3. DIŞ POLİTİKA NEDİR?
Ulus devletin yetkili organları tarafından oluşturulup
uluslararası arenada uygulanan politikalar.
Hem içselliği hem dışsallığı olan siyasal bir köprü
İki devletin birbirlerine karşı izledikleri siyasalar
Devletlerin uluslararası camiaya göre konumu:
Uluslararası politika
5. DIŞ POLİTİKA YAPIMINI
ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. Uluslararası yapı
2. Jeopolitik konum
3. Ulusal kamuoyu
4. Doğal çıkar algılamaları
6. 1. ULUSLARARASI YAPI
Soğuk Savaş’ın bitimini müteakiben birçok ülkenin
politikasını gözden geçirmesi
Körfez Savaşı sonrası Suriye’nin konumu
Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı öncesinde bazı paktlara
iştirak etmesi
7. 2. JEOPOLİTİK KONUM
Coğrafi konumun
politikalara etkisi
Friedrich Ratzel (1844-
1904) : jeopolitik üzerine
ilk ciddi çalışmayı yapan
şahıs
Devletlerin canlı bir
mekanizma olması
Istıfa-ı tabiî (Natürel
seleksiyon)
8. Jeopolitik Üzerine Yapılan Diğer
Çalışmalar
Lebensraum (Yaşam alanı)
Rudolf Kjellen (1864-1922): Jeopolitiğin isim babası;
kara, deniz ve hava jeopolitiğinin teorik temellerinin
hazırlanması
Alfred Thayer Mahan (1840- 1914): Ortadoğu kavramını
ilk olarak teorize eden kişi, deniz gücünün önemini
vurguladı.
9. Halford Mackinder (1861-1947)
Doğu Avrupa’ya hakim olan merkez bölgesini(heartland)
kontrol eder.
Merkez bölgesine hakim olan dünya adasını (Avrasya ve
Afrika) kontrol eder.
Dünya adasını kontrol eden dünyaya hakim olur.
11. Nicholas J. Spykman (1893-1943)
Rimland teorisi
Who controls the rimland
rules Eurasia;
Who rules Eurasia
controls the destinies of
the world.
ABD’nin Soğuk Savaş
boyunca dış politikasının
temel ilkelerini oluşturdu.
13. 3. ULUSAL KAMUOYU
Amerika’nın Suriye’ye yapılacak askerî müdahaleden
vazgeçmesi
Vietnam Savaşı’nın sona erdirilmesi
İsrail-Filistin barış görüşmelerinde tarafların sık değişen
tutumları
Örnek bir olay:
14. Şam yakınlarındaki bir mevkide muhalif güçlere karşı
Esed güçleri tarafından sarin gazı saldırısının
düzenlenmesi (21 Ağustos 2013)
Suriye’ye müdahale için kırmızı çizginin kimyasal
silahların kullanılması olduğunu açıklayan Obama
yönetimine gözlerin çevrilmesi
İngiltere, Fransa, İsrail, Arap ülkeleri ve Türkiye’nin
Suriye’ye müdahale için lobi yapması
Obama’nın ekibinin Suriye’ye müdahalenin gerekliliği
konusunda Obama’yı ikna etmesi
İngiltere Başbakanı David Cameron’ın Suriye’ye
müdahale konusunda parlamentodan ret oyu alması ve
İngiltere’de geniş çaplı gösterilerin düzenlenmesi
(29.08.2013)
15. Obama’nın halkı ikna için
konuşmalar yapması ve
demeçler vermesi
Yapılan bir anket sonucunda Amerikan
halkının yalnızca %25’inin Obama’nın
söylediği müdahale şartlarını desteklediğinin
açıklanması (Anket sonuçlarıyla ilgili bir
haber: http://www.haaretz.com/news/middle-
east/1.543391 )
Amerika’nın müdahaleden
vazgeçmesi
16. 4. DOĞAL ÇIKAR
ALGILAMALARI
Devletlerin temel gayesi gücü ele geçirerek çıkarlarını
elde etmektir.
Karar verici çıkarların belirlenmesini etkiler.
Karar vericinin geçmiş yaşantısı, psikolojik durumu temel
müessirlerdendir.
Saddam Hüseyin
17.
18.
