SlideShare a Scribd company logo
1 of 20
İLÇEMİZİN TARİHİ
İlçemizin tarihi çok eski yıllara dayanmaktadır. Antik kaynaklar Balıkesir ve çevresini Misya
(Mysia) olarak kaydetmektedir. Sındırgı tarihte Carsea ve Koruköy adlarını alan eski bir
yerleşim alanıdır. Sındırgı’ya tarih sırasıyla Lidyalılar, Persler, Bergamalılar, İ.Ö. 129 yılında
Romalılar, Bizanslılar 11. Yüzyılda da Selçuklular egemen oldular. Beylikler Döneminde
Karesi Beyliği sınırları içerisinde kalan Sındırgı, 1323 yılında Osmalıların eline geçti.Bu
bölgeye : Çavdar, Avşar, Yağcıbedir, Cepni, Karakeçili… yörükleri yerleştiler.
Sındırgı’nın şehir olarak kuruluşu 18.Yüzyılın sonlarında olmuştur. M.Ö. VI.ncı yüzyılda
Persler, Lidya ve bütün Anadolu ile beraber (Misya) denilen bu çevreyi de İran
İmparatorluğuna katmışlardır. 200 yıl kadar İran egemenliği altında kalan bölge Bergama
Krallığı ile birlikte Romalıların yönetimine geçmiş daha sonra, önce Bizans sonra Selçuklular
tarafından ele geçirilerek idare edilmiştir. Karesi Beyliğinden sonra Osmanlı Egemenliği altına
giren bölgeye gelen Çavdarlılar, Avşarlılar adlarını taşıyan Türkmen toplulukları, Sındırgı
yöresine yerleşmişler ve Çavdarlı aşiretinden Halil Ağa’nın mezarı halen İlçemiz Karagür
Köyü mezarlığındadır.
Halil ağanın torunları aralarında anlaşamayarak kardeşlerden Şerif İstanbul’a gitmiş, saraya girmiş
bir zaman sonra PAŞA ünvanını alarak Sındırgı’ya dönmüştür. Kocakonak Köyüne yerleşerek
Sındırgı ’nın bulunduğu yeri kendisine koruluk ve çiftlik yapmıştır. Daha sonra bu yeri cazip görüp
Midilli adasından getirttiği Rum ustalarına Koca Camii (Şerif Paşa Camii )’nin, yanındaki hamamı,
(Kocahan) yaptırmıştır. Böylece şimdiki Sındırgı Koruköy adını alarak 1845 yılında köy haline
gelmiştir. 1884 yılında Belediye kurulmuş, 1913 yılında Bigadiç’ten ayrılarak ilçe olmuştur.
29 Haziran 1920 tarihinde Yunan işgaline uğrayan ilçenin halkı, canla başla mücadele ederek Rum
Birliklerini (sindirmiş) (yıldırmış), sonuçta bir yerde barınamayacaklarını anlayan işgalciler bir çok
yangın çıkardıktan sonra İlçeyi terk etmişlerdir.
3 Eylül 1922’de işgalcilerden temizlenen SINDIRGI bu günü resmi kurtuluş günü kabul edip,her yıl
coşku ile kutlamaktadır.
Doğal güzellikleri ve yeraltı kaynaklarıyla Batı Anadolu’nun keşfedilmeyi bekleyen güzide
ilçesi Sındırgı, Balıkesir iline bağlı olup, il merkezine 63 km, izmir’e 150 km,
Akhisar’a 57 km, Simav’a 87 km.
SINDIRGI
Yunanlıların İzmir i işgal ermesi ve istiklâl Harbinin başlaması üzerine, Sındırgılar da bu
kutsal mücadelede yer almışlar, vatan uğrunda malları ve canları ile seve seve gönüllü
olarak hizmet etmişlerdir. ikinci Balıkesir Kongresinde Sındırgı ‘yı, Eşraftan Şatır-zâde Emin
bey ile yine Eşraftan Zühtü Bey-zâde Mustafa Bey temsil etmişlerdir. Balıkesir ve
cephelerdeki Kuvâ-yi Millîye masraflarının %4 ü Sındırgı ‘nın vatansever evlatları tarafından
karşılanmıştır. Dördüncü Balıkesir Kongresinde ise Sındırgı kazasını İbrahim Efendi ile Azmi
Bey; Çorum nahiyesini Ali Bey; Gölcük nahiyesini ise Ömer Efendi temsil etmişlerdir. Soma
Cephesine bir milli taburla katılan Sındırgı, ayrıca Karakaya Milli müfrezesini de cepheye
göndermiştir. Sındırgılı Ahmet Süreyya (Örgeevren) Bey ise Ayvalık’ta cephe Kumandanlığı
görevinde bulunmuştur. Akhisar ın ilk işgali sonrasında, Akhisar ‘dan gelen muhacirlere de
kucak açılarak, iaşeleri ve barınmaları sağlanmıştır. Sındırgılı öğretmen Kadir Balkan ise
Varnalı İsmail Hakkı Bey’in kumandasında olmak üzere Ayvalık Cephesinde takım
kumandanı olarak görev yapmış ve büyük Kahramanlıklar göstermiştir.
SINDIRGI KUVÂ-Yİ MİLLÎYESİ
Sındırgı Kuvâ-yi Milliye harekelinde yer alan diğer isimler ise şunlardır; Fakı hacı Sadık
Efendi, Sabri Bey-zâde Azmi Bey, Hasan Ağa-zâde Emin Ağa, Fakı-zâde Emin Efendi,
Şatır-zâde Azmi Bey, Mehmet Efendi-zâde Ali Reşad Bey, İsmail Ağa-zâde, Ali Bey,
Kocakonaklı şükrü Bey, Mehmet bey oğlu, Şükrü Bey, Arif Bey-zâde Sadık Bey, Ahmet bey
oğlu Ömer Bey, Hüseyin oğlu emin bey, Kırkağaçlı Mehmet Efendi-zâde Ali Bey, Mehmet
oğlu Saffet Bey, Bahaeddin Süleyman Efendi, Pehlivan-zâde Hacı Ethem Bey ve Nâki-
zâde İbrahim- Bey Akhisar ve Soma cephelerinin çökmesi ve Sındırgı’nın 30 Haziran 1920
de işgal edilmesinden sonra pek çok Sındırgı lı Kuvâ-yi Milliyeci akıncı müfrezelerine
katılarak yunanlılarla mücadelelerine devam etmişlerdir. Kasım Karaca ve Kasap Ziya bu
müfrezelerde görev yapanlar arasındadırlar. Kuvâ-yi Millîye mensuplarından Hasan Ağa-
zâde Emin Ağa ile Hacı Musa-zâde Fevzi Efendi, yunanlılar tarafından esir edilerek Eyne
adası hapishanesine gönderilmişlerdir. iki yıllık, işgal acıları, İbrahim Ethem Beyin
kumandasındaki Kuvâ-yi Milliye müfrezelerinin 3 Eylül 1922 Pazar günü sabah saatlerinde
şehre girmesiyle son bulacaktır.
28 Şubat 1922 tarihinde Bigadiç’ in Alan Köyüne gelen İbrahim Ethem (Akıncı) Bey ve
akıncı müfrezeleri, onikibin kişilik bir düşman kolu tarafından Akdağ ve Alaçam dağlarında
muhasaraya alındıklarını öğrenir. Bunun üzerine müfrezeler piyadeye çevrilerek, bir kısmı
başka bölgelere gönderilirler. İbrahim Ethem Bey, yanında Parti Mehmet Pehlivan Halil efe
müfrezeleri olduğu halde ulus dağına çekilir. Düşman, muhasarasının burada daha da
sıkılaşması üzerine, 10 Mart günü düşman muhasarasının yarılmasına ve Sındırgı
istikametine geçilmesine karar verilir. Ortacaalan, Gelemeç (Armutlu) Adalı Çalı ve
Karakaya istikametini takip ederek 12 Mart günü Eğridere köyüne gelirler. Burada daha
fazla kalmayan müfrezeler, 16 Mart 1922 Perşembe günü yanık burun (Eğridere’ye bağlı
Çorlu mahallesi) mevkiindeki Yağcıbedir aşiretinden çorlu İsmail’ in evine misafir olurlar.
KOCA YAYLA MUHAREBESİ
Ancak buraya geldikleri sırada, üzümcü (Şahinkaya köyü muhacir köyünde pusu kuran
Yunan kuvvetleri ile Anzavur döküntüsü Sündüklü Davut çetesinin baskınına uğrarlar. 17
Mart’ı 18 Marta bağlayan gecenin sabahında gerçekleşen baskın sonucunda. Kuva-yi
Milliye müfrezelerin den Gördesli Mustafa Çavuş, Tekirdağlı, Hüseyin Çavuş, Gedizli Ziya,
Kırkağaç lı Kadir Efe’nin eşi Fehime Hanım ve çocuğu ile yağcıbedirler den Tulların Hüseyin
şehit olmuşlardır. Tulların-ın Hüseyin in oğlu Mehmet (Çoban) bacağından yaralanmış; Emet
Kaymakamı Besim Bey, Sındırgı lı Kâmil ve parti pehlivanın kayın biraderi Kamil de esir
düşmüşlerdir. Düşmanda üçü aznavurcu Çerkez olmak üzere yedi ölü ve onüç yaralı
vermiştir. Bu muharebeden sonra Halil Efe, eşi Makbule hanım ın aziz naşını bilinmeyen bir
yere (Yunanlıların eline geçmemesi amacıyla) gizlice defnetmiş ve kabir yeri bir sır gibi
saklanmıştır.
Şehit Makbule hanımın mezar yerinin nerede olduğu konusu tam yetmiş sekiz yıl bir sır
