Can AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI Rüyadan Doğan Edirne Muradiye Camii
Slide 2
Padişah II. Murat, Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi caminin bugünkü yerinde rüyasında görür. II. Murat, gördüğü rüyadan çok etkilenerek, o alana bir Mevlevihane inşa edilmesine dair ferman yazdırır. Mevlevihane daha sonra camiye dönüştürülür. Tarihi kaynaklara göre 1426 yılında, vakfiyesine göre ise 1436 yılında yaptırıldığı belirtilen Muradiye Camii, şehrin kuzeydoğusunda, Muradiye Mahallesi'nde ve Sarayiçi'ne bakan bir tepe üzerindedir. Bu muhteşem eserin mimarı ise ne yazık ki bilinmemektedir. II.Murat’ın inşa ettirdiği zaviyeli cami, bir ibadet mekânı ve kubbeli sofayla bu sofaya açılan iki tabhane hücresinden meydana gelir. Kuzey cephede payelere oturan ve tuğladan yapılmış beş sivri kemerin oluşturduğu giriş revağı yer almaktadır. Caminin inşa kitabesinde tarih yoktur. E.H.Ayverdi, Mecdi Efendiye dayanarak bugün mevcut olmayan 1426 (H.830) tarihli kaynağa göre yapıyı 1426 yılına tarihleşmektedir. Öte yandan Abdurrahman Hıbrî Efendi yapının II. Murat tarafından 1436 (H.839) yılında aslen Mevlevihane olarak yaptırıldığını kaydetmektedir. Caminin taç kapısı üzerinde üç satır Arapça olarak düzenlenen yapının II. Murat tarafından inşa ettirildiği yazılıdır. Muradiye Camii'nin Mimari planı Muradiye Camii'nin "T" harfi biçiminde olan ve kaynaklarda "kanatlı cami" şeklinde tanımlanan bir imar planı vardır. (İlk örneği 1330 yılında İznik'te görülen bu cami planının birçok Osmanlı kentinde, 16.yüzyıly sonuna dek yapılan camilerde sıklıkla kullanıldığı görülür.) Edirne Muradiye Camii'nde, giriş revağı kemerlerindeki tuğla malzeme dışında tamamen düzgün kesme taş kullanılmıştır. Taç kapının söve ve kemeriyle, iki katlı olarak yapılan pencerelerden alt kattakilerin kiriş ve sövelerinde beyaz mermer kullanılmıştır.
Slide 4
Kesme taştan inşa edilen Muradiye Camii'nin, kanatlı cami planından farklı olan bir özelliği, caminin mihrap kısmıyla giriş kısmının aynı düzeyde tutulmuş olmasıdır. Arka arkaya iki büyük kubbe ve yanlarda birer küçük kubbe olmak üzere üç kubbesi vardır. Son cemaat yeri dört köşeli 6 sütun üzerine beş gözlü olup, bu alan da beş küçük kubbeyle örtülüdür. Sağda tek şerefeli minaresi yükselir. Giriş kapısı üzerindeki yazıtta II. Murat'ın adı yazılıdır. Arka arkaya 2 büyük, yanlarda birer küçük kubbe olmak üzere 4 kubbe ile örtülüdür, iki büyük kubbe arasındaki kemeri kalem işlemeleriyle süslüdür. İçerisindeki duvarlar güzel çiçek motifleriyle bezenmiş altı köşeli beyaz üzerine mavi renkli çinilerle ve araları firuze renkli üçgen levhalarla kaplı olup, iç kısımda bulunan kalem işleriyle süslü bazı kısımları ise sonradan sıvanmıştır. Sıvaların döküldüğü bazı yerlerinde bu işlemler görülmektedir. Mihrabın sağ ve solunda rölyef, yıldız şekilleri ve diğer motiflerle süslü, sarı renkli güzel çinilerle döşelidir. Arkadaki bahçesinde İngilizler tarafından gönderildiği Edirne'de sürgünde iken ölen Şeyhülislâm Musa Kâzım (1858-1920)'ın Cumhuriyet döneminde yapılmış mezarı ile Şair Ahmet Neşati'nin 1674 tarihli mezarı bulunmaktadır. Camiyi yaptıran II. Murat'ın mezarı ise Bursa Muradiye Camii'nin yanındaki türbesindedir. Mihrap Muradiye Camii'nin çini mihrabı eşsiz güzelliktedir. İstalaktitli (sarkıtlı) yaşmak, kenar suyu ve yazıları ile Bursa Yeşil Camiinden sonra Osmanlı sanatının en görkemli çinili mihrabıdır. Mihraptaki çiniler, renkli sır ve sıraltı tekniğinin en başarılı örnekleri arasında yer alır. Muradiye Camii'nin, yeşil renkli çinilerle süslü ilk minaresi 1752 yılı yer sarsıntısında yıkılmış ve yerine çinisiz olarak 1754 yılında I. Mahmut tarafından bugünkü tek şerefeli minaresi ya
