Yazar hayranı olduğu divan edebiyatı ile ilgili uzun yıllar okuduğu binlerce beyitten en sevdiği beyitleri defterine yazarak başladığı serüvenine önce defterindeki yazıları bilgisayar ortamına aktararak devam etti. Yıllar içerisinde okuduğu ve sevdiği beyitler de çoğaldı şu an 357 sayfa ve bine yakın beyitle karşınızda bulunuyor. Tamamı yazarın defalarca okumaktan zevk aldığı beyitlerden oluşan kitabın bir çok kısmında beyitlerle ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Yavuz Sultan Selim, Fuzuli ve Şeyh Galib gibi bir çok ünlü şairin beyitlerini bulabilirsiniz.
Yazar hayranı olduğu divan edebiyatı ile ilgili uzun yıllar okuduğu binlerce beyitten en sevdiği beyitleri defterine yazarak başladığı serüvenine önce defterindeki yazıları bilgisayar ortamına aktararak devam etti. Yıllar içerisinde okuduğu ve sevdiği beyitler de çoğaldı şu an 357 sayfa ve bine yakın beyitle karşınızda bulunuyor. Tamamı yazarın defalarca okumaktan zevk aldığı beyitlerden oluşan kitabın bir çok kısmında beyitlerle ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Yavuz Sultan Selim, Fuzuli ve Şeyh Galib gibi bir çok ünlü şairin beyitlerini bulabilirsiniz.
Tüm hayretlerimin, hayranlıklarımın ünlem işareti oldun önce, sonra sana ait senle bana gelenleri özenle biriktirirken aralarına koyduğum virgül, senden önce senden sonra derken üç nokta, bizli anları içinde saklayan parantez ve senli cümlemde son noktam oldun. Şimdi bizli anların sonsuza dek bitmeyeceğini anlatan nokta noktalarım ol sonsuz ol istiyorum.
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...Can Akin
SİZE SONSUZUN DERİNLİĞİNDEN SEVGİYLE ARMAĞAN EDİYORUZ....
Sevgi hayatın neresindedir? Sevgi nedir ne değildir? Sevgi sınırsız, sorgusuz, hesapsız ve nedensiz olabilir mi? Aşk bütün evrene yayılacak kadar çekime sahip midir? Şu küçük kalbimiz bütün bu nedenleri kaldırabilir mi? Aşk sonsuzluğun ücra bir köşesinde olsa bile gidip yaşanması mı gerekir?
Sevgi ve Aşk, herkesin gözlerinde aradığımız, o huşu verici titreşim, kendimizi aradığımız "Yol" mudur? Biz aslında farklı gözlerde hep aynı şeyi mi aradık? Hep tek bir kıvılcımı mı gördük?
Sizler de bu soruların cevaplarını arıyorsanız ve aradığınız o huşu verici titreşimin sonsuz derinliklerinde, haritasız ve pusulasız savrulmaya hazırsanız, doğru yerdesiniz.
Sonuçta ya sonsuzlukta kaybolacağız, ya da orada, o derinlikte kalmayı ve varlığımıza sahip çıkmayı öğreneceğiz. Ve onunla yaşama yeni ve meraklı gözlerle bakacağız.
Size sonsuzun derinliğinden sevgiyle armağan ediyoruz..
Sevgi ve ışıkla
Nilgün Nart - Can Akın
Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine’nin “Bajazet ” adlı bu eserinde Osmanlı sarayında ki iktidar ve gönül ilişkilerini konu alıp ve Osmanlı devletinin çok farklı yönlerini gözler önüne sermeye çalıştım.
Tüm hayretlerimin, hayranlıklarımın ünlem işareti oldun önce, sonra sana ait senle bana gelenleri özenle biriktirirken aralarına koyduğum virgül, senden önce senden sonra derken üç nokta, bizli anları içinde saklayan parantez ve senli cümlemde son noktam oldun. Şimdi bizli anların sonsuza dek bitmeyeceğini anlatan nokta noktalarım ol sonsuz ol istiyorum.
My Cd Sair Can Akin - Nilgün Nart - Sacit Onan - Neslihan Gürgün Sen - Avni U...Can Akin
SİZE SONSUZUN DERİNLİĞİNDEN SEVGİYLE ARMAĞAN EDİYORUZ....
Sevgi hayatın neresindedir? Sevgi nedir ne değildir? Sevgi sınırsız, sorgusuz, hesapsız ve nedensiz olabilir mi? Aşk bütün evrene yayılacak kadar çekime sahip midir? Şu küçük kalbimiz bütün bu nedenleri kaldırabilir mi? Aşk sonsuzluğun ücra bir köşesinde olsa bile gidip yaşanması mı gerekir?
Sevgi ve Aşk, herkesin gözlerinde aradığımız, o huşu verici titreşim, kendimizi aradığımız "Yol" mudur? Biz aslında farklı gözlerde hep aynı şeyi mi aradık? Hep tek bir kıvılcımı mı gördük?
Sizler de bu soruların cevaplarını arıyorsanız ve aradığınız o huşu verici titreşimin sonsuz derinliklerinde, haritasız ve pusulasız savrulmaya hazırsanız, doğru yerdesiniz.
Sonuçta ya sonsuzlukta kaybolacağız, ya da orada, o derinlikte kalmayı ve varlığımıza sahip çıkmayı öğreneceğiz. Ve onunla yaşama yeni ve meraklı gözlerle bakacağız.
Size sonsuzun derinliğinden sevgiyle armağan ediyoruz..
Sevgi ve ışıkla
Nilgün Nart - Can Akın
Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine’nin “Bajazet ” adlı bu eserinde Osmanlı sarayında ki iktidar ve gönül ilişkilerini konu alıp ve Osmanlı devletinin çok farklı yönlerini gözler önüne sermeye çalıştım.
