SlideShare a Scribd company logo
1 of 5
Four Seasons English 8
                                         Unit 1 – Frendship Rules
GRAMMAR
                                               To be - Olmak
          İngilizce to be fiili 'am, is, are' dır. Bu fiillerin diğer fiillerden farkı, durum bildiren cümlelerde
kullanılırlar. Eylem söz konusu değildir
          Positive form                           Negative form                          Question form
          I am ___________             1 am not ________                                 Am I ______?
          You are ________             You are not _______                               Are you _____?
          He is ___________            He is not _______                                 Is he _______?
          She is __________            She is not _______                                Is she _______?
          It is ____________           It is not _________                               Is it ________?
          We are ________              We are not _______                                Are we ______?
          You are ________             You are not ________                              Are you _____?
          They are _______             They are not _______                              Are they _____?

İngilizce to be fiili olan bir cümleyi soru cümlesi yapmak için 'am, is, are' cümlenin başına getirilir
.Examples –
         Am I a doctor?                       Yes, you are / No you aren’t
         Are you hungry?                      Yes, I am / No,I am not
         Is he late?                          Yes he is / No, he isn’t
         Is she beautiful?                    Yes, she is / No, she isn’t
         Is it big?                           Yes, it is / No, it isn’t
         Are we responsible?                  Yes,you are / No, you aren’t
         Are you married?                     Yes,we are / No we aren’t
         Are they students?                   Yes, they are / No, they aren’t

NOTE: İngilizcede de Türkçedeki gibi ben sorusuna sen diye, sen sorusuna ben diye, biz sorusuna siz diye ve
siz sorusuna biz diye cevap verilir. Bu yüzden sorunun hangi özneye sorulduğuna dikkat edilmesi ve ona göre
cevap verilmesi gerekmektedir.

Sen aç mısın ? Evet açım, hayır aç değilim
Biz mi sorumluyuz? Evet siz sorumlusunuz. Hayır siz sorumlu değilsiniz.

                                      Personality Adjectives
        We use character adjectives to describe someone's personality. Adjectives can stand alone or collocate
with nouns.
        Karakter sıfatlarını bir kişinin kişiliğini tarif etmek için kullanırız.Sıfatlar tek başına veya isimler ile yay
yana kullanılabilir.Bu sıfatlar to be fiili ile yani ‘ am, is ,are (present tense) was, were (past tense)’ ile kullanılır.

For example: (Örneğin:)
She is considerate. (O anlayışlıdır.)      She is a considerate        person. (O anlayışlı bir kişidir.)

NOTE: What + (is,am,are) + (he,I,they) + like?
A: What is Selim like? ( Selim nasıl biridir – kişilik olarak)
B:He is polite and generous.

* Burda en çok karıştırılan nokta , like kelimesinin hoşlanmak olarak algılanması sonucu Selim nasıl birisi ?
yerine Selim ne yapmaktan hoşlanır? gibi algılanması.Bunu karıştırmamanın yolu ise kullanılan yardımcı fiile
bakmamız. (am,is,are )–kullanılmışsa karakter olarak nasıl olduğu sorulur. (do,does )– what does Selim like?
(selim ne yapmaktan hoşlanır ) kullanılmışsa hoşlanmak anlamında kullanılmıştır.
Physical Description
                                                         Colour                               Shape                           Lenght
 HAIR TYPES
                    Black (siyah)                                                            Straight (düz)                   Long (uzun)
                    Blonde (sarışın kızlar için)                                             Wavy (dalgalı)                   Short (kısa)
                    Blond (sarışın erkekler için)                                            Curly (kıvırcık)                 Shoulder-lenght
                    Brown (Kahverengi)                                                                                        (omuz hizasında)
                    Dark Brown (Koyu Kahverengi)
                    Red (Kızıl)
Example : He has got short wavy dark brown hair
                                    I     have got long straight blonde hair

                                                                         Shape                                         Colour
              EYES TYPES




                                                            Big (büyük)                                           Black (siyah)
                                                            Small (küçük)                                         Brown (kahverengi )
                                                            Slanting (çekik )                                     Green (yeşil)
                                                                                                                  Blue (mavi )
                                                                                                                  Hazel (ela)
Examples :                                 Chinese people have got small slanting eyes.
                                           She has got big hazel eyes.
                                                                                             Shape
                            TYPES
       FACE




                                                            Round (yuvarlak )
                                                            Long (uzun)
                                                            Oval ( oval)
Examples : You have got a round face.
                                        My sister has got a long face.

