu kadar kişinin çalıştığı ve
ciddi paraların harcandığı bir projenin
başarısız olmasının sebeplerini iki
safhada inceleyebiliriz. Birinci safha ihale
öncesi safha. Yani ihale hazırlık aşaması.
Bu aşamanın doğru planlanmaması zaten
projenin başarılı gerçekleşme ihtimalini
oldukça düşürüyor. Bu aşamada ihaleyi
yapan kurumlar, ilgili STK’lar ve özel
sektör temsilcileri beraber çalışmak
zorunda. Ama maalesef sadece kurumlar
şartnameyi hazırlayıp özel sektör ve
STK’lar ile paylaşmadan yayınlıyor.
Çocuklarımızın ve dolayısıyla ülkemizin
geleceği olan bu proje kişisel kazanımların
önünde tutularak hazırlanmalı ve
yapılmalı. Özel sektör temsilcileri
tamamen kar hedefi gütmeden ülke
geleceği düşünülerek hareket etmeli.
Kamu ve STK temsilcileri ile özel sektör
temsilcileri beraber, çok sıkı ve ortak
çalışarak proje için ihale şartname ve
yöntemlerini oluşturmalıdır. FATİH
Projesi bilişim ve eğitim sektörü
firmalarının gelişimi açısından çok önemli
bir fırsattır.
Projenin uygulama aşamasında başarısız
olmasının en önemli sebebi ise doğru
proje yönetiminin yapılmamasıdır. Belki
de proje yönetiminin olmamasıdır. FATİH
Projesi gibi çok yaygın ve çok fazla iş
kalemi olan projelerde proje uygulama
adımlarının gün be gün çok sıkı takip
edilmesi gerekir.
Her okulda kaç kişinin çalıştığı ve hangi
kalemden ne kadarlık iş üretildiğinin
çok iyi takip edilmesi gerekir ki projenin
yetişmeme riski olan noktalara ve
ekiplere takviyelerin zaman kaybetmeden
yapılması ve bütün projenin eş zamanlı
yürümesi sağlanmalıdır. Doğru ve
sıkı uygulanmış bir proje yönetimi ile
ancak eş zamanlı ve aynı kalitede proje
yürütülebilir. Bu yüzdendir ki FATİH
Projesi’nde mutlaka bir proje yönetim
ofisi kurulmalı ve projenin bütün adımları
bu birim tarafından sıkı bir şekilde
takip edilmelidir. FATİH Projesi’nde
proje yönetim komisyonu projenin
sağlıklı yürümesi için çok büyük önem
taşımaktadır.
İhale sürecinin ve proje sürecinin doğru
yönetilmesi kadar hatta daha önemli olan
parametrelerden biride FATİH Projesi
için içeriklerin oluşturulamamasıdır.
Okullarda istediğimiz altyapıyı ve sistemi
oluşturalımeğerüzerindeuygulayacağımız
bir içerik yoksa altyapı ve sistem anlamsız
kalacaktır. FATİH Projesi’nde tam
da bu durum yaşanmaktadır. Eğitim
içerikleri oluşturulmadan okullarda
altyapı ve sistemler kuruldu. Daha önce
yapılan BT sınıfları projesinde eğitim
verecek öğretmen yoktu, bugün yapılan
FATİH Projesi’nde ise öğrencilere
gösterilecek içerik yok. Doğru yöntem
proje başlamadan içerikler hazırlanır ve
bu içeriklere göre altyapılar yapılır. Eğer
interaktif içerikler hazırlandıysa sistem bu
doğrultuda kurulabilir. Ya da içeriklerin
hazırlanması ile projenin altyapısı paralel
yürütülmelidir. Proje bittiğinde içeriklerin
hazır olması gerekmektedir. Eğer içerik
yok ise öğrencilere verdiğimiz tabletin
de okullara kuruduğumuz altyapının da
pek fazla anlamı olmayacaktır. FATİH
Projesi’nde enerjimizi ve kaynaklarımızı
içerik hazırlama vermemiz projenin
başarısı ve faydalılığı açısından oldukça
önemlidir.
Eylül 2018 ICT MEDIA 33
Y Ü Z Y Ü Z E
“Kendi tasarladığımız ve ürettiğimiz ürünlerle
katma değeri artırmaya çalışıyoruz”
34ICT MEDIA Eylül 2018
Eylül 2018 ICT MEDIA 35
ICT MEDIA: Öncelikle SAMM firmanızın
isminin açılımını merak ettik. Arapça
bir kelime olduğunu düşünüyoruz.
Anlamı ve neden bu ismi kullanma
gereği duydunuz?
MUSTAFA AKŞİT: SAMM, ortakların
adlarının baş harflerinden oluşmaktadır;
Sedat, Ayşe, Mustafa ve Murat. İsim
Arapça olmamakla birlikte siz de
haklısınız isimlerin hepsi Arapça
isimlerdir.
ICT MEDIA: Bir Türk firması olarak
SAMM teknolojide gördüğümüz
kadarı ile Telekom, bilişim, inşaat,
enerji gibi kompleks sektörler için
ürün ve çözümleriniz var. Bu ürün ve
çözümlerinizde ne kadar yerlisiniz?
MUSTAFA AKŞİT: Özellikle Telekom ve
Bilişim ürünlerinde daha çok Türkiye’de
yapılmayan ürünleri üretmeye özen
gösteriyoruz ve müşterilerimize fiyat
avantajının yanısıra; kalite, teslim süresi
ve teknik danışmanlık da veriyoruz.
Mühendislik bilgimiz ve disiplinimiz
ayırt edici özellik olarak öne çıkmaktadır.
Bu sektördeki bazı ürünlerde, yüzde
seksenlere varan yerlilik seviyelerini
yakalamamıza rağmen, henüz istediğimiz
kadar yerli olduğumuzu düşünmüyorum.
Bunun nedeni de bizim ‘yerlilik’tanımına
bakış açımızdan kaynaklanmaktadır.
Örneğin, yerli plastik hammaddesi
bulunamıyorsa, bizim yerli plastik fiber
optik kaset tasarlayıp üretmemiz yalnıca
varolan ürüne şekil vermekten öteye
pek geçemez. Böyle durumlarda biz de
ancak kendi tasarladığımız ve ürettiğimiz
ürünlerle katma değeri artırmaya
çalışıyoruz.
ICT MEDIA: Değişen Dünya
konjoktöründe yerlilik ve milliğin
ön plana çıkığını gözlemliyoruz.
Türkiye’de bu yönde kendi süreçlerini
oluşturmaya çalışıyor. Bu anlamda
Samm Teknoloji olarak Ar-Ge yapıyor
musunuz, yerlilik ve millilik anlamında
sektöre katkı sağladığınızı düşünüyor
musunuz?
MUSTAFA AKŞİT: SAMM, Ocak
Ayında Ar-Ge merkezi olarak tescillendi.
SAMM’ı kurmaya karar verdiğimizde
30 yaşın altındaydık. Türkiye de yeni
krizden çıkmış, büyümeye hazır bir
ülkeydi. Kendimizi yerlilik ve millilik
üzerine konumlandırdık ve buna
göre stratejilerimizi belirledik. Geriye
dönüp baktığımızda biz bile şaşırıyoruz,
“Konu üstüne çok düşünmüş ve bunu
oturup sayfalarca dokuman olarak
yazmışız” diye. Öyle koşullar oluştu
ki bu dokuman içinde 10 yıl boyunca
“üretim yapmamak ve distribütörlük
yaparak risksiz iş yapmak vb.” benzeri
kararlar bile vardı. Ama yalnızca 2-3
yıl böyle devam etti, hemen “bunda ne
var biz üretiriz” demeye başladık. Ama
üretim yaparken de, distribütörlüğünü
Telekomünikasyon ve Bilişim sektöründe yerlilik ve millilik üzerine kurulan ve bu
strateji ile birçok üründe yüzde 80 oranında yerli üretime geçen Samm Teknoloji,
kendi tasarladıkları ve ürettikleri ürünlerle katma değeri artırıyor. Gebze’de kurulu Ar-
Ge merkezinde yerli teknoloji üretimini günden güne geliştiren Samm Teknoloji’nin
hikayesini Genel Müdür Mustafa Akşit’ten dinledik.
AKŞİT
Mustafa
SAMM TEKNOLOJİ GENEL MÜDÜRÜ
Eylül 2018 ICT MEDIA 35
yaptığımız firmaların kalitesinde üretim
yapmaya kendimizi şartlandırdık. Yani ne
üretiyorsak, maliyeti ne olursa olsun en
iyisi olacak, müşteri şikayeti gelmeyecek.
Müşteri şikayeti gelecekse de o ürünü ne
üretiriz ne de satarız yaklaşımına sahibiz.
Tüm bunlar lojistik, muhasebe, üretim
ve yönetim olarak müşteri odaklı
olmayı gerektiriyor. Biz bu felsefe ile
hareket etmeye özen gösteriyoruz. Bu
felsefemizi de yalnızca kendimize değil,
çalışanlarımızla da açık açık müzakere
edip şeffaf şekilde aktarıyoruz.
Hiçbir üretim AR-GE’siz ol(a)maz,
devam edemez. Biz de, şu anda iç ve dış
AR-GE çalışmalarını yürütmeye başladık.
Daha doğrusu eskiden yaptığımız AR-GE
faaliyetlerini kayıt altına alıp yeni projeler
yapmaya başladık. 200’e yakın ürün
geliştirdik.
Ar-Ge personeli olarak da çalışmış birisi
olarak doğruyu söylemek gerekirse; AR-
GE akşamdan sabaha yapılmıyor. Uzun
bir süreç, sabırlı ve disiplinli olmak
gerekiyor. Fark yaratacak, firmayı birden
büyütecek derecede bir arge için biraz
daha zamana ihtiyacımız var.
ICT MEDIA: 2023 yılında Türkiye’nin
500 büyük firması arasında yer alma
vizyonunuz bulunuyor. Bu anlamda
önümüzdeki dönem özellikle Ar-Ge
anlamında yürütmeyi planladığınız
çalışmalarla ilgili bilgi verebilir
misiniz?
MUSTAFA AKŞİT: Bu tabii yalnızca
ciro büyüklüğünü gösteriyor ancak
sürdürülebilir ve karlı büyüme bizim için
daha önemli aslında.
Bu da sürekli Ar-Ge ile mümkün.
Telekom ve bilişim sektörleri çok hızlı
değişim gösterebiliyor biz de buna ayak
uydurmaya çalışıyoruz.
Bu hedef doğrultusunda altyapı
çalışmalarımız tamamlanmak üzere.
2014 yılından bugüne yaptığımız yatırım
bedeli 10 milyon TL’yi aşmış durumda.
Gebze Organize Sanayii Bölgesi (GOSB)
teknolojiyi çok yakından takip eden,
gerçekten çok organize ve prestijli bir
sanayi bölgesi. Burada kendimize ait 7
bin metrekare modern bir tesisimiz de
var. Bina, makine altyapısının yanısıra,
laboratuvar, Kalite yönetim sistemi, ERP,
lojistik, web sitesi ve online satışlarımız
hepsi entegre bir şekilde çalışmaktadır.
ICT MEDIA: Firma olarak 2023
ciro hedefinizde, yurtdışı satışın
payını, cironuzun yüzde kaçı olarak
hedeflemektesiniz?
MUSTAFA AKŞİT: 2023 yılına kadar
Bu sektördeki bazı
ürünlerde, yüzde
seksenlere varan yerlilik
seviyelerini yakalamamıza
rağmen, henüz istediğimiz
kadar yerli olduğumuzu
düşünmüyorum.
Bunun nedeni de bizim
‘yerlilik’tanımına
bakış açımızdan
kaynaklanmaktadır.
Y Ü Z Y Ü Z E
36ICT MEDIA Eylül 2018
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı
ICT Medya Eylül 2018 Sayısı

More Related Content

Similar to ICT Medya Eylül 2018 Sayısı

MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3
MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3
MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3ABDULLAHTUNCER1
 
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4ABDULLAHTUNCER1
 
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4ABDULLAHTUNCER1
 
Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3
Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3
Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3MSHOWTO Bilisim Toplulugu
 
STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7
STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7
STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7Akfen Holding
 
Türkiye İnternet Ekonomisi Raporu
Türkiye İnternet Ekonomisi RaporuTürkiye İnternet Ekonomisi Raporu
Türkiye İnternet Ekonomisi Raporulasercontrolok1
 
Bilişim Sektör Girişimciliği
Bilişim Sektör GirişimciliğiBilişim Sektör Girişimciliği
Bilişim Sektör GirişimciliğiAtilla YARDIMCI
 
GE Otomotivin Gelecegi Raporu
GE Otomotivin Gelecegi RaporuGE Otomotivin Gelecegi Raporu
GE Otomotivin Gelecegi Raporuussal
 
BT Günlüğü HAZİRAN 2015
BT Günlüğü HAZİRAN 2015BT Günlüğü HAZİRAN 2015
BT Günlüğü HAZİRAN 2015Eylül Medya
 
Hwp03 cebit milliyet ek
Hwp03 cebit milliyet ekHwp03 cebit milliyet ek
Hwp03 cebit milliyet ekMustafa Kuğu
 
BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015
BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015
BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015Eylül Medya
 
Machine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan Makina
Machine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan MakinaMachine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan Makina
Machine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan MakinaTezmaksan Makina
 
Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009
Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009
Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009HiperaktIK Danışmanlık
 
2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim Teknolojileri
2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim Teknolojileri2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim Teknolojileri
2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim TeknolojileriDijital Politikalar Akademisi
 
STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18
STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18
STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18Akfen Holding
 
Genç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım Sunumu
Genç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım SunumuGenç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım Sunumu
Genç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım Sunumuİnfoloji Sosyal Medya
 
BT Günlüğü Ocak 2015
BT Günlüğü Ocak 2015BT Günlüğü Ocak 2015
BT Günlüğü Ocak 2015Eylül Medya
 
BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!
BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!
BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!Eylül Medya
 
BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016
BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016
BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016Eylül Medya
 

Similar to ICT Medya Eylül 2018 Sayısı (20)

MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3
MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3
MAYIS - HAZİRAN 2018 SAYI:3
 
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
 
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
PLATFORMDERGİ - TEMMUZ - AĞUSTOS 2018 SAYI:4
 
Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3
Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3
Bilgisayar Mühendisleri Odası Dergisi - Sayı 3
 
STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7
STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7
STRATEGY Dergisi / Temmuz-Eylül 2015 Sayı 7
 
Türkiye İnternet Ekonomisi Raporu
Türkiye İnternet Ekonomisi RaporuTürkiye İnternet Ekonomisi Raporu
Türkiye İnternet Ekonomisi Raporu
 
Bilişim Sektör Girişimciliği
Bilişim Sektör GirişimciliğiBilişim Sektör Girişimciliği
Bilişim Sektör Girişimciliği
 
GE Otomotivin Gelecegi Raporu
GE Otomotivin Gelecegi RaporuGE Otomotivin Gelecegi Raporu
GE Otomotivin Gelecegi Raporu
 
BT Günlüğü HAZİRAN 2015
BT Günlüğü HAZİRAN 2015BT Günlüğü HAZİRAN 2015
BT Günlüğü HAZİRAN 2015
 
Atılım İçin Bilişim Raporu - TÜBİSAD
Atılım İçin Bilişim Raporu - TÜBİSADAtılım İçin Bilişim Raporu - TÜBİSAD
Atılım İçin Bilişim Raporu - TÜBİSAD
 
Hwp03 cebit milliyet ek
Hwp03 cebit milliyet ekHwp03 cebit milliyet ek
Hwp03 cebit milliyet ek
 
BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015
BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015
BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2015
 
Machine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan Makina
Machine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan MakinaMachine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan Makina
Machine Tool Express 65. Sayı - Tezmaksan Makina
 
Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009
Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009
Beyaz Saray, Bilim ve Teknoloji danışmanlarını duyurdu... Haziran 2009
 
2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim Teknolojileri
2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim Teknolojileri2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim Teknolojileri
2023 Hedefleri Yolunda Bilgi ve İletişim Teknolojileri
 
STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18
STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18
STRATEGY Dergisi / Nisan-Haziran 2019 Sayı 18
 
Genç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım Sunumu
Genç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım SunumuGenç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım Sunumu
Genç Türkiye Zirvesi 2017 - Genel Tanıtım Sunumu
 
BT Günlüğü Ocak 2015
BT Günlüğü Ocak 2015BT Günlüğü Ocak 2015
BT Günlüğü Ocak 2015
 
BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!
BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!
BT Günlüğü Mart 2023 Dergisi Ücretsiz İndirin veya Web üzerinden okuyun!
 
BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016
BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016
BT Günlüğü Mayıs - Haziran 2016
 

ICT Medya Eylül 2018 Sayısı

  • 1. Türk Telekom International CEO’su Mehmet C. TOROS: Türk Telekom International, Türkiye’yi adım adım iletişim üssü olma hedefine taşıyor BİLGİ, İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE ENERJİ DERGİSİ • EYLÜL 2018 • SAYI 105 Sektörün İletişim Merkezi www.ictmedia.com.tr Fiyat: 20 TL ISSN1309-4467 • SAMM Teknoloji Genel Müdürü Mustafa AKŞİT: Kendi ürünlerimizle katma değeri artırmaya çalışıyoruz • Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan 16 maddelik ‘destek ve önlem’paketi BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN EĞiTiME KATKISI, UZAKTAN EĞiTiM VE FATiH PROJESi
  • 2.
  • 3.
  • 4. I Ç I N D E K I L E R . . . 6 YÜZYÜZE Türk Telekom International CEO’su Mehmet C.TOROS: Türk Telekom International, Türkiye’yi adım adım iletişim üssü olma hedefine taşıyor 12 ICT SEKTÖREL 76 Apple’ın değeri 170 ülkenin GSYİH’sını geride bıraktı 48 EKONOMİK BAKIŞ Erman TOPALOĞLU Dolar / TL’de 2. raund başlıyor 40 34 YÜZYÜZE SammTeknoloji Genel Müdürü Mustafa AKŞİT: Kendi tasarladığımız ve ürettiğimiz ürünlerle katma değeri artırmaya çalışıyoruz AYIN KONUSU 16 2ICT MEDIA Eylül 2018 ICT SEKTÖREL ICT SEKTÖREL BTK Başkanlığına Ömer Abdullah Karagözoğlu atandı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan 16 maddelik ‘destek ve önlem’ paketi BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN EĞiTiME KATKISI, UZAKTAN EĞiTiM VE FATiH PROJESi
  • 5. Eylül 2018 ICT MEDIA 3 Ulaşım Aksları İçin Işık Haritalarının Oluşturulması Yazarlar, konularıyla ilgili dokümanların (Slayt, dia, resim, fotoğraf, grafik, şekil vb.) CD kayıtlı hallerini veya orijinallerini baskı kalitesine uygun olarak mutlaka yazılarına eklemelidir. Dergide yer alan yazılar için telif hakkı ödenir. Görüş ve yorumlar yazarların kendilerine aittir. ICT Media Yayın Kurulu, yayın tekniğine uygun olmayanyazılarüzerindedeğişiklikler yapabilir. Yazılar ve görseller kaynak gösterilmedenkullanılamaz. ICT GRUP BASINYAYIN SANAYİİTİCARET A.Ş. Adına İmtiyazSahibive GenelYayınYönetmeni Murat PEHLİVAN SorumluYazı İşleri Müdürü Zehra SAYAN Akademik Editörler Prof. Dr. Ertuğrul KARAÇUHA Prof. Dr. Gökhan ÖZER Haber Merkezi ICT Haber Merkezi ict@ictyayin.com.tr Tasarım ICTTasarım Grubu Görsel SanatYönetmeni M. Sait KIRAN Redaksiyon Ayşe BAHŞİŞOĞLU Danışma Kurulu Prof. Dr. Deniz Ülke ARIBOĞAN Prof. Dr. M. SezaiTÜRK Prof. Dr. Hüseyin ALTAŞ Prof. Dr. İnan GÜLER Prof. Dr. Sencer İMER Prof. Dr. Mustafa ALKAN Prof. Dr. Ertuğrul KARAÇUHA Prof. Dr. Mehmet ÖZDAMAR Doç. Dr.Tayfun ACARER Dr. Paul DOANY Dr.Tacettin KÖPRÜLÜ Dr. CebrailTAŞKIN Hakan BAKIR Yücel BAĞRIAÇIK İbrahim Hakkı ALPTÜRK Suat BAYSAN Mehmet ÖZEN Ahmet Hamdi ATALAY KamilTAŞÇI HalilYALÇIN İsmail ERGÜNEŞ Hukuk Danışmanı İ. Hakkı SAPANCILAR Sudan Mutasim MOHD Frankfurt HüseyinYILDIRIM Lübnan Robert KHARSA Bursa Murat AGA ABD Cemal PEHLİVAN İngiltere Atila MADAKBAŞ Afrika Yusuf MUHAMMED Temsilciler Writers should attach original or CD recorded format of related documents (Slides, reversal films, pictures,photos,graphics,diagrams etc.)to their essays in accordance with print quality. Copyright fees are paid for essays. Writers are incumbent on their ideas and comments. ICT Media Editorial Boardcanmakechangesonessays to make suitable for publishing style. Essays and images cannot be usedwithoutgivingreferences. ISSN: 1309-4467 SAYI: 105 •Yıl: 9 E Y L Ü L 2 0 1 8 Yaygın SüreliYayın Basım Tarihi 1 Eylül 2018 YönetimYeri Bişkek Cad. (8. Cad.) 83/4 Emek-AnkaraTÜRKİYE Tel: +90 312 212 50 00 Faks: +90 312 212 20 25 www.ictmedia.com.tr e-Mail: ict@ictyayin.com.tr Baskı ÖZGÜN Matbaacılık San. veTic. A.Ş Eskişehir Karayolu 52. Km. Temelli/Sincan/ ANKARA Tel: 0312 6451910 Fax: 0312 645 1919 80 ICT SEKTÖREL ASELSAN yeni silahı Tufan’la hız rekoru kırdı 93 ICT ENERJİ Türkiye’nin rüzgar ve dalga enerjisi potansiyeli belirlenecek 96 SON SÖZ Adnan PEHLİVAN Son vagon mu, ilk vagon mu? Ortası yok!!! 81 ICT SEKTÖREL BT uzmanları neden uyuyamıyor?
  • 6. ir dini bayramı daha geride bıraktık. Tatiller güzel ama ülkemizin üretmeye çalışmaya, iyi olanlarla yarışmaya ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan her Türk vatandaşı eminim ki bu ülkeyi çok seviyor. Dönüp dolaşıp bülbülün hikayesinde olduğu gibi -ille de vatanım- diyerek ülkemizi düşünür, onun için kaygılanırız. Değişen dünya siyasetinde kendimize doğru bir yer bulmak istiyorsak, güçlü bir ülke, demokratik bir ülke olmak istiyorsak, çok ama çok çalışmaya ve motivasyona ihtiyacımız var, demektir. Türkiye’de teknoparklardaki firma sayımız yaklaşık olarak 4000 civarında. Sonuç odaklı baktığımızda ise buralardan yapılan ihracat aslında küçümsenecek oranda değil. Ama istenilen seviyede de olmadığı aşikâr. Aslında bu veriler bize ülkemiz ICT sektörünün iyi bir yolda olduğunu gösteriyor. Dünyanın en zor ve problemli coğrafyalarından birinde bulunup ilk 20 ekonomi içerisinde olan Türkiye, gelişmekte olan ülkeler kategorisinde, sürekli bir takım bizi sevmeyenler tarafından değişik yönetmelerle test edilmeye çalışılmakta. Aslında bu testler ekonomik gelişimimizi sürdürebilmemiz için bizlere fırsat sunmalı, yöneticilerimize ayna tutmalı ve hep birlikte özeleştiri yapmamızı sağlamalı... Ülke ve toplum olarak önce kendimize güvenmeliyiz. Bizleri sevmeyenler tarafından özgüvenimize dönük yıkıcı ön yargılarımızdan, TÜRKLER YAPAMAZ gibi empozelerden kurtulmalıyız. TÜRKLER YAPAR hem de en iyisini yapar... Bu söylemi hamaset için söylemiyorum, kimseyi gaza getirmek için de söylemiyorum. Ülkemizde teknoparklardaki firmalarımızın çalışmalarını gördüğüm için, onların gözlerindeki heyecanı gördüğüm için, ‘biz diğerlerinden daha iyisini yapabiliriz’ inancını gördüğüm için bu sözleri sarf ediyorum. Yoksa birilerini gaza getirip hamaset yapmak için değil. ICT sektörüne baktığımızda gerçekten bu ülke insanının özellikle gençlerinindünyadakimuadilleriyleaynıkalibredeolduklarını rahatlıkla görebilirsiniz... Ancak onların motivasyona, ülkenin geleceğine dair umuda, kariyer planlarını bu ülkede devam ettirmelerine dönük ortamlara ihtiyaçları var. 15 Temmuz sonrası oluşturulmak istenen olumsuz ortamları gidermesi gereken kurum ise siyaset kurumu ve siyasetçilerimizdir. Bilkent Üniversitesi Teknoparkı Cyberpark ile ilk yurt dışı B2B etkinliğini 2015 yılında Etiyopya’da gerçekleştirdik. O toplantıya 25’e yakın firma katılmıştı. Yurtdışına satış işlerinin uzun sürdüğünü ve ısrarlı takibi gerektiren bir süreç olduğunu firmalarımız bilir. Geçen üç yılın ardından o toplantının somut sonuçlarını bugün görmekten inanın çok ama çok sevinçliyiz. Yaptığınız işin ne kadar doğru ve sonuç odaklı olduğunu müşahede etmek, mensubu olduğunuz sektöre katkı verdiğinizi bilmek büyük bir mutluluk... Türk Telekom’un iştiraki olan Argela firmamız Etiyopya’da iki başarılı projeye imza atmaya hazırlanıyor. Tebrikler Argela... Bayram öncesi Turkcell bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya baktığımızda bir zihniyete karşı mücadele ettiğini görebilirsiniz. İşte bizim ihtiyacımız olan bu mücadele azmi... Turkcell’i birçok konuda eleştirebiliriz, eksikliklerini sayabiliriz, müşteri sorunlarını gündeme getirebiliriz. Ama bu eleştiriler Turkcell’in bir TÜRK şirketi olduğu ve dünya GSM liginde üst sıralarda bulunduğu ve birçok uygulamayı dünyada ilk sunan operatör olduğu gerçeğini ortadan kaldırmaz. Ülke olarak neden hep bardağın boş tarafına bakmayı tercih ediyoruz acaba? Neden bardağın dolu tarafından bakmayı beceremiyoruz... Turkcell’in büyümesi, yeni yeni katma değerli servisler ortaya çıkarması, önce ülke piyasasına ve sonrasında dünyaya sunması acaba kötü mü olurdu? Türkiye’deki üç operatörümüz de gördüğümüz kadarı ile tatlı bir rekabet ve iş birliği içerisinde... Sevgili dostlar olması gereken bu değil mi? Çok dinamik ve sektörün lider operatörü olan Türk Telekom’da sürprizler ve yenilikler hız kesmiyor. Cengiz Doğan’dan boşalan Teknoloji ve Alt Yapıdan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı’na Sayın Yusuf Kıraç getirildi ve kendi ekibini oluşturdu. Yusuf Kıraç ve ekibine başarılar diliyoruz. Yokluk ve imkansızlıklar içerisinde verilen Kurtuluş Savaşı’nın en önemli merhalesi 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bu sayıda; ayın konusu olarak “Bilgi İletişim Teknolojilerinin Eğitime Katkısı, Uzaktan Eğitim ve Fatih Projesi”ni ele aldık. Sektörün önde gelen isimleri konuyla ilgili açıklamalar yaparken, ICT yazarları da özellikle FATİH Projesi ile ilgili olarak yol gösterici değerlendirmelerde bulundu. Ayrıca Türk Telekom International (TTI) CEO’su Mehmet C. Toros ile TTI’ın kuruluşundan bu yana hayata geçirdiği projeleri ve gelecek hedeflerini konuştuk. Bu sayımızdan itibaren yazar ailemize yeni iki yeni isim katılıyor: Adnan Pehlivan ve Erman Topaloğlu. Sayın Pehlivan gündeme ilişkin, Sayın Topaloğlu ise aylık ekonomik değerlendirmeleriyle dergimize katkıda bulunacak. Keyifle okumanız dileğiyle... Ö N S Ö Z Murat PEHLİVAN muratpehlivan@ictyayin.com.tr B 4ICT MEDIA Eylül 2018 Neye İhtiyacımız Var...
  • 7. Eylül 2018 ICT MEDIA 5
  • 8. 6ICT MEDIA Eylül 2018 Y Ü Z Y Ü Z E “Türk Telekom International, Türkiye’yi adım adım iletişim üssü olma hedefine taşıyor”
  • 9. Eylül 2018 ICT MEDIA 7Eylül 2018 ICT MEDIA 7 ICT MEDIA: Sayın Toros, uzun bir zaman Türk Telekom’da çeşitli kademelerde görev yaptınız ve kurum kültürünübizzatbilenlerdensiniz.Türk Telekom International Türkiye’nin telekomünikasyon konusunda diji- tal üs olması hedefiyle yürüttüğü çalışmalarına devam ediyorsunuz. Bu çalışmalarla ne durumda, geldiğiniz noktayı bizlerle paylaşabilir misiniz..? MEHMET C. TOROS: Türk Telekom International’ın (TTI) hikayesi 15-16 yıl öncesine dayanıyor. O yıllarda, iletişim büyük oranda mobil ve sabit ses temelli olmakla birlikte SMS yoğun olarak kullanılmaktaydı. Veri hatları ise kamu kurumları,ortavebüyükölçeklikurumsal yapılar tarafından çok düşük hızlarda veri transferiamacıylakullanılmaktavebugün yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan “internet” dial-up tabanlı çalışmaktaydı. O dönemlerde sayısal teknolojinin kilobit’ler seviyesi hızlarından 64 kb/s ve 128 kb/s ile internete bağlanıyorduk, 256 kb/s çok büyük hızdı. Bu koşullarla bile internet tanınma, yaygınlaşma aşamasına geçmişti. Türk Telekom’un ADSL teknolojisini ülkemize getirmesi ve hizmete sunmasıyla internet yükselişe geçti, buna paralel olarak erişim hızları da megabit’ler seviyesine ulaştı. Kısa zaman dilimindeki bu gelişmelerle birlikte geliştirmemiz gereken yeni bir kavram ortaya çıktı: içerik… O yıllarda yerli içeriğin yok denecek kadar az olması, olan içeriğin de yurtdışında bulunması ve yoğunlukla yabancı içeriğe erişim eğilimi, doğal olarak ülkemiz ile yurtdışı arasındaki veri ve internet bağlantılarının güçlendirilmesi ihtiyacını doğurdu. Bu bağlantılar, Doğu ve Orta Avrupa’daki alt yapı işletmecilerine ait fiber optik hatlardan kiralama yapılarak karşılanıyordu. Bu hatlar, hem ülkemiz hem de Orta Doğu ve Orta Asya ülkelerinin Avrupa PoP’larına (internet varlık noktası) erişimi için kullanılıyordu. Artan internet ve veri kullanımı, sosyal medya ve ağlarının hızla yaygınlaşması, kullanıcı sayılarının öngörülenin üzerinde artış göstermesi, bu hatların kapasitelerinin, hızlarının ve aynı zamanda yedek rotalarının da yeniden tasarlanmasını zorunlu kıldı. Bu gelişmeler karşısında Türk Telekom yönetimi, yurtdışından kiralama yaparak bu ihtiyacı karşılamak yerine Avrupa’da kendi fiber ağı olan bir telekom şirketini satın alma yönünde bir karar aldı. Ulaştırma Bakanlığımız ve düzenleyici kurumların da destekleriyle 2010 yılında, merkezi Macaristan’da olan Invitel International şirketi satın alındı. Önce şirketin ismi Pantel ve daha sonra Türk Telekom International (TTI) olarak değiştirildi. Böylelikle ülkemizin yurtdışı Ülkemizin artan veri trafiğini karşılamak için 2010 yılında bir Macaristan şirketinin satın alınmasıyla sektöre adım atan Türk Telekom International (TTI), bugün yürüttüğü projelerle ülkemizi sadece bölgesel değil global platformlarda bir iletişim üssü haline getirmek için çalışmalar yürütüyor. Türk Telekom International CEO’su Mehmet C. Toros, TTI’ın kuruluşundan bu yana hayata geçirdiği projeleri ve gelecek hedeflerini ICT Media’ya anlattı. TOROS Mehmet C. TÜRK TELEKOM INTERNATIONAL CEO’SU