İçinde sütun olmayan, sadeliğine rağmen anıtsal görüntüsüyle uzaktan bakanları etkisi altına alan II.Bayezid Camii, tam merkezinde konumlandığı külliyenin en değerli yapısı olarak ön plana çıkar. Kemersiz ve Sütunsuz Cami Caminin külliye alanındaki konumu olarak, külliye birimlerinin merkezinde yer almaktadır. Caminin mimarı, Mimar Hayretin veya Yakup-Şah Bin Sultan Şah olup, temeli 1484 yılında bizzat Sultan II.Bayezid tarafından atılmış ve 1488 yılında ibadete açılmıştır. Cami, yapı olarak çevresindeki yüzden çok kubbeli binanın hepsine egemen bir görünüştedir. 22 Metre çapındaki kubbesi, büyük bir blok şeklinde yükselen dört duvar üzerine oturtulmuştur. Cami, kemersiz ve sütunsuz olup 20.58x20.601ık bir kare biçimindedir. Tabandan kubbe kasnağına kadar olan yüksekliği ise 19.34 metredir. Caminin sağ ve sol beden duvarları bitişiğinde dokuz kubbeli ve dört odalı birer tâbhanesi olup, cami iç mekânının sağ ve solundan üçer pencere bu tabhanelere açılır. (Cemaat çok olduğu zaman buralarda da namaz kılındığı rivayet edilir.) Taş İşçiliğiyle Büyüleyen Mermer Minber Mermer minber, taş işçiliğinin bir şaheseridir. 8 Köşeli olarak yontulmuş 17 mermer sütun üzerindeki zarif sütun başlıklarına oturtulmuş hünkâr mahfilinin, Osmanlı cami mimarisinde yapılmış ilk mahfil olduğu kabul edilmektedir. Mahfil sütunlarının Diana Tapınağı'ndan getirilmiş olduğu söylenmekte ise de buna dair bir belge mevcut değildir. Caminin giriş kapısı ve iç pencere kapakları, ağaç işleme sanatının üstün örneklerindendir. Cami içi akustiği de oldukça hassas olup, mihraptaki bir fısıltı dahi en arka saflardan duyulmaktadır. Camideki Kitabeler Caminin iç giriş kapısı üstündeki kitabe, iki sıra halinde altı mısra olarak yazılmıştır. Sözler Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'ye ait olup, yazı Hamdullah'ındır. Kitabenin son satırındaki (Hayrün Cemil) sözü ebcet hesabıyla 1488 (H.893) yılını vermektedir ki, bu tarih Külliye inşaatının bitiriliş tarihidir.
Slide 4
Bursalı Veliyüddin oğlu Ahmet Paşa, Külliye inşaatının tamamlanması üzerine şu şiiri yazmıştır: Şöyle âli yaptı darulhayn Sultan Bayezid, Kim feleklerde melekler eyledi medhü sena. Bu meratip ne cihettendir sana dedim, dedi: Ben kara toprağı ihya etti ol zıllihüda. Menbaı bahri ata oldum ki benden feyz alan, Hem hikemdir, hem niamdır, hem seha vü hem şifa. Böyle olur kime düşse pertevi hursidi baht, Böyle olur kime salsa sayeiperri hüma, Hüsn ile bağı cihanı hurrem etti gül gibi, Anın için dediler tarihini hurrem bina. Şiirin üçüncü beyitinin ikinci mısrasındaki "Hem hikemdir, hem niamdır, hem seha vü hem şifa" kelimeleri, camiye, medreseye, imarete ve dârüşşifaya işaret etmektedir. Son beytin ikinci mısrasının sonundaki "Hurrem bina" kelimesi ise, sitenin tamamlandığı tarih olan 1488 (H.894) yılını göstermektedir.