olarak kaldıktan sonra Haziran 2000 de zamanın Balıkesir Ordu Donatım Okulu Komutanı
Sayın Tüm General Kâmil Erdal Sipahinin ve merhum İbrahim Ethem AKINCI nın oğlu Sayın
Burhan Cahit AKINCI nın gayret ve teşvikleri ve Balıkesir Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve
İnkılâp Tarihi okutmanı Zekeriya ÖZDEMİR in çalışmaları sonucunda, harlak deresinde
Derecatı mevkiinde bulunmuştur. Mezar yerinin tespitin de, Kocayayla müsademesinde
bacağından yaralanmış olan ve halen sağ olan Çorlulu Mehmet Çoban ile aynı yerden
Mahmut Altındağ ın ve Şahinkaya köyü Muhtarı Kemal Ağışın büyük yardımları olmuştur.
Sındırgı Kaymakamlığı tararından basta Mücahit Makbule Hanım ve Kırkağaç ın İlyaslar
köyünden Fehime Hanımın mezarları olmak üzere bütün şehitlerimizin mezarları yeniden
yapılmıştır. Yine Sındırgı Kaymakamlığı tarafından, tüm Kuvâ-yi Milliyecilerimizin aziz
hatıralarına atfen Kuvâ-yi Milliye Anıt parkı yapılmıştır.
İbrahim Ethem Bey 1889 yılında Selanik’in Menlik kasabasında doğmuştur. Babası Ali Efendi,
annesi Naile Hanım’dır. Dedesi, Kolağası Süleyman Ağa’dır. ilköğrenimini Alasonya’ da,
Rüşdiye tahsilini Serez’ de tamamlamıştır. Bir ara vekil öğretmen olarak Selanik Öğretmen
Mektebi’nde tarih öğretmenliği yapmıştır. Daha sonra İstanbul’a gelerek Hukuk Mektebi’ni
bitiren (Hukuk mektebinde okurken gazetecilik yapmış ve gönüllü olarak Hareket Ordusu’nda
görev almıştır) İbrahim Ethem Bey, Balkan Harbi dolayısıyla ailesi ile birlikte Selanik’ten
Balıkesir’e geçip Kocapınar köyüne iskân edilmiş, Balıkesir’in Şamlı ve Sındırgı’nın Çorum
(Düvertepe) nahiyelerinde nahiye müdürü olarak görev yapmıştır.
Memuriyetten istifa ederek Balıkesir’de avukatlık yapmaya başlayan İbrahim Ethem Bey,
İzmir’in işgali üzerine Balıkesir Kuvâ-yi Millîyesinde hizmet etmeye başlamıştır. Soma
cephesinin çökmesi ve Giresun (Savaştepe) muharebesinin kaybedilmesi
üzerine Susurluk, Kirmastı (Mustafa Kemalpaşa) yoluyla Bursa’ya gelir.
İBRAHİM ETHEM AKINCI
Burada Kavalalı Şevki Bey’in yardımıyla Felemenk Valtakan Kumpanyası memuru diye bir
vesika alarak, tüccar kılığında İstanbul’a geçer. Burada kısa sûre amcası Yüzbaşı Münir
Bey’in yanında kaldıktan sonra Reşit Paşa vapuru ile İnebolu’ya ve oradan da Ankara’ya
geçer. Ankara’da kısa bir süre için Dahiliye Vekâleti Kalem-i Mahsus’unda şifre kaleminde
hizmet eder, Dahiliye Vekâleti’nin 25 Kasım 1920 tarihli yazısıyla, üçüncü sınıf maaşla
Demirci Kaymakamlığına tayin edilir. Özellikle o bölgeyi iyi tanımasından dolayı bu göreve
getirilen İbrahim Ethem Bey, Ankara’ daki görevinden ayrılarak, Eskişehir, Kütahya, Gördes
ve Simav yoluyla Demirci’ye gelir.
23 Ekim 1920’de Demirci’ye gelip kaymakamlık vazifesine başlayan İbrahim Ethem Bey,
derhal idareyi ele alır Bu sırada Çerkez Ethem’ den ayrılarak millî kuvvetlere katılan Parti
Pehlivan ve Usturumcalı Halil Efe kuvvetleri akıncı müfrezelerine dönüştürülerek İbrahim
Ethem Bey’in emrine verilirler.
Yunanlıların bazı ileri harekâtları üzerine, 25 Mart 1921 ‘de Parti Pehlivan ve Halil Efe
kumandalarında 30 kişiden meydana gelen akıncı müfrezelerine düşman içine akın emri
verilir. İlk hedef düşmanın harita kollarıdır. Alınan emir üzerine 7 Nisan 1921 ‘de Gördes’in
Kızıllar köyünde bulunan düşman harita kolu basılır.
Yunanlılar büyük bir kuvvetle Kızıllar köyünü yakınca, Sındırgı, Bigadiç istikametine
baskınlar yapılması için akıncı müfrezelerine emir verilir, İbrahim Ethem Bey kumandasında
20 Nisan 1921 Çarşamba günü 120 süvari ve 150 piyadeden meydana gelen Kuvâ-yi Millîye
müfrezeleri, Bigadiç’teki Yunan birliklerini baskına uğratırlar.
21 Nisan sabahına kadar süren çarpışma sonunda beş düşman öldürülür, çok miktarda
erzak ve cephane ile bir de esir alınır.
Akıncı müfrezelerinin faaliyetlerini arttırması üzerine, yunanlılar 21 Mayıs 1921 Cumartesi
günü, üç koldan iki top ve ikibin kişilik bir kuvvetle Gördes’e taarruz eder. Pek çok katliam
yaptıktan sonra, kasabayı yakarak geri çekilir. Kaçan düşmanı takip eden Akıncı müfrezeleri
Sındırgı’ya iki saat mesafede bulunan Kapanca köyü civarında düşmanı kıstırır. Yedi saat
süren muharebe sonunda, ikisi subay 37 ölü ve elliye aşkın yaralı veren yunanlılar perişan
bir halde Sındırgı’ ya sığınır. Bigadiç ve Gördes’teki baskınlarda elde edilen başarı üzerine,
Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, 11 Temmuz 1921’de Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi
Paşa tarafından “bir kıta harp madalyasıyla” taltif edilir.
6 Ağustos 1921’de Demirci’nin işgali üzerine dağlara çekilen akıncı müfrezeleri, 13 Ağustos
1921 Cumartesi günü Yağcı dağında kati mücahede kararı alıp, yemin ederler.
Sakarya zaferinin etkisiyle İbrahim Ethem Bey, cephe gerisinde bulunan Gördes, Simav ve
Demirci’de T.B.M.M’ nin tek resmi temsilcisi olarak Demirci merkezli müstakil bir “Türk Livası”
kurar. Burada derhal Milli Hükümet namına idareyi ele alan İbrahim Ethem Bey, 5 Eylül-11
Ekim 1921 tarihleri arasında Demirci, Gördes ve Simav’da müfrezeler ve iaşeleri için Müdafaa-
i Hukuk idareleri oluşturur. Telgraf hatlarını tamir ederek Mir Mustafa ile orduya ilk raporunu
gönderir. Düşmanın büyük kuvvetler sevk etmesi üzerine 11 Ekim’den itibaren Demirci ve
Simav yeniden tahliye edilerek Akdağ’ a geçilir. Burada mücadele mıntıkaları belirlenir ve
yeniden akıncı müfrezeleri meydana getirilerek aşağıda isimleri verilen Kuvâ-yi Millîyeciler,
müfreze komutanlıklarına tayin edilirler. İbrahim Ethem Bey-Demirci Kaymakamı, Akıncı
Müfrezeleri Resisi; Mehmet Pehlivan -11. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Usturumcalı Halil
Efe -12. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Arap Ali Osman Efe -6. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı;
Arslan Efe -10. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Balatlılı Hüseyin Çavuş -1. Gönüllü Müfrezeleri
Kumandanı Külah Mehmet Efe -2. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı Hacı Veli -3. Gönüllü
Müfrezeleri Kumandanı: Bakırlı Saçlı Mustafa Efe -4. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı.
Bu müfrezeler Balıkesir, Bigadiç, Sındırgı, Balat (Dursunbeyj Kirmastı (Mustafa Kemalpaşa),
Yenice, Kepsut, Simav, Demirci, Gördes, Salihli, Akhisar, Konakpınar, Kula, Eşme, Kırkağaç
Soma ve Gelenbe bölgelerinde görev yapacaklardı.
Cephe gerisinde kalan Akıncı müfrezeleri birbuçuk yıl içinde düşmanla defalarca çarpıştılar.
Düşmanla defalarca çarpıştılar. Düşmana 787 ölü, 151 yaralı insan, 137 hayvan, 2 hafif
makineli tüfek, 190 esir bıraktırdılar. Birçok telefon, telgraf ve posta irtibatlarını kestiler. Birçok