  • 10. 8ICT MEDIA Eylül 2018 internet ve veri iletimi/erişimi kendi fiber ağlarımız aracılığıyla sağlanmaya ve aynı zamanda az önce belirttiğim coğrafyalardaki operatörlere ve telekom şirketlerine de altyapı satışı ve kiralaması yapılmaya başlandı. Asya ve Avrupa kıtalarını birleştiren ülkemizin eşsiz coğrafi konumu, hava yolu, demir ve karayollarında olduğu gibi iletişim alanında da Türkiye’nin, iletişim köprüsü ve üssü olarak konumlandırılmasını temel amacımız olarak belirledik. Devletimizin 2023 hedefleri doğrultusunda bu amaca ulaşmak için önemli bir yol kat etmiş, SEA-ME-WE 5, MedTürk, AMEERS ve karasal kablo sistemleri ile İstanbul’u belirli ölçüde iletişim köprüsü durumuna getirmiş durumdayız. ICT MEDIA: uzun uğraşlar sonunda ve ciddi bir kapasite oluşturan, 17 ülkeyi birbirine bağlayan SEA-ME-WE 5 projesini yaklaşık iki yıl önce tüm taraflarla İstanbul’da imzalamıştınız. Türk Telekom veya Türkiye bu kapasiteyi şu an kullanıyor mu, proje şu an ne aşamada? Türk Telekom/ Türkiye buradan kapasite olarak ne kullanıyor, Türk Telekom için bu projenin artıları/eksileri var mı, varsa nelerdir? MEHMET C. TOROS: SEA-ME- WE (South East Asia – Middle East – Western Europe / Güneydoğu Asya- Orta Doğu – Batı Avrupa) sisteminin ikinci, üçüncü ve dördüncü nesil projelerinin ardından, Asya, Orta Doğu, Afrika ve Avrupa’yı birbirine bağlayan beşinci nesil Uluslararası Denizaltı Fiber Optik Kablo Sistemi olan SEA-ME-WE-5, 17 ülkeden, alanında lider 19 operatörün oluşturduğu bir konsorsiyum tarafından yürütülüyor. Türk Telekom International’in kurucu üye olarak yer aldığı SEA-ME-WE-5 Konsorsiyumunun üye operatörlerini sıralarsak; 1- Bangladesh Submarine Cable Company (BSCCL) - BANGLADEŞ 2- China Mobile (CMI) - ÇİN 3- China Telecom (CTG) - ÇİN 4- China Unicom (CU) - ÇİN 5- Djibouti Telecom - CİBUTİ 6- Emirates Integrated Telecommunications Company (DU) – BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 7- Myanmar Post and Telecom (MPT) - MYANMAR 8- Ooredo - OMAN 9- Orange - FRANSA 10- PT Telekomunikasi Indonesia International (Telin) - ENDONEZYA 11- Saudi Telecom Company (STC) – SUUDİ ARABİSTAN 12- Singapore Telecommunications (Singtel) - SİNGAPUR 13- Telecom Italia Sparkle - İTALYA 14- Sri Lanka Telecom (SLT) – SRİ LANKA 15- Telecom Egypt - MISIR 16- Telecom Malaysia (TM) - MALEZYA 17- Türk Telekom International - TÜRKİYE 18- Transworld Associates (TWA) – PAKİSTAN 19- TeleYemen - YEMEN Bu sistem sadece konsorsiyum üyesi operatörlere değil, güzergah üzerindeki karaya çıkış istasyonları aracılığıyla tüm operatör ve servis sağlayıcılara erişim hizmeti sunuyor. Ülkemiz ve Türk Telekom Grubuna ne şekilde bir yarar sağlayacağı ve TTI’ın nasıl bir fonksiyon üstlendiği konusuna gelince; biliyorsunuz Marmaris’de aktif bir karaya çıkış istasyonumuz (CLS) bulunuyor. SEA-ME-WE 5 sisteminin Akdeniz’de karayla ilk buluşma noktası olan bu istasyonla Türk Telekom ve Türk Telekom International’ın fiber optik ağları ile İstanbul üzerinden Edirne sınır bağlantılarımız ve yine Avrupa’daki kendi fiber ağlarımız ile Frankfurt, Londra, Amsterdam gibi İntrenet PoP’larına erişim imkanı sağlandı. Bu sayede SEA- ME-WE-5 Kablo Sisteminin batı Akdeniz bölümüne korumalı ve alternatif bir güzergah oluşturuldu. Aynı zamanda Marmaris-Marsilya ve Marmaris- Palermo rotaları ile Türk Telekom’un internet ve veri trafiğinin batı Avrupa PoP’larına bağlantısı da gerçekleştirildi. Sistemin servise verildiği Aralık 2016’dan itibaren özellikle Marsilya ve Palermo hatları işletmeye alınmış olup tam kapasite ile çalışıyor. Bunlara ek olarak Asya’da da anlaşmalar imzaladık ve servise verdik. Talebin yoğun olması nedeniyle belirli rotalarda 2019 yılı için ilave kapasite arttırım çalışmasına da başladık. ICT MEDIA: SEA-ME-WE 5 Projesi’nin Türkiye’nin bölgesinde dijital bir üs olmahedefinesağladığıkatkınedir,bu bağlamda TASIM ve AMEERS projeleri de Avrupa ve Asya rotalarında yeni bağlantılar sağlıyor. Bu projelerle ilgili de bilgi verebilir misiniz? MEHMET C. TOROS: SEA-ME-WE 5 sistemi, ülkemizin iletişim üssü olması hedefi açısından değerli bir adım. Diğer yandan bu ve benzeri uluslararası fiber optik transmisyon sistemlerinin, Y Ü Z Y Ü Z E
  • 11. Eylül 2018 ICT MEDIA 9Eylül 2018 ICT MEDIA 9 konsorsiyumlarının bir parçası olmanın ötesinde de yapılması gerekenler var. Büyük içerik sağlayıcılarının, OTT’lerin sunucularını da ülkemizde barındırmalarına ve bölge ülkelerine de servis vermelerine imkan sağlayacak iş birliklerini gerçekleştirmek gerekiyor. Böylelikle yabancı telekom operatörlerinin, OTT’ler ve onların arkasında olan içeriklerle, bu şirketlerin Türkiye’de barındıracakları sunucu sistemleriyle buluşmaları sağlanacak ve ülkemizin doğu ile batı arasında iletişim köprüsü olma yolu açılacak. İşte bu hedefe zaman kaybetmeden ulaşmak amacıyla, rekabet ve telekomünikasyon düzenlemeleri çerçevesinde, ilgili taraflar ve oyuncularla görüşmelerimizi sürdürüyoruz. BusüreçteUlaştırmaveAltyapıBakanlığı, BilgiTeknolojileriveİletişimKurumugibi ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli olarak çalıştığımızı da belirtmek isterim. AMEERS projemizden de bahsedecek olursak, bu sistem Orta Doğu ve Güney Asya internet trafiğini Türk Telekom ve Türk Telekom International ağları aracılığıylaİstanbul’aveAvrupa’dakivarlık noktalarına taşıyan alternatif bir rotadır. Dubai’den başlayıp, Suudi Arabistan, Ürdün ve Filistin topraklarından geçip MedTürk sistemimiz ile İstanbul’a ve batıya doğru sınır ötesine kadar uzanan konsorsiyum sistemidir. Lansmanının yapıldığı 2014 yılından bu yana aktif olan sistem karasal ve denizaltı kombinasyonu olması nedeniyle farklı bir alternatif rota özelliği taşıyor. Bu fonksiyonu nedeniyle, bölgede artan internet erişim ihtiyacının karşılanması arayışları, bu sisteme olan talebi de beraberinde getiriyor. TASIM projesi çok farklı bir serüvene sahip… Türk Telekom’un girişimiyle 2010 yılında başlatılan, Birleşmiş Milletler tarafından da desteklenen ve “Geleceğin Projesi” olarak tanımlanan Trans Asya Süper Bilgi Otoyolu (TASIM - Trans Asia Super Information Highway) Projesi için ön anlaşma 3 Aralık 2013 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de imzalandı. Türk Telekom International’ın yanı sıra; Azerbaycan’dan Ulaştırma, İletişim ve Yüksek Teknolojiler Bakanlığı, Kazakistan’dan Kaztranscom, Çin’den China Telekom ve Rusya’dan Rostelecom olmak üzere 5 ülkenin telekomünikasyon kuruluşlarını bir araya getiren konsorsiyumun hayata geçireceği TASIM projesi iki kıtayı en kısa yoldan birbirine bağlayacak bir proje olma özelliğini taşıyor. Projede yer alan tarafların mevcut fiber optik ağlarının kapasite ve verimlilik oranı yükseltilerek sınırlarda birbirine bağlanacak ve böylece Batı Avrupa ile Orta ve Doğu Asya arasında; yüksek kaliteli ve korumalı fiber optik internet ve veri iletişim ağı oluşturulacak. En uzun karasal fiber optik hattı niteliğinde olan bu projenin en kritik ayaklarından biri, Azerbaycan ve Kazakistan arasında Hazar Denizi’ne çekilecek yeni denizaltı fiber optik kablosudur. Geçtiğimiz yıl sonunda konsorsiyumun ana sözleşme taslağı hazırlanarak imza aşamasına getirildi. Buna rağmen Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkeler arasındaki Hazar’ın hukuki statüsü konusunda anlaşma sağlanamadığı için sözkonusu Hazar geçişi tasarlanamamış ve bu konuda
  • 12. 10ICT MEDIA Eylül 2018 da ilgili ülkeler arasında mutabakata varılamamıştı. Ancak iki hafta kadar önce yaşanan önemli gelişme ile ülkeler arasındaki bu sorun çözüme kavuştu. Hazar Denizi’nde petrol ve doğalgaz bölgelerini, balıkçılık alanlarını, enerji, petrol, doğal gaz ve iletişim hatlarının geçişini de tanımlayacak olan Hazar Denizi hukuki statüsünü ve münhasır ekonomik bölge sınırlarını belirleyen anlaşmayıimzaladılar.DolayısıylaTASIM projemizin de önü açıldı. Bu projenin gerçekleşmesi, Türkiye’nin iletişim ve sayısal üs olma hedefine doğru atılmış en önemli adımlardan birini oluşturacaktır. ICT MEDIA: Türkiye’nin uluslararası veri çekim merkezi haline getirilmesi hedefinizle ilgili ne gibi çalışmalar yürütülmektedir. Bu hedefe ulaşmak için belirlediğiniz bir takvim var mı? MEHMET C. TOROS: Buraya kadar söz ettiğim projeler, gerek OTT’lerin gerekse Avrasya coğrafyasındaki telekomünikasyon ve servis sağlayıcı şirketler için Türkiye’yi şimdiden çekim merkezi haline getirdi ve bu etki devam edecektir. Çalışmalarımızın her aşamasında, ülke menfaatlerimizi ve devletimizin dış politikalarını büyük bir özen ve dikkatle gözetiyoruz. Aynı zamanda düzenleyici kurumlarımızla, ülkemizin büyük telekomünikasyon işletmecileri ve ilgili sivil toplum kuruluşuyla da görüşmeler yapıyoruz. Amacımız, Türkiye’yi en kısa sürede bu hedefe ulaştırmak. ICT MEDIA: Türkiye’nin yurt dışına çıkışlarında kapasitesi yeterli mi… Türk Telekom International olarak önümüzdeki dönem yeni projeleriniz neler olacak? MEHMET C. TOROS: Türk Telekom International hakkında biraz daha detay bilgi aktarmanın yararlı olacağı kanısındayım;BilindiğigibiTürkTelekom International, Türk Telekom’un yüzde 100’üne sahip olduğu grup şirketlerinden birisidir. Türk Telekom International, farklıülkelerdealtşirketleribulunankendi içinde bir grup şirketidir. Macaristan - Budapeşte merkez olmak üzere, Türkiye, Avusturya, Romanya, Rusya, Ukrayna, Slovakya, Çekya ve Bulgaristan’da, bu ülkelerin yasaları gereğince kurulmuş ve faaliyet gösteren alt şirketlerden oluşmaktadır. Grup şirketlerimizden Y Ü Z Y Ü Z E TTI SEA-ME-WE-5 Haritası
  • 13. Eylül 2018 ICT MEDIA 11Eylül 2018 ICT MEDIA 11 TTI Türkiye (TT International Limited Şirketi), Ankara-İstanbul-İzmir üçgeni ve Bulgaristan ile Yunanistan sınırlarımıza kadar uzanan toplam yaklaşık 4.000 km uzunluğunda fiber optik ağın işletmesini yapan ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından lisanslı bir şirkettir. Romanya’daki grup şirketimiz ise, yine Romanya düzenleyici otoritesince lisans verilmiş, Euroweb ticari ismiyle bu ülke sınırları içinde B2B, internet, veri ve ses servisleri sunmaktadır. Türk Telekom International olarak, grup şirketlerimiz ile birlikte yurt içi ve yurtdışında toplam 45.000 km’den fazla uzunluğa sahip fiber ağı işletiyor, satış ve pazarlama faaliyetlerini yürütüyoruz. Bu fonksiyonumuzun yanı sıra belli ülkelerde sınırlı ölçekte kurumsal pazara da B2B servislerini veriyoruz . Faaliyetlerimiz veri ve internet pazarıyla sınırlı değil, bunlarla birlikte uluslararası toptan ses ve roaming işlevlerini de yürütüyoruz. 200’ün üzerinde operatör ve telekom şirketi ile toptan ses anlaşmamız bulunuyor. Ayrıca Türk Telekom mobil servisleri için 208 ülkede 720 operatör ile karşılıklı roaming anlaşmalarımız bulunuyor. Yurtdışındaki yoğun rekabet ortamında, hizmet kalitemiz, alternatif rotalarımız ve farklı satış yaklaşımlarımız ile müşterilerimizin beklentilerini en etkin şekilde karşılıyoruz. Önümüzdeki yıllarda Türk Telekom International’ın bölgesel oyunculuğun ötesinde, daha geniş coğrafyada ve global platformda yer alabilmesinin önünü açabilmek için şimdiden farklı ve çok yeni projeler üzerinde de yoğunlaştık, gerçekleşme aşamasına gelindiğinde bu projelerden de söz edeceğiz. Küresel rekabet ortamında bizi ileriye taşıyacak alanlardan bir diğeri de, belirleyeceğimiz ülkelerde kurumsal müşterilere uygun ürünleri, mevcut servislerimizle tümleşik ya da ayrı olarak sunmak olacak. Uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve bu yıl içinde sonuçlarını alacağımız diğer bir işlevimiz ise danışmanlık hizmeti. Afrika’da bir operatörle yeni bir iş birliği için adım attık. Yine bir diğeri Afrika’da ve üçüncüsü de Orta Asya’da olan yerleşik telekomünikasyon operatörleriyle görüş- melerimiz devam ediyor. Bu sayede gerek Türk Telekom ve grup şirketlerinin ve gerekse yerli üreticilerin bilgi birikimi ve deneyimlerini yanımıza alarak bir çeşit know-how transferi gerçekleştiriyoruz. Böylelikle ülkemizinin, Türk Telekom’un ve Türk markalarının değişik coğrafyalarda tanıtılmasına katkıda bulunuyor, yerli ürün ve servislerin o ülkelerde kullanılmasına da öncülük ediyoruz. Tüm bu anlattıklarım salt olarak, tek başına gerçekleştirilebilecek faaliyetler değil tabii ki. İyi bir ekibe sahibiz, aktivitelerimizi takım çalışması ve ortak akılla yürütüyoruz. 21 ayrı milletten, farklı kültür ve iş yapma tarzına sahip çalışanlarımız ortak hedefle çalışmalarına devam ediyor. Farklılaşma yolunda, yapacağımız sektörel iş birlikleriyle, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıklarımızın, kurumlarımızın, Türk Telekom ve Grup Şirketlerinin katkı ve destekleriyle amacımıza kısa zamanda ulaşacağımıza inanıyoruz. TTI Network Haritası
