SlideShare a Scribd company logo
1 of 3
Download to read offline
Sorun yaratan adam” benim için de kafam kartran bir sorun haline dönütü. Bir nebze olsun içimdekileri
dökerek rahatlamak niyetindeyim. Herhangi bir filmi mercek altna aldmzda o anda hazr bulunan, olanamz
dahilindeki binbir türlü okuma biçiminden bir tanesi, okuma metnimizin ruhuna hakim olur genelde. Tabi ki
bu söz konusu hakim ruh bizim görüümüzden, duyuumuzdan, oluumuzdan epeyce nasibini alr. Baz baz
binbir türlü okuma biçiminden yazmza hakim olann dndaki okuma biçimleri de merceimizin altnda, satr
aralarnda boy gösterir. Fakat ne yapsak hiçbir film için o filmin tüm alt metinlerini kapsadna inandmz bir
yaz yazamayz. Hele hele “Den Brysomme Mannen” gibi bir film için böyle bir ie kalktmzda, baka bir
deyile; buna cesaret ettiimizde bamz belada demektir. Benim böyle bir belaya bulamak gibi bir niyetim yok.



Yazmn geneline hakim olacan tahmin ettiim baskn öe, elbette zihnimde effaf bir iskelet halinde mevcut
olmasna ramen, yaznn geliimi, varaca noktay ve dallanan alt metinlerin hangileri olacan kestirmek pek
mümkün deil. Öyleyse yola koyulalm. Ve ite yoldayz. Filmimizin balangç karesine nasl ulaldn
anlayabilmemiz için biraz yol almamz gerekiyor.


Öyle uzun uzun yol alacakta deiliz zaten, hatta yolculua nerden, neden ve nasl çktmz bile anlamadan, bir
otobüsün içinde ineceimiz duraa saçmz sakalmz dalm bir vaziyette vardk bile. Öyle bir yerdeyizki bir süre
sonra içine karacamz, ilk bakta “üstün medeniyet örnei”gibi görünen, kent yaamna taban tabana zt bir bölge.
Uzakta görünen sra dalar olmasa, uçsuz bucaksz tanmlamasn kullanabileceimiz bir arazi üzerindeyiz. Bu
arazi üzerinde bizi karlayan, tek bir kulübe, o kulübenin hemen tepesine gerilmi bir bezin üzerinde yazan ve
ister istemez üzerimize alndmz “ho geldiniz” yazs, ve biz gelmeden hemen önce o bezi oraya asan adam.




Filmimizin ilk karelerinden itibaren soru bombardman, kahramanmz Andreas’n yüzündeki ifadeyle de her
karede pekitirilerek çoalyor. Andreas’n yüzünde öyle bir ifade varki film boyunca yüzüne yansyan dier tüm
duygu-düünce deiimlerinin hamuruna sürekli olarak karyor ve bu sayede o ifade hiç kaybolmuyor. Özellikle
öykümüzün banda tek hakim ifade diyebiliriz bu ifade için. Nerdeyim ben ? Buraya nasl geldim ? Kim bu
insanlar ? imdi yapmam gereken nedir ? Ksacas insan olmann getirdii, çevremizde olan bitene yönelik,
kendimize ve dier insanlara yönelik durmak bilmez merakmz, Andreas tarafndan en youn haliyle an ve an
yaanyor. Ama düününki bu ilgi ve meraknz çevrenizdeki hiçbir insan tarafndan paylalmyor. Durumu
giderek katlanan bir merak duygusuna sürükleyense; içine bir anda yetikin bir insan olarak doduunuz bir
evren hakknda hiçbir ey bilmiyor olmanz.




Fakat çevrenizdeki herkes sorularn cevab çoktan vermi eminlikleriyle bir oraya bir buraya salnyorlar. Her ey
olmas gerektii gibi, tek bir soru, tek bir merak yada mulaklk yok. Her ey çok açk onlar için. te film boyunca
bir türlü dahil olamadmz her karesinde tik taklar duyulan kusursuz bir saat gibi ileyen bu dünyada
Andreas’n admlarnn brakt izlere basarak yürümeyi tercih ediyoruz izleyiciler olarak. Çünkü çok daha bildik
tandk izler bunlar. Hala insana ait olduuna emin olduumuz izler. Hala diyorum çünkü; dierlerinin insani
özelliklerinin kalp kalmadn anlamak pek mümkün görünmüyor.