Slide 6
Anıtsal Görünüş Caminin anıtsal görünüşü uzaktan bakanları etkisi altına alır. Caminin sağ ve sol beden duvarlarına bitişik tâbhanelerin köşelerinde, giriş kapısından şerefeye kadar 149 basamaklı yüksekliği 38,50 metre olan birer şerefeli zarif iki minaresi, kübik ana bloğun keskin hatlarını iki yana çekerek yumuşatmakta ve dış mekânı engin bir sükûna kavuşturmaktadır. Tunca Nehri'nin Aynasında Yansıyan Görkemli Siluet Mimarideki heybeti ve ciddiyeti ile sadelik ve tevazuyu bağdaştıran, gereksiz gösteriş ve özentiden soyutlanıp taklitten uzaklaşan, iddiasız fakat inkar kabul etmez bir sağlamlığa ve kişiliğe sahip olan bu anıtlar topluluğunun, yeşillikler arasındaki mermer döşeli yatağında aynı heybeti ve sükuneti içinde akan Tunca Nehri'nin aynasında yansıyan görkemli silueti, devrinin özelliklerini dile getiren ölümsüz bir görünüştü
http://www.turklider.org/TR/EditModul...
Edirne Sağlık Müzesi Kuruluşunun 12.Yılını Törenle Kutladı
Trakya Üniversitesi Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, kuruluşunun 12. yılını çeşitli etkinliklerle kutladı. Trakya Üniversitesince (TÜ) müze haline getirilen, dünyanın en prestijli müzecilik ödüllerinden Avrupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü'nü kazanan Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, kuruluşunun 12. yıl dönümünü kutluyor. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Enver DURAN'ın ev sahipliğindeki kutlamaya Edirne Valisi Mustafa BÜYÜK, Kırklareli Valisi Hüseyin Avni COŞ, 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Paşa ÖZEN, Edirne Belediye Başkanı Hamdi SEDEFÇİ, protokol üyeleri, Üniversitemiz Kurucu Rektörü Prof.Dr. Ahmet KARADENİZ ve İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof.Dr. Mesut PARLAK katıldı.
Sağlık Müzesi'nin kurucularından Dr. Ratip KAZANCIGİL, Ord.Prof.Dr. Süheyl ÜNVER'den övgüyle bahsederek 1950'li yıllarda Edirne'ye geldiğini, Edirne'ye gönül vermiş ve Sultan II. Bayezid Külliyesi'ne de çok önemli katkıları bulunduğunu, Dr. Süheyl ÜNVER'in iki büyük hayalinden birinin Sultan II. Bayezid'in anıtı, diğerinin de at üstünde Evliya Çelebi heykeli olduğunu söyledi ve Ord.Prof.Dr. Süheyl ÜNVER'in tasavvurlarından birinin gerçekleştiğini ifade etti.
Külliyenin kurucusu Sultan II. Bayezid büstünün açılışı ile tören başladı. Müslüm ÖZCAN tarafından yapılan büstün açılışı Trakya Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof.Dr. Ahmet KARADENİZ, Mine DURAN ve İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof.Dr. Mesut PARLAK tarafından gerçekleştirildi.
1488 - 1492 yıllarında külliyeyi yaptıran Sultan II. Bayezid' in büstünün Külliye Bahçesindeki açılışında konuşan Trakya Üniversitesi (TÜ) Rektörü Prof. Dr. Enver Duran, ''Bilim ve üniversite için çok önemli olan sanat, geleceğimiz için olmazsa olmazlardandır'' dedi. Sultan II. Bayezid' in büstünü açmaktan gurur duyduklarını söyleyen Rektör DURAN, 1488 - 1492 yıllarında külliyeyi yaptıran Tarihe külliye gibi bir eseri kazandıran II. Bayezid'in tarih için büyük önem taşıdığını ifade ederek, ''Bilim ve üniversite için çok önemli olan sanat, geleceğimiz için olmazsa olmazlardandır. Trakya Üniversitesi olarak sanata verdiğimiz önem devam edecektir'' dedi. Yrd. Doç. Dr. Ratip KAZANCIGİL'in II. Beyazid, Külliye ve Sağlık Müzesi'nin kuruluşuyla ilgili bilgiler vermesinin ardından Sultan II. Bayezid büstünün açılışı yapıldı. T.Ü Rektörü DURAN, büstü yapan Müslüm ÖZCAN'a katkılarından dolayı plaket verdi.
