Bu sevgili vatanda yaşayan küçük çocuklardık, nemli, tatlı ülkeleri düşler, ninelerin dedelerin onlar hakkında anlattıkları hikayelere sevdalanır, dedemizin eşeğini ve devesini sever, Askalan’daki güzel zambak kokusunu içimize çeker, üzüm ve incir yazında minareye çıkar, hasat sonbaharında babalarımızla Filistin’in ay ışığı altında bağdaş kurardık.
Küçüktük ama vatan Yafa portakalı çiçeği kokusundan daha güzel kokulu ve sabah incir toplamaktan daha nemliydi.
Biz küçüktük ve vatan büyük çok büyük, bu zalim ve güçlü dünyadaki her şeyden daha büyüktü. Biz, onu en büyük ve en tatlı vatan sandık. Vatanımız Yafa’da, Yafa gibi topraklarda gelinler güneşi kucaklar mı? Vatanımız Askalan insanlara Selahaddin’i hatırlatır mı? Vatanımız Bisan’da toynaklar Mute ve Yermuk atlarına koku sürerler, sabah olunca Üsame Bin Zeyd zalimlerin mezarı olan vatanımız Akka’yı kıskanırdı. Vatan… Mültecilerin gözünde vatana denk hiçbir şey yoktu.
Ey Filistin! Bizler küçüktük, dünyanın başka yerlerindeki küçükler gibi değildik, yaraları eski ahlara uyandık bir gün. Bütün şeker kamışlarından daha tatlı Cabiye kamışı, haç işaretinin çarmıha gerilmesinden önce zeytin yağı veren zeytin... Mülteci kamplarında hayal dünyasının parlak renkleriyle vatanın resmini kiremitler üzerine nakşederdik.
Küçüktük ey Filistin! Ey bütün Müslümanların ruhu, sevgilisi! Ey sevgili! Biz seni sağ salim, nimetler içinde, güvenli ve şerefli bir şekilde göreceğimiz saati düşlerdik. Ama aniden her yeri karanlık sardı. Bütün ağırlığıyla küçük kalplerin üzerine çörekleniyor. Havan topları bir kez daha birliğimizi dağıtıyor, kalpleri lime lime ediyor. Kampların mezarlıklarında ölümü en koyu rengiyle gördük. Her gün mezara gidip sevdiklerimizin ağızlarından dökülen son sözleri oraya kazımayı alışkanlık edindik: Size vasiyetim cansız bedenimi vatanıma götürün. Beni vatanıma götürün.
İnsanlar yeniden parçalandı ve yeni bir felaketle dağıldılar. 48 ve 67’de iki felaketle karşılaştık. Ahlar yükselip uzaktan Kızılhaç’ın taşıdığı mesajlarla birleşti. İnsanlar camide toplanır, seslenici seslenir, sonra insanlar silkelenir. Hüzünler, inlemeler…
Abbas mescidinde İmam Yasin, etrafındaki küçük çocukların kulaklarına fısıldıyor: Allah’a yemin olsun. Tek bir silahımız olduğunda onları öldüreceğiz. Kalpler titriyor. Zira Yahudi’yle karşılaşmayı düşünmek korku verici. Yahudilerin resmi küçük zihinlerde Deyr Yasin gününde kanla karışmış karanlık olarak çizildi. Yahudilerle savaşıyor muyuz?
Yasin devam ediyor: Yahudiler ve biz bu nesil üzerine kavga ediyoruz. Ya Yahudiler onu bizden alacaklar ya da biz onu Yahudilerin elinden kurtaracağız. İmamımız Yasin savaş ilan etti.
6 gün savaşında galip gelen devlet İsrail, minaresi yakılmış Mescid-i Aksa’nın alanında şarkı söylemeye başladı: Muhammed öldü, yerine kızları bıraktı. Bu şarkıyı Moshe Dayan ve askerleri Mescid-i Aksa ile Kubbetü’s Sahra arasında kalan alanda söylüyor. Hz Ömer’in elbisesiyle temizlediği yerlerde şampanya kadehleri devriliyor.
Bütün savaşlar gibi bir savaştı. Bir Yahudi, Yahudi bayramında hediye olarak dar sokakların başlarına içki döküyor. Kadınlar yün elbiseler giyiyorlar. İçki, çıplaklı, kahvehaneler ve yenilgi.
Ve nesil üzerine çatışma başlıyor. İmam Yasin ve beraberinde ona inanmış bir azınlıkla meyhane açılması, Mescid inşasına engel olunması, kahvehanelerin çoğalması, Nasr, Cela, Amir ve Samir sinemalarının kurulması, ilkokul çocuklarının elinde dolaşan ahlaksız resimlerin basılması ve yeni nesil için Yahudi pazarında ve vatanımızın çıplaklar kulübüyle kirletilmiş sahillerinde hizmetçi olarak çalışma kapılarının açılması arasındak
Ergenekon sanığı Mustafa Balbay’ın 2002-2005’te generallerle yaptığı görüşmelerin notları Türkiye’nin darbenin eşiğinden döndüğünü kanıtlıyor
Çok gizli görüşmeler
Balbay’ın günlükleri bir grup gazeteciyle dönemin kuvvet komutanları Aytaç Yalman ve Şener Eruygur başta olmak üzere kurmay subayların arasındaki çok gizli görüşmelerle dolu.
