SlideShare a Scribd company logo
1 of 282
Download to read offline
EFENDİ
Beyaz Türklerin Büyük Sırrı



Yazan: Soner Yalçın
Asistan: Beste Önkol

Yayın hakları: © Doğan Kitapçılık AŞ
I. baskı /nisan 2004
31. baskı / haziran 2004 / ISBN 975-293-203-7
Bu kitabın 31. baskısı 2 000 adet yapılmıştır.

Kitaba katkılarından dolayı HÜRRİYET gazetesine teşekkür ederiz.

Kapak ve kitap tasarımı: DPN Design
Baskı: Akan Matbaacılık / Yüzyıl Mahallesi
Matbaacılar Sitesi 222/A Bağcılar - İSTANBUL



Doğan Kitapçılık AŞ Hürriyet Medya Towers, 34544 Güneşli - İSTANBUL
Tel. (212) 677 06 20 - 677 07 39 Faks (212) 677 07 49
www.dogankitap.com.tr
Efendi
Beyaz Türklerin Büyük Sırrı



     Soner Yalçın




            DOĞAN
            KİTAP
kimsem yok, çıkmaz ağlayanım bile
keşke bir ülkem olsaydı, bir annem
olsaydı keşke, desem de nafile

      Sefa Kaplan, Londra Şiirleri




annem Cemile Yalçın'ım anısına...
Evliyazade Ailesi
                                            Hacı Mehmed Efendi


                  Gülsüm                                                                        Makbule                                            Naciye
       eşi: Giridîzade Nuri Efendi                                                       eşi: Tevfik Rüşdü Araş                             eşi: Yemişçizade İzzet

  Kemal                          Faire                                                            Emel                        Güzin                Fatma                  Samim
Evliyazade                 eşi: Mihrî Dülger                                             eşi: Fatin Rüşdü Zorlu         eşi: Hamdi Dülger           Berin                Yemişçibaşı
                                                                                                                                            eşi: Adnan Menderes
                                                                                                   Sevin
                 Mesadet                  Zeyyat Dülger                                    1. eşi: Erden Yener
          eşi: Baha Esad Tekand            eşi: Perihan                                    2. eşi: Hilmi Özen                       Yüksel        Mutlu            Aydın
                                                                                                                                   eşi: İpek eşi: Münevver     eşi: Ümran
                                                                                         (1) Fatin Arslan Yener
                   Leyla Leşi: Ziya Tepedelen Nilgün Füsun                                                                                        Adnan
          2. eşi: Fahir Çelikbas                                                         1. eşi: Tcherina Niego                  Işık    Lale
                                                                                         2. eşi: Zeynep Sengelli
(1) Kenan Tepedelen        (2) Esra Çelikbaş
     eşi: Leyla


                                                                                                            Refik Efendi
                                                                                                       eşi: Kapanîzade Hacer

                                     Nejad                              Beria                               Bihin                        Sedat               Ahmed
                                 eşi: Mesude                      eşi: Doktor Nazım                     eşi: Sadullah                eşi: Medalet           eşi: Sevim
                                                                                                            Birsel                      (Alev)
                                                                          Sevinç                                                                            Ata Refik
                      Mustafa             Mehmet                  1. eşi: Cemil Atalaj                      Rasin                                          1. eşi: Leyla
                      Yılmaz              Özdemir                 2. eşi: Fuat Bozina                 eşi: Ayla Muşkara                                    2. eşi: Esin
                    1. eşi: Ayşe          eşi: Elife                                                                                                        Kerem (1)
                     Mebrure                                    Tülin (1)    Sedad(               Refik                 Leyla
                   2. eşi: Edma              Siret             eşi: George   eşi: Dili         eşi: Melek           eşi: Bahadır
                   May Pennetti         eşi: Kâzım Ay            Kenan                          Sungurlu              Baykara
                                         Servetmehmet
       Osman Refik (1)             Aylin (2)             Maynaard         Lara            Armağan     Bahar      Mehmet      Yasemin
                               eşi: Melih Ataca            James      eşi: Nusret
          1. eşi: Margo                                 1. eşi: Lorry Aydınay
        2. eşi: Hanzade                                 2. eşi: Olcay
        3. eşi: Ela Maro       Enis    Dalya                             Ceylin
          4. eşi: Sibel                                   Hena (1)
           Özleblebici

Neslişah (2)
                           1
               Mesude Emel (2)
Birinci bölüm

                 9 haziran 1875, İzmir

  İzmir bir prensestir.
  Tembelce sallanan
  Düşüncelerim için seviyorum,
  Fillerin sırtında
  Oynayan bu çadırları...

               Victor Hugo

   İzmir Valisi Ahmed Rasim, Evliyazade Mehmed Efendi'yi, Yeni-
şehirlizade Hacı Ahmed Efendi'nin yerine belediye başkanlığına
atadı.
   İzmir'in tanınmış tüccarlarından Evliyazade Mehmed Efendi'nin
belediye başkanlığına getirilmesinde şaşutıcı bir yan yoktu.
   Ancak, sorun vardı!
   Vali, Evliyazade Mehmed Efendi'ye maaşının 2 000 kuruş ola-
cağını söylemişti. Ama bu söz, İzmir Valiliği ile Osmanlı Maliye
Nezareti'nin arasını açtı. Osmanlı merkezî yönetimi, belediye baş-
kanının dışarıdan atanıp, bir de ona maaş verilmesine karşıydı.
   Vali Ahmed Rasim Paşa, vilayette görevli bir memuru belediye
başkanı olarak istihdam etmenin yanlış olduğunu düşünüyor, bu
tür memur atamalarının belediyenin işlerini zorlaştıracağına ina-
nıyordu. Bunu deneyimleriyle de görmüştü. Ona göre en iyisi,
"erbabı memleketten ve ashabı servetten" bir kişinin bu görevi
yapmasıydı. Ancak böyle birinin belediye başkanlığını "sosyal fa-
aliyet" olarak yapması da ihtimal dışıydı. 2 000 kuruşluk maaş
teşvik edici olabilirdi.
   Sonunda bürokratik yazışmalardan İzmir Valisi Ahmed Rasim
Paşa galip çıktı.
   İzmir'de hanı, oteli olan ve son yıllarda giderek zenginleşen
tüccar Evliyazade Mehmed Efendi, İzmir belediye başkanlığı kol-
tuğuna oturdu.
   2 000 kuruşluk maaşın Evliyazade Mehmed Efendi için pek
önemi yoktu. Öyle ki, vali, kumandan, belediye başkanı gibi
mülkî erkâna kullanması için verilen, iki atlı kupa cinsi binek
araba yerine, daha lüks olan kendi özel lando cinsi körüklü ara-
basını tercih etmesi bunun en tipik göstergesiydi. Zaten alaca-
12                                                                                                                                                  2 3.



 ğı maaşın büyük bir bölümünü belediye hizmetlerinde kullana-                       Yahudiler, son zamanlarda İzmir'e yerleşen zengin tüccarlardır ve
 caktı...                                                                        de İzmirli eğitimsiz ve fanatik Yahudiler tarafından yarı dinsiz olarak
                                                                                 görülmektedirler. Genellikle küçük ticaretle ve komisyonculukla uğ-
    Belediye başkanlığı görevine başlayan Evliyazade Mehmed                      raşmaktadırlar. Gerçekten dürüst ve gayretkeştirler. Ekmeklerini ka-
  Efendi'nin işi hiç de kolay değildi.                                           zanmak için en ağır ve zor işleri hiç çekinmeden yapmaktadırlar.
    Öncelikle sorun, "belediye olgusunun" ne merkezî idare, ne de                   Frenkler genel olarak vilayette en rahat konuma sahiptirler. Her
 halk tarafından bilinmemesiydi.                                                 şeyden önce vergiden muaftırlar. Kendi konsolosluklarında yargılan-
    Belediye, Osmanlı kentleri için XIX. yüzyılın ikinci yarısında               ma ayrıcalıkları vardır. Avrupalı ticaret şirketleriyle bağlantı kurma
 ortaya çıkmış yeni bir kurumdu. Başta İngilizler olmak üzere ya-                bakımından yerli birisine göre daha şanslıdırlar. Frenkler genellikle
 bancı ticaret şirketlerinin baskılanyla kurulmuştu. Bu şirketlerin              tüccardır ve vilayetin ticaretini ellerinde tutmaktadırlar...
 belediyeden beklediği, ticaret akışını kolaylaştıracak altyapı hiz-
 metlerini yapmasıydı. Örneğin 1867'de İzmir'de belediyenin ku-                   Benzer değerlendirmeleri İzmir'i gezen tüm seyyahlar da yap-
 rulmasına, limanın büyütülmesi neden olmuştu!                                 mıştı.
   İzmir Belediyesi sekiz yıl önce kurulmuştu ama Başkan Evliya-                  Peki Evliyazade Mehmed Efendi'nin yardım aldığı bu zengin
zade Mehmed Efendi'nin henüz işleri organize edecek bürokratik                 aileler kimdi ? Üstelik bu ailelerde herkes birkaç yabancı dili ra-
kadrosu yoktu. Belediye olgusunun ortaya çıkmasına neden ola-                  hatlıkla konuşabiliyor, yabancı tüccarlarla ortaklık yapıyordu!
rak gösterilen, yol ve kanalizasyon şebekesinin iyileştirilmesi yö-               Gerek konsolos Dr. Kari von Scherzer'in ve gerekse İzmir'e ge-
nünde tek bir gelişme sağlanamamıştı. Üstelik bütçesi son dere-                len seyyahların bunu bilmemesi olanaksızdı. O halde, "İzmir'de
ce yetersizdi. Evliyazade Mehmed Efendi bazı giderleri dostların-
                                                                               Türk-Müslüman tüccarların olmadığım" neye dayandırıyorlardı ?
dan topladığı yardımlardan sağlıyordu.
                                                                                  Yukarıda sadece küçük bir örneğini verdiğimiz İzmirli bu aile-
  Kimdi bu yakın dostları ?
                                                                               ler Türk-Müslüman olarak görülmüyor muydu ?
    Yemişçizadeler, Salepçizadeler, Kâtipzadeler, Musulluzadeler,                 Kimdi bunlar?
 Uşakîzadeler, Kapanîzadeler, Osmanîzadeler, Şerifzadeler, Cafe-                  Bu kitabın yanıtını aradığı sorulardan biri de budur!
rîzadeler, Kilimcizadeler, Tuzcuzadeler, Helvacızadeler, Giridîza-                Yanıt, kitabın yazılmasına neden olan Evliyazade ailesinin ya-
deler vb. gibi zengin Müslüman Türk aileler yaşıyordu İzmir'de.
                                                                               şamında gizlidir; bu nedenle, Evliyazade Mehmed Efendi'yle ilgi-
   Fakat.
                                                                               li bilgileri vermeyi sürdürelim...
   Bu işte bir karışıklık vardı.
   Şöyle ki: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu İzmir Başkon-
                                                                               Nereden geldiler?
solosu Dr. Karl von Scherzer, nisan 1873 tarihinde Viyana'ya gön-
derdiği "gizli" mahreçli raporunda, "Türkler, İzmir vilayetinin tica-             Evliyazade ailesinin İzmir'e nereden ve ne zaman geldikleri ko-
rî yaşamında gözükmemektedirler" diye yazıyordu:                               nusunda çelişkili bilgiler vardır.
                                                                                  Görüştüğüm Evliyazade ailesinin bazı üyeleri, Konya'dan gel-
     İzmir'in 155 000 nüfusu vardır. Bu sayının 75 000'i Rum, 45 000'i         diklerini söylerken, diğer grup Denizli-Buldan'dan göç ettiklerini
  Türk, 15 000'i Yahudi, 10 000'i Katolik, 6 000'i Ermeni ve 4 000'i yaban-    iddia ediyor.
  cıdır. Tüm bu adı geçen milletler, dil, din, meslek ve görenek bakımın-         O. Zeki Avralıoğlu'nun Buldan ve Yöresinin Tarihçesi adlı ge-
  dan birbirinden çok farklıdır.                                               niş çalışmasında, Evliyazade ailesine ait hiçbir bilgi yok. Avralı-
    Türkler kendi dillerinden başka dil konuşmamaktadır. Vilayetin tica-       oğlu, kitabında onca isme yer veriyor ama bunlar arasında hiç
 rî yaşamında gözükmemektedirler. Kırsal kesimde yaşayan Türkler ge-           "Evliyazade" adı geçmiyor.
 nellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Belli başlı zanaatlar şun-        Ancak, gazeteci Orhan Tahsin 1978'de Yeni Asır gazetesine hazır-
 lardır: semercilik, kemercilik, kunduracılık, takunyacılık, terzilik, demir   ladığı "Büyük Menderes ve Küçük Menderesler" adlı yazı dizisinde,
 ve bakırcılık, sandıkçılık, mermercilik, çulhacılık, sepicilik, boyacılık.     1932-1939 yılları arasında İzmir Belediye başkanlığı, 1942-1943 yılla-
14                                                                                                                                                                Î5



  n arasında Ticaret bakanlığı ve 1946-1948 yıllan arasında Sağlık ba-       taş ise adını, 1814 yılında Osmanzade Seyid İsmail Rahmi Efendi
  kanlığı yapan, önce CHP sonra DP milletvekili olan Buldanlı Dr.            tarafından yaptırılan Dönertaş Sebili'nden almıştı.
 Behçet Uz'un Evliyazade ailesinin akrabası olduğunu yazmaktadır.               Yüz yetmiş beş haneden oluşan Tilkilik'te, çoğunluk Yahudi nü-



                                                                         1
    Ama akrabalık bağı konusunda açıklayıcı bilgi vermemektedir.             fusundaydı...
    Görüldüğü gibi Buldan konusunda karışıklık var.                             Evliyazade Mehmed Efendi'nin, Tilkilik'te büyük bir köşkü,
    Söylenenlerin aksine, Konya il tarihinde de Evliyazadelere rast-         köşkün de iki dönümlük bir bahçesi vardı.1
 lanmıyor.                                                                      Çatısında büyük kubbesinin olduğu bu köşk, Konak'ta Keme-
   "Evliyazade" adı ve namı Osmanlı'da çok kullanılıyor. Maraş'ta,           raltı Caddesi'nin başlangıç bölümündeydi. Özellikle yoksul Müs-
 Manisa'da, Diyarbakır'da ve bazı yörelerde birçok aile bu namı              lümanlar, bu köşkü yakından tanırdı; çünkü her ramazan ayında
 kullandılar, kullanıyorlar.                                                 köşkte, otuz gün boyunca iftar yemeği verilirdi. Evliyazade Meh-
    Örneğin, Osmanlı biyografi (teracimi ahval) geleneğinin son              med Efendi, bu iftarlara yakın dostlarını da çağırırdı. İftarda na-
 temsilcisi Mehmed Süreyya Bey (1845-1909) tarafından hazırla-               maz kıldırmak için imam, müezzin de getirtilirdi. Bazen konağa,
 nan, altı ciltlik Sicilli Osmanî adlı çalışmada, bazı Evliyazade            mukabele okuması için güzel sesli hafızlar davet edilirdi. Onlara
 isimlerine rastlamak mümkün.                                                da hayli yüksek miktarda "diş kirası" (bahşiş) verilirdi...
    Fakat bu ciltlerdeki "Evliyazade"lerin İzmirli Evliyazadelerle              Evliyazade Mehmed Efendi'nin, iftar yemeklerini gösteriş şek-
 akraba olmaları zor ihtimal. Çünkü onlar daha çok devlet bürok-             line getirmesi, bazı çevrelerin eleştirisini almıyor da değildi!..
 rasisinde yer almış iken, İzmirli Evliyazadeler tüccar bir aile.
    Uzatmaya gerek yok. İzmirli Evliyazadelerin nereden geldikleri              Tilkilik'te bir dönemin ünlü isimleri de oturuyordu...
 konusunda net bir bilgi bulunmuyor. Ne zaman geldikleri konu-                  Evliyazade Mehmed Efendi'nin mahalledeki komşularından bi-
 sunda ise, Evliyazadelerin ortak bir görüşü var: "Beş yüz yıl önce!"        ri de, İzmir Belediyesi personelinden Hafız Hacı Şakir Efendi'ydi.
   Evliyazadeler, Konya veya Buldan'dan geldiklerini söylüyorlar             Gümrük İdaresi'nde başkantarcı olarak görev yapan Hacı Şakir
 ama en azından bu göçün beş yüz yıl önce gerçekleşmiş olması                Efendi, bugün Türkiye'nin en büyük aile şirketlerinden Eczacıba-
 zor görünüyor. Çünkü o yıllarda nüfusu sadece 5 000 olan İzmir,             şı Holding'in kurucusu Süleyman Ferid Eczacıbaşı'nın babası,
bir ticaret şehri de değildi. Yani bırakın şehrin göç almasını, o yıl-       Nejat Eczacıbaşı'nın dedesiydi...
larda kendi ihtiyacını bile karşılayamaz durumdaydı. Üstelik şe-                Kitabın sonraki bölümlerinde göreceğiz, Evliyazadeler ile Ec-
hir sürekli olarak Venediklilerin saldırısına uğruyordu.                     zacıbaşıların dostluğu uzun yıllar sürecekti...
   İzmir'in ticarî merkezi haline gelmesi XVII. yüzyıldan itibaren,             O yıllarda babası Mehmed Reşid Bey'in İzmir'de sorgu yargıcı
yani iki yüz yıl önce başladı. Göçler de o zaman gerçekleşti.                yardımcısı olarak bulunması nedeniyle İsmet İnönü de Tilkilik'te
   Ama şehir beş yüz yıl önce göç almadı değil! Aldı, ama bunlar             doğdu (24 eylül 1884). Doğduğu "San Sino" Mahallesi'nin adı daha
sadece, 1492'de İspanya'dan kovulan yahudilerdi!..                           sonra İsmet Paşa olarak değiştirildi.2
   Sonuçta, Evliyazadelerin İzmir'e nereden, ne zaman geldikleri
konusunda farklı bilgiler vardır. Hata yapmamak için, Evliyaza-                 Evliyazade Mehmed Efendi bir süre sonra Tilkilik'teki konak-
delerin soyağacının başlangıcını İzmir Belediye Başkanı Evliya-              tan ayrıldı.
zade Mehmed Efendi'den başlatacağım...                                          Artık devirle birlikte, İzmir'in mahallesi, mimarîsi, insanlarının
                                                                             kıyafeti de değişiyordu.
Evliyazade Konağı                                                               Şömine ya da fayans sobayla ısınan; abajurla aydınlanan; ban-
                                                                             yosunda küvet bulunan; salonunda koltuğu, sehpası, yemek raa-
  Evliyazade Mehmed Efendi'yi biraz daha yakından tanımaya
başlayabiliriz...                                                            1. Bu bahçe Evliyazade ailesi tarafından Şifa Hastanesi'ne bağışlandı. Günümüzde hasta-
                                                                             nenin otoparkı olarak kullanılmaktadır.
   Çoğunlukla İzmirli zengin tüccarların yaşadığı Tilkilik Mahalle-
si'nde oturuyordu. Tilkilik'in o dönemdeki adı Dönertaş'tı. Döner-           2. Tilkilik'teki mahalle adlarının çoğu değiştirildi; Hahambaşı, Güzelyalı; Efrati, Güneş;
                                                                             Cavez, Hatuniye; Beni israil, istiklal yapıldı.
16                                                                                                                                               17


   sası, büyük aynası ve duvar saati olan; piyano sesinin yükseldiği,                Gümrük vergilerini İngiltere'yle birlikte saptamayı kabul etti.
   sahil kenarındaki balkonlu iki katlı evler modaydı.                            İlk etapta ihracat-ithalat vergisini yüzde 3'ten yüzde l'e düşürdü!
      Osmanlı Devleti ile Osmanlı halkının yoksullaştığı, İzmirli bazı               Antlaşmayla, Osmanlı Devleti ucuz ithal mallar cenneti yapıldı.
  ailelerin ise giderek zengileştiği bir süreç yaşanıyordu.                       Üretmediğini tüketen bir toplum haline geldi. İthal rekabetine da-
      Tüm yeni zenginler gibi alafrangalaşan Evliyazade Mehmed                    yanamayan on binlerce yerli küçük işletme iflas etti. En verimli
  Efendi de, eşi Naciye; oğlu Refik; kızları Makbule, Gülsüm ve                   alanlar yabancı sermayenin eline geçti.
  Naciye; ayrıca çocukların dadılarını, halayıklarım, hizmetçileri-                  Ve bir yıl sonra, -o hep göklere çıkarılan- Tanzimat Ferma-
  ni alarak, "Avrupalılaşan" Karşıyaka'nın Yalılar Mahallesi'ne göç               nı'yla, Avrupa'nın çıkan için kurulan bu açık pazar düzeninin ge-
  etti... 3                                                                       rekli kıldığı idarî, malî vb. reformlar hayata geçirildi. Böylece Av-
     Yeni mahallenin Londra, Paris, Viyana'daki semtlerden hiçbir                 rupa devletlerinin Osmanlı'da yaslanmak istediği Rumlar ve Er-
  farkı yoktu. Bakkallanndaki un, şeker, pirinç, tütün, yağ hepsi                 meniler imtiyazlı hale getirildi. Kaybeden iki unsur vardı: Müslü-
 Avrupa'dan ithal edilmişti. Bakkal raflarında, Hollanda, isviçre,                manlar ve Yahudiler!
 Fransız peynirleri, süt ürünleri, sebze, balık konserveleri vardı.                   Tüm bunlara bakıp, diyeceksiniz ki: "Kardeşim koca Osmanlı
 İtalyan domates konserveleri o günlerde çok revaçtaydı.                          Devleti böyle bir oyuna nasıl gelir, böyle serbest piyasa olur mu?"
     İzmir büyüyor, yeni yerleşim yerleri kuruluyordu.                            Doğru. Ancak gerçeği söylemek gerekirse, bu Osmanlı'nın çok se-
     İzmir kabuk değiştiriyordu...                                                verek-isteyerek yaptığı bir antlaşma değildi. Napolyon'la yaptığı sa-
     Bornova yakınlarına İngiliz demiryolu şirketinin müdürleri ve                vaş sonucunda Fransa'yı yenen ve 1820'lerde sanayi devrimini ta-
 İngiliz tüccarlan büyük bahçeler içine villalar yapıyor, Fransızlar              mamlayan İngiltere dünya pazarlarında rakipsiz duruma gelmişti.
 İzmir tepelerinin arkasında Kemer Deresi vadisi içerisindeki kü-                     Dünyanın en büyük gücü haline gelen İngiltere'den korkan Av-
 çük köyü satın alarak Avrupa'daki malikânelerin benzerlerini in-                 rupa ülkeleri korumacı önlemlerle İngiliz mamullerinin kendi pa-
 şa ediyordu.                                                                     zarlanna girmesini engelliyorlardı. Bu durumda İngiliz ticaret ve
   İzmir'in yerli tüccarları Karşıyaka, Göztepe ve Güzelyalı'daki                  sanayi sermayesi Avrupa dışındaki ülkelere yöneldi. 1820'den
dar sahil şeridine yerleşmeye başlamıştı.                                          1840'a kadar olan dönemde İngiltere, Latin Amerika'dan Çin'e ka-
   Peki ne olmuş, nasıl olmuştu da, Evliyazade Mehmed Efendi                       dar pek çok ülkede mümkünse yerel iktidarlarla anlaşarak, ge-
gibi bazı yerli tüccarlar hızla zenginleşirken Osmanlı Devleti zor-                rektiğinde ise silah gücü kullanmaktan çekinmeyerek pek çok
luklarla boğuşuyordu ?                                                             serbest ticaret antlaşması imzaladı. Osmanlı, pazannı ardına ka-
   Evliyazade Mehmed Efendi'nin zenginleşmesine neden olan                         dar İngilizlere açmaya mecbur kalmıştı.
gelişmelere bir göz atalım...                                                         İngiltere, gerek ucuz hammadde kaynaklanna ulaşmak, gerek-
                                                                                   se ürünlerim Osmanlı'nın her köşesindeki alıcıya ulaştırmak için,
Büyük dönemeç                                                                      işe öncelikle demiryollan ve liman yapımından başladı. Biliyordu
                                                                                   ki, altyapısı olmayan Osmanlı'nın, dünya ekonomisine entegras-
   Tarih, 16 ağustos 1838.                                                         yonu zordu!
   Sadrazam Reşid Paşa, samimi dostu İngiliz elçisi Lord Strat-                       Demiryollan ve limanlann arkasından, bankalar, maden işlet-
ford Canning'le Osmanlı-İngiltere ticaret antlaşmasını imzaladı.                   meciliği, su, gaz ve elektrik şirketleri vb. geldi.
Antlaşma aynı yıl Avrupa'nın öteki devletleriyle de yapıldı.                          Bu durumun Osmanlı ekonomisine yansıması uzun sürmedi.
   Bu antlaşmayla Osmanlı Devleti, dış ticaretteki tekel düzenini,                 1814 yılında bir İngiliz sterlini 23 Osmanlı kuruşuna eşit değer-
savaş dönemlerinde maliyeye gelir getirmesi için koyduğu ek ver-                   deyken, 1839'da bir sterlin 104 kuruş ediyordu!
gileri ve darlığı çekilen hammaddelerin ihracatına izin vermeyen                      Osmanlı'nın bütçe açıklan büyümeye başlamıştı.
"devletçi ekonomiyi" rafa kaldırdı.                                                   Bir sonraki adım da ne oldu dersiniz ?
                                                                                      Avrupa devletleri, malî sonmlanna çözüm arayan Osmanlı'ya
3. Karşıyaka'daki Evliyazadelerin köşkünün yerinde bugün, Çağlayan Apartmanı ve
                                                                                   "Hemen dış borçlanmaya gitmelisiniz" diye baskı yapmaya başla-
onun hemen arkasında Bihin I ve Bihin 2 adlı apartmanlar yükselmektedir.
18
                                                                                                                                             19

