2. Şimdi bak Allah'ın rahmet eserlerine:
Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor.
Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece
diriltecektir; O herşeye hakkıyla kâdirdir.
Rûm Sûresi 50
3. Ebedî bir güzellik, fâni âşıklara
râzı olmaz! Âşıklarının da
ebedî olmasını ister.
4. Muhteşem bir saltanat, hiç mümkün müdür ki,
hizmetini güzelce yapanlara bir mükâfat ve isyan
edenlere de bir cezâ vermesin. Bu dünyada yok
gibidir. Demek ki, başka bir yerde büyük bir
mahkeme var.
5. Zâlim izzetinde, mazlûm zilletinde kalıp, bu
dünyadan göçüp gidiyorlar. Madem Allah’ın
mutlak bir adâleti var; Demek ki, bir
MAHKEME-İ KÜBRÂ’YA bırakılıyorlar!
6. Hiç mümkün müdür ki, nihâyetsiz kerem,
rahmet, izzet ve gayret sâhibi olan şu âlemin
Rabbi, kerem ve rahmetine lâyık mükâfat,
izzet ve gayretine yakışacak cezâda
bulunmasın?
7. Bir çiçek ölüp gitse, şekli hafızalarda, ruh
programı da tohumlarında devâm ediyor, bekâ
buluyor. Hafîz ismi onu muhafaza ediyor. Hiç
insan, ölmesiyle yok olup gider mi?
8. Hadsiz cömertlik ve tükenmez hazîneler,
istenilen her şey içinde bulunan dâimî bir
ziyâfet yeri ister. Hem, o ziyâfetten lezzet
alanlar, orada devam etsinler; tâ zevâl ve firâk
ile elem çekmesinler. Çünkü zevâl-i elem, lezzet
olduğu gibi, zevâl-i lezzet dahi elemdir.
9. Hiç mümkün müdür ki, en basit bir ihtiyâcı, en küçük bir
mahlûkundan görüp mükemmel bir şefkatle ummadığı
yerden gönderen; ve en gizli bir sesi, en gizli bir
mahlûkundan işitip imdâd eden; bütün dualara cevaplar
veren nihayetsiz bir şefkat ve bir merhamet sâhibi bir
Rab, en büyük bir kulunun, en sevgili bir mahlûkunun en
büyük hâcetini görmesin, en yüksek duâsını işitip kabul
etmesin?
10. Mâdem ki Cenâb-ı Hak, cenneti
vaadetmiş, cehennemle de tehdîd etmiş.
Elbette O sonsuz kudret ve ilim sâhibi
olan Zât, vaadini ve tehdîdini yerine
getirmeye muktedirdir.