Balarda bu birden bire ortasna dütüümüz hayatn bize sunduu konfor ve beraberindeki rahatlk çenemizi kapal
tutmann daha iyi olacan düündürüyor. Bizim admza her ey ayarlanm; yaayacak bir yer, çalacak bir i ve
bunlar sayesinde ulamakta hiçlik zorluk çekmeyeceimiz olanaklar zinciri. Kolumuzu ne kadar uzatmak
istesek uzanacak adeta. Çalma ortammz harika, insan ilikileri mükemmel. Her ey tkrnda, aksayan en küçük
bir ey yok. (Düünüyorum da Türkiye’de ortalama bir hayat süren bir insan, skandinav ülkelerinin herhangi
birinde yaamaya kesin bir biçimde geçi yaparak balayacak olsa Andreas’n baklarn uzun bir süre tayacaktr.
Özellikle iyerindeki youn ilgi, alaka ve hürmet göstergeleri karsnda.) Filmimiz ait olduu topraklar gerei
skandinav yaam tarz ve refah düzeyinin geldii nokta açsndan sorgulanmasna olanak veren kaplar açyor.
Yeterli sayda skandinav filmleri izlediyseniz özellikle temel ihtiyaçlarn karlama derdini çoktan unutmu,
yaamda kalma ve yaama tutunabilme kaygs nerdeyse tamamen ortadan kalkm bir çok karakterle tanmsnzdr.
Ve hatta hemen ardndan bizim gibi ülkelerde daha bir popüler olma eilimi gösteren skandinav ülkelerindeki
“intihar oranlar” düer aklmza. Konu edilir hemen: “Görüyorsun adamlar bizden kat kat ileride, her türlü
olanaa sahipler ama mutlu deiller, intihar oranlarna bak.Her eyin var düünsene, dert yok tasa yok, ac yok.
Rahat batyor bu adamlara.” Sorun yaratan adamn sorunu da giderek bu merkeze doru toplanma eilimi
gösteriyor. Yukardaki gibi en kaba haliyle ifade edildiin de rahat batmaya balyor.




Öyle hemen gelinmiyor bu evreye tabiki, en kaba haliyle tanmlayarak kolaya kaçmak sorunumuzu çözmeye
hiç mi hiç yardmc olmayacak. Peki nasl geldik bu evreye Andreas’la birlikte ? Kusursuz bir saatin tik taklar
arasnda bir çatlak aramaya bizi iten neydi ? Yukarda da belirttiim gibi anlatlamaz bir merak içersinde de
olsak çenemizi kapal tutmamz gerektiini düündüren mükemmel bir hayatn içinde bulmuken kendimizi neler
oldu da bunlardan vazgeçmeyi, sorularmzn cevabnn bir bedeli olarak ödemeyi düünmeye baladk. Her ey bu
kadar kolayken neden sorun yaratan adam oluverdik ? Her eyin bir makineyi dahi kskandracak derecede
mekanik yaanyor olmasndan dolay m ? Yoksa bir makinenin bile zaman zaman alabileceini dülediimiz
tatlar, hiç alamadmz fark etmeye baladmzdan dolay m ? Hepsini bir kenara koysak bile, çevremizde hiç
çocuk olmadn farkettiimiz andan itibaren, sorun yaratan adam olmaya rahatlkla aday olabiliriz sanrm. Tüm
bunlardan bktmz usandmz, yeter artk dediimiz bir anda, hepsini geride brakma umuduyla ölümün kucana
kendimizi attmzda, ölme umudumuzun dahi elimizden alndn çok geçmeden öreniyoruz.