 di. Bunun bir başka nedeni daha vardı. O yıllarda Avrupa serma-
                                                                           Kolay para kazanma hırsına kapılan Midhat Paşa ve Namık
 yesi yapısal değişiklik içindeydi. Ufak şirketlerin yerini dev tröst-
 ler almaktaydı. Malî sermaye büyük bir güç haline gelmişti. Bu          Kemal'e kadar bazı aydınlarda da borsada oynadılar ve doğal
 dönüşüm Avrupa dışı ülkelere sermaye akımını hızlandırmıştı.            olarak hep kaybettiler. Osmanlı aydını, spekülasyoncuların,
 Avrupa elindeki bol miktardaki parayı verip, yerine onun iki katı-      büyük bankaların ve Avrupa devletlerinin elinde şaşkına dönü-
 nı alacağı ülkeler arıyordu.                                            vermişti...
    Ve Osmanlı, Avrupa para piyasalarına tahvil satarak borçlan-            Bu rüzgârdan en çok etkilenen kentlerin başında İzmir geli-
 maya başladı.                                                           yordu. İzmir XIX. yüzyılın ikinci yansında dünyanın sayılı "ser-
    Londra, Paris, Viyana ve Frankfurt borsaları bayram ediyordu.        best bölge limanlarından" biri olma yolunda hızla gelişme gös-
 Nasıl etmesin ?                                                         terdi. Özellikle Amerika'daki iç savaş pamuk ihracatında patla-
    Zenginleşmeye başlayan Avrupa orta sınıfı, tasarrufları için         maya yol açmıştı. Üzüm, incir ve tütün ihracatında büyük artış
kendi ülkelerindeki yüzde 3-4 gibi düşük faiz gelirleri yerine, yüz-     vardı.
de 11-20 oranında yüksek faiz gelirleri getiren İstanbul borsasına          "İhracat patlamasını" rakamlarla örnekleyeyim:
yöneliyordu.                                                                1839'da İzmir limanından 91 gemi 15 000 ton yükle İngiltere'ye
    Alınan borç paralar Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi, Yıldız          giderken; 1845'te gemi sayısı 196'ya, taşıdıkları yük ise 35 000 to-
gibi sarayların yapımına, dekoruna; Boğaziçi'ndeki yalılara veya         na ulaştı.
Haliç'te çürümeye terk edilecek donanmaya gidiyordu.                        İzmir'de on yedi ülkenin konsolosluğunun bulunması bile tek
    Koskaca Osmanlı maliyesi, kuşkusuz "dört saray yapıldı" diye         başına bu kentin, Osmanlı ticaretindeki önemini göstermeye yeter.
iflas noktasına gelmedi. Saraylar, yalılar aslında yeni yaşam biçi-         Yabancı ticarethaneler ile bankalar tarafından yönlendirilen ve
minin simgeleriydi!                                                      çoğunluğu yerli olan tüccarlar, gerek Avrupa sanayi mamulleri-
    Ekonomideki yapısal dönüşüm kültürel değişime de neden ol-           nin kırsal alanlara girişinin kolaylaştırılması, gerekse ihracat
muştu. Osmanlı bürokrasisinin günlük yaşamı değişmeye başla-             mallarının üreticiden alınması için aracılık yapıyorlardı.
dı. Avrupalı gibi giyinmek, konuşmak ve yaşamak, yani alafranga-            Evliyazade Mehmed Efendi işte bu yerli simsarlardan biriydi.
laşmak "moda" oldu; araba (fayton) sevdası başladı. Yeni Osman-             "Sebilürreşaf'tı, yani "komprador"!
lılar, evlerini, arabalarını satıp, gösteriş için araba alıyordu.           Evliyazade Mehmed Efendi'nin "iş ortağı" J.J. Frederic Giraud
    Osmanlı bürokrasisi daha fazla tüketebilmek için, daha fazla         adlı bir Levanten'di!
kirleniyordu; yani rüşvetsiz iş yapılmıyordu.
    Bitmedi. 1838 ticaret ve 1839 Tanzimat antlaşmalarına imza           Koç ailesinin akrabası Giraudlar
koyan Sadrazam Reşid Paşa, yeni tip devlet adamlığının da kapı-
                                                                           Evliyazade Mehmed Efendi'nin "iş ortağı" J.J. Frederic Gira-
sını açtı. Eskiden nüfuzlu paşaların himayesine girerek koltuk-
                                                                         ud'nun dedesinin babası Jean Baptiste Giraud, 4 ağustos 1742'de
makam kapılırken, Reşid Paşa yabancı devletlere dayanarak ka-
                                                                         Fransa'da Nice yakınlarındaki Antibes'de doğdu.
riyer yapma dönemini başlattı. Sadrazamlar ve paşalar, "İngiliz-
ci", "Fransızcı", "Rusçu" gibi isimlerle anılır oldu.                      İddialara göre, 1780 yılında Fransız îhtilali'nden kaçarak İzmir'e
                                                                         geldi.
                                                                           XVIII. yüzyılın ikinci yansından sonra, Fransa'nın içinde bu-
Borsada oynayan aydınlar                                                 lunduğu ekonomik ve toplumsal koşullar, ülkede büyük malî bu-
                                                                         nalımların doğmasına neden oldu. Halk yığınlan yoksulluk çeker-
   1860'lardan itibaren Galata'daki Komisyon Hanı ve Havyar
                                                                         ken, başta ticaret burjuvazisi olmak üzere tüccarlara yeni büyük
Hanı'nda gayri resmî borsa kuran Baltacı, Zografos, Boğos, Jorj
                                                                         vergiler getirildi.
Zarifi gibi bankerler, 19 kasım 1871'de yürürlüğe giren "Dersa-
                                                                            Giraud, İzmir'e gelip yerleşince hemen şirket kurması onun ne
adet Tahvilat Borsası Nizamnamesi"yle resmî piyasayı da ele ge-
                                                                         Kilise'yle ne de aristokrat sınıfıyla bir ilgisi olmadığını gösteriyor.
çirdiler.
                                                                         Çünkü onlar ticaretle ilgili değillerdi.
20                                                                                                                                                           21



    Sonuçta, büyük ihtimalle Fransa'nın o dönemdeki iktisadî ve                             VTıittall ailesi
 toplumsal yapısındaki kargaşalık yüzünden İzmir'e gelmişti.
                                                                                                Charlton Whittall, Breed and Co. firmasının elemanı olarak İz-
    "J.B. Giraud and Co." adında bir firma kuran J.B. Giraud, kısa
                                                                                            mir'e, 1809 yılında on sekiz yaşındayken geldi.
 sürede İzmir'in itibarı en yüksek tüccarlarından biri oldu.
                                                                                                100 pound maaşı vardı! Ancak ticarete çok yatkındı.
    Üç çocuğu vardı: Magdaleine Blanche Victorie, Alexandre Je-
                                                                                                İki yıl sonra kendi şirketi "C. Whittall and Co."yu kurdu.
 an Baptiste ve Frederic.
                                                                                                Beş yıl sonra, büyükbaba Jean Baptiste Giraud'un kızı Magda-
    Frederic sessiz ve ağırbaşlı biriydi. Fazla kabiliyetli sayılmaz-
                                                                                            leine Blanche Victorie Giraud'yla evlendi.
 dı. İzmir'de büyük bir oteli olan Gion ailesinin kızı Maria'yla ev-
 lendi. İki çocukları oldu: Jean Baptiste ve Helene Elisabeth.                                  Fransız Protestanlar, yerleştikleri Bornova'yı Fransız köyü
    Evliyazade Mehmed Efendi'nin "iş ortağı" J.J. Frederic, Jean                            yapmışlardı.
 Baptiste Giraud'un oğluydu. Annesi soylu bir Fransız aileye men-                               Fransızca konuşulan Bornova, Whittall ailesi yerleştikten son-
 suptu: Kont Jacques Hochepied'nin kızı Anne Marie de Hochepied.                            ra İngiliz semtine dönüştü. Whittalller zamanla Bornova'yı büyü-
    Giraudlarda soylu isim çoktu: İzmir'e ilk gelen büyükbaba Je-                           tüp genişlettiler.
 an Baptiste Giraud'nun eşi Helene Tricon, Venedik Konsolosu Lo-                                Özellikle yabancılara gayrimenkul edinme hakkını veren
 uis Cortazzi'nin kızıydı.                                                                   1856'daki Islahat Fermanı'ndan sonra Whittalller tarafından pek
    Evliyazade Mehmed Efendi'nin iş ortağı J.J. Frederic'in kuzeni                          çok ev ve 1857 yılında bir de aile kilisesi yaptırıldı.
 Helene, Rusya Konsolosu Jaba'yla evlenmişti!                                                   Whittall ailesinin Osmanlı ekonomisindeki önemini anlamak
   J.J. Frederic'in halası Helene Elisabeth de, Kont Jacques Hoc-                           için bir örnek yeterli olacaktır: Osmanlı Sultanı Abdülaziz 1863'te
 hepied'nin oğlu Kont Edmond'la evlenmişti.                                                 İzmir'e geldiğinde Whittalllerin malikânesinde ağırlandı.
   Mini parantez: Hochepied ailesi daha sonra Hollanda'ya gö-                                   Peki İzmir'e ayda 100 pound kazanmak için gelen Charlton
 çüp, Hollanda vatandaşı oldular. Niye Fransa değil de Hollanda                             Whittall nasıl zengin olmuştu ?
vatandaşı olmuşlardı ? İzmir'deki "Hollandalılar" ayrı bir kitap                                Charlton Whittall, 1811'de ilk şirketi "C. Whittall and Co."yu ku-
konusudur. Örneğin Hollanda'nın İzmir'deki ilk konsolosu Nico-                              rup kısa zamanda kendini İzmir piyasasına kabul ettirdi ve 13 şu-
lini Orlando, Hollandalı değil, İzmirli Yahudi bir Levanten'di.                              bat 1812'de, İzmir'deki İngiliz tüccarların katılmak için çok uğraş
   Neyse, Giraudların akrabalık ilişkileri bu kitabın konusu değil.                         verdikleri, "Levant Co." üyeliğine kabul edildi.
   Son bir bilgi ekleyip konuyu kapatalım: Vehbi Koç'un torunu                                   Nedir bu "LevantCo."?
Mustafa Koç, Giraudların kızı Caroline'le evlidir.4                                              İzmir'deki İngiliz tüccarların kurduğu bir şirketin adıydı "Le-
   Gelelim Evliyazadeler ile Giraudların iş ortaklığına...                                   vant Co.".
   Evliyazade Mehmed Efendi, İzmir çevresinden topladığı çekir-                                  Bu anonim şirket kurulmadan önce, İzmir'den İngiltere'ye
deksiz ve razakı üzümleri ve Aydm'daki yerli üreticiden aldığı in-                           gidecek tüm mallan Venedik gemileri taşıyordu. Ancak, 1793'te
cirleri Giraudlara satardı. Giraudlar bunları dönemin son sistem                             Fransa İngiltere'ye savaş açınca Akdeniz'deki korsanlık hare-
makinelerinde elden geçirip, özel kutu ve torbalara koyarak Av-                              ketleri çok artmıştı. Dönemin korsanlan Venedik gemilerini ar-
rupa ve Amerika'ya ihraç ederlerdi.                                                          ka arkaya batırınca, Venedikli tüccarlar İngiliz mallarını taşı-
   Giraud ailesi ayrıca pamuk işiyle de ilgiliydi.                                           mamaya karar verdi. Bunun üzerine İzmir'deki İngiliz tüccarlar
   Bunun nedeni akraba oldukları İzmir'in bir diğer Levanten ai-                              'Levant Co." şirketini kurdular. Üye sayısı bir ara sekiz yüzü
lesi Whictalllerdi...                                                                        buldu. Yirmi dört gemiden oluşan bir ticarî filoları vardı. İz-
                                                                                             mir'in İngiltere konsolosunu onlar atıyor, konsolosun maaşını
4. Mustafa Koç'un annesi Çiğdem Hanım da Izmirli'dir. Çiğdem Hanım, sanayici ve ar-          onlar veriyordu!
matör Avni-Suat Meserretçioğlu çiftinin iki kızından biridir. Diğer kızları Güldem Ha-
nım, Ipragaz'ın sahibi Yücel Kurttepeli'yle evlidir. Çiğdem Hanım'ın dayısı da ünlü arma-
                                                                                                 Akdeniz'de güvenlik sağlanınca "Levant Co." 1825 yılında fes-
tör Kemal Sadıkoğlu'dur. Kemal Bey'in kızlarının eşleri hayli ünlü isimlerdir: Varlık Ha-    hedildi. Onun yerini İngiliz şirketleri aldı.
nım, Alp Yalman'la; Berna Hanım, Feyyaz Tokar'la; Rabia Hanım, Çapamarka'nın sahibi              Bunların en büyüğü "C. Whittall and Co." şirketiydi!
Vecdi CaDa'vta: Esin Hanım kp ffa7Ptpri Yıln
23
      izmir'in ticaret yaşamıyla ilgili olarak A. Şehabettin Ege şu bil-
   gileri veriyor:                                                               gostaki Musurus Paşa'ya gönderdiği mektupta bakın ne diyor:
                                                                                 "Görevini yaparken, konsolosların hoşuna gitmemek bedbahtlı-
         izmir'de zengin ithalat ve ihracat işleri başlıca üç yabancı firmanın   ğında bulunan bir vali mahvolmuş demektir."
      elinde toplanmıştı. Kapitülasyonlardan geniş biçimde yararlanan bu            Bu tür olayların Osmanlı tarihinde örnekleri vardı: 1853 yılın-
     firmalardan biri İngiliz Whittall şirketiydi. İkincisi Fransız Giraudlar    da Avusturya konsolosu, aralarında geçen bir sürtüşme nedeniy-
     ve üçüncüsü italyan Aliotti'ydi. Ege'nin ana maddeleri olan üzüm, in-       le İzmir Valisi Ali Paşa'yı azlettirmişti.
     cir, palamut, meyankökü, meyanbalı bu firmaların elinde toplanmış-             izmir'de konsoloslarla kimler yakın ilişki içindeydi ? Levanten
     tı. {Demokrat İzmir gazetesi, 25 mart 1976)                                 aileler! Giraud, Whittall gibi Levanten ailelerle dostluk ve iş or-
                                                                                 taklığı bulunan Evliyazade Mehmed Efendi belediye başkanı ol-
     İzmirli Levantenler arasında italya'dan, Fransa'dan, İngiltere'den          masın da kim olsun!..
  gelmiş Yahudi Levantenler de vardı. Francolar, Russolar gibi...                   Avrupa'nın sermaye grupları, Osmanlı topraklarında, kompra-
                                                                                 dor tüccardan sonra komprador bürokrasi inşa ediyordu!..
    Şimdi tüm bu bilgilere son bir ekleme yapalım...                                Ancak...
    Ne demiştik, Evliyazade Mehmed Efendi, J.J. Frederic Gira-                      Arkasına aldığı büyük destekle belediye başkanlığına oturan
  ud'yla "iş ortaklığı" yapıyordu.                                               Evliyazade Mehmed Efendi altı ay sonra görevinden ayrıldı!
   Bilgiyi genişletelim: J. J. Frederic Giraud nerede çalışıyordu ?                 Neden?
 "C. Muttali and Co." şirketinde.                                                   O dönemde izmir, valilerin sık değiştiği bir kentti. Sadece 1875
   Yani, büyük halasının kocasının şirketinde!                                   yılında üç vali değişmişti: Ahmed Rasim Paşa, Ahmed Esad Paşa
   Yani, Evliyazade Mehmed Efendi hem Giraudlann hem de                          ve Mehmed Hurşid Paşa!..
 Whittalllerin "iş ortağı "ydı!                                                     Sadece İzmir'de değil, o dönemde valilerin senesi dolmadan
   J.J. Frederic Giraud, "dünürleri" Whittalllerin şirketinde, kuru-             değiştirilmesi Babıâli'de de sıkça görülen bir keyfiyetti. Sık sık
 yemiş ihracatı ve demir ithalatından sorumluydu.                                atama yapmak başta Saray olmak üzere sadrazamın, nazırların,
   Evliyazade Mehmed Efendi'nin zenginliğinin kaynağı buydu.                     yüksek memurların hediye, rüşvet alması için fırsattı.
   Yazdığımız gibi, Evliyazade Mehmed Efendi bir "komprador"du.
                                                                                    Evliyazade Mehmed Efendi'nin göreve başladığı günlerde, Ah-
 Levanten desteği                                                                med Rasim Paşa valilikten alınmış, yerine Mehmed Hurşid Paşa
                                                                                 getirilmişti. Yeni Vali Mehmed Hurşid Paşa "olumsuz davranışla-
   izmir Belediye başkanlığına neden Evliyazade Mehmed Efendi                    rını" gerekçe göstererek Evliyazade Mehmed Efendi'yi 22 ocak
atanmıştı ?                                                                      1876 tarihinde görevinden aldı. Yerine İzmir Emtia Gümrüğü Mü-
  izmir Belediyesi de, tıpkı istanbul Belediyesi gibi yabancı tüc-               dürü Salih Efendi'yi atadı.
carların istekleri sonucu düzenlenmişti.                                            "Olumsuz davranışların ne olduğunu bilmiyoruz.
   Belediyeler "yeni piyasa düzenine" uyum sağlama araçları ola-                    Rüşvet olabilir mi? Adam kayırma? Hırsızlık? iltimas? Vb. vb.
rak, zorunluluk sonucu kurulmuştu. Daha doğru bir deyişle: ya-                      Bilmiyoruz. Ama bu ihtimalleri akıl süzgecinden geçirince, hiç-
bancı tüccarların dayatmasıyla...                                                birinin gerçekçi olmayacağı sonucunu çıkarabiliriz.
   Evliyazade Mehmed Efendi'nin göreve getirilmesinde başta Gi-                     Levantenlerle "iş ortaklığı" yapan, kentin zengin tüccarlan ara-
raud-Whittall ailesi olmak üzere yabancı tüccarların katkısının                  sında gösterilen Evliyazade Mehmed Efendi'nin, bu tür kirli işle-
olmaması imkânsızdır.                                                            re girmesi olanaksız gözüküyor. Bir diğer bilgi bu öngörülerimizi
   Ayrıca İzmir'deki konsolosların etkisini de unutmamak gere-                   doğruluyor. Evliyazade Mehmed Efendi belediye başkanlığı göre-
kir. Tanzimat'ın önemli isimlerinden Sadrazam Ali Paşa, 1850-                    vinden alınacaktı ancak Vilayet İdare Meclisi üyeliği sürecekti.
1884 yıllan arasında Osmanlı'nın Londra büyükelçiliğini yapan                       Sonuçta "olumsuz davranış"m ne olduğunu bilmiyoruz.
                                                                                    Görevden alınmasında başka bir neden olmalı, ama ne?..
24                                                                                                                                                       25