Uzun bir yolculuktu. Her gün yeni bir başlangıç, yeni bir düş. İnişler, çıkışlar, başarılar, oyunun bir parçası. Bu yolculukta sevgi, hoşgörü ve anlayıştı bizi birbirimize bağlayan. Belki de bu bağlılıktı aynı coşkuyla devam etmenin tek nedeni. Bu yolculukta ortak tutkumuz, fotoğraf çekmek oldu. Cümlesi Düşten Kareler'de, yaşadığımız unutulmaz 'an' ları görüntüledik. Fotoğraflarımızı bir araya getirdik, öyküsünü anlatsıni kelimelere dökülsün istedik. PTMS IDEA gururlar sunar; Cümlesi Düşten Kareler
2. Şiir, pencerenin yamru yumru kıyısına sessizce tırmandı. Usulcacık, yumuşacık. Beşinci kattaki yatak odasının penceresi gökyüzüne açık. Apartmanın mosmor, duman duman geceye dolanmış başında göğün ırak aydınlığına çevrik bulanık bir göz. Aynamsı, saydam, geçirgen gölgeler barınağı. Gözün içinden Şiir, kedi pençesini uzatıp çerçeveye tutundu. Ak pak, ışıltılı, doğal, duyarlı tüy topağı pençe pencerenin çürük, sallantılı çerçevesine ilişip durdu. Şiir'in kendi pençesi deneyimli. Çerçevenin kırılgan ve kaygan bütün duraklarını gözü kapalı, ezbere biliyor. Pençesi oraya ilişmiş dururken Şiir, öbür pençesini rahatça, özgürce kaldırıp yaladı. Gökyüzüne dikili kedi bakışı ırak yansımalarla yan yana, özgür pençesiyle kedi kulağını kaşıdı. Çerçevenin apansız tuzaklarından, aşılması güç denklemlerinden, tarih kadar uzun görmüş geçirmişliğinden haberli, kulaklarının ikisi de kirişte, bir süre bekledi. Bulanık gözün eğreti çerçevesinde, tüy topağı pençesinin sağlam, dingin özgüveniyle tutunmuş, bir uzun yol gemisi gibi engin suların bilinmezliğine korkusuzca kulaç atmaya hazır, bekledi. Tansu Bele
3. Şiir Kedisi Bazen şiir gelmek istemez ; kaçar şairden oyuncu bir kedi gibi evden kaçan saklanan salyangozların, çimenlerin, örümceklerin gözlerinin arasına çıkıntı artık güneşte değil bir nem içinde Troll Kralı’nın nefesiyle . Bazen şiir Uzağa saplanır mahcup bir aşık gibi sahiplenilmekten korkan yitirmekten özünü fazlaca korkan yalnızlık - - ki o der özgürlük. Eğer şiir gelmeyecekse, derim ki sessizce gidin üzerine. İlgilenmiyormuş gibi yapın. Sandalyesine oturun Shakespeare, Neruda Ölümsüz Emily’yi okuyup ve akmanıza izin verin onların müziğine. Gidin mutfağa ve bir soğan soyun ev yapımı sugo için. Bundan önce bilin ki, ağlıyor olacak şair olgun domatesiniz gibi saçılıp gidecek ilhamla. Bazen şiir karşılığını veremez şairin acısının. Bazen şiir bir danstır şairle şiir arasında ama bazen şiir istemez dans etmek ve saklanır satıraralarına vurarak ayaklarını- vezinler, uzatmalar- uzaklaşır müzikle sizin Mariachi topluluğu gibi. Siz üzerinde salınırken ıslak duygulu hamurun onu isteğinize çevirin, bu reçineyle aşk yaparken un ve suyla, şiir acıkacak ve gelecek tıpkı bir kedi gibi eve gelecek siz onu hiç beklemezken. Erica Mann Jong Sedef Yılmabaşar Sedef Yılmabaşar
4. Baktınız ki dalmış bir kedi derin düşüncelere, Diyeceğim o ki, nedeni aynıdır hep: Kafasını takmıştır adını düşünmeye, düşünmeye, düşünmeye: Dile gelmez, gelse bile getirilemez Derin ve akıl sır ermez Biricik Ad’ını. T.S.Eliot Çeviri: Ulus Baker Kedilerin Adlandırılması Zor iştir kedilerin adlandırılması, Zannetmeyin ki tatil günü oyunlarınızdan biridir sadece; Çatlağın teki olduğumu düşünebilirsiniz, Her kedinin en az ÜÇ AYRI ADI olması gerektiğini söylersem. Hepsinden önce ailenin kullandığı şu gündelik ad vardır, Peter, Augustus, Alonso ya da James gibi, Victor ya da Jonathan gibi, George ya da Bill Bailey gibi – Her biri anlamlı gündelik adlardır nitekim. Hoşunuza gider mi bilmem ama, Daha süslü adlar vardır bir de: Plato, Admetus, Electra, Demeter gibi— Ama her biri anlamlı gündelik adlardır nitekim. Fakat ben derim ki, her kedinin farklı bir adı olması gerek, Özel bir adının, daha gururlu bir adının olması gerek, Başka türlü nasıl dik tutabilir kuyruğunu, Nasıl gerebilir bıyığını, nasıl yaşatabilir gururunu? Bu tür adlardan bir grup veriyorum işte size: Munkustrap, Quaxo veya Coricopat gibi, Ya da mesela Bombalurina veya Jellylorum— Bu adları taşıyabilir ancak bir kedi. Ama tüm bunların üstünde ve dışında bir ad daha var, Bir ad ki tahmin edemezsiniz asla – Ama KEDİNİN KENDİSİ bilir ve itiraf etmez hiçbir zaman.