  • 14. 12ICT MEDIA Eylül 2018 I C T S E K T Ö R E L Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ekonomik krizin sanayiciler, KOBİ’ler ve teknoloji girişimcileri üzerindeki yükünü hafifletmek için harekete geçti. Bakan Mustafa Varank başkanlığında yürütülen, “Destek ve Önlem Paketi” çalışmaları tamamlandı. Parasal genişlemeye yol açmadan ve sıkı maliye politikalarına uyumlu şekilde hazırlanan paket, Kurban Bayramı öncesi kamuoyu ile paylaşıldı. Varank, 16 maddelik pakette yer alan destek ve önlemlerle ilgili şu bilgileri verdi: “1. Yerlileştirme Programı: Sanayimizin ara malı ithalatını oluşturan 2 bin 739 ürün grubu Bakanlığımızca incelendi. Bu inceleme doğrultusunda, minimum 30 Milyar dolarlık ithalata karşılık gelen öncelikli ürün gruplarının yerlileştirilmesi çalışmalarını başlatıyoruz. 2. Yerli ürünlere fiyat avantajı: Orta ve yüksek teknoloji ürün grupları için kamu ihalelerinde yerli ürünlere %15 zorunlu fiyat avantajı tebliğinin etkin şekilde uygulanması için takip mekanizması oluşturuyoruz. 3. Sanayi İşbirliği Projelerinin etkin bir şekilde uygulanması: Kamu ihalelerinde yenilik, yerlileştirme ve teknoloji transferini sağlayacak,SanayiİşbirliğiProjelerininyaygınveetkinbirşekilde uygulanması için destek ve takip mekanizması oluşturacağız. 4. Haksız rekabetin önüne geçilmesi: İthal sanayi ürünlerinin denetimi özenle gerçekleştirecek, yerli üreticimizin haksız rekabete maruz kalmasını önleyeceğiz. 5. OSB’lerde bedelsiz arsa tahsisi: Organize Sanayi Bölgelerinde yatırım yapacaklar için bedelsiz arsa tahsisi uygulamasının kapsamını genişletiyoruz. 6. Teşvik belgeli yatırımcılara arazi tahsisi: Yatırım teşvik belgesi almış firmaların yatırım yeri bulma süreçlerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla protokol imzalayarak hızlandırıyoruz. 7. Yerel potansiyelin harekete geçirilmesi: Yerel potansiyeli harekete geçirmek ve refahın tüm yurda dengeli yayılmasını sağlamak amacıyla, Kalkınma Ajansları üzerinden yaklaşık bin 500 projeye 500 milyon TL destek sağlayacağız. 8. Teknoloji Geliştirme Bölgelerine yeni destekler: Yıl sonuna kadar, Teknoloji Geliştirme Bölgelerine toplam 100 Milyon TL destek vereceğiz. Tamamlanma aşamasına gelen teknoparklara öncelik vererek, faaliyete geçmelerini hızlandıracağız. 9. Reel sektörün rekabet ve yenilikçilik kabiliyetinin artırılması: Bakanlığımız tarafından AB fonları desteği ile yürütülmekte olan Rekabetçilik ve Yenilik Sektör Operasyonel Programı kapsamında, yaratıcı sektörler ve girişimcilik alanlarında 60 milyon Avro’luk fonu yatırımcılarımızın hizmetine sunacağız. 10. Ar-Ge desteğine kur farkı düzenlemesi: TÜBİTAK KOBİ Ar-Ge Başlangıç Destek Programında yer alan 500 bin TL proje bütçesi üst sınırını 600 bin TL’ye çıkaracağız. TÜBİTAK Teknogirişim Sermaye Desteği programında proje destek üst sınırlarını 200 bin TL’ye çıkaracağız. 11. Ar-Ge’nin ticari ürüne dönüşmesi: Ar-Ge sonucunda çıkan ürünlerin üretim ve ihracatını desteklemek amacıyla 50 Milyon TL üretim yatırım desteği sağlayacağız. 12. Temel bilimler mezunlarına istihdam desteği: Teknoloji Geliştirme Bölgeleri ve Ar-Ge merkezlerinde istihdam edilen temel bilimler mezunlarına aylık brüt asgari ücret tutarında destek vereceğiz. Bu amaçla, yıl sonuna kadar 15 Milyon TL’lik desteği firmalarımıza aktaracağız. 13. KOSGEB’in alacaklarının ertelenmesi ve KOBİ’lere ihracat desteği: KOBİ’lerden 2018 yılında tahsil etmesi gereken alacaklarını 2019 yılına erteleyeceğiz. KOBİ’lerin ihracat kapasitelerinin geliştirilmesi amacıyla işletme başına 300.000 TL’ye kadar destek vereceğiz. 14. Yatırım teşvik belgesi başvuru ücretlerinin kaldırılması: Yatırımcının üzerindeki bürokratik yükü hafifletmek amacıyla yatırım teşvik belgesi başvuru ücretini kaldırıyoruz. 15. TSE hizmet ücretlerinde %25 indirim yapılması ve TSE alacaklarının yeniden yapılandırılması: Sanayicimizin rekabet gücünü artırmak amacıyla, Türk Standardları Enstitüsü tarafından verilen TSE, TSEK, Hizmet Yeri Yeterlilik (HYB), Helal Yönetim Sistemleri uygunluk belgeleri belgelendirme ücretlerinde % 25 indirim yapıyoruz. 16. Patent, marka, tasarım başvuru ve tescil ücretlerinde %25 indirim yapılması: Girişimci ve yatırımcımızın fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasına katkı sağlamak amacıyla; Türk Patent ve Marka Kurumu’nun patent başvuru ve tescil ücretlerini %25 indiriyoruz. Patent, marka ve tasarımla ilgili gecikme cezalarındaki kurum paylarını yeniden yapılandıracağız.” Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan 16 maddelik ‘destek ve önlem’ paketi
  • 15. Eylül 2018 ICT MEDIA 13
  • 16. 14ICT MEDIA Eylül 2018 Dördüncü sanayi devrimine şahitlik ettiğimiz bugünlerde akıllı fabrikalar alanında birçok gelişme yaşanıyor. Üretimi hızlandırmayı, maliyetleri düşürmeyi, kaliteyi ve verimliliği artırmayı amaçlayan otomasyon çözümleri dünyanın farklı noktalarındaki üretim sitelerinde yavaş yavaş uygulamaya alınmaya başlıyor. 5G teknolojileri endüstri 4.0 alanında sanayicilere ve üreticilere müthiş fırsatlar sunacak. 5G ağlarına bağlı makineleri, robotları, sensörleri tek ağ üzerinden gerçek zamanlı olarak yönetmek, 5G’nin düşük gecikme özelliği ve yüksek bant genişliği sayesinde artık çok zahmetsiz olacak ve fabrikalar otonom hale gelecek. Ericsson’un 5G’nin endüstrilerdeki potensiyelini araştırdığı rapora göre, 5G teknolojisi telekom servis sağlayıcıları için 619 milyar dolar değerinde ek gelir potansiyeline sahip. Aynı zamanda üretim sektörü de bu alanda en yüksek paydaya sahip sektör olarak yer alıyor. Ericsson olarak 5G’nin sanayi alanında kullanım alanlarının araştırılması ve geliştirilmesi için yoğun şekilde çalışıyoruz. Almanya’daki Fraunhofer Üretim Teknolojisi Enstitüsü ile 5G’nin endüstriyel alandaki kullanımı geliştirmek için yaptığımız işbirliğinin ilk meyvesi, MTU Aero Engines tarafından jet motor parçası üretimi alanında kullanıldı. Üretim, disk ve bıçakların tek parça olarak tasarlandığı “kanatçıklı disk”(BLISK) adı verilen ve jet motorlarında kullanılan parçalar özelinde gerçekleştirildi. BLISK üretimindeki süreç birçok risk faktörü barındırıyor. Hatalı üretilen disklerin bir takım kazalara yol açtığını düşünürsek, ürün güvenliğini garanti altına almak için üretim sürecinde kalitenin maksimumda tutulması olmazsa olmaz. Mevcut BLISK üretiminin ve genel olarak metal işleme süreçlerinin kilit faktörü, süreci uzaktan takip etmenin oldukça zor olması. Başka bir deyişle, frezeleme işlemi bitmeden ortaya çıkacak son ürünün kalitesinin bilinememesi. Frezeleme işleminin bir tam gün alabileceğini hatta 100 saati bile geçebileceğini; yeniden işlem ihtimalinin de %25 gibi yüksek bir oranda olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, üretim süresinin çok uzun olduğunu görüyoruz. Üretim sürecindeki esas zorluk, yeniden işlemin %25 gibi yüksek bir oranda gerçekleşmesiydi. 5G’nin üretim sektörüne adapte edilmesi maliyet, kalite ve esneklik bakımından büyük fayda sağladı. Düşük gecikme süresi ve yüksek bant genişliği makinelerin gerçek zamanlı kontrolünü mümkün kılarken, üretim maliyetlerini düşürdü ve ürünlerin kalitesini arttırdı. A D V E R T O R I A L Mobil İletişim ve 5G teknolojisi, Endüstri 4.0 için önemli avantajlar sağlayacak. Fabrikalarda benzeri görülmemiş bir ölçekte bağlantı ve otomasyona olanak sağlaması, imalat sektörü için önemli bir dönüm noktası olacak. Bu nedenle Ericsson olarak Fraunhofer Üretim Teknolojisi Enstitüsü ile endüstriyel 5G uygulamalarını keşfetmek ve geliştirmek için güçlerimizi birleştirdik. Üretim endüstrisinin dijitalleşmesinde 5G’nin rolü çok büyük olacak
  • 17. Eylül 2018 ICT MEDIA 15Eylül 2018 ICT MEDIA 15 Yapılan bu 5G çalışmasının sonuçları şu şekilde özetlenebilir: 5G bağlantı desteği ile üretilen kanatçıklı diskler (BLISK), tek bir fabrika için 27 milyon Euro’ya; global ölçekte ise 360 milyon Euro’ya varan tasarruf sağlayabilir. Sürdürebilirlik açısından bakıldığında ise, hem kanatçıklı disk üretimindeki hem de bu parçaların jet motorundaki çalışmasından kaynaklı karbondioksit emisyonlarının global ölçekte her yıl 16 milyon ton oranında azaltılabileceği öngörülüyor. Kanatçıklı disk üretim prototipinde 5G’nin getirmiş olduğu teknik özellikleri ve faydalarını incelemek mümkün; örneğin 1 milisaniyeye yakın gecikme süresi, zaman açısından kritik olan süreçler için hayati önem taşıyor. 3.5 GHz’de çalışan Ericsson 5G test sistemi, üretim makinesinde doğrudan kanatçık diskine monte edilen bir ivme sensörüne bağlı olarak çalışıyor. Titreşim spektrum bilgisi, 5G sayesinde eş zamanlı olarak değerlendirme sistemine aktarılıyor. Düşük gecikme oranı da titreşimi, aletin pozisyonuyla ilişkilendirerek, üretim sisteminin anında ayarlanabilmesini sağlıyor. Ericsson olarak Avrupa’da, Kuzey Amerika’da ve Asya’da pek çok 5G endüstri programı yürütüyoruz. Bu anlamda 5G’nin kullanım alanlarının araştırma ve geliştirilmesinde büyük bir ivme kazanıldığını söyleyebiliriz. Endüstri ve telekom sektörünün işbirliği ile verimliliği artırabilir ve yeni iş fırsatları yaratabiliriz. Kanatçıklı Disk projesi, gelecekte 5G’nin endüstriyel anlamda ne tür fırsatlara kapı açabileceğinin güzel bir örneği. Düşük gecikme oranı ile 5G, bir endüstriyel kullanım örneğini uygulanabilir kılıyor. Blisk üretim projesi konusunda daha fazla bilgi: https://www.ericsson.com/en/trends- and-insights/consumerlab/consumer- insights/reports/5g-business-value-to- industry-blisk Jet motorlarına parça üretmek için ilk kez kullanılacak olan 5G teknolojileri MTU Aero Engines için test ediliyor. Ericsson 5G test sistemi sayesinde gecikme süresini 1 milisaniyeye kadar düşüren, yüksek bant genişliğine sahip 5G ağları, üretim makinelerinin gerçek zamanlı kontrolünü mümkün kılarken maliyetleri düşürüyor ve kaliteyi artırıyor. 1 milisaniye BLISK üretim sürecinin gerçek zamanlı kontrolünün sağlanabilmesi için ihtiyaç duyulan ve 5G teknolojilerinin imkanlarıyla sağlanabilen, düşük gecikme süresi.
  • 18. A Y I N K O N U S U BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN EĞiTiME KATKISI, UZAKTAN EĞiTiM VE FATiH PROJESi 16ICT MEDIA Eylül 2018
  • 19. Eylül 2018 ICT MEDIA 17 Küresel rekabette yerini almaya çalışan Türkiye, çağdaş teknolojiyi kullanarak eğitimietkinleştirmekiçinadımlarattı.FırsatlarıArttırmaveTeknolojiyiİyileştirme Hareketi (FATİH) olarak adlandırılan proje ile, eğitim ve öğretimde fırsat eşitliğini sağlamak ve okullardaki teknolojiyi iyileştirmek gayesiyle bilişim araçlarının öğrenme-öğretme sürecinde daha fazla duyu organına hitap edecek şekilde derslerde etkin kullanımı amaçlanıyor. 2011 yılında temelleri atılan projenin, gelinen noktada başlangıçtaki hedefine ulaştığını henüz söylemek mümkün değil. Ülkelerin en büyük gücü şüphesiz her zaman eğitimli insan kaynağı olmuştur. Türkiye, genç nüfusu ile bölgenin lider ülkelerinden biri olmasına karşın; PISA rakamları, OECD verileri ve lise ile üniversite giriş sınavı istatistiklerine göre eğitim kalitesi konusunda maalesef iç açıcı bir seviyede bulunmuyor. B ilgi iletişim teknolojilerindeki gelişmeler birçok alanda olduğu gibi eğitim ve öğretim anlayış ve yöntemlerinde de önemli değişmeler yaşanmasını sağladı. Teknoloji kullanımı öne çıktı. İnternetle birlikte ders zamanı ve mekânı kavramı esnedi. Eğitimde erişilebilirlik, verimlilik, fırsat eşitliği, ölçülebilirlik ve kalite kavramların değeri arttı. Dünyaca ünlü eğitim kurumları, sanal sınıf veya açık ders platformlarıyla küresel ölçekte sertifikalı eğitim programları başlattı. Video paylaşım platformları, internet siteleri ve uygulama programları ile bilgiye ulaşmak kolaylaştı. İnsanlar yaşam boyu sürekli öğrenme yöntemleriyle bilgi çağında kendisi ve çevresine katma değer oluşturma imkanına daha fazla kavuştu. Eylül 2018 ICT MEDIA 17
  • 20. 18ICT MEDIA Eylül 2018 ilgili yapılacak çalışmalarda öncelikle alt yapının hazırlanması ve iyi bir yol haritasının çıkarılması gerektiğini vurguladı. Aksi halde süreçte oluşabilecek aksaklıkların projelerde motivasyonunun kaybolmasına, verimin düşmesine veya sonuç alınamamasına sebep olduğuna dikkat çekti. Kızıları şöyle devam etti: “İster klasik, isterse BİT ile harmanlanmış olsun; eğitimin asıl amacı kişinin içindeki yeteneği ortaya çıkarmak ve akabinde yeteneğini eğitmenlerin de tecrübeleriyle birlikte artırmak olmalıdır. Neticede hali hazırdaki BİT sistemleri verimliği artıracak bir katalizör işlevi görüyor. BİT sistemlerinin eğitimin kalitesini yükseltmesinin en önemli yolu kaliteli içeriğin oluşturulması ve bunun güncel tutulmasından geçiyor. Burada eğitimcilerin, bilişim alanında da bilgi sahibi olarak içeriğin zenginleştirilmesine doğru katkıyı sunmaları çok önemli. Cep telefonları ve tabletlerle doğup büyüyen bir nesle ulaşabilmek adına, bu yeni eğitimlerin hazırlanmasında sadece BİT donanımlı akademisyenler değil, ilgili konuda tecrübeli iş insanlarının da fikir ve katkıları gerekecektir.” Doğru yetenek yönetimi ve yeteneklerin sivriltilerek başarının özelleştirilmesinin önemine vurgu yapan Kızıları, konuyla ilgili değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: “Hem eğitim hem de BİT formasyonuna sahip yeni nesil eğitimciler tarafından hazırlanacak içerikler, öğrencileri hızlı ve doğru analiz etmek için bize birçok araç sunmaktadır. Örneğin bir grup öğrenci içerisinde hızlı yüzebilen, hızlı koşan, iyi bisiklete binenler çıkabilir. Lakin tüm öğrencilerden triatlon yapmasını beklemek ve onları bu şekilde çalıştırmak BT Eğitim/Morten Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Kızıları, bilgi ve iletişim teknolojileri gün geçtikçe hayatımızda daha aktif rol oynar hale geldiğine dikkat çekti. Kızıları, “Hatta bazı noktalarda kritik önem arz etmekte. Örneğin eskiden üniversite sınav sonuçları sınav sonuç gazetesi ile duyurulurdu. Bu gazeteye önceden kavuşmak isteyenler gazetelerin geldiği otogarlarda beklerdi. Zamanla bu evrak işleri ve bürokrasi yerini bilgi teknolojileri çözümlerine bıraktı” dedi. “Genellemeleri sevmem ama Eski köye yeni adet getirmek,’ bizim ülkede kolay değil” diyen Kızıları, bu sebeple, alanla BT Eğitim / Morten Genel Müdür Yardımcısı Cumhur KIZILARI: A Y I N K O N U S U “İster klasik, isterse BİT ile harmanlanmış olsun; eğitimin asıl amacı kişinin içindeki yeteneği ortaya çıkarmak ve akabinde yeteneğini eğitmenlerin de tecrübeleriyle birlikte artırmak olmalıdır.”