     O günlerde Osmanlı Devleti, tarihinin en önemli iktisadî karar-    tıldi- Donanma da Dolmabahçe'yi denizden sardı.
  larından birini hayata geçirdi.                                           (Ara not: Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesi, Harbiyelile-
                                                                        fin siyasal eylem amacıyla okullanndan çıktıkları ilk olaydır.
  Osmanlı'nın kararı Evliyazadeleri etkiliyor                           Rejimler, sistemler değişse de, bu topraklarda Harbiyelilerin si-
                                                                        yasal talepler içeren çıkışlan son olmayacaktı. Gün gelecek, yi-
    Rus yanlısı olduğu için "Nedimof' diye anılan Sadrazam Mah-         ne mayıs ayında, Evliyazade ailesinin iki damadının idamına gi-
 mud Nedim Paşa'nm 6 ekim 1875 tarihinde yaptığı bir açıklama           den süreç, Harp Okulu öğrencilerinin bir siyasal gösterisiyle iv-
 Avrupa'yı ayağa kaldırdı. "Tenzili faiz kararı"yla Osmanlı hükü-
                                                                        me kazanacaktı...)
 meti, beş yıl süreyle faiz borçlarının ancak yansını ödeyeceğini,
                                                                            Sonuçta. Sultan Abdülaziz askerî darbeyle tahttan indirildi.
 ödeyemeyeceği faizlere karşılık ise yüzde 5 faizli tahviller verece-
 ğini açıkladı.                                                         V. Murad padişah koltuğuna oturdu.
                                                                            Dört gün sonra...
    Öyle ya, artık bıçak kemiğe dayanmıştı ve Osmanlı Devleti bı-
                                                                            Devrik sultan Abdülaziz makasla kol damarlanm keserek inti-
 rakın borçlarını, borçların faizlerini bile ödeyemeyecek haldeydi.
   Sadece bir örnek işin vahametini göstermeye yetecektir:              har etti...
   1875 bütçe geliri 25 milyon liraydı, o yıl ödenecek iç ve dış            Doksan üç gün sonra...
 borç taksidi ise 30 milyon lira!..                                         Ata ters binmek, durup dururken kendini havuza atmak gibi
                                                                         garip davranışlar içinde olan V. Murad'ın akıl hastası olduğu artık
    Borçlan ödememe tavn, Avrupalı tüccarlann, "Osmanlı bizi
 dolandırdı" feryadını basmasına neden oldu.                             gizlenemez bir hal alınca tahttan indirildi.
                                                                            Yerine otuz üç yıl padişahlık koltuğunda oturacak, otuz üç ya-
   Feryat işe yaramadı. Osmanlı yüzde 5'lik faizleri de ödeyeme-
di ve mart 1876'da borç ve faiz ödemelerinin tamamen durdurul-           şındaki II. Abdülhamid, 31 ağustos 1876'da tahta oturtuldu.
duğunu açıkladı. Bu kararla Osmanlı Devleti, ekonomik ve aske-
                                                                        Cinayet romanları seven padişah
rî iflastan sonra malî iflasım da dünyaya duyurmuş oldu.
   Aslında bu, 1838 Baltalimam Ticaret Antlaşması'nın, 1839 Tan-           II. Abdülhamid öteki Osmanlı sultanlarına pek az benzeyen bir
zimat ve 1856 Islahat fermanlarının iflasıydı...                        padişahtı. Uzun boylu, uzun burunlu, kambur, kızıl sakallı, içedö-
   Peki bu malî iflas ile Evliyazade Mehmed Efendi'nin görevden         nük, ancak ilgi çekici bir tipti. Padişah olma ihtimali uzak görün-
alınması arasında bir ilişki olabilir mi ?                              düğü için Abdülhamid'ih şehzadelik günleri rahat geçmişti. Sa-
   Olabilir!                                                            ray'da "Azizciler" ve "Muradcılar" arasında çekişme vardı. Abdü-
    "Olabilir" diyorum, çünkü Osmanlı'nın borçlannı ödememe             laziz, kendisinden sonra koltuğa ağabeyi Veliaht Murad'ın değil,
 kararının yansımaları çok sert oldu...                                 oğlu Yusuf İzzeddin'in oturmasını istiyordu. Bu iktidar çekişmesi
    Malî iflastan iki ay sonra, 2 mayıs 1876'da Bulgarlar, üç ay son-   Abdülhamid'in yalnızlığına katkıda bulunmuştu; kimse onun bir
ra ise haziran 1876'da Sırplar isyan etti.                              gün padişah olacağına inanmıyordu.
   İstanbul'da da hareketlilik vardı: 10 mayıs 1876'da medrese öğ-         Ama yine de tüm Şark saraylarını saran, şüpheler, korkular,
rencileri hükümet aleyhine gösteri yaptılar. Veliaht Murad'ın sarra-               5
                                                                        bilgisizlik ve devamlı ürküntü, onun da ruh sağlığını bozmuştu.
fı Hınstaki'den aldığı paralan Midhat Paşa vasıtasıyla öğrencilere         Ve bu vehimler her geçen yıl artarak büyüyecekti...
dağıttırdığı iddiası başkent İstanbul'da kulaktan kulağa fısıldandı.       Şehzadeliği döneminde amcası Sultan Abdülaziz'le birlikte
   Bir gün sonra, borçlan ödememe karanm açıklayan Rus yanlı-           Fransa ve İngiltere'yi gezdi. Bu gezilerde en az ilgi gören hanedan
sı Sadrazam Mahmud Nedim Paşa azledildi.                                mensubu oldu. Evet, Avrupalılar da bir gün onun tahta oturacağı-
   Ancak "iç isyan" durmadı.                                            nı hesap etmiyordu!
  30 mayıs sabahı saat 03.00'te Sultan Abdülaziz'in oturduğu               Şehzade Abdülhamid de etmiyordu. Bu nedenle geceleri Tarab-
Dolmabahçe Sarayı, Askerî Mektepler Komutanı Süleyman Paşa
komutasındaki birlikler ve Harbiye öğrencileri tarafından kuşa-          5. II. Abdülhamid, Sultan Abdülaziz'in Paris'te ziyaret ettiği III. Napolyon'u Napolyon
26
                                                                                                                                                                    27


     ya'daki malikânesinde Belçikalı tuhafiyeci kız Flora Cordier'yle                          va bu durumdan memnun değildi. Çünkü bu antlaşmada var olan
     birlikte geçirmekte,6 gündüzleri de büyük bir şirketin umum mü-                           Karadeniz'in tarafsızlığı ilkesi Rusya'nın çıkarlarına ters düşüyor-
     dürü olan İngiliz komşusu Mr. Thomson'la dostluk etmekteydi.                              du. Ayrıca Balkanlar'da "Müslüman zulmü altında inleyen Ortodoks
        Gençliğinden beri borsa oyunlarına meraklıydı. Rum bankacı                             Hristiyanlara hürriyet vermek" amacıyla Osmanlı'ya savaş açtı.
     Zarifi ve Ermeni borsa simsarı Assani'yle sıkı dosttu. Onların                                Sofya ve Edirne'yi işgal eden Ruslar, on bir ay içinde Ayastefa-
     dostluğu sayesinde borsada hayli para kazandı. Yani, II. Abdülha-                         nos'a (Yeşilköy) indiler. İstanbul, fethinden 425 yıl sonra, ilk kez
    mid sadece sultan ve halife değil, aynı zamanda milyoner bir işa-                          böylesine yakın bir tehditle burun buruna geldi.
    damıydı. Osmanlı'nın en zengin padişahıydı!
                                                                                                   Rusya savaşım gerekçe gösteren II. Abdülhamid, 13 aralık
       Üstelik sade, mazbut ve çalışkandı. Zeki olduğu söylenirdi.                              1877'de Sadrazam Midhat Paşa'yı Yıldız Sarayı'na çağırttı ve Mec-
       Polisiye ve cinayet romanlarına bayılırdı. Bunları tercüme                              lisi Mebusan'ı süresiz tatil ettiğini bildirdi.
    eden özel memurları vardı. Tercüme işini bir ara ünlü gazeteci ya-
                                                                                                   Midhat Paşa'nın sadrazamlığı kırk sekiz gün sürmüştü...
    zar Hüseyin Cahid (Yalçın) yapacaktı.
                                                                                                   II. Abdülhamid, her fırsatta "babası gibi sevdiğini" söylediği
      Dostu İngiliz Mr. Thomson aracılığıyla sadece ticareti öğren-                            Midhat Paşa'yı İzzeddin adındaki vapura bindirerek İtalya'ya sür-
   memiş, İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Eliot'la ilişki kurup, ikti-                         güne gönderdi. Bu arada halkın Midhat Paşa'nm sürgüne gönde-
   dara gelmek için sefaretin desteğini almayı da bilmişti. Saffet Pa-                         rilmesini protesto edebileceğini düşünerek vapuru biraz bekletti.
   şa'nın Kâğıthane'deki çiftliğinde gizlice buluştuğu, Midhat Pa-                             Fakat Osmanlı halkından hiçbir tepki gelmedi.
   şa'yla "saltanat pazarlığına" girişip, "meşrutiyet ilan" edeceği sö-
                                                                                                   Bu toprakların tarihinde sık görülecek bir toplumsal hareket-
   züyle tahta oturmuştu.
                                                                                               sizlik, o günlerde de yaşanacak, millet sadrazamının sürgüne gi-
      İngiltere'ye yakın siyaset izleyen Midhat Paşa o dönemin en et-                          dişini sessizce izleyecekti...
   kili isimlerinden biriydi.7 Gerek Sultan Abdülaziz, gerekse Sultan                              Midhat Paşa'nın sürgüne gitmesinden iki ay sonra II. Abdülha-
   V. Murad'ın koltuğundan olmasında önemli rol oynamıştı.                                     mid, meşrutiyeti kaldırdığını, Meclis'i kapattığını açıkladı. Sonra
      II. Abdülhamid, Midhat Paşa'nın gücünü biliyordu. Midhat Paşa                            İngilizlerin desteğini alarak Rusya'yla masaya oturdu.
  ise II. Abdülhamid'i kontrol edilecek bir padişah olarak görüyordu.                             İngilizlerin desteği yine karşılıksız değildi. İngilizlere, Kıbrıs ve
     Sonuçta 23 aralık 1876'da meşrutiyet ilan edildi...                                       Mısır rüşvet olarak verildi.
     Artık Osmanlı Devleti anayasayla yönetilecekti...                                            II. Abdülhamid sadece İngilizlere toprak vererek kurtulamadı.
     Saray'ın "kontrolü" bir kez daha İngilizlerin eline mi geçmişti ?                            Bulgaristan fiilen, Romanya, Sırbistan, Karadağ tam bağımsız
     Görüntü öyleydi ama II. Abdülhamid'in "icraatları" farklı ola-                            oldular. Bosna-Hersek ve Yenipazar sancağı Avusturya işgaline bı-
  caktı...
                                                                                               rakıldı. Diğer yandan Rusya Kars, Ardahan, Batum ve Besarab-
     O yıllarda, Osmanlı toprakları üzerinde iki büyük güç, İngilte-                           ya'yı; İran Kotur'u; Yunanistan Tesalya'yı; Fransa ise Tunus'u aldı.
  re ve Rusya "bilek güreşi" yapıyordu.                                                        İngiltere ayrıca, Sudan ve Kuveyt üzerinde fiilî egemenlik kurdu.
   1870'te Almanya'ya yenilen Fransa, Osmanlı üzerindeki nüfu-                                    Durun, bitmedi...
 zunu hayli kaybetmişti.
                                                                                                  Siz borcunuzu ödemeyeceğinizi söyleyeceksiniz ve Avrupalı si-
     Osmanlı-Rus gerginliği Paris Antlaşması'yla aşılmıştı. Fakat Rus-                         zi rahat bırakacak, öyle mi ?
                                                                                                  Bu topraklarda sıkça göreceğimiz bir uygulama hayata geçirildi.
 6. Yavuz Sultan Selim'den beri Saray'a Türk kadınları sokulmazdı. Padişah ve şehzade-
 ler, çoğu Slav olmak üzere yabancı kan taşıyan devşirme kadınlardan dünyaya gelmişler-
                                                                                                  "Düveli muazzama", 1878 Berlin Kongresi'nde aldığı kararla
 di. Ancak zamanla bu "ganimet" ve istila yollan kapanınca sarayın kapıları bu sefer de        Osmanlı maliyesini milletlerarası bir malî komisyonun denetle-
 Çerkez ve Gürcü cariyelere açıldı.
                                                                                               mesine karar verdi. Bu komisyon, Osmanlı Devleti'nin bütçesini
 7. "Midhat Paşa Rusçuklu Hacı Hafız Mehmed Eşref Efendi'nin oğlu olarak bilinmekte-           yapacak, harcamalarını denetleyecekti!
 dir. On yaşında Kuranı Kerim'i ezberlediği söylenen Midhat Paşa'nın Yahudi bir aileden
geldiği iddia edilmektedir. 1889 yılında yayımlanmış olan Edvaro Drumont'un La France
                                                                                                  Komisyonun adı, Düyunı Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi'ydi.
Juwe adlı kitabının birinci cildinin I 13, sayfasında Yahudilikten geldiği ileri sürülmekte-      20 aralık 1881'de yürürlüğe konulan bu sistem, dünya tarihin-
dir. Bu kitapta Midhat Paşa'nın annesinin Macaristanlı bir hanım olduğu yazılmaktadır."        de bir ilki gerçekleştirecekti: yabancılar, alacaklı oldukları ülke-
(Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler, cI, s, 259)
28
                                                                                                                                               29


 nin başkentinde bir şirket kurarak, devlet adına bir kısım vergi ve    leşinin günlük yaşamı bir değişikliğe uğradı. Evliyazade Hacı Meh-
 gelirleri tahsil edecekti!
                                                                        med Efendi'nin yaşamı ve çocuklarının eğitimi bir Batılı gibiydi.
    İdaresinde, İngiliz, Fransız, Alman, Avusturya-Macaristan, İtal-
                                                                           "Batı" yaşam tarzını benimseyen Evliyazade Mehmed Efen-
 yan ve Osmanlı alacaklarının temsilcileri bulunan Duyum Umu-
 miye, Osmanlı'nın sanki ikinci bir maliyesiydi.                        di'nin bu nedenle, "balocu" Vali Hacı Naşid Paşa nezdinde itibarı
   Zamanla "birinci maliyesi" de olacaktı! 1911'de Osmanlı mali-        hayli yüksekti.
 yesinde 5 472 memur çalışırken, Duyum Umumiye'de 8 931 me-               Ve.
 mur çalışacaktı!                                                          Tarih, 5 nisan 1892.
   Başta tütün olmak üzere kaçakçılığı önlemek için silahlı jan-           Evliyazade Mehmed Efendi'nin ikinci kez belediye başkanlığı-
 darma gücü bile kuracaktı...                                           na gelmesi, bu kez atamayla değil seçimle oldu!
   Osmanlı, tarihinin en buhranlı dönemine koşar adım gidiyordu...         Ancak belediye seçimi hayli hareketli geçti.
   Avrupa ise patlamaya hazır bir bomba haline geliyordu...                İzmir'e yine bir eski sadrazam vali olarak atandı.
   Avrupa'da ortaya çıkan ulusçuluk rüzgârı, özellikle Balkanlar'ı         Abdurrahman Nureddin Paşa, 1891 kasımında İzmir'e vali ola-
etkiliyordu. Kilise, monarşi ve aristokrasi; liberalizm, demokrasi      rak gelip, Belediye Başkanı Helvacızade Emin Bey'le çatışınca,
ve sosyalizmin karşısında hızla geriliyordu.                            Belediye Meclisi'nin yeni bir seçimle yenilenmesini istedi.
   İnsanlar eşitlik, özgürlük istiyordu.                                   Dürüstlüğüyle tanınan Vali Abdurrahman Nureddin Paşa, bele-
   Avrupa yeniden biçimleniyordu...                                     diyenin eski heyetinden tek bir kişinin yemden seçilmesini iste-
   Güç dengeleri altüst olmuştu: İngiltere, Fransa, Avusturya-Ma-       mediğini belirtmekten geri durmadı.
caristan ve Rusya karşısına, uluslaşma süreçlerini tamamlamış               Seçimin güvenli geçmesi, hile yapılmaması ve en önemlisi eski
Almanya ve İtalya çıkmıştı. Amerika Birleşik Devletleri çok uzak-       üyelerin tekrar seçilmemesi için, Vilayet İdare Meclisi üyesi gü-
ta olmasına rağmen, Avrupa'ya doğru yola çıkmıştı.                      vendiği iki kişiye seçim kontrol görevi verdi. Bu iki isimden biri,
   Hepsi yeni pazarlar, kaynaklar peşindeydi...                         Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, diğeri ise Sefer Efendi'ydi!
                                                                            Nisan ayı başında seçimler bitti. Seçim sonucunda, Uşakîzade
                                                                        Sadık Efendi, Evliyazade Hacı Mehmed Efendi,Yemişçizade Sab-
"Hacı" Mehmed Efendi
                                                                        ri Efendi, Dellalbaşızade Ragıb Efendi, Halimağazade Halid Efen-
   O kanşık günlerde Evliyazade Mehmed Efendi İzmirli bazı tüc-          di, Kâğıtçı Şerif Ali Efendi, Balyoszade Matyos Efendi, Kostaki
car arkadaşlarıyla birlikte Mekke'ye gitti, "hacı" oldu.                 Efendi ve Akkaş Yorgi Efendi belediye heyetini oluşturdu.
   Giderken limanda nasıl ilahîlerle uğurlandı ise dönüşlerinde de          Uşakîzade Sadık Efendi ile Balyoszade Matyos Efendi eski
aynı törenle karşılandılar. Her gidenin yaptığı gibi dostlarına da-      meclis üyeleriydi ve Vali Abdurrahman Nureddin Paşa'nm karşı
ğıtmak üzere, tespih, poşu, akik yüzük, allı pullu minicik torbalar-     çıkmasına rağmen yeniden seçilmişlerdi. Üstelik Uşakîzade Sa-
da Kabe toprağı, Zemzem suyu, hurma ve hasır yelpazeler getirdi.         dık Efendi en yüksek oyu almıştı.
   Artık İzmir'de, "Evliyazade Hacı Mehmed Efendi" olarak anılı-            Abdurrahman Nureddin Paşa'nm belediye başkanlığından aldı-
yordu.                                                                   ğı Helvacızade Emin Efendi ile Uşakîzade Sadık Efendi8 akrabay-
   Ancak burada bir parantez açmak gerekiyor. O yıllarda İzmir           dı- Aynı ailenin çocuklarıydılar. Helvacızade Hacı Ali Efendi
valiliğinde bulunan Hacı Naşid Paşa, Hükümet Konağı'nda ilk bü-          Uşak'tan İzmir'e gelince "Uşakîzade" namını kullanmaya başla-
yük baloyu veren vali olarak tarihe geçmiştir. Yani İzmir'de "ha-        mıştı. Hacı Ali Efendi'yi takip ederek İzmir'e gelen ailenin diğer
cı" olmak balo vermeye engel değildi!                                    kolu ise "Helvacızade" namını kullanmayı sürdürmüşlerdi.
   İzmir'de "hacı" olmanın başka anlamlan vardı.                            Uşakîzadeler ile Evliyazadeler birbirlerine çok yakındılar. Öy-
   İzmir'de bazı aileler için hacca gitmek, İslam'ın şartı değil, ka-    le ki, İzmir'in bu iki büyük ailesi birkaç yıl önce, yaşanılan bo-
mufle olabilmenin en iyi yöntemiydi!                                     yunca unutamadıkları o acılı olay başlanna gelmeseydi dünür bi-
   Hacı olan Evliyazade Mehmed Efendi'nin ne kendisinin ne de ai-        le olacaklardı.
                                                                         8.                         Kemal'in esi Latife Hanım'ır. dedesidir.
31
30

                                                                                                  Uşakîzade Sadık Efendi'nin istifasından sonra Vali Abdurrah-
    Uşakîzade Hacı Ali Efendi'nin oğlu, Evliyazade Hacı Mehmed
                                                                                                lan Paşa'nın tepkisini almamak için Balyoszade Matyos Efendi
Efendi'nin kızı Gülsüm'le evlenecekti.
                                                                                               de istifa etti. Böylece Belediye Meclisi yeni üyelerden oluştu.
    Hazırlıkları günler öncesinden başlayan düğünü izmirliler me-
                                                                                                  Belediyede gerçekleştirilen bu yenilenme sadece başkanlık ve
rakla bekliyordu.
                                                                                               meclis üyeleriyle sınırlı kalmadı. Bir önceki dönemde işe alınan
    Ancak düğüne bir gün kala...
                                                                                               belediye kadrosunun yüzde 70'i tasfiye edildi.
    Damat Uşakîzade Yusuf Efendi intihar etti!..
                                                                                                  ikinci kez göreve gelen Evliyazade Mehmed Efendi, Vilayetle
    Sadece Uşakîzadeler değil, kentin yakışıklı gençlerinden Yu-
                                                                                               tekrar iyi ilişkiler başlattı. İyi ilişkilerden kasıt, Evliyazade Hacı
suf'un bu ani ölümü herkesi sarstı.
                                                                                               Mehmed Efendi'nin valinin sözünden çıkmamasıydı.
    Bu olay Uşakîzadeler ile Evliyazadeleri birbirlerine daha da ya-
                                                                                                  Bu çerçevede Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin belediye
kınlaş tirdi.
                                                                                               başkanlığı dönemi, belediyenin, tekrar Vilayetin bir şubesi hali-
    Bu nedenle Belediye Meclis üyeleği seçimlerinde birbirlerine
                                                                                               ne gelme süreci olarak değerlendiriliyordu.
destek olmuşlardı.
                                                                                                  Ancak şanslıydı. Göreve geldiği ilk günlerde, Vilayet binasında
    Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, Uşakîzade Sadık Efendi'nin
                                                                                               "sığıntı" gibi duran belediyeyi, yeni binasına taşıttı.
belediye başkanı olmasını çok istiyordu.
                                                                                                  Yeni belediye binası yeni kadroları da beraberinde getirdi.
    Ancak valinin, en çok oyu alan Uşakîzade Sadık Efendi'yi be-
                                                                                                  Kadrosu içinde, 5 kişiden oluşan Muhasebe Kalemi; 5 kişiden
lediye başkanlığına atayıp atamayacağı kentte konuşulup tartışı-
                                                                                               oluşan Tahrirat Kalemi; 7 kişiden oluşan Tanzifat Muhasebe Ka-
lırken, meydana gelen bir olay, yerlisi ve yabancısıyla tüm İzmir'i
                                                                                               lemi; 160 kişiden oluşan Memurini Tanzifiye; 10 kişiden oluşan
şoke etti.
                                                                                               Ketebe ve Memurini Saire; 8 kişiden oluşan Memurini Tıbbiye ve
    Ve ne yazık ki bu tatsız olay da yine UşaMzadelerin basma geldi...
                                                                                               Fenniye ile 57'si çavuş olmak üzere 74 kişiden oluşan Memurini
Uşakîzade Süleyman Tevfik, Paris'te öğrenim görmüştü. İzmir'e dö-
                                                                                               İcraiye vardı...
nünce vatan ve hürriyet üstüne yazdığı şiirler yüzünden II. Abdülha-
                                                                                                  Bürokrasinin yükünü azaltmak için, "belediye reisliği muavin-
mid'in istibdat rejiminin hışmına uğramış, Bağdat'a sürgün edilmiş-
                                                                                               liği" kadrosunu ihdas etti.
ti. Beş yıl süren sürgünün ardından İzmir'e dönmüş ve gönlünü bir
                                                                                                  Asayiş önlemlerini artırdı; hamalların taşıdıkları mallan çal-
genç kıza kaptırmıştı. Ancak genç kız aşkına karşılık vermiyordu.
                                                                                               malannı önlemek, serserilerin düzen altına alınmasını sağlamak
    Ve bir gün, Elhamra Gazinosu'nda sevgilisinin karşısına geçip,
                                                                                               için, belediye kolluk gücünü kuvvetlendirdi.
tabancayı şakağına dayayarak intihar etti.
                                                                                                   Örneğin düğünlerde silah atılmasını yasakladı...
    İki kardeşin, önce Yusuf, ardından Süleyman Tevfik'in intihan
                                                       9
Uşakîzade ailesinde büyük ruhsal yıkıma yol açtı.                                                                                    10
    İkinci kardeşininin de şoke ölümüne dayanamayan Uşakîzade                                  Dünürleri Giridîzadeler
Sadık Efendi, Belediye Meclisi üyeliğinden ayrıldı. Acısını unuta-
                                                                                                  Bu uygulamayı ilk olarak kızı Evliyazade Gülsüm'ün düğünün-
bilmek için oğlu Muammer'e bıraktığı halı alım satımı ve nakliye-
                                                                                               de başlattı. Davetlilerin silah atmasına izin vermedi!
cilik işinin başına tekrar döndü.
                                                                                                  Nişanlısı Yusuf'un intihanyla bunalıma giren Gülsüm, kısa bir
    Latife, Halid Ziya (Uşaklıgil) gibi torunlarıyla teselli buldu.
                                                                                               sure sonra Giridîzade Hacı Süleyman Ağa'nın torunu Nuri Efen-
                                                                                               di'yle evlendirildi.
İkinci kez belediye başkanı                                                                       İsimlerinden de anlaşıldığı gibi Giridîzadeler, Giritli'ydi.
                                                                                                  Giridîzade Hacı Süleyman Ağa, tıpkı dünürleri Evliyazadeler
  Vali Abdurrahman Paşa, Uşakizade Sadık Efendi'den sonra en                                   &oı izmir'in zengin komisyonculanndan biriydi. Aynca "Serbev-
çok oyu alan Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'yi belediye baş-                                    vabinî dergâhı"nın kurucusuydu. Tuzcuzadelerin kızı Hatice Ha-
kanlığına atadı.                                                                               nını la evliydi.