köyleri ve kasabaları yağmadan ve yakılmaktan kurtardılar. Bulundukları çevrede Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına kurdukları idare mekanizmasıyla ve Akıncılar Töresiyle,
halk üzerinde yunanlılara hakim bir Türk varlığı gösterdiler. Asayişi korudular, eşkıyalığı
önlediler. Bu mücadelede kendileri ise 21 şehit, 2 esir ve 22 yaralı verdiler. Başkumandan
Gazi Mustafa Kemâl Paşa ‘nın Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nde yenip bilahare
kumandanlarını esir ettiği düşman, bozgun halinde çekilmeye başlar. Kaçan düşmanı takip
eden ve pek çok yerde ricat yollarım kesen İbrahim Ethem Bey kumandasındaki Akıncı
müfrezeleri 3 Eylül’de Sındırgı’ yı, 4 Eylül’de Bigadiç’ i kurtararak süratle Balıkesir’e doğru
ilerlemeye başlarlar. 6 Eylül günü müfrezelerle beraber Balıkesir’e giren İbrahim Ethem Bey
hatıratında bu anı şu ibretli satırlarla anlatmaktadır:
“Alaturka saat dokuzda Tepecik’ ten hareket ettik, Ağır ağır gidiyorduk, Çayırhisar yanındaki
çeşmeye geldiğimizde köy ahalisi önümüze çıktı. Ve bizi bir parça durdurdu. Zavallı ahali!… Ne
yapacağını ve efradı ne ile memnun edeceğini bilemiyordu. Kadın, erkek, çoluk çocuk efrad
karmakarışık olmuş, birbirinin boynuna sarılmış, mütemadi bir ağlayış devam ediyordu. Hareket
için düdük çalmağa mecbur oldum.Çayırhisar’ dan hareket edince Balıkesir istikametinden pek
büyük bir kalabalığın geldiğini gördüm.
Bütün Balıkesir halkı istikbale çıkmıştı; kalabalık o derecede idi ki, geniş olan şose istiab
edemiyor, ahali yol tarafındaki tarlalardan geliyor ve büyük bir toz, duman sütunu semaya
yükseliyordu. Artık kalabalığa karışmış ve yola koyulmuştuk. Hiç bir şeyler anlaşılamıyor, yalnız
herkeste gözyaşları görülüyordu. Yürümek mümkün değildi. Çünkü hayvanların önüne yatan ve
hayvanların gözlerini öpen, süvarileri öpmek için çekip hayvandan indiren, hayvanatla
karmakarışık bir hale vaziyete karşı bir şey yapmak mümkün değildi… Evet, yalnız ağlanıyordu.
Bu cereyandan kimse kurtulamıyordu.
Güç hâl ile yürümeğe başladık.
Fakat ne mümkün! Gittikçe kalabalık kesafet peyda ediyordu. Tekbir sedalarıyla şehre girdik.
Ve Belediye önünde kurbanlar kesildikten, ahaliye nesayih yollu birkaç söz söyleyerek dua
yapıldıktan sonra Belediye dairesine çıktık. Alelusul bazı merasimden sonra derhal işe
başladık. Çünkü duracak ne vaktimiz, ne zamanımız vardı. En müsait mahal Belediye
olduğundan burasını karargâh ittihaz ederek müfrezeler hanlara taksim ve asayiş Arslan Ağa
müfrezesine tevdi olundu.
Bundan sonra Batı Cephesi Kumandanlığı’na ve Dâhiliye Vekâleti’ne rapor yazarak asayişi
temin eden İbrahim Ethem Bey, faaliyetini sürdürerek, Susurluk, Gönen, Balya, İvrindi,
Havran ve Edremit’i de düşman işgalinden kurtarmıştır. Yakup Şevki Paşa kumandasındaki
ikinci Ordu birliklerinin Balıkesir’e gelmesiyle birlikte İbrahim Ethem Bey vazifesini
tamamlayarak 30 Eylül 1922’den itibaren müfrezeleri terhis eder.
Daha sonra Dahiliye Vekâleti’nin yazılarıyla önce Ayvalık’a, Demircililer’ in istek ve ısrarları
üzerine ise yeniden Demirci Kaymakamlığı’na tayin edilerek vazifesine başlar.
Cumhuriyet döneminde Yozgat, Siirt, Balıkesir, Samsun, Malatya ve Muğla valiliklerinde
bulunmuş, 15.07.1949 tarihinde emekli olmuştur. Emekliliğini müteakip Sındırgı’ya
yerleşmiştir. Balıkesir Valiliği sırasında Bigadiç’ i Sındırgı’ yı ve Kızılçukur, Kayalıdere,
Ortacaalan, Köseler ve Aşağı Devrek’i ziyaret ederek eski mücadele arkadaşlarıyla
görüşürdü.
Kırmızı şeritli istiklâl Madalyası olan İbrahim Ethem Bey 11 Mayıs 1950’de vefat etmiştir.
Mezarı Sındırgı’dadır.
MÜCAHİT MAKBULE HANIM
Gördes kızı Mücahid Makbule Hanım 1902 yılında Gördes’te dünyaya gelmiştir. Babası Ali
ustalar sülalesinden Abdullah Efendi’dir. Kalabalık olan ailenin küçük bir çiftliği ve arazileri
vardır. O zamanki her Gördesli kadın gibi Makbule Hanım da ata binmesini ve silah
kullanmasını daha küçük yaşlarda öğrenmiştir. oniki yaşlarında iken babasını, kaybettiği için
ağabeylerinin himayesinde büyümüştür.
1921 yılında Usturumcalı Halil Efe ile evlenmiş iki ay sonra da kocasıyla beraber akıncı olarak
dağlara çıkmıştır. Müfrezelerle beraber, Demirci, Gördes, Simav, Bigadiç ve Sındırgı dağlarında
sürekli dolaşan ve çok cesur olan Makbule Hanım, müfrezeleri en ümitsiz zamanlarda
cesaretlendirmiş, her yerde her müsademede kahramanca savaşmıştır.
Düşmanla birkaç büyük muharebede bulunmuş, iki defa kocasıyla beraber pusuya düşmüş,
fakat hiç bir zaman metanetini kaybetmemiş, telaş göstermemiştir.
Güvemdere Muharebesinin kazanılmasında cesaret ve kahramanlığı ile büyük rol
oynayan, geri çekilen müfrezelerimizi cesaretlendirerek düşmana yeniden taarruz etmelerini
sağlayan Makbule Hanım’ hatıralarında İbrahim Ethem Bey şu şekilde tarif etmektedir.
Kendisi siyah pantolon ve ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında daima çizme ve başında da
siyah başlık ve daima örtülü olup, yalnız gözleri meydanda bulunur. Kısa bir Japon filintası
taşır ve düşmandan itinam olunmuş güzel bir doru ata biner ve daima müfrezenin dümdarı
olarak kalırdı.
Efradın çoğundan iyi ata biner, tehlike anında en evvel silahı eline almış görülürdü.
Dağ hayatının sıkıntı, zorluk ve tehlikelerine ve bütün ısrarlarına rağmen asla kocasından
ayrılmayan Makbule Hanım, 17 Mart ‘1922’de Akhisar-Sındırgı arasında Koca Yayla’da
düşmanla girişilen bir çarpışma sonucu şehit olmuştur.
Mezarı Koca Yayla ‘da bulunan Mücahid Makbule Hanım’ın defin merasimini İbrahim Ethem
Bey aşağıdaki satırlarla anlatır.
“Defnederken bütün efrat çocuk gibi ağlıyordu. Nasıl ağlanmasın ki, sekiz ay dağlarda,
karda, çamurda bizimle beraber gezmiş, yatmış ve düşmanla harp etmiş, kadın olmakla
beraber mili istiklâl mücadelesinin muvaffakiyetle neticeleneceğine kanaat getirerek azım ve
sebat ile erkeklere büyük bir numune ve medar-ı teşvik olmuş bir arkadaşı kara toprağa,
kanlı elbiseleri, kanlı çizmeleriyle gömüyor ve zevci de mezarın başında kendinden geçmiş
olduğu halde avazı çıktığı kadar feryad ederek, ağlıyordu.
Nasıl ağlanmaz ki 22 yaşında dan genç Gördes kızımın gür ve kumral saçları başından ileri
yere uzanmış, zalimi düşman kurşununun akıttığı beyni bu uzun. saçlar üzerine bir nur gibi
akmış, hayata doymak değil, hayatin zevkini henüz tatmağa başlamış ve görmüş, gözleri yarı
açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette.
Bu ilahi manzara, bu levha-i hazin ve matem karşısında ağlamamak mümkün mü?
Evvela Türklük Türk kadınlığı, saniyen, Gördes salisen ailesi, Makbule Hanım’la ne kadar
iftihar etse sezadır.
Bu asırların, batınların nadir yetiştirdiği mücadele-i millîyenin doğurduğu bir zâde-i fıtrat idi.
Öyle ümit ederim ki şu kadının namı hatıra-i millette unutulmaz…”