5. balık ya da kuş olmaya özenir insanoğlu, yılan, kanatları çıksın ister, yolunu şaşırmış bir aslandır köpek, mühendis, şair olmayı diler, sinek, kırlangıca dönüşmenin yolunu arar, sineğe öykünür şair, ama kedi yalnızca kedi olmak ister, ve her kedi kedidir bıyıktan kuyruğa sezgiden canlı sıçana dek... sarı gözlerinde gecenin bozuk parasını atmak için tek bir yarık Pablo Neruda
6. Kedi İdi Adı Bu adı ona kimse vermedi çağırdılar, sağırdı, duymadı kedinin mırmırları onun hem düşünmesi, hem de duymasıdır Bunu benim yazmam da benim mırmırlarımdır duyan bunu yazmaz uyan bunu yazan bir kedidir. Özdemir Asaf
7. Kedi gereklidir bir iç mekana kedi tamamlar görüntüyü parlatır mobilyaları yuvarlar açıları (....) ve nihayet bir biblodur en muhteşem taçtır kedi Mallarme (Çeviren Ragıp Duran) Bonnie Mincu
8. Samiye’nin Kedisi Yeşil deniz gibi gözleri vardı Beyaz tüyleriyle bir küme vardı Ağzını süsleyen sedef dişlerdi Baygın nazarı ta ruha işlerdi Severken aldatıp, birden kaçardı Okşarken apansız pençe atardı Onda bir kadının gururu vardı Sürmeli gözlerinden riya akardı Nazım Hikmet
9. Bir Kediye Aynalar olamaz bu kadar sessiz, Ne de gelen şafak daha gizemli; Sen, ay ışığında, o panter şekli, Sadece uzaktan izlediğimiz. Seni boşa arıyoruz, çözülmez İşleyişiyle kutsal bir fermanın; Senin yalnızlığın ve sırrın Ganj’ın Ve günbatımının ardı, erilmez. Elimin uzanıp dokunmasına İzin veriyor sırtın. Razısın sen, Unutuşa çevirip sonsuzlukken, Bir insan elinden sevgi almaya. Başka bir zamandasın, krallığında Düş gibi kapalı ayrı bir dünya. Jorge Luis Borges Sedef Yılmabaşar
10. Diyalog Bir gün, bir evde, bir kedi Vardı. O gün, bir evde, o kedi Benden sıcaklığını esirgemedi. O gün, o evdeki o kedi Beni bana götürdü getirdi. Ona şarkılarımı söyledim; Uyudu, bakıyordum, benimleydi. Bir ikilem oldu beklenmedik; Geçmiş günlerin yumaklarını didikledi. Var mıydı, yok, var gibi Kucağımdaydı kedi. Gözlerindeydi gözlerim, Gözleri gözlerimdeydi. Ellerimi tırmalıyordu elleri... Özdemir Asaf Guy David
11. Konuşmalar Okula gitmelisin sen de dedim Ben zaten hayat okulundan mezunum dedin Bayramda ayakkabı alalım sana dedim Sen şöyle bir kilo ciğer alıver dedin Bale kursuna yazdırayım dedim Sen ona dans mı diyorsun dedin Soğuk üşütürsün dışarı çıkma dedim Kürkünü gösterip gözlük ister misin dedin Aç karnına süt içilmez dedim Kalksaydın da yemek koysaydın dedin Televizyonu yakından izleme dedim Peki bu kelebeği kim yakalayacak dedin Gece çok geçe kalma dedim Cumartesi akşamı istenecek şey mi bu dedin Niye komşunun camını kırdın dedim O da benim topumu kesmişti dedin Seni seviyorum dedim Ben de dedin Barry Smith
12. Erol Güney'in kedisinin hamileliğini anlatır şiirdir; Çıkar mısın bahar günü sokağa, işte böyle olursun. Böyle yattığın yerde Düşünür düşünür, Durursun Orhan Veli Kanık Erol Güney'in Kedisi Erol Güney'in kedisinin bahar mevsiminde toplum meseleleri karşısında takındığı tavrı anlatır şiirdir; Bir erkek kediyle bir parça ciğer; Dünyadan bütün beklediği Ne iyi! İmge Su Özbilge İmge Su Özbilge
13. Kediler Çocuklar uyanır geceleyin Bir şey ararlar karanlıkta Uyanır kadınlar geceleyin Yüzük takarlar karanlıkta Geceleyin kediler uyanır Bize bakarlar karanlıkta Melih Cevdet Anday Sedef Yılmabaşar
14. Kedi Aklı Bir diyeceğim yoktu hüzünden yana Yıpranıyordu kötü kadınlarda aşkım pis karanlıklarda Yetmiyordum yeni insanlara yetişemiyordum Ölür kalırdım belki de sokak aralarında bir kenarda Kimin umurunda dedim ama kendimi inandıramadım buna da Yakışmıyordum eski pencerelere yosunlu sulara Ölür kalırdım belki de sokak aralarında bir kenarda Uyandırılacak çocuklarım vardı uyuyorlardı uykularında Çok mu yaşamıştım az mı ölmek hakkım mıydı yıl varken akşamlara Bu kedi nerden çıktı demeyin kapı aralıktı ben bıraktım da Okşayacak bir şey ister ellerimiz kendi sıcaklığında Yıpranıyordu kötü kadınlarda aşkım pis karanlıklarda Ne iyi etmişim aldım düşündüm kedilerin yarı ak yarı kara aklında Kedi işte kedi boğuyordu yavruyu engel görünce aşkında Çekilmemişti denizlerim Döndüm hırpalanmış geceden dayanıklı aydınlıklara Ağlanır kedi yavrularına çocuksuz anaların arasında Bu kedi nerden çıktı demeyin kapı aralıktı ben bıraktım da Uyandırılacak çocuklarım vardı uyuyorlardı uykularında Ne iyi etmişim uyur uykularında Arif Damar John Preble
15. Tablo Kedi kadının yanındaydı Kadın gecenin yanındaydı Kedi gitti geceye değdi Karardı Döndü kadına değdi Bir kadın portresi belirdi Elinde siyah bir gül vardı Kucağında kırmızı bir kedi. Özdemir Asaf McDowell Leo