Andreas'n çevresindeki insanlar ölü deiller, fakat yaadklarna dair de pek bir kant yok. Hatta filmimizin ilk
sekansnda, önce sinir bozan aprdama seslerine tank olmaya baladmz öpüme sahnesindeki çift, yllardr
yaayan ölü olarak tabir ettiimiz zombilerden bile daha korkunç gelebilir göze. Öyle ki zombiler
kendilerindeki hayat ltsna kahrederek bu çifte imrenen gözlerle bakabilirler.zleyiciyse tam da bu sahnede
androidlerin vucutlar için gereken bir tür sv al-veriini salamaya yönelik bir eylem gerçekletirdiklerini
düünebilir.
Hiçte zor olmayan bir biçimde balant kurarak unu söylemek gerekiyor sanrm; yaamna anlam katabilmenin
yolu öleceini bilmekten geçer. Öyle bir dünyadayzki, tüm sorunlarn yannda ölümden de kurtulmuuz.
stesekte ölemiyoruz. Halbuki yaamn içinde barndrd tüm tatlar, kaynan ölüme borçludur. Günlerimizin sayl
olduu ve ölümlü canllar olduumuz bilinci Martin Heidegger’n tanmlad haliyle bizi otantik varolu biçimine
götürür. Bu varolu biçiminde her eyin olu ekline deil, oluuna hayran oluruz. Fani olmak, ölümlü olmak
yaamdan aldmz tad benzersiz klar. Ölümün kysndan dönen insanlar hayatlarnda adeta devrim niteliinde
dönüümler yaarlar.Her eydan çok daha fazla tat almaya balarlar. Sanki hayatn anlam onlara ölümün souk
yüzüyle birlikte yeniden bahedilmitir. Ölümlü olmann sevinci bile denebilir buna.




Andreas’n dünyasnda ne doum ne de ölüm var. Öleceimizi bilmemizden kaynaklanan ve yaadmz sürece
içimizde tadmz ölüm anksiyetesi ve buna bal savam olmasa emin olun hiçbir eyin hiçbir önemi
kalmayacaktr. Birlikte olmay seçeceimiz insanlarn, fani hayatmz paylaabilme umudunu tayabileceimiz
eimizin ve son olarak bizim her türlü mirasmz gelecee tayacak olan çocuklarn. Çünkü bunlarn hiç birisini,
geri dönüü olmayann farkndaln içeren bir zihinsel form eliinde yapmayacaz. O zaman benim için ötekiyle
berisi arasnda nasl bir ayrm kalabilirki ?Hereyi yapma olanana sahip olduum anda herhangi bir eyin seçim
deeri kalmaz. Her eyi seçebilirsem hiçbir eyi seçemem. Oda olur bu da. Ne fark ederki ? skandinav yaam
tarz, refah düzeyi, düzenlilii ve beraberinde getirdii mekanikliinin içinden bir de ölümü çkartp alrsanz ite
buyrun Andreas’n dünyasna. Andreas’n rahatlkla ölebilecei ve beraberinde getirdii tüm tatlar alabilecei bir
dünyada yaayabilmesi için önce içinde bulunduu dünyadan aforoz edilerek, yeniden domas gerekiyor. Bu
doumun sanclarna yakndan tanklk etmek isteyenler için esiz bir sinema öleni sunuyor Den Brysomme
Mannen.



Andreas rolündeki Trond Fausa Aurvaag oyunculuu kusursuz. Filmin, Norveç Amanda Ödüllerinden ald üç
ödülden bir tanesi de “En iyi erkek oyuncu” ödülü. Dier ikisi; “En iyi senaryo” ve “En iyi yönetmen”.
Yönetmen Jens Lien daha önce de Amanda ödüllerine iki defa aday olmu fakat ödül alamam. “Den
Brysomme Mannen” Cannes film festivalinden de ödülle döndü.


Yazmn banda da belirttiim gibi binbir görme ve okuma biçiminden kendi gözlerimin gördüklerini ksmen de
olsa paylamaya çaltm. Böyle bir film üzerine düündüümde, yüzlerce dala ayrlp budaklanan, giderek
büyüyen koca bir aac gözümde canlandrabiliyorum. Ben bu koca aacn dallarndan daha çok ölümle ilgi ve
alakasn kurabileceklerimin üzerinde durdum sanrm.


yabanci dizi izle


yabanci dizi izle

More Related Content

More from Savaş Erdoğan (20)

Film9 bs
Film9 bsFilm9 bs
Film9 bs
 
Film8 bs
Film8 bsFilm8 bs
Film8 bs
 
Film3 bs
Film3 bsFilm3 bs
Film3 bs
 
Dizi6
Dizi6Dizi6
Dizi6
 
Dizi5 bs
Dizi5 bsDizi5 bs
Dizi5 bs
 
Dizi5
Dizi5Dizi5
Dizi5
 
Dizi2
Dizi2Dizi2
Dizi2
 
Dizi1
Dizi1Dizi1
Dizi1
 
Breaking bad
Breaking badBreaking bad
Breaking bad
 
Ahmet köklügiller şairler ve yazarlar
Ahmet köklügiller   şairler ve yazarlarAhmet köklügiller   şairler ve yazarlar
Ahmet köklügiller şairler ve yazarlar
 