More Related Content

What's hot

Cumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştukCumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştuksedabahadirlar
 
Karşiyaka Eski Evleri
Karşiyaka Eski EvleriKarşiyaka Eski Evleri
Karşiyaka Eski EvleriVural Yigit
 
Buca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova EvleriBuca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova EvleriVural Yigit
 
Cumhuriyete nasıl kavuştuk
Cumhuriyete nasıl kavuştukCumhuriyete nasıl kavuştuk
Cumhuriyete nasıl kavuştukgorkemkilincenka
 
Cumhuriyete nasil kavuştuk
Cumhuriyete nasil kavuştukCumhuriyete nasil kavuştuk
Cumhuriyete nasil kavuştukaleynatuzcuoglu
 
Kahramanmaraş Anadolu lisesi Okul Tarihi
Kahramanmaraş Anadolu lisesi Okul TarihiKahramanmaraş Anadolu lisesi Okul Tarihi
Kahramanmaraş Anadolu lisesi Okul Tarihiisk42
 
ESKİŞEHİR EVLERİ-1 1
ESKİŞEHİR EVLERİ-1  1ESKİŞEHİR EVLERİ-1  1
ESKİŞEHİR EVLERİ-1 1Vural Yigit
 
AtatüRküN Hayatı
AtatüRküN HayatıAtatüRküN Hayatı
AtatüRküN Hayatıguest70b2202
 
Cumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştukCumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştukyagmurtezsay
 

What's hot (12)

Cumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştukCumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştuk
 
Karşiyaka Eski Evleri
Karşiyaka Eski EvleriKarşiyaka Eski Evleri
Karşiyaka Eski Evleri
 
Buca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova EvleriBuca ve Bornova Evleri
Buca ve Bornova Evleri
 
Kayseri̇
Kayseri̇Kayseri̇
Kayseri̇
 
Cumhuriyete nasıl kavuştuk
Cumhuriyete nasıl kavuştukCumhuriyete nasıl kavuştuk
Cumhuriyete nasıl kavuştuk
 
Cumhuriyete nasil kavuştuk
Cumhuriyete nasil kavuştukCumhuriyete nasil kavuştuk
Cumhuriyete nasil kavuştuk
 
Kahramanmaraş Anadolu lisesi Okul Tarihi
Kahramanmaraş Anadolu lisesi Okul TarihiKahramanmaraş Anadolu lisesi Okul Tarihi
Kahramanmaraş Anadolu lisesi Okul Tarihi
 
ESKİŞEHİR EVLERİ-1 1
ESKİŞEHİR EVLERİ-1  1ESKİŞEHİR EVLERİ-1  1
ESKİŞEHİR EVLERİ-1 1
 
Atatürk
AtatürkAtatürk
Atatürk
 
AtatüRküN Hayatı
AtatüRküN HayatıAtatüRküN Hayatı
AtatüRküN Hayatı
 
Cumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştukCumhuriyet’e nasil kavuştuk
Cumhuriyet’e nasil kavuştuk
 
drgdrgdrg
drgdrgdrgdrgdrgdrg
drgdrgdrg
 

Viewers also liked

презентация день матери
презентация день материпрезентация день матери
презентация день материxdi2x
 
COMPANY_PRESENTATION20150424
COMPANY_PRESENTATION20150424COMPANY_PRESENTATION20150424
COMPANY_PRESENTATION20150424GE LONG
 