19. ORTADOĞU’NUN DURUMU
İki çeşit devlet kurulumu
Sömürgeciliğin manda ve himaye şeklinde devamı
Suriye’de Fransız mandası
Filistin ve Irak’ta İngiliz mandası
1921’de İngiltere’nin Filistin topraklarını Ürdün ve
Filistin olarak taksim etmesi
Ürdün, Suriye ve Irak’ta Haşemi krallıkları
1 Eylül 1920: Lübnan’ın kuruluşu
20. Irak’ta iç ayaklanmalar
Büyük Suriye yolunda çabalar
1925: İran’da Pehlevi hanedanının darbeyle Türk asıllı
Kajar hanedanını devirerek iktidara gelmesi
1932: Abdülaziz ibni Suud’un önderliğinde Suudi
krallığının kurulması
1933-1936-1939: Filistin’de İngiliz mandasına karşı Arap
ayaklanmaları, Arap-Yahudi çatışmaları
24. Sözle devlet
kurulur mu?
Acaba Ürdün’ün sınırlarındaki o girinti niye var?
Irak’taki bir çöl neden Suriye çölü olarak adlandırılıyor?
25. AVRUPA’NIN DURUMU
I. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiliz dominasyonu
Ulus-devletlerin kurulması
1929: Dünya ekonomik buhranı: ABD ve Avrupa merkezli
olan bu kriz, sadece bu bölgeleri değil, bütün dünyayı
derinden etkilemiştir.
26.
27. 1933: Almanya’da Nazi iktidarı
Almanya’nın Versay Anlaşması’nı tanımadığını ilan
etmesi
1935: İtalya’nın Habeşistan’ı işgali
1 Kasım 1936: Roma- Berlin Mihver ittifakı
1936-1939: İspanyol İç Savaşı
11-13 Mart 1938: Almanya’nın Avusturya’yı ilhakı
14-15 Mart 1939: Almanya’nın Çek topraklarını ilhakı
30. ATATÜRKÇÜ DIŞ POLİTİKANIN
TEMEL ESASLARI
Bağımsızlık
Gerçekçilik
Akılcılık
Eşitlikçilik
Barışı ve Milli Menfaatleri Esas Alma
Türk Kamuoyunu Dikkate Alma
Başka Devletlerin İç Politika ve Yönetimlerinden
Etkilenmemek
Dünya Konjonktürünü Göz Önünde Bulundurmak
31. 1. BAĞIMSIZLIK
Başka bir devlete veya milletlerarası kuruluşa bağlı
olmadan kendi kararlarını kendi verebilmede hür olma
durumu.
Lozan Barış Anlaşması’nda kapitülasyonların kaldırılması,
Montreaux Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanması bu
ilkenin uygulandığını gösterir.
32. Türkiye halkı, yüzyıllardan beri
özgür ve bağımsız yaşamış ve
bağımsızlığı yaşama gereği saymış
bir milletin kahraman evlatlarıdır. Bu
millet bağımsızlıktan uzak
yaşayamamıştır, yaşayamaz,
yaşayamayacaktır.
33. 2. GERÇEKÇİLİK
Harici siyasette, Türkiye gerçekleşmesi mümkün olmayan
hedefler peşinde koşmamış, kendi potansiyelini ve dünya
konjonktürünü göz önünde bulundurarak politikalarını
uygulamıştır.
Panislamizm ve Pantürkizm gibi politikaların
benimsenmemesi bu ilkenin bir tezahürüdür.
34. Büyük ve hayali şeyleri yapmış gibi görünmek
yüzünden bütün dünyanın husumetini, garazını,
kinini bu memleketin ve bu milletin üzerine
celbettik. Biz Panislamizm yapmadık. Belki
“yapıyoruz, yapacağız” dedik. Düşmanlar da
yaptırmamak için bir an öldürelim dediler.
Panturanizm yapmadık, “yaparız, yapıyoruz,
yapacağız” dedik ve yine “öldürelim” dediler. …
Biz böyle yapmadığımız ve yapamadığımız
mefhumlar üzerinde koşarak düşmanlarımızın
adedini üzerimize olan tazyikatı tezyid etmekten
ise hatt-ı tabiîye, hadd-i mesrua rücu edelim.