AKP’ye karşı birleşelim
Görüşmelerde Eruygur “Arkadaşlar ne yapabiliriz, enerjimizi nasıl birleştirebiliriz. Güç birliği yapalım” diyerek medyayı AKP Hükümeti’ne karşı girişimin parçası olmaya davet ediyor.
Özkök varken darbe olmaz
Bu davete bir gazetecinin cevabı aynen şöyle: Paşam sizin bir numara (Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök) ile kafanızdakileri yapmak çok zor… Önce orada bir şeyler yapmak lazım.
ABD ve AB durdurmuş
Görüşme metinleri ordunun üst kademesini darbe yapmaktan alıkoyan etkenlerin başında ABD’nin tutumunun bilinmemesinin ve Avrupa Birliği’nin geldiğini gözler önüne seriyor…
Londra Misyoner teşkilatı başkanı şöyle konuştu:
"Biz İngilizlerin müreffeh ve saadet içinde yaşamamız için, müslümanların arasına nifak tohumlarını ekmemiz lazımdır. Onların içinde ihtilaf kıvılcımlarını tutuşturmalıyız. Biz Osmanlı Devleti`nin her tarafına fitne sokarak, onu yıkacağız. Böyle yapamazsak, İngilizler gibi küçük bir millet, nasıl müreffeh olur? İşte Hempler, bunun içindir ki, İslam dünyasını nifak ve fesat ateşine vermeden onları tefrikaya sokmadan geri gelme!"...
Bu sevgili vatanda yaşayan küçük çocuklardık, nemli, tatlı ülkeleri düşler, ninelerin dedelerin onlar hakkında anlattıkları hikayelere sevdalanır, dedemizin eşeğini ve devesini sever, Askalan’daki güzel zambak kokusunu içimize çeker, üzüm ve incir yazında minareye çıkar, hasat sonbaharında babalarımızla Filistin’in ay ışığı altında bağdaş kurardık.
Küçüktük ama vatan Yafa portakalı çiçeği kokusundan daha güzel kokulu ve sabah incir toplamaktan daha nemliydi.
Biz küçüktük ve vatan büyük çok büyük, bu zalim ve güçlü dünyadaki her şeyden daha büyüktü. Biz, onu en büyük ve en tatlı vatan sandık. Vatanımız Yafa’da, Yafa gibi topraklarda gelinler güneşi kucaklar mı? Vatanımız Askalan insanlara Selahaddin’i hatırlatır mı? Vatanımız Bisan’da toynaklar Mute ve Yermuk atlarına koku sürerler, sabah olunca Üsame Bin Zeyd zalimlerin mezarı olan vatanımız Akka’yı kıskanırdı. Vatan… Mültecilerin gözünde vatana denk hiçbir şey yoktu.
Ey Filistin! Bizler küçüktük, dünyanın başka yerlerindeki küçükler gibi değildik, yaraları eski ahlara uyandık bir gün. Bütün şeker kamışlarından daha tatlı Cabiye kamışı, haç işaretinin çarmıha gerilmesinden önce zeytin yağı veren zeytin... Mülteci kamplarında hayal dünyasının parlak renkleriyle vatanın resmini kiremitler üzerine nakşederdik.
Küçüktük ey Filistin! Ey bütün Müslümanların ruhu, sevgilisi! Ey sevgili! Biz seni sağ salim, nimetler içinde, güvenli ve şerefli bir şekilde göreceğimiz saati düşlerdik. Ama aniden her yeri karanlık sardı. Bütün ağırlığıyla küçük kalplerin üzerine çörekleniyor. Havan topları bir kez daha birliğimizi dağıtıyor, kalpleri lime lime ediyor. Kampların mezarlıklarında ölümü en koyu rengiyle gördük. Her gün mezara gidip sevdiklerimizin ağızlarından dökülen son sözleri oraya kazımayı alışkanlık edindik: Size vasiyetim cansız bedenimi vatanıma götürün. Beni vatanıma götürün.
İnsanlar yeniden parçalandı ve yeni bir felaketle dağıldılar. 48 ve 67’de iki felaketle karşılaştık. Ahlar yükselip uzaktan Kızılhaç’ın taşıdığı mesajlarla birleşti. İnsanlar camide toplanır, seslenici seslenir, sonra insanlar silkelenir. Hüzünler, inlemeler…
Abbas mescidinde İmam Yasin, etrafındaki küçük çocukların kulaklarına fısıldıyor: Allah’a yemin olsun. Tek bir silahımız olduğunda onları öldüreceğiz. Kalpler titriyor. Zira Yahudi’yle karşılaşmayı düşünmek korku verici. Yahudilerin resmi küçük zihinlerde Deyr Yasin gününde kanla karışmış karanlık olarak çizildi. Yahudilerle savaşıyor muyuz?
