SlideShare a Scribd company logo
Bayazıt - Jean Racine 
Aşk, entrika, iktidar mücadelesi – Osmanlının 
Bilinmeyen Yüzleri 
Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine’nin 
“Bajazet ” adlı bu eserinde Osmanlı sarayında ki iktidar ve gönül ilişkilerini konu alıp ve 
Osmanlı devletinin çok farklı yönlerini gözler önüne sermeye çalıştım. 
Kahramanlar 
ATALİDE: osmanoğulları soyundan. Aşık. Roksan ile bayazıt arasında aracı. Roksanın aşkı 
yerine kendi aşkını yazaşar Bayazt ile. İntihar eder. İçeriksiz, basit bir intihar. 
ACOMAT(AHMET): Sadrazam. Mevki hırsı var. Sultan’a kırgın. Gözde olmak için Bayazıt’ı 
tahta çıkarmak ister. 
OSMİN(OSMAN): Sadrazamın sırdaşı 
ZATİME: Roksan’ın cariyesi. 
ZAİRE: Atalide’nin cariyesi. 
BAYAZIT 
5.Perde, 12. Sahne 
Atalide, Zaïre 
Atalide 
Enfin, c’en est donc fait ; et par mes artifices, 
Mes injustes soupçons, mes funestes caprices, 
Je suis donc arrivée au douloureux moment 
Où je vois par mon crime expirer mon amant ! 
N’était−ce pas assez, cruelle destinée, 
Qu’à lui survivre, hélas ! je fusse condamnée ? 
Et fallait−il encor que pour comble d’horreurs, 
Je ne puisse imputer sa mort qu’à mes fureurs ? 
Oui, c’est moi, cher amant, qui t’arrache la vie : 
Roxane ou le sultan ne te l’ont point ravie ; 
Moi seule, j’ai tissu le lien malheureux 
Dont tu viens d’éprouver les détestables noeuds. 
Et je puis, sans mourir, en souffrir la pensée, 
Moi qui n’ai pu tantôt, de ta mort menacée, 
Retenir mes esprits prompts à m’abandonner ? 
Ah ! n’ai−je eu de l’amour que pour t’assassiner ? 
Mais c’en est trop : il faut, par un prompt sacrifice, 
Que ma fidèle main te venge et me punisse. 
Vous, de qui j’ai troublé la gloire et le repos,
Héros, qui deviez tous revivre en ce héros, 
Toi, mère malheureuse, et qui dès notre enfance 
Me confias son coeur dans une autre espérance, Infortuné vizir, amis désespérés, 
Roxane, venez tous, contre moi conjurés, 
Tourmenter à la fois une amante éperdue, 
Et prenez la vengeance enfin qui vous est due. 
(Elle se tue) 
Zaïre 
Ah ! Madame ! … Elle expire. O ciel ! en ce malheur 
Que ne puis−je avec elle expirer de douleur ! 
Aşk, entrika, iktidar mücadelesi kıskacındaki Osmanlı 
Ele aldığım bu parça 1672 yılında 17.Yüzyıl klasik dönem yazarlarından Racine 
tarafından yazılan “ Bayazıt” isimli eserin 5.kısmının son sahnesidir. 17.yüzyılın en büyük 
yazarlarından biri olan Racine, bu eserini Klasisizm döneminde yazmıştır. Filozofik ve edebi 
bir akım olan Klasisizm dönemi kurallar ve yasalarca belirlenmiş mutlak otoritenin ( otoriter 
rejim ) hâkim olduğu bir dönemdir. Bu çağ aynı zamanda akıl çağıdır. O dönemde ne gelirse 
gelsin, her şeyin Tanrı’dan olduğuna inanılan ve dogmaların var olduğu bir anlayış vardı. 
Klasisizm, konularını eski Yunan ve Roma mitolojisinden almıştır. Özellikle Yunan ve Latin 
edebiyatında görülen konuların tekrar işlendiği bu akım, insanın fiziğiyle, çevresiyle değil 
ruhsal özellikleri ve asil duygularının dengelendiği bir anlayıştır. Port-Royal manastırında 
insan özgürlüğünü yadsıyan bir öğreti olan “Jansenizm” ile tanışmıştır. İnsanın özgür 
olduğunu ve yaptıklarının sorumluluğunu aldığı düşünen “Jesuite” anlayışının aksine, insanın 
hiçbir şekilde Tanrı’nın lütfünü alamayacaklarını düşünüp yine Tanrı’nın belirlediği kadere 
mahkûm olan “Jansenist” anlayışını benimsemiştir. Jansenizm’e göre insan günahlarla yüklü 
bir yaratıktır ancak Tanrı bağışıyla kurtulabileceğine inanılan kaderci, özgür iradeyi dışlayan 
bir yaklaşımdır. 
Racine’nin Bayazıt Tragedyası, görkemli olduğu kadar siyasal ve askeri olarak güçlü bir 
imparatorluk olan Osmanlı Devleti sarayındaki iktidar ve güç ilişkilerini konu almasının yanı 