                                                                                                 Skin (ten)
                           COMPLEXİ




                                                            Fair ( açık ten,kumral)
                             ON




                                                            Dark (koyu)
                                                            Tanned (bronzlasmıs)
Examples : African people have got dark skin
                                        Russian people have got fair skin.
NOTE: Fiziksel özellikleri anlatan yukarıda tablolarda verilen kelimlerle birlikte sahip olmak ‘have got ,has got’
kullanılır.Bir kişinin fiziksel özelliği hakkında bilgi almak için What does he/she look like? soru kalıbı
kullanılır.Kullanılan diğer kalıplar

                          What do they/you/we look like?
                          How tall is she?
                          How are they?
                          How much does she/he weight ?                                                 She weights 60 kilograms
                          How much do they/you weight?
                          What colour is his/her hair?                                                  His hair is blonde
                          What colour arehis/her eyes?                                                  Her eyes are green

Melisa is a beautiful girl. She is slim and tall. She has got long straight black hair and blue eyes.

VOCABULARY

Personality Adjectives (Kisilik Sıfatları)Kisinin karakterini ifade ederken kullanılan sıfatlar
Pessimistic = the person who always see the bad                                       Supportive = people who support their friends --
sides of events -- Kötümser                                                           destekleyici - ( support - desteklemek)
Optimistic = the person who always see the good                                       Understanding = anlayışlı ( understand –
sides of events -- İyimser                                                            anlamak)
Selfish = the person who always thinks of on his /      Talkative – people who likes talking too much (
her own -- Bencil                                       çok konuşmayı seven kişiler)
Bossy = the person who always says others what to       Happy – mutlu
do-- patronluk taslayan                                 Loyal – sadık vefalı
Reliable= Güvenilir                                     Funny – people who like making the others laugh
Honest = the person who doesn’t tell lies – Dürüst      (komik eğlenceli – başklarını güldürmeyi seven
Dishonest - hilekar dürüst olamayan                     kişiler)
Reserved - Çekingen,içine kapanık                       Sociable – people who make friends easily (sosyal
Persistent - İnatçı                                     – kolay arkadaş edinen kişiler)
Rude – kaba , kibar olmayan                             Serious – ciddi ağırbaşlı
Mean , Stingy –people who don’t like spending           Jealous – kıskanç
money (cimri,para harcamayı sevmeyen kişiler)           Brave – people who aren’t afraid of anything (cesur
Perfectionist – mükemmeliyetçi ( perfect –              – hiçbir şeyden korkmayan kişiler)
mükemmel)                                               Passionate –şehvetli hırslı tutkulu
Generous – cömert eli açık                              Lazy - people who don't want to work (tembel –
Punctual – people who never be late (dakik- asla        çalışmak istemeyen kişiler)
geç kalmayan kişiler )                                  Warm-hearted – iyi kalpli, sevgi dolu
Thankful – minnettar , müteşekkir                       Spoilt- şımarık
Proud - gururlu                                         Encouraging – cesaretlendirici (encourage –
Sincere – içten samimi                                  cesaretlendirmek , discourage – cesaretini kırmak)
Trustworthy – güvenilir (trust – güvenmek)              Forgiving – bağışlayıcı (forgive – bağışlamak)
Clever – akıllı zeki                                    Respectful – saygılı ( show respect – saygı
Shy - not confident (çekingen – güvensiz)               göstermek)
Bright - intelligent (parlak – zeki)                    Honest - people who always tell the truth (dürüst –
Noisy - people who make a lot of noise                  her zaman doğruyu söyleyen kişiler)
(sesli,gürültücü– çok ses yapan kişiler)                Selfish - people who only think about themselves
Stubborn - people who won't change plans or ideas       (bencil – sadece kendini düşünen kişiler)
(inatçı – plan veya fikirlerini değiştirmeyecek olan    Mature - people who behave like adults, not
kişiler)                                                children (olgun – yetişkinler gibi davranan kişiler,
Helpful - people who like helping others                çocuk gibi değil)
(yardımsever – başkalarına yardım etmeyi seven          Polite - people who show respect for others and
kişiler)                                                aren't rude (kibar – başkalarına saygı gösteren ve
Moody - often angry or unhappy (karamsar – sık          kaba olmayan kişiler)
öfkelenen ve mutsuz olan)                               Aggressive - people who behave in an angry or
Patient - people who don't get angry when they          violent way (agresif – kızgın veya şiddetli şekilde
have to wait a long time for something (sabırlı – bir   davranan kişiler)
şey için uzun süre beklemesi gerektiğinde               Ambitious - people who want to be very successful
sinirlenmeyen kişiler)                                  or powerful (hırslı – çok başarılı veya güçlü olmak
Imaginative – hayal gücü kuvvetli, yaratıcı kişi        isteyen kişiler)
Organised - people who plan things well and don't              Easy-going - people who are very relaxed and don't
waste time (düzenli – işlerini iyi planlayan ve                worry about things (rahat – çok gevşek olan ve
zaman kaybetmeyen kişiler)                                     olaylara aldırmayan kişiler)
Considerate - people who are very kind and
helpful (anlayışlı – çok kibar ve yardımsever olan
kişiler)
PHYSICAL DESCRIPTION ADJECTIVE (Kisinin fiziksel özelligini ifade eden sıfatlar)