Yasin devam ediyor: Yahudiler ve biz bu nesil üzerine kavga ediyoruz. Ya Yahudiler onu bizden alacaklar ya da biz onu Yahudilerin elinden kurtaracağız. İmamımız Yasin savaş ilan etti.
6 gün savaşında galip gelen devlet İsrail, minaresi yakılmış Mescid-i Aksa’nın alanında şarkı söylemeye başladı: Muhammed öldü, yerine kızları bıraktı. Bu şarkıyı Moshe Dayan ve askerleri Mescid-i Aksa ile Kubbetü’s Sahra arasında kalan alanda söylüyor. Hz Ömer’in elbisesiyle temizlediği yerlerde şampanya kadehleri devriliyor.
Bütün savaşlar gibi bir savaştı. Bir Yahudi, Yahudi bayramında hediye olarak dar sokakların başlarına içki döküyor. Kadınlar yün elbiseler giyiyorlar. İçki, çıplaklı, kahvehaneler ve yenilgi.
Ve nesil üzerine çatışma başlıyor. İmam Yasin ve beraberinde ona inanmış bir azınlıkla meyhane açılması, Mescid inşasına engel olunması, kahvehanelerin çoğalması, Nasr, Cela, Amir ve Samir sinemalarının kurulması, ilkokul çocuklarının elinde dolaşan ahlaksız resimlerin basılması ve yeni nesil için Yahudi pazarında ve vatanımızın çıplaklar kulübüyle kirletilmiş sahillerinde hizmetçi olarak çalışma kapılarının açılması arasındak
Ergenekon sanığı Mustafa Balbay’ın 2002-2005’te generallerle yaptığı görüşmelerin notları Türkiye’nin darbenin eşiğinden döndüğünü kanıtlıyor
Çok gizli görüşmeler
Balbay’ın günlükleri bir grup gazeteciyle dönemin kuvvet komutanları Aytaç Yalman ve Şener Eruygur başta olmak üzere kurmay subayların arasındaki çok gizli görüşmelerle dolu.
AKP’ye karşı birleşelim
Görüşmelerde Eruygur “Arkadaşlar ne yapabiliriz, enerjimizi nasıl birleştirebiliriz. Güç birliği yapalım” diyerek medyayı AKP Hükümeti’ne karşı girişimin parçası olmaya davet ediyor.
Özkök varken darbe olmaz
Bu davete bir gazetecinin cevabı aynen şöyle: Paşam sizin bir numara (Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök) ile kafanızdakileri yapmak çok zor… Önce orada bir şeyler yapmak lazım.
ABD ve AB durdurmuş
Görüşme metinleri ordunun üst kademesini darbe yapmaktan alıkoyan etkenlerin başında ABD’nin tutumunun bilinmemesinin ve Avrupa Birliği’nin geldiğini gözler önüne seriyor…
Londra Misyoner teşkilatı başkanı şöyle konuştu:
"Biz İngilizlerin müreffeh ve saadet içinde yaşamamız için, müslümanların arasına nifak tohumlarını ekmemiz lazımdır. Onların içinde ihtilaf kıvılcımlarını tutuşturmalıyız. Biz Osmanlı Devleti`nin her tarafına fitne sokarak, onu yıkacağız. Böyle yapamazsak, İngilizler gibi küçük bir millet, nasıl müreffeh olur? İşte Hempler, bunun içindir ki, İslam dünyasını nifak ve fesat ateşine vermeden onları tefrikaya sokmadan geri gelme!"...
"Biz İngilizlerin müreffeh ve saadet içinde yaşamamız için, müslümanların arasına nifak tohumlarını ekmemiz lazımdır. Onların içinde ihtilaf kıvılcımlarını tutuşturmalıyız. Biz Osmanlı Devleti`nin her tarafına fitne sokarak, onu yıkacağız. Böyle yapamazsak, İngilizler gibi küçük bir millet, nasıl müreffeh olur? İşte Hempler, bunun içindir ki, İslam dünyasını nifak ve fesat ateşine vermeden onları tefrikaya sokmadan geri gelme!"...
Tarihini bilmeyen insanlar sömürülmeye ve güdülmeye mahkumdurlar. Tarih cehaleti, insanı bağımlılaştırıp, aşağılık duygusu altında ezer, ezdirir. Bu kompleksten kurtulmanın bir tek yolu var: Allah'ın istediği tarihi bağımsızlık... Ne kadar hatalı da olsa, otuz üç sene Osmanlı Devletini yönetmiş ve kendisine "Kızıl Sultan" dedirtecek bir harekette bulunmamış olan Sultan Abdulhamid'e, bir-iki Ermeni veya Yahudiyi sevindirmek için neden Kızıl Sultan diyelim?...
palestine gaza hamas news tourism in east new lake liberation organization tourism texas israel history jordan peace jerusalem israel middle east arab palestinian intifada islam west-bank bridge lyn west bank and strip strippers settlements in eyeless in water municipality plo intifada west bank jerusalem palestine israel arafat sharon middle east
GİRİŞ
Yıllardır izlediğiniz haberlerde, okuduğunuz gazetelerde Ortadoğu'da neredeyse hemen her gün bir çatışma yaşandığına tanık oluyorsunuz. Her iki taraftan da pek çok masum insan; kadın, çocuk, genç, yaşlı bu acımasız savaşın hedefi oluyor. Evler, okullar, hastaneler ve hatta ibadethaneler yakılıp yıkılıyor. Yıllardır durmak bilmeyen bu kavga ve savaşın, akan gözyaşının ve kanın en önemli sorumlusu radikal Siyonist ideolojidir.