Açılışlardan sonra Şifahanenin ana salonundaki Müzik Terapi Konseri'ne geçildi. Burada müzenin kuruluşunun 12. yılı nedeni ile konuşmalar da yapıldı. İlk konuşmayı yapan Müze Müdürü Enver ŞENGÜL, müzenin tıp ve kültür tarihindeki önemine değinerek alınan uluslararası ödüllerin öneminden söz etti. Edirne Şifahanesi'nin, geçmişte müzik terapinin etkin olarak kullanıldığı merkezlerden biri olduğunu da hatırlatarak, bu geleneği günümüzde de aynı ortam içinde yaşatmak amacıyla böyle bir konser düzenlediklerini söyledi. Daha sonra konuşan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Enver DURAN ise, kültürün önemine değinerek, Sağlık Müzesi'nin ulusal ve uluslararası alanda tanınması için gerekli çalışmaları yaptıklarını belirterek başta Müze Müdürü Enver ŞENGÜL olmak üzere 12 yılda emeği geçen herkese teşekkür etti. Konuşmalardan sonra TÜMATA (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu) 27 kişilik konser grubuyla davetlileri müzikle şifa yolculuğuna çıkardı. Müzikle hasta tedavisinin tarihi ile birlikte bu kapsamda kullanılan müzik aletlerinin ve müzik makamlarının tanıtıldığı konserde uygulamalı olarak yapılan müzik terapi seansları büyük ilg
İçinde sütun olmayan, sadeliğine rağmen anıtsal görüntüsüyle uzaktan bakanları etkisi altına alan II.Bayezid Camii, tam merkezinde konumlandığı külliyenin en değerli yapısı olarak ön plana çıkar. Kemersiz ve Sütunsuz Cami Caminin külliye alanındaki konumu olarak, külliye birimlerinin merkezinde yer almaktadır. Caminin mimarı, Mimar Hayretin veya Yakup-Şah Bin Sultan Şah olup, temeli 1484 yılında bizzat Sultan II.Bayezid tarafından atılmış ve 1488 yılında ibadete açılmıştır. Cami, yapı olarak çevresindeki yüzden çok kubbeli binanın hepsine egemen bir görünüştedir. 22 Metre çapındaki kubbesi, büyük bir blok şeklinde yükselen dört duvar üzerine oturtulmuştur. Cami, kemersiz ve sütunsuz olup 20.58x20.601ık bir kare biçimindedir. Tabandan kubbe kasnağına kadar olan yüksekliği ise 19.34 metredir. Caminin sağ ve sol beden duvarları bitişiğinde dokuz kubbeli ve dört odalı birer tâbhanesi olup, cami iç mekânının sağ ve solundan üçer pencere bu tabhanelere açılır. (Cemaat çok olduğu zaman buralarda da namaz kılındığı rivayet edilir.) Taş İşçiliğiyle Büyüleyen Mermer Minber Mermer minber, taş işçiliğinin bir şaheseridir. 8 Köşeli olarak yontulmuş 17 mermer sütun üzerindeki zarif sütun başlıklarına oturtulmuş hünkâr mahfilinin, Osmanlı cami mimarisinde yapılmış ilk mahfil olduğu kabul edilmektedir. Mahfil sütunlarının Diana Tapınağı'ndan getirilmiş olduğu söylenmekte ise de buna dair bir belge mevcut değildir. Caminin giriş kapısı ve iç pencere kapakları, ağaç işleme sanatının üstün örneklerindendir. Cami içi akustiği de oldukça hassas olup, mihraptaki bir fısıltı dahi en arka saflardan duyulmaktadır. Camideki Kitabeler Caminin iç giriş kapısı üstündeki kitabe, iki sıra halinde altı mısra olarak yazılmıştır. Sözler Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi'ye ait olup, yazı Hamdullah'ındır. Kitabenin son satırındaki (Hayrün Cemil) sözü ebcet hesabıyla 1488 (H.893) yılını vermektedir ki, bu tarih Külliye inşaatının bitiriliş tarihidir.
Slide 4
Bursalı Veliyüddin oğlu Ahmet Paşa, Külliye inşaatının tamamlanması üzerine şu şiiri yazmıştır: Şöyle âli yaptı darulhayn Sultan Bayezid, Kim feleklerde melekler eyledi medhü sena. Bu meratip ne cihettendir sana dedim, dedi: Ben kara toprağı ihya etti ol zıllihüda. Menbaı bahri ata oldum ki benden feyz alan, Hem hikemdir, hem niamdır, hem seha vü hem şifa. Böyle olur kime düşse pertevi hursidi baht, Böyle olur kime salsa sayeiperri hüma, Hüsn ile bağı cihanı hurrem etti gül gibi, Anın için dediler tarihini hurrem bina. Şiirin üçüncü beyitinin ikinci mısrasındaki "Hem hikemdir, hem niamdır, hem seha vü hem şifa" kelimeleri, camiye, medreseye, imarete ve dârüşşifaya işaret etmektedir. Son beytin ikinci mısrasının sonundaki "Hurrem bina" kelimesi ise, sitenin tamamlandığı tarih olan 1488 (H.894) yılını göstermektedir.