Beautiful – güzel                                              Short – kısa
Handsome – yakışıklı                                           Fat – şişman
Good looking – ağzı burnu yerinde güzel                        Ugly – çirkin
görünümlü                                                      Slim –ince
Pretty – hoş sevimli                                           Tall – uzun
Muscular – kaslı                                               Bald- kel
Attractive- çekici                                             Thin –ince zayıf cılız
Overweight – fazla kilolu                                      Medium weight – orta kilolu
Bony –sıska cılız                                              Medium height – orta boylu
Well built –iri yapılı
Plumb – dik

                                    IDIOMS – DEYİMLER
To be in trouble – başı belada olmak                                    He is in trouble
Stand by someone – birinin yanında olmak ,destek vermek                 My family always stand byme
Be grateful for each day –Her gün için minnettar olmak                  I am grateful for each day
Bring joy to someone’s life – birinin hayatına neşe katmak              She brought joy to my life
See the best in someone – birinin içindeki kabiliyeti görmek            They must see the best in him
Be there for someone – birinin yanında olmak                             My mother always is there for me

                  SHOULD / SHOULDN’T
         OUGHT TO ile eşanlamlıdır. Yapılması kesinlikle zorunlu olmayan bir
gereklilik (escapable obligation) veya tavsiye (advisability) ifade eder. -MELÎ / -MALI
biçiminde öğrenilmesi MUST ile karıştırılmasına yol açabilir. Bu tür yanlışlığa yol
açmamak için ifade ettiği gerçek anlamı vermek yerinde olur. SHOULD şimdiki ve
gelecek zamanlan gösterir
Example:
1 — We should be careful when we cross streets.
(Caddeleri geçerken dikkatli olmamız gerekir.)
2 — We must obey the traffic rules when we drive:
(Araba kullanırken trafik kurallarına uymak zorundayız.)
3 — You shouldn't smoke so much, it is harmful to your health.
(Bu kadar çok sigara içmeseniz iyi olacak; sağlığınıza zararlı.)
4 — You mustn't smoke here. It's dangerous.)
(Burada sigara içmeniz yasaktır. Tehlikelidir.)
A — ESCAPABLE OR MORAL OBLIGATION / DUTY (Yerine getirilmesi zorunlu olmayan gereklilik görev )
I                                                                              be more economical
You                                     SHOULD / OUGHT TO                      work harder.
He,She                                                                         study here.
We                                                                             read that book.
They                                                                           go dentist
I                                                                          go to bed late
You                                  SHOULDN'T / OUGHTN'T TO               eat everything
He,She                                                                     turn the radio very loud,
We                                                                         smoke alot.
They                                                                       be careless

Example:
1 — I should go to the party. (It's my duty to go, but I may not do so.)
(Partiye gitmem gerekir. Gitmek benim görevim, ama yerine getirmeyebilirim.)
2 — He should study more, (but he doesn't.)
(Daha çok çalışması gerekir.) (ama çalışmıyor.)
3 — My radio doesn't work. I should buy a new one.
(Radyom çalışmıyor. Yeni bir tane alsam iyi olacak.)
4 — We should wait for them,
(Onları beklememiz gerekir.) (Beklersek iyi olacak.)
5 — I shouldn't eat so much .
(Bu kadar çok yememem gerekir.)
6 — I shouldn't go to the football match this afternoon.
I should write some letters.
(Bugün öğleden sonra futbol maçına gitmemem, birkaç mektup yazmam gerekiyor.)