35. 3. AKILCILIK
Türkiye uluslararası ilişkilerde, tarihî ve dostluk ve
düşmanlıklar yerine değişen şartlar ve karşılıklı yarar
ilişkilerini esas alarak çok farklı ülkelerle pozitif
münasebetler geliştirmiştir.
Balkan Antantı ve Sadabad Paktı’nın imzalanması, Yunan
ile iyi ilişkilerin kurulması buna örnektir.
36. Gözlerimizi kapayıp yalnız yaşadığımızı varsayamayız.
Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile ilgisiz
yaşayamayız. Tam tersine ileri, uygar bir millet olarak
uygarlık alanının üzerinde yaşayacağız; bu yaşam ancak
bilim ve teknikle olur. Bilim ve teknik nerede ise oradan
alacağız ve her millet bireyinin kafasına koyacağız. Bilim
ve teknik için sınır ve şart yoktur.
37. 4. EŞİTLİK
Türkiye’nin, devletler arası sorunların çözümünde eşitliğe
dayanan dostluklar ve ittifaklar kurmasını öngören bir
politikadır.
Lozan’ın eşit şartlar altında yapılması, Misak-ı Milli’deki
“Ülkedeki azınlıkların hakkı, komşu ülkelerdeki
Müslüman halkın hakları kadar olacaktır.” maddesi bu
ilkenin bir tezahürüdür.
38.
39. 5. BARIŞI VE MİLLİ
MENFAATLERİ ESAS ALMA
Devletler arası meselelerin hukuki yollardan, diplomasi
yoluyla çözülmesi, Türkiye’nin benimsediği en önemli
ilkelerden biridir.
I. İnönü Savaşı’nın akabinde TBMM hükümetinin, müspet
bir sonuç ummamasına rağmen Londra Konferansı’na
delege göndermesi, Türkiye’nin 1932’de Milletler
Cemiyeti’ne katılması, Yunan Başbakanı Venizelos’un
Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesi
Türkiye’nin barışçıl bir dış politika izlediğini gösterir.
41. 6. TÜRK KAMUOYUNU
DİKKATE ALMAK
Türkiye, ülke menfaatlerini ve kendi halkını dikkate alan
bir milli dış politika takip etmeye önem vermiştir.
Halkının büyük bir kısmı Türklerden oluşan Hatay’ın ana
vatana katılması konusunda izlenen politika, Türkiye’nin
milli menfaatlerini dikkate aldığını gösterir.
42. Dış siyaset siyaset bir toplumun iç
bünyesiyle sıkı şekilde ilişkilidir. Çünkü iç
bünyeye dayanmayan dış siyasetler daima
mahkum kalırlar. Bir toplumun iç teşkilatı
ne kadar kuvvetli, sağlam olursa dış siyaseti
de o oranda güçlü ve sağlam olur.
43. 7. BAŞKA DEVLETLERİN İÇ POLİTİKA VE
YÖNETİMLERİNDEN ETKİLENMEMEK
Bağımsızlığını her şeyin üstünde tutan Türk devleti, başka
devletlerin iç politika ve yönetim sistemlerinden
etkilenmemiştir.
Türkiye’nin; Komünizm, Faşizm, Nazizm gibi akımlardan
etkilenmemesi bu politikaya uygun bir gelişmedir.
44. Bolşeviklere gelince bizim memleketimizde bu
doktrinin hiçbir şekilde yeri olamaz. Dinimiz,
adetlerimiz ve sosyal yapımız tamamıyla, böyle
bir fikrin yerleşmesine uygun değildir.
45. 8. DÜNYA KONJONKTÜRÜNÜ
GÖZ ÖNÜNDE
BULUNDURMAK
Her devlet gibi Türkiye de dünyadaki gelişmeleri göz
önünde bulunduran bir politika izlemeyi ilke edinmiştir.
Balkan Antantı, Sadabad Paktı, Montreaux Boğazlar
Sözleşmesi’nin imzalanması konjonktürün umumi bir
harbe müteveccih olmasından doğmuştur.