  • 21. Eylül 2018 ICT MEDIA 19Eylül 2018 ICT MEDIA 19 birçok yeteneğin körelmesine sebep olur. Sonuçta bu tür yetenekler bireyseldir ve öğrencileri analiz ederken doğru parametreler belirlenmelidir. PİSA sıralamasında aldığımız kötü dereceler hep vurgulanır. Lakin atalarımızın da dediği üzere “Ağaç yaşken eğilir”. Biz önce çocuklarımızı, sonra da gençlerimizi bilgi iletişim teknolojilerini aktif olarak kullanabilen, araştıran, sorgulayan ve öğrendikleri üzerine koyup geliştiren insanlar olarak yetiştirdiğimiz sürece gerek PİSA testlerinde gerekse mezuniyet sonrası aktif hayata katılımlarında ciddi ilerlemeler sağlayabiliriz.” Cumhur Kızıları, bilgi iletişim teknolojileri ile öncelikle fizik, kimya ve biyoloji gibi alanlarda maddi imkanların yetmediği veya tehlikeli deneylerin sanal ve arttırılmış gerçeklik teknolojileri kullanılarak derslerin daha ilgi çekici hale getirilmesinin sağlanabileceğini belirtti. Kızıları, “Ayrıca tarih ve coğrafya gibi derslerde sanal gerçeklik ile öğrencilerin dersin bir parçası haline gelmesi sağlanarak eğlenceli ve eğitici bir içerikler oluşturulmalı. Bir öğrenci üniversite dahil 8-12 yıl yabancı dil eğitimi almakta. Ağırlıklı olarak İngilizce öğretilen okullarda verimlilik çok düşük. Meslekten bağımsız mezunların bir yabancı dili okuma, yazma ve özellikle konuşma oranları beklenen seviyenin altında, BİT ve uygun araçlar kullanılarak yabancı dil eğitiminde sadece derste değil öğrencinin ders sonrası yaptığı aktiviteler de uygulamalarla sistemin bir parçası olması sağlanmalıdır. Böylelikle öğrenci hayat boyu öğrenme disiplinine sahip olur ve kendi kendine öğrenmesini bilen gençler yetiştirilebilir. Bir ülkenin eğitimdeki kalitesi, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine eşit seviyede dağılması ile olur. Bunu mümkün kılabilecek ve herkes için fırsat eşitliği sağlayacak uzaktan eğitim, ne yazık ki birçok sebepten dolayı mümkün olamıyor. Bu sebeplerin başında ise uzaktan eğitimin birçok avantajı olmasına karşın, bu kültüre alışkın olmayan toplumlarda başarı şansının azalması geliyor. Bu sebepten uzaktan eğitimin albenisini artırıcı çalışmalar yapmak ve ilköğretimden itibaren de uygulamaya geçirmek çok önemli” diye konuştu. Bilgi iletişim teknolojilerinin fiziksel açıdan dezavantajlı gençlerin eğitimi için fırsat eşitliğine de katkı sağlayabileceğine dikkat çeken Kızıları şöyle devam etti: “Bu gençlerimizi yaşamın bir parçası yapamadığımız zaman ileride işsizler ordusunun bir neferi olarak karşımıza çıkıyor. Bu vatandaşlarımızı TÜİK’in sadece rakamdan ibaret istatistiklerinden kurtarmak için de BİT araçlarını aktif bir biçimde kullanmalıyız. Son olarak El Cezeri, Mimar Sinan, Albert Einstein, Madam Curie, Remziye Hisar, Cahit Arf, Feryal Özel, Aziz Sancar ve daha adını bu sayfalara sığdıramayacağımız nice bilim insanının kara tahta ve belki onu bile bulamadan sayısız eser ve buluş ortaya çıkardığını hatırlatmak isterim. Asıl olan heyecanla, hevesle ve azimle çalışan, neden sonuç ilişkisini kurabilen ve mesleğini seven gençleri yetiştirmektir. Bilgi iletişim teknolojileri bunu hızlandırıp daha kaliteli sonuçlar çıkmasını sağlayacak çok önemli bir araç olacaktır.”
  • 22. yaratacak; yaratıcı, kendine güvenen, 21. yüzyılın becerileriyle donanmış bireyler yetiştirmek. Payas Belediye Başkanı Bekir Altan, sosyal belediyecilik anlayışı içerisinde geliştirilen ve diğer yerel yönetimlere örnek gösterilecek çalışması hakkında ICT MEDIA’ya açıklamalarda bulundu. Türkiye’deeğitiminkalitesiniyükseltmekte herkesin sorumluluğu olduğunu belirten Altan, “Eğitim kalitesinden bahsederken, buna sadece sınav çerçevesinden bakmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Sadece sınav odaklı bir yaklaşım eğitimin amaç ve hedeflerinin gerçekleştirilmesinde, bizim diğer ülkelerle yarışabilir seviyeye ulaşmamızda yeterli olmayacaktır. Sınav odaklı sistemin acilen değiştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Öğrenciler sınavlardan aldıkları puanlara göre değil; ilgi, yetenekleri ve merakları doğrultusunda eğitilmeli ve geliştirilmelidir. Ancak böyle bir yapı içerisinde öğrenciler gerçekten çalışmak istedikleri alanlara yönelebilir. Yoksa puanının yettiği mesleği yapmak zorunda kalan verimsiz bir iş gücü ortaya çıkmaktadır” dedi. Başkan Altan, sınav başarısının her zaman hayat başarısını da beraberinde getirmediğine dikkat çekti. Başarıyı sağlamak için insanların sevdiği işi yapmalarının çok önemli olduğunu belirten Altan, buna örnek olarak Çinli ünlü ticaret sitesi Ali Baba’nın kurucusu Jack Ma’yı örnek gösterdi. Altan şöyle devam etti: “Ma, üniversite sınavında üç kez başarısız olmuş, 24 kişinin başvurduğu KFC işine bir tek o alınmamış, polis olmak istemiş ama yine başarısız olmuş. Yıllar sonra arkadaşının desteği ile tanıştığı Hatay’ın Payas ilçesi, Türkiye’de belediyecilik anlamında bir ilki gerçekleştirdi. Eğitime katkı sunmak için seferber olan Belediye Başkanı Bekir Altan profesyonel bir kadro PayaSTEM projesini hayata geçirdi. STEM; Science, Technology, Engineering and Mathematics kelimelerinin baş harflerinden oluşturulan bir kısaltma. Yani Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematiğin birbiriyle entegre bir şekilde öğretilmesini içeren ve okul öncesinden yüksek öğretime kadar tüm süreci kapsayan bir eğitim yaklaşım. PayaSTEM’de hedef mavinin yeşille, sanayinin doğayla kucaklaştığı Payas’ta, geleceğin rekabet dolu dünyasında fark Payas Belediye Başkanı Bekir ALTAN: A Y I N K O N U S U “21. yüzyılda teknolojik ilerlemede başı çeken ülkeleri incelediğimizde hepsinde ortak nokta STEM ya da benzer eğitim modellerini uygulamış olmalarıdır. Sosyal belediyecilik anlayışıyla Türkiye’nin ilk ve tek öğrenci odaklı ücretsiz STEM eğitimi veren merkezini 2016’da kurduk. PayaStem’le eğitimi yeniden şekillendirmek istiyoruz.” 20ICT MEDIA Eylül 2018
  • 23. Eylül 2018 ICT MEDIA 21 internetten 30 milyar dolardan fazla para kazanmış. 2014 yılında şirketinin değeri New York Borsası’nda 24.7 milyar dolarla halka arz edilmiş. Sınavlarda başarısız olan bir milyoner… Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Sınav odaklı sistemin gerçekten masaya yatırılması ve kaldırılması gerektiği düşüncemi yenilmek istiyorum.” Belediyecilik sadece yol yapmak değil Amerika’yı ziyaret ettiğinde Silikon Vadisi’nde çalışan insanların çalışma ortamlarınıgözlemlemeşansımolduğunu belirten Bekir Altan, “İnsanların bu kadar mutlu çalıştıkları bir ortam görmedim. Her şey çalışanların mutlu ve rahat çalışması için dizayn edilmiş. Bu da beraberinde başarıyı getirmiş. Hiçbir şey tesadüf değildir.” dedi. Endüstri 5.0 devriminin konuşulduğu bir dünyada Türkiye’deki eğitim sisteminde köklü değişiklik yapılması gerektiğini 3 yıldır dile getirdiklerini belirten Altan şöyle devam etti: “Uzun süredir belediye başkanlığı görevime devam ediyorum ancak Öğretmen Bekir Altan kimliğimi hiçbir zaman kaybetmedim. Eğitimle her zaman yakından ilgilenmeye devam ettim. 2012 yılında Hatayımızın büyükşehir olması münasebetiyle bizde Payas olarak ilçe belediyesi konumuna geçtik. Ancak bu yeni süreç bizleri artık yol yapmaktan, kanalizasyon yapmaktan çıkarıp sosyal belediyeciliğe yönlendirdi. Bu yeni sosyal belediyecilik anlayışı ile neler yapabiliriz noktasında düşünmeye ve araştırmaya başladık. Amerika’da bulunduğum süre içerisinde ülkemizin yetiştirdiği medarı iftarımız Nobel ödüllü Prof. Dr. Aziz Sancar hocamızın Gırls In Stem (GIS) projesi ile tanıştım. Hocamızın kız çocuklarının bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarına yönlendirilmesi için yaptığı bu proje bize ilham kaynağı oldu.ŞehrimizedönerekTürkiye’ninilkve tek öğrenci odaklı ücretsiz STEM eğitimi veren PayaStem merkezini 2016 yılında kurduk. PayaStem projemizle eğitimi yeniden inşa etmek ve şekillendirmek istiyoruz. Ülkemizde ki eğitim kalitesinin arttırılması için bizde sosyal belediyecilik anlayışı ile üzerimize düşeni yapmak noktasında gayretle çalışıyoruz. Bir şeyi değiştirmek istiyorsak buna önce kendi şehrimizden başlamamız gerektiğinin bilinciyle yeni bir modeli uygulamak için kollarımızı sıvadık. Büyük emellerle çıktığımız bu yolda birçok problemle karşılaştık. Bütün problemleri sabır ve sebatla aşmayı başardık. Peki bu kadar STEM den bahsettik ama nedir bu STEM. STEM; Science, Technology, Engineering and Mathematics kelimelerinin baş harflerinden oluşturulan bir kısaltmadır. BİLİM, TEKNOLOJİ, MÜHENDİSLİK VE MATEMATİĞİN birbiriyle bütünleşmiş şekilde öğretilmesini içeren, okul öncesinden yüksek öğretime kadar olan tüm süreci kapsayan transdisipliner bir eğitim yaklaşımıdır. 21. Yüzyılın eğitimde, teknolojide ilerleyen ve bu ilerlemenin başında gelen ülkeleri (Güney Kore, Çin, ABD vb.) incelediğimizde hepsinde gördüğümüz ortak değişim STEM yada STEM’e benzer eğitim modellerini ülkelerinde uygulamış olmalarıdır. Payas Stem Merkezi’nde STEM yaklaşımı bir bütün içerisinde ele alınarak, öğrencilerimize Matematiksel Modelleme, Bilimsel Sorgulama, Proje Tabanlı Öğrenme, Bilgi İşlemsel Düşünme sınıflarında bütünleştirici eğitimler veriyoruz. Bir ana disiplini konu alırken en az bir diğer STEM alanını da dersin içeriğine katıyoruz. Ana kök matematikteyken yan dallardan birisini mühedisliğe, fen bilimlerine, kodlamaya ya da sanatsal tasarıma koyabiliyoruz. Böylelikle disiplinler üstü (trans disipliner) bir yaklaşım ile eğitim içeriğini zengin hale getirerek daha kalıcı öğrenmeyi sağlamış oluyoruz. Öğrencilerimize grup olmayı, multidisipliner bir yaklaşımla günlük hayatlarında ki sorunlara çözüm bulmayı, teknolojiyi gerekli ve faydalı şekilde kullanmayı, evrenin saf matematiğini, gözlemi, deney yapmayı, geleceklerini kodlamayı, iletişim becerilerini geliştirmeyi, yarının değil 20 yıl sonrasının ihtiyaçlarını karşılayacak bireyleri yetiştirmeyi hedefliyoruz. Az zamanda çok başarılar elde ettik PayaStem 2016 yılında açılmış olmasına rağmen az zamanda çok işler başardı. Bunlardan bazılarını paylaşmak isterim. Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen uluslararası dünyanın en büyük robot turnuvası olan FRC (Fırst Robotic Competition)‘a PayaStem öğrencilerimizin de içinde bulunduğu SPARC takımı ile katılarak Los Angeles kentinde yapılan turnuvada toplamda 11 ödülün 2’sini alarak şehrimize getirdiler. Eylül 2018 ICT MEDIA 21
  • 24. bulundular. Engin bilgilerinden faydalanma fırsatı bulduk. Öğrencilerimizle beraber Brezilya’nın Fortaleza kentinde yapılan International Expo Science proje fuarına öğrencilerimizle katılarak Arjantin’deki proje yarışmasına gitmeye hak kazanan Türk takımı olduk. Arjantin’e giden öğrencimiz yapmış olduğu projesi ile International Expo Cytar yarışmasında Dünya 1. Olarak ülkemizi en iyi şekilde temsil etti. 2017 Şubat ayında İzmir de düzenlenen FLL robotik yarışmasında 7 öğrencimiz ve bir özel çocuğumuzla katıldık. Yarışma tarihinde ilk kez zihinsel olarak engelli bir öğrenci robotik yarışmasına katıldı ve sunum yaptı. Ülkemizde de turnuvaları düzenlenen FLL (First Lego League) turnuvasına katılan PayaStem öğrencilerimiz Ankara’da özel okulların arasından sıyrılarak Programlama dalında birincilik ödülü aldılar. Yeni belediyecilik anlayışı ile eğitim alanında yaptığımız çalışmalar son hızıyla devam etmektedir. Öğretmen bir belediye başkanı olarak her yeni gelişmenin eğitimden geçtiğinin farkındayız. Bu farkındalıkla Payas Belediyesi olarak yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarla ülkemizin geleceğine yön vermek istiyoruz.” Google’ın 2017 yılı Codeweek etkinliği çerçevesinde desteklediği bir kuruluş olduk. Dünyanın en iyi eğitim fakültesi olan UCL (Universitiy College London) ile göçmen çocuklarımızın Türk eğitim sistemine oryantasyonu ve kodlama eğitimleri alanında proje ortağı olduk. İlham kaynağımız olan Prof. Dr. Aziz SancarhocamızınGirlsinStemprojesinin Hatay ayağında ekibi ile birlikte çalışarak PayaStem merkezimizde incelemelerde Hızla değişen dünyada alışkanlıklar da değişiyor Bekir Altan, hızla değişen dünyada insanların alışkanlıklarının da değiştiğini vurguladı. Günümüzde özellikle teknolojinin etkisi ile insanlarla kurulan iletişimden, yaşam biçimine, yeme alışkanlıklarından öğrenme şekillerine kadar birçok konuda değişiklik yaşandığını belirten Altan, teknolojideki baş döndürücü gelişmelerin öğrenme modellerine de yansıdığına dikkat çekti. İnternet ve bilgisayarın anaokulundan yükseköğrenime kadar öğrenme süreçlerinin vazgeçilmez unsurları olduğunu belirten Altan şöyle devam etti: “Günümüzde teknolojinin kullanılmadığı hiçbir iş artık başarılı olamıyor. Hatta önümüzdeki 10 yıl içerisinde kendi mesleği ile teknolojiyi birleştiremeyen insanlar dünyanın neresinde olursa olsun işsiz kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaklardır. Durum böyle iken teknolojinin eğitim hayatının içerisine girmemesini bekleyemeyiz. Uzaktan eğitim belki de teknolojik eğitimin en fazla kullanılacağı alanlardan birisi olacaktır. Uzaktan eğitim kavramı ilk olarak 1906 yılında Wisconsin Üniversitesinde kullanılmış ve o günden bugüne kadar farklı aşamalardan geçerek eğitim sistemlerinin içine dahil olmuştur. Özellikle ICT temelli uzaktan eğitim platformlarının çok büyük avantajları bulunduğunu düşünüyorum. İnsanlara farklı eğitim seçeneği sunması, fırsat eşitliğine imkan tanıması, eğitimde maliyetlerin düşmesi ve niteliğin arttırılması, bireysel öğrenmenin sağlanması gibi bir çok üstün yanları bulunmaktadır. Geleneksel eğitim sisteminde ise öğrenciler daha sosyal bir ortamda, yüz yüze eğitim almaktadırlar. İki sisteminde olumlu ve olumsuz yönleri bulunmaktadır. Burada iki sisteminde olumlu ve olumsuz yanlarını sayarsak kıyasıya bir rekabet olacağına eminim. Bu sistemlerden hangisinin daha iyi olduğunu tartışmak yerine ikisini aktif bir şekilde birbirini destekler nitelikte nasıl kullanmamız gerektiği üzerine yoğunlaşırsak daha verimli sonuçlar elde edebiliriz diye düşünüyorum. Uzaktan eğitim ve yüz yüze eğitim sistemlerinin bir araya getirilerek A Y I N K O N U S U Eğitimde kalitenin arttırılmasını sadece teknoloji ile sağlamayı düşünmek çok kısır bir düşünce olur. Eğitimin üç temel ayağı vardır. Bunlar aile, öğretmen ve okuldur. Ancak günümüzde buna 4. bir ayak eklememiz gerekirse o da teknoloji olmalıdır. 22ICT MEDIA Eylül 2018