sıra saray içindeki kişilerin ölümcül sonlarına ulaşıncaya dek esiri olmaktan kurtulamadıkları 
aşk ve entrika olaylarını konu alıyor. 
Racine’nin 5 sahneden oluşan “Bayazıt” eseri konusunun içeriği bakımından diğer 
eserlerinden ayrılır. Bu eser Yunan mitolojisinden bahsetmeyip konusunu yakın çağdan 
almıştır ( Osmanlı İmparatorluğu ). Son sahnenin son perdesini ele aldığımız bu 12.kısım 
Bayazıt ‘ın Atiye için yazdığı mektubu Roxane’nin bulması sonucu Atiye’nin kendisini 
öldürerek trajik bir sonlandığı bir bölümdür. “Atiye’nin Savunması” olarak adlandırdığımız bu 
son sahneyi iki bölüme ayrılmıştır. “Enfin, c’en est donc fait” cümlesiyle başlayan ve “Moi, 
seule, j’ai tissu le lien malhereux” cümlesine kadar olan ilk kısım “Atiye’nin pişmanlığı” konu 
almaktadır. “İkiyüzlü oyunlarım, haksız kıskançlığım, uğursuz nazım – Par mes artificies, Mes 
injustes soupçons, mes funestes caprices ” sözleriyle pişmanlığını vurgulamaktadır. “ Olan 
oldu işte – Enfin, c’en est donc fait” sözü pişman olsa da yapacak bir şeyi olmadığının, 
çaresizliğinin göstergesidir. Sevdiğinin ölümünden kendisini suçlu buluyor. “Sevdiğim – mon 
amant “ kelimesi samimi aşkın belirtisi. Bu pişmanlığı dile getirirken Atiye ve sevdiği Bayazıt 
Racine’nin gerçek kahramanlarıdır. Sıra dışı olaylar ve kişiler seçen Corneille’in tersine ele
alınan bu karakterler Osmanlı İmparatorluğunun gerçek kişileridir. Racine bu karakterleri 
seyirciye tüm çıpkalığıyla sunuyor. “ İkiyüzlü oyunlarım – mes artifices” kelimesi Atiye’nin 
ikiyüzlülüğünü kabul edişi ve bunu dile getirişidir. Bayazıt’ın ölümünü anlatırken üzüntüsünü 
basit bir dille ifade etmek yerine “ acılı gün- douloureux moment” ifadesini kullanıyor. Ölüm 
kelimesini kullanmıyor, bu da zarif bir dil. Aynı zamanda soylu insanların kullandığı asil bir 
dildir. “ Yetmedimi acımasız kader – N’était-ce pas assez cruelle destinée” diye seslenişi, 
haykırışı kadere boyun eğişinin getirdiği derin üzüntüyü gösteriyor. “ Birde onun ardından sağ 
kalmam mı gerekiyor? “ . Kaderin kendisine yönelttiği bu soru repliği pişmanlığını, 
çaresizliğini en derinden yaşadığını vurguluyor. Bu soru, lirik bir dil kullanılarak trajedinin 
gelişimini devam ettiriyor.” Dik başlılığımla ben yol açtım ölümüne dersem, sana yine mi 
yetmez? “. Bu soru replikleriyle büyük bir beceriksizlik, yoğun duygu karmaşası ve hafif sitem 
duygusunun kızgınlığa dönüşümü hissediliyor. “Dik başlılığımla ben yol açtım ” cümlesi 
samimiyetinin en güzel dile getirilişi. Bir nevi mahkûm olduğu, ikiyüzlülüğünün bıkmışlığının 
göstergesidir. Burada, yaptıklarının acımasızlığına rağmen pişmanlığıyla yaralı bir kadın 
görülüyor. “ Evet, sevdiğim – Oui, c’est moi, cher amant “ sözüyle sahiplik duygusunu 
vurguluyor. Parça içinde geçen Roxane ve Sultan Ahmet evrensel karakterlerdir. Bu iki 
karakter toplumda gerçekte yer alması sebebiyle “ la principe de vraisemblance – gerçeğe 
benzerlik” ilkesinin bir parçasıdır. “. “ Ne Roxane ne Sultan Ahmet – Roxane ou le sultan “ 
cümlesi Atiye’nin kibirli oluşunun en güzel örneği ( une femme orgueilleuse ). 
“Moi seule, j’ai tissu le lien malhereux” mısrasıyla başlayıp Zehra’nın haykırışına kadar olan 
ikinci kısımda Atiye’nin kadere boyun eğişi ve sonunda kendini öldürmesi 
anlatılıyor. “İlmiklerinde takıldığın uğursız ağ-Moi seule, j’ai tissu le lien malhereux dont tu 
viens d’éprouver les détestables noeuds” sözü kaderine boyun eğişinin ilk 
göstergesi. Corneille eserlerinde ironik ve son derece seçkin bir dil kullanırken, bunu 
yapmasını trajedilerini mutlu son ile bitirmesine ve kaderlerini Tanrı’ya bağlamamasına 
yorabiliriz. Kaderci bir yaklaşım belirleyen Racine’de ise kadere ve onun karşısında ki boyun 