9. Uşakîzadeler yıllar sonra aynı acıyla bir kez daha karşılaşacaklardı, iki amcası da inti-     • Evhyazadelerin soyağacı için "Ek"e bakabilirsiniz.
l n r > A u ı n « l n   LJ.I:J "7:.._   • • — • •—-••T   . . . . .
32                                                                                                                                                             33


  Tuzcuzadeler, İzmir'de ihraç mallarının depolardan limanlara                               ı stı Bulaşıcı hastalıkların kentte yarattığı tahribatın önüne geç-
nakil işlerini yürüten bir aileydi.: 1
                                                                                             mek için, sağlık komisyonu kurdurdu.
  Tuzcuzadeler, Helvacızadeler ve Uşakîzadelerle de dünürdü.
                                                                                                Şehir temizliğinin sürekli denetim altına alınması için, jandar-
  Bu evlilikle Helvacızadeler, Uşakîzadeler, Tuzcuzadeler, Giridî-
                                                                                             ma kumandanı, sıhhiye müfettişi ve belediye zabıtalarının müşte-
zadeler ve Evliyazadeler akraba oldular...
                                                                                             rek çalışmasını sağladı. Bütçesinin yetersiz olmasına rağmen be-
                                                                                             lediye doktorlarının sayısını artırdı.
   Giridîzade Hacı Süleyman Ağa ile Hatice Hanım'ın evliliğinden
                                                                                                Ama ne yaptıysa İzmir'in o yıllarda en büyük sorunu olan tifo-
üç çocuğu vardı: Reşid, Tahir ve Halil.
                                                                                             nun önüne geçemedi. 1831'den beri İskenderiye, İstanbul gibi li-
   Bu üç kardeşten Halil Efendi'nin beş çocuğundan en büyüğü
                                                                                             manlardan, hatta Fransa'dan gelen tifo salgını her geçen gün ar-
Nuri, Gülsüm'le evlendi. 12
                                                                                             tarak sürüyor, şehirde neredeyse her evden bir cenaze çıkıyordu.
   Gülsüm Hanım-Nuri Efendi çiftinin bir yıl sonra Kemal adını
                                                                                                Tifo hastalığı nedeniyle ölen İzmirlilerin içinde biri vardı ki,
verdikleri bir oğullan oldu. Daha sonra bir de kızları doğdu: Faire.
                                                                                             Evliyazade Mehmed Efendi'nin belediye başkanlığından ayrılma-
   Evliyazade Hacı Mehmed Efendi kızını evlendirdikten sonra                                 sına neden oldu. Henüz buluğ çağına yeni giren Evliyazade Mus-
tekrar belediye işlerine döndü.                                                              tafa yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak vefat etti.
   Tıpkı daha önceki belediye başkanlığı döneminde olduğu gibi                                  Genç Mustafa, Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin kardeşi
bazı işleri "sevap" için yaptı; bu nedenle bu giderlerin parasını ce-                        Evliyazade Ahmed Efendi'nin oğluydu.
binden ödedi. Örneğin, kendi adına Hisarönü'ndeki camiin şadır-                                 Demirhan'da tüccarlık yapan Evliyazade Ahmed Efendi'nin eşi
vanını yaptırdı.                                                                             Zehra'dan bir de Yümmiye adlı kızı vardı.
   Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, dönemin İngiltere Başkonso-                                   Mustafa'nın ölümü, Evliyazade Mehmed Efendi'yi derinden
losu Frederic Holmwood C.B. ve Viskonsül E.C. Blech; Fransa                                  sarstı. Üstelik hem yaşlı hem de hastaydı.
Başkonsolosu M. Rougon ve Hollanda Konsolosu Hendrik Spak-                                      Vali değişikliğinden yararlanarak istifasını verdi. Yeni vali, İn-
ler'le çok samimiydi.                                                                        gilizci olarak bilinen Kıbrıslı Kâmil Paşa'nm kalması için yaptığı
   Vali Abdurrahman Nureddin Paşa, mayıs 1893'te İzmir'den                                   ısrarlara rağmen Evliyazade Hacı Mehmed Efendi belediye baş-
Edirne'ye atandı. Onun yerine, II. Abdülhamid'in Nafıa (1879) ve                             kanlığını bıraktı.
Adliye (1884) nazırlıklarını yapıp daha sonra kızağa çekilen Ha-
san Fehmi Paşa getirildi.
   Yeni vali ile Evliyazade Hacı Mehmed Efendi arasında hiçbir
                                                                                             Çakırcalı'yı Levantenler koruyor!
problem yaşanmadı. Ama acı bir olay Evliyazade Mehmed Efen-                                      1895 yılının kasım ayında İzmir valiliğine bir kez daha eski bir
di'nin belediye başkanlığını bırakmasına neden oldu...                                       sadrazam atandı: Kıbrıslı Kâmil Paşa!
                                                                                                 ingiliz çevrelerine yakınlığıyla tanınan Kıbrıslı Kâmil Paşa İz-
Evliyazade Mustafa'nın ölümü                                                                 mir e gelir gelmez başta Whittalller ve Forbesler olmak üzere İn-
                                                                                             giliz Levanten aileleriyle çok yakın ilişki içine girdi. Bu yakın mü-
  Belediye Başkanı Evliyazade Mehmed Efendi o yıllarda İzmir'i                               nasebetler o kadar arttı ki, kentte, "Şehre korku salan Çakırcalı
kasıp kavuran salgın hastalıkları yok etmek için var gücüyle ça-                             Mehmed Efe'nin eylemlerine bilerek göz yumuyor. Amacı asayişi
                                                                                             sabote edip, İngiltere'nin bölgeye müdahalesini temin etmek. Mü-
 I I. Evliyazadelerin dünürleri Tuzcuzadeler, 1950'li yıllarda, yani Evliyazadelerin dama-   dahale arkasından ise İzmir'in muhtariyet kazanmasıyla birlikte
dı Başbakan Adnan Menderes döneminde, Türkiye'nin NATO'ya girmesiyle kurulan üs-
ler ve tesislere taşımacılık yaparak "Tuzcuoğlu Taşımacılık Şirketi"ni büyüttüler. Bugün     <endisi de bağımsız vali olacak" dedikoduları yayılmaya başladı.
Türkiye'nin en büyük taşımacılık şirketlerinden biri oldular.                                    Kamil Paşa'nm İngilizlerle yakın ilişkisi İzmir'de başını belaya
 12. Evliyazade Gülsüm'ün eşi Giridîzade Nuri Efendi'nin kardeşi Hacı Reşid Efendi'nin       soktu. Gerek bu ilişkisi gerekse Çakırcalı Mehmed Efe'yi korudu-
torunları Ertuğrul Akça, I 962'de Yeni Türkiye Partisi, 1965 ve 1969 seçimlerinde ise         U
                                                                                             8 Şeklindeki jurnaller Yıldız Sarayı'na ulaşınca, II. Abdülhamid
AP'den milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Ertuğrul Akça'nın ağabeyi A. Orhan Akça ise
 1964-1973 yılları arasında AP senatörlüğü yaptı.                                              amil Paşa'dan kurtulmaya karar verdi. Saray'daki dostları saye-
34                                                                                                                                                              35


sinde, azledileceğim öğrenen Kıbrıslı Kâmil Paşa soluğu İzmir İn-                                Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'den boşalan İzmir Belediye
giltere Konsolosluğu'nda aldı.                                                                başkanlığına Hacı Mehmed Eşref Paşa getirildi.
    Korktuğu, Midhat Paşa'nın başına gelenlerin benzerini yaşaya-                                Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, yeğeni Mustafa'nın genç ya-
cak olmasıydı. Beklediği son gerçekleşmedi. İngiliz hükümetinin                                ında vefatı, yaşlanması ve son aylarda bir türlü kurtulamadığı
girişimleriyle sürgün yerine, doğum yeri Kıbrıs'ta mecburî ikamet                             hastalığı nedeniyle ölüm korkusuna kapılmıştı. Evden çıkmıyor-
etmesine izin verildi. 13                                                                     du. İşlerini oğlu Refik'e devretmişti...
    O dönemde İzmir'in başında sadece tifo gibi salgın hastalıklar
belası yoktu. Şehrin etrafını sarmış çeteler de İzmir halkını canın-
                                                                                              Evliyazade Refik Efendi
dan bezdirmişti.
    Bugün olduğu gibi dün de çeteler sırtını belli güçlere dayamış-                               Evin tek erkek çocuğu Refik, dadılarla, halayıklarla, hizmetçi-
lardı. Örneğin İzmirli Whittall ailesi Çakırcalı Mehmed Efe'nin en                            lerle büyüdüğü için hayli şımarıktı.
büyük destekçisiydi!                                                                              Refik, babası gibi ticaretle uğraşmayı hiç sevmiyordu. Ancak
    Whittalller Çakırcalı'ya silah ve cephane yardımında bulunu-                              işsiz görünmek istemediği için, İzmir Valiliği'nin karşısında bulu-
yordu. Bu kuşkusuz karşılıklı bir çıkar ilişkisiydi.                                          nan, babasına ait, "20 odası, 41 karyolası" olan Evliyazade Ote-
   Lojistik desteğin karşılığında Çakırcalı Mehmed Efe, Levan-                                li'ni yönetiyordu.
tenleri Rum çetelerinden koruyordu!                                                               Özellikle yabancı konukların kaldığı otelin oda fiyatları döne-
    1887'de Rum Kaptan Foti Çetesi, Bornova'da Whittalller ile                                me göre hayli yüksekti: 50,75 ve 100 kuruş!
Wilkinsonların dört çocuğunu dağa kaldırmış; 800 lira fidye iste-                                 Bir diğer geliri de Evliyazade Hanı'ndaM dükkânların kiralarıydı.
miş; Whittalller zaptiyelerden habersiz parayı götürüp çocuklan
sağ salim teslim almışlardı. Bu olaydan sonra Levantenler güven-                                 Evliyazade Refik, işyerlerine pek uğramıyordu.
lik önlemlerini kendileri almaya başlamışlardı.                                                  O yılların moda aksesuarı olan ve bu nedenle elinden hiç bırak-
    Gün gelecek namı büyük Çakırcalı Mehmed Efe, Osmanlı Dev-                                 madığı gümüş saplı bastonuyla arabasına binip İzmirlilerin "Ma-
leti tarafından bağışlanması için, Whittall ailesini aracı sokacak                            rina" dedikleri limana giderdi hemen her gün...
ve affedilip "düze inmesini" sağlayacaktı.                                                       Marina ve çevresinde Avrupa standartlarında kafe ve restoran-
   İzmir'deki bu "derin ilişkileri" bilmeden valilik, belediye başkan-                        lar vardı. En çok tercih edilen yer "Viyanalı Bay Kraemer'in Res-
lığı görevini yürütmek zordu. Kıbrıslı Kâmil Paşa, Levantenlerle,                             taurantı" ve "Cafe Loukas"tı.
yabancı tüccarlarla ve dipolomatlarla hayli sıcak ilişkisi olan Evli-                            Kordon'da bulunan "Sporting Club" kentin en ünlü kulübüydü.
yazade Hacı Mehmed Efendi'nin görevi bırakmasını bu nedenle hiç                               Zevkle döşenmiş tertemiz salonu, bin bir çiçekle süslü bahçesi ve
                                                                    14
istememişti. Ancak Evliyazade Hacı Mehmed Efendi kararlıydı.                                  terası hemen her gün dolardı. Kulübün ön tarafında nhtım kena-
                                                                                              rında küçük şirin bir orkestra müzik yapardı.
13. Gerçek midir bilinmez, Kıbrıslı Kâmil Paşa İzmir valiliği sırasında sık sık memleketi        Ayrıca çeşitli temsillerin yapıldığı küçük tiyatro salonu vardı.
Kıbrıs'a gidiyordu, izmir'de o tarihlerde yaptığı nüktelerle İzmir'in gönlünde taht kuran
Şair Eşrefin hayranları arasında Vali Kâmil Paşa da vardı. İzmir Valisi Kâmil Paşa, Eşrefi       Kulübe kadınlar da gelebiliyordu.
seviyor ve koruyordu.                                                                            Rumlar, Türklerin kulübe üye olmaması için ellerinden geleni
Bir gün, Kâmil Paşa, Kıbrıs'a giderken, Eşreften ne hediye istediğini soruyor. Eşref, "Kıb-   yapıyordu.
rıs'ın eşekleri meşhurdur, bir eşek getirirseniz makbule geçer paşam" diyor.
Bir ay sonra Kâmil Paşa, Kıbrıs'tan dönüyor. Valiyi rıhtımda karşılayanlar arasında Eşref        Buna rağmen, Osmanîzade Ziya, Uşakîzade Muammer, Sükke-
de vardır. Kâmil Paşa vapurdan iner ve karşısında Eşrefi görünce, elini dizine vurarak        rîzade Tevfık gibi Evliyazade Refik de kulübün ender Türk üyele-
"Tüh! Sen benden eşek istemiştin. Unuttum. Şimdi, seni görünce aklıma geldi" deyince          nndendi.
Eşref altta kalacak değil ya, hemen cevabını verir: "Ziyanı yok paşam ! Siz geldiniz ya!"
                                                                                                Evliyazade Refik çapkındı.
14. Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin torununun oğlu Aydın Menderes, Kıbrıslı Kâ-
mil Paşa ile Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin çok yakın arkadaş ve dost olduklarını            Levanten kızlarla arkadaşlık etmekten hoşlanıyordu.
söylüyor. Bu iki devlet adamının dostluğunu, Evliyazadelerin yaşayan kuşağının neredey-         Zaman değişiyordu.
se tamamı teyit ediyor. Ailelerine ait bu anıyı hepsinin bilmesi, yıllar boyunca bu ilişki-
                                                                                                Müslüman kızlarının Marina'da gezinmeleri ve alışverişe git-
nin hep konuşulduğu anlamına geliyor.
36                                                                                                                                      37


 meleri İzmir'de hiç yadırganmıyordu. Kızlar genellikle sokağa             g u onun neredeyse tek "işiydi".
 çarşafsız çıkıyorlardı. Dar olmayan elbise giyip üzerlerine bele           Ata çok iyi binerdi. Bu konuda iddiaya girmekten çekinmezdi.
 kadar inen bir örtü atıyor, yüzlerini ince ama koyu bir başka ör-         gir gün yine bir arkadaşıyla iddiaya girdi. Çizmeleri ile eyeri-
 tüyle kapatıyorlardı.                                                    •n a rasına beş altın koyulacaktı. Bu altınları düşürmeden, bir
   Evliyazadelerin kızları, kadınları modayı yakından takip edi-         volta tms, iki volta da galop yaparsa altınları alacaktı.
 yordu. Zaten kara çarşafa hiç girmemişlerdi!                               Sonuçta iddiayı kazandı ve altınları aldı.
                                                                           At yarışları İzmir sosyetesinin yan yana geldiği bir eğlenceydi.
   Kentte piyano merakı çok yaygındı. Evliyazade Refik Efendi               İzmir'in en önemli koşusu Sultan Koşusu'ydu.
piyano dinlemeyi çok seviyordu; müziğe tutku derecesinde bağ-               Padişahlar adına at yarışması yapılmasını yıllar önce Sultan
lıydı.                                                                   Abdülaziz istemişti.
   Özellikle İzmir'e gelen İtalyan Opera Kumpanyası'nı ve Fransız           Sultan Abdülaziz İzmir'e geldiğinde zengin ve meşhur bir Le-
Operet Topluluğu'nu kaçırmamaya gayret ederdi. Bohemya Ka-               vanten aile olan Vitollerin Bornova'daki evinde misafir kaldığı bir
dın Kumpanyası gibi düşük nitelikli eğlencelere dönüp bakmazdı           gece at yarışlarından bahis açıldı. Spora ve özellikle güreşe düş-
bile...                                                                  künlüğüyle bilinen Sultan Abdülaziz kendisi için bir koşu düzen-
     Evliyazade Refik Efendi alaturka müzikten de hoşlanırdı. An-        lenmesini istemişti. Bunun için Hazinei Hassa'dan 300 altın tahsi-
 cak sadece arkadaşlarıyla yaptığı pikniklerde dinlemek şartıyla.        sat ayrılmasını emretmişti.
    Özellikle yaz akşamlan körfezde yaptıkları kayık gezintilerin-          Evliyazade Refik, İngiltere Başkonsolosu Mr. Patterson, İngiliz
 den çok keyif alırdı. On-on beş arkadaş bir olur, içlerinde saz ça-     tüccar Forbes ile Yahudi Levantenler Alyoti ve Rees gibi at sever-
 lanlarla, güzel seslilerle, ya yiyecek içecek doldurdukları kayık-      lerle "Smyma Races Club" adında bir yarış kulübü kurdu.
 larla denizde ya da bir bahçede sabaha kadar yerler içerler, çalar         Kurucular arasında eşinin akrabası Kapanîzade Reşad Efendi
 söylerlerdi.                                                            de vardı.
    Raşid'in yüksek perdeden sesi, Aziz'in davudî kalın dolgun se-          Evliyazade Refik, İzmir'in ünlü ailelerinden Kapanîzadelerin
si, Halid Eyüb'ün gazelleri sabaha kadar susmazdı.                       kızı Hacer'le evliydi.
    Arap Abdi ve Şahbaz Ali'nin esprileri ortalığı kınp geçirirdi.          İzmir'in en tanınmış ailelerinden Kapanîzadeler kimdi ? Bu so-
    Uşakîzade Halid Ziya (Uşaklıgil), Abdülhak Hamid (Tarhan),           runun yanıtı, Evliyazadeler hakkında da bilgi sahibi olmamıza ya-
Muallim Naci ve Recaizade Mahmud Ekrem vb. şairlerden şiirler            rayabilir.
okurdu.                                                                     Ancak bu sorunun yanıtını öğrenmek için XVII. yüzyıla kadar
    İzmir'in tanınmış ailelerinin çocukları bazı geceler İngiliz İske-   uzanmamız gerekiyor...
lesi'nin az ilerisindeki Madam Julia'nm lüks genelevine konuk
olurlardı. Adı genelevdi ama ev herkese açık olmazdı; burada sa-         Sabetay Sevi
dece kentin paralı zenginlerine hizmet verilirdi. Bu evde yer bu-
lamayanlar, İkinci Kordon'da postane karşısındaki Cafe Costi'ye             İzmirlilerin "Kara Menteş" dedikleri Haham Mordahay Sevi'nin
çıkan sokak başında bulunan Maison Doree ya da Madam Eme'yi              ailesi, kentteki Yahudilerin büyük çoğunluğu gibi, 1492 tarihinde
ziyaret ederlerdi. Rumların işlettiği üçüncü sınıf genelevlere pek       İspanya'dan kovulmuştu.
uğramazlardı.                                                            . XV yüzyılın son yılları ve XVI. yüzyılın ilk yıllarından itibaren
                                                                         kpanya (1492), Sicilya ile Güney İtalya (1493), Portekiz (1497) ve
                                                                            ?er Avrupa ülkelerinden kovulmuş çok sayıda Yahudi Osmanlı
Smyrna Races Club
                                                                         Devletine sığmdı.
   Refik'in, babası Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'yle ortak yön-             >evı ailesi önce Mora'ya sonra İzmir'e yerleşti.
leri hemen hemen hiç yoktu.                                                   Kara Menteş"in oğlu, Sabetay Sevi, 7 temmuz 1626 tarihinde
   Örneğin, Evliyazade Refik'in başlıca tutkusu atlardı.                  zmir'in Agora semtinde doğdu.
38
                                                                                                                                                                 39


     Her Yahudi çocuk gibi o da eğitimine önce kutsal kitap Tevrat'ı                           Hayatîzade aslında, gerçek adı Moses ben Raffael Abrabanel
  öğrenerek başladı. Tevrat'ın özel yorumu sonucu ortaya çıkan gi-                           lan, Yahudilikten Müslümanlığa dönmüş biriydi.
  zemli "kabala" öğretisine merak sardı.                                                       Gershom Scholem Hayatîzade için Sabetay Sevi adlı kitabında,
     Haham olarak yetiştirilen Sabetay Sevi, otuz dokuzuncu yaşı-
  nın eşiğinde yoğun bir mistisizme saplandı. Yahudi toplumunu                                  Sultan'm kız kardeşiyle evliydi ve 1670'te Erzurum valisiydi. 1665'e
  kurtaracak tanrısal ilahî güce sahip Mesih (kurtarıcı) olduğunu                             kadar Temeşvar (Macaristan) valiliği yapmıştı. (2001, s. 338)
  söylemeye başladı.
    Agora'daki Portugal ve Galante sinagoglarında ilk vaazlarına                        diye yazıyor.
  başladı. 1 5
    Ve 31 mayıs 1665 tarihinde "Mesih" olduğunu ilan etti. Yahudi                          Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi'nin torunu Mehmed Emin
 inancına göre Mesih, kendilerine, bugünkü israil topraklarında                         Efendi, Osmanlı'da şeyhülislamlık yapan, -bilinen- ilk Yahudi
 bağımsız bir devlet kuracak ve dünyanın dört bir yanma dağılmış                        dönmesidir! Oğullarından biri müderris olmuş, torunu Hayatîza-
 olan Yahudileri bir araya toplayacaktı.                                                de Mehmed Emin de dedesinin izinden gitmiş, hekimbaşı, kazas-
   Mesih olduğunu iddia eden Sabetay Sevi, sinagoglarda ateşli                          ker, kadı ve müderris olduktan sonra şeyhülislamlığa kadar yük-
 konuşmalar yapmaya başladı. Taraftarlarının sayısı her gün arttı.                      selmiştir. Yani bir Yahudi dönmesi Osmanlı'nın şeyhülislamlığını
 Bu heyecanlı konuşmalar, Avrupa'dan Yemen'e, Kuzey Afrika'dan                          yapmıştı.
 Anadolu'ya kadar geniş bir coğrafyada yaşayan insanlar arasında
 dalgalanmalar yarattı. Bu akım, Hıristiyanlan da, Müslümanları
                                                                                           Dönelim tekrar Edirne Sarayı'ndaki sorgulamaya...
 da etkiledi.
                                                                                           Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi, Edirne Sarayı'ndaki sorguda
    Avrupa'daki Milleneryan Hıristiyanlan da 1666 yılında İsa Me-                       Sabetay Sevi'nin tercümanlığını yaptı.
 sih'in ikinci kez dünyaya gelişini bekliyorlardı. Bu kehanete göre                        Sonuçta Sabetay Sevi kendisine önerilen iki seçenekten birini
 İsa'dan önce Yahudilik içinden bir Mesih çıkması, bu Mesih'in bü-                      kabul etti.
 tün Yahudileri Hıristiyanlığa döndürmesi ve "Kutsal Topraklar"ı                           "Bu can bu bedende olduğu sürece Müslüman'ım" dedi ve
 işgal eden "Türk" imparatorunun sonunun gelmesi gerekiyordu.                           "Mehmed Aziz Efendi" adını aldı.
 Sabetay Sevi'nin ortaya çıkışı bazı Hıristiyanlara göre bu kehane-
                                                                                           Kansı Sara ise "Fatma Hanım" adını seçti!
 tin habercisiydi!
                                                                                           Taraftarlarının bazıları bu hareketi ihanet olarak görüp, Sabe-
   Gelişmelerden rahatsız olan Osmanlı yönetimi Sabetay Sevi'yi                         tayist olmaktan vazgeçti. Hatta kimileri, "yeni durum"a karşı çı-
tutukladı ve yargıladı. Sultan IV. Mehmed, çok uzun süren yargı-                        kıp intihar etti. Çoğunluk ise Müslümanlığı kabul etti. Kabul
lamayı perde arkasından takip etti. Yargılama sonunda Sabetay                           edenler kendilerine "maaminler" (inananlar) diyorlardı.
Sevi'nin önüne iki seçenek kondu: iddialarından vazgeçmezse                                Sabetay Sevi ve yandaşlanna, dinlerinden döndükleri için, "av-
öldürülecek ya da Müslümanlığı kabul ederse hayatı bağışlana-
                                                                                        detî" (dönme) denilmeye başlandı.
caktı.
                                                                                           Sabetayistler, islamiyet'i kabul ettiklerini söylemelerine, görii-
Yahudi dönmesi bir şeyhülislam!                                                          L
                                                                                          uşte Müslüman gibi hareket etmelerine rağmen, gerçekte Muse-
                                                                                        vîliğe inanmaktaydılar.
   Burada bir parantez açmak gerekiyor: Sabetay Sevi'nin saray- 1
da sorgulanışı sırasında orada bulunanlardan biri de sultanın dok-                               En belirgin özellikleri güçlü saklanma yeteneği olup, (...) gerçek
torlarından Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi'ydi.                                             Müslümanlara karşı kendilerini iyi korumasını bilirler. Gerçek Müslü-
                                                                                             manların hayatını yaşamak, özel yaşamlarında onlarla beraber ol-
 IS. Sinagoglar da dahil olmak üzere tarihî eserlere yeniden hayat vermek için TÜSİAD        m
Başkanı Tuncay Özilhan ile izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Priştina Agora'da           ak, onların doğru ve hatalı taraflarım iyi taklit etmek, görünüşte
                         .   ,   _   LJU^Uı^Cıııı   UCC I I
                                                      I U^
k.-....-.ı- u:          —•
büyük bir restorasyon çalışması sürdürmektedirler.                                              uslümanlığm amaçlarına iyi hizmet etmek, ancak buna karşılık ken-
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi
yalçın abi soner çok efendi

More Related Content

Viewers also liked

Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...
Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...
Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...
Charleston Conference
 
가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215
가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215
가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215
dasandata
 
Om0015 maintenance management
Om0015   maintenance managementOm0015   maintenance management
Om0015 maintenance management
smumbahelp
 
Ieee rwep human energy generat-bkgrd-lect
Ieee rwep human energy generat-bkgrd-lectIeee rwep human energy generat-bkgrd-lect
Ieee rwep human energy generat-bkgrd-lect
Eyad Ibrahim
 
Energy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor Networks
Energy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor NetworksEnergy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor Networks
Energy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor Networks
IOSR Journals
 

Viewers also liked (14)

Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...
Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...
Bitter Coffee & Watered-down Bourbon: Lessons for Libraries from Chase & Sanb...
 