46. Lozan Antlaşması’ndan beri bazı durumlar, bazı
şartlar değişmiştir. Boğazlar, Türk topraklarını iki
kısma ayırır; bu nedenle bu deniz geçidinin
sağlamlaştırılması Türkiye’nin güvenliği ve
savunması için çok önemlidir. Anahtar durumunda
böyle önemli bir yer, herhangi maceracı bir
saldırganın keyfine ve merhametine bırakılamaz.
Türkiye, muhtemel barış bozucularının, birbiriyle
savaşmak için Boğazlardan geçmesine engel
olmaya mecburdur. Türkiye, buna asla izin
vermeyecektir.
47.
48. LOZAN’DA ÇÖZÜME
KAVUŞTURULAN SORUNLAR
Türkiye’nin yeni bir devlet olarak kabul edilmesi
Kapitülasyonlar ve dış borçlar
Yunanistan, Bulgaristan sınırları
Azınlıklar
Savaş tazminatı
50. İKİ ANLAŞMANIN
MUKAYESESİ
Sevr Antlaşması Lozan Antlaşması
Doğu Anadolu’da Ermeni ve
Kürt devleti kurulacak.
İzmir ve Ege Bölgesi’nin
büyük bir bölümü Yunan’a,
Antalya ve Konya İtalya’ya,
memalik-i Arabiyye,
İngiltere’ye, Adana, Kayseri,
Sivas ve Malatya bölgesi
Fransa’ya bırakılacak.
Doğu Anadolu Türkiye’ye
bırakılacak.
Irak sınırı dışında Misak-ı Milli
hedeflerine ulaşıldı.
51. Kapitülasyonlar, tüm müttefik
devletleri kapsayacak şekilde
genişletilecek.
Müttefikler istedikleri gibi
Boğazlardan geçebilecekler.
Boğazlarla ilgili her mesele,
içinde Türk delegenin ter
almadığı bir komisyon
tarafından çözülecektir.
Türk ordusunda asker ve
cephane potansiyeli
sınırlandırılacaktır.
Azınlıklara çok geniş haklar
tanınacaktı.
Kapitülasyonlar kaldırıldı.
Boğazlar Komisyonu devam
etti ve başkanı bir Türk oldu.
Boğazların her iki yakasının
askerden arındırılmasının
dışında orduya herhangi bir
sınırlama gelmedi.
Azınlıklar Türk vatandaşı kabul
edilerek her türlü ayrıcalıkları
kaldırıldı.
52. LOZAN MUAHEDESİNİN
EHEMMİYETİ
Türk milletinin, siyasi ve hukuki bağımsızlığını tüm
dünyaya kabul ettirmesi
Osmanlı’nın resmen sona ermesi
Mondros ve Sevr’in geçersizliğinin kanıtlanması
Türkiye’nin iktisadi bağımsızlığının temini
Türk İstiklal Harbi’nin başarıya ulaşmasının, diğer
sömürge altında yaşayan akvamı etkilemesi
53. Bu antlaşma, Türk milletine karşı, yüzyıllardan
beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile
tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın
sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Osmanlı
tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir siyasi zafer
eseridir! Lozan Konferansı düne ve bugüne ait, üç
beş yıla ait hesapların sonuca bağlanmasıyla
uğraşmakta değildir. Belki, üç, dört yüzyıllık
birikmiş ve yoğunlaşmış hesapların görülmesiyle
uğraşmaktadır.
54. Onun Türkiye için baş önemi, bugünkü Türkiye
Cumhuriyeti’nin içine aldığı hemen hemen bütün
topraklarda tam ve bütün Türk egemenliğini
yeniden tesis etmesiydi. Aynı zamanda, uzun
süreden beri bir aşağılık ve kölelik sembolü olarak
addedilen kapitülasyonlar kaldırıldı. Böylece
Türkiye, I. Dünya Savaşı’nın yenilmiş devletleri
arasında tek olarak, kendi perişanlığından ayağa
kalkmayı başardı ve galipler tarafından kendisine
dikte edilen barışı reddederek kendi şartlarının
kabulünü sağladı. Çünkü Lozan Antlaşması
aslında, Türk Milli Misakı’nda ifade edilmiş
isteklerin uluslararası tanınmasıydı.
55.