eğmeyen karakterler için kullandığı dili ayırt edebiliriz. Atiye zayıf ve nefsinin kurbanı olan bir 
karakterdir ( Âdem ile Hava gibi ). “Aklımı yitiriken, soluğum tıkanmadan – Et je puis, sans 
mourir, en souffrir la pensée” iç savaşının belirtisidir. “İliklerinde tıkandığım uğursuz ağ-dont 
tu viens d’éprouver les détestables noeuds” sözü kader döngüsünden çıkamayışının 
dramatik açısıdır. Racine, tiyatrosunda seyircide acıma duygusunu hareket ettirmeyi, 
insanların tutkularının kurbanı olduğu gerçeğini belirterek kişilerin zaafını göstermeyi 
amaçlar. “Öldürmek için mi sevdim seni ?- Ah! N’ai-je eu de l’amour que pour t’assassiner ?” 
soru cümlesi zayıflığının trajedisi olup “Ah! “ hitabı onun acısının ve pişmanlığının 
dillendirilmesidir. Atiye, kızgın aşkın kıskançlığa dönüştürdüğü ve insanı kör ve ölümcül 
tutkunun kurbanı ettiği bir karakter olarak önümüze çıkıyor. Racine’nin Jansenist 
düşüncesinde, insanın büyüklüğünü ve gücünü göstermekten ziyade, asıl onun zayıflığını 
( faiblesse ) acı sonla da olsa göstermek yer alır. “ Yeter artık yetti – Mais c’en est trop 
“ cümlesinde aynı kelimeyi (Mais c’en est trop) tekrarlayarak hıncını ( le ressentiment ) 
vurguluyor. Kaderine boyun eğişinin, dayanacak gücünün kalmayışının yani zayıflığının 
kanıtı. Zayıflığı belirtmek Jansenist anlayışının kötümserlik duygusuyla ilgilidir. “ Kendimi 
cezalandırıp, almalıyım öcümü- Que ma fidele main te venge et me punisse” 
cümlesindeki “Öç-Venge” kelimesi kadere karşı koyma anlamına gelse de boyun eğiştir 
aslında. Boyun eğişini kendini cezalandırmakta buluyor. “il faut, par 
unprompt” cümlesindeki “hiç duraksamadan, derhal” kelimesi ne yaparsa yapsın kaderin 
önüne geçemeyeceğinin vurgusu. “Ey, adları bu kahramanla anılacakken-Vous, de qui j’ai 
troublé la gloire”sözcüğündeki “Ey-Vous” sözü yine kadere haykırış ve trajedinin yükselişi
olarak önümüze çıkıyor. “ Sen Roxane-Roxanne, venez tous, Ah, daha çocuk yaşımızda, ne 
umutlarla oğlunun gönlünü bana bağışlayan ana-Toi, mère malheureuse, et qui dès nos 
enfance…” gibi hitaplarda seslenilen kişiler kendisini karşısında suçlu hissettiği insanlardır. 
Tüm bu insanları tasvir ederken basit bir dil kullanmak yerine soylu bir dil kullanıyor. “Hepiniz 
saf tutun karşımda. Gelin, şu çılgın sevdalıya çullanın… öcü alın-Et prenez la vengeance 
enfin qui est dur” dizesiyle seyircide büyük bir hayranlık uyandırıyor. Hatalarını telafi etmesi 
ve kalbini yine Bayazıt uğruna adaması onurlu bir davranış olarak gözüküyor. Alexandrin 
hece ölçüsünün kullanıldığı bu dizelerde haykırışının tüm iniş çıkışlarını hissetmek 
mümkündür. “ Kendini öldürür-Elle se tue “ cümlesiyle, Atiye’nin kendisini öldürmesinin 
nedeninin duygularının kurbanı olduğunun yani tutkuların en basiti olan aşkın kurbanı 
olduğunu anlıyoruz. Atiye’nin aşkı tutkuya dönüştüğü için öfke ve kıskançlığa yol açan trajik 
bir son ile bitiyor. Çocuklukta başlayan masum bir aşk ( daha çocukluğumuzdan-dès notre 
enfance ) borçlandığı bir tutku haline geliyor. 
Tutku-Duygu tiyatrosu olan Racine’nin bu eseri karakterlerin tutku, kıskançlık duygularını 
olduğu gibi yani tüm çıplaklığı ( insan doğasının çıplaklığı ) seyirciye sunuyor. Jansenist 
anlayışta yer alan Tanrı’nın cezalandırıcı tek etken olduğu gerçeği sebebiyle Atiye kendini 
arındırmak için Tanrı’yı seçen bir karakter olarak gözler önüne seriliyor. Bu eser, insan 
kalbinden geçen tüm duyguların tasvirini asil, akıcı ve basit bir dille sunuyor. Racine’nim tüm 
bu dili kullanışı, klasik düşüncenin mükemmel bir göstergesidir. Bu açıdan bakıldığında, bu 
sanat kendi çağının yansımasının müthiş bir uyumudur. 
Dursun AKYÜZ