İsrail, Filistin halkına karşı 1967 yılından bu yana uzun vadeli bir soykırım politikası yürütüyor. İşgal altındaki Gazze ve Batı Şeria topraklarında sivillere yönelik zulüm aralıksız devam ediyor. Sokaklar İsrail saldırıları sonucunda hayatını kaybetmiş Filistinlilerin cesetleriyle dolu.
İşgalci, sömürgeci ve ırkçı bir ideoloji olan radikal Siyonizm elli yılı aşkın bir süredir Ortadoğu'da kan dökmektedir.
Ne var ki özellikle Batı dünyasında Siyonizm gerçek anlamı ile tanınmamakta, Siyonist ideolojinin gerçek planı bilinmemektedir. Batı'da çoğu insan -yanlış bilgilendirmenin etkisiyle- Siyonizmin, Yahudilere bağımsız bir yurt sağlamayı hedefleyen masum bir ideoloji olduğunu düşünür, hatta bu nedenle kimi insanlar söz konusu ideolojiye sempati ile yaklaşırlar. Oysa gerçek hiç de öyle değildir.
Siyonizmin hedefinin Yahudilere bir vatan sağlamak olduğu ve Siyonistlerin bu yönde mücadele verdikleri doğrudur. Ancak bu mücadele, tarihin belki de en acımasız, en zalim yöntemlerinin kullanıldığı haksız bir mücadeleye dönüşmüştür. 19. yüzyılda gelişen Siyonizm, Yahudilere bir yurt sağlamak amacı ile yola çıkmış, bunun için Yahudiler tarafından da kutsal kabul edilen Filistin topraklarını seçmiştir. Buraya kadar makul ve meşru olan bu hedef, Filistin'de yaşayan Müslüman Arap halkın yok sayılması ile birlikte, acımasız bir kolonileştirme ve etnik temizlik projesine dönüşmüştür. Bu dönemde Siyonistlerin en sık kullandıkları "topraksız bir halk için halksız bir toprak" sloganı, gerçek dışı bir propagandadır. Çünkü o dönemde ne Yahudiler topraksızdır, ne de Filistin toprakları halksız. Siyonistlerin Filistin'e başlattıkları göç hareketi, Ortadoğu'da kargaşanın da başlangıcı olmuştur. Çünkü Siyonistler yeni geldikleri bu topraklarda, bölgenin halkı ile birarada yaşamak yerine, onları evlerinden çıkarmış, yurtlarından sürmüşlerdir. Siyonistlerin kendileri için bir vatan edinme hedefleri, milyonlarca insanın vatansız kalmasına neden olmuştur.
Bu kitapta bir yandan Siyonizmin çarpıtılmış propagandalarının ve telkinlerinin dünya barışı için nasıl büyük tehlikeler içerdiğini, bir yandan da bu ideolojinin neden olduğu katliamları, yıkımı ve tahribatı göreceksiniz.
Unutmamak gerekir ki, radikal Siyonizmin planları yalnızca Ortadoğu ile sınırlı değildir. Siyonizm dünya hakimiyeti hedefinde olan din dışı ve ırkçı bir ideolojidir, dolayısıyla tüm dünya barışını tehdit etmektedir. Bu nedenledir ki, Siyonizme karşı yürütülecek olan fikri mücadele, yalnızca Ortadoğu'da bulunan Müslüman ülkelerin değil, dünya çapında tüm vicdan ve sağduyu sahibi, her milletten ve her dinden insanın (Yahudiler dahil) üzerine düşen bir sorumluluktur. Siyonizm gibi din dışı ve şiddet yanlısı ideolojilere karşı vicdanlı insanların kuracağı ittifak, dünya barışının tesis edilmesinde önemli bir adım olacaktır.
İsrail ordusunun Filistin topraklarını işgaliyle, binlerce mazlum Filistinli yüzyıllardır yaşadıkları vatanlarından göç etmeye mecbur edildi. Yaşlı, hasta, kadın, çocuk demeden acımasızca yurtlarından sürgün edilen zavallı Filistin halkı, arkalarında evlerini, ekilmiş topraklarını, zeytin bahçelerini bırakarak açlık, yoksulluk, hastalık ve sefaletin kucağına atıldı. Ayakta bile durmakta zorlanan
ihh.org.tr
Although separated from each other by physical boundaries and distances, Muslim communities gather together in a spiritual atmosphere on religious days. Muslims who flooded mosques during Eid al-Adha recited prayers in support of Muslim people under foreign occupation. We as the IHH Humanitarian Relief Foundation moved to contribute to fraternity and solidarity among Muslim communities by performing sacrificial slaughters in 110 countries and regions.
