4. Ancak insanın kaderinin takdir edilmesiyle, cansızların veya diğer canlıların kaderlerinin takdir edilmesi çok farklıdır.
5. Canlı ve cansız bütün varlıkların hayat programlarını tamamen Cenab-ı Hak tayin etmiştir. Kader programlarının takdir edilmesinde insanın dışında kalan iradesiz varlıkların hiçbir hissesi yoktur.
6. Fakat insan böyle değildir. Hayat Programının tayininde payı çok önemlidir.
7. Çünkü, insan diğer varlıklardan farklı olarak, yaptığı işlerden sorumludur.
8. Hayvan ve bitki için günah ve sevap diye bir şey olmadığı halde;
11. İnsanın kaderindeki hadiseler iki grupta incelenir: Birincisi ıztırari , yani insanın isteğine bağlı olmayan, tamamen Cenab-ı Hakkın iradesine bağlı olan hadiselerdir.
12. Bu fiillerinden dolayı insan sorumlu tutulmaz. Herhangi bir sevap kazanmayacağı gibi, bir günaha da girmez.
13. İnsanın ırkı, cinsiyeti, anne-babasının falan veya filan şahıs olması, azalarının noksan, tam ya da arızalı olması, güzel veya çirkin olması bunlara misal olarak verilebilir.
14. İnsan, Türk veya Arap, Kadın ya da erkek, zengin ya da fakir olarak yaratıldığı için hiçbir sevap kazanamayacağı gibi, günaha da girmez.
15. Kaderin ıztırari, yani zorunlu kısmında insan hiçbir rol sahibi değildir. Allah dilediği şekilde yaratır.
16. İnsanın itiraz edip isyan etmeye hakkı yoktur. Bulunduğu varlık mertebelerine şükür etmekle görevlidir.
18. Her varlığı bir model alarak isimlerinin nakışlarını ve mükemmel sanatını göstermek için özellikle hayat sahiplerine duygularla donatılmış bir vücut elbisesi giydirerek kader ve kaza kalemiyle nakışlar yapar, isimlerinin cilvelerini gösterir.
19. Hiçbir varlığın Allah’a karşı hakkı yoktur ve hak dava edemez. Belki hakları, daima şükür ve hamd ile sahip olduğu şeylerin hakkını vermektir.
20. Mesela cansızlar diyemezler, ‘Biz niye bitki olmadık.’ Bitkiler de; ‘Niçin hayvan olmadık?’ deyip şikayet edemez. Belki var olmakla birlikte hayata sahip oldukları için hakları yalnız teşekkür etmektir.
21. Bir insan da kalkıp; ‘Ben neden böyle doğdum?, ben neden sakat olarak yaratıldım?, ben niçin erkek olmadım?’ gibi şikayetlerde bulunup Allaha isyan edemez.
22. Çünkü şikayet eden kişi, bir kere yok kalmamış, vücut nimetini giymiş, hayatı tatmış. Cansız kalmamış, hayvan olmamış.
23. Hatta İslamiyet nimetini bulup inkar karanlığında kalmamış, sıhhat ve selamet nimetini görmüş. İşte bunların hakkını ödemeye bile insanın ömrü yetmez…
24. Kaderin ikinci grubuna giren hadiseler ise, insanın iradesine, tercihine, isteğine bağlı olan fiillerdir. - İhtiyari - Bunlara misal olarak da namaz kılmak, oruç tutmak, içki içmek, kumar oynamak, helal olmayan hayat yaşamak vb. fiilleri sayabiliriz…
25. İnsan iyi veya kötü, hidayet veya dalalet, iman veya küfür yollarından istediğini tercih etmekte serbesttir.
26. İnsanda iyiyi kötüden ayıran akıl ve ‘Cüz’i İrade’ denen, sınırlı bir tercih etme yeteneği vardır. Cenab-ı Allah’ın ise, her şeyi isteyerek, tercih ederek yaratabildiği sonsuz iradesi olan ‘Külli iradesi’ vardır.
27. Yüce Mevla'mız, irademize ait bu fiillerde, cüz’i irademizi Kendi Külli iradesinin tecellisine basit bir şart yapmıştır.
28. Kul, cüz’i iradesiyle hayır ve şerden neyi yapmak isterse, Cenab-ı Hak külli iradesiyle onu yaratır. Sorumluluk insana aittir. Tercihine göre ya mükafatlandırılır veya cezaya çarptırılır.
30. “ Sen bir güçsüz çocuğu omzuna alsan, onu serbest bırakıp ‘Nereyi istersen seni oraya götüreceğim’ desen;…
31. … o çocuk yüksek bir dağı istedi, götürdün. Çocuk üşüdü veya düştü. Elbette ‘Sen istedin’ diyerek azarlayıp üstünde bir tokat vuracaksın.
32. İşte Cenab-ı Allah da, son derece zayıf olan kulun iradesini basit bir şart yapıp, külli iradesiyle ona göre bakar.
33. Yalnız Allahın iradesi asıldır. Allah istemese hiçbir şey olmaz. Nitekim Kuranda: “Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi isteyemezsiniz.” (İnsan-30) ayeti bu gerçeği ifade eder.
34. Şayet Allah kulun her istediğini yaratacak olsaydı, insanda büyük bir güç meydana gelir, insan her kafasına koyduğu şeyi yapabildiğinde ise şimdiki düzenden eser kalmazdı.
35. Demek ki Allah, iradesine uygun ve kainata konulan kanunlara zıt olmayan şeyleri yaratmaktadır.
36. Zaten insanın bazen arzuladığı veya gayret gösterdiği halde, istediği şeyi yapmaya muvaffak olmaması da, Cenab-ı Hakkın onun yaratılmasını irade etmeyişinden kaynaklanır.
37. Böyle bir durumda, insan ne isterse istesin, bunu başaramaz. Mesela bir yere gitmeyi çok arzulamasına rağmen bazen gidemez, birini öldürmeye teşebbüs etse, bunu her zaman yapamaz.
38. Bunun içindir ki, mümin bir kul, Allah’ın dilemesi ile meydana gelen işlerde “Tamam, yaparım.” yerine, “İnşallah”, yani: “Allah’ım sen istersen olur” der.
39. Ayrıca hayrı da yaratan şerri de yaratan Allah’tır. Ama Allah bizim hayır işlememizi şerri işlemememizi istemiştir. Hayır iyi, şer kötüdür. Allahın şerri yaratması şer değil, Şerri istemek ve yapmak şerdir…