56. TEMEL MESELELER
Lozan’da halledilemeyen meseleler
Türk- Yunan ilişkileri
Türk- Fransız ilişkileri
Türk- İngiliz ilişkileri
Türk- Sovyet ilişkileri
57. TÜRK- YUNAN
İLİŞKİLERİ
1. Nüfus
mübadelesi
2. İlişkilerin
düzelmesi ve
yakın dostluk
Lozan’daki mübadele kararı
30 Ocak 1923 protokolü
İstanbul’daki Rumların ve Batı
Trakya’daki Türklerin hariç
tutulması
Mondros esnasında
İstanbul’daki Rumlar, 1913
Bükreş Antlaşması esnasında
Batı Trakya’da oturan Türkler
58. Savaştan yeni çıkmış, yaklaşık on bir milyon kadar bir nüfusa
sahip olan Türkiye, birçok sorun ve yetersizlikle yüzleşmekteydi.
1.200.000 Anadolu ve Doğu Trakya Rumunun Türkiye’de
ayrılması ekonomik sıkıntıları arttırmış, bir de buna sayısı yarım
milyona ulaşan, büyük ölçüde varını yoğunu Yunanistan’da
bırakarak göç eden Türk- Müslüman halk eklenmiştir.
Dönemin resmi kayıtlarına göre Türkiye’yi terk eden Rumlardan
200.000- 250.000 civarında ev kalması gerekirken kalan 100.000
kadardı ve bunların ekserisi umumi bir tamirata hacet
duyuyorlardı. Terk edilen evlerin de yerli halk tarafından
yağmalanmasıyla hükümetin eline ancak 25.000 kadar ev
geçebildiğinden mübadele ile gelenleri barındırabilme sorunu
yaşanmıştır.
Yunanistan’dan göç edenlerin geçimlerini sağlamaları için
Mübadele Komisyonu oluşturularak, ortalama beş kişilik çiftçi
göçmen ailesine verilecek araziler veya yemiş vere ağaçlar,
türüne ve değerine göre tespit edilmiştir:
Bu yöntemle mübadele göçmenlerine toplam 5.000.000 dönüm
arazi, 4.300.000 adet de zeytin, incir ve meyve ağacı
dağıtılmıştır.
59. Tablo 1: 1923 ile 1927 yılları arasında illere göre iskan edilmiş mübadil sayıları
60. İlişkilerin
düzelmesi
1930lardan itibaren Doğu
Akdeniz’de varoluşsal
tehditlerin ortaya çıkması
1930’da Venizelos ve İsmet’in
karşılıklı ziyaretleri
Yunanistan’ın Türkiye’nin
Milletler Cemiyeti’ne girişini
desteklemesi
62. SURİYE SINIRI MESELESİ
20 Ekim 1921- Ankara Antlaşması
Eylül 1925: Bir komisyon kurulması
1926: Dostluk ve İyi Komşuluk Anlaşması
1930: Hatay hariç Suriye sınırının belirlenmesi
63. BORÇLAR SORUNU
Osmanlı’dan kalan borçların ödenmesi
1928 Borçların yeniden düzenlenmesi
1929 Dünya Ekonomik Bunalımı
1933 Paris Borç Sözleşmesi
64. TÜRK- İNGİLİZ
İLİŞKİLERİ
Türkiye’nin Musul ve Kerkük’ü
milli sınırları içinde
addeylemesi
İngiltere’nin buraları bırakmak
istememesi
Kapı komşusu Milletler
Cemiyeti
Şeyh Sait İsyanı
Ankara Antlaşması (1926)
65. Musul ve Kerkük Irak’a
bırakılacak.
Irak hükümeti, Musul’a karşılık
petrol üzerine konulan verginin
%10’unu Türkiye’ye verilmesi
Hakkari sınırında Türkiye
lehinde düzeltme yapıldı.
66. Misak-ı Milli’nin çok önemli bir
parçasından feragat edilmiştir.
Türkiye- Irak sınırı İngilizlerin
istediği biçimde şekillendi.
Türkiye 500 bin sterlin
karşılığında bu hakkından
vazgeçmiştir.
67. SONUÇTA NE OLDU?
Türkiye, enerji bakımından büyük nispette dışa bağlı,
Saddam İran ile yaptığı savaşı, Kuveyt müdahalesini
buradan finanse etti.