The IHH slaughtered sacrificial animals in 110 countries and regions, particularly in those that are hit by war, occupation, civil unrest, poverty and natural disaster.
The foundation distributed sacrificial meat to refugees in camps in Lebanon, Jordan, Syria, Iraq, Georgia and Azerbaijan. Occupied Iraq and Gaza were another two regions where the IHH performed sacrificial slaughters and took the greetings of people of Turkey.
The IHH took the joy of Eid al-Adha to Muslims in Kosovo, Bosnia-Herzegovina, Albania, Serbia, Sandzak, Romania, Montenegro, Macedonia and Bulgaria by slaughtering sacrificial animals in these countries and regions.
The foundation performed sacrificial slaughters and distributed the meat to needy people in African countries of Benin, Botswana, Burkina Faso, Burundi, Algeria, Chad, Djibouti, Eritrea, Ethiopia, Morocco, Gambia, Ghana, Guinea, South Africa, Cameroon, Kenya, Comoros, Lesotho, Madagascar, Malawi, Mali, Egypt, Mauritania, Mozambique, Namibia, Niger, Nigeria, Senegal, Ruanda, Sierra Leone, Somali, Sudan, Swaziland, Tanzania, Tunisia, Uganda, Zambia and Zimbabwe.
Aceh, Arakan, Bangladesh, Burma, China, Eastern Turkistan, Indonesia, the Philippines, India, Cambodia, Kashmir, Moro, Nepal, Pakistan, Pattani, Sri Lanka, Thailand, Vietnam, USA (Harlem), Brazil, Bolivia, Ecuador, Haiti, Colombia, Cuba, Peru, Surinam and Venezuela are some of the countries and regions the IHH organized sacrificial slaughters.
Chechen refugees given a hand
The Chechen refugees living on the border areas between Georgia and Chechnya and in Azerbaijan were also delivered sacrificial meat.
12,000 Pakistani families extended aid
The meat of 2,100 sacrificial animals was distributed to 12,000 families in Kashmir, Balochistan, Skardu, Islamabad and Rawalpindi. IHH officials gave Eid clothes to 130 children studying in prefabricated houses in Haripur district and 90 girls in Rawalpindi.
Sacrificial meat delivery in 47 provinces
The IHH distributed the meat of sacrificial animals slaughtered in a slaughterhouse in the city of Balıkesir to needy people in 47 provinces across Turkey.
Önceleri Russel’ın tarikatı durumunda iken, 26 Temmuz 1931′den itibaren Yehova Şahitleri adı ile kendilerini tanıtmaya başlamışlardır. Yehovalar Hıristiyanların bir koludur. İncil’in içine kendilerine göre birtakım sözler sokmuşlardır ve çok sözleri de kendilerine göre açıklamışladır. Diğer hıristiyanlar bunlara çok kızmaktadırlar. Bu Yehovalar, Hz. İsa’dan 1931 sene kadar önce neredeydiler de isimlerini açıklamadılar?
Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’i kendi yaptıkları yeni tercümede, metnin içine 200′den fazla Yehova adını katmışlardır.
Hiç mukaddes sayılan bir kitaba, kullar tarafından ek yapılır mı?
Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporuhaber
1.
ARAŞTIRMANIN KİMLİĞİ
2.
DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER
3.
EKONOMİK ÖZELLİKLER
4.
DOĞU’DA VE DİĞER İLLERDE YAŞAM
5.
KÜLTÜREL/ETNİK KONULAR
6.
GELENEKLER – TÖRE DİNİ ALGI 7.SİYASİ KONULAR
8. GELECEK
KENDİDİLİNDEN DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU YOKSULLUK VE SOSYAL DURUM RAPORU
Bu araştırmanın temel amacı, Doğu ve Güneydoğu meselesi çözümüne o bölgede bizzat yaşayan ve o bölgeden göçmüş kişilerin tespit ve önerilerinden yola çıkarak katkı sağlamak ve bu verilerden hareketle bölgeye dair yoksulluğu giderici projeler üretmektir.
Bugüne kadar hazırlanmış Doğu ve Güneydoğu Raporları derlenmiş, analiz edilerek rapor haline getirilmiştir.
Yüzyüze anket tekniği ile 2 ayrı alan araştırması yapılmıştır.
2.1. Doğu Ve Güneydoğu İllerinde Yaşayanlar : 2512 Denek Uygulanan İller : Toplam 17 il
2. 2. Batıİllerine GöçmüşDoğu Ve Güneydoğulular Araştırması: 1270 Denekli Uygulanan İller : Toplam 7 il
Odak grup toplantısı tekniği ile Diyarbakır, Erzurum ve İstanbul’da 3 toplantı, 11 farklı grupla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği ile 341 görüşme gerçekleştirilmiştir.
1.4.3.1. Odak Grup Toplantıları :
Diyarbakır, Erzurum ve İstanbul’da Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, Akademisyenler, Kültür -Sanat çevresi, Yerel medya temsilcileri gibi kişilerin katılımıyla 3 toplantı yapılmıştır.