Rayane hazimeh building trust in the digital age teenagers and students
Rayane hazimeh  building trust in the digital age teenagers and studentsRayane hazimeh  building trust in the digital age teenagers and students
Rayane hazimeh building trust in the digital age teenagers and studentsRayane Hazimeh
 
Cystic lesions of the jaws / dental implant courses
Cystic lesions of the jaws / dental implant coursesCystic lesions of the jaws / dental implant courses
Cystic lesions of the jaws / dental implant coursesIndian dental academy
 
новый год1)
новый год1)новый год1)
новый год1)msikanov
 
Turvallinen ja helppo pääsy
Turvallinen ja helppo pääsyTurvallinen ja helppo pääsy
Turvallinen ja helppo pääsyFinceptum Oy
 
ES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses después
ES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses despuésES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses después
ES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses despuésBint
 
Apa pula itu cabe cabean dan terong-terongan
Apa pula itu cabe cabean dan terong-teronganApa pula itu cabe cabean dan terong-terongan
Apa pula itu cabe cabean dan terong-teronganRizky Faisal
 
Moataz abdelrahman CV last Update
Moataz abdelrahman CV last UpdateMoataz abdelrahman CV last Update
Moataz abdelrahman CV last UpdateMoataz A.Rahman
 

Viewers also liked (16)

презентация день матери
презентация день материпрезентация день матери
презентация день матери
 
COMPANY_PRESENTATION20150424
COMPANY_PRESENTATION20150424COMPANY_PRESENTATION20150424
COMPANY_PRESENTATION20150424
 
Rayane hazimeh building trust in the digital age teenagers and students
Rayane hazimeh  building trust in the digital age teenagers and studentsRayane hazimeh  building trust in the digital age teenagers and students
Rayane hazimeh building trust in the digital age teenagers and students
 
Simple business plus profile
Simple business plus profileSimple business plus profile
Simple business plus profile
 
2 kb2 modul 2
2 kb2 modul 22 kb2 modul 2
2 kb2 modul 2
 
Cystic lesions of the jaws / dental implant courses
Cystic lesions of the jaws / dental implant coursesCystic lesions of the jaws / dental implant courses
Cystic lesions of the jaws / dental implant courses
 
Instruções para ser Feliz em 2014
Instruções para ser Feliz em 2014Instruções para ser Feliz em 2014
Instruções para ser Feliz em 2014
 
First AutoCAD Project
First AutoCAD ProjectFirst AutoCAD Project
First AutoCAD Project
 
новый год1)
новый год1)новый год1)
новый год1)
 
Turvallinen ja helppo pääsy
Turvallinen ja helppo pääsyTurvallinen ja helppo pääsy
Turvallinen ja helppo pääsy
 
ES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses después
ES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses despuésES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses después
ES142 10 - Especial Zapatos - Mocasines + Marca - 6 meses después
 
Apa pula itu cabe cabean dan terong-terongan
Apa pula itu cabe cabean dan terong-teronganApa pula itu cabe cabean dan terong-terongan
Apa pula itu cabe cabean dan terong-terongan
 
Scan 1
Scan 1Scan 1
Scan 1
 
Présentation C0R3T3C
Présentation C0R3T3CPrésentation C0R3T3C
Présentation C0R3T3C
 
Présentation E5P9
Présentation E5P9Présentation E5P9
Présentation E5P9
 
Moataz abdelrahman CV last Update
Moataz abdelrahman CV last UpdateMoataz abdelrahman CV last Update
Moataz abdelrahman CV last Update
 