NOT : Soru cümlelerinde SHOULD iki- anlam ifade eder: a) Bir şeyi yapmak gereğinin bulunup bulunmadığını
sorar.(Lack of obligation to do something. B)Bir şeyi yapmamanın gerekli olup olmadığını sorar. (Obligation not
to do something.)Şöyte bir örnekle açıklamaya çalışalım:

a) Should I take your little sister some candy?
(Küçük kızkardeşinize biraz şeker götüreyim mi?)
«No, you don't need to.» veya «No, you needn't bother.»
(gerekmez.) (Zahmet etmeyin.)
«No, you shouldn't. She isn't allowed to eat sweets.»
(Hayır, götürmemeniz gerek. Tatlı yemesine izin verilmiyor.)

Yukardaki soru cümlelerinde de görüleceği gibi Should, soru cümlelerinde karşı tarafın fikrini sorar. SHALL ile
aynı görevi yapar.YAPILMAMASI GEREKEN BİR İŞİ İFADE ETMEK İÇİN: SHOULD NOT
(SHOULDN'T),YAPILMASINA GEREK OLMAYAN BİR İŞİ İFADE ET. MEK İÇİN: NEED NOT
(NEEDN'T) kullanılır.

Example:
1 — You shouldn't speak loudly in the library.
(Kitaplıkta yüksek sesle konuşmamanız gerekir.)
2 — You needn't speak loudly, I can hear you.
(Yüksek sesle konuşmanıza gerek yok. Sizi işitebiliyorum.)
B — ADVISABILITY (Tavsiye):
Example:
1 — You should see a doctor as soon as possible.
(Mümkün olduğu kadar çabuk bir doktora git-seniz iyi olur.)
2 — He should stay at home tonight. It's cold outside.
(Bu gece evde kalırsa iyi olur. Dışarısı soğuk.)
3 — Your father is very tired. He should rest for sometime.
(Babanız çok yorgun. Bir süre dinlense iyi olur.)

More Related Content

More from buket77

7th grade 1st term 1st english exam
7th grade 1st term 1st english exam7th grade 1st term 1st english exam
7th grade 1st term 1st english exambuket77
 
8th Grade 1st Term 1st English Exam
8th Grade 1st Term 1st English Exam8th Grade 1st Term 1st English Exam
8th Grade 1st Term 1st English Exambuket77
 
My english 7_students_book
My english 7_students_bookMy english 7_students_book
My english 7_students_bookbuket77
 
The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)
The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)
The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)buket77
 
Süleymaniye mosque
Süleymaniye mosqueSüleymaniye mosque
Süleymaniye mosquebuket77
 
Job satisfaction in teaching profession
Job satisfaction in teaching professionJob satisfaction in teaching profession
Job satisfaction in teaching professionbuket77
 

More from buket77 (6)

7th grade 1st term 1st english exam
7th grade 1st term 1st english exam7th grade 1st term 1st english exam
7th grade 1st term 1st english exam
 
8th Grade 1st Term 1st English Exam
8th Grade 1st Term 1st English Exam8th Grade 1st Term 1st English Exam
8th Grade 1st Term 1st English Exam
 
My english 7_students_book
My english 7_students_bookMy english 7_students_book
My english 7_students_book
 
The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)
The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)
The myth of narcissus and echo ( their traces in the modern world)
 
Süleymaniye mosque
Süleymaniye mosqueSüleymaniye mosque
Süleymaniye mosque
 
Job satisfaction in teaching profession
Job satisfaction in teaching professionJob satisfaction in teaching profession
Job satisfaction in teaching profession
 