1.4.3.2. Yarı Yapılandırılmış Derinlemesine Görüşmeler :
341 birebir derinlemesine görüşmeler yapılmıştır.
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
2.1. GÖRÜŞÜLEN KİŞİNİN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ
Görüşülen kişinin çalışma durumu:
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Evli bireylerin evlenme türleri
Evli bireylerin yaptıkları nikah türleri
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Bölgede okuma – yazma kursu açılması durumunda görüşülen bireyin veya aile bireylerinin kursa gitme isteği
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Bölgede Kürtçe okuma – yazma kursu açılması durumunda
görüşülen bireyin veya aile bireylerinin kursa gitme isteği
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Görüşülen bireylerin bölgede meslek edindirme
kursu isteme durumları
Bölgede iş imkanı sağlayacak kurs açılmasını isteyenlerin,
istedikleri branşlar
*Birden çok cevap alınmıştır.
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Görüşülen bireylerin herhangi bir
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
2.2. HANEHALKININ DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Hanede 6 -22 yaş arası bireylerin okula devam etme durumu
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Hanedeki 6 yaşından büyük bireylerin çalışma durumu
Hanede 15 yaşından küçük bireylerin
yetim ya da öksüz olma durumu
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Hanede doğum esnasında veya doğumu takip eden günlerde
ve/veya haftalarda anne veya çocuk ölümü olma durumu
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Türkiye standartlarına göre kendi gelir durumları için yaptıkları
tanımlamalar(%)*
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Aile gelirinin aile geçimi için yeterli olma durumu*(%)
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Evinizin bir
"Biz İngilizlerin müreffeh ve saadet içinde yaşamamız için, müslümanların arasına nifak tohumlarını ekmemiz lazımdır. Onların içinde ihtilaf kıvılcımlarını tutuşturmalıyız. Biz Osmanlı Devleti`nin her tarafına fitne sokarak, onu yıkacağız. Böyle yapamazsak, İngilizler gibi küçük bir millet, nasıl müreffeh olur? İşte Hempler, bunun içindir ki, İslam dünyasını nifak ve fesat ateşine vermeden onları tefrikaya sokmadan geri gelme!"...
Tarihini bilmeyen insanlar sömürülmeye ve güdülmeye mahkumdurlar. Tarih cehaleti, insanı bağımlılaştırıp, aşağılık duygusu altında ezer, ezdirir. Bu kompleksten kurtulmanın bir tek yolu var: Allah'ın istediği tarihi bağımsızlık... Ne kadar hatalı da olsa, otuz üç sene Osmanlı Devletini yönetmiş ve kendisine "Kızıl Sultan" dedirtecek bir harekette bulunmamış olan Sultan Abdulhamid'e, bir-iki Ermeni veya Yahudiyi sevindirmek için neden Kızıl Sultan diyelim?...
palestine gaza hamas news tourism in east new lake liberation organization tourism texas israel history jordan peace jerusalem israel middle east arab palestinian intifada islam west-bank bridge lyn west bank and strip strippers settlements in eyeless in water municipality plo intifada west bank jerusalem palestine israel arafat sharon middle east
GİRİŞ
Yıllardır izlediğiniz haberlerde, okuduğunuz gazetelerde Ortadoğu'da neredeyse hemen her gün bir çatışma yaşandığına tanık oluyorsunuz. Her iki taraftan da pek çok masum insan; kadın, çocuk, genç, yaşlı bu acımasız savaşın hedefi oluyor. Evler, okullar, hastaneler ve hatta ibadethaneler yakılıp yıkılıyor. Yıllardır durmak bilmeyen bu kavga ve savaşın, akan gözyaşının ve kanın en önemli sorumlusu radikal Siyonist ideolojidir.
İsrail, Filistin halkına karşı 1967 yılından bu yana uzun vadeli bir soykırım politikası yürütüyor. İşgal altındaki Gazze ve Batı Şeria topraklarında sivillere yönelik zulüm aralıksız devam ediyor. Sokaklar İsrail saldırıları sonucunda hayatını kaybetmiş Filistinlilerin cesetleriyle dolu.
İşgalci, sömürgeci ve ırkçı bir ideoloji olan radikal Siyonizm elli yılı aşkın bir süredir Ortadoğu'da kan dökmektedir.
Ne var ki özellikle Batı dünyasında Siyonizm gerçek anlamı ile tanınmamakta, Siyonist ideolojinin gerçek planı bilinmemektedir. Batı'da çoğu insan -yanlış bilgilendirmenin etkisiyle- Siyonizmin, Yahudilere bağımsız bir yurt sağlamayı hedefleyen masum bir ideoloji olduğunu düşünür, hatta bu nedenle kimi insanlar söz konusu ideolojiye sempati ile yaklaşırlar. Oysa gerçek hiç de öyle değildir.