Slide 6
Anıtsal Görünüş Caminin anıtsal görünüşü uzaktan bakanları etkisi altına alır. Caminin sağ ve sol beden duvarlarına bitişik tâbhanelerin köşelerinde, giriş kapısından şerefeye kadar 149 basamaklı yüksekliği 38,50 metre olan birer şerefeli zarif iki minaresi, kübik ana bloğun keskin hatlarını iki yana çekerek yumuşatmakta ve dış mekânı engin bir sükûna kavuşturmaktadır. Tunca Nehri'nin Aynasında Yansıyan Görkemli Siluet Mimarideki heybeti ve ciddiyeti ile sadelik ve tevazuyu bağdaştıran, gereksiz gösteriş ve özentiden soyutlanıp taklitten uzaklaşan, iddiasız fakat inkar kabul etmez bir sağlamlığa ve kişiliğe sahip olan bu anıtlar topluluğunun, yeşillikler arasındaki mermer döşeli yatağında aynı heybeti ve sükuneti içinde akan Tunca Nehri'nin aynasında yansıyan görkemli silueti, devrinin özelliklerini dile getiren ölümsüz bir görünüştü
http://www.turklider.org/TR/EditModul...
Edirne Sağlık Müzesi Kuruluşunun 12.Yılını Törenle Kutladı
Trakya Üniversitesi Sultan II.Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, kuruluşunun 12. yılını çeşitli etkinliklerle kutladı. Trakya Üniversitesince (TÜ) müze haline getirilen, dünyanın en prestijli müzecilik ödüllerinden Avrupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü'nü kazanan Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi, kuruluşunun 12. yıl dönümünü kutluyor. Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Enver DURAN'ın ev sahipliğindeki kutlamaya Edirne Valisi Mustafa BÜYÜK, Kırklareli Valisi Hüseyin Avni COŞ, 54. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Paşa ÖZEN, Edirne Belediye Başkanı Hamdi SEDEFÇİ, protokol üyeleri, Üniversitemiz Kurucu Rektörü Prof.Dr. Ahmet KARADENİZ ve İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof.Dr. Mesut PARLAK katıldı.
Sağlık Müzesi'nin kurucularından Dr. Ratip KAZANCIGİL, Ord.Prof.Dr. Süheyl ÜNVER'den övgüyle bahsederek 1950'li yıllarda Edirne'ye geldiğini, Edirne'ye gönül vermiş ve Sultan II. Bayezid Külliyesi'ne de çok önemli katkıları bulunduğunu, Dr. Süheyl ÜNVER'in iki büyük hayalinden birinin Sultan II. Bayezid'in anıtı, diğerinin de at üstünde Evliya Çelebi heykeli olduğunu söyledi ve Ord.Prof.Dr. Süheyl ÜNVER'in tasavvurlarından birinin gerçekleştiğini ifade etti.
Külliyenin kurucusu Sultan II. Bayezid büstünün açılışı ile tören başladı. Müslüm ÖZCAN tarafından yapılan büstün açılışı Trakya Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof.Dr. Ahmet KARADENİZ, Mine DURAN ve İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü Prof.Dr. Mesut PARLAK tarafından gerçekleştirildi.
1488 - 1492 yıllarında külliyeyi yaptıran Sultan II. Bayezid' in büstünün Külliye Bahçesindeki açılışında konuşan Trakya Üniversitesi (TÜ) Rektörü Prof. Dr. Enver Duran, ''Bilim ve üniversite için çok önemli olan sanat, geleceğimiz için olmazsa olmazlardandır'' dedi. Sultan II. Bayezid' in büstünü açmaktan gurur duyduklarını söyleyen Rektör DURAN, 1488 - 1492 yıllarında külliyeyi yaptıran Tarihe külliye gibi bir eseri kazandıran II. Bayezid'in tarih için büyük önem taşıdığını ifade ederek, ''Bilim ve üniversite için çok önemli olan sanat, geleceğimiz için olmazsa olmazlardandır. Trakya Üniversitesi olarak sanata verdiğimiz önem devam edecektir'' dedi. Yrd. Doç. Dr. Ratip KAZANCIGİL'in II. Beyazid, Külliye ve Sağlık Müzesi'nin kuruluşuyla ilgili bilgiler vermesinin ardından Sultan II. Bayezid büstünün açılışı yapıldı. T.Ü Rektörü DURAN, büstü yapan Müslüm ÖZCAN'a katkılarından dolayı plaket verdi.