Ahmet altan i̇çimizde bir yer
Ahmet altan   i̇çimizde bir yerAhmet altan   i̇çimizde bir yer
Ahmet altan i̇çimizde bir yer
 
Adnan menderes kaya avşar türkmenleri̇
Adnan menderes kaya   avşar türkmenleri̇Adnan menderes kaya   avşar türkmenleri̇
Adnan menderes kaya avşar türkmenleri̇
 
A beszelö köntös konusan kaftan
A beszelö köntös   konusan kaftanA beszelö köntös   konusan kaftan
A beszelö köntös konusan kaftan
 
124 bs
124 bs124 bs
124 bs
 
120 bs
120 bs120 bs
120 bs
 
119
119119
119
 
116 bs
116 bs116 bs
116 bs
 
114 bs
114 bs114 bs
114 bs
 
113 bs
113 bs113 bs
113 bs
 
113
113113
113
 

Film48

  • 1. Sorun yaratan adam” benim için de kafam kartran bir sorun haline dönütü. Bir nebze olsun içimdekileri dökerek rahatlamak niyetindeyim. Herhangi bir filmi mercek altna aldmzda o anda hazr bulunan, olanamz dahilindeki binbir türlü okuma biçiminden bir tanesi, okuma metnimizin ruhuna hakim olur genelde. Tabi ki bu söz konusu hakim ruh bizim görüümüzden, duyuumuzdan, oluumuzdan epeyce nasibini alr. Baz baz binbir türlü okuma biçiminden yazmza hakim olann dndaki okuma biçimleri de merceimizin altnda, satr aralarnda boy gösterir. Fakat ne yapsak hiçbir film için o filmin tüm alt metinlerini kapsadna inandmz bir yaz yazamayz. Hele hele “Den Brysomme Mannen” gibi bir film için böyle bir ie kalktmzda, baka bir deyile; buna cesaret ettiimizde bamz belada demektir. Benim böyle bir belaya bulamak gibi bir niyetim yok. Yazmn geneline hakim olacan tahmin ettiim baskn öe, elbette zihnimde effaf bir iskelet halinde mevcut olmasna ramen, yaznn geliimi, varaca noktay ve dallanan alt metinlerin hangileri olacan kestirmek pek mümkün deil. Öyleyse yola koyulalm. Ve ite yoldayz. Filmimizin balangç karesine nasl ulaldn anlayabilmemiz için biraz yol almamz gerekiyor. Öyle uzun uzun yol alacakta deiliz zaten, hatta yolculua nerden, neden ve nasl çktmz bile anlamadan, bir otobüsün içinde ineceimiz duraa saçmz sakalmz dalm bir vaziyette vardk bile. Öyle bir yerdeyizki bir süre sonra içine karacamz, ilk bakta “üstün medeniyet örnei”gibi görünen, kent yaamna taban tabana zt bir bölge. Uzakta görünen sra dalar olmasa, uçsuz bucaksz tanmlamasn kullanabileceimiz bir arazi üzerindeyiz. Bu arazi üzerinde bizi karlayan, tek bir kulübe, o kulübenin hemen tepesine gerilmi bir bezin üzerinde yazan ve ister istemez üzerimize alndmz “ho geldiniz” yazs, ve biz gelmeden hemen önce o bezi oraya asan adam. Filmimizin ilk karelerinden itibaren soru bombardman, kahramanmz Andreas’n yüzündeki ifadeyle de her karede pekitirilerek çoalyor. Andreas’n yüzünde öyle bir ifade varki film boyunca yüzüne yansyan dier tüm duygu-düünce deiimlerinin hamuruna sürekli olarak karyor ve bu sayede o ifade hiç kaybolmuyor. Özellikle öykümüzün banda tek hakim ifade diyebiliriz bu ifade için. Nerdeyim ben ? Buraya nasl geldim ? Kim bu insanlar ? imdi yapmam gereken nedir ? Ksacas insan olmann getirdii, çevremizde olan bitene yönelik, kendimize ve dier insanlara yönelik durmak bilmez merakmz, Andreas tarafndan en youn haliyle an ve an yaanyor. Ama düününki bu ilgi ve meraknz çevrenizdeki hiçbir insan tarafndan paylalmyor. Durumu giderek katlanan bir merak duygusuna sürükleyense; içine bir anda yetikin bir insan olarak doduunuz bir evren