16. Kedili Gece Gece onikide bahçeye çıktım Kedi de arkamdan bahçeye çıktı Deniz çarşaf gibiydi anlatılmaz Yıldızlar kedinin gözleri gibi Karadut oracıkta duruyordu Gölgesiz, ürkek, hemen oracıkta Kedi üstünden bana bakıyordu Sizleri düşündüm Acımsı, buruk Kuşlar öttü Vapurlar düdük çaldı Yoksa bana mı öyle geldi? Oktay Rıfat Selin Işın
17. Pesüs Hiçbir şeyin hiçbir şeyliği gibi bir şeydim. İşte ben Hiç kimselerin tutmadığı oyunlara giderdim Bir kedi ayaklarıma sürtünerekten geçerdi - ki benim yaşamımda Her zaman bir kedi bulunur, onu ben Bir imza gibi yazılarıma koyarım - Ve duvarlar yumuşardı, sarkardı Ellerimle ittiğim olurdu onları bu yüzden Terlerdim Sonra bir gazoz içerdim ki, yani ben Kısaca söylemek gerekirse, bazı şeyleri hep geciktirirdim Mesela bir mürekkep balığına, bir bahçe kapısının oymalı demir parmaklığına Saatlerce baktığım olurdu, orkideler satılan bir dükkanın Önündeki çiçek artıklarına Bir bira çekme makinesine, ne bileyim Yazısız bir kağıda günlerce baktığım olurdu Ve yıllarca bir saplantıya Giderek bakmanın tam kendisi olurdum. Yani ben Bakmanın düzlüğü ve hiçliği ve sonrasızlığındaki şey Olurdum ki, başkalarını hiç mi hiç ilgilendirmeyen Yapayalnız bir ben kurardım Yapayalnız bir ben kurardım ve kedi Salona girerdi birden, başlama saatini Bir o somutlardı sanki. …………………………………… Edip Cansever Alev Ermiş Mavitan
18. Bir nefes, bir kedi Burnumdan derin bir nefes aldım, bu bir Bir de ciğerlerimde bıraktım soluğumu; bu iki "İyi denemeydi" dedim bir kez de yineledim sözün avuntusunu kendime Bir kedinin sürtündüğü ayakucuma uzandım bir kediye, bir elimle, usulca Dokunmanın ısısı yayıldı göz bebeklerime Toprak iki kere çağırdı beni peşi sıra enerjimin döküldüğü bir su kıyısı Gittim geldim, gittim geldim gel, git, git. Yağacaksa yağsın ve artık kar yağsın İstanbul'da çamur kar; hüzünsüz bir kirlilik Beni bana tarif eden usta yapım bir ayna Gözlerinin içinde aradığım uyku kızgınlığı bilgece sözlerinin Çatılan kaşlarında çok tanıdık bir söylence kırılan bir bardak çok zamansız... Bir nefes, bir bir kedi; eder mi artık iki? Ayşe Çoşkun Seçil Gülen
19. Acaba ………………………………………… .. Bütünüyle bir semte benziyor Ruhi Bey Binlerce, on binlerce kedinin hep birden kımıldadığı Kedilerden örülmüş bir semtte Ve soğuk bir tuvalde yerini bulamamış renkler gibi Soğuk ve ayakta tutan çelişkileri Bir görünümden bir başka görünüme kolayca sıçranan Her şeyin, ama her şeyin çok dıştan fark edildiği Eh belki de bir satır fazlalığı ya da bir satır eksikliği Belki de genç bir şairden ödünç alınan. …………………………………………… Edip Cansever Karl-Ludwig Kuhlmann
20. Evlerde hapis kediler Yalnız nedir söyledikleri Okşarsınız Bir kenara çekilirler. Kıvrıldıkları köşede Gene sizde gözleri Yerinizden kalksanız Peşinizden gelirler. Sizken tek sahipleri Kalabalık isterler Belki hep sizin gibi Yalnız kediler Behçet Necatigil Anne Marsh
21. alacakaranlıkta bir kedi günbatımında bırakıp gidiyor açlığını yalanına geri dönüyor ve büyüyor kocaman. Eugene Guillevic
22. Kuyruklu Şiir Uyuşamayız, yollarımız ayrı Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi. Senin yiyeceğin kalaylı kapta Benimki aslan ağzında. Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik Ama, seninki de kolay değil kardeşim Kolay değil hani Böyle kuyruk sallamak tanrının günü... Orhan Veli Kanık
23. Kedi ve Korku Uzaklara bırakılır Bazen kediler. Bir daha gelmesinler diye, Sevilmedikleri yerlere. Ama yıldızlar Öteden beri Dostudur kedilerin, Elleriyle götürürler onları Kovuldukları evlere. Yalvaç Ural
24. Çocuk, Kedi, Sevgi yavru kedinin kuyruğu yakalamak için dönüyordu. çocuğun canı sıkılmış, kediye bakıyordu. kedi yoruldu,uyudu. çocuğun kedisi mendilini örttü üstüne kenarları oyalı tam kedisi kadardı. ninesinin hediyesi gözleri kedide çocuğun, çocuk annesinin gözbebeği bir gün kedi öldü. çocuk büyüdü. annesi şimdi nine sarardı oyalı mendil sevgi kaldı geride... Fide Erken Paul Gauguin
25. Miraç deli kedi deli deli ne arıyorsun ağaçların üzerinde? o kuşu tuttun muydu başın göğe erecek diğ'mi ?.. o kuş ki zümrütüankâ... Can Yücel Pablo Picasso
26. Bozlak , Kedi ve Ölüm Kaç zamandır inatla bir sevdayı sürerim, Bilinmedik yüzünde balkıyan sis peçesi. Yolları ezberden ben hep ona giderim, İçimde düğüm düğüm bir bozlak cerbezesi. Sahi o bozlağı ben ilk nerde duymuştum? Ben ki çağ dışı bir uyumsuzluk delisi, Kendi ipimi belki kendim çekerim. Gölgeme dadanmış bir tuhaf güz kedisi, Her yere peşimden onu da sürüklerim. Sahi o kediyi ben ilk nerde görmüştüm? Durmadan garlara garajlara düşerim, Gayri bilmem ne olur size kalmış gerisi. Adıma ara sıra törenle mum dikerimi Ölümüne gönülden bir merhaba yenisi. Sahi o ölümden ben ilk nerde ölmüştüm? Metin Altıok
