Beginners Guide to TikTok for Search - Rachel Pearson - We are Tilt __ Bright...
Son 2 Yılın En Düşük Enflasyonu,Ama Nasıl?
1. 03.08.2015
Son İki Yılın En Düşük Enflasyonu, Ama
Nasıl?
Yeni ayın ilk işlem gününde, sabah saatlerinde açıklanan Türkiye Temmuz ayı
TÜFE verisini takip ettik. TÜİK tarafından yapılan
açıklamaya göre: TÜFE’de 2015 yılı Temmuz ayında
bir önceki aya göre %0,09, bir önceki yılın Aralık
ayına göre %4,85, bir önceki yılın aynı ayına göre
%6,81 ve on iki aylık ortalamalara göre %8,07 artış
gerçekleşti. ÜFE ise 2015 yılı Temmuz ayında bir
önceki aya göre %0,32 düşüş, bir önceki yılın Aralık
ayına göre %5,15 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre
%5,62 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %6,43
artış gösterdi.
Bu veri ile birlikte yaklaşık son 2 yılın en düşük
enflasyonuna imza atmış bulunuyoruz. Verinin detaylarına baktığımızda ise
göze çarpan önemli noktaları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
Genel olarak beklentilere paralel gelen enflasyon datamızda gözümüze ilk
çarpan kalem, Türkiye’de fiyatları yukarı yönlü destekleyen en önemli
kalem olan gıda ve alkolsüz içecekler cephesi oluyor. Aylık bazda
%0,28’lik bir artış kaydeden bu alan, yılık bazda ise %9,25’lik bir
yükseliş göstermiş durumda. 12 aylık ortalamalara göre ise %12,6
civarında bir gıda enflasyonumuz söz konusu. Dolayısı ile gıda
cephesinde beklenen “geri çekilme” gerçekleşiyor.
Giyim ve ayakkabı cephesindeki %4,97’lik bir düşüş yaşandığını
gözlemliyoruz. Bu da bize enflasyon datamızda gözlemlenen geri
çekilmenin büyük kısmının mevsimsel etkiler sayesinde oluştuğunu
söylüyor. Bu noktada giyim cephesindeki bu sert düşüş haricinde diğer
kalemlerdeki yükselişin sürdüğünü ve düşüşlerin de sınırlı olduğunu göz
önünde bulundurursak, Temmuz ayı enflasyonundaki düşüşte giyim ve
ayakkabı kaleminin başrol oynadığını söyleyebiliriz. Ayrıca, oldukça
Ekin AKBAŞ-FXTCR Araştırma
Yönetmeni
2. sınırlı bir düşüş gösterseler de, haberleşme ve eğlence - kültür alanlarında
da negatif veriler gördüğümüzü bu noktada belirtmekte fayda var.
Lokanta ve otellerdeki yıllık bazda %13,80’lik artışın gıdanın oldukça
üzerinde seyrediyor olması da bu noktada dikkat çekici. Bu kalemde
Temmuz ayı içerisinde gözlemlenen fiyat artış oranı ise %1,21.
Çekirdek enflasyon tarafına baktığımızda ise H endeksinde %0,22, I
endeksinde ise %0,11’lik bir artış görüyoruz. Yıllık bazda ise H
endeksinde %7,6’lık bir artış, I endeksindeki %7,31’lik bir yükseliş söz
konusu. Aslına bakacak olursak, çekirdek enflasyondaki bu tablo bize her
şeyi açıklıyor. İşin içerisinden gıda ve enerjiyi çıkardığımızda yıllık
bazdaki fiyat artışlarının %7’nin üzerinde seyretmeye devam ettiğini ve
katı bir duruş sergilediğini görüyoruz. Bu durum da bize, enflasyonda
Temmuz ayı içerisinde gözlemlenen düşüşün kalıcı olmayabileceğinin
sinyalini veriyor.
Son olarak ÜFE cephesine baktığımızda: Ham petrol ve doğal gaz
cephesinde %4,57’lik bir düşüş yaşandığını gözlemliyoruz. Ayrıca, petrol
fiyatlarındaki düşüşün bir başka etkisini de yine kok ve rafine petrol
ürünleri kalemindeki %6,5’lik geri çekilmeden görebiliyoruz. Dolayısı ile
petrol fiyatlarının yılın ilk çeyreğinde yaptığı düzeltme sonrasında düşüş
hareketine istikrarlı ve şekilde devam ediyor olmasının etkisini üretici
fiyatları cephesinde belirgin bir şekilde gözlemleyebiliyoruz. Bunun yanı
sıra imalat sanayindeki fiyatların %0,33’lük bir düşüş kaydetmesi de bu
noktada önemli. Metal ana sanayi cephesinde ise, yine global emtia
fiyatlarındaki düşüşü, %2,5’lik negatif verinin net bir şekilde yansıttığını
belirtebiliriz.
Beklentiler dahilinde düşüş göstermiş olan ve yaklaşık son 2 yılın en düşük
seviyesinde gerçekleşmiş olan bir enflasyon verisi ile karşı karşıyayız. Emtia
piyasasındaki hareketlilik üretici fiyatlarına nispeten pozitif yansıyor ancak
bunun tüketici tarafına yansımasını yakalamak kolay olmuyor gibi görünüyor.
Bu noktada hane halkının satın alma gücünün düşüyor olması, üretici
fiyatlarındaki durumun birebir olarak tüketici cephesine yansımasını engelliyor.
Bütün bunlarında yanı sıra, ülkemizdeki enflasyon talep çekişli bir enflasyon
değil, maliyet itişli bir enflasyon olduğunu ve kurda son dönemlerde yaşanan
3. yükselişin henüz fiyatların içerisinde olmadığını göz önünde bulundurursak,
Merkez Bankasının %6,9’luk orta hedefini tutturması şu an için zor görünüyor.
Son olarak enflasyon verisi sonrasında piyasanın tepkisine baktığımızda: Tahvil
piyasasının veri sonrasında çok fazla tepki vermediğine şahit olduk. Bu noktada
tahvil cephesinin makroekonomik veriler karşısında hassasiyetini bir miktar
kaybetmiş olduğunu ve daha çok jeopolitik risklere odaklanmış olduğunu
söyleyebiliriz. Kur cephesinde ise verinin açıklanmasının hemen ardından
olumlu bir fiyatlama gözlemledik ve 2,77’li seviyelerden 2,76’lara doğru bir geri
çekilme gerçekleşti. Ancak kur daha sonrasında yeniden 2,77 üzerine çıkmayı
başardı. BIST100 cephesinde ise veri sonrasında kurdaki kadar iyimser bir tablo
olmadığını gördük. Sabah saatlerinde yaklaşık %0,30’luk negatif açılış
sonrasında enflasyon datası sonrasında bu kaybın %0,70’lere yükseldiğini
gördük.
Kısacası, dünyada bütün emtia fiyatlarının aşağı geldiği bu noktada kendi
enflasyonunu yaratmayı başaran birkaç ülkeden biri olan Türkiye’de, döviz
kurundaki yükselişin planları bir miktar değiştirebileceğini söyleyebiliriz...