hakknda hiçbir ey bilmiyor olmanz. Fakat çevrenizdeki herkes sorularn cevab çoktan vermi eminlikleriyle bir oraya bir buraya salnyorlar. Her ey olmas gerektii gibi, tek bir soru, tek bir merak yada mulaklk yok. Her ey çok açk onlar için. te film boyunca bir türlü dahil olamadmz her karesinde tik taklar duyulan kusursuz bir saat gibi ileyen bu dünyada Andreas’n admlarnn brakt izlere basarak yürümeyi tercih ediyoruz izleyiciler olarak. Çünkü çok daha bildik tandk izler bunlar. Hala insana ait olduuna emin olduumuz izler. Hala diyorum çünkü; dierlerinin insani
  • 2. özelliklerinin kalp kalmadn anlamak pek mümkün görünmüyor. Balarda bu birden bire ortasna dütüümüz hayatn bize sunduu konfor ve beraberindeki rahatlk çenemizi kapal tutmann daha iyi olacan düündürüyor. Bizim admza her ey ayarlanm; yaayacak bir yer, çalacak bir i ve bunlar sayesinde ulamakta hiçlik zorluk çekmeyeceimiz olanaklar zinciri. Kolumuzu ne kadar uzatmak istesek uzanacak adeta. Çalma ortammz harika, insan ilikileri mükemmel. Her ey tkrnda, aksayan en küçük bir ey yok. (Düünüyorum da Türkiye’de ortalama bir hayat süren bir insan, skandinav ülkelerinin herhangi birinde yaamaya kesin bir biçimde geçi yaparak balayacak olsa Andreas’n baklarn uzun bir süre tayacaktr. Özellikle iyerindeki youn ilgi, alaka ve hürmet göstergeleri karsnda.) Filmimiz ait olduu topraklar gerei skandinav yaam tarz ve refah düzeyinin geldii nokta açsndan sorgulanmasna olanak veren kaplar açyor. Yeterli sayda skandinav filmleri izlediyseniz özellikle temel ihtiyaçlarn karlama derdini çoktan unutmu, yaamda kalma ve yaama tutunabilme kaygs nerdeyse tamamen ortadan kalkm bir çok karakterle tanmsnzdr. Ve hatta hemen ardndan bizim gibi ülkelerde daha bir popüler olma eilimi gösteren skandinav ülkelerindeki “intihar oranlar” düer aklmza. Konu edilir hemen: “Görüyorsun adamlar bizden kat kat ileride, her türlü olanaa sahipler ama mutlu deiller, intihar oranlarna bak.Her eyin var düünsene, dert yok tasa yok, ac yok. Rahat batyor bu adamlara.” Sorun yaratan adamn sorunu da giderek bu merkeze doru toplanma eilimi gösteriyor. Yukardaki gibi en kaba haliyle ifade edildiin de rahat batmaya balyor. Öyle hemen gelinmiyor bu evreye tabiki, en kaba haliyle tanmlayarak kolaya kaçmak sorunumuzu çözmeye hiç mi hiç yardmc olmayacak. Peki nasl geldik bu evreye Andreas’la birlikte ? Kusursuz bir saatin tik taklar arasnda bir çatlak aramaya bizi iten neydi ? Yukarda da belirttiim gibi anlatlamaz bir merak içersinde de olsak çenemizi kapal tutmamz gerektiini düündüren mükemmel bir hayatn içinde bulmuken kendimizi neler oldu da bunlardan vazgeçmeyi, sorularmzn cevabnn bir bedeli olarak ödemeyi düünmeye baladk. Her ey bu kadar kolayken neden sorun yaratan adam oluverdik ? Her eyin bir makineyi dahi kskandracak derecede mekanik yaanyor olmasndan dolay m ? Yoksa bir makinenin bile zaman zaman alabileceini dülediimiz tatlar, hiç alamadmz fark etmeye baladmzdan dolay m ? Hepsini bir kenara koysak bile, çevremizde hiç çocuk olmadn farkettiimiz andan itibaren, sorun yaratan adam olmaya rahatlkla aday olabiliriz sanrm. Tüm bunlardan bktmz usandmz, yeter artk dediimiz bir anda, hepsini geride brakma umuduyla ölümün kucana kendimizi attmzda, ölme umudumuzun dahi elimizden