Siyonizmin hedefinin Yahudilere bir vatan sağlamak olduğu ve Siyonistlerin bu yönde mücadele verdikleri doğrudur. Ancak bu mücadele, tarihin belki de en acımasız, en zalim yöntemlerinin kullanıldığı haksız bir mücadeleye dönüşmüştür. 19. yüzyılda gelişen Siyonizm, Yahudilere bir yurt sağlamak amacı ile yola çıkmış, bunun için Yahudiler tarafından da kutsal kabul edilen Filistin topraklarını seçmiştir. Buraya kadar makul ve meşru olan bu hedef, Filistin'de yaşayan Müslüman Arap halkın yok sayılması ile birlikte, acımasız bir kolonileştirme ve etnik temizlik projesine dönüşmüştür. Bu dönemde Siyonistlerin en sık kullandıkları "topraksız bir halk için halksız bir toprak" sloganı, gerçek dışı bir propagandadır. Çünkü o dönemde ne Yahudiler topraksızdır, ne de Filistin toprakları halksız. Siyonistlerin Filistin'e başlattıkları göç hareketi, Ortadoğu'da kargaşanın da başlangıcı olmuştur. Çünkü Siyonistler yeni geldikleri bu topraklarda, bölgenin halkı ile birarada yaşamak yerine, onları evlerinden çıkarmış, yurtlarından sürmüşlerdir. Siyonistlerin kendileri için bir vatan edinme hedefleri, milyonlarca insanın vatansız kalmasına neden olmuştur.
Bu kitapta bir yandan Siyonizmin çarpıtılmış propagandalarının ve telkinlerinin dünya barışı için nasıl büyük tehlikeler içerdiğini, bir yandan da bu ideolojinin neden olduğu katliamları, yıkımı ve tahribatı göreceksiniz.
Unutmamak gerekir ki, radikal Siyonizmin planları yalnızca Ortadoğu ile sınırlı değildir. Siyonizm dünya hakimiyeti hedefinde olan din dışı ve ırkçı bir ideolojidir, dolayısıyla tüm dünya barışını tehdit etmektedir. Bu nedenledir ki, Siyonizme karşı yürütülecek olan fikri mücadele, yalnızca Ortadoğu'da bulunan Müslüman ülkelerin değil, dünya çapında tüm vicdan ve sağduyu sahibi, her milletten ve her dinden insanın (Yahudiler dahil) üzerine düşen bir sorumluluktur. Siyonizm gibi din dışı ve şiddet yanlısı ideolojilere karşı vicdanlı insanların kuracağı ittifak, dünya barışının tesis edilmesinde önemli bir adım olacaktır.
İsrail ordusunun Filistin topraklarını işgaliyle, binlerce mazlum Filistinli yüzyıllardır yaşadıkları vatanlarından göç etmeye mecbur edildi. Yaşlı, hasta, kadın, çocuk demeden acımasızca yurtlarından sürgün edilen zavallı Filistin halkı, arkalarında evlerini, ekilmiş topraklarını, zeytin bahçelerini bırakarak açlık, yoksulluk, hastalık ve sefaletin kucağına atıldı. Ayakta bile durmakta zorlanan
ihh.org.tr
Although separated from each other by physical boundaries and distances, Muslim communities gather together in a spiritual atmosphere on religious days. Muslims who flooded mosques during Eid al-Adha recited prayers in support of Muslim people under foreign occupation. We as the IHH Humanitarian Relief Foundation moved to contribute to fraternity and solidarity among Muslim communities by performing sacrificial slaughters in 110 countries and regions.
The IHH slaughtered sacrificial animals in 110 countries and regions, particularly in those that are hit by war, occupation, civil unrest, poverty and natural disaster.
The foundation distributed sacrificial meat to refugees in camps in Lebanon, Jordan, Syria, Iraq, Georgia and Azerbaijan. Occupied Iraq and Gaza were another two regions where the IHH performed sacrificial slaughters and took the greetings of people of Turkey.
The IHH took the joy of Eid al-Adha to Muslims in Kosovo, Bosnia-Herzegovina, Albania, Serbia, Sandzak, Romania, Montenegro, Macedonia and Bulgaria by slaughtering sacrificial animals in these countries and regions.
The foundation performed sacrificial slaughters and distributed the meat to needy people in African countries of Benin, Botswana, Burkina Faso, Burundi, Algeria, Chad, Djibouti, Eritrea, Ethiopia, Morocco, Gambia, Ghana, Guinea, South Africa, Cameroon, Kenya, Comoros, Lesotho, Madagascar, Malawi, Mali, Egypt, Mauritania, Mozambique, Namibia, Niger, Nigeria, Senegal, Ruanda, Sierra Leone, Somali, Sudan, Swaziland, Tanzania, Tunisia, Uganda, Zambia and Zimbabwe.
Aceh, Arakan, Bangladesh, Burma, China, Eastern Turkistan, Indonesia, the Philippines, India, Cambodia, Kashmir, Moro, Nepal, Pakistan, Pattani, Sri Lanka, Thailand, Vietnam, USA (Harlem), Brazil, Bolivia, Ecuador, Haiti, Colombia, Cuba, Peru, Surinam and Venezuela are some of the countries and regions the IHH organized sacrificial slaughters.