Kuzey Irak’taki etnik sorun
Halepçe katliamı (5.000 ölü, 7.000 yaralı)
PKK
69. TÜRK- SOVYET İLİŞKİLERİ
Milli Mücadele döneminde tam işbirliği, Moskova
Antlaşması
Locarno Antlaşması ile Sovyetlerin dışlanmışlık hissi
1925: Tarafsızlık ve Saldırmazlık Antlaşması
1927: Ticaret ve Seyr-i Sefain Antlaşması
1928: Briand- Kellogg Paktı, karşılıklı destek
70. 1929: Önceki dostluk antlaşmalarını teyid
Bazı sorunlar:
Sovyetlerin komünizmi yaymak istemesi
Osmanlı’nın borçlarının ödenmesi için Türkiye’nin
anlaşmalar yapması
1936 Montreaux Boğazlar Sözleşmesi’ne kadar iyi
ilişkiler
71. BU DÖNEME GENEL BİR
BAKIŞ
Lozan’da çözülemeyen meselelerin çözülmesi
Yeni bir devlet olarak uluslararası arenada kendini
tanıtmak
Çok eksenli bir dış politika
72.
73. TEMEL DİNAMİKLER
1929 Dünya Ekonomik Buhranı
Almanya’da Nazizm, İtalya’da Faşizm iktidarı ve buradan
yayılan güvenlik tehditleri
İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği’nin statükocu grubu
kurmaları
Bütün dünyayı saracak bir savaşın ayak seslerinin
duyulması
74. Milletler Cemiyeti (Cemiyeti Akvam olarak da bilinir) Birleşmiş Milletler'in II.
Dünya Savaşı'ndan önceki yapılanma biçimi ve adı, uluslararası toplumun
örgütlenmesinde, evrensel eğilimli ve kapsamlı ilk uluslararası siyasal örgüt olarak
İsviçre’nin Cenevre kentinde kurulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı içinde, uluslararası barış ve güvenliği sağlamak amacıyla
uluslararası siyasal bir örgüt kurulması düşüncesi İsviçre,
Hollanda, Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde özel ve resmi
çevrelerde doğmuştur. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Wilson, 1916’dan
başlayarak bu düşünceyi benimsemiş, denizlerin serbestliğini sağlayacak, savaşı
önleyecek, ülke bütünlüğünü ve siyasal bağımsızlığı güvence altına alacak,
silahsızlanmayı düzenleyecek uluslararası bir örgütün kurulmasını savunmuştur.
Paris Barış Konferansının 25 Ocak 1919'da yapılan toplantısında; uluslararası barışı ve
güveni sağlayacak ve devam ettirecek bir Milletler Cemiyeti kurulmasına karar verildi.
Bu kararı yerine getirmek için bir komisyon kuruldu.
Komisyonun hazırladığı sözleşme 28 Nisan 1919 tarihinde Konferans Genel
Kurulu'nda kabul edildi ve böylece Milletler Cemiyeti kurulmuş oldu.
20 yıl süreyle dünya milletlerine hizmet veren bu cemiyet tüm çabalara rağmen İkinci
Dünya Savaşı'nın çıkmasını engelleyemedi. Savaş sonrası
18 Nisan 1946'da Cenevre'de toplanan konferans, XXI. Genel Kurul Toplantısıyla
cemiyetin dağılmasına karar verdi.
Her savaş sonrası antlaşmalarına önsöz olarak konması şartını getiren Milletler
Cemiyeti Yasası; Bir Başlangıç Bölümü ve 26 maddeden oluşmaktaydı.
Milletler
Cemiyeti’ne
Giriş
75. İlk başlarda girme konusunda isteksizlik
Daha sonra sorunların çözülmesi, dünya politikalarında
ağırlığın arttırılmak istenmesi gibi nedenlerden dolayı
Cemiyet’e iştirak hususunda isteklilik belirtildi.
İspanya’nın teklifi, Yunanistan’ın desteğiyle 18 Temmuz
1932’de üye olundu.
76. BALKAN ANTANTI (1934)
1933’ten itibaren Almanya ve İtalya’nın silahlanarak
yayılmacı bir siyaset izlemeleri
1923- 1925: Arnavutluk, Bulgaristan ve Yugoslavya ile
dostluk anlaşmaları imzalanmasıyla oluşan barış ortamı
9 Şubat 1934: Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve
Romanya paktı kurdu.