Four seasons english 8

  • 1. Four Seasons English 8 Unit 1 – Frendship Rules GRAMMAR To be - Olmak İngilizce to be fiili 'am, is, are' dır. Bu fiillerin diğer fiillerden farkı, durum bildiren cümlelerde kullanılırlar. Eylem söz konusu değildir Positive form Negative form Question form I am ___________ 1 am not ________ Am I ______? You are ________ You are not _______ Are you _____? He is ___________ He is not _______ Is he _______? She is __________ She is not _______ Is she _______? It is ____________ It is not _________ Is it ________? We are ________ We are not _______ Are we ______? You are ________ You are not ________ Are you _____? They are _______ They are not _______ Are they _____? İngilizce to be fiili olan bir cümleyi soru cümlesi yapmak için 'am, is, are' cümlenin başına getirilir .Examples – Am I a doctor? Yes, you are / No you aren’t Are you hungry? Yes, I am / No,I am not Is he late? Yes he is / No, he isn’t Is she beautiful? Yes, she is / No, she isn’t Is it big? Yes, it is / No, it isn’t Are we responsible? Yes,you are / No, you aren’t Are you married? Yes,we are / No we aren’t Are they students? Yes, they are / No, they aren’t NOTE: İngilizcede de Türkçedeki gibi ben sorusuna sen diye, sen sorusuna ben diye, biz sorusuna siz diye ve siz sorusuna biz diye cevap verilir. Bu yüzden sorunun hangi özneye sorulduğuna dikkat edilmesi ve ona göre cevap verilmesi gerekmektedir. Sen aç mısın ? Evet açım, hayır aç değilim Biz mi sorumluyuz? Evet siz sorumlusunuz. Hayır siz sorumlu değilsiniz. Personality Adjectives We use character adjectives to describe someone's personality. Adjectives can stand alone or collocate with nouns. Karakter sıfatlarını bir kişinin kişiliğini tarif etmek için kullanırız.Sıfatlar tek başına veya isimler ile yay yana kullanılabilir.Bu sıfatlar to be fiili ile yani ‘ am, is ,are (present tense) was, were (past tense)’ ile kullanılır. For example: (Örneğin:) She is considerate. (O anlayışlıdır.) She is a considerate person. (O anlayışlı bir kişidir.) NOTE: What + (is,am,are) + (he,I,they) + like? A: What is Selim like? ( Selim nasıl biridir – kişilik olarak) B:He is polite and generous. * Burda en çok karıştırılan nokta , like kelimesinin hoşlanmak olarak algılanması sonucu Selim nasıl birisi ? yerine Selim ne yapmaktan hoşlanır? gibi algılanması.Bunu karıştırmamanın yolu ise kullanılan yardımcı fiile bakmamız. (am,is,are )–kullanılmışsa karakter olarak nasıl olduğu sorulur. (do,does )– what does Selim like? (selim ne yapmaktan hoşlanır ) kullanılmışsa hoşlanmak anlamında kullanılmıştır.
  • 2. Physical Description Colour Shape Lenght HAIR TYPES Black (siyah) Straight (düz) Long (uzun) Blonde (sarışın kızlar için) Wavy (dalgalı) Short (kısa) Blond (sarışın erkekler için) Curly (kıvırcık) Shoulder-lenght Brown (Kahverengi) (omuz hizasında) Dark Brown (Koyu Kahverengi) Red (Kızıl) Example : He has got short wavy dark brown hair I have got long straight blonde hair Shape Colour EYES TYPES Big (büyük) Black (siyah) Small (küçük) Brown (kahverengi ) Slanting (çekik ) Green (yeşil) Blue (mavi ) Hazel (ela) Examples : Chinese people have got small slanting eyes. She has got big hazel eyes. Shape TYPES FACE Round (yuvarlak ) Long (uzun) Oval ( oval) Examples : You have got a round face. My sister has got a long face. Skin (ten) COMPLEXİ Fair ( açık ten,kumral) ON Dark (koyu) Tanned (bronzlasmıs) Examples : African people have got dark skin Russian people have got fair skin. NOTE: Fiziksel özellikleri anlatan yukarıda tablolarda verilen kelimlerle birlikte sahip olmak ‘have got ,has got’ kullanılır.Bir kişinin fiziksel özelliği hakkında bilgi almak için What does he/she look like? soru kalıbı kullanılır.Kullanılan diğer kalıplar  What do they/you/we look like?  How tall is she?  How are they?  How much does she/he weight ? She weights 60 kilograms  How much do they/you weight?  What colour is his/her hair? His hair is blonde  What colour arehis/her eyes? Her eyes are green Melisa is a beautiful girl. She is slim and tall. She has got long straight black hair and blue eyes. VOCABULARY Personality Adjectives (Kisilik Sıfatları)Kisinin karakterini ifade ederken kullanılan sıfatlar Pessimistic = the person who always see the bad Supportive = people who support their friends -- sides of events -- Kötümser destekleyici - ( support - desteklemek) Optimistic = the person who always see the good Understanding = anlayışlı ( understand – sides of events -- İyimser anlamak)