Açılışlardan sonra Şifahanenin ana salonundaki Müzik Terapi Konseri'ne geçildi. Burada müzenin kuruluşunun 12. yılı nedeni ile konuşmalar da yapıldı. İlk konuşmayı yapan Müze Müdürü Enver ŞENGÜL, müzenin tıp ve kültür tarihindeki önemine değinerek alınan uluslararası ödüllerin öneminden söz etti. Edirne Şifahanesi'nin, geçmişte müzik terapinin etkin olarak kullanıldığı merkezlerden biri olduğunu da hatırlatarak, bu geleneği günümüzde de aynı ortam içinde yaşatmak amacıyla böyle bir konser düzenlediklerini söyledi. Daha sonra konuşan Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Enver DURAN ise, kültürün önemine değinerek, Sağlık Müzesi'nin ulusal ve uluslararası alanda tanınması için gerekli çalışmaları yaptıklarını belirterek başta Müze Müdürü Enver ŞENGÜL olmak üzere 12 yılda emeği geçen herkese teşekkür etti. Konuşmalardan sonra TÜMATA (Türk Musikisini Araştırma ve Tanıtma Grubu) 27 kişilik konser grubuyla davetlileri müzikle şifa yolculuğuna çıkardı. Müzikle hasta tedavisinin tarihi ile birlikte bu kapsamda kullanılan müzik aletlerinin ve müzik makamlarının tanıtıldığı konserde uygulamalı olarak yapılan müzik terapi seansları büyük ilg
Sevgi Yağmurları - Rain Of Love - Türkçe - İngilizce - Şair Can AKIN - Şiir K...Can Akin
Sevgi Yağmurları - Rain Of Love - Türkçe - İngilizce - Şair Can AKIN - Şiir Kitabı - Aşk - Seni Seviyorum
Mr CAN AKIN - Poet,Author, Translator Writer, International Photographer
Mr CAN AKIN - Autor, Escritor Traductor, Poeta,Fotógrafo Internacional
Mr CAN AKIN - 著者、翻訳者ライター、詩人、国際的な写真家
Mr CAN AKIN - 作者,译者的作家,诗人,国际摄影师
Sevgi Yağmurları - Rain Of Love - Türkçe - İngilizce - Şair Can AKIN - Şiir K...Can Akin
Sevgi Yağmurları - Rain Of Love - Türkçe - İngilizce - Şair Can AKIN - Şiir Kitabı - Aşk - Seni Seviyorum
Mr CAN AKIN - Poet,Author, Translator Writer, International Photographer
Mr CAN AKIN - Autor, Escritor Traductor, Poeta,Fotógrafo Internacional
Mr CAN AKIN - 著者、翻訳者ライター、詩人、国際的な写真家
Mr CAN AKIN - 作者,译者的作家,诗人,国际摄影师
1. Can AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI Rüyadan Doğan Edirne Muradiye Camii
2. Padişah II. Murat, Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi caminin bugünkü yerinde rüyasında görür. II. Murat, gördüğü rüyadan çok etkilenerek, o alana bir Mevlevihane inşa edilmesine dair ferman yazdırır. Mevlevihane daha sonra camiye dönüştürülür. Tarihi kaynaklara göre 1426 yılında, vakfiyesine göre ise 1436 yılında yaptırıldığı belirtilen Muradiye Camii, şehrin kuzeydoğusunda, Muradiye Mahallesi'nde ve Sarayiçi'ne bakan bir tepe üzerindedir. Bu muhteşem eserin mimarı ise ne yazık ki bilinmemektedir. II.Murat’ın inşa ettirdiği zaviyeli cami, bir ibadet mekânı ve kubbeli sofayla bu sofaya açılan iki tabhane hücresinden meydana gelir. Kuzey cephede payelere oturan ve tuğladan yapılmış beş sivri kemerin oluşturduğu giriş revağı yer almaktadır. Caminin inşa kitabesinde tarih yoktur. E.H.Ayverdi, Mecdi Efendiye dayanarak bugün mevcut olmayan 1426 (H.830) tarihli kaynağa göre yapıyı 1426 yılına tarihleşmektedir. Öte yandan Abdurrahman Hıbrî Efendi yapının II. Murat tarafından 1436 (H.839) yılında aslen Mevlevihane olarak yaptırıldığını kaydetmektedir. Caminin taç kapısı üzerinde üç satır Arapça olarak düzenlenen yapının II. Murat tarafından inşa ettirildiği yazılıdır. Muradiye Camii'nin Mimari planı Muradiye Camii'nin "T" harfi biçiminde olan ve kaynaklarda "kanatlı cami" şeklinde tanımlanan bir imar planı vardır. (İlk örneği 1330 yılında İznik'te görülen bu cami planının birçok Osmanlı kentinde, 16.yüzyıly sonuna dek yapılan camilerde sıklıkla kullanıldığı görülür.) Edirne Muradiye Camii'nde, giriş revağı kemerlerindeki tuğla malzeme dışında tamamen düzgün kesme taş kullanılmıştır. Taç kapının söve ve kemeriyle, iki katlı olarak yapılan pencerelerden alt kattakilerin kiriş ve sövelerinde beyaz mermer kullanılmıştır.