77. Temel amaç, devletlerin bir savunma kalkanı oluşturarak
birbirlerinin toprak bütünlüğünü garantiye almaları
Arnavutluk İtalya’nın etkisinde kaldığından, Bulgaristan
ise yayılmacı bir siyaset izlediğinden pakta katılmadı.
1937: Paktın dağılması
78. MONTREUX(MONTRÖ)
BOĞAZLAR SÖZLEŞMESİ (1936)
Lozan’da hakimiyeti kısıtlayacak hükümler
Savaşın ayak seslerinin duyulmasıyla Türkiye’nin
Boğazları güvence altına almak istemesi ve bazı ülkelere
nota vermesi
Türkiye, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği, Japonya,
Yunanistan ve Yugoslavya’nın katılımıyla Montrö’de
sözleşmenin imzalanması
79. İKİ ANTLAŞMANIN
MUKAYESESİ
Lozan Antlaşması Montreux Boğazlar Sözleşmesi
Ticari gemiler Boğazlardan
serbestçe geçebilecek, savaş
gemileri ise Karadeniz’e kıyısı
olan devletlerden deniz
kuvvetleri en fazla olanın
donanmasından fazla olmamak
koşuluyla Boğazlardan
geçebilecek.
Ticaret gemilerinin her iki
yönde de geçişi serbest olacak,
savaş gemilerinin geçişinde ise
Türkiye’ye önceden bilgi
verilecek, Türkiye’nin yer
almadığı bir savaşta, savaşan
devletlerin savaş gemilerinin
Boğazlardan geçişi
yasaklanacak, Türkiye savaşa
girerse Boğazları istediği gibi
kullanabilecek.
80. Boğazların idaresi,
başkanlığını bir Türk’ün
yürüteceği bir komisyon
tarafından görülecek.
Boğazların her iki
yakasında 20 kmlik
askerden arındırılmış bir
bölge oluşturulacak.
Boğazlar Komisyonu
kaldırılarak, bütün
yetkileri Türkiye
Cumhuriyeti’ne
devredilecek.
Türkiye, Boğazlarda
istediği kadar askeri güç
bulundurabilecek.
81. SÖZLEŞMENİN ÖNEMİ
Türk devletinin egemenlik haklarını sınırlayıcı hükümler
kaldırılmıştır.
Boğazlarda asker bulundurulmasıyla Doğu Akdeniz’de ve
beynelmilel muvazenelerde mühim bir mevki
kesbeylemiştir.
Türk- Sovyet aşkının sonu
82. SADABAD PAKTI (8 TEMMUZ
1937)
İtalya’nın Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’ya yönelik
tehlikeli emelleri ve Habeşistan’I işgal etmesi
Türkiye, İran, Irak ve Afganistan’ın ortak kaygıları ve
ittifak ihtiyacı
Suriye, Hatay meselesinden dolayı yok
8 Temmuz 1937: Paktın imzalanması
83. Amaç, sınırların korunmasını sağlamak, Milletler
Cemiyeti’nin kararlarına uymak ve karşılıklı saldırmazlık
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra önemi azaldı ve 1955
Bağdat Paktı ile ortadan kalktı.
84. HATAY’IN ANAVATANA
KATILMASI
1936: İlişkilerin gerilemesi ve Türkiye’nin Fransa’ya nota
vermesi
Fransa’nın Suriye ve Lübnan’a bağımsızlık vererek
Hatay’ı Suriye’ye bırakması
Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ni kapı komşusu yapması
Hitler’in Avusturya’yı ilhak ederek güç dengesini bozması
ve Fransa’nın tutumunu yumuşatması
85. 2 Eylül 1938: Hatay Cumhuriyeti’nin kurulması
(Cumhurbaşkanı: Tayfur Sökmen)
1939: Savaş rüzgarlarının yayılması ve Fransa’nın Hatay’ı
Türkiye’ye bırakmayı kabul etmesi
23 Haziran 1939: Hatay’ın Türkiye’ye katılması
Türkiye sınırları son şeklini aldı.