27. kedi gözlerini açtı, güneş girdi içeri. kedi gözlerini kapadı, güneş içerde kaldı. işte buydu, akşam vakti uyandığında kedi karanlıkta, iki güneş parçası görmemin nedeni. Maurice Careme
28. Kadın ve Dişi Kedi Kediyle oynuyor kadın Ne de güzel yaraşmış bak Karanlığında akşamın Beyaz el ve beyaz ayak. Nasıl da gizliyor kadın Bıçak gibi keskin parlak Katil tırnağını -hayın- Eldivende saklayarak. Öteki de, sözüm ona Pençesini saklamada Ama yutmuyordu şeytan.. Şimdi çınlıyor odada Bir kahkaha havalanan Parlıyor dört fosfor nokta... Paul Verlaine Türkçesi : Erdoğan Alkan Giuseppe Maria Crespi
29. Serçe Ve Kedi I Toprağın altından bağlanıyor artık telefon telleri ve bir telaş yüreğini sarıyor serçelerin gördükçe kedileri II Anlar mı serçelerin neden göç etmediğini sobanın kurulmasını bekleyen kedi III Yalnızca rüzgar gelir ölü bir serçenin cenaze törenine ve usulca kımıldatır tüylerini kediden önce Sunay Akın
30. bir mum yanıyordu bir evin bir odasında. o evde bir de kedi vardı geceler indiğinde kendi havasında mum yanar, kedi de oynardı. mumun yandığı gecelerden birinde kedi oyunlarına daldı. oyun arayan gözlerinde mumun alevi yandı, baktı, mumun titrek alevinde oyuna çağıran bir hava vardı. oyunlarını büyüten kedi büyüdü kendi türünde çocukçasına, döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü geldi mumun yanına, oyuncakçasına. bir baktı, bir daha, bir daha baktı mumun alevinin dalgalanmasına uzandı bir el attı. bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı.. ilk kez gördüğü mumun yakmasına inanmayacaktı. kedi oyunlarında büyüyordu, mum, üşüyordu yanmalarında. zaman ikili yürüyordu aralarında. bir ayrışım görünüyordu birinin yanmalarında öbürünün oynamalarında. kedi oyunlarında büyüyordu, yitirerek gitgide oyunlarını. mum küçülüyordu yanmalarında, yitirerek gitgide yakmalarını. oynarken büyüyen kedi yanacak, aydınlatırken küçülen mum yakacaktı. küçülen yaka-yaka aydınlatacak, büyüyen yana yana anlayacaktı. bir mum yanmasından ve bir kedi oyunundan kaldı sonunda bir gecenin tam ortasında bir evin bir odasında göz-göze susan iki insan. mum yandı bitti. kedi büyüdü gitti. oyunlar karıştı gecelerde suskun uykusuzluklara. o iki insandan, sonunda birinin anılarında kedi, birinin dalmalarında mum kaldı gitti. nerede bir mum yansa şimdi nerede oynasa bir kedi, birbirine yansıyor, karışıyor gölgeleri... bugün dün gibi oluyor, dün bugün gibi. mum ellerimi tırmalıyor, belleğimi yakıyor kedinin elleri. mum aleviyle oynayan kedinin öyküsü Özdemir Asaf
31. Uykusuzluk Uykusuzluk ve pencerede bir kedi Gece boyu hiç konuşmadan durdu. Yağmurlar yağdı, dindi, Pencerede hep kedi, Ne geceye girdi, ne de uyudu, Baktı, baktı, baktı, Belli değildi doğmadığı, doğduğu. Sanki ona bir zaman Hadi minderden in dendi, O da şimdi, yola çıkıp bir duygudan Pencerenin dışında duran Bir geceden indi, odaya girdi Dedi: Hadi şimdi sen de in uykundan. Sevdi mi, sevmedi mi, belli etmedi. Sürdürüp suskunluğunu Bekledi. Şimdi eski uykusuzluğunu Yeni huysuzluğu besledi. Aaaa.. Kedi bu uykunun içindeydi. Ankara yolundaydı bir gece, Bir gün Marmaris yolundaydı kedi. Bütün uyku kapılarının önündeydi. Mırmırları, tırmalamalarıyla Bir kadının düşlerindeydi Ve bütün hırçınlığıyla Anılarının önündeydi. Özdemir Asaf
32. Aynadaki Kedi -Hiç kedi görmemiş bir kedi için ağıt- Aynada Yüzünü gördü Küçük kedi. Şaşırdı. Çünkü o, yüzünün hep Sahibi, O küçük çocuk gibi, Sarışın ve çilli Olduğunu sanırdı. Yalvaç Ural Kedi Süiti / A Minör-Op.15 -Sessiz bir gece için süit- Kapağı açık kalmış Bir piyanonun Tuşları üzerinde, Gece yürüyüşüne çıkan "Aç bir kedinin" Çıkardığı seslerdir Kedi süiti. Yalvaç Ural Frank Paton Jane K Anderson
33. Kedikitabe Pustu canımın kedisi pençesinde yarım yırtık bir akşamın ölüsüyle sustu canımın kedisi İndi gömü yazısına kapkaranlık bir pencere kanatlandı canımın kedisi bindi mezar yazısına Döndü Vanlı gövdesiyle tüyü toprak gözleri gök söndü canımın kedisi Haydar Ergülen
34. Gülümse Hadi gülümse bulutlar gitsin İşçiler iyi çalışsın, gülümse Yoksa ben nasıl yenilenirim Belki şehre bir film gelir Bir güzel orman olur yazılarda İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse. Sazlarım vardı, ırmaklarım vardı çok Çakıltaşlarım vardı benim Ama sen başkasın anlıyor musun Tut ki karnım acıktı, anneme küstüm Tüm şehir bana küskün Bir kedim bile yok anlıyor musun İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse. Kemal Burkay Bedri Rahmi Eyüboğlu