가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215
가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215
가격표 Matlab korea academic january 2013_20130215
 
Few sayings
Few sayingsFew sayings
Few sayings
 
Om0015 maintenance management
Om0015   maintenance managementOm0015   maintenance management
Om0015 maintenance management
 
Quevedo góngora
Quevedo góngoraQuevedo góngora
Quevedo góngora
 
Ieee rwep human energy generat-bkgrd-lect
Ieee rwep human energy generat-bkgrd-lectIeee rwep human energy generat-bkgrd-lect
Ieee rwep human energy generat-bkgrd-lect
 
MIT_paper
MIT_paperMIT_paper
MIT_paper
 
Marketing environment
Marketing environmentMarketing environment
Marketing environment
 
Getting ready
Getting readyGetting ready
Getting ready
 
Comm Coll
Comm CollComm Coll
Comm Coll
 
Ova lenguaje no verbal
Ova lenguaje no verbalOva lenguaje no verbal
Ova lenguaje no verbal
 
Energy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor Networks
Energy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor NetworksEnergy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor Networks
Energy Efficient E-BMA Protocol for Wireless Sensor Networks
 
Direcctions bbc
Direcctions bbcDirecctions bbc
Direcctions bbc
 
Jami- Τζαμί
Jami- ΤζαμίJami- Τζαμί
Jami- Τζαμί
 

More from itu (20)

Els 11
Els 11Els 11
Els 11
 
Els 10
Els 10Els 10
Els 10
 
Els 9
Els 9Els 9
Els 9
 
Els 8
Els 8Els 8
Els 8
 
Els 7
Els 7Els 7
Els 7
 
Els 5
Els 5Els 5
Els 5
 
Els 6
Els 6Els 6
Els 6
 
Els 4
Els 4Els 4
Els 4
 
Els 3
Els 3Els 3
Els 3
 
Els 2
Els 2Els 2
Els 2
 
Els 1
Els 1Els 1
Els 1
 
Cevap Anahtarlari 1 35asdfasdfa
Cevap Anahtarlari 1 35asdfasdfaCevap Anahtarlari 1 35asdfasdfa
Cevap Anahtarlari 1 35asdfasdfa
 
E L S 3
E L S 3E L S 3
E L S 3
 
E L S 4
E L S 4E L S 4
E L S 4
 
E L S 2
E L S 2E L S 2
E L S 2
 
Els 1
Els 1Els 1
Els 1
 
Cevap Anahtarlari 1 35
Cevap Anahtarlari 1 35Cevap Anahtarlari 1 35
Cevap Anahtarlari 1 35
 
Ingilizce Odewnet 15
Ingilizce Odewnet 15Ingilizce Odewnet 15
Ingilizce Odewnet 15
 
Els 9
Els 9Els 9
Els 9
 
Cevap Anahtarlari 1 35
Cevap Anahtarlari 1 35Cevap Anahtarlari 1 35
Cevap Anahtarlari 1 35
 

