Yerel Seçimler, Sosyal Medya Kampanyaları ve Sosyal Medya Kullanıcıları Doç.Dr. Ulas Basar Gezgin Özet 2014 yerel seçimleri, halklar ilişkiler ve siyasal reklamcılık için ilk uygulama alanı değildi elbette; ancak, bu yılın özgün bir niteliği olduğu rahatlıkla söylenebilir: Bu, 2009’da daha düşük düzeyde seyreden medyanın ‘sosyal’leşmesi sürecinin doruğuna ulaşması ve böylece sosyal medyanın seçim kampanyaları için önemli bir kanal haline gelmesiydi. Güdümlü anaakım medyadan erişmek istediği bilgi ve bilgilendirmeleri alamayıp Stuart Hall’gil bir biçimde karşıt okuma yapan eleştirel kullanıcı, Twitter ve Youtube yasağına karşın, yine de, yasakları delerek ve yasaklılar arasında olmayan Facebook’u daha sık kullanarak, sosyal medyayı yasak savıcı bir bilgi ve iletişim kanalı olarak kullandı ve kullanıyor. Bu süreçte, seçim kampanyalarında, çoğunlukla, 10 taktik kullanan çeşitli siyasi partiler (“Bu, bizden biri” taktiği, “Bu adaya/partiye benim gibi biri oy veriyor” taktiği, ünlüler taktiği, star taktiği, tam tersi ilan etme taktiği, “Ben sizin babanızım/ananızım” taktiği, çocuklu siyaset taktiği, “Ürünü değil müşteriyi öv” taktiği, ödünç oy taktiği ve hayvanlı pozlar taktiği), diğer seçimlerden farklı olarak sosyal medyaya dönük içerik de ürettiler. Bu içeriklerin başarılı ve başarısız öğelerini saptarken, bu tür kampanyaların seçime etkisini yüzdelik olarak bulgulayamasak da, bu kampanyaların yapısal özellikleri ve hitap ettiği kitle tahminleri üzerinde yapılabilecek bir çalışmanın, Türkiye’de iletişim araştırmalarına katkı sağlayacağı rahatlıkla söylenebilir. Gezi Direnişi, direniş sırasında ve sonrasında hükümet ve direnişçiler tarafından atılan tvitler ve genel olarak ‘apolitik olanın politikleşmesi ve politik olanın dijitalleşmesi’ olarak adlandırabileceğimiz süreç, yerel seçimleri öncelemiş ve bu tür kampanyalar için bir alımlama ve alımlamama zemini oluşturmuştur. Bu bağlamda, tartışmaya ve araştırmaya açık olan bir diğer nokta, ‘AKP Mitinginde Bir Çapulcu’ başlıklı çok okunup çok tıklanan ve sağdan ve soldan birçok eleştiri alan yazı için kaleme alınmış okur yorumları örneğinde görülen olgudur. Bu olgu, sosyal medyanın ve özellikle de yasağa kadar Twitter’ın toplumun değişik kesimlerini buluşturma potansiyelidir. Bu buluşma ve buluşturma, her zaman sağlıklı bir iletişim zemininde ilerlemese de, bu olgunun yeniliği dolayısıyla, hakkında araştırma yapmanın gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Sınıfsal çözümlemelerden ve derinlikli ideoloji ve hegemonya tartışmalarından çok, ötekileştirici söylemlerle ve şematik algılarla örülen ve bilimsel altyapıdan çok, süzgeçten geçirilmemiş kişisel izlenimler üzerinden oluşturulan kimi sosyal medya içerikleri, aynı zamanda, söylem çözümlemesinin doğasına uygun bir biçimde, toplumun ve toplumu oluşturan sınıf, katman ve kesimlerin yansıması olarak karşımıza çıkıyor. (......)