İlçemi̇zi̇n tari̇hi̇

  • 1. İLÇEMİZİN TARİHİ İlçemizin tarihi çok eski yıllara dayanmaktadır. Antik kaynaklar Balıkesir ve çevresini Misya (Mysia) olarak kaydetmektedir. Sındırgı tarihte Carsea ve Koruköy adlarını alan eski bir yerleşim alanıdır. Sındırgı’ya tarih sırasıyla Lidyalılar, Persler, Bergamalılar, İ.Ö. 129 yılında Romalılar, Bizanslılar 11. Yüzyılda da Selçuklular egemen oldular. Beylikler Döneminde Karesi Beyliği sınırları içerisinde kalan Sındırgı, 1323 yılında Osmalıların eline geçti.Bu bölgeye : Çavdar, Avşar, Yağcıbedir, Cepni, Karakeçili… yörükleri yerleştiler. Sındırgı’nın şehir olarak kuruluşu 18.Yüzyılın sonlarında olmuştur. M.Ö. VI.ncı yüzyılda Persler, Lidya ve bütün Anadolu ile beraber (Misya) denilen bu çevreyi de İran İmparatorluğuna katmışlardır. 200 yıl kadar İran egemenliği altında kalan bölge Bergama Krallığı ile birlikte Romalıların yönetimine geçmiş daha sonra, önce Bizans sonra Selçuklular tarafından ele geçirilerek idare edilmiştir. Karesi Beyliğinden sonra Osmanlı Egemenliği altına giren bölgeye gelen Çavdarlılar, Avşarlılar adlarını taşıyan Türkmen toplulukları, Sındırgı yöresine yerleşmişler ve Çavdarlı aşiretinden Halil Ağa’nın mezarı halen İlçemiz Karagür Köyü mezarlığındadır.
  • 2. Halil ağanın torunları aralarında anlaşamayarak kardeşlerden Şerif İstanbul’a gitmiş, saraya girmiş bir zaman sonra PAŞA ünvanını alarak Sındırgı’ya dönmüştür. Kocakonak Köyüne yerleşerek Sındırgı ’nın bulunduğu yeri kendisine koruluk ve çiftlik yapmıştır. Daha sonra bu yeri cazip görüp Midilli adasından getirttiği Rum ustalarına Koca Camii (Şerif Paşa Camii )’nin, yanındaki hamamı, (Kocahan) yaptırmıştır. Böylece şimdiki Sındırgı Koruköy adını alarak 1845 yılında köy haline gelmiştir. 1884 yılında Belediye kurulmuş, 1913 yılında Bigadiç’ten ayrılarak ilçe olmuştur. 29 Haziran 1920 tarihinde Yunan işgaline uğrayan ilçenin halkı, canla başla mücadele ederek Rum Birliklerini (sindirmiş) (yıldırmış), sonuçta bir yerde barınamayacaklarını anlayan işgalciler bir çok yangın çıkardıktan sonra İlçeyi terk etmişlerdir. 3 Eylül 1922’de işgalcilerden temizlenen SINDIRGI bu günü resmi kurtuluş günü kabul edip,her yıl coşku ile kutlamaktadır.
  • 3. Doğal güzellikleri ve yeraltı kaynaklarıyla Batı Anadolu’nun keşfedilmeyi bekleyen güzide ilçesi Sındırgı, Balıkesir iline bağlı olup, il merkezine 63 km, izmir’e 150 km, Akhisar’a 57 km, Simav’a 87 km. SINDIRGI
  • 4. Yunanlıların İzmir i işgal ermesi ve istiklâl Harbinin başlaması üzerine, Sındırgılar da bu kutsal mücadelede yer almışlar, vatan uğrunda malları ve canları ile seve seve gönüllü olarak hizmet etmişlerdir. ikinci Balıkesir Kongresinde Sındırgı ‘yı, Eşraftan Şatır-zâde Emin bey ile yine Eşraftan Zühtü Bey-zâde Mustafa Bey temsil etmişlerdir. Balıkesir ve cephelerdeki Kuvâ-yi Millîye masraflarının %4 ü Sındırgı ‘nın vatansever evlatları tarafından karşılanmıştır. Dördüncü Balıkesir Kongresinde ise Sındırgı kazasını İbrahim Efendi ile Azmi Bey; Çorum nahiyesini Ali Bey; Gölcük nahiyesini ise Ömer Efendi temsil etmişlerdir. Soma Cephesine bir milli taburla katılan Sındırgı, ayrıca Karakaya Milli müfrezesini de cepheye göndermiştir. Sındırgılı Ahmet Süreyya (Örgeevren) Bey ise Ayvalık’ta cephe Kumandanlığı görevinde bulunmuştur. Akhisar ın ilk işgali sonrasında, Akhisar ‘dan gelen muhacirlere de kucak açılarak, iaşeleri ve barınmaları sağlanmıştır. Sındırgılı öğretmen Kadir Balkan ise Varnalı İsmail Hakkı Bey’in kumandasında olmak üzere Ayvalık Cephesinde takım kumandanı olarak görev yapmış ve büyük Kahramanlıklar göstermiştir. SINDIRGI KUVÂ-Yİ MİLLÎYESİ
  • 5. Sındırgı Kuvâ-yi Milliye harekelinde yer alan diğer isimler ise şunlardır; Fakı hacı Sadık Efendi, Sabri Bey-zâde Azmi Bey, Hasan Ağa-zâde Emin Ağa, Fakı-zâde Emin Efendi, Şatır-zâde Azmi Bey, Mehmet Efendi-zâde Ali Reşad Bey, İsmail Ağa-zâde, Ali Bey, Kocakonaklı şükrü Bey, Mehmet bey oğlu, Şükrü Bey, Arif Bey-zâde Sadık Bey, Ahmet bey oğlu Ömer Bey, Hüseyin oğlu emin bey, Kırkağaçlı Mehmet Efendi-zâde Ali Bey, Mehmet oğlu Saffet Bey, Bahaeddin Süleyman Efendi, Pehlivan-zâde Hacı Ethem Bey ve Nâki- zâde İbrahim- Bey Akhisar ve Soma cephelerinin çökmesi ve Sındırgı’nın 30 Haziran 1920 de işgal edilmesinden sonra pek çok Sındırgı lı Kuvâ-yi Milliyeci akıncı müfrezelerine katılarak yunanlılarla mücadelelerine devam etmişlerdir. Kasım Karaca ve Kasap Ziya bu müfrezelerde görev yapanlar arasındadırlar. Kuvâ-yi Millîye mensuplarından Hasan Ağa- zâde Emin Ağa ile Hacı Musa-zâde Fevzi Efendi, yunanlılar tarafından esir edilerek Eyne adası hapishanesine gönderilmişlerdir. iki yıllık, işgal acıları, İbrahim Ethem Beyin kumandasındaki Kuvâ-yi Milliye müfrezelerinin 3 Eylül 1922 Pazar günü sabah saatlerinde şehre girmesiyle son bulacaktır.
  • 6. 28 Şubat 1922 tarihinde Bigadiç’ in Alan Köyüne gelen İbrahim Ethem (Akıncı) Bey ve akıncı müfrezeleri, onikibin kişilik bir düşman kolu tarafından Akdağ ve Alaçam dağlarında muhasaraya alındıklarını öğrenir. Bunun üzerine müfrezeler piyadeye çevrilerek, bir kısmı başka bölgelere gönderilirler. İbrahim Ethem Bey, yanında Parti Mehmet Pehlivan Halil efe müfrezeleri olduğu halde ulus dağına çekilir. Düşman, muhasarasının burada daha da sıkılaşması üzerine, 10 Mart günü düşman muhasarasının yarılmasına ve Sındırgı istikametine geçilmesine karar verilir. Ortacaalan, Gelemeç (Armutlu) Adalı Çalı ve Karakaya istikametini takip ederek 12 Mart günü Eğridere köyüne gelirler. Burada daha fazla kalmayan müfrezeler, 16 Mart 1922 Perşembe günü yanık burun (Eğridere’ye bağlı Çorlu mahallesi) mevkiindeki Yağcıbedir aşiretinden çorlu İsmail’ in evine misafir olurlar. KOCA YAYLA MUHAREBESİ
  • 7. Ancak buraya geldikleri sırada, üzümcü (Şahinkaya köyü muhacir köyünde pusu kuran Yunan kuvvetleri ile Anzavur döküntüsü Sündüklü Davut çetesinin baskınına uğrarlar. 17 Mart’ı 18 Marta bağlayan gecenin sabahında gerçekleşen baskın sonucunda. Kuva-yi Milliye müfrezelerin den Gördesli Mustafa Çavuş, Tekirdağlı, Hüseyin Çavuş, Gedizli Ziya, Kırkağaç lı Kadir Efe’nin eşi Fehime Hanım ve çocuğu ile yağcıbedirler den Tulların Hüseyin şehit olmuşlardır. Tulların-ın Hüseyin in oğlu Mehmet (Çoban) bacağından yaralanmış; Emet Kaymakamı Besim Bey, Sındırgı lı Kâmil ve parti pehlivanın kayın biraderi Kamil de esir düşmüşlerdir. Düşmanda üçü aznavurcu Çerkez olmak üzere yedi ölü ve onüç yaralı vermiştir. Bu muharebeden sonra Halil Efe, eşi Makbule hanım ın aziz naşını bilinmeyen bir yere (Yunanlıların eline geçmemesi amacıyla) gizlice defnetmiş ve kabir yeri bir sır gibi saklanmıştır.