alndn çok geçmeden öreniyoruz. Andreas'n çevresindeki insanlar ölü deiller, fakat yaadklarna dair de pek bir kant yok. Hatta filmimizin ilk sekansnda, önce sinir bozan aprdama seslerine tank olmaya baladmz öpüme sahnesindeki çift, yllardr yaayan ölü olarak tabir ettiimiz zombilerden bile daha korkunç gelebilir göze. Öyle ki zombiler kendilerindeki hayat ltsna kahrederek bu çifte imrenen gözlerle bakabilirler.zleyiciyse tam da bu sahnede androidlerin vucutlar için gereken bir tür sv al-veriini salamaya yönelik bir eylem gerçekletirdiklerini düünebilir.
  • 3. Hiçte zor olmayan bir biçimde balant kurarak unu söylemek gerekiyor sanrm; yaamna anlam katabilmenin yolu öleceini bilmekten geçer. Öyle bir dünyadayzki, tüm sorunlarn yannda ölümden de kurtulmuuz. stesekte ölemiyoruz. Halbuki yaamn içinde barndrd tüm tatlar, kaynan ölüme borçludur. Günlerimizin sayl olduu ve ölümlü canllar olduumuz bilinci Martin Heidegger’n tanmlad haliyle bizi otantik varolu biçimine götürür. Bu varolu biçiminde her eyin olu ekline deil, oluuna hayran oluruz. Fani olmak, ölümlü olmak yaamdan aldmz tad benzersiz klar. Ölümün kysndan dönen insanlar hayatlarnda adeta devrim niteliinde dönüümler yaarlar.Her eydan çok daha fazla tat almaya balarlar. Sanki hayatn anlam onlara ölümün souk yüzüyle birlikte yeniden bahedilmitir. Ölümlü olmann sevinci bile denebilir buna. Andreas’n dünyasnda ne doum ne de ölüm var. Öleceimizi bilmemizden kaynaklanan ve yaadmz sürece içimizde tadmz ölüm anksiyetesi ve buna bal savam olmasa emin olun hiçbir eyin hiçbir önemi kalmayacaktr. Birlikte olmay seçeceimiz insanlarn, fani hayatmz paylaabilme umudunu tayabileceimiz eimizin ve son olarak bizim her türlü mirasmz gelecee tayacak olan çocuklarn. Çünkü bunlarn hiç birisini, geri dönüü olmayann farkndaln içeren bir zihinsel form eliinde yapmayacaz. O zaman benim için ötekiyle berisi arasnda nasl bir ayrm kalabilirki ?Hereyi yapma olanana sahip olduum anda herhangi bir eyin seçim deeri kalmaz. Her eyi seçebilirsem hiçbir eyi seçemem. Oda olur bu da. Ne fark ederki ? skandinav yaam tarz, refah düzeyi, düzenlilii ve beraberinde getirdii mekanikliinin içinden bir de ölümü çkartp alrsanz ite buyrun Andreas’n dünyasna. Andreas’n rahatlkla ölebilecei ve beraberinde getirdii tüm tatlar alabilecei bir dünyada yaayabilmesi için önce içinde bulunduu dünyadan aforoz edilerek, yeniden domas gerekiyor. Bu doumun sanclarna yakndan tanklk etmek isteyenler için esiz bir sinema öleni sunuyor Den Brysomme Mannen. Andreas rolündeki Trond Fausa Aurvaag oyunculuu kusursuz. Filmin, Norveç Amanda Ödüllerinden ald üç ödülden bir tanesi de “En iyi erkek oyuncu” ödülü. Dier ikisi; “En iyi senaryo” ve “En iyi yönetmen”. Yönetmen Jens Lien daha önce de Amanda ödüllerine iki defa aday olmu fakat ödül alamam. “Den Brysomme Mannen” Cannes film festivalinden de ödülle döndü. Yazmn banda da belirttiim gibi binbir görme ve okuma biçiminden kendi gözlerimin gördüklerini ksmen de olsa paylamaya çaltm. Böyle bir film üzerine düündüümde, yüzlerce dala ayrlp budaklanan, giderek büyüyen koca bir aac gözümde canlandrabiliyorum. Ben bu koca aacn dallarndan daha çok ölümle ilgi ve alakasn kurabileceklerimin üzerinde durdum sanrm. yabanci dizi izle yabanci dizi izle