yalçın abi soner çok efendi

  • 1. EFENDİ Beyaz Türklerin Büyük Sırrı Yazan: Soner Yalçın Asistan: Beste Önkol Yayın hakları: © Doğan Kitapçılık AŞ I. baskı /nisan 2004 31. baskı / haziran 2004 / ISBN 975-293-203-7 Bu kitabın 31. baskısı 2 000 adet yapılmıştır. Kitaba katkılarından dolayı HÜRRİYET gazetesine teşekkür ederiz. Kapak ve kitap tasarımı: DPN Design Baskı: Akan Matbaacılık / Yüzyıl Mahallesi Matbaacılar Sitesi 222/A Bağcılar - İSTANBUL Doğan Kitapçılık AŞ Hürriyet Medya Towers, 34544 Güneşli - İSTANBUL Tel. (212) 677 06 20 - 677 07 39 Faks (212) 677 07 49 www.dogankitap.com.tr
  • 2. Efendi Beyaz Türklerin Büyük Sırrı Soner Yalçın DOĞAN KİTAP
  • 3. kimsem yok, çıkmaz ağlayanım bile keşke bir ülkem olsaydı, bir annem olsaydı keşke, desem de nafile Sefa Kaplan, Londra Şiirleri annem Cemile Yalçın'ım anısına...
  • 4. Evliyazade Ailesi Hacı Mehmed Efendi Gülsüm Makbule Naciye eşi: Giridîzade Nuri Efendi eşi: Tevfik Rüşdü Araş eşi: Yemişçizade İzzet Kemal Faire Emel Güzin Fatma Samim Evliyazade eşi: Mihrî Dülger eşi: Fatin Rüşdü Zorlu eşi: Hamdi Dülger Berin Yemişçibaşı eşi: Adnan Menderes Sevin Mesadet Zeyyat Dülger 1. eşi: Erden Yener eşi: Baha Esad Tekand eşi: Perihan 2. eşi: Hilmi Özen Yüksel Mutlu Aydın eşi: İpek eşi: Münevver eşi: Ümran (1) Fatin Arslan Yener Leyla Leşi: Ziya Tepedelen Nilgün Füsun Adnan 2. eşi: Fahir Çelikbas 1. eşi: Tcherina Niego Işık Lale 2. eşi: Zeynep Sengelli (1) Kenan Tepedelen (2) Esra Çelikbaş eşi: Leyla Refik Efendi eşi: Kapanîzade Hacer Nejad Beria Bihin Sedat Ahmed eşi: Mesude eşi: Doktor Nazım eşi: Sadullah eşi: Medalet eşi: Sevim Birsel (Alev) Sevinç Ata Refik Mustafa Mehmet 1. eşi: Cemil Atalaj Rasin 1. eşi: Leyla Yılmaz Özdemir 2. eşi: Fuat Bozina eşi: Ayla Muşkara 2. eşi: Esin 1. eşi: Ayşe eşi: Elife Kerem (1) Mebrure Tülin (1) Sedad( Refik Leyla 2. eşi: Edma Siret eşi: George eşi: Dili eşi: Melek eşi: Bahadır May Pennetti eşi: Kâzım Ay Kenan Sungurlu Baykara Servetmehmet Osman Refik (1) Aylin (2) Maynaard Lara Armağan Bahar Mehmet Yasemin eşi: Melih Ataca James eşi: Nusret 1. eşi: Margo 1. eşi: Lorry Aydınay 2. eşi: Hanzade 2. eşi: Olcay 3. eşi: Ela Maro Enis Dalya Ceylin 4. eşi: Sibel Hena (1) Özleblebici Neslişah (2) 1 Mesude Emel (2)
  • 5. Birinci bölüm 9 haziran 1875, İzmir İzmir bir prensestir. Tembelce sallanan Düşüncelerim için seviyorum, Fillerin sırtında Oynayan bu çadırları... Victor Hugo İzmir Valisi Ahmed Rasim, Evliyazade Mehmed Efendi'yi, Yeni- şehirlizade Hacı Ahmed Efendi'nin yerine belediye başkanlığına atadı. İzmir'in tanınmış tüccarlarından Evliyazade Mehmed Efendi'nin belediye başkanlığına getirilmesinde şaşutıcı bir yan yoktu. Ancak, sorun vardı! Vali, Evliyazade Mehmed Efendi'ye maaşının 2 000 kuruş ola- cağını söylemişti. Ama bu söz, İzmir Valiliği ile Osmanlı Maliye Nezareti'nin arasını açtı. Osmanlı merkezî yönetimi, belediye baş- kanının dışarıdan atanıp, bir de ona maaş verilmesine karşıydı. Vali Ahmed Rasim Paşa, vilayette görevli bir memuru belediye başkanı olarak istihdam etmenin yanlış olduğunu düşünüyor, bu tür memur atamalarının belediyenin işlerini zorlaştıracağına ina- nıyordu. Bunu deneyimleriyle de görmüştü. Ona göre en iyisi, "erbabı memleketten ve ashabı servetten" bir kişinin bu görevi yapmasıydı. Ancak böyle birinin belediye başkanlığını "sosyal fa- aliyet" olarak yapması da ihtimal dışıydı. 2 000 kuruşluk maaş teşvik edici olabilirdi. Sonunda bürokratik yazışmalardan İzmir Valisi Ahmed Rasim Paşa galip çıktı. İzmir'de hanı, oteli olan ve son yıllarda giderek zenginleşen tüccar Evliyazade Mehmed Efendi, İzmir belediye başkanlığı kol- tuğuna oturdu. 2 000 kuruşluk maaşın Evliyazade Mehmed Efendi için pek önemi yoktu. Öyle ki, vali, kumandan, belediye başkanı gibi mülkî erkâna kullanması için verilen, iki atlı kupa cinsi binek araba yerine, daha lüks olan kendi özel lando cinsi körüklü ara- basını tercih etmesi bunun en tipik göstergesiydi. Zaten alaca-
  • 6. 12 2 3. ğı maaşın büyük bir bölümünü belediye hizmetlerinde kullana- Yahudiler, son zamanlarda İzmir'e yerleşen zengin tüccarlardır ve caktı... de İzmirli eğitimsiz ve fanatik Yahudiler tarafından yarı dinsiz olarak görülmektedirler. Genellikle küçük ticaretle ve komisyonculukla uğ- Belediye başkanlığı görevine başlayan Evliyazade Mehmed raşmaktadırlar. Gerçekten dürüst ve gayretkeştirler. Ekmeklerini ka- Efendi'nin işi hiç de kolay değildi. zanmak için en ağır ve zor işleri hiç çekinmeden yapmaktadırlar. Öncelikle sorun, "belediye olgusunun" ne merkezî idare, ne de Frenkler genel olarak vilayette en rahat konuma sahiptirler. Her halk tarafından bilinmemesiydi. şeyden önce vergiden muaftırlar. Kendi konsolosluklarında yargılan- Belediye, Osmanlı kentleri için XIX. yüzyılın ikinci yarısında ma ayrıcalıkları vardır. Avrupalı ticaret şirketleriyle bağlantı kurma ortaya çıkmış yeni bir kurumdu. Başta İngilizler olmak üzere ya- bakımından yerli birisine göre daha şanslıdırlar. Frenkler genellikle bancı ticaret şirketlerinin baskılanyla kurulmuştu. Bu şirketlerin tüccardır ve vilayetin ticaretini ellerinde tutmaktadırlar... belediyeden beklediği, ticaret akışını kolaylaştıracak altyapı hiz- metlerini yapmasıydı. Örneğin 1867'de İzmir'de belediyenin ku- Benzer değerlendirmeleri İzmir'i gezen tüm seyyahlar da yap- rulmasına, limanın büyütülmesi neden olmuştu! mıştı. İzmir Belediyesi sekiz yıl önce kurulmuştu ama Başkan Evliya- Peki Evliyazade Mehmed Efendi'nin yardım aldığı bu zengin zade Mehmed Efendi'nin henüz işleri organize edecek bürokratik aileler kimdi ? Üstelik bu ailelerde herkes birkaç yabancı dili ra- kadrosu yoktu. Belediye olgusunun ortaya çıkmasına neden ola- hatlıkla konuşabiliyor, yabancı tüccarlarla ortaklık yapıyordu! rak gösterilen, yol ve kanalizasyon şebekesinin iyileştirilmesi yö- Gerek konsolos Dr. Kari von Scherzer'in ve gerekse İzmir'e ge- nünde tek bir gelişme sağlanamamıştı. Üstelik bütçesi son dere- len seyyahların bunu bilmemesi olanaksızdı. O halde, "İzmir'de ce yetersizdi. Evliyazade Mehmed Efendi bazı giderleri dostların- Türk-Müslüman tüccarların olmadığım" neye dayandırıyorlardı ? dan topladığı yardımlardan sağlıyordu. Yukarıda sadece küçük bir örneğini verdiğimiz İzmirli bu aile- Kimdi bu yakın dostları ? ler Türk-Müslüman olarak görülmüyor muydu ? Yemişçizadeler, Salepçizadeler, Kâtipzadeler, Musulluzadeler, Kimdi bunlar? Uşakîzadeler, Kapanîzadeler, Osmanîzadeler, Şerifzadeler, Cafe- Bu kitabın yanıtını aradığı sorulardan biri de budur! rîzadeler, Kilimcizadeler, Tuzcuzadeler, Helvacızadeler, Giridîza- Yanıt, kitabın yazılmasına neden olan Evliyazade ailesinin ya- deler vb. gibi zengin Müslüman Türk aileler yaşıyordu İzmir'de. şamında gizlidir; bu nedenle, Evliyazade Mehmed Efendi'yle ilgi- Fakat. li bilgileri vermeyi sürdürelim... Bu işte bir karışıklık vardı. Şöyle ki: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu İzmir Başkon- Nereden geldiler? solosu Dr. Karl von Scherzer, nisan 1873 tarihinde Viyana'ya gön- derdiği "gizli" mahreçli raporunda, "Türkler, İzmir vilayetinin tica- Evliyazade ailesinin İzmir'e nereden ve ne zaman geldikleri ko- rî yaşamında gözükmemektedirler" diye yazıyordu: nusunda çelişkili bilgiler vardır. Görüştüğüm Evliyazade ailesinin bazı üyeleri, Konya'dan gel- İzmir'in 155 000 nüfusu vardır. Bu sayının 75 000'i Rum, 45 000'i diklerini söylerken, diğer grup Denizli-Buldan'dan göç ettiklerini Türk, 15 000'i Yahudi, 10 000'i Katolik, 6 000'i Ermeni ve 4 000'i yaban- iddia ediyor. cıdır. Tüm bu adı geçen milletler, dil, din, meslek ve görenek bakımın- O. Zeki Avralıoğlu'nun Buldan ve Yöresinin Tarihçesi adlı ge- dan birbirinden çok farklıdır. niş çalışmasında, Evliyazade ailesine ait hiçbir bilgi yok. Avralı- Türkler kendi dillerinden başka dil konuşmamaktadır. Vilayetin tica- oğlu, kitabında onca isme yer veriyor ama bunlar arasında hiç rî yaşamında gözükmemektedirler. Kırsal kesimde yaşayan Türkler ge- "Evliyazade" adı geçmiyor. nellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Belli başlı zanaatlar şun- Ancak, gazeteci Orhan Tahsin 1978'de Yeni Asır gazetesine hazır- lardır: semercilik, kemercilik, kunduracılık, takunyacılık, terzilik, demir ladığı "Büyük Menderes ve Küçük Menderesler" adlı yazı dizisinde, ve bakırcılık, sandıkçılık, mermercilik, çulhacılık, sepicilik, boyacılık. 1932-1939 yılları arasında İzmir Belediye başkanlığı, 1942-1943 yılla-
  • 7. 14 Î5 n arasında Ticaret bakanlığı ve 1946-1948 yıllan arasında Sağlık ba- taş ise adını, 1814 yılında Osmanzade Seyid İsmail Rahmi Efendi kanlığı yapan, önce CHP sonra DP milletvekili olan Buldanlı Dr. tarafından yaptırılan Dönertaş Sebili'nden almıştı. Behçet Uz'un Evliyazade ailesinin akrabası olduğunu yazmaktadır. Yüz yetmiş beş haneden oluşan Tilkilik'te, çoğunluk Yahudi nü- 1 Ama akrabalık bağı konusunda açıklayıcı bilgi vermemektedir. fusundaydı... Görüldüğü gibi Buldan konusunda karışıklık var. Evliyazade Mehmed Efendi'nin, Tilkilik'te büyük bir köşkü, Söylenenlerin aksine, Konya il tarihinde de Evliyazadelere rast- köşkün de iki dönümlük bir bahçesi vardı.1 lanmıyor. Çatısında büyük kubbesinin olduğu bu köşk, Konak'ta Keme- "Evliyazade" adı ve namı Osmanlı'da çok kullanılıyor. Maraş'ta, raltı Caddesi'nin başlangıç bölümündeydi. Özellikle yoksul Müs- Manisa'da, Diyarbakır'da ve bazı yörelerde birçok aile bu namı lümanlar, bu köşkü yakından tanırdı; çünkü her ramazan ayında kullandılar, kullanıyorlar. köşkte, otuz gün boyunca iftar yemeği verilirdi. Evliyazade Meh- Örneğin, Osmanlı biyografi (teracimi ahval) geleneğinin son med Efendi, bu iftarlara yakın dostlarını da çağırırdı. İftarda na- temsilcisi Mehmed Süreyya Bey (1845-1909) tarafından hazırla- maz kıldırmak için imam, müezzin de getirtilirdi. Bazen konağa, nan, altı ciltlik Sicilli Osmanî adlı çalışmada, bazı Evliyazade mukabele okuması için güzel sesli hafızlar davet edilirdi. Onlara isimlerine rastlamak mümkün. da hayli yüksek miktarda "diş kirası" (bahşiş) verilirdi... Fakat bu ciltlerdeki "Evliyazade"lerin İzmirli Evliyazadelerle Evliyazade Mehmed Efendi'nin, iftar yemeklerini gösteriş şek- akraba olmaları zor ihtimal. Çünkü onlar daha çok devlet bürok- line getirmesi, bazı çevrelerin eleştirisini almıyor da değildi!.. rasisinde yer almış iken, İzmirli Evliyazadeler tüccar bir aile. Uzatmaya gerek yok. İzmirli Evliyazadelerin nereden geldikleri Tilkilik'te bir dönemin ünlü isimleri de oturuyordu... konusunda net bir bilgi bulunmuyor. Ne zaman geldikleri konu- Evliyazade Mehmed Efendi'nin mahalledeki komşularından bi- sunda ise, Evliyazadelerin ortak bir görüşü var: "Beş yüz yıl önce!" ri de, İzmir Belediyesi personelinden Hafız Hacı Şakir Efendi'ydi. Evliyazadeler, Konya veya Buldan'dan geldiklerini söylüyorlar Gümrük İdaresi'nde başkantarcı olarak görev yapan Hacı Şakir ama en azından bu göçün beş yüz yıl önce gerçekleşmiş olması Efendi, bugün Türkiye'nin en büyük aile şirketlerinden Eczacıba- zor görünüyor. Çünkü o yıllarda nüfusu sadece 5 000 olan İzmir, şı Holding'in kurucusu Süleyman Ferid Eczacıbaşı'nın babası, bir ticaret şehri de değildi. Yani bırakın şehrin göç almasını, o yıl- Nejat Eczacıbaşı'nın dedesiydi... larda kendi ihtiyacını bile karşılayamaz durumdaydı. Üstelik şe- Kitabın sonraki bölümlerinde göreceğiz, Evliyazadeler ile Ec- hir sürekli olarak Venediklilerin saldırısına uğruyordu. zacıbaşıların dostluğu uzun yıllar sürecekti... İzmir'in ticarî merkezi haline gelmesi XVII. yüzyıldan itibaren, O yıllarda babası Mehmed Reşid Bey'in İzmir'de sorgu yargıcı yani iki yüz yıl önce başladı. Göçler de o zaman gerçekleşti. yardımcısı olarak bulunması nedeniyle İsmet İnönü de Tilkilik'te Ama şehir beş yüz yıl önce göç almadı değil! Aldı, ama bunlar doğdu (24 eylül 1884). Doğduğu "San Sino" Mahallesi'nin adı daha sadece, 1492'de İspanya'dan kovulan yahudilerdi!.. sonra İsmet Paşa olarak değiştirildi.2 Sonuçta, Evliyazadelerin İzmir'e nereden, ne zaman geldikleri konusunda farklı bilgiler vardır. Hata yapmamak için, Evliyaza- Evliyazade Mehmed Efendi bir süre sonra Tilkilik'teki konak- delerin soyağacının başlangıcını İzmir Belediye Başkanı Evliya- tan ayrıldı. zade Mehmed Efendi'den başlatacağım... Artık devirle birlikte, İzmir'in mahallesi, mimarîsi, insanlarının kıyafeti de değişiyordu. Evliyazade Konağı Şömine ya da fayans sobayla ısınan; abajurla aydınlanan; ban- yosunda küvet bulunan; salonunda koltuğu, sehpası, yemek raa- Evliyazade Mehmed Efendi'yi biraz daha yakından tanımaya başlayabiliriz... 1. Bu bahçe Evliyazade ailesi tarafından Şifa Hastanesi'ne bağışlandı. Günümüzde hasta- nenin otoparkı olarak kullanılmaktadır. Çoğunlukla İzmirli zengin tüccarların yaşadığı Tilkilik Mahalle- si'nde oturuyordu. Tilkilik'in o dönemdeki adı Dönertaş'tı. Döner- 2. Tilkilik'teki mahalle adlarının çoğu değiştirildi; Hahambaşı, Güzelyalı; Efrati, Güneş; Cavez, Hatuniye; Beni israil, istiklal yapıldı.
  • 8. 16 17 sası, büyük aynası ve duvar saati olan; piyano sesinin yükseldiği, Gümrük vergilerini İngiltere'yle birlikte saptamayı kabul etti. sahil kenarındaki balkonlu iki katlı evler modaydı. İlk etapta ihracat-ithalat vergisini yüzde 3'ten yüzde l'e düşürdü! Osmanlı Devleti ile Osmanlı halkının yoksullaştığı, İzmirli bazı Antlaşmayla, Osmanlı Devleti ucuz ithal mallar cenneti yapıldı. ailelerin ise giderek zengileştiği bir süreç yaşanıyordu. Üretmediğini tüketen bir toplum haline geldi. İthal rekabetine da- Tüm yeni zenginler gibi alafrangalaşan Evliyazade Mehmed yanamayan on binlerce yerli küçük işletme iflas etti. En verimli Efendi de, eşi Naciye; oğlu Refik; kızları Makbule, Gülsüm ve alanlar yabancı sermayenin eline geçti. Naciye; ayrıca çocukların dadılarını, halayıklarım, hizmetçileri- Ve bir yıl sonra, -o hep göklere çıkarılan- Tanzimat Ferma- ni alarak, "Avrupalılaşan" Karşıyaka'nın Yalılar Mahallesi'ne göç nı'yla, Avrupa'nın çıkan için kurulan bu açık pazar düzeninin ge- etti... 3 rekli kıldığı idarî, malî vb. reformlar hayata geçirildi. Böylece Av- Yeni mahallenin Londra, Paris, Viyana'daki semtlerden hiçbir rupa devletlerinin Osmanlı'da yaslanmak istediği Rumlar ve Er- farkı yoktu. Bakkallanndaki un, şeker, pirinç, tütün, yağ hepsi meniler imtiyazlı hale getirildi. Kaybeden iki unsur vardı: Müslü- Avrupa'dan ithal edilmişti. Bakkal raflarında, Hollanda, isviçre, manlar ve Yahudiler! Fransız peynirleri, süt ürünleri, sebze, balık konserveleri vardı. Tüm bunlara bakıp, diyeceksiniz ki: "Kardeşim koca Osmanlı İtalyan domates konserveleri o günlerde çok revaçtaydı. Devleti böyle bir oyuna nasıl gelir, böyle serbest piyasa olur mu?" İzmir büyüyor, yeni yerleşim yerleri kuruluyordu. Doğru. Ancak gerçeği söylemek gerekirse, bu Osmanlı'nın çok se- İzmir kabuk değiştiriyordu... verek-isteyerek yaptığı bir antlaşma değildi. Napolyon'la yaptığı sa- Bornova yakınlarına İngiliz demiryolu şirketinin müdürleri ve vaş sonucunda Fransa'yı yenen ve 1820'lerde sanayi devrimini ta- İngiliz tüccarlan büyük bahçeler içine villalar yapıyor, Fransızlar mamlayan İngiltere dünya pazarlarında rakipsiz duruma gelmişti. İzmir tepelerinin arkasında Kemer Deresi vadisi içerisindeki kü- Dünyanın en büyük gücü haline gelen İngiltere'den korkan Av- çük köyü satın alarak Avrupa'daki malikânelerin benzerlerini in- rupa ülkeleri korumacı önlemlerle İngiliz mamullerinin kendi pa- şa ediyordu. zarlanna girmesini engelliyorlardı. Bu durumda İngiliz ticaret ve İzmir'in yerli tüccarları Karşıyaka, Göztepe ve Güzelyalı'daki sanayi sermayesi Avrupa dışındaki ülkelere yöneldi. 1820'den dar sahil şeridine yerleşmeye başlamıştı. 1840'a kadar olan dönemde İngiltere, Latin Amerika'dan Çin'e ka- Peki ne olmuş, nasıl olmuştu da, Evliyazade Mehmed Efendi dar pek çok ülkede mümkünse yerel iktidarlarla anlaşarak, ge- gibi bazı yerli tüccarlar hızla zenginleşirken Osmanlı Devleti zor- rektiğinde ise silah gücü kullanmaktan çekinmeyerek pek çok luklarla boğuşuyordu ? serbest ticaret antlaşması imzaladı. Osmanlı, pazannı ardına ka- Evliyazade Mehmed Efendi'nin zenginleşmesine neden olan dar İngilizlere açmaya mecbur kalmıştı. gelişmelere bir göz atalım... İngiltere, gerek ucuz hammadde kaynaklanna ulaşmak, gerek- se ürünlerim Osmanlı'nın her köşesindeki alıcıya ulaştırmak için, Büyük dönemeç işe öncelikle demiryollan ve liman yapımından başladı. Biliyordu ki, altyapısı olmayan Osmanlı'nın, dünya ekonomisine entegras- Tarih, 16 ağustos 1838. yonu zordu! Sadrazam Reşid Paşa, samimi dostu İngiliz elçisi Lord Strat- Demiryollan ve limanlann arkasından, bankalar, maden işlet- ford Canning'le Osmanlı-İngiltere ticaret antlaşmasını imzaladı. meciliği, su, gaz ve elektrik şirketleri vb. geldi. Antlaşma aynı yıl Avrupa'nın öteki devletleriyle de yapıldı. Bu durumun Osmanlı ekonomisine yansıması uzun sürmedi. Bu antlaşmayla Osmanlı Devleti, dış ticaretteki tekel düzenini, 1814 yılında bir İngiliz sterlini 23 Osmanlı kuruşuna eşit değer- savaş dönemlerinde maliyeye gelir getirmesi için koyduğu ek ver- deyken, 1839'da bir sterlin 104 kuruş ediyordu! gileri ve darlığı çekilen hammaddelerin ihracatına izin vermeyen Osmanlı'nın bütçe açıklan büyümeye başlamıştı. "devletçi ekonomiyi" rafa kaldırdı. Bir sonraki adım da ne oldu dersiniz ? Avrupa devletleri, malî sonmlanna çözüm arayan Osmanlı'ya 3. Karşıyaka'daki Evliyazadelerin köşkünün yerinde bugün, Çağlayan Apartmanı ve "Hemen dış borçlanmaya gitmelisiniz" diye baskı yapmaya başla- onun hemen arkasında Bihin I ve Bihin 2 adlı apartmanlar yükselmektedir.
  • 9. 18 19 di. Bunun bir başka nedeni daha vardı. O yıllarda Avrupa serma- Kolay para kazanma hırsına kapılan Midhat Paşa ve Namık yesi yapısal değişiklik içindeydi. Ufak şirketlerin yerini dev tröst- ler almaktaydı. Malî sermaye büyük bir güç haline gelmişti. Bu Kemal'e kadar bazı aydınlarda da borsada oynadılar ve doğal dönüşüm Avrupa dışı ülkelere sermaye akımını hızlandırmıştı. olarak hep kaybettiler. Osmanlı aydını, spekülasyoncuların, Avrupa elindeki bol miktardaki parayı verip, yerine onun iki katı- büyük bankaların ve Avrupa devletlerinin elinde şaşkına dönü- nı alacağı ülkeler arıyordu. vermişti... Ve Osmanlı, Avrupa para piyasalarına tahvil satarak borçlan- Bu rüzgârdan en çok etkilenen kentlerin başında İzmir geli- maya başladı. yordu. İzmir XIX. yüzyılın ikinci yansında dünyanın sayılı "ser- Londra, Paris, Viyana ve Frankfurt borsaları bayram ediyordu. best bölge limanlarından" biri olma yolunda hızla gelişme gös- Nasıl etmesin ? terdi. Özellikle Amerika'daki iç savaş pamuk ihracatında patla- Zenginleşmeye başlayan Avrupa orta sınıfı, tasarrufları için maya yol açmıştı. Üzüm, incir ve tütün ihracatında büyük artış kendi ülkelerindeki yüzde 3-4 gibi düşük faiz gelirleri yerine, yüz- vardı. de 11-20 oranında yüksek faiz gelirleri getiren İstanbul borsasına "İhracat patlamasını" rakamlarla örnekleyeyim: yöneliyordu. 1839'da İzmir limanından 91 gemi 15 000 ton yükle İngiltere'ye Alınan borç paralar Dolmabahçe, Çırağan, Beylerbeyi, Yıldız giderken; 1845'te gemi sayısı 196'ya, taşıdıkları yük ise 35 000 to- gibi sarayların yapımına, dekoruna; Boğaziçi'ndeki yalılara veya na ulaştı. Haliç'te çürümeye terk edilecek donanmaya gidiyordu. İzmir'de on yedi ülkenin konsolosluğunun bulunması bile tek Koskaca Osmanlı maliyesi, kuşkusuz "dört saray yapıldı" diye başına bu kentin, Osmanlı ticaretindeki önemini göstermeye yeter. iflas noktasına gelmedi. Saraylar, yalılar aslında yeni yaşam biçi- Yabancı ticarethaneler ile bankalar tarafından yönlendirilen ve minin simgeleriydi! çoğunluğu yerli olan tüccarlar, gerek Avrupa sanayi mamulleri- Ekonomideki yapısal dönüşüm kültürel değişime de neden ol- nin kırsal alanlara girişinin kolaylaştırılması, gerekse ihracat muştu. Osmanlı bürokrasisinin günlük yaşamı değişmeye başla- mallarının üreticiden alınması için aracılık yapıyorlardı. dı. Avrupalı gibi giyinmek, konuşmak ve yaşamak, yani alafranga- Evliyazade Mehmed Efendi işte bu yerli simsarlardan biriydi. laşmak "moda" oldu; araba (fayton) sevdası başladı. Yeni Osman- "Sebilürreşaf'tı, yani "komprador"! lılar, evlerini, arabalarını satıp, gösteriş için araba alıyordu. Evliyazade Mehmed Efendi'nin "iş ortağı" J.J. Frederic Giraud Osmanlı bürokrasisi daha fazla tüketebilmek için, daha fazla adlı bir Levanten'di! kirleniyordu; yani rüşvetsiz iş yapılmıyordu. Bitmedi. 1838 ticaret ve 1839 Tanzimat antlaşmalarına imza Koç ailesinin akrabası Giraudlar koyan Sadrazam Reşid Paşa, yeni tip devlet adamlığının da kapı- Evliyazade Mehmed Efendi'nin "iş ortağı" J.J. Frederic Gira- sını açtı. Eskiden nüfuzlu paşaların himayesine girerek koltuk- ud'nun dedesinin babası Jean Baptiste Giraud, 4 ağustos 1742'de makam kapılırken, Reşid Paşa yabancı devletlere dayanarak ka- Fransa'da Nice yakınlarındaki Antibes'de doğdu. riyer yapma dönemini başlattı. Sadrazamlar ve paşalar, "İngiliz- ci", "Fransızcı", "Rusçu" gibi isimlerle anılır oldu. İddialara göre, 1780 yılında Fransız îhtilali'nden kaçarak İzmir'e geldi. XVIII. yüzyılın ikinci yansından sonra, Fransa'nın içinde bu- Borsada oynayan aydınlar lunduğu ekonomik ve toplumsal koşullar, ülkede büyük malî bu- nalımların doğmasına neden oldu. Halk yığınlan yoksulluk çeker- 1860'lardan itibaren Galata'daki Komisyon Hanı ve Havyar ken, başta ticaret burjuvazisi olmak üzere tüccarlara yeni büyük Hanı'nda gayri resmî borsa kuran Baltacı, Zografos, Boğos, Jorj vergiler getirildi. Zarifi gibi bankerler, 19 kasım 1871'de yürürlüğe giren "Dersa- Giraud, İzmir'e gelip yerleşince hemen şirket kurması onun ne adet Tahvilat Borsası Nizamnamesi"yle resmî piyasayı da ele ge- Kilise'yle ne de aristokrat sınıfıyla bir ilgisi olmadığını gösteriyor. çirdiler. Çünkü onlar ticaretle ilgili değillerdi.