  • 25. Eylül 2018 ICT MEDIA 23 daha verimli olacağı kanaatindeyim. Bu şekilde eğitim veren ve modeller uygulayan bir çok üniversite mevcut. Bunlardan bir tanesi olan özel bir üniversitede Flipped Learning denilen bir öğretim yöntemi uygulanmakta olup iki modelin üstün yönlerini birleştirerek daha başarılı bir model ortaya çıkartma noktasına gelinmiştir. Temelde öğrenci kendisi için hazırlanmış bir ders içeriğini önceden izleyerek derse gitmekte ve bu süreçte soracağı soruları hazırlamaktadır. Sonrasında öğretmeninin de desteği ile grup çalışması ve etkinliklerle sorularına cevap bulmaya çalışmaktadır. Bu şekilde öğrenmeyi öğrenen bireyler yetiştirilmiş olacaktır. Ayrıca hazırlanacak olan online ders materyalleri ile de eğitimde fırsat eşitliği bir nebzede olsa sağlanacaktır.” Eğitimde başarının 4 ayağı var Başkan Altan tablet bilgisayarları, etkileşimli tahtaları ve interneti etkin kullanmanın tek başına eğitimde kaliteyi arttırmak için yeterli olmadığını söyledi. Eğitimde kalitenin arttırılmasını sadece teknoloji ile sağlamayı düşünmek çok kısır bir düşünce olacağını belirten Altan, “Eğitiminüçtemelayağıvardır.Bunlaraile, öğretmen ve okuldur. Ancak günümüzde buna 4. bir ayak eklememiz gerekirse o da teknoloji olmalıdır. Bu temeller sağlam bir şekilde oluşturulmadığı sürece ya da eğitim sadece bunlardan birisine bağlanarak ilerlendiği sürece başarı bekleyemeyiz” dedi. Ülkelerin öğretmen kalitesinin beraberinde eğitimin de kalitesini belirlediğini söyleyen Altan değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Eğitimde başarılı olan ülkelerin hepsinde eğitimin ana merkezinde öğretmen bulunmaktadır. Bunu bir anekdotla paylaşmak istiyorum. Bir eğitim konferansında Finlandiyalı üst düzey bir eğitimcinin konuşmasının ardından bir öğretmenin sorduğu soruya Finlandiyalı eğitimcinin verdiği cevap çok ilgimi çekmişti. ‘Finlandiya da bulunan öğrenci sayısı bizim ülkemizde bulunan Suriyeli mülteci öğrenci sayısının 3 te 2 si kadar. Türkiye deki kadar bir öğrenci, öğretmen ve okul sayısına sahip olsaydınız bu başarıyı elde edebilir miydiniz?’ Finlandiyalı Eğitim Müsteşarı; ‘Bu soruya cevap verebilmek ve öngörebilmek çok zor. Ancak şunu okul söylemleri yerine coşku ile okullarına gidecekleriokullaryapmalıyız.”PayaStem’in bunu sağladığını belirten Altan, bütün okullardan benzeri bir sistemin olması gerektiğini kaydetti. Singapur 1990 yılından beri girmiş olduğu PISA ve TIMMS sınavlarında ilk 3’e girdiğine dikkat çeken Payas Belediye Başkanı Bekir Altan bunun Singapur’un kendi matematik sistemlerini oluşturması sayesinde gerçekleştiğini bildirdi. Singapur matematiğinde; az konu ve derinlemesine matematik öğrenilmesini sağlayan bir model bulunduğunu belirten Altan, “Çocukların bir konuyu derinlemesine öğrenmesine imkan sağlayan modelde öğrenme gerçekleşmeden yeni bir konuya geçilmiyor bu da beraberinde başarıyı getiriyor” diye konuştu. Altan şöyle devam etti: “Bu örnekten yola çıkarak ders içeriklerimizivemüfredatımızhafifletilerek, derinlemesine öğrenmenin sağlanacağı bir model üzerinde yoğunlaşmamız gerekmektedir. Kurucusunun geometri kitabı yazıp terimleriyle ilgilendiği, tanınmış matematikçiler çıkaran bir ecdadın torunları bugün PISA´da matematikten kötü not almamalı. Bu noktada PayaStem tekrar devreye giriyor. Merkezimizde uyguladığımız STEM eğitimi modeli ile öğrencilerimizin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda derinlemesine öğrenmelerini sağlıyoruz. PayaStem söyleyebilirim. Öğrenci sayısı, okul sayısı, öğretmen sayısı ve materyal desteği; hepsini elimizin tersi ile bir kenara itelim ASLOLAN ÖĞRETMENDİR gerisi teferruattır. Bizim ülkemizde öğretmenler üniversitelerden yüksek lisanslarını bitirmeden öğretmen olamazlar. Ayrıca benim gibi üst düzey bir eğitim yöneticisi olmanız için ilkokul, ortaokul, yüksek okul ve üniversitelerde öğretmenlik yapmanız gerekmektedir. Bu şartlar sağlanınca her koşulda başarı kaçınılmaz olacaktır.’ Bu anekdot belki de her şeyi anlatıyor. Yapılacak bütün projelerin merkezinde eğitimin ana unsuru öğretmen olmalıdır. Öğretmen, çocuklarımızın ruh mimarıdır. Hiçbir teknoloji öğretmenin yerini tutamaz. Hiçbir tablet öğrencilerimize ruh kazandıramaz. Ne yaparsak yapalım eğitimin kalitesini arttırmak için önce öğretmene yatırım yapmamız gerekmektedir. Okul çocuklarımızın evlerinden daha çok zaman geçirdikleri yerlerdir. Bu sebeple okullarımızın fiziki donanım ve imkanlarının arttırılarak eşit standartlara getirilmesi gerekmektedir. Okullarımızın hepsinin birer sanat eserine dönüştürerek çocuklarımızın verimli zaman geçirecekleri ve hiç evlerine gitmek istemeyecekleri mekanlar haline getirmemiz gerekmektedir. Çocuklar evden çıkarken off yine mi Eylül 2018 ICT MEDIA 23
  • 26. sürecini incelediğimizde dünyanın farklı ülkelerinde de benzer örneklerin kullanıldığını görmekteyiz. Kullanım sağlayan ülkelerin hepsinin karşılaştığı ortak sorunlarla bizimde karşılaştığımızı söyleyebilirim. Ülkemizde FATİH Projesi’ni değerlendirirken öğretmen, öğrenci ve kurulan sistemler açısından incelememiz gerekmektedir. merkezimizin giriş kısmında bir yazı yazıyor. ‘Burada hiçbir balık uçmaya, hiçbir kuş yüzmeye zorlanmaz.’ Osmanlı’da Enderun mekteplerinin kapısında yazan bir yazıydı bu. Bizim eğitim felsefemizi yansıttığı için bu yazıyı merkezimizin girişine yazdık. Artık çocuklarımızı tek tip yetiştirmekten vazgeçmemiz gerekiyor. Eğitimde kaybedilecek tek birey dahi yoktur. Her çocuğun kendine göre yetenekleri bulunmaktadır. Yeter ki onlara yeteneklerini ortaya çıkartmaları için fırsat tanıyalım. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığımıza büyük görev düşmektedir. Bizim Hatay’dan Payas’tan başlatmış olduğumuz bu kıvılcımın bütün ülkeme yayılması ise ancak bakanlığımızın destekleri ile sağlanabilir. Umarım yeni bakanımız Prof. Dr. Ziya Selçuk eğitimin kalitesinin arttırılmasına yönelik bu çalışmalara hız verecektir.” FATİH Projesi’nde önce öğretmenler eğitilmeli Bekir Altan, FATİH Projesi hakkında da değerlendirmelerde bulundu. FATİH Projesi’nin 2010 yılında ülke gündemine girdiğini ifade eden Altan, “Bilişim teknolojilerinin eğitimde kullanım Öğretmenlerden kaynaklı sorunların temelindeFATİHProjesi’ndekullanılacak olan teknik cihazların, yazılımların kullanımında öğretmenlerin yeteri kadar bilgi birikimine sahip olmamasıdır. Bu noktada proje kapsamında öğretmenlere verilen hizmet içi eğitimlerin yetersiz kaldığı aşikardır. Daha verimli eğitimlerle öğretmenlerimizin yapıya vakıf olmaları sağlanmalıdır. Öğrencilerimiz teknoloji kullanımı konusunda çağın gerekliliklerini karşılamaktadırlar. Kullandıkları tabletlerin teknolojilerine çok fazla vakıf olmanın yanında bazı sorunlarda beraberinde gelmektedir. Sanal dünyada öğrencilerimiz bir çok bilgiye ulaşabilme lüksüne sahip ancak bu bilgilerin ne derece doğru olduğunu analiz etme yetisine sahip değiller. Ayrıca sanal alemdeki tehlikelerden çocuklarımızı uzak tutmak kolay bir iş değildir. Bu noktada Bakanlığımızın bu konu ile ilgili yapmış oluğu çalışmaların çok önemli olduğu kanaatindeyim. Özellikle FATİH Projesi ve EBA ile öğrencilerimiz doğru bilgiye ulaşabilme şansını yakalayabilmektedirler. Bununla birlikte Fatih projesi ve EBA sayesinde ülkenin en doğusundan en batısına eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabileceğini düşünüyorum” diye konuştu. A Y I N K O N U S U Ülkemizde FATİH Projesi’ni değerlendirirken öğretmen, öğrenci ve kurulan sistemler açısından incelememiz gerekmektedir. Öğretmenlerden kaynaklı sorunların temelinde FATİH Projesi’nde kullanılacak olan teknik cihazların, yazılımların kullanımında öğretmenlerin yeteri kadar bilgi birikimine sahip olmamasıdır. 24ICT MEDIA Eylül 2018
  • 27. Eylül 2018 ICT MEDIA 25 INTCAS Türkiye Genel Müdürü Tanju Zerrin, Türkiye’de eğitim denilince akla ilk, ilköğretim, orta ve lise süreci ile sonrasında kazanılırsa üniversite eğitiminin geldiğini belirtti. Bu süreçlerin oldukça yoğun bir sınav maratonuyla geçtiğini belirten Zerrin, “Gerçekten eğitim sürecimiz ne olmalı? Çocuklarımızı ve gençlerimizi bu konuda nasıl yönlendirmeliyiz?” diye sordu. Zerrin cevabını ise şöyle verdi: “Eğitim öncelikle özgür olmalı, teknolojiyi içinde barındırmalı, sınırları olmamalı, nasıl eğitim alacağına kişi karar verebilmeli ve mesleğini de yine kendisi seçebilmeli. Hatta global bir köy haline gelen dünyada okumak istediği okulu ve ülkeyi de seçebilmeli...” Tanju Zerrin, bütün bunların sağlanması için öğrencilerin rehberlik hizmetlerini güncel bilgiyle alması, farklı bakış açılarına sahip uzmanlar tarafından eğitim sürecinin desteklenmesinin önemine değindi. Lise sonrası farklı da olduğu gibi yapay zeka ile öğrencilerin yaptığı tüm hareketleri izleyebiliyorsunuz. Buna sosyal medyada paylaştıkları ya da gezindiği web siteleri de dahil, tüm bilgileri derleyerek öğrencinin neyi sevdiğini, ilgili alanlarını, hangi konuları araştırdığı gibi birçok veriyi toplayarak öğrenci hakkında bir profil oluşturulabiliyor. Teknoloji sistem üzerinde öğrenciye test uygulayacak ve aslında öğrencinin hangi meslek dallarına uygun olduğunu tespit edecek. Öğrenci bir bölümü ya da ülkeyi seçtiğinde sistem o seçtiği bölgelerin veya okulların hangilerinin kendisi için uygun olup olmadığının bilgisini verecek. Öğrenci, akıllı eğitim teknolojisi sayesinde doğru eğitimi, bölümü, ülkeyi ve şehri seçmiş olacak. Aslında eğitim teknolojisi bununla sınırlı kalmıyor, öğrenciye uygun staj ya da iş imkanı sunabiliyor, sistem üzerinden mülakat ya da dil seviyesini de ölçebiliyor. Kendi videolu özgeçmişini hazırlayabiliyor. Tüm bu imkanları günümüz eğitim teknolojisi bir öğrenciye sunabiliyor. Hatta teknoloji bununla da yetinmiyor, öğrenci alması gereken sertifika ve eğitimler varsa yine sistem üzerinde e-learning sayesinde bu programlara dahil olup eğitimlerini alabiliyor. Sistem üzerinden VR teknolojisi ile okulun içinde dolaşabilir labaraturalrını gezebilir hale geliyor. Teknoloji tüm bunları size bir uygulama ile evinize kadar getirebiliyor. Siz oturuduğunuz yerden tüm bu bilgileri alabilir başvurabilir ve sonuçlarınızı hızlıca alabilirsiniz hem de herhangi bir sınırlama olmadan kaynağından temiz bilgiyle. Yakın gelecekte spesifik eğitimleri dahi sınıflarda değil bu tür eğitim teknolojileri yardımı ile evinizde oturarak uzaktan alabileceksiniz. Zira eğitim teknolojilerinin önü çok açık ve verebileceği imkanlar çok fazla olacak.” bir ülkede üniversite eğitimi almak isteyen öğrenciler için binlerce okul ve şehir olduğuna işaret eden Zerrin, önce okunmak istenen bölüm, ardından ülke, şehir ve okula karar verilmesi gerektiğini kaydetti. Bu konularda en kestirme yolun yurtdışı eğitim acentelerinden yardım almak olduğunu belirten Tanju Zerrin, yeni eğitim teknolojileriyle ilgili şu bilgileri verdi: “Bugün baktığımızda eğitime yeni bir bakış açısı kazandıran yukarıda sorduğumuz tüm konulara cevap arayan ve bu konuda çalışan bir EdTech (Eğitim Teknolojisi) var hayatımızda. Edtech hayatımıza giren yeni bir kavram fakat gün geçtikce hayatımıza daha etkili bir şekilde giren bir uygulama. Eğitim teknolojisi hayatımızı nasıl etkileyecek ya da daha nasıl kolaylaştıracak şimdi ona değinelim. Eğitim teknolojisinin hem eğitim süresince hem de eğitim hayatının planlanması açısından artık çok önemli bir rolü var. EdTech yatırımı olan Intcas’ta INTCAS Türkiye Genel Müdürü Tanju ZERRİN: “Eğitime yeni bir bakış açısı kazandıran, eğitimle ilgili tüm sorulara cevap arayan ve bu konuda çalışan bir EdTech (Eğitim Teknolojisi) var artık hayatımızda.” Eylül 2018 ICT MEDIA 25
  • 28. 26ICT MEDIA Eylül 2018 öğretmene ve öğrenciye aynı şekilde hizmet sunmaya çalışmak çok büyük bir hata olmuş ve başarılamamıştır. Eğitim, devrime yatkın bir sistemdir! Kendi kendine öğrenen innovasyon yönü güçlü, kendine güvenen gelecekte nitelikli meslek sahibi olacak öğrencileri yetiştirecek yeni bir sistem kurgulamalıyız. Eğitimde adalet ve eşitlik gözeterek, bu hedeflerimizi eğitim teknolojileri ve Flipped Learning ve Uzaktan Eğitim gibi yeni eğitim modellerini kullanarak gerçekleştirebiliriz.” Bilgin Yazar, bu bağlamda ortaya çıkan problemler ve çözüm önerileri konusunda ise şunları sıraladı: 1. MEB’in mevcut durumunun korunduğu sürece ülkemizde istenilen başarının elde edilmesinin imkânsız olduğunu söyleyebiliriz. MEB’in 18 milyona yakın öğrenciden, 1 milyona yakın öğretmenden ve 65 bine yakın okuldan oluşan büyük bir sistemi merkezi bir şekilde yönetmeye çalışması tüm sorunların nedenidir. Dolayısıyla MEB’in sorumluluklarını okullara ve il/ilçe milli eğitim müdürlüklerine dağıtması, MEB’in kendisinin kalite standartlarını belirleyen bir üst kurum olarak görev yapması çözüm olacaktır. Büyük bir problemin üstesinden ancak ve ancak parçala çöz şeklinde gelinebilir. MEB her yıl değişen koşullara bağlı olarak başarı kriterleri, hedefler ve beklentileri belirleyebilir. Her türlü sorumluluğu okullara, öğretmenlere ve il/ilçe yönetimlerine bırakabilir ve ihtiyaç duydukları bütçeyi sağlayabilir. MEB böyle yaparken kendisi ise denetim, temel politikalar, örnek eğitim müfredatları, kitaplar, yöntemler v.b. konularında okullara ve öğretmenlere yardımcı olabilir. Her bir okul kendi eğitim yöntemini, müfredatını belirleyebilir. Kullanacağı kitapları, kaynakları, eğitim sistemini özgürce karar verebilir. 2. Okulların ve öğretmenlerin kendi eğitim modellerini oluşturmasına imkân sağlanmalıdır. Özgürlük yoksa innovasyonda yoktur aslında… Eğer okullar ve öğretmenler belirli başarı kriterlerine bağlı olarak özgür olmazlarsa inovasyon ve çeşitlilik de olmuyor. Hatta teknoloji firmalarının farklı eğitim teknolojileri geliştirmeleri dahi imkansızlaşıyor. Çünkü ortada geliştirilen teknolojileri alabilecek müşteri de bulunmuyor. Merkezi yönetim herkesin elini kolunu bağlı kılıyor ve yeni yöntemler, başarı hikayeleri, inovasyon v.b. gibi özgürlüğe bağlı çıktı oluşmasına imkân vermiyor. 3. Teknolojinin gelişmesi sayesinde artık geçmişte yapılamayan birçok şeye imkân oluştu. Kişileştirilmiş öğrenme ve Flipped Learning eğitim modellerinin okullarımızda uygulanması zorunlu hale getirilmelidir. ETGİ GRUP CEO’su Bilgin YAZAR: “Eğitim, devrime yatkın bir sistemdir! Kendi kendine öğrenen innovasyon yönü güçlü, kendine güvenen gelecekte nitelikli meslek sahibi olacak öğrencileri yetiştirecek yeni bir sistem kurgulamalıyız.” A Y I N K O N U S U ETGİ GRUP CEO’su Bilgin Yazar, Türkiye’de eğitim yatırımlarına ayrılan kaynağın yüksek olmasına karşın, eğitim teknolojilerinin kullanma oranlarının düşük olduğunu belirtti. Bunda Milli Eğitim Bakanlığı’nın rolünün büyük olduğunu belirten Yazar, “Eğitim teknolojilerin doğru ve yaygın kullanımı sağlanamazsa bir çok fırsatı ve katma değeri kaybetmiş olacağız” dedi. FATİHProjesi’ninTürkiye’deeğitimeteknolojininentegrasyonun farkındalığının oluşturulması konusunda çok önemli bir görevi yerine getirdiğini belirten Yazar, sistemin okulların internet ve diğer alt yapı eksiklerinin giderilmesi konusunda oldukça faydalı olduğunu söyledi. Ancak FATİH Projesi kapsamında e-eğitim içeriklerinin sunumu ve bu içeriklerin öğretimde kullanımında başarısızlıklar yaşandığını belirten Yazar, şöyle devam etti: “Bu kadar büyük bir yapıda her bir okula,