  • 3. Selfish = the person who always thinks of on his / Talkative – people who likes talking too much ( her own -- Bencil çok konuşmayı seven kişiler) Bossy = the person who always says others what to Happy – mutlu do-- patronluk taslayan Loyal – sadık vefalı Reliable= Güvenilir Funny – people who like making the others laugh Honest = the person who doesn’t tell lies – Dürüst (komik eğlenceli – başklarını güldürmeyi seven Dishonest - hilekar dürüst olamayan kişiler) Reserved - Çekingen,içine kapanık Sociable – people who make friends easily (sosyal Persistent - İnatçı – kolay arkadaş edinen kişiler) Rude – kaba , kibar olmayan Serious – ciddi ağırbaşlı Mean , Stingy –people who don’t like spending Jealous – kıskanç money (cimri,para harcamayı sevmeyen kişiler) Brave – people who aren’t afraid of anything (cesur Perfectionist – mükemmeliyetçi ( perfect – – hiçbir şeyden korkmayan kişiler) mükemmel) Passionate –şehvetli hırslı tutkulu Generous – cömert eli açık Lazy - people who don't want to work (tembel – Punctual – people who never be late (dakik- asla çalışmak istemeyen kişiler) geç kalmayan kişiler ) Warm-hearted – iyi kalpli, sevgi dolu Thankful – minnettar , müteşekkir Spoilt- şımarık Proud - gururlu Encouraging – cesaretlendirici (encourage – Sincere – içten samimi cesaretlendirmek , discourage – cesaretini kırmak) Trustworthy – güvenilir (trust – güvenmek) Forgiving – bağışlayıcı (forgive – bağışlamak) Clever – akıllı zeki Respectful – saygılı ( show respect – saygı Shy - not confident (çekingen – güvensiz) göstermek) Bright - intelligent (parlak – zeki) Honest - people who always tell the truth (dürüst – Noisy - people who make a lot of noise her zaman doğruyu söyleyen kişiler) (sesli,gürültücü– çok ses yapan kişiler) Selfish - people who only think about themselves Stubborn - people who won't change plans or ideas (bencil – sadece kendini düşünen kişiler) (inatçı – plan veya fikirlerini değiştirmeyecek olan Mature - people who behave like adults, not kişiler) children (olgun – yetişkinler gibi davranan kişiler, Helpful - people who like helping others çocuk gibi değil) (yardımsever – başkalarına yardım etmeyi seven Polite - people who show respect for others and kişiler) aren't rude (kibar – başkalarına saygı gösteren ve Moody - often angry or unhappy (karamsar – sık kaba olmayan kişiler) öfkelenen ve mutsuz olan) Aggressive - people who behave in an angry or Patient - people who don't get angry when they violent way (agresif – kızgın veya şiddetli şekilde have to wait a long time for something (sabırlı – bir davranan kişiler) şey için uzun süre beklemesi gerektiğinde Ambitious - people who want to be very successful sinirlenmeyen kişiler) or powerful (hırslı – çok başarılı veya güçlü olmak Imaginative – hayal gücü kuvvetli, yaratıcı kişi isteyen kişiler)
  • 4. Organised - people who plan things well and don't Easy-going - people who are very relaxed and don't waste time (düzenli – işlerini iyi planlayan ve worry about things (rahat – çok gevşek olan ve zaman kaybetmeyen kişiler) olaylara aldırmayan kişiler) Considerate - people who are very kind and helpful (anlayışlı – çok kibar ve yardımsever olan kişiler) PHYSICAL DESCRIPTION ADJECTIVE (Kisinin fiziksel özelligini ifade eden sıfatlar) Beautiful – güzel Short – kısa Handsome – yakışıklı Fat – şişman Good looking – ağzı burnu yerinde güzel Ugly – çirkin görünümlü Slim –ince Pretty – hoş sevimli Tall – uzun Muscular – kaslı Bald- kel Attractive- çekici Thin –ince zayıf cılız Overweight – fazla kilolu Medium weight – orta kilolu Bony –sıska cılız Medium height – orta boylu Well built –iri yapılı Plumb – dik IDIOMS – DEYİMLER To be in trouble – başı belada olmak He is in trouble Stand by someone – birinin yanında olmak ,destek vermek My family always stand byme Be grateful for each day –Her gün için minnettar olmak I am grateful for each day Bring joy to someone’s life – birinin hayatına neşe katmak She brought joy to my life See the best in someone – birinin içindeki kabiliyeti görmek They must see the best in him Be there for someone – birinin yanında olmak My mother always is there for me SHOULD / SHOULDN’T OUGHT TO ile eşanlamlıdır. Yapılması kesinlikle zorunlu olmayan bir gereklilik (escapable obligation) veya tavsiye (advisability) ifade eder. -MELÎ / -MALI biçiminde öğrenilmesi MUST ile karıştırılmasına yol açabilir. Bu tür yanlışlığa yol açmamak için ifade ettiği gerçek anlamı vermek yerinde olur. SHOULD şimdiki ve gelecek zamanlan gösterir Example: 1 — We should be careful when we cross streets. (Caddeleri geçerken dikkatli olmamız gerekir.) 2 — We must obey the traffic rules when we drive: (Araba kullanırken trafik kurallarına uymak zorundayız.) 3 — You shouldn't smoke so much, it is harmful to your health. (Bu kadar çok sigara içmeseniz iyi olacak; sağlığınıza zararlı.) 4 — You mustn't smoke here. It's dangerous.) (Burada sigara içmeniz yasaktır. Tehlikelidir.) A — ESCAPABLE OR MORAL OBLIGATION / DUTY (Yerine getirilmesi zorunlu olmayan gereklilik görev ) I be more economical You SHOULD / OUGHT TO work harder. He,She study here. We read that book. They go dentist
  • 5. I go to bed late You SHOULDN'T / OUGHTN'T TO eat everything He,She turn the radio very loud, We smoke alot. They be careless Example: 1 — I should go to the party. (It's my duty to go, but I may not do so.) (Partiye gitmem gerekir. Gitmek benim görevim, ama yerine getirmeyebilirim.) 2 — He should study more, (but he doesn't.) (Daha çok çalışması gerekir.) (ama çalışmıyor.) 3 — My radio doesn't work. I should buy a new one. (Radyom çalışmıyor. Yeni bir tane alsam iyi olacak.) 4 — We should wait for them, (Onları beklememiz gerekir.) (Beklersek iyi olacak.) 5 — I shouldn't eat so much . (Bu kadar çok yememem gerekir.) 6 — I shouldn't go to the football match this afternoon. I should write some letters. (Bugün öğleden sonra futbol maçına gitmemem, birkaç mektup yazmam gerekiyor.) NOT : Soru cümlelerinde SHOULD iki- anlam ifade eder: a) Bir şeyi yapmak gereğinin bulunup bulunmadığını sorar.(Lack of obligation to do something. B)Bir şeyi yapmamanın gerekli olup olmadığını sorar. (Obligation not to do something.)Şöyte bir örnekle açıklamaya çalışalım: a) Should I take your little sister some candy? (Küçük kızkardeşinize biraz şeker götüreyim mi?) «No, you don't need to.» veya «No, you needn't bother.» (gerekmez.) (Zahmet etmeyin.) «No, you shouldn't. She isn't allowed to eat sweets.» (Hayır, götürmemeniz gerek. Tatlı yemesine izin verilmiyor.) Yukardaki soru cümlelerinde de görüleceği gibi Should, soru cümlelerinde karşı tarafın fikrini sorar. SHALL ile aynı görevi yapar.YAPILMAMASI GEREKEN BİR İŞİ İFADE ETMEK İÇİN: SHOULD NOT (SHOULDN'T),YAPILMASINA GEREK OLMAYAN BİR İŞİ İFADE ET. MEK İÇİN: NEED NOT (NEEDN'T) kullanılır. Example: 1 — You shouldn't speak loudly in the library. (Kitaplıkta yüksek sesle konuşmamanız gerekir.) 2 — You needn't speak loudly, I can hear you. (Yüksek sesle konuşmanıza gerek yok. Sizi işitebiliyorum.) B — ADVISABILITY (Tavsiye): Example: 1 — You should see a doctor as soon as possible. (Mümkün olduğu kadar çabuk bir doktora git-seniz iyi olur.) 2 — He should stay at home tonight. It's cold outside. (Bu gece evde kalırsa iyi olur. Dışarısı soğuk.) 3 — Your father is very tired. He should rest for sometime. (Babanız çok yorgun. Bir süre dinlense iyi olur.)