  • 8. Şehit Makbule hanımın mezar yerinin nerede olduğu konusu tam yetmiş sekiz yıl bir sır olarak kaldıktan sonra Haziran 2000 de zamanın Balıkesir Ordu Donatım Okulu Komutanı Sayın Tüm General Kâmil Erdal Sipahinin ve merhum İbrahim Ethem AKINCI nın oğlu Sayın Burhan Cahit AKINCI nın gayret ve teşvikleri ve Balıkesir Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi okutmanı Zekeriya ÖZDEMİR in çalışmaları sonucunda, harlak deresinde Derecatı mevkiinde bulunmuştur. Mezar yerinin tespitin de, Kocayayla müsademesinde bacağından yaralanmış olan ve halen sağ olan Çorlulu Mehmet Çoban ile aynı yerden Mahmut Altındağ ın ve Şahinkaya köyü Muhtarı Kemal Ağışın büyük yardımları olmuştur. Sındırgı Kaymakamlığı tararından basta Mücahit Makbule Hanım ve Kırkağaç ın İlyaslar köyünden Fehime Hanımın mezarları olmak üzere bütün şehitlerimizin mezarları yeniden yapılmıştır. Yine Sındırgı Kaymakamlığı tarafından, tüm Kuvâ-yi Milliyecilerimizin aziz hatıralarına atfen Kuvâ-yi Milliye Anıt parkı yapılmıştır.
  • 9. İbrahim Ethem Bey 1889 yılında Selanik’in Menlik kasabasında doğmuştur. Babası Ali Efendi, annesi Naile Hanım’dır. Dedesi, Kolağası Süleyman Ağa’dır. ilköğrenimini Alasonya’ da, Rüşdiye tahsilini Serez’ de tamamlamıştır. Bir ara vekil öğretmen olarak Selanik Öğretmen Mektebi’nde tarih öğretmenliği yapmıştır. Daha sonra İstanbul’a gelerek Hukuk Mektebi’ni bitiren (Hukuk mektebinde okurken gazetecilik yapmış ve gönüllü olarak Hareket Ordusu’nda görev almıştır) İbrahim Ethem Bey, Balkan Harbi dolayısıyla ailesi ile birlikte Selanik’ten Balıkesir’e geçip Kocapınar köyüne iskân edilmiş, Balıkesir’in Şamlı ve Sındırgı’nın Çorum (Düvertepe) nahiyelerinde nahiye müdürü olarak görev yapmıştır. Memuriyetten istifa ederek Balıkesir’de avukatlık yapmaya başlayan İbrahim Ethem Bey, İzmir’in işgali üzerine Balıkesir Kuvâ-yi Millîyesinde hizmet etmeye başlamıştır. Soma cephesinin çökmesi ve Giresun (Savaştepe) muharebesinin kaybedilmesi üzerine Susurluk, Kirmastı (Mustafa Kemalpaşa) yoluyla Bursa’ya gelir. İBRAHİM ETHEM AKINCI
  • 10. Burada Kavalalı Şevki Bey’in yardımıyla Felemenk Valtakan Kumpanyası memuru diye bir vesika alarak, tüccar kılığında İstanbul’a geçer. Burada kısa sûre amcası Yüzbaşı Münir Bey’in yanında kaldıktan sonra Reşit Paşa vapuru ile İnebolu’ya ve oradan da Ankara’ya geçer. Ankara’da kısa bir süre için Dahiliye Vekâleti Kalem-i Mahsus’unda şifre kaleminde hizmet eder, Dahiliye Vekâleti’nin 25 Kasım 1920 tarihli yazısıyla, üçüncü sınıf maaşla Demirci Kaymakamlığına tayin edilir. Özellikle o bölgeyi iyi tanımasından dolayı bu göreve getirilen İbrahim Ethem Bey, Ankara’ daki görevinden ayrılarak, Eskişehir, Kütahya, Gördes ve Simav yoluyla Demirci’ye gelir. 23 Ekim 1920’de Demirci’ye gelip kaymakamlık vazifesine başlayan İbrahim Ethem Bey, derhal idareyi ele alır Bu sırada Çerkez Ethem’ den ayrılarak millî kuvvetlere katılan Parti Pehlivan ve Usturumcalı Halil Efe kuvvetleri akıncı müfrezelerine dönüştürülerek İbrahim Ethem Bey’in emrine verilirler. Yunanlıların bazı ileri harekâtları üzerine, 25 Mart 1921 ‘de Parti Pehlivan ve Halil Efe kumandalarında 30 kişiden meydana gelen akıncı müfrezelerine düşman içine akın emri verilir. İlk hedef düşmanın harita kollarıdır. Alınan emir üzerine 7 Nisan 1921 ‘de Gördes’in Kızıllar köyünde bulunan düşman harita kolu basılır.
  • 11. Yunanlılar büyük bir kuvvetle Kızıllar köyünü yakınca, Sındırgı, Bigadiç istikametine baskınlar yapılması için akıncı müfrezelerine emir verilir, İbrahim Ethem Bey kumandasında 20 Nisan 1921 Çarşamba günü 120 süvari ve 150 piyadeden meydana gelen Kuvâ-yi Millîye müfrezeleri, Bigadiç’teki Yunan birliklerini baskına uğratırlar. 21 Nisan sabahına kadar süren çarpışma sonunda beş düşman öldürülür, çok miktarda erzak ve cephane ile bir de esir alınır. Akıncı müfrezelerinin faaliyetlerini arttırması üzerine, yunanlılar 21 Mayıs 1921 Cumartesi günü, üç koldan iki top ve ikibin kişilik bir kuvvetle Gördes’e taarruz eder. Pek çok katliam yaptıktan sonra, kasabayı yakarak geri çekilir. Kaçan düşmanı takip eden Akıncı müfrezeleri Sındırgı’ya iki saat mesafede bulunan Kapanca köyü civarında düşmanı kıstırır. Yedi saat süren muharebe sonunda, ikisi subay 37 ölü ve elliye aşkın yaralı veren yunanlılar perişan bir halde Sındırgı’ ya sığınır. Bigadiç ve Gördes’teki baskınlarda elde edilen başarı üzerine, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey, 11 Temmuz 1921’de Müdafaa-i Milliye Vekili Fevzi Paşa tarafından “bir kıta harp madalyasıyla” taltif edilir.
  • 12. 6 Ağustos 1921’de Demirci’nin işgali üzerine dağlara çekilen akıncı müfrezeleri, 13 Ağustos 1921 Cumartesi günü Yağcı dağında kati mücahede kararı alıp, yemin ederler. Sakarya zaferinin etkisiyle İbrahim Ethem Bey, cephe gerisinde bulunan Gördes, Simav ve Demirci’de T.B.M.M’ nin tek resmi temsilcisi olarak Demirci merkezli müstakil bir “Türk Livası” kurar. Burada derhal Milli Hükümet namına idareyi ele alan İbrahim Ethem Bey, 5 Eylül-11 Ekim 1921 tarihleri arasında Demirci, Gördes ve Simav’da müfrezeler ve iaşeleri için Müdafaa- i Hukuk idareleri oluşturur. Telgraf hatlarını tamir ederek Mir Mustafa ile orduya ilk raporunu gönderir. Düşmanın büyük kuvvetler sevk etmesi üzerine 11 Ekim’den itibaren Demirci ve Simav yeniden tahliye edilerek Akdağ’ a geçilir. Burada mücadele mıntıkaları belirlenir ve yeniden akıncı müfrezeleri meydana getirilerek aşağıda isimleri verilen Kuvâ-yi Millîyeciler, müfreze komutanlıklarına tayin edilirler. İbrahim Ethem Bey-Demirci Kaymakamı, Akıncı Müfrezeleri Resisi; Mehmet Pehlivan -11. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Usturumcalı Halil Efe -12. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Arap Ali Osman Efe -6. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Arslan Efe -10. Akıncı Müfrezeleri Kumandanı; Balatlılı Hüseyin Çavuş -1. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı Külah Mehmet Efe -2. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı Hacı Veli -3. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı: Bakırlı Saçlı Mustafa Efe -4. Gönüllü Müfrezeleri Kumandanı.
