“Naziler ve Atatürk” mukayeseli tarih anlayışının bir ürünü olarak Temmuz 2015’te raflardaki
yerini aldı. Stefan Ihrig’ın Türkiye’de, ismiyle adeta infial yaratan bu eseri esasında Cambridge
Üniversite Tarih Bölümünde yapılan doktora tezinin kitap haline getirilmiş suretidir. Bu çalışma,
Atatürk ile Hitler’i, Mussolini’yi hatta General Franco’yu kıyaslayarak, bu liderlerin aralarındaki
etkileşime dikkat çekmeye çalışıyor. Liderlerin birbirleri hakkındaki görüşlerine, tutumlarına ve
değerlendirmelerine sıkça değiniliyor. Özellikle de Atatürk ve Hitler arasında… Ayrıca sadece bu
iki liderle de sınırlı kalınmıyor. Türk devrimiyle Nazi hareketinin kişiler, kurumlar, ideolojiler ve
eylemler bağlamında mukayeseleri yapılıp etkileşimleri irdeleniyor. Bunu yaparken mecburen
dönemin Türk-Alman ilişkilerine de pek tabii değiniliyor. Bu değinimin Kurtuluş Savaşı’ndan
İkinci Cihan Harbinin sonuna kadar olduğunu söylemek gerek. Tabii eserin dünyanın sayılı
üniversitelerinden biri olan Cambridge Üniversitesi’nde yapılmış bir tez olması okuyucuya
yeterince objektif ve bilimsel nitelikte titizlikle yazıldığını düşündürtüyor. Peki, bu yargı gerçekle
ne kadar uyuşmaktadır?
Yüzyıllardır değişmeyen tek şey değişim. Bu nedenle iş dünyası bu hızlı, akışkan ve değişken atmosferde yaşayabilmek için sürekli yenilenmek ve değişmek zorunda.
Değişim ile yenilikçilik birbirini tamamlayan kavramlar.
MOTİVASYON
KENDİMİZİ MOTİVE ETMEK İÇİN ÖNERİLER
1. Başarı en büyük motive edicidir.
2. Ne yaptığınızı bildiğiniz sürece bunu diğerlerine kanıtlamaya gerek yoktur.
3. Başarmak için başarıyı hayal et ve inan.
-“Zeka nedir?”
İşte can alıcı soru budur. “Zekayı nasıl tanımlar, nelerle ölçeriz?” Bu sorunun yanıtında en önemli ölçek “matematik ve fen bilimleri”ne akıl erdirmek olmaktadır. “Bu çocukta matematik zekası var” dendiği zaman akan sular durur, başka bir kanıta gerek kalmadan “çocuğumuzun çok zeki” olduğu onaylanır.
“Naziler ve Atatürk” mukayeseli tarih anlayışının bir ürünü olarak Temmuz 2015’te raflardaki
yerini aldı. Stefan Ihrig’ın Türkiye’de, ismiyle adeta infial yaratan bu eseri esasında Cambridge
Üniversite Tarih Bölümünde yapılan doktora tezinin kitap haline getirilmiş suretidir. Bu çalışma,
Atatürk ile Hitler’i, Mussolini’yi hatta General Franco’yu kıyaslayarak, bu liderlerin aralarındaki
etkileşime dikkat çekmeye çalışıyor. Liderlerin birbirleri hakkındaki görüşlerine, tutumlarına ve
değerlendirmelerine sıkça değiniliyor. Özellikle de Atatürk ve Hitler arasında… Ayrıca sadece bu
iki liderle de sınırlı kalınmıyor. Türk devrimiyle Nazi hareketinin kişiler, kurumlar, ideolojiler ve
eylemler bağlamında mukayeseleri yapılıp etkileşimleri irdeleniyor. Bunu yaparken mecburen
dönemin Türk-Alman ilişkilerine de pek tabii değiniliyor. Bu değinimin Kurtuluş Savaşı’ndan
İkinci Cihan Harbinin sonuna kadar olduğunu söylemek gerek. Tabii eserin dünyanın sayılı
üniversitelerinden biri olan Cambridge Üniversitesi’nde yapılmış bir tez olması okuyucuya
yeterince objektif ve bilimsel nitelikte titizlikle yazıldığını düşündürtüyor. Peki, bu yargı gerçekle
ne kadar uyuşmaktadır?
Yüzyıllardır değişmeyen tek şey değişim. Bu nedenle iş dünyası bu hızlı, akışkan ve değişken atmosferde yaşayabilmek için sürekli yenilenmek ve değişmek zorunda.
Değişim ile yenilikçilik birbirini tamamlayan kavramlar.
MOTİVASYON
KENDİMİZİ MOTİVE ETMEK İÇİN ÖNERİLER
1. Başarı en büyük motive edicidir.
2. Ne yaptığınızı bildiğiniz sürece bunu diğerlerine kanıtlamaya gerek yoktur.
3. Başarmak için başarıyı hayal et ve inan.
-“Zeka nedir?”
İşte can alıcı soru budur. “Zekayı nasıl tanımlar, nelerle ölçeriz?” Bu sorunun yanıtında en önemli ölçek “matematik ve fen bilimleri”ne akıl erdirmek olmaktadır. “Bu çocukta matematik zekası var” dendiği zaman akan sular durur, başka bir kanıta gerek kalmadan “çocuğumuzun çok zeki” olduğu onaylanır.