3.
4. Kesme taştan inşa edilen Muradiye Camii'nin, kanatlı cami planından farklı olan bir özelliği, caminin mihrap kısmıyla giriş kısmının aynı düzeyde tutulmuş olmasıdır. Arka arkaya iki büyük kubbe ve yanlarda birer küçük kubbe olmak üzere üç kubbesi vardır. Son cemaat yeri dört köşeli 6 sütun üzerine beş gözlü olup, bu alan da beş küçük kubbeyle örtülüdür. Sağda tek şerefeli minaresi yükselir. Giriş kapısı üzerindeki yazıtta II. Murat'ın adı yazılıdır. Arka arkaya 2 büyük, yanlarda birer küçük kubbe olmak üzere 4 kubbe ile örtülüdür, iki büyük kubbe arasındaki kemeri kalem işlemeleriyle süslüdür. İçerisindeki duvarlar güzel çiçek motifleriyle bezenmiş altı köşeli beyaz üzerine mavi renkli çinilerle ve araları firuze renkli üçgen levhalarla kaplı olup, iç kısımda bulunan kalem işleriyle süslü bazı kısımları ise sonradan sıvanmıştır. Sıvaların döküldüğü bazı yerlerinde bu işlemler görülmektedir. Mihrabın sağ ve solunda rölyef, yıldız şekilleri ve diğer motiflerle süslü, sarı renkli güzel çinilerle döşelidir. Arkadaki bahçesinde İngilizler tarafından gönderildiği Edirne'de sürgünde iken ölen Şeyhülislâm Musa Kâzım (1858-1920)'ın Cumhuriyet döneminde yapılmış mezarı ile Şair Ahmet Neşati'nin 1674 tarihli mezarı bulunmaktadır. Camiyi yaptıran II. Murat'ın mezarı ise Bursa Muradiye Camii'nin yanındaki türbesindedir. Mihrap Muradiye Camii'nin çini mihrabı eşsiz güzelliktedir. İstalaktitli (sarkıtlı) yaşmak, kenar suyu ve yazıları ile Bursa Yeşil Camiinden sonra Osmanlı sanatının en görkemli çinili mihrabıdır. Mihraptaki çiniler, renkli sır ve sıraltı tekniğinin en başarılı örnekleri arasında yer alır. Muradiye Camii'nin, yeşil renkli çinilerle süslü ilk minaresi 1752 yılı yer sarsıntısında yıkılmış ve yerine çinisiz olarak 1754 yılında I. Mahmut tarafından bugünkü tek şerefeli minaresi yapılmıştır.
5.
6. Süsleme Taş süsleme, caminin taçkapısında, giriş revağı kemerleri yastıklarında ve pencerelerin alınlık kemerlerinde görülmektedir. Dikdörtgen bir kütle olarak kuzey cephe ortasına yerleştirilen taçkapı, duvardan çok az çıkıntı yapmaktadır. Taçkapı üç yönden iç ve dış bükey yarım daire profilli silmeyle çerçevelenmiştir. Kavsara başlangıcından zemine kadar olan bölümün, silmelerle dikey dikdörtgen panoya bölündüğü gözlenmektedir. Taçkapı nişi yanlardan birer sütunceyle sınırlandırılmıştır. Yedi sıra mukarnas dizisinden oluşan yaşmak bir sivri kemerle çerçevelenmiştir. Taçkapı'nın yan nişleri üç köşelidir ve yüzeylerde herhangi bir süsleme bulunmamaktadır. Nişler yedi sıra mukarnas dizisinden oluşan bir yaşmağa sahiptirler. Camiye giriş kapısının basık kemerinde, kırmızı ve beyaz taşların dönüşümlü kullanımıyla elde edilmiş renkli taş süsleme vardır. Payelere oturan kemerlerin yastıkları, iç ve dışbükey yarım daire profilli iki silmeyle hareketlendirilmiştir. Caminin iki katlı olarak düzenlenen pencereleri, duvardan 5 santim çökertilmiş bir yüzeye yerleştirilmişlerdir. Alt kat pencerelerinin kiriş ve söveleri beyaz mermerden olup, yüzeylerde bir iki sıra silme dışında süsleme bulunmamaktadır. Sivri kemerli pencerelerin alınlıkları da yalın bırakılmıştır. Pencerelerin kemerlerinden bazılarında kırmızı-beyaz renkli taş kullanılarak renk almaşıklığı elde edilmiştir. Muhteşem kalem işçiliği Caminin önemli bir özelliği de eski kalem işleridir. İki orta kubbeyi birbirine bağlayan büyük kemerin iç yüzündeki kalem işleri ilk kez 1930'da bir parçası badana kazınarak gün ışığına çıkarılmıştır. Sıvalar yer yer döküldüğünden ne yazık ki, bu kalem işleri tamamlanamamaktadır.