More Related Content

What's hot

Divan Edebiyati Nazim şEkilleri
Divan Edebiyati Nazim  şEkilleriDivan Edebiyati Nazim  şEkilleri
Divan Edebiyati Nazim şEkilleri
derslopedi
 
Türkçe
TürkçeTürkçe
Türkçe
derslr1
 
Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5
ufuk01
 
Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4
ufuk01
 
Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1
ufuk01
 
İnanna'nın Aşkı
İnanna'nın Aşkıİnanna'nın Aşkı
İnanna'nın Aşkı
kaosakatki
 
Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2
ufuk01
 
üNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleriüNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleri
Tuba Tülek
 
Manzume Ve Siir
Manzume Ve SiirManzume Ve Siir
Manzume Ve Siir
derslopedi
 
En ünü şairler ve şiirller
En ünü şairler ve şiirllerEn ünü şairler ve şiirller
En ünü şairler ve şiirller
Tuba Tülek
 
Nazim şIirleri
Nazim şIirleriNazim şIirleri
Nazim şIirleri
smsyah dnz
 
sonnet 130, by William Shakespeare
 sonnet 130, by William Shakespeare sonnet 130, by William Shakespeare
sonnet 130, by William Shakespeare
suheylag
 

What's hot (19)

Divan Edebiyati Nazim şEkilleri
Divan Edebiyati Nazim  şEkilleriDivan Edebiyati Nazim  şEkilleri
Divan Edebiyati Nazim şEkilleri
 
Beylikduzu Escort Sitesi'nde Çalışıyorum.
 Beylikduzu Escort Sitesi'nde Çalışıyorum. Beylikduzu Escort Sitesi'nde Çalışıyorum.
Beylikduzu Escort Sitesi'nde Çalışıyorum.
 
