Ride the Storm: Navigating Through Unstable Periods / Katerina Rudko (Belka G...
Dr Çiğdem Ünal'ın Deneysel Cerrahi Kongresindeki 1.lik ödülü- Cumhuriyet bilim teknoloji ödülü
1. Yayın Tarihi : 24.12.2005
Sayfa : 19
Biyoloji
yaranna kullanılmasına, araştırma-
ların randomize kontrollü çalışma-
lar olması gerekliliğine ancak hasta-
Iann birer protokol numarasından
ibaret olmadığına; en önemli görev-
leri toplum sağlığını korumak ve
yüceltmek olan hekimlerin endüst-
riyel etkilerde kalmadan sosyal ve
insancıl tıp kurallarına uyarak araş-
tırma yapmalannın önemine dikkat
çekildi.
Tartışmalı öğlen oturumların-
Kanserde Gen Tedavisi. (Prof. Dr. Hakan Ak-
bulut'un konuşmasından alınmıştır)
da, iki ayrı salonda "Travma ve He-
morajik Şok Modelleri" ve "Akut
Pankreatit Modelleri" anlatılarak
tartışıldı. "Tümör İmmünıtesi: Tü-
mörün Yaranna mı, Zararına mı?'
sorusuna yanıt arayan konferansın-
da Hacettepe Üniversitesi Onkoloji
Enstitiisü Temel Onkoloji'den Prof.
Dr. Dide Güç, artmış ve isabetsiz
hücre yayılımımn kanserin önemli
bir özellıği olduğuna, ancak kanser
ve kemokın ağı hakkında bilinme-
yenlerin bilinenlerden çok daha faz-
la olduğuna; immün sistemin tü-
mörler üzerinde kademeli etkileri
ve bu etkilerin farklı çevresel fak-
törlerle düzenlenmesi daha iyi anla-
şıldıkça tümore karşı daha etkin te-
davi yaklaşımlarının ortaya çıkaca-
ğına dikkat çekti.
Ankara Üniversitesi Tıp Fa-
kültesi Onkoloji'den Prof. Dr. Ha-
kan Akbulut gen teda-
visinin yaygın olarak
kullanıldığı hastalıkla-
ra, gen tedavisi uygu-
lama yöntemlerine ve
genlerin hedefe yön-
lendirilmesinde kulla-
nılan tekniklere değin-
di ve kanserde gen te-
davisi uygulamalarını
ve sorunlarını ele aldı.
ÖDÜL ALANLAR
Kongre'de
ödüle değer görülen
araştırmalar:
"Pentoksifi-
lin'in Reperfüzyon Ha-
sarında Lökosit-endo-
tel İlişkisine Olan Etki-
si, Çiğdem Ünal, Cenk
Şen, Deniz İşcen; Ko
caeli Üniversitesi Tıp
Fakültesi Plastik ve
Rekonstrüktif Cerrahi
• Tıkanma Sarı-
lığında Nitrik Oksit
Sentezinin İndüksiyo-
nu/inhibisyonunun
Bakteriyel Translokas-
yona Etkisi; Banu Bı-
yıklı, Ibrahim Astara-
oğlu, Gülgûn Oktay,
Aydan Özkütük, Özgül
Sağol; Dokuz Eylül
Üniversitesi Tıp Fakül-
tesi Genel Cerrahi, Bi-
yokimya ve Patoloji
• Kafeik Asit Fe-
nil Ester'in (CAPE)
Ratlarda Deneysel
Akut Nekrotizan
Pankreatite Etkisi;
Serdar Tûrkyılmaz, Et-
hem Alhan, Cengiz Er-
çin, Birgül Vanizor
Kural, Burhan Ateş,
Selim Erdoğan; KTÜ
Tıp Fakültesi Genel
Cerrahi ve Biyokimya -
Kocaeli Üniversitesi
Tıp Fakültesi Patoloji
AD, İnönü Üniversitesi Biyokimya
ve Analitik Kimya.
Doç. Dr. Atila Korkmaz*
Doç.Dr. M. Mahir Özmen**
Doç. Dr. Hasan Besim**
* Türk Cerrahi Derneği İkin-
ci Başkanı ve Kongre Sekreteh
**Konğre Sekreter
Yardımcısı
Topraksolucanları
Bazı ülkelerinde fabrikaları bile kurulan topraksolucanlannın, diinya üzerin-
de 500'iin, ülkemizde ise 60'm üzerinde türü var... Bu hayvanlardan bazı
Uzakdoğu ülkelerinde geleneksel ilaç yapımında da yararlanılıyor.
T
opraksolucanları ken-
dıne özgu özelliklere
sahıp ilginç canlılar.
Doğada çok önemli işlevleri
yerine getiriyorlar.
Bu ılgınç hayvanlar
toprak içinde açtıkları gale-
rilerde yaşıyorlar ve yaşa-
dıkları toprak katmanına
göre üç gruba ayrılıyorlar;
"Epijeik" türler yüzeye ya-
kın bölgelerde bulunuyor.
Mineral horizon adı verilen
toprağın yüzeyden 20 cm.
derınliğe kadar olan bölge-
de yaşayan türlere ise "Endojeik" adı veriliyor.
Endojeik turler toprağa işlemiş organik madde ile
besleniyorlar ve bu turler toprağın havalanmasın-
da çok etkılı değil. "Anesik" turler ise derin gale-
ri açan türler. Epijeik türler yaygın olarak sadece
düşen yaprakların örtü oluşturduğu ormanlarda
ve ağaçlık bölgelerde bulunurken anesik ve endo-
jeik türler ormanlık bölgelerden çok, tarımsal
alanlarda ve çayırlarda bulunuyorlar.