  • 10. 20 21 Sonuçta, büyük ihtimalle Fransa'nın o dönemdeki iktisadî ve VTıittall ailesi toplumsal yapısındaki kargaşalık yüzünden İzmir'e gelmişti. Charlton Whittall, Breed and Co. firmasının elemanı olarak İz- "J.B. Giraud and Co." adında bir firma kuran J.B. Giraud, kısa mir'e, 1809 yılında on sekiz yaşındayken geldi. sürede İzmir'in itibarı en yüksek tüccarlarından biri oldu. 100 pound maaşı vardı! Ancak ticarete çok yatkındı. Üç çocuğu vardı: Magdaleine Blanche Victorie, Alexandre Je- İki yıl sonra kendi şirketi "C. Whittall and Co."yu kurdu. an Baptiste ve Frederic. Beş yıl sonra, büyükbaba Jean Baptiste Giraud'un kızı Magda- Frederic sessiz ve ağırbaşlı biriydi. Fazla kabiliyetli sayılmaz- leine Blanche Victorie Giraud'yla evlendi. dı. İzmir'de büyük bir oteli olan Gion ailesinin kızı Maria'yla ev- lendi. İki çocukları oldu: Jean Baptiste ve Helene Elisabeth. Fransız Protestanlar, yerleştikleri Bornova'yı Fransız köyü Evliyazade Mehmed Efendi'nin "iş ortağı" J.J. Frederic, Jean yapmışlardı. Baptiste Giraud'un oğluydu. Annesi soylu bir Fransız aileye men- Fransızca konuşulan Bornova, Whittall ailesi yerleştikten son- suptu: Kont Jacques Hochepied'nin kızı Anne Marie de Hochepied. ra İngiliz semtine dönüştü. Whittalller zamanla Bornova'yı büyü- Giraudlarda soylu isim çoktu: İzmir'e ilk gelen büyükbaba Je- tüp genişlettiler. an Baptiste Giraud'nun eşi Helene Tricon, Venedik Konsolosu Lo- Özellikle yabancılara gayrimenkul edinme hakkını veren uis Cortazzi'nin kızıydı. 1856'daki Islahat Fermanı'ndan sonra Whittalller tarafından pek Evliyazade Mehmed Efendi'nin iş ortağı J.J. Frederic'in kuzeni çok ev ve 1857 yılında bir de aile kilisesi yaptırıldı. Helene, Rusya Konsolosu Jaba'yla evlenmişti! Whittall ailesinin Osmanlı ekonomisindeki önemini anlamak J.J. Frederic'in halası Helene Elisabeth de, Kont Jacques Hoc- için bir örnek yeterli olacaktır: Osmanlı Sultanı Abdülaziz 1863'te hepied'nin oğlu Kont Edmond'la evlenmişti. İzmir'e geldiğinde Whittalllerin malikânesinde ağırlandı. Mini parantez: Hochepied ailesi daha sonra Hollanda'ya gö- Peki İzmir'e ayda 100 pound kazanmak için gelen Charlton çüp, Hollanda vatandaşı oldular. Niye Fransa değil de Hollanda Whittall nasıl zengin olmuştu ? vatandaşı olmuşlardı ? İzmir'deki "Hollandalılar" ayrı bir kitap Charlton Whittall, 1811'de ilk şirketi "C. Whittall and Co."yu ku- konusudur. Örneğin Hollanda'nın İzmir'deki ilk konsolosu Nico- rup kısa zamanda kendini İzmir piyasasına kabul ettirdi ve 13 şu- lini Orlando, Hollandalı değil, İzmirli Yahudi bir Levanten'di. bat 1812'de, İzmir'deki İngiliz tüccarların katılmak için çok uğraş Neyse, Giraudların akrabalık ilişkileri bu kitabın konusu değil. verdikleri, "Levant Co." üyeliğine kabul edildi. Son bir bilgi ekleyip konuyu kapatalım: Vehbi Koç'un torunu Nedir bu "LevantCo."? Mustafa Koç, Giraudların kızı Caroline'le evlidir.4 İzmir'deki İngiliz tüccarların kurduğu bir şirketin adıydı "Le- Gelelim Evliyazadeler ile Giraudların iş ortaklığına... vant Co.". Evliyazade Mehmed Efendi, İzmir çevresinden topladığı çekir- Bu anonim şirket kurulmadan önce, İzmir'den İngiltere'ye deksiz ve razakı üzümleri ve Aydm'daki yerli üreticiden aldığı in- gidecek tüm mallan Venedik gemileri taşıyordu. Ancak, 1793'te cirleri Giraudlara satardı. Giraudlar bunları dönemin son sistem Fransa İngiltere'ye savaş açınca Akdeniz'deki korsanlık hare- makinelerinde elden geçirip, özel kutu ve torbalara koyarak Av- ketleri çok artmıştı. Dönemin korsanlan Venedik gemilerini ar- rupa ve Amerika'ya ihraç ederlerdi. ka arkaya batırınca, Venedikli tüccarlar İngiliz mallarını taşı- Giraud ailesi ayrıca pamuk işiyle de ilgiliydi. mamaya karar verdi. Bunun üzerine İzmir'deki İngiliz tüccarlar Bunun nedeni akraba oldukları İzmir'in bir diğer Levanten ai- 'Levant Co." şirketini kurdular. Üye sayısı bir ara sekiz yüzü lesi Whictalllerdi... buldu. Yirmi dört gemiden oluşan bir ticarî filoları vardı. İz- mir'in İngiltere konsolosunu onlar atıyor, konsolosun maaşını 4. Mustafa Koç'un annesi Çiğdem Hanım da Izmirli'dir. Çiğdem Hanım, sanayici ve ar- onlar veriyordu! matör Avni-Suat Meserretçioğlu çiftinin iki kızından biridir. Diğer kızları Güldem Ha- nım, Ipragaz'ın sahibi Yücel Kurttepeli'yle evlidir. Çiğdem Hanım'ın dayısı da ünlü arma- Akdeniz'de güvenlik sağlanınca "Levant Co." 1825 yılında fes- tör Kemal Sadıkoğlu'dur. Kemal Bey'in kızlarının eşleri hayli ünlü isimlerdir: Varlık Ha- hedildi. Onun yerini İngiliz şirketleri aldı. nım, Alp Yalman'la; Berna Hanım, Feyyaz Tokar'la; Rabia Hanım, Çapamarka'nın sahibi Bunların en büyüğü "C. Whittall and Co." şirketiydi! Vecdi CaDa'vta: Esin Hanım kp ffa7Ptpri Yıln
  • 11. 23 izmir'in ticaret yaşamıyla ilgili olarak A. Şehabettin Ege şu bil- gileri veriyor: gostaki Musurus Paşa'ya gönderdiği mektupta bakın ne diyor: "Görevini yaparken, konsolosların hoşuna gitmemek bedbahtlı- izmir'de zengin ithalat ve ihracat işleri başlıca üç yabancı firmanın ğında bulunan bir vali mahvolmuş demektir." elinde toplanmıştı. Kapitülasyonlardan geniş biçimde yararlanan bu Bu tür olayların Osmanlı tarihinde örnekleri vardı: 1853 yılın- firmalardan biri İngiliz Whittall şirketiydi. İkincisi Fransız Giraudlar da Avusturya konsolosu, aralarında geçen bir sürtüşme nedeniy- ve üçüncüsü italyan Aliotti'ydi. Ege'nin ana maddeleri olan üzüm, in- le İzmir Valisi Ali Paşa'yı azlettirmişti. cir, palamut, meyankökü, meyanbalı bu firmaların elinde toplanmış- izmir'de konsoloslarla kimler yakın ilişki içindeydi ? Levanten tı. {Demokrat İzmir gazetesi, 25 mart 1976) aileler! Giraud, Whittall gibi Levanten ailelerle dostluk ve iş or- taklığı bulunan Evliyazade Mehmed Efendi belediye başkanı ol- İzmirli Levantenler arasında italya'dan, Fransa'dan, İngiltere'den masın da kim olsun!.. gelmiş Yahudi Levantenler de vardı. Francolar, Russolar gibi... Avrupa'nın sermaye grupları, Osmanlı topraklarında, kompra- dor tüccardan sonra komprador bürokrasi inşa ediyordu!.. Şimdi tüm bu bilgilere son bir ekleme yapalım... Ancak... Ne demiştik, Evliyazade Mehmed Efendi, J.J. Frederic Gira- Arkasına aldığı büyük destekle belediye başkanlığına oturan ud'yla "iş ortaklığı" yapıyordu. Evliyazade Mehmed Efendi altı ay sonra görevinden ayrıldı! Bilgiyi genişletelim: J. J. Frederic Giraud nerede çalışıyordu ? Neden? "C. Muttali and Co." şirketinde. O dönemde izmir, valilerin sık değiştiği bir kentti. Sadece 1875 Yani, büyük halasının kocasının şirketinde! yılında üç vali değişmişti: Ahmed Rasim Paşa, Ahmed Esad Paşa Yani, Evliyazade Mehmed Efendi hem Giraudlann hem de ve Mehmed Hurşid Paşa!.. Whittalllerin "iş ortağı "ydı! Sadece İzmir'de değil, o dönemde valilerin senesi dolmadan J.J. Frederic Giraud, "dünürleri" Whittalllerin şirketinde, kuru- değiştirilmesi Babıâli'de de sıkça görülen bir keyfiyetti. Sık sık yemiş ihracatı ve demir ithalatından sorumluydu. atama yapmak başta Saray olmak üzere sadrazamın, nazırların, Evliyazade Mehmed Efendi'nin zenginliğinin kaynağı buydu. yüksek memurların hediye, rüşvet alması için fırsattı. Yazdığımız gibi, Evliyazade Mehmed Efendi bir "komprador"du. Evliyazade Mehmed Efendi'nin göreve başladığı günlerde, Ah- Levanten desteği med Rasim Paşa valilikten alınmış, yerine Mehmed Hurşid Paşa getirilmişti. Yeni Vali Mehmed Hurşid Paşa "olumsuz davranışla- izmir Belediye başkanlığına neden Evliyazade Mehmed Efendi rını" gerekçe göstererek Evliyazade Mehmed Efendi'yi 22 ocak atanmıştı ? 1876 tarihinde görevinden aldı. Yerine İzmir Emtia Gümrüğü Mü- izmir Belediyesi de, tıpkı istanbul Belediyesi gibi yabancı tüc- dürü Salih Efendi'yi atadı. carların istekleri sonucu düzenlenmişti. "Olumsuz davranışların ne olduğunu bilmiyoruz. Belediyeler "yeni piyasa düzenine" uyum sağlama araçları ola- Rüşvet olabilir mi? Adam kayırma? Hırsızlık? iltimas? Vb. vb. rak, zorunluluk sonucu kurulmuştu. Daha doğru bir deyişle: ya- Bilmiyoruz. Ama bu ihtimalleri akıl süzgecinden geçirince, hiç- bancı tüccarların dayatmasıyla... birinin gerçekçi olmayacağı sonucunu çıkarabiliriz. Evliyazade Mehmed Efendi'nin göreve getirilmesinde başta Gi- Levantenlerle "iş ortaklığı" yapan, kentin zengin tüccarlan ara- raud-Whittall ailesi olmak üzere yabancı tüccarların katkısının sında gösterilen Evliyazade Mehmed Efendi'nin, bu tür kirli işle- olmaması imkânsızdır. re girmesi olanaksız gözüküyor. Bir diğer bilgi bu öngörülerimizi Ayrıca İzmir'deki konsolosların etkisini de unutmamak gere- doğruluyor. Evliyazade Mehmed Efendi belediye başkanlığı göre- kir. Tanzimat'ın önemli isimlerinden Sadrazam Ali Paşa, 1850- vinden alınacaktı ancak Vilayet İdare Meclisi üyeliği sürecekti. 1884 yıllan arasında Osmanlı'nın Londra büyükelçiliğini yapan Sonuçta "olumsuz davranış"m ne olduğunu bilmiyoruz. Görevden alınmasında başka bir neden olmalı, ama ne?..
  • 12. 24 25 O günlerde Osmanlı Devleti, tarihinin en önemli iktisadî karar- tıldi- Donanma da Dolmabahçe'yi denizden sardı. larından birini hayata geçirdi. (Ara not: Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesi, Harbiyelile- fin siyasal eylem amacıyla okullanndan çıktıkları ilk olaydır. Osmanlı'nın kararı Evliyazadeleri etkiliyor Rejimler, sistemler değişse de, bu topraklarda Harbiyelilerin si- yasal talepler içeren çıkışlan son olmayacaktı. Gün gelecek, yi- Rus yanlısı olduğu için "Nedimof' diye anılan Sadrazam Mah- ne mayıs ayında, Evliyazade ailesinin iki damadının idamına gi- mud Nedim Paşa'nm 6 ekim 1875 tarihinde yaptığı bir açıklama den süreç, Harp Okulu öğrencilerinin bir siyasal gösterisiyle iv- Avrupa'yı ayağa kaldırdı. "Tenzili faiz kararı"yla Osmanlı hükü- me kazanacaktı...) meti, beş yıl süreyle faiz borçlarının ancak yansını ödeyeceğini, Sonuçta. Sultan Abdülaziz askerî darbeyle tahttan indirildi. ödeyemeyeceği faizlere karşılık ise yüzde 5 faizli tahviller verece- ğini açıkladı. V. Murad padişah koltuğuna oturdu. Dört gün sonra... Öyle ya, artık bıçak kemiğe dayanmıştı ve Osmanlı Devleti bı- Devrik sultan Abdülaziz makasla kol damarlanm keserek inti- rakın borçlarını, borçların faizlerini bile ödeyemeyecek haldeydi. Sadece bir örnek işin vahametini göstermeye yetecektir: har etti... 1875 bütçe geliri 25 milyon liraydı, o yıl ödenecek iç ve dış Doksan üç gün sonra... borç taksidi ise 30 milyon lira!.. Ata ters binmek, durup dururken kendini havuza atmak gibi garip davranışlar içinde olan V. Murad'ın akıl hastası olduğu artık Borçlan ödememe tavn, Avrupalı tüccarlann, "Osmanlı bizi dolandırdı" feryadını basmasına neden oldu. gizlenemez bir hal alınca tahttan indirildi. Yerine otuz üç yıl padişahlık koltuğunda oturacak, otuz üç ya- Feryat işe yaramadı. Osmanlı yüzde 5'lik faizleri de ödeyeme- di ve mart 1876'da borç ve faiz ödemelerinin tamamen durdurul- şındaki II. Abdülhamid, 31 ağustos 1876'da tahta oturtuldu. duğunu açıkladı. Bu kararla Osmanlı Devleti, ekonomik ve aske- Cinayet romanları seven padişah rî iflastan sonra malî iflasım da dünyaya duyurmuş oldu. Aslında bu, 1838 Baltalimam Ticaret Antlaşması'nın, 1839 Tan- II. Abdülhamid öteki Osmanlı sultanlarına pek az benzeyen bir zimat ve 1856 Islahat fermanlarının iflasıydı... padişahtı. Uzun boylu, uzun burunlu, kambur, kızıl sakallı, içedö- Peki bu malî iflas ile Evliyazade Mehmed Efendi'nin görevden nük, ancak ilgi çekici bir tipti. Padişah olma ihtimali uzak görün- alınması arasında bir ilişki olabilir mi ? düğü için Abdülhamid'ih şehzadelik günleri rahat geçmişti. Sa- Olabilir! ray'da "Azizciler" ve "Muradcılar" arasında çekişme vardı. Abdü- "Olabilir" diyorum, çünkü Osmanlı'nın borçlannı ödememe laziz, kendisinden sonra koltuğa ağabeyi Veliaht Murad'ın değil, kararının yansımaları çok sert oldu... oğlu Yusuf İzzeddin'in oturmasını istiyordu. Bu iktidar çekişmesi Malî iflastan iki ay sonra, 2 mayıs 1876'da Bulgarlar, üç ay son- Abdülhamid'in yalnızlığına katkıda bulunmuştu; kimse onun bir ra ise haziran 1876'da Sırplar isyan etti. gün padişah olacağına inanmıyordu. İstanbul'da da hareketlilik vardı: 10 mayıs 1876'da medrese öğ- Ama yine de tüm Şark saraylarını saran, şüpheler, korkular, rencileri hükümet aleyhine gösteri yaptılar. Veliaht Murad'ın sarra- 5 bilgisizlik ve devamlı ürküntü, onun da ruh sağlığını bozmuştu. fı Hınstaki'den aldığı paralan Midhat Paşa vasıtasıyla öğrencilere Ve bu vehimler her geçen yıl artarak büyüyecekti... dağıttırdığı iddiası başkent İstanbul'da kulaktan kulağa fısıldandı. Şehzadeliği döneminde amcası Sultan Abdülaziz'le birlikte Bir gün sonra, borçlan ödememe karanm açıklayan Rus yanlı- Fransa ve İngiltere'yi gezdi. Bu gezilerde en az ilgi gören hanedan sı Sadrazam Mahmud Nedim Paşa azledildi. mensubu oldu. Evet, Avrupalılar da bir gün onun tahta oturacağı- Ancak "iç isyan" durmadı. nı hesap etmiyordu! 30 mayıs sabahı saat 03.00'te Sultan Abdülaziz'in oturduğu Şehzade Abdülhamid de etmiyordu. Bu nedenle geceleri Tarab- Dolmabahçe Sarayı, Askerî Mektepler Komutanı Süleyman Paşa komutasındaki birlikler ve Harbiye öğrencileri tarafından kuşa- 5. II. Abdülhamid, Sultan Abdülaziz'in Paris'te ziyaret ettiği III. Napolyon'u Napolyon
  • 13. 26 27 ya'daki malikânesinde Belçikalı tuhafiyeci kız Flora Cordier'yle va bu durumdan memnun değildi. Çünkü bu antlaşmada var olan birlikte geçirmekte,6 gündüzleri de büyük bir şirketin umum mü- Karadeniz'in tarafsızlığı ilkesi Rusya'nın çıkarlarına ters düşüyor- dürü olan İngiliz komşusu Mr. Thomson'la dostluk etmekteydi. du. Ayrıca Balkanlar'da "Müslüman zulmü altında inleyen Ortodoks Gençliğinden beri borsa oyunlarına meraklıydı. Rum bankacı Hristiyanlara hürriyet vermek" amacıyla Osmanlı'ya savaş açtı. Zarifi ve Ermeni borsa simsarı Assani'yle sıkı dosttu. Onların Sofya ve Edirne'yi işgal eden Ruslar, on bir ay içinde Ayastefa- dostluğu sayesinde borsada hayli para kazandı. Yani, II. Abdülha- nos'a (Yeşilköy) indiler. İstanbul, fethinden 425 yıl sonra, ilk kez mid sadece sultan ve halife değil, aynı zamanda milyoner bir işa- böylesine yakın bir tehditle burun buruna geldi. damıydı. Osmanlı'nın en zengin padişahıydı! Rusya savaşım gerekçe gösteren II. Abdülhamid, 13 aralık Üstelik sade, mazbut ve çalışkandı. Zeki olduğu söylenirdi. 1877'de Sadrazam Midhat Paşa'yı Yıldız Sarayı'na çağırttı ve Mec- Polisiye ve cinayet romanlarına bayılırdı. Bunları tercüme lisi Mebusan'ı süresiz tatil ettiğini bildirdi. eden özel memurları vardı. Tercüme işini bir ara ünlü gazeteci ya- Midhat Paşa'nın sadrazamlığı kırk sekiz gün sürmüştü... zar Hüseyin Cahid (Yalçın) yapacaktı. II. Abdülhamid, her fırsatta "babası gibi sevdiğini" söylediği Dostu İngiliz Mr. Thomson aracılığıyla sadece ticareti öğren- Midhat Paşa'yı İzzeddin adındaki vapura bindirerek İtalya'ya sür- memiş, İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Eliot'la ilişki kurup, ikti- güne gönderdi. Bu arada halkın Midhat Paşa'nm sürgüne gönde- dara gelmek için sefaretin desteğini almayı da bilmişti. Saffet Pa- rilmesini protesto edebileceğini düşünerek vapuru biraz bekletti. şa'nın Kâğıthane'deki çiftliğinde gizlice buluştuğu, Midhat Pa- Fakat Osmanlı halkından hiçbir tepki gelmedi. şa'yla "saltanat pazarlığına" girişip, "meşrutiyet ilan" edeceği sö- Bu toprakların tarihinde sık görülecek bir toplumsal hareket- züyle tahta oturmuştu. sizlik, o günlerde de yaşanacak, millet sadrazamının sürgüne gi- İngiltere'ye yakın siyaset izleyen Midhat Paşa o dönemin en et- dişini sessizce izleyecekti... kili isimlerinden biriydi.7 Gerek Sultan Abdülaziz, gerekse Sultan Midhat Paşa'nın sürgüne gitmesinden iki ay sonra II. Abdülha- V. Murad'ın koltuğundan olmasında önemli rol oynamıştı. mid, meşrutiyeti kaldırdığını, Meclis'i kapattığını açıkladı. Sonra II. Abdülhamid, Midhat Paşa'nın gücünü biliyordu. Midhat Paşa İngilizlerin desteğini alarak Rusya'yla masaya oturdu. ise II. Abdülhamid'i kontrol edilecek bir padişah olarak görüyordu. İngilizlerin desteği yine karşılıksız değildi. İngilizlere, Kıbrıs ve Sonuçta 23 aralık 1876'da meşrutiyet ilan edildi... Mısır rüşvet olarak verildi. Artık Osmanlı Devleti anayasayla yönetilecekti... II. Abdülhamid sadece İngilizlere toprak vererek kurtulamadı. Saray'ın "kontrolü" bir kez daha İngilizlerin eline mi geçmişti ? Bulgaristan fiilen, Romanya, Sırbistan, Karadağ tam bağımsız Görüntü öyleydi ama II. Abdülhamid'in "icraatları" farklı ola- oldular. Bosna-Hersek ve Yenipazar sancağı Avusturya işgaline bı- caktı... rakıldı. Diğer yandan Rusya Kars, Ardahan, Batum ve Besarab- O yıllarda, Osmanlı toprakları üzerinde iki büyük güç, İngilte- ya'yı; İran Kotur'u; Yunanistan Tesalya'yı; Fransa ise Tunus'u aldı. re ve Rusya "bilek güreşi" yapıyordu. İngiltere ayrıca, Sudan ve Kuveyt üzerinde fiilî egemenlik kurdu. 1870'te Almanya'ya yenilen Fransa, Osmanlı üzerindeki nüfu- Durun, bitmedi... zunu hayli kaybetmişti. Siz borcunuzu ödemeyeceğinizi söyleyeceksiniz ve Avrupalı si- Osmanlı-Rus gerginliği Paris Antlaşması'yla aşılmıştı. Fakat Rus- zi rahat bırakacak, öyle mi ? Bu topraklarda sıkça göreceğimiz bir uygulama hayata geçirildi. 6. Yavuz Sultan Selim'den beri Saray'a Türk kadınları sokulmazdı. Padişah ve şehzade- ler, çoğu Slav olmak üzere yabancı kan taşıyan devşirme kadınlardan dünyaya gelmişler- "Düveli muazzama", 1878 Berlin Kongresi'nde aldığı kararla di. Ancak zamanla bu "ganimet" ve istila yollan kapanınca sarayın kapıları bu sefer de Osmanlı maliyesini milletlerarası bir malî komisyonun denetle- Çerkez ve Gürcü cariyelere açıldı. mesine karar verdi. Bu komisyon, Osmanlı Devleti'nin bütçesini 7. "Midhat Paşa Rusçuklu Hacı Hafız Mehmed Eşref Efendi'nin oğlu olarak bilinmekte- yapacak, harcamalarını denetleyecekti! dir. On yaşında Kuranı Kerim'i ezberlediği söylenen Midhat Paşa'nın Yahudi bir aileden geldiği iddia edilmektedir. 1889 yılında yayımlanmış olan Edvaro Drumont'un La France Komisyonun adı, Düyunı Umumiye (Genel Borçlar) İdaresi'ydi. Juwe adlı kitabının birinci cildinin I 13, sayfasında Yahudilikten geldiği ileri sürülmekte- 20 aralık 1881'de yürürlüğe konulan bu sistem, dünya tarihin- dir. Bu kitapta Midhat Paşa'nın annesinin Macaristanlı bir hanım olduğu yazılmaktadır." de bir ilki gerçekleştirecekti: yabancılar, alacaklı oldukları ülke- (Hikmet Tanyu, Tarih Boyunca Yahudiler ve Türkler, cI, s, 259)
  • 14. 28 29 nin başkentinde bir şirket kurarak, devlet adına bir kısım vergi ve leşinin günlük yaşamı bir değişikliğe uğradı. Evliyazade Hacı Meh- gelirleri tahsil edecekti! med Efendi'nin yaşamı ve çocuklarının eğitimi bir Batılı gibiydi. İdaresinde, İngiliz, Fransız, Alman, Avusturya-Macaristan, İtal- "Batı" yaşam tarzını benimseyen Evliyazade Mehmed Efen- yan ve Osmanlı alacaklarının temsilcileri bulunan Duyum Umu- miye, Osmanlı'nın sanki ikinci bir maliyesiydi. di'nin bu nedenle, "balocu" Vali Hacı Naşid Paşa nezdinde itibarı Zamanla "birinci maliyesi" de olacaktı! 1911'de Osmanlı mali- hayli yüksekti. yesinde 5 472 memur çalışırken, Duyum Umumiye'de 8 931 me- Ve. mur çalışacaktı! Tarih, 5 nisan 1892. Başta tütün olmak üzere kaçakçılığı önlemek için silahlı jan- Evliyazade Mehmed Efendi'nin ikinci kez belediye başkanlığı- darma gücü bile kuracaktı... na gelmesi, bu kez atamayla değil seçimle oldu! Osmanlı, tarihinin en buhranlı dönemine koşar adım gidiyordu... Ancak belediye seçimi hayli hareketli geçti. Avrupa ise patlamaya hazır bir bomba haline geliyordu... İzmir'e yine bir eski sadrazam vali olarak atandı. Avrupa'da ortaya çıkan ulusçuluk rüzgârı, özellikle Balkanlar'ı Abdurrahman Nureddin Paşa, 1891 kasımında İzmir'e vali ola- etkiliyordu. Kilise, monarşi ve aristokrasi; liberalizm, demokrasi rak gelip, Belediye Başkanı Helvacızade Emin Bey'le çatışınca, ve sosyalizmin karşısında hızla geriliyordu. Belediye Meclisi'nin yeni bir seçimle yenilenmesini istedi. İnsanlar eşitlik, özgürlük istiyordu. Dürüstlüğüyle tanınan Vali Abdurrahman Nureddin Paşa, bele- Avrupa yeniden biçimleniyordu... diyenin eski heyetinden tek bir kişinin yemden seçilmesini iste- Güç dengeleri altüst olmuştu: İngiltere, Fransa, Avusturya-Ma- mediğini belirtmekten geri durmadı. caristan ve Rusya karşısına, uluslaşma süreçlerini tamamlamış Seçimin güvenli geçmesi, hile yapılmaması ve en önemlisi eski Almanya ve İtalya çıkmıştı. Amerika Birleşik Devletleri çok uzak- üyelerin tekrar seçilmemesi için, Vilayet İdare Meclisi üyesi gü- ta olmasına rağmen, Avrupa'ya doğru yola çıkmıştı. vendiği iki kişiye seçim kontrol görevi verdi. Bu iki isimden biri, Hepsi yeni pazarlar, kaynaklar peşindeydi... Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, diğeri ise Sefer Efendi'ydi! Nisan ayı başında seçimler bitti. Seçim sonucunda, Uşakîzade Sadık Efendi, Evliyazade Hacı Mehmed Efendi,Yemişçizade Sab- "Hacı" Mehmed Efendi ri Efendi, Dellalbaşızade Ragıb Efendi, Halimağazade Halid Efen- O kanşık günlerde Evliyazade Mehmed Efendi İzmirli bazı tüc- di, Kâğıtçı Şerif Ali Efendi, Balyoszade Matyos Efendi, Kostaki car arkadaşlarıyla birlikte Mekke'ye gitti, "hacı" oldu. Efendi ve Akkaş Yorgi Efendi belediye heyetini oluşturdu. Giderken limanda nasıl ilahîlerle uğurlandı ise dönüşlerinde de Uşakîzade Sadık Efendi ile Balyoszade Matyos Efendi eski aynı törenle karşılandılar. Her gidenin yaptığı gibi dostlarına da- meclis üyeleriydi ve Vali Abdurrahman Nureddin Paşa'nm karşı ğıtmak üzere, tespih, poşu, akik yüzük, allı pullu minicik torbalar- çıkmasına rağmen yeniden seçilmişlerdi. Üstelik Uşakîzade Sa- da Kabe toprağı, Zemzem suyu, hurma ve hasır yelpazeler getirdi. dık Efendi en yüksek oyu almıştı. Artık İzmir'de, "Evliyazade Hacı Mehmed Efendi" olarak anılı- Abdurrahman Nureddin Paşa'nm belediye başkanlığından aldı- yordu. ğı Helvacızade Emin Efendi ile Uşakîzade Sadık Efendi8 akrabay- Ancak burada bir parantez açmak gerekiyor. O yıllarda İzmir dı- Aynı ailenin çocuklarıydılar. Helvacızade Hacı Ali Efendi valiliğinde bulunan Hacı Naşid Paşa, Hükümet Konağı'nda ilk bü- Uşak'tan İzmir'e gelince "Uşakîzade" namını kullanmaya başla- yük baloyu veren vali olarak tarihe geçmiştir. Yani İzmir'de "ha- mıştı. Hacı Ali Efendi'yi takip ederek İzmir'e gelen ailenin diğer cı" olmak balo vermeye engel değildi! kolu ise "Helvacızade" namını kullanmayı sürdürmüşlerdi. İzmir'de "hacı" olmanın başka anlamlan vardı. Uşakîzadeler ile Evliyazadeler birbirlerine çok yakındılar. Öy- İzmir'de bazı aileler için hacca gitmek, İslam'ın şartı değil, ka- le ki, İzmir'in bu iki büyük ailesi birkaç yıl önce, yaşanılan bo- mufle olabilmenin en iyi yöntemiydi! yunca unutamadıkları o acılı olay başlanna gelmeseydi dünür bi- Hacı olan Evliyazade Mehmed Efendi'nin ne kendisinin ne de ai- le olacaklardı. 8. Kemal'in esi Latife Hanım'ır. dedesidir.