  • 29. Eylül 2018 ICT MEDIA 27Eylül 2018 ICT MEDIA 27 4. Ağaç atölyesi, Robot atölyesi gibi öğrencilerin gelecekte nitelikli meslek sahibi olmasına birçok yönden katkı sağlayacak hafta sonu kurslarının yaygınlaşması sağlanmalı. Bu sayede eğitim içerik sunumu ve yöntemleri çeşitlendirilmeli ve bu konuda özel sektör teşvik edilmelidir. 5. Uzaktan Eğitim modeli ile eğitim veren online okulların açılmasına imkân sağlanmalıdır. Öğrenci mahallesindeki okula devam ederken aynı zamanda online okula da gidebilmeli; çift diploma alabilmeli imkânı da olabilmelidir. 6. Yetenek Test Merkezleri: Öğrencilerin kazandıkları bilgi ve becerilerin değerlendirilmesine imkân sağlamak amacıyla TOEFL, PISA v.b. testleri gerçekleştirecek test merkezleri olan kurumlara ihtiyaç vardır. Bu test merkezleri sayesinde öğrenci istediği zamanda yetenek testlerini alarak, öğrencinin iyi ve eksik olduğu noktalar değerlendirilebilir ve sonucu göre eğitimine yön verilebilir. 7. Öğretmen Yetenek Kursları: Öğretmenlerin hayat boyu öğrenme kapsamında uygulamalı ve online kurslara katılmaları zorunlu olmalıdır. MEB bu konuda eğitim veren özel kurslara izin vermeli ve desteklemelidir. 8. İstekli özel okulların öğretmen ücretleri de desteklenerek eğitim ücretlerinin belirli sınırlar dahilinde olması sağlanabilmelidir. 9. Charter School denilen devletin bütün masraflarını karşıladığı ancak yönetimin özel sektör/girişimciler/vakıflar tarafından yapıldığı okul modelleri desteklenmelidir. Devlet okulları bir süreç dahilinde bu okullara dönüştürülmelidir. 10. Okulların vakıf şeklinde yardım toplanmasına imkân sağlanmalıdır. 11. Okuldan bağımsız öğrencilerin kariyer gelişimlerinin yönetilmesi amacıyla Koçluk/Rehberlik merkezleri zorunlu hale getirilmelidir. Teknoloji eğitimin içinde olmalı ETGİ GRUP CEO’su Bilgin Yazar, teknolojinin her şeyi çok hızlı değiştirdiğine vurgu yaptı. Artık insanların hem işlerini hem de eğitimi yöntemlerini farklı şekilde yapması gerektiğini kaydeten Yazar, “Teknoloji bizim öğrenme ve çalışma alışkanlıklarımızı da değiştiriyor. Dolayısıyla bugünün insanı geçmişteki insanlara göre farklı çalışıyor ve öğreniyor. Hem çalışma hayatını hem de eğitim hayatını bu değişimlere göre şekillendiremezsek, rekabet edebilir yani hayatta sürdürülebilir başarıyı sağlayamayız. Teknolojinin neden olduğu bu değişimlere karşı hayatta kalmanın yöntemi teknoloji destekli hayat boyu öğrenmedir” diye konuştu. Teknoloji küçük yaşlardan itibaren eğitim içerisinde olması gerektiğini belirten Yazar şöyle devam etti. “Çünkü insanlar teknoloji sayesinde çok daha kolay öğreniyor, öğrenim düzeyleri takip edilebiliyor, kişileştirilmiş eğitim sunulabiliyor. Bugün teknoloji sayesinde her türlü bilgi ve eğitime çok kolay bir şekilde erişim sağlanabiliyor. Ancak mevcut eğitim alışkanlıkların değişmesi gerekiyor. Öğretmen, öğrenci, aile ve okul e-eğitim yöntemleriyle ne kadar uyumlu bir ortam oluşturabilirse, öğrenciler gelecek hayatlarına ve işlerine o kadar başarılı sonuçları olacaktır. Uzaktan eğitim diğer adıyla e-eğitim tüm dünyada çok hızlı gelişiyor. Yeni geliştirilen teknolojiler sayesinde giderek fiziksel mekanlardaki eğitimin yerini alacak. Gelecekteki okulları içerik sunumu yapan kurumlardan çok, öğrencilerin ödev - proje - çalışma ve sosyal ortamları olarak düşünmeliyiz. Çünkü uzaktan eğitim sistemleri içerik sunumlarını kişileştirilmiş bir şekilde sunabilme, en iyi ders anlatan öğretmenlerden ders verebilme gibi imkanlar yanında oyunlaştırılmış eğitim, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik (virtual reality) gibi yeni öğretim yöntemlerini de sağlayabilmekte, bu sayede öğrencinin istenilen eğitim düzeyine gelmesi sürecini başarılı bir şekilde yönetebilmesine imkân vermektedir. Bugünün bence en önemli konusu, her yaştan insanımızı internet üzerinden çalışan ve öğrenen insanlara çok hızlı bir şekilde dönüştürmektir. Dolayısıyla eğitim teknolojileri ve uzaktan eğitim sistemlerini eğitim kurumlarımızın çok hızlı bir şekilde uygulamaya başlaması gerekiyor. Ancak bu konuda diğer ülkelere göre biraz yavaş ilerliyoruz ve uzaktan eğitimi de çok yanlış yöntemlerle ve teknolojilerle yapmaya çalışıyoruz. Yeni eğitim içerik teknolojileri ile Flipped Learning ve uzaktan eğitim sistemlerini bugünden doğru yöntemlerle sunarak başarılı sonuçlar alabiliriz.”
  • 30. 28ICT MEDIA Eylül 2018 Son 20 yılda eğitim teknoloji girişimlerine 30 milyar dolar yatırım yapıldı. Eğitim girişimlerine sadece bu yıl yaklaşık 10 milyar dolar yatırıldı ve en çok ilgi çeken sektörler bu sene yapay zekâ ve artırılmış/sanal gerçeklik girişimleri oldu. Dünyada yatırım alan eğitim girişimlerinde ABD’den sonra büyük bir çoğunluğu Çinli girişimler aldı. Çin’deki girişimlerde büyük yoğunluk dil öğretme portalları ve özel ders platformları olarak kaydedildi. Afrika’da, Nijerya ve Güney Afrika, kıtalarındaki en çok eğitim teknolojileri yatırımı alan ülkeler oldu. Pedagojik olarak dijital eğitim, eğitimsel robotlar, yapay zekâ destekli eğitim, karıştırılmış gerçeklik (sanal ve artırılmış), kognitif eğitim, lokasyon bazlı eğitim ve mobil eğitim olarak kategorize edilebilir. Yapay zekâ, karıştırılmış gerçeklik ve kognitif eğitim alanlarıyla ilgili özetler aşağıdadır. Yapay zekâ destekli eğitim uygulamaları konvansiyonel eğitimlerden çok daha verimli olduğu gözlemleniyor. Dijital platformlar üzerinden çözülen sorular, öğrencilerin hataları ve eksik kaldığı kurgular ve bilgiler, veri tabanında kaydedildikten sonra yapay zekâ destekli algoritmalar üzerinden analiz edilir. Normal sınıf içi eğitim, öğrencileri genellediği için öğrenciler kişiselleştirilmiş sınavlar ve eğitimler alamıyor. Yapay zekâ, hata yapılan sorularda kademeli zorluklarla öğrenciyi dener, bir konu üzerinde istatistiksel bir hata bariyeri oluştuğunda da o bariyeri oluşturan eksik kurgular ve bilgilerin önceden tasarlanmış ve kategorize edilmiş taksonomisindeki çıkarır. Taksonomi ağacındaki kaydedilmiş öğrenci hataları, aynı daldaki diğer hatalar ile aynalamalar sayesinde olasılıklandırılır ve ‘soruda gösterdiği mantık hatası/kurgulama hatası bu soru kategorisinde de X ihtimal ile tekrar karşıya çıkabilir’ tarzı önermelerde bulabilir. Bu taksonomi ağacı sayesinde, okunmamış ders kitabi sayfalarından, çalışılmamış kurgulara kadar birçok öneri öğrenciyi yönlendirmek için kullanılır ve değişik varyasyonlarla sonraki sınavlarda ağırlıklı olarak sorulur. Dijital platformlarda gerçek zamanlı skorlama sistemi ve anlık analitik veri üzerinden öğrencinin performans döngüleri, öğrenme bozuklukları veya özel öğrenme ihtiyaçları raporlanır. Daha kolay öğrenebilmesi için çözümler sunulabilir. Birçok öğrenme bozuklukları küçük yaşta tespit edilebilip kişiselleştirilmiş egzersizlerle engeller hafifletilebilir. M A K A L E Dr. Nihat KANTAR nihatkantar@hotmail.com “Dijital platformların eğitimi kişiselleştirebilmesi, sanal sınıflara uzaktan erişim sağlayabilmesi ve gerektiğinde tarihi veritabanlar ve istatistiksel analizlerle geri bildirimler sağlayabilmesi birçok sektör için ciddi katma değerler sağlayacak.” YAPAY ZEKA, KARIŞTIRILMIŞ GERÇEKLİK VE KOGNİTİF EĞİTİM
  • 31. Eylül 2018 ICT MEDIA 29Eylül 2018 ICT MEDIA 29 Karıştırılmış gerçeklik, sanal ve artırılmış gerçekliğin birleştirilmiş versiyonudur. Karıştırılmış gerçeklik endüstriyel çözümlerde, rafineri bakımından uçak ikmal prosedürlerine, sağlık sektöründe sağlık personelleri için muayene/ameliyat eğitimlerinden, 3-boyutlu radyografik analizlere kadar birçok sektörde kullanılmaya başlandı. Çalışanların hata yapma olasılıklarını düşürme, iş sağlığı ve güvenliği prosedürlerine uyma ve düşük maliyetlerle eğitim alabilmeleri, bu teknolojiler sayesinde gerçekleşiyor. Kazaları ve operasyonel aksaklıkları engellemek ve haritalandırmak için bu teknoloji ciddi çözümler sağlıyor. Kognitif eğitim ile gözlemleyiciler, Carroll’un 3 katmanlı zekâ tanımından Cattell ve Horn kuramlarının Akıcı- Zekâ ve Kristalize-Zekâ kuramlarını baz alarak birçok psikometrik ve klinik profil analizlerinin dijital platformlar üzerinden test edebiliyor. İşitsel ve görsel hafıza testleri ve buna benzer analizler sağlık sektöründe hastaların psikolojik ve nörolojik durumlarının dijital platformlarda ve uygulamalarda kontrol edilebilmesini sağlıyor. Makine öğrenimi ve derin öğrenme sayesinde de kaydedilen verilerin, tarihi veri tabanlarıyla kıyaslamalar sonucunda daha keskin sonuçlar ve yorumlar elde edilebilinmesi sağlanıyor. Dijital platformların eğitimi kişiselleştirebilmesi, sanal sınıflara uzaktan erişim sağlayabilmesi ve gerektiğinde tarihi veritabanlar ve istatistiksel analizlerle geri bildirimler sağlayabilmesi birçok sektör için ciddi katma değerler sağlayacak.
  • 32. 30ICT MEDIA Eylül 2018 Son yıllarda mobil teknolojiler ve sosyal medyanın yaygın kullanımıyla kayıt altına alınan veri miktarının hızla büyüdüğünü ve bu eğilimin giderek ivmelendiğini görüyoruz. Dijital teknolojilerin büyük miktarda verinin toplanmasına, depolanmasına ve işlenip analiz edilmesine imkan sağlaması, işletmeler için gerek operasyonlarını yönetmede gerekse rekabet etmede çeşitli fırsatlar sunuyor. Toplanan verilerin analizi ile rekabet avantajı elde etmede, daha iyi kararlar vermede, yeni ürün ve hizmetler geliştirmede, kalite ve verimliliği artırmada, müşterileri ve pazarı daha iyi anlamada firmalara katkı sağlayacak çeşitli uygulamaların geliştirilmesi mümkün oluyor. Sağlıktan finansa, üretimden perakendeye kadar pek çok alanda toplanan büyük verinin analizi ile birlikte firmalar için yeni iş fırsatları ve kullanım alanları ortaya çıkıyor. Ancak, bütün bu potansiyel avantajlarına rağmen, işletmelerin büyük veriden beklenen faydaları elde etmeleri çeşitli zorluklar içeriyor. Birçok firma için veri toplamak nispeten kolayken, bu verilerin analiz edilmesi ve yenilikçi bir şekilde kullanılması için gereken teknik altyapı ve beceri düzeyi yeterli değil. IoT, yaşama dair her alanın dijital veri noktası haline getirilerek bu alanlardan veri toplanması ve anlamlandırılması konseptine deniyor. Geleneksel, birbirinden bağımsız dikey çözümleri tek bir altyapıda toplayarak bu bilgilerin anlamlandırılması ve birbirleri ile olan etkileşimlerinin maksimuma çıkarılması amaçlanıyor. Örneğin, bireysel kullanımda akıllı evler bir süredir hayatımızda. IoT ile birlikte veri akışı sağlayabileceğimiz tüm entegre cihazların ortak bir alt yapı üzerinden kontrol edilerek, katma değeri yüksek yaşam çözümleri oluşturulması bekleniyor. IoT yeni regülasyonlar ile yükselecek 5G ile IoT’nin daha hızlı hayatımıza gireceğine inanıyoruz. HUAWEI olarak haberleşme altyapısının yönetilmesinde telekom operatörlerine destek olmak ile birlikte IoT kavramının yaygınlaşması için yerel oyunculara Ar-Ge alanı sağlıyoruz ve global platformlarla entegre olmalarına yakından destek oluyoruz. İstanbul ofisinde hayata geçirdiğimiz OPENLAB ile Türk firmalarının global oyuncu olmalarının kapılarını açıyoruz. Ancak bunlar gerçekleşirken paralelde, IoT alanında çalışan farklı sektörlerin ortak paydada buluşabilmesi için devlet tarafından konulması gereken bazı regülasyonlara ihtiyaç var. Bu süreçte paylaşılan verilerin kişisel kullanıcı güvenliğini etkilemeyecek şekilde kullanılması ile ilgili kanunlar büyük önem taşıyor. Bu verilerin lokal sistemlerde bulunması konusunda kamu reel sektör ve bireyler hemfikir ancak lokaldeki dağılım konusunda yeni regülasyonlarla sınırların belirleneceği beklentisindeyiz. İsmet OKER HUAWEI Ürün Müdürü Türk Firmaları HUAWEI OpenLab ile Global Oyuncu Oluyor www.huawei.com
  • 33. Eylül 2018 ICT MEDIA 31 Electronics Industry Automotive Consumer Cities Energy Iot, Driving verticals to Digitalization