35. Kedi gözlerim sende açıldı bir kedi yavrusuydum kollarında evine tutsak bir kedi yavrusu sense benim bir top yün yumağımdın neşemdin yani pencerelerde beklerdim seni bir tas süt gibiydi dudakların öper kendi tüylerimi yalardım tadını tüm vücudumda tutardım gözlerim sende açıldı yoktum ben sen olmasaydın ya da bir sokak kedisi olurdum kötü yollarda delikanlı jargonunda yorgun kabadayı raconunda vurgun yemiş bir külhanbeyi kendi kendimin belalısı tüketmiş bir şekilde herşeyi aşkım senin göğsünde saten çarşaflarda kollarında tükenecek bu sarman bu tekir kedi gözü sokaklarda olmadan hayatı yürüyecek 'bir kedin bile var' Oğuzkan Bölükbaşı
36. Düşü ne biliyorum Kimdi o kedi, zamanın eşyayı örseleyen korkusunda eğerek kuşları yemlerine, bana ve suçlarıma dolanan? Gök kaçınca üzerimizden ve yıldız dengi çözüldüğünde neydi yaklaşan yanan yatağından aslanlar geçirmiş ve gömütünün kapağı hep açık olana? Yedi tül ardında yazgı uşağı, görüldüğünde tek boyutlu düzlüktür o ve bağlanmıştır körler örümcek salyası kablolarla birbirine sevişirken, iskeletin sevincini aklın yangınına döndüren, fil kuyruğu gerdanlıklarla. Yine de, zaman kedisi pençesi ensemde, üzünç kemiğimden çekerken beni kendi göğüne, bir kahkaha bölüyor dokusunu düşler marketinin, uyanıyorum küstah sözcüklerle: Ey, iki adımlık yerküre senin bütün arka bahçelerini gördüm ben! Nilgün Marmara Pablo Picasso
37. Bakışsız Bir Kedi Kara Gelir dalgın bir cambaz. Geç saatlerin denizinden. Üfler lambayı. Uzanır ağladığım yanıma. Danyal yalvaç için. Aşağıda bir kör kadın. Hısım. Sayıklarbir dilde bilmediğim. Göğsünde ağır bir kelebek. İçinde kırık çekmeceler. İçer içki Üzünç Teyze tavanarasında. İşler gergef. İnsancıl okullardan kovgun. Geçer sokaktan bakışsız bir Kedi Kara. Çuvalında yeni ölmüş bir çocuk. Kanatları sığmamış. Bağırır Eskici Dede. Bir korsan gemisi! girmiş körfeze. Ece Ayhan
38. Kedi "Elveda, elveda" ne güzel. Üçüncü, uyumu bozuyor. "Elveda, elveda, elveda" Üstelik kediye benziyor. Adamın kafası kocaman Cebinde Sartre'dan bir roman Sağına soluna bakmadan Belki de cennete gidiyor Ataol yağmuru sevmiyor Saati sormayın korkuyor Ne zaman rakıya otursam Üçüncü elveda geliyor Ataol Behramoğlu Marcio Melo
39. Kara Kedi Mırnav Pist kusura bakma Mayakovksi ama kendini çöpe atmaktır intihar ve hangi çöp kutularının kent dışına götürülüp yakılacağı hangilerinin Çöp Müzesi’ne konup korunacağı kara kedilerce saptanmaktadır gizli kapaklı ve kara kediler karadırlar kara olmasına ya Tunçbilek kömürü gibi parlarlar karanlıkta uğursuz sayılırlar zenci gördüler mi limon sıkılır keyiflerine ciğerleri peş para etmez nankördürler ve morukların yanında bulurlar uygun yaşam şartlarını aşırı ilgi, hurma koku, gülgüneş balkon, kuştüyü yastık, v.s. dokuz canlıdırlar yangın, deprem, sel, ne varsa ilgisini çekerler anamın ve bu şiirin içeriğine inat, sokak başındaki çelik kapaklı çöp kutularına bakarak “ şunlar çıktı çıkalı, rızkı kapandı kedi milletinin be gülüm” diye mırıldanır anam bi' gözü leyla bi' gözü leylak akrabaları vardır Van'da bi' Doğu ilinden bi' İstanbul şiirine Orhan Veli'nin el yazısında ağız dalaşı yaparlar kusura bakma Mayakovski ama bozkırda soba yakma girişiminden öte bir şey olmasa da yaşam işler kötüye gitse de yıldırım hızıyla kendini çöpe atmaktır intihar üstelik hiç görülmemiş bi’ kadının intihar ettiği edeceği Akgün Akova Jeanne Norman Chase
40. Orhan Peker Der ki "Bir başkaydı zaman, ne sabaha sığardı ne akşama Ruhumtırak bir kedi geçti yanımdan Ardından kapkara bir erkek.. Dünyayı memede bir bebeye döndüren çığrışlarıyla Atladılar bizim çatı katından dama (...) Üç ay sonra siyah-beyaz bir resim doğdu kucağıma Yüzüm gözüm tırmık içinde.“ Can Yücel Orhan Peker
41. Yalnızca Kedi Oldu Tamamlayabilen kediler Coşkulu âşıklarla ağırbaşlı bilginler, olgun yaşlarına vardıklarında bir gün, kendileri gibi sıcağa, ocak başına düşkün, evlerin övüncü, güçlü ve yumuşak kedileri severler. Bilimin ve kösnünün dostudur onlar, her zaman sessizliği ve karanlıkların korkusunu ararlar, Seve seve arabasına koşardı onları cehennem, Gururlarını kırp köleliğe razı edebilseydi eğer. Düşünürken, ıssızlıkların dibine uzanmış Ve sanki sonsuz bir düşte uyuyup kalmış Koca Sfenkslerin soylu duruşuna bürünürler; Büyülü kıvılcımlarla doludur doğurgan bellekleri Ve altın parçacıklarıyla incecik bir kum, gizemli Gözlerine, uzak, belli belirsiz yıldızlar serper. Charles Baudelaire Çeviren: Samih Rifat Edouard Vuillard