Türkçe
TürkçeTürkçe
Türkçe
 
Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5Mevlana mesnevi5
Mevlana mesnevi5
 
Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4Mevlana mesnevi4
Mevlana mesnevi4
 
Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1Mevlana mesnevi1
Mevlana mesnevi1
 
İnanna'nın Aşkı
İnanna'nın Aşkıİnanna'nın Aşkı
İnanna'nın Aşkı
 
Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2Mevlana mesnevi2
Mevlana mesnevi2
 
üNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleriüNlü şairlerin şiirleri
üNlü şairlerin şiirleri
 
Tabiat Risalesi
Tabiat RisalesiTabiat Risalesi
Tabiat Risalesi
 
Edebi Akımlar
Edebi AkımlarEdebi Akımlar
Edebi Akımlar
 
Lgbti.org turkiyedeki lgbti-dernekleri_ve_kayp_1_milyon_tl
Lgbti.org turkiyedeki lgbti-dernekleri_ve_kayp_1_milyon_tlLgbti.org turkiyedeki lgbti-dernekleri_ve_kayp_1_milyon_tl
Lgbti.org turkiyedeki lgbti-dernekleri_ve_kayp_1_milyon_tl
 
Manzume Ve Siir
Manzume Ve SiirManzume Ve Siir
Manzume Ve Siir
 
En ünü şairler ve şiirller
En ünü şairler ve şiirllerEn ünü şairler ve şiirller
En ünü şairler ve şiirller
 
Rakı Masası Şiirleri
Rakı Masası ŞiirleriRakı Masası Şiirleri
Rakı Masası Şiirleri
 
Nazim şIirleri
Nazim şIirleriNazim şIirleri
Nazim şIirleri
 
Fuzuli
FuzuliFuzuli
Fuzuli
 
Beyitlerden Seçmeler - Yavuz Çınar
Beyitlerden Seçmeler - Yavuz ÇınarBeyitlerden Seçmeler - Yavuz Çınar
Beyitlerden Seçmeler - Yavuz Çınar
 
sonnet 130, by William Shakespeare
 sonnet 130, by William Shakespeare sonnet 130, by William Shakespeare
sonnet 130, by William Shakespeare
 