7.
8. Üslûp ve Değerlendirme Edirne Muradiye Camii, iç mekânı süsleyen zengin çini ve kalem işi duvar resimlerine ve tamamen kesme köfeki taşıyla inşa edilmiş olmasına rağmen taş süsleme açısından sadeliğiyle oldukça ilginç bir yapıdır. Muradiye Camii'nin inşa edildiği yıllardaki Edirne eserlerinin de taş süsleme açısından çok süslü olduklarını söylemek mümkün değildir. Örneğin bu yapıdan önce inşa edilen Edirne Eski Cami'nin de dış cephesi taş süsleme açısından çok zengin değildir. En azından iç mekândaki minberde görülen süslemelerden hiçbiri dış cephede kullanılmamıştır. Edirne Yıldırım ve Gazi Mihal Camilerinde de durum aynıdır. Taş malzemeye bağlı olarak kayda değer tek süsleme yapının taçkapısın da bulunan mukarnaslardır. Caminin iç mekânında bulunan çini süslemelerin Bursa Yeşil Camide çalıştıkları bilinen Tebrizli çini ustaları tarafından yapılmış oldukları ileri sürülmektedir. Yapının dış cephede taş süsleme açısından sade oluşu, bir tarikat yapısı olarak inşa edilmiş olmasından da kaynaklanmış olabilir. Evliya Çelebiye dayanarak Mevleviler tarafından kullanıldığı belirtilen Tire Yeşil İmarette olduğu gibi, Muradiye Camii'nde de iç mekân, renkli duvar resimleriyle süslenerek âdeta bir cennet bahçesi imajı yaratılmıştır. Bir geleneğin başlangıcı Osmanlılarda ibadetlerden sonra, cemaata ikram edilmek üzere şerbet dağıtma geleneği, ilk defa Muradiye Camii'nin musluklarından akıtılarak yapılmaya başlanmıştır.
9.
10. The mosque is based on a reverse-T type plan of early Ottoman style. It is composed of a five bay portico leading into a central hall flanked by iwans east and west, and a prayer hall to the south. The central hall, presently at the same level with the prayer hall, was originally built lower, with a pool under the oculus of its dome that is now crowned with a lantern. The heavy arch that separates the two spaces is ornamented with muqarnas niches at its springing line. Side iwans are accessed through small arched entryways and contain niches for shelving and a fireplace (ocak). The steps leading to the single minaret begin inside the wall entering the western iwan, also providing access to the müezzin's lodge that is located above the main entrance on the interior. The current stone minaret dates from 1957. The original minaret, which was covered with decorative tiles, was rebuilt several times after earthquakes. The Muradiye mosque is well-known for the tilework decoration of its interior. A variety of hexagonal tiles, featuring unique designs in white and blue, interlock with triangular pieces of turquoise color to form the mosaic of tiles that cover the walls of the prayer hall up to the top level of the first windows. At the center, the muqarnas mihrab niche stands in its tall ceramic frame, faced with faience in white, blue and turquoise featuring Koranic scriptures along floral and geometric designs. The frame remains cracked from an earthquake. The remaining wall space was covered with frescoes and calligraphy at the time, of which sections are still visible. Outside, the words "Allah" and "Hu" are carved on the northern wall in large letters on either side of the marble portal. The construction is in cut stone.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
29.
30.
31. Can AKIN ŞAİR VE FOTOĞRAF SANATÇISI Mr _ canakin @ yahoo . co . uk Mr _ canakin @ hotmail .com Avrupa Müze Ödülü EDİRNE Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi TÜMATA KONSERİMİZ İÇİN TIKLAYINIZ http://www.turklider.org/TR/EditModule.aspx?tabid=1038&mid=8373&ItemID=12662&ItemIndex=0