Chechen refugees given a hand
The Chechen refugees living on the border areas between Georgia and Chechnya and in Azerbaijan were also delivered sacrificial meat.
12,000 Pakistani families extended aid
The meat of 2,100 sacrificial animals was distributed to 12,000 families in Kashmir, Balochistan, Skardu, Islamabad and Rawalpindi. IHH officials gave Eid clothes to 130 children studying in prefabricated houses in Haripur district and 90 girls in Rawalpindi.
Sacrificial meat delivery in 47 provinces
The IHH distributed the meat of sacrificial animals slaughtered in a slaughterhouse in the city of Balıkesir to needy people in 47 provinces across Turkey.
Önceleri Russel’ın tarikatı durumunda iken, 26 Temmuz 1931′den itibaren Yehova Şahitleri adı ile kendilerini tanıtmaya başlamışlardır. Yehovalar Hıristiyanların bir koludur. İncil’in içine kendilerine göre birtakım sözler sokmuşlardır ve çok sözleri de kendilerine göre açıklamışladır. Diğer hıristiyanlar bunlara çok kızmaktadırlar. Bu Yehovalar, Hz. İsa’dan 1931 sene kadar önce neredeydiler de isimlerini açıklamadılar?
Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’i kendi yaptıkları yeni tercümede, metnin içine 200′den fazla Yehova adını katmışlardır.
Hiç mukaddes sayılan bir kitaba, kullar tarafından ek yapılır mı?
Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporuhaber
1.
ARAŞTIRMANIN KİMLİĞİ
2.
DEMOGRAFİK ÖZELLİKLER
3.
EKONOMİK ÖZELLİKLER
4.
DOĞU’DA VE DİĞER İLLERDE YAŞAM
5.
KÜLTÜREL/ETNİK KONULAR
6.
GELENEKLER – TÖRE DİNİ ALGI 7.SİYASİ KONULAR
8. GELECEK
KENDİDİLİNDEN DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU YOKSULLUK VE SOSYAL DURUM RAPORU
Bu araştırmanın temel amacı, Doğu ve Güneydoğu meselesi çözümüne o bölgede bizzat yaşayan ve o bölgeden göçmüş kişilerin tespit ve önerilerinden yola çıkarak katkı sağlamak ve bu verilerden hareketle bölgeye dair yoksulluğu giderici projeler üretmektir.
Bugüne kadar hazırlanmış Doğu ve Güneydoğu Raporları derlenmiş, analiz edilerek rapor haline getirilmiştir.
Yüzyüze anket tekniği ile 2 ayrı alan araştırması yapılmıştır.
2.1. Doğu Ve Güneydoğu İllerinde Yaşayanlar : 2512 Denek Uygulanan İller : Toplam 17 il
2. 2. Batıİllerine GöçmüşDoğu Ve Güneydoğulular Araştırması: 1270 Denekli Uygulanan İller : Toplam 7 il
Odak grup toplantısı tekniği ile Diyarbakır, Erzurum ve İstanbul’da 3 toplantı, 11 farklı grupla yarı yapılandırılmış derinlemesine görüşme tekniği ile 341 görüşme gerçekleştirilmiştir.
1.4.3.1. Odak Grup Toplantıları :
Diyarbakır, Erzurum ve İstanbul’da Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, Akademisyenler, Kültür -Sanat çevresi, Yerel medya temsilcileri gibi kişilerin katılımıyla 3 toplantı yapılmıştır.
1.4.3.2. Yarı Yapılandırılmış Derinlemesine Görüşmeler :
341 birebir derinlemesine görüşmeler yapılmıştır.
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
2.1. GÖRÜŞÜLEN KİŞİNİN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ
Görüşülen kişinin çalışma durumu:
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Evli bireylerin evlenme türleri
Evli bireylerin yaptıkları nikah türleri
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Bölgede okuma – yazma kursu açılması durumunda görüşülen bireyin veya aile bireylerinin kursa gitme isteği
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Bölgede Kürtçe okuma – yazma kursu açılması durumunda
görüşülen bireyin veya aile bireylerinin kursa gitme isteği
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Görüşülen bireylerin bölgede meslek edindirme
kursu isteme durumları
Bölgede iş imkanı sağlayacak kurs açılmasını isteyenlerin,
istedikleri branşlar
*Birden çok cevap alınmıştır.
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Görüşülen bireylerin herhangi bir
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
2.2. HANEHALKININ DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Hanede 6 -22 yaş arası bireylerin okula devam etme durumu
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Hanedeki 6 yaşından büyük bireylerin çalışma durumu
Hanede 15 yaşından küçük bireylerin
yetim ya da öksüz olma durumu
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Hanede doğum esnasında veya doğumu takip eden günlerde
ve/veya haftalarda anne veya çocuk ölümü olma durumu
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Türkiye standartlarına göre kendi gelir durumları için yaptıkları
tanımlamalar(%)*
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Aile gelirinin aile geçimi için yeterli olma durumu*(%)
“Kendi Dilinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yoksulluk ve Sosyal Durum Raporu”
Evinizin bir