Bayazıt - Jean Racine

  • 1. Bayazıt - Jean Racine Aşk, entrika, iktidar mücadelesi – Osmanlının Bilinmeyen Yüzleri Fransız edebiyatının önde gelen şairlerinden ve trajedi yazarlarından olan Racine’nin “Bajazet ” adlı bu eserinde Osmanlı sarayında ki iktidar ve gönül ilişkilerini konu alıp ve Osmanlı devletinin çok farklı yönlerini gözler önüne sermeye çalıştım. Kahramanlar ATALİDE: osmanoğulları soyundan. Aşık. Roksan ile bayazıt arasında aracı. Roksanın aşkı yerine kendi aşkını yazaşar Bayazt ile. İntihar eder. İçeriksiz, basit bir intihar. ACOMAT(AHMET): Sadrazam. Mevki hırsı var. Sultan’a kırgın. Gözde olmak için Bayazıt’ı tahta çıkarmak ister. OSMİN(OSMAN): Sadrazamın sırdaşı ZATİME: Roksan’ın cariyesi. ZAİRE: Atalide’nin cariyesi. BAYAZIT 5.Perde, 12. Sahne Atalide, Zaïre Atalide Enfin, c’en est donc fait ; et par mes artifices, Mes injustes soupçons, mes funestes caprices, Je suis donc arrivée au douloureux moment Où je vois par mon crime expirer mon amant ! N’était−ce pas assez, cruelle destinée, Qu’à lui survivre, hélas ! je fusse condamnée ? Et fallait−il encor que pour comble d’horreurs, Je ne puisse imputer sa mort qu’à mes fureurs ? Oui, c’est moi, cher amant, qui t’arrache la vie : Roxane ou le sultan ne te l’ont point ravie ; Moi seule, j’ai tissu le lien malheureux Dont tu viens d’éprouver les détestables noeuds. Et je puis, sans mourir, en souffrir la pensée, Moi qui n’ai pu tantôt, de ta mort menacée, Retenir mes esprits prompts à m’abandonner ? Ah ! n’ai−je eu de l’amour que pour t’assassiner ? Mais c’en est trop : il faut, par un prompt sacrifice, Que ma fidèle main te venge et me punisse. Vous, de qui j’ai troublé la gloire et le repos,
  • 2. Héros, qui deviez tous revivre en ce héros, Toi, mère malheureuse, et qui dès notre enfance Me confias son coeur dans une autre espérance, Infortuné vizir, amis désespérés, Roxane, venez tous, contre moi conjurés, Tourmenter à la fois une amante éperdue, Et prenez la vengeance enfin qui vous est due. (Elle se tue) Zaïre Ah ! Madame ! … Elle expire. O ciel ! en ce malheur Que ne puis−je avec elle expirer de douleur ! Aşk, entrika, iktidar mücadelesi kıskacındaki Osmanlı Ele aldığım bu parça 1672 yılında 17.Yüzyıl klasik dönem yazarlarından Racine tarafından yazılan “ Bayazıt” isimli eserin 5.kısmının son sahnesidir. 17.yüzyılın en büyük yazarlarından biri olan Racine, bu eserini Klasisizm döneminde yazmıştır. Filozofik ve edebi bir akım olan Klasisizm dönemi kurallar ve yasalarca belirlenmiş mutlak otoritenin ( otoriter rejim ) hâkim olduğu bir dönemdir. Bu çağ aynı zamanda akıl çağıdır. O dönemde ne gelirse gelsin, her şeyin Tanrı’dan olduğuna inanılan ve dogmaların var olduğu bir anlayış vardı. Klasisizm, konularını eski Yunan ve Roma mitolojisinden almıştır. Özellikle Yunan ve Latin edebiyatında görülen konuların tekrar işlendiği bu akım, insanın fiziğiyle, çevresiyle değil ruhsal özellikleri ve asil duygularının dengelendiği bir anlayıştır. Port-Royal manastırında insan özgürlüğünü yadsıyan bir öğreti olan “Jansenizm” ile tanışmıştır. İnsanın özgür olduğunu ve yaptıklarının sorumluluğunu aldığı düşünen “Jesuite” anlayışının aksine, insanın hiçbir şekilde Tanrı’nın lütfünü alamayacaklarını düşünüp yine Tanrı’nın belirlediği kadere mahkûm olan “Jansenist” anlayışını benimsemiştir. Jansenizm’e göre insan günahlarla yüklü bir yaratıktır ancak Tanrı bağışıyla kurtulabileceğine inanılan kaderci, özgür iradeyi dışlayan bir yaklaşımdır. Racine’nin Bayazıt Tragedyası, görkemli olduğu kadar siyasal ve askeri olarak güçlü bir imparatorluk olan Osmanlı Devleti sarayındaki iktidar ve güç ilişkilerini konu