  • 34. Cumhuriyet tarihinin en büyük eğitim projesi yıllardır göz önünde olmasına ve büyük çabalara rağmen bir türlü sağlıklı olarak hayata geçirilemiyor. Yıllardır konuşulan ve birkaç yılda bir ihalesi yapılan sonrada tamamlanamayan ve yılan hikayesi dönen bir FATİH Projemizvar.Eğitimvebilişimsektörünün 10 yıldan daha fazla bir süredir en önemli gündem maddesi FATİH Projesi, bir türlü sağlıklı yürütülemiyor. Eğitim ve bilişim sektöründe sürekli farklı bilgiler dolaşıyor. İhale tarihleri belirleniyor, erteleniyor, iptal ediliyor, farklı formatta ihale yapılacağı bilgisi dolaşıyor tekrar erteleniyor ve sonra tekrar iptal ediliyor. FATİH Projesi döngümüz yıllardır devam ediyor. Yıllardır bilişim sektöründe çalışan biri olarak ben de FATİH Projesi’ni takip ediyorum. Projenin sağlıklı gerçekleşmemesi birçok kişi gibi beni de üzüyor. FATİH Projesi’nin sağlıklı yapılamaması hem eğitim sektörünün hem de bilişim sektörünün yanlışıdır. Bunca yüksek eğitimli ve deneyimli kişilerin bir araya gelip eğitim tarihimizin en büyük projesinin gerçekleştiremiyor olması hepimiz açısından son derece üzücü. Neyse yapılamayanlar konusunda eleştirmek en kolayı. O zaman eleştirmek yerine öncelikle proje safhalarını, uygulama yöntemlerini ve incelemekte fayda var. FATİH Projesi’nin başlangıcını 2005 yılı civarında evrensel hizmet fonu ve bağışlar ile okullarda bilgisayar sınıflarının yapılması olarak kabul edebiliriz. Projenin adı o zaman için BT Sınıfları Projesi idi. Bu projenin de çok büyük kısmı yine evrensel hizmet fonundan karşılandı. Bu projedeki en büyük sorun bilgisayar sınıfları kurulduktan sonra okullarda bilgisayar eğitimi verecek öğretmenlerin olmamasıydı. Projenin iki amacı vardı. Birinci amacı bilgisayar okuryazarlığını arttırmak, ikincisi ise evinde bilgisayar olmayan öğrencilerin bilgisayara erişimini sağlamaktı. Ancak okullarda bilgisayar okuryazarlığını öğretecek yeterli miktarda öğretmen yoktu. Aslında birçok okulda hiç bilgisayar öğretmeni yoktu. Dolayısıyla bilgisayar sınıfları kuruldu ancak öğretmen olmadığı için bilgisayar sınıfları yıllarca kilitli kaldı. Belki de birçok bilgisayar kullanılamadan teknolojileri eskidi. Bilgisayar öğretmenleri okullara atanmadan BT sınıfları yapıldığından okul yöneticileri sınıfları kilitli tuttu. Bu yüzdendir ki bu projede çok büyük ölçüde amacına ulaşılamadı. Bilgisayar öğretmeni olmadığından bilgisayar okuryazarlığı öğretilemedi. BT sınıfları kilitli tutulduğundan evinde bilgisayar olmayan öğrenciler de bilgisayara erişemediler. Birkaç yıl sonra proje isim değiştirdi ve kapsamı genişletilerek FATİH Projesi oldu. Amaç özünde yine aynıydı ancak amacı da kapsamı da genişletildi. Düşünce ve özünde son derece güzel ve faydası arttırılmışolarakyenidenşekillendi.Ogün bugündür FATİH Projesi gündemimizi meşgul ediyor. M A K A L E Mehmet ÖZEN mehmetoze@gmail.com FATİH Projesi, bir türlü sağlıklı yürütülemiyor. Eğitim ve bilişim sektöründe sürekli farklı bilgiler dolaşıyor. İhale tarihleri belirleniyor, erteleniyor, iptal ediliyor, farklı formatta ihale yapılacağı bilgisi dolaşıyor tekrar erteleniyor ve sonra tekrar iptal ediliyor. FATİH Projesi döngümüz yıllardır devam ediyor. FATİH PROJESİ SAHNE#1/ÇEKİM#∞ 32ICT MEDIA Eylül 2018
  • 35. Eylül 2018 ICT MEDIA 33 Daha önce her okulda sadece BT Sınıfı Projesi iken bütün okuldaki iletişim ve bilişim altyapısından tutun akıllı tahtaların tedariki, kurulması ve her öğrenciye tablet verilecek şekilde kapsamı revize edildi. Proje çok büyük boyutlara ulaştı. Üreticilerin ve entegratörlerin hayallerini süsleyen projelere dönüştü. Ancak proje gerçekleşme aşamasında entegratörler maalesef umduğunu bulamadı hatta birçok entegratör bu projeden ciddi zararlar etti. Proje yine evrensel hizmet fonundan finanse edilerek ihale edildi. İhale birkaç faz ve lotlar halinde yapıldı. Her firma için lotsayısınırıolacakşekildeihaleleryapıldı ve birçok entegratör FATİH Projesi’nden iş aldı. Proje uygulanmaya başlandıktan sonra bazı firmalar bu proje zararından dolayı sektörden çekilirken bazı firmalar ise ciddi zararlar ederek projeyi tamamlayabildiler. Peki, neden böyle oldu? Niye firmalar zarar etmişti ve proje zamanında gerçekleşmemişti. Projenin takviminde gerçekleşemedi. FATİH Projesi Türkiye’de bilişim sektörünün en büyük projesidir. Büyük projelerin firmaları geliştirmesi gerekirken FATİH Projesi firmalara zarar verdi ve hatta bazı firmaların oyundan çekilmesine sebep oldu. Son safhada projeyi yapacak bilişim firması bulunamıyor. Bunların sebebinin derinden incelenmesinde fayda var. Yapacak firma bulunamadığından projenin operatörler tarafından yapılmasına karar verildi. Bu kararın verilmesinin üzerinden birkaç yıl geçmesine rağmen “ha önümüzdeki ay ha bir sonraki ay ihale edilecek” deniyor. Halen son ihale yapılabilmiş değil. Tekrar aynı soruya döneceğim bu kadar üzerinde durulan bu proje neden yapılamıyor ve yapılan kısımları başarısızlıklarla gerçekleşiyor. Kurumlar komisyonlar kuruyor aylarca çalışıyor. Özel sektör projeden iş alabilmek için bu kadar çalışırken neden sonuca bir türlü ulaşılamıyor. Bu kadar kişinin çalıştığı ve ciddi paraların harcandığı bir projenin başarısız olmasının sebeplerini iki safhada inceleyebiliriz. Birinci safha ihale öncesi safha. Yani ihale hazırlık aşaması. Bu aşamanın doğru planlanmaması zaten projenin başarılı gerçekleşme ihtimalini oldukça düşürüyor. Bu aşamada ihaleyi yapan kurumlar, ilgili STK’lar ve özel sektör temsilcileri beraber çalışmak zorunda. Ama maalesef sadece kurumlar şartnameyi hazırlayıp özel sektör ve STK’lar ile paylaşmadan yayınlıyor. Çocuklarımızın ve dolayısıyla ülkemizin geleceği olan bu proje kişisel kazanımların önünde tutularak hazırlanmalı ve yapılmalı. Özel sektör temsilcileri tamamen kar hedefi gütmeden ülke geleceği düşünülerek hareket etmeli. Kamu ve STK temsilcileri ile özel sektör temsilcileri beraber, çok sıkı ve ortak çalışarak proje için ihale şartname ve yöntemlerini oluşturmalıdır. FATİH Projesi bilişim ve eğitim sektörü firmalarının gelişimi açısından çok önemli bir fırsattır. Projenin uygulama aşamasında başarısız olmasının en önemli sebebi ise doğru proje yönetiminin yapılmamasıdır. Belki de proje yönetiminin olmamasıdır. FATİH Projesi gibi çok yaygın ve çok fazla iş kalemi olan projelerde proje uygulama adımlarının gün be gün çok sıkı takip edilmesi gerekir. Her okulda kaç kişinin çalıştığı ve hangi kalemden ne kadarlık iş üretildiğinin çok iyi takip edilmesi gerekir ki projenin yetişmeme riski olan noktalara ve ekiplere takviyelerin zaman kaybetmeden yapılması ve bütün projenin eş zamanlı yürümesi sağlanmalıdır. Doğru ve sıkı uygulanmış bir proje yönetimi ile ancak eş zamanlı ve aynı kalitede proje yürütülebilir. Bu yüzdendir ki FATİH Projesi’nde mutlaka bir proje yönetim ofisi kurulmalı ve projenin bütün adımları bu birim tarafından sıkı bir şekilde takip edilmelidir. FATİH Projesi’nde proje yönetim komisyonu projenin sağlıklı yürümesi için çok büyük önem taşımaktadır. İhale sürecinin ve proje sürecinin doğru yönetilmesi kadar hatta daha önemli olan parametrelerden biride FATİH Projesi için içeriklerin oluşturulamamasıdır. Okullarda istediğimiz altyapıyı ve sistemi oluşturalımeğerüzerindeuygulayacağımız bir içerik yoksa altyapı ve sistem anlamsız kalacaktır. FATİH Projesi’nde tam da bu durum yaşanmaktadır. Eğitim içerikleri oluşturulmadan okullarda altyapı ve sistemler kuruldu. Daha önce yapılan BT sınıfları projesinde eğitim verecek öğretmen yoktu, bugün yapılan FATİH Projesi’nde ise öğrencilere gösterilecek içerik yok. Doğru yöntem proje başlamadan içerikler hazırlanır ve bu içeriklere göre altyapılar yapılır. Eğer interaktif içerikler hazırlandıysa sistem bu doğrultuda kurulabilir. Ya da içeriklerin hazırlanması ile projenin altyapısı paralel yürütülmelidir. Proje bittiğinde içeriklerin hazır olması gerekmektedir. Eğer içerik yok ise öğrencilere verdiğimiz tabletin de okullara kuruduğumuz altyapının da pek fazla anlamı olmayacaktır. FATİH Projesi’nde enerjimizi ve kaynaklarımızı içerik hazırlama vermemiz projenin başarısı ve faydalılığı açısından oldukça önemlidir. Eylül 2018 ICT MEDIA 33
  • 36. Y Ü Z Y Ü Z E “Kendi tasarladığımız ve ürettiğimiz ürünlerle katma değeri artırmaya çalışıyoruz” 34ICT MEDIA Eylül 2018
  • 37. Eylül 2018 ICT MEDIA 35 ICT MEDIA: Öncelikle SAMM firmanızın isminin açılımını merak ettik. Arapça bir kelime olduğunu düşünüyoruz. Anlamı ve neden bu ismi kullanma gereği duydunuz? MUSTAFA AKŞİT: SAMM, ortakların adlarının baş harflerinden oluşmaktadır; Sedat, Ayşe, Mustafa ve Murat. İsim Arapça olmamakla birlikte siz de haklısınız isimlerin hepsi Arapça isimlerdir. ICT MEDIA: Bir Türk firması olarak SAMM teknolojide gördüğümüz kadarı ile Telekom, bilişim, inşaat, enerji gibi kompleks sektörler için ürün ve çözümleriniz var. Bu ürün ve çözümlerinizde ne kadar yerlisiniz? MUSTAFA AKŞİT: Özellikle Telekom ve Bilişim ürünlerinde daha çok Türkiye’de yapılmayan ürünleri üretmeye özen gösteriyoruz ve müşterilerimize fiyat avantajının yanısıra; kalite, teslim süresi ve teknik danışmanlık da veriyoruz. Mühendislik bilgimiz ve disiplinimiz ayırt edici özellik olarak öne çıkmaktadır. Bu sektördeki bazı ürünlerde, yüzde seksenlere varan yerlilik seviyelerini yakalamamıza rağmen, henüz istediğimiz kadar yerli olduğumuzu düşünmüyorum. Bunun nedeni de bizim ‘yerlilik’tanımına bakış açımızdan kaynaklanmaktadır. Örneğin, yerli plastik hammaddesi bulunamıyorsa, bizim yerli plastik fiber optik kaset tasarlayıp üretmemiz yalnıca varolan ürüne şekil vermekten öteye pek geçemez. Böyle durumlarda biz de ancak kendi tasarladığımız ve ürettiğimiz ürünlerle katma değeri artırmaya çalışıyoruz. ICT MEDIA: Değişen Dünya konjoktöründe yerlilik ve milliğin ön plana çıkığını gözlemliyoruz. Türkiye’de bu yönde kendi süreçlerini oluşturmaya çalışıyor. Bu anlamda Samm Teknoloji olarak Ar-Ge yapıyor musunuz, yerlilik ve millilik anlamında sektöre katkı sağladığınızı düşünüyor musunuz? MUSTAFA AKŞİT: SAMM, Ocak Ayında Ar-Ge merkezi olarak tescillendi. SAMM’ı kurmaya karar verdiğimizde 30 yaşın altındaydık. Türkiye de yeni krizden çıkmış, büyümeye hazır bir ülkeydi. Kendimizi yerlilik ve millilik üzerine konumlandırdık ve buna göre stratejilerimizi belirledik. Geriye dönüp baktığımızda biz bile şaşırıyoruz, “Konu üstüne çok düşünmüş ve bunu oturup sayfalarca dokuman olarak yazmışız” diye. Öyle koşullar oluştu ki bu dokuman içinde 10 yıl boyunca “üretim yapmamak ve distribütörlük yaparak risksiz iş yapmak vb.” benzeri kararlar bile vardı. Ama yalnızca 2-3 yıl böyle devam etti, hemen “bunda ne var biz üretiriz” demeye başladık. Ama üretim yaparken de, distribütörlüğünü Telekomünikasyon ve Bilişim sektöründe yerlilik ve millilik üzerine kurulan ve bu strateji ile birçok üründe yüzde 80 oranında yerli üretime geçen Samm Teknoloji, kendi tasarladıkları ve ürettikleri ürünlerle katma değeri artırıyor. Gebze’de kurulu Ar- Ge merkezinde yerli teknoloji üretimini günden güne geliştiren Samm Teknoloji’nin hikayesini Genel Müdür Mustafa Akşit’ten dinledik. AKŞİT Mustafa SAMM TEKNOLOJİ GENEL MÜDÜRÜ Eylül 2018 ICT MEDIA 35
  • 38. yaptığımız firmaların kalitesinde üretim yapmaya kendimizi şartlandırdık. Yani ne üretiyorsak, maliyeti ne olursa olsun en iyisi olacak, müşteri şikayeti gelmeyecek. Müşteri şikayeti gelecekse de o ürünü ne üretiriz ne de satarız yaklaşımına sahibiz. Tüm bunlar lojistik, muhasebe, üretim ve yönetim olarak müşteri odaklı olmayı gerektiriyor. Biz bu felsefe ile hareket etmeye özen gösteriyoruz. Bu felsefemizi de yalnızca kendimize değil, çalışanlarımızla da açık açık müzakere edip şeffaf şekilde aktarıyoruz. Hiçbir üretim AR-GE’siz ol(a)maz, devam edemez. Biz de, şu anda iç ve dış AR-GE çalışmalarını yürütmeye başladık. Daha doğrusu eskiden yaptığımız AR-GE faaliyetlerini kayıt altına alıp yeni projeler yapmaya başladık. 200’e yakın ürün geliştirdik. Ar-Ge personeli olarak da çalışmış birisi olarak doğruyu söylemek gerekirse; AR- GE akşamdan sabaha yapılmıyor. Uzun bir süreç, sabırlı ve disiplinli olmak gerekiyor. Fark yaratacak, firmayı birden büyütecek derecede bir arge için biraz daha zamana ihtiyacımız var. ICT MEDIA: 2023 yılında Türkiye’nin 500 büyük firması arasında yer alma vizyonunuz bulunuyor. Bu anlamda önümüzdeki dönem özellikle Ar-Ge anlamında yürütmeyi planladığınız çalışmalarla ilgili bilgi verebilir misiniz? MUSTAFA AKŞİT: Bu tabii yalnızca ciro büyüklüğünü gösteriyor ancak sürdürülebilir ve karlı büyüme bizim için daha önemli aslında. Bu da sürekli Ar-Ge ile mümkün. Telekom ve bilişim sektörleri çok hızlı değişim gösterebiliyor biz de buna ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu hedef doğrultusunda altyapı çalışmalarımız tamamlanmak üzere. 2014 yılından bugüne yaptığımız yatırım bedeli 10 milyon TL’yi aşmış durumda. Gebze Organize Sanayii Bölgesi (GOSB) teknolojiyi çok yakından takip eden, gerçekten çok organize ve prestijli bir sanayi bölgesi. Burada kendimize ait 7 bin metrekare modern bir tesisimiz de var. Bina, makine altyapısının yanısıra, laboratuvar, Kalite yönetim sistemi, ERP, lojistik, web sitesi ve online satışlarımız hepsi entegre bir şekilde çalışmaktadır. ICT MEDIA: Firma olarak 2023 ciro hedefinizde, yurtdışı satışın payını, cironuzun yüzde kaçı olarak hedeflemektesiniz? MUSTAFA AKŞİT: 2023 yılına kadar Bu sektördeki bazı ürünlerde, yüzde seksenlere varan yerlilik seviyelerini yakalamamıza rağmen, henüz istediğimiz kadar yerli olduğumuzu düşünmüyorum. Bunun nedeni de bizim ‘yerlilik’tanımına bakış açımızdan kaynaklanmaktadır. Y Ü Z Y Ü Z E 36ICT MEDIA Eylül 2018