Yağmur suyu, toprak altındaki galerilerini
ve toprak partikülleri arasındaki hava boşlukları-
nı doldurduğu için yağmurlu havalarda yüzeye
geliyorlar. Su aşağılara doğru süzülüp, galerile-
rinden uzaklaşıncaya kadar da yüzeyde kalıyor-
lar. Belirli bir alandaki yoğunlukları mevsitn, top-
rak yapısı ve bitki örtüsüne bağlı olarak değişi-
yor. Nemli ilkbahar ve sonbahar aylarında bol bu-
lunurken soğuk ve kurak havalarda derinlere ini-
yorlar. Bu dönemlerde derinlerde, toprak içinde
oluşturdukları odalarda saklanıyorlar. Nemli, yük-
sek kil içeren topraklarda daha yüksek yoğunlu-
ğa sahipken, asidik, kumlu ya da kurak topraklar-
da az bulunuyorlar.
TOPRAK VE BİTKİYÎ ETKİLÎYOR
Diğer yandan, toprağın tarımsal amaçlı iş-
lenmesi topraksolucanı popülasyonu yoğunluğu-
nu azaltıcı etkiye sahip. Yaya aktivitesinin yoğun
olduğu bölgelerde ve yoğun otlatma görülen me-
ralarda da toprağın ezilerek sıkıştırılması nede-
niyle topraksolucanı yoğunluğunun azaldığı bili-
niyor. Laboratuvar ve arazi koşullannda yapılan
bilimsel çalışmalar bu hayvanların toprağın yapı-
sı, verimliliği ve bitki üretimi üzerinde çok önem-
li etkiye sahip olduklarını gösteriyor. Örneğin
beslenme amacıyla ağızlarından alıp içındeki be-
sin maddelerini kullandıktan sonra dışarı attıkları
toprak nedeniyle toprağın kalitesini olumlu yön-
de geliştirebiliyor-
lar. Vücutla-
rından
g e -
çen
toprak adeta işleniyor ve birçok
madde bakımından zenginleşi-
yor.
Galerileri topraktaki göze-
neklıliği arttırarak suyun nüfu-
zunu yükseltiyorlar. Bunun ya-
nında tarım ve bahçe bitkılerinın
sağlıklı gelişimi içın yüzeye uy-
gulanan organik madde, kıreç ve
gübrelerin toprakla karışımını
hızlandırıyorlar. Bu nedenlerle
bulundukları topraklardaki bitki-
lerin kalitesinin yükselmesine,
örneğin tahılların protein içeri-
ğınde önemli artışlara neden olu-
yorlar. Topraksolucanlannın yoğun olduğu bölge-
lerde kök hastalıklannın önemli ölçüde azaldığı
da bilinen yararları arasında. Bunun yanı sıra top-
raktaki azot çevriminde önemli rol oynadıkları,
eğimli çayırlarda galerileri nedeniyle yüzey suyu
akışını düşürerek erozyonu azalttıkları da bilini-
yor. Her gün vücut ağırlıklarının % 6O'ı oranında
dışarı verdikleri atıkları da bitkiler için gübre ni-
teliğinde. Üre bakımından çok zengin olan bu
atıklar ayrıca nitrat, fosfor, magnezyum, potas-
yum ve kalsiyum gibi elementler içeriyor.
Gelişmiş ülkelerde, daha önce bulunmayan
bölgelere toprak solucanlarının aşılanması ile bit-
ki üretiminin belirgin bir şekilde arttığı görülmüş.
Bu artış bazen % 70'lere ulaşıyor.
Bazı Avrupa ülkelerinde topraksolucanı
çiftliklerine rastlamak da mümkün. Çünkü vücut-
lannın % 70'i protein yapısında olan bu hayvan-
lar, başta balıklar olmak üzere birçok hayvan için
önemli bir yem. Bu çiftliklerde üretilen toprakso-
lucanlarından canlı yem olarak yararlanmanın ya-
nısıra ekstraktları çıkarılarak yem yapılıyor ve
domuzlar başta olmak üzere bir çok hayvanın
beslenmesinde protein takviyesi olarak yararlanı-
lıyor.
Populasyonlarına en büyük zarar, ormanla-
nn tahrip olması, toprağın işlenmesi, tarımsal ilaç
kullanımı ve şehirleşme gibi nedenlerle insanlar
tarafından veriliyor. Bundan başka en önemli av-
cıları köstebekler. Bir köstebek günde 60 toprak-
solucanı yiyebiliyor. Bunun dışında porsuk, susa-
muru, kirpi gibi memeliler, baykuş, karga, martı
gibi kuşlar, bazı sürüngenler ve balıklar için de
lezzetli bir besinler.
Tüm dünya üzerinde 500'ün ülkemizde ise
60'ın üzerinde türü bulunan bu hayvanlardan ba-
zı Uzakdoğu ülkelerinde geleneksel ilaç yapımın-
da da yararlanılıyor.
Dr. İbrahim Mete Mısırlıoğlu
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Biyoloji Bölümü, metem@ogu.edu.tr
Baker G H, Earthworm, new dıscovenes., 1994
Baker G. H., The ecology, mandgement and benefits of
earthvrorms ın agrıcultural soıls, wıth partıcular reference to
southern Australıa In "Earthworm Ecology", 1998
Omodeo P and Rota E, Bıogeographıcal patterns of
terrıcolous olıgochaetes ın Turkey (Annelıda Clıtellata I^umb-
ncidae, Enchytraeıdae), 1999
Sıms R W. and Gerard B M, Earthvvorms, 1999
h t t p : / / w w w . p l a n e t g -
reen.com/education shtml?typesofearthworms
http//www nhptv org-natureworks
979/19 - 24 Aralık 2005
Orijinal Boyut : 27 * 37 cm