almasının yanı sıra saray içindeki kişilerin ölümcül sonlarına ulaşıncaya dek esiri olmaktan kurtulamadıkları aşk ve entrika olaylarını konu alıyor. Racine’nin 5 sahneden oluşan “Bayazıt” eseri konusunun içeriği bakımından diğer eserlerinden ayrılır. Bu eser Yunan mitolojisinden bahsetmeyip konusunu yakın çağdan almıştır ( Osmanlı İmparatorluğu ). Son sahnenin son perdesini ele aldığımız bu 12.kısım Bayazıt ‘ın Atiye için yazdığı mektubu Roxane’nin bulması sonucu Atiye’nin kendisini öldürerek trajik bir sonlandığı bir bölümdür. “Atiye’nin Savunması” olarak adlandırdığımız bu son sahneyi iki bölüme ayrılmıştır. “Enfin, c’en est donc fait” cümlesiyle başlayan ve “Moi, seule, j’ai tissu le lien malhereux” cümlesine kadar olan ilk kısım “Atiye’nin pişmanlığı” konu almaktadır. “İkiyüzlü oyunlarım, haksız kıskançlığım, uğursuz nazım – Par mes artificies, Mes injustes soupçons, mes funestes caprices ” sözleriyle pişmanlığını vurgulamaktadır. “ Olan oldu işte – Enfin, c’en est donc fait” sözü pişman olsa da yapacak bir şeyi olmadığının, çaresizliğinin göstergesidir. Sevdiğinin ölümünden kendisini suçlu buluyor. “Sevdiğim – mon amant “ kelimesi samimi aşkın belirtisi. Bu pişmanlığı dile getirirken Atiye ve sevdiği Bayazıt Racine’nin gerçek kahramanlarıdır. Sıra dışı olaylar ve kişiler seçen Corneille’in tersine ele
  • 3. alınan bu karakterler Osmanlı İmparatorluğunun gerçek kişileridir. Racine bu karakterleri seyirciye tüm çıpkalığıyla sunuyor. “ İkiyüzlü oyunlarım – mes artifices” kelimesi Atiye’nin ikiyüzlülüğünü kabul edişi ve bunu dile getirişidir. Bayazıt’ın ölümünü anlatırken üzüntüsünü basit bir dille ifade etmek yerine “ acılı gün- douloureux moment” ifadesini kullanıyor. Ölüm kelimesini kullanmıyor, bu da zarif bir dil. Aynı zamanda soylu insanların kullandığı asil bir dildir. “ Yetmedimi acımasız kader – N’était-ce pas assez cruelle destinée” diye seslenişi, haykırışı kadere boyun eğişinin getirdiği derin üzüntüyü gösteriyor. “ Birde onun ardından sağ kalmam mı gerekiyor? “ . Kaderin kendisine yönelttiği bu soru repliği pişmanlığını, çaresizliğini en derinden yaşadığını vurguluyor. Bu soru, lirik bir dil kullanılarak trajedinin gelişimini devam ettiriyor.” Dik başlılığımla ben yol açtım ölümüne dersem, sana yine mi yetmez? “. Bu soru replikleriyle büyük bir beceriksizlik, yoğun duygu karmaşası ve hafif sitem duygusunun kızgınlığa dönüşümü hissediliyor. “Dik başlılığımla ben yol açtım ” cümlesi samimiyetinin en güzel dile getirilişi. Bir nevi mahkûm olduğu, ikiyüzlülüğünün bıkmışlığının göstergesidir. Burada, yaptıklarının acımasızlığına rağmen pişmanlığıyla yaralı bir kadın görülüyor. “ Evet, sevdiğim – Oui, c’est moi, cher amant “ sözüyle sahiplik duygusunu vurguluyor. Parça içinde geçen Roxane ve Sultan Ahmet evrensel karakterlerdir. Bu iki karakter toplumda gerçekte yer alması sebebiyle “ la principe de vraisemblance – gerçeğe benzerlik” ilkesinin bir parçasıdır. “. “ Ne Roxane ne Sultan Ahmet – Roxane ou le sultan “ cümlesi Atiye’nin kibirli oluşunun en güzel örneği ( une femme orgueilleuse ). “Moi seule, j’ai tissu le lien malhereux” mısrasıyla başlayıp Zehra’nın haykırışına kadar olan ikinci kısımda Atiye’nin kadere boyun eğişi ve sonunda kendini öldürmesi anlatılıyor. “İlmiklerinde takıldığın uğursız ağ-Moi seule, j’ai tissu le lien malhereux dont tu viens d’éprouver les détestables noeuds” sözü kaderine boyun eğişinin ilk göstergesi. Corneille eserlerinde ironik ve son derece seçkin bir dil kullanırken, bunu yapmasını trajedilerini mutlu son ile bitirmesine ve kaderlerini Tanrı’ya bağlamamasına yorabiliriz. Kaderci bir yaklaşım belirleyen Racine’de ise