42. Eskil Bir Aşk Öyküsü boynumda yağmurdan bir kolye... ıslak taşlara oturuyorum bugünlerde... bir siyam kedisi ve ben... pek çok şeyi geriye doğru unutuyoruz... eski rus bir sevgilim vardı... başka birisini göze alamam bugünlerde... öykü safir aynalı bir salonda geçiyordu... herşey önce çok güzel başlıyordu... sen, gözünde siyah bir bant, beni dansa kaldırıyordun... ben seni portekizli bir korsan sanıyordum... sonra ortaya çıkıyordu eski bir rus soylusu olduğun... yelkenbezi fularını çıkarıp... bir reverans yapıyordun... odadan yavaş yavaş herkes, soylu soysuz herkes çıkıyordu... ikimiz bir de kediler kalıyordu... hava alamıyorduk... kapıları mühürlüyorlardı... eskil bir aşk öyküsünün içinde kalıyorduk... biz seni portekizli bir korsan sanıyorduk... bir siyam kedisi ve ben... Lale Müldür Gerrit Greve
43. Kedi ve Ay Kedi oraya buraya gitti Ay bir topaç gibi döndü kendi ekseninde, Ve ayın en yakın dostu, Süzülen kedi, yukarı baktı. Dikkatlice baktı aya siyah Minnaloushe, Bunun için, başıboş ve ağlamaklı olurdu, Gökte arı soğuk ışık Hayvansal kanı üzgündü onun. Minnaloushe şimdi koşar çimende. Yükseltir onu narin ayacıkları. Dans eder misin, Minnaloushe, dans eder misin? Karşılaştığında iki dost Ne daha iyidir dansa çağrıdan? Belki de öğrenebilir ay, Usanılmış kibar modanın, Yeni bir dans figürünü. Çimenlerde süzülür Minnaloushe Mehtaplı bir yerden başka bir yere, Gökte kutsal ay Dönüşmüş yeni bir evreye. Minnaloushe bilir mi ki gözbebekleri onun Değişecek durmadan, Ve ayçadan yuvara, Yuvardan ayçaya? Çimenlerde süzülür Minnaloushe Yalnız, sözü geçer ve bilge Ve değişen ayı yükseltir Değişen gözleri onun. W. Butler Yeats (Çev: Kenan Gülbağ)
44. Masalların Masalı su basında durmuşuz, çınarla ben. suda suretimiz çıkıyor, çınarla benim. suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana. su basında durmuşuz, çınarla ben, bir de kedi. suda suretimiz çıkıyor, çınarla benim, bir de kedinin. suyun şavkı vuruyor bize, çınarla bana, bir de kediye. su basında durmuşuz, çınar, ben, kedi, bir de güneş. suda suretimiz çıkıyor, çınarın, benim, kedinin, bir de güneşin. suyun şavkı vuruyor bize, çınara, bana, kediye, bir de güneşe. su basında durmuşuz, çınar, ben, kedi, güneş, bir de ömrümüz. suda suretimiz çıkıyor, çınarın, benim, kedinin, güneşin, bir de ömrümüzün. suyun şavkı vuruyor bize, çınara, bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze. su başında durmuşuz. önce kedi gidecek, kaybolacak suda sureti. sonra ben gideceğim, kaybolacak suda suretim. sonra çınar gidecek, kaybolacak suda sureti. sonra su gidecek güneş kalacak; sonra o da gidecek... su basında durmuşuz. su serin, çınar ulu, ben şiir yazıyorum. kedi uyukluyor güneş sıcak. çok şükür yaşıyoruz. suyun şavkı vuruyor bize çınara bana, kediye, güneşe, bir de ömrümüze... Nazım Hikmet Ran İbrahim Balaban
45. Çürüme Tanrıdan Gizlenen Keskin bir kılıçla toprağa çizilmiş Dar ve kavuşmasız sokaklar. Kan izi, kaçıyor hayat. Küf, eski yurdun belleğinden akarak, Giriyor duvarlara. Çürüme, tanrıdan gizlenen. Ve kurban edilecek oğul hazır. Kediler, eski karanlık prenslerin yerinde, Uzun kuyruklarıyla duruyorlar. Fıskiyelerin gölgesi, Dişli hançer, İçerde ilerleyen çelik. Ve bir halktan artakalan lehçe, Tütsü, Merdiven. Her kapı eğilecek bir boynu bekliyor. Bejan Matur Berna Türemen
46. Kediler Nedir bu kedilerden çektiğim Dünyanın bütün kedileri Her tarafımı sarıyor Biri kafamın üzerinde Biri ayaklarımı gıdıklıyor Nedir bu kedilerden çektiğim Biri miyavlıyor biri yalanıyor Biri uyuyor bir kenarda Biri bir yumakla biri benle oynuyor Bırakmıyorlar ki bir kitap okuyayım Nedir bu kedilerden çektiğim Her kedide kendimden bir parça görüyorum Her kedi de bana kendisiymiş gibi bakıyor Paylaşılmış kedilerce dertsiz kedi tarafım Ben de her kedinin insan olan tarafıyım Fahri Aydos Dara Engler
47. Kedinin Gözleri Pırnal, böğürtlen, yağmur Bir araya geldi Kedinin gözlerinde. Irmak, bulut grisi, sis Birden yükseldi Bir kartal, gökyüzüne. Balık, ağaçkakan, sincap Bir şey söyledi Esen rüzgâr bile. Pırnal, bulut, sincap Kartal, rüzgâr; güzeldi Kedinin gözlerinde. Ali Püsküllüoğlu Çiğdem Öztürk
48. Bir Kedinin Günlüğüne Mahallede on kedi varsa Biri sensin Yüz kedi varsa Biri yine sen - Ama bu kez yüzde birsin - Oysa okşadığım - tek bir kedi - O kedi Yüzde yüz sensin Zahrad Çeviri: Ohannes Şaşkal Orhan Peker