Davranışlarımızın iki önemli unsuru vardır; Bilişsel ve duygusal.
Bilişsel unsur, bir konu hakkında bildiklerimizden oluşur. Duygusal unsur ise, bir konu hakkında hissettiklerimizden oluşur.
6 Ekim İstanbul’un kurtuluş günü.
Atatürk’ü beğenmeyip Osmanlı sevdalısı olan arkadaşlarda bu resimlere bakıp o günleri hissetmeye çalışsınlar.
Şayet kanları donmuyorsa bozulmuştur…
“Kurtuluş”u özümseyebilmek için işgali bilmek gerek.
Yalnız Boğaz’a düşman zırhlıları demirlemedi, İstanbul işgal edildi.
13 Kasım 1918’den 6 Ekim 1923’e kadar…
Yaklaşık beş yıl…
Her köşesi...
Dile kolay, tam 1789 gün…
İşte o kâbusun görsel belgeleri…
İran'ın hep kötü yüzünü görmeye çalışıyoruz.Bir de başka yönüne bakalım.
Bizde bazıları "Sanat'ın İçine Tükürürken " İran da korunmaya çalışılıyor.
Özellikle Meryem Ana Heykeli'ne bakın.
Davranışlarımızın iki önemli unsuru vardır; Bilişsel ve duygusal.
Bilişsel unsur, bir konu hakkında bildiklerimizden oluşur. Duygusal unsur ise, bir konu hakkında hissettiklerimizden oluşur.
6 Ekim İstanbul’un kurtuluş günü.
Atatürk’ü beğenmeyip Osmanlı sevdalısı olan arkadaşlarda bu resimlere bakıp o günleri hissetmeye çalışsınlar.
Şayet kanları donmuyorsa bozulmuştur…
“Kurtuluş”u özümseyebilmek için işgali bilmek gerek.
Yalnız Boğaz’a düşman zırhlıları demirlemedi, İstanbul işgal edildi.
13 Kasım 1918’den 6 Ekim 1923’e kadar…
Yaklaşık beş yıl…
Her köşesi...
Dile kolay, tam 1789 gün…
İşte o kâbusun görsel belgeleri…
İran'ın hep kötü yüzünü görmeye çalışıyoruz.Bir de başka yönüne bakalım.
Bizde bazıları "Sanat'ın İçine Tükürürken " İran da korunmaya çalışılıyor.
Özellikle Meryem Ana Heykeli'ne bakın.
2. Bu fotoğraflar , basın dahil
ilk kez yayımlanmaktadır.
NACI KAPTAN 18.12.2007
İzmir’i , padişah Vahdettin'in
askerimize verdiği
“DİRENMEYİN” talimatından
sonra, rahatça işgal etmiş
olan Yunan birliklerinin
İzmir’de rıhtıma çıkışları ve
Yunan işgal kuvvetleri baş
komutan general Leonidis
Paraskevopoulos ile azılı
Türk düşmanı , Yunan'lı İzmir Metropoluiti
papaz Chrysostomos ile birlikte hükümet binasının
balkonundan birlikte konuşma yaparlarken çekilmiş olan
fotoğraflarını sunuyorum
3.
4. Fotoğrafları sizlerle
paylaşma nedenim
ise ;
Lütfen balkona
asılmış olan
bayraklara dikkatle
bakiniz .
İtalyan,İngiliz,Yunan
bayraklarının
yanında ,"çizgileri
ve yıldızlarıyla"
çok iyi bilinen bir
başka bayrak daha
var ;
5. AMERİKAN BAYRAĞI
Chief General Leonidas Paraskevopoulos &
Metropolitan of Smyrna Chrysostomos speak to
people of Smyrni from the balcony of the Metropolitan
mansion
6. 1. DÜNYA HARBINDE savaştığımız ülkeler
arasında ABD var mıydı ?
Cephede , ABD yok idi fakat perde
arkasında Türkiye’nin işgalinde baş
aktörlerden birisi de ABD idi...
Hulki CEVİZOĞLU yazmış olduğu " İşgal
ve Direniş (1919 ve Bugün)"
isimli kitabında şöyle diyor ;
"kitabımı yazarken, çok ilginç bir gerçekle karşılaşmıştım.
1919'da ülkemizi işgal eden sömürgecilerin başında ABD'yi
gördüm!..
Oysa, hiçbirimiz okul yıllarından bu yana ABD (Amerika
Birleşik Devletleri) adını duymadık!.. İşgalci ülkeler olarak
Yunanistan, İngiltere, Fransa ve İtalya'yı biliyor, onların
yaptıklarını okuyorduk.
Sanki, "gizli bir el" (!) resmî tarih kitaplarımızdan ABD adını
kazıyıp, çıkarmıştı!.."
7. Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman
geleceğini bilmeden güzel, rahat
günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla
duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu
gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati
sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi,
durdu.
Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde
yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız
gibi kayarak Kocatepe'den Afyon
Ovası'na atlayacaktı.
N.H.RAN
ozgezgin@yahoo.com