kadere ve onun karşısında ki boyun eğmeyen karakterler için kullandığı dili ayırt edebiliriz. Atiye zayıf ve nefsinin kurbanı olan bir karakterdir ( Âdem ile Hava gibi ). “Aklımı yitiriken, soluğum tıkanmadan – Et je puis, sans mourir, en souffrir la pensée” iç savaşının belirtisidir. “İliklerinde tıkandığım uğursuz ağ-dont tu viens d’éprouver les détestables noeuds” sözü kader döngüsünden çıkamayışının dramatik açısıdır. Racine, tiyatrosunda seyircide acıma duygusunu hareket ettirmeyi, insanların tutkularının kurbanı olduğu gerçeğini belirterek kişilerin zaafını göstermeyi amaçlar. “Öldürmek için mi sevdim seni ?- Ah! N’ai-je eu de l’amour que pour t’assassiner ?” soru cümlesi zayıflığının trajedisi olup “Ah! “ hitabı onun acısının ve pişmanlığının dillendirilmesidir. Atiye, kızgın aşkın kıskançlığa dönüştürdüğü ve insanı kör ve ölümcül tutkunun kurbanı ettiği bir karakter olarak önümüze çıkıyor. Racine’nin Jansenist düşüncesinde, insanın büyüklüğünü ve gücünü göstermekten ziyade, asıl onun zayıflığını ( faiblesse ) acı sonla da olsa göstermek yer alır. “ Yeter artık yetti – Mais c’en est trop “ cümlesinde aynı kelimeyi (Mais c’en est trop) tekrarlayarak hıncını ( le ressentiment ) vurguluyor. Kaderine boyun eğişinin, dayanacak gücünün kalmayışının yani zayıflığının kanıtı. Zayıflığı belirtmek Jansenist anlayışının kötümserlik duygusuyla ilgilidir. “ Kendimi cezalandırıp, almalıyım öcümü- Que ma fidele main te venge et me punisse” cümlesindeki “Öç-Venge” kelimesi kadere karşı koyma anlamına gelse de boyun eğiştir aslında. Boyun eğişini kendini cezalandırmakta buluyor. “il faut, par unprompt” cümlesindeki “hiç duraksamadan, derhal” kelimesi ne yaparsa yapsın kaderin önüne geçemeyeceğinin vurgusu. “Ey, adları bu kahramanla anılacakken-Vous, de qui j’ai troublé la gloire”sözcüğündeki “Ey-Vous” sözü yine kadere haykırış ve trajedinin yükselişi
  • 4. olarak önümüze çıkıyor. “ Sen Roxane-Roxanne, venez tous, Ah, daha çocuk yaşımızda, ne umutlarla oğlunun gönlünü bana bağışlayan ana-Toi, mère malheureuse, et qui dès nos enfance…” gibi hitaplarda seslenilen kişiler kendisini karşısında suçlu hissettiği insanlardır. Tüm bu insanları tasvir ederken basit bir dil kullanmak yerine soylu bir dil kullanıyor. “Hepiniz saf tutun karşımda. Gelin, şu çılgın sevdalıya çullanın… öcü alın-Et prenez la vengeance enfin qui est dur” dizesiyle seyircide büyük bir hayranlık uyandırıyor. Hatalarını telafi etmesi ve kalbini yine Bayazıt uğruna adaması onurlu bir davranış olarak gözüküyor. Alexandrin hece ölçüsünün kullanıldığı bu dizelerde haykırışının tüm iniş çıkışlarını hissetmek mümkündür. “ Kendini öldürür-Elle se tue “ cümlesiyle, Atiye’nin kendisini öldürmesinin nedeninin duygularının kurbanı olduğunun yani tutkuların en basiti olan aşkın kurbanı olduğunu anlıyoruz. Atiye’nin aşkı tutkuya dönüştüğü için öfke ve kıskançlığa yol açan trajik bir son ile bitiyor. Çocuklukta başlayan masum bir aşk ( daha çocukluğumuzdan-dès notre enfance ) borçlandığı bir tutku haline geliyor. Tutku-Duygu tiyatrosu olan Racine’nin bu eseri karakterlerin tutku, kıskançlık duygularını olduğu gibi yani tüm çıplaklığı ( insan doğasının çıplaklığı ) seyirciye sunuyor. Jansenist anlayışta yer alan Tanrı’nın cezalandırıcı tek etken olduğu gerçeği sebebiyle Atiye kendini arındırmak için Tanrı’yı seçen bir karakter olarak gözler önüne seriliyor. Bu eser, insan kalbinden geçen tüm duyguların tasvirini asil, akıcı ve basit bir dille sunuyor. Racine’nim tüm bu dili kullanışı, klasik düşüncenin mükemmel bir göstergesidir. Bu açıdan bakıldığında, bu sanat kendi çağının yansımasının müthiş bir uyumudur. Dursun AKYÜZ