49. Kediler Bilecek Onu Yeniden yağmur düşecek sokak kaldırımlarına, hafif bir yağış bir nefes ya da bir ayak sesi gibi. Yeniden meltem ve şafak hafifçe çiçek açacak ayak izinin altında tekrar girerken içeri. Çiçeklerin ve eşiklerin altında kediler bilecek onu. Başka günler olacak. Başka sesler olacak. Güleceksin yalnız başına. Kediler bilecek onu. Duyacaksın antika sözcükleri, yorgun ve boş sözcükleri geçen günün festivallerinden kalmış kullanılmamış elbiseler gibi. Sen de yapacaksın el kol işaretlerini. yanıtlayacaksın sözcüklerle— Baharın suratını, sen de yapacaksın el kol işaretlerini. Kediler bilecek onu, baharın yüzünü; ve hafif yağmuru, sümbül renkli şafağı, yırtan birinin kalbini senin için özlem duymayan bir daha, acıklı gülümseyiştir onlar gülersin yalnız başına. Olacak başka günler, başka sesler ve uyandırılmalar Katlanacağız şafakta, Baharın suratına. Cesare Pavese Çeviren: Vehbi Taşar Mine Arasan
50. Kül Kedisi Beyoğlu'nda gezinen tramvay Kürtür deniz görünmez çünkü penceresinden insanların öldürüldüğü dağlarda inanıyorum yine de dikkat ceylan çıkabilir uyarısına bir orman yolundan geçerken Savaş ki ülkemde bütün bardakları kırılan birer sürahi gibi çocuklarını gözyaşlarıyla bekleyen nice anneler bırakmaktadır pencere önlerinde Tutuşunca Madımak Oteli'nin perdesi bir kez daha kundaklandı umudumuz yürümeyi öğreteceğiz ona sonra yeniden koşmasını masal olmadığını söylüyor güzel günlerin Sivas sokaklarında doğuran kül kedisi Denize doğru inen bir sokaktır ülkem düz değildir taşları ayakkabılarını bağlamadan peşinden koşarken bir martının ipe takılıp düşer özgürlüğün eve avluya sığmaz çocukları Başımızdaki şapka bireysel şemsiye sosyalist yanımızdır ve tek şartı ters dönen bir şemsiyeyi düzeltmenin zor da olsa yürümektir rüzgara karşı Sunay Akın
51. Kedi Gelirler, kimse bilmez nereden geldiklerini. Karanlık acısından gelirler kırbaçların, o kırbaçlar ki bir gece ormanı kırbaçladılar ayı kansız bırakıp sonsuza değin. O kandan gelirler, o ormandan gelirler, insana yaklaştı mı usuldan yok oluveren yumuşak bir özün dişi tadından gelirler. Ölü kuşlar vardır gözbebeklerinin dibinde, yumulu pençelerinde delik deşik balıklar. Gelirler, kimse bilmez nereden geldiklerini... Gelirler... Jose Luis Hidalgo Paul Klee
52. Esrarlı Kedi Macavity Nam-ı diğer Saklı Pençe, Macavity esrarlı bir kedidir: Yasaya meydan okuyan suçludur; en hünerlisidir. Scotland Yard’ın aldatılışı, Uçan Ekip’in umutsuzluğudur: Çünkü ne vakit ulaşsalar suç mahalline – Macavity orada yoktur! Macavity, Macavity, kimse değil Macavity gibi, Çiğner bütün insan yasalarını, çiğner yerçekimini. Havada yükselme gücüne şaşar bir Hint fakiri, Ve ne vakit ulaşılsa suç mahalline – yoktur orada Macavity! Havaya bakabilirsin, arayabilirsin O’nu bodrumda, Ama tekrar tekrar söylüyorum sana, Macavity yoktur orada! Kumral bir kedidir Macavity, çok uzun ve sıskadır; Görsen tanırsın, çünkü gözleri içe basıktır. Derin çizgilidir alnı düşüncelerden, kafası kötülüğe yargılıdır; İhmalden dolayı tozludur ceketi, bıyıkları taranmamıştır. Sallar durur kafasını bir yandan öbürüne, yılansı hareketlerle; Ve büsbütün uyanıktır hep, yarı uyur olduğunu düşündüğünde. ………………………………………………………… .. ……………………………………………… .. Macavity, Macavity, kimse değil Macavity gibi, Asla böyle hilekâr ve kaygan bir Kedi görülmedi. Hep vardır O’nun bir şahidi yahut bir veya iki yedeği: Ve ne vakit vuku bulursa bulsun fiil – MACAVİTY ORADA DEĞİLDİ! Ve kötü fiilleriyle nam salmış bütün Kediler aslında (Mesela Mungojerrie, Griddlebone mesela) Onların bütün çalışmalarını denetleyen Suçun Napolyon’u O Kedi’nin sadece ve sadece taşeronu. T.S.Eliot Çeviren: İsmail Haydar Aksoy Maria Jürimäe
53. Kedi Hali İki lokmacık ziftlenmiş ya keyfi yerinde köftehorun Gömmüş tırmıklarını boğaz tokluğuna Gerinip sündüğü kadar huzuristan Bayrağını düşürtmez ele güne Dört ayaklı isyanıyla dayanır kalelerine zorun "Dem bu dem" demiş eskiler Uyanır güneşini bulamaz belki Kuyruğundan çöplüğüne ayarlı Mırıltısı en masum uykulardan düş ile örülmüş çingene masalı Kerevetiyle konar göçer Bulut mulut dolaşmayın ortalıkta Rahmetten söz etmenin sırası mı Ahmet Günbaş (İpek Yarası'ndan) Semra Selek
54. 1350 ila 1767 yılları arasında el yazısı ile kaleme alındığı sanılan Tamra Maew ( Kedi Şiir Kitabı ), kedilere aşık Kral 5. Rama'nın emri ile 1868 ila 1910 yılları arasında Brahman Somdej Phra Buddhacharn Buddhasarmahathera tarafından resimlenmiş ve resimli kitaba Smud Khoi ismi verilmiştir. SMUD KHOI