  • 13. Bu müfrezeler Balıkesir, Bigadiç, Sındırgı, Balat (Dursunbeyj Kirmastı (Mustafa Kemalpaşa), Yenice, Kepsut, Simav, Demirci, Gördes, Salihli, Akhisar, Konakpınar, Kula, Eşme, Kırkağaç Soma ve Gelenbe bölgelerinde görev yapacaklardı. Cephe gerisinde kalan Akıncı müfrezeleri birbuçuk yıl içinde düşmanla defalarca çarpıştılar. Düşmanla defalarca çarpıştılar. Düşmana 787 ölü, 151 yaralı insan, 137 hayvan, 2 hafif makineli tüfek, 190 esir bıraktırdılar. Birçok telefon, telgraf ve posta irtibatlarını kestiler. Birçok köyleri ve kasabaları yağmadan ve yakılmaktan kurtardılar. Bulundukları çevrede Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti namına kurdukları idare mekanizmasıyla ve Akıncılar Töresiyle, halk üzerinde yunanlılara hakim bir Türk varlığı gösterdiler. Asayişi korudular, eşkıyalığı önlediler. Bu mücadelede kendileri ise 21 şehit, 2 esir ve 22 yaralı verdiler. Başkumandan Gazi Mustafa Kemâl Paşa ‘nın Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nde yenip bilahare kumandanlarını esir ettiği düşman, bozgun halinde çekilmeye başlar. Kaçan düşmanı takip eden ve pek çok yerde ricat yollarım kesen İbrahim Ethem Bey kumandasındaki Akıncı müfrezeleri 3 Eylül’de Sındırgı’ yı, 4 Eylül’de Bigadiç’ i kurtararak süratle Balıkesir’e doğru ilerlemeye başlarlar. 6 Eylül günü müfrezelerle beraber Balıkesir’e giren İbrahim Ethem Bey hatıratında bu anı şu ibretli satırlarla anlatmaktadır:
  • 14. “Alaturka saat dokuzda Tepecik’ ten hareket ettik, Ağır ağır gidiyorduk, Çayırhisar yanındaki çeşmeye geldiğimizde köy ahalisi önümüze çıktı. Ve bizi bir parça durdurdu. Zavallı ahali!… Ne yapacağını ve efradı ne ile memnun edeceğini bilemiyordu. Kadın, erkek, çoluk çocuk efrad karmakarışık olmuş, birbirinin boynuna sarılmış, mütemadi bir ağlayış devam ediyordu. Hareket için düdük çalmağa mecbur oldum.Çayırhisar’ dan hareket edince Balıkesir istikametinden pek büyük bir kalabalığın geldiğini gördüm. Bütün Balıkesir halkı istikbale çıkmıştı; kalabalık o derecede idi ki, geniş olan şose istiab edemiyor, ahali yol tarafındaki tarlalardan geliyor ve büyük bir toz, duman sütunu semaya yükseliyordu. Artık kalabalığa karışmış ve yola koyulmuştuk. Hiç bir şeyler anlaşılamıyor, yalnız herkeste gözyaşları görülüyordu. Yürümek mümkün değildi. Çünkü hayvanların önüne yatan ve hayvanların gözlerini öpen, süvarileri öpmek için çekip hayvandan indiren, hayvanatla karmakarışık bir hale vaziyete karşı bir şey yapmak mümkün değildi… Evet, yalnız ağlanıyordu. Bu cereyandan kimse kurtulamıyordu. Güç hâl ile yürümeğe başladık.
  • 15. Fakat ne mümkün! Gittikçe kalabalık kesafet peyda ediyordu. Tekbir sedalarıyla şehre girdik. Ve Belediye önünde kurbanlar kesildikten, ahaliye nesayih yollu birkaç söz söyleyerek dua yapıldıktan sonra Belediye dairesine çıktık. Alelusul bazı merasimden sonra derhal işe başladık. Çünkü duracak ne vaktimiz, ne zamanımız vardı. En müsait mahal Belediye olduğundan burasını karargâh ittihaz ederek müfrezeler hanlara taksim ve asayiş Arslan Ağa müfrezesine tevdi olundu. Bundan sonra Batı Cephesi Kumandanlığı’na ve Dâhiliye Vekâleti’ne rapor yazarak asayişi temin eden İbrahim Ethem Bey, faaliyetini sürdürerek, Susurluk, Gönen, Balya, İvrindi, Havran ve Edremit’i de düşman işgalinden kurtarmıştır. Yakup Şevki Paşa kumandasındaki ikinci Ordu birliklerinin Balıkesir’e gelmesiyle birlikte İbrahim Ethem Bey vazifesini tamamlayarak 30 Eylül 1922’den itibaren müfrezeleri terhis eder. Daha sonra Dahiliye Vekâleti’nin yazılarıyla önce Ayvalık’a, Demircililer’ in istek ve ısrarları üzerine ise yeniden Demirci Kaymakamlığı’na tayin edilerek vazifesine başlar.
  • 16. Cumhuriyet döneminde Yozgat, Siirt, Balıkesir, Samsun, Malatya ve Muğla valiliklerinde bulunmuş, 15.07.1949 tarihinde emekli olmuştur. Emekliliğini müteakip Sındırgı’ya yerleşmiştir. Balıkesir Valiliği sırasında Bigadiç’ i Sındırgı’ yı ve Kızılçukur, Kayalıdere, Ortacaalan, Köseler ve Aşağı Devrek’i ziyaret ederek eski mücadele arkadaşlarıyla görüşürdü. Kırmızı şeritli istiklâl Madalyası olan İbrahim Ethem Bey 11 Mayıs 1950’de vefat etmiştir. Mezarı Sındırgı’dadır.
  • 17. MÜCAHİT MAKBULE HANIM Gördes kızı Mücahid Makbule Hanım 1902 yılında Gördes’te dünyaya gelmiştir. Babası Ali ustalar sülalesinden Abdullah Efendi’dir. Kalabalık olan ailenin küçük bir çiftliği ve arazileri vardır. O zamanki her Gördesli kadın gibi Makbule Hanım da ata binmesini ve silah kullanmasını daha küçük yaşlarda öğrenmiştir. oniki yaşlarında iken babasını, kaybettiği için ağabeylerinin himayesinde büyümüştür. 1921 yılında Usturumcalı Halil Efe ile evlenmiş iki ay sonra da kocasıyla beraber akıncı olarak dağlara çıkmıştır. Müfrezelerle beraber, Demirci, Gördes, Simav, Bigadiç ve Sındırgı dağlarında sürekli dolaşan ve çok cesur olan Makbule Hanım, müfrezeleri en ümitsiz zamanlarda cesaretlendirmiş, her yerde her müsademede kahramanca savaşmıştır. Düşmanla birkaç büyük muharebede bulunmuş, iki defa kocasıyla beraber pusuya düşmüş, fakat hiç bir zaman metanetini kaybetmemiş, telaş göstermemiştir.
  • 18. Güvemdere Muharebesinin kazanılmasında cesaret ve kahramanlığı ile büyük rol oynayan, geri çekilen müfrezelerimizi cesaretlendirerek düşmana yeniden taarruz etmelerini sağlayan Makbule Hanım’ hatıralarında İbrahim Ethem Bey şu şekilde tarif etmektedir. Kendisi siyah pantolon ve ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında daima çizme ve başında da siyah başlık ve daima örtülü olup, yalnız gözleri meydanda bulunur. Kısa bir Japon filintası taşır ve düşmandan itinam olunmuş güzel bir doru ata biner ve daima müfrezenin dümdarı olarak kalırdı. Efradın çoğundan iyi ata biner, tehlike anında en evvel silahı eline almış görülürdü. Dağ hayatının sıkıntı, zorluk ve tehlikelerine ve bütün ısrarlarına rağmen asla kocasından ayrılmayan Makbule Hanım, 17 Mart ‘1922’de Akhisar-Sındırgı arasında Koca Yayla’da düşmanla girişilen bir çarpışma sonucu şehit olmuştur. Mezarı Koca Yayla ‘da bulunan Mücahid Makbule Hanım’ın defin merasimini İbrahim Ethem Bey aşağıdaki satırlarla anlatır.
  • 19. “Defnederken bütün efrat çocuk gibi ağlıyordu. Nasıl ağlanmasın ki, sekiz ay dağlarda, karda, çamurda bizimle beraber gezmiş, yatmış ve düşmanla harp etmiş, kadın olmakla beraber mili istiklâl mücadelesinin muvaffakiyetle neticeleneceğine kanaat getirerek azım ve sebat ile erkeklere büyük bir numune ve medar-ı teşvik olmuş bir arkadaşı kara toprağa, kanlı elbiseleri, kanlı çizmeleriyle gömüyor ve zevci de mezarın başında kendinden geçmiş olduğu halde avazı çıktığı kadar feryad ederek, ağlıyordu. Nasıl ağlanmaz ki 22 yaşında dan genç Gördes kızımın gür ve kumral saçları başından ileri yere uzanmış, zalimi düşman kurşununun akıttığı beyni bu uzun. saçlar üzerine bir nur gibi akmış, hayata doymak değil, hayatin zevkini henüz tatmağa başlamış ve görmüş, gözleri yarı açık, süzgün ve ağlar bir vaziyette. Bu ilahi manzara, bu levha-i hazin ve matem karşısında ağlamamak mümkün mü?
  • 20. Evvela Türklük Türk kadınlığı, saniyen, Gördes salisen ailesi, Makbule Hanım’la ne kadar iftihar etse sezadır. Bu asırların, batınların nadir yetiştirdiği mücadele-i millîyenin doğurduğu bir zâde-i fıtrat idi. Öyle ümit ederim ki şu kadının namı hatıra-i millette unutulmaz…”