  • 15. 31 30 Uşakîzade Sadık Efendi'nin istifasından sonra Vali Abdurrah- Uşakîzade Hacı Ali Efendi'nin oğlu, Evliyazade Hacı Mehmed lan Paşa'nın tepkisini almamak için Balyoszade Matyos Efendi Efendi'nin kızı Gülsüm'le evlenecekti. de istifa etti. Böylece Belediye Meclisi yeni üyelerden oluştu. Hazırlıkları günler öncesinden başlayan düğünü izmirliler me- Belediyede gerçekleştirilen bu yenilenme sadece başkanlık ve rakla bekliyordu. meclis üyeleriyle sınırlı kalmadı. Bir önceki dönemde işe alınan Ancak düğüne bir gün kala... belediye kadrosunun yüzde 70'i tasfiye edildi. Damat Uşakîzade Yusuf Efendi intihar etti!.. ikinci kez göreve gelen Evliyazade Mehmed Efendi, Vilayetle Sadece Uşakîzadeler değil, kentin yakışıklı gençlerinden Yu- tekrar iyi ilişkiler başlattı. İyi ilişkilerden kasıt, Evliyazade Hacı suf'un bu ani ölümü herkesi sarstı. Mehmed Efendi'nin valinin sözünden çıkmamasıydı. Bu olay Uşakîzadeler ile Evliyazadeleri birbirlerine daha da ya- Bu çerçevede Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin belediye kınlaş tirdi. başkanlığı dönemi, belediyenin, tekrar Vilayetin bir şubesi hali- Bu nedenle Belediye Meclis üyeleği seçimlerinde birbirlerine ne gelme süreci olarak değerlendiriliyordu. destek olmuşlardı. Ancak şanslıydı. Göreve geldiği ilk günlerde, Vilayet binasında Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, Uşakîzade Sadık Efendi'nin "sığıntı" gibi duran belediyeyi, yeni binasına taşıttı. belediye başkanı olmasını çok istiyordu. Yeni belediye binası yeni kadroları da beraberinde getirdi. Ancak valinin, en çok oyu alan Uşakîzade Sadık Efendi'yi be- Kadrosu içinde, 5 kişiden oluşan Muhasebe Kalemi; 5 kişiden lediye başkanlığına atayıp atamayacağı kentte konuşulup tartışı- oluşan Tahrirat Kalemi; 7 kişiden oluşan Tanzifat Muhasebe Ka- lırken, meydana gelen bir olay, yerlisi ve yabancısıyla tüm İzmir'i lemi; 160 kişiden oluşan Memurini Tanzifiye; 10 kişiden oluşan şoke etti. Ketebe ve Memurini Saire; 8 kişiden oluşan Memurini Tıbbiye ve Ve ne yazık ki bu tatsız olay da yine UşaMzadelerin basma geldi... Fenniye ile 57'si çavuş olmak üzere 74 kişiden oluşan Memurini Uşakîzade Süleyman Tevfik, Paris'te öğrenim görmüştü. İzmir'e dö- İcraiye vardı... nünce vatan ve hürriyet üstüne yazdığı şiirler yüzünden II. Abdülha- Bürokrasinin yükünü azaltmak için, "belediye reisliği muavin- mid'in istibdat rejiminin hışmına uğramış, Bağdat'a sürgün edilmiş- liği" kadrosunu ihdas etti. ti. Beş yıl süren sürgünün ardından İzmir'e dönmüş ve gönlünü bir Asayiş önlemlerini artırdı; hamalların taşıdıkları mallan çal- genç kıza kaptırmıştı. Ancak genç kız aşkına karşılık vermiyordu. malannı önlemek, serserilerin düzen altına alınmasını sağlamak Ve bir gün, Elhamra Gazinosu'nda sevgilisinin karşısına geçip, için, belediye kolluk gücünü kuvvetlendirdi. tabancayı şakağına dayayarak intihar etti. Örneğin düğünlerde silah atılmasını yasakladı... İki kardeşin, önce Yusuf, ardından Süleyman Tevfik'in intihan 9 Uşakîzade ailesinde büyük ruhsal yıkıma yol açtı. 10 İkinci kardeşininin de şoke ölümüne dayanamayan Uşakîzade Dünürleri Giridîzadeler Sadık Efendi, Belediye Meclisi üyeliğinden ayrıldı. Acısını unuta- Bu uygulamayı ilk olarak kızı Evliyazade Gülsüm'ün düğünün- bilmek için oğlu Muammer'e bıraktığı halı alım satımı ve nakliye- de başlattı. Davetlilerin silah atmasına izin vermedi! cilik işinin başına tekrar döndü. Nişanlısı Yusuf'un intihanyla bunalıma giren Gülsüm, kısa bir Latife, Halid Ziya (Uşaklıgil) gibi torunlarıyla teselli buldu. sure sonra Giridîzade Hacı Süleyman Ağa'nın torunu Nuri Efen- di'yle evlendirildi. İkinci kez belediye başkanı İsimlerinden de anlaşıldığı gibi Giridîzadeler, Giritli'ydi. Giridîzade Hacı Süleyman Ağa, tıpkı dünürleri Evliyazadeler Vali Abdurrahman Paşa, Uşakizade Sadık Efendi'den sonra en &oı izmir'in zengin komisyonculanndan biriydi. Aynca "Serbev- çok oyu alan Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'yi belediye baş- vabinî dergâhı"nın kurucusuydu. Tuzcuzadelerin kızı Hatice Ha- kanlığına atadı. nını la evliydi. 9. Uşakîzadeler yıllar sonra aynı acıyla bir kez daha karşılaşacaklardı, iki amcası da inti- • Evhyazadelerin soyağacı için "Ek"e bakabilirsiniz. l n r > A u ı n « l n LJ.I:J "7:.._ • • — • •—-••T . . . . .
  • 16. 32 33 Tuzcuzadeler, İzmir'de ihraç mallarının depolardan limanlara ı stı Bulaşıcı hastalıkların kentte yarattığı tahribatın önüne geç- nakil işlerini yürüten bir aileydi.: 1 mek için, sağlık komisyonu kurdurdu. Tuzcuzadeler, Helvacızadeler ve Uşakîzadelerle de dünürdü. Şehir temizliğinin sürekli denetim altına alınması için, jandar- Bu evlilikle Helvacızadeler, Uşakîzadeler, Tuzcuzadeler, Giridî- ma kumandanı, sıhhiye müfettişi ve belediye zabıtalarının müşte- zadeler ve Evliyazadeler akraba oldular... rek çalışmasını sağladı. Bütçesinin yetersiz olmasına rağmen be- lediye doktorlarının sayısını artırdı. Giridîzade Hacı Süleyman Ağa ile Hatice Hanım'ın evliliğinden Ama ne yaptıysa İzmir'in o yıllarda en büyük sorunu olan tifo- üç çocuğu vardı: Reşid, Tahir ve Halil. nun önüne geçemedi. 1831'den beri İskenderiye, İstanbul gibi li- Bu üç kardeşten Halil Efendi'nin beş çocuğundan en büyüğü manlardan, hatta Fransa'dan gelen tifo salgını her geçen gün ar- Nuri, Gülsüm'le evlendi. 12 tarak sürüyor, şehirde neredeyse her evden bir cenaze çıkıyordu. Gülsüm Hanım-Nuri Efendi çiftinin bir yıl sonra Kemal adını Tifo hastalığı nedeniyle ölen İzmirlilerin içinde biri vardı ki, verdikleri bir oğullan oldu. Daha sonra bir de kızları doğdu: Faire. Evliyazade Mehmed Efendi'nin belediye başkanlığından ayrılma- Evliyazade Hacı Mehmed Efendi kızını evlendirdikten sonra sına neden oldu. Henüz buluğ çağına yeni giren Evliyazade Mus- tekrar belediye işlerine döndü. tafa yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak vefat etti. Tıpkı daha önceki belediye başkanlığı döneminde olduğu gibi Genç Mustafa, Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin kardeşi bazı işleri "sevap" için yaptı; bu nedenle bu giderlerin parasını ce- Evliyazade Ahmed Efendi'nin oğluydu. binden ödedi. Örneğin, kendi adına Hisarönü'ndeki camiin şadır- Demirhan'da tüccarlık yapan Evliyazade Ahmed Efendi'nin eşi vanını yaptırdı. Zehra'dan bir de Yümmiye adlı kızı vardı. Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, dönemin İngiltere Başkonso- Mustafa'nın ölümü, Evliyazade Mehmed Efendi'yi derinden losu Frederic Holmwood C.B. ve Viskonsül E.C. Blech; Fransa sarstı. Üstelik hem yaşlı hem de hastaydı. Başkonsolosu M. Rougon ve Hollanda Konsolosu Hendrik Spak- Vali değişikliğinden yararlanarak istifasını verdi. Yeni vali, İn- ler'le çok samimiydi. gilizci olarak bilinen Kıbrıslı Kâmil Paşa'nm kalması için yaptığı Vali Abdurrahman Nureddin Paşa, mayıs 1893'te İzmir'den ısrarlara rağmen Evliyazade Hacı Mehmed Efendi belediye baş- Edirne'ye atandı. Onun yerine, II. Abdülhamid'in Nafıa (1879) ve kanlığını bıraktı. Adliye (1884) nazırlıklarını yapıp daha sonra kızağa çekilen Ha- san Fehmi Paşa getirildi. Yeni vali ile Evliyazade Hacı Mehmed Efendi arasında hiçbir Çakırcalı'yı Levantenler koruyor! problem yaşanmadı. Ama acı bir olay Evliyazade Mehmed Efen- 1895 yılının kasım ayında İzmir valiliğine bir kez daha eski bir di'nin belediye başkanlığını bırakmasına neden oldu... sadrazam atandı: Kıbrıslı Kâmil Paşa! ingiliz çevrelerine yakınlığıyla tanınan Kıbrıslı Kâmil Paşa İz- Evliyazade Mustafa'nın ölümü mir e gelir gelmez başta Whittalller ve Forbesler olmak üzere İn- giliz Levanten aileleriyle çok yakın ilişki içine girdi. Bu yakın mü- Belediye Başkanı Evliyazade Mehmed Efendi o yıllarda İzmir'i nasebetler o kadar arttı ki, kentte, "Şehre korku salan Çakırcalı kasıp kavuran salgın hastalıkları yok etmek için var gücüyle ça- Mehmed Efe'nin eylemlerine bilerek göz yumuyor. Amacı asayişi sabote edip, İngiltere'nin bölgeye müdahalesini temin etmek. Mü- I I. Evliyazadelerin dünürleri Tuzcuzadeler, 1950'li yıllarda, yani Evliyazadelerin dama- dahale arkasından ise İzmir'in muhtariyet kazanmasıyla birlikte dı Başbakan Adnan Menderes döneminde, Türkiye'nin NATO'ya girmesiyle kurulan üs- ler ve tesislere taşımacılık yaparak "Tuzcuoğlu Taşımacılık Şirketi"ni büyüttüler. Bugün <endisi de bağımsız vali olacak" dedikoduları yayılmaya başladı. Türkiye'nin en büyük taşımacılık şirketlerinden biri oldular. Kamil Paşa'nm İngilizlerle yakın ilişkisi İzmir'de başını belaya 12. Evliyazade Gülsüm'ün eşi Giridîzade Nuri Efendi'nin kardeşi Hacı Reşid Efendi'nin soktu. Gerek bu ilişkisi gerekse Çakırcalı Mehmed Efe'yi korudu- torunları Ertuğrul Akça, I 962'de Yeni Türkiye Partisi, 1965 ve 1969 seçimlerinde ise U 8 Şeklindeki jurnaller Yıldız Sarayı'na ulaşınca, II. Abdülhamid AP'den milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Ertuğrul Akça'nın ağabeyi A. Orhan Akça ise 1964-1973 yılları arasında AP senatörlüğü yaptı. amil Paşa'dan kurtulmaya karar verdi. Saray'daki dostları saye-
  • 17. 34 35 sinde, azledileceğim öğrenen Kıbrıslı Kâmil Paşa soluğu İzmir İn- Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'den boşalan İzmir Belediye giltere Konsolosluğu'nda aldı. başkanlığına Hacı Mehmed Eşref Paşa getirildi. Korktuğu, Midhat Paşa'nın başına gelenlerin benzerini yaşaya- Evliyazade Hacı Mehmed Efendi, yeğeni Mustafa'nın genç ya- cak olmasıydı. Beklediği son gerçekleşmedi. İngiliz hükümetinin ında vefatı, yaşlanması ve son aylarda bir türlü kurtulamadığı girişimleriyle sürgün yerine, doğum yeri Kıbrıs'ta mecburî ikamet hastalığı nedeniyle ölüm korkusuna kapılmıştı. Evden çıkmıyor- etmesine izin verildi. 13 du. İşlerini oğlu Refik'e devretmişti... O dönemde İzmir'in başında sadece tifo gibi salgın hastalıklar belası yoktu. Şehrin etrafını sarmış çeteler de İzmir halkını canın- Evliyazade Refik Efendi dan bezdirmişti. Bugün olduğu gibi dün de çeteler sırtını belli güçlere dayamış- Evin tek erkek çocuğu Refik, dadılarla, halayıklarla, hizmetçi- lardı. Örneğin İzmirli Whittall ailesi Çakırcalı Mehmed Efe'nin en lerle büyüdüğü için hayli şımarıktı. büyük destekçisiydi! Refik, babası gibi ticaretle uğraşmayı hiç sevmiyordu. Ancak Whittalller Çakırcalı'ya silah ve cephane yardımında bulunu- işsiz görünmek istemediği için, İzmir Valiliği'nin karşısında bulu- yordu. Bu kuşkusuz karşılıklı bir çıkar ilişkisiydi. nan, babasına ait, "20 odası, 41 karyolası" olan Evliyazade Ote- Lojistik desteğin karşılığında Çakırcalı Mehmed Efe, Levan- li'ni yönetiyordu. tenleri Rum çetelerinden koruyordu! Özellikle yabancı konukların kaldığı otelin oda fiyatları döne- 1887'de Rum Kaptan Foti Çetesi, Bornova'da Whittalller ile me göre hayli yüksekti: 50,75 ve 100 kuruş! Wilkinsonların dört çocuğunu dağa kaldırmış; 800 lira fidye iste- Bir diğer geliri de Evliyazade Hanı'ndaM dükkânların kiralarıydı. miş; Whittalller zaptiyelerden habersiz parayı götürüp çocuklan sağ salim teslim almışlardı. Bu olaydan sonra Levantenler güven- Evliyazade Refik, işyerlerine pek uğramıyordu. lik önlemlerini kendileri almaya başlamışlardı. O yılların moda aksesuarı olan ve bu nedenle elinden hiç bırak- Gün gelecek namı büyük Çakırcalı Mehmed Efe, Osmanlı Dev- madığı gümüş saplı bastonuyla arabasına binip İzmirlilerin "Ma- leti tarafından bağışlanması için, Whittall ailesini aracı sokacak rina" dedikleri limana giderdi hemen her gün... ve affedilip "düze inmesini" sağlayacaktı. Marina ve çevresinde Avrupa standartlarında kafe ve restoran- İzmir'deki bu "derin ilişkileri" bilmeden valilik, belediye başkan- lar vardı. En çok tercih edilen yer "Viyanalı Bay Kraemer'in Res- lığı görevini yürütmek zordu. Kıbrıslı Kâmil Paşa, Levantenlerle, taurantı" ve "Cafe Loukas"tı. yabancı tüccarlarla ve dipolomatlarla hayli sıcak ilişkisi olan Evli- Kordon'da bulunan "Sporting Club" kentin en ünlü kulübüydü. yazade Hacı Mehmed Efendi'nin görevi bırakmasını bu nedenle hiç Zevkle döşenmiş tertemiz salonu, bin bir çiçekle süslü bahçesi ve 14 istememişti. Ancak Evliyazade Hacı Mehmed Efendi kararlıydı. terası hemen her gün dolardı. Kulübün ön tarafında nhtım kena- rında küçük şirin bir orkestra müzik yapardı. 13. Gerçek midir bilinmez, Kıbrıslı Kâmil Paşa İzmir valiliği sırasında sık sık memleketi Ayrıca çeşitli temsillerin yapıldığı küçük tiyatro salonu vardı. Kıbrıs'a gidiyordu, izmir'de o tarihlerde yaptığı nüktelerle İzmir'in gönlünde taht kuran Şair Eşrefin hayranları arasında Vali Kâmil Paşa da vardı. İzmir Valisi Kâmil Paşa, Eşrefi Kulübe kadınlar da gelebiliyordu. seviyor ve koruyordu. Rumlar, Türklerin kulübe üye olmaması için ellerinden geleni Bir gün, Kâmil Paşa, Kıbrıs'a giderken, Eşreften ne hediye istediğini soruyor. Eşref, "Kıb- yapıyordu. rıs'ın eşekleri meşhurdur, bir eşek getirirseniz makbule geçer paşam" diyor. Bir ay sonra Kâmil Paşa, Kıbrıs'tan dönüyor. Valiyi rıhtımda karşılayanlar arasında Eşref Buna rağmen, Osmanîzade Ziya, Uşakîzade Muammer, Sükke- de vardır. Kâmil Paşa vapurdan iner ve karşısında Eşrefi görünce, elini dizine vurarak rîzade Tevfık gibi Evliyazade Refik de kulübün ender Türk üyele- "Tüh! Sen benden eşek istemiştin. Unuttum. Şimdi, seni görünce aklıma geldi" deyince nndendi. Eşref altta kalacak değil ya, hemen cevabını verir: "Ziyanı yok paşam ! Siz geldiniz ya!" Evliyazade Refik çapkındı. 14. Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin torununun oğlu Aydın Menderes, Kıbrıslı Kâ- mil Paşa ile Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'nin çok yakın arkadaş ve dost olduklarını Levanten kızlarla arkadaşlık etmekten hoşlanıyordu. söylüyor. Bu iki devlet adamının dostluğunu, Evliyazadelerin yaşayan kuşağının neredey- Zaman değişiyordu. se tamamı teyit ediyor. Ailelerine ait bu anıyı hepsinin bilmesi, yıllar boyunca bu ilişki- Müslüman kızlarının Marina'da gezinmeleri ve alışverişe git- nin hep konuşulduğu anlamına geliyor.
  • 18. 36 37 meleri İzmir'de hiç yadırganmıyordu. Kızlar genellikle sokağa g u onun neredeyse tek "işiydi". çarşafsız çıkıyorlardı. Dar olmayan elbise giyip üzerlerine bele Ata çok iyi binerdi. Bu konuda iddiaya girmekten çekinmezdi. kadar inen bir örtü atıyor, yüzlerini ince ama koyu bir başka ör- gir gün yine bir arkadaşıyla iddiaya girdi. Çizmeleri ile eyeri- tüyle kapatıyorlardı. •n a rasına beş altın koyulacaktı. Bu altınları düşürmeden, bir Evliyazadelerin kızları, kadınları modayı yakından takip edi- volta tms, iki volta da galop yaparsa altınları alacaktı. yordu. Zaten kara çarşafa hiç girmemişlerdi! Sonuçta iddiayı kazandı ve altınları aldı. At yarışları İzmir sosyetesinin yan yana geldiği bir eğlenceydi. Kentte piyano merakı çok yaygındı. Evliyazade Refik Efendi İzmir'in en önemli koşusu Sultan Koşusu'ydu. piyano dinlemeyi çok seviyordu; müziğe tutku derecesinde bağ- Padişahlar adına at yarışması yapılmasını yıllar önce Sultan lıydı. Abdülaziz istemişti. Özellikle İzmir'e gelen İtalyan Opera Kumpanyası'nı ve Fransız Sultan Abdülaziz İzmir'e geldiğinde zengin ve meşhur bir Le- Operet Topluluğu'nu kaçırmamaya gayret ederdi. Bohemya Ka- vanten aile olan Vitollerin Bornova'daki evinde misafir kaldığı bir dın Kumpanyası gibi düşük nitelikli eğlencelere dönüp bakmazdı gece at yarışlarından bahis açıldı. Spora ve özellikle güreşe düş- bile... künlüğüyle bilinen Sultan Abdülaziz kendisi için bir koşu düzen- Evliyazade Refik Efendi alaturka müzikten de hoşlanırdı. An- lenmesini istemişti. Bunun için Hazinei Hassa'dan 300 altın tahsi- cak sadece arkadaşlarıyla yaptığı pikniklerde dinlemek şartıyla. sat ayrılmasını emretmişti. Özellikle yaz akşamlan körfezde yaptıkları kayık gezintilerin- Evliyazade Refik, İngiltere Başkonsolosu Mr. Patterson, İngiliz den çok keyif alırdı. On-on beş arkadaş bir olur, içlerinde saz ça- tüccar Forbes ile Yahudi Levantenler Alyoti ve Rees gibi at sever- lanlarla, güzel seslilerle, ya yiyecek içecek doldurdukları kayık- lerle "Smyma Races Club" adında bir yarış kulübü kurdu. larla denizde ya da bir bahçede sabaha kadar yerler içerler, çalar Kurucular arasında eşinin akrabası Kapanîzade Reşad Efendi söylerlerdi. de vardı. Raşid'in yüksek perdeden sesi, Aziz'in davudî kalın dolgun se- Evliyazade Refik, İzmir'in ünlü ailelerinden Kapanîzadelerin si, Halid Eyüb'ün gazelleri sabaha kadar susmazdı. kızı Hacer'le evliydi. Arap Abdi ve Şahbaz Ali'nin esprileri ortalığı kınp geçirirdi. İzmir'in en tanınmış ailelerinden Kapanîzadeler kimdi ? Bu so- Uşakîzade Halid Ziya (Uşaklıgil), Abdülhak Hamid (Tarhan), runun yanıtı, Evliyazadeler hakkında da bilgi sahibi olmamıza ya- Muallim Naci ve Recaizade Mahmud Ekrem vb. şairlerden şiirler rayabilir. okurdu. Ancak bu sorunun yanıtını öğrenmek için XVII. yüzyıla kadar İzmir'in tanınmış ailelerinin çocukları bazı geceler İngiliz İske- uzanmamız gerekiyor... lesi'nin az ilerisindeki Madam Julia'nm lüks genelevine konuk olurlardı. Adı genelevdi ama ev herkese açık olmazdı; burada sa- Sabetay Sevi dece kentin paralı zenginlerine hizmet verilirdi. Bu evde yer bu- lamayanlar, İkinci Kordon'da postane karşısındaki Cafe Costi'ye İzmirlilerin "Kara Menteş" dedikleri Haham Mordahay Sevi'nin çıkan sokak başında bulunan Maison Doree ya da Madam Eme'yi ailesi, kentteki Yahudilerin büyük çoğunluğu gibi, 1492 tarihinde ziyaret ederlerdi. Rumların işlettiği üçüncü sınıf genelevlere pek İspanya'dan kovulmuştu. uğramazlardı. . XV yüzyılın son yılları ve XVI. yüzyılın ilk yıllarından itibaren kpanya (1492), Sicilya ile Güney İtalya (1493), Portekiz (1497) ve ?er Avrupa ülkelerinden kovulmuş çok sayıda Yahudi Osmanlı Smyrna Races Club Devletine sığmdı. Refik'in, babası Evliyazade Hacı Mehmed Efendi'yle ortak yön- >evı ailesi önce Mora'ya sonra İzmir'e yerleşti. leri hemen hemen hiç yoktu. Kara Menteş"in oğlu, Sabetay Sevi, 7 temmuz 1626 tarihinde Örneğin, Evliyazade Refik'in başlıca tutkusu atlardı. zmir'in Agora semtinde doğdu.
  • 19. 38 39 Her Yahudi çocuk gibi o da eğitimine önce kutsal kitap Tevrat'ı Hayatîzade aslında, gerçek adı Moses ben Raffael Abrabanel öğrenerek başladı. Tevrat'ın özel yorumu sonucu ortaya çıkan gi- lan, Yahudilikten Müslümanlığa dönmüş biriydi. zemli "kabala" öğretisine merak sardı. Gershom Scholem Hayatîzade için Sabetay Sevi adlı kitabında, Haham olarak yetiştirilen Sabetay Sevi, otuz dokuzuncu yaşı- nın eşiğinde yoğun bir mistisizme saplandı. Yahudi toplumunu Sultan'm kız kardeşiyle evliydi ve 1670'te Erzurum valisiydi. 1665'e kurtaracak tanrısal ilahî güce sahip Mesih (kurtarıcı) olduğunu kadar Temeşvar (Macaristan) valiliği yapmıştı. (2001, s. 338) söylemeye başladı. Agora'daki Portugal ve Galante sinagoglarında ilk vaazlarına diye yazıyor. başladı. 1 5 Ve 31 mayıs 1665 tarihinde "Mesih" olduğunu ilan etti. Yahudi Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi'nin torunu Mehmed Emin inancına göre Mesih, kendilerine, bugünkü israil topraklarında Efendi, Osmanlı'da şeyhülislamlık yapan, -bilinen- ilk Yahudi bağımsız bir devlet kuracak ve dünyanın dört bir yanma dağılmış dönmesidir! Oğullarından biri müderris olmuş, torunu Hayatîza- olan Yahudileri bir araya toplayacaktı. de Mehmed Emin de dedesinin izinden gitmiş, hekimbaşı, kazas- Mesih olduğunu iddia eden Sabetay Sevi, sinagoglarda ateşli ker, kadı ve müderris olduktan sonra şeyhülislamlığa kadar yük- konuşmalar yapmaya başladı. Taraftarlarının sayısı her gün arttı. selmiştir. Yani bir Yahudi dönmesi Osmanlı'nın şeyhülislamlığını Bu heyecanlı konuşmalar, Avrupa'dan Yemen'e, Kuzey Afrika'dan yapmıştı. Anadolu'ya kadar geniş bir coğrafyada yaşayan insanlar arasında dalgalanmalar yarattı. Bu akım, Hıristiyanlan da, Müslümanları Dönelim tekrar Edirne Sarayı'ndaki sorgulamaya... da etkiledi. Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi, Edirne Sarayı'ndaki sorguda Avrupa'daki Milleneryan Hıristiyanlan da 1666 yılında İsa Me- Sabetay Sevi'nin tercümanlığını yaptı. sih'in ikinci kez dünyaya gelişini bekliyorlardı. Bu kehanete göre Sonuçta Sabetay Sevi kendisine önerilen iki seçenekten birini İsa'dan önce Yahudilik içinden bir Mesih çıkması, bu Mesih'in bü- kabul etti. tün Yahudileri Hıristiyanlığa döndürmesi ve "Kutsal Topraklar"ı "Bu can bu bedende olduğu sürece Müslüman'ım" dedi ve işgal eden "Türk" imparatorunun sonunun gelmesi gerekiyordu. "Mehmed Aziz Efendi" adını aldı. Sabetay Sevi'nin ortaya çıkışı bazı Hıristiyanlara göre bu kehane- Kansı Sara ise "Fatma Hanım" adını seçti! tin habercisiydi! Taraftarlarının bazıları bu hareketi ihanet olarak görüp, Sabe- Gelişmelerden rahatsız olan Osmanlı yönetimi Sabetay Sevi'yi tayist olmaktan vazgeçti. Hatta kimileri, "yeni durum"a karşı çı- tutukladı ve yargıladı. Sultan IV. Mehmed, çok uzun süren yargı- kıp intihar etti. Çoğunluk ise Müslümanlığı kabul etti. Kabul lamayı perde arkasından takip etti. Yargılama sonunda Sabetay edenler kendilerine "maaminler" (inananlar) diyorlardı. Sevi'nin önüne iki seçenek kondu: iddialarından vazgeçmezse Sabetay Sevi ve yandaşlanna, dinlerinden döndükleri için, "av- öldürülecek ya da Müslümanlığı kabul ederse hayatı bağışlana- detî" (dönme) denilmeye başlandı. caktı. Sabetayistler, islamiyet'i kabul ettiklerini söylemelerine, görii- Yahudi dönmesi bir şeyhülislam! L uşte Müslüman gibi hareket etmelerine rağmen, gerçekte Muse- vîliğe inanmaktaydılar. Burada bir parantez açmak gerekiyor: Sabetay Sevi'nin saray- 1 da sorgulanışı sırasında orada bulunanlardan biri de sultanın dok- En belirgin özellikleri güçlü saklanma yeteneği olup, (...) gerçek torlarından Hayatîzade Mustafa Fevzi Efendi'ydi. Müslümanlara karşı kendilerini iyi korumasını bilirler. Gerçek Müslü- manların hayatını yaşamak, özel yaşamlarında onlarla beraber ol- IS. Sinagoglar da dahil olmak üzere tarihî eserlere yeniden hayat vermek için TÜSİAD m Başkanı Tuncay Özilhan ile izmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Priştina Agora'da ak, onların doğru ve hatalı taraflarım iyi taklit etmek, görünüşte . , _ LJU^Uı^Cıııı UCC I I I U^ k.-....-.ı- u: —• büyük bir restorasyon çalışması sürdürmektedirler. uslümanlığm amaçlarına iyi hizmet etmek, ancak buna karşılık ken-