9. Günlük Örneği 1 24 Ocak 1916 “ Dün akşam gün batımı, hiç görmediğim bir güzellikteydi. Pembe, turuncu bir buğu vardı gökte. Hele mavnaların geçtiği Seine üzerinde gök öyle bir göründü ki Grenelle Köprüsü’nde ürperdim. Tramvayda baktım, kimse ama hiç kimse görmüyor bu güzelliği. Farkında olan, kendinden geçen, tedirgin olan bir yüz yok…Ama, diye düşündüm, güzelliği bulmak için yolculuğa kalkar, uzaklara giderler. Güzelliği bile satın almaya alışmışlar;parasız oldu mu görmüyorlar.” Andre GİDE
10. Günlük Örneği 2 22 Ekim 2006 Çocuktum, bayram vardı...Yarın bayram... İçimde, çocukluğumun bayram sevinci yok, o da eskilerde kalmış… Peki ama şimdi ne oldu? Sadece büyüdük mü? Yoksa, büyüdüğünü sanan meşgul çocuklar mıyız? Özledim ben o bayramları...İlk, babamın elini öpmeyi özledim, şimdi uzaklarda...Bayram namazından çıkmadan erkekler, tüm mahalle kadınlarının kapıların önlerini cümbür cemaat, telaşla,süpürüp yıkamalarını...
11. O pırıl pırıl çocukluk hâllerimizle,tüm mahalleyi dolaşıp, el öpmeleri...Kimi arkadaşlarımın ellerinde şeffaf şeker torbaları ile tütün, limon, lavanta kolonyalarının karışımıyla bezenmiş buram buram kokularını...Ve… ben hiç şeker torbası taşımamıştım o zamanlar,ne bileyim, utanırdım.O masum utanmaları özledim...Büyüklerin, çocuklara verdiği üçgen katlanmış mendilleri...
12. Başucumda sakladığım yeni ayakkabılarımı.. Mail yoluyla değil de, postacının getirdiği bayram kartlarını…Ziyaretlerle dolup dolup taşan evimizi…Ama en çok elini ilk öptüğüm babamı... M asum ve utangaç çocukluğumu…Ve yarın benim çocuklarım öpecekler ilk elimi … Ben büyümüşüm, ya da büyüdüğümü sanan meşgul bir çocuğum hâlâ...Ve yarın, küçük bir mutluluk, büyük bir burukluk sebebini bilmediğim … Gözümde, şaşkın birkaç damla gözyaşı...